Yıllık arşivler: 2025

İnovasyon geleceği şekillendirecek; şirketler, kurumsal bir inovasyon kültürü oluşturmalı

Türkiye, teknoloji inovasyonu konusunda dünyanın en dinamik pazarlarından biri olmayı sürdürüyor. Türkiye’nin sektördeki oyunculara çeşitli büyüme fırsatları sunduğunun altını çizen Epson META-CWA Ticari Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat Özsoy, “Günümüzün rekabetçi ortamında şirketler pazar liderliklerini sürdürmek istiyorlarsa kendilerini geliştirmek için cesur çözümler üretmeli. Bu çözümler de inovatif yaklaşımlarla mümkün. İnovasyon, yalnızca ürünlere yeni özellikler eklemek olarak algılanmamalı. Yeni deneyimler yaratmak, müşterilerden gelen taleplere doğru çözümler sunmak da inovasyonun bir parçasıdır. İnovasyon, önümüzdeki dönemde büyümenin ardındaki itici güç olmayı sürdürürken sektörleri şekillendirmeyi de sürdürecek.” dedi.

 

Teknoloji hızla gelişirken inovasyon da şirketlerin günümüzün rekabetçi ortamında etkin bir rol alması için hayati derecede önem taşıyor.

 

“EcoTank’le baskı sektöründe devrim yarattık”

 

Uyguladıkları tüm aksiyonlarda Epson’un misyonu ekseninde hareket ettiklerinin ve verimli, kompakt inovatif stratejiler yoluyla daha iyi bir dünya yaratmaya yardımcı olmayı hedeflediklerinin altını çizen Epson META-CWA Ticari Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat Özsoy, “Amacımız, tüketicilerden gelen taleplere doğru çözümler sunmak. Bu kapsamda; canlı, doğal renkler sunan, enerji tasarrufu sağlayan ve eşsiz bir performans sergileyen 3 çipli LCD (3LCD) projektörler gibi inovatif ürünlere imza atmayı sürdürüyoruz. 2010’da yeniden doldurulabilir mürekkep tanklarına sahip, kartuşsuz, yenilikçi bir çözüm olan EcoTank yazıcılarımızla da baskı sektöründe devrim yarattık. Bu yenilikle, tek kullanımlık mürekkep kartuşlarına olan ihtiyacı ortadan kaldırarak plastik atığı azalttık ve tüketicilere üç yıla kadar yetecek mürekkep sağlarken önemli ölçüde maliyet tasarrufu sunduk. İnovatif çözümümüzle, milyonlarca pound değerindeki plastiğin çöpe atılmasını önleyerek müşterilerimize hem çevresel hem de ekonomik açıdan daha sürdürülebilir bir seçenek geliştirdik.” diyor.

 

“Şirketler, kurumsal bir inovasyon kültürü oluşturmalı”

 

Rekabet, hızlı teknolojik gelişmeler ve değişen tüketici beklentilerinin inovasyondaki temel itici güçler olduğunu belirten Suat Özsoy, “Rekabette söz sahibi olmak için şirketler, yapay zekâ gibi teknolojileri benimsemeli ve müşterileriyle olan iletişimlerini güçlendirmeliler. Ayrıca, kurumların Ar-Ge’ye yatırım yapmaları ve kurumsal bir inovasyon kültürü oluşturmaları da büyük önem taşıyor. İşletmeler, yeniliklere yatırım yaparken kaynak kısıtlamaları, risk faktörü ve değişime karşı piyasa direnci gibi zorluklarla sıklıkla karşı karşıya kalabiliyor. Bu engeller, güçlü bir inovasyon stratejisi, liderlik yaklaşımı ve ‘hesaplanmış riskler’ alma isteğiyle aşılabilir.” açıklamasında bulundu.

 

“Ar-Ge’ye günde 1,14 milyon euro yatırım yapıyoruz”

 

Epson META-CWA’da misyonlarının inovasyon ekseninde müşterilere daha iyi hizmet eden yaratıcı ürünler sunmak olduğunun altını çizen Özsoy, “Yaratıcılığa açık inovatif yaklaşımları benimsemek markamızın kimliğinde önemli bir konumda bulunuyor. Epson olarak globalde, Ar-Ge’ye günde yaklaşık 1,14 milyon euro ve sürdürülebilirliği daha da ileriye taşımak, 2050 yılına kadar karbon-negatif ve yeraltı kaynaklarından arınmış hale gelmek için 770 milyon euronun üzerinde yatırım yapmaktayız. Kurumumuz, 2024 Red Dot Tasarım Ödülleri’nde, insanların hayatlarını ve toplumu zenginleştiren tasarımlar sunan ‘Ürün Tasarım Kategorisinde’, ‘En İyinin En İyisi Ödülü’ de dahil olmak üzere birden fazla ödüle layık görüldü. Yatırımlarımızın karşılığını almak bizleri çok mutlu ediyor.” dedi.

 

“Dünyamızı koruyan, sürdürülebilir çözümler geliştiriyoruz”

 

Yeniliğe odaklanmanın yalnızca tüketiciler için değil aynı zamanda dünyamız için de uzun vadeli hedeflere ulaşmak anlamında çok önemli olduğunu vurgulayan Epson META-CWA Ticari Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat Özsoy, “Japon kültüründen ilham alan köklerimiz, Sho-Sho-Sei (kompakt, hassas ve verimli) ve Monozukuri (üretim sanatı ve bilimi) ortak felsefelerimize bağlı kalarak sınırlı kaynaklardan sıra dışı ürünler üretme geleneğine dayanıyor. Ürün inovasyon stratejimizin temel taşı olarak sürdürülebilirliği benimsiyoruz. Bugüne dek çevresel etkiyle ilgili sorunlara çözümler ürettik ve tüketicilerin çevre bilincine sahip teknoloji çözümlerine olan talebini karşıladık. ‘Micro Piezo’ teknolojimizle çalışan ısısız mürekkep püskürtmeli yazıcılarımız lazer teknolojisine kıyasla enerji tüketimini ve karbondioksit emisyonlarını yüzde 83’e kadar azaltıyor. Mürekkep enjeksiyon sürecinden kaynaklanan ısıyı ortadan kaldırarak enerji kullanımını azaltan çözümümüz, güvenilirliği artırırken baskı süresini de hızlandırıyor. Isısız teknoloji, atığı en aza indirirken çeşitli malzemeler üzerinde yüksek kaliteli baskı yapılmasını sağlayarak evlerde, iş yerlerinde sürdürülebilir ve verimli baskı için yeni bir standart belirliyor.” şeklinde sözlerini sürdürdü.

 

“Globalde faaliyet gösteren kurumlar arasında sürdürülebilirlikte en iyi yüzde 1 arasındayız”

 

Epson tarafından geliştirilen tüm ürünlerin hem bireylerin hem de işletmelerin beklentilerini karşılarken markanın sürdürülebilirlik hedeflerine de uyum sağladığını belirten Özsoy, “Bu stratejimiz paralelinde kısa süre önce EcoVadis’ten sürdürülebilirlik konusunda platinum derecesi aldık. Bu derece bizi sürdürülebilirlik alanında sektörümüzde faaliyet gösteren şirketler arasında globalde en iyi yüzde 1’i arasına yerleştirdi. Müşterilerimizin daha sağlıklı bir çevre inşa etme taahhüdümüze destek olarak bizi tercih etmelerinden gurur duyuyoruz. Çeşitli şirketler ve araştırma kuruluşlarıyla iş birliği yaparak açık inovasyonu aktif olarak desteklemeyi sürdürüyoruz. Topluma ve insanların hayatına değer katmak ve daha iyi bir dünya inşa etmeye yardımcı olmak için inovasyonun gücüne inanıyoruz; bu nedenle teknolojinin tüketiciler, işletmeler ve dünyamız için yapabileceklerini hayal etmeye devam ediyoruz. Rekabette öne çıkmak isteyen şirketler, inovasyonu müşteri odaklı, dinamik bir süreç olarak benimsemeli. Tüketici ihtiyaçları ve teknolojik gelişmeler hızla değişiyor ve gelişiyor. Böylesine aktif bir ortamda inovasyona öncelik veren şirketler geleceği şekillendirmede öncü bir rol üstlenecek.” şeklinde konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kolay Gelsin filosunu FIAT’la güçlendirdi

Türkiye’nin yenilikçi kargo markası Kolay Gelsin, filosunu geliştiriyor. Tofaş’la yapılan anlaşma kapsamında 294 adet Fiat Scudo’yu araç filosuna dahil eden Kolay Gelsin, Türkiye genelindeki operasyonlarını daha da güçlendirmeyi hedefliyor.

Kolay Gelsin, FIAT’la yaptığı iş birliği kapsamında 294 adet Scudo’yu filosuna dahil ederek nitelikli hizmetini Türkiye genelinde sunmaya devam ediyor.

Türkiye’nin yenilikçi kargo markası Kolay Gelsin, Tofaş’la yaptığı anlaşma kapsamında 294 adet Fiat Scudo’yu filosuna kattı. Bu yeni araçlarla, Türkiye genelindeki operasyonlarını daha da güçlendirdiklerini belirten Kolay Gelsin Hat Planlama ve Ulaştırma Kıdemli Birim Lideri Gökhan Güney, şunları söyledi: “Türkiye’nin 81 iline koşulsuz müşteri memnuniyeti hedefiyle sunduğumuz hizmetimizi Fiat Scudo araçlarımızla güçlendireceğiz. Sektörümüzün yenilikçi markası olarak, memnuniyet odaklı yaklaşımımızla hem gönderici hem de alıcı müşterilerimize nitelikli kargo hizmeti sunmaya odaklanıyoruz. Yeni araçlarımızla gücümüze güç kattığımız FIAT’la iş birliğine imza atmaktan mutluyuz.”

Kolay Gelsin’in FIAT Professional’ın orta boyutlu hafif ticari araç segmentindeki başarılı modeli Scudo’yu tercih ettiğini belirten FIAT Satış Direktörü Mahmut Karacan ise şu açıklamayı yaptı: “Yerli üretim Scudo’nun, filoların ilk tercihi olmasından memnunuz. Geniş iç hacmi ve şehir içi taşımacılığına uygun boyutlarıyla, Kolay Gelsin’in tüm ihtiyaçlarını eksiksiz karşılayacağını düşünüyorum. Bu anlaşmanın, uzun soluklu bir iş birliğimizin başlangıcı olmasını temenni ediyorum.”

Kolay Gelsin’in filosuna kattığı yeni araçlar, Türkiye genelindeki operasyonlarında kullanılacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

650 yıllık gelenek Bursa Gezek Evi’nde yaşayacak

Osmangazi Belediyesi, Bursa’da 650 yıldır devam eden bir müzikli sohbet geleneği olan Gezek kültürünün yaşatılması adına Tarihi Merinos Tren İstasyonu Sosyal Tesisleri’nin bir bölümünü Bursa Gezek Evi’ne dönüştürdü.

Gezek, haftanın belli bir gününde üye olanların katılımıyla evlerde gerçekleştirilen, Türk Sanat Müziği’nin icra edildiği geleneksel bir müzik faaliyeti. Ayrıca Gezek, Türk Sanat Müziği’ni diri tutmak ve müzik adamları yetiştirmenin yanı sıra sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı arttırmak amacıyla kurulan bir kurum olma özelliği de taşıyor. Osmangazi Belediyesi, Bursa’da 650 yıldır devam eden Gezek kültürünün yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması adına Tarihi Merinos Tren İstasyonu’nun bir bölümünü Bursa Gezek Evi’ne dönüştürdü ve Bursa Dostluk Gezek Musiki Derneği’nin kullanımına sundu.

Bursa Gezek Evi’nde ilk sahne provasını gerçekleştiren Bursa Dostluk Gezek Musiki Derneği üyeleri, Sanat Müziği’nin unutulmaz eserlerini icra etti. Her ayın sonunda Ördekli Kültür Merkezi’nde düzenleyecekleri Bursa Dostluk Gezeği programı için hazırlıklar yürüten sazende ve nazende üstatları, hem çaldı hem de söyledi. Bursa Dostluk Gezek Musiki Derneği Başkanı Ali Piliçer, “UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miraslar Listesi’nde yer alan ve geçmişten geleceğe kültür köprüsü olan kadim Gezek geleneğinin icra edileceği bir mekanın olmayışı Bursa için büyük bir eksiklikti. Bu eksikliğin giderilmesi ile ilgili girişimlerimize Osmangazi Belediye Başkanımız Erkan Aydın kayıtsız kalmadı ve Bursalıların yıllardır eksikliğini yaşadığı Gezek Evi hayalini gerçeğe dönüştürdü” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sömestirde kayak konseptli dağ otellerine talep arttı

Sömestir otelleri Tatilsepeti’nde son haftaların en çok aranan kategorisi oldu. Termal ve doğa konseptli otellerde 2 çocuk ücretsiz yüzde 50’ye varan indirimler dikkat çekiyor. En çok talep alan Ege, Sapanca, Kıbrıs, Antalya bölge otellerinde 5 gecelik bir aile tatili 18 bin 750 TL’den başlarken; kayak konseptli dağ otellerinde 5 gecelik bir aile tatili için taban fiyat 63 bine çıkıyor. 

 

Kayak tatiline talepte geçen yıla kıyasla yüzde 30’a varan artış gördüklerini kaydeden Tatilsepeti Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Karayal Uludağ, Palandöken gibi kayak merkezlerimiz dışında Bansko gibi yurtdışı destinasyonlarının da talep aldığını belirtti. Sömestirde en çok tercih edilen rotalardan biri de Doğu Ekspresi Turları. İşte sömestir için talep alan bölgeler ve rota önerileri…

 

Öğrencilerin ve ailelerin dört gözle beklediği tatile sayılı günler kaldı; okulların 17 Ocak’ta ara karne için zil çalmasıyla birlikte 2 haftalık sömestir tatili başlayacak. Her bütçeye ve her bölgeye özel tatil fırsatlarını derleyen Tatilsepeti’nde, son günlerin en çok arama alan kategorisi sömestir otelleri oldu. Tatilsepeti Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Karayal, sömestir planlamalarında Ege, Sapanca, Kıbrıs, Antalya otellerinin öncelikli tercih edildiğini, kayak konseptli kar tatili rezervasyonlarında ise geçtiğimiz yıllara kıyasla yüzde 30’a varan artış gördüklerini kaydetti:

‘’Tatilsepeti platformunda 10 yaş altı 2 çocuğun ücretsiz olduğu otellere ve yüzde 50’ye varan indirimlere ulaşmak mümkün. 5 gecelik bir aile tatilinin 18 bin 750 TL’dan başladığını söyleyebilirim.  Kış mevsimi nedeniyle sömestre denince önce kayak tatili akla geliyor.  Bu yıl da kayağa talebin yüksek olduğunu söylemek mümkün, geçen yıla oranla bu kayak sezonu satışlarda yüzde 30 artış gözlemledik. Yurt içindeki dağ otellerinde 5 gecelik bir aile tatili 63 bin liralardan başlıyor. Kayakta yurt dışı, özellikle Bansko en çok talep alan destinasyonlardan. Bansko’da 3 gece için 2 yetişkin 1 çocuk oda fiyatı  417 Euro’dan başlıyor. Tatiller ailecek birlikte zaman geçirilen özel anlar. Özellikle kış tatili de yaz tatili kadar bir ihtiyaç. Kar ve kayak konseptli tatil, çocuklu aileler tarafından tercih ediliyor. Tatil rezervasyonunuzu yaptığınız andan itibaren evde bir huzur ve neşe ortamı oluşur; çocuklar için o tatilin hayalini kurar, meraklanır, heyecanlanır, bu duygular bile güzel ve unutulmaz anılar yaratır. Bu bakış açısıyla ailelerin sömestir tatilini önemsediğini ve planladığını söyleyebilirim.’’ 

Tatilsepeti’nin sömestir rotası için önerileri şöyle:

 

Sıcak sevenlere:

Aile tatili için en çok tercih edilen termal otellerde yüzde 50’ye varan indirim ve 2 çocuğun ücretsiz olduğu kampanyalar var. Ege ve Sapanca’da termal oteller öne çıkıyor. Kıbrıs ve Antalya otelleri de kış rotasında daha sıcak iklim sevenler için önerilebilir. 

  • Antalya otellerinde 5 gece 2 çocuk ücretsiz çocuklar  (10 ve 4 yaş çocuk) 26.400 TL’dan,
  • Ege Otellerinde 5 gece 2 çocuk ücretsiz çocuklar  (10 ve 4 yaş çocuk) 25.500 TL’dan,
  • Kıbrıs Otellerinde 5 gece 2 çocuk ücretsiz çocuklar  (10 ve 4 yaş çocuk)  25.125 TL’dan,
  • Sapanca otellerinde 5 gece 2 çocuk ücretsiz çocuklar  (10 ve 4 yaş çocuk) 18.750 TL’dan,
  • Yurtiçi uçaklı otel paketleri ise 5 gece 2 çocuk ücretsiz olmak üzere 34.683 TL’dan başlıyor.

 

Kar ve kayak sevenlere:

Kış tatilini sevenler ve doğanın beyaza bürünmüş eşsiz manzarasını yerinde hissetmek isteyenler için Uludağ, Palandöken en çok tercih alan kayak merkezlerimizden. Kayak tatili için Yurtiçi dağ otellerinde 5 gecelik bir aile tatili için taban fiyatlar 63.000 TL’den başlıyor. Kar sevenlerin ilgi gösterdiği Doğu Ekspresi Turları ise kişi başı 10.999 TL’den başlıyor. Ankara çıkışlı, uçaklı turun rotasında Van, Kars, Erzurum yer alıyor. Kar için rotasını yurtdışına çevirenler de var; en çok tercih edilen kayak destinasyonu Bansko’da 3 gece için 2 yetişkin 1 çocuk oda fiyatı  417 Euro’dan başlıyor.

 

Avrupa şehirleri keşfi sevenlere:

Her mevsim Avrupa şehirlerinde keşfe çıkmak isteyenlerin rotasında Disneyland temalı turlar da var. Vizesi olanlar için Roma, Venedik, Milano, Floransa, Viyana, Paris gibi şehirleri rotasına alan çeşitli alternatifli turlar bulmak mümkün. Vizesiz yurt dışı turları ise kişi başı 249€ ‘dan başlayan fiyatlarla rezervasyon alıyor. Selanik, Kavala gibi yakın Avrupa şehirlerini görmek için yurtdışı otobüslü turlar ise 69€’dan başlıyor; akşam yemekleri ve ekstra turlar dahil tur seçenekleri var. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İki yaş altı çocuklarda ekran maruziyeti dil gelişimini geciktiriyor!

Teknolojinin hayatımızda her geçen gün daha fazla alan kapladığını belirten uzmanlar bu durumun çocukların dil ve konuşma becerileri üzerinde ciddi sorunlara yol açabildiğini söylüyor.

Çocukların ekran ile tek yönlü iletişim içinde olduklarını ifade eden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Bu çocuklarda, karşılıklı ve çok yönlü etkileşiminin engellenmesi sebebiyle dili kullanma gereksiniminin ve göz kontağı kurma süresinin azalması sonucunda dil ve konuşma gelişiminin olumsuz etkilendiği yapılan çalışmalarda görülüyor.” dedi. Birçok ebeveynin, erken yaşta ekran maruziyetinin çocuğun bilişsel gelişimini destekleyeceğine inandığını aktaran Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Yapılan çalışmalar, iki yaş altı çocuklarda ekrana maruz kalmanın, dil gelişimini desteklemek yerine tam tersine geciktirdiğini gösteriyor.” uyarısını yaptı. Anuş Tahmincioğlu ayrıca bilimsel araştırmalar ve klinik deneyimlere göre, ekran sürelerinin kısıtlandığı ve çocuklara yüz yüze etkileşim fırsatları sunulduğu durumlarda, dil gelişiminde belirgin bir iyileşme gözlemlendiğini vurguladı. 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, erken yaşta ekran maruziyetinin çocukların dil ve konuşma becerilerine etkisi hakkında açıklamalarda bulundu.

Tek yönlü iletişim dili kullanma ve göz kontağı kurma süresini azaltıyor!

Teknolojinin hayatımızda kapladığı alanın her geçen gün arttığına dikkat çeken Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Ancak bu durumun, özellikle çocuklar üzerindeki etkilerini anlamak ve tartışmak, toplum olarak önceliklerimiz arasında yer almalı. Çünkü ekran karşısında geçirilen uzun saatler, çocukların dil ve konuşma becerileri üzerinde ciddi sorunlara yol açabiliyor.” dedi.

Çocukların ekran ile tek yönlü iletişim içinde olduklarını ifade eden Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Bu çocuklarda, karşılıklı ve çok yönlü etkileşiminin engellenmesi sebebiyle dili kullanma gereksiniminin ve göz kontağı kurma süresinin azalması sonucunda dil ve konuşma gelişiminin olumsuz etkilendiği yapılan çalışmalarda görülüyor.” şeklinde konuştu.

Çocuklar, duydukları kelimeleri aktif bir şekilde kullanabilmeli!

Birçok ebeveynin, erken yaşta ekran maruziyetinin çocuğun bilişsel gelişimini destekleyeceğine inandığını aktaran Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Ne yazık ki bilimsel araştırmalar bu yaygın inancının tam tersini söylüyor. Yapılan çalışmalar, iki yaş altı çocuklarda ekrana maruz kalmanın, dil gelişimini desteklemek yerine tam tersine geciktirdiğini gösteriyor.” uyarısını yaptı.

Ekranın, çocuğun yüz yüze iletişim ve sosyal etkileşim fırsatlarının yerini aldığının altını çizen Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, çocukların kelime hazinesinin gelişmesinde duydukları kelimeler kadar, bunları aktif bir şekilde kullanma fırsatlarının da önemli bir rol oynadığını söyledi.

Çocuklar televizyon veya tabletten dil öğrenmez! 

Bir diğer yaygın yanılgının, televizyon veya tablet üzerinden çocukların dil öğreneceğine dair inanç olduğuna vurgu yapan Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, şunları söyledi:

“Bu inanç gerçekliği yansıtmamaktadır. Çünkü çocuğun soru sorma, cevap verme ve göz kontağı kurma gibi temel iletişim becerilerini geliştirmek için interaktif etkileşimlere ihtiyacı vardır.

Günümüzde sıklıkla evlerde ve restoranlarda karşılaştığımız bir durum ile örnek vermek gerekirse, anne ve babaları, çocuklar ile birlikte yemek masasında sohbet etmek yerine çocukları ellerinde telefon ya da tablet ekranlarına dalmış halde görüyoruz, böyle zamanlarda çocuk bu ailesi ile geçireceği değerli iletişim fırsatından mahrum kalıyor demektir.”

Yüz yüze etkileşim, dil gelişiminde belirgin bir iyileşme ortaya koyuyor 

Bilimsel araştırmaların ve klinik deneyimlerin, ekran sürelerinin kısıtlandığı ve çocuklara yüz yüze etkileşim fırsatları sunulduğu durumlarda, dil gelişiminde belirgin bir iyileşme gözlendiğini ortaya koyduğunu belirten Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Anuş Tahmincioğlu, “Çocukların dil ve iletişim becerilerini desteklemek, basit ama etkili adımlarla mümkün. Kitap okumak, sohbet etmek, birlikte oyun oynamak gibi aktiviteler, çocuğun dil ve bilişsel gelişimlerine çok daha fazla katkı sağlar.” diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Diyabet hastalarında ayak sağlığına dikkat!

Ayak sağlığı ve hastalıklarıyla ilgilenen, yardımcı tedavi ve bakım hizmeti sunan podologların, diyabet yönetiminde multidisipliner yaklaşımın vazgeçilmez bir parçası olduğunu ifade eden uzmanlar, “Yalınayak yürümeyin, doğru ayakkabıyı seçin, düzenli kontrolleri ihmal etmeyin.” uyarısında bulunuyor.

Diyabetik bireylerin ayakkabı seçiminde nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatan Podolog Meldağ Turhan, “Topuğu 2-4 cm arasında olan ayakkabılar tercih edilmeli. Yumuşak dokuda ayakkabı seçilmeli.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Podoloji Bölümü Öğr. Gör. Meldağ Turhan, diyabette ayak sağlığı ve bakımı hakkında bilgi verdi.

Diyabetli hastalarda nöropati başlayınca ne olur?

Ayak sağlığı ve hastalıklarıyla ilgilenen, yardımcı tedavi ve bakım hizmeti sunan podologların hastaların ayak bakımında rol oynadığını dile getiren Öğr. Gör. Meldağ Turhan, “Diyabetli hastalarda nöropati (his kaybı) başlar, böylelikle açılan yaralar geç iyileşir ya da hiç iyileşmez ufak kesik ve sıyrıklar büyük sorunlara yol açabilir. Basınç noktaları değiştiği için ayak deformiteleri oluşmaya başlar.” dedi.

Podologlar hastaların ayak bakımında nasıl rol oynar?

Öğr. Gör. Meldağ Turhan, podologların hastaların ayak bakımında nasıl rol oynadığını da şöyle anlattı:

– Podologlar diyabetli hastaların ayaklarını düzenli muayene eder

– Hastalara nöropati (his kaybı testi) uygular

– Ayağın ısı durumunu kontrol eder

– Ayak deformitelerine bakar

– Batık tırnak, nasır gibi sorunların ilerlemesini önleyecek tedbirler alır

– Doğru ayakkabı önerisinde bulunur

– Enfeksiyonları önleyici tedbirler alır

– Bireylere evde ayak bakımlarını nasıl yapacağı hakkında bilgi verir.

Ayaklar günlük olarak kontrol edilmeli! 

Diyabetli bireylerin günlük ayak bakımında nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Turhan, şöyle devam etti:

– Ayaklar günlük olarak kontrol edilmelidir. Gerekirse bir ayna yardımıyla ayak tabanları ve parmak araları kontrol edilmeli

– Parmak araları hariç nemlendirilmeli

– Tırnaklar ne kısa ne uzun olmalı ve düz kesilmeli

– Çoraplar her gün değişmeli ve beyaz renk tercih edilmelidir

– Aşırı sıcaktan kaçınılmalı (sıcak kum, sıcak suyla yıkama, ısıtıcılarda ayakları ısıtma)

Diyabetik ayak yaralarının büyümesini önlemek için alınacak önlemler neler?

Öğr. Gör. Meldağ Turhan, diyabetik ayak yaralarının büyümesini önlemek için alınacak önlemleri de dile getirerek, şöyle devam etti:

– Yalınayak yürümemeli

– Enfeksiyon riski fazla olduğu için mutlaka ayak bakımı için podolog tarafından yardım alınmalı

– Düzenli ayak kontrolleri yapılmalı

– Hijyene dikkat etmeli

– Kan şekerini kontrol altında tutmalı

– Travmalardan korunmalı

– Düzenli egzersiz yapılmalı

Diyabetik bireyler yumuşak dokuda ayakkabı seçmeli

Diyabetik bireylerin ayakkabı seçiminde nelere dikkat etmesi gerektiğini de anlatan Öğr. Gör. Meldağ Turhan, şu bilgileri verdi:

– Geniş ayarlanabilir ayakkabılar olmalı

– Ayakta gün içinde ödem oluşma ihtimali nedeniyle esnek ayakkabılar tercih edilmeli

– Ayak içi yastıklama ve destek verilmeli

– Ayakkabı topuğu 2-4 cm arasında olan ayakkabılar tercih edilmeli

– Yumuşak dokuda ayakkabı seçilmeli

– Hava geçirgen olmalı

– Diyabetik bireyler için tasarlanmış ekstra koruma sağlayan ayakkabılar tercih edilmeli.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tolga Çevik ve İbrahim Büyükak’ın Başrollerini Paylaştığı Yeni Komedi Filmi ‘Kalender Pide’ Yakında Disney+’ta!

The Walt Disney Company’nin tüm dünyada milyonlarca üyeye sahip dijital yayın platformu Disney+, Türkiye’deki yeni lokal içeriklerini duyurmaya devam ediyor. Birbirinden iddialı projeleri yakında izleyicilerle buluşturmaya hazırlanan platform, iki başarılı komedyen Tolga Çevik ve İbrahim Büyükak’ı ‘Kalender Pide’ isimli filmde buluşturuyor. Fırat Parlak ve Koray Şahin’in yapımcılığını üstlendiği filmin senaryosunu İbrahim Büyükak kaleme alırken yönetmen koltuğunda ise Ömer Sinir oturuyor. Geçtiğimiz ay çekimleri tamamlanan filmden ilk kare yayınlandı.

 

‘Kalender Pide’, babasından kalan ve son zamanlarda işleri iyi gitmeyen restoranının mal sahibi tarafından satışa çıkarıldığını öğrenen Kalender’in (Tolga Çevik), hayatına hiç beklenmedik şekilde giren Öcü (İbrahim Büyükak) ile beraber bu satışı engellemek için aradığı yolları eğlenceli bir dille anlatıyor. Birbirlerinin hayatlarına tesadüfen giren iki karakterin yaşadığı zorluklar ve onların başına gelen komik olayları anlatan samimi bir aile komedisi olan filmde Tolga Çevik, İbrahim Büyükak, Esra Ruşan, Almila Ada, Mustafa Kırantepe ve Gafur Uzuner gibi usta ve genç isimler birlikte yer alıyor. 

 

Disney+ Türkiye, ayrıca yeni reklam özelliğini Şubat 2025’te hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bu özellik ile, platforma özel orijinal yapımlar, gişe rekorları kıran filmler, ödüllü ve eleştirmenlerce beğenilen dizilerin yer aldığı herkese hitap eden içerik kütüphanesi sürekli büyüyerek izleyiciye sunulmaya devam ederken, hem üyelere hem de reklamverenlere yeni fırsatlar sunuluyor olacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hastalık Hastası İkinci Gösterimde De Kapalı Gişe

İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosunun yeni oyunu “Hastalık Hastası” ikinci gösterimiyle seyirci karşısına çıktı. İlçe halkının yoğun ilgi gösterdiği oyun kapalı gişe oynandı.

İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosu yeni oyunu “Hastalık Hastası” Aralık ayında yapılan gala gösteriminin ardından ikinci kez seyirci karşısına çıktı. Ünlü Fransız oyun yazarı Moliere’in son eseri olan oyun, Volkan Derman yönetmenliğinde İnegöl sahnesine taşındı. 1673 yılında kaleme alınmış ve ilk kez aynı yıl sahnelenmiş olan oyun 351 yıldan beri birçok topluluk tarafından sergilenirken, İnegöl Belediyesi Şehir Tiyatrosu da oyunu başarıyla sanatseverlere sundu.

İKİNCİ GÖSTERİME DE İLGİ YOĞUN OLDU

Çarşamba akşamı 20.00’da ikinci kez seyirciyle buluşan oyuna ilçe halkının ilgisi de yoğun oldu. Beşinci Mevsim Kültür Merkezinde oyunu izlemeye gelen kalabalık adeta salona sığmadı. Hastalık Hastası tiyatro gösterisinin izleyemeyen vatandaşlar için belirli aralıklarla sahnelenmeye devam edeceği ifade edildi.

HASTALIK HASTASI OYUNUNUN KONUSU

Beğeniyle izlenen Moliere’in vefatından önce yazdığı ve başrolünü bizzat oynadığı son eseri Hastalık Hastası oyununda saf bir adam olan Argan’ın onu gelir kapısı olarak gören şarlatan doktorunun yalanlarına kanarak kendini ölümcül bir hasta zannetmesini konu alınıyor. Gerçekte de Moliere’in sağlığının çok kötü olduğu bir durumdayken yazdığı oyun en parlak komedilerinden biri olma özelliğini taşımakla birlikte, sanatının zirvesine ulaşmak için tüm dehasını ortaya koyan bir tiyatro devinin ürettiği son klasiktir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

10 Bölümden Oluşan ‘Esrarengiz Adalar’ 12 Ocak Pazar 21.00’de National Geographic Ekranlarına Geliyor!

Dünyanın dört bir yanındaki izole edilmiş, kaynakları kısıtlı gizemli adaları keşfe hazır mısınız? Garip mezarlardan, ürkütücü seslere kadar uzman ekiplerin araştırdığı unutulmaz tarihi kalıntıların, tuhaf canlıların ve geçmişteki karanlık olayların araştırıldığı 10 bölümden oluşan “Esrarengiz Adalar”, 12 Ocak Pazar günü saat 21.00’de National Geographic ekranlarına geliyor.

 

Bilimin, keşfin ve hikâye anlatımının gücüne inanarak 130 yılı aşkın bir süredir dünyanın en güvenilir markalarından biri olmayı sürdüren National Geographic’in birbirinden iddialı yapımlarını D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

2025’te Fintek ve Ödeme Dünyasında Büyük Dönüşüm: Türkiye Bölgesel Merkez Olmaya Hazırlanıyor

Finansal teknolojiler (fintek) ve ödeme sektörleri, hızla değişen kullanıcı beklentileri ve teknolojik yeniliklerle 2025’te de dönüşümüne hızla devam edecek. Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan, ödeme yöntemlerinin hem hız hem de güvenlik açısından önemli ölçüde gelişeceğini belirterek, bu ivmenin ülkenin bölgesel bir fintek merkezi olma hedefine güçlü destek sağlayacağını vurguluyor.

 

Yeni nesil ödeme çözümleri, yapay zekâ, davranışsal biyometri, dijital cüzdanlar ve anında ödeme sistemleri gibi teknolojiler, fintek ve ödeme endüstrilerinde köklü değişimleri beraberinde getiriyor. Tüketicilerin ödeme alışkanlıklarındaki dönüşüm, sektördeki tüm oyuncuları etkiliyor. Dijitalleşme ve teknolojik yeniliklerin hızlanmasıyla birlikte, 2025 yılı itibarıyla Türkiye’deki fintek ve ödeme ekosistemi daha da güçlü bir ivme yakalayacak. Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan, bu dönüşümün ana odağında küresel ve yerel gelişmelerin önemli fırsatlar sunduğunu belirterek, 2025’te öne çıkacak dijital cüzdanlar, yapay zekâ çözümleri ve açık bankacılık gibi trendlerin hem kullanıcı deneyimini hem de işletmelerin iş modellerini yeniden tanımlayacağını söylüyor.

 

Ekemen Fidan’a göre, dijital cüzdanlar, yapay zekâ destekli çözümler, gömülü finans uygulamaları ve sürdürülebilir ödeme yöntemleri, özellikle genç ve teknolojiye yatkın nüfusu sayesinde Türkiye’de hem tüketici deneyimini hem de iş dünyasının rekabet avantajını artıracak.

 

Dijital Cüzdanlar ve Gömülü Finans, Ödeme Dünyasını Yeniden Şekillendiriyor

 

Octet Türkiye CEO’su Derya Ekemen Fidan, fintek sektöründeki dönüşümün 2025’te hız kazanacağını belirterek, dijital cüzdanlar ve entegre finansal çözümlerin sektördeki rolünün giderek arttığını vurguluyor: “Dijital cüzdanların ve gömülü finans uygulamalarının yaygınlaşması, kullanıcı deneyimlerini yeniden şekillendiriyor. Bu gelişme, tüketicilerin nakit ve fiziksel kart kullanımını azaltarak mobil ödeme sistemlerini ve dijital çözümleri merkezine almasını sağlıyor. Özellikle genç neslin bu çözümlere olan ilgisi, Türkiye’de dijital ödeme ekosisteminin hızlı büyümesinin önünü açıyor. Aynı zamanda dijitalleşme, işletmeler için operasyonel verimlilik kazandıran ve yeni iş modelleri oluşturma fırsatı sunan bir dönüşüm olarak öne çıkıyor.”

 

Yapay Zekâ ile Akıllı Finans, Rekabette Fark Yaratıyor

 

Yapay zekâ uygulamalarının müşteri davranışlarını analiz ederek kişiselleştirilmiş öneriler sunduğuna ve risk yönetimini daha etkin hale getirdiğine işaret eden Ekemen Fidan, özellikle KOBİ’lerin bu sayede rekabet gücü kazanacağını belirtiyor. Robo-danışmanlık teknolojileri de bireylerin yatırım kararlarını optimize ederek, finansal okuryazarlığı artırma potansiyeli taşıyor.

 

Açık Bankacılık ve Sürdürülebilir Ödemeler: Geleceğin Finans Ekosistemi

 

Gömülü finans çözümleri, şirketlerin finansal hizmetleri iş modellerine entegre etmesine olanak tanırken, açık bankacılık uygulamaları finansal verilerin güvenli şekilde paylaşılmasıyla inovasyonun önünü açıyor. 2025 ve sonrasında finans sektöründe açık bankacılık uygulamaları, önemli dönüşümlere yol açacak. Açık bankacılığın benimsenmesi, bankaların ve finansal hizmet sağlayıcıların müşteri deneyimini geliştirmek için daha kişiselleştirilmiş ve yenilikçi çözümler sunmasını sağlayacak. Yapay zeka ve makine öğrenimi gibi teknolojilerin entegrasyonu, risk yönetimi, müşteri hizmetleri ve dolandırıcılık tespiti alanlarında daha etkin uygulamaların geliştirilmesine katkı sağlayacak. Türkiye’de, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), dijital bankacılık ve açık bankacılık alanında önemli adımlar atıyor. 2025 yılına kadar denetim ve gözetim faaliyetlerinin artırılması planlanıyor, bu da sektördeki güvenliği ve düzenlemelere uyumu güçlendirecek. 

 

Sürdürülebilir finans çözümleri ve çevre dostu ödeme yöntemleri de 2025’te hem tüketiciler hem de işletmeler için öncelikli hale gelecek. Karbon ayak izini azaltmayı hedefleyen yeşil finans girişimleri, çevresel sorumlulukların yerine getirilmesinin yanı sıra marka itibarını da güçlendirecek.

 

Türkiye’nin Küresel Fintek Atılımı: 2025 Vizyonuna Doğru

 

Sürdürülebilirlik ve regülasyon alanındaki yeniliklerin de 2025’in önemli gündem maddeleri arasında yer alacağını belirten Ekemen Fidan, fintek oyuncularının bu dönüşümlere hızla uyum sağlamalarının kritik olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’nin güçlü bankacılık altyapısının ve yenilikçi finansal çözümler üretme potansiyelinin, İstanbul’u küresel bir finans merkezi haline getirme hedefini desteklediğini söyleyen Ekemen Fidan, On İkinci Kalkınma Planı (2024-2028) kapsamında fintek sektörüne yönelik adımların da bu hedefe önemli katkı sağlayacağını ifade ediyor: “Finansal teknolojiler alanında uzmanlık sertifikası programlarının başlatılması, İstanbul Finans ve Teknoloji Üssü’nün kurulması ve fintekler için teknoloji tedarik destek programlarının uygulanması gibi adımlar, sektörü daha da güçlendirecek. Ayrıca, Dijital Türk lirası Projesi’nin ikinci fazının tamamlanması, Türkiye’nin dijital finans dünyasında daha da güçlü bir konum elde etmesini sağlayacak.”

 

Ekemen Fidan konuyla ilgili olarak: “Dijitalleşme, sadece teknolojik bir değişim değil, aynı zamanda kullanıcı deneyimini yeniden tanımlayan bir süreç. Türkiye, genç ve yeniliklere açık nüfusuyla bu dönüşümün merkezinde yer alarak, küresel fintek dünyasında rekabet gücünü artıracak. 2025 ise fintek ve ödeme sistemleri için önemli bir yıl olacak. 2025 yılı, finansal teknolojilerde yeniliklerin sınırlarını zorlayacak bir dönem olarak öne çıkarken, Türkiye güçlü altyapısı ve dinamik pazarıyla bu dönüşümde önemli rol üstlenmeye hazır. İş dünyası, bu fırsatlardan yararlanarak geleceğin finansal çözümlerine öncülük etmek için şimdiden harekete geçmeli.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı