Aylık arşivler: Haziran 2021

Erol Özgür’ün adı o parkta ölümsüzleşti

Lüleburgaz Belediye Meclisi, geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Lüleburgaz Belediye Başkan Yardımcısı Erol Özgür’ün adının, Siteler Mahallesi’nde yapımı tamamlanan ve içerisinde Göç Anıtı’nın da bulunacağı 8 No’lu parka verilmesine oy birliğiyle karar verdi. Aynı zamanda kendisi de göçmen olan Erol Özgür’ün adı, o parkta ölümsüzleşmiş olacak. 

 

Lüleburgaz Belediye Meclisi, 8 Kasım 2020 tarihinde korona virüse yakalanarak aramızdan ayrılan Lüleburgaz Belediye Başkan Yardımcısı Erol Özgür’ün adını ölümsüzleştirmek için önemli bir karara imza attı. Belediye Meclisi bu doğrultuda Siteler Mahallesi’nde yapımı tamamlanan 8 No’lu Park’a Erol Özgür Parkı isminin verilmesine oy birliğiyle karar verdi. Herkesin sevdiği isim olan Erol Özgür’ün adı bundan böyle o parkta yaşatılacak. Erol Özgür’ün adı daha önce de Lüleburgaz Belediyesi Hizmet Binası’nda yer alan toplantı salonuna da verilmişti. 

 

Göç Anıtı da yer alacak

 

Kendisi de aynı zamanda göçmen olan merhum Erol Özgür’ün yaşadığı dönemde büyük emeklerinin olduğu 5 bin metrekarelik park, Göç Anıtı’nın da yapılmasıyla birlikte bölgenin önemli yerlerinden biri olacak. Yaklaşık 1 yıl gibi bir sürede yapılan park yürüyüş yolları, spor aletleri, basketbol sahası, oyun grupları ve kafeteryasıyla ön plana çıkıyor. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Lüleburgaz’da Bisiklet Günü’nde anlamlı karar!

Lüleburgaz Belediye Meclisi, “Bisiklet dostu kent” olma yolunda önemli bir karar aldı. Meclis, Lüleburgaz’ı bisiklet dostu şehre dönüştürmek için mevcuttaki ve ileride yapılacak ulaşım amaçlı bisiklet yollarının imar planlarına işlenmesine karar verdi. 3 Haziran Dünya Bisiklet Günü’nde alınan kararla ilgili konuşan Başkan Gerenli, “Anlamlı bir günde, 3 Haziran Dünya Bisiklet Günü’nde bisiklet dostu kenti olma yolunda hızla ilerleyen Lüleburgaz’da bu kararı aldığınız için ben meclisimizi kutluyorum” dedi. 

 

Lüleburgaz Belediye Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Eylem Planı doğrultusundaki daha yeşil ve yaşanabilir şehirler hedefi kapsamında önemli bir karara imza attı. Meclis bu kapsamda 3 Haziran Dünya Bisiklet Günü’nde bisiklet yollarının 1/5000 ölçekli nazım imar planları ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planına işlenmesine yönelik karar aldı. Oy birliğiyle geçen kararla birlikte Lüleburgaz’daki mevcuttaki bisiklet yolları ile ilerleyen süreçte yapılacak bisiklet yolları imar planlarında yer alacak.

 

Yüzde 45’e kadar hibe desteği 

 

Belediye Meclisi’nin aldığı kararla birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü ile İl Bank A.Ş. arasında imzalanan protokol çerçevesinde geliştirilecek projelere toplam finansmanın yüzde 45’ine kadar hibe desteği de sağlanabilecek. Bu nedenle meclisin aldığı karar sonucunda yapılacak olan bisiklet yollarında finansman desteğine de başvurulabilecek. 

 

Kuzeyden güneye bisiklet yolu

 

Lüleburgaz Belediyesi geçtiğimiz aylarda hazırladığı “Bisiklet Master Planı’yla” Yenice Caddesi’nden İstasyon Caddesi üzerinden Durak Mahallesi’ne kadar kenti kuzeyden güneye kadar bisiklet yoluyla çevrelemeyi planlıyor. Karbon emisyonunun en aza indirilmesi ve daha yeşil, çevreci bir Lüleburgaz için kolları sıvayan Lüleburgaz Belediyesi bu kapsamda bisiklet yollarının ilk etabını Özgürlük Caddesi’nde gerçekleştirdi. Toplam uzunluğu 2 bin metre olan bisiklet yolu, yapılacak olan diğer bisiklet yollarına öncü olması özelliğiyle ön plana çıkıyor. 

 

“Meclisimizi kutluyorum”

 

Alınan kararın ardından mecliste kısa bir konuşma yapan Lüleburgaz Belediye Başkanı Dr. Murat Gerenli ise, “Anlamlı bir günde, 3 Haziran Dünya Bisiklet Günü’nde bisiklet dostu kenti olma yolunda hızla ilerleyen Lüleburgaz’da bu kararı aldığınız için ben meclisimizi kutluyorum” dedi. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Büyük ekran TV’lere Euro 2020 dopingi

Pandemi nedeniyle geçen yıl ertelenen Euro 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası heyecanı 11 Haziran’da başlıyor. Şampiyona deneyimini en iyi şekilde yaşamak isteyen futbol severlerin özellikle 65 inç ve üzeri televizyonlara ilgili gösterdiğini belirten Teknosa Kategori Yönetimi ve Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı Doğa Oran, “Euro 2020 etkisiyle televizyon ve ses sistemlerinde yüzde 30 civarında talep artışı öngörüyoruz” dedi. 

Sabancı Holding iştiraklerinden, Türkiye teknoloji perakendeciliğinin ve e-ticaretin öncü markası Teknosa, Euro 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası heyecanına hem hediye hem indirim kampanyalarıyla destek oluyor. Televizyonlarda son teknoloji yeni nesil modelleri tüketicilerle buluşturan Teknosa’da 2-13 Haziran tarihleri arasında seçili Samsung ve Philips televizyonların yanında soundbar’lar hem hediye hem indirimli olarak futbol severlerin ilgisine sunuldu. Kampanya kapsamında 65 inç ve üzeri Sony TV satın alanlar ise Sony marka soundbar’lara ekran boyutu kadar, yüzde 65’ten yüzde 85’e varan indirim fırsatıyla sahip olacak. Ayrıca 11 Haziran’da oynanacak İtalya-Türkiye maçını da kampanyaya dahil eden Teknosa, Türkiye’nin kazanması durumunda Philips ve LG markalarının seçili TV modelinden satın alanlara 1.500 TL hediye çeki verecek.  

Teknosa Kategori Yönetimi ve Tedarik Zinciri Genel Müdür Yardımcısı Doğa Oran, Euro 2020 nedeniyle televizyon ve ses sistemi satışlarında hareketlilik yaşandığını belirterek, “Özellikle 65 inç ve üzeri televizyonlarda yüzde 30 civarında talep artışı öngörüyoruz. Pandemiyle birlikte hem evde geçirilen zamanın daha fazla olması hem de Euro 2020 etkisiyle özellikle büyük ekran televizyonlara olan ilgi artıyor. Büyük ekranın yanı sıra smart özelliği olan TV’ler de tercihlerde öne çıkıyor. OLED TV’lerin satış payı da artışını sürdürüyor” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

EBYS Sistemleri her yıl binlerce ağacın kesilmesini önlüyor

5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesi yapılan bir araştırma, Elektronik Belge Yönetim Sistemlerinin sağladığı kağıt tasarrufu dolayısıyla, son 5 yılda 325 binin üzerinde ağacın kesilmesinin önüne geçildiği gerçeğini ortaya koydu.

Dünya genelinde her yıl ormanların 1,3’ü kağıt üretiminde kullanılıyor. Bu miktar, 40 milyon hektara yani İsviçre büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Dünyanın en büyük ilk yirmi ekonomisi içinde yer alan ülkemizde de durum çok farklı değil. Araştırmalara göre Türkiye'de bir ofiste kişi başına tüketilen kağıt miktarı ortalama 160-200 sayfaya kadar çıkıyor.

Kağıt üretimi de bir yandan dünyanın akciğeri olan ormanların tahrip olmasına öte yandan elektrik ve su gibi kaynakların tüketilmesine de neden oluyor. Araştırmalar gösteriyor ki bir ağaçtan ortalama olarak 8,300 adet A4 kağıt üretiliyor, bir ton kağıt üretimi esnasında ise 26.700 litre su tüketiliyor ve 1,3 ton karbondioksit açığa çıkıyor.

Dijital Dönüşümün öncelikli konuları arasında yer alan Elektronik Belge Yönetim Sistemleri sağladıkları kağıt tasarrufu ile her yıl binlerce ağacın kesilmesinin önüne geçiyor. enVision tarafından her yıl gerçekleştirilen ‘En Yeşil Ofis’ araştırması EBYS sisteminin doğanın korunmasına dolaylı katkısını gözler önüne seriyor.

En Yeşil Ofis Araştırması

5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla yayımlanan bu yılki araştırma raporuna göre; ülkemizdeki üniversiteler, elektrik ve doğalgaz dağıtım firmaları, belediyeler, kamu kurumları ve özel şirketlerin son 5 yılda enVision EBYS yazılımı kullanımı dolayısıyla çevreye sağladığı katkı şu şekilde gerçekleşti:

• Belediyeler 15.058 ağacın kesilmesini önledi.

• Elektrik ve Doğalgaz Dağıtım Firmaları 35.966 ağacın kesilmesini önledi.

• Üniversiteler 128.042 ağacın kesilmesini önledi.

• Özel sektör firmaları ve kamu kurumları ise toplamda 146.316 ağacın kesilmesini önledi.

Çevre dostu teknoloji

Çevre dostu bu teknoloji ile genel toplamda son beş yılda kurtarılan ağaç sayısı 325.382 buldu. Ayrıca, milyonlarca litre su tüketimi, tonlarca katı atık oluşması ve karbondioksit salınımının da önüne geçildi. Böylelikle hem ‘Sıfır Atık Projesi’ne katkı sağlandı hem de Türkiye’nin karbon ayak izinin minimuma indirilmesine destek olundu.

Araştırmayı gerçekleştiren enVision adına bir açıklama yapan Genel Müdür Salih Kanlı, şunları kaydetti: “Elektronik Belge Yönetim Sistemleri ile bir yandan ofislerde iş süreçleri tam entegre dijital bir ortama dönüşürken, ciddi bir zaman, maliyet ve iş gücü tasarrufu sağlanmaktadır. Diğer yandan ise ağaçların kesilmesinin de önüne geçilmekte ve doğamız korunmaktadır. Biz de her yıl yazılım içindeki özel bir algoritma ile elektronik belge üretimi sayesinde gerçekleşen kağıt tasarrufuna bağlı olarak doğaya verilen katkıyı ölçebiliyoruz. En Yeşil Ofis Araştırması listesinde yer alan tüm kurumlara ve firmalara hem teknolojiye hem de doğaya gösterdikleri duyarlılıktan ötürü teşekkür ederiz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Huawei Türkiye, Dijital Enerji Zirvesi’nde çevreci enerji çözümlerini duyurdu

Huawei Türkiye Dijital Enerji Zirvesi (Huawei Turkey Digital Power Summit), sektörün lider kurumlarının temsilci ve uzmanlarını, dijital enerji sektörünün son dönemde yaşadığı zorlukları ve gelecekteki yeni fırsatları değerlendirmek üzere 3 Haziran’da çevrimiçi olarak bir araya getirdi. Etkinliğin odağında, geleceğin enerji trendleri ve sektörün dijital dönüşümü vardı.

 

Huawei Türkiye Genel Müdürü Jing Li açılış konuşmasında küresel enerji tüketimi ile ilgili verileri paylaşırken; “Küresel enerji tüketiminin yıllık bazda 1,7 oranında arttığını görüyoruz. Rapora göre 18’inci yüzyıldan bu yana insanların tükettiği enerji, 85’i fosil yakıtlar olmak üzere 22 kat artmış durumda. Küresel ısınmanın olumsuz getirileri, daha sürdürülebilir ve yeşil enerji kullanımının artması gerektiğine işaret ediyor. Bugün, karbon yoğunluğu insanlığın karşılaştığı en önemli sorunlardan biri. Küresel arenada Çin, Avrupa Birliği, Japonya, Güney Kore ve ABD gibi gelişmiş ekonomiler artık karbon nötr hedeflere yöneliyor” dedi.

 

Türkiye’deki yeşil enerji fırsatlarına da değinen Jing Li; “Karbon yoğunluğu güdümündeki düşük karbonlu enerji, elektrifikasyon ve dijital dönüşümde yeni fırsatlar da yarattı. 83 milyon nüfuslu Türkiye’de, 25 milyon hane, 70.000'den fazla sanayi sitesi ve 500'den fazla veri merkezi yer alıyor. Nisan 2021 itibarıyla mobil şebekeye yaklaşık 101,4 MW değerinde yeni güneş enerjisi üretimi entegre edilmiş ve Türkiye'de kümülatif güneş enerjisi gücü 7.065,4 MW seviyesine yükselmiştir. 2030 yılına kadar toplam 38 GW değerinde güneş enerjisi elde edileceği öngörülüyor. Türkiye'de dijital enerji endüstrisinin gelişmesi için çok büyük fırsatlar ve geniş bir hareket alanı var” şeklinde konuştu. 

 

Huawei dijital enerji sektöründe zengin bir deneyime sahip  

 

Jing Li, Huawei Türkiye'nin enerji alanındaki faaliyetlerini aktarırken; "Huawei Türkiye, müşterileri, iş ortakları ve kamu kurumlarının desteğiyle, insanlığın kaderi için önemli bir konu olarak gördüğümüz, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunuyor. Kamuoyu Huawei'in daha çok 5G, teknolojik cihazlar ve kurumsal teknolojiler gibi alanlardaki faaliyetlerine aşina. Ancak Huawei yıllar içinde dijital enerji alanında da önemli bir deneyimin sahibi oldu. Huawei Dijital Enerji, son derece heyecan verici teknolojik yeniliklere imza atarak, bilgi teknolojilerinin gücüyle dijital enerji sektörünün gelişimine odaklandı. Buna paralel olarak, Nisan 2021’de bağımsız bir birim olarak, Huawei Dijital Enerji İş Grubu’nu kurdu. Huawei Dijital Enerji İş Grubu Guanliang Zhao yönetiminde faaliyet gösteriyor. Huawei'in dijital enerji çalışmaları yeşil enerji üretimi ve enerji tasarrufunu da kapsayan beş ana başlıkta toplanıyor: Akıllı PV (Akıllı Güneş Pili), Baz İstasyonu Enerji Tesisleri, Veri Merkezi Enerjisi, Araca Entegre Enerji ve Modüler Güç Kaynakları. Huawei, Akıllı PV (Güneş Pili), Baz İstasyonu Enerji Tesisleri, Veri Merkezi Enerjisi alanlarında küresel pazarda lider konumda yer alıyor. Şirket, cihaz bazındaki uygulamaları ile milyonlara ulaşırken, 170'ten fazla ülke ve bölgeyi kapsayarak, dünya nüfusunun üçte birine hizmet sağlıyor” dedi.  

 

Enerji yatırımları artıyor

 

Jing Li ayrıca şirketin artan enerji sektörü yatırımlarından da bahsetti. Li şöyle devam etti; “Huawei'in yenilikçi dijital güç çözümleri sadece ticari başarıya odaklanmıyor. Bu çalışmaların aynı zamanda sürdürülebilir ve çevreci kalkınma için de değer yaratacağına inanıyoruz. Huawei Dijital Enerji çözümleri bugüne kadar 325 milyar kilovat/saatten fazla yeşil enerji üretimine imza atarken, 10 milyar kilovat/saatlik güç tüketimini de azaltmayı başardı. Bu da gezegenimize 220 milyon ağaç dikmeyle eş değerde. Dijital dönüşüm sürecinde çok sayıda baz istasyonuna ihtiyaç var. Tamamen basitleştirilmiş baz istasyonlarında  yeşil enerji kaynaklarının kullanımı oldukça önemli. Huawei bu amaçla yenilikçi baz istasyonu çözümleri üreterek, bu alandaki enerji verimliliğini 96 oranında artırdı. İnovasyon odaklı sistem mimarisi ve dijital enerji araştırmalarına hız verirken, yeşil enerji endüstrisine de katkıda bulunuyoruz. Hep birlikte çalışarak dijital dönüşümde daha fazla değer yaratacağımıza, hayatımızı daha çevreci ve daha iyi bir hale getireceğimize inanıyoruz.”  

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

HONOR daha akıllı bir dünya hedefine yaklaşıyor

Mobil iletişim alanında dünyanın en büyük kuruluşlarından olan GSM Association (GSMA) üyeliğini duyuran HONOR, sektörden global iş ortaklarıyla çalışarak, herkes için daha akıllı bir dünya yaratma hedefine emin adımlarla ilerliyor.

Gençlere yönelik teknolojik ürünleriyle değer yaratan HONOR, resmi olarak GSM Association’a (GSMA) üye olduğunu duyurdu. Bu önemli kuruma üyeliğiyle birlikte HONOR, yeni mobil iletişim teknolojilerinin geliştirilmesi ve uygulanması konularında sektördeki iş ortaklarıyla birlikte çalışacak.

GSMA; bünyesinde akıllı telefon üreticileri, yazılım şirketleri, ekipman sağlayıcıları ve internet şirketleri dahil olmak üzere 400’e yakın şirketi, 750’den fazla mobile operatörle bir araya getiriyor. Bununla birlikte Barselona, Los Angeles ve Şanghay’da her yıl düzenlenen Mobil Dünya Kongresi (MWC) etkinliklerinin de organizatörü konumunda.

Resmi olarak GSMA’nın bir üyesi olan HONOR, kurumun diğer üyeleriyle stratejik ortaklıklarını güçlendirmeyi hedefliyor. Tüketici ihtiyaçları anlayışı, güçlü AR-GE yetenekleri ve ileriye dönük teknolojileriyle HONOR, mobil iletişim endüstrisini güçlendirmek için yakın zamanda yeni fırsatlar yaratmaya devam edecek. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeni Excalibur'un isim kahramanı kullanıcılar oluyor

Türkiye’nin teknoloji markası Casper, güç ve performans bilgisayarı Excalibur’un yeni modelinin ismi için kullanıcıların kapısını çalıyor. İhtiyaçların ötesinde bir performans sağlayacak olan yeni Excalibur notebook ürününe verilecek isim kullanıcıların oylarıyla anket üzerinden belirlenecek.

 

Güç ve performansı her zaman yanında bulundurmak isteyen kullanıcılar, ihtiyaçların ötesini karşılayacak yeni Excalibur laptop modelinin isim kahramanı oluyor. Kullanıcılarına “Şampiyona İsim Aranıyor!” sloganı ile seslenen Excalibur, “Yepyeni Excalibur’un adı sence ne olsun?” sorusunu yöneltiyor. Hem oyunseverlerin hem de üst segment performans arayışında olan kurumsal çalışanların favori tercihi Excalibur’un yeni modelinin ismi kullanıcıların anket oylarıyla belirlenecek.

 

En Üst Modelin İsim Kahramanı Kullanıcılar Olacak

 

Beklentilerin ötesinde olan yepyeni ürününün adı için kolları sıvayan Excalibur, bu sürece kullanıcılarını da dahil ediyor. En yüksek hıza ve performansa sahip olmak isteyen başta oyuncular ve tasarımcılar olmak üzere birçok kurumsal çalışana da hitap edecek olan yeni modelin ismi için kullanıcılar Casper’ın web sitesindeki ankete casper.com.tr/laptop-oyun-bilgisayari/excalibur-anket linki üzerinden katılıyor. Şampiyona ismin arandığı ankette kullanıcılar “G911, G900 Pro, G990 ve G900 Core” seçeneklerinden birini seçebiliyor ya da kendi önerisini sunabiliyor. Belirli süreliğine kullanıcıların oylarına açık olan anketin neticesinde de yeni Excalibur modelinin ismi kullanıcılara duyurulacak.

 

Yüksek Performansa Sahip Yeni Excalibur

 

Üst düzey gücü ve performansı kullanıcıların ihtiyaçlarının da ötesinde sunmak için Excalibur tarafından tasarlanan yeni model; yeni RTX3000 serisi ekran kartları, yeni 11.Nesil TigerLake-H işlemciler ile yüksek performansı vadediyor. 16.0” geniş ekran, 2.5K Quad HD çözünürlük, 165HZ 500NIT 5MS üstün ekran teknolojisi ile oyuncular ve tasarımcılara geniş ekranda yüksek renklere sahip taşınabilir notebook deneyimini sunan Excalibur, Killer WIFI, özel metal tasarım, Thunderbolt desteği, uzay grisi renk ve 3 bölgeye ayrılmış RGB klavye ile kullanıcılara hem güçlü interneti hem şık tasarımı hem de çoklu kaynak geçişini sağlıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Vodafone, Yerli Bulut Yazılım şirketi FGS’nin50’sini satın aldı

Dijital servislerde büyümeyi hedefleyen Vodafone, geleneksel Sabit Ses Santrali (PBX) altyapısını yeni nesil çözümlerle buluta taşıyan yerli teknoloji ve yazılım şirketi FGS’nin 50’sini satın aldı. FGS, Türkiye’deki tüm sektörlere hizmet veren bir firma olmaya devam edecek. 100 Türk şirketi olan FGS’nin ürün ve hizmetleri diğer Vodafone ülkelerine de ihraç edilecek.  

   

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, yeni nesil bağlantı ve dijital servisler şirketi olma yolunda büyümesini sürdürüyor. Sadece iletişim hizmetleri sunmanın ötesine geçerek dijital servislerde de büyümeyi hedefleyen Vodafone, geleneksel Sabit Ses Santrali (PBX) altyapısını yeni nesil çözümlerle buluta taşıyan yerli teknoloji ve yazılım şirketi FGS’nin 50’sini satın aldı. Anlaşmaya göre, FGS’nin marka adı ve organizasyon yapısı aynı kalırken, FGS yönetim kuruluna Vodafone Türkiye’den 2 isim katılacak. FGS, Türkiye’deki tüm sektörlere hizmet veren bir firma olmaya devam edecek. 100 Türk şirketi olan FGS’nin ürün ve hizmetleri, Vodafone Türkiye’nin mükemmeliyet merkezi olma hedefi doğrultusunda diğer ülkelere de ihraç edilecek.  

 

Yeni ortaklığı değerlendiren Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, şunları söyledi: 

 

“Vodafone olarak, 2025 yılına kadar Türkiye’nin en hızlı büyüyen dijital servisler şirketi olmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için izlediğimiz yollardan biri, yeni nesil bağlantı ve dijital servisler şirketine dönüşmeyi kapsıyor. Sadece iletişim hizmetleri sunmanın ötesine geçiyor; dijitalleşmenin gücünü kullanarak, dijital pazaryeri, finans ve sigorta hizmetleri sağlayıcısı, dijitalleşmek isteyen işletmelerin en önemli destekçisi olma yönünde adımlar atıyoruz. FGS ortaklığı, yeni nesil bağlantı ve dijital servisler şirketi olma yolunda attığımız önemli adımlardan biri. Bu işbirliğiyle, sabit ses pazarındaki payımızı artırmayı hedefliyoruz. Vodafone ve FGS Ar-Ge ekipleri yenilikçi ürünler geliştirme konusunda da işbirliği yapacak. FGS, Türkiye’deki tüm sektörlere hizmet veren bir firma olmaya devam edecek. FGS ortaklığımız, ülkemizde yerli ürün ekosisteminin gelişmesi konusundaki önceliğimizi de destekliyor. Türkiye’de yerlilik oranı daha yüksek bir haberleşme sektörü yaratılmasına yönelik adımları destekliyoruz. Yerli ekosistemimize dahil olan firmaları uzun vadede Vodafone’un global gücünden ve deneyiminden yararlandırmak istiyoruz. Bu kapsamda, FGS’nin ürün ve hizmetlerini de mükemmeliyet merkezi olma hedefimiz doğrultusunda yurtdışına ihraç etmek istiyoruz. Vodafone olarak, dijital servislerde büyümeye devam edeceğiz.” 

 

FGS CEO’su Nihat Yılmaz ise şöyle konuştu:

 

“FGS olarak 2011 yılından bu yana Yıldız Teknik Üniversitesi teknoloji geliştirme bölgesinde ses ve haberleşme yazılımları geliştirmekteyiz. Geliştirdiğimiz çözümler birçok kamu kurumu ve özel sektör firmasında yaygın olarak kullanım imkânı bulmaktadır. Türkiye’nin lider mobil ve sabit ağ operatörlerinden biri olan Vodafone ile ortaklık kurmamız bizlerin doğru yolda olduğunu göstermiş ve daha büyük hedeflere odaklanmamız için tüm ekibimize moral ve motivasyon kaynağı olmuştur. Kısa vadeli hedeflerimizde ses, video, mesajlaşma, e-mail ve sosyal medya gibi haberleşme kanallarının tek bir platform üzerinde birleştirilmesi ve ülkemizdeki tüm operatörlerde yaygın olarak kullanılması vardır. Orta vadede ise ülkemizde geliştirdiğimiz yazılımların Vodafone ile birlikte yurt dışına ihraç edilmesi ve yaygınlaştırılması ana hedeflerimizdendir. Vodafone ortaklığının bizlere verdiği güç ve avantajlar ile ülkemizde geliştirdiğimiz yazılımların, kendi alanlarında dünya markaları arasında yer alacağına inancımız artmıştır.”

 

Vodafone’un 7 yıldır iş ortağı

 

Vodafone’un 7 yılı aşkın bir süredir kurumsal iş ortağı olarak çalışan FGS, yazılım ürünlerini kendi geliştiriyor. Kamu alanında da projeleri bulunan FGS, ses alanında pek çok yenilikçi ürün sunuyor. Şirket, bulutta çalışan yazılım tabanlı sabit telefon santral sistemi Cloud PBX ürününün yanı sıra yine Cloud PBX altyapısına dayanan ve akıllı telefonlarda uygulama olarak kullanılabilen Cloud PBX mobil aplikasyonunu da geliştirdi. FGS ayrıca, tam kapsamlı çağrı merkezi çözümleri ve CRM entegrasyonu hizmetleri; sesli mesaj ve yönlendirme hizmeti, akıllı sesli mesaj gönderimi, sesli yanıt sistemi, sesten metne dönüştürme (speech-to-text) ve metni sese dönüştürme (text-to-speech) modüllerinden oluşan gelişmiş IVR çözümleri ve çoklu kişinin aynı anda bağlandığı sesli ve video görüşme çözümleri sunuyor. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Skolyoz Tedavinizi Ertelemeyin

Toplumda sık görülen omurga eğriliği yani skolyoz, hareket kabiliyetini ciddi ölçüde kısıtlayarak yaşam kalitesini düşürebiliyor. Doğuştan gelen ya da sonradan oluşabilen bu rahatsızlık, kişinin yaşı ve hastalığın derecesine göre modern yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Memorial Bahçelievler ve Hizmet Hastaneleri Omurga Sağlığı Merkezi’nden Doç. Dr. Onur Yaman, “1- 30 Haziran Skolyoz Farkındalık Ayı”nda skolyoz ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

 

Çocuğunuzun iki omzu aynı hizada değilse dikkat!

Omurga eğriliğinin en sık rastlanan tipi adolesan idiopatik skolyozdur. Adolesan, çocukluk döneminden sonra, ancak hala büyümenin devam ettiği ergenlik dönemi için kullanılan bir ifadedir. Dolayısıyla adolesanlarda iskelet sistemi de tam olarak olgunlaşmamıştır. Kız çocuklarında daha sık görülen ve eğriliğe daha fazla sebep olan bu rahatsızlık, genellikle 10 yaş civarındaki çocukları etkilemektedir. İdiopatik skolyoz, 10-18 yaş arasındaki çocuk ve adolesanların 2-3’ü gibi önemli bir bölümünü etkilemektedir. 

İdiopatik skolyozda kesin neden bilinmemektedir. Ancak bu rahatsızlığın genetik sebeplerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Adolesan idiopatik skolyoz (AİS) hastalığını genellikle ilk olarak ebeveynler veya hastalar fark etmektedir. Ergenlik dönemine girilmesi ile beraber omurganın hızlı büyümesiyle eğriliğin derecesinin ilerlemesi olasılığı artar. Genellikle sırtta yamukluk, omuzların aynı hizada olmaması ya da kemerin iki kalça üzerinde eşit durmaması ile tespit edilir. Eğriliğin tepe noktasına (apeks) göre, cinsiyete ve ilk tespit edildiği zamandaki derecesine göre eğriliğin ilerleme hızı konusunda kaba tahminler yapılabilir. Erken dönemde tespit edilirse gerekli egzersiz ve hastaya uygun hazırlanan korselerle, eğriliğin derecesinin ilerlemesi engellenebilir. Ancak eğriliğin 50 derecenin üstünde olduğu hastalarda cerrahi tedavi düşünülebilir. 

 

İleri derecede skolyoz tedavi edilmediği takdirde estetik görünümde bozulmanın yanı sıra şu sorunlar görülebilir:

  • Akciğer ve solunum sorunları
  • Kalp problemleri
  • Hareket etme kabiliyetinin azalması ve yok olması
  • Omurilik basısı ve felç
  • Psikolojik sorunlar ve depresyon

Erişkinlerde bel ve bacaklarda ağrı ile uyuşukluk görülebilir

 

İleri yaşı hasta grubunda omurganın kemik ve kıkırdaklarında yaşlanma ortaya çıkar. Erişkin dönemde görülen skolyozun asıl tetikleyicisi, kıkırdak dokusunun su içeriğini kaybetmesidir. Diskin kireçlenmesi ve yüksekliğini kaybetmesi ile beraber bacaklara giden sinirler sıkışır. Bacak ve ayaklarda ağrı ve uyuşma şikayetleri ortaya çıkar. Bozulan disk yük dağılımını bozar ve arka tarafta omurganın gücünü artıran faset eklemlere fazladan yük biner. Artan yükler karşı koyabilmek için faset eklem ve omurlar arasındaki bağlar kalınlaşır. Önden disk dokusunun arkadan sarı ligamentin (Ligamentum flavum) ve faset eklemin büyümesi ile omurilik kanalı iyice daralır. Hastaların yürüyüş mesafeleri iyice kısalır. Omurgadaki bu değişikliklerle beraber omurganın sağlamlığı bozulduğu için omurlar arasında öne, arkaya ve yanlara doğru kayma olabilir. Bunun sonucu mevcut bel ağrısı şikayetleri daha da artar. Hastanın ön-arka plandaki röntgen filmine bakıldığında omurganın yana doğru eğrildiği görülür. Omurganın eğrildiği taraftaki sinirlerin basıya diğer tarafta ise gerilmeye maruz kalması ile bacaklarda ve ayaklarda, daha fazla ağrı ve uyuşukluk oluşabilir.

 

Doğru tanı için hasta hikayesi çok önemli 

Adolesan idiopatik skolyoz, genetik bir hastalık olduğu için hastanın aile hikayesi tanı sırasında çok önemlidir. Erişkinlerde ise kişinin yaşı, yaşam tarzı, fiziksel aktivite durumu,  sahip olduğu hastalıklar önemli parametrelerdir. Fiziksel test, bütün bir nörolojik muayeneyi ve skolyometre olarak adlandırılan özel bir ölçüm cihazının kullanımını içermektedir. Bu cihaz, omurilik ileri doğru eğildiğinde, omuriliğin asimetrisini ölçmek için kullanılmaktadır. Kesin tanı için ön-arka ve yan planda eğimi değerlendirmek adına tüm omurganın röntgeni görülmelidir. Elde edilen bu grafilerde en çok eğilen omurlar arasındaki açı ölçülerek skolyozun derecesine karar verilmektedir. Cobb açısı ölçümü yapılarak gerekli takip ve tedavileri planlanmaktadır. Skolyozun tanısında MR, Bilgisayarlı Tomografi gibi teknolojilerden de faydalanılmaktadır. 

Modern tedavi yöntemleri ile skolyozdan kurtulmak mümkün

Adolesan idiopatik skolyozu olan birçok hasta, ciddi bir tedavi gerektirmeyen küçük eğrilere sahiptir.10- 20 derece olarak belirlenen küçük eğrilere sahip hastalar için gözlem yeterlidir.

Korse tedavisi: 25 derecenin üzerinde eğriliği olan hastalar için korse kullanılarak eğriliğin ilerlemesini engellenebilmektedir. Korseye ihtiyaç duyan hastalar için hafif ağırlıktaki TLSO korsesi faydalı olabilir. Hastanın eğriliğine uygun olarak yapılan korse giysilerin altına giyilebilmektedir. Korsenin etkili olabilmesi için günde 23 saat kullanılması gerekmektedir.

Cerrahi: Adolesan idiopatik skolyoz cerrahisi genellikle eğriliğin 50 derecenin üzerine çıktığı hasta grubunda düşünülmektedir. AIS’de skolyoz kararı vermeden önce dikkatli bir değerlendirmenin ardından hasta ve aile ile ayrıntılı görüşmenin yapılması ve bilgilendirmenin bu doğrultuda yapılması gerekmektedir.

Skolyoz önlenebilir mi?

Çocukluk çağında görülen skolyoza genellikle spor yaralanmaları, ağır sırt çantalarının taşınması, duruş bozukluk
ları, fazla kiloların neden olup olmayacağı merak edilmektedir. Ancak bu faktörler var olan skolyozun derecesini artırabilmekle birlikte kesin birer neden olarak nitelendirilmemektedir. Ayrıca doğru duruş pozisyonuna dikkat etmek, sırt kaslarını güçlendirmek için egzersiz yapmak, yoga veya pilates gibi aktiviteler de skolyozu önlemektedir ancak zaten skolyozu olan kişilerde semptomları hafifletebilmektedir. Bununla birlikte osteoporoz kaynaklı skolyoz gibi önlenebilen tablolar da bulunmaktadır. Bu durum, kemiklerin zayıf ve kırılgan hale gelmesine neden olarak omurganın anormal eğriliğine yol açabilir. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz, ilerleyen yaşla birlikte osteoporoza yakalanma ve skolyoz gelişimi riskini önlemeye yardımcı olabilir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gıda Okuryazarlığı ile Çocukluk Çağı Obezitesi Önlenebilir

Çocuklarda görülen ve çağımızın hastalığı olan obezite, ileride birçok sağlık sorunuyla mücadele eden yetişkinlerden oluşan bir toplum riski oluşturuyor. Bu nedenle çocukluk çağı obezitesinin önüne geçmek büyük önem taşıyor. Sabri Ülker Vakfının paylaştığı bilgiler, gıda okuryazarlığının bu mücadelede büyük önem taşıdığına vurgu yapıyor.  

 

Obezite ve fazla kilolu olma hali, sağlık için risk oluşturan aşırı yağ birikimi olarak tanımlanıyor. Fazla kilolu ve obez çocukların yetişkinlikte obez olma ve genç yaşta diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi bulaşıcı olmayan, beslenme ilişkili hastalıkları geliştirme olasılığının daha yüksek olduğu biliniyor. Fazla kilo ve obezite ile bunlarla ilişkili hastalıklar büyük ölçüde önlenebilir. Çocukluk çağı obezitesinin önlenmesi bu nedenle yüksek öncelik gerektiriyor. Çocukluk çağı obezitesinin önlenmesinde aile ve akran temelli müdahale uygulamaları, fiziksel aktiviteye yönelik girişimlerin yanı sıra okul çağı çocukları ve gençler için sağlıklı beslenme okuryazarlığı da oldukça önem taşıyor. Sabri Ülker Vakfı’nın derlediği bilgilere göre gıda okuryazarlığının düşük olması çocuklarda olumsuz beslenme davranışlarının görülme sıklığını artırabilen bir faktör olarak öne çıkıyor.

 

Çocukluk çağı obezitesinde mevcut veriler ne söylüyor?

Çocukluk çağı obezitesi, 21. yüzyılın en ciddi halk sağlığı sorunlarından birini oluşturuyor.  Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2019 yılı verilerine göre, dünya genelinde 5 yaşın altında 38 milyon çocuk fazla kilolu veya obez olarak nitelendirilebiliyor. Çocukluk çağı obezitesinde görülme sıklığı endişe verici oranda artıyor. Şişmanlık görülme sıklığında mevcut artma hızının devam etmesi durumunda 2025 yılında tüm dünyadaki fazla kilolu ve şişman çocuk sayısının 70 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. 

 

Çocukluk çağı obezitesinin önlenmesi neden önemli?

Obez çocukların ileride obez yetişkinler olup olmayacağını belirlemede etkili olan faktörler arasında çocuğun yaşı, ebeveynlerinin obez olup olmaması ve obezitenin derecesi yer alıyor. Obezite çocuğun yalnızca o anki sağlık durumunu etkilemiyor ve bu çocukların büyük bir kısmı obez yetişkinler olarak yaşamlarına devam etme riski taşıyor. Ayrıca obezite vücutta kronik inflamasyona yol açarak tip 2 diyabet, karaciğer yağlanması, hiperlipidemi, hipertansiyon ve bunlara bağlı olarak kalp hastalıklarına yakalanma riskini de artırabiliyor.

 

Gıda okuryazarlığı ve çocukluk çağı obeziteyle mücadele

Ocak 2016 yılında çocukluk çağı obezitesini sona erdirmek üzere bir komite kurulan ECHO (Commission on Ending Childhood Obesity) komitesinin çocukluk çağı obezitesinin önlenmesi üzerine sıraladığı öneriler içerisinde aile temelli müdahale uygulamalarından fiziksel aktiviteye yönelik girişimlere birçok öneri sıralanıyor. Bu öneriler içerisinde sağlıklı beslenme okuryazarlığının önemi de vurgulanıyor. Çocuklarda gıda okuryazarlığının düşük olması olumsuz beslenme davranışlarının görülme sıklığını artırıyor. Birçok alışkanlık çocukluk çağında kazanılıp yetişkinliğe taşındığı için gıda okuryazarlığı eğitiminin çocukluk döneminde başlaması gerekiyor. 

 

Sabri Ülker Vakfı’ndan gıda okur yazarlığının çocukluk çağında yaygınlaşmasına yönelik FAO iş birliği

Sağlıklı nesiller yetiştirmek hedefiyle projeler yürüten Sabri Ülker Vakfı, ilköğretim çağındaki çocukların sağlıklı beslenmeyi öğrenmesi amacıyla 2011 yılından beri sürdürdüğü Yemekte Denge Eğitim Projesine yepyeni bir modül ekliyor. Bu modül ile toplumda gıda okuryazarlığının yaygınlaşması, sağlıklı beslenme ve besin seçiminin geliştirilmesi ve sürdürülmesi amacıyla okul öncesi ve ilkokul öğrencilerinin gıda israfı özelinde gıda okuryazarlığı eğitimi alması hedefleniyor.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı