Aylık arşivler: Nisan 2021

Antalya’da satranç rüzgarı esiyor

 Antalya Büyükşehir Belediyesi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Geleneksel 12. Satranç Turnuvası çevrimiçi olarak başladı. Satranç Turnuvasında 7-12 yaş grubu 2 bine yakın öğrenci mücadele ediyor. 24 Nisan’da başlayan ve her akşam saat 19.00’da online olarak gerçekleşecek turnuva 29 Nisan’a kadar sürecek. Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Antalya Gençlik Spor İl Müdürlüğü ve Türkiye Satranç Federasyonu Antalya İl Temsilciliği işbirliğiyle gerçekleştirilen, 12. Geleneksel Antalya 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Satranç Turnuvası başladı. Her yıl Cam Piramit Kongre Merkezi’nde 23 Nisan’da gerçekleşen turnuva bu yıl pandemi nedeniyle online olarak gerçekleştiriliyor. 7-12 yaş grubu 2 bine yakın öğrencinin mücadeleye başladığı satranç turnuvası 12 kategoride yapılıyor.

 

MAÇ CANLI ANLATILIYOR

Her akşam saat 19.00’da çevrimiçi olarak devam eden turnuvanın ilk gününde  milli antrenör FİDE Eğitmeni Murat Yelligedik ve Çağatay Burcu da canlı maç anlatımıyla turnuvaya ayrı bir heyecan kattı. 29 Nisan’a kadar devam edecek turnuva sonunda Büyükşehir Belediyesi tarafından her kategoride dereceye giren sporculara kupa, madalya, bisiklet, tablet ve akıllı kol saati gibi çeşitli hediyeler verilecek. 12. Geleneksel Satranç Turnuvası açılışında olduğu gibi kapanış bölümü de ABB sosyal medya hesaplarından canlı olarak izlenebilecek.

 

BÜYÜKŞEHİR’E TEŞEKKÜR

Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tülay da turnuvanın açılışına çevrimiçi katıldı. Antalya’da her yıl düzenlenen turnuvanın yoğun katımlarla gerçekleştiğini belirten Tülay, bu yıl pandemi nedeniyle evlerden mücadele edildiğini söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin her yıl turnuvaya maddi manevi büyük bir destek verdiğini belirten Tülay, Başkan Muhittin Böcek ve ekibine destekleri için teşekkür etti.

 

KATEGORİLER

Turnuvada sporcular;7 Yaş Genel ve Kız Kategorisi (2014 doğumlular),8 Yaş Genel ve Kız Kategorisi (2013 doğumlular),9 Yaş Genel ve Kız Kategorisi (2012 doğumlular),10 Yaş Genel ve Kız Kategorisi (2011 doğumlular),11 Yaş Genel ve Kız Kategorisi (2010 doğumlular),12 Yaş Genel ve Kız Kategorisi (2009 doğumlular) olmak üzere 12 farklı kategoride yarışıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Araplar ve Hikâye Anlatma Sanatı Türkçe’de ilk kez yayımlanıyor

VakıfBank Kültür Yayınları, ödüllü edebiyat tarihçisi ve eleştirmeni Abdelfattah Kilito’nun kaleme aldığı “Araplar ve Hikâye Anlatma Sanatı – Tuhaf Bir Âşinâlık” adlı kitabı yayımlıyor. Eserde, Arap dünyasının birçok geleneksel anlatısı günümüz dünyasından eleştirel bir bakış açısıyla yeniden ele alınıyor. 

 

VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu “Araplar ve Hikâye Anlatma Sanatı – Tuhaf Bir Âşinâlık” Türkçe’de ilk kez yayımlanıyor. Arap edebiyatı üzerinden nitelikli çalışmalarıyla tanınan Fas doğumlu romancı, denemeci ve eleştirmen Abdelfattah Kilito, Binbir Gece Masalları, adını dürüstlüğün simgesi Kelîle ve yalanın simgesi Dimne’den alan Kelîle ve Dimne masalı ile Kitâbü’l-Buhalâ (Cimriler Kitabı) gibi anlatı sanatında önemli bir yeri olan ve genellikle eleştiriye açık olmayan kültürel hazinelere taze bir bakış açısı getiriyor. 

 

Yazarın bir eleştirmen olarak yaratıcılığını ve cesaretini sergileme fırsatı bulduğu eserde, kendilerini şiirin ustası olarak gören Arapların dünyanın en iyi hikâye anlatıcıları mertebesine nasıl yükseldiğine ışık tutuluyor. Eski anlatıların derlenmesi, yeniden yorumlanması ve onlara yeniden değer kazandırılmasıyla birlikte Avrupa yazınının da ayrılmaz bir parçası haline geldiğini söyleyen Abdelfattah Kilito, “Genel olarak Arap hikâyeleri arasında herhangi bir Avrupa eserine yakın bulunanlar kayırılır ve öne çıkarılır. Böyle bir benzerlik gösteremeyen eserlerse itibar görmez ve akıl almaz bir yalnızlığa terk edilir. Anlatı sanatının zirvesinde bir eser olmasına karşın, bir Molière’in L’Avare’i (Cimri), bir Balzac’ın Eugénie Grandet’siyle bağdaştırılamadığından aynı kadere mahkûm olur. Öte yandan, Avrupa edebiyatına bariz bir biçimde az çok etki etmiş eserler ünlenir ve göklere çıkarılır. Tıpkı, La Fontaine Masalları’yla ilişkilendirilen Kelîle ve Dimne’de, pikaresk romanlarla bağdaştırılan Hemedânî’nin ve Harîrî’nin Makāmât’larında, İlahi Komedya’ya benzetilen Maarrî’nin Risâletü’l-gufrân’ında, Robinson Crusoe’nun atası kabul edilen İbn Tufeyl’in Hay b. Yakzân’ında, De l’amour’un (Aşk Üzerine) öncülü sayılan İbn Hazm’ın Tavku’l-hamâme’sinde (Güvercin Gerdanlığı) olduğu gibi…” sözleriyle eserler arasındaki bu seçici yaklaşıma dikkat çekiyor. 

 

“Binbir Gece Masalları’nı ayrıcalıklı kılan neydi?”, “Kelîle ve Dimne nasıl okunmalı?”, “Bir kahraman olarak Cimri nasıl bir portre çiziyor?”, “İtalyanlar’ın en büyük şairlerinden Dante Alighieri’nin Arap kültürüne olan ilgisi eserlerine nasıl yansıdı?” gibi sorulara yanıtların aradığı kitapta, Kilito ahlaki felsefenin gelişiminde anlatının oynadığı kilit rolü göstermeye çalışıyor. Büyük Fas Ödülü, Fransız Akademi Ödülü ile Sultan Kuveys Ödülü Eleştiri ve Edebiyat Çalışmaları Ödülü’ne layık görülen Abdelfattah Kilito, Arap anlatı edebiyatına dair okurlara yeni bir pencere açarken, edebi metinler üzerinde yeniden düşünmeye davet ediyor. 

 

Abdelfattah Kilito kimdir? 

 

1945 yılında Fas’ın Rabat şehrinde doğan Abdelfattah Kilito, Rabat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunudur. Doktorasını 1982 yılında Sorbonne’da Hemedânî ve Harîrî üzerine yazdığı tezle tamamlamıştır. 1968’den beri Rabat’taki V. Muhammed Üniversitesi’nde ders veren Kilito; Bordeaux, Sorbonne, Princeton ve Harvard Üniversiteleri ile Collège de France gibi birçok Avrupa ve Amerikan üniversitesinde misafir profesörlük yapmıştır. Arap klasiklerinden Abel Gance filmlerine, Donna Leon’un dedektiflerinden çizgi romanlara kadar geniş bir yelpazede yazılar kaleme alan Kilito’nun Fransız işgali altındaki Fas’ta yetişen bir gencin portresini çizdiği La querelle des images (Suretlerin Münakaşası) isimli bir hikâye kitabı da bulunmaktadır. Arapça ve Fransızca yazan Kilito’nun eserleri şu şekildedir: Araplar ve Hikâye Anlatma Sanatı, Âdem’in Dili, Dilimi Konuşmayacaksın, Göz ve İğne: “Binbir Gece Masalları” Üzerine Denemeler. Poétique ve Studia Islamica dergilerine de yazılar yazan Kilito 1989’da Fas Büyük Ödülü’ne, 1996’da Atlas Ödülü ile Fransız Akademi Ödülü’ne ve 2006’da Sultan Kuveys Ödülü’ne layık görülmüştür.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

KFC Türkiye, FSC Sertifikalı Ambalajlara Geçiş Sürecini Başlattı

KFC Türkiye, çevreye ve geleceğe katkıda bulunacak yeni projesi ile sürdürülebilir bir gelecek için FSC sertifikalı yeni paketlere geçişini tamamladığında, soluduğumuz oksijenin en önemli kaynağı ormanların verimliliğine, biyolojik çeşitliliğe ve ekolojik süreçlere katkıda bulunmuş olacak. 

 

Nisan 2021 – KFC Türkiye, duyurusunu gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik projesi ile Orman Yönetim Konseyi’nin dünya çapındaki uygulaması Forest Stewardship Council (FSC) sertifikalı kâğıt paketleme ürünlerine geçiş sürecini başlattı. Proje tamamlandığında KFC Türkiye, yıllık ortalama 800 ton kâğıdı, sanayi için yetiştirilmiş doğru ağaçlardan üretilmiş FSC sertifikalı ürünlerden elde ederek ormanların verimliliğine, biyolojik çeşitliliğe ve ekolojik süreçlere artı değer katmayı amaçlıyor.

Son iki yılda 1.100 ton atık yağı biyodizel olarak sisteme kazandırarak, yağ atıklarının doğaya zarar vermemesi için kaynağında ayrıştırarak geri dönüştürülmesine aracı olan KFC Türkiye, çevre dostu üretimi destekliyor. Taze gıda ürünleri için ise tüm restoranlarında; tarım ürünlerinin güvenilirliğini belgeleyen İyi Tarım Uygulamaları alanında dünyanın en saygın kuruluşlarından GLOBALG.A.P sertifikalı ürünleri tercih ediyor. 

2021 yazı sonuna kadar tüm restoranlarında kullanılan yaklaşık 30 farklı kâğıt bazlı ambalajı, gelecek nesillere ormanların sağlıklı bir şekilde devredilmesini sağlayan FSC sertifikalı yeni ürünlerle değiştirmeyi hedeflediklerini belirten KFC Türkiye CEO’su Feliks Boynuinceoğlu, konuyla ilgili açıklamasında; “Global ölçekte etkisi büyük markaların sürdürülebilirlik konularına katkı sağlaması gerektiğini, bunun toplam farkındalığa sağladığı katkıyla da çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. KFC Türkiye ailesi olarak geleceğimize karşı duyduğumuz sorumluluk ile ambalajlarımızda FSC sertifikalı ürünlere geçiş sürecini başlattığımız için mutluluk duyuyoruz.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Patiswiss franchise çalışmalarına hız verdi

Şu ana kadar Ankara ve Van illerinde Patiswiss mağazası açtıklarını belirten Patiswiss CEO’su Elif Aslı Yıldız, “2021 yılında 50 metrekareden 500 metrekareye kadar olan mağazalara anahtar teslim hizmet veriyoruz. Ayrıca 2021 yılında yatırımcılardan franchising bedeli almayarak kârlı bir franchise teklifi sunuyoruz” dedi. 

2020 yılında oldukça başarılı bir büyüme grafiği gösteren Patiswiss Handmade Chocolates, bu sene franchise çalışmalarına da hız verdi. Patiswiss, 2021’de İstanbul başta olmak üzere birçok noktada 20 mağaza açmayı planlıyor.

8 bin 500 metrekarelik kapalı alana sahip 2 fabrikası, 250’den fazla çalışanıyla adeta mutluluk üreten bir fabrika olan Patiswiss, 2020 yılında cirosunu 5 kat artırdı. 2021 yılında da cirolarında yine 5 kat oranında artış hedeflediklerini belirten Patiswiss CEO’su Elif Aslı Yıldız, 3. fabrika yatırımına ilişkin fizibilite çalışmaları yaptıklarını söyledi. Yıldız; “Bu doğrultuda kurduğumuz Ar-Ge merkezimiz ile özellikle son dönemde tüm Ar-Ge çalışmalarımızı sağlıklı yaşam kategorisindeki ‘iyi yaşam’ grubumuza çevirdik. Ar-Ge’si tamamlanmış 50’ye yakın ürünümüz bulunuyor. Bu ürünlerimizi çikolata severler ile buluşturmak için bu sene franchise çalışmalarımıza hız verme kararı aldık. Şu ana kadar Ankara ve Van illeri ile Patiswiss’i tanıştırdık. Sadece bu yıla özgü olarak franchising bedeli almayarak yatırımcılara kârlı bir franchise teklifi sunuyoruz. 50 metrekareden 500 metrekareye kadar olan mağazalara anahtar teslim hizmet veriyoruz. Franchise sistemiyle hem yatırımcılara kârlı bir iş modeli sunuyoruz hem de Türkiye genelinde yeni şubeleri hizmete almış oluyoruz” dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mono Steel Dünya'ya Açılıyor

18 yıldır Türkiye’deki bir çok büyük projede yer alan Mono Steel, yurt içinde yakaladığı başarılı yükselişini, son 2 yıldır Avrupa ve Afrika pazarlarında da devam ettiriyor. Yer aldığı ülke pazarlarında başarılı bir grafik çizen, dünyanın en uzun tüneli olan Gotthard’da da çalışmalar yapan Mono Steel’in yeni hedefinde ise Amerika ve Japonya gibi ülkelere de ihracat yaparak, tüm dünyaya açılmak var. 

 

Ford Otosan Boya Üretim Tesisi, Toyota Üretim Tesisi, Hyundai Boyahane, TOKİ Samsun Stadyumu, Rixos Tema Park gibi Türkiye'deki büyük ve özel projeler için nitelikli çelik yapılar tasarlayan Mono Steel, sektördeki hedeflerini her geçen gün yükseltiyor. Avrupa ve Afrika pazarlarında tünelden metroya, maden sahasından köprüye kadar bir çok farklı projede yer alan firma; İngiltere, Avusturalya ve Kanada’da gibi ülkelerde de yerini sağlamlaştırmış durumda. 

 

2019 yılında, 35 yıllık geçmişiyle Almanya’nın Stuttgart bölgesinde yer alan ve sektörün lider firmalarından olan Villing Tech ile T-Steel GMBH firmasını kurarak ortak olan Mono Steel, Avrupa ve Afrika pazarlarında deyim yerinde ise aranan bir oyuncu haline geldi. Paris Metrosu(Fransa), Snowy 2.0 Hydro Santral Projesi(Avusturalya), Münih Metrosu(Almanya), Gotthard Tünel Projesi(İsviçre ve İtalya’yı birbirine bağlayan, dünyanın en uzun tüneli), Stockholm Metrosu(İsveç), Lozan Tünel Projesi(İsviçre) gibi projelerde yer alarak da başarısını pekiştirdi. 

 

İki yıl içerisinde büyük başarılara imza atarak dünyaya açılmayı başaran Mono Steel’in kurucusu Mustafa Toprakçeken, firmanın başarı hikayesini ‘doğru analizler yapmaktan, kaliteli üretimden ve müşterilerinin iç pazardan mal tedarik ediyormuş gibi rahat ve güvenle ticaret yapmalarını sağlamaktan’ geçtiğinin altını çiziyor. Her proje için farklı bir iş akışı hazırlayan Mono Steel’i diğer üreticilerden ayıran en önemli özellik ise, ülkelerin ve yapılan işin konumlandığı coğrafyayı doğru şekilde analiz edebilmesinden geçiyor. 

 

Bu güven ve doğru yapılan analizler sayesinde deyim yerinde ise dünya pazarında aktif bir oyuncu haline gelen ve özel projelere nitelikli çelik yapılar üreten Mono Steel’in faaliyet alanlarında ise GTIP kodunda metal ve metal dışı ürünler başta olmak üzere her türlü sanayi yapıları, tünel ekipmanları, enerji sektörü, yol ve köprü konstrüksiyonları, makine sektörü, spor tesisleri ve konut projeleri bulunuyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Global Blue’dan Teknolojik Atılım

Global Blue perakende teknolojisi çözümleri piyasasında lider konumda olan üçüncü taraf şirketleri belirlemek, bu şirketlere yatırım yapmak ve/veya bu firmalarla ortaklık kurmak amacıyla Global Blue Ventures’i kurdu. 

 

Temelleri 2019 yılında atılan Global Blue Ventures, ticaret firmalarına güç katarak performanslarını geliştirmelerini sağlayan çok kanallı teknolojiler ve ödeme alanlarında stratejik ortağı olarak edindiği konumu sağlamlaştırmak için 2021 Nisan'ında resmi olarak hayata geçti. 

 

Ventures programı, perakendecilerin ana sistemlerine kolayca entegre olup, onları teknolojiye odaklayacak. Böylece perakendecilerin çok kanallı müşteri yolculuğundaki tüm süreçleri (çevrimiçi, mağaza, ev) optimize edilecek ve dijitalleştirilecek. Özgün verilerin toplanması sonucunda müşterilerle kişisel ve bire bir etkileşimde bulunulacak. 

 

Global Blue Ventures yenilikçi, gelecek vadeden yeni işletmelere odaklanacak

 

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Global Blue Türkiye Genel Müdürü Selim Seyhun, Global Blue üye firmalarına daha fazla güç katmak için Global Blue Ventures’ı kurduklarını söyledi. Seyhun, “Amacımız onların  performanslarını geliştirmesini sağlayarak, çok kanallı teknolojiler ve ödeme alanlarında stratejik ortak olarak edindiği konumu sağlamlaştırmak” dedi.  Seyhun sözlerine şöyle devam etti: “Global Blue Ventures yenilikçi, gelecek vadeden yeni işletmelere odaklanacak ve çok kanallı teknoloji pazarındaki markaları desteklemek üzere sınıfının en iyisi şirketleri seçerek Global Blue üye işyerlerine daha fazla katkı sağlayacak. Böylece  üye iş yerlerimizin ve müşterilerimizin değişen ihtiyaçlarını karşılamaya en etkin şekilde devam edeceğiz”. 

 

Global Blue CEO'su Jacques Stern ise perakendecilere hizmet veren teknoloji ve ödeme ortağı olarak hem yurtiçi hem de uluslararası alışveriş tutkunlarına yönelik çok kanallı teknoloji alanında büyümek için kapsamlı çalışmaları sürdürecek bir döneme girdiklerini ifade etti. Stern;” Global Blue Ventures üzerinden oluşturmaya başladığımız RetailTech şirketler ağı sayesinde bu amaca ulaşmamızı sağlayacak entegre çözümleri birlikte üretebilecek ve müşterilerimizin değişen ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceğiz” dedi. 

 

James Strabo ve Andrew Carroll, Global Blue Ventures Kurucu Ortakları’da sözlerine şöyle devam ettiler: “Global Blue'nun parçası olacağımız için çok sevinçliyiz. Hem vizyonumuz hem de uzmanlığımızı katarak işletmenin RetailTech alanında hız kazanarak ilerlemesine yardımcı olmak için sabırsızlanıyoruz. RetailTech ortaklarından oluşturacağımız ağ sayesinde Global Blue müşterilerinin sınıfının en iyisi çözümlere erişmesini ve çok kanallı teknoloji alanındaki en son gelişmelerin en önünde saf tutmasını sağlayacağımıza hiç şüphemiz yok.”

 

Global Blue Ventures müşterilerine daha fazla değer katacak 

 

Global Blue Ventures yenilikçi ve gelecek vadeden yeni işletmelere odaklanarak, çok kanallı teknoloji pazarındaki markaları desteklemek üzere sınıfının en iyisi şirketleri seçiyor. 

Global Blue Ventures çalışmalarını; e-ticaret, mağazaların dijitalleşmesi ve Clienteling 2.0 olmak üzere üç ana eksen üzerinde yoğunlaştırıyor.

Westfield (OneMarket) şirketinin Yönetici Direktörlüğü ile Blackhawk Network şirketinin kurucu üyeliğini ve Yönetici Direktörlüğünü de yapmış, perakendeciler için teknolojik çözümler pazarında uzman James Strabo, Yocuda'nın kurucusu ve Westfield (OneMarket) bünyesinde Kurumsal Gelişim Direktörlüğü yapmış Andrew Carroll, Global Blue Ventures'ı yönetecek iki isim arasında yer alıyor. Bu ekip, perakende piyasasındaki en güncel trendleri takip edecek. Her eksen için sınıfının en iyisi teknoloji oyuncularını belirleyecek. Perakendecilerin geri dönüşlerini toplayacak ve bunların doğruluğunu test edecek. Uygun görülen hallerde Global Blue'nun çok kanallı pazardaki genişlemesini daha da hızlandırmak için perakende teknolojisi oyuncularının başlattığı yatırımları yönlendirecek.

 

Gelecek vadeden yeni alanlara yapılan yatırımlarla gelen ilerleme

 

Global Blue Ventures, hayata geçirildiği ilk günden bu yana Global Blue'nun alanında lider birden çok markayla güç birliği yapmasını sağladı:

 

  • Yocuda: Global Blue, Ekim 2020'de dijital makbuz alanındaki lider hizmet sağ
    layıcısı Yocuda'nın azınlık hissesini satın aldı. Yocuda müşteri görüşleri, yönetimi ve etkileşimine yardımcı olan verileri toplamaya olanak verdiği gibi perakendecilerin müşterilerine içerik yönünden zengin, kişiselleştirilmiş dijital makbuzlar gönderebilmelerini de sağlar. Ayrıca, şirketin geliştirdiği teknoloji, marka bağlılığı programlarıyla da ilişkilendirilebilir. Yocuda, Marks & Spencer ve Argos gibi önde gelen markaların iş ortağıdır.
  • ZigZag Global: Mart 2021'de Global Blue, Hizmet Olarak Yazılım (SaaS) teknolojisinin lider markası ZigZag Global’ı bünyesine kattığını duyurdu. "Kutuya matbu iade etiketi koymak” gibi modası geçmiş çözümleri çevrimiçi iade portalıyla değiştiren Zigzag, tüm dünyada tüketici deneyimini iyileştirirken perakendeciler için de iade sürecini kolaylaştırıyor. ZigZag, Selfridges ve Superdry gibi önde gelen perakendecilerin iş ortağıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Cigna Tamamlayıcı Sağlık Sigortası, Pandemi Döneminde Avantajlarıyla Öne Çıkıyor

Covid-19 gibi tüm salgın hastalıkları kapsayan Cigna Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nın yatarak ve ayakta tedavi teminatları ile Cigna ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı özel hastanelerde, özel polikliniklerde ve üniversite hastanelerinde katılım payı hariç hiçbir ek ücret ödemeden sağlık hizmeti almak mümkün. Cigna, Tamamlayıcı Sağlık Sigortacılığı alanında farklılık yaratan “dijital onay” süreci ile ürününü müşterilerin hizmetine sunarken, 18 yaş altı çocukları ebeveyne bağlı olmadan tek başına da sigortalıyor.

 

200 yılı aşkın tecrübesiyle, 30 ülkede 180 milyondan fazla müşterisine hizmet veren uluslararası sigorta devi Cigna Global ile Türkiye’nin en büyük özel bankalarından QNB Finansbank’ın güçlü iş birliğinde faaliyetlerini sürdüren Cigna Sağlık Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Pınar Kuriş, son dönemde bilinirliği bireyler tarafından yükselişe geçen Tamamlayıcı Sağlık Sigortası ürünün avantajlarından bahsetti. 

 

Pandeminin hayatımıza girmesiyle ve ülkemizde vaka sayılarının artmasıyla birlikte birçok kişinin en büyük önceliğinin sağlık olmaya devam ettiğini belirten Cigna Sağlık Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Pınar Kuriş, “Sağlık harcamaları ülkemizde insanlar için en önemli konulardan biri ve devlet tarafından sağlanan sağlık hizmetlerinin yanında özel hastanelerde de tedavi imkanına sahip olabilmek için belirli bir gelir seviyesinde olmak gerekiyor. Bu noktada tamamlayıcı sağlık sigortası bireyler için iyi bir alternatif olabiliyor. Son dönemlerdeki sektör büyüme oranlarına baktığımız zaman tamamlayıcı sağlık sigortalarının özel sağlık sigortalarının üzerinde bir büyüme gösterdiğini görüyoruz, bu büyüme oranları bize insanların daha uygun seçenekli tamamlayıcı sağlık ürünlerine daha fazla ilgi duyduğunu gösteriyor.” açıklamasında bulundu. 

 

Tamamlayıcı sağlık sigortası, cüzdanında özel sağlık sigortasını karşılayacak kadar yer olmadığını düşünen bireyler için daha uygun prim tutarlarıyla özel hastanelerde muayene ve tedavi olma imkanını sunan bir hizmet olarak öne çıkıyor. Ekonomik olması sebebiyle daha geniş kitlelere hitap eden bu ürün sayesinde SGK ile anlaşması olan özel hastanelerde SGK fark ücretleri sigorta tarafından karşılanarak Covid-19 dahil tedavi imkanı devlet katılım payı hariç hiçbir ek ücret ödemeden mümkün oluyor. Bu da bireylerin, ihtiyaçları olduğu zamanlarda güvenebildikleri bir seçeneğe sahip olmalarına, daha planlı bir şekilde hareket etmelerine olanak tanıyor. Ayrıca tamamlayıcı sağlık sigortasının sunduğu yenilikçi ve ihtiyaca yönelik hizmetler de bu ürünü önemli hale getiriyor.

 

 

 Kuriş, Cigna Tamamlayıcı Sağlık Sigorta’sının müşterilerinin yaşamlarını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmeleri için ek ücretsiz hizmetler de sunan bir sigorta ürünü olarak dizayn ettiklerini de vurguladı. 

 

Cigna’nın Tamamlayıcı Yaşam Paketi ile check-up, diş ve göz sağlığı, online doktor, online psikolog ve acil kara ambulansı hizmetleri ücretsiz 

 

Covid-19 gibi tüm salgın hastalıkları kapsayan Cigna Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’nın yatarak ve ayakta tedavi teminatları ile Cigna ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı özel hastanelerde, özel polikliniklerde ve üniversite hastanelerinde katılım payı hariç hiçbir ek ücret ödemeden sağlık hizmeti almak mümkün. Yatarak tedavi teminatı kapsamında ise Türkiye’nin dört bir yanında, Cigna’yla anlaşması olmasa da SGK ile anlaşması olan özel sağlık kurumlarında poliçe ve özel şart limitleri dahilinde müşterilerin masrafları karşılanıyor. Poliçesini 3 yıl boyunca kesintisiz yenileyenler ise yapılacak risk değerlendirmesinin ardından, ömür boyu yenileme garantisi alabiliyor.

 

Müşterilere kolay ve hızlı hizmet sunabilmek adına satın alma süreçlerini basitleştiren Cigna, tamamlayıcı sağlık sigortacılığı alanında farklılık yaratarak sigortalı adayından alınan ‘dijital onay ile online ortamda hızlıca başvuru sürecini tamamlıyor. Doküman onayları, kişisel bilgilerin paylaşımı ve poliçe öncesi son onay gibi tüm işlemleri birkaç tıka indiren Cigna, müşterilerin karmaşadan uzak basit işlemlerle, çok hızlı şekilde sigorta sahibi olmalarını sağlıyor.

 

Cigna Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’ndan 14 gününü doldurmuş bebekler dahil 0-55 yaş aralığındaki herkes faydalanabiliyor. 18 yaş altı için ebeveyn ile sigorta yapmayı şart koşmayan Cigna, bu alanda da sektörün alışılagelmiş kurallarını yıkarak önemli bir destek sunuyor.

 

Tüm bu özelliklerin yanı sıra Cigna, ücretsiz olarak sunduğu Tamamlayıcı Yaşam Paketi ile check-up, diş ve göz sağlığı, online doktor, online psikolog ve acil kara ambulansı hizmetleri sağlıyor. Sigorta sahipleri bu paket kapsamında; her yıl 1 kez ücretsiz check-up hizmetinden yararlanabilirken, 7 gün 24 saat doktorlarla online olarak 15’er dakikalık sınırsız sayıda ücretsiz görüşme yapma şansına da sahip oluyorlar. Ayrıca, ücretsiz olarak yılda 2 kere diş hekimi muayenesi, diş taşı temizliği ve tek diş röntgeni ile yılda 1 kere tek diş dolgu hizmetleri de sunuluyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Renault Grubu, performansının odağına çevre ve toplumsal sorumluluk stratejisini alıyor

Renault Grubu, performansının odağına çevre ve toplumsal sorumluluk stratejisini alıyor

 

  • Performans ve inovasyonun önemli bir etkeni olarak yeni çevre ve toplumsal sorumluluk stratejisi Renaulution stratejik planına dahil ediliyor.
  • Bu strateji kapsamında, Grubun faaliyet amacı, operasyonel bir yol haritası haline getiriliyor. Strateji, ekolojik geçişi destekleyerek, müşterilerin yollardaki ve çalışanların iş yerlerindeki güvenliğini artırıyor; sosyal kapsayıcılık yönünde hareket ederek, bu dönüşüm sürecinde şirkete destek sağlıyor.
  • Renault Grubu, karbon ayak izini azaltmaya yönelik çalışmalarının bir parçası olarak eylem metodolojisinin ve Avrupa'da 2040 gibi erken bir tarihte sıfır karbon salınımı hedefine ulaşma yöntemlerinin ayrıntılarını içeren ilk iklim raporunu* yayınlıyor.              

 

Boulogne-Billancourt, 26 Nisan 2021. Renault Grubu, 23 Nisan 2021 Cuma günü düzenlenen Yıllık Genel Kurul Toplantısında Yönetim Kurulunun desteğiyle kurumsal sosyal sorumluluk politikası yol haritasını ve bunun Renaulution stratejisindeki rolünü açıkladı. Yeni mekanizmaların uygulamaya geçirilmesi üzerine kurulu bu kararlı politika, Grubun dönüşüm stratejisini gerçekleştirmesine ve performans hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak. Politika, şirketin faaliyetleriyle derinden ilişkili üç ana dayanak noktası olarak: ekolojik dönüşüm, müşterilerin yollardaki ve çalışanların iş yerlerindeki güvenliği ile istihdam edilebilirliği geliştirerek daha fazla kadın iş gücü yaratma üzerine kurulu.

Renault Grubu CEO'su Luca de Meo konuyla ilgili yaptığı açıklamada; "Çevresel ve toplumsal sorumluluğumuzu Renaulution'ın bir parçası olarak görüyoruz. Karbon ayak izini azaltma, ürettiğimiz araçları kullananların ve iş yerinde çalışanlarımızın güvenliği ve kapsayıcılık konusundaki kararlılığımız, stratejik hedeflerimizle örtüşürken değer yaratma amacımızı destekliyor. Şirket içinde oluşturulan ekiplerle, inovasyon ve dayanışma ilkelerimize uygun olarak geliştirilen bu eylem planı, yönetim kurulunca da destekleniyor ve faaliyetlerimizin bir parçası haline geliyor. Bu taahhütler, Grubumuzun dönüşümüne katkıda bulunurken misyonumuzu somut bir hale getiriyor."  dedi.

 

Ekolojik geçiş, değer zincirinin ayrılmaz bir parçası

Araçların elektrikli hale getirilmesine ilişkin taahhütlere ek olarak Grup, Renault marka elektrikli araçların Avrupa'da 2025'e kadar satışların 65'ini, 2030'a kadar ise 90'ını oluşturmasını ve 2040 itibarıyla Avrupa'da, 2050 itibarıyla ise tüm dünyada sıfır karbon salınımını amaçlıyor

2005 yılından bu yana Grup, araçlarının tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel ayak izini azaltmayı taahhüt ediyor ve 2025 ve 2030 için ölçülebilir hedeflerle karbonsuz hale gelme çabalarını artırıyor * 

  

Yeni ekolojik geçiş girişimleri şunları içeriyor:

 

  1. Grup, halihazırda tedarik karbon ayak izinin 90'ını oluşturan altı bileşene (çelik, alüminyum, polimerler, elektronik, lastikler ve cam) odaklanarak tedarik karbon ayak izini azaltmayı taahhüt etmektedir. Ekosistemin tamamını daha fazla sürdürülebilirlik üretmeye teşvik etmek için karbon fiyatlandırması uygulanacaktır. Grup, 2030 yılına kadar satın alımlarıyla ilişkili karbon ayak izini 30 azaltmayı hedeflemektedir. (malzemenin kg’si başına CO2 olarak).
  2. Montajı Fransa'da karbon emisyonsuz enerji kullanılarak yapılan ve 2025'te piyasaya sürülecek olan R5, (2020 yılında ZOE modeline oranla) karbon ayak izinde en az 20 düşüş sağlayan daha sürdürülebilir bataryalara sahip olacak. Grup, bu hedefin ötesinde madenlerin sorumlu ve sürdürülebilir bir biçimde tedarik edilmesini sağlamak için çalışıyor. Bu çalışmalar, kapalı devre bataryalarda bulunan metallerin (kobalt, nikel, lityum vs.) geri dönüşümü için Veolia ve Solvay ile yapılan iş birlikleriyle paralel bir biçimde yürütülüyor.
  3. Grup üretim tarafında ise, dünya genelinde tesislerinin emisyonlarını (2019 değerlerine oranla) 50 oranında düşürmeyi amaçlıyor. Şirket, bu hedefe ulaşmak için sanayi tesislerine 20 milyon avro yatırım yaparak, elektrik faturalarını azaltma ve emisyon sınırlarını ihlal cezaları ödemek zorunda kalmama yoluyla 90 milyon avroya kadar tasarruf edecek. Electro-Northpole tesisleri 2025 yılına kadar karbon emisyonlarını sıfırlarken, bunu 2030 yılına kadar Avrupa'nın diğer yerlerindeki tesisler takip edecek.
  4. Flins Re-Factory ve Renault Çevre iştiraklerinde Araç sökümü ve parça geri dönüşümünden – bataryalar d
    ahil – 2030 yılına kadar 1 milyar avroyu aşkın satış geliri elde edilecek.

     

     

    Müşterilerin yollardaki ve çalışanların iş yerlerindeki güvenliği

    Trafik kazası sayısını azaltmak için Grup, kazaların önlenmesi ve acil durum hizmetlerinin desteklenmesi olmak üzere iki temel etken üzerine kurulu bir çalışma yürütüyor. Önleyici güvenlik programı üç ana bileşenden oluşuyor:
     

    Algılama: "Güvenlik Puanı" ile sürüş güvenliğini teşvik etmek için araç üzerinde bulunan sensörler yardımıyla elde edilen sürüş verileri analiz edilecek. Yönlendirme"Güvenlik Koçu" uygulamasıyla yol ve trafik verileri işlenerek sürücülere yol üzerindeki potansiyel riskler bildirilecek ve riskli bölgelerle ilgili gerçek zamanlı uyarılar verilecek. Eyleme Geçme: Bir tehlikenin (fazla tehlikeli bir dönüş, direksiyon hakimiyetinin uzun süre sağlanamaması, uykulu olma vs.) net bir biçimde tespit edilmesi durumunda, bir mekanizma otomatik olarak devreye girecek. Böyle durumlarda, "Güvenlik Muhafızı" sayesinde araç yavaşlayarak güvenli sürüş moduna geri dönecek.   2022 itibarıyla Megane-E, fabrika çıkışında etkinleştirilmiş otomatik bir hız sınırlayıcıyla gelecek. Aracın hız üst sınırı 180 km/saat olacak. Seyir hızı araçlara göre de sınırlandırılacak olup, en fazla 180 km/saat olabilecek.

     

    Herkes için kapsayıcı mobilite sağlamak: Bazı bölgelerde eşitsizliğin temel nedeni olan, istikrarlı istihdamın önünde engel oluşturan mobilite; iş sahibi olmak, işe devam etmek veya mesleki eğitim almak için önemli bir gerekliliktir. Bu bağlamda Grup, banka kredisi kullanma imkanı olmayan işsiz bireylere kiralık araç sağlamak amacıyla Renault dayanışma programı kapsamındaki otomobil bayilerinin desteği ve mikro kredi kuruluşu Adie işbirliğiyle, 2012 yılından bu yana çalışmalar yürütmektedir. Şirketin 2025 hedefi, uygulama ağını ve araçlarını Factory VO'dan dağıtarak kampanyadan faydalanan kişi sayısını ona katlayıp, birkaç yüzden birkaç bine yükseltmektir.

    Kapsayıcılık: istihdam edilebilirlik, eşitlik, dayanışma

    Araçlar gittikçe daha fazla elektrikli, bağlantılı hale geldikçe ve yerleşik akıllı sistemlerle donatıldıkça, yeni beceriler gerekiyor. Sektördeki temel değişimlerin ışığında, şirketin kapsayıcılık politikası 3 temel üzerine kurulu olacak: istihdam edilebilirlik, eşitlik, dayanışma.

    Grup, elektrifikasyon, veri yönetimi, analizi, siber güvenlik ile araçların ve bataryalarının geri dönüşümüne yönelik mühendislik çalışmaları dahil olmak üzere döngüsel ekonomi konusunda yeni beceriler edindirmeye yönelik bir üçüncü derece eğitim merkezi kurmaya hazırlanıyor. Başta Grubun çalışanları için Fransa'da kurulması amaçlanan ReKnow University bünyesinde, 2025 yılına kadar iş gücünün bu değişimlerden etkilenen yaklaşık 40'lık dilimi eğitim görecek. Program kapsamında, Grubun mesleki eğitim tasarımı ve uygulanması konusunda iş birliği yaptığı sanayi ve akademi dünyasından çalışma ortaklarına kademeli olarak görev verilecek. 

    Renault Grubunda kadın çalışanların oranı diğer otomotiv üreticilerine oranla daha yüksek olsa da, kadınlar iş gücünün yalnızca 25'ini oluşturmaktadır. Grup, aşağıdaki girişimlerle cinsiyet dengesi için iddialı hedefler belirlemektedir:

    Kadınları Grup içerisindeki yönetim organlarında, en üst düzeydeki 4.000 ve üst düzeydeki 11.000 pozisyon içerisinde önemli görevlere getirmek. Grup, bu üç kategorinin her birinde kadınların iş gücünün 2030 yılına kadar 30'unu, 2035'e kadar 35'ini, 2050'ye kadar ise 50'sini oluşturmasını hedeflemektedir. Grup düzeyinde halihazırda sıfıra yakın olan ve 2025 yılında sıfırlanmasını öngördüğümüz cinsiyet temelli ücret farkını azaltma konusunda sektörde lider konumumuzun sürdürülmesi hedeflenmektedir. 2025 yılına kadar stajyerler arasında cinsiyet dengesini sağlamayı amaçlayan Renault, böylece kesintisiz bir işe alım süreci oluşturup, gelecek nesillerin sektör hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayacaktır.

     

    Güvenlik Planı, Grup çalışanlarına yönelik taahhütler de içermektedir: 

     

    Sıfır iş kazası ve iş hastalığı hedefi: Grup, ISG politikası kapsamında tüm sanayi tesisleri ve üçüncü derece tesislerde iş yeri kazaları ve hastalıklarını sıfırlamak için çalışıyor.  "Herkes için sağlık": Grup dünya genelindeki tüm çalışanları için optimum düzeyde sağlık güvencesi sağlamayı amaçlıyor. Çalışanların risk farkındalığının artırılması: Grubun sağlık görevlilerinin denetiminde, ilki 2021 yılında başlamak üzere iki adet önleyici iş sağlığı kampanyası yürütülecek. Bu kampanyalar, bilgi ve farkındalığın fark yaratacağı hastalıklar olarak kadın kanser türleri ve kalp-damar hastalıkları üzerine yoğunlaşacak.

    Son olarak Grup, acil durum müdahale süresinin kısaltılmasını ve kaza durumunda acil durum personelinin araca kolay erişmesini sağlamak amacıyla Avrupa'da piyasaya sürülecek tüm modellerde iki inovasyon gerçekleştirdi.

     

    "İtfaiye erişimi", itfaiye görevlilerinin batarya yangınlarını söndürmesine yardımcı olacak. Bu çözüm, müdahale süresini önemli ölçüde (yaklaşık 2 saatten birkaç dakikaya) düşürüyor. Şu anda elektrikli araçlarda kullanılmakta olan itfaiye erişimi özelliğine, Grubun gelecekte piyasaya süreceği tüm şarj edilebilir hibrit ve elektrikli modellerinde yer verilecek. "Kurtarma Kodu", ilk müdahale görevlilerinin bir aracın adını ve yapısal bilgilerini tespit etmesini sağlayan ve ciddi kazalarda yolcuyu kurtarma süresini yaklaşık 15 dakika kısaltan bir kare koddur. Avrupa'nın 12 ülkesinde itfaiye görevlilerine bu kodun nasıl kullanılacağı hakkında eğitim veren Renault Grubu, aynı zamanda eğitim için kullanılmak üzere birkaç yüz araç bağışlamıştır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Escar halka arz için SPK’ya başvurdu

Filo kiralama sektöründe en yüksek sözleşme yenileme oranına sahip filo kiralama şirketi Escar 20’inci yılında halka arza hazırlanıyor. Şirket paylarının yaklaşık yüzde 20’lik bölümünün halka arzı için SPK’ya başvuran Escar, 2020 yılını 317,1 milyon TL gelir ve 78,3 milyon TL net karla kapattı. Şirketin bir önceki yıl toplam gelirleri 301,2 milyon TL ve net karı ise 26,5 milyon TL olarak gerçekleşmişti.

Türkiye’de 39,6 milyar liraya ulaşan operasyonel araç kiralama sektörünün yüzde 91’lik oranla “en yüksek sözleşme yenileme oranına” sahip şirketi Escar (Escar Turizm Taşımacılık Ticaret A.Ş.), 20’nci yılında halka arz için SPK’ye başvurdu. Şirket paylarının yaklaşık yüzde 20’sinin halka arzı için çalışmalarını sürdüren Escar, halka arzdan elde edeceği gelirin yüzde 70’ini şirketin büyüme hedeflerine bağlı olarak filosunu geliştirmeyi, kalan kısmı ile de finansal borçları ödeyip işletme sermayesini güçlendirmeyi amaçlıyor. Konu ile ilgili olarak Escar’dan yapılan açıklamada, 2020 yılında pandemi nedeniyle piyasada zorlanmalar yaşanmış olsa da sundukları kaliteli hizmet sayesinde müşteri kaybı yaşanmadığı, bunun da gelir ve kara yansıdığı belirtildi. Escar 2020 yılını 317,1 milyon TL gelir ve 78,3 milyon TL net kar ile kapattı. Şirketin bir önceki yıl geliri 301,2 milyon TL ve net karı ise 26,5 milyon TL olarak gerçekleşmişti.

2001 yılında kurulan Escar, ulusal ve uluslararası kurumsal şirketlere filo kiralama hizmeti veriyor. “Yüksek müşteri memnuniyeti” vizyonu ile operasyonel araç kiralama sektörüne, “filoda mükemmeliyet (Fleet excellence)” anlayışını yerleştiren Escar, yüzde 91 ile yine sektörünün “en yüksek sözleşme yenileme oranına da sahip şirketi konumunda. Sadece uzun dönemli araç kiralama hizmeti veren şirketin toplam 4.300 araçlık filosu ve 210 adet kurumsal müşterisi bulunuyor.

Operasyonel araç kiralama sektörü 40 milyar TL’ye yaklaştı

Şirketlerin en önemli maliyet kalemlerinden biri, bünyelerinde bulundurmak zorunda oldukları araç filolarından geliyor. Özellikle son üç yılda araç fiyatlarının yükselmesi, kaza, tamir – bakım, kasko – sigorta masraflarının artması nedeniyle şirketlerin büyük çoğunluğu bu hizmeti filo kiralama şirketlerinden alma yoluna gitti. Bu ivme ile oldukça önemli bir pazar haline gelen operasyonel araç kiralama sektörü, regülasyonlar ve pandemi nedeniyle bir miktar küçülme yaşasa da yatırımlarına devam etti. Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği’nin (TOKKDER) bağımsız araştırma şirketi Nielsen’e yaptırdığı araştırmaya göre, operasyonel araç kiralama sektörü 2020 yılında Türkiye’de satılan yeni otomobillerin yüzde 9,4’üne denk gelen 57 bin 500 adet aracı satın alarak filosuna kattı. Aynı dönemde, sektörün aktif büyüklüğü 39,6 milyar lira oldu. Geçtiğimiz yıl pandemi koşulları nedeniyle 2019 yılına oranla sektör bir miktar küçülse de, toplu taşıma araçlarını kullanmaktan çekinenlerin de etkisiyle sektör küçülmesi yüzde 5,6’da kaldı. Geçtiğimiz yıl sektörün filosunda bulunan araç sayısı ise 263 bin adet olarak gerçekleşti.

Raporda yer alan verilere göre, 2020 yılında Türkiye’deki operasyonel kiralamaların yüzde 52,2’sini 30- 42 ay süreli sözleşmelerin oluşturduğu görüldü. İkinci olarak en çok tercih edilen operasyonel kiralama süresi yüzde 18,3 ile 43 ay ve üzeri sözleşmeler olurken, 18-30 aylık sözleşmeler yüzde 17,9 oranında tercih edildi.

*Halka arz için Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) 19.04.2021 tarihinde başvurulmuştur. SPK tarafından payların halka arzına ilişkin izahname onaylanmış değildir. Olası bir halka arzda, yatırım kararları onaylı izahnamenin incelenmesini müteakip alınmalıdır. Halka arz, onayların alınmasına ve piyasa şartlarına bağlıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Volvo Trucks, karayolu taşımacılığında elektrikli araçlara geçmeye hazırlanıyor

Volvo Trucks, karayolu taşımacılığında elektrikli araçlara geçmeye hazırlanıyor 

 

2022’nin ikinci yarısında ağır hizmet tipi tamamen elektrikli 3 yeni aracın satışına başlayacak olan Volvo Trucks, karayolu ağır yük taşımacılığında elektrikli araçlara geçişini hızlandırmayı hedefliyor. Farklı nakliye ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunan Volvo Trucks özellikle AB ülkelerinde yakın gelecekte tüm kamyon taşımacılığında elektrikli araçlara geçmeyi öngörüyor. 

 

Tüketicilerin karbonsuzlaştırma ve daha yeşil nakliye seçeneklerini tercih etmeleri ve şirketlerin ilkim hedefleri nedeniyle, ulusal ve uluslararası nakliyatta elektrikli araçlara olan ilgi her geçen gün daha da artıyor. 

 

Volvo Trucks, rekabetçi ve çevresel nedenlerle tüketicilerin bu taleplerini göz önünde bulunduran nakliye şirketlerinin ihtiyaçlarına yönelik olarak elektrikli araç ürün yelpazesine üç yeni ağır hizmet kamyonu ekledi. 

 

Şehirlerarası taşımacılıkta elektrikli araç dönemi başlıyor

2017 yılı itibarıyla Türkiye distribütörlüğünü Temsa İş Makinaları’nın yürüttüğü Volvo Trucks’ın satışa sunduğu 3 yeni elektrikli kamyon modeli taşımacılıkta yeni bir dönem başlatıyor. Volvo FH ve Volvo FM modelleri ile kentsel taşımacılıkta kullanılan elektrikli kamyonların şehirlerarası bölgesel taşımacılık için de kullanılması artık mümkün. Yeni elektrikli Volvo FMX modeli ise inşaat taşımacılığı operasyonlarının daha sessiz ve daha yeşil gerçekleştirilmesine katkı sağlıyor. 

 

Eksiksiz elektrikli ürün yelpazesi

2019'da Avrupa’da seri üretimine geçilen ve şehir içi ulaşımda kullanılan Volvo FL Electric ve Volvo FE Electric modelleri sonrasında, Aralık 2020'de Kuzey Amerika'da Volvo VNR Electric modelini satışa sunan Volvo Trucks, 2022'nin ikinci yarısında satışına başlayacağı 3 yeni modeli ile sektörde en geniş elektrikli ürün yelpazesine sahip olacak. Orta ve ağır taşımacılıkta 6 farklı elektrikli modeli ile şehir içi ve şehirlerarası taşımacılığında müşterilerinin ihtiyaçlarına farklı ihtiyaçlarına en uygun çözümü sunacak. 

 

Avrupa Birliği’nin taşımacılık ihtiyaçlarının neredeyse yarısı karşılanacak

Eurostat 2018 “Mesafeye göre Karayolu Yük Taşımacılığı” istatistiklerine göre Avrupa'da karayolu ile taşınan tüm malların 45'i 300 km'den daha az bir mesafe kat ediyor. Dolayısıyla daha yüksek yük kapasitelerine, daha güçlü sürüş özelliklerine ve 300 km'ye kadar menzile sahip yeni kamyonlarıyla Volvo Trucks'ın elektrikli ürün portföyü bugün Avrupa karayolu taşımacılığının yaklaşık 45'ini kapsayabilecek. Böylece, resmi istatistiklere göre AB'deki toplam CO2 emisyonlarının yaklaşık 6'sını oluşturan karayolu taşımacılığından kaynaklanan iklim etkisinin azaltılmasına katkı sağlanacak.

 

Bütünsel hizmet

Volvo Trucks'ın elektrikli araçlara geçiş süreci, hizmet odaklı yaklaşımı sayesinde, çok sayıda servis, bakım ve finansman çözümünün yanı sıra elektrikli taşımacılığa daha kolay ve daha hızlı geçişi kolaylaştırmaya yardımcı olabilecek farklı seçenekleri de içeriyor. 

 

Yakın dönemde kamyon taşımacılığında elektrikli araçlara geçilmesi konusunda büyük bir potansiyel olduğunu belirten Volvo Trucks Başkanı Roger Alm, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Elektrikli kamyonların 2030 yılına kadar Avrupa'daki satışlarımızın yarısını oluşturmasını hedefliyoruz. Piyasaya sürdüğümüz bu üç yeni ağır hizmet kamyonu, bu hedefe ulaşma yolunda attığımız büyük bir adım.  Küresel bayi ağımız ve servis atölyelerimiz aracılığıyla sunduğumuz bu eksiksiz elektrikli taşımacılık çözümleri, müşterilerimizin başarıları açısından da hayati bir role sahip.” dedi. 

 

Sırada hidrojen yakıt hücreli elektrikli kamyonlar var

Uzun mesafeli ağır taşımacılıkta da elektrikli araçların kullanılacağını öngören Volvo Trucks hem yüksek yük kapasitesi hem de çok daha uzun mesafeler için elektrik üretmeye yönelik hidrojen yakıt hücreleri kullanmayı planlıyor.

 

Volvo Trucks Başkanı Roger Alm, "Bu teknoloji hızla gelişiyor ve amacımız aynı zamanda hem pilleri hem de yakıt hücrelerini kullanarak uzun sürüş mesafelerini elektrikli hale getirmek. 2020’li yılların ikinci yarısında yakıt hücreli elektrikli kamyonlar satışına başlamayı hedefliyoruz.” şeklinde konuştu. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı