Aylık arşivler: Ağustos 2021

İşletmelerde Android POS dönemi başladı

Türkiye’yi yemek kartı hizmetiyle tanıştıran ve bugün yemek kartı pazarının lideri konumda bulunan Ticket Restaurant Edenred, Profilo Ödeme Sistemleri’nin geliştirdiği Android tabanlı ödeme terminalleriyle üye iş yerlerinde Android POS dönemini başlattı. Android platformunun yarının ödemelerini şekillendirecek teknolojilerden biri olduğu gerçeğinden hareketle bu teknolojiye yatırım yaptıklarını belirten Ticket Restaurant Edenred Üye İlişkileri ve Ödeme Sistemleri Direktörü Mehmet Özbay, Türkiye genelinde 31 ilde, yüzlerce iş yerinde kullanılmaya başlanan Android POS cihazları aracılığıyla işletmelerin iş süreçlerini kolaylaştırmayı amaçladıklarını söyledi. 

 

Var oluş amacını “Bağları zenginleştirerek güçlendiriyoruz. Daima, daha iyisi için.” olarak tanımlayan ve kurumsal ödeme çözümleri sektörünün hem öncüsü hem de pazar lideri konumunda bulunan Ticket Restaurant Edenred, dijitalleşmeye verdiği önemle ödeme sektöründe bir ilki daha hayata geçirdi. Profilo Ödeme Sistemleri’nin yazar kasa ve ileri teknolojiler konusundaki 35 yıllık tecrübesini arkasına alan şirket, üye işyerlerine Android tabanlı ödeme terminalleri sağlamaya başladı. Türkiye genelinde, yüzlerce üye işletmede kullanılmaya başlanan Android POS uygulamasıyla işletmeler Ticket Restaurant yemek kartı ödemelerini; Android 9.0 işletim sistemine, geniş ve renkli dokunmatik ekrana, anlaşılır menülere, yüksek işlemci hızına sahip ileri teknoloji cihazlar üzerinden almaya başladı.

 

Profilo Ödeme Sistemleri’nin yüksek güvenlikli Profilo Android Hizmetler Platformu ile işletmelerin müşteri memnuniyetini artırmalarına katkıda bulunmayı amaçlayan Ticket Restaurant Edenred; temassız, çipli, manyetik ve QR kod gibi tüm ödeme teknolojilerini destekleyen, PCI/PTS 5.1, EMV L1&L2 sertifikalarına ve yüksek güvenlik standartlarına sahip Android POS cihazlarıyla işletmelere kusursuz bir ödeme deneyimi sunuyor. Dileyen işletmeler ayrıca Ticket Restaurant’ın yemek kartı sektöründe bir ilk olan NFC tabanlı ödeme sistemi EdenredPay ile de ödeme alabiliyor. Profilo Android POS cihazlarına sahip işletmeler, terminaller üzerinde hazır gelen Profilo BKM TechPOS yazılımı sayesinde istediği banka uygulamasını yükleyip avantajlı banka komisyon anlaşmaları da yapabiliyor.

 

İşletmeler için hem ekonomik hem de avantajlı

Android platformunun yarının ödemelerini şekillendirecek teknolojilerden biri olduğu gerçeğinden hareketle bu teknolojiye yatırım yaptıklarını söyleyen Edenred Türkiye Üye İlişkileri ve Ödeme Sistemleri Direktörü Mehmet Özbay“Android sistemi, cep telefonlarında nasıl bugünün teknolojisiyse yarın da ödeme dünyasında önemli teknolojilerden biri olacak. Dijital ödeme çözümlerinde Türkiye'de ve dünyada lider olan Ticket Restaurant Edenred olarak ödeme sistemlerinin Android deneyimini yaşamasının gerekliliğine inanıyoruz. Android platformlu terminaller sayesinde üye restoranlarımız, hem yazar kasa hem de ayrı bir ödeme kaydedici cihaz alma masrafından kurtulacak. Tek bir cihaz ile yeni nesil tüm ödeme seçeneklerine cevap verebilir hale gelecek. Adroid POS kullanan üye iş yerlerimiz, e-arşiv ve e-fatura entegrasyonu sağlayabilecekleri gibi QR, NFC ve benzeri yeni nesil ödeme çözümleriyle donatılmış bir cihaza çok daha ekonomik bir biçimde sahip olabilecek. Diğer cihazlara göre çok daha hafif olan Android POS, paket servis hizmetinde de rahatça kullanılabilecek. Ayrıca Android teknolojisinin açık platform özelliği sayesinde üye restoranlarımız, cihazlarını sektörel ve ticari ihtiyaçlarına göre kişiselleştirme fırsatı da bulmuş olacaklar.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Vakıf Katılım, Brandon Hall Mükemmellik Ödülleri’nde 9 dalda ödüle layık görüldü

Vakıf Katılım dünyanın en prestijli danışmanlık kurumlarından Brandon Hall’un düzenlediği Mükemmellik Ödülleri’nde, İK ve Eğitim alanlarında ortaya koyduğu çalışmalarla 5 altın, 1 gümüş ve 3 bronz olmak üzere toplam 9 ödüle layık görülerek bankacılık sektöründe en çok ödül alan kurum oldu.

Katılım finans dünyasına yepyeni bir soluk getiren Vakıf Katılım, İK ve Eğitim alanlarında ortaya koyduğu çalışmaları uluslararası çapta aldığı ödüllerle taçlandırmaya devam ediyor. Sektöre nitelikli yöneticiler kazandırmak amacıyla hayata geçirilen “My Talent MT Programı” ile “Aday İlişkileri Yönetiminde En İyi Geliştirme”; “Koçluk ve Mentorluk Programı” ile “Öğrenme Programının En İyi Sonuçları”; “Kariyer Gelişim Programı” ile “En İyi Lider Geliştirme” ve “En İyi Karma Öğrenme”; “Yöneticiliğe Vakıf Olma Programı” ile “En İyi Lider Geliştirme” kategorilerinden altın ödül elde eden Vakıf Katılım, “My Talent MT Programı” ile de “En İyi Aday Deneyimi” kategorisinde gümüş ödülün sahibi oldu. 

Vakıf Katılım ayrıca devreye aldığı “Gelişim Hep Biz’imle Programı” ile “En İyi Öğrenme Stratejisi Oluşturma”, “Asil Müdürlüğe Geçiş Değerlendirme ve Gelişim Programı” ile “En İyi Özgün/Yenilikçi Liderlik Programı”, “Odak Performans Yönetim Sistemi” ile de “Performans Yönetiminde En İyi Geliştirme” kategorilerinde bronz ödül almaya hak kazandı. 

Vakıf Katılım bu ödülleri çalışanlarına verdiği değerin yanı sıra İK ve Eğitim alanlarında uyguladığı programların, ihtiyaçlara karşılık vermesi, işlevsel, yenilikçi ve ölçülebilir faydalar sunması özellikleriyle elde etti.

Betül Yılmaz: Bir kuruluşun gerçek gücü sahip olduğu insan kaynağıdır” 

Vakıf Katılım İnsan Kaynakları İş Ailesinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Betül Yılmaz, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: “Vakıf Katılım olarak bir kuruluşun gerçek gücünün sahip olduğu insan kaynağı olduğuna inanıyoruz. Bu vizyon doğrultusunda kurulduğumuz günden bu yana insan kaynakları ve eğitim alanında çok önemli çalışmalar ortaya koyuyor, örnek uygulamalarımızla sektöre yön veriyoruz. Doğru ve yenilikçi İK yaklaşımlarıyla kurum çalışanlarımızın yetenek ve becerilerini sergileyeceği çalışma ortamları oluşturuyor, kariyer hedeflerine ulaşmaları için onlara yol açıyor ve önemli gelişim fırsatları sunuyoruz. Çünkü sürdürülebilir bir büyümeyi ancak bu şekilde sağlayacağımızı biliyoruz.”

Vakıf Katılım’ın çalışma kültüründe açık iletişim ve hizmet odaklılığın önemli bir yeri olduğunu dile getiren ve işe alım dahil insan kaynaklarının tüm uygulamalarında çeşitli CRM, robotik ve dijitalleşme süreçlerine yer verdiklerini söyleyen Yılmaz, “İK ve Eğitim alanlarında ortaya koyduğumuz çalışma ve yaklaşımlar neticesinde çalışanlarımızdan oldukça olumlu geri dönüşler alıyor, çalışan bağlılığını her geçen gün daha da güçlendiriyoruz.  Bu çabalarımızın şimdi de dünyanın en prestijli danışmanlık kurumlarından Brandon Hall’un düzenlediği Mükemmellik Ödülleri’nde 9 ödülle taçlandırılması bizleri oldukça mutlu etti. Yarışmada Türkiye’de bankacılık sektöründe en çok ödül alan kurumlar sıralamasında Vakıf Katılım’ı ilk sırada görmek ise ayrıca değerli. Çalışmalarımızı daha nice ödüllerle taçlandıracağımıza gönülden inanıyorum” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Anadolu Vakfı Değerli Öğretmenim Programı Yeni eğitim sezonuna başlıyor

Anadolu Vakfı’nın öğretmenlerin, değişen koşullar karşısında bilgi, beceri ve yetkinliklerini arttırmayı amaçlayan “Değerli Öğretmenim Programı”, Eylül’de yeni eğitim sezonuna başlıyor. Tüm Türkiye’deki öğretmen ve idarecilerin online olarak faydalanabildiği program kapsamında 1 Eylül’de online Zihin Haritası Teknikleri eğitiminde buluşulacak.

Anadolu Vakfı’nın, artan ve sürekli geliştirilen konuları, güçlü eğitmen kadrosu ile hem gençlerin hem de öğretmenlerin geleceğine katkı sağladığı eğitim ve seminer programı Değerli Öğretmenim, tüm Türkiye’deki eğitimcilere katılım imkanı sunduğu online eğitimlerine devam ediyor. 

 

Yeni döneme 1 Eylül’deki “Zihin Haritası Teknikleri” eğitimi ile başlanacak. 2 Eylül’de “Sosyal Girişimcilik” başlığı altında öğretmen ve idarecilerle bir araya gelinecek. Eylül programı 3 Eylül’deki “Öğrenci Koçluğu”, 7 Eylül’deki Duygusal Esneklik ve Direnç”, 8 Eylül’deki “Kuşağını Anlamak ve Yönetmek”, 13 Eylül ve 17 Eylül arasında 5 oturumda düzenlenecek “Erasmus KA1 KA2” eğitimleri ile devam edecek. Program kapsamında 20 Eylül’de “Dijitalleşen Dünyada Uzaktan Eğitim Uygulamaları ve İletişim”, 22 Eylül’de “Eğitimde Yaratıcılık ve Oyun Tasarımı”, 27 Eylül’de “Çevrim İçi Ortamda Sunum Performansını Arttırmak”, 29 Eylül’de “Doğru ve Etkili Konuşma Becerileri”, 30 Eylül’de ise “Değişimi İçselleştirmek” eğitimleri verilecek.   

 

“2023 Eğitim Vizyonu doğrultusunda hazırlandı

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 Eğitim Vizyonu doğrultusunda hazırlanan Anadolu Vakfı ‘Değerli Öğretmenim Programı’, gelecek nesillere eğitim ile dokunmayı ve ülkemizin yeteneklerinin gelişimine destek olmayı amaçlıyor. Eğitim programlarına Türkiye’nin dört bir yanındaki öğretmenlerin yanı sıra eğitim alanında görev yapan yönetici, okul idare ekipleri de katılıyor. 2013 yılından bu yana 170 bine yakın öğretmene ulaşan program, toplumu geleceğe taşıyacak değerli öğretmenlerin; sürekli değişen dünya ve koşullar karşısında fark yaratabilen, araştıran, sorgulayan profesyoneller olarak bilgi, beceri ve yetkinliklerini arttırmayı hedefliyor.

 

 

Uzaktan erişim aracı Zoom üzerinden tüm Türkiye’ye bağlanıyor 

Anadolu Vakfı’nın sürdürmekte olduğu “Değerli Öğretmenim Programı” Kendini Geliştir, İşini Geliştir ve Öğrencini Geliştir olarak üç ayrı modülden oluşuyor. Kendini Geliştir modülünde; iletişim dilinin ve şeklinin yeniden tasarlanmasına destek olunuyor, olaylara dışarıdan bakma, motivasyon, dayanıklılık, esneklik, ikna etme, stres yönetimi, etkin iletişim becerilerini artırmaya yönelik yaklaşımlara yer veriliyor. İşini Geliştir modülünde; iş dünyasının öncelikleri gözetilerek değişen dünya koşullarına uyum sağlayacak uygulamaların hayata geçirilmesine destek olmak hedefleniyor. Problemleri çözme, farkındalık ile güçlü ilişkiler inşa ederek büyük resmi görme, yaratıcı düşünme ve sonuç odaklı olma konularına değiniliyor. Öğrencilerini Geliştir modülünde; dijitalleşen dünyada farklı bakış açıları ile düşünmenin yöntemleri anlatılıyor. Vizyoner bakış açısı ile yönetim yetkinlikleri geliştiriliyor, girişimcilik ekosistemi eğitimleri ile geleceğe dokunuluyor. Öğrencilere koçluk yapma, kaygılarını yönetme, geri bildirim verme, kuşaklarını anlama, takım olma, sürdürebilirlik, çeşitlilik ve dahil etme gibi konuda eğitimler veriliyor. Değerli Öğretmenim projesi kapsamında verilen eğitimler İl Milli Eğitim Müdürlükleri iş birliği ile uzaktan erişim aracı olan Zoom uygulaması üzerinden devam ediyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

İki maaşlı sulama birlik başkanları

İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir, Sulama Birlikleri ile alakalı olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e rapor sundu. Birlik Başkanlarının çeşitli görevler adı altında birden fazla maaş aldıklarını belirten başkan Demir, raporunda şu ifadelere yer verdi:
"28.04.2018 tarih 30405 sayılı Resmi Gazete yayınlanan, 7139 sayılı kanunla DSİ teşkilat kanununda değişiklik yapılıp ‘’Sulama Birlikleri’’ lağvedildi.  6172 sayılı kanunla kurularak çalışan 378 sulama birliği lağvedildi. 14 bin 487 meclis üyesi bulunan 378 sulama birliklerinde 1 milyon 300 binden fazla çiftçinin, seçimle göreve getirdiği sulama birliklerinin, meclis yönetim kurullar ve denetim kurulları lağvedilmiştir. DSİ teşkilat kanununda yapılan değişiklikle sulama birliklerinin yönetimine DSİ görevlisi getirilerek birlik yönetimlerinin yetkilerinin tamamı bu atanan DSİ personeline devredilmiştir. Üstelik bu görevlendirilen memur DSİ deki maaşını alacak görev pozisyonu devam ederken aynı zamanda  Sulama Birliği bütçesinden maaş almaktadır. Son zamanda moda haline gelen birden fazla maaş alanlar kervanına üç yıldır Birlik Başkanlığına  görevlendirilen DSİ memurlarıda katılmıştır. Görevlendirilen bu başkanlara ‘damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın, sulama birliği hizmet alanı 1.000 hektara kadar olanlar için (10.000) gösterge rakamının, 1.000 hektar dâhil 10.000 hektara kadar olanlar için (15.000) gösterge rakamının ve 10.000 hektar ve fazla olanlar için (20.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay huzur hakkı ödenir’’. Başkana ödenecek huzur hakkı prime esas kazanca dâhil edilmez şeklinde yasal düzenleme yapılmıştır. Ayrıca görevlendirlen bu birlik başkanına  birliğin bütçesinden lüks bir araç ta tahsis ediliyor. Hamzadere Sulama Birliğide bu uygulamalardan biridir.Bölgemizin en önemli sulamasının şimdilik yıllık bütçesi  30 milyon TL üzerindedir.
Sulamacı çiftçilerin girdi maliyetleri giderek artarken görevlendirilen personellere ikinci maaş tahakkuk ettirilmektedir. Birlik kurucuları ve üyelerinin paralarıyla ve sulayıcıların ödemelerinden oluşan mevduattan böyle bir uygulama ne derece adaletlidir. Halbuki birlik kendi denetim kuruluyla birlik yönetimini denetlerken şimdi böyle bir uygulama ortadan kalkmıştır."

Sulama Birliklerinin lağvedilmesinin, sulama tesislerinin ve su kaynaklarının kişilere ya da şirketlere tahsisinin önünü açtığını belirten başkan Demir, "Elektrik dağıtım hizmetinin özel kesime devredilmesinin sonucu ortadadır. Umarız sulama tesislerinde su dağıtım ve işletilmeside özel kesime devredilmez. Aksi halde giderek yok edilen tarım sektörü çok daha hızlı yok edilecektir" dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Son zaferimiz olmasaydı önceki hiçbir zaferimizi kutlayamazdık”

BTP İstanbul İl Başkanlığı tarafından Esenler Adem Baştürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen programa BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş da katıldı.

Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği program, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizin ruhu için Kuran-ı Kerim okunmasıyla başlandı.

Kahramanlık marşlarının da okunduğu programda kürsüye gelen BTP lideri Hüseyin Baş, konuşmasına Atatürk’ün, “Yarabbi, sen Türk ordusunu muzaffer et. Türklüğün, müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme” şeklindeki duasıyla başladı.

 

“Bu toprakları kaybetmemiz bir an meselesidir”

 

Bize bu vatanı bırakanları anmada adeta toplumda azınlık haline geldiklerini ifade eden Baş, “Kıymetli arkadaşlar bu öyle bir hazin kaderdir ki… Allah'ın bize lütfettiği bu toprakları kaybetmemiz, elimizden almaları emin olun bir an meselesidir. Bu duygudan uzaklaştığımız her dakika bu vatanın sahipliğinden uzaklaşıyoruz demektir. Bu vatan bizimdir bizim kalacaktır diye yol çıkan Bağımsız Türkiye kadrosu bu günleri anmaktan asla geri durmayacaktır.” dedi.

 

“Neden, ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ dediler biliyor musunuz?”

 

Konuşmasında milli mücadele için, “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenlere de dikkat çeken Hüseyin Baş şöyle devam etti; “Adam çıkıyor, 'Keşke Yunan galip gelseydi' diyor. Ben de dedim ki, 'Keşke şu kürsüde her istediğimi söyleyebilseydim. Niye öyle diyor biliyor musunuz? Yunan orduları Eylül ayında İzmir'de denize dökülüyor ve 14 yıl içinde 7 tane darbe oluyor. Savaşı kaybeden komutanların hepsini asıyorlar, kurşuna diziyorlar. Yani kurşuna dizilenlerin torunları, 'Keşke dedelerimiz galip gelseydi' diyor. Bunu unutmayacağız.”

 

“Türk milleti Ehl-i Beyt’e sarıldıkça muzaffer oldu”

 

30 Ağustos programında, “Türk milleti ne zaman zaferlerle muzaffer bir millet oldu, ne zaman yenilgiler aldı?” şeklinde bir de soru soran BTP lideri şu dikkat çekici cevabı verdi; “Tarihe baktım, hep şunu gördüm. Türk milleti ne zaman ki Ehl-i Beyt'in nefesinden uzaklaşmış her zaman kaybetmiş, Türk milleti ne zaman ki Ehl-i Beyt'e sarılmış her zaman muzaffer bir millet olmuş. İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk o muzafferiyetini dedelerine borçlu. Nereye borçlu? İmam Rıza'ya borçlu, İmam Ali'ye borçlu, Ehl-i Beyt'e borçlu. Bugün bu zaferi kutlamak, yaşatmak istiyor muyuz, yeni savaşlarımızdan zaferle ayrılmak istiyor muyuz Türk milleti olarak? O zaman bileceğiz ki Ehl-i Beyt'e aynen Atatürk gibi sarılıp meydan dedesi olmaya çalışacağız. 26 Ağustos Büyük Taarruz'un başladığı gün. Başka bir gün de 26 Ağustos 1071 Malazgirt'te Alparslan'ın Anadolu kapılarını yine Ehl-i Beyt ruhuyla Türk milletine açtığı gündür. Şimdi öyle bir durumdayız ki, zaferleri yarıştırır olduk. Halbuki Ağustos bizim zafer ayımız, her gün bir zafer var… Kim ne söylerse söylesin işin bir de mantığı var. Eğer bizim son zaferimiz olmasaydı önceki hiçbir zaferimizi kutlayamayacaktık. O yüzden sahip olduğumuz her şeyi, bu vatanı, toprağı, milleti, bayrağı, askeri, devleti, çiftçiyi, işçiyi… Hepsini Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e borçluyuz. Bunu kıskananlar, çekemeyenler emin olun İngiliz uşağıdır, Yunanın askeridir başka hiçbir şey olamaz.”

 

“Biz vatanı sevmeyi Haydar Baş’tan öğrendik”

 

Prof.Dr.Haydar Baş’ın son salon programını burada yaptığını ifade eden Hüseyin Baş,  “Yine bu salonda tam bu noktada bizi anons ederek konuşmasını bize yaptırmıştı. O program üstadımızın son salon programıydı. Tabiri caiz ise programı orada bırakmıştık. Şimdi Bağımsız Türkiye sevdalıları söz veriyor muyuz; buradan programımıza devam ediyoruz. Şimdi biz vatanperverliğimizi ortaya koyuyoruz, bayramlarımızı kutluyoruz ve ‘Mustafa Kemal Atatürk'ü unutmayacağız’ diyoruz ama bize Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü tanıtan, anlatan Haydar hocayı da hiçbir zaman unutmayacağız. Türk milleti şunu bilsin, biz vatanı sevmeyi Haydar hocadan öğrendik. Hiç endişe etmesinden bu devleti yönetmeyi de ondan öğrendik. Önümüzde çetin süreçler olabilir, zor süreçler geçirebiliriz, istediğimiz her şeye sahip olamayabiliriz ama inanın ve emin olun… Bizim dönemimiz başladı diyen Haydar hocanın vasiyeti ışığında biz bu ülkeyi de yöneteceğiz ve bu bayramları da layıkıyla kutlamaya devam edeceğiz.

 

“İslam O değil”

 

BTP lideri konuşmasında Türkiye’ye mülteci akını ve Afganistan’daki son durum üzerine de değerlendirme yaptı.

“Ülkemizde her yerde mülteciler var. Ben mülteci karşıtı değilim, mülteci siyasetçisi de değilim. İnsanlar buradan siyaset üretebilir ama benim farkım, ben Türkiye'nin her türlü sorununa çözüm üretirim.” diyen Hüseyin Baş şöyle devam etti; “Şunu unutmayalım; Bugün Taliban denen örgüt dünyaya İslam devletini uygulamak üzere Afganistan'ı ele geçirdiğini ilan etti. İslam o değil, bunu unutmayacağız. İslam o olsaydı o kadınlara o zulümler yapılmazdı. İslam o olsaydı senin istediğin amel bana dayatılmazdı. İslam'ın savaşı nerede verilmiştir biliyor musunuz? İslam'ın savaşı 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlanan mevzilerde verilmiştir. İslam'ın zaferi budur.

 

“BTP olduğu sürece bu vatan için canını verecek birileri her zaman olacaktır”

 

BTP lideri Hüseyin Baş konuşmasını şu dikkat çekici ifadelerle noktaladı;

“Bu millet sahip olduğu her şeyi o muzaffer komutana borçludur. O olmasaydı hiçbirimiz bu topraklarda bu huzuru paylaşamayacaktık. O olmasaydı biz o savaşı kazanamazdık ama biz olmasaydık o bu savaşı yine kazanırdı. Lider böyle bir şeydir. Lider olmazsa hiçbir şey yapamazsın. Dünyanın en akıllı, marifetli adamı ol arkanda teşkilatın önünde liderin yoksa hiçbir şey yapamazsın. Allah'a hamdolsun, bu kadronun ebedi, ezeli lideri de vardır, bugün de lideri vardır. Tüm dünya şunu bilsin Bağımsız Türkiye Partisi olduğu sürece bu vatan için canını verecek birileri her zaman olacaktır. Allah bizlere bir daha bu zaferleri tekrarlamayı değil her sen bu zaferleri kutlamayı nasip etsin.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Endüstri ve örgüt psikolojisi alanları istihdam olanağı sunuyor

Endüstri ve örgüt psikolojisi alanlarında çalışan psikologlar, iş ortamında hem insan davranışlarını anlamak hem de verimliliği artırmak üzere çalışmalar yürütüyor. Endüstri ve örgüt psikologları, çalışanların yaşamlarına bireysel bazda olumlu etki yaptıkları gibi, çalışanların üretkenliğini arttırmak suretiyle topluma daha kaliteli ürünlerin sunulmasına da katkıda bulunuyor. Yüksek lisans derecesi sahibi endüstri ve örgüt psikologlarının özel sektör ve kamu sektöründe çalışabileceklerini belirten uzmanlar, belli bir deneyim düzeyine ulaşıldığında istihdam olanaklarının arttığına dikkat çekiyor.

 

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mert Akcanbaş, endüstri ve örgüt psikolojisi alanlarının çalışma prensipleri ile istihdam olanakları hakkında önemli bilgiler paylaştı.

 

Çalışan verimliliğini artmaya odaklanılıyor

 

Psikolojinin bir dalı olan endüstri ve örgüt psikolojisinin psikolojik prensipleri iş ortamında kullanmayı amaçladığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Mert Akcanbaş, “Bu alanda çalışan psikologlar, psikolojik teorileri iş ortamında insan davranışlarını anlamak ve verimliliği arttırmak için kullanıyorlar. Bu amaca ulaşmak üzere endüstriyel yaklaşım, bir işin başarılı bir şekilde yapılması için gereken mesleki yeterliliği belirliyor, kurumlara bu mesleki yeterlilikteki kişilerin alınmasını sağlıyor ve çalışan yeterliliklerinin eğitimlerle artmasını sağlıyor. Örgütsel yaklaşım ise çalışanların motivasyonlarını arttıran örgütsel yapılanma ve kültürü oluşturuyor ve çalışanların iş tatminini arttıracak çalışma koşullarını sağlıyor.” dedi.

 

Araştırmalarda istatistiksel veriler değerlendiriliyor

 

Endüstri ve örgüt psikologlarının endüstride çalışan klinik psikologlar olmadıklarını ve iş yerlerinde çalışanlara terapötik hizmet sunma görevlerinin olmadığını ifade eden Akcanbaş, sözlerine şöyle devam etti: 

 

“Endüstri ve örgüt psikologları araştırmalarında nicel yöntemler ile testleri kullanıyorlar, kararlarında ise klinik değerlendirme değil istatistiksel verileri değerlendiriyorlar. Endüstri ve örgüt psikolojisinde iş olanaklarının sürekli artışı, bu alanda çalışan uzmanların diğer insanların yaşamlarında neden oldukları olumlu değişikliklerden kaynaklanıyor. Çalışan nüfus içindeki bir kişinin uyumak dışında yaşamının büyük bölümünün iş yerinde geçtiği düşünüldüğünde iş yaşamında mutlu ve üretken olan bir kişinin yaşam kalitesi ile iyi oluş düzeylerinin de yüksek olacağı açıktır. Endüstri ve örgüt psikologları, çalışanların yaşamlarına bireysel bazda olumlu etki yaptıkları gibi çalışanların üretkenliğini arttırmak suretiyle topluma daha kaliteli ürünlerin sunulmasına da katkıda bulunuyorlar.”

 

Üç ana branşta iş hayatına önemli katkılar sağlanıyor

 

Endüstri ve örgüt psikolojisinde belli başlı üç alt branşın bulunduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Mert Akcanbaş sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Alt başlıklardan biri olan personel psikolojisi; iş analizi, işe alım, maaş düzeylerinin belirlenmeleri, çalışanların eğitimleri ve çalışan performansının değerlendirilmesi üzerine yoğunlaşıyor. Bu alanda çalışan psikologlar, çalışan performansını değerlendirmek üzere araçları geliştirirken, çalışan gelişimi için yeni eğitimler tasarlıyorlar ve eğitim sonuçlarını değerlendiriyorlar. İkinci branş olan örgütsel psikoloji ise liderlik, iş tatmini, çalışan motivasyonu, örgütsel iletişim, çatışma yönetimi ve örgütsel değişim gibi konulara odaklanıyor. Örgütsel psikoloji profesyonelleri, kurumsal çerçevede çalışan performansını arttırmak için yeniden yapılandırma, personel güçlendirme ve ekip oluşturma gibi yöntemler kullanabiliyorlar. Son branş olan insan faktörü mühendisliğinde de insan-makine ilişkisi, ergonomi, çalışma alanı tasarımı, iş stresi gibi konular üzerine odaklanılıyor. Bu alanda genelde mühendis ve diğer teknik personelle çalışan psikologlar, daha güvenli ve etkin bir çalışma alanı tasarlamaya gayret ediyor.”

 

Alanda çalışanlar istihdam olanağına sahip oluyor

 

Endüstri ve örgüt psikolojisinde uzmanlık, yüksek lisans ve doktora eğitimleriyle mümkün olup ülkemizde gerek devlet gerekse vakıf üniversitelerinde pek çok yüksek lisans programının mevcut olduğunu ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Mert Akcanbaş, “Yüksek lisans derecesi sahibi endüstri ve örgüt psikologları, gerek özel sektör gerekse kamu sektöründe insan kaynakları uzmanı, mesleki eğitmen, veri analisti gibi pozisyonlarda çalıştıkları gibi belli bir deneyim düzeyine ulaştıktan sonra özel istihdam büroları, eğitim kurumları ile kendi işlerini de kurmak yolunu seçiyorlar. Doktora derecesine sahip uzmanlar ise genelde akademik ve danışmanlık pozisyonlarında görev alıyorlar.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

‘Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları’nın Finalleri 4 – 5 Eylül’de Gerçekleşecek

TEKNOFEST 2021 kapsamında TÜBİTAK tarafından düzenlenen Uluslararası ve Liseler Arası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları’nın finali 4 – 5 Eylül’de Körfez Yarış Pisti’nde gerçekleşecek

Türkiye’nin ilk havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST kapsamında Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından önlisans, lisans, lisansüstü öğrencilerinin özellikle iklim değişikliği ile birlikte çok daha önemli hale gelen fosil yakıtlar yerine elektrikli ve hidrojen enerjili araç teknoloji konusunda bilgi birikimi ve deneyim kazanmasını sağlamak amacıyla düzenlenen Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları’nda heyecanlı bekleyiş 4-5 Eylül tarihlerinde final yarışmaları ile zirveye ulaşacak.

Alternatif ve temiz enerji kaynaklarının otomotiv sanayisinde kullanımını yaygınlaştırmayı ve alternatif enerjilerin araç teknolojilerinde kullanımı konusunda farkındalık oluşturmayı hedefleyen yarışma 31 Ağustos’ta başlayacak, birinci final yarışları 4 Eylül tarihinde Körfez Yarış Pisti’nde yapılacak. Katılımcıların araçlarının gelişme raporu, teknik tasarım raporu ile sürüş videosu ve yarış puanlaması olarak 3 farklı aşamada değerlendirileceği yarışmaların ikinci final yarışları da 5 Eylül’de düzenlenecek, kazanan takımlara ödülleri TEKNOFEST’21’de verilecek.

Önlisans, lisans ve lisansüstü seviyedeki öğrencilerin katılabildiği Uluslararası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları’na bu sene 111 takım başvuru yaptı, 68 takım ise yarışa gelmeye hak kazandı.
Bu yıl 17’ncisi gerçekleşen, Elektromobil (batarya beslemeli elektrikli araç) ve Hidromobil (hidrojen enerjili elektrikli araç) olmak üzere iki kategoride düzenlenen yarışlarda, her iki kategoride de birincilere 50 bin TL, ikincilere 40 bin TL, üçüncülere ise 30 bin TL ödül verilecek. Ayrıca 25 bin TL değerinde verimlilik rekor, 25 bin TL teknik tasarım, 15 bin TL görsel tasarım, 15 bin TL kurul özel ödülü; 20 bin TL, 18 bin TL, 16 bin TL değerinde birinci, ikinci, üçüncü yerli ürün teşvik ödülleri ve 3 bin TL değerinde tanıtım ve yaygınlaştırma teşvik ödülleri de kazanan takımlara teslim edilecek.

‘Liseler Arası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları’ ilk kez TEKNOFEST çatısı altında gerçekleşecek

TÜBİTAK tarafından gerçekleştirilen Liseler Arası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları bu yıl ilk kez TEKNOFEST 2021 çatısı altında düzenlenecek. Türkiye ve KKTC’deki lise ve dengi okullarda eğitim gören öğrenciler ile BİLSEM ve Deneyap Teknoloji Atölyeleri’nin, Bilim Merkezleri’nin lise seviyesindeki öğrencilerinin katılabildiği yarışlara bu yıl 99 takım başvuru yaptı, 40 takım ise finale kalmaya hak kazandı.

Öğrencilere teknik, mesleki ve takım çalışması deneyimi kazandırmak ve Türkiye’de elektrikli araçların gelişimi için teknik destek ve insan kaynağı yetiştirmenin amaçlandığı yarışmada final yarışları yine 4 – 5 Eylül tarihlerinde Körfez Yarış Pisti’nde gerçekleşecek. Yarış kapsamında birinci takıma 30 bin TL, ikinci takıma 20 bin TL, üçüncü takıma ise 10 bin TL verilecek. Ayrıca yarışlarda 15 bin TL değerinde yerli tasarım, 10 bin TL değerinde görsel tasarım, 10 bin TL değerinde kurul özel ödülü ve 3 bin TL değerinde tanıtım ve yaygınlaştırma teşvik ödülleri de sahiplerini bulacak.

Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları’nın kazananları, 21- 26 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek olan TEKNOFEST 2021’de tasarımlarını sergileme fırsatı yakalayacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dikkat! Haftada 2 kaseyi aşmayın!

Türk mutfağının en sevilen tatlılarından biri olan aşure, içerisindeki malzemelerin çeşitliliği ve sağlığa yararları ile besleyici lezzetlerin başında geliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Melike Şeyma Deniz “Aşure; buğday, nohut, kurufasulye, kuru incir, kuru kayısı, fındık, ceviz ve tarçın içermesi sayesinde hem iyi bir bitkisel protein kaynağı hem de vitamin, mineral deposu olarak öne çıkıyor. Hem besleyici hem yüksek kalorili aşureyi başta diyabet hastaları ve zayıflama diyeti uygulayanlar için daha sağlıklı hale getirmenin yolu, aşureyi hazırlarken şekeri azaltmak ve meyveyi artırmaktan geçiyor. Dikkat edilmesi gereken diğer nokta ise mutlaka ceviz, fındık gibi iyi kalite yağlardan zengin kuruyemişlerin miktarını artırmak” diyor. Zengin içeriği ile yüksek kalorili olan aşureyi tüketirken porsiyon kontrolünün çok önemli olduğunu vurgulayan Melike Şeyma Deniz, aşure ile gelen 6 faydayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

Kalbi koruyor

Aşure bitkisel kaynaklı yiyeceklerden oluşur. Bu kalp hastalıkları için risk faktörü olan doymuş yağ oranının düşük olması anlamına gelir. İçerdiği posa karaciğerde kolesterol sentezini yavaşlatarak kandaki kolesterol düzeyinin düşmesine yardım eder. Aşureye eklenen kuruyemişler de içerdikleri omega 3 sayesinde kalp damar sağlığını koruyucu etkiye sahiptir. Tüm bu özellikler aşurenin kalp koruyucu bir tatlı olarak öne çıkmasını sağlıyor. 

Sindirimi kolaylaştırıyor

Sağlıklı bir sindirim sistemi için posa alımı çok önemlidir. Kurubaklagiller, kuru meyveler iyi birer   posa kaynağıdır. Aşure içerdiği nohut, kuru fasulye, kuru kayısı, kuru incir gibi yiyecekler sayesinde iyi bir posa kaynağı olarak öne çıkmaktadır. Bu yiyecekleri tüketmek bağırsak hareketlerini hızlandırarak, kabızlık, hazımsızlık gibi şikayetlerin azalmasına yardımcı olur. 

Bağışıklığı güçlendiriyor

Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde vitamin, mineral ve antioksidan bileşiklerin çeşitliliği ve yeterli miktarda iyi kalite protein çok önemli. Aşurenin içerisinde bulunan tahıllar, B grubu vitaminleri, baklagiller iyi kalite bitkisel protein, kullanılan meyveler A, C, E vitaminleri, eklenen kuruyemişler ise E vitamini ve omega 3 sağlaması ile bağışıklığın güçlenmesi için gereken hemen hemen tüm kriterleri karşılıyor. 

Kilo kontrolüne yardımcı oluyor

Posa içeriği yüksek yiyecekler kan şekeri denetiminin sağlanmasında ve çabuk acıkmanın önüne geçilmesinde önemli bir yere sahiptir. İyi bir posa kaynağı olan aşure bu sayede uzun süre tok tutan lezzetli bir ara öğün olarak değerlendirilebilir. Hem tatlı ihtiyacını karşılar hem de posa alımına destek verir. Tarçın serperek yediğinizde ise tarçının kan şekeri kontrolü üzerindeki olumlu etkilerinden faydalanırsınız. Bu özellikleri ile aşure porsiyon kontrolü yapıldığında kilo kontrolüne destek olabilir. 

Vejetaryenlere protein desteği sağlıyor

Beslenme ve Diyet Uzmanı Melike Şeyma Deniz “Vejetaryen beslenme planlarının olmazsa olmaz yiyecekleri; kurubaklagiller, kuruyemişler ve meyvelerdir. Aşure bu 3 noktayı da birleştirmesi ile iyi bir vejetaryen tatlı olarak karşımıza çıkar ve beslenmede çeşitlilik sağlamak isteyen, baklagilleri yemek olarak veya haşlayarak salataya eklemek dışında da değerlendirmek isteyen vejetaryenler için iyi bir bitkisel protein kaynağı olarak kullanılabilir. 

Göz sağlığını koruyor

Göz sağlığı için öne çıkan vitaminler A, C ve E vitaminleridir. Aşure tüm bu vitaminleri içermektedir. Ayrıca; aşureye kayısı eklenmesi de göz sağlığı üzerine faydaları arttırmaktadır. Kayısıya turuncu rengini veren beta karotenoid A vitamini öncüsü olarak çalışmaktadır ve karotenoidler göz sağlığında önemli bir yere sahip olan güçlü antioksidanlardır. 

1 orta boy kase aşure 350-400 kalori!

Beslenme ve Diyet Uzmanı Melike Şeyma Deniz “Tüm dünyada hastalıklardan korunmada, yaşam kalitesini arttırmada ve birçok hastalığın tedavisinde önerilen Akdeniz diyetinin en önemli özelliklerinden birisi nohut, mercimek, kurufasulye gibi baklagillerin tüketimini arttırmak. Aşure içerdiği baklagiller sayesinde Akdeniz diyetine en uygun tatlılardan biri olarak öne çıkıyor. Buna karşın aşure gibi yüksek kalorili bir tatlıyı tüketirken de günlük enerji ihtiyacımızı göz önünde bulundurmak gerekiyor. Ortalama olarak hesaplandığında; 1 orta boy kase aşure 350-400 kaloriye denk geliyor. Bu nedenle tüketiminde aşırıya kaçmamak, haftada iki kaseden fazla tüketmemek gerekiyor. Diyabet hastalarının çok daha kontrollü olması şart.” diyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Neş’e Erdok son dönem eserleri ile Yapı Kredi bomontiada’da

Yapı Kredi bomontiada, 6 – 19 Eylül 2021 tarihleri arasında Neş’e Erdok’un pandemi süresince ürettiği eserlerden oluşan kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, Yapı Kredi bomontiada Galeri’de her gün 11.00 – 19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. 

 

Türk resminin önde gelen temsilcilerinden Neş’e Erdok’un geçtiğimiz son iki yıl içerisinde ürettiği yapıtlardan oluşan 35. kişisel sergisi, 6 – 19 Eylül tarihleri arasında Yapı Kredi bomontiada’da izleyicileriyle buluşuyor.

 

Erdok’un çoğunluğunu içinde bulunduğumuz pandemi süresince ürettiği eserlerden oluşan sergi, sanatçının tanıklığını merkeze alan bir günlük olarak karşımıza çıkıyor. Katıksız bir gözlemle yorumladığı gündelik hayattan portreler ile iç dünyasını yansıtan otoportrelerin yanı sıra son dönemde yaşanan Filistin, Moria Kampı yangını, sınırların açılması, koronavirüs, İzmir depremi gibi önemli toplumsal meseleler de Erdok’un konuları arasında yerini alıyor. 

 

Neş'e Erdok, 1963 yılında İstanbul Devlet  Güzel  Sanatlar   Akademisi,  Resim  Bölümü, Neşet Günal Atölyesi'nden mezun oldu. 1965/66 yıllarında Madrid`de Escuela Eutral de İdromas`ta ve Escuela Diplomética`da İspanyol Dili ve Edebiyatı, Uygarlığı ve Sanat Tarihi üzerine çalışmalar yaptı. 1967 yılında Milli Eğitim Bakanlığı hesabına Devlet Güzel Sanatlar Akademisine Öğretim Üyesi yetiştirilmek üzere Fransa`ya gönderilen sanatçı, Paris`te Ecole Nationale Supérieure des Beaux-Arts`da Prof. Chaplain Midy ve Prof. Pierre Matthey de Etang yanında resim çalışmaları yaptı. 1972 yılında İ.D.G.S.A Neşet Günal Atölyesi`nde görevlendirildi ve 1981 yılında Profesör ünvanını aldı. Erdok, 1990/2008 yılları arasında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü`nde Resim Atölyesi öğretim üyesi olarak çalıştı. Sanatçının; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi, İstanbul Modern, Norton Simon Müzesi' nin de aralarında bulunduğu, yurtiçi ve yurtdışında çeşitli müze ve koleksiyonlarda resimleri bulunmaktadır.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kent Galerileri Sergisi İstanbullularla buluşacak!

“Özgün Tasarımların Destekleyici Gücü” Nippon Paint, 140 yıllık tecrübesini yansıtan teknolojik gücü, inovatif yaklaşımı ve insan odağı ile geliştirdiği çok özel ürünlerle “Kent Galerileri” sergisini hazırladı. Türkiye’nin çeşitli illerinde; özel mekanlarda, özel konsept enstalasyonları ile mimarları ağırlayan Kent Galerileri, 6-10 Eylül tarihlerinde Tomtom Kırmızı’da mimarlarla buluşacak. 11-12 Eylül tarihlerinde ise Nippon Paint, renklere, dekorasyona, mimari yapılara ve tasarımlara ilgisi olan herkesi misafir edecek.   

Yaşam alanlarına ve şehirlere değer katmayı amaçlayan, “Özgün Tasarımların Destekleyici Gücü” Nippon Paint, daha önce İzmir, Antalya ve Ankara’da hayata geçirdiği “Kent Galerileri” sergisini  6 Eylül tarihinde İstanbul Tomtom Kırmızı’ya taşıyor. Nippon Paint ürünlerinin uygulandığı çeşitli enstalasyonların yer aldığı galeri buluşmalarında, 10 Eylül tarihine kadar mimarları ağırlayacak. 11-12 Eylül tarihlerinde ise Nippon Paint, renklere, dekorasyona, mimari yapılara ve tasarımlara ilgisi olan herkesi misafir edecek! 

Duyusal bir şölen!
 
Serginin konsept tasarımını Nippon Paint’in Türkiye’de sponsor olduğu ve genç tasarımcı, mimar ve öğrencilere yönelik düzenlenen Asya’nın en önemli tasarım ödüllerinden Asia Young Designer Awards’ın (AYDA) jürilerinden başarılı tasarımcı ve mimar Renda Helin Çilalioğlu Çizer yaptı. Renda Helin Çilalioğlu Çizer, Nippon Paint’in felsefesinden ilham aldığı tasarım konseptini ise şu sözlerle anlatıyor: Nippon Paint, farklı ihtiyaçlara yönelik geniş yelpazedeki ürünleriyle global anlamda mimar ve iç mimarlara yaratıcı ve fonksiyonel çözümler sunuyor. Dünya çapında projelerin tercihi oluşu, Nippon Paint’in küresellik ve dolayısıyla daire konseptini de sahiplenmesini sağlıyor. Nippon Paint kartelalarında yer alan renkler, bugün dünyada milyonlarca insanın hayatını güzelleştiriyor. Renklerle kurduğumuz ilişkinin ise hem fizyolojik hem de psikolojik etkileri oluyor üzerimizde. Renklerin üzerimizdeki bıraktığı psikoloji, beynimizdeki yarattığı deneyimi unutulmaz kılmak için diğer duyma, dokunma, koku duyularımıza da hitap ederek bir deneyim tasarımı oluşturmak ana hedeflerimizden biri oldu.  Her standın kendi içinde bir hikayesi ve anlamı mevcut.   Bu anlamlar yaşadığımız geçmiş deneyimlerimize ve hatıralarımıza dokunarak kendimizden bir parça bulmamızı sağlayacak. Böylelikle ürün ve stantlar ile de bağ kurabileceğiz. Amacımız markayı ve bu etkinliği unutulmaz kılmak için görsel, duyusal bir şölen yaratabilmek.

İnovatif ve çevre dostu ürünler misafirlerin beğenisine sunulacak!
 
Yenilikçi çözümlerle yaşam alanlarının deneyimini yükselten Nippon Paint’in 140 yıllık tecrübe ve vizyonuyla geliştirdiği; inovatif, çevre dostu özel ürünler de sergide yer alacak. Bu ürünler arasında; çevreye ve sağlığa duyarlı Türkiye’de GreenGuard Gold sertifikası alan ilk ve tek boya ürünü Minoa Premium Serisiboyandığı yüzeylere sedef görünümü veren, saten dokulu dekoratif boya Duchesse Satin ve mekanlara zarif bir dokunuşu “tam siyah” rengiyle getiren iç cephe boyası Code Black ve daha pek çok ürün serginin dikkat çeken inovatif ürünleri olacak. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı