Çırağan Sarayında yapılan
görkemli bir törenle dünya evine girdi…
Seçkin davetlilerin ve İş insanlarının katıldığı törene ilgi büyüktü…
Sibel Nayman Fehmi Karcı çiftine ömür boyu mutluluklar diliyoruz…
Kategori arşivi: Gündem
Neslican Tay Demir Kadın Sinema Filminde Öykü Doğanay Sorularımızı Yanıtladı…
Ben her zaman babamın kızı oldum ve onun anlattığı ilginç hikayelerle büyüdüm, şimdi o hikayeleri derinlemesine araştırıp gerçeklik payları var mı onu araştırıyorum ve sizlere kalemim ile ulaşmaya çalışıyorum, her anlatımım, her yazım, geçmişe giden bir köprü, ben doğru yolu okurlarımın zihninde ilerleyerek buluyorum’’ dedi….
Sümeyye Günenç’den Yeni Yılda Yeni Ülke Müjdesi…
Türkiye’nin başarılı iş kadınlarından, Os Zeus Alkolsüz Şampanyalarının sahibi Sümeyye Günenç ülkemizi yurtdışı pazarında da temsil etmeye devam ediyor, Abu Dabi, Filistin, Kuveyt, Dubai’den sonra hizmet verdiği ülkelerin arasına Gürcistan’ı da ekledi.
Her geçen gün başarı basamaklarını hızla tırmanan Sümeyye Günenç hedefim hiç durmadan gidebileceğim en üst noktaya erişmek açıklamasında bulundu….
Dans için süren bir yaşam: Halil İbrahim Yediyıldız
1 Ocak 1997 tarihinde Sivas’ta dünyaya gelen Halil İbrahim Yediyıldız’ı, çoğumuz Dream of İstanbul ve Rhythm Slayers dans ekiplerinden tanıyoruz. Ancak Halil İbrahim Yediyıldız sadece yer aldığı yapımlarla değil aynı zamanda dans için adanmış hayat. Genç ve başarılı dansçı Yediyıldız, dansa olan tutkusu yer aldığı projeler, çalıştığı isimler ile birbirinden farklı başarılara imza attı. Yediyıldız, dansa olan tutkusundan yaptığı çalışmalara, ileriye dönük hedeflerinden hayatındaki başarılar hakkında konuştu.
Halil İbrahim Yediyıldız, dans etmenin ve dansa olan ilgisinin yaşam kaynağı olduğunu belirterek; dans hayatına nasıl başladığını anlattı. Yediyıldız, dans hayatı hakkında yönlendirdiğimiz sorulara verdiği cevaplarda, yaşadığı zorluklardan ve mutluluklara dair pek çok konuya değindi. Yediyıldız, dans ile elde ettiği ilk başarısının üniversite öğrenimi olduğunu vurgulayarak; “Dansla ilk 17 yaşımda tanıştım. Televizyonda yayınlanan bir yarışma programında ‘Dream of İstanbul’ adlı dans ekibini gördüm ve o an karar verdim dans etmek istediğime. Yaşadığım bölgede eğitim alabilecek hiçbir kuruluş yoktu. Bu benim için sorun değildi, kendim çalışmaya karar verdim. Bir süre sonra arkadaşlarıma durumdan bahsettim. Onların benimle beraber dans etmelerini istedim. Ancak benimle dans etmek yerine benimle dalga geçmeyi tercih ettiler. Benimle dalga geçtikleri için onlara kızmadım. Çünkü yaşadığımız ilçenin örfleri, adetleri, düşünce yapısına tersti. Neymiş efendim ‘erkek adam dans mı eder?!’ arkadaşlarımdan böyle bir tepki aldıktan sonra ailem dahil hiç kimseye bahsetmedim. Kimsenin görmeyeceği yerlerde çalışmaya devam ettim. Bir süre sonra solo çalışmalarım bana yetmemeye başladı. Tam bu zamanlarda babam emekli olduğunu ve İstanbul’a taşınacağımızı söyledi. Bu benim alabileceğim en iyi haberdi. Nihayet eğitim alıp kendimi geliştirebilecektim. İstanbul’a taşındığımızda işler hiçte düşündüğüm gibi olmadı. İstanbul’un yaşam tarzına alışmak benim için zordu, bunu yanı sıra üniversite sınavına hazırlık dönemim olduğu için dansa hiç vakit ayıramadım. Bir şekilde dansla hep yollarım kesişti. Nasıl mı? Gittiğim dershanenin yanında latin dansları eğitimi veren bir stüdyo keşfettim, latin danslarıyla ilk kez o an tanıştım ve büyülendim. Ders aralarında fırsat buldukça gidip onları izledim ve içeriye girmeye cesaret edemedim. Biliyor musunuz, içeri hiç giremedim. Her ne kadar aklım dans etmekte olsa da üniversite sınavından başarılı sonuç aldım. Ne okumalıyım diye düşünürken; spor bilimlerine bağlı ‘rekreasyon’ bölümünü keşfettim. Bu bölüme girebilmek için özel yetenek sınavında geçilmesi gerekliydi ve ben bu sınavdan dans ederek geçtim. Dansımı beğeneceklerini hiç düşünmemiştim, artık MSKÜ Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon Bölümü öğrencisiydim. Dans ederek kazandığım ilk başarım üniversite oldu” dedi.
“BANA DANSI SEVDİREN, HAYATIMIN BİR PARÇASI OLMASINI SAĞLAYAN EKİP BENİMLE ÇALIŞMAK İSTİYORDU”
Halil İbrahim Yediyıldız’ın dans hayatı, ona dansı sevdiren ‘Dream of İstanbul’ dans grubundan gelen teklifle bambaşka bir boyuta ulaşıyor. Yediyıldız artık sadece kendisi için değil, artık Yediyıldız gibi dans etmek isteyenlere de örnek olmaya başlamıştı. Gelen teklifler, yaptığı çalışmalar, dans hayatındaki gelişmeler hakkında Yediyıldız; “Muğla’da artık üniversite okuyordum. En önemlisi artık saklanmama gerek yoktu. Hemen eğitim alabileceğim bir dans okulu arayışına girdim, buldum da daha doğrusu onlar beni buldu. Bana bir broşür verdiler, broşürde bir hafta sonra Freestyle dans yarışması olacağından bahsediyordu. Hiç vakit kaybetmeden’ çalışmaya başladım. Kendime inanıyordum çünkü bunun için çok çalışmıştım. Nihayet yarışma günü geldi heyecandan bacaklarım titriyordu çok fazla insan vardı ve hepsi beni izliyordu dans etmemi bekliyorlardı ki ben şimdi ye kadar kalabalığın içinde dans etmemiştim, ilk defa kalabalık içerisinde dans edecektim. Kendime şunu söyledim ‘dansa olan tutkun seni buraya kadar getirdi korkacak bir şey yok çık ve neler yapabileceğini göster’. Heyecanımı ve korkumu birleştirip bir top haline getirdim rakiplerime fırlattım. Günün sonunda tek bir kazanan vardı ve o kişi bendim tüm rakiplerimi yenmiştim. Muğla Freestyle şampiyonu olmuştum. Hemen ailemle paylaşmak istedim ama yapamazdım. Çünkü beni onaylamazlardı biliyordum bu sevincimi kendim yaşamak zorundaydım. Mutluydum ama bir yanım eksikti. Dans kariyerimin dönüp noktası diyebilirim bu şampiyonluk çünkü artık iş teklifleri almaya başlamıştım. Dans ederek para kazanabilirdim geçimimi sağlayabilirdim. İş teklifi bulunanlar arasında tahmin edin hangi ekip vardı? Sıkı durun açıklıyorum ‘Dream of İstanbul’ bu şaka mıydı yoksa rüyamı görüyordum? Bana
dansı sevdiren, hayatımın bir parçası olmasını sağlayan ekip benimle çalışmak istiyordu. O günü dün gibi hatırlıyorum, hiç unutmayacağım. Dünyanın en mutlu insanı o gün bendim. Buna adımın Halil olduğu kadar eminim. Hiç vakit kaybetmeden ekiple çalışmalara başladık. 28 Nisan 2015 tarihte ilk profesyonel sahneme Marmaris Green Nature Diamond Hotel’de çıktım. Benim için inanılmaz bir deneyimdi. İnsanların bizi alkışlaması, bizim için çığlık atmaları adeta beni sahnenin bağımlısı yaptı diyebilirim. 2 yıl boyunca ekiple aralıksız sahne aldım. Yazları turizm bölgelerinde kışları konserlerde ünlü sanatçılarla çalıştık. 2016 yılının aralık aylarında ekip dağıldı ve üniversite derslerime geri döndüm. Kendimi boşlukta hissediyordum. Sahnelerde olmaya o kadar alışmıştım ki bir karar aldım. Madem her günün, her ânım dansla geçirmek istiyorum. O zaman dans benim mesleğim olmalıydı. 15 Aralık 2016 tarihinde ‘Rhythm Slayers’ adlı dans topluluğunu kurdum. Benim gibi dans tutkunu insanları bir araya topladım, onlara eğitim verdim, aynı zamanda latin danslarında kendimi geliştirdim. Çünkü bir eğitmen olacaksam her branşı bilmem gerekli diye düşündüm. 2017 yılının yaz aylarında kurduğumuz latin dans ekibiyle sahne almaya tekrar başladım artık yaz aylarında gösterilere çıkıyordum kış aylarında eğitim veriyordum” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’DEN SONRA AVRUPA’DA DA BAŞARILI ÇALIŞMALARA DEVAM ETMEK İSTİYORUM”
Yaşadığı zorlukların üstesinden gelerek, dans ile elde ettiği başarılar sayesinde hayatın daha da anlamlı bir hâl aldığını belirten Yediyıldız, hedeflerini ve yapacağı çalışmalar hakkında düşüncelerini anlattı. Yediyıldız, toplum baskısı nedeniyle dansa uzak kalan yeteneklere ve gençlere destek olmak istediğine değindi. Yediyıldız; “2017 yılının eylül aylarında Point Dance Academy ‘de hiphop ve latin dansları dersleri vermeye başladım aynı şekildi yaz ayları gösterilere devam ediyordum. Her şey yolunda gibiydi ama eksik bir şey vardı. O da ailemin onayı… Kariyerimin bu noktasına kadar ailem benim dans ettiğimi bilmiyordu. Artık onlara açıklamak istedim. Başarılarımı onlara anlattım ama aldığım tepki beni hayal kırıklığına uğrattı. Ailem gelenek ve göreneklerine bağlı insanlardır. Onların lugatında dans etmek diye bir şey yoktu. Kendimi aileme ispatlamak için daha ciddi projelerde yer alma kararı aldım. 2018 yılında Zafer Coşkun ile tanıştım. Kendisi Türkiye Dans Federasyonu başkanıydı. Türkiye’de yurtdışı bağlantılı dans festivalleri düzenliyordu. Yurtdışından dünyaca ünlü eğitmenlerin gelip workshop verdiği harika bir etkinlikti. 2018 yılının sonlarına doğru Zafer Coşkun sahip olduğu ZAYA adlı dans okuluyla çalışmaya başladım. Farklı branşlarda dans festivalleri düzenlemeye başladık. Her şey harika gidiyordu ta ki pandemi süreci başlayana kadar. Pandemi döneminde herkes gibi bizde evde tıkılıp kaldık. Dans edememek ve gösterilere çıkamamak beni çok üzüyordu. Pandemiden önce dans sayesinde tanıştığım yakın arkadaşım Alparslan Türkeş Çetin ile evde dans çalışmaya başladık, evdeki zamanımızı yine kendimizi geliştirmeye ve farklı tarzlarda dans koreografileri hazırlamaya başladık. Bu sıkıcı pandemi dönemini bile eğlenceli ve katlanılabilir hale getiriyordu dans. Sonra pandemi döneminin ortalarında Alparslan Türkeş ile Fethiye’ye taşındık. Fethiye’deyken pandemi kısıtlamaları biraz daha gevşetilince bir şeyler yapmak ve evde oturmaya son vermek istiyorduk bu yüzden kafa kafaya verip bir couple gösteri hazırladık. Ve yeniden sahne almaya başladım ama bu sefer hiphop showlarına çıkıyordum otel ve pub’larda. Biz kendimizi geliştirdikçe teklifler ve şovlara çıktığımız yer sayısı arttı. Daha sonra Ölüdeniz’de Sertaç Tosyalı ile tanıştık ve bizimle devamlı olarak çalışmak istediğini dile getirdi yani Cherry Pub’in animasyon sorumlusu biz olacaktık. Tüm gece yapılacak showlar ve düzenlenecek etkinlikleri biz tasarlayıp sunacaktık. Yani her akşam Cherry Pub’ta sahne alacaktık. Anlaşmayı yaptık ve artık Cherry Pub animasyon sorumlularıydık. Son 3 sezondur da aynı yerde çalışmaya devam ediyoruz. Lakin bu da artık yetmiyor daha büyük işler yapmak ve daha güzel yerlerde olmam gerektiğini hissediyorum ve bunlar içinde elimden geldiğince bağlantılar kurmaya ve bu bağlantıları güçlendirmeye çalışıyorum. Artık hedefim önce tüm Türkiye’de tanınmış bir dansçı olmak ve daha sonra yurtdışına açılıp orada da güzel işler yapıp kariyerimin en üst noktalarına gelmek istiyorum. Bu benim her zaman hayalini kurduğum bir şeydi bunu için elimden gelen her şeyi yaptım, bir sürü zorlukla ve engelle karşılaştım ve bunlara rağmen pes etmedim ve buradayım. Artık inanıyorum biliyor musunuz? Ben daha büyük projelerde yer aldıkça ailemin onayını ve takdirini alabileceğime. Ailemin takdirini aldıktan sonra tek hedefim, benim gibi dans etmek isteyen çevre toplum baskısı altında olan dans severlerin önünü açmak onlara destek olmak. Saygılarım ve sevgilerimle, teşekkür ederim. Dansla kalın” şeklinde ifade etti.
Seda Erez ve Selim Çaldıran’dan Büyük Türkü Projesi
‘Memleketimin havaları’ gün sayıyor . Güçlü çalışma kadrosu ile Yurt çapında yöresel türkülere yeni saund , ses ve nefes getirecek olan proje ‘memleketimin havaları’ ekibi uzun soluklu çalışma süreci için gün sayıyor . Seda Erez’in, supervize ettiği proje , kendisi tarafindanda koordine edilirken , Ayşe Birgül Yılmaz tarafından itinalı çalışma ile arsivlerelde unutulmaya yüz tutmuş türküler araştırılıp, müzik direktörü Selim Çaldıran tarafından tek tek dinlenip üzerlerinde planlamalar yapılıyor, ekipte , Yusuf Soylu ve Tülin Demirel il il gezip Belediye Kurum Başkan ve Kültür İşleri Müdürlerini yerlerinde ziyaretler gerçekleştirip türkü ve öykülerini gerçek yöre sahiplerinden dinleyip , fikir ediniyorlar. Özen ve itina ile hazırlanan projenin uygulama surecininde yıl sonuna kadar koordinasyonlarinin ve ilk aşamalarının bitirilmesi planlanıyor .
Öykü Doğanay Atatürk ve Bozok Dostluğunu Kaleme Aldı…
Öykü Doğanay DM Joy dergisindeki son yazısında tarihin gizli çekmecelerini karıştırmaya devam ediyor. Televizyoncu ve araştırmacı köşe yazarı Öykü Doğanay son yazısında Atatürk ve Salih Bozok’u kaleme aldı. ”Böyle bir dostluk görülmemiştir bence, Ata’mızın aslında kim olduğunu, nelere gülüp, nelere kızdığını, en büyük aşkını, kahveyi nasıl içtiğini, en sevdiği şairi….kısacası gerçek Mustafa Kemal kimdir bizler ondan öğrendik Atamızın kara kutusu Salih Bozok… size biraz günümüzde kalmamış olan dostluğu anlatmak istedim, okuyan herkesi bambaşka yerlere götürecek bu yazımı okumanızı ve yorumlamanızı isterim” dedi…
Seda Erez’den Belediye Başkanlarına Çağrı…
Her yıl çeşitli kültür etkinlikleri ve faaliyetleri için gerek bakanlık desteği gerek yerel yönetim ve birim komisyon bütçeleri ile halka ve kültüre hizmet için bir çok konser , bir çok ünlü sanatçı getiriliyor , bizim projemizde de ünlü sanatçılar ve yöresel sanatçılar bir platformda buluşuyor , hem türküler yeniden düzenlenip genç jenerasyonun ilgisini çekecek şekilde aranje ediliyor , hem yöresel sanatçı profesyonel platformda tüm yurda kendini duyurabilmek için fırsat buluyor , hem de ünlü sanatçıların sesleri yörenin türküsüyle gönüllere nakşediliyor, şimdi sorarım külfet bunun neresinde üstelik Çaldıran müzik stüdyosunda ve ünlü yönetmen Selim Çaldıran direktörlüğünde hazırlanıyor . Kültür sadece yılda bir kez halka getirilince ünlü sanatçı konserleriyle , şehrin sivil toplum örgütlerinin ve resmi kamu kuruluşlarının ilgili birimler arasında önemli gün ve hafta kutlamaları arasında kalmamalı , kültürel faaliyetler bölgede yaşayan halk için yapmalı ve bu projede milliyetçi , fedakar , samimi ve özellikle bu hükümet döneminde kültür Bakanlığı’nın fedakar teşvik bütçe mücadelesine yerel yönetimlerde biraz katkı sağlamalı’ dedi.
Eski Mimar, Yeni Productor Serpil Ulusam Gökçe
– Serpil Ulusam Gökçe, sizi 300’den fazla mimarı yapıya hayat veren başarılı ve güvenilir mimar olarak tanıyoruz. Eşiniz de sizin gibi başarılı bir diş hekimi olarak tanınmakta. Müziğe olan ilginizi biliyorduk ama inanılmaz bir şekilde müzik sektörüne Pamaro Production ile giriş yaptınız. Bu da müzik sektöründe büyük ses getirdi. Pamaro Production’ın kuruluş hikayesi nedir?
Serpil Ulusam Gökçe; “Müziğe ilgim her zaman vardı. Küçük yaşta enstrümanlarla aşır neşir oldum. Bu durum yaşım ilerledikçe, sanki bir uzvum gibi oldu. Nereye gitsem bir enstrüman çalmak ister veya o yerin sanatçıları ile tanışırdım. Beni tanıyanlar bir işe el attığımda neler yapabileceğimi bilir. Mimarlık alanındaki yaptığım çalışmalarla birlikte iletişimim, müzik türlerine olan ilgim, öngörüm beni müzik sektörüne doğru sürükledi. Pamaro Production’ın kuruluşu da böylelikle başladı. Başta kurulurken biraz endişem vardı. Sonuçta farklı bir sektördü. Ancak ailem ve sevenlerimizin destekleri, yapmayı düşündüğümüz projelere olan ilgi, bana apayrı bir güç kattı ve Pamaro Production’ın hikayesi başladı. Zorlu bir süreç olacağı kesin ancak imkansız değil. Bu nedenle yapacaklarımızı düşündüğümüzde, elimizdeki imkanlar ve projelerle birleştirince ortaya bambaşka çıktı. Bugün bana gelen destekler ve öneriler ne kadar doğru yolda olduğumu gösteriyor. Ayrı bir güç ve his uyandı içimde. Bu nedenle Pamaro’ nun kuruluşundan daha çok yükseliş hayatını pek çok farklı yerde görüp duyacağız. Alacakaranlığı atlattık, şimdi gün doğumunun keyfini çıkarmanın vakti geldi çattı”
-Pamaro Production’ daki çalışmalarınızda başarılı ve genç isim Murat Kankılıç da dikkatimizden kaçmadı. Murat Kankılıç pek çok ünlü ile çalışmış olan tanınmış bir prodüktör. Murat Kankılıç ile yollarınız nasıl kesişti?
Serpil Ulusam Gökçe; “Murat Kankılıç sektörde sevilen, genç ve başarılı bir prodüktör. Kendisini sadece sektörden takip etmekle kalmıyorum aynı zamanda 30 yıllık bir geçmişimiz var. Çocukluk arkadaşıyız desem yanlış olmaz. Murat’ın çalıştığı ünlü isimler, yaptığı farklı projeler ve kulaktan kulağa yayılan şarkılarda mutlaka parmak izi var. Murat’a projelerimden bahsettiğimde, çalışmalarımızın Türkiye’de ilgi göreceğini belirtti. Murat Kankılıç gibi başarılı bir insan ile işbirliği içerisinde olmak, beraber yorulmak, beraber bir çalışma yapmak farklı bir güç ve mutluluk. Murat’ın öngörüleri, sektördeki tecrübesi yatsınamaz derecede önemli. İnanıyorum ki yapacağımız çalışmalarda da mutlaka izlerini göreceksiniz. Pamaro Production çalışmalarında genç ve sektörün yakından takip ettiği isimler ile hızımıza hız katacağız. Ailemizin, sevenlerimizin ve hiç şüphesiz ki Murat gibi tecrübeli kişilerden oluşan insanlarla daha da öteye taşıyacağız. Yapacağımız çalışmalar ile mutlaka farkı göreceksiniz”
– Pamaro Production bünyesinde Cenk Türk’ün de yer aldığını öğrendik. Türk Müziğinin unutulmaz ve önemli sanatçıları Orhan Gencebay, Ebru Gündeş, Burçin Birden gibi ünlü isimlerin şarkılarını ve bestelerini Cenk Türk’ün seslendireceği duyumunu da aldık. Bu çok önemli ve güzel bir durum. Cenk Türk hakkında düşünceleriniz neler? Yeni isimler ile çalışmalarınız olacak mı?
Serpil Ulucam Gökçe; “Gençlerin sıkı takip ettiği genç ve başarılı yeni isimlerden biri Cenk Türk ile çalışmalara başladık. Ben Efendi Değilim, Yanmadın Mı?, Aldırma Deli Gönlüm gibi şarkılarıyla tanıdığımız Cenk Türk, daha farklı şarkılarla da karşınıza çıkacak. Aldırma Deli Gönlüm’ ün söz ve bestesi Sezen Aksu’ya ait ve Cenk Türk de gayet başarılı bir şekilde seslendirdi. Cenk Türk’ün seslendirdiği şarkılar; Orhan Gencebay, Ebru Gündeş ve Burçin Birden gibi sanat hayatıyla, şarkılarıyla tanıdığımız ünlü sanatçılarımız tarafından büyük beğeni topladı. Arabesk-Fantezi dalında tanınmış usta sanatçılarımız Cenk Türk’e şarkılarını söyletmesi ayrı bir başarı, bestelerini vermesi apayrı bir başarıdır. 2023 yılında damga vuracağına ve müzik sektöründe rüzgar gibi eseceğimizi söylerken abartamadım. Hiç şüpheniz olmasın. Tekrar belirtmek isterim ki genç, tarzı ve sesiyle takdir toplayan pek çok yeni isim ile çalışmalarımıza başladık bile. Hep birlikte bekleyip göreceğiz. Sizden biraz sabır diliyorum. Çalışmalarımız yakında sizlerin takdirinde olacak”
Seda Erez’den Tarihe Geçecek Büyük Türkü Projesi…
Şarkıcılık’ dan , süpervizörlüğe terfi ederek, yaratıcı ve topluma yönelik sanatsal, projeler yazan Seda Erez kısa sürede büyük projelere imza atarak büyük Yapım şirketleri ve Televizyon kanallarının ilgisini çekmeye başladı.
Hazırladığı ve Süpervizörlüğünü üstlendiği Tarihe geçecek en büyük türkü projesi olan Memleketimin Havaları’nı Seda Erez’e sorduk;
Türk’e , Türkü yaraşır . Memleketimin havaları , herkese iyi gelecek diyerek bu projeye başladım… Her sanat dalı kuşkusuz farklı değerlere sahiptir. Sadece bu değerlere sahip olmak değil, korumak, geliştirmek ve yaygınlaştırmak da önemlidir. Ben kendi adıma üzerime düşeni yaptığıma inanıyorum ve çevremde türkülerimize gönül vermiş ve kültürel mirasımıza sahip çıkmak isteyen, herkesten destek olmasını istiyor ve projeme davet ediyorum. Öncelikle hem müzikal bilgisi hem de büyük güç ve ismiyle destek veren sayın hocam Selim Çaldıran’a, ve projede A’dan , Z’ye emek veren herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu tüm ülkemizin , türkülerimizin yani hepimizin projesi , lütfen kimse özellikle şehir belediyelerimiz konuya uzak kalmasınlar , zira türkülerde birer tescilli kültür varlığıdır, ve bu varlığa emek veren herkese sahip çıkılmalıdır’ şeklinde konuştu.
Başarılı tribüte müzik albümlerinin önder müzik direktörü Selim ÇALDIRAN’ dan , dev bir Türkü albümü geliyor. Süpervizör , Afyonkarahisar’ lı, Seda EREZ ‘in oluşturup geliştirdiği ve yönetmen Selim ÇALDIRAN’ ın da inandığı yöresel Türk halk müziği projesi , ülkenin popüler ve yöresel seslerini bir araya getiriyor. Genç jenerasyona türküleri tanıtmak ve sevdirmek üzere hazırlanan ‘MEMLETİMİN HAVALARI ‘ isimli projede ilk etapta belirlenen 40 farklı şehrin ikişer adet türküsü biri ünlü sanatçı , diğeri ise yörenin sanatçısı ile seslendirilip , müzik direktörü Selim çaldıran tarafından yönetilecek. Türkülerin yöresel dokusu , yöreye ait başlıca enstrümanları , şive ve lehçeye yönelik özelliğinden çıkılmadan , günümüz modern alt yapı ve teknik stüdyo şartları ile hazırlanıp dinleyiciye sunulması hedefleniyor. ilk turda kırk yöreye ait toplamda seksen eser hem ünlü , hem de yöresel sanatçılarla hazırlanacak ve yöreye ait görüntülerle sanatçıların stüdyo okumalarında kayıt edilecek görüntüleriyle yüksek görüntü kalitesine uygun formatta klip haline de getirilecek. Projede lojistik ve teknik işleri meteor ajans yetkilisi Yusuf SOYLU üstlenirken , Ünlü söz yazarı Ayşe Birgül YILMAZ eserlerin kaynak bilgi işlem ve korumasına yönelik editörlüğünü , basın halkla ilişkilerini ise Tülin DEMİREL sürdürecek .
Saint Estetiğin Kurucusu Azize Erekinci En Çok Eğitmenliği Sevdim Dedi….
Azize Erekinci aldığı eğitimler ve uzun yıllar yaptığı çalışmalar sonucunda Beylikdüzü’nde açılışını yaptığı Saint Estetik Merkezinde uyguladıkları vitamin yüklü cilt bakımları ile bıçak altına yatmadan da gençleşilebileceğini kanıtladıklarını anlattı. Verdikleri eğitimler sonucunda sektöre kazandırdıkları yeni yeteneklere de destek veren Azize Erekinci “Hiç bir şey bana Eğitimci olmak kadar iyi gelmedi, sektöre kazandırdığım her öğrenciye tüm bilgimi ve birikimimi aktarmak bana mutluluk veriyor” açıklamasında bulundu.