Aylık arşivler: Temmuz 2021

Intercity Cup 3. ayak yarışları başlıyor

Motor sporlarında hiç deneyimi olmayanlardan profesyonel yarışçılara kadar herkese yarış tutkusunu yaşatan 2021 Intercity Cup, 3. Ayağıyla 4 Temmuz Pazar günü kaldığı yerden devam ediyor. Dünyanın en prestijli yarış pistlerinden Intercity İstanbul Park’ta hayata geçecek yarışlar, Intercity Platinum Cup, Intercity Gold Cup ve Intercity Silver Cup olarak 3 farklı kategoride düzenlenecek. 

 

İstanbul Park Spor Kulübü tarafından organize edilecek yarışlarda toplam 59 pilot kıyasıya mücadele edecek. Tüm yarışlar, geçtiğimiz senenin ardından bu sene de 1-3 Ekim tarihlerinde Formula 1 organizasyonuna ev sahipliği yapacak, dünyanın en heyecanlı pistlerinden Intercity İstanbul Park’ta gerçekleşecek.

 

Puan tablosu şekillenmeye başlıyor

Etkinliğin ilk iki ayağındaki yarışlar heyecan dolu anlara sahne olurken, toplam 7 ayaklı maratonun puan tablosu da şekillenmeye başladı. Bu kapsamda, Intercity Silver Cup’taki ilk yarışların ardından zirvedeki pilot 55 puan toplarken,  Intercity Gold Cup’ta ilk sıradaki pilot  49 puan, Intercity Platinum Cup’ta ise zirvenin sahibi 106 puan topladı.  Yarışların 3.ayağı, 4 Temmuz Pazar günü, motor sporlarının kalbinin attığı yer olan Intercity İstanbul Park’ta düzenlenecek. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Evde Spor Yaparken Uyulması Gereken 12 Kural

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi nedeniyle halen pek çok insan vaktinin önemli bir bölümünü evde geçiriyor ve bu sebeple de kas iskelet sisteminde ağrılar kaçınılmaz olabiliyor. Hareketsizlik ve düzensiz beslenmeye dayalı olarak alınan kiloları vermek için spor da evde yapılmaya başlayınca sakatlıklarda da artış görülüyor. Memorial Şişli Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Op. Dr. Yalın Dirik, evde spor yaparken sakatlanma riskini en aza indirmek için dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi verdi. 

Hareketsizlik ağrıları artırıyor

Koronavirüs salgının ortaya çıkmasıyla birlikte iş hayatının eve taşınarak insanların alışkın olmadığı bir ortamda çalışmaya başlaması, çok sayıda kişinin kas ve iskelet sistemi ile ilgili sorunlar yaşamasına neden oldu. Özellikle iş ortamındaki masa ve ofis sandalyesi yerine evde yemek masası, koltuk gibi uygun olmayan şartlarda çalışmalar bel, boyun ve sırt ağrılarında artışa yol açtı. Uygun olmayan şartlarda çalışmanın yanı sıra hareketsizlik, düzensiz ve aşırı beslenme, bilgisayar, telefon ve tablet başında geçirilen sürelerin artması yaşanan sorunların büyümesine sebep oldu.  

Evinizi çalışma sisteminize uydurun

Bu süreçte bazı önemli noktalara dikkat edilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Öncelikle ev ortamındaki çalışma düzeninin en az ofisteki kadar konforlu ve uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Evdeki yemek masası ve sandalyeleri uzun süre çalışma için uygun değildir. Çalışma sandalyesinin ergonomik ofis tipi çalışma sandalyesi olmasına dikkat edilmeli mümkünse ofisteki çalışma sandalyesi eve getirilmelidir. Uzun süre hareketsizlik ve yanlış beslenmeye bağlı olarak alınan kilolar da bu dönemde yine evde yapılan spor hareketleriyle verilmeye çalışılmaktadır. Evde spor yaparken yapılan yanlış hareketlerde kas iskelet sisteminde yaralanmalara yol açabilmektedir. 

Evde çalışırken veya spor yaparken bunlara dikkat edin

Sırt sandalyeye tam yaslanmış şekilde omuzlar geride dik oturma pozisyonunda çalışılmalıdır. Masaya yaklaşıldığında dirsekler doksan derece açıda olacak şekilde monitöre bakılmalı ve bilgisayar ekranının üst kenarı göz hizanızda olmalıdır. Bunun için dizüstü veya masa üstü bilgisayarın altına kitap gibi yükseltici koyularak başın öne eğilmesi engellenebilir. Aksi takdirde boyun ve sırt ağrılarına sebep olabilir. 

  1. Uzun süre aynı pozisyonda kalınmamalıdır. En az saat başı küçük molalar verilmeli kısa yürüyüşler yapılmalıdır. Verilen küçük molalarda, özellikle bel, sırt ve bacak kaslarında germe egzersizleri yapılmalıdır.
  2. Çalışma esnasında dizlerin, kalça eklemi ile 90 derece açıda olmasına dikkat edilmelidir. Bacakların yere paralel şekilde omurganın yere dik pozisyonda olmasına özen gösterilmelidir. Dizler aşırı derecede kıvırmaktan kaçınılmalıdır. Yatak içinde ve koltukta bağdaş kurarak uzun süre çalışmak diz ağrılarına sebep olmaktadır.
  3. Sırt ve bel ağrısının fazla olduğu durumlarda ofis koltuğu ile beraber sırt desteği kullanılabilir.
  4. Gün içinde, kasları güçlendirmek amacıyla vücut tipine uygun olacak şekilde, egzersiz yapılmalıdır.
  5. Uzun süredir düzenli egzersiz yapılmadığı durumlarda aceleci davranılmamalıdır. Aşırı yoğun ve zorlayıcı egzersizlerle başlanılmamalıdır.
  6. Egzersiz öncesinde mutlaka esnetme ve germe hareketleri yapılarak kasların boyu uzatılmalıdır. Böylece olası kas krampları ve hasarlanmalarından korunmak mümkündür.
  7. Dizlerde çömelme sırasında ağrı yaşanıyorsa squat lounge gibi egzersizlerden uzak durulmalıdır.
  8. Koşu bandı kullanıyorsa aşırı eğim verilmekten kaçınılmalıdır. Eliptik bisiklette direnç artırılmamalıdır.
  9. Başlangıçta egzersizler bir saatten uzun süre yapılmamalıdır. Ev içinde 45 dakikalık egzersizler yeterli olacaktır.
  10. Sürekli aynı tip egzersizler yapılmamalıdır. Bir gün koşu ya da eliptik bisiklet kullanıldıysa ertesi gün pilates veya yoga gibi egzersizler diğer gün ağırlık çalışmaları yapılabilir.
  11. Ayakta uzun süre kalınması gereken, zıplama içeren kardiyo ağırlıklı egzersizler sırasında, ayak tabanı ve çevresinde gelişebilecek tendinit ve ödem gibi rahatsızlıklardan korunabilmek için mutlaka spor ayakkabısı kullanılmalıdır.
  12. Egzersiz sırasında veya sonrasında eklemlerde ağrı veya şişlik olursa egzersiz hemen bırakılmalı ve ağrılı bölgeye buz konulmalıdır. Şikayetlerin devam etmesi durumunda mutlaka uzmana başvurulmalıdır.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Delta varyantıyla mücadelede aşılama şart!

Tüm dünyada etkisi artan delta varyantıyla mücadelede aşılama çalışmalarının önemine dikkat çeken uzmanlar, ikinci doz aşılamanın 70-80 oranında tamamlanması gerektiğini vurguluyor.
 

İkinci doz aşılamada 80 oran yakalanmazsa dördüncü pik yaşanabilir… 

Tüm dünyada etkisi artan delta varyantıyla mücadelede aşılama çalışmalarının önemine dikkat çeken uzmanlar, ikinci doz aşılamanın 70-80 oranında tamamlanması gerektiğini vurguluyor. Aşılamanın önemine vurgu yapan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Özellikle gelecek sonbahar aylarında kapalı alanlarda zaman geçirme arttıkça eğer aşılamayı yeterli seviyeye çıkaramazsak yani burada 70-80 oranında iki doz aşının tamamlanmasından bahsediyorum. Bu durumda dördüncü pikle karşılaşmamız olasılığı yüksek.” uyarısında bulundu.

Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcısı, Kimya-Biyoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, normalleşme sürecinde delta varyantı ve aşı çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Son olarak delta mutasyonu ortaya çıktı

Pandemi sürecinde koronavirüsün pek çok mutasyona uğradığını belirten Yılancıoğlu, “İlk varyant, D614G isimli mutasyondu. Bundan sonra oldukça farklı mutasyonlar ortaya çıktı. Kaliforniya mutasyonu, New York mutasyonu, İngiliz mutasyonu gibi mutasyonlar ortaya çıktı. Özellikle İngiliz varyantı dediğimiz varyant bilim camiasını heyecanlandırdı. Çünkü özellikle spike denilen proteinin üzerinde taşıdığı bazı bölgesel mutasyonlar hem bağışıklık yanıttan kaçabileceğini hem de aşının biraz olsun etkisizleşebileceğini gösteriyordu. Fakat çok korkulan olmadı. İngiliz varyantı, biraz daha hızlı yayıldı, pik yaptı ama hem hastalığın şiddeti hem diğer özellikleri ilk versiyondan çok da farklı olmadığını gösterdi.” dedi.

İngiliz varyantının ardından Hindistan’da delta varyantının ortaya çıktığını kaydeden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu şimdi gündeme delta plus varyantının da geldiğini söyledi.

Mutasyonların nerede olduğuna bakılıyor

Bilim insanları olarak mutasyonların nerede olduğuna baktıklarını kaydeden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Özellikle 6 tane bölge var. O bölgelerin kaçında mutasyon olduğuna bakıyoruz. Çünkü önemli olan aşılamada bağışıklık yanıtı oluşturmasını sağlayan o bölgeler önemli. O bölgelerde değişiklik olması bizi endişelendiriyor. Delta varyantında o bölgelerden bazıları için endişelendik. Ne olacağını izlemeye başladık. Özellikle Hindistan’da vaka sayılarının korkunç şekilde arttığını gördük.” dedi.

Delta varyantında bulaşıcılık 2-3 kat daha yüksek

Rusya’da da vaka sayılarında artış olduğunu kaydeden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Rusya’da şu anda bu delta varyantının çok yüksek miktarda olduğunu ve dominant olduğunu söylemek mümkün. Amerika’da da 2 ay içinde İngiliz varyantı yerine delta varyantının etkili olacağı söyleniyor. Çünkü delta varyantının 2 kat ile 3 kat arasında bulaştırıcılığının daha yüksek olduğu belirtiliyor.” dedi.

Yaklaşık 2 ay içinde delta varyantını hissedebiliriz

Ülkemizde delta varyantı tespit edilen 150 vaka olduğunu kaydeden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bu varyantın etkilerinin de önümüzdeki aylarda hissedilebileceğini söyledi. Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Delta varyantıyla ilgili semptom göstermeyenleri bilmiyoruz. Şu anda bu varyantın yayılımda olduğunu söyleyebiliriz ve 1-2 ay içinde bu delta varyantını hissedeceğiz denilebilir. Çünkü Amerika da aynı süreçten geçti. İngiltere de aynı süreçten geçti, Rusya da aynı süreçten geçti ve maalesef dünyanın bütün ülkeleri, Türkiye’de buna dahil aynı süreçten geçeceğiz.” diye konuştu.

Delta varyantına karşı aşılama oranları artırılmalı

Delta varyantına karşı korunmada aşılamanın çok önemli olduğunu kaydeden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Şu anda aşılar hala koruyucu. Bunu Uğur Şahin de söyledi. Şu anda aşıları güncellemek gibi bir plan ya da herhangi bir çalışma yok ama aşıların etkinliğinin azaldığı maalesef çalışmalarda gösteriliyor. En etkili olan mRNA aşıları  ile ilgili koruyuculuk oranlarının 96’lardan 70’ler seviyesine inmiş durumda. Tek doz 70’ler oranında korurken şu anda 30- 40 civarlarında koruma sağlayacak. Yani bu demek oluyor ki delta varyantından sonraki gelecek varyantlar maalesef artık bir üçüncü doza ihtiyaç duyabileceğimizi göstermeye başladı. Eğer delta varyantı hiç ortaya çıkmasaydı, bundan sonra da varyant ortaya çıkmasaydı belki üçüncü dozdan bahsetmeyebilirdik. Çünkü salgın bitecek derdik ama maalesef salgın hala devam ediyor ve başka varyantlar çıkacak gibi görünüyor o yüzden üçüncü doz sanki gelecek gibi görünüyor. Zaten iki doz Sinovac aşısı olanlara üçüncü doz aşılama başladı. Bu durum Biontech aşısı olanlar için geçerli değil. Biontech aşısı olanlarda üçüncü doz aşılama, varyantların durumuna göre belirlenecek.” diye konuştu. 

İkinci doz aşılamada 80 oran yakalanmazsa dördüncü pik yaşanabilir 

Aşılamanın önemine vurgu yapan Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu, “Aşılama oranlarının mutlaka artırılması gerekiyor. Delta varyantı yüzünden ülkemizde dördüncü pik yaşanması ihtimali bulunuyor. Özellikle gelecek sonbahar aylarında kapalı alanlarda zaman geçirme arttıkça eğer aşılamayı yeterli seviyeye çıkaramazsak yani burada 70-80 oranında iki doz aşının tamamlanmasından bahsediyorum. Bu durumda dördüncü pikle karşılaşmamız olasılığı yüksek.” uyarısında bulundu.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dikkat: “Horlama sebebiniz tıkayıcı Uyku Apnesi olabilir!”

Pandemiye bağlı olarak evde geçirilen zamanın artmasıyla birlikte insanların uykuya ayırdıkları sürelerinde arttığın söyleyen BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nden Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Prof. Dr. Altan Yıldırım, beslenme alışkanlıklarındaki değişiklik, evde özellikle televizyon veya bilgisayar karşısında geçirilen vakitlerde abur cubur tüketilmesi ve hareketsizliğin horlamaya davetiye çıkardığını belirtiyor.

Fazla kilo, sigara kullanımı, burun tıkanıklığı ve kemik eğriliği gibi nedenlerle görülebilen horlama o kadar büyük bir probleme dönüşebiliyor ki bazen boşanma sebepleri arasında bile yer alıyor.

Horlama; nefes alırken havanın aşırı gevşemiş ve daralmış boğazdan geçerken yumuşak dokulara çarpması sonucu oluşan gürültülü ve kaba bir sestir. Hemen hemen herkeste olabilen horlama, ancak uzun süreli ve şiddetli olması halinde bazı ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir.

Kilo verme, gece yatmadan alkol kullanımını kesme veya kas gevşetici ilaçlar kullanmama gibi hayat tarzı değişiklikleri normal horlamalara yardımcı olacaktır. İleri evrelerde bazı medikal cihaz kullanımları ve cerrahiler de etkili olabilir.

Dikkat: “Horlama Sebebi Tıkayıcı Uyku Apnesi Olabilir!”

Horlamaların hepsinde olmasa da bir kısmındaki neden, Tıkayıcı Uyku Apnesi (TUA) hastalığı olabildiğini söyleyen BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nden Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Prof. Dr. Altan Yıldırım “Tıkayıcı Uyku Apnesi şüphesi” belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında güncel bilgi ve tedavi yöntemlerini anlattı:

“Tıkayıcı uyku apnesi, genellikle çok gürültülü bir horlamayı takip eden bir sessizlik dönemi ve bu sırada nefesin kesilmesi, durması ile başlar sonrasında fokurdayarak ve tıkanarak alınan bir nefes ile biter.

· Uykuda nefes durmasına tanıklık edilmiş ise,

· Gündüz aşırı uyuklama varsa,

· Konsantrasyon zayıflığı oluyorsa,

· Sabah baş ağrıları varsa,

· Uyanıldığında boğaz ağrısı oluyor ise,

· Huzursuz uyku varsa,

· Geceleri nefeste daralma ve tıkanma yaşanıyorsa,

· Yüksek tansiyon mevcutsa,

· Partneri huzursuz edecek şiddette bir horlama ise,

· Çocuklarsa dikkat bozukluğu, davranış bozukluğu veya okul performans düşüklüğü görülüyorsa,

Bütün gece boyunca tıkayıcı uyku apnesi (TUA) defalarca tekrar ederek devam eder. Hasta bu sırada yüzeysel bir uyku içerisindedir ve dinlendirici olan uykunun derin (REM uykusu) aşamasına geçememektedir. Tıkayıcı uyku apnesi tanımını karşılayan semptomlar hastanın uykusunda her saat başına 5 kez ve daha fazla tekrar ediyorsa bu hastada ‘’Tıkayıcı Uyku Apnesi” yani TUA mevcuttur. Uykuda her saat başına görülen semptomların sayısı; 5 ile 15 arasında ise hafif, 15 ile 30 arasındaysa orta, 30 üzeri ise ağır tıkayıcı uyku apnesi olarak tanı alır. Ağır tıkayıcı uyku apnesi ciddi kalp ve hipertansiyon sorunlarının başlıca nedenlerinden biridir. Çocuklarda tıkayıcı uyku apnesi sıklıkla iri bademciklerden dolayıdır ve kolayca tedavi edilebilmektedir.

Tıkayıcı Uyku Apnesi Nedenleri

Burun, ağız ve boğazdaki anatomik düzensizlikler, alerji, grip, kilo ve alkol tüketimi genel nedenlerdir.

Burun içerisinde eski kırığa bağlı kemik eğriliği, burun içinde et oluşumu, alerji ile burun içinde şişme ve/veya konka şişmesi hava yolu girişinde daralma yapabilir. Geniz eti büyümesi ve bademcik şişmesi de hava yolu ikinci aşamasında bir daralma yapabilir. Dil kökünde, gırtlak girişinde veya soluk borularında bir kitle ve iltihap da hava yolunun üçüncü aşamasında bir daralma yapabilir.

Yüzeysel uykudan deri uykuya geçilince bütün kaslarda bir gevşeme olur. Yumuşak damak, dil ve boğaz kaslarında olan gevşeme hava yolunda bir daralma oluşturur. Uykuda efor olmadığı için bu daralma normalde problem yaratmaz. Ama eşlik eden bir anatomik bozukluk veya tıkayıcı uyku apnesi olduğu gibi bu gevşeme gereğinden fazla olursa daralma daha da belirgin hale gelir. Böylece havanın etraf yumuşak dokulara çarpması sonucu titreşim ve titreşime bağlı gürültülü ve kaba bir ses oluşur. Hava yolu ne kadar daralırsa horlama ve nefes güçlüğü de o kadar artar.

Kilo alımında boğazların arkasında da yağlanma ve daralma olur. Ayrıca yumuşak damak kalınlaşır ve küçük dil uzayabilir.

Tıkayıcı Uyku Apnesi Risk Faktörleri

Erkek olmak, kilolu olmak, burun problemleri yaşamak, alkol kullanmak ve aile hikâyesi olması

Tıkayıcı Uyku Apnesi Komplikasyonları

Ağır TUA durumlarında; gündüz uyuklamalar, sık yaşanan hüsran ve sinirlenmeler, yüksek tansiyon, iskemik kalp hastalığı, inme veya riskli hastalarda ani ölüm gelişebilir.

Çocuklarda davranış bozuklukları, hırçınlık ve öğrenme güçlükleri yaşanabilir.

Sık yaşanan trafik kazalarının genel sebebi TUA’dır.

Tıkayıcı Uyku Apnesinde Tanı Nasıl Konulur?

Hava yolunun KBB uzmanınca endoskopik incelenmesi varsa darlıkların tespit edilmesi gerekir. Darlık izlenmeyen hastalarda TUA akla gelir ve uyku laboratuvar incelemeler ile hasta gece uykusunda muayene edilir. Ayrıca alerji testi, solunum testleri ve bazı görüntülemeler de yapılabilir.

Tıkayıcı Uyku Apnesi Tedavisi

Obez ise; kilo vermek, alkol kullanımını azaltmak, varsa hava yolu darlığının cerrahi tedavisi yapılır. Bunlara rağmen apnenin devam ettiği ağır durumlarda uykuda devamlı pozitif basınç cihazları kullanılarak tedavi gerçekleşir.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kerem Bürsin ‘’Bir insanı hayatımdan çok kolay silebilirim.’’

Türkiye ve gündeme dair konuları ve farklı ilgi alanlarından ağırladığı sürpriz konuk sanatçıları ile Zorlu PSM ve PSM Online’dan seyirci karşısına çıkan “İbrahim Selim ile Bu Gece”nin bu haftaki konuğu, yakışıklı ve başarılı oyuncu Kerem Bürsin oldu. 

Müzikten, stand-up’a, mizahtan güncel konulara; kültürün her alanına dokunan ve her anı eğlence dolu dakikalara sahne olan, Zorlu PSM YouTube kanalında yayınlanan “İbrahim Selim ile Bu Gece”nin sezonun son bölümde başarılı oyuncu Kerem Bürsin, hem samimi itirafları hem de neşeli tavrıyla geceye damgasını vurdu.

 

‘’Bir insanı hayatımdan çok kolay silebilirim.’’

Babasının işi sebebiyle İstanbul’da doğduktan yalnızca on ay sonra ülke dışına çıkan Bürsin, çocukluk yıllarını belirli periyodlarla ülke değiştirerek geçirdiğini anlattı. İskoçya, Endonezya, Malezya gibi pek çok ülkede yaşayan Bürsin, anaokulunu da Endonezya’da okuduğunu açıkladı. Şu an için en uzun süre kaldığı yerin İstanbul olduğunu anlatan Bürsin, bu çok seyahatli çocukluk hayatını ise; “Gittiğimiz her yere ben yerleşeceğiz kafasıyla yaklaşıyordum. Sonra babam gelip bir anda bir ay sonra hiç bilmediğim bir ülkeye taşınacağımızı söylüyordu. Bir yanıyla zor olsa da bir yanıyla çeşitli avantajlar da sağladı böyle bir hayat bana aslında. Belirli insan kalıplarını yeni gittiğimiz yerde ayırt edebiliyordum mesela, bu dünyanın pek çok yerinde aynı olabiliyor hatta. Kimden uzak durmam gerektiğimi bile anlamamı sağladı bu gözlemi yapabilmek. Bunun yanında mesela hayatımdan çok kolay insan da çıkarabiliyorum. Bu iyi bir şey olmayabilir ama çocukluk hayatı kalıcı olmayan arkadaş ilişkileriyle dolu olunca, şu anda da bir insanı çok kolay bir kalemde silebilirim hayatımdan.” sözlerini sarf etti.

‘’ Kırışıklık bir yaşanmışlık göstergesi geliyor bana.’’

Babasının oyuncu olmasını hiç istemediğini de anlatan yakışıklı oyuncu, “Babam hiç istemiyordu oyunculuk yapmamı annem ise gizli destekçimdi. Her ailede olduğu gibi kolunda bir altın bileziğin, bir mesleğin olsun yönlendirmesi ile Boston’da Pazarlama okudum. Pazarlama bölümünü de sevdim aslında. Şu anda bulunduğum sektöre de bir katkısı olduğunu düşünüyorum hatta halkla ilişkiler ve benzeri alt disiplinler sebebiyle.” dedi. Lise yıllarında da babasıyla benzer bir fikir ayrılığına düştüğünü de anlatan başarılı oyuncu; “Babamla ilk ters düştüğümüz nokta oyunculuk değildi. Lisede de benzer bir durum yaşamıştık aslında. Lisede bir müzik grubumuz vardı, rock müzik yapıyorduk. Okulumuz çok büyük bir okuldu ve müziğe kanalize olmak o zaman bana hem çok iyi geliyordu hem de okuldaki insanların yöneldiği farklı kötü alışkanlıklardan da koruyordu beni. O zamanlar da üniversiteye gitmeyeceğimi ve müzik grubumuzla tüm Amerika’yı turlayacağımızı söylüyordum ben. Ama tabii bu fikirden uzaklaşıp üniversite okuma fikrine ikna olmam da çok uzun sürmedi.” Sözleriyle stüdyodaki herkesi güldürdü. Estetik ile ilgili soruya ‘’İsteyen mutlu oluyorsa yaptırsın tabii ama ben kırışıklık seviyorum, o bir yaşanmışlık göstergesi olarak geliyor bana.’’ diyerek

“Kulaklarımın birinin kepçe olmasıyla ilgili iltifat aldım.”

Programın sevilen bölümü “Gözlerimin İçine Bak’’ta kendisine yöneltilen sorulara samimiyetle cevap veren başarılı ve yakışıklı oyuncu, “ Aldığın en tuhaf iltifat neydi?” sorusuna verdiği; “Benim bir kulağım kepçe, göremediğim için yanlış olmasın ama sol kulağım olması gerekiyor. Bir keresinde bu durumla ilgili bir iltifat almıştım. Çok sık rastlanan bir şey değil sanırım. Birisinin çok dikkatini çekmişti ve çok hoş olduğunu söylemişti. Aklıma ilk bu geliyor.” Sözleriyle stüdyodaki herkesi güldürdü.

“Sistem ataerkil ve sistemi içselleştirmiş insanlarla konuşunca söylediklerimi anlamadıklarını görüyorum.”

Toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki tutumuyla da bilinen yakışıklı oyuncu Amerika’da Inspire Justice isimli bir oluşumdan kadın hakları konusunda önemli isimlerden koçluk eğitimi almaya devam ettiğinin altını çizdi. Var olan haksızlığın göz ardı edilmesi ya da farkında olunmamasını anlamadığını da belirten başarılı oyuncu; “Sistem zaten ataerkil bunun farkındayım ama bu sistemi içselleştirmiş insanlarla konuşunca söylediklerini anlamadıkları görüyorum. Bu üzücü bir durum. Bazen bana “Aaa bu seksist bir söylem mi?” gibi sorular soruyorlar. Sektörde yeniyken bu kadar keskin değildim belki ama şimdi önüme gelen işlerin toplumsal kodlarda neye karşılık geldiğini var olan ataerkil sistemi besleyen ya da güzelleyen bir tarafı olup olmadığına özellikle bakıyor ve kararlarımı elbette buna göre veriyorum.” sözlerini sarf etti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İstanbul Modern Sinema 22 bin izleyiciyle sezonu tamamladı

Pandemi sebebiyle alınan önlemler çerçevesinde tüm gösterim ve etkinliklerini çevrimiçine taşıyarak ücretsiz sunan İstanbul Modern Sinema, 2021 sezonunda 22 bin izleyiciye ulaştı

İstanbul Modern Sinema, Türk Tuborg A.Ş’nin katkılarıyla 2021 sezonunda 6 sinema programında yer alan toplam 60 filmi çevrimiçi ve ücretsiz olarak izleyiciyle buluşturdu. Çevrimiçi film ve belgesel gösterimleri, canlı yayınlar, yönetmenlerle söyleşiler başlıkları altında geliştirilen içeriklerle 22 bin sinemaseverle buluştu. 

 

Yeni yıla yepyeni kısalarla başladı

İstanbul Modern Sinema, 2021 yılına yepyeni kısa filmlerden oluşan Gelecek Kısa başlıklı programla başladı. Biz de Varız! programının devamı niteliğinde, geçen sene Türkiye’de üretilmiş 19 kısa filmden oluşan programda film gösterimlerinin yanı sıra 20 yönetmen de izleyiciyle buluştu. 

 

Körkütük Türkiye’de ilk kez İstanbul Modern Sinema’daydı

İstanbul Modern Sinema 93. kez dağıtılan Akademi Ödülleri yaklaşırken, “En İyi Uluslararası Film” kategorisindeki yapımlardan 10 filmlik bir seçki hazırladı. Türkiye’de ilk kez çevrimiçi ve ücretsiz olarak İstanbul Modern Sinema’da gösterilen Körkütük, “En İyi Uluslararası Film” ödülünün de sahibi oldu.

 

Alman yönetmen Rainer Werner Fassbinder’den beş film

16 yıla 45 film sığdıran Alman yönetmen Rainer Werner Fassbinder’den bir seçki İstanbul Modern Sinema’nın mart ayı programında yer aldı. 5 filmlik programda seçkide Oskar Roehler’in, Fassbinder’in hayatını takip ettiği biyografik filmi Yaramaz Çocuk da vardı.

 

Ortadoğu ve Kuzey Afrikalı kadın yönetmenlerin filmleri

İstanbul Modern Sinema, Selma Gürbüz’ün “Dünya Diye Bir Yer” sergisindeki kadınlarından esinlenerek Ortadoğu ve Kuzey Afrikalı kadın yönetmenlerin filmlerinden bir seçkiyi nisan ayında izleyiciyle buluşturdu.

 

Mayısta Bahar Nöbeti

2020’de festivallerde adından söz ettiren, ödüller alan, kimi ilk kez izleyiciyle bulaşan filmlerden bir seçki Bahar Nöbeti programında sunuldu. 

Programda yer alan Gagarine Türkiye’de ilk kez gösterildi.

 

İlham Perileri ile sezona veda

İstanbul Modern Sinema’nın haziran ayında izleyiciyle buluşan sezonun son programı İlham Perileri’nde yine Türkiye’de ilk kez gösterilen filmler arasında Benim Rembrandt’ım ve Jean-Michel Basquiat’nın Gençliğinin Son Yılları: İşte Bu! yer aldı. İstanbul Modern’in YouTube kanalında müzenin film küratörü Müge Turan ve sinema yazarı Engin Ertan’ın, Undine filminin yönetmeni Christian Petzold ile yaptığı özel röportaj da yayınlanıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yepyeni 3 çalma listesi: Gökkuşağı Şarkıları 2021, Parkta Parti ve Yaz Tatili 2021’in tadını çıkarın!

Birbirinden efsane şarkıcıların bir araya geldiği çalma listeleri “Gökkuşağı Şarkıları 2021”, “Parkta Parti” ve “Yaz Tatili 2021” müzikseverlerle buluştu! Özgür, huzurlu ve neşeli anlarınıza yaz boyu eşlik edecek muhteşem şarkılar bu çalma listelerinde sizi bekliyor. “Gökkuşağı Şarkıları 2021”le kendinizi kuş gibi özgür ve cesur hissedecek, “Parkta Parti” sayesinde kendinizi müziğin ritmine kaptırıp sevdiklerinizle harika anlar geçirecek, “Yaz Tatili 2021”i dinlerken ise keyifli akustik şarkıların melodisine kendinizi kaptıracaksınız.

 

Lady Gaga, Queen, Jabbar, Diana Ross, Lil Zey ve daha fazlası “Gökkuşağı Şarkıları 2021” çalma listesinde. Özgür ve kendi olabilmeyi başaran her yaştan dinleyicinin bayılacağı “Gökkuşağı Şarkıları 2021”i dinlerken kendinizi çok daha güçlü hissedeceksiniz! “Gökkuşağı Şarkıları 2021” pop, hip hop, soul ve rock klasiklerinden güncel hit şarkılara ulaşan geniş bir yelpazeyi içinde barındıran muhteşem bir çalma listesi!

 

Rock müzik ustalarından Teoman ve Athena’nın klasikleşmiş şarkıları, hip hop sahnesinden Lil Zey ve Goko’nun beraber düetleri, Can Kazaz’ın huzur veren tertemiz sesi ve daha birçoğu “Parkta Parti” listesinde. Milyonları etkisi altına alan genç hip hop sanatçılarını dinlerken diğer taraftan da usta seslerin keyfini çıkarmak istiyorsanız “Parkta Parti”yi kesinlikle dinleyin!

İster plajda ister balkonunuzda, güneş en parlak haliyle size gülümserken keyifle dinleyeceğiniz muhteşem bir çalma listesi: “Yaz Tatili 2021”! Lvbel C5, Baneva, Teoman, Birileri, Ekin Beril, Kool Jane… Muhteşem yetenekler ve enerjinizi yerine getirecek 20 harika şarkı bu çalma listesinde.

 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

D&R canlı yayınının bu haftaki konuğu Alev Alatlı oldu

Usta yazar Alev Alatlı, @dr_dunyasi Instagram hesabındaki canlı yayında sevenleriyle buluştu. Turkuvaz Kitap’tan çıkan “Suç Ortağı Hollywood-Kaan’ın Kitabı” isimli kitabını okurlara sunan Alev Alatlı, sinema yazarı Olkan Özyurt moderatörlüğünde keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. Alatlı, kitabıyla ilgili merak edilenleri izleyenlerle paylaşırken, Amerikan film endüstrisi hakkında bilinmeyen noktalara da parmak bastı. 

Kültür, sanat ve eğlence dünyası D&R, gerçekleştirdiği canlı yayınlarla başarılı yazarları takipçileriyle buluşturmaya devam ediyor. Turkuvaz Kitap etiketiyle yayınlanan “Suç Ortağı Hollywood-Kaan’ın Kitabı” adlı kitabıyla okurlarla buluşan yazar Alev Alatlı, D&R Home’da gerçekleşen canlı yayında Olkan Özyurt’un sorularını yanıtladı. Hollywood ve sinema sektörü ile ilgili konulara değinen Alatlı, Özyurt ile samimi bir sohbet gerçekleştirdi. 

“Sinemaya karşı değilim, Hollywood’a karşıyım” 

Alev Alatlı, yazdığı kitabın spesifik olarak sinema ile ilişkiden doğmadığını söylerken, “Batı toplumunu, Amerikan toplumunu anlamak için yazıldı. Kesin yargılar sezdim. Örneğin Amerikan polisinin en güçlü polis olduğu gibi… Amerikalılar, sevilen filmi tekrar tekrar çekerler. Bir filmin diğer filmin yan teması olduğu filmler ortaya çıkar. Hollywood’un dördüncü bir kuvvet olduğunu bilmiyordum. Yasama, yürütme, yargı ve medya. Sinemayı sanat zannediyoruz ama sinema sadece sanat değil. İlk kitap bir sükut suikastına uğradı. Sonra ben de oturdum, bu neden böyle oldu diye düşündüm. Bu işlerden anladığını düşündüğüm insanlar bile kitabı yok saydılar. Çok şaşırdım ve garipsedim. Yani beni eleştirmek için bile okuyabilirlerdi ama yapmadılar. Ben sinemaya karşı değilim, Hollywood’a karşıyım.” dedi.

“Amerikan sinemasında dayatma var”

Amerikalıların kendi içinde az seyahat ettiğini belirten Alatlı, “Amerikalılar taşralıdır. Televizyon söylemezse bilmezler. Normal bir yaşam yok orada. Uzaydan hep düşman gelir. Neden gelir, nereden gelir? Bilmiyoruz. Hep böyledir sinemaları. Direkt dayatma var aslında. Kimse bana bunun sanatsal olduğunu söylemesin.” dedi. 

“Gayet iyi filmler yapıyoruz”

Türkiye’nin belli başlı değerlere sahip olduğunun altını çizen usta yazar, sözlerine şöyle devam etti: “Amerika için artık çok geç, biz biraz dikkat etsek kurtarırız. Biz Türkler çok becerikli insanlarız, istedikten sonra çok iyi şeyler yaparız. Bizim petrolümüz yok ama dişimizi tırnağımıza katıp buralara getirdik. Müthiş bir gayret var. Biz filmleri gayet iyi yapıyoruz. Hiç kötü değil. Amerika ile karşılaştırırsak çok daha iyi. Aklımızı başımıza toplayıp iyi iş çıkarmalıyız. Geldiğimiz noktada Amerikalıları utandırmamız gerekiyor. Dünyada pek az ülkenin medeniyet iddiası vardır. Bizim medeniyet iddiamız var. Her ülkeye bu nasip olmaz. Niye Aylan bebeği çekecek bir film yok? Artık iyi yönetmene de kimse yüz vermiyor. Yakında makinalar yönetmenleri de kenara atacak. Birkaç sene sonra yönetmen, kameraman kalmayacak; robotlar olacak sadece. Tekrardan sükût suikastı olmasın. Kendi işimize bakalım, kendi işimizi görelim yeter. O kadar çok sosyal derdimiz var ki gerçek hayatta. Her zaman birbirimize destek olmalıyız.” 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hepsiemlak’ın Taşınma Hikayesi Ekranlara Geldi

Yakın zaman önce kurumsal kimliğini yenileyerek yüz binlerce ilanı yeni adresine taşıyan hepsiemlak’ın reklam filmlerinde taşınma hikayesi sembolik olarak anlatılıyor.

Yepyeni adı, kurumsal kimliği ve yüz binlerce ilanıyla tüketiciyle buluşan hepsiemlak’ın İlker Ayrık’ın reklam yüzü olduğu filmleri ekranlarda yerini almaya devam ediyor. Markanın yeni kimliğini duyurduğu açılış filminde İlker Ayrık rol alarak, markanın yeni ismi olan ‘hepsi’nin altını çizmiş ve Hürriyet Emlak’ın hepsiemlak’a dönüşüm hikayesini sembolik bir dille anlatmıştı. Fazlasıyla ilgi gören ilk filmin ardından marka seriye yine İlker Ayrık’ın başrolde olduğu üç yeni filmle devam etti.

 

Serinin devam filmlerinde hayalindeki evi, arsayı veya dükkanı arayan insanların, kafalarında taşıdıkları yüklere bir çözüm sunarak konuya dahil olan İlker Ayrık, kullanıcıların aradıklarını hepsiemlak’ta bulabileceklerini mizahi bir dille anlatıyor ve “emlak işini kafada bitirmek için doğru adres, hepsiemlak” mesajını veriyor.

 

REKLAM KÜNYESİ:

Reklam:                                        Hepsiemlak Kafada Dükkan

Reklamveren:                             Hepsiemlak

Reklam Ajansı:                           Rabarba

Reklamveren Yetkilisi:            Arda Behen, Zeynep Tandoğan

Yönetici Kreatif Direktör:       Pemra Ataç Açıktan

Kreatif Grup Liderleri:             Ebru Karaman, Yıldırım Çakmakçıoğlu,

Kreatif Ekip:                                Berk Başaran, Selin Sürğit, Merve Özdemir

Strateji:                                         Oğuz Savaşan

Müşteri İlişkileri:                       Gökhan Akbay, Burtay Baştufan, Dilşah Koşkan

Prodüksiyon:                              Gökhan Akbay, İpek Arabacıoğlu, Koral Ant

Medya Planlama/Satınalma:GroupM

Yapımevi:                                     Organic

Yönetmen:                                   Onur Erdem

Yapımcı:                                       Cengizhan Fidan, Övgü Akgürgen, Teğin Polat, Buse Hamamcıoğlu

Mecra:                                           TV, dijital

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Akıl, Beyin, Kültür sezon finali yapıyor

Zıt kavramların farklı bakış açılarıyla değerlendirildiği “Akıl, Beyin, Kültür” programı, 4 Temmuz Pazar günü TV100’de yayınlanacak bölümüyle sezon finali yapacak.

 

Zıt kavramların farklı bakış açılarıyla değerlendirildiği “Akıl, Beyin, Kültür” programı, 4 Temmuz Pazar günü TV100’de yayınlanacak bölümüyle sezon finali yapacak. Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan moderatörlüğünde, siyaset bilimci Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ve nöroloji uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı’nın kavramları inceledikleri programın final konusu “açlık-tokluk” olacak.

 

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın, Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı ile birlikte hazırladığı, “Akıl, Beyin, Kültür” programı, 39’uncu bölümüyle sezon finali yapıyor. 

 

Her bölümde zıt iki kavramın, farklı uzmanlık alanlarının görüşleriyle ele alındığı programın final bölümü, 4 Temmuz 2021 Pazar günü saat 12:05’te TV 100 ekranlarında izleyici ile buluşacak. 

 

“Açlık-tokluk” kavramları, Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ve Prof. Dr. Sultan Tarlacı tarafından psikiyatri, uluslararası ilişkiler, dünya siyaseti, nöroloji gibi pek çok alanı içeren açılardan değerlendirilecek.

 

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Kütüphanesi’nde çekimi gerçekleştirilen programa Üsküdar Üniversitesi Ergoterapi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sevda Asqarova’nın dikkat çekici canlı piyano performansına her bölümde bir de farklı enstrüman eşlik ediyor.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı