Aylık arşivler: Haziran 2021

Uçan dedektif’le beraber uçuşa geçiyoruz

Türkiye semalarında bir keşif turuna hazır mısınız? Dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Ali Kabaş, GAİN’de başlayan Uçan Dedektif isimli yeni programla izleyiciyi Türkiye’nin doğal hazinelerine götürüyor. Sırtına paramotoronu takıp paraşütünü açarak bu alanlara tepeden bakıyor ve ekolojik hasar tespiti yapıyor. Her bölümde farklı bir alana “uçacak” olan dedektifin ilk rotası müsilaj felaketiyle boğuşan Marmara Denizi. Kabaş’ın bir diğer görevi ise tarihe kalacak kareler yakalamak.

 

GAİN’in yepyeni programı “Uçan Dedektif” başladı. Dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Ali Kabaş, programda izleyiciyi Türkiye’nin doğal hazinelerindeki ekolojik hasarları tespit etmeye çağırıyor. Ülke semalarındaki yolculuğunu paramotoru ve paraşütüyle uçarak gerçekleştiren “dedektif”, gökyüzünden aşağıya bakarak,  geçmişten bugüne değişenleri, yok olanları, eklenenleri, aynı kalanları, bozulanları ve düzelenleri çevreye duyarlı bir bakış açısıyla değerlendiriyor. 

 

Uçan Dedektif ilk bölümünde Marmara Denizi’nin üzerinde gezinerek, son günlerin en önemli gündem maddelerinden müsilaj felaketini gözler önüne seriyor. Bundan sonraki bölümlerde ise Patara’dan Kaş ve Kekova’ya, Ölüdeniz ve Kelebekler Vadisi’nden Bodrum ve Çeşme’ye uzanan rotada “uçmayı” sürdürecek. 

 

Dedektifin programdaki görevi çevreye duyarlı bir bakış açısıyla geçmişten bugüne uzanan tespit ve değerlendirmeler yapmak. Bu görevin bonusu ise tarihe kalacak bir fotoğraf yakalamak. İzleyici Kabaş ile birlikte bir yandan muazzam doğal alanlara havadar bir yolculuğa çıkarken, diğer yandan Türkiye’yi sanatçının objektifinden keşfetme şansı yakalayacak.

 

Uçan Dedektif her cumartesi yeni bölümleriyle GAİN’de!

 

GAİN’de yenilik zamanı! Yepyeni özgün içerikler GAİN Premium’da. Kredi/banka kartı ile aylık 21.90 TL, uygulama içi ödeme ile aylık 23.99 TL’ye Premium üyeliğe geçilebilecek. GAİN’in içeriklerinin bir kısmı her zamanki gibi ücretsiz olmaya devam edecek.   

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Novo Nordisk Türkiye, üst üste 9’uncu kez ETİKA Türkiye Etik Ödülü’ne layık görüldü

Novo Nordisk Türkiye, Etik Değerler Merkezi (EDMER) tarafından her yıl geleneksel olarak yapılan “ETİKA Türkiye Etik Ödülleri” çalışmasında üst üste 9’uncu kez “ETİKA Türkiye Etik Ödülü”ne layık görüldü. Novo Nordisk Başkan Yardımcısı ve Türkiye Genel Müdürü Dr. Burak Cem, ETİKA Türkiye Etik Ödülü’nü 9 kez üst üste almanın gururunu yaşadıklarını söyledi

 

Novo Nordisk Türkiye, Etik Değerler Merkezi Derneği (EDMER) tarafından her yıl geleneksel olarak yapılan “ETİKA Türkiye Etik Ödülleri” çalışmasında bu yıl da “ETİKA 2020 Türkiye Etik Ödüllerini” almaya hak kazanan şirketler arasında yer aldı. Novo Nordisk Türkiye bu ödülle birlikte üst üste 9’uncu kez “ETİKA Türkiye Etik Ödülü”ne layık görülmüş oldu. Etik Değerler Merkezi Derneği (EDMER) tarafından her yıl geleneksel olarak etik ve iş ahlakı farkındalığı yaratmak, etik bilincini yaygınlaştırmak ve gençlere örnek olacak şirket ve yöneticileri ödüllendirmek amacıyla veriliyor. 

ETİKA 2020 Türkiye Etik Ödülü ile 9’uncu kez aynı ödüle layık görülen Novo Nordisk Türkiye, etik değerlere verdiği önemin sürekliliğini bir kez daha kanıtladı. ETİKA Ödülü’nü 9 kez üst üste almanın gururunu yaşadıklarını belirten Novo Nordisk Başkan Yardımcısı ve Türkiye Genel Müdürü Dr. Burak Cem, şu değerlendirmeyi yaptı:

“İş etiği; Şirket’imizin Novo Nordisk Tarzı olarak adlandırdığımız değerlerinden bir tanesi ve ‘hastaların hayatlarını iyileştirirken güvenilir bir paydaş olmak, sorunlara çözüm bulmak’ şeklinde tanımladığımız amacımıza doğrudan hizmet ediyor. Novo Nordisk Türkiye olarak bu yaklaşımımızla oluşturduğumuz güveni her gün pekiştirmeye ve bu konuda örnek olmaya gayret ediyoruz. Novo Nordisk, yaklaşık 100 yıldır kendini toplumsal sağlığa adamış ve dünyanın en büyük vakfı tarafından yönetilen bir sağlık şirketi. Yaklaşık 100 yıldır, toplumsal sorumluluğumuzun bilincinde tedarik zincirinin kesintisiz devamlılığını ve hasta güvenliğini sağlayabilmek için çalışıyoruz. Bunu yaparken, kurumsal yapımızdan, etik yaklaşım ve kalite anlayışımızdan ödün vermeden, bilim üretmek adına çalışıyoruz. Etik değerleri bütün iş süreçlerimize dahil ettik. ETİKA 2020 Türkiye Etik Ödülü’ne 9 yıldır üst üste layık görülmek bunun önemli bir kanıtı” dedi.

Novo Nordisk Türkiye Hukuk ve Mevzuata Uyum Direktörü Sinem Lütfiye Aydın ise “Novo Nordisk’te bütün iş süreçlerimizde etik değerler en önemli noktamız. İş kararlarımızı alırken kullandığımız kılavuzumuz Novo Nordisk Tarzı’ndaki prensiplerden en önemlisi de kalite ve iş etiğinden ödün vermemek. Bunun bir yansıması olarak 9’uncu kez bu ödüle layık görülmenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

SHURA: Enerji Dönüşümünün Sosyoekonomik Getirisi Maliyetinin Üç Katı

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi, Türkiye’nin elektrik sisteminde dönüşümün sosyoekonomik etkilerini ortaya koyan ilk çalışması Türkiye’de Elektrik Sistemi Dönüşümünün Sosyoekonomik Etkileri’ raporunu yayımladı. Sonuçları 30 Haziran Çarşamba günü düzenlenen çevrimiçi tanıtım etkinliğinde duyurulan rapora göre, dönüşüm için yılda 12,3 milyar dolar yatırım yapılması gerekli. Buna karşılık istihdamdan dış ticaret açığına kadar çeşitli alanlarda bunun üç katı getiri yaratılacak. 

 

Etkinliğe SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, IRENA Kıdemli Enerji Dönüşümü Uzmanı Xavier Casals, UNDP Türkiye İklim Değişikliği ve Çevre Portföy Yöneticisi Nuri Özbağdatlı, TEPAV Program Direktörü Güven Sak ve İPM İklim Değişikliği Koordinatörü Ümit Şahin katıldı.

 

Toplantının açılış konuşmasını yapan SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, enerji dönüşümünün sağlık, çevre ve ücret gelirleri açısından olumlu sonuçlar ortaya koyduğunu açıkladı. Hakman şunları söyledi:”Türkiye’nin dönüşümün faydalarından ve uluslararası finansmandan yararlanabilmek için enerji dönüşüm yolculuğuna devam etmesi elzem. 2030-2050 arasında iklim hedefleriyle aynı doğrultuda, geniş perspektifli ve uzun vadeli bir plan gerekiyor. Böylesi bir planla iklim değişikliği ile küresel mücadeleye katkıda bulunulurken, aynı zamanda ekonomik kalkınma sağlanabilir.”

 

Toplantıda konuşan IRENA Kıdemli Enerji Dönüşümü Uzmanı Xavier Casals, iklim değişikliğini önlemek üzere enerji sistemlerini dönüştürürken biyolojik çeşitliliği ve toplumu korumak, sosyal sorumluluk, eşitlik ve adalet için küresel işbirliği gerektiğini söyledi. Casals, bunun için elektrik, enerji, ekonomi, toplum ve  gezegeni kapsayan bütünlüklü bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunun altını çizerken IRENA’nın küresel sosyoekonomik ayakizi analizi tüm bu yaklaşımları birleştirerek bilgi altyapısına ve dönüşüm sürecine katkıda bulunmayı amaçladığını söyledi.   

 

Söz alan TEPAV Program Direktörü Güven Sak ise “Yeşil Mutabakat, COVID-19 sonrası iktisadi toparlanma programlarının odak noktasına dönüştü. Paris İklim Anlaşması hedeflerine doğru ilerlerken, yeşil-dijital dönüşümün önemli bileşenlerinden biri de çok doğal olarak elektrik sistemi olacak. Hidrokarbonlara dayalı elektrik üretim altyapısında ne tür değişikliklere ihtiyaç olduğu tartışılırken, olumlu etkilerin yanında olumsuzları da dikkate almak ve adil bir geçiş sürecini tasarlamak son derece önemli. Aksi takdirde, konuşmaktan yapmaya geçemeyiz ve çağın içinde olmak için önümüze kadar gelen bu fırsatı da kaçırabiliriz” diye konuştu.

 

Raporda, Türkiye’de 2030 yılına kadar elektrik üretimide yenilenebilir enerjinin payının yüzde 50’ye çıkarılmasının teknik ve ekonomik açıdan mümkün olduğu belirtildi.

 

DIŞ TİCARET DENGESİNE 10 MİLYAR DOLAR POZİTİF ETKİ

Mevcut politikaların devamının Baz senaryo, SHURA’nın geliştirdiği hızlandırılmış dönüşümün ise Dönüşüm senaryosu olarak adlandırıldığı rapora göre, Dönüşüm senaryosu uygulandığında 2030 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’da (GSYİH) net pozitif etki görülecek. GSYİH reel olarak toplam yüzde 12,8 artacak. Bu seviye Baz senaryoya oranla yüzde 1’lik bir artışa karşılık geliyor.

 

Dönüşüm senaryosunda enerji verimliliğinin artmasıyla 2030 yılında elektrik tüketimi Baz senaryoya kıyasla yüzde 10 azalırken, elektrik üretiminin yüzde 55’i, yüzde 30’u rüzgar ve güneş olmak üzere, yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanıyor.   

 

Dönüşüm senaryosu uygulandığı takdirde, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği Türkiye’nin dış ticaret dengesi üzerinde ciddi etki gösterecek, artan sanayi ihracatı ve azalan ithalatla birlikte dış ticaret dengesi üzerinde yıllık 10 milyar dolar pozitif etki sağlayacak.  

 

İTHAL YAKITTA YILDA 1 MİLYAR DOLAR TASARRUF

Raporda, dış ticaret dengesi konusuda şu ifadelere yer verildi:

”Dönüşüm senaryosu, yalnızca net enerji ithalatını azaltmakla kalmayıp, verimlilik artışları sayesinde, ihracata yönelik sektörlerin rekabet gücünü de artıracak. Baz senaryoda da dış ticaret açığı konusunda iyileşmeler görülse de, Dönüşüm senaryosunun dört kat daha fazla etki göstermesi bekleniyor.” 

 

Enerji verimliliğinde ilerlemeler ve yenilenebilir enerjinin artan kullanımıyla, enerji ithalatı maliyetinin azalacağı vurgulanan çalışmada, ayrıca 2030’a gelindiğinde yalnız ithal yakıt maliyetinde yıllık 1 milyar dolar tasarruf edilebileceğinin altı çiziliyor.

 

43 BİN YENİ İŞ FIRSATI

Rapora göre, Dönüşüm senaryosu ile elektrik üretiminde fosil yakıt kullanımının yol açtığı sağlık ve çevre maliyetleri yıllık 2,5 milyar dolardan 1,1 milyar dolara inecek. Dönüşümle birlikte CO2 emisyonlarının azalması da 1,3 milyar dolar değer yaratacak. 2030 yılında baz senaryoda 5,1 milyar dolara ulaşacağı öngörülen CO2 emisyonları maliyetinin dönüşüm senaryosunda 3,8 milyarda kalacağı öngörülüyor.    

 

Dönüşümün istihdama etkisine gelince: Yenilenebilir enerji yatırımlarının 2030 yılına kadar hem Baz, hem Dönüşüm senayolarında 500 binden fazla yeni iş olanağı yaratması bekleniyor.  Dönüşümle birlikte madencilik ve fosil yakıta dayalı enerji üretimindeki istihdama negatif etki söz konusu olsa da toplam istihdam üzerinde net pozitif etkisi olacak ve Baz senaryoya kıyasla ek 43 bin yeni iş olanağı yaratması bekleniyor. Tüm sektörlerde 2018 yılına kıyasla hem baz senaryoda hem dönüşüm senaryosunda istihdam artışı olacak. Ancak, tarım, gıda işleme ve tekstil gibi geleneksel ve emek yoğun sektörlerdeki artışın dönüşüm senaryosunda baz senaryodakinden daha düşük  olması bekleniyor. Dönüşümle birlikte en büyük artışın ise verimlilik artışlarının en fazla kendini gösterdiği otomotiv, makine, beyaz eşya, kurulum ve onarım ile kimya sektörlerinde olması bekleniyor.  

 

Raporda elektrik üretiminde fosil yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara geçişe yönelik 2030 vizyonunu hayata geçirmek için şunlar öneriliyor:

 

  • Karbon fiyatlama mekanizması ve ticaret sistemi hayata geçirilmeli
  • Piyasaya dayalı mekanizmalarla birlikte gereken durumlarda yenilenebilir enerji için teşviklerin sürdürülmesi
  • Fosil yakıtlı elektrik santrallerine yönelik teşvikler gözden geçirilmeli ve verimli olmayanlar sonlandırılmalı
  • Enerji verimliliğini sağlamak için uzun vadeli planlama ve piyasaya dayalı politikalar uygulanmalı

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sektörün içinde, iş garantili ve olanaklarıyla fark yaratan bir meslek lisesi

GEBKİM Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, (MTAL) 8 kimya ve 4 endüstriyel otomasyon laboratuvarı, bünyesinde barındırdığı üretim tesisi ve tesise bağlı kalite kontrol birimi, atölyesi, konferans salonu, 10 binden fazla kitabı barındıran kütüphanesi ile bir meslek lisesinden çok daha fazlasını içeriyor. Geçtiğimiz yıl bağlı bulunduğu Kocaeli bölgesinde en yüksek yüzdelik dilimle öğrenci alan ikinci okul olan GEBKİM MTAL bu yıl LGS tercihlerinde birinci olmayı hedefliyor. Mezun öğrencilerine Kocaeli-Gebze Kimya İhtisas OSB’de (GEBKİM) iş imkânı sağlayan GEBKİM MTAL, alışageldik standartların çok dışında olanaklarıyla iyi bir eğitim vadediyor. 

 

Türkiye’nin ilk kimya ihtisas organize sanayi bölgesi GEBKİM’e bağlı şirketlerin topluma hizmet etme amacıyla kurduğu GEBKİM Eğitim, Araştırma ve Sağlık Vakfı’nın 2018 yılında faaliyete geçirdiği GEBKİM Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, (MTAL) 8 kimya ve 4 endüstriyel otomasyon laboratuvarı, üretim tesisi ve bu tesise bağlı kalite kontrol birimi, atölyesi, konferans salonu, 10 binden fazla kitaba ev sahipliği yapan kütüphanesi, yemekhanesi, dans ve resim atölyesi, İngilizce eğitim için özel olarak tasarlanmış ‘İngilizce sokağı’ ve il dışından gelen öğrenciler için ücretsiz servis imkânıyla alışılagelmiş meslek lisesinin çok dışında olanaklar barındıran bir okul olarak öne çıkıyor. 

“GEÇTİĞİMİZ YIL EN ÇOK TERCİH EDİLEN İKİNCİ OKUL OLDU”

2018 yılında ilk öğrencilerini alan GEBKİM MTAL, ikinci yılında Anadolu Meslek Programı türünden öğrenci alan Meslek Liseleri arasında bağlı bulunduğu Kocaeli bölgesinde en çok tercih edilen ikinci okul olmuştu. Bu yıl en çok tercih edilen birinci okul olmayı hedeflediklerini belirten GEBKİM Eğitim, Araştırma ve Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Vefa İbrahim Aracı, “Okulumuzu ‘kimyamızda eğitim var’ şiarıyla kurduk. GEBKİM MTAL, mezunlarına sunduğu geniş staj ve iş imkânı, bünyesinde barındırdığı olanaklarıyla üniversite düzeyinde bir eğitimi vadediyor. GEBKİM MTAL’i topluma kazandırma amacımız olan nitelikli insan yetiştirme görevini yerine getirmek için çabalarımız sürüyor. Okulumuza kazandırdığımız olanakların üzerine ‘daha ileri nasıl gidebiliriz’ anlayışıyla her yıl fazlasını ekliyoruz” ifadelerini kullandı. 

“LABORATUVARLARIMIZLA MESLEĞE HAZIRLIYORUZ” 

GEBKİM Eğitim, Araştırma ve Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Vefa İbrahim Aracı lisenin olanaklarını sıralayarak, “Bünyemizde bulunan, Kimya Laboratuvarı Dalı, Proses Dalı, Petrokimya Dalı, Nicel Analiz ve Anorganik Kimya, Temel Kimya Laboratuvarı, Organik Kimya Laboratuvarı, Polimer Kimya Laboratuvarı, Endüstriyel Nicel Analiz Laboratuvarı, Proses Kontrol Laboratuvarı, Petrokimya Prosesleri Laboratuvarı, İlaç Üretim Prosesi Laboratuvarı ile öğrencilerimiz üretimde yer alan tüm prosesleri ilk elden deneyimle fırsatını yakalıyor. Endüstriyel otomasyon laboratuvarları olan, Ardaşık Kontrol Laboratuvarı, Hidrolik Pnömatik Laboratuvarı, Temel Mekanik Atölyesi, Mikro Denetleyiciler Laboratuvarı, Temel Elektrik Atölyesi ile de modern üretimde kullanılan tüm teknikleri deneyimleme şansını elde ediyorlar” şeklinde konuştu. 

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ZİYARET ETMİŞTİ

Geçtiğimiz Ekim ayında GEBKİM MTAL’i ziyaret eden Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, GEBKİM MTAL’i okul-sanayi iş birliğinin en başarılı örneklerinden biri olarak nitelemişti. Okulun imkânlarını yerinde tespit eden Bakan Selçuk, koronavirüs salgını nedeniyle faaliyete geçirilen EBA merkezini incelemiş ve öğrencilerle buluşmuştu. 

GEBKİM ANAOKULU NİTELİKLİ EĞİTİMİ TAMAMLAYACAK 

Rusya’nın en büyük petro-kimya üreticilerinden TATNEFT yatırımı için GEBKİM’i ziyaret eden RF Tataristan Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, OSB’de incelemelerde bulunmuştu. Tataristan Cumhurbaşkanı ile buluşma öncesi Bakan Varank’ın katılımıyla düzenlenen törenle hizmete açılan GEBKİM Anaokulu, üreten ailelerin çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek için açıldı. Tam gün 120, yarım gün 240 öğrenci kapasitesiyle yalnızca çalışan ailelere değil, bölgedeki ailelere de hizmet vermeyi amaçlayan GEBKİM Anaokulu altı sınıf ve dört atölyeden oluşuyor. İngilizce, Matematik, Kimya ve Sanat eğitimini en küçük yaşta verecek olan GEBKİM Anaokulu, GEBKİM MTAL ile nitelikli eğitimi tamamlamayı hedefliyor. 

“GEBKİM TEKNOLOJİ MERKEZİNİ ENTEGRE EDECEĞİZ”

GEBKİM OSB içerisinde yakın zamanda faaliyete alınması beklenilen GEBKİM Teknoloji Merkezi’nin, GEBKİM MTAL ile entegre çalışacağını da vurgulayan İbrahim Aracı, “GEBKİM Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile birlikte çalışacak olan Teknoloji Gelişim Merkezi’nde, Türkiye’de ve dünyada yaptıkları kimya çalışmalarıyla önemli başarılar sağlamış akademi ve sanayi dünyasından isimlerden oluşan danışma kurulları olacak. Doktora ve yüksek lisans yapan kimya prosesi, temel kimya bilimleri, nano-teknoloji, biyokimya ve analitik kimya, döngüsel ekonomi ve dijital teknoloji gibi alanlardan uzmanlar görev alacak” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Anadolu Sigorta Yeni Hibrit Çalışma Modelini Tanıttı

Pandemi nedeniyle değişen iş yapış modelini kurum kültürü haline getiren Anadolu Sigorta, “İş Yerinde Mutluluk Hareketi” mottosuyla başlattığı kültürel dönüşüm kapsamında “Hibrit Çalışma Modeli”ni uygulamaya alıyor. Anadolu Sigorta, 1 Eylül 2021 itibarıyla yüzde 25 kapasiteyle ofisten çalışmayı destekleyen “Hibrit Çalışma Modeli” ile yeni bir dönemi başlatıyor.

 

Sigorta sektöründeki öncü ve yenilikçi çalışmalarıyla Türkiye’nin en güçlü markalarından biri olan Anadolu Sigorta, “İş Yerinde Mutluluk Hareketi” mottosuyla hayata geçirmeye hazırlandığı hibrit çalışma modeliyle yeni bir kültürel dönüşüm başlatıyor. Pandemi sebebiyle değişen iş yapış modellerini kurum kültürü haline getirmeyi planlayan Anadolu Sigorta, 1 Eylül 2021 tarihi itibarıyla yüzde 25 kapasiteyle ofisten çalışmayı destekleyen “Hibrit Çalışma Modeli”ni uygulamaya alıyor. Anadolu Sigorta bu sayede, evden çalışmanın verimliliğini kaybetmeden, ofiste çalışmanın sinerjisini tekrar yaşatmayı hedefleyen yeni bir dönemin başlamasına da öncülük ediyor.

Yeni çalışma sistemlerine ilişkin bilgi veren Anadolu Sigorta 1.Genel Müdür Yardımcısı Filiz Tiryakioğlu; “Pandeminin değiştirdiği kural ve alışkanlıklar önümüzdeki dönemde de devam edecek ve kalıcı bir hale gelecek gibi görünüyor. Bu öngörüden hareketle bir buçuk yıldır deneyimlediğimiz uzaktan çalışmanın verimliliği ile ofislerde çalışmanın sinerjisini birleştireceğimiz yeni bir yapı tasarladık. Ofislerimizi her gün gelmek zorunda olduğumuz bir ortamdan ziyade, birlikte çalışmayı destekleyen bir alan haline getiriyoruz. Müdürlüklerimiz, yöneticilerinin onayı ve takibiyle, minimum yüzde 25 kapasiteyle çalışmaya başlayacak. Bilgi teknolojileri çalışanlarımız, Satış Kanal Sorumluları ve Risk Mühendislerimiz ise bağlı oldukları yöneticilerimizin inisiyatifiyle, asgari bir oran olmadan, ofis kullanım kapasitelerine uyumlu şekilde çalışacaklar. 1 Eylül’e kadar ise aşı ve normale geçiş takvimine bağlı olarak pandemi koşulları çerçevesinde; uygulamakta olduğumuz uzaktan çalışma düzeni aynı şekilde devam edecek. Hayata geçirdiğimiz ‘İş Yerinde Mutluluk Hareketi’ ile yeni çalışma modelimizin en verimli şekilde yürütülmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz” açıklamasını yaptı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Müşteri İlişkileri Yöneticilerinin dijital gücüyle Akbank Private Banking Orta ve Doğu Avrupa’nın En İyisi

Akbank Private Banking sunduğu yenilikçi müşteri deneyimiyle, PWM Wealth Tech Awards 2021de Müşteri İlişkileri Yöneticilerini Dijital Olarak Güçlendirmede Orta ve Doğu Avrupa'nın En İyi Özel Bankacılık Birimi” ödülüne layık görüldü.

 

Akbank'ın özel bankacılık birimi Akbank Private Banking, Financial Times Grubu’nun yayını Professional Wealth Management (PWM) tarafından düzenlenen PWM Wealth Tech Awards 2021’de “Müşteri İlişkileri Yöneticilerini Dijital Olarak Güçlendirmede Orta ve Doğu Avrupa'nın En İyi Özel Bankacılık Birimi” ödülünü kazandı. 

 

Akbank Özel Bankacılık ve Yatırım Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Alp Keler, ödüle ilişkin yaptığı açıklamada, “Pandemi sürecine rağmen müşterilerimize mükemmel hizmet sunmaya ve ürünlerimizi onların ihtiyaçları doğrultusunda zenginleştirmeye devam ettik. Özel bankacılıktaki dönüşümün merkezinde olan müşteri ilişkileri yöneticilerimizin de dijital yetkinliklerini artırmayı sürdürdük. Müşterilerimiz, her türlü ihtiyaçları için gelişmiş teknolojik altyapımızla desteklediğimiz müşteri ilişkileri yöneticilerimizden hizmet alabildiler. Yenilikçi araçlar ve iyi tasarlanmış farklılaşan bir deneyim sunduk. Bu sayede müşterilerimiz, dijital kanalları günlük bankacılık işlemlerinin yanı sıra yatırım amaçlı olarak da aktif olarak kullanmaya başladı. Bütün bu çalışmalarımız neticesinde, bu önemli ödüle layık görülmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Pandemi döneminde edindiğimiz tecrübeler ışığında müşterilerimize sunduğumuz deneyimi daha da mükemmelleştirmeye ve müşteri ilişkileri yöneticilerimizi teknolojik ve dijital olarak güçlendirmeye devam edeceğiz” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Turizm toparlanmaya başladı

Aşılamanın hızlanması ve Rusya’nın uçuş sınırlamalarını kaldırmasıyla pandemide çöküşe geçen turizmde hareketlilik başladı. 

Rusların ilgisi büyük

Turizm sektöründe yaşanan haretketlilik hakkında bilgi veren Ulusal İktisadi Düşünce Kuruluşu (ULİKAD) Başkanı Ömer Niziplioğlu “Rusya-Türkiye uçuş sınırlamasının kalkması, Rus turistlerin kıyı bölgelerimizdeki turizm destinasyonlarına talebini artırdı. Özellikle Antalya ve çevresine Rusya’nın 26 şehrinden günlük 140 adet charter uçuşu bekleniyor. Yaşanan pandemi olumsuzluğundan ötürü geçen sene de istenilen seviyeye ulaşılamadığı için bu sene sezon geç kapanacak.  Uçuşların bu perspektifte ilerlemesi Rusya’dan ülkemize 3 milyonun üzerinde bir turist gelmesi beklentisi oluşturmakta” dedi.

 

Aşılama olumlu katkı sunuyor

 Aşılamanın turizme büyük bir etki sağladığını aktaran Niziplioğlı, “Sağlık Bakanlığı’nin haziran ayındaki başarılı aşılama hızıyla, sektörün belli bir toparlanma içerisinde olduğunu gözlemlemekteyiz. 50 milyon doza yaklaşan aşılama miktarı ve genç nüfusa kadar ulaşan aşılama; sektörümüz ve sektörümüzle iltisaplı diğer alanların hareketlenmesine olumlu katkı sunmaktadır” ifadelerin kullandı.

 

Şehir otellerine dikkat

Kıyı Bölgeleri’nde bulunan otellerin iyi bir performans sergilemesine karşılık şehir otelleri için aynı olumlu tablonun olmadığına dikkat çeken Niziplioğlu, “Özellikle öne çıkan İstanbul destinasyomuzu ele alırsak; Uzak Doğu, Ortadoğu, Avrupa ve Amerika bölgelerinden gelen turistlerle ilgili henüz belirsizlikler devam etmekte. Bu bölgelerdeki ülkelerin ve türev milletlerden gelen misafirler maalesef henüz istenilen seviyede değil çünkü ülkelerin seyahat kısıtlamaları ilgili kararları, hali hazırda pandemi sürecindeki vaka sayıları, aşılama ile ilgili performansları belirsizliklerin uzamasına sebep vermektedir, bu durum şehir otellerinin performansını olumsuz etkilemekte diye konuştu.

Niziplioğlu, ayrıca şunları söyledi: “Şehir otellerinin beslenmelerindeki önemli etkenlerden biri de fuar ve kongre organizasyonlarıdır. 1 Temmuz’a kadarki süreçteki kısıtlamalardan ötürü bu organizasyonların yapılamaması şehir otelciliği açısında azami problem oluşturmuştur. Beklentim; özellikle bakanlığımızın ilgili STK’lar ile şehir otelciliği ile ilgili kısa vadede yeni alternatif Pazarlar için bir çalışma yapması ve bunun ışığında uluslararası kısıtlamaları göz önünde bulundurarak bir katkı sunmasıdır.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

DFDS, verimliliği ve sürdürülebilir müşteri çözümlerinin arzını artırmak için primeRail ile ortaklık kuruyor

DFDS, verimliliği ve sürdürülebilir müşteri çözümlerinin arzını artırmak için primeRail ile ortaklık kuruyor

 

DFDS Akdeniz iş birimi, feribot ve demiryolu taşımacılığını birleştiren intermodal taşımacılık çözümlerine daha fazla yatırım yapıyor. DFDS'nin Trieste liman terminalinden geçen tüm yük hacimlerinin yaklaşık 50'si bugün Avrupa'daki noktalara demiryolu ile taşınıyor.

 

DFDS Akdeniz İş Birimi Başkanı Lars Hoffmann ortaklık hakkında şöyle konuştu: “Güvenilir, yüksek kaliteli ve kesintisiz bir taşımacılık ağı sağlamak için intermodal müşteri çözümlerine büyük yatırımlar yapıyoruz. Feribot rotalarımız ve lojistik hizmetlerimizle birlikte demiryolu taşımacılığına yönelik artan bir talep görüyoruz. PrimeRail ile ortaklığımız, ek intermodal çözümler sunmamızı sağlıyor. Müşteriler, ünitelerini Türkiye'deki terminallerimize bırakabiliyor ve Avrupa'da son varış noktalarına çok yakın bir şekilde teslim alabiliyor.” 

 

DFDS primeRail ile uzun vadeli iş birliği kapsamında, hali hazırda kurulan “Ticari Yetkinlik Merkezi”'nin yanı sıra Troisdorf/Köln'de bir “Operasyonel Yetkinlik Merkezi” kuracak. Demiryolu hizmetlerine odaklanmak, operasyonları daha da büyütmek ve optimize etmek için fırsatlar sağlayacak.

 

Operasyonlar 2022 yılına kadar devam edecek

 

DFDS'nin Akdeniz iş biriminin hem verimliliği hem de daha iklim dostu ulaşım modlarını desteklemek için demiryolu ve dolayısıyla intermodal taşımacılık çözümlerini daha da geliştirmesi stratejik bir öncelik olarak karşımıza çıkıyor. Anlaşmanın bir parçası olarak, primeRail, demiryolu işletmecileri, demiryolu terminalleri ve demiryolu operatörleri gibi demiryolu tedarikçilerine yönelik DFDS'nin sözleşme ortağı oluyor.

 

Günümüzde demiryolu taşımacılığı, karayolu taşımacılığının 139,8 g/tkm CO2 emisyonuna kıyasla ton-kilometre (tkm) başına ortalama 15,6 g / tkm CO2 emisyonu ile en çevre dostu taşıma modlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. (Kaynak: *Avrupa Çevre Ajansı)

 

Ayrıca, primeRail ve DFDS, başlangıçta Orta Avrupa'yı merkeze alan müşteri odaklılık ve zamanında güvenilir çözümler konusunda aynı değerleri paylaşıyor. Köln’de kurulan PrimeRail, ofis, demiryolu ve intermodal hizmet çözümleri için bir merkez haline gelecek şekilde genişletilmeye devam ediyor. Avrupa'nın geri kalanına yönelik faaliyetler ise daha sonra genişletilecek. 

 

Haftada 80 seferden fazla tren seferi 

 

DFDS Akdeniz İş Birimi, Trieste'den Köln (12 x Haftalık Gidiş Dönüş), Bettembourg (7 x Haftalık Gidiş Dönüş), Wels/Lambach (8 x Haftalık Gidiş Dönüş), Ostrava (3 x Haftalık Gidiş Dönüş) ve Nürnberg (2 x Haftalık Gidiş Dönüş) olmak üzere şirketin esas olarak 5 tren hattını işletiyor. DFDS Akdeniz İş Birimi, rutin sefer düzeninde Trieste'ye ve Trieste'den olmak üzere haftada 80 seferden fazla tren seferi sağlıyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

TELKODER: “Rekabetin gelişmesi için Sabit Telefon Hizmeti veren işletmecilerin arabağlantı ücretleri arttırılmalı”

Serbestleştirme yapılan tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de telekomünikasyon alanında serbestleştirme yapılarak rekabetin sağlanması için kurumlar kuruluyor ve bir dizi işlem yapılıyor. Böylece, Telekomünikasyon alanında var olan yerleşik işletmecilerin ve diğer işletmecilerin rekabet güçlerini kullanmaları engelleniyor ve piyasaya yeni işletmecilerin girebilmesi sağlanıyor. Bunun için, bilindiği gibi, ülkemizde “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu – BTK” kuruldu. BTK öncelikle telekomünikasyon alanındaki pazarları belirliyor, ayrıntılı çalışmalar yaparak bu pazarlardaki “Etkin Piyasa Gücü”ne sahip işletmecileri belirliyor ve belirlenen bu işletmecilere çeşitli yükümlülükler getiriyor. 

Bu pazarlardan birisi olan “Sabit Şebekede Çağrı Sonlandırma Pazarı” analiz çalışmaları ile farklı şebekelerde başlayıp farklı şebekelerde sonlanan çağrılar için işletmecilerin birbirlerine ödeyecekleri ücretler belirleniyor. Bu analiz yapılırken yerleşik işletmecinin ve piyasaya yeni giren işletmecilerin Pazar paylarına bakılıyor. Dolayısıyla işletmecilerin birbirlerine ödeyecekleri arabağlantı ücretlerinin rekabetin gelişmesi için çok önemli olduğu ortaya çıkıyor. BTK tarafından 2020 sonunda yapılan son analiz neticesinde STH Arabağlantı ücretlerinin düşürülmesine imkan sağlayan bir değişiklik yapıldı. Bu durum rekabetin yeterince gelişmemiş olduğu sabit telefon hizmetleri pazarında hizmet veren STH işletmecileri arasında endişe yarattı. 

Telekomünikasyon sektörün gelişebilmesi için rekabet ortamının sürdürülmesi gerektiğinin altını çizen TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “TELKODER olarak sektörün gelişmesi için düzenlemelerin önemine dikkat çekmemize rağmen alınan bu kararlar sektörde serbestleşme hedeflerini adeta yok sayıyor. Sabit telefon hizmetleri (STH) işletmecileri için çağrı sonlandırma tarifelerinde indirime yol açan bu değişiklik üyelerimiz tarafından endişeyle karşılandı. Oysa pazarda tam sağlanmış ve regülasyonlarla desteklenen bir rekabet ortamı, alternatif işletmecilerin de güçlenmesini sağlayarak tüketiciye daha kaliteli hizmet sunulmasını teşvik edecek. Regülasyonların alternatif işletmecileri koruyucu ve hatta güçlendirici nitelikte düzenlenmesi uzun vadede tüketici tarafında da daha kaliteli ve ucuz hizmetlerin sunulmasını destekleyecek.” diyor.

TELKODER, birkaç ay önce yaptığı açıklamada, STH pazarının gelişimi için önerilerini sıralamış ve ara bağlantı ücretlerinin artırılmasına ilişkin kritik önerilerde bulunmuştu. Derneğe göre 2009 yılından bu yana yürürlükte olan bu ücretlerin düşürülmemesi, hatta enflasyon ile dolar karşısında eriyen bu ücretlerin arttırılması gerekiyor. Dernek; 12 yıl içinde ekonomik olarak pek çok farklı vergi ve ek maliyetle de karşılaşan alternatif işletmecilerin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve rekabetin gelişmesi için desteklenmeleri gerektiğini önemle vurguluyor. 

TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “BTK verilerine baktığımızda STH pazarının giderek küçüldüğünü görüyoruz. Oysa bu pazarda faaliyet gösteren pek çok alternatif işletmeci bulunuyor ve vatandaşlarımıza kaliteli iletişim hizmeti sunmak için var güçleriyle çalışıyorlar. STH alanındaki alternatif işletmecilerin pazar payı 20 gibi çok düşük bir seviyede seyrediyor. Avrupa ülkelerindeki pazar paylarıyla kıyaslanmayacak kadar düşük bir orandan bahsediyoruz. TELKODER olarak STH işletmecilerinin pazar paylarını artıracak etkin düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu düşünüyoruz. STH arabağlantı ücretlerinin artırılması işletmecilerimizin 12 yıldır maliyetlerine yansıyan artışlardan uğradıkları zararı azaltabilmeleri için önemli bir adım olacak. Arabağlantı ücretlerinde indirime gidileceğine dair aldığımız duyumların hatalı olmasını umut ediyoruz. Bu kararın alınması alternatif işletmecilerin önemli ölçülerde zarara uğramalarına neden olacak. Oysa; alternatif işletmecilerin korunması ve desteklenmesi daha fazla yatırım yapılmasına ve tüketicilerin de daha kaliteli hizmet alabilmesine olanak sağlayacak.” diyor.

STH işletmecileri için ara bağlantı ücretleri 2009 yılında belirlenmiş ve aradan geçen uzun yıllar boyunca fiyatlarda herhangi bir artırıma gidilmemişti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Anadolu Etap “EBRD Sürdürülebilirlik Ödülleri”nde “Altın” ödüle layık görüldü

Anadolu Etap “EBRD Sürdürülebilirlik Ödülleri”nde “Altın” ödüle layık görüldü

Türkiye’nin en büyük taze meyve yetiştiricisi ve meyve suyu konsantresi üreticisi olan Anadolu Etap, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) 2021 yılı Sürdürülebilirlik Ödülleri’nde “Çevresel ve Sosyal En İyi Uygulama” kategorisinde “Altın” ödülün sahibi oldu.

Sürdürülebilir tarım uygulamaları ile Türkiye’de tarımın ve tarıma dayalı endüstrilerin gelişimine öncülük eden Anadolu Etap, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) 2021 yılı Sürdürülebilirlik Ödülleri kapsamında ‘’Çevresel ve Sosyal En İyi Uygulama’’ kategorisinde ödüle layık görüldü. Her yıl EBRD’nin aday gösterdiği şirketlerin bağımsız bir kurul tarafından değerlendirilmesiyle verilen Sürdürülebilirlik Ödülleri’nde Anadolu Etap, çiftliklerinde ve fabrikalarında uyguladığı çevre koruma politikası, akıllı & modern tarım teknikleri, mevsimlik göçer işçilerin ve çocuklarının yaşam koşullarının iyileştirilmesi çalışmaları ve tarımda kadın istihdamını destekleyen programlarıyla değerlendirilerek “Altın” ödülün sahibi oldu.

29 Haziran’da gerçekleşen ve tüm EBRD paydaşlarının katıldığı online ödül töreninde konuşan Anadolu Etap Genel Müdürü Bahadır Açık, EBRD tarafından böylesi değerli bir ödüle layık görülmenin son derece anlamlı ve gurur verici olduğunu belirtti. Bahadır Açık, ödül töreninde yaptığı konuşmasında Anadolu Etap’ın sürdürülebilir bir dünya hedefiyle hayata geçirdiği çalışmalarından bahsetti. Açık konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’de paydaşlarımızla birlikte oluşturduğumuz “Sürdürülebilir Tarım İlkeleri”ni iş planlarına dahil eden ve uygulayan ilk tarım şirketi olarak, üretim süreçlerimizin tüm aşamalarında insan ve doğa arasındaki dengeyi koruyoruz. Çiftliklerimizde, fabrikalarımızda ve tesisimizde sürdürülebilir tarım ilkelerimizle doğal kaynakların verimli kullanımına odaklanıyor; aynı zamanda toplumsal değer yaratan örnek programlar hayata geçiriyoruz. Kaliteli, sürdürülebilir ve güvenli gıda üretimiyle yarattığımız ekonomik değerin yanında insana ve çevreye yatırım yapıyoruz.” dedi.

“AgroAkademi ve MİÇO ile ülkemizin geleceğine yatırım yapıyoruz’’

Törendeki konuşmasında, AgroAkademi platformu ve MİÇO (Misafir İşçi Çocukları) programının Anadolu Etap’ın sürdürülebilir tarım ilkeleri doğrultusunda yürüttüğü en önemli çalışmalar arasında yer aldığını belirten Açık, ‘’Tüm Anadolu Etap ailesiyle birlikte, yürekten çalıştığımız MİÇO programımızla mevsimlik iş göçü nedeniyle eğitim hayatları büyük bir kesintiye uğrayan mevsimlik tarım işçilerimizin çocuklarına eğitim desteği veriyoruz. 2015 yılından bu yana, çiftliklerimizde açtığımız okullarda, çocuklarımızın eğitimlerini kesintisiz sürdürmelerine destek oluyoruz. MİÇO programımızla bugüne kadar 1250’den fazla çocuğun gelecek hayallerine köprü olduk. AgroAkademi platformumuzla 2014 yılından bu yana yüzde 75’i kadınlardan oluşan toplam 875 çiftçimize sürdürülebilir tarım eğitimleri verdik. Her yıl çiftliklerimizde ortalama 2 bin mevsimlik işçiye istihdam sağlıyor; yaşam ve çalışma koşullarını iyileştiriyoruz. Çiftliklerimizde, çalışanlarımızın en az yüzde 70’inin kadınlardan oluşmasına özen gösteriyor; tarımda kadının ekonomiye ve istihdama katılımını destekliyoruz. Ülkemizde yaygınlaşması için öncülük etmekten gurur duyduğumuz programlarımızla, ülkemizin geleceğine yatırım yapıyoruz’’ diye konuştu.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı