Aylık arşivler: Nisan 2021

Hazırgiyim konfeksiyon ve tekstil sektörü İspanya ile yeni iş birliklerine imza atmaya hazırlanıyor

Türk hazırgiyim konfeksiyon ve tekstil ürünleri İspanya’ya dijitalde tanıtılacak

 

 

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (EHKİB), Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ETHİB) ile Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) güç birliğine giderek Türkiye’nin hazırgiyim ve konfeksiyonda ikinci, Ege Bölgesi’nin ise birinci pazarı İspanya’ya 24-28 Mayıs tarihlerinde dijital ticaret heyeti düzenleyecek.

 

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Jak Eskinazi, 2020 yılında pandemi nedeniyle yaşanan sipariş ertelemeleri ve iptaller dolayısıyla İspanya’ya Türkiye geneli tekstil ihracatında yüzde 14 düşüş yaşandığını ve 241 milyon dolar ihracat gerçekleştirildiğini hatırlattı.  

 

“Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği olarak 2021 yılına Ocak ayında ihracatımızda yüzde 50 artışla başladık. Şubat ayında yüzde 65, Mart ayında ise yüzde 81 ihracat artışını yakaladık. İlk 3 ayda yüzde 65 yükselişle 90 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaştık. 2021’in ilk çeyreğinde İspanya’ya yüzde 106’lık artışla 1,5 milyon dolarlık tekstil ihracatı gerçekleştirdik. Mart ayında ihracatımız yüzde 319 artış göstererek 848 bin dolara ulaştı. Türkiye Avrupa Birliği’nin en önemli tedarikçileri arasında yer alıyor. Firmalarımız tasarımda, katma değeri yüksek üretim ve ihracatta önemli bir altyapı, kalite ve kapasiteye sahip. Hem tekstil hem hazır giyim sektörleri için Avrupa Birliği’nin üçüncü büyük tedarikçisiyiz. İspanya pazarında alıcılar hem kumaşı hem modeli görmek istiyor. Bu yüzden 3 birliğimizle güçlerimizi dijitalde birleştirmek istedik. Pandemi başladığı günden itibaren düzenlediğimiz dijital fuarlar ve dijital sektörel ticaret heyetleriyle tüm Türkiye’de sürükleyici bir etki yarattık ve dünyada dijital fuarcılıkta ilklere imza attık.”   

 

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş ise 2020 yılında 1,3 milyar dolarlık hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatında İspanya’nın 322 milyon dolarla ilk sırada olduğunu söyledi.

 

“Avrupa Birliği bizim en önemli ihracat pazarımız. Tekstil ihracatımızın yüzde 50’sini, hazır giyim ihracatımızın ise yüzde 70’ini Avrupa ülkelerine gerçekleştiriyoruz. Ve İspanya sahip olduğu markalar, alım gruplarıyla hazırgiyim konfeksiyon sektöründe çok güçlü ve büyük bir pazar. Kumaş ve hazır giyim sektörlerine yönelik gerçekleşecek etkinliğimizde Ege İhracatçı Birlikleri’nden 24, UTİB’den 21 olmak üzere 45 katılımcı firma yer alıyor. Dijital ticaret heyetinin ilk gününde heyet katılımcılarının İspanya pazarıyla ilgili bilgilendirileceği webinarlar düzenlenecek. Diğer 4 gün ise ikili iş görüşmeleri gerçekleşecek. Uluslararası çapta tanıtımlar ve pr çalışmaları devam ediyor. 2021’in ilk çeyreğinde İspanya’ya hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatımız yüzde 7 artarak 84 milyon dolara ulaştı. Mart ayında ise yüzde 42’lik artışla 28 milyon dolarlık ihracatımız var. 27-28 Ekim 2020 tarihlerinde 25 üye firmamızın katılımıyla en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz ilk 5 ülke arasında yer alan Hollanda’ya ve çevre ülkelere bir dijital ticaret heyeti organize etmiştik. 2021’de de ana pazarlarımızda ve yeni pazarlarda dijital ticaret heyetleriyle aktif olmayı hedefliyoruz.”  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

TKP’den imza kampanyası

Dünyada ve ülkemizde çok sayıda insanın ölümüne neden olan salgından kurtulmak için halkımızın mücadeleyi güçlendirmeye ihtiyacı var, kâr hırsı ile insanların yaşamlarını kurban eden tekellere hep birlikte karşı duralım!

Türkiye Komünist Partisi sağlık hakkı, herkese aşı hakkı için mücadeleye çağırıyor.

Aşılar üzerindeki tüm patentler kaldırılmalıdır!

Covid-19 pandemisi nedeniyle dünyada şu ana kadar 3 milyona yakın kişi yaşamını yitirdi…

Dünyada “tarihin en büyük aşılama kampanyası” olarak sunulan aşılama çalışmalarında dünya nüfusunun sadece yüzde 2,16’sı tam olarak aşılanmış durumda. Aşının dağıtım ağı ise bilimsel verilerle değil yine kapitalizmin kurallarıyla belirleniyor.

Aşılar üzerindeki patentler ve bu patentlerin paylaşılmaması, ilaç tekellerinin daha fazla kazanmasını sağlıyor, kazanmanın ötesinde zenginleştiriyor. Aynı nedenle aşıların üretim ve tedariğinde sorunlar görülüyor. Aşı üretimi yetersiz kalıyor.

Zengin ülkeler yoksul ülkelere göre 25 kat daha hızlı aşılanıyor… Bazı ülkelerde tek doz aşı dahi uygulanmış değil. İlaç tekellerinin kâr hırsı göz göre göre milyonlarca insanın ölümüne neden oluyor.

Ülkemizde de yeterli aşı tedarik edilemediği için aşılama hızı oldukça düştü, salgın kontrol altına alınabilecekken kontrolden çıktı…

Sağlık sistemi daha fazla piyasa kurallarıyla yönetilemez, aşı üretimi patentlerin sunduğu kârlardan vazgeçmek istemeyen ilaç tekellerine bırakılamaz. Aşıların formülleri ve üretim teknolojileri tüm ülkelerle paylaşılmalı, üretilmeleri patent yasakları ile engellenmemeli, aksine bu aşıların üretimi için gerekli ise teknolojik iyileştirmeler hızla desteklenmelidir. İnsanlık için aşı ücretsiz olarak üretilmeli ve yaygın ve eşit bir şekilde uygulanmalıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

ABD önce kendi tarihine baksın

ABD Başkanı Joe Biden'in 1915 olaylarına ilişkin “soykırım” ifadesini kullanması Türk toplumunda her kesimde olduğu gibi iş dünyasında da tepkiyle karşılandı. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, "ABD önce kendi tarihine baksın" tespitinde bulundu. 

 

 

"Soykırım iddiası, aziz milletimize atılmış büyük bir iftiradır" diyen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, "ABD Başkanı’nın, tarihi gerçeklerle bağdaşmayan, hukuki temelden yoksun bu açıklamaları Türkiye-ABD arasında belirlenen büyük hedeflerin gerçekleşmesinin ötelenmesine yol açabilecektir. Türkiye, 1981 yılında bu süreçten zarar görmediği gibi, bu seferde zarar görmeyecektir. İhracatçılar olarak düşüncemiz tarihi olayların tarihçilerin değerlendirmesine bırakılması yönündedir" şeklinde konuştu. 

 

 

"Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" ilkesiyle hareket etmektedir" tespitinde bulunan Eskinazi sözlerini şöyle tamamladı: "Siyasi çıkar peşinde olan devletler öncelikle kendi tarihleriyle yüzleşmelidirler. Camdan evi olanlar komşusunun camına taş atarken bir değil iki kez düşünmeliler"

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kodlanan Bedenler atölyesi

Etkinlik dizisi, tekstil alanındaki yeni yöntem ve sistemleri, zanaat ile 21. yüzyıl teknolojilerinin kesişiminde keşfetmeyi amaçlıyor. İstanbul Modern’in Kraliyet Sanat Koleji ile birlikte yürüttüğü proje, farklı alanlarda uzman, sanatçı, tasarımcı, akademisyen ve yaratıcı bireyleri bir araya getirirken, geleceğin zanaatları için işbirliğine dayalı bir çalışma ortamı oluşturmayı hedefliyor.

 

Kamuya açık olarak düzenlenen çevrimiçi seminer ve atölye çalışmaları dizisinde, teknoloji-zanaat ilişkisine odaklanılıyor. Bu kapsamda katılımcılara kültürler arası yeni bilgi ve becerilerin aktarılacağı bir platform sunulması amaçlanıyor.

   

Giulia Tomasello tarafından yürütülen “Kodlanan Bedenler” adlı atölye dizisinde katılımcılar, Arduino ile kodlamanın temelleri, yumuşak giysiler ve biyolojik tekstillere dair pek çok şey öğreniyor ve deneyimliyor. 
 

Katılımcılar giyilebilir teknolojiler dünyası ile tanışarak, elektroniğin temelleri ve Arduino ile kodlamanın yanı sıra elektronik sensör üretme ve programlama, konsept geliştirme ve fiziksel yumuşak nesne prototipleri hazırlama konularında bilgi ve beceriler edinme imkânı buluyor.

 

Giulia Tomasello kimdir?

Kadın sağlığı konusuna odaklanan ve biyoteknolojiyi etkileşimli giysiler ile birleştirerek alana yenilikler getiren etkileşim tasarımcısı Giulia Tomasello; Alma, Future Flora ve Rethinking the Bra projeleriyle EU Horizon 2020 tarafından Re-FREAM, STARTS Prize ve WORTH Partnership ödüllerine layık görüldü ve son dönemde disiplinlerarası çalışmalarıyla dikkat çekerek Japonya’da verilen World OMOSIROI Ödülü’nün de sahibi oldu. 

 

Kadın sağlığına dair bilgilerin gelişip derinleşmesine katkıda bulunarak tıp ile sosyal bilimler kesişiminde yenilikçi araçlar geliştiren Giulia, yumuşak giysilerin temellerini ve biyolojik tekstilleri tanıtmak üzere tasarladığı eğitim platformu Kodlanan Bedenler bünyesindeki etkinliklerinin yanı sıra, Konuk Öğretim Üyesi olarak görev yaptığı Royal College of Arts, Londra ve Politecnico, Milano’da yumuşak teknolojiler üzerine çalışmalar sürdürüyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gc’den Sportif Şıklık

Dünyaca ünlü markaların Türkiye’deki tek yetkili distribütörü Saat&Saat farkıyla sunulan Gc’nin yeni modeli, iddialı tasarımıyla alışılmış kalıpların dışına çıkıyor. İncelikle düşünülmüş detaylarıyla göz alan Gc, çelik kasası, lacivert kadranı ve bicolor bileziğiyle bir saatten beklenenden çok daha fazlasını sunuyor. Gc, hem sportif hem de günlük kullanımda erkeklerin favori tercihi arasında yer alıyor.

 

Fiyat bilgisi: 

GCY81003G7MF – 6750 TL

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ünlü Fenomen Okan Boyar artık Cine 5'te

Cine 5 ekranlarında izleyicilerle buluşmaya hazırlanan Okan Boyar, Okan’ın Dünyası programında birbirinden ünlü konukları ağırlarken magazin gündemini de konuşacak.
Birbirinden ünlü konukların yanı sıra bol bol magazin haberleri ve çok özel sohbetleriyle, bazen stüdyo ortamında bazen de ünlü isimlerin evlerinde karşınıza çıkmaya hazırlanan Okan Boyar ekran başındaki izleyicileri de yapacağı sürprizlerle çok şaşırtacak.
Okan Boyar Kimdir?
05.05.1983 Tarihinde İzmirde doğdu. İki çocuklu bir ailenin en büyük çocuğu. 20'li yaşlarına gelmeden büyük hayranlık beslediği ve iş disiplininin yanı sıra hayata bakışı ve ailesine düşkünlüğünü kendine örnek aldığı Seda Sayan ile tanışıp kendini çok sevdirdi. Böylelikle ünlülerin camiasına merhaba dedi.
Sonrasında kendini geliştirmekten asla vazgeçmedi sosyal medya fenomenliğinin yanı sıra İzmir'de kendine ait bir fotoğraf stüdyosu ve prodüksiyon firması kurup bu alanlarda da başarısını devam ettirdi. Seda Sayan, Bülent Ersoy ve Linet gibi bir çok ünlünün de konser fotoğrafçılığını üstlendi. Davet edildiği tv programlarında çizdiği pozitif enerji ve güler yüzlü karakteri ile dikkat çeken Okan Boyar artık kendi tv programını sunmaya hazırlanıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

DERSİAD'nden Soykırım İfadesine Tepki

Ermeni Lobisinin ideolojik ve faşizan siyasi baskılarına boyun eğen ABD Yönetimi, aynı zamanda Türkiye üzerinde uzun süredir devam eden hegemonya gayretini de pervasızca açık etmiştir. Fetö Darbesi ile gerçekleştiremediği emelleri, Azerbeycan’ın Dağlık Karabağ işgaline son vermesi ile daha dramatik bir hale dönüşmüştür. ABD’nin yeni Başkanı’nın kendi ülkesindeki şaibeli otoritesini tahakküm etmek için iç politikaya yönelik açıklamaları da acziyet göstergesidir.

 

1915 olaylarına ilişkin olarak ABD politikacısının, konjonktürel ve siyasi saiklerine veya lobicilere olan şahsi minnet ve mülahazalarına göre yapacağı beyanatın hiçbir hükmü bulunmamaktadır. Tarih, hiçbir zaman politik silah değildir. Objektif ve Bilimsel bir çalışmaya 2005 yılında ortaklığa hazır olduğunu deklare eden Türkiye’ye karşı hadsiz ve hükümsüz açıklama yapmak en nazik ifade ile alçaklıktır.

 

Yerleşimci ve Sömürgeci bir toplum olan ABD’nin kültürel, ahlaki, ekonomik ve askeri saldırılarına son vermemesi halinde yakın bir gelecekte tarih sahnesinden silineceği de görülecektir. ‘’ Kağıttan Kaplan ‘’ bir yönetimin açıklamalarının ne Tarihe ne de Uluslararası İlişkilere bir faydası da bulunmamaktadır. Ucuz ve popülist yaklaşımlarla Türkiye Cumhuriyeti’ne bir yön çizilemez. ABD Başkanı’nın açıklamaları kınamak dahi açıklamaya önem atfetmektir. Bu minvalde açıklamayı yok hükmünde kabul etmekle yıllardır bir silah gibi kullanılmasını da kabul etmemekteyiz.

 

Dersiad olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu pespayeliğe karşı tüm diplomatik argümanlar ile gerekli cevabı vereceğine inanıyoruz.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Uluslararası alanda küçük düşürülmemizin nedeni dış politikada kötü yönetimdir

“ABD Başkanı Joe Biden’ın, iç politika kaygılarıyla tek yanlı bir tarih okumasına dayanan ‘soykırım’ ifadesini kullanmasını güçlü bir biçimde kınıyoruz. Bu tanımanın zaten sağlıklı olmayan ikili ilişkilerimiz üzerindeki ilave tahrip edici etkisi izahtan varestedir.

Türkiye’nin her geçen gün uluslararası alanda maalesef küçük düşürüldüğü yeni bir olayla karşılaşıyoruz. Bunun nedeni iç ve dış politikada kötü yönetim, zayıflayan ekonomimiz ve gücümüzdür.

Türkiye’de kurumların zayıflatılmasının ve ilişkilerin bir kişinin iradesine indirgenerek yürütülmesinin bizi getirdiği yer burasıdır. ABD Kongresi’nde dostumuz kalmamıştır. Kurumlar arası ilişkiler ihmale uğramıştır. Topyekûn bir kurumsal onarım sürecine girmediğimiz takdirde ülkemizi daha karanlık günler beklemektedir.

Öte yandan, ortak acılarımızı istismar eden bu tutum dolayısıyla Ermeni vatandaşlarımızın rencide edilmemelerine özen gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Bizim idealimiz ülke içinde ve dışında barış, istikrar, iş birliği ve refahtır. Geçmişe saplanıp kalmak değil, geçmişten ders çıkararak güzel yarınları inşa etmektir.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Barikat Siber Güvenlik, bilgi sızıntısı ile ilgili açıklama yaptı

Kısa süre önce internette yer alan ‘bilgi sızıntısı’ olayı hakkında, Barikat Siber Güvenlik CEO’su Murat Hüseyin Candan bir açıklama yaptı. Canan, “uzmanlarımız tarafından tespit edilen bilgi sızıntısı; sistemlerimizin ele geçirilmesi, uzaktan izinsiz erişilmesi, siber saldırı veya bilgisayar korsanları tarafından gerçekleştirilmiş bir bilgi hırsızlığı değildir. Yaşanan olaya yönelik yaptığımız incelemeler ve tehdit avcılığı çalışmaları sonucunda altyapımızda ve sistemlerimizde bir istila emaresine rastlanmamıştır. Güncelliği olmadığı için herhangi bir risk barındırmayan dokümanlar ‘bilgi sızıntısı’ ile internette paylaşılmış, kısa sürede ilgili belgelere erişim engellenmiştir. Tüm sistemlerimiz sorunsuz olarak çalışmaya devam etmektedir. Konu Barikat ve USOM uzmanları tarafından konu tüm boyutları ile incelenmeye devam edilmekte ve adli süreç sürmektedir” dedi.

 

13 yıldır bütünleşik yaklaşım, siber güvenlik yönetimi ve metodolojik yaklaşımı mümkün kılarak, işletmelerin dünya standardında siber güvenlik altyapılarına sahip olmalarını sağlayan Barikat Siber Güvenlik, yakın zamanda yaşanan siber güvenlik olayı ile ilgili olarak bir açıklama yayımladı.  

 

Barikat CEO’su Murat Hüseyin Candan imzalı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Son günlerde çeşitli mecralarda haberlere konu olan olay; 22 Nisan tarihinde müşterilerimize sunduğumuz kendi alt yapımız için de kullandığımız tehdit istihbaratı servisi aracılığı ile tespit edilmiştir. Bu olayda; toplam 17 organizasyonu ilgilendiren, güncelliği olmayan, geçmiş dönemlere ait bir arşiv internet ortamında paylaşılmıştır. Bu arşiv içinde kapsam formu, metodoloji dokümanı gibi matbu evraklar yanında eski tarihli güncelliğini yitirmiş güvenlik testi taslak raporları da bulunmaktadır. Arşivde toplam 32 dosya bulunmaktadır.

 

“Yaşan bir siber saldırı olayı değildir”

 

Önemle belirtmek isteriz ki, tespit edilen bilgi güvenliği olayı; sistemlerimizin ele geçirilmesi, uzaktan izinsiz erişilmesi, siber saldırı veya bilgisayar korsanları tarafından gerçekleştirilmiş bir bilgi hırsızlığı neticesinde oluşmamıştır.

 

Olay 22 Nisan tarihinde tespit edildiği an, alarm oluşturmuş, müdahale ekiplerimiz olay müdahale sürecini başlatmıştır. Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM), adli ve ilgili mercilerle iletişime geçilmiş ve eş güdümlü hareket edilmeye başlanmıştır. 

 

Yaşanan olaya yönelik yaptığımız incelemeler ve tehdit avcılığı çalışmaları sonucunda altyapımızda ve sistemlerimizde bir istila emaresine rastlanmamıştır. 

 

Arşivde güvenlik testi raporu bulunan organizasyonlarda yapılan çalışmalarımızda; raporlarda geçen eski açıkların günümüzde kalmadığı ekiplerimizce teyit edilmiş ve ilgili organizasyonları etkileyen herhangi bir olumsuz durum ile karşılaşılmamıştır. 

 

Konu, Barikat ve USOM uzmanları tarafından tüm boyutları ile incelenmeye devam edilmekte, adli süreç sürmektedir. Ayrıca bahsi geçen arşive erişim de kısa sürede kalkmıştır.

 

Bu olay; şirket operasyonlarımızı, kabiliyetlerimizi, sistemlerimizi ve iş sürekliliğimizi etkileyen bir durum yaratmamıştır. Tüm sistemlerimizin sorunsuz olarak çalışmaya devam ettiğini ve müşterilerimize tüm servislerimizin tam kapasite sunulmakta olduğunu belirtmek isteriz. Bizler tüm gelişmeleri şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Pandemide ergoterapi ve duyu bütünlemenin önemi arttı”

3. Ergoterapi Öğrenci Kongresi’nde öğrenciler ve uzmanlar buluştu

 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Pandemide ergoterapi ve duyu bütünlemenin önemi arttı”

Üsküdar Üniversitesi Ergoretapi bölümü ve Müzik Terapi Uygulama ve Araştırma Merkezi MÜTEM tarafından “Ergoterapide İnterdisipliner Yaklaşım” temasıyla düzenlenen III. Ergoterapi Öğrenci Kongresi, bu alanda eğitim gören öğrencileri ve uzmanları bir araya getirdi. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sürecinde sosyal etkileşimin azalması nedeniyle ergoterapi ve duyu bütünlemenin öneminin arttığını söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, özellikle bu alanlardaki eğitimde kaliteyi artırmanın en büyük hedefleri arasında olduğunu da sözlerine ekledi. 

Üsküdar Üniversitesi Ergoterapi bölümü ve Müzik Terapi Uygulama ve Araştırma Merkezi MÜTEM tarafından “Ergoterapide İnterdisipliner Yaklaşım” temasıyla düzenlenen 3. Ergoterapi Öğrenci Kongresi’nde alanında uzman 50 isim bir araya gelerek ergoterapi uygulamalarını farklı açılardan değerlendirdi.

Prof. Dr. Sevda Asqarova: “Bilim dolu bir yayın diliyorum”

Pandemi koşulları nedeniyle çevrimiçi düzenlenen kongrenin açılış konuşmasını Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sevda Asqarova yaptı. Kongeye katılanlara teşekkür eden Prof. Dr. Sevda Asqarova, “Yine güzel bir günde birlikte olacağız. Tüm hocalarıma ve katılımcı arkadaşlarımıza hoş geldiniz diyorum. Hepinize katkılarından dolayı teşekkür ediyorum ve bilim dolu bir yayın diliyorum.” dedi.

Prof. Dr. Şefik Dursun: “Pandemi sonrasında ergoterapistlere önemli görevler düşecek”

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şefik Dursun ise açılış konuşmasında kongreyi düzenleyen Ergoterapi bölümüne teşekkür ederek şunları söyledi: “Ergoterapi, insanlarımızın hayata hazırlanması, başarılarının verimlerinin artırılması yönünde birçok disiplinin bir araya gelerek gayret gösterdiği bir alan. Pandeminin getirdiği birçok sorun var, bu sorunları birlikte yaşıyoruz. Pandemi sonrasında ergoterapistlere de önemli görevler düşecek diye düşünüyorum.” dedi. 

İnsanlığın pandemiden ders almasını ümit ettiğini belirten Prof. Dr. Şefik Dursun, “İnsanlık ruhsal açıdan, insani değerler açısından yeniden bir yapılanmayı yaşar ve daha güzel bir dünyada pandemiden sonra yaşama imkânı buluruz. Biz üniversite olarak sizleri bu geleceğe hazırlama yönünde gayret gösteriyoruz. Toprağa tohum ekeriz, yeşerirse bir şey olur bir anlam ifade eder. Yani sizlerin yetişmesi bizim bu söylediğimiz ideallerimizin gerçekleşmesi açısından son derece önemli. İnşallah pandemiden sağ salim kurtuluruz ve ergoterapistlerin de katkılarıyla bu sıkıntıları atlatırız. Sağlık Bilimleri Fakültesi Üsküdar Üniversitesi'nin lokomotifi diyelim, gerçekten arı kovanı gibi çalışıyor. Hepinize bu kongrede başarılar diliyorum.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Bilimde interdisipliner ve multidisipliner yaklaşım önemli”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan açılış konuşmasında kongre temasının interdisipliner yaklaşım olmasının çok anlamlı olduğunu belirterek “Çünkü şu anda dünya, bilimlerin bütünlüğü yönüne gidiyor. Bizim asistanlık yıllarımızda her bilim kendi başına ayrı bir cumhuriyet gibiydi. Her biri için diğer bilimler arasında en faydalı bilim olduğu iddia ediliyordu. Gerçekten herkes olaylara sadece kendi açısından bakarsa yanılır. O yüzden interdisipliner ve multisipliner disiplinlerin olması çok önemli.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: ”Ergoterapinin tanınmasında rolümüz büyük”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ülkemizde ergoterapi kavramının tanıtılmasında Üsküdar Üniversitesi’nin önemli bir rolü olduğunu belirterek bu alandaki çalışmalarını şöyle anlattı: “Ergoterapinin ne olduğu bilinmiyordu. 2006 yılında hastanemizde bu bölüm açılmadan önce ‘İş ve Uğraşı Terapisi’ olarak geçen meşguliyet tedavisi dediğimiz bölümün adını Ergoterapi bölümü yapmıştık. Orada müzikle terapi, resimlerle terapi, ebru yapılan sanat tedavisi vardı. Ergoterapiye biz klinik olarak başlamıştık. Bu bölüm Türkiye'nin AB standartlarına girmesi için gereken kapsam içerisinde yer alıyor. Sağlık Bakanlığı sağlıkta ciddi bir dönüşüm başlattı. Her mesleğin artık sertifikalı hale getirilmesi gerekiyordu. Bütün bölümlerin tanınması ve yapılandırılmış eğitimle öğretilmesi gerekiyordu. İşte o zaman bizde ‘İş ve Uğraşı Terapisi’ vardı, yurtdışında ergoterapi olarak biliniyordu. 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Ergoterapist yetiştirilmesi gerekiyordu”

Ergoterapi’yi Almanlar çok iyi kullanıyordu. Türkiye'de pratikte kullanıyorduk ama ergoterapist yetişmesi lazım diye araştırırken Hacettepe'nin bir girişimini fark ettik. Hacettepe ile eşzamanlı YÖK’e başvurduk. AB standartlarına girmek için de YÖK’ün planı ve hazırlığı varmış onu da gördük. Fakat Hacettepe'de ergoterapiyi fizyoterapistler açtığı için orada onlar fizyoterapi ağırlıklı bir ergoterapi uyguluyorlardı. İnsanların sosyal hayata sadece motor uyumu ile ilgili çalışmaları vardı. Fiziksel kusurlu olanlarda uyum ağırlıklı ilerleyen bir program yapmışlar. O noktada ergoterapinin sosyal beceri kısmı ve duygusal beceri kısmı olduğunu da söyledim. Duyu bütünleme tedavisini ders olarak tanımladık.”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Duyu bütünleme tedavisini ders olarak tanımladık”

Duyu bütünleme tedavisinin önemine işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Duyu bütünleme tedavisini ders olarak tanımladık. Duyu bütünleme tedavisini çocuk psikiyatristlerine anlatıyorum. Yaygın gelişim bozukluğu olan bir çocuğun hayata uyumu için sadece fiziksel engelli bölümleri açmak, engellilere dezavantajlı olarak görüp davranmak yetmez. Birço
k zihinsel, sosyal ve duygusal engelli var. Bunlar artık bilimsel olarak tanımlanıyor. Nörobilim bunu kanıtladı. Bunların da ders programı olması lazım diye konuştuk. Bunun da bilimsel karşılığı ‘Duyu bütünleme tedavisidir.’ ” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Sosyal beceri gelişimi, sosyal ortamlarda mümkün oluyor”

Covid-19 döneminde öğrenilmiş otizmin yaygınlaşmaya başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sosyal beceri gelişiminin sosyal ortamlarda öğrenildiğini belirterek şunları söyledi:

“Öğrenilmiş otizm ne oluyor? Normalde AGTE gelişim testi ve Denver testi var. Çocuğun gelişiminin sağlıklı olup olmadığını ölçüyorlar. İnce motor, kaba motor, dil becerisi ve bir de matematiksel beceriler gibi genellikle 4 tane beceriye bakıyorlar. Fakat sosyal beceriler zayıf kalıyor. Kişi sosyal ortamda insan ilişkilerini ne derece yönetebiliyor? Sonra duygusal beceriler var. Kişi karşı tarafın duygularını okuyacak, kendi duygularını okuyacak ve duygusal aktarımı yapacak. Hatta buna pozitif psikolojide enlightenment  yani aydınlanma deniyor. Bilgisayarı açınca bilgisayar otomatik olarak ekranda ayarlama yapar, eğer yapmıyorsa kullanıcısının yapması gerekiyor. Enlightenment, ayarlama yani hizalama da demektir. Askerlikte yanaşık düzen eğitimi olarak bilinir. Aynı şeyi bir insan sosyal hayat ve aile içi hayatta, mesleki işlevsellikte, sosyal işlevsellikte ve ailesel işlevsellikte bunu yapmayı sonradan öğreniyor.”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemide sosyal temas azaldı”

“Enlightenment yapmak genlerimizde yoktur” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Nerede kızıp nerede kızmayacağını, karşı tarafın üzülüp üzülmediğini, duygusal farkındalık olarak kişinin ne hissedip ne hissetmediğini günlük hayat içinde öğreniliyordu. Fakat Covid-19 döneminden sonra sosyal temas azaldı ve ilişkiler zayıfladı. Çocuklar kreşe bile gidemiyorlar. Halbuki sosyalleşme ile birlikte birçok şeyi çocuk apartmanda ve kreşte öğreniyordu. Özellikle erken yaş grubu dediğimiz 0-6 yaş grubunda anne ve baba başta olmak üzere aile bağları zayıf ise öğrenemeden gelişecek.” uyarısında bulundu. 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Dil ve konuşma, ergoterapinin bir ayağıdır”

Dil ve konuşmanın da ergoterapinin interdisipliner bölümlerinden birisi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dil ve Konuşma Terapisi (DKT) bölümünü de ayrıca ilk biz kurduk. DKT bölümünü ilk kurarken sadece Eskişehir’de vardı. Sertifikalı eğitimini vermek istedik fakat Eskişehir’den bize sadece kendilerinin yaptığını ve açamayacağımıza dair resmi bir yazı geldi. Bunun üzerine YÖK’e dil ve konuşma terapisi bölümü açmak istediğimizi belirten bir başvuruda bulunduk. Sağlık politikalarına da denk geldiği için biz açıktan sonra da Türkiye'de bunun kurucusu Prof. Dr. Ahmet Konrot hoca ile birlikte bölümü kurduk.  Dil ve konuşma ergoterapinin bir ayağıdır.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Eğitimde hedefimiz kaliteyi yukarı çıkarmaktır”

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ’ın da afazi konusunda önemli çalışmaları bulunduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “GATA afazi testi geliştirdi, halen Türkiye’de kullanılıyor. Bu konuda Oğuz Tanrıdağ hocamız vardır, gençlere dersler vermiştir. O da afazi konusunda dünyadaki önemli kişilerden biridir. O testi geliştiren kişi de dil becerisi eğitiminde beynin konuşma ile ilgili olan alanının nasıl bozulduğu ve nasıl tedavi edilebileceği ile ilgilenen bir hocamızdı. Şu anda Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde en çok bölümü olan biziz. 13 bölümün hepsi de bizde var. Bundan sonra eğitimde hedefimiz kaliteyi yukarı çıkarmaktır. O nedenle Üsküdar Üniversitesi olarak hedeflerimiz doğrultusunda ergoterapi bölümümüzün interdisipliner kongreleri yapması çok kıymetli.” diye konuştu.

Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi uzmanları sunumlar yaptı

Kongrede alanında uzman 50 isim yer alırken ilk gününde Üsküdar Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü’nden Uzm. Dkt. Egemen Nakışçı, “Söz Öncesi Beceriler ve DIR Floortime ile Desteklenmesi”, Üsküdar Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü’nden Öğretim Görevlisi Özlem Oğuz, “Birlikte Müdahale (Co-treatment): Dil-Konuşma Terapisti ve Ergoterapist” başlıklı sunumlar yaptı.

Ayrıca Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Ergoterapi Uzmanı Muammer Aydoğdu “Beyinde Duyunun Önemi” Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Görevlisi Elif Konar Özkan “Masalların Terapötik Yönü”; Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Ergoterapi Uzmanı Cahit Burak Çebi, “Pozitif Ebeveynlik” başlıklı sunumlarıyla kongreye katkıda bulundu. Kongrenin ilk gününde Türkiye’nin pek çok üniversite, hastane ve özel kurumlarından uzmanlar sunum yaptı.

Kongrenin ikinci günü sunumlarla devam edecek

Kongrenin 25 Nisan Pazar günü gerçekleştirilecek ikinci gününde ise Üsküdar Üniversitesi Ergoterapi Bölümü Öğretim Görevlisi Ergoterapi Uzmanı Shahram Mohseni “Okul Temelli Ergoterapi”; NPİSTANBUL Beyin Hastanesi AMATEM Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Cemal Onur Noyan, “Bir Beyin Hastalığı Olarak Bağımlılık”; Üsküdar Üniversitesi Ergoterapi Bölümü’nden Ergoterapi Uzmanı İsa Kör, “Ev Rehabilitasyonunda Ergoterapistin Performans Değerlendirmesi” sunumlarını yapacak. İkinci günde de Türkiye’nin çeşitli üniversite ve kuurmlarından uzman isimler sunumlarda bulunacak. Kongre, Prof. Dr. Sevda Asqarova’nın teşekkür konuşmasıyla sona erecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı