‘Önce ‘kıskandım, özür dilerim’ diye başlıyor. ‘Beni kıskanıyor, deliriyor, napsın?’ deyip kıskanmasını biz kadınların hoşuna gidiyor. Sonra ‘kıskandım, canımı yaktın, ona buna baktın, ondan yaptım’ diyor. ‘Bakmadım’ desen de, bakmadığına emin olsan da, göz bu, acaba kaydı mı, baktım mı diye seni bildiğinden şaşırtıyor, aklınla oynuyor. Empati yapıyorsun, susuyorsun, yine şikayet etmiyorsun. Şikayet etsen de vicdana gelip ona bir daha inanıp geri çekiyorsun. ‘Beni seviyor, kıskandı, alt tarafı bir iki tokat, kimse duymasın, yuvam bozulmasın, aşk kazansın, ayrılmayalım. Annen yok, baban yok, zaten kimsen yok yanında’ diyorsun, diyorsun, kendini kandırıyorsun. Ya sonra? Bu oluyor işte. Ölümden dönüyorsun, burnun kırılıyor, kafana travma alıyorsun, kulak zarın patlıyor… Ekteki darp raporunda hepsi yazıyor. Unutma, ilkinde susardan bir daha hiç konuşamayabilirsin…
Susma ki anlasınlar, onlardan büyük devlet var. Susarsan, bu sefer kurtuldun ya, bir dahaki sefer kurtulamazsan ya da sen kurtuldun, senden sonraki kurtulamazsa… Bunları düşün ki, her gün izlediğimiz ya da duyduğumuz kadına şiddet mağduriyetine artık ‘DUR’ diyelim…’