Aylık arşivler: Şubat 2021

Huawei, kırsal bölgeler için mobil kapsama sağlayan RuralStar Pro Çözümünü Duyurdu

Huawei, Şangay Mobil Dünya Kongresi 2021'de RuralStar Pro çözümünün Çin'de ticari olarak kullanıma sunulduğunu açıkladı. RuralStar Pro çözümü, baz istasyonu olmayan ücra yerleşim yerlerinde ses ve mobil iletişim hizmeti sağlarken, maliyetleri de önemli ölçüde azaltıyor.

 

Huawei Kablosuz Ağ Ürün Grubu Başkanı David Guo, Şangay Mobil Dünya Kongresi 2021'de, şirketin RuralStar Pro çözümünü tanıttı. Guo, dünya genelinde kırsal bölgelerde, baz istasyonu kurulumunun zor olduğu alanlarda, 600 milyon kişinin halen mobil bağlantıya erişemediğini ve RuralStar Pro çözümünün bu bölgeler için  uygun maliyetli ve  hızlı bağlantı seçeneği olduğunu kaydetti. Bu çözümle temel geniş band birimi, uzak radyo birimi ve röle cihazı, tek bir modüle entegre edilerek baz istasyonu etkin hale getiriliyor. Böylelikle kırsal bölgeden temel yerleşim birimindeki ana baz istasyonu ile bağlantı kuruluyor. Sistem kompakt yapısı ile diğer alternatiflere göre daha kolay kurulurken, her baz istasyonunun güç tüketiminin 120 Watt'tan daha az oluşu ile de enerji tasarrufu sağlanıyor.

 

Çin’deki ilk deneme başarılı

David Guo, Rural Star Pro’nun ilk ticari denemesinin Çin’in Guizhou Eyaleti'nin Maopo Köyü'nde yapıldığını söyledi; “Bu köydeki vadi genellikle sislidir ve bu da kapsama kalitesini olumsuz yönde etkiler. Ek olarak, dolambaçlı dağ yollarına fiber optik kablo döşemenin maliyeti çok yüksektir. RuralStar Pro ile bir baz istasyonunun kurulumu ve kapsama hizmetinin başlaması yaklaşık iki saat içinde tamamlanabilir. Maopo Köyü'nde kapsama oranı şu anda 85 ve bağlantı hızları 30 Mbps'ye ulaşıyor.”

 

Rural Star çözümünü 3 yıl önce Afrika’da mobil kapsamanın olmadığı yerlerde denemeye başladıklarını belirten Guo; “Herkes İçin Teknoloji (TECH4ALL) girişimimiz çerçevesinde geliştirdiğimiz bu ürün sayesinde artık her ücra köşe dünyaya bağlanabilecek. Bu da zaten bizim her bireye, her haneye, her kuruma interneti götürme misyonumuzla tam olarak örtüşüyor” dedi.

 

Gana Elektronik Haberleşme Yatırım Fonu (GIFEC) CEO'su Abraham Kofi Asante de kurumunun, 2.000'den fazla RuralStar  baz istasyonu için Huawei ile birlikte çalışmayı planladığını söyledi. Asante, bu planlama ile 172 kırsal alanda 3,4 milyon kişinin internete erişeceğini ve Gana'nın mobil kapsama oranının 83'ten yaklaşık olarak 95'e yükseleceğini belirtti. Asante, bunun yerel ekonomiye büyük bir ivme kazandıracağını söyledi. Bugün Gana’da 400’den fazla Rural Star baz istasyonu kullanılıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Pandemide dijital strateji çok önemli

Türkiye’de ve dünyada verdiği yenilikçi hizmetlerle öne çıkan dijital deneyim tasarım stüdyosu SHERPA, “UX Strategy Call” danışmanlık servisini daha da geliştirerek markaların dijital ürün ve servislerine farklı bir bakış açısıyla çözüm sunmaya başladı. 2019 yılında devreye alınan “UX Strategy Call” danışmanlık sistemi, özellikle pandemi dönemiyle artan dijital operasyon ihtiyaçlarına müşteri gereksinim ve beklentileri doğrultusunda kolay uygulanabilir, yaratıcı, pratik ve gelişmiş bir yelpazede hizmet veriyor.

 

Deneyim tasarımı alanında Türkiye’de halen benzeri olmayan 60 dakikalık özel video görüşme formatıyla sunulan bu hizmetten yararlanmak isteyenler, sistemi tamamen self-servis olarak kullanılabilecekler. Markalar uzun vadeli planlamalara başlamadan önce kullanıcı deneyimi stratejilerini belirlerken, “UX Strategy Call” danışmanlık hizmetinden artık daha hızlı, pratik ve sonuç odaklı bir şekilde yararlanabilecekler. 

SHERPA’nın Head of Strategy & MIS’i Alper Gökalp yola çıkarken proje yönetiminde zaman ve bütçe verimliliğini artırmayı hedeflediklerini ve bu doğrultuda “UX Strategy Call” hizmetini sunduklarını belirterek “UX ve dijital ürün yönetimi konusunda taze fikir ve perspektiflere ihtiyacı olan markalara dijital yatırımlarından nasıl yüksek geri dönüş alabilecekleri konusunda yol gösterici bir pozisyon alıyoruz. Özellikle pandemi döneminde dijital operasyonlardaki zorunlu hacim artışı, organizasyonların ürün ya da hizmetlerinin müşteriyle dijital kanallar aracılığıyla buluşma süreçlerine odaklanmalarına imkan sağladı. SHERPA olarak biz de dijital kanallardaki kullanıcı deneyim sürecini en yalın ve doğru bir şekilde müşterilerine nasıl yaşatacaklarını stratejik bir yaklaşıma oturtuyor ve dijital ya da dijitalleşmekte olan organizasyonların karşılaştıkları karmaşık sorular ile ilgili çözüm yollarını bu şekilde onlar ile birlikte sonuca ulaştırıyoruz” dedi. 

Gökalp, UX Strategy Call hizmetinden yararlanmak isteyenlerin artık kendi programlarına göre görüşme zamanlamasını çok daha pratik şekilde belirleyebileceğini de sözlerine ekleyerek şunları söyledi;

SHERPA olarak uzmanlaşmış ekibimizle birlikte yenilenmiş “UX Strategy Call” hizmeti, verimlilik açısından önemli bir yerde duruyor. Özel video görüşmeleriyle projelerini aktaran markalarımız, hızlı bir şekilde; çevrimiçi, katılımcı ve paydaş etkileşimli sistemimiz sayesinde sorularına en doğru ve anlaşılır yanıtları alabiliyorlar. Bu kendi işlerine farklı bir perspektiften bakmalarının da önünü açıyor. SHERPA’nın 100’ün üzerinde ülkede kullanılmakta olan dijital ürün ve servisleri tasarlamış uzman ekibinden destek ve görüş almaları proje yönetiminde de zaman ve bütçe verimliliğini artırıyor. Bu hizmetimiz kendi içerisinde UX takımı barındırmayan küçük ve orta boy e-ticaret operasyonu yürüten turizm, havayolları ve ayrıca geniş kategoride e-perakendecilik hizmeti sunan işletmeler ve startup’lar için de büyük yatırımlara girişmeden önce etkin bir tartışma platformu sağlıyor.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İntim Temizliğinde Su Sabun Yetmez

İntim bölgesinin (dış vajina) yetersiz temizliği veya sıradan sabun, duş jeli gibi ürünlerin kullanımı; bu bölgenin koruyucu florasında dengesizliğe yol açabiliyor, bölgeyi tahriş ve enfeksiyonlara açık hale getirebiliyor. 

 

Vajinal bölgenin dengeli için olabilmesi için düşük pH değerine sahip, asidik ortam sağlanması gerekiyor. Asidik pH, zararlı bakterilerin çoğalmasını engelliyor. Kadın vücudu, genital bölgenin asidik değerini korumak için laktik asit üretiyor. Laktik asit, vajinal floranın canlılığı ve dengesi için esas olan fizyolojik pH değerini korumasına yardımcı oluyor. Bu nedenle intim bölgesinin temizliği için özel ürünler kullanmak gerekiyor.

 

İntim temizliği için laktik asit içeren, hipoallerjenik formül

Dermatolojik ve jinekolojik olarak test edilmiş, hipoalerjenik ve dünyanın 1 numaralı intim hijyen ürünü formülüne sahip* Gvyna ürünleri, intim bölgesinin temizlenmesini sağlarken asidik ortamını da koruyarak zararlı dış etkenlerin üremesini engelliyor. Tüm Gvyna ürünleri, intim bölgesinin doğal yapısı ve asidik pH dengesiyle uyumlu doğal laktik asit içeriyor. Uzun süreli ferahlık ve temizlik hissi vermek için özel olarak geliştirilmiş Gvyna Fresh İntim Yıkama Jeli, kötü kokuları giderip kendinizi güvenli hissetmenizi sağlıyor. Parfüm içermeyen Gvyna Hassas İntim Yıkama Jeli, pamuk özüyle zenginleştirilmiş ekstra yumuşak formülüyle dış genital bölgeyi nazik bir şekilde temizlerken rahatlık veriyor. Gvyna Rahatlatıcı İntim Yıkama Jeli içeriğindeki pirinç proteini ve Arnika özüyle dış genital bölgedeki batma ve yanma gibi rahatsızlık hissini yatıştırıyor.

 

*Nicholas Hall, global OTC database DB6, sales in €mn, MAT Q4 2019 satış verileri ithal edilen GVYNA ile aynı formülasyona sahip Lactacyd markalı ürününün sonuçlarıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Boğaziçi Üniversitesi’nden Covid-19 Aile Araştırması

Boğaziçi Üniversitesi, Temel Eğitim Bölümü öğretim üyesi Mine Göl-Güven ve ekibi tarafından yürütülen, Covid-19 salgını ve karantina sürecinin çocuk sahibi olan ailelerinin yaşamlarına yansımalarını ortaya koyan araştırmanın üçüncü raporu yayımlandı. Covid-19 evde kalma süreci olarak bilinen 15 Mart-1 Haziran tarihlerinin bitiminde 323 ebeveynden  toplanan veriler analiz edildi. 

 

Covid-19 Aile araştırmasına, Türkiye’nin 39 farklı ilinden 4-12 yaşları arası çocuğu olan 323 ebeveyn çevrimiçi anket sorularını yanıtlayarak katılım gösterdi. Cinsiyet dağılımına bakıldığında katılımcıların 90’ını kadınların oluşturduğu görüldü. Araştırmaya katılan ebeveynler 84’ü üniversite veya üzeri eğitime ve 71’i asgari ücretin üzerinde bir gelire sahip olduklarını belirtti.

 

Raporda Covid-19 öncesi ve karantina dönemine yönelik ebeveyn ve çocukların duygu durumları, eş ve çocuklarla olan ilişkiler, ebeveynlerin ve çocukların birlikte geçirdikleri zaman ve eğitime yönelik görüşleri, sosyalleşme yöntemleri ve pandemi öncesi ve sonrasında çocukların uyku, beslenme, egzersiz ve ekran kullanımı gibi günlük yaşantılarındaki farklılıklara yönelik bulgular paylaşıldı.

 

Araştırmaya göre belirsizliklere karşı dirençli olma becerisi ebeveynlerin Covid-19 sürecinde duygu durumlarını düzenleyebilmeleri ile ilişkili. 

 

Genelde kendini iyi hissedenler Covid-19 kısıtlamaları sırasında da iyi hissetmeye devam ettiler. Genelde endişeli ve korkulu ruh haline sahip çocuklar, karantina dönemi duygu ve davranışlarında da ebeveynleri tarafından olumsuz yönde değerlendirildi.

 

Ebeveynlerin genel anlamda duygusal durumlarına yönelik kendilerini değerlendirmeleri istendi. Ebeveynler, benzer bir değerlendirmeyi Covid-19 sürecine yönelik de yaptılar. Bulgular, duygu durumlarını olumlu değerlendiren katılımcıların Covid-19 ile ilgili duygularını düzenlemede de sıkıntı yaşamadıklarını gösterdi. Çocuklarını genel anlamda korkulu ve endişeli olarak tanımlayan ebeveynler, çocuklarının kısıtlamalar sırasında duygu ve davranışlarında da olumsuz yönde bir değerlendirme yaptı. Karantina döneminde kendi duygusal durumlarını olumsuz olarak değerlendiren ebeveynler, çocuklarının da duygu ve davranışlarının sorunlu olduğunu belirtti.

 

Eş ve çocuklarla ilişkilerdeki memnuniyet yansıdı

 

Eş ile olan ilişkinin niteliği, eş ile yaşanan mutluluğu getirdi. Aynı şekilde çocukla yaşanan ilişkinin niteliği çocukla mutluluğu sağladı. Bunun yanı sıra ilişkiler arasında da benzer bir bağ görüldü. Katılımcıların eş ve çocukları ile olan ilişkilerindeki memnuniyet, bu ilişkilerindeki mutluluklarını ifade etmeleriyle sonuçlandı. Örneğin eş ile yaşanan mutluluğun çocukla yaşanan ilişkinin niteliğini belirlediği görüldü.

 

Çocuklarıyla nitelikli zaman geçirdiğini ve eğitime yönelik etkinlikler yaptıklarını ifade eden ebeveynler çocukların bu süreçte olumlu duygu ve davranış özelliklerini daha çok öne çıkardı. Karantinada duygu durumunu koruyan ebeveynler de zaman ve eğitim süreçlerini olumlu yönde değerlendirmiştir. 

 

Belirsizliklere karşı güçlü olan ebeveynler, karantina döneminde nitelikli zaman ve eğitim süreçlerini de daha iyi yönetmiştir. Genel anlamda korkulu ve endişeli olarak tanımlanan çocuklar, karantina sırasında ebeveynle geçirilen zaman ve eğitim süreçlerini de olumsuz yaşamıştır.

 

Çocuklar hangi yöntemleri kullanarak sosyalleşti? 

 

Araştırmada çocukların yaşları arttıkça arkadaşlarla ve öğretmenlerle görüşmenin daha sık olduğu saptandı. Çocukların yaşları arttıkça arkadaşlarıyla çevrimiçi sosyalleşmesinin azaldığı görüldü. Çarpıcı bir bulgu ise yaşla birlikte çevrimiçi oyun platformları kullanımında artış, ebeveynle oyun oynanmasında ve arkadaşlarla çevrimiçi sosyalleşmede azalma olmasıydı.

 

Kız çocukları oğlan çocuklarına kıyasla daha çok akrabalarla çevrimiçi sosyalleşmede yer alır kendi başına bir şeyler öğrenir ve ev işleri yaparken; oğlan çocukları kız çocuklarına kıyasla daha çok çevrimiçi oyun platformlarında ve ekran başında eğitim dışı etkinliklerde bulundu.

 

Gelir düzeyi ve alışkanlıklar araştırıldı

 

Araştırma kapsamında alışkanlıklar ve gelir düzeyi arasındaki ilişkiler de incelendi. Buna göre daha düşük gelire sahip olan ebeveynlerin çocuklarının uyku, beslenme ve egzersiz düzenlerinde rutine göre sapmalar olduğu gözlendi. Ailenin gelir düzeyi arttıkça çocukların düzenli egzersiz yapmalarında da artma tespit edildi. Katılımcıların gelir düzeyi arttıkça uyku düzeni, gelirdeki değişim, fiziksel sağlık ve psikolojik sağlık alanlarında kendilerini iyiye doğru değerlendirdikleri gözlemlendi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Merrell'dan koşu dünyasına heyecan getirecek yeni proje: "OneTrail"

OneTrail projesinde Özgür Tetik, İbrahim Bitiş, Bahar Baltacı, Nuray Bulut Göktepe ve “Dağların Arslanı” Ahmet Arslan yer alacak.

 

Ahmet Arslan ile Argeus Travel & Events tarafından gerçekleştirilen Alanya Ultra Trail’e verdiği isim sponsorluğu desteğiyle koşu tutkunlarını çok mutlu eden Merrell, koşu dünyasına büyük heyecan getirecek önemli bir projeye başlıyor.

 

OneTrail projesinin amaçları; dileyen herkesin patika koşusu yapabilmesini sağlamak, patika koşusunun doğru ve sağlıklı şekilde yapılması konusunda pratik ve teorik eğitimler vermek, bu spora gönül veren kişileri buluşturmak ve doğada bir arada keyifle vakit geçirmelerini sağlamak olacak.

 

Projenin en önemli unsurlarından biri de koşu takımı Merrell Running Team olacak. Özgür Tetik, İbrahim Bitiş, Bahar Baltacı, Nuray Bulut Göktepe ve “Dağların Arslanı” Ahmet Arslan’ın yer alacağı Merrell Running Team, eğitim yönüyle de fark yaratacak.

 

SPX Mega Mağazası’nda ayda bir teorik eğitimler verilecek

 

Ülkemizde düzenlenecek uluslararası yarışlara katılacak olan Merrell Running Team, aynı zamanda SPX Mega Mağazası’nda ayda bir kez teorik eğitim de verecek. Dileyen koşu tutkunları bu kapsamlı eğitimlerin bir parçası olabilecek.

 

Teorik eğitimler sonrasında Merrell Running Team’in açık hava eğitimleri yapacağı noktalar ise şu şekilde olacak:

 

Kilyos Plajı, Kurt Kemeri Parkuru, Kemerburgaz Kent Ormanı, Geyik Parkuru, Valide Sultan Göleti, Atatürk Kent Ormanı, Polonezköy Tabiat Parkı ve Aydos Ormanı.

 

Özellikle teorik eğitimler ile spor tutkunlarının hayatına dokunacak olan Merrell, OneTrail ile birlikte kocaman bir koşu ailesinin oluşmasını da sağlayacak. 

 

Barış Andırınlı: “Her yaş ve seviyeden sporseveri OneTrail etkinliklerimize bekliyoruz”

 

OneTrail projesini hayata geçirdikleri için çok mutlu olduklarını dile getiren Olgar Genel Müdürü Barış Andırınlı ise şu açıklamaları yaptı:

 

“Doğa ve koşu sporunu bir araya getiren patika koşusu, süratle yaygınlaşmaya devam ediyor. Biz de bu sporun lideri olarak, daha fazla insanın doğaya çıkması ve patika koşusunu deneyimlemesi konusunda çaba harcıyoruz. Genç yaşlı, yavaş hızlı, her seviyeden sporseveri patika koşusu etkinliklerimize katılmaya davet ediyoruz.”

 

OneTrail’in kaptanı, rekortmen Özgür Tetik olacak

 

OneTrail projesinin kaptanı ise daha önce Türkiye 24 saat rekorunu kıran Özgür Tetik olacak. Tetik bugüne kadar Marathon des Sables, UTMB CCC 101 km, Ultra Trail Mont Blanc ve Salomon Cappadocia Ultra-Trail gibi simge ultra maraton yarışlarında da ülkemizi temsil etmişti.

 

Ülkemizde ve yurt dışında düzenlenen maratonlara katılan, aynı zamanda çok sayıda yarışın proje koordinatörlüğünü üstlenen İbrahim Bitiş de Merrell Running Team koşucularından biri olacak.

 

Trail Sisters Türkiye, patika koşularında bir ilk olacak

 

Trail Sisters Türkiye’nin liderleri ve Merrell Running Team koşucuları olan Bahar Baltacı ve Nuray Bulut Göktepe ise kadınları bir araya getirecek ve onların güvenli bir şekilde patika koşusu etkinliklerine katılmasına yardımcı olacak.

 

Patika koşuları alanında bir ilk olan Trail Sisters Türkiye, koşu organizasyonlarının yanı sıra yürüyüş ve yoga gibi etkinliklerle de spor tutkunu kadınların hayatına dokunacak.

 

Daha önce katıldığı ultra-trail yarışlarında çok başarılı sonuçlar elde eden Bahar Baltacı, Youtuber olmasının yanı sıra “Kilometresiz” isimli kitabıyla da ultra maraton koşularında elde ettiği deneyimleri genç koşuculara aktarmıştı. Baltacı, “Kitapları Koşturan Kadın” olarak tanınıyor.

 

Bahar Baltacı ile birlikte Trail Sisters Türkiye’nin liderliğini üstlenen Nuray Bulut Göktepe ise potansiyeli çok yüksek olan atletlerden biri ve gelecek yıllarda düzenlenecek ultra maraton ve maraton yarışlarında kürsüde olması bekleniyor.

 

“Dağların Arslanı” Ahmet Arslan da Merrell Running Team’in bir parçası olacak

 

Merrell Running Team’in en önemli koşucularından biri olan “Dağların Arslanı” Ahmet Arslan da deneyimlerini OneTrail projesi katılımcılarına aktaracak. Ultra maraton alanında Avrupa ve dünya şampiyonlukları bulunan Ahmet Arslan, Merrell Türkiye Instagram hesabından yapılacak canlı yayınlarda katılımcıların sorularını yanıtlayacak.

 

Merrell Running Team’in genç koşuculara ve ultra trail branşına ilgi duyacak kişilere ilham kaynağı olabilecek hikayeleri, Merrell Türkiye sosyal medya hesaplarında da paylaşılacak.

 

Merrell Türkiye, koşuya ilgi duyan herkesi OneTrail projesinin bir parçası olmaya davet ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Evde Uygulanabilecek Pratik Cilt ve Saç Bakım Önerileri…

COVID-19’la birlikte kalabalık ortamlardan kaçınma, sosyal mesafe ve evde zaman geçirme hayatımızın normali haline geldi. Bu değişim günlük rutinleri de büyük oranda değiştirdi. Yakın Doğu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yeşim Üstün Aksoy, pandemi sürecinde kişisel bakımın da olabildiğince evde yapılmasının sağlık açısından en iyisi olduğunu dile getirerek, saç ve cilt bakımı için evde uygulanabilecek pratik önerilerde bulundu. 

 

Cilt Bakımında Kullanılabilecek Doğal Ürünler 

 

COVID-19 salgınının, hayatımızda yarattığı kısıtlayıcı etkisiyle önemli bir stres kaynağı haline geldiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Aksoy, bu stresin birçok sağlık probleminin yanı sıra, cilt ve saç yapısının bozulmasına da neden olabileceğini söylüyor. Sağlıklı bir cilt ve saç için, su içmenin, doğru ve dengeli beslenmenin ve uyku düzeninin çok önemli olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Aksoy, cildin temiz ve nemli tutulmasının da çok önemli olduğunu vurguluyor. Cilt bakımında, cilt tipini ve buna uygun ürünleri bilmenin önemine değinen Yrd. Doç. Dr. Yeşim Üstün Aksoy, “Cilt bakımının ilk adımı cildin uygun ürünlerle temizlenmesidir. Temizlikte tonik olarak kullanabileceğiniz en iyi doğal malzemelerden biri ise gül suyudur. Gül suyu, gözeneklerin arınmasını ve siyah nokta oluşumunu önler” diyor. 

 

Temizlik işleminin ardından cildin nemlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Aksoy, nemlendirme işlemi için cilt bakımı yağları ya da evde bulunan bazı doğal malzemeleri öneriyor: "Aloe vera yapraklarının içinde yer alan jelle ya da salatalık suyuyla cildinizi nemlendirebilir, badem yağı, buğday yağı, çörek otu yağı gibi farklı yağları da bu amaçla kullanabilirsiniz.  Doğal ürünlerden Türk kahvesi, badem, toz şeker, çilek ve domates ile cildinize haftada bir kez peeling uygulayabilirsiniz.”

 

Hangi Cilt İçin Hangi Maske?

 

Sağlıklı bir cilt maskesi için cilt tiplerine göre kullanılabilecek ürünleri sıralayan Yakın Doğu Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yeşim Üstün Aksoy, kuru ciltler için avokado, limon, yumurta akı, çilek ve bal ile cilt maskesi hazırlanmasını öneriyor. Nemsiz ve cansız ciltlere ise bal, yoğurt, zeytinyağı, salatalık, aloe vera, muz içeren maskeler iyi geliyor. Yağlı ciltlerde kullanılacak cilt maskelerinin ise elma sirkesi ve maden suyu içermesi gerekiyor. Yeşil çayın bütün cilt tiplerinde kırışıklık önleyici olarak kullanılabileceğini söyleyen Doç. Dr. Aksoy, cilt renginin açılması, sivilce ve leke tedavisi ve hücre yenilenmesi için de limon, bal ve toz şeker gibi doğal malzemelerin kullanımını öneriyor. 

 

Saçlarınız Doğal Güzelliğini Korusun…

 

Doç. Dr. Aksoy, saç bakımında kullanılabilecek doğal ürünleri de yine saç tiplerine göre sınıflandırıyor. Yağlı saçlar için yağsız yoğurt ve yumurta; ince telli saçlar için hint yağı ve ısırgan otu; kalın telli saçlar için menekşe yağı, zeytinyağı ve bal; kepekli saçlar için avokado, bal ve zeytinyağı; dökülen saçlar için zeytinyağı, bal, tarçın, yumurta ve badem yağı; kuru saçlar için bal ve süt; yıpranmış saçlar için muz ve badem yağı; kırık saçlar için menekşe yağı, jojoba yağı, tatlı badem yağı ve sirke gibi doğal malzemelerle hazırlanan karışımların kullanılmasını öneriyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ambalajlı Tüketim Mallarında Dijital Dönüşüm Verimliliği Artıyor

Özellikle içecek sektörü olmak üzere, tüm ambalajlı gıda endüstrisine yönelik otomasyon çözümleri ve entegre MES fonksiyonlarına sahip proses kontrol sistemleri sunan ProLeiT, İDA Proses iş birliğiyle fabrikalara verimlilik artıran çözümler sunuyor.

 

Merkezi Almanya'da bulunan ProLeiT, dünya çapındaki tüm proses mühendisliği endüstrileri için proses kontrol teknolojisi, otomasyon çözümleri ve entegre MES fonksiyonlarına sahip proses kontrol sistemleri sunuyor.

Özellikle içecek endüstrisi olmak üzere tüm gıda, kimya ve ilaç sektörlerine yönelik otomasyon çözümleri sunan ProLeiT, Schneider Electric tarafından alınmasının ardından daha da güçlenerek fabrikaların dijital dönüşümünü hızlandırıyor.

 

“İŞ BİRLİĞİMZİN İLK PROJESİ İÇİN HEYECANLIYIZ”

ProLeiT firmasının Satıştan Sorumlu Başkanı Leonard Mitranescu, söz konusu iş birliği ve ilk proje ile ilgili yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:

“Yeni sistem entegratörümüz İDA Proses firmasına ‘hoşgeldiniz demekten onur duyarım’. CEEMEA Bölgesi (Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu, Afrika)’nde en büyük Türk küresel gıda üreticilerinden biri için ortaklaşa ilk projeyi yürütmekten dolayı büyük heyecan duyuyoruz. Projenin başlangıç aşamasında, bizi güvenle ve mükemmel bir şekilde destekleyen Schneider Electric Türkiye'den meslektaşlarımıza özel teşekkürlerimizi sunarız.

 

“VERİ TOPLAMA VE ANALİZ İMKANI SUNUYOR”

Hat Yönetim Sistemimiz (Line Management System/LMS), son kullanıcının/müşterinin gereksinimlerini tam olarak karşılıyor ve kompakt bir çözüm olarak üretim hatları, makinalar ve tesislerde veri toplama ve analiz işlevlerini birleştiriyor. Sistem, mevcut operatör istasyonlarındaki web tarayıcılar veya mobil cihazlar aracılığıyla çalıştırılıyor.

Söz konusu kompakt çözüm, dolum ve paketleme hatlarının yanı sıra yardımcı tesislerin optimize edilmesi için de bir temel görevi görüyor.

 

“9 FABRİKADA 82 HATTI TAKİP EDECEĞİZ”

Çözümümüz, Türkiye’de 9 fabrikada toplamda 82 hattın teşhis edilmesinde ve izlenmesinde kullanılacak. Gerekli lisansları sağlamak ve desteğimizi sunmak için sabırsızlanıyoruz.

Projenin mühendislik, yürütme ve sahada devreye alma işlemleri, İDA Proses tarafından gerçekleştirilecek.

Bu, ilk ve önemli projenin İDA Proses ile birlikte profesyonel bir şekilde hayata geçirilmesi için hazırız.”

 

“DİJİTALLEŞMEDE İHTİYAÇLAR NOKTASINDA DESTEK OLACAK”

İş birliğine ilişkin İDA Proses Genel Müdürü Niyazi Ağaçdiken ise, “ProLeiT ile gerçekleştireceğimiz iş birliğimiz konusunda son derece heyecanlıyız. ProLeiT'in içecek, fırıncılık, süt ürünleri, gıda, kimya ve ilaç endüstrilerindeki uzmanlığı ve üstün, kaliteli ürün portföyü, müşterilerimizin dijitalleşme yolculuğundaki gereksinimlerini karşılamamızda bizlere yardımcı olacak.” şeklinde konuştu.

 

TÜRKİYE’DE TEK SİSTEM ENTEGRATÖRÜ

Schneider Electric’in Proses Otomasyonu departmanının Türkiye’deki tek sistem entegratörü olarak hizmet veren İDA Proses, ProLeiT’in ambalajlı ürün sektörlerindeki uzmanlığıyla endüstriye çözüm sunacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Girişimci Kadınlar Covid 19’a Hepsiburada ile Meydan Okuyor

Hepsiburada, girişimci kadınlara ve kadın kooperatiflerine e-ticaret desteği ulaştırmak için hayata geçirdiği “Girişimci Kadınlar Covid 19’a Meydan Okuyor” projesiyle toplam 9 dalda eğitim ve 19 dalda mentörlük fırsatı sunuyor. 2021 yılı boyunca devam edecek proje ile yeni satış kanallarında üretim ekosisteminin geliştirilmesi, kadınlar için fırsat eşitliğinin sağlanması ve girişimci kadınların dijital dönüşümlerinin kolaylaştırılması hedefleniyor.

 

19 farklı konuda toplam 1154 saatlik mentörlük imkânı

Ürün Geliştirme, Markalaşma ve Finans gibi 9 farklı dalda eğitimlerini tamamlayan girişimci kadınlar ve kadın kooperatiflerine işlerini büyütmeleri için 19 farklı konuda toplam 1154 saatlik mentörlük imkânı sunulacak. Eğitim ve mentörlük fırsatlarının yanı sıra girişimci kadınlara ve kadın kooperatiflerine, Hepsiburada Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programı dahilinde komisyon indirimi, indirimli kargo ücreti, ücretsiz fotoğraf desteği, reklam ve pazarlama destekleri gibi imkanlar da sağlanacak.

 

Proje kapsamında yaklaşık 1000 girişimci kadın desteklenecek

Katar Kalkınma Fonu’nun (Qatar Fund for Development) katkılarıyla, Innovation for Development ve SPARK paydaşlığında hayata geçirilen “Girişimci Kadınlar Covid 19’a Meydan Okuyor!” projesi ile yaklaşık 1000 kadının işlerinde katma değer yaratacağını belirten Hepsiburada Ticari Grup Başkanı Mutlu Erturan sözlerine şu şekilde devam etti: 

 

“Dengeli bir ekonomik büyümede girişimci kadınların istihdama katılımının ve desteklenmesinin önemi büyük. Ancak bugün baktığımızda, kadınların çalışma hayatına katılım oranları erkeklerin oranından bir hayli düşük. Ayrıca Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Yılı Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre cinsiyetler arası açığın 99,5 yılda kapanacağı öngörülüyor. Yaşamın her alanında, kadınların varlığını önemseyen bir marka olarak, 2017 yılından bu yana 19.000 kadına ulaşmamızı sağlayan Girişimci Kadınlara Teknoloji Gücü programımızı bir adım öteye taşıyarak, önemli paydaşlarımızla hayata geçirdiğimiz “Girişimci Kadınlar Covid 19’a Meydan Okuyor!” projesi ile kadınların ticarete katılmalarını, kendi aile bütçelerine katkı sağlamalarını, diğer kadınlara ve gençlere rol model olmalarını amaçladık. Ayrıca bu proje, ülke ekonomisine ve istihdamına katkı sağlaması açısından da oldukça önemli. Hepsiburada olarak hem ekonomik hem de toplumsal olarak kadınların iş gücüne katılımlarının ülkemizi ve toplumumuzu bir adım daha ileriye taşıyacağına inanıyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kärcher’in yeni zemin temizleme makinesi FC 7 Kablosuz, geleneksel temizlik yöntemlerini rafa kaldırıyor!

Temizliğe dair bildiğiniz her şeyi unutun, mucize silindirlerle yeni nesil eşsiz bir temizlik deneyimine hazır olun! Kärcher, yeni zemin temizleme makinesi FC 7 Kablosuz ile geleneksel temizlik yöntemlerini rafa kaldırıyor. Elektrikli süpürgeleri bile tahtından etmeye aday FC7, zemini silmeden önce süpürmeye ve vakumlamaya gerek bırakmadan, her türlü ıslak ve kuru kiri tek adımda temizliyor. Şarj edilebilir batarya ile çalışan cihaz size yalnızca zamandan tasarruf sağlamakla kalmıyor aynı zamanda çok daha iyi sonuç elde etmenizi sağlıyor. 

 

Mucize silindirler

 

Sadece su ve tercih edilen temizlik deterjanlarıyla çalışan FC 7 Kablosuz, sürekli ıslanan dört adet dönen silindiri ile her türlü leke, kir ve partikülü temizliyor. Silindirler, zemindeki kirleri güvenilir bir şekilde alarak ileri – geri hareketlerle siliyor. Kärcher FC 7’nin temizlikte yeni bir çağı başlatan silindirleri, ek kılları sayesinde inatçı kirleri, çatlakları ve derzleri de güvenilir bir şekilde temizliyor. Üstelik çamaşır makinesinde 60 °C'de yıkanabiliyor.

 

FC 7 iki depolu sistemi sayesinde kirli suyu ayrı bir kapta tutarak zemine yayılmasını engelliyor. Ayrıca yere dökülen yiyecek parçaları ve saç gibi daha büyük partiküller, FC 7 Kablosuz için hiç dert değil, önceden vakumlama gerektirmeden kolayca temizliyor.

 

135 m²'ye kadar alanı tek seferde temizliyor

 

Temiz su tankı boşaldığında ekran görüntüsü ve sesle uyaran Kärcher FC 7, kirli su deposu dolduğunda ise otomatik olarak kapanıyor. Ters yönde dönebilen silindirleri sayesinde ister laminant, ister fayans veya PVC, tüm zeminler üzerinde kolaylıkla hareket edebilme kabiliyetine sahip olan cihaz 45 dakika çalışma kapasitesine sahip. 135 m²'ye kadar alanı temizleyebilen FC 7, boost işlevi sayesinde inatçı kirleri zeminden söküp atabiliyor. Mükemmel tasarımı sayesinde alçak mobilyaların altını da kolayca temizlemenizi mümkün kılan FC 7 Kablosuz, LED lambaları ile karanlık köşelerde ve gün ışığı olmayan odalarda da kirin kolayca görülebilmesini sağlıyor. Kendi kendini temizleme modu sayesinde de silindirlerindeki kiri otomatik olarak durulayan cihaz, park istasyonunda aksesuarlarıyla birlikte saklanıp kurutulabiliyor. Kärcher FC 7 ile profesyonel temizlik artık evlerinizde olacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İstismar edilen salgın kısıtlamalarını ve yasakları tanımıyoruz!

Halkın siyaset yapma hakkının engellenmesi için istismar edilen salgın kısıtlamalarını ve yasakları tanımıyoruz!

 

Emekçi halkın, örgütlenme, söz söyleme, mücadele hakkı elinden alınıyor.

 

TKP, başından bu yana izlediği sorumlu tutumundan vazgeçmeyecek, ancak siyasi çalışma ve etkinliklerinin salgın gerekçesi ile sınırlandırılması ya da engellenmesine de müsaade etmeyecektir. Öncesinde olduğu gibi TKP her tür gerekli sağlık tedbirini kendi alarak, parti çalışmalarını hayata geçirecektir.

 

İnsan yaşamı her şeyin üstündedir. Türkiye’de ayrım gözetmeksizin tüm insanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri başta siyasi iktidar olmak üzere tüm toplumun sorumluluğundadır. Covid-19 salgını insan sağlığı ve yaşamına karşı ciddi bir tehdit oluşturduğu için toplumsal yaşamda olağanın dışında belli tedbirler alınması da kaçınılmazdır. Tüm bu tedbirler tek tek bireylerin sağlıklarını koruduğu kadar toplumsal yaşamın sağlıklı şekilde devamını da sağlamalıdır. Geçtiğimiz bir yıl içerisinde yaşanan ise, salgın koşullarının patronların çıkarları ve AKP iktidarı lehine sonuna kadar istismar edilmesidir.

 

Türkiye’de halk nerede ise bir yıla yakın süredir salgın koşullarında yaşıyor. Bu süre içinde resmi olarak açıklanan verilere göre 2,5 milyonu aşkın insanımız Covid-19'a yakalandı, 30 bine yakın insanımızı ise kaybettik. 

 

Geçen bir yıl emekçi halkımız açısından sadece sağlık tehdidinin değil işsizlik ve yoksulluk tehdidinin de fazlasıyla hissedildiği bir yıl oldu. Çalışabilir durumda olduğu halde işsiz olanların toplam çalışabilir nüfusa oranı 30’lara ulaştı. Geçtiğimiz bir yıl içinde emekçiler için hayat en iyimser tahminle yarı yarıya pahalandı. Öncesinde de örnekleri bulunan, geçinemediğini söyleyerek yaşamına son veren yurttaşların sayısı salgın döneminde ciddi bir artış gösterirken, Türkiye belki de Cumhuriyet tarihinde açlığın uzun yıllar sonra ilk kez gerçek bir tehdit haline geldiği bir döneme girdi. 

 

Emekçiler için ekonomik yaşamdaki zorluklar bununla da sınırlı kalmadı. Salgın koşullarında halkın başka sağlık sorunları nedeni ile sağlık hizmetlerinden yararlanma oranında ciddi gerileme yaşanırken, özellikle emekçilerin çocukları için eğitim hakkı fiilen ortadan kaldırıldı. Salgın kısıtlamaları kapsamında ilk akla gelen okulları emekçi çocuklarına kapatmak oldu. Çalışma koşullarının ağırlaştırılması, çalışma sürelerinin işçiler aleyhine esnetilmesi, çok sayıda hakkın gaspı ve yine işçiler aleyhine kimi yasal düzenlemeler de geçtiğimiz bir yıl içinde normalleştirildi.

 

Halkın sosyal yaşamında da ciddi kısıtlamalara gidildi. Kamuya açık alanların kullanımı, insanlar arasındaki iletişim, birlikte eğlenme, vakit geçirme olanakları ve kültür sanat faaliyetleri kimi tedbirler gündeme getirilerek adeta sıfırlandı. 

 

AKP iktidarı salgın kısıtlamalarını fiili bir sıkıyönetim halini işler kılmanın bahanesi olarak kullandı. Emekçi halkın zaten sınırlı olan siyasete katılım kanallarını ise tamamen kapattı. İşçilerin hak arama eylemlerini ya tümden yasakladı ya da bu eylemlere müdahale etti. Ülkenin aydınlanmacı, yurtsever, eşitlikçi güçlerinin sözlerini söylemesini, sokağa çıkmasını fiilen imkansızlaştırdı. Yapılmak istenen eylemler karşısında salgın kısıtlamalarını bahane ederek orantısız bir kuvvet kullanımına gitti. Adli mercileri bu fiili sıkıyönetim halini işletmek üzere hukuka ve Anayasa’ya aykırı şekilde davranmaya zorladı.

 

AKP iktidarı, devletin kasasını, ülkenin her tür kaynağını patronlar için seferber etti. Sermayenin isteklerine uygun üst üste yeni düzenlemelere gidildi.

 

Özetle geçtiğimiz bir yıl boyunca emekçilerin hayatı gittikçe zorlaşırken, patronlar ve AKP iktidarı salgın koşullarını bir fırsat olarak ilan etti ve böyle değerlendirmek için elinden ne geliyorsa yaptı.

 

Diğer yandan, toplumsal hayatı alabildiğine sınırlayan AKP iktidarı patronların çarkı dönmeye devam etsin diye çalışma hayatına dönük kısıtlamalar söz konusu olduğunda alabildiğine esnek davrandı. Yakınları ile bile görüşemeyen emekçiler her gün toplu taşıma ile işe gidip gelmeye, kalabalık işyerlerinde çalışmaya devam etti. Hafta sonu sokağa çıkma yasakları dahi patronlar lehine delik deşik edildi, ortaya akıl almaz bir tablo çıktı.

 

Her tür toplu dinsel faaliyet de fiilen salgın kısıtlamalarının dışında sayıldı. Okullar dahi kapalı iken tarikat ve cemaat yapılarının buluşmalarına izin verildi. Salgında yakınlarını kaybeden binlerce aile sevdiklerini çok kısıtlı koşullarda ve sınırlı sayıda aile bireyinin katılımı ile toprağa verirken AKP iktidarı ve cemaatler cenaze törenlerini kitlesel gövde gösterileri haline getirmekte hiçbir sakınca görmedi. 

 

Siyaset alanında da tam bir fırsatçılık içinde bulunan AKP, kendi siyasi faaliyetlerinde hemen hemen hiçbir salgın kısıtlamasına uymadı. Kendi tabirleri ile “lebaleb” kalabalık AKP toplantıları gerçekleştirmekten geri durmadı. Açılış ve benzeri gerekçelerle ülkenin dört bir yanında hiçbir tedbir olmaksızın halkı meydanlara toplamakta bir sakınca görmedi.

Türkiye Komünist Partisi salgının başından itibaren insan yaşamına ve halka karşı sorumluluğunun bilinciyle hareket etmeyi gözetti.

 

Covid-19 salgınının Türkiye’de de görülmeye başladığı 2020 yılı Mart ayında TKP olarak toplumsal ve ekonomik yaşamın tamama yakınının durdurulup, yaygın test uygulamasıyla s
algının sınırlandırılabileceğini ısrarla vurguladık. Bunu vurgulanmakla yetinmeyip, aynı dönemde partinin faaliyetlerini de ciddi ölçülerde sınırlandırma yoluna gittik. Salgının insan sağlığı ve toplumsal yaşam üzerindeki olumsuz etkilerinin önlenmesi için gerekenleri tarif etmek, bu doğrultuda taleplerimizi dile getirmek ve örgütlemekten geri durmadığımız gibi her tür siyasi çalışmamızda ve parti yaşamımızda azami özeni hep gösterdik.

 

Gelinen nokta bu açıklamanın yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Belli ki AKP iktidarı ve temsil ettiği sermaye düzeninin salgın tehdidi karşısında asıl önceliği insan hayatını korumak veya toplumsal yaşamın halkın çıkarları lehine sürekliliğinin sağlanması değildir. Belirttiğimiz gibi, hatta kendilerinin de açıkça da ifade ettikleri üzere, salgını Türkiye’de sömürü düzeni ve AKP iktidarı açısından “fırsata çevirme” uğraşı içerisindedirler. 

 

TKP, işçi sınıfına siyaset alanının tamamen kapatılması girişimlerine izin vermeyecektir. Sokağa çıkma kısıtlamasında,toplantı, basın açıklaması, yürüyüş gibi siyasi eylem ve etkinliklere dönük yasaklamalarda AKP iktidarınca öne sürülen salgını önleme gerekçesi inandırıcılıktan yoksundur ve tamamen halkı yanıltma amaçlıdır. Siyasal faaliyetin sadece iktidarın sürdüreceği ayrıcalıklı bir alan haline getirilmesi yönündeki bu yaklaşımı kabul etmiyoruz.

 

Sermayenin çıkarları ve AKP iktidarının hiçbir siyasi faaliyeti için işletilmeyen ama emekçi halkın toplumsal, kültürel ve siyasal yaşamda yer almasını ölçüsüz şekilde kısıtlayan tüm yasaklar derhal kaldırılmalıdır!

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı