Aylık arşivler: Nisan 2025

Diş eti çekiliyorsa kemik de eriyordur!

Üsküdar Üniversitesi Diş Hastanesi Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, diş eti çekilmesinin nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Diş diplerinde sarılık fark ediliyorsa çekilme olabilir!

Diş eti çekilmelerinin genel olarak diş taşlarına bağlı olarak oluştuğunu kaydeden Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, “Diş taşı birikimiyle birlikte diş eti itilmesi gerçekleşir. Frenulum dediğimiz ağız içerisinde bir takım kas bağlantıları vardır. Bu kas bağlantıları bazen dişe yakın yerden bağlandığı için dudağın her hareketiyle diş etinin çekilmesine sebep olur.” dedi.

Bu gibi durumlarda frenektomi denilen işlemle kas bağlantısının alındığını dile getiren Güler, “Tırnakla diş etini geri itme ağıza kalem, anahtarlık gibi ürünler alma ve agresif diş fırçalama gibi durumlarda diş eti geri çekilebilir. Diş normalde daha beyaz kök ise sarı renklidir. Bakıldığında bu renk ayrımı anlaşılır. Sarılık fark ettiğimizde diş eti çekilmesi yaşanmış olabilir.” açıklamasını yaptı.

Diş eti çekilmesi kemik kaybının da göstergesi!

Diş etinin sadece kendisinin yalın olarak çekilmediğine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, şöyle devam etti:

“Diş eti ile kemik arasında her zaman belirli bir mesafe vardır. Dolayısıyla diş eti çekildiği zaman kemikte çekilmiş, erimiştir. Yani kemik kaybı da vardır. Dişin kökünü kemik üzerinde tutan alveolitlerdir. Bunda erime olursa diş sallanmaya başlar, zamanla çekilmesi gerekebilir. Aynı zamanda diş eti çekilmesi olan dişte kök yüzeyi açıktadır. Kök yüzeyi çok pürüzlü bir yapıya sahiptir, mine gibi pürüzsüz değildir. Bu nedenle yemek artıklarının daha fazla oluşmasına neden olur. Temizlenmesi çok daha zordur. Temizlenmemesi durumunda da diş çürüklerine sebep olabilir.”

Diş etinin eski konumuna getirilmesi her hastaya uygulanamayabilir!

Diş taşı birikimiyle alakalı diş eti çekilmelerinin altı ayda bir diş temizliği yapılarak önlenebileceğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güler, “Bunun dışında frenulum ile ilgili ya da kişinin kendi ağız içini etkileyen müdahaleleri ile diş eti çekilmesi durumunda onların tedavisi yapılmalıdır. Diş etinin yeniden eski konumuna getirilmesi her hastada yapılamaz. Ağız içi ölçümler uygunsa damaktan aldığımız parçalarla diş etinin çekilmesine cerrahi operasyonla müdahale edilebilir.” diyerek sözlerini tamamladı.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Lüleburgaz Belediyesi’nin ‘yeşil enerji’ yatırımında geri sayım

Lüleburgaz Belediyesi’nin Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi çatısında aktif hale getirdiği ve Durak Mahallesi’nde belediyeye ait araziye kurduğu güneş enerjisi panellerinin de aktif hale gelmesiyle yıl sonunda 1.9 megawattlık elektrik enerjisi üretilecek. Üretilen enerjiyle tesislerin bir kısmının elektrik ihtiyacı güneşten karşılanacak.

Lüleburgaz Belediyesi çevreci yatırımlarına devam ediyor.

Güneş Enerji Santrali projesini hayata geçiren Lüleburgaz Belediyesi, bu kapsamda Durak Mahallesi’nde bulunan, belediyeye ait araziye ve Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi’nin çatısına güneş panelleri kurdu.

Yaklaşık 25 bin metrekarelik alanda kurulan güneş enerjisi panelleri sayesinde önemli ölçüde tasarruf sağlanacak.

1900 KİLOWATT ENERJİ ÜRETİMİNE SAHİP

Lüleburgaz Belediye Başkan Yardımcısı Ceyhun Akgöl; “Projemiz 1900 kilowatt enerji üretimine sahip olacak. Güneş enerji sistemimizle birlikte çevreci bir yatırıma sahip olacağız. Aynı zamanda belediye tesislerimizin bir kısmının elektriğini de buradan karşılamış olacağız. Durak Mahallesi’nde ve Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi’nde de elektrik üretimini sağlayacağız. Durak Mahallesi’nde şu an güneş enerji panellerinin serilmesi tamamlandı, inverterler ve elektrik işlemleri tamamlandıktan sonra faaliyete almayı planlıyoruz” diye konuştu.

BELEDİYE TESİSLERİNE GÜNEŞTEN ENERJİ

Akgöl; “Güneş enerji sistemleri yatırım maliyeti düşük, çevreci ve sera gazı salınımı olmayan projelerdir. Bu şekilde hem arazimizi değerlendirmiş olduk, aynı zamanda çevreci bir yatırım olmuş oldu. Enerji fiyatlarını baz alırsak şu anda güneş enerji sistemleri oldukça avantajlı, belediye tesislerimizin bir kısmının elektrik ihtiyacı buradan karşılanacak, bu da bize tasarruf sağlamış olacak” ifadelerini kullandı.

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Nilüfer’de dans şöleni

Nilüfer Belediyesi sanat atölyeleri eğitmenleri ve öğrencileri, Dünya Dans Günü’nü Pancar Deposu’nda düzenlenen gösterilerle kutladı. Salsa, vals, tango ve halk danslarının sergilendiği etkinlikte dans tutkunları bir araya geldi.

Nilüfer Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren sanat atölyelerinde dans eğitimi alan öğrenciler, Dünya Dans Günü’nde yeteneklerini sergileme fırsatı buldu. Nilüfer Pancar Deposu’nda gerçekleştirilen etkinliğe Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve eşi Nuray Özdemir, Belediye Başkan Yardımcıları Serpil Altun ve Bukle Erman’ın yanı sıra belediye meclis üyeleri ve çok sayıda dans tutkunu katıldı.
Nilüfer Belediyesi ve Nilüfer Belediyesi Kültür Sanat Kulübü Derneği, eğitmenleri ve öğrencileri bu özel gecede dans performanslarını sergiledi. Eğitmen Tülay Özkahraman’ın öğrencilerinin hazırladığı Pembe Panter Show ile başlayan gecede, izleyiciler vals, salsa ve tangonun en güzel örneklerini izleme fırsatı buldu. Etkinlikte ayrıca Nilüfer Halk Dansları Topluluğu’nun sunduğu Roman dansı gösterisi de büyük beğeni topladı. Katılımcılar da geceye salsa ve tango gösterileriyle renk kattı.
Etkinlikte konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Dünya Dans Günü’nü kutlayarak, “Bütün güzel şeyler gibi dans da Nilüfer’de. Nilüfer; sporun, sanatın ve kültürün kenti. Bunları desteklemeye de her zaman devam edeceğiz” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Festivalin renkleri karelere yansıdı

Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından, 485. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali kapsamında Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) onayı ve Manisa Fotoğraf Derneği (MaFOD) iş birliğiyle bu yıl ilk kez düzenlenen Ulusal Manisa Mesir Fotoğrafçılar Maratonu‘nda dereceye girenler belli oldu. Türkiye’nin dört bir yanından 103 fotoğrafçının katıldığı maratonda, 392 eser değerlendirildi.

 

Manisa’nın 5 asırlık kültür değeri Uluslararası Mesir Macunu Festivali kapsamında, “Mesir Festivali ve Mesir’in Renkleri” temasıyla gerçekleşen fotoğraf maratonu, Manisa’nın tarihi ve kültürel değerlerini, sanatın evrensel diliyle buluşturmayı hedefledi. Hem amatör hem profesyonel fotoğrafçılara açık olarak gerçekleşen etkinlikte, Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen fotoğraf sanatçıları Manisa’nın kültürel ve tarihi değerlerini objektiflerine yansıttı.

 

19 ilden toplam 103 katılımcının 392 fotoğrafla yer aldığı maratonda, jüri değerlendirmesi sonucunda dereceye giren eserler belirlendi. Onursal jüri üyeliğini Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek’in üstlendiği maratonun jürisinde, fotoğraf sanatçıları Dr. Ahmet İmançer, Dr. Alahattin Kanlıoğlu, Dr. Beyhan Özdemir, Dilan Bozyel ve Mehmet Arslan yer aldı. Jüri tarafından yapılan değerlendirmeyle kazanan eserler belirlendi.

 

Yedi Fotoğrafa Ödül, 30 Fotoğrafa Sergileme

Toplam 150 bin TL para ödülünün verildiği maratonda; Bursa’dan Aysen Karadeniz, “Zeybekler” adlı çalışmasıyla birincilik ödülü ve altın madalya, Manisa’dan Erol Atsızatar, mesir saçımı temalı eseriyle ikincilik ödülü ve gümüş madalya kazandı. Üçüncülük ödülü ile bronz madalya ise Bursa’dan Gürsel Egemen Ergin’in “Festival45” adlı çalışmasına verildi. Manisa Büyükşehir Belediyesi Özel Ödülü’nü Antalya’dan Yalçın Akkaya kazanırken Manisa’dan Kemal Altun ve Hakan Kırcalı ile Mersin’den Hilal Emnacar ise mansiyon ödülünün sahipleri oldu. 30 fotoğraf ise sergilemeye değer bulundu.

 

“Manisa’nın yaşam enerjisini ve coşkusunu yansıtan bir miras”

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, “Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali, Manisa’nın sadece geleneklerini değil, aynı zamanda yaşam enerjisini, coşkusunu ve çok kültürlü yapısını da yansıtan bir mirastır. Bu maraton sayesinde, bu ruh ülkemizin dört bir yanından gelen sanatçılar aracılığıyla karelere yansıdı. Festivalin renklerini sanatsal bir bakışla belgeleyen tüm katılımcılara teşekkür ediyor, dereceye giren sanatçılarımızı kutluyorum. Bu etkinlik, Manisa’nın sanatla, kültürle ve estetikle anılan bir şehir olma vizyonunun önemli bir parçası olarak önümüzdeki yıllarda da devam edecek” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Uluslararası Salihli Şiir İkindileri Yeniden Hayat Buluyor

Türkiye’nin en uzun soluklu şiir etkinliklerinden Salihli Şiir İkindileri, uzun bir aradan sonra Manisa Büyükşehir Belediyesi ve Salihli Belediyesi iş birliğiyle yeniden hayat buluyor. İlk kez 1985 yılında düzenlenen ve 2013 yılına kadar kesintisiz devam eden etkinlik, 3 Mayıs 2025 Cumartesi günü 51. kez edebiyat ve sanat dünyasının önemli isimlerini bir araya getirecek.

 

Yılda iki kez, ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde düzenlenen etkinlik, 3 Mayıs 2025 Cumartesi günü saat 14.00’te, Salihli Belediyesi Zafer Keskiner Tiyatro Salonu’nda başlayacak. Şair ve Yazar Tuğrul Keskin editörlüğünde düzenlenen Salihli Şiir İkindileri’nin bu yılki programında, edebiyat ve sanat dünyasından önemli isimler yer alacak. Bu yıl etkinliğe şairler Antonis Skiathas, Aydan Yalçın, Claire Lajus, Elçin Sevgi Suçin, Habib Bektaş, Hıdır Işık, Natasha Sardjoska, Oğuz Tümbaş, Seval Arslan, Turgay Kantürk ve Yusuf Çağlar katılacak. Ayrıca, etkinlik kapsamında, ressam Reyhan Abacıoğlu’nun resim sergisi sanatseverlerle buluşacak, müzisyen Haluk Çetin ise “Şiir İçi Şarkılar” temalı özel bir konser verecek.

 

Salihli Şiir İkindileri’nde, ünlü Yazar ve Şair Murathan Mungan’a “Dionysos Şiir Ödülü”, Tiyatro Sanatçısı Levent Üzümcü’ye ise “Dionysos Sanata Emek Ödülü” verilecek. Geçmiş yıllarda “Dionysos Şiir Ödülü”nü Türk edebiyatına damgasını vurmuş Fazıl Hüsnü Dağlarca, Aziz Nesin, Melih Cevdet Anday, Cemal Süreya, Ataol Behramoğlu, İlhan Berk, Salah Birsel, Sunay Akın’ın aralarında yer aldığı usta isimler almıştı.

 

Dönemin Belediye Başkanı Zafer Keskiner tarafından başlatılan ve yıllar sonra bu denli kapsamlı bir içerikle Manisa Büyükşehir Belediyesi ve Salihli Belediyesi iş birliği ile yeniden canlanan bu değerli etkinlik, katılımcılara şiir ve sanat dolu unutulmaz bir gün yaşatacak.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Altay: “Hatay’da Anadolu’nun İlk Camisinde Çalışmaları Kısa Sürede Tamamlayacağız”

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, 6 Şubat 2023’teki asrın felaketinde yıkılan ve restorasyonu Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Hatay Habib-i Neccar Camii’nin ihya sürecinde çalışmaların titizlikle devam ettiğini söyledi. Başkan Altay, “Anadolu’nun ilk camisindeki çalışmaları en kısa sürede tamamlayacağız. Habib-i Neccar Camii’nin yeniden yükselmesi, sadece bir yapının restore edilmesi değil; birlik, beraberlik ve kardeşliğin de sembolü olacaktır. Böyle bir emaneti yeniden ayağa kaldırmak bizim için büyük bir onur, büyük bir sorumluluktur” dedi.


Konya Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Hatay’daki Habib-i Neccar Camii’nin restorasyonundaki çalışmaları hızla sürdürüyor.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, yürütülen restorasyon çalışmalarının sadece bir yapı onarımı olmadığını, aynı zamanda iki şehir arasında gönül köprüsü kurulduğunu vurguladı.

“BÖYLE BİR EMANETİ YENİDEN AYAĞA KALDIRMAK BİZİM İÇİN BÜYÜK BİR ONUR”

Başkan Altay, Habib-i Neccar Camii’nin Anadolu’nun ilk camisi olarak bilindiğini anımsatarak, “Habib-i Neccar Camii, sadece Hatay’ımızın değil, tüm İslam dünyasının ortak mirasıdır. Böyle bir emaneti yeniden ayağa kaldırmak bizim için büyük bir onur, büyük bir sorumluluktur. Deprem felaketinin ardından Konya’nın Hatay’da yürüttüğü çalışmalar, kardeşliğin ve dayanışmanın en güzel örneklerinden biri olarak gösteriliyor. Barınma, lojistik destek, sosyal hizmetler ve altyapı çalışmaları gibi pek çok alanda Hatay’ın yanında olan Konya, Habib-i Neccar Camii restorasyonuyla bu desteği kalıcı hale getiriyor. Burada yaptığımız her iş, yarın torunlarımıza bırakacağımız bir kardeşlik mirasıdır. Konya olarak Hatay’ın yanında olmaya devam edeceğiz. Anadolu’nun ilk camisindeki çalışmaları en kısa sürede tamamlayacağız. Habib-i Neccar Camii’nin yeniden yükselmesi, sadece bir yapının restore edilmesi değil; birlik, beraberlik ve kardeşliğin de sembolü olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

TARİH YENİDEN AYAĞA KALKIYOR

Bu süreçte emeği geçenlere teşekkür eden Başkan Altay, restorasyon çalışmalarında önemli bir aşamayı geride bıraktıklarını belirterek, “Caminin, kuzey beden duvarındaki yeni taşlar üzerinde el tarağı (mucarta ) işçiliği yapıldı. İç cephede ise enjeksiyon boruları çıkarıldı, izlerin taş yüzeyinde temizliği ve sıva öncesi taşlarda yüzeylendirme yapıldı. Son cemaat mahfili, kemer taşlarının imalatı ve montajı yapıldı. Yine caminin, kuzeybatı fil ayağı üzerinde nefaset sıva denemesi, kuzey, güney ve doğu iç cephe duvarında kaba sıva uygulaması yapıldı. Avlu taç kapı üstünde ve kadın namazgahında üst ahşap çatının montajı yapıldı. Devamında iç cephe tonoz kemerlerine ait ahşap kontraplakların yerine hazırlığı yapıldı. Minare taşlarının karot ile delimi, iç ve dış taşlarının sıra imalatı yapıldı. Ayrıca batı beden duvarı, basınçlı su makinesi ile taş yüzeyler üzerinde yıkama işlemi yapıldı. Yapının her bir taşını, her bir detayını büyük bir hassasiyetle ele alıyoruz. İnşallah çalışmalarımızı mümkün olan en kısa sürede tamamlayacağız” ifadelerini kullandı.
 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Radyo D’den 60 Yıla Özel Müzikal Bir Yolculuk: “Bisikletle 60 Yılın Şarkıları”

Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın destekleriyle, Türkiye Bisiklet Federasyonu tarafından gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, bu yıl 60. yaşını kutluyor. Bu özel yılda, Radyo D’de tarihe not düşecek bir projeye imza attı.

1965 yılından 2025’e uzanan, tam 60 yıllık bir müzik serüveni; her nota, her melodi ve her sahneyle zamana meydan okuyan bir tutkunun hikayesi oluyor.

Radyo D, dönemin unutulmaz yerli ve yabancı 122 şarkıdan oluşan, dopdolu bir özel Spotify çalma listesi hazırladı:

“Bisikletle 60 Yılın Şarkıları”

Zamanda pedal çevirir gibi, her şarkıyla bir döneme yolculuk yapılıyor; notaların peşinden gidilen bu yol, geçmişin izlerini bugüne taşıyor.  Ajda Pekkan’dan, The Rolling Stones’a Cem Karaca’dan, Adele’e, Sezen Aksu’dan, Whitney Houston’a, Kenan Doğulu, Billie Eilish, The Weekend gibi toplam 122 popüler isim ve 122 eskimeyen, yıllara damgasını vurmuş efsaneler bu listede buluştu.

Radyo D 104 Spotify profil hesabından çalma listesi kaydedilerek, geçmişten bugüne uzanan bu benzersiz müzik yolculuğunda her dönem yeniden keşfe çıkılıyor. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yenişehir Belediyesi ve çevre mühendisleri iş birliği yapacak

Yenişehir Belediyesi ile TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şubesi arasında çevresel sürdürülebilirlik alanında iş birliği protokolü imzalandı. Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit ve Oda Başkanı Sinan Can’ın imzaladığı protokol; sıfır atık, akıllı şehirler, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum gibi konularda yapılacak planlama, eğitim, bilimsel çalışmalar ile sanat ve kültürel etkinliklerde iş birliğini sağlayacak.

Mersin Yenişehir Belediyesi ve TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şubesi bilimsel ve teknik projelerde ortaklık kurulması, akademik destek sağlanması, mesleki tanıtım faaliyetlerinin yürütülmesi, çevresel sürdürülebilirlik konusunda bilgilendirme eğitimleri verilmesi ile kültürel ve teknik etkinliklerin gerçekleştirilmesi konularında koordinasyon içinde çalışacak.

Hayata geçirdiği Dijital İkiz Projesi kapsamında iklimsel analizler yaparak, elde edilen veriler ışığında somut adımlar atan Türkiye’deki ilk belediye olan Mersin Yenişehir Belediyesi çevre mühendisleri ile iş birliği yapacak. Başkan Abdullah Özyiğit, yönetim anlayışlarını oluşturan 6 temel ilkeden biri olan Ekoloji ilkesi kapsamında yaptıkları örnek projeleri devam ettireceklerini söyledi. Çevre mühendislerinin Yenişehir Belediyesinin çalışmalarını yakından takip ettiğini ifade eden Başkan Özyiğit, sürdürülebilirlik için ortak sorumluluğa dikkat çekti.

“Toroslar’ın yeşili ile Akdeniz’in mavisini birleştirmek için elimizden geleni yapacağız.”

2025 yılını Yeşil Yenişehir Yılı ilan ettiklerini ve bu kapsamında kent genelinde kurum, kuruluşlar, STK’lar ve vatandaşlarla iş birliği yaparak, yeşillendirme çalışmalarını yürüttüklerini kaydeden Başkan Özyiğit, topyekün mücadeleye devam edeceklerini belirtti. Başkan Özyiğit, “Yaşam alanımız için hepimizin el ele vermesi gerekiyor. Bugüne kadar yaptığımız çalışmalar örnek olarak gösterildi. Bilimsel temellere dayalı bir yönetim sergileyeceğimizi söylemiştik. Çevre mühendislerinin de arkamızda olması, bize destek vermesi çok kıymetli.” dedi. Geri dönüşüm konusunda Yenişehir Belediyesinin Akdeniz Bölgesi’nde ilkleri başardığını dile getiren Başkan Abdullah Özyiğit, “Sıfır Atık Şirketi kurduk, bölgede bir ilk olma özelliği taşıyor. Atıklarını toplayıp, ayrıştırarak yerel ekonomiye kazandıran başka bir yerel yönetim yok. Yaptığımız çalışmaların geleceğimiz için ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Toroslar’ın yeşili ile Akdeniz’in mavisini birleştirmek için elimizden geleni yapacağız.” şeklinde konuştu.  TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Sinan Can ise çevre mühendisleri olarak Yenişehir Belediyesinin çalışmalarını takdirle izlediklerini ve gurur duyduklarını söyledi. Can, Çevre Mühendisleri Odası ve Yenişehir Belediyesinin yapacağı iş birliğinin kent için önemli olacağını söyledi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kistlerden endometriozise, miyomlardan tüplerde tıkanmaya…

Anne ve baba olmayı önleyen infertilite, her 100 çiftin 10-15’inde görülen bir sorun. Bu tablonun yüzde 30’u da sadece kadınlara bağlı sebeplerden kaynaklanıyor. Son yıllarda kadınlarda görülen infertilitenin sorumlularından biri ‘ilerleyen yaş’ olsa da jinekolojik hastalıklar da önemli sebepler arasında yer alıyor. Öyle ki infertilite sorunu yaşayan kadınların yüzde 30-40’ından endometriozis,   yüzde 20-25’inden de fallop tüplerindeki problemler sorumlu oluyor. Bu hastalıklarda bazen medikal tedaviden etkin sonuç alınamıyor ve tek çözüm cerrahi yöntem oluyor.  Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Elif Ganime Aygün, son yıllarda kadınlarda jinekolojik hastalıkların cerrahi yöntemle tedavisinde robotik cerrahiye artan sıklıkta başvurulduğunu belirterek, “Kadınlarda hamileliği önleyebilen tüplerdeki yapışıklıklar, rahimle ilgili problemler, endometriozis ve miyom gibi sorunlarda robotik cerrahi yöntemiyle oldukça başarılı sonuçlar alınmaktadır.  Zira, robotik cerrahi yüksek incelikte cerrahi çalışması sağlayarak doğal anatomiyi korumakta ve organlarda hasar oluşturmamaktadır. Özellikle endometriozis, endometrioma ve miyom cerrahilerinde çok daha hassas çalışılması gerektiği için robotik cerrahiye  infertil hastalarda sıklıkla başvurulmaktadır. Tubal, yani tüp cerrahilerinde de hassasiyet çok kıymetli olduğu için tercih edilen robotik cerrahi ile başarı oranı çok daha fazladır. Hatta tubal cerrahisi sonrası robot kullanımında doğal yollar ile gebe kalma şansı bile misliyle artmaktadır” diyor.  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Elif Ganime Aygün, infertiliteye neden olabilen jinekolojik hastalıkları ve robotik cerrahi yönteminin sağladığı faydaları anlattı; önemli bilgiler verdi.

 

Endometriozis: Dokularda hasar oluşumu önleniyor

Ülkemizde her 10 kadından birinde görülen endometriozis, rahmin iç yüzeyini kaplayan dokunun rahim dışında büyümesiyle ortaya çıkan kronik bir hastalık.  Özellikle yumurtalıklar, fallop tüpleri ve karın boşluğunda görülüyor ve ciddi ağrılara, adet düzensizliklerine, hatta infertiliteye neden olabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Elif Ganime Aygün, erken teşhis ve doğru tedaviyle, özellikle de doğru cerrahi yaklaşımla, hastalığın tahrip edici etkilerinin azaltılabileceğini belirterek, “Doku hasarı robotik cerrahi ile minimum seviyeye inmektedir. Bu yöntemle, endometrioma eksizyonunda, yani çikolata kistinde kist cidarı çıkarılırken yumurtalık rezervine zarar vermeden cerrahi yapılabilmektedir. Ayrıca özellikle derin endometriozis olgularında, örneğin bağırsak ve mesane tutulumunda pelvik organlar birbirine yapışık halde olabilir. Bu olgularda da robotik cerrahi doku hasarına neden olmadığı için büyük avantaj sağlamaktadır” diyor.

 

Miyom; Ameliyat sırasında rahmin bütünlüğü korunabiliyor

Rahimde, rahim duvarında veya rahmin ligamanlarında gelişen iyi huylu tümörler olan miyomlar, ülkemizde her 4 kadından birinde görülüyor. Miyomlar; rahim iç yüzeyini bozarak embriyonun tutunmasını zorlaştırabiliyor, fallop tüplerine baskı yaparak üreme kanalında anatomiyi bozabiliyor ve şiddetli kanamaya yol açarak rahim duvarında kaliteli bir yüzey oluşumuna fırsat tanımıyor. Bu etkileriyle de gebeliği önleyebiliyor. Rahim iç tabakasına yakın olan miyomlar gebeliği önleme açısından daha büyük risk taşıyor. Erken teşhis ve uygun tedavi yöntemlerinin gebelik şansını artırabileceğine işaret eden Doç. Dr. Elif   Ganime Aygün, “Miyomların rahim duvarının hasar almadan çıkarılması son derece önemlidir. Robotik cerrahi, özellikle rahim duvarına gömülü ya da rahim duvarına baskı yapan miyomlarda  ve büyük miyomların çıkarılmasında rahmin bütünlüğünü koruyarak infertiliteyi önleyebilmektedir” bilgisini veriyor.

 

Tüplerde tıkanıklık; Hassas cerrahi

Tüplerde tıkanıklık, ülkemizde kadın infertilitesinin yaygın nedenlerinden birini oluşturuyor.   Döllenme tüplerde meydana geliyor. Dolayısıyla fallop tüplerinin tıkanması yumurtanın spermle buluşmasını önleyerek doğal yollarla gebeliği zorlaştırabiliyor.  Pelvik inflamatuar hastalıklar ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar,  rahim dışına yayılan endometrial dokular,  önceki cerrahi müdahaleler, tüplerin sıvıyla dolarak şişmesi ve fonksiyonlarını kaybetmesi gibi etkenler tüplerde tıkanıklık veya hasar oluşturarak gebelik ihtimalini düşürebiliyor. Doç. Dr. Elif Ganime Aygün, tüplerde tıkanıklık olan kadınlarda infertilite sorununa oldukça sık rastlandığını vurgulayarak, “Tüplerdeki tıkanıklıkların açılması veya uç kısmına uygulanan işlemler   robotik yöntemle daha hassas yapılabildiği için ameliyatın başarı şansı artmaktadır” diye konuşuyor.

 

Yumurtalık kistleri; Yumurta rezervi korunuyor

Özellikle üreme çağındaki kadınlarda sık görülen kistler hormonal dengesizliklere neden olarak yumurtlamayı bozabiliyor ve yumurtalık fonksiyonlarını etkileyerek sağlıklı yumurta üretimini önleyebiliyor. Bu etkileriyle kadınlarda infertiliteye yol açabiliyor.  Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Elif Ganime Aygün,   endometrioma gibi kistlerin dikkatlice çıkarılmasının yumurtalık rezervinin korunmasında önem taşıdığını belirterek, “Bu hassasiyet diğer kistler için de geçerlidir. Basit kistler ve dermoid kistler gibi hassas çalışılması gereken kistlerde robotik cerrahi dokuları koruması sayesinde avantaj sağlamaktadır” diyor.

 

Tuboovarian abse ya da pelvik inflamatuar hastalık; Doğal yolla gebelik şansını artırıyor

Tuboovarian abse ve pelvik inflamatuar sonrasında organlarda oluşabilen yapışıklıklar kadınlarda infertilite riskini önemli ölçüde artırabiliyor. Doç. Dr. Elif Ganime Aygün, “Bu hastalıklar fallop tüplerinde yapışıklıklar oluşturarak yumurtanın spermle buluşmasını engelleyebilmektedir. Rahim içi iltihaplanmaya neden olarak embriyonun tutunmasını zorlaştırabilir. Yumurtalıkların fonksiyonlarını bozarak yumurtlamayı etkileyebilir. İnfertil hastaların büyük bir kısmında geçirilmiş pelvik enefeksiyonuna bağlı yapışıklıklar ve doku anatomisinde bozulma gibi durumlar oluşabilmektedir” diyor.  Bu hastalıkların yol açabildiği abse  gibi komplike enfeksiyonlarda cerrahi tedaviye başvurmak gerekebildiğini aktaran Doç. Dr. Elif Ganime Aygün, “Bu noktada, robotik cerrahi titizlikle çalışmayı sağlamak ve yapışıkların açılmasına yardımcı olmak açısından altın standarttır. Bu sayede doğal yolla gebelik şansını artırabilir. Özellikle ağır yapışıklık ve doku anatomisinin kaybolduğu abse hastalarında robotik cerrahi titizlikle çalışmak için birebirdir” diyor.

 

—————–KUTU BİLGİSİ———–

 

Kadın infertilitesinde

Da Vinci robotik cerrahi ne sağlıyor?

Da Vinci robotik cerrahi sistemi, özellikle jinekolojik cerrahide infertilite (kısırlık) tedavisine yönelik operasyonlarda önemli avantajlar sağlıyor. Bu teknoloji, hassas hareket kabiliyeti, 3 boyutlu görüntüleme ve minimal invaziv yaklaşımla öne çıkıyor. Robotun batın içerisinde 540 derece hareket kabiliyeti de erişilmesi zor olan cerrahi sahalarda kolaylık sağlıyor. Kadın Hastalıkları ve  Doğum Uzmanı Doç. Dr. Elif Ganime Aygün, robotik cerrahinin avantajlarını şöyle özetliyor:

 

Minimal doku travması

Robotik cerrahi çevre dokulara zarar vermeden çalışmayı sağlıyor. Bu etkisi, özellikle yumurtalık rezervinin korunmasında, rahim zarının (endometrium)  ve tüplerin hasar görmemesinde önem taşıyor.

 

Daha az yapışıklık riski

Açık cerrahiye göre daha az dokuya müdahale edildiği için sonrasında yapışıklık oluşma riski düşüyor. Böylece tüplerin açık kalma şansını artıyor.

 

Yüksek hassasiyetle dikiş

Mikroskobik seviyede dikiş atılabildiği için tüp onarımı gibi hassas işlemlerde yüksek başarı elde ediliyor.  

 

Hızlı iyileşme, az ağrı ve hastanede daha kısa kalış süresi

Tüp bebek veya doğal gebelik denemelerine daha erken başlanmasına imkan tanıyor.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ Etnografya Müzesinde sanat yapay zekâyla buluştu

Ege Üniversitesi Etnografya Müzesi tarafından düzenlenen “Müze Söyleşileri” kapsamında “Yapay Zekâ Odaklı Sanat” başlıklı söyleşi gerçekleştirildi. Müze Müdürü Doç. Dr. Dilek Maktal Canko moderatörlüğünde yapılan etkinliğe konuşmacı olarak Sanat Tarihçisi Alp Doğu Eser katıldı. Söyleşide, yapay zekânın sanatsal üretimdeki rolü; felsefi, tarihsel ve teknik açıdan ele alındı.

Yapay zekânın henüz sanat üretecek düzeyde olmadığını dile getiren Alp Doğu Eser; “Yapay zekâ, bugün geldiği noktada hâlâ bir yaratıcı bilinçten uzak. Bir görüntü üretip ‘bu bir sanat eseridir’ diyecek konumda henüz değil. Bu da demek oluyor ki insan olgusu sürecin güçlü bir paydaşı” diye konuştu

“Sanat dünyası yapay zekâyı bir araç olarak görüyor”

Yapay zekâ ile üretilmiş görüntülerden ve sanat üretiminde bulunan kişilerin çalışmalarından örnekler veren Eser, “Yapay zekâ ile üretilen görsellerde hiçbir zaman yoktan var etmek söz konusu değil. Yaratıcılık dediğimiz şey var olan bilgiler üzerine yeni bilgiler üretmek. Sanat dünyası, yapay zekâyı hâlâ bir üretici değil, güçlü bir araç olarak konumlandırıyor. Ancak bu aracın etkisi, sanatın geleceğini yeniden tanımlayabilecek kadar büyük” diye konuştu.

Yapay sınırlı zekâdan yapay genel zekâya ve yapay süper zekâya uzanan süreci de tanımlayan Alp Doğu Eser; “Yapay genel zekâyı, hiçbir direktif verilmeden bir mağazadan alınan mobilyayı kuran bir robot olarak düşünün. Henüz buraya ulaşmamıza 20 yıl var deniyor. Süper zekâ ise yaşayan en yetenekli, en becerikli insandan bile ileri düzeyde bir yapay zekâ. Ama bunun geliştirilmesinde yıl tahmini yapmak mümkün değil” dedi.

Etkinliğin sonunda Doç. Dr. Dilek Maktal Canko tarafından Alp Doğu Eser’e katılımdan dolayı “Teşekkür Belgesi” takdim edildi.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı