Aylık arşivler: Nisan 2025

Egeli akademisyenlerin akciğer kanserinin tedavisine yönelik projesi Avrupa patent tescili aldı

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü öğretim üyeleri Prof. Dr. Şenay Şanlıer, Doç. Dr. Güliz Ak Demiroz ve ekibinin “Ultrases Duyarlı Manyetik Hedefli Nano İlaç Taşıyıcı Sistem” başlıklı çalışmaları, Avrupa patenti tescili almaya hak kazandı. TÜBİTAK 1003 Programı kapsamında gerçekleşen proje ile akciğer kanserinin inhaler yoldan tedavisinin sağlanması amaçlanıyor.

Proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü öğretim üyelerimiz tarafından,  günümüzde en sık görülen ve en ölümcül sonuçları olan kanser türlerinden biri olan akciğer kanserinin tedavisine yönelik geliştirilen proje, Avrupa patenti tescili almaya hak kazandı. Sağlık alanına yönelik projeleriyle öne çıkan üniversitemizin bu başarısına katkı sağlayan Prof. Dr. Şenay Şanlıer, Doç. Dr. Güliz Ak Demiroz ve ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Şenay Şanlıer, “Çalışmamız, TÜBİTAK 1003 projesi kapsamında gerçekleştirilmiş olup akciğer kanserinin inhaler yoldan ve hedefli tedavisine imkan sağlayabilmektedir. Manyetik alan ve ultrases duyarlı ve iki farklı etken madde içeren nanotaşıyıcı sistemin, akciğer kanseri tedavi potansiyeli yapılan in vitro/in vivo ve ex vivo deneylerle kanıtlanmıştır” diye konuştu.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Aşırı Güneş Sarı Nokta Hastalığına Davetiye Çıkarıyor

Güneş ışığı, her ne kadar vücudumuz için birçok faydaya sahip olsa da, ultraviyole (UV) ışınlarının uzun süreli maruziyeti göz sağlığımız üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Dünyagöz Etiler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fevzi Akkan, güneş ışığındaki ultraviyole dalgaların, sarı nokta hücrelerinde bazı hasarlara yol açabildiğine dikkat çekerek bu durumun görme kaybına yol açabilecek bir dizi hastalığın gelişimine zemin hazırlayabileceğini belirtti.

Sarı noktanın gözün arka kısmında retinada bulunan, keskin ve renkli görmeyi sağlayan bir bölge olduğunu belirten Dünyagöz Etiler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fevzi Akkan, “UV ışınlarına maruz kalmak, sarı nokta hücrelerinde oksidatif stres yaratabilir ve bu da zamanla hücrelerin zarar görmesine, hatta görme kaybına yol açabilir. Bu nedenle, güneş ışınlarının yoğun olduğu saatlerde, UV ışınlarından korunmak için uygun gözlüklerin kullanılması son derece önemlidir. Güneş gözlüğü kullanılmadığında veya filtresiz ve kalitesiz güneş gözlüğü kullanıldığında, sarı nokta hastalığı riski belirgin bir şekilde artıyor. Bu nedenle güneşin ultraviyole ışınlarını geçirmeyen, kaliteli güneş gözlüğü ve siperlikli şapka takılması, sarı noktayı koruma açısından önemli. Esas olarak kalıtım ve yaşlılığın neden olduğu sarı nokta hastalığının gelişmesi durumunda teknolojik gelişmelerin teşhis ve tedavi konusunda önemli yararlar içeriyor” ifadesinde bulundu.

Sarı nokta hastalığında yeni nesil ışık tedavisi

Sarı nokta hastalığı, yüzde 90 ihtimalle daha sık görülen kuru tipi ve yaş tipi olarak kendi içinde kabaca iki tipe ayrılıyor. Kuru tipte kullanılan yeni bir tedavi yöntemi olduğunun altını çizen Op. Dr. Fevzi Akkan, ışık cihazıyla ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Kuru tip sarı nokta hastalığı kendi içinde ilerledikçe görmeyi yavaş yavaş bozuyor. Hastalığı yavaşlatmak için dokuyu besleyecek vitaminler ve mineralleri içeren özel ilaçlar tavsiye edilir ancak şu an yeni bir tedavi yöntemi daha var. Yeni nesil ışık tedavisi, özel bir cihazla sarı noktadaki hücreleri tetikleyerek, onları tembellikten kurtarıyor ve yaşlanmasını durduruyor. Bu cihaz, dalga boyu ışıkla, görme hücrelerini yani sarı noktada yaşlanan hücreleri aktifleştirip, onları uyarıyor. Uyardığı zaman ise sarı nokta hücrelerinin ömrünün uzamasını sağlıyor. Cihazın bir diğer etkisi de sarı noktanın altında biriken hücrelerin, artıklarını ya da kendi çöplerinin oluşturduğu yerleri eritmesidir. Böylelikle görmede bir miktar düzelmenin meydana gelmesi sağlanıyor. Bu da hastaya görmede bir miktar düzelme ve yaş tip sarı nokta hastalığı gidişatının yavaşlamasına fayda sağlıyor.

 

 

“Görme düzeyinde yüzde 5 ya da yüzde 10 oranında iyileşme sağlanabiliyor”

Yöntemin çok basit bir işlemden oluştuğunu belirten Op. Dr. Fevzi Akkan, “Gözün içine herhangi bir şey yapılmıyor bu yüzden yöntemin hiçbir zararı yok.  Hastaya başını cihaza koymasını ve orada yaklaşık beş dakika boyunca sabit bir şekilde, sadece bir ışığa bakmasını istiyoruz. Bu işlemden sonra hastaya hiçbir damla ya da özel ilaç kullandırmadan taburcu ediyoruz. Gelen hastaların yüzde 80’inin görme düzeyinde yüzde 5 ya da yüzde 10 oranında iyileşme görüyoruz. Normalde bu hastalık git gide aşağı doğru giden bir hastalık olması sebebiyle bizim için eskiden durması bile çok büyük başarı sayılıyordu. Şimdi hem durmasını sağlayabiliyoruz hem de görme kaybında gerileme ve daha iyi bir görme sağlayabiliyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Osmangazi Belediyesi kansere karşı bilinçlendirdi

Osmangazi Belediyesi, düzenlemiş olduğu “Kendi Hikayeni Kansersiz Yaz” söyleşisi ile kanser hastalığına, kansere yakalanmamak için neler yapılması gerektiğine ve tedavi sürecinde ne gibi yollar izlenmesi gerektiğine dikkat çekti.

Osmangazi Belediyesi’nin Medicana Bursa Hastanesi ile ortaklaşa düzenlediği “Kendi Hikayeni Kansersiz Yaz” söyleşisine Medicana Bursa Hastanesi Radyasyon Onkoloji Uzmanı Dr. İbrahim Yıldırım, Osmangazi Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Dr. Sevcan Yaman, Onkoloji Survivor’ı Sevgi Uyumaz Türk ve Bursa Kanserle Savaş Derneği Sosyal Komite Başkanı Nermin Özkurt, konuşmacı olarak katıldı.

Sevda Kurul’un moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide Bursa Hastanesi Radyasyon Onkoloji Uzmanı Dr. İbrahim Yıldırım, neler kansere yol açar, hastalıktan korunmak için ne gibi önlemler alınmalı ve nelere dikkat edilmeleri konularında bilgiler verdi. Osmangazi Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Dr. Sevcan Yaman, Osmangazi Belediyesi’nin vatandaşları kanserden korumak için yaptığı çalışmaları anlattı. Kansere yakalanarak iyileşen Sevgi Uyumaz, hastalık süresince yaşadıklarını aktardı. Bursa Kanserle Savaş Derneği Sosyal Komite Başkanı Nermin Özkurt ise derneklerinin yaptığı çalışmalar hakkında bilgiler verdi.

“Her gün 2 kilometre tempolu yürümek kansere yakalanma riskini azaltıyor”

Onkolojik hastalıklardan nasıl kaçınılalım şeklinde çeşitli araştırmalar yapıldığını ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Radyasyon Onkoloji Uzmanı Dr. İbrahim Yıldırım, “Şeker hastalarında, şeker hastası olmayanlara göre 4 ila 10 kat oranında onkolojik rahatsızlıklar görülüyor. Şeker hastası olmamaya çalışacağız. Şeker hastalarının kendilerine daha gazla dikkat etmesi gerekiyor. Kronik bir takım hastalıklar da kanseri tetikliyor. Örneğin hayatı boyunca safra kesesi taşı olanlar, tiroid kanserine yakalanmışlar. Haşimato Tiroidi olanların memeyle ilgili onkolojik rahatsızlıklara daha sık yakalandığı görülmüş. Önce sağlıklı olmaya gayret göstermemiz gerekiyor. Her gün – 2 kilometrelik tempolu yürüyüş meme kanseri oranını yüzde 18, prostat ve kalınbağırsak kanserini ise yüzde 12, oranında azalttığının sonucuna varılmış. Ofiste çalışanların her 20 dakikada bir yerinden kalkıp hareket halinde olması onkolojik risklerinin azaltmasını sağlıyor” dedi.

“Erken uyumak kansere karşı koruyor”

Çok basit önlemlerle hastalığa yakalanmadan korunma yöntemine gidilmesi tavsiyesinde bulunan Dr. İbrahim Yıldırım, “Erken tanı tedavide çok önemli; ama onkolojik rahatsızlığa yakalanmamak daha önemli. Yapılan araştırmada, ormanlık alanda yürümenin orada bulunan polenlerden dolayı bağışıklık sistemini arttırdığı ve ormanda yürüyenlerin onkolojik rahatsızlığa daha az yakalanıldığı tespit edilmiş. Hareket etmek onkolojik rahatsızlıkların azaltılması açısından en önemli faktörlerden bir tanesi. Yapılan bir başka araştırmada ise görme engelli kişilerin onkolojik rahatsızlıklara daha az yakalandığı görülmüş. Gece çalışanları ise onkolojik rahatsızlığa yakalanma oranı yüksek bulunuyor. Melatonin hormonunun kansere karşı koruyucu özelliği olduğu tespit ediliyor. Melatonin hormonunun en yüksek olduğu saatler 22:00 ve 05:00 saatleridir. Uyku vücudu dinlendiren en önemli faktörlerden biri ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Sağlıklı olmak için mümkün olduğunca saat 23:00’den önce uyumak gerekiyor. Su şişelerinin içinde bulunan bir takım maddeler erkeklerde prostat kadınlarda ise meme tümörünün oluşmasına sebep oluyor. Cam şişeleri tercih etmemiz gerekiyor. D vitamini seviyesi insan vücudunda 80 ve üzeri olması gerekiyor. Kan tahlillerinde mutlaka D vitamini seviyenize baktırın. Takviye olarak alınması gerekiyor. Ben meme kanseri olan her hastamı kontrol ediyorum ve maalesef D vitamini seviyesinin diplerde olduğunu görüyorum” şeklinde konuştu.

“Belediyelerin çalışmaları kanserden korunmada etkili oluyor”

Osmangazi Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü Dr. Sevcan Yaman da yaptığı konuşmada, “Çevre planlaması ve kentleşme kanseri koruyucu bir faktör şehirlerde ne kadar yeşil alan bırakılırsa, çevre ve hava kirliliği önlenirse o kadar kanserden uzaklaşılıyor. Egzersiz yapabileceğimiz parkların ve yeşil alanların oluşturulması, vatandaşları yürüyüşe teşvik ediyor. Belediyemizdeki çalışmaları ele aldığımızda, birçok müdürlük tarafından yapılan işlerin insanları kanserden korumada etkili olduğunu görüyoruz. En basitiyle yapılan denetimleri buna örnek gösterebiliriz. Belediyeler çok noktada kanser önleyici çalışma yapıyor. Bunu direk olarak görmüyoruz ama dolaylı olarak çok katkı sağlıyorlar. Kadınlarımıza kanserden korunma ve sağlıklı beslenme üzerine eğitimler veriyoruz.  Kadınları, meme ve rahim ağzı kanserinden korunmaları için taramalara teşvik ediyoruz. Kanser tarama zamanı gelmiş kadınlarımızı taşınmasını bizim belediyemizin araçlarıyla sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Doğru hekime ulaşmak iyileşmeyi hızlandırıyor”

Onkoloji Survivor’ı Sevgi Uyumaz Türk da yaklaşık dört yıl önce meme kanserine yakalandığını ifade ederek, “Vücudunda kitleyi fark ettik sonra kontrol için hastaneye gittim. Yapılan tetkiklerde iki göğsümde de kitle olduğu ortaya çıktı. İkisinin de huyu ayrı. Tedaviyi planlarken doğru hekime ulaşırsanız, iyileşmeniz de daha hızlı oluyor. Hekiminizle kurduğunuz güven  ve doğru tedaviyi nasıl alabileceğiniz çok önemli. Tedavi sürecinde ailenizin ve çevrenizdeki insanların desteği de büyük önem taşıyor” diye konuştu.

“Tedavi sürecinde moral ve motivasyon çok önemli”

Bursa Kanserle Savaş Derneği Sosyal Komite Başkanı Nermin Özkurt ise tedavi sürecinde hasta ve hasta yakınlarına destek olduklarını ifade ederek, “Hasta ve hasta yakınlarına bu yolda yalnız olmadıklarını hissettirmek için ziyaretlerde bulunuyoruz. Hastane süreçlerinde yanlarında olmaya çalışıyoruz. Tedavi sürecinde en büyük destek moral ve motivasyon kısmı. Bu anlamda bir çok etkinlik ve çalışmalar yapıyoruz. Çocuk hastalarımız için psikoterapi ve oyun terapi anlamında destekler vermeye çalışıyoruz” dedi.

Söyleşinin sonunda Osmangazi Belediyesi Meclis Üyesi Bakır Taşer, konuşmacılara çiçek takdim etti.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

‘Penguenlerin Gizemli Dünyası’ Art Arda 3 Bölümüyle 22 Nisan Salı Günü 20.00’de National Geographic WILD Ekranlarına Geliyor

National Geographic Kaşifi Bertie Gregory, iki yıl süren olağanüstü bir keşif yolculuğunda, daha önce hiç görüntülenmemiş penguenlerin gizli geleneklerini, şaşırtıcı zekâlarını ve birbirine sıkı sıkıya bağlı topluluklarını keşfediyor. Üç Bölümden oluşan bu etkileyici seri, onların cesur maceraperestlerden, güçlü dostluk bağlarına kadar bir çok yönüyle sandığımızdan çok daha insana benzediğini ortaya koyuyor. Dünyanın en zorlu bölgelerinde hayatta kalmak için yaratıcılık ve yenilikçilik kullanan bu sıra dışı penguenler, izleyicilere ilham veriyor. 

“Penguenlerin Gizemli Dünyası”, art arda yayınlanacak üç bölümüyle 22 Nisan Salı günü saat 20.00’de National Geographic WILD ekranlarında izleyicilerle buluşuyor.

Ödüllü yönetmenlerden nefes kesen belgeselleri, vahşi yaşamın gözler önüne serildiği kaliteli yapımları Türk izleyicisi ile buluşturan National Geographic WILD kanalını D-Smart, Digiturk ve TOD, KabloTV, S Sport Plus, Tivibu ve TV+ platformlarından izleyebilirsiniz.

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

EÜ Mağara Araştırma Topluluğu, yeraltı dünyasını keşfe çıkıyor

Ege Üniversitesi öğrencilerinden oluşan Mağara Araştırma Topluluğu, yeraltı dünyasının derinliklerini keşfetmek ve bu gizemli alanlara dair bilimsel farkındalık oluşturmak amacıyla önemli çalışmalar yürütüyor. Topluluk, yeraltı mağaralarının keşfi, haritalanması ve korunmasına yönelik projeler geliştirirken, aynı zamanda mağara ekosistemlerinin korunması konusunda da bilinçlendirici etkinlikler düzenliyor. Üyeleri, mağara gezileri ve araştırmalarla hem doğa sevgilerini pekiştiriyor hem de mağaracılıkla ilgili bilgi ve deneyimlerini artırarak bilimsel bir bakış açısı geliştiriyor. Ege Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu, doğanın derinliklerine olan merakını, çevre bilinciyle birleştirerek hem bilim dünyasına katkı sağlıyor hem de geleceğe yönelik sürdürülebilir projeler üretiyor.

Topluluk öğrencileri ile bir araya gelen Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Mağara araştırmalarına olan ilginizi ve bu alandaki tutkunuzu görmek beni son derece mutlu ediyor. Ege Üniversitesi olarak, bilimsel keşiflere ve doğanın derinliklerini anlamaya yönelik her türlü çalışmanıza destek vermekten gurur duyuyoruz. Mağara araştırmaları, yalnızca fiziksel bir keşif değil, aynı zamanda çevresel sorumluluğumuzu artıran, ekosistemlerimizi korumamıza yardımcı olan önemli bir alan. Topluluğunuz, bu alandaki farkındalığı artırarak hem bilim dünyasına katkı sağlıyor hem de doğa sevgisini aşılıyor. Hep birlikte gerçekleştirdiğiniz bu projeler, sadece üniversitemiz için değil, tüm toplum için büyük bir değer taşımaktadır. Sizin gibi bilinçli, araştırmaya ve keşfe hevesli öğrencilerimizle gurur duyuyor ve her zaman yanınızda olacağımı belirtmek istiyorum” diye konuştu.

“Mağara bilimi alanındaki farkındalığı artırmayı hedefliyoruz”

Topluluk hakkında açıklamalarda bulunan Ege Üniversitesi Mağara Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Özge Yıldız, “Biz Ege Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu olarak, yeraltı dünyasının sırlarını keşfetmek ve mağara bilimi alanındaki farkındalığı artırmak için birçok etkinlik ve araştırma yürütüyoruz. Topluluğumuzun faaliyetleri, üyelerimize sadece doğa sevgisi kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda liderlik, takım çalışması ve problem çözme becerileri gibi önemli yetkinlikler kazandırıyor. Mağara araştırmalarının, öğrenciler üzerinde büyük bir önemi var; çünkü bu tür etkinlikler, doğal kaynaklarımızın korunması ve çevre bilinci gelişimi açısından da farkındalık oluşturuyor. Aynı zamanda, yeraltı ekosistemlerini anlamak, bilimsel araştırma yapabilme yeteneğimizi pekiştiriyor ve öğrencilerimize pratikte bilim yapma fırsatı sunuyor. Topluluğumuz, üniversitemiz öğrencilerine, sadece akademik alanda değil, aynı zamanda kişisel gelişim ve çevre duyarlılığı konusunda da önemli katkılar sağlamaktadır” dedi.

         Ege Üniversitesi Mağara Araştırma Topluluğu Yönetiminde Özge Yıldız, Başar Yalçın, Ozan Cemal Gökoğlu, Mojtaba Nemati ve Yunus Dereli bulunuyor.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tera Yatırım’ın Desteklediği Seminerde, Sermaye Piyasalarının Geleceği Konuşuldu

Tera Yatırım’ın desteğiyle Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası’nda 17 Nisan’da düzenlenen seminerde, Prof. Dr. Kerem Alkin sermaye piyasalarının sunduğu fırsatları ve yatırımın geleceğini değerlendirdi.

Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası, ülkenin önde gelen ekonomistlerinin katılımıyla düzenlediği seminerlerle gündemi yakalamaya devam ediyor. 17 Nisan’da gerçekleştirilen “Sermaye Piyasalarında Fark Yaratmak” başlıklı seminerin destekçisi ise Tera Yatırım oldu. Prof. Dr. Kerem Alkin’in moderatörlüğündeki etkinlikte, Türkiye’de sermaye piyasalarının sunduğu fırsatlar, yatırımın geleceği ve finansal yapının dönüşümü ele alındı.

Prof. Dr. Alkin, büyümenin yalnızca banka kredileriyle değil, sermaye piyasaları ve halka arzlar yoluyla sağlanabileceğine dikkat çekti. Dünyada en etkin şekilde Amerika tarafından kullanılan bu modele, Türkiye’nin de hem bireysel hem de kurumsal yatırımcılar açısından daha fazla adapte olması gerektiğinin altını çizdi.

Tera Yatırım’ın desteklediği bu tür seminerler bilgi paylaşımıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda sermaye piyasalarının etkin ve yaygın biçimde kullanımını teşvik eden güçlü platformlar sunuyor.

Tera Holding çatısı altında faaliyet gösteren, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından onaylı ve geniş yetkili aracı kurum statüsünde yer alan Tera Yatırım, yatırım bankacılığı ve aracılık faaliyetleri alanında Türkiye’nin önde gelen kurumları arasında bulunuyor.

Tera Holding, bu yıl, teknoloji, enerji, savunma sanayi ve madencilik gibi öncelikli sektörlerde gerçekleştirdiği iş birlikleriyle öne çıkıyor. Küresel sermayeyi Türkiye’ye kazandırma yolunda önemli adımlar atan Tera, hem yurt içinde hem yurt dışında yaptığı anlaşmalarla uluslararası fonların Türkiye’ye yönelmesini sağlıyor ve ülke ekonomisine değer katmayı sürdürüyor.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmirli çocuklar, kentin geleceğini şekillendiriyor

İzmirli çocuklar, kentte kendilerini ilgilendiren konularda söz sahibi olmanın mutluluğunu yaşıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde oluşturulan İzmir Çocuk Meclisi, aldığı kararları İzmir Büyükşehir Belediyesi yetkililerine iletiyor. Fikirleri hakkında yetkililerden geri bildirim alan, bazı kararlarının proje olarak hayata geçirildiğini gören çocuklar “İzmir’de çocuk olmak çok güzel” diyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, çocukları doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren hizmetlerde çocukların fikirlerine başvurmak amacıyla İzmir Çocuk Meclisi’ni oluşturdu. Kentte söz sahibi olan İzmirli çocuklar, meclis bünyesinde komisyonlar kurarak çeşitli alanlarda beyin fırtınası yaparak fikir üretiyor. Çocukların aldığı kararlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi Çocuk Dostu Kent Koordinasyon Komisyonu aracılığıyla belediye yetkililerine iletiliyor. Kentte çocukları da ilgilendiren projelerin geri bildirimleri ise doğrudan çocuklara yapılıyor. Ürettikleri bazı fikirlerin proje olarak hayata geçirildiğini gören İzmirli çocuklar, kendilerini değerli ve mutlu hissettiklerini ifade ediyor.

Çocuklara doğrudan geri bildirimde bulunuluyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Çocuk Hakları Birimi Sorumlusu Deniz Kesimler Çakal, “Nisan ayında İzmir Çocuk Meclisi komisyon toplantılarının 6’ncısını gerçekleştiriyoruz. Komisyon toplantılarının bir bölümünde çocuklar, kente dair fikirlerini paylaşıp İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden beklentilerini dile getiriyor. Çocuk Çalışmaları ve Eğitim Destekleri Şube Müdürlüğü olarak çocukların fikirlerini arşivliyoruz. Ayrıca daire başkanlığımızın koordinesinde çocukların kararlarının hayata geçmesine yönelik olarak ortak bir çalışma yürütmek amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi Çocuk Dostu Kent Koordinasyon Komisyonu kuruldu. Bu komisyonda, ilgili daire başkanlıklarına çocukların kararlarını iletiyoruz. Daire başkanlıkları da çocuklara doğrudan geri bildirimde bulunuyor. Böylece çocuklara aldıkları kararlar ile örtüşen hizmetlerle tanışma fırsatı veriyoruz” dedi.

“Çocuk katılımının çok önemli bir basamağı”

Çocukların bu geri bildirimler sebebiyle çok mutlu olduğunu belirten Deniz Kesimler Çakal, “Örneğin geçen günlerde açılan Konak Metro Kütüphanesi projesi, çocukların fikirlerinden biriydi. Bu proje ile çocukların fikirlerinin örtüşmesi bizi çok sevindirdi. Çocuklar, okulda beslenme ile ilgili akranlarının yaşadığı zorlukların farkında ve bununla ilgili de fikirleri vardı. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda çalışma yaparken beslenme paketinin içinde ne olması gerektiğini meclis üyesi çocuklara sorduk. Bu geri bildirimleri çocuk katılımının çok önemli bir basamağı olarak görüyoruz. Çocuklarla yaptığımız sohbetlerde, kendilerini çok önemli ve değerli hissettiklerini ifade ediyorlar” diye konuştu.

“İzmir’de çocuk olmak çok güzel”

Meclis sözcülerinden 9 yaşındaki Nil Tarakçı da meclisin karar alma süreçleri ile ilgili “Burada fikirlerimizi öğretmenlerimize söylüyoruz ve onlar not alıyor. Bazı fikirlerimiz hayata geçiriliyor. Bunları duyduğumuzda mutlu oluyoruz. Beslenme paketlerinin içinde ne olması gerektiğini konuşmuştuk. Sonra bu paketleri öğrencilere dağıtmışlar. Onu duyduğumuzda çok mutlu oldum. İzmir’de çocuk olmak bence çok güzel bir şey. Meclisimiz var. Her ne kadar çocuklardan da oluşsa burası bir meclis. Herkes burada heyecanlanıyor. Toplantılarımız güzel geçiyor. İzmir’i çok seviyorum” sözlerine yer verdi.

“Sorunlarımız sorun olarak kalmıyor, çözüm bulunuyor”

Meclis üyesi 12 yaşındaki Zeynep Talay ise ilettikleri fikirler ile ilgili geri bildirimlerin kendilerini değerli hissettirdiğini belirterek “Hem çocukların hem şehrin hem doğanın belli başlı sorunları var. Bunları burada belirtiyoruz. Yapılabilir durumdaki fikirlerde geri bildirim alıyoruz. İzmir’de çocuk olmak çok güzel bir şey. Burada Çocuk Meclisi’nin olması güzel bir şey. Çünkü şehrimizdeki sorunları iletiyoruz. O konuda çalışmalar yapılıyor. Sorunlarımız sorun olarak kalmıyor, çözüm bulunuyor” ifadelerini kullandı.

“Bu ciddi bir iş”

Meclis üyesi 11 yaşındaki Bedirhan Bilal Aslan, İzmir’deki sorunlara çocuk gözünden bakıp fikirlerini aktardıklarını, bunların İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirebildiğini vurgulayarak “Bu durum insanı mutlu ediyor, heyecanlandırıyor. İşin hafif bir stresi de var. Bu ciddi bir iş çünkü burada bir tek kendimiz için karar vermiyoruz. Burada yaşayan başka bireyler de var. Onların da fikirleri önemli. İzmir’de çocuk olmak mutluluk hissiyatı veriyor” dedi.

Fikirleri ile örtüşen projeleri dinlediler

İzmir Çocuk Meclisi Doğa ve Ekoloji Komisyonu, nisan ayında toplantı yaptı. Komisyonun ürettiği fikirlerden biri de geri dönüşümle ilgili dijital oyunlar ve ambalaj atıklarının evlerde ayrılıştırılması ve geri dönüştürülmesiydi. Komisyon toplantısında, İzmir Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı’nda görevli personel, yaptıkları sunumlarla çocuklara fikir ve önerileriyle ilgili geri bildirimde bulundular. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin söz konusu fikirlerle örtüşen projeleri aktarıldı. Çocuklar ayrıca VR gözlükleri kullanarak iklim krizinin önüne geçmek için yapılması gerekenleri eğlenerek öğrendi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ülkemizde her 4 kadından 1’inin sorunu!

Son yıllarda doğum sayısının azalması, anne olma yaşının 35’in üzerine çıkması, sağlıksız beslenme, sigara ve obezite gibi sorunlar nedeniyle kadınsal hastalıkların görülme sıklığı ülkemizde giderek artıyor. Bir yandan da pek çok kadın bu hastalıkların yol açtığı şikayetleri dile getirmeye utandığı için, erken tanı imkanı kaçırılabiliyor. Acıbadem Kartal Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Yassa, “Ülkemizde ne yazık ki kadınsal hastalıklar ayıp kabul edilip, kadınlar da bu sorunlarını konuşmaktan çekindikleri için  kimseye anlatamıyor hatta hekime bile ifade edemiyorlar. Bu da toplumumuzda sıklığı artan idrar kaçırma, geçmek bilmeyen kanamalar, kasık ağrıları, cinsel ilişkide ağrılar, kronik kabızlık, vajinada genişlik, rahim ve/veya mesane sarkması hatta kanser gibi tehlikeli hastalıkların geç tanı almasına yol açabiliyor. Oysa kadınların bu sorunlarını hekimleri ile paylaşmaları hem daha iyi ve kaliteli bir yaşam sürmelerini hem de bazı tehlikeli hastalıklara karşı erken tanı ile tedavi şansına kavuşmalarını sağlar” diyor. Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Yassa günümüzde en sık görülen 5 kadınsal hastalığı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

  • Rahim miyomları (Leiomyom)

Üreme çağındaki her 5 kadından birinde görülen ve genellikle iyi huylu tümörler olan miyomlar,  adet düzensizliklerinden aşırı kanama ve ağrıya dek birçok soruna yol açabiliyor. Miyomların rutin jinekolojik muayenelerle teşhis edilebildiğini ancak ülkemizde kadınların çoğunlukla düzenli muayene yaptırmadıkları için anormal büyüklük ve ağırlıklara ulaşabildiğini belirten Doç. Dr. Murat Yassa “Bu da kansızlık (anemi), kısırlık ve düşük riski ile idrar/dışkılama bozukluklarına neden olabiliyor” diyor.

Tedavisi: Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve aşırı östrojen maruziyetinden kaçınarak miyom gelişimini önlemek veya büyümesini yavaşlatmak mümkün. Hastalığın tedavisi ise yaşa, miyomun büyüklüğüne ve semptomlarına göre değişiyor. Hormonal tedavilerin ciddi yan etkileri nedeniyle terk edildiğini, günümüzde miyomun cerrahi olarak çıkarılması veya rahmin alınması gibi yöntemler uygulandığını belirten Doç. Dr. Yassa “ Küçük ve şikayet yaratmayan miyomlar takip edilebilir veya semptoma yönelik tedaviler belirli bir süre için denenebilir” diyor. 

  • Anormal kanamalar

Üreme çağındaki kadınlarda sık görülen anormal kanamalar; hormonal dengesizlikler, rahim polipleri, miyomlar, rahim duvarı kalınlaşması, polikistik over sendromu, enfeksiyonlar ve rahim kanseri gibi birçok nedene bağlı olabiliyor. Doğum kontrol yöntemleri veya bazı kan sulandırıcı ilaçlar da anormal kanama yapabiliyor. Özellikle menopoz sonrası veya uzun süren düzensiz kanamalarda acilen doktora başvurulması gerektiğini belirten Doç. Dr. Yassa “Aksi taktirde rahim kanseri gibi ciddi hastalıkların tanısında gecikme yaşanabilir” diyor. 

Tedavisi: Düzenli jinekolojik kontroller, sağlıklı beslenme, kilo kontrolü ve sigaradan uzak durarak riski azaltmak mümkün. Tedavide; altta yatan nedene bağlı olarak hormonal tedaviler, rahim içi girişimler (kürtaj vb), miyom veya poliplerin cerrahi olarak çıkarılması ve ileri vakalarda rahmin alınması gibi yöntemler uygulanabildiğini belirten Doç. Dr. Yassa “Rahmin alınması açık veya kapalı (laparoskopik) yöntemle yapılıyor. Günümüzde vNOTES denilen tam kapalı ve minimal invaziv cerrahi ise; tıbbi ve kozmetik avantajlarıyla öne çıkıyor” diyor.  

 

  • İdrar kaçırma

Ülkemizde her 4 kadından 1’inin sorunu olan idrar kaçırma özellikle menopoz sonrası ve doğum yapmış kadınlarda daha yaygın görülüyor. Pelvik taban kaslarının zayıflaması, vajinal doğumlar, menopoz, obezite, kronik kabızlık, idrar yolu enfeksiyonları, diyabet ve nörolojik hastalıklar idrar kaçırmaya yol açabiliyor. Stres tipi (hapşırma, öksürme ile), sıkışma tipi (ani idrar hissi ile) ve karma tip gibi farklı türleri olan idrar kaçırma, sosyal hayatı, iş yaşamını ve cinsel ilişkiyi olumsuz etkileyebilirken, özgüven kaybı, psikolojik stres ve hijyen sorunlarına neden olabiliyor. 

Tedavisi: Kegel egzersizleri ve kilo kontrolü ile idrar kaçırma riskinin azaltılabileceğini tedavide erken teşhisin önemli olduğunu, geç kalındığında cerrahi müdahale gerebildiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Murat Yassa “Tedavisi için; pelvik taban güçlendirme egzersizleri, mesane eğitimi, ilaç tedavileri ve ileri vakalarda cerrahi yöntemler uygulanabilir. Geç kalındığında idrar kaçırma şiddetlenerek sürekli idrar sızıntısı, mesane enfeksiyonları, cilt tahrişi ve böbrek fonksiyon bozuklukları gibi sorunlara yol açabilir” diyor. 

  • Vajinal genişleme

Ülkemizde ‘utandıran sorunlar’ arasında yer alan ve bu nedenle kadınların doktora başvurmalarını engelleyen vajinal genişleme, genellikle doğum travmaları, yaşlanma, bağ dokularının zayıflaması ve östrojen seviyelerindeki düşüş nedeniyle ortaya çıkıyor. Özellikle çok sayıda doğum yapmış kadınlarda ve menopoz sonrası dönemde daha sık görülen bu sorunun erken dönemde kolaylıkla tedavi edilebildiğini belirten Doç. Dr. Yassa “Böylece yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemeden önce komplikasyonlar önlenebilir” diyor. 

Tedavisi: Düzenli fiziksel aktivite, pelvik taban kaslarını güçlendiren egzersizler ve sağlıklı beslenme ile vajinal dokuların sıkılığını korumak mümkün. Ani kilo alımından da kesinlikle kaçınılması gerekiyor. Doç. Dr. Murat Yassa tedaviye yönelik şöyle konuşuyor: “Hafif vakalarda pelvik taban egzersizleri ve terapileri, vajinal lazer uygulamaları, vajinal hyaluronik asit dolgu uygulamaları, ileri vakalarda ise vajinal sıkılaştırma ameliyatları (perineoplasti, vajinoplasti) uygulanabilir.”

  • Genital sarkma (Pelvik Organ Prolapsusu)

Ülkemizde yapılan çalışmalara göre, her 3 kadından 1’inin karşılaştığı bu sorunun tedavi edilmediğinde vajinal kanserlere de yol açabildiğini belirten Doç. Dr. Murat Yassa, genital sarkmanın  cinsel ilişkiden utanma/kaçınma, ilişkide ağrı/ kanama, idrar kaçırma veya bağırsak hareketlerinde zorluk gibi şikayetlerle günlük yaşam kalitesini çok olumsuz etkilediğini söylüyor.  Pelvik taban kaslarını güçlendiren egzersizler, düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı kilo kontrolü, kronik kabızlık veya öksürük gibi durumların tedavisi ile risk azaltılabilirken, ileri evrelerde ise cerrahi müdahale kaçınılmaz olabiliyor. Bu nedenle, gecikmeden uzmana başvurmak gerekiyor. 

Tedavisi: Son yıllarda gerek teknolojideki gerekse tıp alanında gelişmeler sayesinde bu sorunun tedavisinde son derece önemli ilerlemeler kaydedildiğini vurgulayan Doç. Dr. Yassa, cerrahi müdahale gerekmesi durumunda günümüzde İzsiz Cerrahi olarak da bilinen vNOTES yönteminin öne çıktığını söylüyor. Bu tedavinin vajinal yoldan gerçekleştirilen minimal invaziv bir yöntem olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Murat Yassa “Günümüzde vNOTES denilen ‘tam kapalı’, izsiz ve minimal invaziv cerrahi yöntemi tıbbi ve kozmetik avantajlarıyla öne çıkıyor” diyor. 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İZKİTAP hafta sonunda binlerce kitapseveri ağırladı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği İzmir Kitap Fuarı, üçüncü gününde de kitapseverlerin yoğun katılımına sahne oldu. İzmirliler hem kitap aldı hem de imza günleri ile yazar söyleşilerine katıldı. Her yaştan ziyaretçinin yer aldığı fuarda çocuklar ise sahne etkinliklerinde eğlencenin tadına vardı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde İZFAŞ ve TACT Fuarcılık iş birliği ile 18-27 Nisan tarihleri arasında “Çocuk ve Sanat” temasıyla Kültürpark’ta düzenlenen İZKİTAP-5. İzmir Kitap Fuarı, üçüncü gününde de dolup taştı. Sıcak havayı fırsat bilen kitapseverler, pazar gününü kitaplarla iç içe geçirdi. Çok sayıda yayınevi standı ve sahaflardan kitap alan yurttaşlar, onlarca yazarın imza günü etkinliği ve söyleşi programına da katılma imkânı buldu. Sahne etkinlikleri ise çocuklara keyifli anlar yaşattı. Çocuk tiyatrosu ve sihirbaz gösterilerinin yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Orkestrası’nın konseri büyük ilgi gördü. Yazar söyleşileri kapsamında Orhan Beşikçi, Basmane ve çevresi üzerine İzmirlilerle sohbet etti.

“Basmane Garı otel olmamalı”

Menekşe Altı Etkinlik Alanı’nda söyleşiye katılan Beşikçi, “Sohbetlerle Basmane ve Çevresi” konusu üzerine konuştu. Basmane’nin pek çok arkeolojik değere ev sahipliği yaptığını vurgulayan Beşikçi, bölgede yer alan arkeolojik çalışmalar ve tarihi yapılar hakkında bilgi verdi. Basmane Garı’nda yıllardan bu yana restorasyon çalışması yapıldığını kaydeden Beşikçi, “Şu an gar üzerinde sarı bir renkle karşı karşıyayız. Basmane Garı’nda yaşanmışlıklar var. Üst kata otel yapılacağı endişemiz devam ediyor ama bizim için Basmane Garı hiçbir şekilde otel olmamalı. Basmane Garı Devlet Demiryollarının rahatlıkla bir müzesi haline getirilebilir” önerisinde bulundu.

“Büyükşehir’in çalışması Basmane’ye can suyu olacak”

Basmane bölgesindeki Altınpark kazılarının 2007 yılında gerçekleştirildiğini hatırlatan Beşikçi, “Orada bir Arkeopark yapılması düşünülüyordu. Projeleri hazırlandı, koruma kurularından izin de alındı ama Arkeopark maalesef gerçekleştirilmedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuda çalışma içinde olduğunu biliyorum. Gaziler Caddesi üzerinde Bıçakçı Han ve Yıldız Sineması, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alındı. Şu anda restorasyon hazırlanıyor. Bıçakçı Han ve Yıldız Sineması kent kültürüne çok önemli mekânlar olarak kazanılacak ve Basmane’ye can suyu olacak” dedi.

“Büyükşehir müjdeyi verdi”

Anafartalar Caddesi’nin antik dönemden günümüze medeniyetlerin bir geçidi olduğunu vurgulayan Beşikçi, sözlerini şöyle sürdürdü: “10 Eylül 1922 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de geçmiş olduğu cadde, maalesef bugün hak ettiği yerde değil ama İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Anafartalar Caddesi’nin Çorakkapı ve Mezarlıkbaşı arasında bir restorasyon çalışmasının başlayacağı müjdelendi. Biz de sabırsızlıkla Anafartalar Caddesi’nin restore edilmesini ve oradaki tarihi yapıların ön plana çıkmasını istiyoruz.”

Tarihi yapılarla ilgili çalışmaları aktardı

Yeşildere üzerinde antik dönemden kalma tarihi köprü hakkında da konuşan Beşikçi, “O tarihi köprü yıllardan beri başka bir köprünün altında kaldığı için İzmirliler tarafından algılanamıyor. 2 bin yıldan beri var olan köprü bilinmiyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a bu köprünün önemini ilettim. Başkan da çok ilgi gösterdi. Sanıyorum ilgili birimler tarihi Roma köprüsünü ortaya çıkarmak için bir çalışma başlattı. Halkapınar Gölü’müz kurumuş vaziyette. Bu göl yeniden hayata geçirilebilir. Bu konuda da Başkan Tugay irade gösterdi. Halkapınar Gölü’nün tekrar su tutması, gölden Arkeoloji Müzesi’ne taşınmış bazı eserlerin replikalarının oraya konması, Belçikalıların yaptığı su fabrikasının da restorasyonu ile birlikte Halkapınar’da yeniden birlikte olabileceğiz” diye konuştu.

Uray Çeşmesi restore edildi

Mirali Mahallesi’ndeki eski su deposunun su müzesi haline getirilmesi hakkında bilgi veren Beşikçi, “Bu konuda da Başkan Tugay’dan ricacı olmuştuk. O su deposu da restore edilip gezilip görülecek hale gelecek” sözlerine yer verdi. Roma dönemine kadar tarihi geçmişe sahip akar durumda olmayan çeşmelerin olduğunu belirten Beşikçi, “Bu çeşmeleri akar hale getirmek büyük bir kazanç olacak. Mirali Mahallesi’nde Cumhuriyet Halk Fırkası çeşmesi vardı. O restore edildi. Bir müjde daha vereyim; İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Gaziler Çeşmesi adı ile bilinen Uray Çeşmesi restore edildi” ifadelerini kullandı.

Kitap Fuarı 27 Nisan 2025 tarihine kadar edebiyat ve yazın dünyasının birbirinden değerli isimlerini ağırlayacak. İzmir Kitap Fuarı’nın detaylı programı https://www.kitapizmir.com/ adresi üzerinden görülebiliyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

ZKS 21-27 Nisan Haftalık Etkinlik Takvimi

Bu hafta yine birçok etkinlik, Zeytinburnu Kültür Sanat’ta sanatseverleri bekliyor. Zeytinburnu Kültür Sanat; sinemadan tiyatroya, dinletiden panele önemli etkinlikleri sanatseverlerle buluşturmaya ve kıymetli konukları ağırlamaya devam ediyor. İşte bu haftanın kültür sanat takvimi:

 

SİNEMA: Düşler Fabrikası

Gösterim Tarihleri: 21, 22, 24 Nisan

Gösterim Saatleri: 13.30, 16.00, 19.00

Düşler Fabrikası, rüyalar dünyasında heyecan dolu bir maceraya atılan küçük bir kızın hikâyesini konu ediyor. 12 yaşında bir kız olan Minna’nın hayatı, babasının nişanlısı Helena ve kızı Jenny’nin evlerine taşınmasıyla altüst olur. Jenny’ye tahammül edemeyen Minna’nın en büyük isteği onun evden gitmesidir. Bir gece Minna, rüyaların kontrol edilebildiği bir dünya keşfeder. Bunun üzerine Minna, Jenny’yi değiştirebilmek için onun rüyalarını kontrol eder. Ancak Minna’nın insanların hayallerini kontrol etmenin korkunç sonuçları olduğundan haberi yoktur. Yaptıkları sonrasında Jenny’nin uyanmaması üzerine Minna, Jenny ve yeni ailesini kurtarmak için rüyalar dünyasına dalar.

 

PANEL: “Doğumunun 101. Yılında Bahaeddin Ögel” Paneli

Moderatör: Prof. Dr. Ahmet Taşağıl

Konuşmacılar: Prof. Dr. Abdulkadir Yuvalı

Dr. Ali Ahmetbeyoğlu

Prof. Dr. Üçler Bulduk

22 Nisan Salı // 19.30

Ünlü kültür tarihçilerimizden Bahaeddin Ögel, doğumunun 101. yılında Zeytinburnu Kültür Sanat’ta anılıyor. Türk kültür tarihi için önemli bir isim olan Bahaeddin Ögel’in yaşamının ve çalışmalarının konu edileceği panelde moderatörlüğü Prof. Dr. Ahmet Taşağıl üstlenirken Prof. Dr. Abdulkadir Yuvalı, Dr. Ali Ahmetbeyoğlu ve Prof. Dr. Üçler Bulduk konuşmacı olarak katkıda bulunacak.

 

SİNEMA: İstanbul Muhafızları: 100 Yılın Muhafızları

Gösterim Tarihleri: 25, 27, 28, 29, 30 Nisan

Gösterim Saatleri: 13.30, 16.00, 19.00

İstanbul Muhafızları: 100 Yılın Muhafızları, tarihin akışını değiştirmeye çalışan Gürgen ile Azmi’yi engellemeye çalışan İstanbul Muhafızları’nın hikâyesini konu ediyor. Zamanda yolculuk yapan Gürgen ile Azmi, 1920 senesine ışınlanır. Onların bu maceraya atılmalarının nedeni, 23 Nisan’da toplanacak Meclis’i engellemek ve tarihin akışını değiştirmektir. Gürgen ve Azmi’nin peşinden 1920 yılına ışınlanan İstanbul Muhafızları, ikilinin planlarını engellemek için zorlu bir mücadeleye girişir.

 

NAĞMEDÂR: Gülşen-i Tevhid

26 Nisan Cumartesi // 14.00

Yer: Merkezefendi Dârülkurrâsı

 

ÇOCUK TİYATROSU: Benim Oyuncağım

Gösterim Tarihi: 27 Nisan Pazar

Seans: 13.00, 15.00

Bahçeye oyun oynamaya çıkan iki kardeş, annelerinin sözünü dinlemez. Gelen müzik sesi dikkatlerini çeker ve merak ederler. Sese doğru giderek, gördükleri oyuncakların ve pastaların etkisine kapılıp evden uzaklaşırlar. Onları evine götüren Şeker Teyze, bir daha evden çıkamayacaklarını ve artık sadece onun için çalışacaklarını söyler. Orada kendileri gibi çalışan çirkin bir yaratık ile tanışırlar. Ancak onunla hep alay ederler. Hor gördükleri yaratık güzel bir peri kızına dönüşür. Onlara zorla pasta yaptıran Şeker Teyze’ye bir oyun oynarlar.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı