Aylık arşivler: Haziran 2021

Dünya Çevre Günü'nde Yenilebilir Enerji Potansiyelimizin farkında mıyız?

Türkiye günlük 7,5 saatlik verimli güneş kullanımı ve 48 bin megavatlık rüzgâr enerjisi potansiyeli ile Avrupa’da ilk sıralarda yer alıyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan kararla ilan edilen 5 Haziran Dünya Çevre Günü, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha çevreci bir endüstri ve ekosistemimizin korunması konularında farkındalık yaratmak için 1972 yılından günümüze kutlanıyor. Türkiye’nin öncü enerji firması Üçay Grup CEO’su Turan Şakacı, Dünya Çevre Günü’nde, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeline dikkat çekerek, “Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası’na göre Türkiye günlük 7,5 saatlik verimli güneş kullanımı ve 48 bin megavatlık rüzgâr enerjisi potansiyeli ile Avrupa’da ilk sıralarda yer alıyor. Bu potansiyeli değerlendirmek, Türkiye’yi enerji üretiminde kirletici yakıtlardan kurtarmak mümkün” açıklamasında bulundu.

Birleşmiş Milletlerin 1974 yılında Stockholm’de düzenlendiği Dünya Çevre Konferansı’nda ilan edilen 5 Haziran Dünya Çevre Günü, yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli kullanımı, doğa dostu bir sanayi üretimi ve ekosistemimizin korunması konularında farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Dünya Çevre Günü’nde, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarındaki potansiyeline değinen Türkiye’nin öncü enerji firması ÜÇAY Grup CEO’su Turan Şakacı, güneş ve rüzgâr enerjisi potansiyelini ve ne kadarını kullanabildiğimizi ortaya koydu.

“GÜNDE 7,5 SAAT VERİMLİ GÜNEŞ ALIYORUZ”

Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelin Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında yüksek olduğunu belirten Turan Şakacı, “Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası’na (GEPA) göre Türkiye yıllık 2 bin 737 saat, günlük 7,5 saat verimli güneş alıyor. Bu rakam hem sürdürülebilir enerji üretimi için hem de evsel kullanım için gayet yeterli. Güneşten enerji üretimi uzun süredir devletin de gündeminde 2023 yılında açılması beklenilen Konya Karatay Güneş Enerjisi Santrali yıllık 3 bin megavat üretimle bu konuda ciddi bir katma değer sağlayacak. Ancak bu konuda adım atacak olan sadece kamu kuruluşları değil, bizler de evimizin güneş enerjisi potansiyelini ölçtürerek evlerimizde bu sonsuz enerji kaynağından faydalanabiliriz. Kış aylarında bile güneş alan şehirlerimiz ve kendini kısa sürede amorti eden yatırımlarla güneş enerjisini evlerimizde de kullanabiliriz” ifadelerini kullandı.

“ELEKTRİĞİMİZİN YÜZDE 16’SINI GÜNEŞ VE RÜZGÂR ENERJİSİ KARŞILIYOR”

Elektrik üretimimizin yenilenebilir kaynaklara yöneldiğini ancak bu konuda daha yapılacak çok şey olduğunu ifade eden ÜÇAY Grup CEO’su Turan Şakacı, “Türkiye elektriğinin yüzde 16 ila 17’sini yenilenebilir enerji kaynakları olan güneş ve rüzgâr enerjisinden karşılıyor. Bu oranın önemli bir bölümü rüzgâr enerjisi oluşturuyor. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı son 20 yılda katlanarak artsa da geldiği nokta henüz tatmin edici değil. Bu konuda hem kamu kuruluşlarının hem de biz enerji firmalarının atacağı çok adım var” dedi.

“DÜNYAMIZIN GELECEĞİ VE BİZİM GELECEĞİMİZ YENİLENEBİLİR ENERJİDE”

“ÜÇAY Grup olarak geleceğimizi yenilenebilir enerjide görüyoruz” ifadelerini kullanan Turan Şakacı, “Sektörde 90’lı yıllarda doğalgaz başladı. Doğalgazlı iklimlendirme çalışmaları geçmiş 20 yılımızda da çok aktif olarak kullanıldı. Önümüzdeki süreçte ise fosil kaynaklı yakıtların sürdürülemez oluşu ve sıfır emisyon hedefi nedeniyle yenilenebilir enerji kullanımına yöneleceğiz. Sistemi artık elektrik enerjisiyle çözüp, elektriği de güneşten ya da rüzgârdan yenilebilir şekilde üreteceğiz. Isı pompasıyla da ısıtma soğutma sistemlerini ve sıcak su kullanımının tasarlanmasını sağlayacağız. Biz sektörün bu noktada biraz daha evirileceğini, yeni bir vizyona geçeceğini ve geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla kendi tarafımızda ekiplerimizin içerisindeki teknik personel sayısını artırıp, özellikle yenilenebilir enerjiyle alakalı eğitimler verip personel alımına başladık. Sektörün geleceğinde kendi vizyonunu, kendi dümenini bu yana çevirecek yapıların daha kuvvetleneceğini düşünüyoruz. Vizyonuna doğalgazın yanına ısı pompasını, güneş enerjisini, rüzgâr enerjisini ve alternatif enerji kaynaklarını alan yapıların çok daha iyi noktalara geleceğini öngörüyoruz. Hem Dünya’mız hem de bizler için yenilenebilir enerji kullanımı en iyi seçenek. Bu konuda farkındalık yaratmalı, yenilenebilir enerjinin evsel kullanımını teşvik etmeliyiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İktisatEvim’in Genel Müdürlük görevine Oğuz Korkmaz getirildi

Bireylerin günümüz ekonomisine uygun olarak, konut, taşıt ve iş yeri gibi ihtiyaçlarına faizsiz, peşinatsız ve kişiye özel ödeme planları ile kavuşmasını sağlayan İktisatEvim’de Genel Müdürlük görevini Oğuz Korkmaz devraldı. 

 

Bankacılık ve finans sektöründe  25 yıllık bir  geçmişe sahip olan Korkmaz ile birlikte İktisatEvim yeni hedefler için çalışmalara başladı.

 

Genel Müdür Oğuz Korkmaz, İktisatEvim Ailesi’ne katılmaktan dolayı duyduğu mutluluğu belirterek şunları söyledi: “Bu büyük ailenin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Bilindiği gibi, Tasarruf Finansman Şirketleri mart ayında yürürlüğe giren kanun ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) denetim ve gözetim yetkisi altına alındı.  İktisatEvim olarak güçlü malî ve kurumsal yönetim yapımız ve yılların getirdiği birikimimizle müşterimize değer yaratmak önceliğimiz olacak. Yeni Yönetim Kurulu olarak İktisatEvim’e önemli katkılar sağlayacağımıza inanıyorum.”

 

Oğuz Korkmaz Kimdir?

 

İktisatEvim’in yeni Genel Müdürü Oğuz Korkmaz, Galatasaray Lisesi’ndeki eğitiminin ardından, Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi (Fransızca) bölümünden mezun oldu. Ardından Université Libre de Bruxelles’den master derecesini aldı. 

 

Kariyerine Koçfinans'ta başlayan Korkmaz, sırasıyla Oyak Bank’ta Bireysel Bankacılık Pazarlama ve Satış Müdürlüğü, TEB’de Bireysel Bankacılık Pazarlama Direktörlüğü, BankPozitif’te Bireysel Bankacılık Pazarlama Müdürlüğü, Anadolubank A.Ş.’de Perakende Bankacılık Bölüm Başkanlığı, Alternatifbank A.Ş.’de Perakende Bankacılık Grup Müdürlüğü görevlerini yürüttü. 25 yıllık tüketici finansmanı ve perakende bankacılık geçmişinde, her seferinde perakende iş kollarının yeniden yapılandırılması ve büyütülmesinden sorumlu oldu; iddialı hedefleri aşarken ekibi ile aktif müşteri sayısını ve karlılığını artırdı. 

 

1969 yılında dünyaya gelen  Oğuz Korkmaz evli ve bir kız babasıdır; Galatasaraylılar Derneği ve Galatasaray Spor Kulübü Divan Kurulu üyesidir.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sıfır Atık Belgesi alan Eker, geri dönüşüm çalışmalarıyla değer yaratıyor

Yaptığı geri dönüşüm çalışmalarıyla “Sıfır Atık Belgesi” almaya hak kazanan Eker Süt Ürünleri, ekolojik sistemin korunduğu daha yeşil ve daha sağlıklı bir gelecek için Dünya Çevre Günü’ne dikkat çekiyor.  

Dünyamızın doğal kaynakları iklim değişikliği, nüfus artışı ve hızlı tüketim gibi nedenlerle giderek azalıyor. Bu gelişmeler doğrultusunda, Birleşmiş Milletler tarafından sürdürülebilir bir yaşama dikkat çekmek amacıyla belirlenen 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün önemi her geçen yıl daha da artıyor. Özellikle de pandemi süreci sonrasında daha temiz, sağlıklı, sürdürülebilir bir dünyaya katkı sağlamak, birçok ülkenin odağında yer alıyor.

Birleşmiş Milletlerin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşma yolunda iş dünyasına önemli görevler düşerken, Eker Süt Ürünleri iş yapış biçimini sürdürülebilir kalkınma modelleri doğrultusunda şekillendiriyor.

Geri dönüşüm projeleri ile Sıfır Atık Belgesi almaya hak kazandı

Eker Süt Ürünleri'nin atık miktarının azaltılmasına ve atıkların geri dönüştürülmesine yönelik uyguladığı projeler, markanın sürdürülebilirlik politikasının merkezinde yer alıyor. Eker’in geri dönüşüm çalışmaları, Bursa Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından yapılan kontroller sonucunda Sıfır Atık Belgesini almaya hak kazandı.

2017-2020 yıllarında; 65.000 m3 su, 18 milyon kWh enerji, 4.3 milyon litre yakıt tasarrufu sağlandı

Eker, yaptığı geri dönüşüm çalışmalarıyla 2017-2020 yılları arasında dolaylı olarak 65.000 m3 su, 18 milyon kWh enerji, 4.3 milyon litre yakıt ve 2.5 milyon adet ağaca denk gelecek tasarruf sağladı. Sadece 2020 yılı geri dönüşüm çalışmaları ile yaklaşık 125.000 Kg sera gazı salınımı önlenmiş oldu.

2020 yılında soğutma suyu geri kazanımı, CIP uygulamaları optimizasyonu gibi çeşitli su kazanım projeleri ile 800 m3/gün ham su tasarrufu sağlandı. Bu miktar aynı zamanda atıksu arıtma tesisinde arıtma işleminden de tasarruf ettirerek, kimyasal kullanımında yüzde 15’lik bir azalmaya yol açtı. Ayrıca arıtma tesisinin elektrik enerjisinde yüzde 10’luk tasarruf kaydedildi.

Eker’in 2020 yılındaki geri kazanım miktarları:

* Kağıt        510.010 Kg
* Plastik     420.680 Kg
* Cam        270.740 Kg
* Metal     102.740 Kg
* Biodizel    1.075 Kg
* Ahşap     1.004.680 Kg

Günlük doğalgaz kullanımı azaldı

Buhar hatlarında, kondens dönüş flaş buhar geri kazanımı ve kazan blöf suyu geri kazanımı projeleri ile 12.000 kg buhar/gün tasarruf edildi. Buhar kazanları doğalgaz ile çalıştığından bu tasarruf yaklaşık 600 m3/gün doğalgaza eşdeğer oldu. Günlük doğalgaz kullanımı ise yüzde 4 azaldı.

Eker, arıtma çamurunun da lisanslı yenilenebilir enerji tesislerinde elektrik enerjisine dönüşmesine katkı sağladı. 4.756 ton arıtma çamurundan yaklaşık olarak 575.742 kW elektrik enerjisi üretildi.

Karbon salınımını azaltacak ulaşım projeleri gerçekleştirdi

Eker, yakıt tasarrufu sağlayacak lastik seçimi, daha az enerji ile çalışan soğutmalı karoserlerin tercih edilmesi ve personeline aldırdığı ileri sürüş teknikleri eğitimleri ile araçlarının ortalama yakıt tüketimlerini sürekli olarak düşürmeyi hedefliyor. Bu kapsamda 2014 yılında 100 km’de ortalama 31 litre yakıt tüketirken, 2020 yılında bu değer 28,82 litreye kadar düşürüldü. Bu zaman zarfında toplamda 14.252.554 km yol yapan Eker araçları, yaklaşık olarak 310.705 litre yakıt tasarrufu sağladı.

 Ağaçlandırma çalışmaları da yapıyor

“İyilik için varız, iyi ki varız” söylemiyle çevre bilincinin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla etkinlikler düzenleyen Eker, bu kapsamda ağaçlandırılma çalışmaları yapıyor. Eker’in Bursa’da fabrikasının bulunduğu bölgede 2011 yılında 200 çalışanının katkısı ile diktiği 200 fidan, 2021 yılında “Murat CESUR Hatıra Ormanı” adıyla doğal hayata kazandırılan bir yeşil alan haline geldi.

Türkiye’yi 44 yıldır lezzet ve tazelik ile buluşturan Eker, yenilikçi ve sürdürülebilir bakış açısıyla doğaya, çevreye, topluma katkı sağlayan projeler yapmaya devam edecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İnci Holding, 3 iştirakiyle ISO 500 Listesinde yer aldı

İnci Holding, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) sanayi sektörünün en değerli verilerini oluşturan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde yine 3 iştirakiyle birden yer alarak büyük bir başarıya imza attı. Maxion İnci listede 145. sırada yer alırken, İnci GS Yuasa 200., Maxion Jantaş ise 401. sırada yer aldı.

 

Türkiye’nin köklü kuruluşlarından İnci Holding, İstanbul Ticaret Odası (İSO) tarafından her yıl açıklanan İSO 500 listesinde üç şirketiyle yer alarak, 15 yıldır gösterdiği başarısını pekiştiriyor. Holdingin sektörlerinde lider iştirakleri İnci GS Yuasa, Maxion İnci ve Maxion Jantaş “Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu” arasında yer aldı. Türkiye'nin binek ve hafif ticari araç sac ve alümniyum jant üretim lideri olarak 145. sırada listede yerini alan Maxion İnci ile 200. sırada listede yerini alan akü sektörünün öncüsü İnci GS Yuasa, ilk 200 arasındaki yerlerini korudular. Ağır ve ticari araç sac jant üreticisi Maxion Jantaş ise 401. sırada yer aldı.

 

İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı Neşe Gök, araştırmanın sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede; “15 yıl önce ilk defa girdiğimiz bu prestijli listede, bu yıl da 3 iştirakimizle istikrarlı bir biçimde yer almanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. 69 yıllık bir kuruluş olarak bugün İnci Holding çatısı altındaki 10 şirketimiz, 9 fabrikamız ve 3 bin çalışanımızla ağırlıklı olarak otomotiv tedarik sanayinin önemli bir oyuncusu, sektöründe dünya devi şirketlerin güvenilir ortağıyız. Toplam üretimimizin yüzde 60’ını dünyanın 100’den fazla ülkesine ihraç ediyoruz. ABD’den Almanya’ya, Rusya’dan Venezuela’ya araçlar, bizim Türkiye’de, Manisa’da ürettiğimiz akü ve jantlarla ilerliyor. İştiraklerimizle Türkiye ekonomisine, istihdamına ve ihracatına katkı sağlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Ülkemizi kalkındırmak için çalışmaya devam ediyoruz. Bu istikrarlı sonuçlarımız da işimizi doğru yaptığımızın bir kanıtı niteliğinde, emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Allianz Türkiye’nin “97 Yıldır Hayatın Her Anında Allianz Seninle” reklam filmi Effie’de “Gümüş” ödül aldı

Allianz Türkiye, “Allianz Seninle” mottosuyla hazırladığı “97 Yıldır Hayatın Her Anında Allianz Seninle” reklam filmiyle Effie’de “Gümüş” ödülün sahibi oldu. Allianz Türkiye’nin hayatın her anında müşterilerinin yanında olduğunu anlatan film “Sigorta Hizmetleri” kategorisinin en yüksek ödülünü almış oldu.

 

Allianz Türkiye, Reklamcılar Derneği ve Reklamverenler Derneği’nin Effie Worldwide Inc. iş birliğiyle bu yıl 13’üncüsünü düzenlediği Effie Türkiye Reklam Etkinliği Ödülleri’nde “97 Yıldır Hayatın Her Anında Allianz Seninle” reklam filmiyle “Gümüş” ödülün sahibi oldu. Allianz Türkiye, pazarlama ve iletişim dünyasının en zorlu ve itibarlı yarışmalarından biri olarak kabul edilen Effie Türkiye‘nin “Sigorta Hizmetleri” kategorisinde bu yıl verilen en yüksek ödülü almış oldu.

 

Allianz Türkiye Pazarlama ve Dijital Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Onur Kırcı, Effie Türkiye 2021’de ödüle layık görülmekten büyük mutluluk duyduklarını belirterek, “Dijitalizasyon odaklı yeni nesil sigortacılığa öncülük eden Allianz Türkiye’nin yol haritasını, müşterilerimizin beklentileri belirliyor. Faaliyet alanlarımızın merkezine müşteri odaklı yaklaşımı koyuyor, ihtiyaç duydukları her an yanlarında olma sözüyle ‘Allianz Seninle’ diyoruz. Bizlere sağlığını, varlığını emanet eden müşterilerimiz, onları çok daha iyi tanımamızı ve özel hizmetlerle onların her an yanlarında olmamızı bekliyor. Hayatın her türlü olasılığını ve yaşanabilecek her türlü aşamaya değinen reklam filmimizde sevdiklerimizin “yanında olmanın” önemini anlatıyoruz. Allianz Türkiye olarak tüm gücümüzü müşterilerimize en iyi şekilde hizmet vermek için kullanıyoruz. Bu yaklaşımımızı doğrulayacak şekilde yön verdiğimiz reklam filmimizle, son iki yıldır olduğu gibi bu yıl da sigorta kategorisinde o yıl verilen en yüksek ödüle layık görüldük” diye konuştu.

 

Hayatın her aşamasında müşterilerine verdiği desteği vurguluyor 

Allianz Türkiye, “Allianz Seninle” temalı reklam filmiyle hayatın her aşamasında müşterilerine verdiği desteği duygu dolu sahnelerle izleyiciye ulaştırarak sağladığı güven duygusuna dikkat çekiliyor. Zor günler atlatılırken yaşanan umut duygusu da yine reklam filminde hatırlatılıyor. Allianz Türkiye “97 yıldır hayatın her anında seninle” mesajını verirken, bugünden başlayarak 1930’lu yıllara kadar uzanan hayata dair önemli anları, dönemin unutulmaz şarkıları eşliğinde sunuyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

‘20. Yıl Özel Ödülü’nün Sahibi Mustafa Taviloğlu

Perakende Günleri’nin bu sene 20. yılı olması nedeniyle verilen ‘Perakende Güneşi 20. Yıl Özel Ödülü’nün sahibi Mudo’nun Kurucusu ve Onursal Başkanı Mustafa Taviloğlu oldu.

 

Perakende sektörünün en verimli buluşma platformu olarak tüm sektörü bir araya getiren Perakende Günleri’nin bu sene 20. yılı olması nedeniyle ‘Perakende Güneşi Ödülleri’ kapsamında verilen ‘20. Yıl Özel Ödülü’ sahibini buldu. 

15 sektör derneği temsilcisinden oluşan jüri 20. Yıl Özel Ödülü için çalışmaları ile sektöre örnek olmuş lider olarak Mudo Kurucusu ve Onursal Başkanı Mustafa Taviloğlu’nu seçti. Taviloğlu’na ödülünü Perakende Günleri’21’de Suat Soysal takdim etti.

Perakende sektörünün en prestijli ödülü olarak kabul edilen ‘Perakende Güneşi Ödülleri’nin jürisi de sektörün en özel isimlerinden oluşuyor. Jüride; ASD Genel Sekreteri Aslıhan Arıkan, Vestel Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Duygu Badem Uylukçuoğlu, TMD Temsilcisi, Make-A-Wish Türkiye CEO’su Füsun Kuran, MTD Yönetim Kurulu Üyesi Gül Ağış, GPD Temsilcisi, Özay Hukuk Bürosu Kurucusu Merter Özay, KMD Temsilcisi, D&R Genel Müdürü Dr. Mustafa Altındağ, AYD Temsilcisi, Ece Türkiye Genel Müdür ve CFO’su Nuri Şapkacı, ETÜDER Temsilcisi, g2mEKSPERDağıtım Paz. Ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü Oğuzhan Güngördü, BMD Temsilcisi, Fiba Perakende Grubu Grup Başkanı Oya Sener, TPF Başkanı Ömer Düzgün, ETİD Genel Sekreteri Ömer Gürkan, İDA Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özge Uzun, MOSDER Temsilcisi, Vettore Mobilya Yönetim Kurulu Üyesi Sinan Karaoğlan, MOBİSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Uğur İlhami Özden, Akinon Kurucu Ortak ve CEO’su Tolga Tatari, TÜRES Temsilcisi, Merhaba Gıda Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Sekizkardeş, TURYİD Genel Koordinatörü Vedat Dilber yer alıyor.  

 

 

SOYSAL HAKKINDA

Soysal, perakende sektörünün eğitim ve gelişim merkezi olarak faaliyetlerini 37 yıldır sürdürüyor. Verdiği eğitimlerle artan rekabet ortamında hizmet kalitesini geliştirmeyi hedefleyen şirketlere yetkin insan gücü yetiştirmede destek olurken, sektörün içinden gelen uzman danışman kadrosuyla kuruluşların ihtiyaç duyduğu konularda etkili danışmanlık hizmeti sunuyor. 2001 yılından bu yana sektörün öncü etkinliği olan Perakende Günleri ile sektörün tüm karar vericilerini bir araya getiren Soysal, sınırsız network ve iş birliği olanağı sağlamanın yanı sıra, paylaşılan bilgi, deneyim ve ufuk açıcı görüşlerle sektörün bugününe ve geleceğine ışık tutuyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

BES Yaşamın her dönemi için güvence paketi olacak

Türkiye’de sigortacılığın referans merkezi olan Türkiye Sigorta Birliği tarafından 31 Mayıs-4 Haziran tarihleri arasında düzenlenen Sigorta Haftası, Sigorta Buluşmaları başlıklı paneller dizisiyle devam ediyor.  Buluşmaların 2. gününde gerçekleştirilen TÜRKİYE’NİN YÜKSELEN DEĞERİ: BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ; BAŞARISI VE BÜYÜME POTANSİYELİ konulu panelde Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkan Yardımcısı Uluç İçöz, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Eraslan, Allianz Türkiye Hayat ve Emeklilik Şirketleri Genel Müdürü Taylan Türkölmez ve Ekonomist Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu bir araya geldi. Panelde konuşan SEDDK Başkan Yardımcısı Uluç İçöz, BES’te yapılacak yeni düzenlemeler sayesinde bireylere, eğitimden, sağlığa, askerlikten, evliliğe, konut edinmeden yaşlılık bakım süreçlerine kadar yaşamın her döneminde güvence sağlayan bir paket sunulmuş olacağını söyledi. 

“BES’in gelişimi gelecekte emeklilik gelirlerimizi güvence altına alacak”

Türkiye’nin Yükselen Değeri: Bireysel Emeklilik Sistemi; Başarısı ve Büyüme Potansiyeli başlıklı panelde konuşan SEDDK Başkan Yardımcısı Uluç İçöz, OECD ülkelerinde BES fonlarının GSMH’ya oranının yüzde 80-90 oranında olduğunu Türkiye’de ise yüzde 3,5’lik oranın halen gidilecek uzun bir yola işaret ettiğini söyledi. İçöz şöyle devam etti: “Türkiye demografik olarak halen genç ancak yaşlanmakta olan bir nüfusa sahip. Yakın gelecekte yüzde 20-25 bandında 65 yaş üzerine oturacak nüfusumuz için emeklilik geliri üretilmesi açısından BES’in ekonomideki ağırlığının artırılmasının önemi büyük. Bu kapsamda 18 yaş altının BES kapsamına alınmasıyla bunun mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Ayrıca, BES’in eğitimden, sağlığa, askerlikten, evliliğe, konut edinmeden yaşlılık bakım süreçlerine kadar yaşamın her döneminde kapsamlı bir güvence paketi haline getirilmesi için altyapı çalışmalarını sürdürüyoruz.” 

BES tüm sektörler için uzun vadeli finansman kaynağı demek

Panelin bir diğer konuşmacısı olan TSPB Yönetim Kurulu Başkanı Tevfik Eraslan, BES ve sigortacılık sektörünün sermaye piyasaları için çok önemli bir dayanak olduğunu söyledi. Türkiye’de banka mevduatlarındaki yatırımların yüzde 80, sermaye piyasasındaki yatırımların ise yüzde 20 civarında seyrettiğini ifade eden Eraslan, gelişmiş ülkelerde bu oranların tam aksi yönde gerçekleştiğini belirterek, BES ve sigortacılığın büyümesi ile sermaye piyasalarının da güçleneceğini, böylelikle, şirketlerin de uzun vadeli finansmana erişiminin artacağını söyledi. Eraslan; “Büyümek ve gelişmek finansman işidir, girişimcilerimizin yeni yatırımlar için ihtiyaç duyduğu finansmanı böylelikle sağlayabiliriz. O zaman Türkiye’de de bir Silikon Vadisi kurulabilir”, dedi. 

BES’te 180 milyar TL fon büyüklüğüne ulaşıldı

TSB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Allianz Türkiye Hayat ve Emeklilik Şirketleri Genel Müdürü Taylan Türkölmez de dünyada yaklaşık bir asırlık geçmişi olan BES’in Türkiye’de 18 yıldır uygulanan bir sistem olarak çok genç olduğunu, buna rağmen 180 milyar TL’lik fon büyüklüğü ve 13 milyona yakın katılımcı sayısı ile önemli bir performans gösterdiğini ifade etti. Ekonomi ve finansal sisteme büyük katkıları olan BES’in planlanan reformlarla çok iyi bir noktaya geleceğine inandıklarını belirten Türkölmez, halen yatırımlarının yüzde 60’ını gayrimenkul ve altında değerlendiren Türk halkının tasarruf davranışını disipline etmesi açısından BES’in dönüştürücü gücüne değindi. Özellikle genç nüfusun BES’le buluşması ve BES’i sahiplenmesi ile sistemin daha çevik ve dijitalleşmiş bir özelliğe kavuşarak sürekli büyüyeceğinin altını çizdi. 

 “Dövizde tutulan mevduatlar riskli bir kur ortamı yaratıyor”

Ekonomist Sadi Uzunoğlu da BES’te iyi bir noktaya gelinse de halen BES fonlarının ülke gelirlerinin yüzde 3,5’ini oluşturduğu düşünüldüğünde, gelişmeye açık bir durumda olduğunu ifade etti. Uzunoğlu, Türkiye’de bankalardaki mevduatların ortalama 60 gün vadeli olmasının yatırımcı davranışı bakımından değerlendirilmesi ve yatırımcıda uzun vadeli yatırım bilincinin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Özellikle yabancı parada tutulan yatırımların riskli bir kur ortamına neden olduğunu belirten Uzunoğlu, sigorta sektörü, BES ve yatırım bankacılığının önünü açacak yenilik ve düzenlemelerle bu sorunun aşılabileceğini vurguladı. 

 Sigorta Haftası Panellerle Devam Edecek

Hafta boyu gerçekleşen panellerde sigorta sektörünün ekonomiye katkısı, COVID-19 sürecinde sektörün ortaya koyduğu performans, gelecek trendleri, sağlık, trafik, alacak sigortaları ve Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) gibi birçok önemli konu uzmanlar tarafından ele alınıyor. Sigortacılık sektörü ve paydaşları tarafından yakından takip edilen paneller, deneyimli gazeteci Hakan Çelik tarafından yönetiliyor.  sigortahaftasi.com adresinden canlı olarak yayınlanan paneller tüm izleyicilere açık olarak gerçekleştiriliyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Liseliler yaz okulu ile geleceğe hazırlanacak

İstanbul Bilgi Üniversitesi liselerin 9’uncu, 10’uncu, 11’inci ve 12’nci sınıf öğrencilerine yönelik “BİLGİ Lise Yaz Okulu”nu 5-17 Temmuz 2021 tarihlerinde online olarak düzenleyecek.  Tasarım ve Mimarlık, Akıllı Teknolojiler, Uygulamalı Mühendislik, Sosyal Bilimlere Giriş, Hukuk, İletişim, Dünden Bugüne Ekonomi, İşletme Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar gibi yenilikçi ve geleceğin yetkinliklerine yönelik hazırlanan programlar altında verilecek derslerle öğrenciler geleceğe hazırlanacak

 

 

İstanbul Bilgi Üniversitesi, “Okul için değil, yaşam için öğrenmeli” mottosuyla lise öğrencileri için “BİLGİ Yaz Okulu”nu hayata geçiriyor. Başvuru süreci 18 Haziran tarihine kadar devam edecek BİLGİ Yaz Okulu kapsamında Tasarım ve Mimarlık, Akıllı Teknolojiler, Uygulamalı Mühendislik, Sosyal Bilimlere Giriş, Hukuk, İletişim, Dünden Bugüne Ekonomi, İşletme Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar başlıklı programlar düzenlenecek. 5-17 Temmuz 2021 tarih aralığında gerçekleştirilecek online yaz okulunda öğrencilerin hızla değişen dünyada geleceğe hazırlanması, yeni yetkinlikler kazanması, üniversite hayatına geçişte meslek ve kariyer belirlemesi gibi konularda desteklenmesi amaçlanıyor.

Akıllı teknolojilerden tasarım atölyeleri ve kuantum fiziğine kadar geniş bir yelpazede dersler verilecek

Tasarım ve Mimarlık Yaz Okulu’nda öğrenciler “Tasarımcılar Nasıl Düşünür? Yeni bir Ürün ya da Servis Nasıl Geliştirilir?”, “Tasarımda Form ve İşlev İlişkisi”, “Rüyalar Paspasaltı”, “Mimarlık ve Kent”, “Mimari Eğrilerin Disiplinler Arası Tarihi”, “Olağanüstü Evrensel Değer: UNESCO Dünya Miras Listesi”, “Akustik: Bir Mimarın Enstrümanı” başlıklı dersleri BİLGİ Mimarlık Fakültesi akademisyenlerinden öğrenecek. Akıllı Teknolojiler Yaz Okulu kapsamında ise “Analog Elektronik”, “Makine Öğrenmesi”, “Python Kodlama”, “Gömülü Sistemler”, “Nanoteknoloji”, “Ses ve Görüntü İşleme”, “Sistem Analizi ve Optimizasyon Teknikleri”, “Yenilenebilir Enerjiler” başlıklı dersler işlenecek.

Uygulamalı Mühendislik Yaz Okulu kapsamında CERN'de yürütülen araştırmalar incelenecek

Geleceğin yetkinlikleri ve yaşam boyu öğrenme ilkeleri gözetilerek hazırlanan ders programı kapsamında öğrenciler “Kuantum Bilgisayarları ve Kuantum Hesaplamaları”, “Parçacık Fiziği ve Evreni Kavrayışımız: Atom Altı Parçacıklar”, “CERN'de Yürütülen Araştırmalar”, “Parçacık Hızlandırıcıları ve Algıçları”, “Modern Fiziğin Hayatımızdaki Yüksek Teknoloji Uygulamaları”, “Modern Fizik ve Kuantum Fiziğine Bakış”, “Topolojik Oyunlar”, “Hesapsal Matematik Temeli ve Felsefesi”; “Kimyada Bilgisayar Uygulamaları ve İlaç Tasarım Yöntemleri”, “Yeni Nesil Dizileme Teknolojileri ve Uygulama Alanları”, “Endüstriyel Biyoteknoloji”, “Doku Mühendisliği ve Günümüz Uygulamaları” gibi dersleri alabilecek. Öğrenciler İletişim başlıklı yaz okulunda ise “Teknoloji ve İletişimin Geleceği”, “İklim Krizi”, “Dijital Platformlar ve Diziler” başlıklı programlar altında onlarca farklı ve yenilikçi dersi alma imkanına sahip olacaklar.

Başvurular için son tarih 18 Haziran 2021, kayıtlar için ise son tarih 28 Haziran. Lise Yaz Okulu’nu başarıyla tamamlayan öğrenciler sertifika alma hakkını elde edecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sanko Üniversitesi'nin gururu, Sağlık Bilimleri Fakültesinin iki bölümü akredite edildi

SANKO Üniversitesi’nde, Sağlık Bilimleri Fakültesi “Beslenme ve Diyetetik” ile “Fizyoterapi ve Rehabilitasyon” Bölümlerinin akredite edilmesinin gururu yaşanıyor.

 

Rektör Prof. Dr. Güner Dağlı, dünyada geçerli olan akredite belgelerinin, Türkiye’de sağlık bilimleri eğitiminin kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak amacı ile kurulan, bu konuda yetkili, bağımsız bir dernek olan Sağlık Bilimleri Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (SABAK) tarafından yapılan yoğun ve titiz inceleme sonucu verildiğini söyledi.

 

SANKO Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin “Beslenme ve Diyetetik” ile “Fizyoterapi ve Rehabilitasyon” Bölümlerinin kuruluşundan itibaren titizlikle sürdürdüğü öğretim faaliyetlerinin, SABAK tarafından akredite edildiğini anımsatan Prof. Dr. Dağlı, “Akredite belgelerimiz, bölümlerimizde dünya standartlarındaki eğitim ve uygulamanın kalitesini ortaya koymuştur” dedi.

 

Akademik ve idari kadroyu, öğrencilere sunulan eğitim ve destek hizmetlerinin kalite noktasında bütünleşen başarılarından dolayı kutlayan Prof. Dr. Dağlı, “Üniversitemizin kuruluşu ve sonraki süreçte desteklerini gördüğümüz, Mütevelli Heyet Başkanımız Sayın Abdulkadir Konukoğlu, Mütevelli Heyet Üyeleri ve üniversitemizin kurucu iradesi Konukoğlu Ailesine teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.     

 

AKREDİTASYON NEDİR?

Eğitim program ve hizmetleri niteliğinin sistematik yaklaşımla güvence altına alınması için geliştirilen bir yöntem olan akreditasyon, Yüksek Öğretim Kurumları tarafından sağlanan eğitimin kabul edilebilir kalite düzeylerini karşılamasının göstergesidir. 

Bununla birlikte kurumsal gelişimler için hedefler sunan akreditasyon, eğitim ve öğretim standartlarının da bir kalite göstergesi kabul edilmektedir. 

 

Akredite programlar ve kurumlar, akreditasyon verilmeden önce titiz bir incelemeye tabi tutulur ve kurumsal programların kalitesini gösteren standartlara ve politikalara sürekli uyum sağlamak için düzenli olarak değerlendirilir. 

 

Türkiye’de bulunan devlet ve vakıf olmak üzere 207 üniversitenin bugüne kadar 11’inin Beslenme ve Diyetetik Bölümü ile 13’ünün Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü akredite olmuştur.   

 

SANKO ÜNİVERSİTESİ

2013 yılında kurulan SANKO Üniversitesi’nde, Tıp Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesinin Hemşirelik, Beslenme ve Diyetetik ile Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümlerinde lisans düzeyinde, Biyoistatistik alanında Doktora, Moleküler Tıp, Hemşirelik, Biyolojik ve Biyomedikal Bilimler, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon ile Tıbbi Mikrobiyoloji alanlarında tezli yüksek lisans, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunda ise Ameliyathane Hizmetleri, Anestezi, İlk ve Acil Yardım ile Tıbbi Görüntüleme Teknikleri Bölümlerinde eğitim veriliyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

DEVA Partisi Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı sorumluluk almaya çağırdı!

‘Mekânları, festivalleri, konserleri, sinemaları, tiyatroları açın!’

 

DEVA Partisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı kültür sanat sektörü için sorumluluk almaya çağırdı. Hükûmetin kültür endüstrisi emekçilerini açlıkla sınadığını belirten DEVA Partisi Kültür ve Sanat Politikaları Başkanı M. Helûn Fırat, gerekli olduğunu belirttiği dört önlemi alarak hükûmeti ‘mekânları, festivalleri, konserleri, sinemaları, tiyatroları açmaya davet etti.

 

 

DEVA Partisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı kültür sanat sektörü emekçileri ve sanatçılar için sorumluluk almaya çağırdı. Kültür endüstrisi emekçilerinin hükûmetin gözünde ‘yok’ hükmünde olduğunu belirten DEVA Partisi Kültür ve Sanat Politikaları Başkanı M. Helûn Fırat, sektörün açlıkla imtihan edildiğini, intihara sürüklendiğini vurguladı. 

 

Fırat, kültür sanat sektörüne ilişkin yasakların sürmesine ilişkin şu eleştiride bulundu: “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin aldığı kararlar kültür ve sanat sektörünü bitirmeyi, sektör emekçilerini ve ailelerini açlığa terk etmeyi sıradanlaştıran, bilimsel değeri olmayan ve hedefi Kovid-19 salgınını hafifletmekten uzak kararlardır.”

 

‘Hükûmet kültür sanat sektörünü açlıkla sınıyor’

 

Fırat, Nisan ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan sahne sektörü için destek programı tutarının artırılarak devam etmesi, sahne sanatları için uzun vadeli bir çevrimiçi performans platformu kurulması, işletmecilerin/sanatçıların kendi platformlarını kurabilmeleri için bankaların faizsiz kredi destekleri sağlaması ve aşılama sürecinde sahne sektörünün de öncelikli tutulması konusunda taleplerde bulunduklarını hatırlattı.

 

Fırat sözlerine şöyle devam etti:

 

“Ancak gelinen noktada sektör hiçe sayılmış, ülkenin en önemli ayaklarından kültür endüstrisi ekonomik bir değer olmaktan çıkarılmıştır. Bugün kültür endüstrisi emekçilerini, sanatçılarını ‘yok’ kabul etmiş bir hükûmet anlayışı ile karşı karşıyayız. 

 

Yasakların hafifleyeceği yaz döneminde insanların trajikomik desteklerle alaya alınması değil, işlerine dönmelerini sağlayacak bir aşı temini ve uygulaması ortaya koyulması gerek. Bir anayasal hak olarak kültüre ve sanata erişim hakkı kısıtlanan insanlarımız, turistler özgürce dolaşırken huzursuzlukla kıvranıyor; sektör emekçilerimiz ise açlıkla imtihan oluyor ve intihara sürükleniyorlar.” 

 

 

‘Mekânları, festivalleri, konserleri, sinemaları, tiyatroları açın!’

 

DEVA Partisi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı “turistlere karşı halkını 5. sınıf vatandaş sınıfında gören anlayıştan vazgeçmesini, turizmi de besleyen kafe-restoran-bar ve sahne emeği gerektiren alanların tümüyle açılmasını sağlamak üzere” şu beş adımı atarak mekânları, festivalleri, konserleri, sinemaları, tiyatroları açmaya çağırdı:

 

“1.    Kapalı alanlar başta olmak üzere tüm sağlık ve hijyen tedbilerini alarak,

2.     Sosyal mesafe ve HES kodu uygulamasına riayet edilerek

3.     Aktif ve adil denetleme mekanizmasını kurarak,

4.     Aşılama sağlayarak,

5.     Açık hava etkinliklerini teşvik ederek,

 

Mekanları, festivalleri, konserleri, sinemaları, tiyatroları açın!“

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı