Pera Müzesi’nin ilgiyle karşılanan yeni sergisi “Minyatür 2.0”, sanat ve modayı buluşturan yeni bir iş birliğine zemin oluşturdu. Küratör Azra Tüzünoğlu’nun davetiyle sergiye özel mini bir koleksiyon hazırlayan Hatice Gökçe, günlük giyim eşyalarını ve aksesuarları özgün tasarımlara dönüştürdü. Ünlü modacının imzasını taşıyan ve Pera Müzesi Artshop’ta satışa sunulan koleksiyon, tişört, çanta, pareo ve uyku gözlüğünden oluşuyor.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, koleksiyonlarındaki eserler ve ev sahipliği yaptığı sergiler ile yaratıcı projelere ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Müzenin Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür adlı yeni sergisi, kaybolmaya yüz tutmuş minyatür sanatını, farklı coğrafyalardan sanatçıların çağdaş yorumlarıyla yeniden keşfetmemizi sağlarken, sanat-tasarım arakesitinde yaratıcı iş birliklere de olanak sağlıyor.
Gençlere hitap eden koleksiyonluk parçalar
Sergiye özel hazırlanan koleksiyonda, moda tasarımcısı Hatice Gökçe, günlük yaşamda kullanılabilecek eğlenceli parçaları moda ve sanat meraklılarına sunuyor. Daha önce Matrakçı Nasuh’un İstanbul minyatüründeki peyzaj, hayvan ve çiçek tasvirlerinden ve Şahname’den alınmış savaş ve doğa sahnelerinden ilhamla minyatür ve modayı bir araya getiren tasarımcı, bu kez “Surname-i Vehbi” ve “Surname-i Hümayun”dan ilham alıyor. Küratör Azra Tüzünoğlu bu iş birliğine ilişkin şunları söyledi: “Hatice Gökçe daha önce çeşitli müzelerle çalışmıştı ama Pera Müzesi için tasarladığı kapsül koleksiyonun gençlere daha çok hitap eden bir tarafı var. Gündelik yaşamda kullanılabilecek bu pratik ve esprili parçaların her birinin koleksiyon değeri taşıdığını söyleyebilirim.”
“Güncel modayı bu detaycılıkla anlatabilme gücü ilgimi çekiyor”
Güncel sanatta minyatürü geniş kitlelerle buluşturan bu sergi projesine dahil olmanın heyecan verici olduğunu ifade eden Hatice Gökçe, “Minyatür 2.0 sergisi, dünyada minyatüre farklı yaklaşımları olan sanatçıları bir araya toplaması açısından çok değerli. Güncel minyatürü daha çok kişiye izlettirmek, yeni anlatım biçimlerinin ortaya çıkmasına da olanak sağlayacaktır.” dedi. Kendisinin de bir dönem minyatür dersleri aldığını belirten moda tasarımcısı, “Minyatür sanatında ilgimi çeken, olayları gerçekçi bir üslupla ele alması ve tek bir küçük sayfada bile olayları derinlikli ifade ediş biçimi. Tarihle ilişkisinden bağımsız olarak, bir moda tasarımcısı gözüyle, günümüzde bu tekniği kullanarak güncel modayı bu detaycılıkla anlatabilme gücü ilgimi çekiyor. Henüz kendi minyatürlerimi tamamlamış değilim ancak bu yolda ilerliyorum.” şeklinde konuştu.
Şenlik minyatürleri eğlenceli tasarımlara dönüştü
‘Minyatür 2.0’ koleksiyonunu hazırlarken, beğenisi yüksek, rengi seven, detayları dikkate alan, önyargısız bir tüketici profili hayal ettiğini söyleyen Hatice Gökçe, şenliklerdeki detayları içeren minyatürlerin dijital baskı ile %100 doğal kumaşlara basılıp nakışlandığı koleksiyonun zamansız, benzersiz, sezonsuz, eğlenceli, yenilenmiş, esprili ve bütün olmayı seven parçalardan oluştuğunu ekliyor.
Pera Müzesi Artshop’ta sınırlı sayıda satışa sunulan koleksiyon, tişört, çanta, pareo ve uyku gözlüğünden oluşuyor.
Pera Müzesi Dostluk kartı sahipleri Artshop’ta tüm ürünlerde %20 indirim kazanıyor!
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Kategori arşivi: Kültür & Sanat
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda “İspanyol Akşamı”
Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası, uzun bir ayrılıktan sonra rengârenk bir “İspanyol Akşamı” ile 13 Eylül Pazar akşamı saat 18.30’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda müzikseverlerle buluşacak…
Egzotik havasıyla kendi ülkesindeki bestecilerinin yanı sıra Fransız ve Rus müzisyenlere de ilham veren İspanya’ya müzikal bir yolculuğun gerçekleştirileceği konserde orkestrayı Şef Cem Mansur yönetecek.
Cem Mansur’un renkli anlatımı ile birlikte uluslararası birçok ödülün sahibi, on dört yaşındaki keman virtüözü Naz İrem Türkmen’in de sahne alacağı konserde izleyicilere unutulmayacak bir müzik ziyafeti yaşatılacak.
Konser sosyal mesafe kurallarına uygun olarak düzenlenmektedir, izleyicilerin maske kullanımı zorunludur.
Program:
G. Bizet (1838-1875) Carmen Süiti
P. de Sarasate (1844-1908) “Zigeunerweisen” (Çingene Havaları)
P İ. Çaykovski (1840-1893) İspanyol Dansları
N. Rimski-Korsakov (1844-1908) İspanyol Kapriçyosu
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu konser biletleri Biletix’te satışa sunuldu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Sinemaseverlere müjde!
Sinemaseverlere müjde!; PSM Amfi’nin vazgeçilmez etkinliği olan ücretsiz açık hava film gösterimleri 14 Eylül itibariyle dopdolu programıyla başlıyor!
Zorlu PSM’nin gözde açık hava mekanı Amfi’nin programında Eylül ayında her Pazartesi size farklı hisler uyandıracak Brezilya ve Tim Burton filmleri, 22 Eylül’den itibaren Salı günleri geçmişe güzel bir yolculuk yaptıracak Yeşilçam filmleri yer alıyor.
Ücretsiz olarak gerçekleşecek film gösterimlerinde alınan önlem ve uygulamalar kapsamında paylaşılan linkten* kayıt yaptırmak gerekiyor. Yapılan kayıt sonrasında ise misafirlere verilecek PSM Card’ta sanatseverlere tanımlanan süpriz fırsatlar da yer alıyor.
PSM Amfi’de film gösteriminden konsere, stand-up gösterilerinden afterwork etkinliklerine çok renkli bir program sanatseverleri bekliyor. Yıllardır PSM Amfi’nin vazgeçilmezi olan Yeşilçam filmlerinin yanı sıra Brezilya sineması ve Tim Burton filmleri serisi de programın dikkat çeken gösterimleri arasında yer alıyor.
PSM Amfi’nin film programı ise şu şekilde;
14 Eylül Pazartesi / 20:00 Brezilya Filmleri: Şeker Portakalı (Meu Pé de Laranja Lima)
21:45 Tim Burton Filmleri: Beterböcek (Beetlejuice)
21 Eylül Pazartesi / 20:00 Brezilya Filmleri: Canım Oğlum (Benzinho)
21:45 Tim Burton Filmleri: Batman
22 Eylül Salı / 20:00 Yeşilçam Filmleri: Neşeli Günler
28 Eylül Pazartesi / 20:00 Brezilya Filmleri: Durval Plak (Durval Discos)
21:45 Tim Burton Filmleri: Alice Harikalar Diyarında (Alice in Wonderland)
29 Eylül Salı / 20:00 Yeşilçam Filmleri: Kibar Feyzo
5 Ekim Pazartesi / 20:00 Brezilya Filmleri: Francisco’nun İki Oğlu (Filhos de Francisco)
22:30 Tim Burton Filmleri: Ölü Gelin Corpse Bride
6 Ekim Salı / 20:00 Yeşilçam Filmleri: Süt Kardeşler
13 Ekim Salı / 20:00 Yeşilçam Filmleri: Mavi Boncuk
PSM Amfi’de fiziki mesafeye göre oturma düzenleri ayarlanacak, buna göre bilet satışı yapılacak; maske kullanımına özen gösterilecek, dezenfektasyon maksimum düzeyde sağlanacak.
Teması en aza indirmek adına, detaylı önlemler alınan PSM Amfi’de, en az 1 metre mesafeyle boşluk bırakacak şekilde oturma düzeni için değişikler sağlandı. Maksimum 130 kişilik kapasite ile hizmet verilecek. Zorlu PSM içeresinde ateş ölçümü, fiziki mesafe kuralları, temassız ödeme, ileri teknoloji hijyen ve dezenfektasyon uygulamaları hayata geçirildi. Girişlerde yer alan termal kameralar ile temassız ateş ölçümü yapılan mekan girişlerinde, 38 derece ve üstü ateşi olan misafirlerin mekana girişine izin verilmeyecek. Etkinliğe katılan tüm misafirlerin maske takma zorunluluğu olacak. Günlük rutin temizlik süreçlerinin dışında, düzenli olarak profesyonel ekiplerce alan dezenfekte edilecek. Misafirlerin ellerini sık sık dezenfekte edebilmeleri için birçok alanda antiseptik dispanserler yer alacak. Giriş noktalarına ise steril paspaslar yerleştirilecek. Yeme – içme servislerinde tek kullanımlık malzemeler kullanılacak.
Etkinliklere PSM Card ve HES Kodu ile giriş yapılacak…
Etkinlik girişinde Hayat Eve Sığar uygulaması üzerinden, HES kodu sorgulaması yapılacak. Katılımcıların gösteri mekanına girişlerinde 1,5 metrelik fiziki mesafe kuralına uyarak sıra oluşturmaları, bu esnada bilet, fotoğraflı kimlik ve HES Kodu sonucunu görevlilere ibraz etmek üzere hazır etmeleri beklenecek. Sanatseverler, Zorlu PSM’nin, geçtiğimiz yıl hayata geçirdiği üyelik platformu PSM Card ile giriş yapabilecekler. Bu karta sahip olmayan misafirlere ise girişte üyelik işlemleri yapılacak ve kartı tanımlanacak. Bu şekilde etkinliklere gelen misafirlerin güvenliğinin kayıtlı olarak da sağlanması bekleniyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Fatih Debbağ’dan ”Selin Beni Terk Etti”
Fatih Debbağ’ın 2018 Tudem Edebiyat Ödülleri’nde birinciliğe değer görülen romanı Selin Beni Terk Etti, İstanbul’un son on yılına ayna tutuyor; bir kentin kültürel ve doğal mirasına sahip çıkmanın önemini, çocukların gözünden paylaşıyor.
Film tadında bir olay örgüsü bulunan bu çok katmanlı kitap, anne babası ayrılma kararı alan Deniz’in sevdiği kız tarafından terk edilişini; tüm Türkiye’nin hafızasında yer edinen ilham verici bir toplumsal dayanışma hikâyesi üzerinden anlatıyor.
Okurlarında, kitapta adı geçen mekânları ziyaret etme isteği uyandıran yazar; bir yapıyı, yaşanmışlıkları ve hatıraları ile bir bütün olarak ele almak gerektiğini ifade ediyor ve eskiyi koruyup yaşatmanın güzelliğine vurgu yapıyor.
On bir yaşındaki Deniz, hayatında ilk defa terk edilir. Bu kararın ardında yatan nedenlerin izini sürerken kurduğu yeni dostluklar, ona kendisini daha yakından tanıma ve anlama fırsatı verir. Bencilce davranışlarını bir kenara bırakıp, Selin’i geri kazanmanın yollarını aramalıdır. İşe, görünmez bir süper kahramana dönüşüp, etrafındakileri mutlu etmeye çalışmakla başlar. Başkalarının hayatına temas ettikçe, büyüyüp olgunlaşır. Bu sırada, değişen sadece Deniz değildir; İstanbul da büyük bir değişimin arifesindedir. Yıkılması için gün sayılan köklü bir stat, alışveriş merkezine dönüştürülme tehlikesi ile karşı karşıya kalan nostaljik bir sinema salonu ve şehir merkezinin kalbinden koparılmaya çalışılan bir park için, İstanbullular olağanüstü bir dayanışma örneği sergilemektedir…
Çocukların saf ve temiz dünyaları üzerinden yetişkinlerin cüretkâr davranışlarına anlam yüklemeye çalışan bu düşündürücü roman, toplumsal bilince ve kültüre işaret eden sorgulayıcı bir anlatı sunuyor.
Sevginin ve dayanışmanın iyileştirici ve birleştirici gücünü vurgulayan Selin Beni Terk Etti, ruhumuza umut tohumları ekiyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
NETFLIX, Ratched’in yeni bir fragmanını paylaştı
Bugün ne kadar da iyi görünüyorsun, Mildred
Sarah Paulson’ın başrolünde olduğu Ratched, 18 Eylül’de Netflix’te
Ratched Hakkında:
Ryan Murphy ve Ian Brennan imzalı RATCHED, akıl hastanesi hemşiresi Mildred Ratched’ın hikâyesini anlatan sürükleyici bir drama dizisi. 1947’de Mildred, insanlar üzerinde yeni ve rahatsız edici deneylerin yapılmaya başlandığı önde gelen bir psikiyatri hastanesinde iş bulmak üzere Kuzey Kaliforniya’ya gelir. Gizli bir misyonu olan Mildred kendini işine adamış, kusursuz bir hemşire görüntüsü verir, ancak çarklar dönmeye devam ettikçe akıl hastanesinin sağlık sistemine ve bu sistemdeki kişilerin arasına sızmaya başlar. Mildred’ın şık dış görüntüsünün altında yatan, onu uzun zamandır içten içe yakıp kavuran ve giderek büyüyen karanlık, gerçek canavarların doğuştan değil, sonradan canavar olduğunu gözler önüne serer.
RATCHED, Evan Romansky tarafından, Guguk Kuşu’ndaki efsanevi ve unutulmaz Hemşire Ratched karakterinden ilham alınarak yaratıldı. Dizide Mildred Ratched’ı Sarah Paulson canlandırırken, Gwendolyn Briggs rolünde Cynthia Nixon, Hemşire Betsy Bucket rolünde Judy Davis, Lenore Osgood rolünde Sharon Stone, Dr. Richard Hanover rolünde Jon Jon Briones yer alıyor. Ayrıca Edmund Tolleson’ı Finn Wittrock, Huck karakterini Charlie Carver, Dolly’yi Alice Englert, Louise’i Amanda Plummer, Charles Wainwright’ı Corey Stoll,Charlotte’ı Sophie Okonedo ve Vali George Wilburn’ü Vincent D’Onofrio canlandırıyor. Dizinin baş yapımcılığını Ryan Murphy, Ian Brennan, Sarah Paulson, Alexis Martin Woodall, Aleen Keshishian, Jacob Epstein, Jennifer Salt, Margaret Riley, Michael Douglas, Robert Mitas ve Tim Minear üstleniyor.
Netflix Hakkında:
Netflix, 190’dan fazla ülkede 193 milyonu aşkın ücretli kullanıcının farklı türlerde ve dillerde diziler, belgeseller ve sinema filmleri izlediği, dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmetidir. Üyeler yayınları istedikleri kadar, istedikleri zaman, istedikleri yerde, internete bağlı tüm ekranlarda izleyebilirler. Yayınların tamamını reklamsız olarak ve herhangi bir taahhütte bulunmadan oynatabilir, durdurabilir ve daha sonra izlemeye devam edebilirler.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
7. Çanakkale bienali başlıyor
Birbiriyle kesişen ve etkileşen ilişkileri, iş birliklerini, paylaşımları ve iletişimleri odağına alan 7. Çanakkale Bienali “Takımyıldız / Constellation” başlığıyla 19 Eylül 2020’de başlıyor.
Küratörlüğünü CABININ (Çanakkale Bienali İnisiyatifi) ve Azra Tüzünoğlu’nun yaptığı bienalde, Agah Uğur Koleksiyonu’ndan eserlerin de dahil olduğu farklı kurgulara sahip, birbiriyle konuşan dört ana serginin yanı sıra altı aya yayılacak bir takvimde; sergiler, film gösterimleri, Çanakkale’den ilham alan yürüyüş rotaları, ses ve fauna arşivleri ile panel ve atölyelerden oluşan bir program sunulacak. Bienalin bu yılki programı, güncel pandemi koşullarına uyarlanacak bir yapıda hayata geçirilecek.
Antik zamanlardan bugüne, gökyüzündeki yıldızların konumlarının tanımlanmasına yardımcı olagelmiş ve hayali sınırlarla birbirlerinden ayrılmış ‘Takımyıldızlar’ı bu sene Eylül ayından itibaren Çanakkale’den görebileceksiniz. “Takımyıldız / Constellation” başlığıyla 19 Eylül 2020’de, bir ay sürecek ana sergilerini açacak olan 7. Çanakkale Bienali sergiler, film gösterimleri, Çanakkale’den ilham alan yürüyüş rotaları, ses ve fauna arşivleri ile panel ve atölyelerden oluşan bir programla 6 aylık bir döneme yayılacak.
Birbiriyle kesişen ve etkileşen ilişkileri, iş birliklerini, paylaşımları ve iletişimleri odağına alan bienalin küratörlüğünü CABININ (Çanakkale Bienali İnisiyatifi) ve Azra Tüzünoğlu yapacak. Bienalde Agah Uğur Koleksiyonu’ndan eserlerden oluşan, Azra Tüzünoğlu’nun küratörlüğünü üstlendiği bir sergi de yer alıyor.
Çanakkale kent merkezinde MAHAL, Korfmann Kütüphanesi, Kırmızı Konak gibi farklı mekânlar ile Troya bölgesinde gerçekleşecek sergilerden oluşan “Takımyıldız” hem CABININ’in harekete geçirmeyi ve görünür kılmayı amaçladığı iletişim ağına dair bir metafor, hem de birbiriyle ilişkili, dinamik sanatçıların bir araya gelmesinin bir temsili olacak; sergilenen eserlerde çizilen bağlantılar ve sonsuz çeşitlilikteki konfigürasyonlar arasından olası bir kümelenme sunacak.
7. Çanakkale Bienali, küresel Kovid-19 pandemisi kapsamında gelişmelere bağlı olarak gerek görüldüğü takdirde; dijital ve çevrimiçi mecralarda içeriğini paylaşıma sunacak ve altı aylık bir zaman zarfında farklı takvim ve mekanlarda sanat üretimlerini izleyiciler ve sanatseverlerle buluşturmanın koşulları oluşturulacak.
“Neye Benziyor?”
CABININ tarafından “Takımyıldız” için kurgulanan “Neye Benziyor?” başlıklı sergi, görsel kültürün egemenliği altında insanlar-arası doğrudan diyalog yoluyla bilgi aktarma etkinliğinin giderek “zayıfladığı” günümüzde, iletişimin yöntem ve biçimlerini ele alan üretimlere odaklanıyor. Mahal’in yanı sıra Çanakkale merkezdeki değişik mekanlara yayılacak sergi farklı kuşaklardan uluslararası sanatçıların yanı sıra farklı uzmanların ve Çanakkale’den sanatçıların da katkılarıyla iletişim ile sanatın kesişim alanlarına yoğunlaşıyor. “Neye Benziyor?”, kültürün gerçekliği inşa etmesinin aracı olan simgelerden oluşan ortak mirasımıza odaklanan, en geniş çağrışım gücüyle sanatın simgesel dilinin ifade etme potansiyelleri üzerine düşünmeye ve üretmeye dair bir bağlam olacak. Gündelik deneyimin dışından ve ötesinden seslenerek gerçekliğin değişme, dönüşme, başkalaşma ihtimalini çağrıştırmayı, çelişkileri ve çoğul olasılıkları sezdirmeyi, simgeler yoluyla iletişim kurmanın, anlamlar üretmenin potansiyelleri üzerine konuşmayı hedefleyen CABININ bu sergiyle başlayacak ekinlikler kümesiyle, uzun soluklu ilişkiler, bağlantılar ve paylaşımlardan oluşan yapısını ortaya koymayı hedefliyor.
“Hasarlı veya Tahrip edilmiş: Kültür”
Azra Tüzünoğlu’nun “Hasarlı veya Tahrip edilmiş: Kültür”, başlıklı dört bölümden oluşan sergisi, sadece kadın sanatçıların eserlerine yer veriyor. İnsan bedeninin geçiciliği ile kültürel varlıkların kalıcılığı -ve aslında tam tersine odaklanan ilk bölüm, ‘Tehdit altındaki kültür’e vurgu yapıyor. Sömürgeciliğin görünmez kıldığı eser hırsızlığı, patriyarkanın görünmez kıldığı kadın emeği ve sanat tarihini yazanların görünmez kıldığı periferideki sanat gibi tehditler görünür hale geliyor. Serginin “Bildiğimiz Dünya” başlıklı ikinci bölümü ise bildiğimiz dünyanın sonuna işaret ediyor. Yaşadığımız zamana ve kalıntılarına -neredeyse müdahale edemeden baktığımız ‘gözlemci’ rolü, sanatçıların karanlık ve ironik eserlerinde görünür hale geliyor. Serginin “Reklamların Dili” isimli üçüncü bölümü de reklam dilini çalan/dönüştüren sanatçıların çalışmalarına odaklanıyor. Dördüncü ve son bölüm ise Çanakkale içindeki bir dizi hareketi içeriyor. Günlük kentsel yaşama ‘ses’ üzerinden bakmayı amaçlayan ve somut olmayan kültürel miras olarak görülebilecek kentsel sesleri kayıt altına alıp arşivlemeyi hedefleyen bir projenin yanı sıra, Çanakkale’nin faunasına ve mimarisine dair araştırma, harita ve rotalar geliştirmeyi arzulayan atölye, konuşma ve yürüyüş programlarının sergiye eşlik etmesi planlanıyor.
“Hiç istemeden ama seve seve” – Agah Uğur Koleksiyonu
Takımyıldız başlıklı bienalin bileşenlerinden biri Agah Uğur Koleksiyonu seçkisi olacak. CABININ’in öneri/daveti ve Azra Tüzünoğlu’nun küratörlüğüyle düzenlenen “Hiç istemeden ama seve seve” başlıklı sergi, Agah Uğur’un “yolculuğun kendisi varmaktan mühimdir*” mottosuyla tanımladığı koleksiyonculuk4 birikiminden seçilmiş eserlerle kurgulanıyor. Agah Uğur’un “oyun” teması etrafında yan yana getirilen eserleri, dünyanın kusurluluğu ve hayatın karışıklığı içinde, kendi ritim ve armonisiyle, geçici ve sınırlı bir mükemmellik sunan oyun alanına dahil oluyor. Eylemlerimizin içeriği derinlemesine bir çözümlemeye tabi tutulacak olursa, insanların bütün yapıp-etmelerinin yalnızca bir oyundan ibaret olduğu sonucuna varılabilir (Homo Ludens, Huizinga). Bu anlamda ‘oyun’ yaşamın saçma, dünyanın haksız olduğunu bilmesine rağmen kendi yaşamının ağırlığını taşımayı arzulamaktır. Ve oyun, her şeyden önce gönüllü bir eylem.’dir. Uğur’un Türkiye çağdaş sanatına ve 2000 sonrası uluslararası video sanatına odaklanan koleksiyonundan bir seçki izleyicilerle buluşacak.
*“[Koleksiyonculuk] nesnelerle, onların işlevsel değerini, kullanılabilirliğini öne çıkarmadan, onların kaderlerinin görünümlerinin peşinde olmaktır. Bir koleksiyoncunun yaptığı en anlamlı büyü, tekil nesneyi büyülü bir çekim alanı içerisinde hapsetmektir. Nesne, bu alanda, son heyecanın, onu edinmenin heyecanı üzerinden geçerken donup kalır.”
Takımyıldız / Constellation Hakkında:
Takımyıldızlar, antik zamanlardan bugüne, gökyüzündeki yıldızların konumlarının tanımlanmasına yardımcı olagelmiş, hayali sınırlarla birbirlerinden ayrılmışlar. Her bir takımyıldızın benzetildiği karakterler etrafında mitolojiler türetilmiş. Dünyadan uzaya bakan insanın, çeşitli yakınlık ve uzaklıklardaki noktaları birleştirmesi sonucu oluşan takımyıldızlar, insanın yaşamı ve evreni anlamlandırma çabasının bir işareti olmuş. Öte yandan kültür sosyolojisi alanında başvurulan kavramlardan biri olan takımyıldız, “gerilimlere doymuş bir kümelenme etkisiyle düşüncenin deviniminde bir duraklama noktası” olarak tanımlanır (W. Benjamin’den aktaran A.K.Thompson). Bu keyfi bir nokta değildir ve imge, “geçmişin şimdiyle bir takımyıldızı içinde bir araya geldiği şeydir” (Susan Buck-Morss). Takımyıldız, farklı öğelerin, olguların, konumların birbirleriyle ilişkilendiği ve kesiştiği anlarda oluşan görüngüler ve bu anların potansiyelleri üzerine düşünmeye başlandığında kendini sezdiriyor ve varlık kazanıyor; olgulara değil yapılara işaret ediyor. Bu yönüyle sanat üretimlerinin hem birbirleriyle hem de sanat tarihiyle oluşturdukları kümelenmeleri de çağrıştırıyor.
Diğer taraftan Takımyıldız, gündelik dilde birbiriyle ilişkili ya da benzer insanlar ya da şeylerin oluşturduğu grup anlamını da yüklenmiş bir kavram. Bu anlamıyla CABININ’in 7. Çanakkale Bienali için oluşturduğu kurguya işaret ediyor. Günümüz sanatı odaklı ilişkiler, iş birlikleri ve bunlara eklemlenen mimarlık, arkeoloji, tarih ve ekoloji disiplinlerle etkileşimlerden oluşan CABININ’in yapısal stratejisini de tarif ediyor.
CABININ ve Bienal hakkında;
Çanakkale Bienali İnisiyatifi CABININ; farklı disiplinlerden, çeşitli sosyal kesimlerden kişilerin sanat odaklı ortaklaşması çerçevesinde faaliyetlerini sürdürüyor ve Çanakkale Bienali’ni çağdaş sanatın farklı toplum kesimleriyle diyalog kurma stratejilerini deneyen, deneyimleyen bir platform olarak konumlandırmayı, bu yolla Çanakkale’de günümüz sanatı için özgün bir bağlam ve bellek oluşturmayı, sanatın tam da bugün ve buradaki anlamı, işleyişi, işlevi ve potansiyelleri üzerine düşünmeyi amaçlıyor.
2020 yılının ilk aylarıyla birlikte hayatımıza giren covid-19 birçok belirsizliği de beraberinde getirdi. Yerelde örgütlenen, sanata, kültüre dair bir düşünce ve aktivite üretim platformu olan, sosyal fayda ve sorumluluğa dayalı çalışan CABININ – Çanakkale Bienali İnisiyatifi, bu süreçte de yerel, ulusal ve uluslararası bileşen ve dinamikleriyle diyalog ve iş birliklerini sürdürdü. Ulaşım, üretim ve bir araya gelme koşullarının değişken hale geldiği bu ortamda farklı stratejiler ve alternatifler planladı.
CABININ, bienale emek veren tüm gönüllü, paydaş ve destekçiler, Bienal Genç, Çocuk, Engelsiz ve Bienaldeyiz sosyal programlarının bileşenleri ve iki yılda bir çağdaş sanatın güncel örnekleriyle buluşan sanatseverler için özgün bir sanat deneyimi sunmaya; sanatçılara üretmek ve üretimlerini paylaşmak için yeni kavramsal ve mekânsal bağlamlar açmaya; bienalin Çanakkale kentinde hareket geçirdiği, dokunduğu ve etkilediği farklı sektör ve iş kollarıyla, arkeoloji, mimarlık, tasarım, sinema, edebiyat gibi disiplinlerle üretken ilişkiler geliştirmeye devam ediyor.
Azra Tüzünoğlu hakkında;
1982 İstanbul doğumlu Azra Tüzünoğlu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji yüksek lisansından “90’lı yıllarda Türkiye’de Çağdaş Sanat” teziyle mezun olduktan sonra, sanat eleştirmeni ve editör olarak çalışmaya başladı. Artist, Birgün, Radikal, Sanat Dünyamız gibi yayınlarda ve birçok sanatçı kataloğunda yazar olarak çalıştı. 2008 yılında ilk galerisi OUTLET’i kurarak, Türkiye 90 kuşağı sanatçılarının ilk galeri sergilerini düzenledi. 3 yıl içinde yurtiçi ve dışından 60 kadar sanatçının eserlerine ev sahipliği yapan yoğun bir program yürüttü. 2011 yılında PİLOT ve 2013 yılında alternatif sergi mekânı olarak kurguladığı CoPilot Galerilerini açarak, sanatçıların iddialı projelerini hayata geçirdi. Burak Delier, Ali Miharbi, Fikret Atay ve yeni kuşaktan Serra Tansel, Gözde Türkkan, İrem Tok gibi pek çok sanatçının solo sergilerini hazırladı. Pek çok ulusal ve uluslararası müze, sanat kurumu ve bienalle iş birliği içinde çalıştı, eserlerin önemli müze koleksiyonlarında yer almasını sağladı. Türkiyeli sanatçıların uluslararası görünürlüğü için çaba sarf etti. Galeride düzenlediği solo ve grup sergilerinin yanı sıra, ağustos ayında Pera Müzesi’nde açılan “Minyatür 2.0: Çağdaş Sanatta Minyatür” isimli uluslararası grup sergisinin küratörlüğünü ve aynı isimli kitabının editörlüğünü üstlendi.
Agah Uğur hakkında;
İngiliz Erkek Lisesi ve Birmingham Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun olan Agah Uğur, 1995 yılında Borusan Holding Genel Müdürlüğü görevini üstlendi. 2001- 2018 yılları arasında Borusan Grubu’nun CEO’luk görevini yürüttü. Halen Borusan Holding yönetim Kurulu üyesi olarak çalışmalarını sürdürmenin yanı sıra, Pegasus Havayolları ve Doğan Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışıyor. Profesyonel yöneticilik kariyerinin yanı sıra 15’ten fazla sivil toplum ve eğitim kuruluşunun yönetim ve danışma kurullarında başkan ve üye olarak görev aldı. Uğur, kurucularından olduğu ve Türkiye çağdaş sanatının uluslararası tanınırlığını ve bilinirliğini artırmayı amaçlayan ve bu doğrultudaki projelere karşılıksız destek veren Saha Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı görevlerini yürütüyor. 2009 yılından beri tutkuyla çağdaş sanat koleksiyonu yapan Uğur, Türkiye sanatının 70, 80 ve 90’lı yıllarına ait tarihsel öneme sahip eserlerinin de aralarında olduğu 250 kadar sanat yapıtını barındıran bir koleksiyona sahip. Son yıllarda uluslararası sanatçıların video eserlerini koleksiyonuna katmakta ve Why Not isimli koleksiyon mekânında sergilemekte. Cesareti, odağı ve bütünselliği için sorumluluk duyduğu ve kendisinden bağımsız bir misyonu ve hayatı olmasına inandığı koleksiyonunun gelişimi için çalışmakta. Fikrin, özgünlüğün ve anlatım şeklinin öne çıktığı ulusal ve uluslararası sanatçıların video, enstalasyon, ses, fotoğraf, obje ve hatta eserin ortada olmadığı, sadece ileride eseri yaratmaya yönelik hak bazlı fikirlerin söz konusu olduğu eserler koleksiyonunu oluşturmakta.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Didem Yüce ilk sergisini açmaya hazırlanıyor
Bugüne kadar yaptığı başarılı çalışmalarla isminden sıkça söz ettiren genç ressam Didem Yüce, çok yakında kendi sergisini açmaya hazırlanıyor.
“Kendimi bildim bileli resim yaparım” diyen güzel ressam Didem Yüce, yaklaşık 10 yıldır profesyonel olarak resim çalışmalarını sürdürüyor.
Son dönemlerde bir çok ressamın Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde sergiler açtığını ve bu sergilere o şehirlerde yaşayan sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiğini söyleyen güzel ressam, en büyük hayalinin gerek yurt içi, gerekse de yurt dışındaki bir çok sergiye katılmak ve orada Türk tablolarını dünyaya tanıtmak olduğunu açıkladı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Yazar Fatih Şeker ‘Bir Aşk Devrimi’ adlı kitabını anlatıyor
Başarılı yazar Fatih Şeker’in “Bir Aşk Devrimi” adlı kitabı, geçtiğimiz ay raflarda yerini aldı.
Şeker, Cinius Yayınları etiketiyle edebiyat dünyasına kazandırdığı eserine dair şunları söyledi: İnsanın en kıymetli hazinesi, içinde büyüttüğü inançtır ve umutlar da inancın temelinden doğar. “Bir Aşk Devrimi” adlı kitabımın her dizesinde bu inanmışlığın özgürlüğüne tutunarak binlerce dileğin tohumunu ellerimle birer birer toprağa ekişimi, her tohumun üstüne yağmurlar dileyişimi, rüzgârları dindirişimi, filizlenen dallarını büyütüp çiçeklerini koklayışımı ve bu inanmışlığın sarhoşluğundan aylak zamanlar biriktirip, avuçlarımın emanet uçurtma özgürlüğüne sığınarak ruhumu gökyüzüne salışımı anlatmaya çalıştım. Kitabımı okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulacağına eminim.” BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Halil Erdal Yeni Şarkısıyla İddialı Geliyor
Daha önce yaptığı “Onun Oyunu” parçasıyla müzik camiasına ilk adımını atan Halil Erdal, şimdi de “Derdim Yorgun” isimli yeni çalışmasıyla oldukça iddialı geliyor.
Yeni parçasıyla ismini çok sık duyacağımız yakışıklı sanatçı, müzik camiasına iddialı bir giriş yapmaya hazırlanıyor.
Müzik camiasında kalıcı bir yer edinmek istediğini belirten ve yeni şarkısı için, yakın bir zamanda stüdyoya girecek olan Halil Erdal, bu yeni çalışmasında sektörün en iyileriyle çalışacağının altını çizerek “Uzun zamandır üzerinde büyük bir titizlikle çalıştığım “Derdim Yorgun” isimli şarkımı müzikseverlerle buluşturmak için sabırsızlanıyorum. Daha önce az da olsa tecrübe edindiğim müzik camiasında, kalıcı şarkılara imza atmak istiyorum” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Buğra Karaçam kliplere hayat vermeye devam ediyor
Daha genç yaşlarda Ankara’da sokak fotoğrafçılığı yaparak sanat hayatına başlayan Buğra Karaçam kısa bir sürede kendisini geliştirerek Türkiye’nin aranan klip yönetmenlerinden biri olmayı başardı.
Başarılı yönetmen Buğra Karaçam’ın yönettiği Burak King’in “Koştum Hekime” ve “Yanıyoruz” adlı şarkılarına çektiği kliplerin izlenme oranları 300 milyonu geçerken, daha genç yaşlarda klip yönetmenliği dalında Altın Kelebek ödül törenlerinde çektiği klipler 2 kez Altın Kelebek’e aday gösterildi.
Çektiği kliplerle şarkılara adeta hayat veren Buğra Karaçam Irmak Arıcı ile akustik bir çalışmada yönetmen koltuğuna otururken geçtiğimiz günlerde Yeşil Kasaba ve Mornarpin’in birlikte seslendirdikleri “Yağmur Yağmur” adlı şarkılarına klip çekti.
Kendisini tam anlamıyla işkolik olarak değerlendiren başarılı genç yönetmen kendisini başarıya götüren en büyük nedenlerin ne istediğini bilen, hırslı ve inatçı olmasına bağladığını ifade etti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)