Aylık arşivler: Mayıs 2021

Kronik hastalıklar işitme kaybında tetikleyici rol oynuyor

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Armağan İncesulu, 75 yaş üzerinde her üç kişiden birinin işitme kaybı yaşadığını belirtti. 45-54 yaş aralığında ise her 10 kişiden birinde ortaya çıkan işitme kaybında, kulak sağlığını etkileyen enfeksiyon ve kireçlenme gibi nedenlerin yanı sıra diyabet, yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları da tetikleyici olabiliyor. 

İşitme kaybında yaşla birlikte görülme sıklığı artıyor. Türkiye’de yapılan istatistiklere bakıldığında 45 yaşa kadar yüzde 2,1 oranında görülen işitme kayıpları, 45-54 yaş aralığında nüfusun yaklaşık yüzde 9,5’inde, 55-64 yaş aralığında yüzde 13,5’inde, 65 yaş üstünde ise yüzde 18,5’inde görülüyor. 75 yaş üstünde ise oran yüzde 32’ye yükseliyor. 

 Diğer hastalıklarda olduğu gibi erişkinlerde görülen işitme kayıplarında, taşıdığımız genetik mirasın rolü olduğunu belirten Prof. Dr. Armağan İncesulu, çevresel etkenlerin bu mirasın şekillenmesinde çok önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çekti. Geçmiş yıllarda daha sık görülen dış, orta ve iç kulaktaki enfeksiyonların, aşılama, hekime erken ulaşma ve daha iyi bakım ile birlikte azaldığını ifade eden İncesulu, yine de halen sık görüldüğünü ve işitme kaybı ile sonuçlandığını söyledi. İşitme kaybının nedenleri hakkında bilgi veren İncesulu şöyle devam etti: “Orta kulaktaki kemikçiklerde olan kireçlenmeler de orta derecede işitme kaybına neden olur.  Dış kulak yolu, kulak zarı, orta kulak ve iç kulak yapılarında biyolojik yaşlanma sonucu ortaya çıkan değişiklikler de işitme kaybı ile sonuçlanabilmektedir. Yaşa bağlı gelişen ve presbiyakuzi olarak isimlendirilen bu işitme kaybında iç kulakta işitmeden sorumlu olan tüy hücreleri harap olmakta, işitmeden sorumlu korti organındaki diğer yapılarda da yaşa bağlı değişiklikler gelişmektedir. Bu yapıların yenilenmesi maalesef mümkün değildir. Ayrıca sıklıkla ileri yaşta görülen şeker hastalığı, yüksek tansiyon veya kalp hastalıkları da iç kulağı etkileyerek işitme kaybının ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Bu nedenlerin yanı sıra iç kulağa zararlı ilaç kullanımı, eğlence veya iş nedeniyle yüksek gürültüye maruz kalmak, kafaya alınan darbeler işitme kaybına neden olabilir.”

Yüksek sesle televizyon izleyen aile büyüklerine dikkat

Televizyon ve/veya radyonun sesinin çok açılması, konuşma sırasında hastanın sık sık kelimeleri tekrar ettirmesi, toplu bir şekilde sohbet edilirken işitme kayıplı kişinin konuşmaya uygunsuz bir zamanda veya konuşulan konudan farklı bir konu ile dahil olması ya da ev içinde başka odadan konuşulduğunda bunun duyulmaması hasta yakınlarının ve birlikte yaşadıkları insanların şikâyeti olarak ortaya çıkıyor. Daha az iletişim bireyde sosyal izolasyon, okul ve/veya iş performansında düşüş, yeni konulara adaptasyonda ve öğrenmede güçlük, tüm bunlara bağlı hastada kendine güvende azalma gibi sorunlara yol açabiliyor. 

 Araştırmalar hastaların şikayetlerinin başlaması ile aktif olarak tedavi seçenekleri için başvurması arasındaki sürenin 10 yıla kadar uzayabildiğini gösteriyor. Bunda, işitme kaybının ve işitme cihazının yaşlılık belirtisi olarak algılanması, işitme cihazı kullanımı ile ilgili çevreden duyulan olumsuz deneyimler rol oynuyor. Kişiler, iş yaşamından, sosyal ilişkilerinden, aile içi ilişkilerinden izole olurken, bilişsel fonksiyonlar bozuluyor, öğrenme, yeni koşullara adaptasyon gitgide zor hale geliyor. Hastalar daha önce bireysel olarak yapabildikleri konularda çekingen davranıyor ve yakınlarına bağımlı hale geliyor. Sonuçta kendini işe yaramaz veya engelli hisseden bireylerde depresyon normal popülasyondan çok daha sık bir şekilde görülüyor. Ayrıca insan olmanın temel aktivitelerinden biri olan iletişim yokluğu, hastalarda demans, Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor.

Kaybın derecesine ve türüne göre işitme cihazı veya implant çözümlerinden yararlanmak önemli

İşitme kaybı derecesi hafif-orta derece ise işitme cihazının iyi bir seçenek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Armağan İncesulu, işitme kaybının ileri ve çok ileri olduğu durumlarda ya da sesleri ayırt etme sorunu yaşayan bireylerde, klasik işitme cihazından sağlanacak yararın sınırlı olacağını belirtti. İncesulu şöyle devam etti: “Bu hastaların koklear implant için değerlendirilmesi uygun olacaktır. Koklear implantlar, iç kulaktaki yapıları elektriksel olarak uyarmakta ve akustik uyarım sağlayan işitme cihazlarının tersine hastaların duymasını sağlamaktadır. Ancak maalesef ülkemizde işitme kaybı sessiz ve görülmeyen bir engel olduğu için çoğu zaman ihmal edilmekte ve yardım arayışı ötelenmektedir. Bu konuda toplumsal farkındalığın artırılması da çok önemlidir. Zira devlet implantlama maliyetini sosyal güvence altına almıştır ve geri ödeme kapsamındadır. Bu bilginin daha çok vatandaşımıza ulaştırılması için farkındalık çalışmalarına ağırlık veriyoruz.”

Yüksek sesle müzik dinleyen gençlerin kulakları risk altında 

Yüksek sesle müzik dinlemek, çalışılan ortamlardaki gürültüler ya da günlük hayatta maruz kalınan gürültünün iç kulağı doğrudan etkilediğini belirten İncesulu, “Gençlik döneminde bu etkiler fark edilmediğinden önlem de gecikmektedir, halbuki gürültüye bağlı işitme kayıpları kesinlikle engellenebilir bir problemdir”, dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Psikoloji temalı diziler psikolojimizi nasıl etkiliyor?

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından 8’incisi düzenlenen Uluslararası İletişim Günleri’nde içerisinde bulunduğumuz pandemi sürecinin hayatın çeşitli alanlarındaki yansımaları ele alındı. “İletişim Bilimlerinde Kriz” başlıklı oturumda Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, pandemi sürecinde öne çıkan psikolojik diziler Masumlar Apartmanı ve Kırmızı Oda’nın izleyiciler üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, bu dizilerin pandemi koşullarıyla birleşince birçok izleyiciye ağır geldiğini belirterek eleştirilerin bir nedeninin de ‘dram pornosu’ niteliğindeki anlatım olduğuna dikkat çekti.

 

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından her yıl farklı bir temayla düzenlenen 8. Uluslararası İletişim Günleri'nin ikinci gününde ‘“İletişim Bilimlerinde Kriz” başlıklı oturumda pandemi döneminde popüler olan Masumlar Apartmanı ve Kırmızı Oda isimli psikoloji temalı diziler üzerine bir sunum gerçekleştirildi.

 

Doç. Dr. Feride Güder: “Pandemi koşullarıyla birleşince bu diziler ağır geldi”

 

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, “Covid-19 Pandemisinde Dijital Medya Yoluyla Psikolojik Danışmanlık: “Kırmızı Oda” ve Masumlar Apartmanı” TV Dizilerinin Analizi” başlıklı sunumunda pandemi döneminde popüler olan ve çokça gündeme gelen psikoloji temalı dizileri değerlendirdi.

 

Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, pandemi döneminin kaotik yapısı dolayısıyla izleyicilerin psikoloji temalı dizilere ilgi duyduğunu belirterek “Masumlar Apartmanı ve Kırmızı Oda gibi diziler birkaç bölüm izlendiğinde yeni bir tema barındırması dolayısıyla izlenebilir özellikteydi fakat pandemi koşullarında insanların psikolojisi her zamankinden daha fazla yıprandı ve dolayısıyla bu temadaki dizileri izleyebilmek birçok kişiye ağır geldi. Kullanımlar ve Doyumlar teorisini baz alırsak, insanlar günlük hayattaki problemlerinden kaçmak için televizyonu ya da interneti kullanıyorlar fakat önlerine çıkan bu tip ağır ve duygusal travma içerikli eserler birçok kişinin psikolojisi için tetikleyici olabilir.” diye konuştu.

 

Doç. Dr. Feride Zeynep Güder: “Dizilerde hikayelerin aktarımı zorlayıcı oluyor”

 

Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, psikoloji temalı dizilerin bu yönüyle psikologlar ve izleyiciler tarafından özellikle sosyal medyada eleştirilere maruz kaldığını hatırlatarak “Gülseren Budayıcıoğlu’nun yapmaya çalıştığı şeyi hepimiz anlıyoruz. Kendi deneyimlerini ve hastalarının hikayelerini isim vermeden paylaşarak insanlara öykü anlatıyor, alt metinde tavsiye vermek istiyor fakat dizilerde kullanılan çekim teknikleri, çok yakın yüz ve mimiklere odaklanan kamera odakları, karamsal renk skalası ve genel anlamda hikayenin aktarımı insanların psikolojisini zorlayabilecek bir nitelikte. Bütün bunlar zaten disiplin toplumuna ait alt yapıların ve pandemi dolayısı ile biyo politik baskıların daha da arttığı bu gibi dönemlerde bunaltıcı olmakta.” dedi.

 

Doç. Dr. Feride Zeynep Güder: “Eleştirilerin bir nedeni de ‘dram pornosu’ niteliğindeki anlatım”

 

Bu dizilerin kullandığı dramatik dilin de eleştirildiğini kaydeden Doç. Dr. Feride Zeynep Güder, “Disiplin toplumu insanları bir korku içerisinde yaşatmak üzere sınırlar, disiplin toplumu çerçevesinde popüler medya içerikleri arasında bağlantı kurulabilir. Sosyal medyada bu temadaki dizilerin eleştirilmesinin nedenlerinden biri de ‘dram pornosu’ niteliğinde bir anlatıma sahip olmasıdır. Kişisel trajedilerin çok yoğun bir şekilde izleyiciye aktarılması toplumsal veya bireysel olarak normalde yaşanan dramatik olayların boyutunu değiştirme ihtimali çok yüksek. Halbuki bu dönemde mizahı kullanan içeriklerin olması duygusal olarak daha güçlendirici bir etkiye sahip olabilirdi. ” diye konuştu.

 

Kriz dönemlerinde YouTube içerikleri değişti

 

Sempozyumun ikinci gününde “Pandemi ve Sosyal Medya” başlıklı bir başka oturumda ise pandemi sürecinde kullanımı daha da artan sosyal medya uygulamaları ve hayatımızdaki etkileri konuşuldu.

 

Covid-19 ve komplo teorileriyle ilgili içerikler dikkat çekti

 

Üsküdar Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Neslihan Bulur ve Araştırma Görevlisi M. Emin Fidan, “Covid-19 Pandemisinde YouTube’un Toplumsal Etkisi Üzerinde Bir Araştırma” başlıklı sunumlarında sosyal medya ile toplumun kesiştiği noktaları ve sosyal medyanın yeni bir gündem oluşturma özelliklerine vurgu yaptı. Araştırma Görevlisi Neslihan Bulur, Covid-19 pandemisinde Youtube’daki içeriklerin gündeme yönelik değiştiğini söyledi. Pandemi döneminde virüsle ilgili çekilen komplo teorileri temalı video üreten kanalları ve aldıkları yorumları analiz eden Araştırma Görevlisi Neslihan Bulur, “Videoların altındaki yorumlar konudan bağımsız olarak ülke gündemi ile ilgili söylemler barındırıyor ve videodaki kişinin sunum tarzına yönelik yorumları öne çıkıyor.” dedi.

 

Pand
emi literatüre yeni kavramlar kattı

 

İletişim literatürüne yeni giren bir kavram olan “Sosyal Medya Yorgunluğu” üzerine Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Eda Turancı, “Sosyal medya bağımlılığı ile sosyal medya yorgunluğu arasında bir bağlantı bulunuyor, insanlardaki sosyal medya kullanımı pandemide azalsa da sosyal medyanın iş ve öğretim gibi zorunlu kullanımı arttıkça sosyal medya yorgunluğu da artıyor” dedi. 

 

Ünlülerin sosyal medya paylaşımları ne söylüyor?

 

Çukurova Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zeynep Özarslan ve İstanbul Rumeli Üniversitesi’nden Araştırma Görevlisi Aylin Berna Zamandar Başoğlu ise pandemi döneminde ünlülerin sosyal medya paylaşımları ve izler-kitle üzerine düzenledikleri araştırmanın bulgularını paylaştı.

 

Pandemide sağlık iletişimi de konuşuldu

 

“Pandemi ve Sağlık İletişimi” başlıklı oturumda ise Üsküdar Üniversitesinden Prof. Dr. Hatice Öz Pektaş, Prof. Dr. Hasip Pektaş, Dr. Öğretim Üyesi Fadime Canbolat, Dr. Öğretim Üyesi Sadi Kerim Dündar ve Doç. Dr. Dinçer Atlı, “Sağlık İletişiminde Sanal Gerçeklik” başlıklı sunumlarıyla katkıda bulundu. Sanal gerçeklik uygulamasının sağlık alanlarındaki kullanımına ilişkin bilgi veren Dr. Öğretim Üyesi Fadime Canbolat, Üsküdar Üniversitesi olarak İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle  “İstanbul XR Akademi (IXRA) projesi üzerinde çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yaratıcı öğrenci festivali Project’07 başlıyor

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü öğrencilerinin bu yıl yedinci kez hayata geçirdiği yaratıcı öğrenci festivali Project’07 dopdolu bir festival programı sunuyor.  “Bir Varmış Bir Yokmuş: Ev” temalı festival bu yıl pandemi nedeniyle online olarak düzenleniyor. 31 Mayıs – 4 Haziran tarih aralığında gerçekleştirilecek festivalde online sergiler; Mor Çatı, Beliz Güçbilmez, Neriman Polat, Fatoş İrwen, Serhan Ada, Beral Madra, Kırkayak Kültür, Selda Asal ile düzenlenecek söyleşiler; Burak Küçük & Orhun Canca Duo, Yağmur Üçkardeş, Baver Kaya ve Eylül Deniz ile canlı konserler; Ekin Bernay yürütücülüğünde performans atölyesi ve Mehmet Altuğ Ersoy yürütücülüğünde film okuma atölyesi sanatseverlerle buluşuyor

İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü son sınıf öğrencilerinin iş birliğiyle hayata geçirilen sanat, tasarım ve iletişim festivali Project’07 başlıyor. Bu yıl yedincisi online olarak düzenlenecek festivalin teması ise “Bir Varmış Bir Yokmuş: Ev” olarak belirlendi. Festival boyunca sanatseverlerle buluşturulacak tüm projelerde “ev” içerisinde barınma ve korunma yerini, dünyayı, zamanı, duyguları ve bedeni içinde barındıran çok katmanlı bir gerçeklik olarak ele alınıyor. 

Dopdolu bir festival programı online olarak sanatseverlere sunuluyor

Project’07 yaratıcı öğrenci festivali online sergilerden atölye çalışmalarına, alanında tanınmış isimlerle sanat üzerine söyleşilerden online konserlere dopdolu bir program sunuyor. 

31 Mayıs Pazartesi günü, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Doç. Dr. Emine Eser Gegez ve Sanat ve Kültür Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serhan Ada’nın açılış konuşmasıyla başlayacak festivalde “Serhan Ada ile Etel Adnan İmkânsız Eve Dönüş Sergisi” başlıklı söyleşi düzenlenecek. Festivalin ilk günü Dj Baver Kaya’nın açılış konseriyle sona erecek. Festivalde ayrıca Yağmur Üçkardeş akustik konseri, Burak Küçük & Orhun Canca Duo konseri ve DJ Eylül Deniz performansı, film inceleme atölyeleri, “Beral Madra ile Pandemi Döneminde Sanatçılar ve Sanat Kurumları”, “Beliz Güçbilmez ile Anlatıda Ev”, “Neriman Polat ve Fatoş Irwen ile Sınırlar, Beden ve Ev”, “Mor Çatı Gönüllüsü Özgür Sunata ile Pandemi de Kadın ve Ev”, “Kırkayak Kültür’den Kemal Vural Tarlan ve Selda Asal ile Türkiye’ye Göç ve Türkiye’den Göç” başlıklı söyleşiler düzenlenecek. Performistanbul iş birliği ile gerçekleştirilecek “Ekin Bernay ile Ev neresi, ev nerede?” başlıklı atölyesi çalışmasında ise “Ev” teması üzerine beden odaklı bir çalışma ile kolektif bir iş üretimi gerçekleştirilecek.

 

PROJECT’07 Dijital Festival Takvimi

Not: Söyleşiler RGB Stüdyo Youtube Kanalında yayınlanacaktır. Konserler ve atölyeler Zoom üstünden yapılacaktır.

31 Mayıs Pazartesi
18:30-19:00 Açılış Konuşması
İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesinden Doç. Dr. Emine Eser Gegez- İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sanat ve Kültür Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serhan Ada
Platform: RGB Youtube
Moderatör: Kardelen Doyurum ve Pırıl Kurbetci

19:00-20:30 Söyleşi: Serhan Ada ile Etel Adnan İmkânsız Eve Dönüş Sergisi

Moderatör: Kardelen Doyurum Co-Moderatör: Pırıl Kurbetci

Platform: RGB Youtube

20:30-21:30 Açılış Partisi Konseri: Dj Baver Kaya 

Platform: Zoom

1 Haziran Salı

18:30-20:00 Akustik Konser: Yağmur Üçkardeş 

Platform: Zoom

20.00-23.30 Atölye: İstanbul Bilgi Üniversitesi Felsefe Eğitmeni Mehmet Altuğ Ersoy ile Felsefi ve Psikolojik Film Okumaları 

Film: Kim Ki Duk'un '3 Iron' (Boş Ev) 

Platform: RGB Youtube

2 Haziran Çarşamba

15:00-16:30 Söyleşi: Beral Madra ile Pandemi Döneminde Sanatçılar ve Sanat Kurumları

Moderatör: Derya Yücel

Platform:RGB Youtube

18:00-19:30 Söyleşi: Beliz Güçbilmez ile Anlatıda Ev

Moderatör: Fatma Onay Co-Moderatör: Atakan Yeşilova

Platform: RGB Youtube

20:30-21:30 Konser: Burak Küçük & Orhun Canca Duo 

Platform: Zoom

3 Haziran Perşembe

17:00-19:00 Söyleşi: Neriman Polat ve Fatoş Irwen ile Sınırlar, Beden ve Ev

Moderatör: Esra Yıldız 

Platform: RGB Youtube

20:00-21:00 Atölye: (Performistanbul) Ekin Bernay ile Ev neresi, ev nerede? 

Platform: Zoom

4 Haziran Cuma

16:00-17:30 Söyleşi: Mor Çatı Gönüllüsü Özgür Sunata ile Pandemi de Kadın ve Ev

Moderatör: Lal Gülpınar Co-Moderatör: Zeynep Güneş

Platform: RGB Youtube

20:00-22:00 Söyleşi: Kırkayak Kültür’den Kemal Vural Tarlan ve Selda Asal ile Türkiye’ye Göç ve Türkiye’den Göç

Moderatör: Alize Çekiç Co-moderatör: Fatma Onay

Platform: RGB Youtube 

22:00-23:00 Kapanış Partisi: DJ Eylül Deniz

Platform: Zoom

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Çağdaş Sanatın destekçisi AUDI bu yıl da Contemporary Istanbul’da

Çağdaş sanatın merkezi Contemporary Istanbul’un resmi taşıyıcı sponsoru yine Audi oldu.  

Küresel sanat dünyasının en prestijli etkinliklerinden biri olan ve her yıl en etkili sanat koleksiyonlarını bir araya getiren Contemporary Istanbul Çağdaş Sanat Fuarı, 1 – 6 Haziran tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Bu yıl 15. kez kapılarını açacak olan fuarın sponsorları arasında geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da Audi yer alıyor. 

Audi, marka stratejisi Living Progress paralelinde her iş sürecinde sürekli gelişime, dönüşüme ve deneyime odaklanıyor. Otomobil modellerinden, üretim teknolojisine kadar otomotivin her alanında bu vizyonla hareket eden Audi, var olduğu her noktaya bu stratejiyi yansıtıyor. Sanatın, tasarımın ve yaratıcılığın marka yaklaşımı ile uyumlandığı Contemporary İstanbul’a 7 yıldır destek veriyor.  

Davetliler, fuar boyunca çağdaş sanatın yanında çağdaş teknolojinin ulaştığı en ileri seviyeyi temsil eden Audi modellerini de deneyimleme imkânı bulacaklar. Taşıma sponsorluğu kapsamında, seçkin Audi modellerinden oluşan araçlarla fuar boyunca özel davetlilere taşıma desteği verilecek. Davetlilerin ulaşımını sağlayacak tüm otomobillerde yüksek hijyen standartları uygulanacak.  

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Vaka sayısı 5 bine yaklaştı, turist hedefi yeniden 30 milyona çıktı!

Türkiye’de 17 günlük tam kapanmanın olumlu sonuçlarının görülmeye başlandığı bu dönemde, turizmcilerin umutları arttı. Vaka sayılarının 5 bine yaklaşmasıyla, geçtiğimiz aylarda Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un açıkladığı 30 milyon turist hedefini yakalamak için turizmcilerin çalışmaları hız kazandı.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 1 Haziran’da normalleşmeyi işaret etmesi, turizmcileri de heyecanlandırdı. Normalleşme ile birlikte yurtiçi ve yurtdışından ziyaretçilerini ağırlamaya hazırlanan sektör temsilcileri,  “Yeni normal hazırlıklarını” tamamladı. Turizm acenteleri ise rezervasyon taleplerine karşı yoğun mesai harcıyor. Holimax Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Becer, “11 yıldır turizm sektöründe hizmet veriyoruz. Pandemi sürecinde her sektör gibi bizler de umutsuzluğa kapıldık ama gelen rezervasyon talepleri, yeniden yüzümüzü güldürdü. Bu sezon sektör olarak rekor kıracağız. Özellikle iç pazarda büyük hareketlilik bekliyoruz” diye konuştu.

 

“İptal garantili acenteler tercih ediliyor”

Erken rezervasyon sürecinde iptal garantili rezervasyonların yapıldığına dikkat çeken Becer, “Kapanma kararlarının belirsizliği, tatilcilerin iptal etme garantisi veren acenteleri tercih etmesine sebep oldu. Holimax olarak son günde bile iptal hakkı tanıyoruz ve ücret iadesi yapıyoruz. Müşterilerimiz bu avantajı çok önemsiyorlar” dedi. 2021 yılı rezervasyonlarını değerlendiren Becer, “Geçen yıllarda ortalama tesis kalış süreleri 3 gündü, bu sene ise pandeminin de etkisiyle ortalama kalış süreleri 6 güne çıktı. Yerli turist bu yıl daha uzun tatil yapacak” diye konuştu.

 

Ege, Akdeniz tatile göç alacak! 

Rusya’nın uçuş yasaklarını uzatmasıyla birlikte, Ağustos ayına kadar Rus turistin yerine yerli turist göreceklerini kaydeden Becer, “1 Haziran’dan sonra Ege ve Akdeniz bölgesine göç başlayacağını söyleyebilirim. Aşılanmanın hızlanması ile birlikte yine Avrupa’dan yoğun talep göreceğimize inanıyorum. Bu sezon Mart ayı yerine Haziran’da başlasa da, pandemi döneminin acısı çıkacak” diye konuştu. Ödeme yöntemlerine de dikkat çeken Becer, “Ağırlıklı olarak tatil rezervasyonlarına kredi kartı kullanımları öne çıkıyor. Ertelemeli kampanyalar daha çok tercih edildi. Taksitli tatil alışkanlığı bu yılda da değişmedi” dedi.  

 

“Türkiye’nin tanıtımına ağırlık vermeliyiz”

CRM Turizm markasıyla turizm sektörüne hem satış, hem pazarlama, call center hizmetleri gibi bütünleşik pazarlama hizmeti verdiklerini, bu yıl da Holimax markasını hayata geçirdiklerini belirten Becer, “Holimax güvenilir bir tatil platformu olarak hizmete başladı. Edindiğimiz tecrübeleri yeni nesil tatil anlayışıyla birleştirdik” dedi. Ülkemizin en fazla döviz getirisi sağlayan sektörlerinden birinin turizm sektörü olduğunu hatırlatan Becer, “Yurtdışı turizm gelirlerini artırmak için Türkiye’nin tanıtımına ağırlık verilmesi gerekiyor. Pandemi ile birlikte tüm dünyada değişen pazarlama modelleri, turizm sektörü için de geçerli oldu. Influencer marketing ile turizm tesislerimizin tanıtımlarının en etkili pazarlama yöntemi olduğunu gördük. Bu sebeple yine grubumuzun bünyesinde bulunan Regnum Partners markamızıhayata geçirdik” diye konuştu. Regnum Partners’ın turizm sektörünün ilk influencer ajansı olduğunu belirten Becer, “Bünyemizde bulunan uluslarası ve yerli influencer’larımızı, çalıştığımız turizm tesislerine yönlendirerek, özellikle yurtdışına ülkemizi ve destinasyonlarımızı tanıtmak için operasyonlarımıza başladık” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kadıköy’de basketbol sahalarına sanatsal dokunuş

Kadıköy Selamiçeşme Özgürlük Parkı’ndaki Basketbol Sahaları, grafik tasarımcı ve illüstratör Dilara Akbal tarafından tasarlanan görsellerle yenilendi. 

 

Kadıköy’ün en uğrak parklarından olan Selamiçeşme Özgürlük Parkı’ndaki basketbol sahaları; Kadıköy Belediyesi’nin desteğiyle,  spor markası Nike ve Sportive işbirliğinde yenilendi. Grafik tasarımcı ve illüstratör Dilara Akbal tarafından tasarlanan proje, sporun da en önemli iki ilkesi olan “eşitlik” ve “birlik olma”nın gücünden alınan ilhamla, yan yana iki sahanın oluşturduğu birliktelik ve mücadeleyi temsil ediyor. Tasarımdaki takımların ellerindeki kalpler ise herkesi bu sahada bir araya getiren basketbol sevgisini simgeliyor. 

 

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı parkı ziyaret ederek, basketbol ve sanat kültürünü birleştiren projeyi yerinde inceledi. Basketbol sporuna ilgi duyan Odabaşı, sahada Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü’nün spor eğitmenleriyle basketbol oynadı.   

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Melis İşiten: “Çalışan anne olmayı seviyorum”

Trendyol’un Instagram hesabı üzerinden canlı gerçekleşen “Mert Vidinli’yle Sıkıştıran Sorular” programının bu haftaki konuğu Melis İşiten oldu. Çalışan anne olmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren güzel oyuncu, yazmayı çok sevdiğini ve bunun kendisini iyi hissettirdiğini, çok fazla linç yemesini artık mizah konusu haline getirerek güldüğünü belirtti.

 

Her Perşembe Trendyol Instagram hesabı üzerinden ünlü isimlerin konuk olduğu “Mert Vidinli’yle Sıkıştıran Sorular” programının bu haftaki konuğu Melis İşiten oldu. 

 

İşiten, Youtube’u sevdiğini ve samimi insanları izlemekten keyif aldığını ancak kendi kanalını açmayı düşünmediğini, şimdilik sadece konuk olarak katılmayı sevdiğini açıkladı. Elinin lezzetli olduğunu ve kızına yemek yapmasının onun için kıymetli olduğunu dile getiren İşiten, yemeklerden en iyi yaprak sarma yaptığını söyledi. Düzenli olarak pilates yaptığını, cilt bakımı için kahve ve limon peelingi uyguladığını ve cildi için çok fazla su içtiğini belirten Melis İşiten, yeni projelere vakit ayırdığını ve ileride romantik komedide oynamak istediğini dile getirdi.

 

“Çalışan anne olmayı seviyorum”

 

Oyuncu olmanın diğer mesleklerden hiçbir farkı olmadığını ifade eden İşiten, 5 yaşındaki kızı Ada’nın bu konuda kendisine çok yardımcı olduğunu belirtti. Kendisi de çalışan bir annenin kızı olduğunu söyleyen Melis İşiten, “Her meslek aynı, herkes sabah çıkıyor, akşam geliyor. Bizim saatlerimiz biraz daha dengesiz. Ben çalışan anne olmayı seviyorum. Kızımın doğduğu ilk yıllarda dışarıdayken vicdanen rahat olmuyordum. Fakat Ada çok anlayışlı bir çocuk, o bu durumu normalleştirdi. Aynı zamanda ben sosyalleşmeyi çok sevdiğim için Ada’nın yanına geldiğimde çocuk da o enerjiyi hissediyor, senden gelen mutluluğu alıyor. Biz bu şekilde uyum sağladık” dedi.

 

“Yazmak bana iyi hissettiriyor”

 

Hem yazmayı hem de paylaşmayı çok sevdiğini söyleyen İşiten “Benim bir hayatım, duruşum, dönüşümüm ve değişimim var. Ben de bunu anlatmayı seviyorum. Yazmamın en büyük sebebi kendimi iyi hissetmem. Bunun yanında eğer birisini güldürebiliyorsam, kendini iyi hissettirebiliyorsam daha da mutlu oluyorum. Herkese her şeyi anlatmakta bir mahzur görmüyorum. Kötüysem kötü olduğumu da paylaşıyorum ve bunu bir zayıflık olarak görmüyorum. Ben mutlu olmanın hayatta bir tercih olduğunu düşünüyorum ve bunu anlatmaya çalışıyorum” dedi.

 

“Linç benim olayım”

 

Mert Vidinli’nin hiç linç yedin mi sorusunu linç benim olayım diyerek esprili bir dille cevaplayan Melis İşiten, “Konunun bazen benimle hiç alakası bile olmuyor, başka birinin dünyasında bile linç yiyorum. Artık çok alıştım. Etrafımda mizah yönü kuvvetli insanlar olduğu için buna gülmeye başladık. İlk başta böyle değildi, benden ne istiyorsunuz diyordum. Şimdi kötü konuşan kişiye bu benimle ilgili değil bu senin hayatınla ilgili bir problem diyorum” diye konuştu.

 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bursa Sokak Sanatçıları Festivali başlıyor

Bursa’da sokak müzisyenlerinin daha sağlıklı şartlarda çalışabilmeleri için daha önce “Bursa’nın her sokağı ayrı bir şarkı” projesini hayata geçiren Büyükşehir Belediyesi, şimdi de Sokak Sanatçıları Festivali düzenliyor. Festival boyunca Bursa’nın sokakları müziğin ritmiyle şenlenecek.

 

Geçimini sokak müzisyenliği ile sağlayan, kentin farklı cadde ve sokaklarında sağlıksız ortamlarda sanatlarını icra ederken zaman zaman bölge esnafından da tepki alan sokak müzisyenleri, Büyükşehir Belediyesi’nin, “Bursa'nın Her Sokağı Ayrı bir şarkı” projesiyle sağlıklı ortamlarda sanatlarını icra etme imkanına kavuşmuştu. Bu proje ile bir taraftan sokak müzisyenlerini destekleyen diğer taraftan da gürültü kirliliğinin önüne geçen Büyükşehir Belediyesi, şimdi de Bursa Sokak Sanatçıları Festivali’ne start veriyor. 1 – 3 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek olan festivalde pandemi koşulları göz önünde bulundurularak gerekli tüm önlemler alındı.

1 Haziran Salı günü saat 14.00’daki açılış korteji ile başlayacak festival kapsamında 1 ve 2 Haziran tarihlerinde şehrin 10 farklı noktasında performanslarını sergileyecek olan sanatçılar, 3 Haziran’da dünyaca ünlü pan flüt sanatçısı Constantin Moscovici’nin final konserinin eşliğinde müzikseverlerle buluşacak. Sokak sanatçılarının performansı ile başlayacak olan final konserinde konuk sanatçı Constantin Moscovici kendi ekibiyle birlikte Orkestra Şube Müdürlüğü’nden sanatçılarla beraber sahne alacak. Moscovici, Türk müziğine ait eserleri kendine has yorumuyla sergileyecek. Final konseri 3 Haziran günü saat 18:00’da Açık Hava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek. Moscovici konseri, tüm müzisyenlerin eşlik edeceği bir eserle tamamlanacak. Final konserinin biletlerine ise webden (http://market.bursakultur.com), TKM Gişeden veya konser günü Açık Hava Tiyatrosu gişelerinden ulaşılabilecek.

Herkes için her yerde sanat

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, ‘Herkes için her yerde kültür ve sanat’ mottosuyla çalıştıklarını hatırlatarak, Sokak Sanatçıları Festivali’nin de bu prensip doğrultusunda hazırlandığını söyledi. Sokak müzisyenlerinin sağlıklı bir ortamda sanatlarını icra edebilmesi için kısa süre önce devreye aldıkları “Bursa'nın Her Sokağı Ayrı Bir Şarkı” projesinin hem vatandaşlardan hem de sokak müzisyenlerinden büyük ilgi gördüğünü hatırlatan Başkan Aktaş, “Bu çalışmayı ‘Sokak Sanatçıları Festivali’ne dönüştüreceğimizin sözünü vermiştik. Şimdi bu coşkuyu tüm Bursalılarla buluşturuyoruz. Büyükşehir Belediyesi olarak her bir bireye hizmet vermenin derdindeyiz. Projeye katılan sanatçılara ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.

 

Sokak Sanatçıları Festival Programı:

01 HAZİRAN 2021 SALI

14.00 – Festival Açılış Korteji (Cumhuriyet caddesinden başlayacak, Zafer Plaza YKM önünde son bulacak.)

14:30 – Açılış Konuşmaları

14:45 – Sokak  Sanatçıları Performansı

16:00 -20.00 Sokak Müzisyenlerinin 10 noktada performansı

Zafer Plaza YKM Önü

Gölyazı Ağlayan Çınar

Nilüfer Müzik Parkı

Gemlik Sahil Park Yanı

Osmangazi Metro İstasyonu

Mudanya Mütareke Evi Önü

Kestel Belediye Binası Önü

Gürsu Belediye Binası Önü

Kültür Park Havuz Kenarı

Kent Müzesi Önü

2.GÜN / 02 HAZİRAN 2021 ÇARŞAMBA

16:00 – 20:00 Sokak Müzisyenlerinin 10 noktada performansı

Zafer Plaza YKM Önü

Gölyazı Ağlayan Çınar

Nilüfer Müzik Parkı

Gemlik Sahil Park Yanı

Osmangazi Metro İstasyonu

Mudanya Mütareke Evi Önü

Kestel Belediye Binası Önü

Gürsu Belediye Binası Önü

Kültür Park Havuz Kenarı

Kent Müzesi Önü

16:00 – 19:00 – Konuk Sanatçı Constantin Moscovici ile performans gösteren Sokak Müzisyenlerine ziyaret yapılması.

3.GÜN / 03 HAZİRAN 2021 PERŞEMBE

18.00 – Festival Final Programı (Açık Hava Tiyatrosu)

18:15 – Açılış Konuşmaları

19:00 – Sokak Müzisyenlerinin İcrası

20:00 – Constantin Moscovici Sahnesi

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Milliyet Mimarlık Dergisi sektöre rehberlik etmeye devam ediyor

Milliyet Gazetesi ve YAPI Dergisi iş birliğiyle hazırlanan Milliyet Mimarlık Dergisi, mimarlar, iç mimarlar, yapı sektörü profesyonelleri, akademisyenler ve öğrenciler için önemli bir kaynak olmaya devam ediyor. Milliyet Mimarlık Dergisinin beşinci sayısı 30 Mayıs Pazar günü Milliyet Gazetesi ile birlikte ücretsiz olarak okurlarıyla buluşuyor.

 

Mimari ve yapı sektörü için almanak niteliği taşıyan Milliyet Mimarlık Dergisi, beşinci sayısı ile yine tasarım, mimarlık ve kent gündemine dair birçok sektörel konu başlıklarını ele alıyor. İstanbul Mimarlık ve Şehircilik Araştırmaları Akademisi Kurucu Üye ve Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Kurtul Erkmen, hem Aura İstanbul’u hem de 30 yıllık mesleki pratiğini sürdürdüğü KG Mimarlık’ı güncel projeleri ile Milliyet Mimarlık Dergisi’nde anlatıyor. Türkiye Tasarım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Gülname Turan ve Mütevelli Heyeti Başkanı Fehmi Bilge ile genç tasarımcıların gelişimlerine destek olmak ve nitelikli tasarımın üretilmesine zemin hazırlamak amacıyla yürütülen çalışmalar Milliyet Mimarlık Dergisi’de mercek altına alınıyor. 

 

Milliyet Mimarlık Dergisi yeni sayısında Venedik Bienali 17. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu ve dünyadan 20. Serpentine Gallery Pavyonu konularını da ele alıyor. Ayrıca dünyaca ünlü Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates imzasını taşıyan EMYA 2021- Avrupa'da Yılın Müzesi Ödülleri’nde bu yıl Özel Takdir Ödülü'nü ülkemize kazandıran Eskişehir’deki OMM- Odunpazarı Modern Müzesi de ilgiyle okunacak içerikler arasında yer alıyor. Bu sayıdaki “Yurt Dışında Mimar Olmak”  adlı özel dosya ise yurt dışında çalışmak isteyen genç mimarlar için bir rehber niteliği taşıyor. 

 

30 Mayıs Pazar günü Milliyet Gazetesi ile birlikte bayilerden ücretsiz olarak ulaşılabilecek Milliyet Mimarlık Dergisi’ne, dijital platformlarda Dergilik ve Milliyet e-gazete uygulamalarından da erişilebilecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

DEVA Partisiİ’nden ‘Harika Çocuk Yasası yeniden işlesin’ çağrısı

DEVA Partisi’nden üstün yeteneklerin dünyaya kazandırılmasına ve ülkemizin kültürel diplomasi yoluyla itibar kazanmasına vesile olan Harika Çocuk Yasası’nın yeniden işletilmesi talebi geldi.

 

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, müzisyenler İdil Biret ve Suna Kan ile başlayan süreçte 1948 yılında kabul edilen ve 1956’da daha geniş kapsama ulaşan ve 1998’den bu yana uygulanmayan 6660 sayılı Harika Çocuk Yasası’nın yeniden işletilmesi çağrısında bulundu.

 

DEVA Partisi Kültür ve Sanat Politikaları Başkanı M. Helün Fırat, yaptığı açıklamada Harika Çocuk Yasası’nın uzun yıllar birçok muazzam yeteneğimizin dünyaya kazandırılmasına ve ülkemizin kültürel diplomasi yoluyla itibarının üst seviyeye çıkmasına yardımcı olduğunu vurguladı.

 

Fırat, 2017 yılında bir dahi çocuğun yurtdışı eğitimine gönderilmesi için yeniden gündeme gelen yasanın Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasındaki koordinasyon sorunu nedeniyle işletilemediğini belirtti. İki bakanlığın kurması gereken ortak komisyonu kurmaması nedeniyle son 4 senedir bu konuda hiçbir gelişme yaşanmadığını ifade etti.

 

Uluslararası hukuka aykırı

 

Fırat sözlerine şöyle devam etti:“Kültür endüstrisi ve ekonomisinin gelişmesi için gereken itibar, çok daha başarılı bir kültürel diplomasi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi gereği varlıklarını kutlamamız gereken çocuklarımızın hak ettikleri gelecek için hükümete ve her iki bakanlığa gerekeni yapmaları çağrısında bulunuyoruz; artık çocuklarımızı yetenekleri için cezalandırmayın."

 

Fırat ayrıca, “BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve BM İnsan Hakları Sözleşmesi tarafı olan ülkemizde Harika Çocuk Yasası’nın bugün uygulanmıyor oluşunun; çocuğun üstün yararı ilkesi, çağdaş eğitime erişim ve pozitif ayrımcılık ilkeleri gereği uluslararası hukuka aykırılık teşkil ettiğini” söyledi. 

 

‘Aileler çocuklarının yeteneğini heba etmek zorunda bırakılıyor’

 

Açıklamada ailelerin yetenekli çocuklarını okutmak için varını yoğunu satıp borç içine girmek veya çocuğun yeteneğini heba etmek zorunda kaldıkları belirtilerek, iktidar devletin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çağrıldı: “Bugün aileler muazzam yeteneklere sahip çocukları için hiçbir destek alamamakta. Çoğu üst gelir seviyesinde olmayan aileler ya ülkemize benzersiz katkı sunacak bu yeteneği heba etmek yahut bütün varlıklarını feda edip borç içinde çocuklarını yurtdışına göndermek zorunda bırakılmaktadır. Ayrıca dahi çocukların kendi enstrümanlarını almada maddi zorluk çekmeleri de eğitimlerinde eksikliklere yol açmaktadır. Bunlar gibi pek çok sorunun aşılarak bu değerlerin topluma kazandırılması için iktidar devletin üzerine düşen sorumluluğu üstlenmelidir.”

 

‘Yaş sınırı ve destekler yeniden düzenlenmeli’

 

M. Helün Fırat, DEVA Partisi’nin Harika Çocuk Yasası’nın yeniden işletilmesine ilişkin taleplerini şöyle sıraladı:

 

  • “DEVA Partisi olarak ‘Harika Çocuk Yasası’nın yeniden ele alınmasını;
  • Hangi bakanlığın yasayla ilgileneceğinin net sınırlarının çizilmesini;
  • 15 olan yaş sınırının yasanın işletilmemesi nedeniyle büyüyen ve şansını yitiren çocuklar ve dahi gençler için daha üst bir yaş sınırına çekilmesini;
  • Uluslararası yarışma ücretleri konusunda dahi çocuklara devlet desteği sağlanmasını;
  • Dahi çocukların gerektiğinde enstrüman alabilmeleri için bir fon oluşturulmasını;
  • Küçük yaştaki dehaların aileleriyle gidebilmeleri için gereken maddi ve manevi tüm desteğin verilerek yasanın yeniden ve daha efektif şekilde uygulanmasını ısrarla talep ediyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı