Aylık arşivler: Mayıs 2021

“Dijital benim işim”de ilk mezunların istihdam süreci başladı

Teknolojinin gücünü kadınların potansiyeliyle buluşturmak üzere Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü ve Türkiye Vodafone Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen “Dijital Benim İşim” projesinde ilk mezunlar için istihdam süreci başladı. 18 yaş üstü kadınların dijital becerilerinin artırılmasının amaçlandığı projeye 8 farklı ilden katılan 20 kadın, Vodafone Müşteri Hizmetleri’nde alacakları temel eğitimin ardından uzaktan çalışmaya başlayacak.

 

 

İstihdam sürecini değerlendiren Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Yusuf Büyük şunları söyledi:

 

“Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü olarak, ‘Dijital Benim İşim’ projesiyle yaşam boyu öğrenmeyi ilke edinen, dijital alanlarda kendini geliştirmek ve çalışmak isteyen kadınlarımıza destek olmaya devam ediyoruz. Salgın koşullarına rağmen eğitimlerine ara vermeden devam eden kursiyerlerimizin azim ve kararlılıkları, kadınların teknolojiyi öğrenmeye ne kadar istekli olduklarını bizlere gösterdi. Aralık ayında başlayan proje ile bugüne kadar 13 ilde 3 bini aşkın kadını Dijital Okuryazarlık ve Dijital Pazarlama eğitimlerimizden mezun etmenin haklı gururu içerisindeyiz. Mezun kadınlarımız için istihdam sürecini başlatan ve kadınlara evden çalışma imkânı sağlayan paydaşımız Vodafone ve Türkiye Vodafone Vakfı’na teşekkür eder; daha çok kadının teknoloji alanındaki mesleklere yönlendirilmesi ve istihdam edilmesi konusunda çalışmalarımızın devam edeceğini belirtmek isteriz. Hayat boyu öğrenen ve gelişen bir Türkiye için kadınları dijitalleşme yolculuğunda desteklemeye devam edeceğiz.”                                                   

İstihdam sürecini değerlendiren Türkiye Vodafone Vakfı Başkanı Hasan Süel şunları söyledi: 

 

“Türkiye Vodafone Vakfı olarak, yaptığımız her işin bir amaca hizmet etmesi gerektiğine inanıyoruz. ‘Dijital Benim İşim’ projesini de amaç odaklı vizyonumuzdan yola çıkarak tasarladık. Hem toplumun dijitalleşmesine katkıda bulunacağımız, hem de kadınların gelişimini destekleyeceğimiz bir projeyi hayata geçirdik. Bu projeyle, teknolojinin gücünü kullanarak kadınları meslek sahibi yaparken, dijital toplum hedefimize de bir adım daha yaklaşmış olacağız. Projemizden yararlanan kadınların dijital dünyaya adaptasyon ve istihdama katılım konularında aldıkları eğitimlerle bir adım önde olduklarını görmekten mutluluk duyuyoruz. Projemizin ilk mezunları için istihdam sürecini başlattık. Projemize 8 farklı ilden katılan 20 kadın, Vodafone Müşteri Hizmetleri’nde temel eğitimlerini tamamladıktan sonra uzaktan çalışmaya başlayacak. Mezunlarımızın başarı hikâyesinin tüm kadınlara ilham vermesini diliyoruz. Teknoloji ve insan birlikteliğinden doğan güçle daha iyi bir geleceğin mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu inançla, insan hayatına dokunan projeler üretmeye devam edeceğiz.”

 

“Dijital Benim İşim” 13 ilde yaklaşık 12 bin kadına ulaşacak

 

“Dijital Benim İşim” projesi kapsamında, 13 ilde 10.500 kadına “Dijital Okuryazarlık”, 1.200 kadına ise “Dijital Pazarlama” eğitimleri verilerek toplamda yaklaşık 12 bin kadına ulaşılması hedefleniyor. Proje kapsamında kadın kursiyerlere 24 saatlik “Dijital Okuryazarlık” ve 40 saatlik “Dijital Pazarlama” eğitimleri veriliyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Samsun, Mardin, Afyonkarahisar, Elazığ, Sivas, Ağrı, Kastamonu ve Gaziantep’te düzenlenen eğitimler, bu illerdeki Halk Eğitimi Merkezlerinde görevli 140 eğitici tarafından veriliyor. Eğitimlerin bir kısmı sınıf içinde yüz yüze verilen eğitimler, bir kısmı da Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Uzaktan Eğitim platformu üzerinden izlenen videolar şeklinde gerçekleşiyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gerçek sınıfın dijital ikizi: myViewBoard Classroom

ViewSonic tarafından geliştirilen, internet tarayıcı üzerinden, cihaz fark etmeksizin çalışan myViewBoard Classroom, öğretmen ve öğrencilerin birbirleriyle gerçek bir sınıfta kurabildikleri etkileşimi dijital ortama taşıyor. Platform sayesinde zenginleşen dijital etkileşim olanakları, uzaktan eğitimin başarısını artırıyor. İnternet tarayıcının iki farklı sekmesinde eş zamanlı çalışabilen myViewBoard Classroom, hem öğretmen hem de öğrencilerin çalışmaları için dijital beyaz tahtaların yanı sıra canlı öğretmen video aktarımı, gerçek zamanlı ortak çalışma ve öğrenci etkileşimini yönetmenin etkili bir yolunu içerir. Sekmelerden birinde ders materyallerini gösterirken, ikinci sekmede ise öğrencilerin etkinliklerin takip edilmesini sağlıyor.

 

Uzaktan eğitime etkileşim gücü

 

Geleneksel eğitim ve teknoloji temelli uzaktan eğitimin önümüzdeki dönemlerde bir arada eğitim sisteminin içerisinde yer alacağının herkes tarafından fark edildiğini belirten ViewSonic Türkiye, Orta ve Doğu Avrupa Bölge Müdürü Hasan Koçyiğit, ViewSonic’in uzaktan eğitimde etkileşimin önemini kavradığını ve bu alana yoğunlaştığını kaydediyor. Koçyiğit, sözlerine şöyle devam ediyor: “Uzaktan eğitim teknolojileri konusunda tüm dünyada edindiğimiz deneyim, uzaktan eğitimde etkileşimin rolünün ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor. Bu sebeple, çözümlerimizi bu anlayış temelinde geliştiriyoruz. myViewBoard platformumuz, aslında birbirini tamamlayan birçok özelliği ile dört dörtlük bir uzaktan eğitim ekosistemi. Gerçek zamanlı birlikte çalışma, parmak kaldırma, öğrencinin derse katılımının takibi ve grup çalışmalar için toplantı odası, reklamsız Youtube entegrasyonu, tüm dünyada üretilen ders içeriklerinin paylaşımı, 70’in üzerinde dilin birbirine çevrilebilmesi ve sık kullanılan tüm dosya biçimlerinin desteklenmesi gibi birçok özellikle ekosistemimiz, örgün ve uzaktan eğitim arasında kusursuz dengeyi yakalamak isteyenlerin tercihi oluyor.”

Gerçek sınıfın dijital ikizi

myViewBoard, gerçek bir sınıfın dijital ikizini oluşturarak, öğrencilerin tümünün eğitmen tarafından görülebilmesini sağlıyor. Gerçek bir sınıf görüntüsünün dijital yansıması olan bu ekran üzerinden, öğrencilerin derse gösterdikleri ilgi takip ediliyor. Öğrenci belli sürelerde işlem yapmaz ise yahut farklı ekranlara geçiş yaparsa eğitmen uyarılabiliyor. Bu etkileşim temelli özellik ayrıca, öğrencinin bağlantı ve dersi takip durumunu da gösterirken, soru sormak isteyen öğrencileri de bildiriyor. 

Ücretsiz olarak sunuluyor

Küresel salgın nedeniyle myViewBoard ekosistemi Türkiye’de ücretsiz olarak kullanıma sunuluyor. Ekosistemi kullanmanın hiçbir koşulu bulunmuyor. Bu süreçte platforma üye olan herkes platformdan ömür boyu ücretsiz olarak faydalanabiliyor. Bu fırsattan yararlanmak isteyenlerin 21 Haziran’a kadar myviewboard.com adresine girip kayıt yaptırmaları yeterli.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ericsson, “Bilişimde Kızlar” Hareketine Liderlik Ediyor

Ericsson, “Bilişimde Kızlar” Hareketine Liderlik Ediyor

 

 

Son 10 yıl içinde 171 ülkede düzenlenen 11.400'ün üzerinde Uluslararası Bilişimde Kızlar Günü kutlamasına 377.000'den fazla genç kız ve kadın katıldı. Dünyanın dört bir yanında hükümetler, ulusal bilgi ve iletişim teknolojileri düzenleyici kurumları, bilişim şirketleri, akademik kurumlar ve sivil toplum kuruluşları hareketi destekledi. Genç kızların bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) ile ilgili alanlara girmelerini teşvik etme konusunda önemli başarılar elde ettik. Ancak hala işletmelerin tüm alanlarda yapmaları gereken daha birçok çalışma var.   

STEM alanında dikkat çekici bir cinsiyet farklılığı bulunuyor. Yüksek öğretimde STEM ile ilgili alanlara kayıtlı öğrencilerin yalnızca 35'ini kadınlar oluşturuyor. Daha da endişe verici olan ise özellikle kadınların bilişim teknolojilerine katılımlarının (3) çok düşük olması. Örneğin, 2015 yılında, Avrupa'da yüksek öğrenimini tamamlamış 1000 kadından yalnızca 29 kadın bilgisayarla ilgili bir bölümden mezun olmuştu. Araştırmalar, cinsiyet uçurumunun, genç kızların teknoloji ve bilimle ilgili konuları seçme olasılığının düşük olduğu ilköğretim çağlarında itibaren başladığını gösteriyor. Bu eğilim üniversite ve kariyerlerinin geri kalanı boyunca devam ediyor.

Daha çok genç kız ve kadının kariyer olarak bilişim alanında ilerlemeyi tercih etmesi, yalnızca daha iyi çalışma ortamları ya da çeşitli ve kapsayıcı ekipler sağlanması için değil aynı zamanda üretkenliğimizi ve kârlılığımızı da etkilemesinden dolayı büyük önem taşıyor. McKinsey tarafından 12 ülkede 1000 şirket arasında kısa bir süre önce yapılan araştırma, cinsiyet eşitliğini iyileştirmek için adım atan şirketlerin ulusal ortalamalardan daha kârlı olduğunu ortaya koydu.  

Şu anda, yüksek öğrenim veya kariyer seçimi olarak STEM alanını tercih etmek isteyen yeterli sayıda genç kız bulunmuyor. Türkiye’de eğitimin her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefleyen ve bütüncül bir yaklaşım modelini benimseyen devlet, STK’lar ile birlikte eşit cinsiyet dağılımını sağlamak amacıyla çeşitli projeler geliştirmeye devam ediyor. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı tarafından diğer bakanlıklar, uluslalarası kuruluşlar ve STK’lar ile birlikte STEM alanında cinsiyet eşitliğini sağlayacak önemli adımlar atılıyor. Konuyla ilgili, Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın: “Bizim gibi yenilikçi ve toplumun yararına işler yapan firmaların bu alanda çalışmalar yürütmesi cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik umutlarımızı artırıyor. Ericsson olarak geçtiğimiz birkaç yılda, özellikle üst düzey pozisyonlardaki kadın sayısının artırılması konusunda istikrarlı bir ilerleme kaydettik. Halihazırda Türkiye’de yüzde 29’luk kadın çalışan oranımızla sektörde oldukça iyi bir noktadayız. İşe alım süreçlerimizi ve terfilerimizi cinsiyet eşitliği açısından değerlendiriyoruz. Kadın çalışanlarımızın daha üst görevlere atanması için yetenek ve tecrübe gelişiminde onları destekliyoruz. Honeypot tarafından 2018 yılında gerçekleştirilen, OECD ve AB'den 41 ülkeyi kapsayan araştırmanın en önemli çıktısı gösteriyor ki, Türkiye yüzde 37’lik oran ile, STEM bölümlerinden mezun olan kız öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke konumunda bulunuyor.  Biz de kariyer yolculuklarında başarı elde edebilmeleri için kızlarımıza desteği hız kesmeden sürdürüyoruz” dedi.

Geçtiğimiz yıl, birçok çocuğun evde eğitim gördüklerini göz önünde bulunduran Ericsson, çocuklara ve ebeveynlere kodlama, bilgisayar, bilim ve teknoloji konusunda yardımcı olacağı düşünülen bazı eğitim materyalleri paylaştı. 

Bu programlar devam ederken, Ericsson bir başka önemli adım daha atarak bünyesindeki çalışanların evlerine odaklanıp, kendi kızlarına ve akrabalarına STEM ve Bilişim alanındaki potansiyelleri göstermelerini sağlayan çeşitli eğitim materyalleri ve araçlarla donatılan "Öğretmen Olun" (Be a Teacher) girişimini başlattı. Ayrıca, Ericsson "Hikayemizi Paylaşın" (Share our Story) programı aracılığıyla genç kızların ve ailelerinin bilişim sektörünü ve bu alandaki kariyer fırsatlarını keşfetmelerini sağlamak amacıyla sanal oturumlar düzenledi. Bahsetmeye değer bir başka proje ise genç kızlara yönelik olarak düzenlenen Technovation yarışması oldu. Şu an yaklaşık 100 Ericsson çalışanı, 28'in üzerinde ülkede, yaşları 10 ile 18 arasında değişen genç kızlara rehberlik ediyor.

Hala yapılacak bir çok iş var ve çalışmalar hızla devam ediyor. Bir kariyer seçimi olarak STEM alanının terci
h edilmesini sağlamak gerçekten çok heyecan verici. 
Yapılan araştırmalar, öğrencilerin yüzde 65'inden fazlasının bugün var olmayan işlerde çalışacağını gösteriyor. Bilişimde Kızlar Günü'ne katılımı artırarak geleceğe hazır olmayı, daha fazla genç kızın kariyer tercihi olarak STEM alanını seçmesini ve kendi bünyemizde toplumsal cinsiyet eşitliği için katılım ve iş birliğini daha da genişletmeyi umuyoruz.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Polygon (MATIC), Basic Attention Token (BAT) ve Synthetix (SNX) BtcTurk PRO'da

BtcTurk | PRO'ya Polygon (MATIC), Basic Attention Token (BAT) ve Synthetix (SNX) eklendi

 

Türkiye’nin ilk, dünyanın dördüncü Bitcoin ve kriptopara alım satım platformu BtcTurk, profesyoneller için geliştirdiği BtcTurk | PRO’da Polygon (MATIC), Basic Attention Token (BAT) ve Synthetix (SNX)’i listeledi.

Bitcoin ve kriptoparaların kolayca ve güvenle alım satımının yapılabildiği BtcTurk, dünya genelinde 3,5 milyon kullanıcıya 7 gün 24 saat işlem yapma imkânı sağlıyor. 

BtcTurk, 750 kişilik ekibiyle kullanıcıların ihtiyaç ve beklentilerini de dikkate alarak işlem hacmiyle kendini kanıtlamış kriptopara birimlerini platforma ekliyor. Bu doğrultuda BtcTurk, profesyonel kriptopara yatırımcıları için geliştirdiği BtcTurk | PRO’da Polygon (MATIC), Basic Attention Token (BAT) ve Synthetix (SNX)’i listeledi. 

MATIC, BAT VE SNX ile BtcTurk | PRO web sitesi ve mobil uygulaması üzerinden Türk Lirası, BTC ve USDT işlem çiftlerinde alım satım işlemi yapılabiliyor. Minimum yatırma ve çekme limitleri ise aşağıdaki gibi uygulanıyor:

  • MATIC için yatırma alt limiti 1 MATIC; çekme alt limiti 50 MATIC
  • BAT’ta yatırma alt limiti 1 BAT; çekme alt limiti 20 BAT
  • SNX için yatırma ve çekme alt limiti 1 SNX’dir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mastercard ve tepav kobi’lerin e-karnesi ortaya koyacak

Ödeme teknolojileri lideri Mastercard ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), KOBİ’lerin E-karnesini oluşturmak üzere bir araya geldi. İkili, 13 farklı sektörden, farklı büyüklükte, binlerce KOBİ’nin dijitalleşme süreçlerini, il, sektör ve KOBİ büyüklüğü özelinde inceleyen ön araştırma gerçekleştirmeyi ve sonrasında uygulanacak yaygınlaştırılmış anket ile tüm KOBİ’lerin özelliklerine göre, dijitalleşme düzeylerini nasıl artırabileceklerine yönelik firma bazlı bir karne ve yol haritası belirlenmesine imkan tanıyacak yeni bir araç ortaya koymayı hedefliyor.

 

Pandemiyle birlikte toplum, e-ticaret ve temassız alışverişler gibi birçok dijital çözüme uyum sağladı. Büyük firmalar dijitalleşen iş modellerine daha hızlı adapte olabildi. Öte yandan, küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) dijital dönüşümde birtakım adaptasyon sorunlarıyla karşılaştı. Ticari varlığını sürdürürken bir yandan da artan taleplere cevap vermeye çalışan KOBİ’lerin dijitale erişimi artık eskisinden daha büyük önem arz ediyor. Ülkemizde verimlilik artışı, e-ihracat ve rekabet gücünün gelişmesi için de KOBİ’lerin dijital dönüşüme hızla ayak uydurması gerekiyor. 

 

KOBİ’lerin dijital dönüşümlerini destekleyerek sürdürülebilir büyüme ve verimliliklerini artırmayı hedefleyen ödeme teknolojileri lideri MastercardTürkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ile bir araya gelerek, Türkiye’deki KOBİ’lerin dijitalleşme sürecini her yönüyle ele alan “KOBİ’lerin E-Karnesi” çalışmasını hayata geçiriyor. Detaylı literatür taraması ve KOBİ’lere ilişkin sektör kırılımlarında; ölçek, istihdam, üretim, katma değer, ihracat ve çeşitli dijital teknolojileri kullanma oranları gibi unsurları inceleyen ve Türkiye’deki KOBİ profilini diğer ülkelerle kıyaslamalı olarak ortaya koyan ön araştırma aşamaları tamamlandı.  Proje kapsamında, 12 ilde 13 farklı sektörde faaliyet gösteren, farklı büyüklükte yaklaşık 2600 KOBİ’ye uygulanacak anket ile firmaların teknolojiye erişim ve kullanım, siber güvenlik ve Bilgi Teknolojileri (BT) yatırımları, e-işletme yönetimi, İnsan Kaynakları (İK) politikaları, dijital pazarlama ve etkileşim adımlarının detaylı olarak incelenmesi hedefleniyor.

 

TEPAV ve Mastercard’ın ortaklığında, Türkiye’de KOBİ’lerin kendi dijitalleşme düzeylerini, sektör, ve ülke geneline göre sayısal olarak değerlendirebilecekleri çevrimiçi bir araç hayata geçirilecek; bu araç, tüm KOBİ’lerin erişimine ücretsiz bir şekilde açık olacak. Sitede yer alan anketi dolduran tüm KOBİ’ler, dijitalleşme düzeylerini gösteren bireysel bir karneye sahip olacak ve ön araştırma ile derlenen verilere göre, dijital dönüşümlerindeki gelişim alanlarını ve Türkiye ortalamasında nerede olduklarını görebilecekler. Anket sonucunda verilecek öneriler ve MasterKOBİ’ye özel tekliflerle dönüşüm yolculuklarını destekleyebilecekler. 

 

Sektör, Ölçek ve İl Bazında Kıyaslama

Ön araştırmaya göre, tüm dünyada olduğu gibi KOBİ’ler, Türkiye ekonomisinde de sayı olarak büyük bir hacme sahip. TÜİK verilerine göre ülkedeki tüm girişimlerin 99,8’ini, istihdamın 72,4’ünü, ihracat yapan şirketlerin de  95,9’unu oluşturuyorlar, dolayısıyla ekonominin dinamosu niteliğindeler. Ancak bu yoğunlaşmaya karşın Türkiye ekonomisinde yaratılan cironun 50,4’ünü, katma değerin 44’ünü ve ihracat değerinin ise 36,6’sını temsil ediyorlar. Bu çerçevede ekonomiye katkıları bakımından diğer ülkelerden önemli oranda ayrışıyorlar. Öte yandan, pandemiyle birlikte hızla değişen tüketici talepleriyle yepyeni bir gerçeklikle tanışan KOBİ’lerin, hem satış hem de tedarik süreçlerinde ihtiyaç duydukları dijitalleşme, ortaya koyacakları katma değerde hayati bir rol oynuyor.

 

Projeyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Mastercard Türkiye ve Azerbaycan Müdürü Yiğit Çağlayan pandeminin ilk döneminde KOBİ’lerin dijitalleşmede önemli bir ivme kazandığına değinerek, “Pandemiyle birlikte Türkiye’de E-ticarete yönelen işletmelerin sayısı 200’ün üzerinde arttı. Bunun yanı sıra, 25 bin KOBİ kredi kartı ödemelerini bünyesine aldı. Her 3 market alışverişinden 1’i ise mahalle esnafına taşındı. Bütün bunlar önemli bir dönüşümün sinyali. Bu çalışmayla Türkiye’deki KOBİ’lerin dijitalleşme düzeylerini detaylı bir şekilde analiz edecek, bu dönüşümde yaşadıkları sorunları ve ihtiyaçlarını tespit ederek, zayıf oldukları alanlara ilişkin destek vereceğiz” dedi. 

 

Dijitalleşmenin artık temel bir ihtiyaç olduğunun altını çizen Çağlayan, tam da bu nedenle bugüne kadar kaydedilen gelişmelerin yapısal ve sürdürülebilir bir platforma oturtulması gerektiğini vurguladı: “Dijitalleşmeye yönelik yatırım ve politikalar KOBİ’ler için stratejik öncelik. İhtiyaçları ortaya koyan, özelleştirilmiş veriler çok kritik. Bu nedenle, “KOBİ’lerin E-Karnesi”nin ülke ekonomisine kazandırılacak katma değerleri ortaya koyması ve ilgili planlamaların yapılabilmesinde çok önemli bir kaynak olacağına inanıyorum.”

 

Yeni Teknolojilere Uyum Notumuz İstediğimiz Seviyede Değil

OECD verilerine göre, OECD ve diğer ülke örnekleri arasında yapılan kıyaslamalarda Türkiye’nin KOBİ ekosistemi, yeni teknolojilere adaptasyon, Bilişim Teknolojilerinde donanım, yazılım ve insan kaynağı yatırımı, kurumsal kaynak planlama adaptasyonu ve internet bağlantılı taşınılabilir teknolojiye sahip istihdam alanlarında sıralamaların en gerisinde kalıyor. 

 

KOBİ’lerin potansiyellerini gerçekleştirmelerinde dijitalleşmenin hayati değeri olduğuna vurgu yapan TEPAV İcra Direktörü Şenay Akyıldız; “Dijital dönüşüm kritik ancak adaptasyonda atılması gereken önemli adımlar var. Hala eski teknolojilerle, önceden aşina olduğumuz iş s&
uuml;reçleriyle ilerliyoruz. Ülke karşılaştırmalarına göre yapay zeka kullanımı, internet kullanımlı taşınabilir cihazlar, kurumsal kaynak planlama gibi alanlarda yol almamız gerekiyor. Öte yandan, KOBİ’ler farklı sektörlerde faaliyet gösteriyor ve iş modelleri de değişik yapılarda. Dolayısıyla, politika tasarımlarında da bu farklılıkların dikkate alınması, her grubun hassasiyet ve önceliklerinin değerlendirilmesi gerekli. Mastercard’la gerçekleştirdiğimiz KOBİ’lerin E-Karnesi çalışması, KOBİ’lerimizin sürdürülebilir bir şekilde katma değer yaratabilmesine yönelik gerekli dijital ihtiyaçların belirlenmesinde bir kılavuz rolü üstlenecektir” şeklinde konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ankutsan Rally Takımı 2021 Avrupa Rally Şampiyonası’na hızlı başladı!

Ankutsan Rally Takımı 2021 Avrupa Rally Şampiyonası’na hızlı başladı!

Bugüne kadar katıldığı Rally şampiyonalarında sayısız başarı elde eden Ankutsan Rally Takımı 2021 Avrupa Rally Şampiyonasına hızlı başladı.

 

Pilotluğunu sanayici ve iş insanı Ankutsan kurucu ortağı Mustafa Çakal’ın üstlendiği Ankutsan Rally Takımı,  European Rally Trophy Esok Rally Eskişehir yarışında GP Garage takımına yeni aracıyla katıldı. Yarışa hızlı bir giriş yapan ve adeta görsel şölen katan Çakal, Türkiye’ye ilk kez getirilen Hyundai i20 R5 otomobili ile ilk iki etapta en iyi 5. zamana imza attı. 3.etapta lastik patlatan ekip, etabı patlak lastikle geçmelerine rağmen 11. olmayı başarırken, 4. etapta kontrollü sürüş tercih ederek; günü genel klasman 8’incisi ve Sınıf 1 5’incisi olarak bitirdi.                                                                                                     

Rallinin ikinci gününde de oldukça iyi zamanlar yapan Mustafa Çakal – Özgür Akdağ ikilisi 8.etabı üçüncü sırada tamamlayarak dikkatleri üzerlerine çekti. Rally finişine Genel Klasman 8’incisi ve Sınıf 1 5’incisi olarak gelen Mustafa Çakal, ERT Şampiyonası için güzel puanlar elde etti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yaz Aylarında Aşırı Terleme ve Botoks Tedavisi

Terleme, günlük yaşamın içinde en çok şikâyet edilenler arasında ilk sıralarda bulunuyor. Esasen herhangi bir sağlıksız yönü bulunmayan terleme, aşırı uygulama gerçekleştiğinde (hiperhidrozis) yaşam kalitesinde ve sosyal hayatta çeşitli sorunlara yol açabiliyor. Aşırı terlemenin önlenmesinde kullanılan etkili seçeneklerden olan Botulinum toksin tedavisi (botoks) ile bu sorundan kurtulmak mümkün.

Medikal Estetik Hekimi Dr. Kemali Güneş  , terlemenin heyecan, efor, korku gibi durumlarında doğal bir reaksiyon olarak ortaya çıkabildiğini ancak bazı kişilerde çatı terleme mekanizmasının ortada hiçbir sebep yokken fazladan çalışabildiğinin altınız çizdi. 

Dr. Güneş, bu ihtiyaç normalden daha fazla terlemesine yol açtığını ve buna göre tedavilerden birinin de botoks enjeksiyon yaptığını belirtti.

Aşırı terleme sosyal problemlere yol açabiliyor

Hiperhidroz veya aşırı terleme, dünyanın dört bir yanında çeşitli olumsuz etkileyen bir problem. Tüm dünya nüfusun 7'sinin aşırı terlemeden mustarip olduğu tahmin ediliyor. Aşırı terleyen insanların en sık karşılaştığı sorunların başında  kıyafet seçimi ve ter kokusu problemleri yer alıyor. 

Öğrenmek için gri tona sahip giyim tercihleri ter daha fazla belli ettikleri için tercihleri yoğunlaştırdık. Ayrıca ter kokusu nedeni ile sosyal sorunlar da yaşanabilir. Aşırı el terlemesi olan insanlar diğer insanlar ile tokalaşmadan önce ellerini silerek kurulama ihtiyacı tıslayabilir. Bu ve benzeri sosyal sorunlar, stres etkisi ile kişideki aşırı terleme daha da arttırarak kısır bir döngü haline neden olur.

Botoksla etkili ve uzun uzun uzun süreli kalıcılık sağlanabiliyor

Terleme tedavisine inceleden önce terlemenin araştırılmalı. Terleme, kişi için ciddi sıkıntılar tedavi seçenekleri. Tedaviye terletmek, terletmek için spreyler terletmek tamamen kaldırma özelliğine sahip değil. Ancak geçmiş geçmiş olsa da geciktirebiliyor. Oysa botoksla çok etkili ve uzun süreli kalıcılık sağlamak mümkün.

Botoks nedir?

Yaklaşık 30 yıldır güvenli bir şekilde tercih edilen Botoks; 'Clostridium Botulinum'  adı verilen bakterinin salgıladığı bir toksin olarak tanımlanıyor. Sinir lifleri ter bezlerini aktive ettiği için Botoks'taki proteinle, ter bezleri ile sinir uçları arasındaki iletim de durdurularak ter bezlerinin çalışması azaltılabiliyor.

Botoks uygulaması nasıl yapılır?

Botoks uygulanacak yöntem biri. Yarım saat gibi kısa bir sürede uygulanabilen Botoks; özellikle koltuk altı, avuç içi ve ayak tabanı terlemesinde kullanılıyor. Koltuk altı uygulaması el ve ayak tabanı uygulamasına göre daha kolay ve çok az ağrılı. El ve tabanı ağrılı uygulamalar için kısa bilgi gerekiyor.

Botoks ile terleme tedavisi iyileşme süreci

Botoks tedavisinde en az rahatsızlık tutulmakta, enjekte Botoksun neden olduğu morarma çok azdır. Uygulama sonrası makyaj yapabilir ve iki – üç saat sonra normal aktivitelere dönülebilir. Tüm tıbbilerin bir dereceye kadar riskli olabilir. 

Terleme neden tedavisinde botoksu seçmelisiniz?

Aşırı terleme yani hiperhidroz, başka bir sağlık sorununa işaret etmez, ancak bu sadece terli koltuk altı, el ve yüzü olan insanlarla tanışmayı zor bulan bazı insanlar için bir endişe kaynağıdır. 

Çünkü terli ayaklar bazen rahatsızlık yaratır çünkü kötü bir kokuya neden olurlar, bu da ayaklarınızı defalarca yıkasanız safra kolay kalkmaz. Bu insanlar için en iyi tedavi terleme için botokstur çünkü birkaç gün içinde umut verici doğurur. El-ayak terleme başarısı, botoksu seçmenin bir başka nedeni de güvenliğidir.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ramazan’da Tatlı Krizlerini Krom İçeren Multivitaminlerle Aşabilirsiniz

Ramazan’da yeterli ve dengeli beslenmek daha da zorlaşıyor. Bu nedenle besin desteklerini kullanımı da bir ihtiyaç haline geliyor. Ecz. Ayşen Dincer, ani şeker yükselmelerinin ve tatlı krizlerinin önüne geçmek için krom içeren multivitaminlerden faydalanabileceğine dikkat çekiyor.

 

 

Ramazan ayında uzun süreli açlık, kısıtlı besin tüketimi vitamin ve mineral eksikliğine neden olabiliyor. Zengin iftar sofralarında yerini alan hamur işleri, kızartmalar, tatlılar, iftar sonrası tüketilen atıştırmalıklar yetersiz beslenmenin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum hem fazla kiloları hem de sağlık sorunlarını beraberinde getirebiliyor. Krom; esmer pirinç, tam buğday unu, kepekli makarna gibi tam tahıllı ürünler, bal, fındık, ceviz, peynir, et gibi besinlerde bulunuyor. Ancak günlük krom ihtiyacını bu besinlerden sağlamak pek de mümkün değil. Tüm bu nedenlerle Ramazan ayında besin desteği kullanmanın önemine dikkat çeken Ecz. Ayşen Dincer, özellikle krom içeren multivitaminlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtiyor. 

 

Kolestrolün azalmasına yardımcı oluyor

Ecz. Ayşen Dincer, kromun faydalarını şöyle özetliyor: “Krom insülin direncini düşürür, yağ ve karbonhidrat metabolizmasını hızlandırır. Ayrıca karbonhidrat ve yağlardan enerji açığa çıkmasını sağlar, glikoz intoleransı ve kolesterolün azalmasına yardımcı olur. Bunun yanı sıra tatlı krizlerini engeller. Uzun süre aç kalıp yemek yedikten sonra şekerin ani yükselmesinin de önüne geçer. Krom içeren multivitamin destekleri ile Ramazan’ı daha sağlıklı geçirebilirsiniz.” 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Covid sonrası ihmale gelmez 5 önlem

Bir yıl önce ülkemizde görülmesiyle birlikte topyekun seferberliğe yol açan, günlük yaşam alışkanlıklarımızı kökünden değiştiren yüzyılın salgın hastalığı Covid-19 enfeksiyonu bugün hala en büyük endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Maske, mesafe ve hijyenin yanı sıra Covid-19 aşısı yüzyılın salgın hastalığından korunmada bir umut olsa da, tüm bu önlemlere rağmen hastalık kapıyı çalabiliyor! Üstelik Covid-19 geçirip iyileşmek de sorunu bitirmiyor; hastalığın yol açtığı tahribat iyileştikten sonra da fiziksel ve psikolojik olarak etkisini yoğun şekilde farklı biçimlerde gösterebiliyor. Acıbadem Maslak Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Murat Köse “Son bir yıldır yaşananlar Covid-19 enfeksiyonunu geçirmekle sorunun bitmediğini, iyileştikten günler, haftalar hatta aylar sonra da çok çeşitli sıkıntılar yaşanabildiğini ortaya koyuyor” derken, o hastalıkları şöyle sıralıyor; 

 

Covid-19 bu hastalıklara yol açabiliyor!

  • Santral sinir sistemini etkileyerek: Baş dönmesi, baş ağrısı, sersemlik hissi, kas ağrısı, tat ve koku kaybı ve felç gibi semptomlar.
  • Gastrointestinal sistemi etkileyerek: Bulantı, kusma, karın ağrısı, iştahsızlık, ishal, mide kanaması, karaciğer hasarına bağlı akut hepatit.
  • Hematolojik ve kalp tutulumu yaparak: Kanın beyaz hücrelerinde düşüklük, ritim bozukluğu, kalp kasında iltihap, bacak damarlarında pıhtılaşma, akciğer damarlarında pıhtı, kalp krizi gibi çeşitli klinik tablolar.
  • Üriner sistemi etkileyerek: İdrarda kan ve protein kaçağı, böbrekte hasar ve elektrolit bozukluğu.
  • Endokrin sistemde özellikle pankreası etkileyerek: Kan şekeri yüksekliği ve şeker komasına kadar gidebilecek insülin salgılanmasını baskılayabilir.
  • Göz ve deri tutulumuyla beraber konjoktivit ve döküntülere neden olur.

6 ay sonra en sık görülen şikayetler!

Covid-19 sonrası sürecin, hastalık öncesi risk faktörlerine ve hastalığın ciddiyetine bağlı olarak değiştiğini vurgulayan Doç. Dr. Murat Köse “Covid-19 hastalarının üçte birinden fazlası birden fazla kalıcı semptom yaşar. Hastaların kontrollerinin 6. Ayında bile her 5 hastanın biri hala inatçı ve karakteristik semptomlardan muzdaripti” derken, bu inatçı belirtileri psikolojik ve nörolojik olarak ikiye ayırarak şöyle anlatıyor: 

  • Fiziksel şikayetler: Halsizlik, nefes darlığı, göğüste huzursuzluk ve öksürüktür. 6 aydan daha uzun süre hastalar bu şikayetler ile hekime başvurabilirler ve genelde yapılan testler sonucunda altta bir neden bulunamaz. Daha az gördüğümüz fiziksel semptomlar; eklem ağrısı, baş ağrısı, gözyaşı kuruluğu, iştahsızlık, baş dönmesi, kafada sersemlik hissi, kas ağrısı, uyku bozukluğu, saç dökülmesi, terleme ve ishaldir. Özellikle bu şikayetler hastanın yaşam kalitesini bozduğundan semptomlara yönelik ilaç verilerek tedavisinin düzenlenmesi önemli.
  • Psikolojik ve Nörolojik şikayetler ise; post-travmatik stres bozukluğu, anksiyete, depresyon, konsantrasyon bozukluğu ve hafıza güçlüğü hastaların Covid-19 sonrası yaşadığı yaşam konforunu, iş hayatını, aile hayatını ciddi etkileyen antidepresan kullanımının hatırı sayılır seviyede olduğu bir durum oluşturur.

Covid sonrası bu 5 önleme dikkat!

Fazla kilolardan kurtulun: Sağlıklı bir vücut için ideal kiloda olmak şüphesiz çok önemli. Ancak özellikle Covid-19 enfeksiyonu geçirenler için çok daha kritik rol oynuyor. Fazla kilo; yüksek tansiyondan diyabete, damarlarda yağ birikiminden inmeye dek birçok hastalığa yol açabilirken, Covid-19 enfeksiyonunun vücutta yarattığı tahribat da eklendiğinde risk artıyor. 

Düzenli egzersiz yapın: Hareketsizlik sağlığımızın en büyük düşmanlarından biri ve Covid-19 enfeksiyonu nedeniyle yıpranan vücudumuzun özellikle haftada üç gün tempolu en az 45 dakika yürüyüş ile yeniden toparlaması mümkün. Aksine hareketsiz yaşama devam edildiğinde tahribat artıyor.  

Sağlıklı diyete özen gösterin: Covid sonrasında da güçlü bağışıklık; hem hastalığın tekrarlanma ihtimalini engelliyor hem de enfeksiyonun vücutta yol açtığı yıkımın onarılması için çok büyük önem taşıyor. Bu nedenle özellikle ağır ve yağlı yiyeceklerden, kızartmalardan, şarküteri ürünlerinden, aşırı tuzdan uzak durmalı ve mevsim sebzelerine soframızda mutlaka yer vermeli, haftada iki gün balık tüketmeyi ihmal etmemeliyiz.

İlaçlarınızı aksatmayın: Özellikle diyabet, tansiyon, astım, KOAH gibi kronik hastalığınız varsa ilaçlarınızı mutlaka zamanında ve yeterli dozunda almaya özen gösterin. 

Rutin kontrolleri ihmal etmeyin: Covid-19 geçirenlerin mutlaka hekimlerinin önerdiği belirli aralıklarla düzenli rutin muayeneye gitmeleri, pandemi sürecinde hastaneye gitme korkusu nedeniyle şikayetlerini ertelememeleri çok önemli. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Astım İle İlgili Bu 10 Yanlış Yaşam Kalitesini Düşürüyor

 ASTIM İLE İLGİLİ BU 10 YANLIŞ YAŞAM KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR

Kronik bir hastalık olan astım, her yaştan bireyi etkileyebiliyor. Genetik ve çevresel faktörlerin ortaya çıkmasında etkili olduğu astım hastalığının uygun tedavilerle mutlaka kontrol altında tutulması gerekiyor. Hayat kalitesinin ciddi oranda düşmesine neden olan astımın ciddiye alınmaması ise hastalığın tedavisini olumsuz yönde etkiliyor.  Her yıl Mayıs ayının ilk haftası kutlanan “Dünya Astım Günü”nün bu yılki konseptinin “Astımda Doğru Bilinen Yanlışlar” olduğunu belirten Memorial Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Erişkin Alerji Bölümü’nden Prof. Dr. Adile Berna Dursun, bu hastalıkla ilgili toplumda var olan yanlış inanışlar hakkında bilgi verdi.  

Sadece kuru öksürük de astım belirtisi olabilir

Bronşların yani hava yollarının mikrobik olmayan iltihabi durumu olan astım hastalığında şikayetler bazen çok şiddetli, bazen de çok az olabilir. Astım hastalığının seyrinde dalgalanmalar olması önemli bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Genellikle öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum, göğüste baskı hissi gibi belirtiler gösteren astım hastalığında, zaman zaman sadece kuru öksürük de görülebilmektedir. Yani belirtilerin hepsinin bir arada olması gerekmemektedir. Bu belirtilerin tekrarlayıcı nitelikte olması, tetikleyicilerle karşılaşıldığında meydana gelmesi, gece özellikle sabaha karşı uyandırması ve kendiliğinden veya ilaç alındığında düzelmesi astım hastalığını akla getirmektedir. 

Yanlış bilgiler hastalığın tedavisini engelliyor 

Toplumda yaygın olarak görülen hastalıklardan biri olan astım ile ilgili doğru bilinen yanlışlar, bir yandan uygulanması gereken tedavinin aksamasına neden olurken, diğer yandan da hastaların iş, okul ve sosyal yaşantılarını olumsuz olarak etkilemektedir. Halk arasında astım hastalığı ile ilgili doğru bilinen yanlışlar şu şekildedir: 

1.YANLIŞ: “Astım sadece çocukluk çağında görülür: Doğru bilinen yanlışlardan bir tanesi astımın sanki sadece çocukluk çağında görüldüğü ve bir daha ortaya çıkmayacağıdır. Astım çocukluk, süt çocukluğu, okul çağı, ortaokul, lise, üniversite, genç erişkin, orta yaş, ileri yaş hatta geriatrik yaşta bile ortaya çıkabilen ve tekrarlayabilen kronik bir hastalıktır. 

 2.YANLIŞ: “Her astım, alerjik astımdır”: Alerji ve astım birbiriyle en çok karıştırılan rahatsızlıklardır. Alerji dışarıda vücudumuza ait olmayan bir takım maddelere karış oluşturduğumuz bağışıklık yanıtıdır. Astım hastalarının sadece bir kısmı alerjiktir. Alerjik olmayan astım da bulunmaktadır. Çocukluk çağı astımlılarının 4/3’ü alerjik astım olmaktadır. Yaş ilerledikçe alerjik astım oranı yarı yarıya düşmektedir. Öte yandan, birey obezse ve sigara içiyorsa bu kadar net ayrım yapılamayabilir.

3.YANLIŞ: “Astım hastalığı bulaşıcıdır”: Astım bulaşıcı bir hastalık değildir, mikrobik olmayan iltihabi bir durumdur. Astım sadece bireyin kendisine etki etmektedir.

4.YANLIŞ “Astım hastalığına çevresel faktörler neden olur”: Astım, genetik özelliği de olan bir hastalıktır. Ailede astım varlığı çocuklarda astım olma ihtimalini artırır. Yani ebeveynlerden birinde varsa, çocuklarda da yüzde 30-35 astım görülebilir. Her iki ebeveynde birden astım varsa, çocuklarında bu oran yüzde 70’e çıkar. Astım hastalarında genetik olan yatkınlık, çevresel faktörlerin etkisiyle gelişir. 

5.YANLIŞ: “Astım hastaları spor yapamaz”: Astım hastaları spor yapabilir. Hatta astım hastalarının spor yapması için teşvik edilmesi gerekir. Çünkü spor bütün bedensel iyilik ve kaslar için gereklidir. Sadece soğuk hava, derin dalma ve paraşüt gibi yüksekten atlama sporları önerilmez. Astım hastası olup çok üst düzey spor başarılarına imza atmış isimler de bu örnekler arasında yer almaktadır. 

6. YANLIŞ: “Astım hastaları gebelik döneminde ilaçlarını kesmelidir”: Astım hastaları gebelik döneminde hemen ilaçlarını kesme eğilimine girmektedir. Bu istenilen bir durum değildir. Aksine gebelik döneminde astım ilaçlarının asla bırakılmaması gerekir. İlacın bırakılması astımın kötüleşmesine, nefes alma sorununa, dolayısıyla bebeğe oksijen gitmemesine ve bebekte gelişim geriliği gibi bir takım anomalilere, erken doğuma, düşük doğum ağırlığına ve akciğerlerinin gelişmemesi gibi durumlara yol açabilir. Gebelik döneminde güvenle kullanılabilen astım ilaçları bulunmaktadır. Anne adaylarının bu dönemde mutlaka astım hastalığını takip eden hekimleri ile irtibatta kalmaları gerekmektedir. 

7. YANLIŞ: “Astım hastaları normal doğum yapamaz”: Astım hastası olan anne adaylarının mutlaka sezaryen ile doğum yapmaları gerekmemektedir. Astım hastası olan gebeler normal doğum yapabilir. Doğumun şeklinin nasıl olacağına, takibi yapan hekim ile birlikte karar verilir. 

8. YANLIŞ: “Koronavirüs döneminde astım ilaçları kesilmelidir”: Gebelik döneminde ilaçlar nasıl kesilmiyorsa, Covid-19 döneminde de astım ilaçlarının kesinlikle kesilmemesi gerekiyor. Astım hastaları tedavilerini mutlaka düzenli olarak almalıdır.  Astım hastalığının koronavirüse yakalanma açısından risk faktörü olmadığı, pandeminin bir yıllık veri birikimlerine göre bilinmekle beraber; astımı kontrol altında olmayan, ilaçlarını düzenli almayan astım hastalarının Covid-19 enfeksiyonunu daha ağır geçirme ve ölme riskinin daha yüksek olduğu unutulmamalıdır.

9. YANLIŞ: “Kortizon içeren astım ilaçları yan etki gösterir”: Halk arasında kortizona karşı bir korku bulunmaktadır. Astım tedavisine nefes açıcı denilen sprey yani inhaler cihazlarla başlanır. Bu cihazlarla ilaçlar çok küçük dozlarda verilebildiği için özellikle de kortizon içeren ilaçlar bu yolla kullanılır. Usulüne uygun ve düzenli kullanımda inhalasyon yoluyla kortizonun kilo aldırma, katarakt yapma, iştahı artırma gibi etkileri görülmez. Sadece usulüne uygun kullanılmayan inhaler ilaçlar ses kısıklığı ve ağız içinde pamukçuk oluşumuna neden olabilir.

10. YANLIŞ: “ Astım ilaçları bağımlılık yapar”: Kronik bir hastalık olduğu için astım hastalarının sürekli tedavi alması gerekir.  Tansiyon hastaları nasıl aldıkları ilaca bağımlı olmuyorsa, astım hastalarının kullandığı ilaçlar da bağımlılık yapmaz.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı