Aylık arşivler: Ocak 2021

Yalnız yaşayan 500 yaşlıya ulaşılacak…

Üsküdar Üniversitesi ve Üsküdar Kaymakamlığı iş birliği ile hayata geçirilecek “Araman Yeter” projesi ile 65 yaş üzeri bireyler ile üniversite öğrencisi gençler arasında bir köprü kurulması hedefleniyor. Projeyle Üsküdar’da yalnız yaşayan 500 yaşlıya, gönüllü 25 genç tarafından psikososyal destek sunulması amaçlanıyor. Projenin protokol imza töreni, çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. Covid döneminde ilaç gibi bir projeyi hayata geçirdiklerini belirten Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, cinsiyet, ırk ve yaşın ayrımcılığı olmayacağını söyledi. İleri yaştaki bireylerin tecrübelerinin genç kuşak için çok yararlı olduğunun altını çizen Tarhan, “Çekirdek aile sistemi nedeniyle bu ilişkilerden mahrum kaldık, ileri yaştaki kişiler yalnızlaştı. Çocuklara tecrübe ve kültür aktarımı da olumsuz etkilendi” dedi.
Üsküdar Üniversitesi ve Üsküdar Kaymakamlığı iş birliğinde “Araman Yeter” projesi hayata geçirilecek. 25 gönüllü gencin, ileri yaştaki 500 bireye psikososyal destek vermesinin hedeflendiğini projenin protokol imza töreni pandemi tedbirleri kapsamında çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.

Dr. Nebiye Yaşar: “Ülkemizde her 4 haneden birinde 1 yaşlı bulunuyor”
Üsküdar Üniversitesi Genç Beyinler Akademisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Nebiye Yaşar, Dünya Sağlık Örgütü’nün 65 yaş üzerindekileri yaşlı olarak tanımladığını belirterek TÜİK verileri ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın web sitesindeki verilere göre Türkiye’de 65 yaş üzeri grubun toplam nüfusa oranının yıldan yıla artış gösterdiğini kaydetti. Dr. Nebiye Yaşar, “Şu an baktığımızda son 5 yılda yaşlı nüfus %21.9 artmıştır. Son güncel verilere göre dünya yaşlı nüfusunda iki kat artış gözlenmiştir. Yaşlı nüfusumuzun %62.8’i 65-74 arası yaş grubunda yer alıyor. Ülkemizde yaşlı nüfusun oranı arterken çocuk ve genç nüfusun payı azalmaktadır. Bu durum Türkiye nüfusunun yaş yapısının değişimine neden oldu. Ülkemizde yaklaşık her 4 haneden birinde bir yaşlı bulunmaktadır. Yaklaşık her 5 yaşlıdan biri tek başına yaşamaktadır” dedi.

Dr. Nebiye Yaşar: “Gençleri yaşlılarla buluşturmalıyız”
İstanbul’da 2019 yılı TÜİK verilerine göre 1 milyon 79 bin 96, Üsküdar’da ise kaymakamlık verilerine göre 56 bine yakın yaşlı nüfus bulunduğunu belirten Dr. Nebiye Yaşar, “Araman Yeter” Projesi’ndeki hedef kitleden birinin 65 yaş üzerindeki yaşlılar, ikinci hedef kitlenin ise Sosyal Hizmetler Bölümü’nde eğitim gören gençler olduğunu söyledi. Dr. Nebiye Yaşar, sosyalleşme sürecinde kuşaklar arasındaki etkileşimin önemine işaret ederek “Yaşlılar bizim değerlerimiz, değerlerimiz de kültürel varlıklarımızdır. Gençleri yaşlılarla buluşturmak ve etkili ilişkiler tesis etmeliyiz. Bu projeyle bunu hedefliyoruz” dedi.

Dr. Öğretim Üyesi Ayhan Özşahin: “Üsküdar’daki yaşlılara psikososyal destek verilecek”
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Araman Yeter Proje Koordinatörü Dr. Öğretim Üyesi Ayhan Özşahin, projeye ilişkin sunumunda modern toplumun getirdiği sakıncaların belki de en başında özellikle yaşlılar için yalnızlaşma tehlikesinin bulunduğunu belirterek; “Yaşlılar, toplumun bilgelik kaynağıdır. Onlar insanlığın tarih boyunca biriktirdiği deneyimlerin taşıyıcıdır. Gençlerimiz ise tüketim toplumu dinamikleriyle yetişmekte, dijital teknolojiyle kendi aralarında sosyalleşmektedir. Projemizde Üsküdar Kaymakamlığı ve Üsküdar Üniversitesi iş birliğinde Üsküdar ilçesinde yalnız yaşayan 65 yaş üstü bireylere gönüllü gençler tarafından psikososyal destek sunulması amaçlanmıştır” dedi.

Dr. Öğretim Üyesi Ayhan Özşahin: “25 genç, 500 yaşlıya destek verecek”
Projede Üsküdar’da yalnız yaşayan 65 yaş üstü 500 bireye uzaktan psikososyal destek verilmesinin hedeflendiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Ayhan Özşahin, “25 gence gönüllü çalışarak toplumsal hayata katılım deneyimi yaşatmak ve sosyal çalışmalara yeni bir sosyal hizmet modeli kazandırılması hedeflenmektedir” dedi. Özşahin, projede görev alacak öğrencilerin belirlenerek oryantasyon eğitimine alınacağını, Üsküdar ilçesinde sunulan Vefa Sosyal Destek Hizmetleri’ne ait kayıtların analiz edilerek 65 yaş üstü bireylerin belirleneceğini kaydetti.

Dr. Öğretim Üyesi Ayhan Özşahin: “Psikososyal destek deneyimleri yenilikçi bir hizmet modeli olarak yayınlanacak”
Ayhan Özşahin, projenin detaylarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Seçilmiş 65 yaş üstü bireyler 8 hafta süreyle haftada bir kez aynı öğrenci tarafından aranacaktır. Telefon görüşmelerinde yaşlı bireylerle kısa sohbetler yapılacak, varsa gereksinimleri alınıp ilgili birimlere iletilecektir. Aramalar tamamlandıktan sonra koşulların uygunluğu doğrultusunda gençlerle yaşlı bireyler tanıştırılacak ve her iki grubun uygulama hakkında fikir ve önerileri alınacaktır. Sonuçlar raporlanacaktır. Derlenen veriler bilimsel yayın olarak değerlendirilecektir. Üsküdar ilçesinde pandemi döneminde sunulan Vefa Sosyal Destek Hizmeti deneyimleri analiz edilerek başka afetlerde kullanılabilecek bir hizmet modeli olarak yayınlanacaktır. Psikososyal destek sırasında kazanılan deneyimler, afet dışı dönemde de kullanılmak üzere yenilikçi bir hizmet modeli olarak yayınlanacaktır.”

Doç. Dr. İsmail Barış: “Araman Yeter Projesi, güzel bir adım”
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Doç. Dr. İsmail Barış, Vefa Destek Hizmetleri kapsamında, şu anda Türkiye’de kıdemli vatandaşlara yönelik yapılmakta bulunan hizmetin, “Araman Yeter” ile üniversiteyi de işin içerisine sokarak güzel bir noktaya taşımak için atılmış çok güzel bir adım olduğunu söyledi. Günümüzde yaşlıların yalnızlık sıkıntısıyla karşı karşıya bulunduklarını belirten Barış, “Bu işi gerçekleştirme noktasında da psikologlarımız, psikiyatrlarımız, sosyal hizmet uzmanlarımız ve diğer konuyla ilgili akademinin ve devletin el ele birlikte çalışması söz konusu olmalı. Bu anlamda Araman Yeter Projesi gerçekten çok dikkate değer bir proje olarak karşımıza çıkacak. Bu projede esas itibariyle gençliğin heyecanı ve dinamizmi ile kıdemli vatandaşlarımızın deneyimleri itibariyle bakıldığında çift yönlü bir iletişim ve destek projesi olduğu karşımıza çıkıyor. Bizim gençlerimiz heyecanlarını ve dinamiklerini yaşlılarımızın tecrübelerini birleştirecekler. Gençlerimiz, bu proje aracılığıyla toplumun katılımını ve gönüllü desteklenmesi gerektiği hususunu vurgulamış olacaklar. Bunu gerçekleştirecekler. Toplum kaynakları ile toplumun ihtiyaçlarının buluşmasını gerçekleştirecekler” diye konuştu.

Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek: “Sosyal yoksunluk çok daha can acıtıcı”
Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, Araman Yeter Projesi’ni model olacak bir proje olarak değerlendirdi. Üsküdar’da 56 bin civarında yaşlı nüfusun olduğunu kaydeden Demiryürek, yaşlıların karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan birinin yalnızlık olduğunu vurgulayarak “Geçtiğimiz yıl, Sayın Cumhurbaşkanımız bir jest olsun diye tüm Türkiye’deki 65 yaş üstü vatandaşlarımıza kolonya, maske ve bir mektup gönderdi. O vesileyle biz de hepsinin kapısını çalıp, bir merhaba demiş olduk ama Vefa Sosyal Destek Grubu’nun çalışmaları kaps
amında da çok yakın müşerref olduğumuz bir kitleydi aslında. Şunu fark ediyoruz, maddi yoksunluğa çözüm bulabiliyorsunuz, maddi yoksunluklara, devlet elindeki imkânlar çerçevesinde, vakıflar, bu amaçla çalışan çeşitli kuruluşlar, maddi yoksunluk konusunda devreye girebilir. Ama sosyal yoksunluk çok daha can sıkıcı, can acıtıcı bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Kişinin, baktığınızda maddi geliri olabiliyor, evi olabiliyor, konutu olabiliyor, herhangi bir ihtiyacı olmayabiliyor. Fakat onunla ilgilenecek, derdi ile dertlenecek, bugünkü sağlık sorunlarını akşam yemek sırasında dinleyebilecek ya da sırtının ne zamandır ağrıdığını, bu havaların kendisine ne kadar iyi geldiğini, kötü geldiğini dinleyebilecek hiç kimsesi olmayabiliyor. Burada çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkan yalnızlığın ilerleyen yaşlarda insanın canını daha fazla acıttığını, insanı daha fazla üzdüğünü görmemiz mümkündür diye düşünüyorum” diye konuştu.
Vefa Sosyal Destek Grubu çalışmalarının, sadece bir maddi boyutu olmadığını, insanların kapısına bir ses vermenin, onları biz selamlamanın da bir nevi yardım olduğunu düşünenlerden olduğunu belirten Murat Sefa Demiryürek, “Hele hele bunu, bundan sonra Üsküdar Üniversitesi ile beraber, genç arkadaşlarımızla beraber yapabilecek olmamız bizi ayrıca heyecanlandırıyor. Çok da maneviyatı yüksek bir iş, maneviyatı yüksek bir proje olacağına inanıyorum” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Üsküdar Kaymakamlığımız duygusal mesafeyi yakın tutabilmiş”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektör ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir anlamda devletin eli hükmündeki Üsküdar Kaymakamlığı’nın ileri yaştaki kişilere dokunmasının çok kıymetli olduğunu belirterek “Fiziksel mesafe uygulandı ama duygusal mesafenin uzak tutulmaması gerektiğini söylemiştik. Üsküdar Kaymakamlığımız da ileri yaştaki bireylerin gönlünü alabilmiş, duygusal mesafeyi yakın tutabilmiş, onları arayarak kalplerine dokunabilmiş. Pandemi döneminde hep postpandemik psikiyatrik hastalıklar ortaya çıkmasın diye önerdiğimiz bir husustu” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Cinsiyetin, ırkın, yaşın ayrımcılığı olmaz ”
Pandemi önlemleri kapsamında ilk başlarda 65 yaş üstü bireyleri izole etme kararının kendini çok endişelendirdiğini belirten Tarhan, “Çünkü o yaştaki insanlar kenarda oturup da dışarıdan olan biteni izleyecek, korunmaya muhtaç bir grup değil. Onlar önceliklerden faydalanacak, danışılıp fikirleri sorulacak insanlardır. Evinden çıkma, hasta olma dendiği ve çocuk muamelesi yapıldığı zaman o yaştaki insanlar müthiş derecede bunalırlar. Çok rahatsız olurlar ve bir ayrımcılık yapılmış olur” dedi. ABD’de çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Norman Moore’un ileri yaşına rağmen East Tennessee State Üniversitesi’nde kürsüsü olduğunu, aktif çalıştığını ve çok faydalı çalışmalar yaptığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ülkelerindeki üniversitelerde üç konuda ayrımcılık olmadığını söylemişti. İlk konu cinsiyet ayrımcılığıydı. Bir insan çalışıp üretebiliyorsa kadın veya erkek olması yönünde ayrımcılık olmadığını belirtti. İkinci konu ırk ayrımcılığıydı. Üçüncü konu ise yaş ayrımcılığıydı. Kişi çalışıp üretiyorsa kaç yaşında olursa olsun çalışabilirler demişti. Daha sonra ayrımcılık çeşitlerini araştırdım. Yaşlılık ayrımcılığı diye alt başlık var” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “70 yaşında ilk kez antidepresan kullanan hastalarımız oldu”
Üsküdar Kaymakamlığı tarafından ileri yaştaki bireylerin ilk izolasyon dönemindeki 24 saat evde kalmaları hususunu aşma ile ilgili çok güzel adımlar atıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hastanemizdeki bir uzmanımız, 70 yaşında ilk kez antidepresan kullanan bir hastadan bahsetti. Evden çıkamadığı için olmuş bu durum. İleri yaşta hareket edemediği için romatizma ağrıları başlamış, Alzheimer’ı şiddetlenen kişilere rastlanmış. Zaten Alzheimer rahatsızlıkları varken bir de evden çıkamayınca daha da kötüleşti. O yüzden ikinci kısıtlama döneminde ilki gibi yapılmadı, gündüz serbest bırakıldılar. Sonuçta bu yaştaki insanlar sosyal hayatın içinde olurlarsa mutlu olurlar. Onları bir yerde biblo gibi koyup bırakmak kesinlikle zarar verir. Çocukların, torunların etraflarında olması, koşturması onlar için ilaç gibidir. Kapılarının çalınması, hatırlarının sorulması onlar için ekmek, peynirden daha kıymetlidir” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çekirdek aile sistemi yalnızlaştırdı”
Bilimin en önemli ayağının gözlem olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir gözlem sonucu oluşturulmuş kurt sürüsü örneği var. Sürünün en önünde üç tane yaşlı ve kıdemli kurt var. Yaşlı kurtlar tecrübeleri ile tehlikenin nereden gelebileceğini hissediyorlar. Onlar güvenli alanı daha iyi bulabiliyorlar. Genç kurtlar onların arkasından ilerliyor. Her kurt sürüsünde bir lider kurt vardır. O da en arkada ilerliyor. Bütün sürüye hakim ve geride kalan olursa onları topluyor. Böyle bir kültür var. Burada ileri yaştaki kişilerin ihtiyaçları fikirlerinin sorulmasıdır. Örneğin çocukların da öğrenmek ve gelişmek için soru soracağı kişilere ihtiyaçları var. O yüzden dedeler ve torunlar çok iyi anlaşırlar. Çekirdek aile sistemi nedeniyle bu ilişkilerden mahrum kaldık, ileri yaştaki kişiler yalnızlaştı. Çocuklara tecrübe ve kültür aktarımı da olumsuz etkilendi. Kültürler kitaplarla aktarılmıyor, yaşantılarla, hikayelerle aktarılıyor. Çocuk babası, ailesi ve dedesi ile güzel hikayeler yaşadıysa o hikayeler sayesinde kültür aktarımı oluyor. Hikayelerin, anlatıların olmadığı, birlikte ortak yaşantıların olmadığı ailelerde kültür aktarımı olmaz. Kültür aktarımı için oluşacak ilişkiler her yaş katmanında çok önemli” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Aile sigortamız ileri yaştakileri koruyordu”
“Biz ilginç bir toplumuz, çekirdek aile gibi hissediyoruz” diyen Tarhan, “Bir sosyolog bir apartmanı incelediğinde bütün ailelerin çekirdek aile olduğunu fakat hepsinin de akraba olduğunu görmüş. Hafta sonlarında veya akşamları bir araya geliyorlar. Onlara çekirdek aileler konfederasyonu olduklarını söylemiş. Biz ne geniş ne de çekirdek aileyiz aslında. Bizim bir aile sigortamız vardı ve ileri yaştaki insanları çok koruyordu. Onlar sosyal yaşamda var olduklarını hissediyorlardı. Sosyal hizmet faaliyetleri içinde bunun bozulmamasına gayret göstermek çok önemli. Bu da bir bilinçle olur. Gençler bunun çok farkında değil” diye konuştu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Covid döneminde ilaç proje”
Gençlerle ileri yaştakileri buluşturmanın çok güzel bir fikir olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Araman Yeter Projesi aslında öğrencilerimiz için staj gibi olmuş. Bir kredi elde edecekler. İleri yaştaki bireyler ve öğrencilerimiz için kazan – kazan ilişkisi projenin mantığına uygun görünüyor. Covid dönemi için de aslında ilaç gibi bir proje. En sonda bir raporlama olacak. İleri yaştaki bireylerin bu projeden nasıl etkilenecekleri, ne gibi kazanımlar elde edilecekleri ile ilgili bulgular elde edilecek. Gençlerin de hayat tecrübesi olarak neler öğrendiklerini görmüş olacağız” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından Üsküdar Kaymakamlığı ve Üsküdar Üniversitesi İmza Töreni gerçekleştirildi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Dünyanın en hızlı şarj cihazı Türkiye’de

Dünyanın lider mobil aksesuar üreticilerinden Mcdodo, dünyanın en hızlı şarj adaptörünü üretti. 100W hızlı şarj destekli GaN teknolojili adaptörler akıllı telefon, tablet ve dizüstü bilgisayarlar için bugüne kadarki en yüksek şarj hızını sunuyor. Mcdodo 100W GaN şarjı 499 TL’lik fiyatıyla Türkiye’de de dünya ile aynı anda satışa sunuldu…
Dünyanın lider mobil aksesuar üreticilerinden Mcdodo, en hızlı şarj adaptörünü üretti. Türkiye’ye de dünya ile aynı anda gelen 100W GaN teknolojili şarj adaptörleri 499 TL’lik fiyatla teknoloji marketlerinde satışa sunuldu.
Galyum nitrür isimli yarı iletkenle üretilen GaN şarj adaptörleri hızlı şarj dünyasının yeni gözdesi oldu. Silikon temelli geleneksel şarj cihazlarından daha az parçaya ihtiyaç duyduğu için ufak boyutlarda ama daha yüksek çıkış verebilen bu teknoloji, dünyanın en büyük mobil aksesuar üreticilerinden Mcdodo’nun da üzerinde çalıştığı en önemli konulardan biriydi. Mcdodo’nun tasarımıyla da oldukça iddialı olan 100W GaN şarjları, en hızlı şarj sürelerini en ufak boyuttaki adaptörlerle sunuyor. Bünyesinde birden fazla port barındıran Mcdodo GaN şarjlar, aynı anda akıllı telefon, tablet ve dizüstü bilgisayarlar için kullanılabiliyor. Özel koruma teknolojisi ile cihazları güvenli bir şekilde şarj ediyor.
Mcdodo GaN 65W şarj adaptörü Samsung marka bir akıllı telefonu 90 dakikada yüzde 100 şarj edebiliyor. 124 gramlık ağırlığıyla da taşıma kolaylığı sağlıyor. Yine Type-C üzerinden 90 dakika içinde Macbook Pro ve MacBook Air’i hızlı şekilde tam şarj edebiliyor. iPhone hızlı şarjıyla ise 30 dakikada yüzde 50 şarj imkanı sunuyor.
Mcdodo GaN 100W şarj adaptörü Samsung marka bir akıllı telefonu 70 dakikada yüzde 100 şarj edebiliyor. Yine Type-C üzerinden 70 dakika içinde Macbook Pro ve MacBook Air’i hızlı şekilde tam şarj edebiliyor. iPhone hızlı şarjıyla ise 20 dakikada yüzde 50 şarj imkanı sunuyor.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye'ye ‘Yılın Üretici Devi’ ödülü

Gerçekleştirdiği üretim ve ihracatla başarısını sürdüren Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Kulübü tarafından yapılan Mavi Elma Ödüllerinde “Yılın Üretici Devi Ödülü”ne layık görüldü.
2021 yılında da başarılarını sürdüren Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi bünyesinde gerçekleştirilen Mavi Elma Ödül Töreni kapsamında ‘‘Yılın Üretici Devi’’ ödülünün sahibi oldu.
Bu yıl 13.’sü düzenlenen Mavi Elma Ödül Töreni’nde sektörün en büyük şirketleri, birçok farklı başlık altında ödüllendiriliyor. Çevrim içi bir platform üzerinden canlı olarak 22 Ocak tarihinde düzenlenen ödül töreninde, Yılın Üretici Devi Ödülü, Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Üretimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Levent Aydın’a takdim edildi.
Çevrim içi ödül törenine katılan Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Üretimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Levent Aydın, “Ülkemizin güzide üniversitelerinden biri olan İstanbul Üniversitesinin İşletme Kulübü tarafından bu ödülü almak son derece onur verici. Bu ödülü 5500 çalışanımız ve geçmişten bugüne bize hizmet eden ve bizi yetiştiren değerli eski yöneticilerimiz de dahil tüm Toyota camiası adına onur duyarak kabul ediyorum. Toyota olarak uygulamaya devam edeceğimiz temel değerlerimiz ile varlığımızı gelecek yıllarda da sürdürerek daha pek çok başarıya imza atacağız. Buna gönülden inanıyorum” dedi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Head&Shoulders’ın Danla Bilic’li Dijital Filmi Yayına Girdi!

Head&Shoulders’ın Danla Bilic ile çektiği ve merak uyandıran dijital filmi sosyal medya platformlarında yayınlandı. Yeni Supreme Nem serisi için gerçekleştirilen çekimde Danla Bilic, kuruyan ve kaşınan saç derisi için kafayı rahatlatan yeni çözümünü izleyicilerle paylaşıyor.
Türkiye’nin 1 numaralı şampuanı* Head&Shoulders’ın ikili yağ içeren yeni serisi Supreme Nem için Danla Bilic ile çektiği dijital film, sosyal medya platformlarında yayına girdi. Videoda Danla Bilic saç derisindeki kuruluk ve kaşıntı sebebiyle yaşadığı rahatsızlığı, argan ve hindistan cevizi yağları içeren yeni Head&Shoulders Supreme Nem ile giderdiği mesajını veriyor. Danla Bilic, izleyicilere anında kafayı rahatlatmak için Head&Shoulders Supreme Nem’i tavsiye ediyor.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Çocuklar tatilin keyfini Cartoon Network ile çıkaracak

En sevilen çizgi filmlerin adresi Cartoon Network, 25 Ocak Pazartesi günü başlayacak yarı yıl tatili için hem TV hem internet sitesi hem de Youtube kanalı için birbirinden özel içerikler hazırladı. Hafta içi her gün saat 13.30 – 18.00 saatleri arasında Cartoon Network Tatil Özel Kuşağıyla çocuklar, tatil boyunca en sevdikleri çizgi filmlerin tadını doyasıya çıkaracak
Cartoon Network, zorlu geçen yarı yılın bitmesinin ardından çocukları eğlendirmek ve evde geçirecekleri zamanı daha keyifli hale getirmek için Cartoon Network Tatil Özel Kuşağı’nı hazırladı. Çocukların en sevdiği Gumball, Tom ve Jerry, Kafadar Ayılar, Yeni Sevimli Kahramanlar, Kral Şakir, Mantargiller ve Teen Titans GO gibi çizgi filmlerden oluşan tatil özel kuşağında çizgi filmlerin dışında TV’de ilk defa yayınlanacak animasyon filmleri de yer alacak.
Cartoon Network Tatil Özel Kuşağı pazartesi gününden itibaren hafta içi her gün saat 13.30 – 18.00 saatleri arasında yayınlanacak.

İnternet Sitesi ve Cartoon Network Youtube kanalında eğlence devam edecek
Cartoon Network, TV kanalının yanı sıra internet sitesi ve Youtube kanalı için de birbirinden özel içerikler hazırladı. www.cartoonnetwork.com.tr adresinde çocuklar her gün yepyeni bir video ile buluşacak. Ayrıca çocukların en sevdiği Toon Kupası, Gumball Blok Eğlencesi, Teen Titans Go, Süper Kahraman Yaratıcısı gibi birbirinden eğlenceli oyunlar da yarıyıl tatilinde sevenleriyle buluşacak. Youtube kanalında ise çocukların her gün yeni bir video izleyebilecekleri birbirinden özel içerikler yer alacak.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Askerler için minyatür kitap

Nazilerin kitap yaktığı dönemde ABD askerlerine minyatür kitap dağıtıldı. Martı Yayınları’nın yeniden bastığı minyatür kitaplar, 2. Dünya Savaşı’nda askerlerin cebinde cepheleri dolaştı.
1944 yılının haziran ayı başlarında, onbinlerce Amerikan askeri, Fransa’nın Normandiya sahillerine çıkarma yapmaya hazırdı. Gemilere binmek için sıraya girdiklerinde, her birine bir silahtan daha az kullanışlı ama aynı derecede değerli bir şey verildi: İnce, kartpostal boyutunda, yumuşak kapaklı bir minyatür kitap.
Bir askerin cebine sığacak ve nereye giderse gitsin onunla seyahat edecek şekilde özel olarak tasarlanmış karton kapaklı kitaplar.
1943 ile 1947 arasında ABD ordusu, denizaşırı ülkelerde hizmet veren birliklere binden fazla kitabın 123 milyon minyatür kopyasını gönderdi.
Askerin moralini artırmada önemli bir kaynak olarak görülen minyatür kitaplar, Pasifik adalarındaki ileri karakol kuvvetlerine paraşütle atıldılar, hastanelere büyük miktarda dağıtıldılar.
Büyüdüler ve çabucak hit oldular. Hiç bu kadar çok kitap bu kadar coşkulu okuyucu bulamamıştı.
Askerler yemek ya da saç kesimi için sırada beklerken veya yaralarının tedavi edilmesi için hastaneye yattıklarında onları okurdu.
Bu kitaplar uzun mücadeleler sırasında eğlence ve rahatlama işlevi sunarak askerlerin hayatlarını iyileştirdi. Savaş sona erdiğinde ise yayıncılık endüstrisi de dönüştü, ucuz, alçakgönüllü minyatür kitaplar Amerikan demokrasisi ve pratikliğinin sembolü haline geldi.
Siz de işe gidip gelirken size eşlik etmesi için cep karton kapaklı kitabınızı ceketinizin içine koyduğunuzda, bir askeri düşünün. Neden bu kadar tercih edildiğini büyük ölçüde anlayacaksınız.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İlk Millî Arkeoloji Enstitüsü Kuruluyor

Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı çatısı altında hizmet verecek Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü, bilimsel çalışmaların yanı sıra kamu diplomasisi alanında da faaliyetlere imza atacak.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ortaklığında, Avrupa Komisyonu desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin birlikte finanse ettiği Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü için hazırlık çalışmaları tamamlandı.
Enstitü, 1898 yılından bu yana Anadolu’da yabancı misyonlara ait sekiz arkeoloji enstitüsü faaliyet gösteriyordu. Bu sefer ilk kez ‘millî’ bir Enstitü devreye giriyor.
Kuruluş çalışmalarından bu yana Enstitü faaliyetlerine yoğun destek veren Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin konuyla ilgili şunları söyledi:
“Enstitü için 2014 yılında harekete geçildi. Yedi yıl süren bilimsel çalışmalar ve AB ile yürüttüğümüz görüşmeler sonunda arkeoloji bilimini yükseltmek, Türk arkeoloji ekolünü oluşturmak amacıyla kurulan Enstitü, Türk ve İslâm Arkeolojisini odağına alarak ülkemize özgü arkeoloji ve kültürel miras anlayışını oluşturmayı amaçlıyor.
TBMM Başkanlığı’na sunulacak Kanun Teklifi Taslağı için çalışmalara, AK Parti Gaziantep milletvekilleri öncülüğünde başlandı. Enstitü projemiz sadece Gaziantep için değil, Türkiye için büyük bir değer olacak.”
Enstitü’nün bilimsel çalışmalarla ülkemize kazandıracağı yüksek değerin ‘kamu diplomasisi’ konusunda da büyük bir kazanım olduğunu belirten Şahin, “Enstitü faaliyetlerinin ülkemizin ‘yumuşak gücüne’ sağlayacağı katkı paha biçilemez. Bu yolda bize desteklerini esirgemeyen Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na, iş birlikleri için Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy’a teşekkürü bir borç bilirim” dedi.
Enstitü için çalışmalar, arkeoloji alanında ihtisaslaşmış Türkiye ve Avrupa’dan 430 kültür, sanat ve bilim insanının katkılarıyla devam ediyor. Bu kapsamda, Enstitü merkezi, etkinlik alanları ve Arkeometri Laboratuvarı için Gaziantep’teki Kendirli Kilisesi ile Latin Okulu’nun restorasyon çalışmaları tamamlandı.

Arkeometri Laboratuvarına sahip ‘ilk’ Enstitü
Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü, bünyesindeki Arkeometri Laboratuvarı ile Türkiye’nin ‘saha yönetimi’ laboratuvarına sahip ilk enstitüsü olacak. Enstitü bünyesindeki Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda tamamlanarak kullanıma hazır hâle gelen laboratuvar, arkeometrik araştırmalarda analitik tekniklerin öğretilmesini destekleyecek bir merkez vasfını taşıyor. Laboratuvarın, nitelikli bilimsel araştırmaları yürütme misyonunun yanı sıra ‘restorasyon’ ve ‘konservasyon’ birimleriyle çalışarak mevcut altyapıya katkıda bulunması da amaçlanıyor.
Arkeolojik kazılardan elde edilen örneklerin yurt içinde analiz edilmesini sağlayacak alt yapıya sahip Arkeometri Laboratuvarı, arkeometrik yayınlarla da Türk Arkeolojisini destekleyen ‘yol gösterici’ bir kurum olacak.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Vodafone TV'den çocuklara tatil armağanı

Vodafone TV, yarı yıl tatili için çocuklara yönelik yüzlerce içerikten oluşan zengin bir portföy hazırladı. Vodafone TV, birbirinden keyifli çocuk kanalları, animasyon filmleri ve  tiyatro oyunları ile çocukların yarı yıl heyecanına ortak olacak. Kullanıcılar, Vodafone TV’nin çocuk içeriklerini hiçbir ek ücret ödemeden paketleri çerçevesinde seyredebilecek.
Vodafone’un dijital TV servisi Vodafone TV, yarı yıl tatiline girmeye hazırlanan çocuk takipçileri için yüzlerce içerikten oluşan zengin bir portföy hazırladı. Vodafone TV, birbirinden cazip ve keyifli çocuk kanalları, animasyon filmleri ve  tiyatro oyunları ile çocuklara yarı yıl tatilinde eğitici, öğretici ve eğlenceli içerikleri bir arada sunacak. Kullanıcılar, Vodafone TV’nin çocuk içeriklerini hiçbir ek ücret ödemeden paketleri çerçevesinde seyredebilecek.

Vodafone Türkiye Pazarlama Direktörü Fatih Otluoğlu, şunları söyledi:
“Vodafone TV servisimizle Türkiye’nin dört bir yanında müşterilerimize kaliteli TV ve video içeriğini kesintisiz olarak ve uygun fiyatla sunmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda çocuk takipçilerimiz için de portföyümüze yeni içerikler katıyoruz. Yoğun bir çalışma dönemini geride bırakan çocuklarımız için yarı yıl tatilini renklendirecek yüzlerce içerik hazırladık. Birbirinden cazip ve keyifli çocuk kanalları, animasyon filmleri ve tiyatro oyunları ile çocuklarımızın tatil dönemini hem öğrenerek hem de eğlenerek geçirmesini hedefliyoruz. Vodafone olarak, müşterilerimizin hayatını kolaylaştıran ürün ve servislerle her zaman yanlarında olmaya devam edeceğiz.”

Her zevke uygun içerik 
Halihazırda TRT Çocuk, Minika GO, Minika Çocuk ve Duck TV kanallarını sunan Vodafone TV,  Ocak ayında Disney Channel ve Disney Junior kanallarını da platformuna ekledi. Çocuklar, bu kanallar sayesinde ilgi ve merak alanlarına uygun içerikleri keyifle izleyebiliyor.

Yepyeni animasyon filmleri
Vodafone TV, çocuk içerikleri portföyüne yeni animasyon filmleri de ekledi. 100’e yakın animasyonu çocuklarla buluşturan Vodafone TV; Boonie Bears serisiyle Ayı Kardeşler’in seri maceraları, Ejderha Tabaluga ve buz prensesi Lilli’nin sevgi dolu arkadaşlığı, Sihirbazın Balonlar’ı ile balon krallıkları, komik ejderhalar ve mutluluk büyüleri yapan sihirbazlar, yaşadığı şatoda hiç bilmediği odalar keşfeden Prenses Barbara’nın bulduğu sihirli kitap sayesinde Harikalar Diyarı’ndaki harika gezintisi, maceraperest Dipdip ile sular altındaki New York’tan Titanik’e ve Kuzey Kutbu’na uzanan esrarengiz su altı gezintisi ve daha birçok gizemli macera ile çocuklar ve aileleri için eğitici, öğretici ve eğlenceli animasyon filmleri sunuyor.

Popüler çocuk oyunları
Vodafone TV ayrıca, tiyatrosever çocuklar için çocuk oyunları da sunacak. Pandemi nedeniyle tiyatroya gidemeyen çocuklar bu özlemlerini yarı yıl tatilinde Vodafone TV’nin tiyatro içerikleriyle giderecek. Vodafone TV’de, Fareli Köyün Kavalcısı’ndan Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’in hiç görülmemiş hikayesine, İbiş ve Keloğlan’ın maceralarından klasikleşen eserler arasında yer alan Kaşağı’ya kadar en popüler çocuk oyunları izlenebilecek.

Binlerce seç-izle içerik
Vodafone TV, kullanıcılarına, 24 saate kadar geri alma özelliği ile 90’ı aşkın TV kanalını ve çoğunluğu film, dizi, belgesel ve çizgi filmden oluşan 6 binin üzerinde seç-izle içeriği akıllı telefonlarından, tabletlerinden, web’den ve akıllı televizyonlar üzerinden izleme imkânı sunuyor. Google Play, Apple App Store, Android TV, LG Content Store, Samsung Smart Hub ve Apple TV online mağazalarından da erişilebilen Vodafone TV uygulaması, bugüne kadar 5 milyondan fazla indirildi. Vodafone TV’nin aylık aktif kullanıcı sayısı ise 1,2 milyona ulaştı.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Emlakta tüm yılların rekoru kırıldı

Türkiye genelinde 2020 yılında 1 milyon 499 bin 316’sı konut olmak üzere toplamda 2 milyon 678 bin 74 satış işlemi gerçekleşti. Böylelikle emlak sektöründe tüm yılların rekoru kırılmış oldu.

Faiz indiriminin etkisi oldu
Pandemiye rağmen gayrimenkule olan talebin düşmediğini belirten Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan “Bu yıl gerçekleşen 1 milyon 499 bin konut satışı sonrası 2017 yılındaki 1 milyon 409’lik rekor kırılmış oldu. Özellikle 2. elde satışlardaki 1 milyon 29 binlik konut satış rekorunda pandemi dönemindeki faiz indiriminin çok büyük etkisi oldu. Ocak-Aralık döneminde ipotekli konut satışı yüzde 72,4 artarak 573 bin 337 sayısına ulaştı” dedi.

Yabancıların ilgisi yüksek
Yabancılara yapılan konut satışlarının son çeyrekte toparlanma sinyalleri verdiğini dile getiren Akdoğan “2020 yılının son dört ayında 19 bin 916 konut yabancılara satıldı. Bu satışlar yaklaşık 2020 yılının ilk sekiz ayındaki satış kadar” diye konuştu.

Temmuz ayı lider
2020 yılında en çok satışın Temmuz ayında gerçekleştiğini ifade eden Akdoğan,  “Temmuz ayında 229 bin 357 konut satışı yapıldı. Bu satışlarında da 130 bin 721’i ipotekli satışlar oldu. Bunlardan da 91 bin 469’unu ikici el satışlar oluşturdu. Emlak işletmeleri açısından en yoğun olan bu dönem sonrası özellikle son çeyrekte hareketlilik ciddi oranda azaldı” ifadelerini kullandı.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ali Babacan: ‘Son genel seçimlerin kaybedeni Sayın Erdoğan’dır’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Karar TV’de yayımlanan Gündem Özel programında Taha Akyol ve Elif Çakır’ın konuğu oldu. Babacan gündeme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
Cumhurbaşkanı’nın tehdit ve şiddet karşısında susması vahimdir

“Tehdit suçtur, şiddet suçtur, şiddeti teşvik etmek suçtur. Hukuk devletinde böyle bir şey kabul edilemez. Bir siyasi partinin genel başkan yardımcısı şiddete maruz kaldı. Türkiye, bu olayı soruşturan savcıların alenen tehdit edilebildiği bir ülke oldu. En basit konularda topa giren Cumhurbaşkanı hiçbir açıklama yapmadı. Cumhurbaşkanı’nın bu konuda bir duruş sergilememesi çok vahimdir.
Yanlış ortağı seçen Cumhurbaşkanının kendisidir

“Şiddete göz yummak kabul edilemez. Bunlar siyasetin kırmızı çizgisi olmalıdır. Bir siyasi partinin genel başkan yardımcısına saldırılıyor, iktidarın ortağından geçmiş olsun telefonu gitmiyor. Tersine durumu tırmandırıyor. Cumhurbaşkanının bu tür durumlarda hukuktan yana taraf olması lazım, ‘buna karşıyım, yanlıştır’ demesi lazım. Yanlış ortaklarla yola çıkmak böyle yoldan çıkartıyor. Ama bu bir mazeret değil, çünkü yanlış ortağı seçen de Cumhurbaşkanının kendisidir.
“Sayın Erdoğan, 2018 seçimlerini kaybetmiştir. Bir başka partinin desteğiyle Cumhurbaşkanı seçilmek ve Meclis çoğunluğunu bir başka partinin desteğiyle sağlamak AK Parti açısından da Sayın Erdoğan açısından da bir yenilgidir. Bu bir zafer değildir.
Muhalefeti egzersiz olarak görmüyoruz, hedefimiz iktidar

“Parlamenter sistem isteyenlerin geçiş süreci, bu sürecin aşamaları ve takvimi  üzerine çalışması lazım. Bizim hedefimiz iktidar olmak ve bu ülkeyi yönetmektir. Bu nosyonla hazılanıyoruz. Bütün politika kurullarımız hükûmetimizin ilk doksan gününü ve ilk bir yılını çalışıyor. Politika birimlerimizin ilk ev ödevi bu. Muhalefeti, ilelebet muhalefet olarak, muhalefet egzersizi olarak görmüyoruz.
Anayasa değişikliği teklifimiz hazır

“74 maddelik Anayasa değişiklik teklifimiz hazır. Bu teklifi hazırlarken hem partili hukukçu arkadaşlarımızdan hem de dışarıdan destek aldık. Biz bu teklifi “DEVA Partisi’nin çok güzel çalışması var, bizim paketimizdir, kamuoyuna açıklıyoruz” diye ortaya bırakıp geri çekilsek doğru bir yöntem olmaz. Çünkü anayasa değişikliği toplumsal mutabakat arayışıdır. Dolayısıyla hazırladığımız 74 maddelik detaylı çalışmadan bir vizyon belgesi çıkarıyoruz. Bunu kamuoyuyla paylaşmadan önce, siyasi partilerle ve daha önce Anayasa konusunda çalışmış kuruluşlarla tek tek görüşeceğiz. Diğer tarafları dinleyip, diğer çalışmaların geri planını anlamaya çalışacağız. Aksi halde reklamını yaparız ama sonuç çıkmaz.
Erken seçim, küçük ortak desteğini çekerse mümkün olur

“Böyle bir tabloda mecbur kalmadıkça seçime gitmezler. İktidar partilerinin zemin kaybettiği bir durumda elindekini niye riske atsın? Hazır önünde iki buçuk yıl daha süre var. İktidar ortakları arasındaki ilişki de sağlam bir yapıda değil. Farklı duruşlar olduğunu görüyoruz. Erken seçime ancak küçük ortağın desteğini çekmesi gibi şartlar zorlayabilir.
Cumhurbaşkanının ve Bakanların yargıya müdahil olmaması gerekir

“Bakanlık görevinin insanlara yüklediği bir devlet ciddiyeti vardır. Bu hukuka bağlılıktır. Uzaktan izlediğim kadarıyla, bununla anne ile oğul ilişkisinin duygusal hassasiyeti birbirine karışmış durumda. Duygusallık olabilir ama Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletiyse, hukuk neyse onun gereği yapılır. Adalet Bakanının da nokta atış müdahale yapması doğru değildir. Cumhurbaşkanı da bu nokta atış müdahaleleri çok sık yapıyor. Davalarda taraf oluyor.
Berberoğlu kararına inşallah’ uyarlar

“Anayasa Mahkemesinin Enis Berberoğlu davasında verdiği hak ihlalini alt mahkeme uygulamayınca Cumhurbaşkanı çıkıp ‘uygulamayabilir’ dedi. Alt mahkeme gücü direkt oradan aldığı için bunu söyleyebiliyor. HSK’nın, mahkeme olarak nasıl Anayasaya aykırı iş yaparsın diye bir çalışma başlatması lazımdı. Döndü dolaştı, Anayasa Mahkemesi önceki kararını teyit etmiş oldu. İnşallah uyarlar. İnşallah diyorum çünkü Anayasanın ve Anayasa Mahkemesinin sistemdeki değeri eskisi gibi değil.”
Babacan’dan Akyol’a kalem hediyesi

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ayrıca Elif Çakır, Yıldıray Oğur ve Taha Akyol’un isminin verilerek Karar gazetesinin tüm yazarlarının tehdit edilmesine, tüm yazarları temsilen Taha Akyol’a dolma kalem hediye ederek tepki gösterdi. Babacan, hediyeyi Akyol’un hedef gösterildikten sonra köşesinde kaleme aldığı “Eli sopalı adamlarım yok. Elimde kalemim var sadece” sözlerinden esinlenerek seçtiğini vurguladı.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)