‘Resimli Tınılar’ Karşıyaka’da yankılandı

Kültür ve sanat kenti Karşıyaka, ‘KODA Yaz Konserleri’ kapsamında resim ve müziğin iç içe geçtiği unutulmaz bir sanat şölenine ev sahipliği yaptı.

Kültür ve sanat kenti Karşıyaka, ‘KODA Yaz Konserleri’ kapsamında resim ve müziğin iç içe geçtiği unutulmaz bir sanat şölenine ev sahipliği yaptı. Karşıyaka Belediyesi Oda Orkestrası Quartet Grubu ile Ressam Kumru Çalışkan’ın eş zamanlı olarak performans sergilediği etkinlik, Mavişehir Denizkent Restoran yanındaki kır bahçesinde gerçekleştirildi.

RENKLER VE EZGİLER BİR ARADA

KODA Quartet konserde, Batı ezgilerinin Türk tınılarıyla harmanlandığı bir klasik müzik dinletisi sundu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu olan ressam Kumru Çalışkan da müzisyenlerin arkasındaki tuval üzerinde resim çalışması yaptı. Çalışkan, bir gün önce hazırlıklarına başladığı ‘Gün Batımı’ temalı resmini konser sonuna kadar tamamladı. Etkinlikte canlı müziğin keyfini çıkaran konuklar, aynı anda renkli bir görsel şölene de tanıklık etti.

KONSERLERİN DEVAMI GELECEK

Ayrıca, gecede pandemi önlemleri eksiz olarak uygulandı. Oturma düzeni konuklar arasında sosyal mesafe olacak şekilde hazırlandı. Maskesi olmayanlara da Karşıyaka Belediyesi tarafından maske dağıtımı yapıldı. Hijyen kurallarına dikkat edildi. Yaz akşamlarına keyif katmak amacıyla Karşıyaka’nın farklı noktalarında düzenlenen konserlerin sezon boyunca devam edeceği belirtildi.

 

İZMİR / BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

TUBA ÜNSAL : “ÇOK HESAPLI KİTAPLI OLMUYOR. O YÜZDEN DE SEVİYORUM AŞIK OLMA HALİNİ.”

Enerjik, yaratıcı ve aynı zamanda yeni keşiler peşinde olan Tuba Ünsal ile Bodrum’da ALEM dergisi bu hafta bir araya geldi.

Enerjik, yaratıcı ve aynı zamanda yeni keşiler peşinde olan Tuba Ünsal ile Bodrum’da ALEM dergisi bu hafta bir araya geldi. “Kürk Mantolu Madonna”nın hayatında bıraktığı izi, yeni projesi “Adı Aylin”i ve özel hayatıyla ilgili her şeyi bu röportajda bulabilirsiniz.

Kariyerine başladığında çok küçük olduğunu söyleyen Ünsal, çalışırken üniversiteye gittiğini söylerken “Ondan sonra da hayatıma baktığımda her yedi senelik periyotta mutlaka görsel iletişimin içinde bir alan seçip farklı yollardan gittiğimi görüyorum. Bir dönem proje geliştirme ajansım vardı. Ana hattım hep oyunculuktu, çevresinde hep bambaşka işler yaparak ilerledim. Şimdi bulunduğum bu noktada yapımcılık da devam ediyor ama sanki yine bambaşka bir işin arifesindeyim gibi hissediyorum.” Dedi.

Önemli projelere imza atan Tuba Ünsal’a olumsuz yorumlara karşı nasıl tepkiler verdiği sorulunca “Olumsuz yorumun olmadığı yerde bence başarı yoktur. Çerçevenin biraz dışına çıktığınızda tabii ki eleştirenler olacaktır ama en güzel yanıtı seyirci veriyor. Ben kendi hayatımda da bunu uyguluyorum. Ne bana “Türkiye’nin en güzel kadını” diyeni kale alıyorum ne de çirkin diyeni. Negatif ve pozitif yorumların arasında benim iç dengemin ne olduğu önemli. İş yaptığınız zaman eleştirilmek bence dünyanın en güzel şeyi. Kale alınmadığın yerde başarı yoktur bence.” diyerek kendini ifade etti.

“Türk sinemasında sarışın iyi kadın olmaz.”

Tuba Ünsal sektöre ilk girdiği dönemleri anlatırken “Türk sinemasında sarışın iyi kadın olmaz. Tek örneği Filiz Akın, o da zamanında çok zorlandı” dediler. Türk kültüründe fettan kadın sarışındır. Ben de “Böyle bir şey olur mu, bizden öncekilerle ilgilenmiyoruz” dedim. İlk dizimde saçımı boyamak istemişlerdi. O yüzden Filiz Akın çok önemli bir rol modeldir.” diyerek Filiz Akın’ın kendisindeki yerinin ayrı olduğunu dile getirdi.

” Kurallı bir özgürlük var bizde.”

Çocuklarıyla olan ilişkisi için Ünsal “Yakın arkadaşımın aynı yaşlarda iki çocuğu var. Birkaç hafta önce yazlık evimde bir hafta beraberdik. O zaman görmeliydin. Çocuklar evden koşarak kaçtılar biz çok daha kurallı bir eviz. O kadar kural var ki bizde. Çocuk dünyasının, kuralların içinde olması gerekiyor, onların düşünce sistemini geliştirebilmen için. Kurallı bir özgürlük var bizde. iPad ile yemek masasına oturulmaz. Alınması gereken protein, yağ, tahıl oranı bile belirli. Beş yaşına kadar şekerli gıda vermemek için üstün bir performans gösterdim. Okula başladıklarında tabii ki paketli gıdaları gördüler. Eminönü’ne gittim janjanlı kağıt alıp, evde sebze-meyve kurutma makinesinde cips yapıp onu paketleyip bu da Sare’nin özel cipsi diye verdim. Yaratıcılığımı işimden daha çok çocuklarımı büyütürken kullandım. Çok kurallıyız ama eğleniyoruz.” dedi.

“Ben ünlü olma halini bağımlı gibi yaşayan bir insan değilim.”

Seyahat etmeyi seven Tuba Ünsan pandemi dönemiyle ilgili “Arkadaşlarım bu süreçte benimle dalga geçtiler “Hadi gez bakalım” diyerek. Her şey normalken nerede olduğumu soruyorlardı; Hindistan’dayım, Tayland’dayım, küçük bir ada keşfettim cevabı aldıklarında sinir oluyorlardı bana. Çok çalışayım ve sonra kaçayım, farklı bir kültüre gitmeye ihtiyaç duyuyordum. Ben ünlü olma halini bağımlı gibi yaşayan bir insan değilim. Kimsenin tanımadığı yerlerde daha özgür hissediyorum. Tek başıma seyahat etmeyi seviyorum ve bence bu şahane bir yetenek, kimseye ihtiyaç duymadan özgürce tek başına gezmek.” dedi

“Utanıyorlar şunu yaptırdım demeye…”

Fiziğini her daim koruyan Tuba Ünsal “Gitgide dış görünüşten çok iç dünyanın nasıl olduğuna kafayı takmış durumdayım. Nasıl olduğun ve nasıl hissettirdiğin önemli. Sen dünyanın en güzel kadını ol, iç dünyanda sorunlar yaşıyorsan dış dünyaya verdiğin enerji o kadar kötü oluyor ki. Bizler enerji çeken varlıklarız. Sen hangi enerjideysen o enerjideki insanları çekiyorsun. Ben daha hissetmeye yönelik şeylere odaklanıyorum. Cilt bakımına da yeni yeni başladım. Kadınlar da çok dürüstçe anlatmıyor, ben de araştırıyorum. Herkes doğuştan sanki öyleymiş gibi davranıyor, utanıyorlar şunu yaptırdım demeye, anlaşılabilir bir şey tabii ki. Geçen gün bir buçuk yıldır oturduğumuz apartmandaki kapı komşumun çok ünlü bir plastik cerrah olduğunu yeni öğrendim. Yavaş yavaş kendime uyan şeyleri toparlamaya çalışıyorum ama doğal olmak benim için en temel şey.” diye açıkladı.

“Çok hesaplı kitaplı olmuyor. O yüzden de seviyorum aşık olma halini.”

Aşkın kendi için tanımını anlatan Tuba Ünsal “Ben aşkı çok önemsiyorum. Hayatımda önemli bir yer kaplıyor. Yeni tanıştığım ve arkadaş olduğum insanlar “İş hayatında bu kadar programlı, ne yaptığını bilen, çevresini donatan kadın, o durumlarda çok savunmasız oluyor” diyorlar. Bu aslında aşkın kendi tanımının içine giriyor. Çok hesaplı kitaplı olmuyor. O yüzden de seviyorum aşık olma halini.” diyerek samimi bir şekilde hislerini açıkladı.

BTS’İN MERAKLA BEKLENEN YENİ JAPONCA ALBÜMÜ “MAP OF THE SOUL 7 ∼ THE JOURNEY ∼” ÇIKTI!

Son iki yılda yayımlanan ilk Japonca albüm olma özelliğini taşıyan “Map Of The Soul 7 ∼ The Journey ∼” 15 Temmuz’da dijital platformlardaki yerini aldı.

Son iki yılda yayımlanan ilk Japonca albüm olma özelliğini taşıyan “Map Of The Soul 7  The Journey ∼” 15 Temmuz’da dijital platformlardaki yerini aldı.

2019’da yaptıkları turne ile 2 milyon izleyiciye ulaşan, albümleri ve 62. Grammy Ödülleri’ndeki performansıyla ödül töreni tarihinde sahne alan ilk Koreli grup olan uluslararası süperstarlar BTS, iki yıl aradan sonra ilk kez Japonca bir albümle müzikseverlerin karşısına çıkıyor.

Albümün ismi grubun Haziran 2013’te başlayan 7 yıllık serüvenini temsil ediyor. Aradan geçen bu süre içinde pek çok şey yaşayan grup üyeleri birlikte hem başarı ve mutluluklar hem de çeşitli zorluklar yaşadılar. Aradıkları cevap ise bu yolculuğun asla bitmeyeceği oldu.

19 Haziran’da yayımlanan ‘Stay Gold’ ve ilk kez bu albümde duyacağımız ‘Your Eyes Tell’ isimli iki yeni şarkının yanında grubun çok sevilen hit şarkıları ‘ON’, ‘Black Swan’, ‘Make It Right’ ve ‘Dionysus’un Japonca yeniden kaydedilmiş versiyonları olacak.

“Map Of The Soul 7 ∼ The Journey ∼”in şarkı listesi ise şöyle:

INTRO : Calling

2. Stay Gold

3. Boy With Luv -Japanese ver.-

4. Make It Right -Japanese ver.-

5. Dionysus -Japanese ver.-

6. IDOL -Japanese ver.-

7. Airplane pt.2 -Japanese ver.-

8. FAKE LOVE -Japanese ver.-

9. Black Swan -Japanese ver.-

10. ON -Japanese ver.-

11. Lights

12. Your eyes tell

13. OUTRO : The Journey

BEYAZ HABER AJANS (BHA)

Elif Kaya’dan büyülü sesiyle bambaşka bir şarkı ‘Binbir Rüya’

‘Benim dinleyicimin önceliği sesim… Onlar sesime sihirli, büyülü isimlerini taktılar.’

‘Benim dinleyicimin önceliği sesim… Onlar sesime sihirli, büyülü isimlerini taktılar.’

Popüler müziğin farklı çalışmaları ile öne çıkan renkli isimlerinden Elif Kaya sözü ve bestesi kendine ait ‘Binbir Rüya‘yı dijital dünyada Çaldıran Records etiketiyle yayımladı.

Kendi youtube kanalında özgürce üretimlerini tek başına yayınlama kararı alan Elif Kaya, müzikal desteğini düzenlemeyi yapan son dönemin sihirbaz aranjörlerinden Genco Arı ile yaptı.

Şarkı için Elif Kaya: ‘İç karmaşayı ve bütünlük hissini yansıtan klip, ses ve müziğin büyüsü ile birleşerek hipnoz etkisi bırakıyor’ dedi.

Kardeşi ile klip çekti.

Binbir Rüya’nın video klibini, bir önceki çalışması ‘Selam Ver‘de birlikte çalıştığı kardeşi Melek Kaya ile çeken Elif Kaya, montaj, kurgu aşamalarını haricinde saç, makyaj ve styling’ide kendi yaparak ne kadar marifetli olduğunu gözler önüne serdi.

NEDRET HOTUN / BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

YENİ BİR BAŞLANGIÇ, İLKLERİN HEYECANI VE UNUTULMAZ ANLAR….

Dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmeti Netflix, ilk Türk orijinal yapımı Hakan: Muhafız’ın, 4 sezon başarıyla devam eden serüveninin, kamera arkasında yaşanan ilklerinin,heyecanlarının ve merak edilenlerinin yer aldığı kamera arkası videosunu basınla paylaştı.

Dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmeti Netflix, ilk Türk orijinal yapımı Hakan: Muhafız‘ın, 4 sezon başarıyla devam eden serüveninin, kamera arkasında yaşanan ilklerinin,heyecanlarının ve merak edilenlerinin yer aldığı kamera arkası videosunu basınla paylaştı.

4. sezonu ile final yapan dizinin başrol oyuncuları veyapım ekibinin yaşadıkları inanılmaz deneyimi tüm samimiyetleri ile aktardığı video, projenin beklenmedik ve zorlu anlarının dışında bugüne kadar paylaşılmamış pek çok detayı da gözler önüne seriyor.

Başrollerini Çağatay Ulusoy, Hazar Ergüçlü, Funda Eryiğit, Taner Ölmez, Okan Yalabık ve Burçin Terzioğlu yer aldığı Fantastik dizi Hakan: Muhafız 4. son sezonuyla sadece Netflix’te.

Netflix Hakkında:

Netflix, 190’dan fazla ülkede 183 milyonu aşkın ücretli kullanıcının farklı türlerde ve dillerde diziler, belgeseller ve sinema filmleri izlediği, dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmetidir. Üyeler yayınları istedikleri kadar, istedikleri zaman, istedikleri yerde, internete bağlı tüm ekranlarda izleyebilirler. Yayınların tamamını reklamsız olarak ve herhangi bir taahhütte bulunmadan oynatabilir, durdurabilir ve daha sonra izlemeye devam edebilirler.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Elektronik Müzikte ‘İKİYÜZSÜZ’ farkı

Ali Yeşilbaş ve Bera Güllüoğlu tarafından kurulan İkiyüzsüz müzik dünyamızı yeni çalışmaları ‘Biz’li Geçmiş Zaman’ ile selamlıyor.

Ali Yeşilbaş ve Bera Güllüoğlu tarafından kurulan İkiyüzsüz müzik dünyamızı yeni çalışmaları ‘Biz’li Geçmiş Zaman’ ile selamlıyor. OnAir Sahne etiketiyle yayınlanan ‘Biz’li Geçmiş Zaman’ synth pop tarzıyla dikkat çekiyor.

Müzik dünyamızın yeni ismi İkiyüzsüz, genel olarak yerel synth melodilerini gitar riffleriyle ve elektronik alt yapıları beatlerle harmanladıkları, elektronik-alternatif füzyon tarzındaki müzikleriyle ilgi çekiyor. Müzikal yapılarının yanı sıra şarkı sözleriyle de dikkat çeken grup ‘Biz’li Geçmiş Zaman’da günümüz dünyasına müzikal sitemde bulunuyor.

Daha önce farklı projelerde yer alan grup üyeleri Ali ve Bera’nın bir araya gelerek oluşturduğu İkiyüzsüz, Türkiye’de elektronik müziğin yeni temsilcilerinden olmaya aday.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Gizemli Şarkının Sahibi Belli Oldu

TRT ekranlarından beğeniyle takip edilen Kalk Gidelim dizisi pandemi döneminden sonra yeni bölümleriyle yayınlanmaya devam ediyor.

TRT ekranlarından beğeniyle takip edilen Kalk Gidelim dizisi pandemi döneminden sonra yeni bölümleriyle yayınlanmaya devam ediyor. 5 sezondur ekranlarda yayınlanan ve özellikle gençlerin severek takip ettiği dizide kullanılan “Yabancı” isimli şarkının sahibi uzun zamandır merak ediliyordu. Dizide çokça yer verilen ve izleyiciler tarafından beğenilen şarkı dijital platformlarda aranıyordu fakat bulunamıyordu.
Uzun süre boyunca gizemini koruyan bu şarkı sonunda dijital platformlarda yayınlandı. Sözü müziği ve seslendirmesi Cenk Tevet’e ait olan “Yabancı” isimli şarkı yayınlandıktan sonra indirme ve satın alınma rekorları kırdı.
Nedret Hotun / BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İstanbul Modern Sinema yeniden açılıyor

Covid-19 salgını sebebiyle programlarına ara veren İstanbul Modern Sinema, kontrollü sosyal hayat sürecinde kapılarını yeniden açıyor.

Covid-19 salgını sebebiyle programlarına ara veren İstanbul Modern Sinema, kontrollü sosyal hayat sürecinde kapılarını yeniden açıyor. Salgın sebebiyle ara verilen “Ildikó Enyedi Hakkında Her Şey” adlı program 16-19 Temmuz tarihleri arasında kaldığı yerden devam ediyor

İstanbul Modern Sinema, Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında izleyicilerin salonda güven içinde film izleyebilmeleri için bir dizi tedbir ve kurallarla kapılarını yeniden açıyor.

Yeni dönemin ilk programında çağdaş Macar sinemasının usta yönetmenlerinden Ildikó Enyedi’nin filmleri yer alıyor. Usta yönetmen için Türkiye’de ilk kez hazırlanan retrospektif, Türk Tuborg A.Ş.’nin katkıları ve Macar Kültür Merkezi işbirliğiyle gerçekleştiriliyor.

Sinemasında evren ile insan ruhunun esrarlarını çözmeye çalışan yönetmen bilimkurgudan büyüye, Yunan mitolojisinden halk masallarına farklı kaynaklardan beslenerek geleneksel Macar sinemasının sosyal gerçekçi üslubuna karşı ülke sinemasının tarihine yeni bir anlatı ve anlatım getirdi.

Michael Haneke ile başlayan, Krzysztof Kieślowski, Chantal Akerman, François Ozon ve Agnès Varda ile devam eden serinin altıncısı “Ildikó Enyedi Hakkında Her Şey” retrospektifi kapsamında yönetmenin filmografisinden dördü kısa olmak üzere sekiz film gösteriliyor.

Enyedi kimdir?

1955 doğumlu Ildikó Enyedi, Budapeşte’de önce ekonomi, sonra tiyatro ve film akademisinde okudu. 1979 yılından itibaren kısa filmler ve belgeseller çekmeye başladı. İlk uzun metrajı Köstebek (Vakond, 1987) dünya gezegenindeki insanların yaşamlarını anlamaya çalışan bir ajan üzerine fantastik ve romantik bir film. Cannes’da Altın Kamera ödülüne layık görülen ve 20. yüzyılın şekillendirdiği yeni, modern dünyada kaderin cilvesiyle birbirlerinden ayrılan ikiz kız kardeşlerin hikâyesini masalsı bir dilde anlattığı Benim 20. Yüzyılım‘ın (Az én XX. Századom, 1989) ardından dört film yaptı: David Bowie’nin Benim 20. Yüzyılım‘ın büyüsüne kapılarak uygulayıcı yapımcılık rolünü üstlendiği ve şeytan tarafından yedi sihirli kurşun verilen bir avcının hikâyesini anlatan Büyü Avcısı (Büvös Vadász 1994), 31 Aralık 1999 gecesinde buluşmak için sözleşen madenci bir oğlanla onun yaz aşkı arasında geçen melankolik bir aşk filmi olan Tamás ve Juli (1997) ve Paris polisinin içinden çıkamadığı bir cinayet vakasını çözmek üzere şehre davet ettiği doğaüstü güçlere sahip bir büyücüyü anlatan Büyücü Simon (Simon Mágus, 1999).

Enyedi bu filmden sonra sinema ekranlarına ara verdiği 17 yıllık dönemde Macar televizyonu için çalışmaya başladı, HBO Macaristan için Terápia adlı Macar dizisini çekti, üniversitede sinema dersleri verdi.

2017 yılındaki geri dönüş filmi Beden ve Ruh (Testről és lélekről) ile Berlin’de Altın Ayı’yı kazandı ve Oscar yarışında ülkesi adına aday oldu. Romantizmin pek beklendiği bir yer olmayan mezbahada geçen yine rüyamsı bu aşk hikâyesi, Enyedi’yi daha genç bir kuşakla buluşturdu.

Güvenli bir sinema keyfi

Müze genelinde alınan önlemlere ek olarak, İstanbul Modern Sinema da her gösterim günü sonunda düzenli olarak dezenfekte ediliyor. Her seans sonrası salondaki koltuklar özel dezenfektanlarla siliniyor ve salon havalandırılıyor. Tüm çalışanların sağlık durumu yakından takip ediliyor. Salona sınırlı sayıda (26 kişi) ve sadece maskeli izleyici kabul ediliyor.

Ildikó Enyedi Hakkında Her Şey Programı

BEDEN VE RUH (TESTRÖL ÉS LÉLEKRÖL), 2016

18 Temmuz 16.00

Macaristan

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Géza Morcsányi, Alexandra Borbély, Zoltán Schneider

Beden ve Ruh, içine kapanık bir adam ve kadın arasındaki mistik aşk hikâyesini konu alıyor. Budapeşte yakınlarında bir mezbahada finans müdürü olan Endre, denetime gelen Mária için daha ilk karşılaşmadan itibaren yoğun duygular beslemeye başlar. Ancak hislerini ne kendisine ne de Mária’ya açabilir.Aşırı detaycı ve titiz, bir o kadar da çekingen Mária ile Endre bir süre sonra tesadüfen aynı rüyayı gördüklerini fark eder. Gerçek hayatta dışa vuramadıkları aşkları, her gece buluştukları bu masalsı ortamda derinleşir. Enyedi’nin ara verdiği sinemaya 17 yıl sonra geri dönüş filmi olan ve şiirsel anlatım ile sert gerçekliği ustaca harmanlayan film, 2017’de Berlin Film Festivali’nde büyük ödül Altın Ayı’ya layık görülmüştü.

BÜYÜCÜ SİMON (SIMON MÁGUS), 1999

19 Temmuz 16.00

Macaristan, Fransa

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Péter Andorai, Julie Delarme, Péter Halász

Paris polisi, bir cinayeti aydınlatmaya yardımcı olması için doğa üstü güçlere sahip büyücü Simon’dan yardım ister. Simon, Paris’e adım attığı anda dikkatini çeken genç Jeanne’ı bir türlü aklından çıkaramaz. Cinayeti kolayca çözdükten sonra Paris’te kalmaya devam eder ve Jeanne’ı yeniden bulur. Bu ikili birbirleriyle aynı lisanı konuşamasalar da aralarında bir aşk doğar. Jeanne üç günlüğüne sınavlarına girmek için okula gittiği sırada, Simon’u kendisinin baş rakibi olarak gören Peter hazırlanmakta olduğu yeni bir numaraya Simon’u da dahil ederek onu düelloya davet eder. İldikó Enyedi, bu filminde İncil’de doğa üstü güçleri olduğu anlatılan “Büyücü Simon” (Simon Magus) hikayesini günümüz Parisi’ne uyarlayan fantastik bir drama imza atıyor.

TAMAS VE JULI (TAMÁS ÉS JULI), 1997

16 Temmuz 16.00

Macaristan, Fransa

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Márta Angyal, György Barkó, Csaba Czene

İldikó Enyedi, bu filmini Fransız televizyonu için, on farklı ülkeden yönetmenin katılımıyla gerçekleşen ….’nın Gözünden 2000 yılı (2000 Vu Par) adlı proje kapsamında çekti. Enyedi, farklı yönetmenlerin gözünden 20. yüzyılın getirdiği değişimleri işlemek isteyen bu seriye, madenci Tamas ile utangaç yuva öğretmeni Juli’nin engellerle dolu aşkını perdeye taşıyarak katıldı. Dönemin ulusal ve küresel endişelerini bir kenara bırakarak temelde insanın ihtiyaçlarına odaklanan yönetmen, 1999’u 2000 yılına bağlayan yılbaşı gecesinde buluşmak için sözleşen bu iki sevgilinin kasabadaki barda buluşma öyküsünü anlatıyor. Bir yüzyılın dönümünde biten, masum ama bir o kadar da çetrefil olan bu aşk öyküsü Enyedi’nin kendine has sosyal gerçekçi üslubuyla, büyülü bir görsellikle perdeye taşınıyor.

BENİM XX. YÜZYILIM (AZ ÉN XX. SZÁZADOM), 1989

16 Temmuz, 16.00;

Macaristan, Batı Almanya, Küba

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Dorota Segda, Oleg Yankovskiy, Paulus Manker

19.yüzyılın sonlarında, Budapeşte’de doğan ikiz kardeşler Dóra ve Lili küçük yaşta öksüz kalırlar. Yüzyıl dönümü olan 1900 yılının yılbaşı gecesinde, karlar altında kibrit satmaya çalışırlarken derin bir uykuya dalarlar ve uykularında iki esrarengiz adam tarafından alınarak birbirlerinden ayrılırlar. Yıl
lar sonra ise birbirlerinden habersiz, aynı trene binerler. Dóra lüks vagonda seyahat eden bir dolandırıcı, Lili ise çeşitli hayvanların da bulunduğu bir vagonda giden feminist bir anarşisttir. Trende tanıştıkları Esrarengiz Bay Z, iki kardeşe de aşık olur ve yüzyıllar arasında fantastik bir yolculuğa çıkarlar. Enyedi’nin, 20. yüzyılın modernitesinin temelini oluşturan Edison, Tesla gibi mucitlerin şekillendirdiği bir dünyada kadınların yerini sorguladığı, rüyayı andıran bir üslupla anlattığı filmi, 1989’da Cannes’da Altın Kamera ödülüne layık görülmüştü.

KISALAR

16 Temmuz ,14.00; 19 Temmuz 14.00

İLK AŞK (ELSÖ SZERELEM), 2008

Macaristan

Yönetmen: Ildikó Enyedi

Oyuncular: Juli Droste, Pálma Pásztor, Anna Kis

Genç kız, daha önce hiç tanışmadığı bir erkekle karanlık ve ıssız bir otoparkta buluşur. İzleyici kendisi için garip, ama kız için hiç de şaşırtıcı olmayan bir durumla karşı karşıyadır. Kız aşık olmuştur, 16 yaşındaki biri için tek önemli şey bu aşktır…

FLÖRT: HİPNOZ (FLİRT: HİPNÓZİS), 1979

Macaristan

İldikó Enyedi, ünlü bir Macar doktor tarafından hipnotize edilir. Daha önceden oraya konumlandırılmış kamera ise bu süreci kaydeder. Enyedi, “Bir yönetmenin, ‘yokluğunda’ da kendisini sinema yoluyla ifade edebileceğini” kanıtlamak için bu filmi yaptığını söyler.

İSTİLA (INVÁZİÓ), 1986

Macaristan

Filmde kurmaca bir ülkenin kurmaca bir şehri ilkel görünümlü bir yaratık ordusu tarafından istila edilir. Onları ışıksız ve ısısız bırakmak için ana güvenlik binası dışında tüm elektrik hatları kapatılır. Ancak şehir çoktan istila edilmiştir. Şehrin sakinleri, büyük kürklü giysiler giyen, modern bir lisan konuşamayan bu yaratık istilasından korunmak için yerin altına saklanırlar.

AVRUPA’DAN AVRUPA’YA / FROM EUROPE INTO EUROPE: SEGMENT 8 (EURÓPÁBÓL EURÓPÁBA), 2004

Macaristan

Bu sıra dışı film, Macaristan’ın Avrupa Birliği’ne girişini belgeliyor. Macar sinemasının öne çıkan on yönetmeninin katılımıyla ortaya çıkan filmde, her yönetmen kendi kültürel mirasının Avrupa’ya neler katacağına ve Avrupa’nın da kendi kültürlerine katkılarından bahsediyor. Filmin İldikó Enyedi’ye ait bölümünde ise toplumun farklı kesim ve mesleklerinden kadınlar ön plana çıkıyor.

Beyaz Haber Ajansı (BHA)

EDEBİYATÇI-YAZAR ADALET AĞAOĞLU HAYATINI KAYBETTİ

Türk edebiyatının çınarı ve ülkemize sayısız eserler üreten Adalet Ağaoğlu’nun yaşamını yitirdiği haberi Liv Hospital tarafından yapılan bir açıklamayla duyuruldu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi;

Türk edebiyatının çınarı ve ülkemize sayısız eserler üreten Adalet Ağaoğlu’nun yaşamını yitirdiği haberi Liv Hospital tarafından yapılan bir açıklamayla duyuruldu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi;

Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Sayın Adalet Ağaoğlu Liv Hospital Ulus’ta 3 gündür yoğun bakımda gördüğü tedavi sonrasında çoklu organ yetmezliği nedeniyle bu sabaha karşı hayatını kaybetti. Türk edebiyatının çınarı olan ve sayısız eserler üreterek sanatın sonsuzluğuna altın harflerle adını yazdıran Sayın Adalet Ağaoğlu’nun ailesine ve sevenlerine Liv Hospital Ailesi olarak baş sağlığı diliyoruz.

Beyaz Haber Ajansı (BHA)

PAUSE FİLMİNİN ÇEKİMLERİ 7 KITADA, 7 ÜLKEDE YAPILDI

Yeni dünya düzenine geçişin başladığı günümüzde, aklın sınırlarını zorlayan teknolojik gelişmeler ve buluşlar, bir taraftan insanoğlunun doğaya daha çok hâkim olmasını sağlarken, bir taraftan da dijital savaşların zeminini hazırlamaya başlamıştır.

Yeni dünya düzenine geçişin başladığı günümüzde, aklın sınırlarını zorlayan teknolojik gelişmeler ve buluşlar, bir taraftan insanoğlunun doğaya daha çok hâkim olmasını sağlarken, bir taraftan da dijital savaşların zeminini hazırlamaya başlamıştır. Bu dijital savaşlara vurgu yapan PAUSE 2020 filminin çekimlerine başlanmış, 50 dakikalık bölümü tamamlanmıştır.

Çekimler Toronto, Londra, San Francisco, Karadağ – Ulcinj, Mardin, Bolu, Adıyaman illerinde gerçekleşmiş, Avustralya ve Hindistan’da devam edecektir. Yapımcı ve yönetmen Caner Gül filme 7 kıta 7 ülke hedefi ile başlamış. 2020 yılının dünya düzeninde önemli bir yıl olduğunu anlatan PAUSE 2020 filmi, Avustralya’da başlayan yangınlarda verilen gizli mesajları ve Nemrut’tan Ayasofya’ya uzanan gizemli bir mesajı global bir şekilde anlatmaya çalışıyor.

Filmin birçok sahnesini yabancı oyuncular ile İngilizce, Almanca, İspanyolca ve Sırpça çeken Caner Gül yaşanan pandemi sürecinde sinemaların kapalı olmasına rağmen projeyi dünya sinema piyasası üzerine planladığını söylüyor. Şu an ülkemizde gündemde olan dijital platformların önümüzdeki zamanlarda Türkiye’de daha da güçleneceğini, sinemaların kapalı olmasına rağmen insanların son 2 yıla oranla tv ve ekran karşısında geçirdikleri vaktin 10 kat arttığını, dolayısı ile film sektöründeki krizin geçici olduğunu düşünerek Türk sinemasını dünya sahnesine çıkarmayı planlıyor. Türkiye’nin toplam sinema bütçesinin pandemi öncesi yılda 150 milyon$ olduğunu söyleyen Caner Gül bu rakamın ABD veya Asya piyasasında bir filmin bütçesine eşdeğer olduğunu Türkiye’nin dış dünya ülkeleri ile ulusal bazda ortaklıklarla film sektöründe daha ileri seviyelere taşınabileceğine inanarak yeni içerikler üretmeye devam edeceğini söylüyor.

Projede İngiltere’nin tanınmış oyuncuların dan Bobby Davro, Türkiye’den Prof. Mim Kemal Öke gibi tanınmış isimler yer alıyor. Kurtlar Vadisi dizisinde 15 yıl süre ile ölmeden oynayan orta doğu ve Arap yarımadasında da sevilen Erhan Ufak, farklı bir karakter ile karşımıza çıkıyor.

PAUSE 2020 filmi, dünya üzerinde yaratılan korku imparatorluğu ve kimi zaman kadına şiddet, kimi zaman sentetik insan, kimi zaman yapay zekâ çeteleri üzerinden psikolojik teslimiyet kurmak isteyen küresel çetelerin varlığından toplumu bilinçlendirmek üzere hazırlanmaktadır. Yakın zamanda izleyici karşısına çıkacak olan PAUSE 2020 mutlaka izlenmeli.

Beyaz Haber Ajansı (BHA)