Aylık arşivler: Haziran 2021

Online teknik eğitimlerle sektörün gelişimine katkı sağlamaya devam ediyor

Pandemi ile birlikte dijitalleşme çalışmalarına ağırlık veren ve bu alanda yatırıma devam eden DemirDöküm, sektörün gelişimine büyük katkı sağlayan DemirDöküm Akademi eğitim platformunu güçlendirmeye devam ediyor. Çalışanlarının yanı sıra iş ortaklarının da mesleki ve kurumsal gelişimini destekleyen kurum, satış ve pazarlama eğitimlerinin ardından teknik ürün eğitimlerini de dijital platforma taşıdı.

 

DemirDöküm, müşteri beklentilerine doğru ve hızlı yanıt vermek, saha organizasyonunu geliştirmek, tüketicilerine sağladığı avantajları artırmak için hayata geçirdiği DemirDöküm Akademi ile sektörde fark yaratmaya devam ediyor. 2018 yılından itibaren Türkiye'yi il il dolaşarak yüzlerce iş ortağına marka, satış ve pazarlama alanında eğitimler düzenleyen DemirDöküm, koronavirüs pandemisi ile birlikte bu alandaki eğitimleri dijital ortama taşıdı. Geleneksel eğitimleri dijital ortamda zaman ve mekandan bağımsız online verilmesini sağlayan şirket, bu alandaki iddiasını yeni eğitim başlıkları ve içerikleri ile artırmaya devam ediyor. 

 

Son 4 yıldır müşteri memnuniyetini ve iş ortaklarının satış yetkinliklerini geliştirmek adına tüketici ihtiyacını anlama, değer odaklı satış, etkili satış tekniği, etkin sunum teknikleri, satış, satış takibi ve aktif pazarlama başta olmak üzere yüzlerce iş ortağına 100’ün üzerinde eğitim düzenleyen ve 2020 yılında Satış Akademisini dijital platforma taşıyan DemirDöküm, 2021 yılında da online "Teknik Ürün Eğitimleri" modülünü tamamladı. Müşteri deneyimi ve memnuniyetinin yanı sıra iş süreçlerinde verimliliğin ve başarının artırılmasına yönelik hazırlanan teknik ürün eğitimleri programı, 3 bin 500 iş ortağına verilecek.

 

16 FARKLI EĞİTİM İÇERİĞİNE ERİŞİMLE BAŞLADI

Önceki yıllarda DemirDöküm Akademi çatısı altında fiziken verilen eğitimlerin online ortama taşınmasıyla satış, pazarlama, müşteri deneyimi ve beraberinde memnuniyetinde önemli bir kazanım elde edildiğini belirten Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Atan, "Türkiye genelinde yüzlerce iş ortağımızdan aldığımız talep ile DemirDöküm Akademi'nin online eğitimlerini geliştirmeye, yeni başlıklar ve eğitim içerikleri katmaya devam ediyoruz. Teknik ürün eğitimlerinin de dijital ortama taşınmasıyla birlikte daha fazla iş ortağımıza eğitim için zaman ve mekandan bağımsız ulaşacak, hayatlarını kolaylaştıracağız. İster cep telefonları ya da tabletleri üzerinden isterlerse masa başında tek tuşla bütün teknik eğitimlere erişimi açtık. 3 bin 500 iş ortağımıza ulaşmayı hedeflediğimiz online teknik eğitim platformumuz üzerinden şu an 16 farklı eğitim içeriğine ulaşılabiliyor" dedi.

 

“TEKNİK HATALARI MİNİMUMA İNDİRECEĞİZ”

Isıtma ve soğutmada sektörün en geniş ürün gamına sahip olan DemirDöküm'ün geleneksel ürün gamının yanı sıra yeni alanlarda da ürün gamını geliştirdiğini, teknik eğitimlerin öneminin arttığını belirten Atan, "Pandemi sürecinde farklı alanlarda olduğu gibi eğitimde de iş ortaklarımızın mesleki ve kurumsal gelişimini dijital ortamda desteklemeye devam ettik. Bu süreçte alınan eğitimlerle teknik konularda karşılaşılan hatalar minimuma indirildi, müşteri memnuniyet oranımızı artırdık. Yeni eklenen teknik ürün eğitimleriyle müşteri memnuniyetinde referans noktası olmaya devam edeceğiz. Başta montaj olmak üzere teknik hataları tüm ürünlerimiz için minimum seviyeye indirmeyi hedefliyoruz. İlk etapta ana ürün grubumuz olan kombilerimizin 3 modeli için ürün eğitimlerini DemirDöküm Akademi’ye yükledik. Önümüzdeki süreçte oda termostatları, ürün seçim uygulaması, klima, ısı pompası, kazanlar, elektrikli cihazlar, radyatör ve yeni gelecek olan ürün gruplarımız için hazırlanan içerikleri iş ortaklarımıza sunacağız” açıklamasını yaptı.

 

DemirDöküm’ün fiziki olarak uzun süre önce başlattığı eğitim seferberliğinde DemirDöküm Akademi ile fark yarattığının altını çizen Ufuk Atan, “DemirDöküm Akademi’yi hazırladığımız dijital içeriklerle sektörün en iddialı dijital eğitim portalı haline getireceğiz. Titizlikle hazırlanan eğitim içerikleri dijital ortamda verileceği için her bir iş ortağımızın eğitimlere katılımını takip edip, teşvikler konusunda bireysel hatırlatma yapabilecek, gelişimlerini ayrı ayrı destekleyebileceğiz” açıklamasını yaptı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’de İlk Defa Çevrimiçi Uzaktan Gözetmenlik Teknolojisiyle YÖS Sınavı Gerçekleşti

Çevrimiçi ölçme ve değerlendirme çözümleri ve sınav güvenliği çözümleri sunan Türk girişim Witwiser desteğiyle Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde Yabancı Uyruklu Öğrenci Seçme Sınavı gerçekleştirildi. Toplamda 5 farklı dilde yapılan sınava 55 ülkeden yüzlerce öğrenci katılım sağladı. Witwiser’ın uzaktan gözetmenlik teknolojisiyle gerçekleşen çok dilli sınav, Türkiye’de bu alanda yapılan güvenliği yüksek teknolojiyle sağlanmış ilk online sınav olma özelliği taşıyor.

 

Pandemi süreciyle birlikte üniversitelerin ve eğitim kurumlarının fiziki eğitime kapanmasıyla birlikte sınavlar online sisteme geçti ve çoğu kurum ve öğrenci bu konuda zorluklarla karşı karşıya geldi. Pandeminin getirdiği ve dijitalleşmenin oluşturduğu ortamda üniversiteler başta olmak üzere uzaktan eğitim süreçlerinde olan tüm kurumlar akreditasyon yeteneklerini kaybetmemek için “çevrimiçi (online) sınav” ve “uzaktan gözetmenlik” teknolojilerine yönelmeye başladılar. Bu doğrultuda online sınavlarda kopya engellemeye yönelik yapay zeka destekli çevrimiçi sınav güvenliği sistemi çözümlerine de ilgi her geçen gün artıyor. Sınavların çevrimiçi ortamda yapılması lojistik maliyetleri ortadan kaldırırken, içerik güvenliği açısından da kurumlara kolaylık sağlıyor. 

Güvenli sınav sistemiyle bir ilke imza atıyor

Çevrimiçi sınav sistemi ve güvenliği konusunda lider çözümler sunan yerli girişim Witwiser’ın sınav sistemi ve güvenlik çözümlerini kullanılarak Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde Yabancı Uyruklu Öğrenci Seçme Sınavı (YÖS) gerçekleştirildi. Türkiye’de ilk defa yapay zeka destekli çevrimiçi uzaktan gözetmenlik teknolojisi ile gerçekleştirilen YÖS sınavı İngilizce, Farsça, Rusça, Arapça ve Türkçe olmak üzere beş farklı dilde 55 ülkeden yüzlerce aday öğrencinin katılımıyla tamamlandı. YÖS, Türkiye’de herhangi bir üniversitede lisans veya ön lisans eğitimi almak isteyen yabancı uyruklu öğrencilerin girmesinin zorunlu olduğu bir sınav. Öğrenciler sınav sonuçlarına göre Türkiye’deki üniversitelere başvuruda bulunabiliyor ve yeterli puanı alan öğrenciler kayıt yaptırmaya hak kazanıyor.

Kurumların bütçelerine göre özelleştirilebilir, ihtiyaçları doğrultusunda ölçeklenebilir, teknolojik çözümler sunan Witwiser, sınav güvenliği konusunda çalışan ilk yerli girişim olma özelliği de taşıyor. Sadece çevrimiçi sınav güvenliği sistemi talep eden kurumların kullanmış olduğu herhangi bir öğrenme yönetim sistemine veya sınav sistemine ile kolayca entegre olabiliyor. Witwiser, kurumların ihtiyaçlarına göre sürekli olarak yeni entegrasyonlar eklemeye ve gelişmeye devam ediyor.

 

Witwiser Hakkında

Witwiser, çevrimiçi ölçme ve değerlendirme çözümlerine odaklanmış ulusal ve uluslararası pazarlarda, yenilikçi ve kullanıcı odaklı bir şekilde 2018 yılından beri araştırma ve geliştirme faaliyetlerini sürdürüyor. İlk olarak çalışan sayısı 600’den fazla olan OBSS Teknoloji A.Ş.’nin işe alım süreçlerinde aday havuzunu genişletme ve nitelikli adaylara erişim çalışmaları için kullanılmaya başlayan Witwiser; 2020 yılında uluslararası pazarlara açılmıştır. Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler ve Avrupa bölgelerindeki ülkelere de hizmetler sağlayarak ve bu çerçevede de yerli yazılım ihracatı gerçekleştiren ilk firma özelliği taşıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Babacan'dan ‘Her türlü pislikten arınma’ çağrısı ‘Marmara Denizi’nin feryadına kulak verin’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Marmara Denizi’nde görülen müsilaj sorununa ilişkin konuştu. İleri biyolojik arıtmanın zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyleyen Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Kanal İstanbul inadından vazgeçmeye çağırdı. Babacan, “Bir çalıştay da Kanal İstanbul için yapın. Ama sadece yandaşları davet etmeyin” dedi.

 

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde yaptığı açıklamada Marmara Denizi’nde görülen müsilaj (deniz salyası) sorununu değerlendirdi. “Ülkemizin iç denizi olan Marmara, aylardır müsilaj, diğer adıyla ‘deniz salyası’ artışıyla alarm sinyalleri veriyor” diyen Babacan, atık yönetiminin yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi. Babacan hükûmete şu önerileri sundu:

 

‘İleri biyolojik arıtmayı zorunlu hale getirin’

“Sanayi tesislerinin ve belediyelerin tam arıtma yöntemine geçmesini sağlayın. Marmara Denizi’ne dökülen atık suların tamamının, ileri biyolojik arıtmadan geçmesini zorunlu hale getirin. Bu hedef doğrultusunda gerekli tüm eğitimi ve desteği ilgili kuruluşlara sağlayın. Atık su arıtma tesislerinde kullanılan teknolojinin geliştirilmesi için yatırım yapın. Kirletici tesislerin tarafsız ve sıkı denetimi sağlayarak, kurallara uymayanlara cezai yaptırımları tavizsiz bir biçimde uygulayın.”

 

‘Çalıştay için geç değil mi?’

“Bir çalıştay yapacaksanız yapın. Ancak Marmara denizi bu hale geldikten sonra artık çok geç değil mi? İş işten geçtikten sonra, Marmara Denizi ölümle karşı karşıya geldikten sonra çalıştay için geç değil mi?”

 

‘Kanal İstanbul inadından vazgeçin’

“Sayın Erdoğan’a çağrı yapıyorum: Tamamen rant gözlüğüyle baktığınız Kanal İstanbul projesindeki inadınızdan artık vazgeçin. Bilim insanları endişelerini sürekli dillendiriyorlar. ‘Kanal İstanbul, Marmara Denizi’nin oksijensizleşmesine sebep olacak, İstanbul’un nüfusu daha da artacak ve bu Marmara ekosistemine geri dönülmez zararlar verecek’ diyorlar.”

 

‘Bir çalıştay da Kanal İstanbul için yapın’

“Madem çalıştaylar yapmaya başlıyorsunuz, derhal bir çalıştay da Kanal İstanbul için yapın. Ama sadece yandaşları davet etmeyin. İlgili tüm kurumları, muhalefet partilerini, akademisyenleri ve meslek odalarını toplayın. İstanbul hepimizin, bir kişinin duygu ve dürtüleriyle yönetilen bir şehir olamaz. Kanal İstanbul’un Marmara Denizi’ne, tatlı su kaynaklarına ve tüm çevreye olan etkileri enine boyuna tartışalım. Akılla hareket edin, bilimin ışığında karar verin. Rant dürtülerinin esiri olmayın. Çalıştayları çevre katliamından sonra ‘ne yapacağız şimdi’yi tartışmak için toplamayın. Gelin, yol yakınken durun. Çalıştay yapacaksanız, çevre katliamını daha işin en başında önlemek için yapın.”

 

‘Rant gözlükleriyle bakan zihniyet İstanbul’a ihanet ettiğini itiraf edenlerin zihniyetidir’

“Doğaya sadece rant gözlükleriyle bakan bu zihniyet, ‘İstanbula ihanet ettiğini’ itiraf edenlerin zihniyetidir. Bu zihniyet ihaneti itiraf eden ama hâlâ inadından vazgeçmeyen bir zihniyettir. Ülkesini, doğasını, insanını seven bizler ise Marmara’nın mavi-yeşil sularını yarınlarımıza, gelecek nesillerimize, sapasağlam teslim etmek için canla başla çalışmaya hazırız. Biz her türlü pislikten arınmış bir ülke için buradayız.”

 

‘Balıkçılık ve turizm sektörleri risk altında’

“Konunun uzmanları uyarıyor. Şu an Marmara Denizi’nin dibinde, bir ölü tabaka oluşmaya başlamış durumda. Derinlerde yaşayan balıklar ve diğer pek çok canlı türü ölüyor. Derhal önlem alınmazsa, Marmara Denizi’nin ekosistemi geri dönülemez bir zarar görecek. Balıkçılık ve turizm sektörleri ise büyük bir risk altında.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Canon’dan Kaliteli ve Ekonomik Yeni Nesil MegaTank Yazıcılar

Görüntüleme teknolojileri lideri Canon, fotoğraf baskı merkezleri, küçük işletmeler ve evlerinde fotoğraf baskısı almayı sevenler için yüksek verimli ve kaliteli PIXMA serisine iki yeni model ekledi.

Canon, yeniden doldurulabilir mürekkep tanklarına sahip renkli yazıcı serisini iki yeni modelle genişletiyor. Üçü bir arada model PIXMA G640 ve tek işlevci yazıcı PIXMA G540, yüksek hacimli fotoğraf baskısını destekliyor. FINE yazıcı kafası ve altılı ChromaLife 100 boya bazlı mürekkep seti donanımına sahip olan bu modeller, canlı ve keskin baskı alınmasına olanak tanıyor. Yüksek kapasiteli baskı sağlayan MegaTank mürekkep şişeleri, basit bakım ve gelişmiş medya desteğiyle birlikte bu yazıcılar, yoğun baskı taleplerini karşılaması gereken fotoğraf baskı merkezlerinin iş akışlarını kolaylaştırıyor.

Her türlü yüzeye yüksek kaliteli ve keskin baskılar

Fotoğraf baskı hizmetlerine rekabet avantajı sunan PIXMA G540 ve G640, iki yeni özel kırmızı ve gri boya dahil olmak üzere altı boya bazlı mürekkebiyle geniş bir renk aralığı sunuyor. Bu sayede daha derin gölgeli alanlar ve daha zengin renkler yaratarak, güçlü kontrastlı canlı fotoğraflar elde edilmesini sağlıyor. Modellerde bulunan FINE yazıcı kafası teknolojisinin, renkli görünümü azaltması ve zengin renkler üretebilmesi sayesinde yüksek görüntü kalitesi elde ediliyor.

Çift taraflı mat kağıttan geleneksel parlak ve yarı parlak kağıda kadar farklı medya türlerinde daha az renk değişikliği sunan bu yazıcılar kullanıcılarına her yüzeyde tutarlı bir şekilde yüksek kaliteli baskılar garanti ediyor. A4 boyutuna kadar kenarlıksız fotoğraflar basabilme imkanıyla bu yazıcılar, kullanıcıların yaratıcılıklarını ortaya çıkarmasına olanak tanıyor. Ayrıca kullanıcılar, buzdolabı magnetlerini kişiselleştirmek için Canon’un Mıknatıslı Fotoğraf Kağıdı veya duvarlarını süslemek için Yeniden Yapıştırılabilir Fotoğraf Kağıdı gibi farklı medya tipleri arasından seçim yapabiliyor.

Daha kısa süre daha az dolumla daha yüksek hacimli baskı

Ticari fotoğraf baskısı merkezlerinin yüksek hacimli baskı taleplerini karşılamak için tasarlanan Canon’un bu en yeni mürekkep püskürtmeli yazıcılarında, olağanüstü derecede yüksek sayfa verimi sağlayan MegaTank mürekkep şişeleri yer alıyor. Bir şişe seti yaklaşık 3.800 4×6 fotoğraf baskısı alabiliyor, bu da daha az şişe doldurma, daha az arıza süresi ve daha düşük maliyet anlamına geliyor. 47 saniyeden kısa süre içinde bir 4×6 fotoğraf baskısı alma kapasitesi ile 100 sayfalık arkadan besleme özelliği bir araya geldiğinde bu modeller verimliliği artırıyor. 

Kolay kullanım ve bakım avantajı sunuyor

Kullanıcı tarafından değiştirilen FINE yazıcı kafası ve bakım kartuşu gibi avantajlı donanımlara sahip olan PIXMA G540 ve G640 kullanıcıların cihazlarını kendi başlarına yönetmelerini kolaylaştırıyor ve böylelikle arıza süresini azaltıyor. Zamandan ve emekten kazandıran MegaTank mürekkep şişelerinde hataları önlemek ve yeniden dolumu basitleştirmek için kolay kullanılan, anahtar tipi bir püskürteç yer alıyor. 

Verimlilik göz önünde bulundurularak tasarlanan bu yazıcılar, pratik Otomatik Açma/Kapama özelliğiyle otomatik olarak enerji tasarrufu sağlarken, iki satırlı LCD ekran yazıcı ayarlarının ve işlerin yönetilmesini kolaylaştırıyor. Ayrıca Canon PIXMA G540 ve G640 ’da Wi-Fi bağlantısı yer alıyor. Bu sayede fotoğraf tutkunları, sorunsuz bir baskı deneyimi için bilgisayarlarını, fotoğraf makinelerini ve akıllı cihazlarını kablosuz olarak bağlayabiliyor ve en sevdikleri fotoğrafları doğrudan Canon PRINT Uygulaması, Mopria for Android veya Apple AirPrint aracılığıyla yazdırabiliyor.

 

PIXMA G540 ve G640’nin Temel Özellikleri:

  • Kolayca yeniden doldurulabilen ve yüksek verimlilikte MegaTank mürekkep şişeleri – tek bir mürekkep şişesi setinden 3.800i 4×6 fotoğraf yazdırma imkanı
  • Yüksek baskı hızları (4×6 baskı için 47 saniye)
  • Mıknatıslı, yeniden yapıştırılabilir, ütü ile aktarılabilir, çift taraflı mat ve fotoğraf kağıdı dahil olmak üzere birçok farklı medya seçeneğiyle uyumluluk

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Vodafone'dan İstanbullulara sınırsız Youtube hediyesi

Türkiye’nin en geniş 4.5G kapsamasına sahip operatörü Vodafone, İstanbul genelinde yaptığı ek yatırımlarla 4.5G kapasite değerlerini 20 oranında artırdı. Yeni Nesil Kapsama teknolojisini özel bir kampanyayla duyuran Vodafone, İstanbul’daki tüm bireysel müşterilerine YouTube’u sınırsız kullanma imkânı sunan Video Pass paketi hediye edecek.

 

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, 4.5G’deki geniş kapsama gücünü yeni yatırımlarla artırmaya devam ediyor. En iyi dijital müşteri deneyimini sunma hedefiyle yatırımlarının 99’unu teknolojiye ayıran Vodafone, Mart ayından bu yana gerçekleştirdiği ek yatırımlarla İstanbul ilindeki 4.5G kapasite değerlerini 20 oranında artırırken, İstanbul nüfusunun 99,9’unu 4.5G şebekesiyle kapsamış oldu. 

 

Vodafone’dan kesintisiz video deneyimi

 

Yeni Nesil Kapsama teknolojisi için özel bir kampanya da başlatan Vodafone, İstanbul’daki tüm bireysel müşterilerine YouTube’u sınırsız kullanma imkânı sunan Video  Pass paketi hediye ederek, güçlendirilmiş 4.5G kapsamasıyla kesintisiz video deneyimini özgürce yaşatacak. Sınırsız YouTube hediyesi, Vodafone’a yeni gelen bireysel müşteriler için ilk 3 ay boyunca geçerli olurken, mevcut Vodafone bireysel müşterileri için Vodafone Yanımda uygulaması üzerinden alınabilecek ve 1 hafta süreyle geçerli olacak

 

Konuyu değerlendiren Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin, şunları söyledi:

 

“Vodafone olarak, yeni nesil bağlantı ve dijital servisler şirketi olmayı hedefliyoruz. Müşterilerimize en iyi dijital deneyimi yaşatma hedefiyle bağlantı hızımızı ve kalitemizi artırmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin 81 ilinde 23 bini aşkın 4.5G erişim noktasıyla en geniş 4.5G kapsaması sunan operatörüz. Baz istasyonlarımızın 96,5’ini 4.5G destekli hale getirdik. Halihazırda, Türkiye genelinde 17,8 milyonu aşkın aktif kullanıcıya 4.5G teknolojimizle hizmet veriyoruz. 4.5G altyapımızı her geçen gün daha da güçlendiriyoruz. Mart ayından bu yana yaptığımız ek yatırımlarla İstanbul ilindeki 4.5G kapasite değerlerimizi 20 oranında artırdık. Yeni Nesil Kapsama teknolojimiz ile özel bir kampanya da başlattık. Buna göre, yeni gelen veya mevcut müşteri olarak ayırt etmeksizin, İstanbul’daki tüm bireysel müşterilerimize YouTube’u sınırsız kullanma imkânı sunan Video Pass paketi hediye edeceğiz. Böylece İstanbullular, güçlendirilmiş 4.5G kapsamamızla yaz boyunca sınırsız video deneyiminin keyfine varacak. Vodafone olarak, 4.5G kalitemizi ve kapsama gücümüzü artırmaya yönelik yatırımlarımızı sürdüreceğiz.”

 

500 yeni satış noktası

 

İstanbul genelinde bayi kanalına yönelik yatırımlarını da artıran Vodafone, il genelindeki kapsama gücünü tüm müşterilerinin deneyimleyebilmesi için 500 yeni satış noktasını da ekosistemine dahil ediyor.

 

Şebekesinde 100 yenilenebilir enerji kullanan ilk ve tek operatör

 

Yaptığı yatırımlarda çevresel sürdürülebilirlik çalışmalarını da önceliklendiren Vodafone tüm şebeke ve ofislerinde tüketilen elektriği yenilenebilir enerji kaynaklarından satın alarak 100 yenilenebilir enerji hedefine planlanan tarihten 3 yıl daha erken ulaştı. Vodafone böylece, şebekesinin tamamında 100 yenilenebilir enerji kul
lanan ilk ve tek operatör oldu.

 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ayrılık Acısıyla Başa Çıkmak Mümkün!

 

Biten bir ilişkinin ardından herkes farklı duygular yaşıyor. Kimilerimiz bu süreci kolayca atlatırken, kimilerimiz aylarca biten ilişkisinin ardından adeta yas tutuyor. DoktorTakvimi uzmanlarından Uzman Klinik Psikolog Cansın Alsancak, ayrılık sürecini daha kolay atlatmanın ipuçlarını paylaşıyor.

 

Ayrılık, herkesin farklı şekilde deneyimlediği bir süreç… Her ilişki kendi hatıra ve duygularını beraberinde getirdiği için ilişkinin bitişi ve kişilerin hissettikleri de farklılık gösteriyor. Bazıları için kolay geçen ayrılık dönemi bazıları için sancılı olabiliyor. Kişinin ayrılık sürecini atlatmak için kendine zaman tanıması gerektiğini söyleyen DoktorTakvimi uzmanlarından Uzman Klinik Psikolog Cansın Alsancak, bu süreçle başa çıkma yöntemlerini anlatıyor. 

 

Ayrılık sonrası beyinde salgılanan hormonlar da değişiyor

Uzm. Klnk. Psk. Alsancak, yas olarak adlandırılan bu süreçte inkâr, öfke, korku, üzüntü ve pazarlık aşamalarından geçildiğini, bütün bunların sonunda ise kabul ve rahatlamanın geldiğini söylüyor. Ayrılık dönemi atlatmak için belirli bir zaman olmadığını belirten Alsancak, ilişkinin uzunluğu, paylaşılan deneyimler, hatıralar, ayrılık sebebi ve duygu derinliği gibi birçok faktörün bu süreçte rol oynadığının altını çiziyor. Alsancak, ayrılığın kimyasına dair de önemli bilgiler paylaşıyor: “Ayrılık sonrasında beyinde düzenli olarak salgılanan dopamin, serotonin ve oksitosin hormonlarında bir azalma gözlemlenebilir ve bu da nörolojik açlığa sebep olur. Bu kimyasallar beynin ilişki süresince alışkın olduğu seviyelere gelmezse kişi endişeli, depresif ve yalnız hissedebilir. Klinik araştırmalara göre, bu yoksunluğu azaltmak için insanlar ayrılık dönemlerinde beynin yine ödül merkezini çalıştıracak alışkanlıklara yönelebilir. Eski partnere dönme girişimleri, düşünmeden yanlış romantik ilişkilere atılma, eski partnerin sosyal medya hesaplarını kontrol etme ve çekilmiş fotoğraflara bakma ödül merkezini canlandıran hareketlerdir. Ancak bu davranışların hiçbiri, beyni uzun vadede yaşadığı yoksunluktan kurtarmak için yeterli olmaz. Ayrılığın atlatılma süresini uzatabilir.”

 

Kendinizi suçlamak yerine yapıcı olun

Yas sürecinde üzüntü ve kızgınlık gibi olumsuz duyguların hissedilmesinin doğal, bu duyguların kişinin kendisine ve etrafındakilere zarar verecek boyutta olmadığı sürece normal olduğunu hatırlatan Uzm. Klnk. Psk. Alsancak, şunları söylüyor: “Her şey bittikten sonra kendinizi veya bir başkasını suçlaması kolay ama bir o kadar da sağlıksız bir başa çıkma yöntemidir. Geçmişte kalan keşkeleri ve ihtimalleri düşünmek size yardımcı olmaz. Bu nedenle kendinize karşı suçlayıcı olmak yerine yapıcı olmalısınız. Ayrılık sürecinde kendinizi terk edilmiş veya yalnız hissedebilirsiniz. Bu hisler etrafta çiftler görülmesiyle tetiklenebilir. Böyle hissettiğinizde kendine, o kişiyi mi yoksa onunla beraberken edindiğiniz alışkanlıkları mı özlediğinizi sorun. Yalnız hissettiğinizde arkadaşlarınız veya ailenizle vakit geçirmeniz faydalı olabilir. Ayrıca dışarı çıkarak, kurslara yazılarak ve yeni hobiler edinerek kendinizi meşgul etmek de isteyebilirsiniz. Bu durum sürecin kolay geçmesi için destekleyici olabilir. Ancak bunları duygularınızı yok saymak, inkar etmek için kullanırsanız duygusal patlamalar yaşayabilirsiniz.”

 

Yeni bir ilişki için acele etmeyin

Ayrılık sürecinin ardından bazen yaşadığımız kaybı kısa sürede atlatmak için yeni bir ilişkiye başlayabiliyoruz. Ayrıldığımız kişinin yerine bir başkasını koyarak yoksunluğunu yaşadığı duyguları telafi etmeyi deneyebiliyoruz. Dürtüsel olarak verilen bu tarz kararların sonrasında pişmanlığa neden olabileceğini hatırlatan DoktorTakvimi uzmanlarından Uzman Klinik Psikolog Cansın Alsancak, kendimize kayıp ve yas duygularını yaşayacak zaman ve alan tanımamızın çok önemli olduğunun altını çiziyor. Ayrılıkla sağlıklı bir şekilde başa çıkma yollarından birinin de ayrılığı bir hayat tecrübesi olarak görmek olduğunu söyleyen Alsancak, “Geçmişi değiştirmek mümkün değil ama ileride bazı şeyleri daha farklı yaşamak mümkün. Bu nedenle yaşadığınız ilişkiden edindiğiniz tecrübeler çok değerlidir” diyor. 

 

Kendinize zaman tanıyın

Alsancak, ayrılık sürecinin daha kolay atlatmak isteyenlere şu tavsiyelerde bulunuyor: 

  • Ayrılıkla ilgili duyguların ifade edilmesi bu süreci atlatmanın en sağlıklı yöntemlerinden biridir. Bu nedenle ne hissettiğinizi anlatın. Çünkü İfade edilmeyen duygu ve düşünceler kişinin içinde yaşamaya devam eder.
  • Yaşadığınız ilişkiden neler öğrendiğinizi ve neler kazanıp kaybettiğini yazın. Bu sayede yaşadıklarınıza daha objektif şekilde bakabilirsiniz.
  • Her şeyi bir anda unutamazsınız. Bu nedenle kendinize zaman tanıyın ve şefkat gösterin.
  • Aile ve arkadaşlarınızla daha sık görüşün, bu sayede kendinizi daha az yalnız hissedersiniz.
  • Gelecekle ilgili olumlu düşünün, hayal edin. Bu şekilde motivasyonunuz da artar.
  • Yeni aktivitelerin deneyin. Hobilerinize, sevdiğiniz faaliyetlere zaman ayırın. Neşeli şarkılar dinleyip komedi filmleri izleyin. Bütün bunlar modunuzun yükselmesine yardımcı olur.
  • Yeme düzeninize, uykunuza özen gösterin, spor yapın.
  • Bu süreçle tek başınıza başa çıkmakta zorlanıyorsanız profesyonel bir uzmandan destek almanız en sağlıklı ve doğru yol olacaktır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Covid-19 yaşlılığa çelme taktı

KPMG’nin büyük küresel tüketici araştırması ‘Ben, Hayatım, Cüzdanım’, Covid-19’un toplumların sosyal ve kültürel yapısını nasıl etkilediğini gösteriyor. Bu yılki araştırmadan çıkan en çarpıcı sonuçlardan biri, toplumda şu anda bir arada yaşayan beş kuşağın bazı konularda eşitlenmesi. Çevre, iklim, ekonomi, sosyal adalet, teknolojiye uyum gibi değerler Covid-19 sonrası tüm kuşakların hayatının merkezi oldu.  ‘Yaşlı’ diye tanımlanan 75 yaş ve üstü, toplumun en genç kesimi olan Y ve Z kuşağı ile pek çok ortak noktayı paylaşıyor. ‘Yaşlılığı’ tanımlayan kriterler, Covid-19’dan sonra çok gerilerde kaldı

KPMG’nin 16 ülkede 18 binden fazla katılımcısıyla gerçekleştirdiği ‘Ben, Hayatım, Cüzdanım’ araştırması, Covid-19’un nesillere etkisini inceliyor. Araştırmaya göre şu anda toplumda bir arada yaşayan ‘sessiz kuşak’, ‘baby boomer’lar’, ‘X kuşağı’, ‘Y kuşağı’ ve ‘Z kuşağı’ hiç olmadığı kadar ortak nokta paylaşıyor. Nesillerin tümü dijitalleşme ve iklim konusunda yüksek farkındalığa sahip ve hepsi gelecekle ilgili benzer endişeler içinde. Bu sonuç, ‘yaşlılık’ kavramının yeniden tanımlanması ihtiyacına sebep oluyor.   KPMG Türkiye Tüketici Ürünleri ve Perakende Sektör Lideri Gökhan Kaçmaz araştırmadan çıkan sonucu, “Önceki yıllarda kuşaklar arasında belirgin tutum ve davranış farklılıkları vardı. Kuşakların temel değerlerinin değişmesi için yıllar geçmesi gerekiyordu. Covid-19 tüm toplumlarda ekonomik, çevresel, sosyal ve teknolojik değerlerin paylaşımını hızlandırdı. Nesiller artık hiç olmadığı kadar fazla ortak noktaya sahip. Toplumlarda ‘yaşlı’ diye tanımlanan kesim artık daha genç davranıyor” diye değerlendirdi. 

Araştırmadan, nesiller ve yeni davranış biçimleriyle ilgili bazı başlıklar şöyle:

Sessiz kuşak (75 yaş ve üstü): 

  • Bu nesil için Covid-19 öncesi uygulanan kurallar artık geçerli değil. Yaşlı olmanın ne anlama geldiğiyle ilgili klişe değişti.
  • Covid-19, dijitalleşmeyi hızlandırarak hem dijital yeterliliğin artmasına hem de yeni teknolojiye daha fazla ilgi duyulmasına yol açtı. Dijital kullanım, çevresel ve sosyal farkındalık artık Y kuşağı ve Z Kuşağı'nın korumasında değil.
  • Covid-19 öncesi akıllı telefon kullanım oranı yüzde 61 olan 75 yaş üstü kişilerin yüzde 81'i artık akıllı telefon kullanıyor.
  • Yüzde 67'si daha fazla online alışveriş yapıyor.
  • Yüzde 44'ü yeni teknolojiyi ilk kez kullanıyor.
  • Dijital ödeme yöntemlerine alıştılar. Covid-19 öncesi yüzde 68 olan nakit kullanım oranı şimdi yüzde 39'a düştü.
  • Yaşayan en eski kuşakla ilgili en önemli değişiklik, ekonomik ve sosyal eşitsizlikle ilgili endişelerdeki hızlı artış oldu. 75 yaş üstü kişilerin dörtte üçü bu konuda endişeli. Yüzde 92’si etik bir perakendeciye veya topluma geri veren bir markaya daha fazla ödeme yapmaya hazır. Y kuşağında bu oran yüzde 91.
  • Bu yaş grubunda yeniden evlilik, yeni iş ve çocuklar gibi daha genç yaşam davranışlarının görülme sıklığı yükseldi. Yaşlı insanlar artık ‘yaşlı insanlar’ gibi hareket etmiyor. X kuşağının yüzde 16’sı, 75 yaş üstü kişilerin yüzde 13’ü evliliği bir sonraki yaşam hedefi olarak görüyor. Yani hala ulaşmak istedikleri yaşam hedefleri var.

Baby Boomer kuşağı (54-74 yaş)

  • Bu nesil, davranış ve tutum olarak çocuklarına her zamankinden daha çok benziyor.
  • Nakit kullanımlarını azaltıyorlar, e-ticaretten daha fazla yararlanıyorlar.
  • Online faaliyetlerinin risklerinin daha fazla farkındalar. Siber suçlar, verilerinin paylaşımı konusunda endişeliler, reklamlara güvensizler.
  • Giderek ‘endişelenen nesil’ haline geliyorlar. Daha genç nesillerle ekonomi, siyasi istikrar ve iklim değişikliği konusunda ortak kaygıları var. Finansal gelecekleri, çocuklarının başarısı, dünyanın geleceği için endişeliler.
  • Ekonomik gelişmeler konusunda daha genç nesiller gibi hassaslar ve gelecekteki mali durumlarıyla ilgili kaygılılar. Koruyucu bir tedbir olarak daha fazla tasarruf ediyorlar.
  • Endişeleri gidermek için proaktif davranan şirketlere ve işverenlere yönelecekler. Çoğu, iklim değişikliği, ekonomik ve sosyal eşitsizlik, sürdürülebilirlik konusunda endişeli olan etik işletmelerin müşterisi olmak istiyor.
  • Değerlerini paylaşan firmaları tercih etmeye çok daha hevesliler(yüzde 83) ve etik perakendecilere daha fazla ödemeye hazırlar (yüzde 84).

X kuşağı (37-53 yaş)

  • Bu nesil halen çalışma hayatında, hem kendileri hem çocukları için çabalıyor ve aileleriyle ilgili sorumlulukları devam ediyor. Üçte biri, yaşlı bir akrabasının bakımıyla ilgileniyor. Yüzde 75'i çocuklarının başarısı ve dünyanın geleceği için endişeli.
  • Dünyanın politik, çevresel ve sosyal olarak daha güvenli ve daha iyi bir yer olmasını istiyorlar.
  • Ekonomik olarak, bu grup baskı altında ve finansal güvenlik arıyor.
  • Bu nesil, hızla değişen bir çalışma ortamı deneyimledi. Pandemi nedeniyle evden çalışmak zorunda kaldılar, evde nasıl eğitim alacaklarını öğrendiler ve hem iş hem de eğlence için online dünyaya girdiler. Bu kuşağın dizüstü bilgisayar, e-ticaret ve nakit olmayan ödeme sistemlerinin kullanımında önemli bir artış var.

Milenyum-Y kuşağı (17-36 yaş)

  • Teknolojinin çok hızlı gelişmesi ve pandemi etkisiyle tüm yaş gruplarında hızla benimsenmesi ekonomik, sosyal ve çevresel konulara ilgiyi artırınca, ‘dijital yerliler’ olan Y kuşağının bazı değerleri eskidi. Y kuşağı artık daha eski kuşaklarla pek çok ortak noktaya sahip. Mesela  Y kuşağının yüzde 32'si, Baby Boomer kuşağının yüzde 15'i yaşlanan bir ebeveyne bakıyor. Y kuşağının yüzde 42'si ilk evlerini satın almak istiyor, ancak 75 yaşın üstündekilerin yüzde 15'i de öyle.
  • Y kuşağı istekli bir nesil. Kendi evlerine, arabalarına, dijital cihazlarına sahip olmak istiyorlar. Uzun yaşamayı hedefliyorlar, kişisel başarı onlar için önemli.
  • Y kuşağı, kendi iyiliği için teknolojiye en çok odaklanan nesil. Y kuşağının yüzde 64'ü daha ileri teknoloji, sanal ve artırılmış gerçeklik, mağaza içi dijital uygulamalar ve robotik kullanımları bekliyor.
  • Finansal avantaj veya deneyim avantajı elde etmek için veri paylaşmaya daha istekliler.
  • Etik, bu grup için çok önemli. Yüzde 91'i etik bir perakendeciye veya topluma geri veren bir markaya da
    ha fazla ödemeye hazır.

Z kuşağı (7-16 Yaş)

  • En karmaşık nesil. Eski endişelerin, yeni teknolojinin ve giderek daha fazla paylaşılan değerlerin bir karışımı.
  • Çevreye, iklim değişikliğine ve sosyal eşitsizliğe odaklı değerleri Covid-19 sonrası tüm nesiller paylaşıyor. Ekonomi ve sosyal adaletle daha fazla ilgililer.
  • Daima en gelişmiş teknoloji peşindeler. Sosyal medya hayatlarının en önemli parçası.
  • Yüzde 92’si ekonomi için endişeli, yüzde 49’u gelecekteki istihdam olasılıkları ve makineleşmenin etkileri, yüzde 79’u ev sahibi olmak, yüzde 83’ü araba sahibi olmak ve yüzde 49’u da gelecekteki iş fırsatları için endişe duyuyor. Bu kuşağın yüzde 66’sı ise henüz doğmamış çocuklarının başarıları için endişeli.
  • İklim değişikliği ve sosyal eşitsizlikle ilgili endişelerini artık eski nesiller de paylaşıyor. Yüzde 80'i inançları ve değerleri kendilerine benzeyen şirketleri seçiyor.
  • Ses aktivasyonu ve robot web sohbeti gibi çok gelişmiş dijital erişim mekanizmaları bekliyorlar.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Meme Kanserinde endoskopik cerrahi ile güvenli sonuçlar

Meme kanseri tedavisi sürekli yenileniyor ve her gün yeni seçenekler oluşuyor. Çok alternatifli tedavi yollarından hastaya en uygun olanına karar vermek hayati önem taşıyor. Endoskopik mastektominin hasta açısından pek çok avantajı olduğunu söyleyen Liv Hospital Vadİstanbul Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Tükenmez “Daha az doku hasarı ve daha az kesi olduğu için iyileşme sürecinde daha hızlı sonuçlar alınıyor. Aynı zamanda meme başı ve meme cildinde de daha az duyu kaybı oluyor. Endoskopik mastektomi teknik olarak kolay uygulanabilir, iyi kozmetik sonuçları olan etkili, güvenilir bir alternatif metod” diyor. Doç. Dr. Mustafa Tükenmez endoskopik cerrahi yöntemi ile ilgili bilgi verdi.

 

Meme cerrahisinde koruyucu yöntemler 

Meme koruyucu cerrahi ile memenin tamamı alınmıyor. Yine koltukaltındaki lenf nodlarının hepsi alınmayıp yalnızca kanser riski taşıyan lenf nodlarının çıkarıldığı koltukaltı lenf nodu koruyucu cerrahi teknikler ile hastanın cerrahi sonrası oluşabilecek problemlerinin önüne geçiliyor. Meme dokusunun hepsinin alınması gerektiği durumlarda ise meme başı ve meme cildi korunup meme dokusunun yerine silikon implant veya kişinin kendi dokusu yerleştiriliyor. 

Küçük tek bir kesiyle kısa sürede güvenli sonuçlar 

Son yıllarda kapalı meme cerrahisi teknikleri gelişti. Kapalı yani endoskopik meme cerrahisi, kamera ve teknik ekipmanlar yardımıyla küçük bir kesiden memedeki kitle veya tüm meme dokusunun çıkarılması, gerekiyorsa da onarımının aynı yerden yapılmasıdır. Endoskopik meme cerrahisi için özel olarak geliştirilen port ile endoskopik meme ameliyatları daha kısa sürede güvenle yapılabiliyor.

 

Hangi durumlarda kapalı meme cerrahisi yapılabiliyor? 

  • Memenin farklı alanlarında birden fazla tümör odağı olan meme kanserinde
  • Memede yaygın sütkanalı içi tümöral hücreleri bulunanlarda
  • Meme kanseri ve aynı zamanda meme kanseri ile ilişkili genetik mutasyonların olduğu bilinen olgularda
  • Meme koruyucu cerrahi yapılamayacak kanser hastalarında
  • Meme kanseri olmamasına rağmen meme kanseri açısından yüksek risk taşıyanlarda

 

Kozmetik sonuçları iyi, etkili ve güvenilir bir yöntem 

Endoskopik mastektomi tekniğinde tek ve küçük bir kesiden meme dokusu çıkarılıp meme onarımı yapabiliyor. Koltuk altından lenf bezi örneklemesi hatta gerekirse diğer lenf bezlerini de çıkartabiliyor. Kamera sayesinde görüntüyü büyüterek cildi besleyen damarları daha iyi koruyabiliyor, daha az doku hasarı ve daha az kesi olduğu için de iyileşme sürecinde daha hızlı sonuçlar alınıyor. Aynı zamanda meme başı ve meme cildinde de daha az duyu kaybı oluyor. Endoskopik mastektomi teknik olarak kolay uygulanabilir, iyi kozmetik sonuçları olan etkili, güvenilir bir alternatif metod.

Güç birliği tedaviye hız ve etki kazandırıyor

Meme kanseri tedavisi sürekli yenileniyor ve her gün yeni seçenekler oluşuyor. Çok alternatifli tedavi yollarından hastaya en uygun olanına karar vermek hayati önem taşıyor. Onkolojik hastalıkların tedavisinin tek bir merkezde, konusunda uzman hekimler tarafından düzenli olarak takip ediliyor olması hastalığın iyileşme sürecine hem olumlu katkı sağlayıp hem de hız kazandırıyor. Meme kanseri tedavisiyle ilgilenen, güncel bilgileri takip eden farklı bölümlerden hekimlerin oluşturduğu bir ekibin vaka üzerinde tartışarak hastanın tedavisine karar vermesi kılavuzlar ve sağlık otoriteleri tarafından da destekleniyor.

Tedaviye “Meme tümörü konseyi”yle karar veriliyor

Gelişmiş birçok ülkede resmi olarak kurulmuş meme sağlığı merkezlerinin hastalara özel bireyselleştirilmiş tedavileri, düzenli olarak yapılan meme tümör konseylerinde kararlaştırılıyor. Merkeze göre değişmekle birlikte bu multidisipliner ekiplerde; meme cerrahı, meme radyoloğu, patolog, nükleer tıp uzmanı, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, genetik uzmanı, plastik ve rekonstrüktif cerrah, psikiyatr, fizik tedavi uzmanı bulunuyor. Multidisipliner meme konseylerinin hastalar için faydalı olmasının yanında multidisipliner ekip üyelerini de güncel tedavilerin takibi açısından dinamik bir öğrenme sürecinin içinde tutuyor. Bunun yanında ekip üyelerine bireyselleşmiş meme kanseri tedavisi için seçeneklerin hızlıca süzgeçten geçirilip en uygun yolu ortaya koyma pratikliğini de sağlamış oluyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Akustikhane Across serisinin ilk albümü Emiran ve İzzet Kızıl'dan…

Türkiye’nin 1. dünyanın 6. en çok izlenen canlı müzik kanalı Akustikhane’nin, yeni müzik deneyimleri yaşatmak amacıyla başlattığı “Across” serisindeki performanslar, farklı bir aşamaya taşınıyor. İstanbul’daki ilham verici mekânlarda, elektronik müzik artistleriyle, kendi enstrümanının ustalarını bir araya getiren sıra dışı “Across” performansları, birer albüm haline geliyor. “Across” serisinin; Spotify, Apple Music gibi tüm dijital müzik platformlarında yayınlanan ilk albümünde, Emiran ve İzzet Kızıl'ın yepyeni şarkıları müzikseverlerle buluşuyor.

Yeni müzik akımlarını farklı insanlar ve farklı mekânlarla birleştiren Akustikhane Across serisi, BluTV’de ve Youtube'da elde ettiği başarıyı, dijital müzik platformlarında sürdürmeye hazırlanıyor. Yaratıcı ve yenilikçi müzikal buluşmaların hikâyesi olan Across serisindeki performanslar, birer albüm haline geliyor.

Üstat virtüözlerin, yenilikçi elektronik müzik sanatçılarıyla İstanbul’un büyülü mekânlarında ilk kez karşı karşıya gelmesiyle doğan Across serisi, geçtiğimiz ocak ayında yayınlandığı günden itibaren BluTV en çok izlenenler listesinde 3 ay boyunca kaldı. Akustikhane’nin Youtube kanalında da yankı uyandıran serinin albüm versiyonları, dinleyenler tarafından uzun süredir bekleniyordu.

Emiran ve İzzet Kızıl'ın farklı bir müzik deneyimi sunan şarkıları dijital müzik platformlarında…

Akustikhane Across serisinden ilk olarak, Emiran ve İzzet Kızıl'ın ortaya koyduğu eserler bir albümde bir araya geldi. İstanbul'daki tarihi Ses Tiyatrosu’nda kaydedilen şarkılar, Spotify, Apple Music gibi tüm dijital müzik platformlarında yerini aldı.

Emiran ve İzzet Kızıl'ın projesinde, farklı disiplinlerin bir araya gelmesiyle harika bir sentez, farklı bir müzikal enerji dinleyenlerle buluşuyor. Albümde down-tempo, organica, melodic house gibi türlerin; Bonobo, Satori, Stavroz, Thylacine, NTO, Bedouin, Viken Arman, Xique Xique ve Fakear gibi sanatçıların takipçilerine ilham verecek zengin ve yaratıcı şarkılar yer alıyor.

Sanatçılar Hakkında:

Emiran: House, nu-caz, etnik ve dünya müziği türlerinin kültürel etkilerinden ilham alan İstanbullu elektronik müzik yapımcısı ve multi-enstrümantalist Emirhan Çelikbilek, müzik çalışmalarında “Emiran” ismini kullanıyor. Çalışmalarının müzikal köklerini genellikle, göçmenlik, şehir kültürü ve tarihi mitler gibi temalardan alan Emiran, çağdaş dans müziği unsurlarından, yeni biçimlere bürünen zengin ve canlandırıcı bir sound ortaya çıkarıyor. Emiran, elektronik müzik sahnesinde akustik müzisyenliğin de tadını çıkarmak için sıklıkla yenilikçi canlı performans kurulumları kullanıyor.

İzzet Kızıl: Perküsyon virtüözü İzzet Kızıl, uzun kariyeri boyunca birçok sanatçıya ve projeye katkıda bulundu. Ana enstrümanı darbuka olan İzzet Kızıl, perküsyonda Asya ve Uzak Doğu uygulamalarını keşfetmek için Hindistan'da da uzun bir süre geçirdi. Bir parçası olduğu her projeye çok zengin, çağdaş ve karakteristik bir ses getiren İzzet Kızıl, geleneksel ve pop müzik projelerinde yer aldı. Kızıl ayrıca dünyanın birçok caz festivalinde performans sergileyen İlhan Erşahin İstanbul Sessions caz grubunun da bir üyesi. İzzet Kızıl, el yapımı enstrümanları ve foley unsurları kullanarak vurmalı çalgıların sınırlarını keşfetmeye devam ediyor. 

Yeni dönemde sadece bir müzik programı olmanın ötesinde bir çatı marka kimliği ile sektöre değer katan farklı projeleri hayata geçiren Akustikhane, “Across” serisinden yeni albümler yayınlamaya devam edecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Doğukan Guler & Ebru Duygu Akyol’un Yeni Teklisi “GİZLİ GİZLİ” Yayında!

Bu şarkıda dünyada popüler olan funk ve disko tarzının müzikal tınılarını ve enstrümantal unsurlarını kendi müzikal yorumları ile harmanlayarak özgün bir iş çıkardılar. “GİZLİ GİZLİ” PDND Müzik etiketiyle tüm platformlarda yayında.

PDND Müzik YouTube kanalında yayınlanan şarkının sözleri ve müziği Ebru Duygu Akyol’a düzenlemesi de Dogukan Güler ve Ebru Duygu Akyol imzası taşımaktadır.

 

Ebru Duygu Akyol Kimdir?

 

Ebru Duygu Akyol Ankara’da doğdu. 2007 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarına kabul edilerek müzik eğitimine çok genç yaşta başladı. Uzmanlık alanı keman ve viyola olan Ebru, şan dersleri aldı ve bir çok sahnede performans gösterdi. Bölümünden mezun olduktan sonra elektronik müzik ve müzik prodüksiyonu ile ilgilenmeye başladı. Şu anda müzik eğitimi alanında yüksek lisans yapıyor ve yakında yayınlayacağı projeleri üzerinde çalışıyor.

 

Doğukan Guler Kimdir?
 

 

Dogukan Guler 14 Mayıs 1992’de Ankara’da doğdu. Dj’lik ve Prodüktörlük yapmaktadır. Müzikal kariyerine genç yaşlarda Deep House ve Chill House parçalar yaparak başladı.Farklı müzik şirketlerinden bir çok single ve albüm yayınladı. Şu anda Dj ve prodüktör olarak Soul Fabrik İstanbul’da çalışmaktadır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı