Aylık arşivler: Nisan 2021

Her 5 kanserden birinin nedeni tütün!

Kanser Haftası nedeniyle bir açıklama yapan Solunum Derneği TÜSAD, pandemi sürecinde kanser olgularının daha fazla özen istediğini vurguladı. Geçen yıl Türkiye’de 233 binden fazla kanser tanısı konulduğunu ve bunun 41 binden fazlasının akciğer kanseri olduğunu hatırlatan TÜSAD, “Vakaların yüzde 30-50’sinin önlenmesi mümkün. Ancak ne yazık ki her 5 kanserden birinin nedeni tütün. Maalasef gençler arasında tütün kullanımı artıyor” uyarısı yaptı.

 

Tüm dünyanın ve Türkiye’nin sağlık gündemini COVID-19 işgal etse de kanser, can almaya devam ediyor. Günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olan kanser; tanı ve tedavideki yeniliklere, tıptaki gelişmelere karşın ne yazık ki gündemimizdeki yerini koruyor. Bu nedenle ülkemizde “Ulusal Kanser Haftası” olarak 1-7 Nisan tarihlerinde toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla etkinlikler ve bilgilendirmeler yapılıyor. Bu doğrultuda bir basın bildirisi yayınlayarak önemli hatırlatmalar yapan, Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Akciğer Kanseri Çalışma Grubu, pandemi sürecinde en fazla özen isteyen gruplar arasında bu olguların yer aldığına dikkat çekti.

Kanserin, tüm dünyada ve ülkemizde ölüm nedenleri arasında kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci sırada yer aldığına dikkat çeken TÜSAD, açıklamasında şu noktalara değindi:

ÖNEMLİ BİR KISMININ ÖNLENMESİ MÜMKÜN

  • Önemli bir toplum sağlığı sorunu olan kanserlerin yüzde 30-50’si önlenebilir. Risk oluşturan faktörlerden uzak durma, tarama ve erken teşhis programlarının uygulanması ile bu mümkün olabilir.

HER YIL 14 MİLYON KİŞİYE TANI KONULUYOR

  • Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre: her yıl yaklaşık 14 milyon kişiye kanser tanısı konuluyor, 8.2 milyon kişi kanser ilişkili nedenlerle kaybediliyor. 2030 yılına kadar dünya çapında öngörülen ölüm nedenlerinde kanserin ilk sıraya gelmesi öngörülüyor.

EN SIK GÖRÜLEN KANSER TÜRÜ AKCİĞER

  • Global kanser gözlem veri tabanı (GLOBOCAN) verilerine göre; Türkiye’de 2020 yılında 233.834 kanser tanısı konuldu ve 126.335 ölüm gerçekleşti. Bunlar arasından en sık görülen kanser türü akciğer kanseri oldu. Yüzde 17.6’lık pay ile 41.264 akciğer kanseri olgusu tespit edildi. Bunu 24.175 olgu ile meme kanseri izledi.

HER 5 KANSERDEN 1’İNİN NEDENİ TÜTÜN

  • Kanser oluşumunda etken olan ve önlenebilen nedenlerin en sık olanları tütün kullanımı, obezite, düşük fiziksel aktivite, alkol tüketimi, güneş ışınlarına aşırı maruziyet olarak sıralanıyor. Tütün başta akciğer, ağız, larinks, mesane olmak üzere her 5 beş kanserden birinin nedeni. Maalesef 13-15 yaş arası gençlerde bile tütün ürünü kullanımı yaygınlaşıyor. Araştırmalara göre erkek çocukların yüzde 17.9’u, kız çocukların ise yüzde 11.5’i herhangi bir tütün ürünü kullanıyor.

PANDEMİ SÜRECİNDE DAHA FAZLA ÖZEN GEREKİYOR

  • Tüm dünyada halen etkisini sürdüren pandemi sırasında belirli hasta gruplarının takip ve tedavilerini yönetmede fazladan özen gerekiyor. Bunlardan kanser olguları önemli bir grubu oluşturuyor. Çünkü bu hasta grubunda yoğun bakım ünitesinde yatış oranları ve mortalite daha yüksek bildiriliyor.

COVID-19 SÜRECİ KANSER TEDAVİSİNİ AKSATMAMALI

  • COVID-10 pandemisi nedeniyle sağlık hizmetlerinde harcanan gücün ve maddi kaynakların büyük bir kısmı coronavirüs için kullanılıyor. Ancak özellikle cerrahiye uygun aşamada olan, evresi ve bireysel performansı doğrultusunda şifa şansı bulunan akciğer kanseri olgularında gerekli izolasyon önlemleri sağlanarak tedaviye ulaşmaları sağlanması büyük önem taşıyor. İleri evrede olan olgularda ise uygulanmakta olan sistemik tedavilerin aksatılmaması gerekiyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kanser tedavisinde doğurganlık korunabilir

40 yıldan uzun süredir kanser tedavilerindeki yenilikler ve özellikle kemoterapi alanındaki gelişmeler sayesinde yaşam sürelerinde önemli düzeyde uzamalar sağlandı. Ancak kanser tedavilerinin doğurganlığı olumsuz etkilediği de bir gerçek. Bazı kanser tedavilerinin ardından yaşanan doğurganlık kaybı vakaları, hastanın hassas olan psikolojisini de olumsuz etkiliyor. Özellikle son yıllarda yardımcı üreme teknikleri ile ilişkili yeni teknolojilerin gelişmesi sonucu bu tür hastalarda doğurganlığın korunmasıyla ilgili yeni bir disiplin, “Doğurganlığın Korunması-Fertilite Prezervasyonu” başlığı altında gelişti. 

 

“Kanser gibi hayatı tehdit edici bir tanı alan hastalarda, fertilite koruyucu yöntemler dediğimiz hastanın üremesini devam ettirebileceği işlemleri vaktinde yapmak-önlemleri almak ve uygulamak son yıllarda daha fazla önem kazanmaya başladı. Bu gruptaki hastalar bir yandan tedavisini düşünürken ve yaşamını devam ettirmenin yollarını ararkendiğer yandan çocuk sahibi olmayı arka plana itebiliyor. İşte bu noktada fertilitenin korunması ile ilgili danışmanlığın hastaya uygun bir şekilde verilmesi multidisipliner kapsamlı bir ekip tarafından gerçekleştirilmelidir.” diyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Emre Pabuçcu, doğurganlığın korunmasıyla ilgili önemli bilgiler paylaştı.

 

Doğurganlığın Korunması Yöntemleri:

Kanser hastalarının tedavi süreçlerinin ardından yumurta ve sperm hücreleri yok olabiliyor. Özellikle kemo veya radyoterapi sonrasında testis veya overlerde kalıcı hasarlar oluşabiliyor. Böylelikle, kişilerin çocuk sahibi olma şansları çok azalabiliyor. İşte burada en önemli konu, kanser tedavisi öncesinde mutlaka doğurganlığın korunması adına hangi yöntemlerin elimizde bir seçenek olduklarını kişiler ile paylaşmak. Yani “BİLGİLENDİRME” çok çok önemli. Böylelikle, seçeneklerden birinin uygulanması durumunda üreme durumlarını kaybetme riski olan hastalar yumurta ve sperm dondurma işlemiyle, hastalıklarını atlatınca çocuk sahibi olabiliyor. Kanser hastalarında fertilite prezervasyonu yöntemleri hastanın yaşı, planlanan tedavi, elde olunan zaman, partnerin durumu ve yumurtalıklara olası metastaz riski durumuna göre seçiliyor. Böylece üremeyi olumsuz etkileyebilecek hastalıklar sonrasında dondurulan hücreler ile tekrar çocuk sahibi olma şansı oluyor. Günümüzde fertilite prezervasyonu için birçok seçenek bulunuyor. Günümüzde en sık uygulanan yöntemler arasında:

  • Kanser tedavileri öncesi sperm hücresi/testis dokusu
  • Embriyo ve/veya oosit (yumurta hücresi) dondurulması
  • Ovaryan doku (yumurtalık dokusu) dondurulması sayılabilir.

Disiplinler arası iletişim son derece önemi 

Bu grup hastalarda ileriki fertilite (çocuk sahibi olma) potansiyelinin değerlendirilmesi ve uygun fertilite prezervasyonu yöntemlerinin uygulanması multidisipliner bir yaklaşımı gerektiriyor. Etkili ve sürdürülebilir fertilite koruyucu hizmetler için medikal onkolog, cerrahi onkolog, reproduktif endokrinolog ve ürolog arasında sürekli bir iş birliği olmalıdır. Multidisipliner iş birliğinin güçlendirilmesi ve fertilite koruyucu yaklaşım servislerinin yaygınlaşması infertiliteye yol açabilecek tedavi alan hastaların bu seçeneklerden faydalanabilmesini yaygınlaştıracaktır. Gereklilik halinde etik ve yasal konularda danışmanlık alınması da uygun olacaktır. Kısaca aşamalar şöyledir:

  1. Kanser tanısı sonrası ve tedavisi öncesi ‘Doğurganlığın Korunması’ hakkında bilgilendirme
  2. Seçeneklerin değerlendirilmesi ve en uygun olanın seçilmesi
  3. Yumurta-sperm-embriyo veya dokuların ileride kullanılması adına dondurulması
  4. Zamanı gelince bu hücre veya dokuların çözülüp kullanılması

 

Hastalarımızın yüzü gülüyor

Bizler, merkezimizde bebek sahibi olmak isteyen ailelere hizmet verirken, fertilite korunması konusunda da çalışmalar yapıyor, bu alanda multidisipliner bir yaklaşımla çalışılmasını önemsiyor ve güncel tedavi yaklaşımlarını aralıksız takip ediyoruz. Sürekli günceli takip eden, yurtiçi ve yurtdışı kongrelere katılan ekibimiz, yenilikleri merkeze adapte ederek sürekli güncelleme yapmaktadır. Bu şekliyle kanser illetinden kurtulup çocuk sahibi olan çok sayıda danışanımız var!” açıklamasını yapan Doç. Dr. Emre Pabuçcu, “Doğurganlığın korunması yöntemlerinin gelişimi ve bu seçeneğin paylaşımı ile ailelerin yüzlerini güldürüyor ve hastalarımıza bu yönde üst düzey hizmet sunabiliyoruz.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ünlü oyuncu Eda Ece, Bioderma Sensibo H2O’nun Türkiye'deki ilk reklam yüzü oldu!

 Bioderma Laboratuvarları tarafından dermatologlarla birlikte geliştirilen dünyanın ilk misel suyu “Sensibio H2O”nun reklam yüzü başarılı oyuncu Eda Ece oldu. ‘Cildin için öncelik, hassas temizlik’ diyen Bioderma tarafından en hassas ciltler dahil, tüm cilt tiplerinin kullanımına uygun olarak formüle edilen cilt temizleme suyu “Sensibio H2O” tanıtımlarında genç oyuncu yer alacak!
 

‘Cildin için öncelik, hassas temizlik’ sloganıyla cilt sağlığına önem veren ve Bioderma Laboratuvarları tarafından dermatologlarla birlikte geliştirilen, misel suyun mucidi Sensibio H2O’nun reklam yüzü başarılı oyuncu Eda Ece oldu! Tüketicilerin eczane kanalında #1 numaralı misel suyu* tercihi olan Sensibio H2O, cildin kendisinden ilham alarak geliştirilen eşsiz misel teknolojisi ile cilde zarar vermeden cildi tek bir pamukta derinlemesine temizleyerek nazikçe arındırıyor ve yatıştırıyor. 

Markanın Türkiye’deki ilk reklam yüzü olan Eda Ece kendisinin de ilk reklam filmi olması sebebiyle iş birliğinin kendisini çok heyecanlandırdığını söyleyerek; “Cilt sağlığı hepimiz için en önemli konulardan biri. Yoğun çalışma temposu, makyaj, cildin gün içerisinde maruz kaldığı kirlenme sonrasında doğal bir arındırıcıya, temizleyiciye çok ihtiyacımız oluyor. Bioderma ürünlerinin hassas ciltlere uygun olması, alkol, sabun ve alerjen maddeler içermemesi nedeniyle her zaman tercih ettiğim ve güvendiğim bir markaydı ve ilk defa bir markanın yüzü olarak reklam filminde yer alıyorum. Şimdi bu iş birliği sayesinde; Sensibio H2O ürününün, cildin tüm hassasiyetine uygun, eşsiz bir temizleme sağlarken cilde zarar vermediğini, herkesle paylaşmaktan mutluluk duyacağım” dedi.
 

Kir, cilt seçmez. Su yetmez, Sensibio H2O yeter!

Cilt, gün içinde birçok dış etkene maruz kalıyor… Şehir yaşamındaki doğalgaz ve egzoz dumanı, havaya karışan ağır metaller, polen, kapalı alanlarda maruz kalınan toz ve kimyasallar ciltte gözenekleri tıkayarak hassasiyete yol açabiliyor. 

“Cildin için öncelik, hassas temizlik” diyen Bioderma, cilt temizleme suyu Sensibio H2O’nun misel su teknolojisiyle tek bir pamukla makyajı 99 temizliyor. Sağlıklı bir cildin ilk adımı günlük cilt temizliğinden geçiyor, o yüzden sadece makyaj yaptığımız zamanda değil, günlük hayatta da cildimizi temizlememiz gerekiyor. Sensibio H2O, çevre kirliliğinden kaynaklanan ağır metalleri 78 ciltten arındırıyor. Yeni dönemin gereksinimlerinden biri haline gelen maske kullanımı, cildin doğal dengesini değiştirebiliyor, bu dengeyi korumak için ise cildin kendisinden ilham alan ürünleri kullanmak daha önem kazanıyor. Sensibio H2O, cildin doğal florasını 95 koruyor. Hem de ne kadar sık kullanıldığından bağımsız olarak… “Kir, cilt seçmez. Su yetmez, Sensibio H2O yeter” sloganıyla ürün, yoğun hayat temposunda koşuştururken cilde ferah bir nefes aldırıyor.

Tüm bunlarla birlikte en hassas ciltler de dahil olmak üzere tüm cilt tiplerine uygun Sensibio H2O; alkol, sabun ve alerjen içermiyor ve içerisindeki aktif yatıştırıcı olan salatalık ekstresi sayesinde cildi yatıştırıyor, cildin şişkinliğini gideriyor ve ciltte anında ferahlama sağlıyor. Eşsiz temizleme ve makyaj çıkarma gücü ile tüm kiri ve yağı cilde zarar vermeden derinlemesine arındırıyor. 

Pandemi süreciyle birlikte yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olan maskelerin de cilt üzerinde olumsuz etkisi olabiliyor. Maske kullanımından dolayı ciltte oluşan hassasiyet ve kızarıklara karşı da etki gösteren Sensibio H2O maske kullanımı sonrasında veya maske değişimi sırasında kullanılabiliyor.  Tam da bu sebeble ürünün çanta boyu da lansmanın bir parçası… Bir makyaj temizleyicisinden çok daha fazlası olan cilt temizleme suyu Sensibio H2O, saf ve yatışmış bir cilt için gün içerisinde ihtiyaç duyulduğu anda tercih edilebiliyor. Üstelik durulama gerektirmeyen formülü sayesinde pratik kullanım imkânı sağlıyor. Göz ve dudak etrafında da güvenle kullanılabiliyor.
 

*Araştırma, bağımsız bir araştırma firması olan Yöntem Araştırma tarafından, Türkiye Kentsel bölgelerde ikamet eden 18-50 yaş, ABC1 sosyo-ekonomik statü (SES) gruplarını temsil etme özelliklerine sahip, mobil ve/veya pc, tablet üzerinden online olan kadın ve erkekler olmak üzere toplam 500 kişi üzerinde gerçekleştirilmiştir. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

TRT’de Murat Seçkin’den Cengizhan Sönmez ve Onur Akay sürprizi!

Türk sanat müziğinin sevilen sanatçısı Murat Seçkin, meslektaşları Cengizhan Sönmez ve Onur Akay’a hazırladığı sürprizi, TRT mikrofonlarından duyurdu.

Türk sanat müziğinin sevilen sanatçılarından Murat Seçkin, TRT Nağme’de yayınlanan Cengizhan Sönmez’in sunduğu “Bir Tutam Hasret” isimli sevilen programın stüdyo konuğu oldu. Ünlü yapımcı Işıl Aktan’la birlikte programın yapımcılığını da üstlenen TRT’nin ünlü ses sanatçısı Cengizhan Sönmez ve konuğu Murat Seçkin, TRT dinleyicileri için şarkılarını canlı olarak seslendirdi.

“GÖRMEDEN SEVMEK” SÜRPRİZİ!

Cengizhan Sönmez’in sorularını da yanıtlayan Murat Seçkin, meslektaşları Cengizhan Sönmez ve Onur Akay’a hazırladığı sürprizi, TRT mikrofonlarından duyurdu. Seçkin, hazırladığı maxi Single çalışmasının içinde sözleri Onur Akay’a ve bestesi Cengizhan Sönmez’e ait olan ve önümüzdeki günlerde Onur Akay’ın piyasaya çıkacak olan kitabına da adını veren “Görmeden Sevmek” isimli sevilen esere yer verdiğini açıkladı. Seçkin, ayrıca Balıkesir Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı şair Hüseyin Balkancı’ya da bir sürpriz yaptı. Sözleri Balkancı’ya ve bestesi yine Cengizhan Sönmez’e ait olan “Bir Yudum da Sevmedin mi” isimli eserin de maxi single çalışması için listeye girdiğini açıkladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Seren Serengil'in sağlık durumunda flaş gelişme!

Ses sanatçısı ve yazar Onur Akay, dün canlı yayında fenalaşarak hastaneye kaldırılan Seren Serengil’in sağlık durumu hakkında bilgi verdi.

Bircan Bali ve Arto ile beraber sunuculuğunu yaptığı Söylemezsem Olmaz’ın canlı yayınında fenalaşarak hastaneye kaldırılan Seren Serengil’in sağlık durumu merak konusu olurken, sosyal medyada hayatını kaybettiği yönünde iddialar da yer aldıç

Damping Sendromu Atağı Geçirdi!

Ses sanatçısı ve yazar Onur Akay, bugünkü yazısında Seren Serengil’in sağlık durumu hakkında bilgi verdi. Akay, “Dün canlı yayında fenalaşarak hastaneye kaldırılan kıymetli arkadaşımız Seren Serengil, Damping Sendromu atağı geçirdi. Yaşadığı atağı çok şükür atlatan Serengil, şu an hala hastanede ama sağlık durumu çok iyi. Pazartesi mutlaka ekranlarda sevenleri ile buluşacak.Kendisine acil şifalar diliyorum.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Amazon Prime Video Türkiye’nin Nisan 2021 takvimi açıklandı

Amazon Prime Video Türkiye, Nisan ayında uzun süredir beklenen gerilim dizisi ‘Them’in ilk sezonu ve Michael B. Jordan imzalı ‘Tom Clancy’s Without Remorse’ filmini izleyicilerle buluşturuyor. 

Amazon Prime Video Türkiye’de Nisan ayında yayına girecek yeni film ve diziler açıklandı. Nisan ayında Prime üyeleriyle buluşacak popüler yapımlar arasında, başrollerinde Michael B. Jordan, Jamie Bell, Jodie Turner-Smith ve Luke Mitchell’ın yer aldığı macera filmi ‘Tom Clancy’s Without Remorse’un yanı sıra, 1950 Los Angeles’ında beyazların çoğunlukta olduğu bir mahalleye taşınan siyahi ailenin hikayesinin anlatıldığı gerilim dizisi ‘Them’in birinci sezonu bulunuyor. Nisan ayında Amazon Prime üyeleriyle buluşacak tüm yeni yapımlar, Türkçe altyazı seçeneği ile sunuluyor.

Amazon Prime Video Türkiye Nisan Ayı Takviminden Öne Çıkanlar;

Them – 9 Nisan

Little Marvin tarafından kaleme alınan yeni gerilim dizisi ‘Them’, 9 Nisan Cuma günü Amazon Prime Video Türkiye’de yayına giriyor. Başrollerinde Deborah Ayorinde, Ashley Thomas ve Alison Pill gibi isimlerin yer aldığı 10 bölümlük Amazon Originals dizisi ‘Them’, ABD’de Büyük Göç’ün yaşandığı 1950’li yıllarda, Kuzey Carolina’dan beyazların ağırlıklı olarak yaşadığı Los Angeles’daki bir mahalleye yerleşen siyahi bir ailenin hikayesini anlatıyor. Ailenin yıllarca hayalini kurduktan sonra taşındığı yeni ideal evleri, bir anda doğaüstü güçlerin ve komşuları tarafından oynanan oyunların merkezi haline geliyor. 

Tom Clancy’s Without Remorse – 30 Nisan 

Tom Clancy’nin 1993 tarihli romanından uyarlanan, başrolünü ve yapımcılığını Michael B. Jordan’ın üstlendiği ‘Tom Clancy’s Without Remorse’ filmi, 30 Nisan’dan itibaren Amazon Prime Video Türkiye’den izlenebilecek. Film, hikâyenin ve Tom Clancy’s Jack Ryan evreninin en önemli karakterlerden olan John Clark’ın etkileyici hikayesini anlatıyor. Katıldığı gizli bir operasyonun ardından, Rus askerlerinden oluşan bir birlik tarafından ailesi intikam için katledilen kıdemli şef John Clark, ne pahasına olursa olsun suikastçıların peşine düşüyor. Bir donanma komandosu ve gizli CIA ajanıyla güçlerini birleştiren Clark, takibi sırasında farkında olmadan ABD ile Rusya arasında savaş çıkarmayı amaçlayan büyük bir komployu da ortaya çıkarıyor. Kişisel onuru ve ülkesine olan sadakati arasında kalan Clark, keşfettiği bu komployu durdurmak ve arkasındaki güçlü kişileri ortaya çıkarmak için tüm düşmanlarıyla pişmanlık duymadan savaşmak zorunda.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hazen Audel ile Kabile Yaşamı Yeni Bölümleriyle National Geographic Ekranlarında

National Geographic ekranlarının sevilen isimlerinden, vahşi yaşam rehberi Hazen Audel’in sınırları zorlayan yolculuğu kaldığı yerden devam ediyor. 

 

Dünyanın en sıra dışı köşelerine giden Hazen Audel, binlerce yıl doğayla mücadele eden eski insanların yaşam tekniklerini kullanarak hayatta kalmaya çalışıyor. “Hazen Audel ile Kabile Yaşamı” yeni bölümleriyle Nisan ayı boyunca her pazar akşamı saat 20.00’de National Geographic ekranlarında.

 

 

Ödüllü yönetmenlerden nefes kesen belgeselleri, dünyaca ünlü oyuncuların rol aldığı kaliteli yapımları ve ses getiren lokal prodüksiyonları Türk izleyicisi ile buluşturan National Geographic’i Digiturk, D-Smart, KabloTV, Tivibu, TV+ ve Vodafone TV platformlarından izleyebilirsiniz.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Baharın Ruhunu Yansıtan 10 Kitap

Bünyesinde yer alan yüzlerce çeşit ürünle ve binlerce kitap seçkisiyle eşsiz bir alışveriş deneyimi sunan Kidega, bahara girerken yenilenmek için okunması ve keşfedilmesi gereken 10 kitap önerisini okuyucularıyla paylaştı. Pandemi nedeniyle evlerine kapanan okuyucularını baharın gelişini kutlamaya davet eden marka; ruhun derinliklerine etki eden, eşsiz yolculuklara çıkmayı vadeden 10 kitap önerisi hazırladı.

 

Yenilikleri seven, değişime açık, okuyucuların en çok tercih ettiği online alışveriş platformlarından Kidega, baharın gelişiyle enerji değiştiren, farklı hikayelere yer açan, ruha iyi gelecek kitap önerilerini paylaştı. Kidega, baharın gelişine özel hazırladığı 10 kitap önerisi ile okuyucularını eşsiz aşk hikayelerine, farklı yolculuklara davet eden ve öz şefkati artırmayı sağlayacak kişisel gelişim konulu kitaplara yer verdi.

 

Baharın yenileyici enerjisini hissettiren, 10 farklı yazardan 10 farklı kitap

 

       Jojo Moyesdan aşk, romantizm ve komediyi bir arada bulabileceğiniz “Bir Artı Bir”,

       Sarah Jiodan okurken sevginin ve umudun her daim var olduğunu hissedebileceğiniz “Gündüz Sefası”,

       Debbie Macomberden  hayallerinizi gerçekleştirmek için güç bulacağınız, motive olacağınız “Küçük Mucizeler Dükkanı”,

    vide Gültunca Tulgardan yaşama sevincinizi artıracak, sizi pozitif düşünmeye yönlendirecek ve okurken negatif duygulardan arınabileceğimiz “Kendi Kutup Yıldızını Bul”,

       Henry Jamesin toplumun dayatmalarına boyun eğmeyen kadın figürünü anlattığı ve özgürlüğü sonuna kadar hissedebileceğiniz Daisy Miller adlı eseri, 

       Saffet Emre Tonguç’un gezi tecrübelerinden yola çıkarak eşsiz bir şehir olan İstanbul’un bütün güzelliklerini anlattığı “Kanatlarımda İstanbul”,

       Benian Çulhaoğlu’ndan tek başına gezmenin özgürlüğünü deneyimleyebileceğiniz ve seyahate olan bakış açınızı değiştirecek “Tek Başına Dünya Gezisi”,

   Orhan Veli Kanık’tan Türk şiirinin kural tanımazlığını sonuna kadar hissedebileceğimiz, Türk şiirinin zincirkıranı olarak tanımlanan şairin bütün şiirlerinin bir araya toplandığı “Bütün Şiirleri”,

  Micheal Ende’den hayatın önceliklerini tekrar gözden geçirmemize yardımcı olacak, bu hızlı dünyada biraz olsun yavaşlamamızı sağlayacak  “Momo”,

       Mina Urgan’dan samimi bir dille yazılmış, okurken yazarla birlikte geziyormuş hissine kapılacağınız “Bir Dinozorun Gezileri”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bankalarda Uzaktan Kimlik Tespiti Süreci Başladı! Kuruluşlar nelere dikkat etmeli, riskler neler?

Teknolojik gelişmeler ve özellikle pandemiyle hayatımıza giren uzaktan iş yapma yönetmeleri haliyle sektörlerin dönüşümünü zorunlu kılıyor. Bu dönüşüm yasa yapıcılar tarafından da dikkatle takip ediliyor ve ülkemizde Temmuz ayından bu yana uzaktan müşteri edinimine dair pek çok regülasyon yayınlanıyor. Bu regülasyonlardan sonuncusu ise bankalar başta olmak üzere finansal kuruluşlar, sermaye piyasası aracı kurumları, sigorta ve reasürans şirketleri, faktöring şirketleri, ödeme kuruluşları 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile yükümlülük altına giren tüm kurumların müşteri edinme ve tanıma süreçlerini uzaktan gerçekleştirebilmelerinin önü açılıyor. 1 Nisan 2021 itibariyle Resmi gazetede yayınlanan “Bankalarca kullanılacak uzaktan kimlik tespiti yöntemlerine ve elektronik ortamda sözleşme ilişkisinin kurulmasına ilişkin tebliğ ilgili kuruluşlarda geleneksel müşteri edinme yöntemlerini yasal bir çerçeveye oturtarak fiziki bir araya gelme zorunluluğunu ortadan kaldırıyor ve işleri daha kolay hale getiriyor. 

Uzaktan kimlik tespitinin müşteri temsilcisi ile kişinin; fiziksel olarak aynı ortamda bulunmasına gerek olmadan, çevrim içi olarak görüntülü görüşmesi ve birbiriyle iletişim kurmasıyla yapılabilmesinin önünü açan tebliğde müşteri temsilcilerinin eğitiminin kritikliği vurgulanıyor. Tebliğde müşteri temsilcilerinin uzaktan kimlik doğrulama hizmetlerini nasıl yapmaları gerektiği tebliğe tabi kuruluşların hangi taknolojilere gerek duydukları bu teknolojilerin sahip olması gereken özellikler detaylıca sıralanıyor. Uzaktan kimlik tespitinde kullanılacak görüntülü görüşme yönteminde olası teknolojik, operasyonel ve benzeri risklerin dikkate alınarak yeterli seviyede güvenlik önlemlerinin alınması gerektiği vurgulanıyor.

“10 dakikada müşteri kazanma avantajı 10 dakikada potansiyel müşteriyi kaybetme olayına dönüşebilir” 

Türkiye’de bankacılık ve finans ekosisteminin gelişmiş olması bu tebliğe uyumda kuruluşların üzerine düşen sorumlulukları yerine getirebileceğini gösterse de aslında hem teknolojinin gelişmiş güvenlik önlemlerine sahip olması hem de müşteri temsilcilerine gereken eğitimlerin verilmesi düşünüldüğü kadar kolay olmayabilir. Finans kurumlarının kendi işleri olan finans konusundaki uzmanlıkları su götürmez bir gerçekken dijital kanallar için de kendi işlerinde uzman teknoloji firmaları ile işbirliğine gitmelerinin yasalara uyumsuzluk risklerini azaltacağı düşünülüyor.

Türkiye’de Ekim 2020 İtibariyle faaliyet göstermeye başlayan Identify Türkiye Genel Müdürü Ali Haydar Ünsal: “Tebliğ dijital müşterilerin talepleri ve beklentileri doğrultusunda hayata geçiriliyor. Burada müşteri deneyimindeki paradigma kaymasını iyi anlamak gerekiyor. Örneğin müşteri temsilcisinin bu işlemi yaparken hızlı olması, riskleri hızlı tespit etmesi, süreci hızlı tamamlaması çok önemli. Burada yaşanan bir gecikme müşteriyi kaybetmeye neden olabilir. Yani bir başka deyişle 10 dakika da müşteri kazanma avantajı 10 dakika da potansiyel müşteriyi kaybetme olayına dönüşebilir. Tebliğe tabi kuruluşların bu riski iyi anlamaları gerekiyor. Biz Türkiye’de uygulamaya aldığımız akademi programı ile kurumların müşteri temsilcilerini yani müşteri müfettişlerini yetiştirmelerine destek oluyoruz. Bunun dışında bu süreçlerde deneyim çok fazla öne çıkıyor. Biz Almanya’da 4 yıldır bu çalışmaları büyük bir başarı oranıyla gerçekleştiriyoruz. Keza bu çözümü geliştirmemizin en önemli nedeni de Almanya’da bu çalışmaları yaparken yaşadığımız zorluklar ve 3. taraflardan uzaktan müşteri tanımlama için aldığımız hizmetin bizim için yeterli olmamasıydı. Şimdi Türkiye’de özellikle finans kuruluşlarının bu sıkıntıları yaşamamaları için tüm deneyimimizle kurumlara güç katmaya hazırız. Identify Türkiye olarak kurumlara; uzaktan kimlik tespiti, dijital müşteri tanıma ve edinme hizmetlerini yasalara uygun şekilde tek bir yerden yönetebilecekleri bir platform olan IMPaaS (Identify Management Platform as a Service) sunuyoruz.” diyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Şule Alp, BESA Grup Pazarlama Direktörü oldu

BESA Grup'un satış ve pazarlama koordinatörlüğünü yapan Şule Alp Yönetim Kurulu toplantısında alınan kararla Pazarlama Direktörü görevine getirildi.
15 yıldır A Plus projelerin satış departmanlarında yer alan Şule Alp özellikle Bodrum'da gerçekleştirdiği çalışmalarıyla tanınıyordu.
Yeni görevinde de başarılı çalışmalar imza atmayı hedefleyen Şule Alp,  "Bu göreve layık gördükleri için başta yönetim kurulu üyeleri olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum" dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı