Kategori arşivi: Kültür & Sanat

24. Altın Güvercin’i bestesi Suat Suna’ya ait olan ‘Sevgilim’ isimli parça ile Hande Kodamanoğlu kazandı

24. Kuşadası Altın Güvercin Beste ve Müzik Yarışması muhteşem bir final gecesi ile son buldu. Sunuculuğunu ünlü televizyoncu Okan Bayülgen’in yaptığı Türkiye’nin ilk ve tek beste yarışması olan Altın Güvercin’de birinciliği Hande Kodamanoğlu bestesi Suat Suna’ya ait olan ‘Sevgilim’ isimli parça ile kazandı. Türk pop müziğinin sevilen sanatçısı Nükhet Duru da şarkıları ile finale damga vurdu.

Aydın Büyükşehir Belediyesi, Kuşadası Belediyesi ve Kuşadası Altın Güvercin Kültür, Sanat ve Tanıtım Vakfı (KUSAV) iş birliğinde bu yıl 24’üncü kez müzikseverlerle buluşturulan Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması’nın görkemli final gecesi Altın Güvercin Amfi Tiyatro’da düzenlendi. Ünlü televizyoncu Okan Bayülgen’in sunumu ile büyük renk kattığı, Tele 1, Halk TV, Number 1, Uçankuş ve Babala TV’den canlı yayınlanan gecede sahne alan yarışmanın Onur Ödülü sahibi ünlü pop müzik sanatçısı Nükhet Duru katılımcılara muhteşem bir müzik ziyafeti yaşattı.

TÜRKİYE SINIRLARINI AŞACAK

Final gecesinin açılışında konuşan Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, bu yıl 24’üncüsü gerçekleşen Altın Güvercin Beste Yarışması’nın finaline katılıp, kendilerini yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederek, “Kuşadası Belediyesi olarak özellikle pandemi dönemi boyunca müzisyenlerin yanında olduk. Kuşadası’nı kültür ve sanat merkezi yaparken, adının da müzik ile anılmasını istiyoruz. Altın Güvercin Beste Yarışması’nın artık yeni bir hedefi var. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Özlem Çerçioğlu’nun teşvik ve iş birliği ile Altın Güvercin’i uluslararası pop müzik beste yarışması haline getirmek istiyoruz. Yarışma önce Akdeniz çanağındaki ülkeleri kapsayacak. Ardından da sınırlarını daha da geliştireceğiz. Bu hedefe ulaşma konusunda kararlıyız. Çünkü Altın Güvercin hala Türkiye’nin ilk ve tek beste yarışması olma özelliğini koruyor” dedi.

JÜRİ KARŞISINA ÇIKTILAR

Ünlü televizyoncu Okan Bayülgen’in renkli sunumuyla gerçekleşen 24. Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması’nda 10 finalist, Türkiye’nin önemli isimlerinden Ali Rıza Türker, Ahmet Güvenç, Ayhan Sicimoğlu, Baha Boduroğlu, Gültaç Eviz, Işın Karaca, İskender Paydaş, İzzet Öz, Mine Mucur, Oğuzhan Uğur, Serenad Bağcan, Vedat Sakman ve yarışmaya geçen yıl eklenen dijital oylamanın temsilcisinden oluşan jüri üyeleri önünde bestelerini seslendirdi. Gala gecesinde yapılan kura ile belirlenen sıralamaya göre Hande Kodamanoğlu ‘Sevgilim’, Gülay Sezer ‘Gecenin Ayakları’, Ercüment Vural ‘Yas Günüm Benim Bugün’, Kaan Beyru ‘Yaşamak Dediğin’, Gökçe Özgül ‘Ölsek de Bitmez’, Sırma Munyar ‘Disonans’, Songül Eken-Korat Eriş ‘Hüma’, Engin Özer ‘Depresyon’, Ezgi Gürbüz ‘Bir Yolu Olsa’, Belma Gürbüz ‘Yıllardan Sonra’ isimli besteleri ile jüri karşısına çıktı.

KUSAV ONUR ÖDÜLÜ NÜKHET DURU’NUN 

Finalistlerin performanslarının ardından Türk pop müziğinin sevilen sanatçısı Nükhet Duru birbirinden güzel şarkılarını katılımcılar için seslendirdi. Nükhet Duru sesi, yorumu ve sahne performansı ile dinleyicilere muhteşem bir gece yaşattı. Konserin ardından Nükhet Duru’ya KUSAV Onur Ödülü, KUSAV Başkanı Levent Köylü tarafından verildi. KUSAV Başkanı Köylü, Altın Güvercin’i bu yıl da gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, “KUSAV Vakfı bu seneki onur ödülünü sevgili Nükhet Duru’ya verme kararı aldı. Bizim bu kararı alırken bazı kıstaslarımız var. İlki, mesleğe uzun yıllar büyük değer katmış olması ve bu değeri her geçen yıl aratarak sürdürmesi. İkincisi ise sanatçının kendinden sonra gelen nesillere örnek olması. En önemli kriterlerimiz arasındaysa cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkenin temellerine koyduğu hedefleri sürdürebilmesi, buna inanması ve bu yolda sanatını icra etmesi” diye konuştu.

BAYÜLGEN’İN ESPRİLERİ GECEYE RENK KATTI

24. Kuşadası Altın Güvercin Beste ve Müzik Yarışması’na final gecesini sunan ünlü televizyoncu Okan Bayülgen’in esprileri damga vurdu. Bayülgen’in jüri üyesi Ayhan Sicimoğlu ve Nükhet Duru’yla ilgili yaptığı espriler Altın Güvercin Amfi Tiyatro’yu dolduran katılımcıları kahkahaya boğdu. 

24. ALTIN GÜVERCİN’İN ‘SEVGİLİM’ BİRİNCİLİĞE KANAT ÇIRPTI

Büyük jürinin değerlendirmesine dijital oylamanın sonucunun da eklenmesiyle Altın Güvercin’i bestesi Suat Suna’ya ait olan  ‘Sevgilim’ isimli parça ile Hande Kodamanoğlu kazandı. Kodamanoğlu’na 100 bin liralık para ödülünü Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel ile Aydın Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Evrim Karakoz verdi.  Altın Güvercin Beste Yarışması’nda ikinciliği ve En İyi Yorumcu ödülünü, bestesi Merve Öner Demirci’ye ait olan ve Ezgi Gürbüz tarafından seslendirilen ‘Bir Yolu Olsa’ isimli beste layık görüldü. Gürbüz, Gümüş Güvercin ödülünü CHP Parti Meclisi Üyesi ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ile İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Berna Sukas’ın elinden alırken, En İyi Yorumcu ödülünü yarışmanın ana sponsoru olan Eviz Yapı’nın sahibi Şakir Eviz verdi. Yarışmada üçüncülüğü 2019 yılının birincisi olan Gökçe Özgül ‘Ölsek de Bitmez’ isimli bestesiyle kazandı. Özgül’e Bronz Güvercin ödülünü Ayhan Sicimoğlu verdi. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’de Yenilik Tabanlı Girişimcilik

İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, “Türkiye’de Yenilik Tabanlı Girişimcilik” isimli eseri kitapseverler ile buluşturdu. Ulusal ve uluslararası 21 farklı üniversite ve kurumdan 26 farklı yazarın desteğiyle hazırlanan eserde, Türkiye’nin özgün girişimcilik öyküsü teoriden kopmadan detaylı bir şekilde aktarılıyor

Türkiye’de Yenilik Tabanlı Girişimcilik” isimli kitap İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlandı. Türkiye’nin girişimcilik öyküsünü teoriden kopmadan detaylı bir şekilde aktaran eser İbrahim Semih Akçomak, Berna Beyhan, Dilek Çetindamar ve Vedat Sinan Tandoğan tarafından derlendi. Girişimcilik konusuna hakim akademisyenler, ilgili devlet kurumlarındaki uygulayıcılar, akademisyen uygulamacılar ve arayüz yapılardaki uygulamacılardan oluşan yazar tarafından hazırlanan 17 makalenin yer aldığı eser ile ulusal yazındaki boşluğun doldurulması amaçlanıyor. 

Eser, Türkiye’nin pek de anlatılmayan özgün girişimcilik öyküsünü kapsamlı bir şekilde ele alarak bir başucu kaynağı olarak öne çıkıyor. Türkiye özellikle son 10 yılda hem program çeşitliliği hem de ölçek olarak pek çok ülkeden ayrılan bir girişimciliği destekleme politikası yürütüyor. Türkiye’nin teknoloji ve yenilik politikasının temel taşı haline gelen “girişimcilik” kavramının, “yenilik tabanlı girişim” vurgusunun ve uygulanan politika sepetinin eleştirilecek yanları da bulunuyor. 

Zengin bir başucu kaynağı olarak öne çıkan kitap; “Türkiye’de Girişimcilik Ekosistemi”, “Kapasite ve İnsan Kaynağı”, “Teşvik, Fon, Finansman”, “Girişimcilik Ağ ve Arayüz Yapıları”, “Ulusal ve Uluslararası Pazarlara Erişim” olmak üzere toplam beş kısımdan oluşuyor. Eserde İbrahim Semih Akçomak, Berna Beyhan, Dilek Çetindamar, Vedat Sinan Tandoğan, Nilay Alüftekin Sakarya, Arsev Umur Aydınoğlu, Esra Aydoğdu, Merve Gül Barut, Derya Çağlar, Elif Çelik, Dilek Demirhan, Dilber Durna, Erkan Erdil, Derya Fındık Hadi, Tolga Göksidan, Elif Kalaycı, Esra E. Karadeniz, Kutlu Kazancı, Emek Barış Kepenek, Halime Kübra Koçak, Enver Hakan Konaç, Ayşe Kuyrukçu, Mehmet Emin Okutan, M. Teoman Pamukçu, Serdal Temel, Deniz Tunçalp’e ait makaleler yer alıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dünya sineması Altın Koza’da

28. Adana Altın Koza Film Festivali Dünya Sineması bölümünde bu yıl Berlin, Cannes ve Venedik film festivallerinde yarışmış iddialı ve seçkin 10 film yer alıyor. Günümüz sinemasının büyük ustalarının imzasını taşıyan filmlerin ağırlıkta bulunduğu seçkideki altı filmin

Türkiye prömiyeri Adana’da yapılacak.

 

Bunlardan ilki İranlı üstat Aşgar Farhadi’nin 2021 Cannes Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü kazanan yeni filmi Kahraman / Ghahreman”da kriz karşısında verdiğimiz tepkilerle insanlık hallerimizi irdeliyor. Borçlarını ödeyemeyen bir suçlu tesadüfen bulduğu altınlarla ne yapar sorusundan hareket ederek borçlarını kapatmak ile bulduğunu sahibine iade ederek kahraman olmanın dayanılmaz cazibesi arasında kalan karakterlerinin ahlaki bir çıkmazda debelenmesini anlatıyor. Bir Ayrılık” ve Satıcı” filmleriyle Yabancı Dilde En İyi Film dalında iki Oscar kazanan yönetmen sinemasının en güçlü yönünü ortaya çıkarıyor ve her trajedide gördüğü ahlaki çelişkiyi sergiliyor.

 

Bu çelişkiler üzerinden tansiyonu alabildiğine yükselttiğini bildiğimiz bir başka usta olan Paul Schader’ın merakla beklenen Kumarbaz / Card Counter”ı Adana Altın Koza Film Festivali Türkiye prömiyerleri arasında. Senaryosunu yazdığı kült film Taksi Şöförü”ndeki gibi gerilim doruktayken kefaret misali derin meselelere kafa yorduğu filmin yapımcısı kadim dostu Martin Scorsese. Eski asker yeni kumarbaz rolünde Oscar Isaac performansıyla adından hayli söz ettirdi. Kart saymadaki becerisi ve mesafeli halleriyle Amerika'nın muhtelif kumarhanelerini dolaşırken genç bir adamla (Tye Sheridan) karşılaşıyor ve karşılarına çıkan eski bir düşman nedeniyle Ebu Graib misali savaş suçlarına uzanan geçmişle yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Kefaret kadar bağışlamanın da önemli olduğu filmde Williem Dafoe gibi deneyimli ve Tiffany Haddish gibi yeni isimler de oynuyor.

 

Altın Palmiye sahibi Apichatpong Weerasethakul, “Memoria” ile Cannes’dan bu yıl da Jüri Ödülü ile döndü. Taylandlı usta yeni filminde klişe deyimle 'anlatılmaz yaşanır' denebilecek benzersiz bir sinema deneyimi vadediyor izleyicilere. Ünlü oyuncu Tilda Swinton'ın canlandırdığı İskoç kadının, Kolombiyadaki farklı mekânlarda duyduğu seslerin izinden gitmeye karar vermesiyle başlıyor her şey. Önce bu sesleri izleyici gibi dünya gözüyle anlamlandırmaya çalışsa da doğadan ve dolayısıyla ortak hafızadan kopuk, bütünü parçalara ayırarak kavramaya çalışmanın nafile çabasını idrak ediyor… Weerasethakul, izleyiciyi de kahraman misali kendini olağanüstü hassas ritim duygusuyla ilerleyen filme kaptırıyor.

 

 

Yönetmen François Ozon olunca babalarının felç geçirdiğini öğrenen iki kız kardeşin yaşadığı sorunları ve trajediyi katlanılabilir kılan bir mizahla izliyoruz.  Muzip yeteneğin yeni filmi Her Şey Yolunda / Tout s'est bien passé” aileye dair karmaşık ve mutsuz ilişkilerin, ölüm kalım meselelerinin ve gündelik işlerin hesabını incelikli bir senaryoyla kuran Ozon, şahane bir oyuncu kadrosu kurmuş: Olgunluk dönemindeki güzel Sophie Marceau, ölüm döşeğindeki baba rolünde deneyimli André Dussollier, mutsuz anne olarak göz kamaştırıcı Charlotte Rampling, İsviçreli kadın rolünde efsanevi Hanna Schygulla öne çıkıyor.

 

Sosyal medyadaki herhangi bir eleştiri hayatınızı karartabilir mi? Akabinde asılsız şekilde uluslararası bir fondan gelen parayı zimmetinize geçirdiğiniz suçlamasıyla karşılaşabilir misiniz? Rus sinemasının genç yeteneklerinden Aleksey German Jr. ifade özgürlüğüne dair karanlık mevzuları kara mizahla anlattığı “Ev Hapsi / Deli” adlı yeni filmiyle karşımızda. Bir üniversite profesörünün (usta Gürcü aktör Merab Ninidze) belediye başkanını yolsuzlukla suçlamasıyla başlayan olaylar, resmi makamların tepkisiyle büyüyor; günümüzde aydın ve sanatçıların iktidarla bitmeyen imtihanına bir örnek teşkil ediyor. Bir apartman dairesi içinde geçen film, özür dilemesi için baskı yapan ailesi ve dostlarına direnirken prensiplerini savunmaya çalışan profesörün izleyiciye hiç de uzak olmayan sıkışık hallerini sergiliyor.

 

Altın Koza’nın Türkiye prömiyerlerinden biri de İsrailli yönetmen Nadav Lapid’in imzasının taşıyan, bu yıl Cannes’da Jüri Ödülü kazanan Ahid'in Dizi / Haberech”. Lapid, her zaman olduğundan daha isyankâr ve öfkeli bir ruh halini yansıttığı filminde, ülkesindeki yaratıcı özgürlüğün sınırlarını tespit ediyor. İki yıl önce Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı kazandığı “Eşanlamlılar”da olduğu gibi varoluş meselesine de kafa yoran filminde, çöldeki bir yerleşime filmini sunmaya giden İsrailli bir sinemacıyı takip ediyor. Karşılaştığı Kültür Bakanlığı görevlisiyle yaşadıkları ve ülkenin idealleri ile çatışan yaratıcılığı sorgulayan yönetmenin bizzat söylediği üzere sansürün muhtelif yüzleri var: “İsrail'de sinemacıları Rusya'da olduğu gibi hapse atmazlar. 'Bu kadar politika yeter, aile meselelerini konuşalım,’ derler”.

 

Kızların belirli bir yaştan sonra saçlarını erkek çocuğu gibi kestikleri, ancak kendi aralarında kadın elbiseleri giyebildikleri ve tehlike anında kazdıkları yere sakladıkları Meksika dağlarındaki bir yerleşim bölgesindeyiz. Belgeselci kadın yönetmen Tatiana Huezo'nun bu yıl Cannes'da büyük övgü toplayan ilk uzun metrajlı filmi Yangın Gecesi /Noche de fuego”, Jennifer Clement'in 2014 tarihli romanından uyarlanmış.

 

Cannes Film Festivali Belirli Bir Bakış bölümünün büyük ödülünü kazanarak, Kafkasya sinemasının son yıllardaki tırmanışına bir kez daha dikkat çeken Yumrukları Gevşetmek / Razzhimaya Kulaki” Altın Koza’nın kaçırılmayacak filmleri arasında yer alıyor. Kuzey Osetya'daki isli puslu bir sanayi kasabasında geçen filmde yetenekli yönetmen Kira Kovalenko, ataerkil düzenden kaçmaya çalışan bir genç kızın çırpınışlarını gereksiz duygusal çalkantılara girmeden mesafeli bir incelikle aktarıyor.

 

Hafiza Kutusu / Memory Box”, 1980lerde Beyrutta bir arkadaşa emanet edilen kutunun günümüz Montreal'ine ulaşmasıyla başlıyor. Bu yıl Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışan film, hatırlamanın doğası ve kişisel tarih üzerine duygusal olduğu kadar ufuk açıcı bir deneyim. Özellikle hafıza üstüne filmleriyle tanınan usta yönetmenler Joana Hadjithomas ve Khalil Joreige, Beyrut iç savaşı döneminden günceler, kaset ve fotoğraflar eşliğinde seyirciyi de bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. 

 

Altın Koza okul çağındaki izleyicileri de unutmadı. Japon canlandırma sinemasının büyük ustası Hayao Miyazaki’den bayrağı devralan Gozo Miyazaki’nin Earwigin Sihirli Şarkısı / Âya to majo”adlı filmi programın Türkiye prömiyerleri arasında yer alıyor. Efsane Japon animasyon kurumu Studio Ghibli'den gelen, fantastik bir alemde geçen bu filmin karakterleri dünyalar tatlısı, zeki bir yetim kız, koruyucu anne kılığında bir cadı ve yegane kurtarıcı olarak konuşan bir kedi!

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Soft Analog konserlerinde dans dolu bir akşam yaşatıyor

Alternatif müziğin yükselen yeni sesi Soft Analog’un İstanbul ve Ankara’da verdiği konserler coşkuyla geçiyor.

 

Zamanın ruhunu yakalayan müzik tarzları ile kısa zamanda dikkatleri üzerine çeken Ankaralı müzik grubu Soft Analog, konserlerdeki performansıyla müzik ziyafeti veriyor. Yakın zamanda Park’ta Rock etkinliği kapsamında İstanbul Küçükçiftlik Park’ta sahne alan grup, şarkılarıyla müzikseverlere keyfili dakikalar yaşattı. İstanbul’da on binleri ağırlayan açıkhava konserlerinin en büyük mekanlarından olan Küçükçiftlik Park’ta Büyük ev Abluka’da ile aynı sahneyi paylaşan Soft Analog, parçalarını İstanbullar için seslendirdi. 

 

Gittiği her şehirde yaptığı müzikle farkını hissettiren Soft Analog, gençliğin ruhunu müzikle yakalıyor. Ankara’da da verdiği konserlerle hızla tanınan ikili, kendi şehirlerinde kısa zamanda kitlesini oluşturdu. 

 

28 Eylül’de Ankara 6:45’te Soft Analog Konseri

 

Canlı performanslarıyla seyirciye farklı bir deneyim yaşatan Soft Analog, parçalarında modern hayatın yarattığı duyguları ve tınıları kullanıyor. Yeni çıkardığı “Arasında Dünyanın” EP’sini canlı performanslarında seslendiren Soft Analog, sevenlerinin eşlik ettiği şarkılarıyla konserlerine gelenlere keyifli geceler yaşatıyor. Ayrıca sürpriz bir cover parça ve sahne şovu ile herkesi dans ettirmeyi başarıyor.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kuşak Araştırmacısı Evrim Kuran’ın yeni kitabı

Türkiye’de yaptığı kuşak araştırmalarıyla dikkat çeken ve bu konuda ilklere imza atan Evrim Kuran yeni kitabı Onlar Göçtü Buradan’da Türkiye’nin yeni göç neslini anlatıyor. “Onlar göçtü Buradan” hem yurtdışına yerleşmeyi aklından geçirenler hem de Türkiye’nin yurt dışına verdiği göç olgusunu anlamlandırmak isteyenler için bir başvuru kitabı niteliği taşıyor.

Evrim Kuran, Türkiye’nin her köşesinden 118 ülke, 728 kente dağılmış 3.253 göçmenle görüşerek yaptığı araştırmanın sonuçlarını anlattığı ve yorumladığı kitabında, son yıllarda tarihin en büyük beyin göçünün nedenleri ve sonuçlarını akıcı bir anlatımla gözler önüne seriyor.

Araştırmacı-Yazar Evrim Kuran yeni kitabı hakkında şunları söyledi: “Bugünün Türkiye’sinde yeni nesil bir göç hareketi yaşanıyor. Yalnızca geçtiğimiz beş yılda, çoğunluğu yükseköğrenim görmüş genç kuşaktan on binlerce kişi yurt dışına yerleşme kararı aldı. Onları tanıyorsunuz, peki sonra onlara ne oldu, biliyor musunuz?  Ya gittikten sonrası? Aradıklarını bulabildiler mi, dönmeyi düşünüyorlar mı, neleri özlediler, neleri hiç özlemediler? Sorularının arkasından gittiğimiz bir araştırma yapmaya karar verdim.  Bir göçmen ve bir jenerasyon araştırmacısı olarak çıktığım bu yolculukta yüzlerce farklı hikâyeyi doğrudan dinleme fırsatım oldu. Bulguların göçmen dostlarıma yalnız olmadıklarını hatırlatmasını, göçmeyi düşünenleri yargılar ya da yorumlarla değil gerçeklerle buluşturmasını ve en önemlisi de kural koyucuların ülkenin kıymetlerinin ülkede kalmalarını kolaylaştırıcı tedbirler almasını sağlamasını dilerim.”

Geniş bir alanda gerçekleştirilen titiz bir araştırmanın sonuçlarından yola çıkarak hazırlanan ve Mundi Yayınevi’nden çıkan kitap, tüm kitapçılarda ve online satış sitelerinde yerini aldı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Eylül akşamları fuar konserleriyle büyüledi

İzmir Enternasyonal Fuarı bu yıl sona yaklaşırken, 90’ıncı yaşın verdiği güçle geleneği gelecekle buluşturdu. Behçet Uz’un mirası fuar, “90 Yıldır Birlikte Kutluyoruz, Geleceği İzmir’de Birlikte Kuruyoruz” sloganları ile ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşattı. 

 

İzmirliler, Eylül akşamlarında keyif dolu anlar yaşamak için fuar konserlerinde buluştu. Uzun yıllardır fuarın vazgeçilmezi olan Çim Konserleri’nde günün yorgunluğunu atan ziyaretçiler, Mogambo Geceleri’nde ise nostaljik ve modern müziklerden oluşan karma seçkilerde doyasıya eğlendi. İzmir’de Eylül akşamları, fuar konserleri ile özlenen günlerine kavuştu. 

 

İzmir Enternasyonal Fuarı on gün boyunca kültür, sanat, teknoloji, ticaret, spor ve kültürel değerlerin merkezi oldu. Cumhuriyetin fuarı, 90’ıncı yılında geleneği gelecek ile buluşturdu. On binlerin akın ettiği fuar geceleri, Çim ve Mogambo konserleri ile sonlandı. 4 Eylül’de başlayan konserlerde Çim sahnesi sırasıyla; Şevval Sam’ı, Gazapizm’i, Cem Adrian’ı, Tan Taşçı’yı, Duman’ı, Hakan Altunu konuk ederken; İrem Derici’yi ve Mehmet Erdem’i de Migros sponsorluğunda sevenleriyle buluşturdu. Çim Konserleri’nin kapanışı, 12 Eylül Pazar akşamı Simge Sağın ile yapılacak.  

İzmir Fuarı’nın nostaljik sahnelerinden olan Mogambo’da ise sırasıyla; Fatih Erkoç, Yaşar, Ayhan Sicimoğlu, Bülent Ortaçgil, Nükhet Duru ve Ceylan Ertem yer aldı. Her gece Müzikallerden Seçmeler isimli gösterisi ile Volkan Severcan ve ekibiyle ziyaretçileri geçmişe götüren Mogambo’nun 11 Eylül 2021 Cumartesi günkü konuğu ise Sena Şener oldu. Müzikseverler, hem fuarın özlenen gazino günlerini andı; hem de konserlerin coşkusunu doyasıya çıkardı. 

Nükhet Duru: “İzmir’de doğmadım ama İzmir’de mutlu oldum, kendimi buldum”

Fuara en son 2018 yılında Atatürk Açıkhava Sahnesi’ndeki müzikalinde çıkan Nükhet Duru, uzun zaman sonra fuarda ve İzmir seyircisi ile buluşuyor olmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirdi. Ünlü sanatçı, 90’ıncı yılında geleneği geleceğe taşıyan İzmir Fuarı için şunları dile getirdi: 

 

“Gençler cıvıl cıvıl, her biri fuar sokaklarında şen şakrak dolaşıyor. Tıpkı eski fuar günlerindeki gibi. Bu beni çok mutlu etti. Bizim Mogambo’da ve Kübana’da yaşanmış öylesine güzel gecelerimiz var ki… Eğlenceyi en kaliteli algılayan seyirci, İzmir seyircisidir. Yani hem eğlenir hem sahnedekini eğlendirir. O ruhu çok iyi taşır. Bu yüzden de bu gece çok mutluyum. Biraz önce Huysuz Virjin’in de şarkısını söylediler. Duygularım çok yoğun. İzmir benim kalem, yuvam… İlk senemde, Ömür Göksel ile birlikte Kübana’da Kanat Gür orkestrası önünde fuarda şarkı söylüyordum. Her gece sahneye çıkardık o dönem.  15 yaşındaydım. Programım bitti ve seyircilerin beni sormaya başladığını öğrendim. İstanbul’a gittim, geri döndürdüler beni İzmir’e. Bu sebeple İzmir ile muhabbetim çok sıcak. İzmir’de doğmadım ama İzmir’de mutlu oldum, kendimi buldum”. 

Yaşar: “Fuar bize eski günleri anımsattı”

Sevenleri ile uzun bir aranın ardından Mogambo gecelerinde buluşan Yaşar, “Atatürk’ün önderliğinde başlamış fuarın bu özel yılında fuarda bulunmaktan gurur duydum. İzmir’de olmayı zaten her zaman çok severim. İzmir seyircisi ile her zaman çok iyi bir bağımız var. Burada olmaktan hem mutluyum, hem de onur duydum. Eskiyi özlediğimiz şu günlerde fuarın bize eski günleri anımsattığını düşünüyorum. O günlerin sıcaklığı bu yılki fuara yansıtılmış. Pandemi sonrası biz çok hızlı bir şekilde giriş yaptık. Ufak tefek bir özlem değildi bizimkisi, talepler de o yöndeydi. Eylül ayı başından beri hiç çalışmadığımız, gitmediğimiz kadar çok yere gittik. Bu da o özlemin bir göstergesi. Ayrıca birbirimizle bir araya gelmenin tekrar fuarı canlandırdığını, bizi değerlerimize bağladığını düşünüyorum. Çocukluk ve gençlik yıllarımdan hatırladığım kadarıyla fuarda çıkmak için sanatçılar kulis yapardı. En büyük solistler, onun alt kadroları hepsi fuarda yer alırdı. Büyüklerimize rastladığımız zaman, fuardan hep özlemle bahsediyorlar. Biz de o ruhu yakalayıp tekrar canlandırmaya çalışıyoruz. Bu özel yılında fuarın çabamıza büyük bir destek sağladığını düşünüyorum” dedi. 

 

Severcan: Bebek arabasından Mogambo sahnesine

Fuar boyunca Mogambo sahnesinde her gece seyircilerine nostalji dolu geceler yaşatan Volkan Severcan ise, “Benim burada,  Mogambo’da, bebek arabasında uyurken Nigar Uluerer ile fotoğrafım var. Şu an 56 yaşındayım. Yani, 55 yıl önce aynı alanda çekilmiş bir fotoğraftan söz ediyorum. Fuarın benim için çok başka bir tarafı var. Doğma büyüme İzmirliyim. Fuarın böyle eskisi gibi kokular vermesine bayılıyorum. Çok özel bir ilgi var bu sene. Kim bilir benim gibi kaç kişi var böyle. Fuar zamanı İstanbul’daki sanatçılarının hepsi istisnasız ara verirdi gösterilerine. İzmir, İstanbul’u gölgede bırakırdı. Bütün tiyatrolar, sanatçıların hepsi buraya geliyordu. Eskiden bambaşka bir dünyaydı. Sokağa çıktığınız zaman her tarafta sanatçı görüyordunuz. İnsanların bu sanatçıları canlı kanlı görebildiği tek yer İzmir Fuarı’ydı. Dünyada eşi benzeri olmayan bir karnavaldı. Fuarı düzenleyen kadronun çok muhteşem ve ileri görüşlü olduğunu düşünüyorum. Destekler ve farklı operasyonlarla pandemiyi de tamamen atlattıktan sonra fuar eski günlerinden daha güzel olacak” şeklinde konuştu. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

KKTC’de müze şöleni!

Kıbrıs Modern Sanat Müzesi, Kıbrıs Araba Müzesi, GÜNSEL Sanat Müzesi, Surlariçi Şehir Müzesi ile Herbaryum ve Doğa Tarihi Müzesi 14 Eylül Salı günü ziyarete açılacak. Pazartesi hariç haftanın 6 günü ziyaret edilebilecek tüm müzeler, KKTC vatandaşlarına ücretsiz olacak.

Kuzey Kıbrıs'ın kültür sanat hayatına büyük bir zenginlik katan Yakın Doğu Oluşumu müzeleri yeniden ziyaretçileri ile buluşuyor. Yakın Doğu Üniversitesi kampüsü müzeler bölgesinde bulunan Kıbrıs Modern Sanat Müzesi, Kıbrıs Araba Müzesi, Kıbrıs Herbaryum ve Doğa Tarihi Müzesi ile Lefkoşa’da Girne Kapısı’nda yer alan Surlariçi Şehir Müzesi ve Lefkoşa Dereboyu'nda bulunan GÜNSEL Sanat Müzesi 14 Eylül Salı günü halkın ziyaretine açılacak.

Tüm müzeler, haftanın 6 günü ziyarete açık olacak

Pazartesi günleri hariç haftanın 6 günü ziyarete açık olacak müzelere girişler sabah saat 10’da başlayacak. Son ziyaretçilerini saat 16.00’da kabul edecek müzeler, saat 17.00’ye kadar açık olacak. Hafta sonları da ziyarete açık olacak müzelere, bütün KKTC vatandaşları ücretsiz giriş yapabilecek. Müzeleri ayrıca Yakın Doğu Oluşumu okullarında eğitim alan tüm öğrenciler ve Oluşum kurumlarında çalışan herkes ücretsiz gezebilecek. Ayrıca yurtdışından gelerek KKTC’de herhangi bir eğitim kurumunda eğitim gören tüm öğrenciler de müzelere yüzde 50 indirimli giriş yapabilecek. KKTC’de turist olarak bulunan 18 yaş altındakiler de müzeleri yine yüzde 50 indirimli gezebilecek. Yakın Doğu Üniversitesi kampüsünde yer alan Kıbrıs Modern Sanat Müzesi, Kıbrıs Araba Müzesi ile Kıbrıs Herbaryum ve Doğa Tarihi Müzesi tek biletle gezilebilecekken, Dereboyu'nda bulunan GÜNSEL Sanat Müzesi ise herkese ücretsiz olacak. 

Sanat ve tarihin buluşma noktası: Surlariçi Şehir Müzesi

Lefkoşa’nın tarihi bölgesi Surlariçi’nde ziyaretçilerini bekleyen Surlariçi Şehir Müzesi, Kıbrıs kültür ve tarihini bugüne taşıyan önemli koleksiyonlara ev sahipliği yaparken diğer yandan birbirinden değerli çağdaş sanat eserlerini de sanatseverlerle buluşturuyor. Her katında farklı bir tarz ve döneme ait eserlerin sergilendiği Surlariçi Şehir Müzesi’nde; oyuncak araba koleksiyonu, kılıç ve bıçak örnekleri, Kıbrıs Türk kültürünün simge isimlerinin hiperrealist silikon heykellerinin de yer aldığı 70’in üzerinde heykel, resimler, denizcilik tarihi ile ilgili objeler ve Karagöz suretleri yer alıyor. Müzede aynı zamanda, berat, ferman, Lefkoşa’ya ait kadı sicilleri, 17’inci yüzyıldan kalma halı gibi Osmanlı dönemi eserleri sergileniyor.

Ülkemizin yerli ve milli otomobili “GÜNSEL” adına kurulan, Dereboyu’nda “GÜNSEL Tanıtım Ofisi” ile aynı mekanı paylaşan Günsel Sanat Müzesi de sanatı kent merkezine taşıyan müzelerden biri olarak dikkat çekiyor. Günsel Sanat Müzesi’nde yağlı boya ve akrilik resimler, özgün baskı, gravür, linolyum, serigrafi, litografi, ağaç baskı resimler ayrıca heykel ve seramik eserler yer alıyor.

Türk dünyasından modern sanat eserleri sizleri bekliyor

13 Eylül'de kapılarını yeniden açacak müzelerden Kıbrıs Modern Sanat Müzesi de açıldığı günden beri birçok farklı ülkeden sanatçının eserlerine ev sahipliği yapıyor. Yakın Doğu Üniversitesi kampüsünde bulunan müzede, akrilik, yağlı boya, sprey boya, airbrush, karışık teknik ile çizim tekniklerinden oluşan tablolar ve resimlerin yer alıyor. Ayrıca müzede, ahşap-tahta oyma, mermer-seramik heykel, kil şekillendirme, metal heykel ve el yapımı av bıçağı yapım aşamaları da sergileniyor.

Dünden bugüne otomobiller

Yakın Doğu Üniversitesi kampüsünde yer alan, ülkenin tek klasik otomobil müzesi olan Kıbrıs Araba Müzesi ise sahip olduğu zengin koleksiyonunu ile modern dünyanın gelişimini ve otomobillerin tarihi gelişimini gözler önüne seriyor. 150’ün üzerinde otomobilin sergilendiği Kıbrıs Araba Müzesi’nin sahip olduğu en eski araç olan 1899 model Crest Mobile, aynı zamanda ve dünyada tek olma özelliğine de sahip.

Kıbrıs'ın 250 milyon yıllık tarihi

20 yılı aşkın bir süre devam eden bilimsel araştırmalar sonucunda oluşturulan Herbaryum ve Doğa Tarihi Müzesi ise tarihi 250 milyon yıl öncesine kadar giden Kıbrıs'ın jeolojik materyallerinin yanı sıra 20 binden fazla bitki ve canlı örneği ile ziyaretçilerini bekliyor. Kıbrıs'ta bulunan 1500-1600 arası bitki türünün 11 bin farklı çeşit örneğinin sergilendiği müzede, Kıbrıs'a özgü 140 çeşit bitki türü sergileniyor.

Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi binasında bulunan müzede; 3 farklı gruba ait 106 çeşit mantar grubu, 250 su yosunu, 23 sürüngen canlı türü örneği, farklı taksonomik takımlara ait olan böcek koleksiyonları ile Beşparmak sıradağlarının 250 milyon yıllık kireç taşları ve 220 milyonluk fosilleşmiş ağaçlarından örnekler de yer alıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sinema’da yeni sezon başlıyor

İstanbul Modern Sinema yeni sezona Aşk Yeniden adlı programla giriyor. 16-30 Eylül tarihleri arasında müzenin web sitesi üzerinden erişime sunulan filmler ücretsiz izlenebiliyor

İstanbul Modern Sinema, Türk Tuborg A.Ş’nin katkılarıyla hazırladığı çevrimiçi ve ücretsiz programlarına 16 Eylül’de başlıyor. Aşk Yeniden adlı programda aşkın hallerine odaklanan ve yedi filmden oluşan bir seçki sinemaseverleri bekliyor.Aşk Yeniden programında insanlık tarihi boyunca üzerinde en çok düşünülmüş, konuşulmuş, yazılmış konuların başında gelen aşkın dinamiklerini inceleyen, yoğunluğu ve karmaşıklığı üzerine son bir yıl içinde çekilen filmler yer alıyor.

Seçkide ilk kez Venedik Film Festivali’nde görücüye çıkan ve Pedro Almódovar’ın İngilizce çektiği ilk filmi İnsan Sesi’nde Tilda Swinton rol alıyor. Maria Schrader imzalı Tam Sana Göreyim romantik komedi türünde, insan ve robot ilişkisi üzerine düşündürüyor. Türkiye’de ilk kez gösterilecek, Rus yönetmen Philipp Yuryev’in ilk filmi Balina Avcısı da seçkinin öne çıkan filmleri arasında yer alıyor.

 

Ücretsiz ve çevrimiçi 

İstanbul Modern’in web sitesi üzerinden erişime sunulan filmler, gösterim programında belirtilen tarih-saat aralıklarında yayında kalıyor.

 

Aşk Yeniden Programı

 

TAM SANA GÖREYİM, 2021

Yönetmen: Maria Schrader

Oyuncular: Maren Eggert, Dan Stevens, Sandra Hüller

Algoritma yüklü dünyamızdan çağdaş bir aşk hikâyesi: özel hayatında çok da mutlu olmayan arkeolog Alma bir bilim projesinde denek olmayı kabul eder: 17 milyon insanın datası ve ileri zekâ teknolojisiyle “hayatının erkeği” olarak tasarlanmış android Tom ile üç hafta birlikte olması gerekmektedir. Film boyunca Alma ile birlikte “sipariş verdiğin algoritma sevgilin gerçekten de mükemmel olursa ne yaparız?”ı sorgularız. Romantik komedi türünde, insan ve robot ilişkisi üzerine düşündüren bu filmin başrolünde yer alan Maren Eggert, Berlinale’de “En İyi Oyuncu” ödülünü kazandı. 

 

SUSMAYAN KÖPEK, 2021

Yönetmen: Ana Katz

Oyuncular: Raquel Bank, Daniel Katz, Valeria Lois

Arjantinli yönetmen Ana Katz’ın bu yıl Sundance Film Festivali’nde dünya prömiyerini yaptığı filmin kahramanları 30 yaşlarındaki Sebastian ve onun evde olmadığı zamanlar sürekli ağlayan hayatta en sevdiği şey olan köpeği. Günümüzün tekinsiz ruhunu yakalayan filmde dünya halkının sağlığını tehdit eden bir felaket olur. Siyah beyaz çekilmiş film karakterinin çalkantılı hayatından kesitleri kısa öyküler şeklinde anlatır. Susmayan sevimli bir köpekten başlayıp pandemiye uzanan bu bilimkurgu filminde insani kırılganlıklar hem çok özel hem de evrenseldir ve film hayatın kendisi gibi şaşırtmayı başarır. 

 

İNSAN SESİ, 2020

Yönetmen: Pedro Almodóvar

Oyuncular: Tilda Swinton, Agustín Almodóvar, Miguel Almodóvar

Pedro Almodóvar İngilizce çektiği bu ilk filmini, Jean Cocteau’nun 1930 yılında yazdığı tek oyuncuyla tek mekânda geçen oyunundan uyarladı. Başrolde tüm filmi baştan sona sürükleyen Tilda Swinton var. Sevgilisi tarafından yeni terk edilen bir kadının bir balta satın almasıyla başlayan hikâye onun ev içinde değişen duygusal hallerini yansıtıyor. Swinton’ın ekrandaki mıknatıs gibi varlığı, filmin Almodóvar’ın parlak renkler ve pop eşyalarla yarattığı görsel plastiğiyle buluşunca ortaya 30 dakikalık konsantre bir şaheser çıkıyor. Günümüzün tecrit hissini de çağrıştıran film ilk kez Venedik Film Festivali’nde görücüye çıkmıştı.

 

SUPERNOVA, 2020

Yönetmen: Harry Macqueen

Oyuncular: Colin Firth, Stanley Tucci, Pippa Haywood

Adını enerjisi biten büyük yıldızların şiddetle patlaması olayından alan filmin merkezinde uzun zamandır birlikte olan biri yazar, diğeri müzisyen Tusker ve Sam’in ilişkileri vardır. Film onların karavanlarıyla belki de son kez çıkacakları seyahati takip eder. Tusker demansı yüzünden her şeyi unutmaktan, yazamamaktan korkmaktadır, Sam ise bu durumla baş edememekten. Süpernova’nın en büyük gücü Colin Firth and Stanley Tucci’nin arasındaki kırılgan ve tatlı kimyadan geliyor. Aşk ve ölümle ilgili korkularıyla yüzleşen bir çiftten sahici ve dokunaklı bir aşk portresi.

 

BALİNA AVCISI, 2020

Yönetmen: Philipp Yuryev

Oyuncular: Vladimir Onokhov, Kristina Asmus, Vladimir Lyubimtsev

Rus yönetmenin bu ilk filminde Çukçi adasında dedesiyle yaşayan genç balina avcısı Lyoshka arkadaşıyla internette dolaşırken webcam modelliği yapan “HollySweet999” rumuzlu kızın sitesini keşfeder. Sorduğu ilk soru “o da bizi görüyor mu?”dur. Film Lyoshka’nın bu sorunun cevabını almak üzere, tutulduğu bu sarışın kızın peşinden Amerika’ya uzanan yolculuğunu izler. İnternet gittiği her yere başka bir hayatın özlemini de getirmektedir. Kendine özgü zaman ve mekân hissinde akan, Yupik halkının etnografik özelliklerini yansıtan atmosferik, yalın bir kendini keşif hikâyesi. 

 

MUTLULUK, 2020

Yönetmen: Bruno Merle

Oyuncular: Rita Merle, Pio Marmaï, Camille Rutherford

11 yaşındaki Tommy ile anne babası, reklamlardaki “normal” ve “mutlu” ailelere benzemezler. Kaldı ki araba çalan, uyuşturucu geçmişi olan, şakacı babası Tim’e göre normal insanlardan sakınmak gerekir çünkü onlar daima bir şeyler saklar. Artık şen şakrak yaz günleri bitmiştir. Tommy için okula başlamak, dersin ilk gününü kaçırmamak önemlidir. Adını İtalyan çift Al Bano ve Romina Power'ı ünlü eden parçadan alan Felicità (Mutluluk) sıradışı bu ailenin sıcak ve hareketli serüvenini anlatırken kara mizahıyla izleyeni ağlatma ile güldürme arasında ortada bırakıyor. 

 

AŞK, BÜYÜ VS., 2019

Yönetmen: Ümit Ünal

Oyuncular: Ece Dizdar, Selen Uçer, Ayşenil Şamlıoğlu, Uygar Özçelik

Film, Reyhan ile Eren’in arasında bir adada başlayıp 20 yıl sonra yine aynı adada hesabı görülen bir aşk hikayesi. Eren adanın nüfuzlu ailelerinden zengin bir milletvekilinin kızı, Reyhan ise evdeki bekçinin kızıdır. Ünal’ın 12 günde Büyükada’da çektiği film geçirgen oyunculukları, iyi diyalogları ve serbest dolaşan kamerasıyla zengin-fakir perspektifi üzerinden eşcinsel bir aşkı ve bu aşktaki büyünün sahiciliğine inandırıyor. İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu (Selen Uçer & Ece Dizdar) ve En İyi Senaryo ödüllerini alan filmde “aşk sınır tanımıyor”.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Altın Koza Heyecanı Başladı

13-19 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 28. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, zengin bir programla bugün sinemaseverlerle buluşuyor.

Bugün başlayan festival, ülkemizde yaşanan yangın ve sel felaketlerine neden olan doğa katliamına son vermek, çevreye ve doğaya karşı daha duyarlı olmak adına bu yıl “Doğa” temasıyla gerçekleşiyor.

Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar’ın başkanlığında düzenlenen festival, Atatürk Anıtı’na çelenk koyması ile başlayacak. Başkan Zeydan Karalar’ın, Festival Yürütme Kurulu ve Adana halkı ile çelenk koyması sonrası festival programı; gün boyu devam edecek uzun metraj film gösterimleri, gondolda açık hava film gösterimleri,   ‘’Çukurova’dan Beyazperdeye Film Afişleri Sergisi’’, Işıl Özgentürk moderatörlüğünde ‘’Kısa Film Atölyesi’’ ile devam edecek. 

ORHAN KEMAL EMEK ÖDÜLLERİ 

SEVİN OKYAY İLE ERTUNÇ ŞENKAY’A BU AKŞAM TAKDİM EDİLİYOR

28. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, ‘’Açılış ve Orhan Kemal Emek Ödülleri’’ töreninde ‘’Orhan Kemal Ödülleri’’ni bu yıl;  Türk Sineması’na katkılarından dolayı Sevin Okyay ve Ertunç Şenkay’a veriyor. Sevin Okyay ve Ertunç Şenkay’a ödülleri bu akşam gerçekleştirilecek açılış gecesinde verilecek. Tören, sanatçı Birsen Tezer’in konseriyle son bulacak.

SİNEMADA YAŞAR KEMAL

Festival, Yaşar Kemal Vakfı ile birlikte “Çukurova’dan Dünyaya Açılan Pencere” temasıyla, adı Çukurova ve Toroslar ile özdeşleşmiş hemşerisi Yaşar Kemal’i bu yıl “ Yaşar Kemal ile Çukurova’da Dünden Yarına”   başlığı altında bir dizi etkinlikle anıyor.  Etkinliklerin ilki “Sinemada Yaşar Kemal” olacak. 14 Eylül’de Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda gerçekleştirilecek ‘’Sinemada Yaşar Kemal’’ söyleşisi Mazlum Vesek moderatörlüğünde, Nebil Özgentürk’ün ‘’Yaşar Kemal’’ belgeseli ile başlayacak.  Lale Mansur, Doç. Dr. Aydın Çam, Prof. Dr. Cihan Erdönmez ve Nebil Özgentürk’ün konuşmacı olarak katılacağı söyleşiye, Türkan Şoray, Zülfü Livaneli, Arif Keskiner, Selim İleri online olarak katılacak.

 

ALTIN KOZA İÇİN YARIŞACAKLAR

Başkanlığını Tilbe Saran’ın yapacağı, oyuncu Güven Kıraç, müzisyen Feridun Düzağaç, yönetmen Kıvanç Sezer, görüntü yönetmeni Meryem Yavuz, yazar Seray Şahiner ve sinema yazarı Şenay Aydemir’in jüri koltuğunda oturacağı festivalde Altın Koza için yarışacak filmler ise;  Nisan Dağ’ın “Bir Nefes Daha”, Barış Sarhan’ın “Cemil Şov”,   Hakkı Kurtuluş ve Melik Saraçoğlu’nun “Dermansız”,  Erdal Rahmi Hanay’ın “Fuad”,  Sinan Sertel’in “İçimdeki Kahraman”, Erkan Tahhuşoğlu’nun “Koridor”,  Muhammet Çakıral’ın  “Lacivert Gece”,  Tufan Taştan’ın  “Sen Ben Lenin”, Ahmet Necdet Çupur’un  “Yaramaz Çocuklar”,  Mehmet Ali Konar’ın  “Zin ve Ali’nin Hikayesi.”  

GENCO ERKAL’IN ONLINE KATILIMIYLA ‘’GENCO’’ BELGESELİ 

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Uluslararası Kısa Film Yarışması, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması ve Adana Kısa Film Yarışması kategorilerinin yanı sıra;   Adana Sinema Mirası ve Sinema Sektörü Çalıştayı, Adana Sinema Tarihi Sergisi,  Genco Erkal’ın online, Tilbe Saran’ın konuşmacı olarak katılacağı ‘’Genco’’ belgeselinin gösterimi gerçekleştirilecek.

FESTİVALDE NE VAR?

 Festivalde ayrıca;  Yılmaz Güney’in Endişe filminin özel gösterimi, ödüllü yönetmen İlker Savaşkurt’un AKİS filminin Türkiye’deki ilk gösterimi,  Adana Sinema Tarihinin ve Seyir Deneyiminin Somut Olmayan Kültürel Miras Bağlamında Değerlendirilmesi Çalıştayı, Dünden Bugüne Adana Sinemaları ve Adana’da Sinemaya Gitmek konulu fotoğraf sergisi,  Menderes Samancılar’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilecek olan, Suavi,  Nilüfer Akbal, Vedat Yıldırım (Kardeş Türküler),Cahit Berkay, Mazlum Çimen, Nebil Özgentürk’ün konuşmacı olacağı “Anadolu’nun Müzik Kültürleri Hazinesi “Hasan Saltık” söyleşisi ve belgesel gösterimi, Işıl Özgentürk’ün moderatörlüğünde Kısa Film Atölyesi, Ceylan Ertem konseri, Esin Küçüktepepınar’ın moderatörlüğünde Sinemada-Ekranda Kadına Fiziksel ve Psikolojik Yaptırımlar’ın konu alınacağı panel, Altın Koza Kent Forumu, Kıvanç Türkgeldi’nin moderatörlüğünde Dijital Platformlar ve Sinema Paneli, dünya sinemalarından örnekler ve özel gösterim bölümleri de yer alıyor.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgenin ışığında, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun ‘’Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi’’ esaslarını gözeten bir düzenlemeyle, fiziksel mesafenin korunabildiği, etkili hijyen ve dezenfekte işlemlerinin yapılacağı ortamda gerçekleştirilecek festivalin Yürütme Kurulu Başkanlığını oyuncu Menderes Samancılar üstlenirken, kurulda Nebil Özgentürk, İsmail Timuçin, Hüseyin Orhan ve Gökhan Mutlay yer alıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kadıköylü Sanatçılar Yüksek Sese Dikkat Çekti

Kadıköylü sanatçıların gürültü kirliliğine karşı farkındalık oluşturmak için Kadıköy’ün birçok noktasında sergilediği sahne performansı bu hafta da Osmanağa’da gerçekleşti.

Kadıköy Belediyesi’nin ilçede artan gürültü kirliliğine karşı geçen hafta başlattığı farkındalık projesi bu hafta Kadıköylü sanatçıların sergilediği pandomim gösterisiyle Osmanağa’da gerçekleşti. Proje, yaklaşık 16 milyon nüfuslu İstanbul’da eğlence hayatını Kadıköy’ün birkaç semtine sıkıştıran politikların etkilerini azaltmak ve oluşan gürültü kirliliğine karşı farkındalık oluşturmak amacıyla geliştirildi.

Küresel salgında yeni normale geçişle birlikte sokaklar ve açık alanlar da eğlence için daha cazip hale gelmiş ve beraberinde gürültü kirliliğini getirmişti. Kadıköy Belediyesi de, geçtiğimiz hafta bu konuyla ilgili mahalle muhtarları, esnaf dernekleri, mahalleliler ve Kadıköylü performans sanatçılarıyla bir araya gelerek “Kadıköy Hepimizin” temasıyla bir proje geliştirdi. Projede gürültü kirliliğine karşı yasaklamalardan ziyade empati ile farkındalık oluşturulması ve mahalle dışından gelen ziyaretçilerin mahalle sakinleriyle uyum içerisinde yaşayabildiği bir semt olması amaçlanıyor.

 Performanslarıyla, yaşam kültürüne dikkat çekmeye çalışan sanatçılar dört farklı noktada dört ayrı performans sergiledi. Sanatçılar, mahalle sakinlerinin sesi oldu ve izleyenlere şu mesajı verdi: “Bizler, yani ders çalışmak zorunda olan öğrenciler, bebeğini uyutmaya çalışan anne – babalar, ertesi gün işe gitmek zorunda olan komşularınız olarak, siz eğlenirken bizlerin de gürültüsüz bir semtte yaşama hakkımıza saygı duymanızı bekliyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı