Aylık arşivler: Haziran 2025

Şirketlerin %51’i Veri Kaybı Sonrasında En Fazla 2 Yıl Ayakta Kalabiliyor!

IBM’in yayınladığı 2024 Veri İhlali Maliyeti raporu, yaşanan veri kayıplarının artık işletmelerin kapanmasına yaptığı etkiyi gözler önüne seriyor. Veri kaybıyla karşılaşan her iki işletmeden biri, iki yıl içinde kapanırken veri kaybının 10 gün ve üzerinde sürmesi halinde bu oran %93’e yükseliyor. Uzun süreli veri kayıplarının iş hacmine doğrudan etkilerine dikkat çeken Eclit CEO’su Erdem Telci, “Felaket senaryolarına karşı hazırlıklı olmak yalnızca veri güvenliği değil, aynı zamanda işletmenin geleceği için de kritik bir güvence anlamına geliyor.” sözleriyle önlem almanın zorunluluğuna işaret ediyor.

Türkiye’de Güvenlik İhlalleri, Çalışan Sayısına Bağlı Olarak Artıyor

Konuya Türkiye özelinde bakıldığında, veri kaybının önlenmesi için işletmelerin farkındalık ve çabaları dikkat çekiyor. TÜİK verileri, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 22,4’ünün en az bir kere bilgi ve iletişim teknolojileri güvenliği ihlali yaşadığını gözler önüne seriyor. Buna karşılık her 100 girişimden 76’sının ihlallere karşı güvenlik önlemi aldığını ifade eden Telci, “Güvenlik ihlallerinin çalışan sayısına bağlı olarak arttığını gözlemliyoruz. Verileri incelediğimizde 10-49 çalışanı olan girişimlerin yüzde 21,2’sinin, 50-249 çalışanı olan girişimlerin yüzde 27,6’sının ve 250 ve üzeri çalışanı olan girişimlerin ise yüzde 28,8’inin en az bir güvenlik ihlali yaşadığını görüyoruz. Dolayısıyla çalışan sayısı yüksek olan girişimlerin veri ihlallerine karşı başarılı felaket kurtarma senaryolarına daha fazla ihtiyaç duyduğunu söyleyebiliriz.” değerlendirmelerinde bulunuyor.

Küresel DRaaS Pazarı 2025’te 19 Milyar Doları Geçecek

Veri kaybı söz konusu olduğunda verilerin depolandığı bulutların kullanımı daha da önem kazanıyor. Statista’nın 2024 yılı verileri, dünya çapında 100 işletmeden 67’sinin bulut depolama hizmetlerinden faydalandığını gösteriyor. Yine aynı araştırmaya göre şirketlerin yüzde 32’si makine öğrenimi ve yapay zeka ile süreçlerini yönetirken, yüzde 17’si veri güvenliğini felaket kurtarma (DRaaS) hizmetleriyle sağlıyor.

Geçtiğimiz yıl 17,56 milyar dolar olan küresel DRaaS pazarının 2025’te 19,63 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini hatırlatan Telci, şunları söylüyor:

“İşletmelerin yüzde 67’si en az bir bulut hizmeti kullanıyor. ABD’de bu oran yüzde 75’e kadar çıkmış durumda. Bu da bulut teknolojilerinin, işletmelerin stratejilerinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini gösteriyor. Veri kaybı yaşayan her iki işletmeden birinin kapanması, felaket kurtarma çözümlerine olan ilginin yalnızca teknoloji devleriyle sınırlı olmadığını, her büyüklükteki işletmenin veri güvenliğini önceliklendirdiğini ortaya koyuyor. Bu yılki DRaaS pazarındaki büyüme, şirketlerin veri kayıplarına karşı önlem olarak yapay zeka ve felaket kurtarma hizmetlerine yöneldiğini gösteriyor.”

Güvenlik Önlemi Alan, 2,22 Milyon Dolar Tasarruf Ediyor

Veri kayıplarına karşı önlem alan şirketler, 2024 yılı itibarıyla diğerlerine göre ortalama 2,22 milyon dolar tasarruf sağladı. Özellikle üretken yapay zeka araçlarının yalnızca yüzde 24’ünün güvenilir olduğu bir dönemde, veri güvenliği ve yedekleme hizmetlerinin önemi daha da artıyor. Telci, veri güvenliği ve yedekleme çözümleriyle riskleri minimize eden şirketlerin, veri kayıplarından kaynaklanan büyük zararlardan kaçınarak maliyetleri önemli ölçüde azaltabileceğini vurguluyor.

Veri Kayıplarının İki Ana Nedeni: Donanım ve İnsan

Araştırmalar, veri kayıplarının en yaygın iki nedeni olarak donanım arızaları ve insan faktöründe buluşuyor. Felaket kurtarma dendiğinde akla ilk olarak doğal afetler gelse de veri kayıpları içerisinde afet kaynaklı olanların oranı yalnızca yüzde 3 olurken, işletmelerin veri kaybı yaşamasının başlıca nedenleri arasında yüzde 40 oranla donanımsal sorunlar ilk sırada yer alıyor; yüzde 29’luk bir oranla da insan faktörü, yani çalışanların bilinçsizce veya kötü niyetle yaptığı işlemler veri ihlallerine yol açabiliyor.

Veri kayıplarını maliyetlere direkt etkisine vurgu yapan Telci, “Şirketler, veri kayıplarının doğuracağı sorunlarla karşılaşmak yerine DRaaS hizmeti ile sadece verilerini güvence altına almakla kalmaz; aynı zamanda veri odaklı zarar ve kapanma risklerini ortadan kaldırırlar. Aynı zamanda DRaaS sayesinde, herhangi bir kriz zamanında verilerine erişim sorunu yaşamaz ve durumu en az zararla atlatırlar.” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Sengel’den Öğrencilere Yeni Müjde: 3. Kent Lokantası Öğrenci Otobüsü Yolda

Efes Selçuk Belediyesi’nin sosyal belediyecilik anlayışıyla hayata geçirdiği Kent Lokantası Öğrenci Otobüsü projesi, 2024-2025 eğitim-öğretim yılını tamamladı. Kent Lokantası Öğrenci Otobüsünde öğrencilerle bir araya gelen Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, yeni dönemde üçüncü öğrenci otobüsünün hizmete gireceğini müjdeledi.

GÜNLÜK 1000 ÖĞRENCİYE 10 TL’YE ÖĞLE YEMEĞİ

Son aylarda ekonomik kayyum ile karşı karşıya kalan Efes Selçuk Belediyesi’nin her şeye rağmen dayanışmayı büyütmek için çalıştıklarını belirten Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel, bu ekonomik koşullara rağmen öğrencilere sağlıklı ve bütçe dostu öğle yemeği sunma hedefiyle hayata geçirilen bu projede 1000 öğrenciye sadece 10 TL karşılığında öğle yemeği sağladığını söyledi.

YOĞUN TALEP GÖRDÜ

Okulların kapanmasına kısa bir süre kala Atatürk Mahallesi’ndeki Kent Lokantası Öğrenci Otobüsü’nde öğrencilerle buluşan Başkan Sengel, “Kent Lokantası Öğrenci Otobüsümüzü 2 Aralık 2024 itibariyle ilk olarak Atatürk Mahallesi’ne konumlandırmıştık. Öğrencilerimizin yoğun talebi üzerine Cumhuriyet Mahallesi’nde, Cumhuriyet İlkokulu ve Ortaokulu’nun bulunduğu güzergâha da bir otobüs daha yerleştirdik. Böylece çocukların öğle yemeklerinde 10 TL’ye güvenilir gıdaya ulaşmasını sağladık. Öğrenciler çok mutlu oldu, veliler çok mutlu oldu, biz de çok mutlu olduk ve bu süreci devam ettirdik” dedi.

2025-2026 YILINDA ÜÇÜNCÜ OTOBÜS ZAFER MAHALLESİ’NDE

Başkan Sengel, 2025-2026 eğitim-öğretim yılında projeyi genişleterek üçüncü öğrenci otobüsünü hizmete alacaklarını duyurdu. Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel; “Bu sezonun sona ermesiyle birlikte Kent Lokantası Öğrenci Otobüslerimizi, önümüzdeki eğitim-öğretim yılına kadar hizmete kapatıyoruz. 2025-2026 Eğitim-Öğretim Yılı’nda; Atatürk Mahallesi ve Cumhuriyet Mahallesi’nde yer alan otobüslerimizin yanı sıra, yeni otobüs, tren yolunun arkasındaki bölgede, özellikle Zafer Mahallesi’ndeki okullara yakın bir noktada konumlandırılacak. Böylece daha fazla öğrenci uygun fiyatlı ve sağlıklı öğle yemeğine ulaşabilecek” dedi.

HERKESE TEŞEKKÜRLER

Kent Lokantası Öğrenci Otobüsleri’ne gösterilen ilgi nedeniyle öğrencilere teşekkür eden Başkan Sengel, “Gerçekten güvenilir ve uygun fiyatlı bir öğle yemeğine erişim konusunda öğrencilerimiz yoğun bir ilgi gösterdi. Günlük en az 1000 öğrenciye hizmet verdik. Aralık ayından bu yana yaklaşık 35 bin öğrenci bu hizmetten faydalandı. Bu hizmete katkı sunan çok değerli destekçilerimiz de oldu. Hem Efes Selçuk’tan hem de İzmir’in çeşitli ilçelerinden, hatta Türkiye’nin dört bir yanından gelen destekler için sonsuz teşekkür ediyorum. Çocuklar mutlu, çocuklar sağlıklı; bizler mutlu, bizler geleceğe umutluyuz. Şimdiden tüm öğrencilerimize iyi tatiller diliyorum” dedi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir’in ilk Balkon ve Bahçe Bitkileri Festivali başlıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kent içi tarımı ve balkon bahçeciliğini yaygınlaştırmak için İzmir Balkon ve Bahçe Bitkileri Festivali’nin ilkini Kültürpark’ta düzenliyor. 13 Haziran Cuma günü kapılarını açacak festivalde İzmirliler bitki üreticileri ve çiçek kooperatifleriyle buluşacak. Açılışta 25 bin sebze fidesinin de dağıtılacağı festival, 15 Haziran akşamı kapanacak. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi balkon bahçeciliği ve kentsel tarımı yaygınlaştırmak için 1. İzmir Balkon ve Bahçe Bitkileri Festivali’ni başlatıyor. İzmirlileri süs bitkisi ve çiçek üreticileri  ile buluşturacak festivalin açılış töreni 13 Haziran 2025 Cuma günü saat 19.30’da Kültürpark’ta gerçekleştirilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, festivalin açılışında 25 bin sebze fidesini İzmirlilere dağıtacak. 

Kültürpark’ta üç günlük program 
Kültürpark’ta düzenlenecek 1. İzmir Balkon ve Bahçe Bitkileri Festivali, 13 Haziran’daki açılışın ardından 14-15 Haziran tarihlerinde 10.00-23.00 saatleri arasında açık olacak. Alanda balkon ve bitki üretici satış stantlarının yanı sıra müzik dinletileri, çocuk atölyeleri gibi çok sayıda etkinlik düzenlenecek. Festival sayesinde İzmirlilerin doğa ile iç içe keyifli bir hafta sonu geçirmelerine imkan sunulurken, aynı zamanda balkon bahçeciliği ve kentsel tarım da yaygınlaştırılmış olacak.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

AASSM’de Çoksesli Koro konseri

İzmir Büyükşehir Belediyesi Çoksesli Hazırlık, Çocuk ve Yetişkin Koroları, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) sahnesinde buluşuyor. 15 Haziran Pazar akşamı gerçekleştirilecek konsere katılım ücretsiz olacak. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Çoksesli Korosu, Çoksesli Çocuk Korosu ve Hazırlık Çocuk Korosu, 15 Haziran Pazar akşamı saat 19.00’da AASSM Büyük Salon’da ücretsiz olarak seyirciyle buluşuyor. Genel sanat yönetmenliğini İbrahim Yazıcı’nın, koro şefliğini ise Türker Barmanbek’in üstlendiği bu özel konserde, geniş ve renkli bir repertuvar İzmirlileri bekliyor. Sezon boyunca çalışmalarını sürdüren korolar, konserde yıl boyunca yaptıkları çalışmaları sergileyecek.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ayvalık’ın Özel Çocuklarından Babalarına Anlamlı Sürpriz

Ayvalık Belediyesi Özel Çocuklar Eğitim Evi öğrencileri, Babalar Günü öncesinde hem üreterek hem de gezerek unutulmaz bir gün yaşadı

Ayvalık Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü Özel Çocuklar Eğitim Evi’nin konukları, önümüzdeki Pazar günü kutlanacak olan “Babalar Günü” öncesinde babalarına sürpriz yaptılar.

Sıkı bir çalışma yaparak ürettikleri galoşlardan elde ettikleri gelirle, babalarına hediye hazırlayan, ardından da gezi teknesiyle Ayvalık adalar turu gerçekleştiren özel çocuklar, erken Babalar Günü kutlamanın keyfini çıkardılar. Ayvalık Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Özel Çocuklar Eğitim Evi’nin öğrencileri, Babalar Günü öncesinde anlamlı bir sürprize imza attı.

Kendi emekleriyle galoş üreten ve bu ürünlerden elde ettikleri gelirle babalarına hediyeler hazırlayan özel çocuklar, duygusal anlar yaşattı. Etkinlik kapsamında ayrıca Ayvalık’ın eşsiz doğasında bir adalar turuna çıkan çocuklar, deniz havası eşliğinde erken Babalar Günü’nü kutlamanın keyfini çıkardı. Hem üretmenin hem de paylaşmanın mutluluğunu yaşayan özel çocuklar, bu anlamlı günde babalarına unutulmaz bir armağan sundu.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

“Müze sadece eser değil, hikâye de sergiler”

Doç. Dr. Dilek Maktal Canko, müzecilikte kurgunun dönüştürücü gücünü Bornova’da anlattı

Ege Üniversitesi Etnografya Müzesi Müdürü ve Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Dilek Maktal Canko, Bornova Belediyesi Müze Müdürlüğü’nün “Taşların Hafızası Söyleşi Serisi” kapsamında “Zamanın Tanıkları: Müzecilik Sanatı” konulu sunumuyla Bornovalılarla buluştu. Doç. Dr. Canko, bir kurgu yaratarak eserlerin sergilendiği müzelerin sayısının artmasının önemine vurgu yaptı.

 “Koleksiyonun ötesine geçen bir anlatı gerekli”

Söyleşide, müzeciliğin kazandığı yeni anlamlar ve misyonlar ile dünyada ve Türkiye’deki müzecilik anlayışının geldiği noktaya ilişkin görüşlerini aktaran Doç. Dr. Canko, nesneleri ve sanat eserlerini korumaktan öte bir kurgu yapmanın ve hikâye anlatmanın bu alanda geçerli bir anlayış haline geldiğini söyledi.

 “Müzeler, toplumun belleğini canlı tutar”

Müzelerin yalnızca koleksiyonlardan ibaret olmadığının altını çizen Canko, “Müzeler, toplumun belleğini canlı tutup kültürel hafızanın nesilden nesile aktarılmasını sağlarlar” dedi. Müzelerde sergilenen eserlerin bir hikâyenin parçası olarak sunulduğunda daha çok iz bıraktığını, özellikle çocukların da bu şekilde bir bağ kurabildiklerini ve kalıcı bir öğrenme süreci yaşadıklarını dile getiren Canko, “Bu anlamda müzecilik, nesneleri ya da sanat eserlerini koruyan ve saklayan yerler olmaktan ziyade, onlara anlam katarak izleyicilere aktaran yerler haline gelmeye başladı. Bu da müzeciliğin ilk başta olduğu gibi eğitim yönünü ön plana çıkarmaya başladı” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yaz sıcakları aşırı terleme sorunu olanlara kabus yaşatıyor

Kimi insanlar sıcak yaz günlerinde bile kuru kalabilirken, kimileri ise en serin ortamlarda dahi avuç içlerinden ter damlayacak kadar zorlanıyor. Bu fark bazen dışardan anlaşılmasa da, aşırı terleme yaşayan kişiler için gündelik yaşamda büyük bir yük haline gelebiliyor. Ellerden kayıp giden tokalaşmalar, koltuk altındaki ter izleri nedeniyle giyilemeyen giysiler, yürüdükçe kayganlaşan ayak tabanları… Tüm bu durumlar, kişilerin sosyal hayattan uzaklaşmasına ve özgüven kaybı yaşamasına neden olabiliyor. Aşırı terleme sorunu olmasa bile menopoz döneminde bazı kadınlar da benzer durumu yaşayabiliyor. Terden kurtulmanın bir yöntemi yok mu diye düşünenler için modern tıpta etkili ve güvenli bir çözüm olduğunu belirten Acıbadem Ataşehir Tıp Merkezi Medikal Estetik Uzmanı Dr. Atakan Bör “Aşırı terleme günümüzde çözümsüz bir sorun değil. Botoks, ter bezlerinin aşırı sinyallerle uyarılmasını önleyerek terlemeyi durduruyor. İşlemden birkaç gün sonra etkisi başlıyor ve çoğu hastada 6 ila 12 ay boyunca konfor sağlıyor. Uygulama sonrası hastaların yaşam kalitesinde ciddi bir artış gözlemliyoruz. Özellikle menopoz dönemindeki kadınlarda, saçlı deriye uygulandığında sıcak basmalarına karşı da oldukça etkili oluyor” diyor. 

Vücudun normalin çok üzerinde ter üretmesine aşırı terleme, tıbbi adıyla ‘hiperhidroz’ deniliyor. Bu durum genellikle koltuk altı, el içi, ayak tabanı ve yüz bölgesinde yoğun olarak görülüyor. Kimi zaman genetik yatkınlık nedeniyle, kimi zaman da altta yatan sistemik bir rahatsızlık sonucunda ortaya çıkıyor. Stres, heyecan, fiziksel aktivite gibi durumlar bu tabloyu daha da şiddetlendirebiliyor.

Terlemeyi tetikleyen sinirler engelleniyor

Botulinum toksini tip A olarak da bilinen botoksun, terlemeyi başlatan sinir iletilerini geçici olarak durdurarak ter bezlerinin gereksiz yere çalışmasını engellediğini aktaran Medikal Estetik Uzmanı Dr. Atakan Bör şunları söylüyor: “Botoks, genellikle estetik amaçlı kullanıldığı bilinen bir madde. Ancak aşırı terleme sorununa karşı da etkili bir yöntem. Terleme, şu şekilde olur; normalde vücut sıcaklığı arttığında bu sinyaller ter bezlerine ulaşır ve terleme başlar; ancak hiperhidrozda bu sistem olması gerekenden fazla aktifleşir. Uygulama sırasında çok düşük dozlarda yapılan enjeksiyonlar, sinirlerin ter bezlerine komut göndermesini geçici olarak engeller. Böylece terleme refleksi kontrol altına alınmış olur.”

İşlem genellikle 10-15 dakika sürüyor, lokal anestezi uygulanıyor ve hasta işlem sonrası günlük hayatına dönebiliyor. Uygulamanın etkisi 3-7 gün içinde başlıyor, tam etkinliğe ise birkaç hafta içinde ulaşılıyor.

Koltuk altında hem teri hem kokuyu önlüyor

Botoks tedavisi koltuk altı, el içi, ayak tabanı ve yüz gibi terlemenin yoğun hissedildiği tüm bölgelere uygulanabiliyor. Koltuk altı uygulamaları hem ter hem de koku sorununu önlüyor. El içi terlemelerinde ise sosyal hayatta el sıkışma gibi etkileşimler kolaylaşıyor. Ayak terlemelerinde mantar riski azalıyor, yüz bölgesinde ise hem terleme azalıyor hem de makyaj kalıcılığı artıyor.

Menopozdaki gece terlemeleri için de uygun

Menopoz döneminde kadınların sıkça yaşadığı sıcak basmaları ve gece terlemeleri, yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürebiliyor. Bu süreçte hormonal dengesizlikler nedeniyle vücut ısısı kontrolünün zorlaştığına dikkat çeken Dr. Atakan Bör “Saçlı deriye yapılan düşük doz botoks enjeksiyonları, bu sıcaklık dalgalanmalarını dengelemeye yardımcı oluyor. Bu sayede kadınlar hem fiziksel hem de duygusal olarak daha dengeli bir dönem geçirebiliyor” diyor. 

Uygun teknikle uygulanmazsa doğru sonuç vermez

Botoks etkisi kalıcı olmasa da düzenli uygulamayla uzun süreli rahatlık sağlanıyor. Ortalama 6-12 ay süren etki, hastanın metabolizmasına ve uygulama bölgesine göre değişebiliyor. Uygulama öncesi detaylı değerlendirme yapılması, terleme dinamiklerinin iyi analiz edilmesi ve hastanın beklentilerine göre bir planlama yapılması da tedavi başarısında önemli rol oynuyor. Uygulama sonrası ise bölgede hafif kızarıklık, morluk veya geçici ağrı gibi yan etkiler görülebiliyor. Ancak bu yan etkiler genellikle hafif düzeyde ve geçici oluyor. 

Uygulamayı gerçekleştiren hekimin yetkinliğinin ve deneyiminin önemine işaret eden Dr. Atakan Bör “Botoks doğru bölgeye, doğru dozla ve uygun teknikle uygulanmadığında ya etkisiz kalır ya da istenmeyen sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle mutlaka bu işlemi düzenli yapan, deneyimli bir hekime başvurmak gerekir” sözleriyle uyarıda bulunuyor. 

18 yaş altındakilere uygulanmaz

Botoks enjeksiyonları genellikle güvenli olsa da bazı kişilere önerilmiyor. Kas-sinir hastalığı olan bireyler, gebeler, emziren anneler ve 18 yaş altı kişiler bu tedavi için uygun görülmüyor. Uygulama öncesi detaylı bir değerlendirme yapılması ve varsa diğer sağlık sorunlarının dikkate alınması gerekiyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Oda Orkestrası gönüllerde taht kuracak

İzmir Büyükşehir Belediyesi çatısı altında faaliyete geçen İzmir Oda Orkestrası, misafir sanatçılarıyla senfoni orkestrasına dönüşerek müzik ziyafeti sunuyor. 30 Mayıs’ta ilk konserini veren orkestra, 20 Eylül’de muhteşem bir sezon açılışıyla İzmirli sanatseverlerle buluşacak. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin oda orkestrası, İzmir Oda Orkestrası adıyla 30 Mayıs’ta Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) ilk konserini düzenledi. Misafir sanatçıların da yer aldığı konserde, oda orkestrası senfoni orkestrasına dönüşerek Beethoven ve Vivaldi besteleriyle sanatseverlere muhteşem bir akşam sundu. Orkestra, 20 Eylül’de de sezona güzel bir giriş yapacak. İzmir Oda Orkestrası’nın başkemancısı Deniz Toygür, “Oda orkestramız, 10 yıllık deneyimiyle birlikte İzmir’in oldu, İzmir Büyükşehir Belediyesi çatısı altında faaliyete geçti. İzmir Oda Orkestrası’nın kadrolu 14 sanatçısı var ve yaylı sazlar enstrümanı çalıyorlar. Fakat yurt içi ve yurt dışından misafir sanatçılarımızla çok daha büyüyerek senfoni orkestrasına dönüşüyoruz. 20 Eylül’de muhteşem bir sezon açılışıyla karşınızda olacağız” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gülüşlere Doğal Dokunuş: Zirkonyum Kaplama

Seramik esaslı bir malzeme olan zirkonyum ile yapılan diş kaplamaları, son yıllarda en çok tercih edilen uygulamalardan biri. Özellikle çürük, kırık, çatlak veya renkleşmiş dişlerin varlığında, diş eksiklikleri gibi estetik sorunlarda, implantüstü restorasyon veya diş destekli köprü restorasyonlarında tercih ediliyor. Doğal dişe yakın bir estetik görünüm sağlayan zirkonyumun ortalama ömrü ise 5 yıldan 10 yıla kadar uzanıyor. Bu süre, hastanın ağız içi hijyen alışkanlıkları ile sistemik ve genetik hastalıklar gibi bazı unsurlara göre farklılık gösterebiliyor. Zirkonyum, doğal diş dokularının özelliklerini daha fazla yansıtılabilmesini sağlayan beyaz renginin yanı sıra, aşağıdaki avantajlarıyla da öne çıkıyor: 

  • Metal içermez.
  • İnsan vücuduna uyumlu (Biyouyumu yüksek, alerji riski düşük).
  • Diğer seramik restorasyonlara kıyasla daha dayanıklı.
  • Hızlı ve kolay uygulanabilir.

Zirkonyum Kaplamalar Nasıl Uygulanıyor?

Günümüzde zirkonyum kaplamaların üretiminde oldukça gelişmiş ve yaygınlaşmış bilgisayar destekli tasarım ve üretim teknolojiler mevcut. Yapımı; ölçülerin alınması, restorasyonların laboratuvarda hazırlanması, dişler üzerinde prova ve yapıştırılma gibi süreçleri kapsıyor. Bu genellikle 1-2 haftayı alırken, sorun olmadığı takdirde iki kez yapılacak diş hekimi ziyaretiyle tedavi tamamlanıyor. Restorasyonun tamamının zirkonyum bloklardan yapıldığı monolitik zirkonyumda, bilgisayar destekli sistemle üretilen malzemeler aynı gün içinde hazırlanabiliyor. İşlem sırasında lokal anestezi uygulandığı için hastalar ağrı hissetmiyor. İşlem sonrasında oluşan hafif hassasiyet genellikle kısa sürede geçiyor. 

İstanbul Okan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Bahar Gürpınar, estetik sonucun devamlılığı için yeterli ağız hijyeninin, düzenli diş hekimi kontrollerinin ve kötü alışkanlıkların azaltılmasının önemine dikkat çekerek zirkonyum yaptıranlar için bir öneri listesi de paylaşıyor: 

  • İhmal etmeyin. Ağız hijyeninize özen gösterin. Günde en az 2 kez diş fırçalamayı ve arayüz temizliğini ihmal etmeyin.
  • Kırmayın, ısırmayın. Sert kabuklu kuruyemiş ve meyveleri dişlerinizle kırmayın, ısırmayın. Daha küçük parçalara bölerek ağız içinin arka bölgesinde yemeyi tercih edin.
  • Gece plağı kullanın. Diş sıkma veya gıcırdatma alışkanlığınız varsa zirkonyum restorasyonlarınızın zarar görmemesi için gece plağı kullanın.
  • Uzak durun. Dişeti sağlığınızı korumak için sigara ve alkolden mümkün olduğunca uzak durun.
  • Uzmana başvurun. Kalem ısırma ve tırnak yeme gibi zararlı alışkanlıklarınız varsa, kontrol altına almak için bir uzmana başvurun.
  • Aksatmayın. Diş hekimi kontrollerinizi aksatmayın.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Sınav Stresi Görme Problemine Neden Oluyor

YKS’nin yaklaşmasıyla birlikte öğrencilerde artan stres, yalnızca psikolojik değil, fiziksel sağlık üzerinde de ciddi etkiler yaratıyor. Özellikle lise ve üniversite sınavlarına hazırlanan gençlerde göz yorgunluğu, bulanık görme, çift görme, ışığa hassasiyet ve göz seğirmesi gibi problemlerin görüldüğünü belirten Op. Dr. Şenay Yılmaz, “Sınav stresi vücuttaki kortizol seviyesini yükseltiyor. Bu durum, göz kaslarının kasılmasına ve odaklanma sorunlarına yol açabiliyor. Uzun süreli ekran kullanımı ve yetersiz uyku ile birleştiğinde görsel rahatsızlıklar kaçınılmaz hale geliyor. Akıllı telefon ve tabletler, artık iletişimin yanı sıra birer öğrenme cihazı olarak gençler tarafından gerek evlerinde gerek okullarında sıklıkla kullanılıyor. Ancak bu cihazlar, uzun süreli ve kontrolsüz kullanımlar sebebiyle gözlerde sorunlar oluşmasına sebep oluyor. Akıllı telefon, bilgisayar ve tablet ekranlarına uzun süre bakmak, göz kırpma sıklığını ve göz kuruluğunu doğrudan etkiliyor” dedi.

Sınav esnasında 20-20-20 kuralı uygulanmalı

Göz yorgunluğu, konsantrasyon eksikliği ve artan stres, sınav başarısını olumsuz etkileyebiliyor. Göz sağlığı ve sınav verimliliğini artırmak için Op. Dr. Şenay Yılmaz, sınav esnasında uygulanabilecek pratik önerilerde bulundu.

“Sınav süresince gözlerinizin dinlenmeye ihtiyacı olabilir. Her 20 dakikada bir, 20 saniye boyunca yaklaşık 6 metre uzağa bakarak göz kaslarınızı rahatlatabilirsiniz. Bu basit uygulama, göz yorgunluğunu azaltmada oldukça etkili oluyor. Sınav esnasında birkaç saniyelik göz egzersizleri, göz kaslarının gevşemesine yardımcı olur. Gözlerinizi farklı yönlere hareket ettirerek veya bir nesneye odaklanıp sonra uzağa bakarak basit egzersizler yapabilirsiniz. Derin nefes almak, birkaç saniye gözleri kapatıp zihni toparlamak stres seviyesini düşürür ve daha net düşünmenizi sağlar.

Sınavdan önceki gece mutlaka en az 7-8 saat uyumaya özen gösterin. Uykusuzluk hem gözlerin işlevini hem de beyin performansını olumsuz etkiler. Işık yayan ekranlara uzun süre bakmak göz sağlığını olumsuz etkileyebilir. O nedenle sınav öncesi dijital ekranlardan kendinizi korumanız göz yorgunluğunu azaltacaktır.” 

Öğretmenler bu belirtilere dikkat etmeli

Göz problemi yaşayan, fakat ailesi tarafından muayeneye yönlendirilmeyen çocukların tespit edilmesinde öğretmenlerin rolünün büyük olduğunu açıklayan Op. Dr. Şenay Yılmaz, “Görme problemleri, ders notlarının yanı sıra davranış bozuklukları oluşmasına da yol açabilir. Miyopi sorunu yaşayan çocuklar tahtayı okumakta zorluk yaşarken, hipermetropa sahip olan çocuklar ise yazı yazma ve yakını okumadan sıkıntılar yaşarlar. Bu durumdaki çocuklarda rahatsızlıkların anlaşılabilmesi için öğretmenlere de önemli bir görev düşüyor. Öğrencilerde dikkat edilmesi gereken belirtiler arasında; göz seğirmeleri, sık baş ağrıları, bulanık veya çift görme şikayetleri, okul notlarında keskin bir düşüş, gözlerin sıklıkla ovalanması, bir türlü sahip olduğuna inanılan potansiyele ulaşamaması ve bir gözü kullanmamak için kafanın çevrilmesi veya yana yatırılması bulunuyor. Okul ve sınıf ortamlarında rahatlıkla gözlemlenebilen bu durumlarda, öğretmenlerin sürece dahil olarak velileri bilgilendirmesi, bu çocuklarda gelecekte görme kayıplarına ulaşabilecek sonuçların oluşmasının önüne geçilmesini sağlayacaktır. Eğitim çağındaki çocukların rutin göz muayenelerine götürülmesi, gelecekteki başarılarını da ciddi ölçüde etkileyecek bir önlem olarak görülmeli” diyerek sözlerini tamamlıyor.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı