Aylık arşivler: Nisan 2025

“Atabey Gençliği Ecdadın İzinde” Projesi İki Başkent Arasında Gönül Köprüsü Kuruyor

Konya Büyükşehir Belediyesi’nin “Atabey Gençliği Ecdadın İzinde” sloganıyla Konya’nın 31 ilçesinde bulunan 11. Sınıf öğrencilerine yönelik düzenlediği Yüksek Hızlı Tren’le günübirlik İstanbul tarih gezileri bu yıl da yoğun katılımla gerçekleşiyor. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, gençlerin iki kadim başkent arasında kurulan gönül köprüsüyle ecdat yadigarı eserleri yakından tanıma fırsatı bulduğunu belirterek, “Proje kapsamında bu yıl 26 bin 176 öğrencimizi Yüksek Hızlı Tren ile İstanbul’a götürüyoruz. Böylece projeye katılan öğrenci sayısı 112 bin 500’e ulaşacak” dedi. İstanbul’da Ayasofya-i Kebir Camii başta olmak üzere tarihi mekanları gezen öğrenciler çok mutlu olduklarını belirterek Başkan Altay’a teşekkür etti.


Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından 31 ilçede İl Millî Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı 11. Sınıf öğrencilerine yönelik düzenlenen günübirlik İstanbul gezileri bu yıl da büyük bir coşkuyla başladı.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, “Atabey Gençliği Ecdadın İzinde” sloganıyla Konya’daki liseli gençler için düzenlenen projenin büyük ilgi gördüğünü ifade etti.

Bu gezi sayesinde iki tarihi başkent Konya ile İstanbul arasında bir köprü oluşturulduğunu vurgulayan Başkan Altay, “Öğrencilerimizi Selçuklu darülmülkünden Osmanlı payitahtına tarihi bir yolculuğa çıkarmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Gezi kapsamında gençlerimize tarihi değerlerimizi yakından hissettiriyor ve ecdadımızın inşa ettiği şaheserlere hep birlikte şahitlik ediyoruz. Bu yıl da Konya’mızın 31 ilçesinde bulunan 11. Sınıf öğrencilerimizi İstanbul’a götürüyoruz. Bu yılki programlara katılacak 26 bin 176 öğrencimize ve sorumlu öğretmenlerimize teşekkür ederim. Destekleri için Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sayın Abdulkadir Uraloğlu ve TCDD Genel Müdürümüz Veysi Kurt’a çok teşekkür ediyorum” dedi.

Başkan Altay, 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı’nda 60 bin, 2023-2024 döneminde 26 bin 400 olmak üzere bu yıla kadar toplam 86 bin 400 öğrencinin projeye katıldığını, bu sene ile birlikte projeye katılan öğrenci sayısının 112 bin 576’ya ulaşacağını ifade etti.

ÖĞRENCİLERDEN BAŞKAN ALTAY’A TEŞEKKÜR

Konya’dan Yüksek Hızlı Tren’le İstanbul’a giden öğrenciler, etkinlik kapsamında çok eğlendiklerini ve mutlu olduklarını belirterek, projenin devam etmesini istedi.

Bazı öğrenciler ise daha önce İstanbul’a hiç gitmediğini, bu nedenle bir gün öncesi heyecandan uyuyamadıklarını ifade etti.

İstanbul’u ziyaret etme hayalini etkinlik sayesinde gerçekleştirdiklerini belirten öğrenciler, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’a teşekkür etti.

ECDAT YADİGARI MEKANLAR ZİYARET EDİLİYOR

Sabah erken saatlerde rehberler eşliğinde Konya’dan Yüksek Hızlı Tren’e binen öğrencilere yolculuk sırasında tarihi karakterlerin canlandırıldığı tiyatro gösterileri sunuluyor.

İstanbul’da; Ayasofya-i Kebir Camii, Sultan Ahmet Camii ve Meydanı, Gülhane Parkı, Eyüp Sultan Cami başta olmak üzere ecdat yadigarı mekanları ziyaret eden öğrenciler, katıldıkları boğaz turuyla da İstanbul’un güzelliklerine şahit oluyor.

“ATABEY GENÇLİĞİ ECDADIN İZİNDE” SLOGANIYLA DÜZENLENEN İSTANBUL TARİH GEZİSİ ÜÇÜNCÜ YILINDA DA DEVAM EDİYOR

Konya’nın 31 ilçesinde bulunan 11. Sınıf öğrencileri ve ilgili sorumlu öğretmenler olmak üzere her seferde 409 katılımcı İstanbul Tarih Gezisi ile ecdadın inşa ettiği eserleri yakından inceleme imkanı buluyor.

“Atabey Gençliği Ecdadın İzinde” sloganıyla düzenlenen İstanbul Tarih Gezisi ile bu yıl 64 seferde 26 bin 176 öğrenci İstanbul’a gidecek.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Juliet Stevenson: Gazze hakkında konuşmaktan vazgeçmeyeceğim

Ünlü oyuncu ve tiyatrocu Stevenson, İsrail’in Gazze’de süregelen soykırım ve protesto hakkı bağlamında İngiltere’de ifade özgürlüğü tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İsrail’in saldırılarını sürdürdüğü Gazze’deki son durumu “felaket” olarak niteleyen Stevenson, bölgedeki insanlık dramının boyutlarının kendisinin şimdiye kadar tanık olduğu herhangi bir şeyin ötesinde olduğunu dile getirdi.

Stevenson, “Küresel bir sadizm yaşanıyor. İnsanlar bu bombardımanı, yangınları, patlamaları, açlığı, hastalıkları, hastanelerin bombalanmasını ve tüm altyapının yok edilmesini izliyor. Yardımlar engelleniyor ve dünya genelinde birkaç onurlu istisna dışında birçok ülke, özellikle bizim ülkemiz (İngiltere), Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa’nın büyük kısmı sadece bunu izliyor ve gözlerini çeviriyor.” dedi.

İngiltere’nin hala İsrail’in Gazze’yi bombalamak için kullandığı F-35 savaş uçaklarının parçalarının satışını yaptığını vurgulayan Stevenson, “Hiçbir şey Başbakanımızı bunu durdurmaya ikna edemiyor gibi görünüyor.” diye konuştu.

Ünlü aktris, Gazze’de soykırımın yaklaşık 2 yıldır sürdüğüne dikkati çekerek, soykırımda 20 binden fazla çocuğun öldüğünü, enkaz altında kalan çocukların ise bu sayıya dahil edilmediğini kaydetti. Stevenson, insanlığın bu dramı insanlık felaketi olarak görmesi ve bunun durması için sesini yükseltmesi gerektiğinin altını çizdi.

“GAZZE YA DA FİLİSTİN HAKKINDA KONUŞMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİM”

Stevenson, İngiliz polisinin, 18 Ocak’ta çok sayıda gözaltı yaptığı ‘e destek yürüyüşü dahil Londra’da düzenlenen çok sayıda gösteriye katıldığını belirterek, 18 Ocak’ta düzenlenen yürüyüşte polisin müdahalesinin hükümetten gelen talimatlarla yapıldığı değerlendirmesinde bulundu.

İngiltere’de protesto hakkının tarihi önemine işaret eden Stevenson, son dönemde özellikle Filistin yürüyüşlerine yönelik müdahalelerin, protesto hakkı ve ifade özgürlüğünün Avrupa’da giderek zayıfladığını gösterdiğini kaydetti. Protesto hakkının çok değerli olduğunu ve bu hak için mücadeleyi sürdüreceğini vurgulayan Stevenson, baskılara rağmen Filistin yürüyüşlerine katılmaya devam edeceğini söyledi.

Ünlü aktris Stevenson, “Durmayacağım. Gösterilere gitmeye devam edeceğim. Gazze ya da Filistin hakkında konuşmaktan vazgeçmeyeceğim çünkü bu ülkede hala ifade özgürlüğümüz olduğuna inanmam gerekiyor. Buna devam etmek zorundayım.” şeklinde konuştu.

kaynek: Ntv

“Ticaret savaşlarında durum bize avantajlı olabilir”

Alarko Carrier, 2024 değerlendirmesi ve önümüzdeki döneme dair planlarını paylaşmak üzere basın ile bir araya geldi.

Basın toplantısında konuşan Alarko Carrier CEO’su Cem Akan, “2024’te toplam ihracatımız yaklaşık 30 milyon dolar oldu. Gebze fabrikamızda üreterek ihraç ettiğimiz ürünler konusunda sektör birincisiyiz. İhracat hacmimizin cirodaki payı yüzde 30 arttı. Kazan ihracatımızın yüzde 80’ini ABD’ye yapıyoruz. Bireysel klimada yüzde 20, ısı pompasında yüzde 25 büyüdük. Dalgıç pompadaki sektör liderliğimizi koruduk” dedi.

Alarko Carrier’ın ihracatta sürekli büyüdüğünü; klima santralleri, kombiler, kazanlar, sirkülasyon pompaları, fancoil’ler ve çatı tipi klimaların ihraç ürünlerinin büyük kısmını oluşturduğunu söyleyen Cem Akan, “Avustralya’dan Almanya’ya, Ortadoğu’dan Afrika ülkelerine kadar geniş bir yelpazede yaklaşık 70 ülkeye yaptığımız ihracat, ciromuzun yüzde 16’sını oluşturuyor. Ana ihracat pazarımız Ortadoğu’da bulunuyor. Önümüzdeki dönemde Avrupa ve Güney Amerika’ya olan ihracatımızın da artacağını düşünüyoruz” dedi.

Akan ayrıca ticaret savaşlarının mevcut durumda kendilerini etkilemediğini hatta koşulların yüzde 10’da kalması durumunda ülke için avantaj dahi olabileceğini belirtti. Akan “Bu şekilde devam ederse mevcut durum daha avantajlı gibi gözüküyor” ifadelerini kullandı.

“MALİYET-KUR DENGESİ İHRACATIN ALEYHİNE GELİŞİYOR”

Maliyet-kur dengesine de değinen Akan “Maliyet-kur dengesi ihracatın aleyhine gelişiyor son bir kaç senedir olduğu gibi, bu sene de öyle de gidecek gibi gözüküyor. Enflasyonun daha altında gerçekleşen bir kur bekliyoruz, dolayısıyla ihracattaki kârlılık aslında düşüyor ama yıllardır kazanmak için çaba sarf ettiğimiz müşterileri de elimizde tutmamız lazım biraz orada ihracatçı olarak sıkıntılıyız” diye konuştu.

“2025 yılı yeniden yapılanma, verimi arttırma yıl olarak hedefledik, cirodan çok kâra odaklandık” diyen Akan “Özellikle enflasyon muhasebesi, mali tabloların anlaşılma konusunda burada aslında nominal türk lirasından farklı olarak alım satış vadelilerinin mali tablolardaki negatif etkilerini görüyoruz. Bunun için cirodan çok kârlılığı arttırmaya, verimliliği artırmaya odaklandığımız bir yıl olacak 2025” diye ekledi.

Enerji verimliliği anlamında Carrier tarafından yeni bir projenin daha hayata geçirildiğini ifade eden Akan toplantıda ‘Abound’ isimli projeden de söz etti. Büyük metrekareli zincir mağazaların enerji tüketim verilerini inceleyen, analiz eden, bir merkezde toplayan ve yapay zekâ kullanarak bunları optimize eden bu sistemin zincir mağazaların enerji tüketimini yüzde 10-15 aralığında azaltmasının hedeflendiğini aktaran Akan, Abound’un çok yakında piyasada olacağını da söyledi.

“ISI POMPALARINDA DEVLET TEŞVİKİ ŞART”

Geleceğin iklimlendirme çözümleri arasında sayılan ısı pompası teknolojisinde Türkiye pazarının gideceği uzun bir yol olduğuna değinen Akan, “Isı pompasının satış adetleri, nüfusu ve iklimi bizimle paralel ülkelerde yıllık 100-150 bin adet civarında. Maalesef Türkiye pazarında ise henüz 15 bin adet bandındayız. Bu konuda gideceğimiz daha çok yol var. Üstelik bir güneş paneli, batarya gibi sistemlerle desteklediğimizde enerji tüketiminin sıfıra indiği ısı pompası, kesinlikle çok değerli bir sistem. Eğer gerekli teşvikler sağlanırsa bu Türkiye’nin enerji ve döviz açığını kapatacak bir hamle olabilir” dedi.

Yakın zamanda petrol platformları için iklimlendirme sistemi üretmeye başladıklarını belirten Akan, “Bu yıl petrol platformları için santral üretmeye başladık. Bu alanda ilk müşterimiz Katar oldu. Denizin ortasında, korozyon riskinin olduğu ve yanıcı olan bir ürün sondajı yapılıyor. 20 yıl bozulmayacak tamamen yanmaz bir ürün olması bu üründe en önemli kriter çünkü yerinde müdahale edilemiyor. Çivilerine kadar özel araştırmamız gerekti, platforma çıkmak için bile beş günlük eğitimden geçilmesi gerekiyor. Türkiye’de bu sistemi ilk üreten marka olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Şimdi de iklimlendirme sistemlerinin çok önemli olduğu veri merkezleri için ürün çalışmaya başladık. 2025 yeni iklimlendirme çözümleriyle yeniden yapılandığımız bir yıl olacak” dedi.

Kaynak: Habertürk

Geçmiş, şimdi ve geleceğe ışık tutan “Zamanın Kanatları” Çankaya’da

Çankaya Belediyesi, “Zamanın Kanatları” sergisini Başkentlilerle buluşturdu. Ayşe İnan imzasını taşıyan ve Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde açılışı yapılan sergi, sanatseverler tarafından büyük ilgi gördü.

Çankaya Belediyesi, Ayşe İnan’ın hazırladığı “Zamanın Kanatları/ Geçmiş-Şimdi-Gelecek” illistürasyon sergisini sanatseverlerle buluşturdu.

 

Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde açılışı yapılan sergiye küçükten büyüğe Başkentliler büyük ilgi gösterdi. Aileleriyle birlikte sergiyi gezen çocuklar, okudukları ve sevdikleri kahramanları eserlerde görmenin heyecanını aileleriyle paylaştı. Çocuklara farkındalık kazandırmak ve yetişkinlere geçmişi hatırlatmak amacını taşıyan sergi, özellikle çocuk edebiyatının ölümsüzleşmiş karakterleri ve usta yazarların hafızalara kazınan eserlerinden ilham alarak geçmiş ve gelecek arasında bir köprü kuruyor. Şimdiki zamanı daha iyi anlamak yetişkinlerin çocukluk anılarına yolculuğu ile hafızaları tazelemek isteyen Ayşe İnan, eskizlerden yola çıkarak oluşturduğu illüstrasyon çalışmalarıyla, değişen her şeye rağmen umutla bakabilmek için ziyaretçilerine ilham veriyor.

“Zamanın Kanatları”  sergisi, 30 Nisan tarihine kadar Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde 09.00-20.00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebilecek.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ekranlarda Gönülleri Fethetti, Salonda Destan Yazdı!

Türk milliyetçiliğinin güçlü sesi, genç sporcuların moral kaynağı, ekranların sevilen ismi İbrahim Murat Gündüz, 11-16 Nisan 2025 tarihleri arasında Antalya Spor Salonu’nda düzenlenen Halil Durna Muaythai Türkiye Şampiyonası’na adeta damgasını vurdu.

Salona adım attığı anda tüm dikkatleri üzerine çeken Gündüz, sadece müsabakaları izlemeye değil, Türk gençliğinin yanında olmaya, onların inancına nefes olmaya geldi. Onun varlığı, ring kenarındaki havayı değiştirdi; bir iş insanından öte bir ağabey, bir moral kaynağıydı o.

Ancak asıl ses getiren an, 12 Nisan Cumartesi gecesi yaşandı. Lider Haber TV ekranlarında canlı yayınlanan Lider Fight Arena programına katılan İbrahim Murat Gündüz, programın sunucusu Tarık Sayın’la birlikte izleyicilere unutulmaz bir gece yaşattı.

Gündüz, programa Adana’nın başarılı muaythai antrenörlerinden Elif Aybike Benli ile birlikte katıldı. Aynı zamanda uluslararası hakem olan Benli için Gündüz şu sözleri kullandı:

“Böylesine genç yaşta uluslararası alanda ülkemizi temsil eden, hem antrenör hem hakem olarak örnek bir duruş sergileyen Elif Aybike Benli ile gurur duyuyorum.”

Ekranda tarihî ve millî bir mesaj da verildi. Gündüz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözünü hatırlatarak, bu veciz ifadeyi gönüllere yeniden işledi.

Kaşgarlı Mahmud’dan Alparslan’a, Atatürk’ten bugünün Türk gençliğine uzanan bu anlamlı yayın, ekran başındakilere sadece spor değil; töre, ahlak ve irfan dolu bir gece sundu.

Antalya’nın şampiyona haftası, bu özel isimlerle çok daha anlamlı bir hale geldi.

Türk’ün yüreğinden kopan bir fırtınaydı o hafta: Adı, İbrahim Murat Gündüz’dü.

#ibrahim-murat-gunduz

 

 

https://www.keepandshare.com/doc6/42848/ibrahim-murat-gunduz-issuu-links

 

https://www.keepandshare.com/doc6/42801/ibrahim-murat-gunduz-news

 

https://www.keepandshare.com/doc6/42813/ibrahim-murat-gunduz-news

Sigara dumanı, kirli ve tozlu hava ses tellerini tahriş ediyor!

Yanlış ses kullanımı, ses bozukluklarına yol açarken, mesleki performansı da olumsuz etkileyebiliyor. Ses sağlığını koruma ve sesi doğru biçimde kullanmanın önemine işaret eden Dil ve Konuşma Terapisti Göksu Yılmaz, ses sağlığını korumaya yönelik olarak da “Ses kıvrımlarının sistemik hidrasyonunu sağlamak için yeterli sıvı alımını sürdürmek gereklidir. Bunun için sık aralıklarla yaklaşık her 30 dakikada bir su içilmesi veya yudumlanması, günde 8-10 bardak su içilmesi” önerisinde bulundu. Yılmaz, “Sigara dumanı, kirli ve tozlu hava, temizlik malzemeleri başta olmak üzere çeşitli kimyasal maddeler gibi tahriş edici solunum maddelerine maruz kalınmaması” uyarısında da bulundu.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümünden Arş. Gör. Göksu Yılmaz, 16 Nisan Dünya Ses Günü dolayısıyla ses sağlığı konusunu değerlendirdi.

Ses, bireylerin kendilerini ifade etmelerini sağlayan en önemli araçlardan biri…

Sesin, bireylerin kendilerini ifade etmelerini sağlayan en önemli araçlardan biri olduğunu ifade eden Arş. Gör. Göksu Yılmaz, “Ses üretimi, insan vücudunda solunum, fonasyon (sesin meydana gelmesi) ve rezonans (konuşma sırasında ağız ve burundan geçen havanın şekillenmesi durumu) süreçlerinin birleşimiyle gerçekleşir. Bu süreçler, sesin oluşmasını ve konuşma sırasında anlamlı hale gelmesini sağlar. Ses sağlığının önemini iyi anlamak için, sesin üretim mekanizmasını iyi anlamak önemlidir. Bu nedenle ses sağlığına ilişkin danışan eğitimlerinin ilk basamağı, ses üretim mekanizmasının anatomik ve fizyolojik olarak iyi tanımlanmasını içerir.” dedi.

Sağlık bir ses nasıl oluşuyor?

Sesin üretim mekanizmasına genel olarak bakıldığında, ses üretiminin temel kaynağının akciğerlerden gelen hava akımı olduğunu kaydeden Göksu Yılmaz, “Soluk verme sırasındaki hava, trakea (soluk borusu) yoluyla yukarı doğru hareket eder ve gırtlak (larinks) bölgesine ulaşır. Bu hava akımı, ses kıvrımlarının titreşmesini sağlayan temel enerjiyi oluşturur. Gırtlak içinde bulunan ses kıvrımları (vokal foldlar) ise hava akımıyla titreşerek sesin temel frekansını oluşturur. Ses kıvrımlarından çıkan ham ses, boğaz, ağız ve burun boşluklarında rezonansa girerek şekillendirilir ve duyduğumuz son halini alır. Bu nedenle sağlıklı bir sesten bahsetmek için, sesi oluşturan tüm alt mekanizmaların da sağlıklı ve sağlam olması gerekir.” diye konuştu.

Hizmet sektöründe çalışanların çoğu profesyonel ses kullanıcıları 

Profesyonel ses kullanıcılarının (şarkıcılar, tiyatro sanatçıları, öğretmenler, avukatlar, eğitmenler, telefon/çağrı merkezi çalışanları, din görevlileri, sağlık çalışanları, dil ve konuşma terapistleri) genellikle seslerini uzun süre kullanmak ve/veya seslerini günlük yaşamlarındakinden daha farklı bir şekilde kullanmak gibi talepleri karşılamaları gerekebildiğini belirten Arş. Gör. Göksu Yılmaz, “Bu bağlamda hizmet sektöründe çalışanların çoğunun profesyonel ses kullanıcıları oldukları düşünüldüğünde vokal dayanıklık ülke ekonomisi için de önemli bir olgu olarak ele alınabilir. Çünkü vokal performanstaki bozulmalar/azalmalar, yalnızca sesin öznel algısının bozulmasına katkıda bulunmaz, aynı zamanda bireylerin profesyonel çalışma hayatlarını da sınırlayabilir.” ifadesinde bulundu.

Ses kıvrımları kadınlarda erkeklerden daha fazla birbiriyle temas ediyor

Ses kıvrımlarının, sesin meydana gelmesi sırasında bir saniyede kadınlarda ortalama 200-250 ve erkeklerde ortalama 100-150 defa birbiriyle temas ettiğini anlatan Göksu Yılmaz, “Bu temas, ses kıvrımlarının açılıp-kapanma döngüsünden meydana gelir. Daha somut bir örnekle açıklamak gerekirse, kadınlar için saniyede 200-250 defa el çırpmak ve erkekler için saniyede 100-150 defa el çırpmak, ses kıvrımlarının yükünü anlamamızı sağlayabilir. Ses üretimi sırasında hatalı bazı davranışlar veya alışkanlıklar, sesin yanlış kullanımına neden olarak vokal kıvrımlara ekstra yük binmesine neden olabilir. Bu durum, ses bozukluklarının meydana gelmesine zemin hazırlar.” şeklinde konuştu.

Sık boğaz temizleme alışkanlığı sesi etkiliyor

Sesin yanlış kullanımına da işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:

“Sesin yanlış kullanımına ilişkin verilebilecek örneklerden bazıları da; gürültülü ortamlarda (sınıfta, gürültülü sokaklarda) uzun süre yüksek sesle konuşmak, aşırı yüksek veya düşük perde veya ses şiddetinde konuşmak, uzun süreler boyunca kesintisiz konuşmak veya şarkı söylemek, zorlamalı fısıltılar, sık boğaz temizleme alışkanlığı, çığlık atmak, tütün veya tütün ürünleri içmek, sesi tahriş edebilecek dış koşullara maruz kalmak (tütün dumanı, toz, kuru hava), reflüyü tetikleyecek yiyecek ve içecekler tüketmek (çok sıcak veya çok soğuk yiyecek veya içecekler, kızarmış ve/veya baharatlı yiyecekler) ve yatmadan önce yemek yemek, yeterli miktarda su tüketmemek, vücudumuzda ekstra dehidrasyona neden olabilecek sıvılar tüketmek (kafein, çay), duruş bozuklukları ve buna bağlı olarak meydana gelebilecek ekstra kas gerginlikleri, psikolojik veya olumsuz emosyonel faktörlere bağlı olarak meydana gelebilecek ekstra kas gerginlikleri.”

Her 30 dakikada bir su içilmeli ve yudumlanmalı

Halihazırda yoğun bir eforla çalışan ses kıvrımlarının ve ses üretim mekanizmasının sağlığını koruma ve sesi doğru biçimde kullanmanın oldukça önemli olduğunu da kaydeden Göksu Yılmaz, “Ses sağlığını korumaya yönelik olarak da şu önerilerde bulundu:

“Ses kıvrımlarının sistemik hidrasyonunu sağlamak için yeterli sıvı alımını sürdürmek gereklidir. Bunun için sık aralıklarla yaklaşık her 30 dakikada bir su içilmesi veya yudumlanması ile günde 8-10 bardak su içilmesi,

Reflü tetiklenmesini minimize ederek ses kıvrımlarını korumak için, yatmadan en az 2-3 saat öncesine kadar su hariç tüm yeme-içme faaliyetlerini kesilmesi ve aşırı yağlı-tuzlu-baharatlı-asitli gıdalardan kaçınılması

Sigara dumanı, kirli ve tozlu havadan kaçınılmalı

Ses kıvrımlarının dehidrasyonundan (su kaybından) kaçınmak için kuru hava koşullarından (Uzun süre klimaya maruz kalmak) kaçınılması ve tahriş edici solunum maddelerine maruz kalınmaması (Sigara dumanı, kirli ve tozlu hava, temizlik malzemeleri başta olmak üzere çeşitli kimyasal maddeler),

Kas-iskelet sistemin uygun pozisyonlaması solunum ve ekstra kas gerginliği gibi durumları direkt olarak etkileyeceği için dikkat edilmesi gereken bir diğer konudur. Bu nedenle ayakta dururken (vücut ağırlığını her iki ayakta dengelemek, eğilmeden veya geriye doğru uzanmadan dik durmak, ayakları omuz genişliğinde tutmak gibi) ve otururken (uygun bel/sırt desteği, sandalyenin yüksekliğinin ayarlanması, sesli okuma yapılıyorsa okurken kitabı göz hizasında tutmak gibi) uygun duruşu korumaya ilişkin tavsiyeler verilebilir.”

Sesi korumak için günlük alışkanlıklara dikkat!

Göksu Yılmaz, sesi korumak için günlük alışkanlıklara dikkat etmesi gerektiğini ifade ederek, “Ses hijyenine özen göstermeli ve gerektiğinde ses terapisi gibi profesyonel desteklerden faydalanmalıyız. Ses sağlığını korumak hem bireysel hem de toplumsal açıdan büyük fayda sağlar.” şeklinde de sözlerini tamamladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kalp krizinin çok önemli sinyalleri!

Son yıllarda sağlıksız yaşam alışkanlıklarının da etkisiyle dünya genelinde görülme sıklığı hızla artan kalp hastalıkları ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Gürkan “Günümüzde aşırı tuz, şeker, doymuş yağ ve trans içeriği yüksek olan işlenmiş gıdaların tüketilmesi, hareketsiz yaşam tarzı, sigara ve stres derken kalp ve damar hastalıklarının yol açtığı şikayetlerle kardiyoloji polikliniğine başvuran hastaların sayısı hızla artmaktadır. Bu hastalar en sık göğüs ağrısı, nefes darlığı ve çarpıntı şikayeti ile başvururlar. Erken tanı ve tedavi kalp krizini ve hayati riski azaltmada kritik önem taşımaktadır” diyor. Ülkemizde kalp ve damar hastalıklarının, tüm ölümlerin yüzde 33’ünü oluşturduğunu, üstelik artık çocuk yaşlarda da sık karşılaşıldığını belirten Doç. Dr. Gürkan 14-20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında yaptığı açıklamada kalp sağlığı için ihmale gelmez 7 öneride bulundu, önemli açıklamalar yaptı.  

 

  • Risk faktörlerine dikkat edin!

 

Ailesinde birinci derece yakınlarında kalp damar hastalığı öyküsü olanlar, diyabet ve hipertansiyon hastaları, sigara kullananlar ve aşırı stresi yönetemeyenler kalp-damar hastalıkları açısından yüksek risk taşımaktadır. Yapılan birçok çalışmaya göre; kanda gerek trigliserid gerekse LDL kolesterol denilen kötü kolesterolü yüksek olanlar mutlaka kardiyolojik açıdan düzenli kontrol edilmeli, yaşam şekli ve ilaç tedavisi açısından değerlendirilmelidir. 

 

  • Bu belirtileri mutlaka önemseyin!

 

Göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetleri olanların mutlaka gecikmeden doktora başvurması gerektiğini vurgulayan Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Gürkan “Yürüyüş esnasında olan bir göğüs ağrısı ya da nefes darlığı, kişi yürüyüşü sonlandırdığında geriler ve bazen gün içinde tekrar olmayabilir. Göğüs ağrısı geçtiğinde çoğu hasta sorunun bittiğini düşünür ki hastaların en sık yanıldığı konu da budur. Bu şikayetler aslında kalp ve damar hastalıklarının çok tipik ve önemsenmesi gereken belirtileridir. Aslında  sorun yeni başlamıştır ve gelmekte olan   tehlikenin  habercisidir” diyor. Hiçbir risk faktörü olmayan kişilerde de kalp krizi oluşabildiğini belirten Doç. Dr. Gürkan “Bu nedenle göğüste, sırtta, kollarda veya mide bölgesinde özellikle eforla oluşan her türlü ağrıda kişilerin kalp hastalığı tanısı alma ihtimalinden korkmadan en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları önemlidir” diye konuşuyor. 

 

  • Mutlaka egzersiz yapın, ancak!

 

Düzenli egzersiz kalp hastalarının olmazsa olmaları arasındadır. Ancak egzersiz kararı almadan önce hastaların egzersize engel önemli kalp damar sorununun olup olmadığı hekim tarafından kanıtlanmalıdır. Önerilen egzersiz miktarı genelde haftada 5-7 gün; günde 45-60 dk arası olmalıdır. Kesinlikle ağır bir yemek sonrası egzersiz yapılmamalıdır. Ağır egzersizlerden ve yüksek tempoda koşudan kaçınılmalı, göğüste baskı hissi, yanma, ağrı ve nefes darlığı olduğunda egzersiz mutlaka sonlandırılmalıdır. Özellikle göğüs ağrısı egzersizle yeni başlamışsa mutlaka kardiyoloji hekiminin görüşünü ve değerlendirmesini almak gerekmektedir.

 

  • Koroner anjiyografiden çekinmeyin!

 

Kalp sağlığı açısından düzenli bir muayene ve gerekli tetkiklerin yaptırılmasının büyük önem taşıdığını belirten Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Gürkan şöyle konuşuyor: “Maalesef çok sayıda hasta göğüs ağrısı şikayeti olmasına rağmen koroner anjiyografi ile ilgili yanlış bilgiler nedeniyle işlemden çekinmekte, işleme gitmemekte ve gelişen kalp krizi nedeniyle kaybedilebilmektedir. Koroner anjiyografi çoğunlukla ağrılı olmadığı gibi, işlem lokal anestezi ile yapılmakta, çok gergin hastalara sakinleştirici de verilebilmektedir. İşlem tıbbi açıdan tüm güvenlik önlemleri alınmış donanmlı bir laboratuvarda yapıldığı için risk yaklaşık onbinde 1 gibi çok düşük orandadır. İşlem sırasında ciddi bir darlık tespit edilirse tıkalı damara balon ve stent takılır. Bazen de ameliyat ( bypass) kararı alınabilmektedir. İşlem sonrası hastalar genelde 3-6 saat içinde taburcu edilebilmektedir.”

 

  • Sağlıklı yaşam tarzı benimseyin!

 

Özellikle son yıllarda sağlıksız beslenme (fast-food tarzı yiyecekler, ambalajlı gıdaların sık tüketilmesi, aşırı tuzlu, yağlı, şekerli besinler vb), hareketsiz (sedanter) yaşam tarzı, sigara, alkol ve de keyif verici maddelerin kullanımı, yetersiz ve kalitesiz uyku ile yönetilemeyen aşırı stresin kalp sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini vurgulayan Doç. Dr. Gürkan “Genetik ve çevresel faktörlerin yanı sıra sağlıksız yaşam alışkanlıkları da kalp sağlığını çok ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bu nedenle günümüzde çocuk yaşta da kalp ve damar hastalıklarının yol açtığı şikayetlerle kardiyoloji polikliniğine başvuran hastaların sayısı hızla artmaktadır. Oysa sağlıklı yaşam tarzı ile kalp sağlığımızı iyileştirmemiz mümkün” diyor. 

 

  • İlaçlarınızı düzenli kullanın!

 

Kalp sağlığı için doktorun önerdiği ilaçların mutlaka düzenli kullanılması gerektiğini, internetten ya da kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullanmaya son vermenin hayati riske neden olabildiğini vurgulayan Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Gürkan sözlerine şöyle devam ediyor: “Özellikle stent işlemi açısından hastalara verilen kan inceltici ilaçlar ilk bir yıl içinde mutlaka her gün düzenli olarak aksatmadan alınmalıdır. Zira bu ilaçlar metalik yapıdaki stentlerin üzerine trombositlerin (kan pulcukları) yapışmasını engellemektedir. Böylelikle yeni takılmış olan stentlerin üzerinde pıhtı oluşması engellenir ve stentin, dolayısıyla kalp damarının aniden tıkanmasının önüne geçilmiş olunur.” 

 

  • Bu yanılgıya düşmeyin!

 

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Gürkan ülkemizde kalp damar hastalığı tanısı alıp koroner bypass cerrahisi geçiren ya da stent takılan hastaların çok sık düştükleri bir yanılgıya dikkat çekerek “Bazı hastalar bu operasyonları olduktan sonra tamamen iyileştikleri yanılgısına kapılabilmekte ve kontrole gitmemektedir. Hatta bir süre sonra ilaçlarını da kısmen ya da tamamen bıraktıkları görülmektedir. Birçok klinik araştırmada; takılan stentlerin ya da bypass damarlarının yeniden tıkanabildiği gösterilmiştir. Ancak bunların çoğu erken tanı koyularak gerek ilaç gerekse de yeniden stentleme işlemleri ile tedavi edilebilmektedir. Ayrıca işlem yapılan damarlar dışında başka damarlarda da problemler olabilmektedir. Bu nedenle kalp hastalığı tanısı almış kişilerin düzenli aralıklarla poliklinik kontrolüne gitmeleri ve de düzenli ilaçlarını almaları önem taşımaktadır” diyor. 

 

xxxx Kutu Bilgisi xxxx

Kalp krizinde bu belirtilere dikkat!

Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Gürkan, kalp krizinin çoğu zaman ‘geliyorum’ dediğini belirterek, bu belirtileri şöyle anlattı: “Kalp krizinin en sık bulguları; göğüs orta kısmında baskı yanma veya sıkışma hissidir. Bununla beraber sırt ağrısı, mide ağrısı (reflü ile sıkça karışır) kola yayılan ağrı, alt çeneye vuran ağrılar da bu bulguların bir parçası olabilir. Kriz anının günler veya saatlerde öncesinde genelde eforla bazen de istirahatte iken göğüste 5-10 dk süren baskı, yanma şikayetlerini hastalar hissedebilir. Bu durumda ağrının geçmiş olması riskin bittiği anlamına gelmez aksine hastaya acilen hastaneye ulaşma adına bir şans vermektedir.” Hemen 112 Acil Servise haber verilmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Gürkan “Kendi başına araçla hastaneye gitmek kesinlikle yanlış ve tehlikelidir” diyor.  

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ’de “Işık Anadolu’dan Doğuyor” Fotoğraf Sergisi sanatseverlerle buluştu

Ege Üniversitesi (EÜ) Prof. Dr. Yusuf Vardar -MÖTBE- Kültür Merkezinde, Füsun Özbek’in “Işık Anadolu’dan Doğuyor” Fotoğraf Sergisi sanatseverlerle buluştu. Ege Üniversitesinin 70. Yıl Etkinlikleri kapsamında açılan sergide Fotoğraf Sanatçısı Füsun Özbek’in Anadolu’nun farklı güzelliklerini ve insan hikâyelerini anlatan fotoğrafları yer alıyor.

Prof. Dr. Yusuf Vardar -MÖTBE- Kültür Merkezi Müdürü Arda Peksev tarafından Fotoğraf Sanatçısı Füsun Özbek’e “Teşekkür Belgesi” takdim edildi. Sergi, Prof. Dr. Yusuf Vardar -MÖTBE- Kültür Merkezi’nde 30 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek. 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’nin Milli Değeri VakıfBank 71 Yaşında!

Güçlü finansal yapısı ve toplumsal faydayı önceliklendiren yaklaşımıyla Türkiye’nin kalkınma yolculuğunda etkin bir rol üstlenen VakıfBank, 71. yaşını büyük bir coşkuyla kutluyor.

 

71. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen etkinlikler kapsamında VakıfBank üst yönetimi, 10 Nisan’da Anıtkabir’i ziyaret ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e olan minnet ve bağlılığını bir kez daha gösterdi. 14 Nisan’da ise binden fazla VakıfBanklı Haliç Kongre Merkezi’nde bir araya geldi. 15 ve 20 yıldır Bankada çalışanların ödüllendirildiği törende VakıfBank’ın dayanışma ruhu ve birlik beraberlik anlayışı bir kez daha vurgulandı.

 

Kurulduğu günden bu yana varlık gösterdiği her alanda adımlarını ülkemizin yüksek menfaatini düşünerek atan VakıfBank, geniş etki alanı ve istikrarlı büyüme performansıyla bankacılık sektöründe 71. yılını geride bırakmanın gururunu yaşıyor.    

 

Vakıf kültürünün özünü oluşturan “emanete sahip çıkarak çoğaltma ve yüceltme” felsefesi ve yenilikçi çözümleriyle bankacılık sektörünün yarınlarına imzasını atan VakıfBank, 71. kuruluş yıl dönümünü Ankara ve İstanbul’da düzenlediği etkinliklerle kutladı. VakıfBank üst yönetimi öncelikle 10 Nisan’da Anıtkabir’i ziyaret ederek Ulu Önder Atatürk’ün manevi huzurunda saygı duruşunda bulundu. VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih’in anı defterini imzalamasının ardından, VakıfBank ailesi akşam yemeğinde bir araya geldi. 

 

14 Nisan’da ise Haliç Kongre Merkezi, VakıfBank’ın 71. yıl coşkusuna ve kıdemli çalışanlarının başarısına tanıklık etti. Etkinlikte 15-20 yıl boyunca VakıfBank’a sadakatle hizmet etmiş, bu büyük yolculuğun her adımında emeği ve özverisiyle iz bırakmış çalışanlara kıdem ödülleri verildi.

 

Abdi Serdar Üstünsalih: “Biz sadece yaşla değil, ülkemize duyduğumuz aşkla büyüyoruz”

 

71 yıl boyunca yenilikçilik ve sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda sadece ekonomik büyümenin değil, insan odaklı kalkınmanın da savunucusu olduklarını kaydeden VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, “Yüzyıllardan süzülüp gelen vakıf kültürü üzerine bina edilen Bankamız, 1954’ten bu yana yalnızca hanelere bereket, fabrikalara güç, nesillere umut olmakla kalmadı. Bir geleneğin de temsilcisi oldu. Adımız ve itibarımız sayılarla ölçülemeyecek kadar kıymetli oldu. 71 yıldır ne yapıyorsak aşkla yapıyoruz. Çünkü biz sadece yaşla değil, ülkemize duyduğumuz aşkla büyüyoruz” dedi.

 

VakıfBank’ın bir banka olmanın ötesinde, Türkiye’nin gelişim yolculuğunda önemli bir aktör olduğunu dile getiren Üstünsalih, “Her biri içinde nice cevherler barındıran 71 yıl boyunca, yenilikçi bakış açımız ve öncü kimliğimizle ülkemizin kalkınmasına hizmet ettik. VakıfBank’ın 71 yıllık hikayesi, aynı zamanda Türkiye’nin gelişmişlik yolunda kat ettiği mesafenin de bir yansıması oldu. Çünkü biz, bir finans kurumu olmanın ötesine geçmeyi kendimize ilke edindik. Attığımız her adımda, ülkemize değer katmayı, insanlarımızın hayatına dokunmayı hedefledik.” şeklinde konuştu.

 

71 yıl boyunca yukarı yönlü bir ivme kaydeden başarı öyküsünde en büyük payın VakıfBank çalışanlarına ait olduğunun altını çizen Üstünsalih, “71 yıldır bu büyük çınarı ayakta tutan, VakıfBank’ı VakıfBank yapan en büyük güç sizlersiniz. Kuruluşumuzdan bu yana, bankamıza emek veren, katkı sağlayan, alın teri döken her bir çalışma arkadaşımıza ve emekli büyüklerimize bir kez daha en içten teşekkürlerimi sunuyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Seferihisar Çocuk Belediyesi, 23 Nisan’da kapılarını açıyor.

Seferihisar Belediyesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bu yıl Seferihisarlı çocuklar için daha da özel kılıyor. Miniklere armağan edilen bu anlamlı günde, Seferihisar Çocuk Belediyesi’nin kurs kayıtları başlıyor.

 

Çocukların hem eğlenip hem öğrenebileceği şekilde yeniden tasarlanan Çocuk Belediyesi, çeşitli branşlarda verilecek eğitimlerin yanı sıra zengin atölye çalışmalarıyla da dikkat çekiyor. 

Çocuklara özel hazırlanan Sera’da çiçek ekiminden, tavuk ve tavşan gibi hayvanların bakımının yapılacağı özel alanlara kadar doğayla iç içe bir öğrenme ortamı sunulacak. 

Seferihisar Belediyesi, bu projeyle çocukların sosyal, kültürel ve kişisel gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. 

 

Seferihisar Çocuk Belediyesi, 23 Nisan’da kapılarını geleceğin bireylerine açarken, Seferihisar’ın minik sakinlerine çifte bayram yaşatacak.

 

“Mutlu geleceğin temeli mutlu çocuklarla atılır”

 

Hazırlık çalışmalarını yerinde inceleyen Belediye Başkanı İsmail Yetişkin 

“23 Nisan, bizler için sadece bir bayram değil; geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırladığımız çok özel bir gündür. Bu anlamlı günde Seferihisar Çocuk Belediyesi’nin kapılarını açmayı heyecanla bekliyoruz. Çocuk Belediyesi ile onların hayal güçlerini destekleyecek, yeteneklerini keşfetmelerine yardımcı olacak bir alan yaratmayı hedefledik. Doğayla iç içe, öğrenerek eğlenecekleri bir ortam hazırladık. Çünkü biz biliyoruz ki; mutlu bir geleceğin temeli, mutlu çocuklarla atılır. Tüm çocuklarımızı bu güzel yolculuğa davet ediyor, açılışta görüşmeyi diliyorum” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı