Aylık arşivler: Şubat 2021

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Öğrenilmiş otizm artıyor

Kontrolsüz teknoloji kullanımının çocuğun gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerine işaret eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu durumun öğrenilmiş otizme neden olduğunu söyledi. Bütün gün bilgisayar, tablet ya da televizyonla zaman geçiren çocuğun iletişim kuramadığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Öğrenilmiş otizm şudur: Bütün gün bilgisayarla uğraşan çocuk, iletişim kuramıyor. Nasılsınız amca diyemiyor hemen. Bilgisayarla tık tık oynuyor o öğrenilmiş otizmdir. Erişkin yaşta çok zeki, deha diyorsun ama herkes gülüyor, anlamıyor. ‘Neye gülüyorlar?’ diye anlam veremiyor çünkü duygusal okuryazarlık becerisi gelişmemiştir. Öğrenilmiş otizm artıyor” diye konuştu. 

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklarda davranış bozukluklarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Çocukta davranış bozukluğu nedir?

Çocuğun her yaşına göre bir davranış olgunluğu olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuk yaşına uygun davranış olgunluğunu göstermiyorsa o durumlar, davranış bozukluğu sınırlarına giriyor. Mesela çocuğun altına kaçırması bir örnek olarak verilebilir. Çocuk 1,5 -2 yaşına kadar tuvalet eğitimini öğreniyor. Okul çağına gelmiş çocuk, hala idrarını kaçırıyorsa bu bir davranış bozukluğu oluyor. Tırnağını yiyorsa davranış bozukluğu oluyor. Gülünecek yerde gülmeyip, ağlanacak yerde ağlanmıyorsa yani misafirler geldiği zaman nasıl davranacağını bilmiyorsa, ne zaman oturup kalkacağını bilmiyorsa davranış bozukluğundan söz edilebilir. Yani çocuğun yaşına uygun şekilde olgun davranışlarda bulunması lazım” diye konuştu.

Çocuğun yaşına uygun davranmamasının da davranış bozukluğu olarak değerlendirilebileceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ürkek, çekingen davranış, fazla içine kapanık olma, kimseyle konuşmamak da bir davranış bozukluğudur. Örneğin mesela eve misafir gelir, onun pardösüsünün ucunu keser. Bu davranış bozukluğudur. Ortalığı karıştırır, bırakır. Bunlar davranış bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Davranış geliştirmek çocuğa genetik olarak gelen bir şey değildir. Çocuğun hayatı öğrenmesi, davranış geliştirmesi, olumlu davranış ile olumsuz davranışı ayırt etmesinde sosyal öğrenme vardır. Bazı çocuklarda yıkıcı davranış bozuklukları vardır. Mesela yangın çıkarır, her şeye karşıt olur, ağzından evet kelimesi çıkmaz, kuralları bozmaktan zevk alır. Bütün bunlar davranış bozukluğudur” diye konuştu.

Otizmde artış var

Çocuğun yaşına göre davranmayı öğrenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi: “Mesela nerede duracağını bilmesi gerekiyor. Bunu çocuk nasıl öğrenir? Genetik değil bu. Pandemi döneminden küresel olarak herkes etkilendi. Her yaş grubu etkilendi. Çocuk yaş grubu daha da çok etkilendi. Çok belli olmuyor ama biz çocuk psikiyatri polikliniğinde ciddi vakalar görmeye başladık. Otizmde artış var. Otizm neden artıyor? İki türlü otizm vardır. Genetik kaynaklı olan otizm ve sonradan gelişen otizm vardır. Bunların tamamına otistik spektrum bozukluğu deniyor. Bu çocukların beyni farklı gelişiyor. Çocukta nörogelişim bozukluğu olmaması için dört, beş becerinin iyi gelişmesi gerekmektedir. İnce motor beceri, kalın motor beceri. Mesela ince motor beceri düğmelerini ilikleyebilmesi, kaba motor beceri ise top oynamasıdır. Düşüp kalkmadan yürüyebilmesi kaba motor becerisidir.   Zihinsel zekâ becerileri vardır. Pandemi döneminde bu zekâ becerileri ve mantıksal zekâ becerileri tam tersi çok iyi gelişiyor ama tam tersi ince motor, kaba motor becerileri gelişmiyor.”

Gecikmiş konuşma otizmin belirtisi

Çocukta dil gelişiminin de önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dil becerilerinin de gelişmesi çok önemli. Çocuk dört yaşına geldiği halde cümle kurmayı öğrenememiş, gecikmiş konuşma otizmin bir işaretidir. Otistik mi diye bir bakıyoruz ki çocuk bütün gün evde televizyonun karşısında, buna klip sendromu deniyor. Çocuk devamlı klip seyrediyor, konuşma ihtiyacı hissetmiyor. Hissetmeyince de konuşmayı öğrenmiyor ve öğrenmediği için de konuşamıyor. Televizyon ve tablet ucuz bakıcı. Anne-baba eline tableti veriyor. Çocuk orada vakit geçiriyor, ne güzel oyalanıyor diye düşünüyorlar. Çocuğun orada sadece görsel becerilerini geliştiriyor ama dilsel beceri geliştiremiyor, işitsel beceriyi tam geliştiremiyor. İnce, kaba motor becerileri geliştiremiyor. Çocuk bunların hepsini sosyal ortamda, arkadaş ortamında öğreniyor” diye konuştu.

Çocuk her şeyi ailede öğreniyor

Çocuk için ilk sosyal ortamın aile, onun için ailenin kutsal olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aile, kurumsal olarak kutsaldır çünkü çocuğun ilkokuludur. Ailenin dağılmasının kötü sonuçlarını gelişmiş ülkeler görmeye başladılar. Ne yapacağız diye feryat ediyorlar” diye konuştu.

Şu anda yeni bir bilim dalının ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklara bilgelik eğitimine başlandı. Neden öğretiliyor? Onlara yalan söylememeyi, paylaşımcı olmayı, empati kurmayı öğretmek hedefleniyor. Kız çocuklarında empati dürtüsel olarak daha çok gelişmiştir, erkek çocuklarında daha azdır. Anaokulu çocuklarında gözlem yapıyorlar. Birisi düştüğünde kız çocukları gidip yardım ediyor, erkek çocukları oynamaya devam ediyor. Erkeğin benmerkezciliği, biyolojik doğasının sonucudur. Kızların empatik olması da biyolojik doğalarının onlara bir armağanıdır. Çocuklara bunları doğru şekilde eğitmek için aile ortamına ihtiyacımız var. Güvenli alan olması lazım yani ev aslında güvenli alandır. Evlere son sığınak aile diyoruz. Ev çocuğun kendini güvende hissettiği bir alandır. Çocuk evde mutluysa o çocuk en büyük armağanı almış demektir. Pahalı hediyelerden daha kıymetlidir. Onun için tebessüm, birkaç güzel söz yeterlidir” diye konuştu.

Olumlu davranışları pekiştirilmeli

Çocuğun olumlu davranışlarının pekiştirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğa olumsuz yaklaşmak ve eleştirmek yerine güzel davranışını onaylamak önemlidir. ‘Ne güzel yapmışsın, bravo sana’ diyerek duyguları ifade etmek önemlidir” diye konuştu.

&Cc
edil;ocuğun temel davranış kurallarını 10 yaşına kadar öğrendiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğa verilecek ceza konusunda da uyarılarda bulundu:

“En önemli ceza anne ve babasının üzüldüğünü görmesidir. Eğer anne baba sevgi cömertiyse anne babanın moralinin bozulduğunu görünce çocuk hemen ‘Ben yanlış yaptım’ diyerek yanlışını düzeltir. Pandemi döneminde çocuk daha çok anne ve babayla bir arada oldu. Arada eğitim hataları varsa bu patlak verecektir.”

Çocuğa becerilerin öğretilmesi konusunda eksiklikler varsa çeşitli yöntemler kullanılabileceğini hatırlatan Tarhan, “Çocuk böyle durumlarda bize geliyor, duyu bütünleme testi yapıyoruz. Sonra bakıyoruz ki bazı becerileri gelişmemiş, zayıf alanlara çalışıyoruz. Görsel beceriler, denge becerileri, işitsel beceriler bütün bunlar çalışılıyor ve burada ince ve kaba motor öğreniliyor. Bu yöntemler, normal otizmde davranış geliştirmek için kullanılıyor” diye konuştu.

Öğrenilmiş otizme dikkat!

Öğrenilmiş otizm kavramına da değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mesela bu duruma bilgisayar gibi teknik konularla ilgilenenlerde çok rastlanır. Öğrenilmiş otizm şudur: Bütün gün bilgisayarla, tabletle, akıllı telefon ve televizyonla uğraşan çocuk, iletişim kuramıyor. Nasılsınız amca diyemiyor hemen… Bilgisayarla tık tık oynuyor, o öğrenilmiş otizmdir. O nedenle bunların hepsi patolojik durumlardır. Erişkin yaşta çok zeki, deha diyorsun ama herkes gülüyor anlamıyor. ‘Neye gülüyorlar?’ diye anlam veremiyor çünkü duygusal okuryazarlık becerisi gelişmemiştir. Öğrenilmiş otizm artıyor. Top oynuyor ama bir türlü uyum sağlayamıyor. Uygun pozisyona giremiyor. Onları birebir eğitmek gerekiyor” dedi.

Beyin temelli öğrenme öne çıkıyor

Günümüzde eğitim sisteminde metot değiştirildiğini, beyin temelli öğrenmenin öne çıktığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğu sıraya oturtup, saatlerce teorik ders anlatmak tarihe karıştı. Aktif öğrenme var, deneyimleyerek öğrenme var. Temeli de nörobilime dayanıyor. Beyin temelli öğrenme var. Bu öğrenmede ne var? Bu öğrenme modeli, çocuğa sosyal ortam içinde fiziği, kimyayı öğretecek. Sokakta bahçede öğrenecek çocuk, odalara tıkayarak öğretmeyeceğiz. Böyle yetiştirilen çocuklar korkuyla yönetilmeye alışıktır. Korkuyla yönetilen bir toplumda gelişme beklenmemeli” diye konuştu.

Google uygulamasının iki yüksek lisans tezinden çıktığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bunların hepsi girişimcilik, özgüvenle oluyor. Çocuklarımızı böyle bir ortamda yetiştirmeyip, mum gibi olsunlar diye eski gelenekle yetiştirirsek biz küresel yarışı kaybederiz. Tüketici bir nesne oluruz. Üretici bir toplum olmak istiyorsak üretim odaklı bir yaşam sistemi olmalıdır. Şu anda hedonizm yani zevkçilik küresel bir hastalık haline geldiği için sürekli tüketmeyi düşünüyoruz. Oysa çocuklara küçük yaşta üretken olma ve bu yönde düşünme öğretilmelidir. Çocuğa ne üretebilirim düşüncesi öğretilmelidir. Bu, davranış geliştirmedir” dedi.

Altı yaştan önce sorumluluk öğretilmeli

Çocuğa küçük yaşlardan itibaren sorumluluk verilmesinin de önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, altı yaşından önce çocuklara sorumluluk bilinci vermenin önemine işaret ederek şunları söyledi:

“Çocuğa o yaşın sorumluluklarını öğretmezsen çocuk benmerkezci olur. Narsistik bir birey olur. Bizim kültürümüzde çoktur o. Kendine bağımlı yetiştiriyor. Morali bozuluyor sıkıntıyı nasıl gidereceğini öğrenemiyor. Kendini eğlendirmeyi öğrenemiyor. Kendini sakinleştirmeyi öğrenemiyor. Üzüldüğü zaman üzüntüyü nasıl gidereceğini bilmiyor. Bunlar sorun çözme becerileridir. Bunları anne babanın çocuğa öğretmesi gerekmektedir. Okul başladıktan sonra bunları öğretmek çok zor, geç kalınmış oluyor. Altı yaşından sonraki dönem de önemli tabii ama bunları altı yaşından önce öğretmek gerekiyor. Çocuk öğrenmezse bağımlı bir kişilik olur. Her şeyi annesine, birilerine sormak ister. Bağımlı yaşamak zorunda olur, bireyselleşemez.”

Çocukta hayal kurma becerisini geliştirmenin de gerekliliğine işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne babalar farkında olmadan çocukların hayallerini çalıyorlar. Çocuk hayal kuracak sonra bir şey isteyecek, istek uyanınca ihtiyaç ortaya çıkacak, ihtiyaç oluşunca tekrar hayal kuracak ve amaç geliştirecek. Bu bir ihtiyaç döngüsü halinde dönüyor. Hayal kurmayan bir çocuğun anne ve babası, çocuğun her istediğini yaparsa çocuğun hayal kurmasına ihtiyaç kalmaz. Bu çocuğun keşfedici, girişken, üretici olması beklenmemelidir” diye konuştu.

Çocuk yetiştirirken bu noktalara dikkat 

Çocuk yetiştirmede tutarsız disiplin nedeniyle ebeveynlerin hatalı davrandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:

“Çocuklarımızı yetiştirirken önemli hatalar yapıyoruz. Pandemide bu durum daha çok ortaya çıktı. Anne babanın hatalarını okul gibi sosyal çevre de biraz törpülüyordu. Şimdi tek öğretme kaynağı anne baba oldu. Burada hem sevgi hem öfke geliştiren çocuk tipi ortaya çıkacak. Çocukta kötü eylemler varsa anne- baba yalan söylemiyorsa bile çocukta evde tutarsız bir disiplin vardır. Tutarsız disiplin olan yerlerde çocuk bir gün yalan söyledi anne tepki vermedi ve görmemezlikten geldi. Çocuk yalanla sonuç almayı öğrendi. Çocuklarda mesela savunma yalanları vardır. Suçluluk duygusunu gidermek için savunma yalanı söylerler. Anne bu durumda çocuğu hem vazoyu kırmışsın hem yalan söylüyorsun diye pataklarsa çocuk sadece korkmayı öğrenir. Hâlbuki annesi ‘Bir hata yaptın aslında. Doğru olmayan bir şey söyledin. Bu vazoyu kırmandan daha büyük bir yanlıştır’ derse çocuk bu evde dürüstlüğün prim yaptığını ve annesinin ona değer verdiğini öğrenir. Böyle olunca çocuk bir daha yalan söyleyerek kendini savunma gibi bir refleks daha gerçekleştirmez.  0-6 küçük bir yaştır ama beyin o yaşta öğrenecek bunu. O nedenle her şey 0-6 yaş arasında daha iyi öğreniliyor. Hayatımızda öğrendiklerimizin 50’si 0-6 yaş arasında öğrendi
ğimiz şeylerdir. Davranış geliştirme de aynı şekildedir. Yalan söyleyen bir çocuğa yalan söylemenin onaylanmadığı kurallı bir ortam geliştirmek gerekiyor. Anne babanın ortak bir dil oluşturması önemli. Çocuğun gelişen ruhuna hikâyelerle, sözlerle tohumlar atmamız lazım. Hangi yaşta olursa olsun onaylanmayan bir ortam olursa yalan prim yapmıyorsa çocuk ondan vazgeçiyor. Çocuğa böyle bir aile ortamı kurmamız çok önemlidir.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Toygun Ateş son yolculuğuna sessiz sedasız uğurlandı!

Ünlü sanatçı Onur Akay’dan vefat eden usta oyuncu Tougun Ateş’le ilgili çarpıcı iddialar geldi!

Malatya'ya "Gizemli Köy" isimli filmin çekimleri için giden ve bir süre sonra koronavirüse yakalanan usta oyuncu Toygun Ateş'in, 6 Şubat'ta test sonucu pozitif çıkmış ve durumunda iyileşme olmayınca tedavi gördüğü İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde entübe edilmişti. 19 Şubat'ta öğle saatlerinde fenalaşan Toygun Ateş, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamamıştı.

Geçtiğimiz hafta usta oyuncu Toygun Ateş'in entübe edildiğini duyuran ses sanatçısı ve yazar Onur Akay, yeni yazısında ise çarpıcı açıklamalarda bulundu. Akay, "Toygun Ateş'in maalesef Covid-19 testi yapılmamış bir film setinde çalıştığını üzülerek öğrendim. Böyle bir sette koronavirüse yakalanan oyuncumuz, maalesef güvensiz çalışma şartlarının bedelini hayatı ile ödedi. Pandemi döneminde çalışmalarına devam eden film ve dizi setlerinin daha sıkı bir şekilde denetlenmesi gerekiyor. Toygun Ateş'in cenazesi Malatya'dan İstanbul'a getirildi ve önceki gün sessiz sedasız Zincirlikuyu Mezarlığı'nda defnedildi. Cenazeye, Covid-19 tedbirleri nedeni ile sadece ailesi ve az sayıda yakını katıldı." İfadelerini kullandı.

Onur Akay şöyle devam etti:

"Kendisi gibi oyuncu olan kızı Gökşen Ateş'le konuştum. Ateş, 'Covid'den dolayı kalabalık olmasın diye kimseye haber veremedik. Babam Zincirlikuyu'da gitmek isterseniz… Üzgünüm çok… Tarifsiz bir duygu… Söylenecek bir şey yok Onur Bey… Onu çok seviyorum, teşekkürler, hepimizin başı sağ olsun.' ifadelerini kullandı. Ortaköy'deki sohbetimizde beni çok güldürmüştünüz ve sözünüz vardı tekrar buluşacaktık ama sözünüzü tutmadınız! Nur içinde yat, güle güle canım Toygun ağabeyciğim." 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kadın Oyunları Festivali'nde İkinci Oyun "Dansöz"

Bilkent Center ev sahipliğinde Ankara Sanat Tiyatrosu(AST) iş birliği ile düzenlenen Kadın Oyunları Festivali’nin ikinci oyunu Dansöz, tiyatro severler ile 9 Mart’ta buluşuyor.

Ulusal ve uluslararası birçok sanat projesine imza atan Bilkent Center, Kadın Oyunları Festivali ile tiyatro severleri Bilkent Sahne AST’ta ağırlamaya devam edecek. 4 Mart tarihinde ilk oyunun sahnelenmesi ile başlayacak Kadın Oyunları Festivali,  9 Mart’ta “Dansöz” oyunu ile devam ediyor.

Şamil Yılmaz yönetmenliğinde sergilenecek oyunda, duyduğu bir müzik ile tüm hayatı değişen Meryem’in hikâyesi anlatılıyor. Dans ettikçe kendini tanıyan Meryem karakterini Sezen Keser canlandırıyor. 

100 doğal havalandırma sistemi bulunan Bilkent Sahne AST’ta üst düzey hijyen önlemleri uygulanıyor. Bu kapsamda tiyatro severler salona HES kodu uygulaması ve ateş ölçümü ile alınacak. Sosyal mesafe kuralları gereği koltuk sayısının yarıya indirileceği salonda misafirlerin maske kullanım zorunluluklarına dikkat edilecek. 

Festival boyunca sosyal mesafe kuralları gereği boş bırakılan koltuklara, toplumsal farkındalık yaratılması amacıyla erkek şiddeti sonucunda yaşamını yitirmiş kadınların fotoğrafları yerleştirilecek. Bu koltukların satışından elde edilen gelir Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Mor Çatı sivil toplum kuruluşlarına bağışlanacak. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Pimtaş Plastik son başbakanımız sayın Binali Yıldırım'ı ağırladı

Birçok organizasyonda daha önce de sanayiciler ile iş adamlarını buluşturan Pimtaş bu defa da 65. dönem son başbakanımız İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ı ağırladı. 

Kocaeli bölgesinde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının temsilcilerine, Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkan V. Yaşar Çakmak,  Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhammed Hasan Aslan, Çayırova Kaymakamı Hasan Gözen, Gebze Kaymakamı Mustafa Güler, Kocaeli İl Emniyet Müdürü Veysal Tipioğlu, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü İlhan Aydın, Ticaret İl Müdürü Veysi Uzunkaya, Gebze Ticaret Odası Başkanı Nail Çiler ve OSB Başkanlarına, ev sahipliği yapan PİMTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Tahmaz hepsini bir çatı altında topladı. Yapmış olduğu misafirperverlikten mutluluk ve gurur duyduğunu söyleyen Şamil Tahmaz’ın, Sayın Binali Yıldırım ile program boyunca yakınlığı da gözlerden kaçmadı. 

Pimtaş Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Tahmaz ‘Elimizden Geleni Yapıyoruz ve Yapacağız’

Sanayiciler ile iş adamları arasında köprü görevi görmek, network oluşturmak, ülkemizin gelişimine destek sağlamak için çalışan Pimtaş Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Şamil Tahmaz, ‘’Bölgelerinde birbirinden değerli işletmelerin her anlamda yanında olmak, iş birliğini tanınır hale getirmek ve ağını genişletmek için çalıştıklarını, Türkiye'nin hedefleri doğrultusunda 2023 ve diğer hedeflerini ulaşılabilir hale getirmek için ellerinden geleni yaptıklarını dile getirdi. En büyük hedeflerinin şanlı Türk bayrağını en yükseğe taşımak olduğunu söylerken, bayrağımızı dalgalandırmaktan gurur duyduklarını’’ dile getirdi. 

Sayın Binali Yıldırım   Sanayicileri Tek Tek Dinledi 

Sanayiciliğin, üretmenin zor iş olduğunu dile getirerek, üretimin verdiği hazzın hiçbir yerde bulunamayacağını söyleyen Yıldırım, her türlü zorluğa rağmen Türkiye'de sanayicilerin hala eleman ihtiyacı olduğunu belirterek, "Üretmeye devam ediyorsunuz bu da çok güzel bir şey. Sorunu olmayan kimse yok. Sorunlar olacak, sorunlar olunca daha dinamik ve mücadele gücümüz olur. Herkesi dinledim, ortak fikir, herkes daha iyisini, daha fazlasını yapmak istiyor, daha çok insana iş vermek istiyor" diye konuştu.

Pimtaş Plastiğin sanayiciler ve devlet adamlarını buluşturacağı bir sonraki organizasyon için kimlerin misafir edileceği şimdiden merak konusu oldu. Pimtaş Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Tahmaz ‘’ Gerçekleştireceğimiz organizasyonlarımızda hep birlikte tekrardan görüşmek dileğimle, herkese iş hayatlarında başarılar dilerim’’ dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Erken uyarı ile 20 milyon lira çiftçinin cebinde kaldı

İş Bankası ve Vodafone Business tarafından hayata geçirilen Dijital Tarım Çözümü kapsamında İş Bankası destekli kurulan istasyonlara dair ilk altı aylık raporlarda sürdürülebilir tarım için olumlu sonuçlar yer alıyor. İlk etapta kurulumu tamamlanan ve devreye alınan Bursa’daki zeytin arazilerinde dijital tarım istasyonları sayesinde yapılan erken uyarılarla toplam 15 milyon liranın üzerinde, Mersin Silifke’deki istasyonlarla da çilek üretiminde 5 milyon liraya yakın tasarruf sağlandı.

 

Türkiye İş Bankası ve Vodafone Business iş birliğinde hayata geçirilen Diital Tarım Çözümü ile tarım sektöründe dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla verimli ve sürdürülebilir tarım yapılması hedefleniyor. Proje kapsamında ilk etapta kurulumu tamamlanan ve devreye alınan Bursa’daki zeytinliklerde bulunan 5 istasyondan alınan verilere ilişkin ilk yarı raporu paylaşıldı. Kurulmuş olan 5 dijital tarım istasyonu, Bursa’da bulunan 2,5 milyon zeytin ağacını kapsıyor. 

 

Bursa’da zeytinliklere kurulu 5 Dijital Tarım İstasyonu, ilk altı ayda üreticiye 15 milyon liranın üzerinde tasarruf sağladı. 

 

Bursa İl Tarım ve Ormancılık Müdürlüğü tarafından hazırlanan rapora göre; Bursa ilindeki zeytinlik alanlarını en iyi temsil edecek yerlere kurulmuş istasyonlardan elde edilen meteorolojik veri ölçümleri ve fenolojik gözlem kayıtları ile hastalık ve zararlılık takipleri yapıldı, bu takipler sonucunda yılın ikinci yarısı için doğru zamanda ilaçlama ilanları verildi ve gereksiz ilaçlamaların önüne geçildi. Dijital tarım istasyonları sayesinde ilaçlama ve zamanlama konusunda doğru zamanda yapılan uyarılarla, gereksiz ilaç kullanımı olmadan ürün kaybı azaltıldı. Rapora göre, Bursa’da zeytinliklere kurulu 5 istasyon, ilk altı ayda üreticiye 15 milyon liranın üzerinde tasarruf sağladı. 

 

Mersin/Silifke’de kurulu 10 Dijital Tarım İstasyonu, ilk altı ayda çilek üreticisine 5 milyon lira tasarruf sağladı. 

 

Mersin’in Silifke ilçesinde kurulu 10 istasyonun verilerini kullanan Silifke Çilek Üreticileri Birliği’nin raporuna göre ise sadece çilek üretiminde yaklaşık 5 milyon liralık bir tasarruf sağlandı. Silifke’deki istasyonlar çilek, muz, ejder meyvesi, farklı tropik ürünler, limon, kayısı, erik, nar, nektarin mahsüllerinin üretildiği alanları kapsıyor. 

 

İş Bankası’nın Eylül 2019’dan bu yana Vodafone Business ile yürüttüğü Dijital Tarım Çözümü kapsamında, Türkiye genelinde zeytin, domates, kiraz, çilek, patates gibi çok çeşitli mahsül üreticilerine fayda sağlayacak ve oldukça geniş bir ölçekteki üretim alanına ilişkin iklimsel verilerle bitki gelişimine ilişkin verileri toplayacak 30 istasyon kuruldu.

 

İş Bankası Dijital Tarım Kredisi Sunuyor.

 

Dijital tarım istasyonları yaklaşık 5 km yarıçapındaki alana ilişkin verileri sunuyor. Dijital tarım istasyonlarını kendi arazilerinde kurmak isteyen firmalar, Vodafone ve İş Bankası iş ortaklığı ile gerçekleştirilen projede İş Bankası’nın uygun koşullardaki “Dijital Tarım Kredisi”nden de yararlanabiliyor.

 

 

Şimşek: “Sürdürülebilir tarım için üreticimizin yanındayız”

 

İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Şahismail Şimşek, “Türkiye’nin Bankası” olarak verimli ve sürdürülebilir tarım için üreticilerin yanında olduklarını vurguladı. Tarımda tahmin ve erken uyarının stratejik önemde olduğuna dikkat çeken Şimşek, şöyle konuştu: “Dijital Tarım Çözümü kapsamında Mersin, Bursa, İzmir, Afyon, Sakarya ve Konya illerinde devreye aldığımız 30 istasyonumuzdan ilk verileri almaya başladık. Yalnızca bu illerdeki istasyonlar değil, ülkenin geri kalanında da projemiz devam ediyor ve İş Bankası olarak bu çözümün yaygınlaşması için Dijital Tarım Kredisi ürünümüz başta olmak üzere, tüm geliştirdiğimiz iş ortaklıklarında bu konuya özel önem veriyoruz.

 

Bursa ve Silifke örnekleri bizler için çok sevindirici. Doğru yerlere kurulu istasyonlarımız ile Bursa’da zeytin üreticilerimizin, Silifke’de de çilek üreticilerimizin dijital tarım istasyonları ile 20 milyon liraya yakın tasarruf elde ettiklerini gördük. Türkiye’nin dört bir yanına kurduğumuz toplam 30 istasyonla sağladığımız faydayı ülkemizin dört bir yanındaki üreticilerimize taşıyacağız. Türkiye genelinde kurulumunu gerçekleştirdiğimiz 30 istasyonla üreticimizin yıllık 40 milyon lira düzeyinde tasarruf edeceğini t
ahmin ediyoruz. İş Bankası olarak güncel dijital teknolojileri içeren uygulamaları desteklemeye, üreticilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.” 

 

Meltem Bakiler Şahin: “Dijital dönüşümü tarım sektöründe de sağlıyoruz”

 

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin, şunları söyledi: “Vodafone Business olarak, dijital tarım sistemlerimizle dijital dönüşümü tarım sektöründe de sağlıyor ve verimlilik çalışmalarımızla tarımsal üretimi geliştiriyoruz. Bu anlamda hayata geçirdiğimiz Dijital Tarım Çözümü toprağın nemini ve kalitesini, ayrıca hava durumunu anlık takip eden ve haşere, doğal afet gibi konularda erken uyarı veren bir ürün olarak öne çıkıyor. Kurulu olduğu sera veya tarlanın hava sıcaklığı, hava nemi, yağış miktarı, rüzgar hızı ve yönü, toprak sıcaklığı, toprak nemi ve tuzluluk değeri, su buharlaşma oranı, solar radyasyon değeri ve güneşlenme süresi gibi meteorolojik değerlerin ölçülmesini sağlıyor. Bölgeye özel 14 günlük hava tahmin raporunun oluşturulabildiği Dijital Tarım İstasyonu’nda, sera ve tarlaya özel don ve fırtına koşullarında erken uyarıda bulunabiliyor. İklime ve toprak nem durumuna bağlı hastalık ve zararlılar için erken uyarı oluşturularak ilaçlamada 50’ye yakın tasarruf sağlıyor. Bölgeye özel tahminlenen meteorolojik ve topraktan alınan datalar sayesinde, tohum, gübre ilaçlama ve hasat zamanları 2 haftalık iş planında doğru zaman yönetimiyle sunulabiliyor. Ani sıcaklık yükselmesine bağlı olarak bitki sıcaklık stresine karşı erken uyarıda bulunabiliyor. Dijital Tarım İstasyonu’nu daha fazla çiftçiye ulaştırabilmek için ülkemizin en köklü bankalarından Türkiye İş Bankası ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği çerçevesinde ürünümüzü, bankanın tarım kredisiyle birlikte sunarak müşterilerimize finansman desteği sağladık. İlk altı aylık raporlara baktığımızda, kurulumu tamamlanan ve devreye alınan Bursa’daki zeytin arazilerinde dijital tarım istasyonları sayesinde yapılan erken uyarılarla toplam 15 milyon liranın üzerinde, Mersin Silifke’deki istasyonlarla da çilek üretiminde 5 milyon liraya yakın tasarruf elde edildiğini görmek bizim açımızdan da oldukça sevindirici. Bu iş birliğiyle, tarımda dijitalleşmenin hız kazanacağına ve yaygınlaşmaya devam edeceğine inanıyoruz.”

 

Çiftçi, tarlasını uzaktan takip edebiliyor

 

Dijital Tarım Çözümü, hava durumunu anlık olarak takip ederken, toprağın nemini ve kalitesini de analiz ediyor. Haşere, doğal afet gibi konularda da erken uyarı sistemi mevcut. Çiftçilere tarımsal işlemlere dair sulama ve gübreleme zaman önerileri sunan ürün, ayrıca toprak sıcaklığı ve nemine bağlı tohum ekim zamanı öneriyor; gübreleme, ilaçlama, budama, hasat zamanına yönelik iş planlaması yapılmasına yardımcı oluyor. Dijital Tarım İstasyonu ile tarımsal veriler anlık takip edilip depolanıyor, analiz ediliyor ve güvenilir bir şekilde raporlanabiliyor. Bu verilerle risklere karşı efektif önlemler alınarak, daha güvenli tarım üretimi yapılması ve üretimin artırılması mümkün oluyor. Çiftçilere online ortamda erken uyarı gönderen  sistem, doğru zamanda müdahale ile verimlilik artışı ve tasrruf sağlıyor. 

 

Dijital Tarım İstasyonu’nun sağladığı faydalar

  • Sulama zaman önerisi
  • Gübreleme zaman önerisi
  • Erken zararlı uyarıları
  • Erken hastalık uyarıları
  • Doğal afet uyarıları
  • Tarlanın bulunduğu lokasyonda meteorolojik veri ölçümleme

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yüreğir’de Yeni Doğan Bebeklere ‘Hoş Geldin’ Hediyesi

Yüreğir’de bebeğini kucağına alan ailelerinin ilk hediyeleri belediyeden geliyor.

Yeni doğan bebeklere ait ihtiyaçların giderilmesine katkı sağlamak ve ailelerinin mutluluğuna ortak olmak amacıyla bebek sahibi olan ailelere ‘Hoş geldin bebek’ seti hediye ediliyor.

Yüreğir Belediyesi ekipleri, doğum kayıtlarını takip ediyor. Yeni bebek sahibi olan veya 6 aylığa kadar olan bebekler için aileler 444 80 44 numaralı telefondan belediyenin çağrı merkezini arayarak uygulamadan faydalanabiliyor.

Evlerinde ziyaret edilen ailelere ekipler tarafından yeni doğan bebeğin temel ihtiyaçlarını içeren battaniye, şampuan, sabun, pişik kremi, bebek bezi ve ıslak mendilden oluşan set hediye ediliyor.

Uygulama hafta sonu kısıtlama saatlerinde de devam etti. Yüreğir Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü ekipleri, Dervişler, Levent, Şehit Erkut Akbay ve Çamlıbel mahallelerinde dünyaya gelen Ömer Musab, Elif, Muhammed Yusuf ve Kerem bebeklerin ailelerine sürpriz ziyaretler gerçekleştirdi.

‘Hoş geldin Bebek’ uygulamasından memnun kalan aileler, hediyeler nedeniyle Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Kocaispir’e teşekkür etti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çukurova kadınların hizmetinde

Yeni üyelerini bilgilendirmek için Çukurova Belediyesi Atatürk Kadın Yaşam Köyü’nde toplantı yapan KADER yöneticileri, belediyenin Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezinde kadınlara yönelik hizmetleri öğrenince Başkan Soner Çetin’e teşekkür ettiler. KADER yöneticileri bu hizmetlerin duyurulmasını sağlayacaklarını ifade ettiler.

Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) Doğu Akdeniz Bölge Temsilciliği, Çukurova Belediyesi Kadın Yaşam Köyü’nde yeni üyelerini bilgilendirme toplantısı yaptı. Toplantıda KADER Genel Merkez Yöneticisi ve aynı zamanda Çukurova Belediyesi Başkan Yardımcısı Azime Kocacık, belediyenin kadınlara yönelik hizmetlerini anlattı. KADER yöneticileri belediyenin bu konudaki çalışmalarından bilgi sahibi olunca Başkan Soner Çetin’e kadın sorunlarına karşı duyarlılığından dolayı teşekkür etti.

Toplantıda KADER Doğu Akdeniz Bölge eski Temsilcisi Fatma Ayfer Köni ve görevi devrettiği yeni temsilci Feray Özyazgan, yeni üyelere derneğin çalışmaları hakkında bilgi verdi. KADER Doğu Akdeniz Bölge Temsilcisi Feray Özyazgan, KADER’in kadınların ve erkeklerin her alanda eşit olarak temsil edilmelerini savunan bir kadın örgütü olduğunu söyledi.

Türkiye’de kadınların, farklı sosyal alanlarda varlıklarını kanıtladıkları halde üst düzey yönetimlerde, özellikle de siyasette, eşit temsilden hala çok uzak bir konumda olduğunu kaydeden Feray Özyazgan, “Sosyal ve siyasal yaşamda kadınların güçlenmesi, haklarını kullanabilir, savunabilir ve genişletebilir duruma gelmeleri en büyük amacımızdır” ifadesini kullandı.

KADER Genel Merkez Yöneticisi ve Çukurova Belediye Başkan Yardımcısı Azime Kocacık da derneğin kuruluş amacını anlattıktan sonra Çukurova Belediyesi Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi’nin çalışmalarından söz etti.

Çukurova Belediyesi Kadın ve Aile Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren Kadın Danışma ve Dayanışma Merkezi’nde kadınlara psikolojik, sosyal ve hukuki destek verildiğini belirten Azime Kocacık, “Bu merkezde bir psikolog, bir sosyolog görev yapmakta ve kadınlarımıza gerektiğinde her türlü desteği vermektedir. Ayrıca hukuki konularda destek olmak amacıyla bir de avukat görevlendirilmiştir” dedi.

Azime Kocacık bu konularda destek almak isteyen kadınların 05395774787 ve 05395774797 numaralı telefonlara başvurabileceklerini belirterek, sadece Çukurova halkına değil tüm ilçelerdeki kadınlara destek sağladıklarını kaydetti.

Çukurova Belediyesi’nin kadınlara yönelik hizmetlerinden oldukça etkilenen KADER yöneticileri ve üyeleri, kadın sorunlarına duyarlılıklarından dolayı Başkan Soner Çetin’e teşekkür ettiler.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Muş’ta göçü engellemek için yatırım yapılması gerekiyor

Muş İl Başkanı Muhammed Gürkan Çermi, Muş’ta yatırımın olmadığı ve istihdam alanından kaynaklı sıkıntılardan dolayı göçü engelleyemediklerini anlattı Başkan Çermi, pandemiden de önce olan esnaf sorunlarından tarımsal faaliyet sorunlarına dek Muş’un sorunlarına değindi.

 

“KADINLARI SİYASİ ARENADA GÖRMEK MUŞ İÇİN GURUR VERİCİDİR”

Çermi, kadınların siyasete katılması için Muş’ta çalışmalar sürdürdüklerini de dile getirerek şunları aktardı:
“Muş’ta ciddi manada kadınlar siyasetin içindeler. Gelecek Partisi’nin içerisinde de bir kadın arkadaşımız il başkanlığı görevini aldı bu da bizi çok sevindirdi. Umarım gelecek günlerde kadınlar siyasette daha aktif olacaktır bu da Muş’a gurur verecektir.”
 

 

“ESNAFIN SORUNLARI PANDEMİDEN ÖNCE BAŞLADI”

“Pandemi döneminde esnaf ziyaretlerinde sadece fotoğraf çekmedik” diyen Çermi, esnaf sorunlarına dair şöyle konuştu: “İstasyon Caddesi’nden Cumhuriyet Caddesi’ne kadar tüm esnafımızı ziyaret ettik. Sorunlarını dinledik ve bu sorunları gündeme getirdik ve gündeme getirmeye devam ediyoruz. Ekonomik olarak esnafımız şunu dile getiriyor: Pandemi öncesi esnafın söylediği istasyon Caddesinin esnafının mallarını indirecekleri yerleri yok. Park yerleri olmadığı için idari para cezası uygulanıyor esnafa bu temel sorunlar üzerine pandemi de gelince kapalı kalan dükkânları onları iyice zarara uğrattı. Ama söylediğim gibi esnafın sorunları pandemi öncesine dayanıyor, altyapı çalışmalarından dolayı işletmeler işletilemez hale geldi. Pandemi de buna tuz biber oldu. İnsanlar kira bedelinin yüksekliğinden dem vurdu İstasyon esnafının çok ciddi bir kira bedeli var. Bunları dile getirmemizi istiyor esnaf kardeşlerimiz… İstasyon caddesinde belediye tarafından verilen büfeler var. O büfedeki vatandaşlar daha önce daha büyük bir alana sahipken şimdi daha küçük alanları var. Hem metrekareleri düştü hem de kiraları onların da yükseldi. Bir de büfelerin ısıtma sisteminin elektrik olması ısıtma giderinin daha da yüksek olmasına yol açıyor. Belediyenin en azından onlara kira desteğinde bulunmaları gerekmektedir. Tüm bu dile getirdiklerimiz esnafın belirttiği ve dile getirmemiz gereken sorunlarıdır. Muş’ta bir de su problemi var. Uzun zamandan beri su sorunundan dolayı cadde esnafının zorlandığını biliyoruz. Çözüm önerisi olarak en azından caddenin haftada bir kez yıkanması gerekiyor, yazın özellikle çok toz oluyor. Bu noktada esnaf vergisini ödemiyor da mı hizmet sunulmuyor diye düşünülebilir ancak Muş Valiliği’nin açıklamasında ilimiz ve ilçeler dâhil olmak üzere Muş’ta esnafın yüzde seksen ikinin vergisini ödediğini, ödeyemeyenlerin de bir şekilde ödemeye çalıştığını verilerle söylüyor. Kısacası vatandaşlarımız devlete görevini yerine getiriyorlar ancak hizmet noktasında zor durumlarla karşılaşıyorlar.”

 

“ÜRETİMDE İLK SIRALARDA SOSYO-EKONOMİDE SON SIRALARDAYIZ”

Tüm bu sorunların siyasetle alakalı olduğunu vurgulayan Çermi şöyle devam etti:  “Muş’ta hizmet yok. Muş’taki siyasetçiler ne istediğini bilmiyor ya da vatandaşla iç içe değil, vatandaşın sorunlarını bilmiyorlar. Muş Ovası yüzölçümü en büyük ovalardan biri, Türkiye’nin en büyük üçüncü ovasıdır. Küçükbaş hayvan sayısında Türkiye’de yedinci, büyükbaş hayvan sayısında on beşinci, manda yetiştiriciliğinde en önde yer almaktadır. Fakat sosyo-ekonomik sıralamada seksen birinciyiz. Biz burada yüzde altmışı kırsal alanda yaşayan bir coğrafyadayız. Fakat çok ciddi bir tarımsal faaliyetin desteklenmediği, tarımsal sanayinin olmadığı bir yer Muş… Bu tarımsal sanayinin içerisinde yağ fabrikası, salça fabrikası; et yetiştiriciliği alanından bir et balık kurumu kurulmamıştır. Bu kurumlar Bingöl’de, Erzurum’da var. Biz bu fabrikaların Muş’ta da olması kanaatindeyiz. Bingöl’de süt fabrikası kuruldu. Kurulan bu süt fabrikasının yüzde yetmiş sütünü Muş karşılıyor. Bu fabrikanın esasında Muş’ta olması gerekliydi. Bu şeker fabrikalarının özelleştirilme durumuyla birlikte birçok insan işten çıkarıldı. Ve bu durum göçe neden oldu. Çünkü Muş’ta istihdamın düşük olması nedeniyle vatandaşlar dışarıya göç etmeye başladı ve bu göçü engelleyemiyoruz. Bunlarla ilgili Gelecek Partisi olarak ciddi çalışmalarımız var. Bunların önüne geçeceğiz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İYİ Partili Demir, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'nün bayrağını gündeme taşıdı

Edirne Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Milli Takımlar Kamp binasının duvarında yer alan Türk Bayrağı çizimi ile ilgili, İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir, “Kanuna aykırı bir çizim. Acilen düzeltilmelidir” dedi.

Türk Bayrağı’nın şekli, rengi ve kullanım alanları, “Türk Bayrağı Kanunu” tarafından koruma altına alınmıştır. Kanunun 7. Maddesinde şu ifadeler yer almaktadır:

 “Türk Bayrağı, yırtık, sökük, yamalı, delik, kirli, soluk, buruşuk veya layık olduğu manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde kullanılamaz. Hiçbir siyasi parti, teşekkül, dernek, vakıf ve yönetmelikte belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları dışında kalan kurum ve kuruluşun amblem, flama, sembol ve benzerlerinin ön veya arka yüzünde esas veya fon teşkil edecek şekilde kullanılamaz. Bu Kanuna ve yönetmeliğe aykırı fiiller yetkililerce derhal önlenir ve gerekli soruşturma yapılır.”

“BİR ‘SÜS’ GİBİ İŞLENMESİ KANUNA MUHALEFETTİR”

 Konuyla ilgili İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir, Edirne Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Milli Takımlar Kamp binasının duvarına çizilen Türk Bayrağı’nın resmiyetten uzak ve kanuna aykırı olduğunu ifade etti. Çizimin düzeltilmesi gerektiğini belirten Başkan Demir, “Türk Bayrağı, rengini şehitlerin ve gazilerin kanından almış, milletimiz ve devletimiz için dokunulmaz bir değerdir. Bu değer kanun tarafından da koruma altına alınmıştır. Dolayısıyla Edirne Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Milli Takımlar Kamp binasının duvarında kanuna aykırı bir çizim yer almaktadır. Bayrak bütünlüğü duvardaki klima ve pencereler nedeniyle bozulmaktadır. Resmiyetten uzak bu çalışmanın binanın duvarına bir ‘süs’ gibi işlenmesi kanuna muhalefettir. Acilen düzeltilmelidir. Kanunda belirtildiği gibi konu incelenmeli ve gereği yapılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kültür ve tarih dolu şehri Edirne’ye yakışmayan bir çalışma” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Lüleburgaz’da haftalık pandemi raporu

Lüleburgaz Belediyesi’nin haftalık duyurduğu “Sosyal Yardım ve Pandemi Raporu” yayınlandı.

 

Lüleburgaz Belediyesi’nin korona virüsle mücadelenin yanı sıra sosyal yardımlarda gerçekleştirdiği çalışmaları şeffaf ve hesap verebilir bir anlayışla duyurduğu “Sosyal Yardım ve Pandemi Raporu” yayınlandı. 15-19 Şubat tarihleri arasını kapsayan raporda geçtiğimiz hafta nakit desteği bulunulan vatandaştan Sevgi Mağazası’ndan faydalanan vatandaşlara kadar çok sayıda detay yer aldı.

 

49 aileye daha destek

 

Bu doğrultuda geçtiğimiz hafta Lüleburgaz Belediyesi, 49 aileye daha nakit desteğinde bulundu. Bunun yanı sıra 15 aileye de geçtiğimiz hafta Sevgi Mağazası’ndan 180 parça giyecek desteğinde bulunuldu.

 

10 bin 800 maske dağıtıldı

 

Bununla birlikte Lüleburgaz Belediyesi yine geçtiğimiz hafta pazar yerleri ve belediye hizmet binasında gerek personel gerekse de vatandaşlar için toplam 10 bin 894 adet maske ile 3 bin 200 adet eldiven kullandı. Tüm bunlarla birlikte Lüleburgaz’da geçtiğimiz hafta 189 litre dezenfektan kullanılırken, 2 bin 440 adet çöp konteyneri de deterjanlı suyla temizlendi. Öte yandan Zabıta Müdürlüğü ekipleri korona virüs kapsamında 62 adet iş yerinde denetim gerçekleştirdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı