Aylık arşivler: Kasım 2021

Az sıvı tüketimi taş hastalığına neden olabilir

Yaş farkı gözetmeksizin toplumun yüzde 10’unu etkileyen üriner sistem taş hastalığının, erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görüldüğünü belirten Medical Park Tarsus Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ahmet Apak, “20-50 yaş aralığında taş hastalığı görülme sıklığı artmaktadır. Aileden gelen genetik durumlar, çevresel faktörler ve beslenme düzeni taş oluşumunu etkilemektedir” dedi.

Üriner sistem taş hastalığı hakkında bilgilendirmede bulunan Medical Park Tarsus Hastanesi’nden Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ahmet Apak, ailesinde taş hastalığı öyküsü olan ve daha önce taş düşürmüş kişilerde riskin yüksek olduğunu söyledi. Op. Dr. Apak, “Sıcak iklimlerde yaşayanların terle su kaybı nedeniyle, soğuk bölgelerde yaşayan kişilere oranla daha fazla risk altındadır. Sıvı tüketimi az olan, hayvansal gıdaların fazlaca tüketildiği, fazla tuz tüketiminin olduğu kişilerde taş oluşumu daha fazla görülür” diye konuştu.

İdrar yollarında enfeksiyon neden olabilir

Üriner sistemin herhangi bir bölgesinde taş oluşumu olabileceğini belirten Op. Dr. Apak, “İdrarda erimiş halde bulunan tuzlar (kalsiyum, okzalat, fosfat, ürik asit vb.) çeşitli nedenlerle kristalleşebilir. Bu kristaller birbirine yapışarak sert taşları oluşturur. İdrarda taş üretimini engelleyen maddeler bulunmaktadır. İdrar yolu enfeksiyonu, sıvı alımının az olması, genetik (ailesel), metebolik nedenlerle bu sistem bozulmakta ve taş oluşumu başlamaktadır” dedi.

Bulantı ve kusmalar görülebilir

Hastalığın en sık belirtilerden birinin taşın oluştuğu tarafta aniden ortaya çıkan, bulantı ve kusmaların eşlik ettiği şiddetli ağrı olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Apak, şu bilgileri paylaştı:

“Ağrılar böbrek bölgesinden kasıklara ve karına doğru yayılmaktadır. Nadiren idrardan kan gelmesi, tıkanıklığa bağlı üriner enfeksiyon gelişmesi durumunda yanma da görülmektedir. Erkeklerde ağrı testislere yayılabilir. Bazen de taş oluşumu hiçbir belirti vermeyebilir. Belirtisi olmayan taşlar genellikle metabolik nedenlerle veya enfeksiyon nedeniyle oluşan taşlardır ve tüm böbrek boşluğunu doldurabilirler. Böbrek taşlarının tanısında kullandığımız direkt üriner sistem grafileri yüzde 90 oranında taşları saptamamıza yardımcı olurken, taşın büyüklüğünü, üriner sistemdeki yerini, sisteme verdiği zararı saptamada ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografiden faydalanılmakta ayrıca idrar tahlilleri, kanda üre ve kreatinin değerleri bakılmaktadır.”

Tedavi yöntemleri taşın büyüklüğüne göre değişebilir

Vücutta oluşan taşların tedavisinin taş sayısına, bulunduğu bölgeye ve büyüklüğüne göre değişebileceğini dile getiren Op. Dr. Apak, ''Küçük taşların çoğu (1 cm’den küçük) hastada ek patoloji (idrar kanalında darlık gibi) yokluğunda kendiliğinden düşebilmektedir. Taş düşürme esnasında ağrı kesiciler ve bol sıvı tüketimi ile desteklenmelidir. Teknolojinin tıbba yansıması ile birlikte son dönemde açık cerrahi uygulamaları son derece azalmıştır. Açık cerrahinin yerini taş kırma (ESWL), endoskopik üreter taşı tedavisi ve perkütan cerrahi yöntemleri almıştır” dedi.

Şok ses dalgası taş tedavisinde kullanılabilir

2 cm’den küçük ve çok taşı olmayan hastalar için taş kırma tedavisinin uygulandığının altını çizen Op. Dr. Apak, taşın yapısına göre tek seans ve birkaç seanslık şok ses dalgası ile taş kırma işlemi uygulanabileceğini ifade etti. Op. Dr. Apak, vücut dışından uygulanan şok ses dalgası yöntemiyle taşlar kırılırken genellikle anestezi gerekmediğini de sözlerine ekledi.

Endoskopik üreter taşı tadavisi

İdrar kanalına düşen taşların endoskopik görüntüleme cihazıyla saptanıp kırılması işlemine endoskopik üreter taşı tadavisi adı verildiğini belirten Op. Dr. Apak, “Bu yöntem idrar kanalına düşüp idrar kanalını tıkayan taşlara uygulanabildiği gibi flexible üreterorenoskoplarla böbrek içerisindeki taşlar da bu yöntemle kırılıp temizlenebilmektedir. Başarı oranı yüzde 85-95 gibi oldukça yüksek bir yöntemdir. Hastalar aynı gün evlerine dönebilmekte hatta 1 gün sonra işine başlayabilmektedir” ifadelerini kullandı. 

Perkütan cerrahi tedavisi tercih edilebilir

Op. Dr. Apak, taş kırma tedavisinde uygulanan perkütan cerrahi tedavisi hakkında şunları söyledi:

''Ultrason, Bilgisayarlı Tomografi veya Fluoroskopi gibi görüntüleme cihazları yardımıyla, böbrek içine ciltten bir iğne ile girilip ve kateter denilen ince bir hortum yerleştirilerek ve ardından bu kanaldan taşın kırılıp çıkarıldığı bir ameliyat yöntemidir. Bu yöntemle hastaya ve böbreğe açık cerrahiye göre daha az zarar verilmektedir. Yara iyileşmesine gerek kalmadığından hasta evine ve sosyal hayatına erken dönüş yapabilmektedir.''

Fiziksel aktivite ihmal edilmemeli

Vücutta taş üretimini engellemek için bireyin gün içerisinde bol sıvı tüketmesine dikkat çeken Op. Dr. Apak, “Bunun yanı sıra hareketli yaşama merhaba deyin, yürüyüş koşu ve spor yapın. İdrar renginizi gözleyin. İdrar rengi koyulaşırsa sıvı tüketiminizi arttırın ve tüm güne yayın. Bol miktarda lifli gıdalar ve turunçgilller tüketmeye özen gösterin” şeklinde konuştu.

Doktora başvurmaktan çekinmeyin

Yemeklerde aşırı tuz ve hayvansal gıdaların tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan üroloji uzmanı Op. Dr. Ahmet Apak; “Ailenizde taş hastalığı mevcutsa ve genetik yatkınlığınız varsa, daha önce taş ile ilgili bir girişim geçirdiyseniz veya taş düşürdüyseniz 6 ayda bir doktor kontrollerinizi ihmal etmeyin” diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yeniden Sinematek’te ustalardan suç filmleri

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kasım ayındaki “Yeniden Sinematek” gösterimlerinde usta isimlerin kült haline gelen suç filmleri yer alıyor. Her pazar İzmir Sanat’ta seyirciyle buluşacak filmler başyapıt niteliği taşıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi “Yeniden Sinematek” gösterimlerinde Kasım ayında “Ustalardan Suç Filmleri” temasıyla dört filmi İzmirli sinemaseverlerle buluşturacak. Fritz Lang’ın “Dr. Mabuse’nin Vasiyeti”, Alfred Hitchcock’un “39 Basamak”, Howard Hawks’ın “Derin Uyku” ve Akira Kurosawa’nın “Yüksek ve Alçak” filmleri izleyenlere gerilimli anlar yaşatacak. Filmler, İzmir Sanat’ta 19.00’da ücretsiz gösterilecek.

İnsanlığı yok etme üzerine
1933 Almanya-Fransa ortak yapımı “Dr. Mabuse’nin Vasiyeti” filmi, psikiyatri kliniğinde yaşayan bir adamın insanlığı yok etme üzerine kurduğu senaryoyu konu alıyor. Fritz Lang’ın yönetmenliğini yaptığı filmin senaryosunu Thea Von Harbou, Fritz Lang, Norbert Jacques paylaşıyor. Rudolf Klein-Rogge, Otto Wernicke, Oscar Beregi Sr., Gustav Diessl gibi oyuncuların yer aldığı film, 7 Kasım Pazar günü sanatseverlerle buluşacak.

Adım adım kurtuluş
Yönetmenliğini Alfred Hitchcock’un üstlendiği “39 Basamak” filmi, 48 saat içinde cinayet suçlamasından kurtulması gereken bir adamın hikayesini konu alıyor. John Buchan’ın kitabından uyarlanan filmin senaryosu Charles Bennet ve Ian Hay’e ait. Robert Donat, Madeleine Carroll, Lucie Mannheim gibi oyuncuların yer aldığı film 14 Kasım Pazar günü gösterilecek.

Kara film
Kara film türünün en etkileyici yapıtlarından biri olan “Derin Uyku” filmi, Reymond Chandler’ın aynı isimli romanından usta yönetmen Howard Hawks tarafından beyaz perdeye uyarlandı. Özel dedektif Philp Marlowe’un macerasını konu alan ABD yapımı filmde Humphrey Bogart, Lauren Bacall, John Ridgely gibi oyuncular yer alıyor. Film, 21 Kasım Pazar günü gösterime girecek.

Usta yönetmenden
Japon yönetmen Akira Kurosawa’nın “Yüksek ve Alçak” adlı filmi, yüksektekiler ile alçaktakiler arasındaki sınıf farklılığını anlatıyor. Usta yönetmen, klasik fidye hikâyesini dramatik bir zemine oturtarak etkileyici bir gerilim filmine imza atıyor. Evan Hunter’ın kitabından uyarlanan filmde Toshiro Mifune, Yutaka Sada, Tatsuya Nakadai gibi oyuncular yer alıyor. Film 28 Kasım Pazar günü izleyicisiyle buluşacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sakıp Sabancı Müzesi’nin Çocuklara yönelik Öğrenme Programları Kasım Ayında Devam Ediyor

Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) Öğrenme Programları, Kasım ayında farklı yaş gruplarına özel olarak tasarlanan çocuk atölyeleriyle devam edecek.  Kasım ayı boyunca her Cumartesi ve pazar günü Sakıp Sabancı Müzesi Sera Atölye’de düzenlenecek atölyeler; “Balıklar, Eviniz Temiz Mi?”, Köpük Heykeller, Benim İstanbul’um, Zoologlar Müzede, Doğa Günlüğüm, Konuşan Tekerler, Balık Baskım, Vücudumdaki Kitaplık, Haydi Oynayalım, İnsansız Şehir ve Kilden Habitatım konu başlıklarında gerçekleştirilecek.

 

SSM’nin Pusetli Aileler etkinliği de Kasım ayında 3 farklı eğitimle 18-36 ay arasındaki minikleri sanatla buluşturmaya devam edecek. Amerikan Pop Art akımının temsilcilerinden James Rizzi’nin çalışmalarından ilham alacak Müzede Şekil Avı, 11 Kasım Perşembe günü 11.00 – 12.00 saatleri arasında Sera Atölye’de düzenlenecek.  25 Kasım Perşembe günü saat 11-12.00 arasındaki Müzede Şekil Avı atölyesi,   şair, yazar ve ressam Etel Adnan’ın eserleriyle renklerin izinde oyun dolu bir yolculuk sunacak.  Dünyanın en önemli heykel sanatçılarından İngiliz heykel sanatçısı Tony Cragg’in doğa-sanat ilişkisini anlattığı çalışmalarından ilham alınarak tasarlanan Müzede Doku Avı etkinliği ise 27 Kasım Cumartesi saat 11.00 – 12.00 arasında düzenlenecek.

 

Okul grupları ise rezervasyon yaptırarak Çarşamba günleri rehberle, Perşembe ve Cuma günleri ise öğretmen eşliğinde Sakıp Sabancı Müzesi’ni ücretsiz ziyaret edebiliyor.  

 

SSM KASIM AYI ÇOCUK ATÖLYELERİ  – SERA ATÖLYE

ATÖLYE

TARİH

“Balıklar, Eviniz Temiz Mi?” (5-7 Yaş)  

Dün Bugün İstanbul sergisinde yer alan işlerde de gözlemleme fırsatı bulunan günümüzün en temel problemlerinden su kirliliğinin sebepleri ve sonuçları üzerine konuşulacak atölyede, çocuklar önce sergideki bazı işler inceleyecek, sonra da atölyede kirli suyu temizleyebilmek için ellerinden gelen her şeyi deneyecek. 

6 Kasım Cumartesi

11.00 – 12.00

Köpük Heykeller (5-8 Yaş)

Sıla Ünlü İntepe’nin uzun bir gözlem sürecinin ürünü olan ‘Animalium İstanbul’ isimli İstanbul ve çevresinde yaşayan hayvanları ve onların habitatlarındaki dönüşümü araştırmış olduğu iki kanallı videosundan hareketle “Video sanatı ne demek?”, “İstanbul’da hangi hayvanlarla beraber yaşıyoruz?”, “Çevremizde hangi hayvanları görüyoruz?” soruları eşliğinde sorgulama yapacak atölyede, heykel disiplini ile ilgili konuşulacak ve çocuklar strafordan kendi hayvan heykellerini tasarlayacak.

7 Kasım Pazar

11.00 – 12.00

Benim İstanbul’um (5-8 Yaş)

Begüm Yamanlar tarafından on dokuzuncu yüzyılda İstanbul’a gelmiş gezgin fotoğrafçı ve ressamların Boğaziçi manzaralarının günümüz teknolojisiyle yeniden betimlendiği ‘Boğaz’ın Suları Çekildiği Zaman’ isimli işten hareketle İstanbul’un etkilendiğimiz ve değiştirmek istediğimiz yerleri hakkında konuşulacak. Çocuklar baskı sanatından faydalanarak kendi İstanbul’unu resmedecek.

13 Kasım Cumartesi

11.00 – 12.00

Balık Baskım (6-8 Yaş)

Zeynep Kaynar’ın ‘Ras(t)gele’ serigrafi baskı eserinden ilham alacak atölyede rasgele sözcüğü üzerine düşünülecek, dalga sesleri eşliğinde denizin altına bir yolculuğa çıkılacak. Daha sonra baskı teknikleri ve malzemeler anlatılarak çocuklar hayal ettikleri balıkları strafora çizerek renklendirecek. 

 

14 Kasım Pazar

11.00 – 12.00

Doğa Günlüğüm (6-9 Yaş)

Atölyede Sıla Ünlü İntepe’nin ‘Animalium İstanbul’ isimli video işinde bahsedilen İstanbul’da ve çevresinde yaşayan hayvan türlerinin şehir yaşamı büyüdükçe habitatlarında yaşanan değişim hakkında konuşulacak. Çocukların şehirde daha önceden yaşadığını fark etmediği türlere karşı olan duyarlılığını artıracak atölyede çocuklar kendi mini doğa gözlem günlüklerini oluşturacak.

20 Kasım Cumartesi

11.00 – 12.00

Konuşan Tekerler (6-8 Yaş)

Serkan Taycan’ın ‘’İki Deniz Arası’nda İki Ayak ve İki Teker ‘’ isimli video işi üzerinden bisiklet sürmek, yol almak, mekânı ve kendimizi keşfetmek ve yol alırken dünyayı algılayış biçimi üzerine konuşulacak atölyede çocuklar çeşitli malzemelerle de kendi bisikletlerini oluşturacak. 

20 Kasım Cumartesi

13.00 – 14.00

 

Zoologlar Müzede (5-8 Yaş)

Çocuklar Sıla Ünlü İntepe’nin İstanbul’da yaşayan birçok hayvan türünü konu alan ‘Animalium Istanbul’ eserinden yola çıkarak yaşadıkları bölgedeki hayvanları keşfe çıkacak.

21 Kasım Pazar

11.00 – 12.00

Vücudumdaki Kitaplık (6-8 Yaş)

Korhan Karaoysal’ın ‘İstanbul: Tanıdık Bir Kalabalık’ eserinden yola çıkarak “Her insan birbirinden farklıdır, ama nasıl?” sorusu üzerine düşünülecek. Çocuklar genetik bilimi üzerine sohbet ederek, kendilerini farklı kılan özelliklerini keşfedecek. 

27 Kasım Cumartesi

13.00 – 14.00

Haydi Oynayalım (6-9 Yaş)

Çocuklar bu atölyede Aslı Narin’in ‘Bir Direniş Olarak Oyun’ isimli işi üzerine konuşacak.  Oyun alanlarının dönüştüğü yeni biçimleri sorgulayacak ve hulahoplarla oyunlar oynayacaklar.

27 Kasım Cumartesi

15.00 – 16.00

İnsansız Şehir (5-8 Yaş)

Deniz Ezgi Sürek’in ismini latince bir deyiş olan ‘memento mori’, yani ‘fani olduğunu hatırla’ mesajından alan kompozisyonundan ilhamla insanların şehirlerde yaşamadığı bir senaryoda şehrin nasıl bir hale gelebileceği hakkında fikir yürütülecek; hayvanların ve bitkilerin tüm şehri sardığı hikayeler canlandırılacak. 

28 Kasım Pazar

11.00 – 12.00

Kilden Habitatım (5-8 Yaş)

Dün Bugün İstanbul sergisinde yer alan Sıla Ünlü İntepe’nin ‘Animalium İstanbul’ isimli videosundan hareketle “Video sanatı ne demek?”, “İstanbul’da hangi hayvanlarla beraber yaşıyoruz?”, “Çevremizde hangi hayvanları görüyoruz?” soruları eşliğinde sorgulama yapılacak. Atölyede ise seramikle ilgili konuşulacak; çocuklar merdanelerle plaka haline getirilecek killerin üzerine çizerek veya plaka üzerine rölyef şeklinde kendi habitatını oluşturacak. 

28 Kasım Pazar

13.00 – 14.00

 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Üsküdar’dan Yassıada’ya demokrasi yolculuğu başladı

Üsküdar Belediyesi, açık hava müzesi haline getirilen ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na düzenlediği gezi ile Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun hatıralarını İstanbullular ile tanıştırdı. Yüzlerce İstanbullu Valide Sultan Gemisi ile Üsküdar'dan Demokrasi ve Özgürlükler Adası'na tarihi yolculuğa çıktı.

 

Üsküdar Belediyesi, toplumsal hafıza açısından son derece önemli bir açık hava müzesi haline getirilen ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun hatıralarını ve Yassıada'nın tarihini İstanbullularla tanıştırıyor. Üsküdar Belediyesi, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na başlattığı ‘Yassıada Demokrasi Yolculuğu’ projesi kapsamında bugünden itibaren her Perşembe günü saat 12.00’de Valide Sultan Gemisi ile tüm İstanbulluları Üsküdar'dan Yassıada'ya tarihi yolculuğa çıkarmayı amaçlıyor.

 

Türkmen: “Bugünden itibariyle her perşembe günü halkımızı Yassıada'ya getireceğiz”

 

Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, “Yassıada Türk demokrasisi açısından, tarihimiz açısından ne yazık ki kara bir lekedir. Yassıada yargılamaları, oradaki sonuç demokrasi ile hukukla, hakla, adaletle asla bağdaşmıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti çok partili sisteme geçtikten sonra yapılan seçimlerle halkın özgür iradesiyle seçilmiş bir Başbakanı ihtilaller ile devirdiler. Ve çok haksız, hukuksuz bir şekilde düzme bir mahkeme ile yargılama sonucu 2 Bakanı ile beraber astılar, idam ettiler. Tabii Yassıada aslında hepimiz için yaslı ada, yeni adı Özgürlükler ve Demokrasi Adası. Şimdi bu Yassıada’yı Sayın Cumhurbaşkanımız yeniden düzenlemek suretiyle oradaki o tarihi olayları, o günkü yaşanılanları eserlerle, yapılan inşai faaliyetlerle, düzenlenen projelerle, vatandaşlarımıza anlatmak istiyoruz. Oraları vatandaşlarımızın görmesini arzu ediyoruz. Üsküdar Belediye’mizin Valide Sultan gemisiyle biz zaten gençlerle, çocuklarla.. Boğazda turlar yapıyoruz. Şimdi bugün itibariyle her perşembe günü halkımızı Yassıada'ya getireceğiz. Yassıada'daki olayları görecekler. Rehberler, oradaki neler olmuş, neler yaşanmış anlatacaklar. Hem bir video gösterimi var hem de tarihi olayların sahnelerin yapıldığı alanlar var. Oraları bizzat görecek vatandaşlarımız. Bu programımız hep herkese açık, tamamen ücretsiz. Hem adaya girişte bir ücret ödemeyecekler. Hem gemimize bir ücret ödemeyecekler. Hatta gidiş gelişlerde hemşerilerimize, vatandaşlarımıza ikramlarımız olacak. Çünkü uzunca bir yolculuk gerekiyor. Herkesi peyderpey Yassıada’ya getireceğiz.” dedi.

 

Bugün ilki gerçekleştirilen Yassıada Demokrasi Yolculuğu’nda adayı ziyarete gelen vatandaşlar rehberler eşliğinde müzeleri, açık hava eserlerini ve kütüphaneyi gezerek tarihi yaşanılanları derinden hissetti. Geçtiğimiz günlerde ziyarete açılan Demokrasi ve Özgürlükler Adası, vatandaşlar tarafından büyük ilgi gördü. 

 

“Buraya gelince çok duygulandım ve çok güzeldi”

 

Üsküdar’dan Demokrasi ve Özgürlükler Adası'na tarihi yolculuğa çıkan Emel Akdağ, “Gezip, görmek istediğimiz bir adaydı. Rahmetli annem Adnan Menderes ve yaşadıklarını hep anlatırdı. Buraya gelince de çok duygulandım ve çok güzeldi. Hilmi Bey Başkanımıza da çok teşekkür ederiz. Telefonla kayıt yaptırdım. Hemen kaydınızı alalım dediler ve onaylandı. Hemen geldik zaten perşembeyi zor bekledik. Çok güzel bugüne kadar hiç böyle bir şey düşünülmemişti. Harika oldu ve belki sonra bir daha da gelmeyi düşünüyoruz. Bu kalabalık olduğu için hızlı bir gezi oluyor. İnşallah sonra geliriz daha da rahat gezeriz.” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Emirates, Avustralya’ya Olan Seyahat Taleplerini Karşılamak için Seferleri Sıklaştırarak, Kapasitesini Artırıyor

  • Havayolu, halihazırda Boeing 777-300ER ile gerçekleştirdiği, 1 Aralık’tan itibaren ise simgesi haline gelen A380 uçaklarıyla gerçekleştireceği günlük Sydney seferlerinde hızla artan talebe cevap vermek için yaklaşık 50 ek uçuş kapasitesi sunuyor
  • Emirates, aşılarını tamamlamış, karantina zorunluluğu olmayan yolcularına Sydney ve Melbourne’e  tam kapasite seferlerle  seyahat etme imkanı sunuyor
  • Emirates, sınırların yeniden açılmasıyla Avustralya’nın seyahat sektörünün canlandırılmasına da katkı sağlayacak

 Avustralya sınırları Kasım ayında yeniden uluslararası yolculara açarken , bu gelişmeyi memnuniyetle karşılayan Emirates hızla artan Avustralya gidiş-geliş seyahat taleplerini karşılamak üzere ülkeye yaptığı seferlerini artırdı. Yeni Güney Galler eyaletinde hedeflenen aşılama oranına ulaşılması ve Victoria eyaletinde de hedefe yaklaşılmasıyla birlikte her iki eyalet de vatandaşlarının karantina zorunluluğu olmadan Avustralya'ya geri dönmesine izin verecek.

 Seyahat kısıtlamalarının gevşetilmesiyle birlikte Emirates,   Dubai ile Sydney arasındaki EK414/415 seferlerinin sıklığını artırarak Boeing 777-300ER uçaklarıyla günlük seferler yapmaya başladı. EK408/409 sefer sayılı  Melbourne uçuşları  haftada dört kez yapılıyor ve talep doğrultusunda sefer sayısı artırılabilecek.

 

 Avustralya seyahat sektörünün toparlanma yolunda olduğunu gösteren bir başka olumlu gelişme de, Sydney ve Melbourne  seferlerinin tam kapasiteyle,  tüm bilet sınıflarından toplam 354 yolcuyla gerçekleştiriliyor olması. Avustralya vatandaşları, ülkede daimi oturma izni olanlar ve bu kişilerin yakın aile fertleri, ister tatil amacıyla dünyanın başka ülkelerine, ister ailelerini veya arkadaşlarını ziyaret etmek için ülkelerine  seyahat etsinler, pandemi sürecinin başından bu yana ilk kez, Avustralya Tıbbi Ürünler İdaresi (TGA) onaylı bir COVID-19 aşısı yaptırmaları şartıyla, herhangi bir kısıtlama olmadan bu iki noktaya  artık yeniden seyahat etme olanağına sahipler .

1 Aralık tarihinden itibaren Emirates'in amiral gemisi A380 uçakları da Dubai-Sydney rotasındaki günlük seferler için tekrar Avustralya semalarına dönüyor. Yolcuların gözdesi bu uçağın, premium kabinlerdeki 76 Business Class  ve 14 First  Class koltuğun yanı sıra Ekonomi Class’taki  426 koltuğuyla birlikte toplam 516 koltukla hizmet verecek.

 

Emirates Avustralya-Asya Bölgesi Başkan Yardımcısı Barry Brown, havayolunun Avustralya faaliyetlerini artırması konusunda yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Hak ettikleri uçuş kapasitesi ve sıklığıyla Avustralyalılara yeniden hizmet etmeye başladığımız için büyük mutluluk duyuyoruz. Normalleşme adımlarını yolcularımızın da takdirle karşıladığını düşünüyoruz zira Avustralya'daki evlerine dönmek isteyen aşılanan yolcular için bu artık kapasite sınırlaması olmadan seyahat edebilecekleri ve Yeni Güney Galler'e veya Victoria'ya indikten sonra karantinaya girmek zorunda kalmadan ailelerine daha kısa süre içinde kavuşabilecekleri anlamına geliyor.

 Ayrıca Avustralyalılar, 1 Kasım'dan itibaren yurt dışı tatili ve seyahati planları yapmaya başladılar..  Bu gelişme tabi ki bizler için de iyi bir haber anlamına geliyor. Dubai’deki merkezimiz üzerinden 120 farklı uçuş noktasını kapsayan ağımıza erişimi olan yolcularımıza hizmet etmeye hazırız, ki bu da Expo 2020 Dubai'nin güzelliklerini yaşamak   üzere Dubai'de mola vermeyi düşünen yolcularımız için çok elverişli olacak." 

Brown konuşmasına şöyle devam etti:
 "Pandeminin başından bu yana zorlukların üstesinden gelmeye gayret ettiğimiz bir dönemde bize sadakatlerini gösteren yolcularımıza teşekkür etmek istiyoruz. Avustralya'ya her zamankinden daha fazla bağlıyız ve A380 uçaklarımızla hizmet verdiğimiz giderek artan popüler uçuş noktalarımıza  Sydney'i ekleyeceğimiz için özellikle heyecanlıyız. Yolcularımız amiral gemimiz olan A380 uçaklarının ferah tasarımını ve sunduğu imkanları çok beğeniyor. Aralık ayından itibaren Sydney uçuşlarında da bu sıra dışı uçaklarda seyahat etme şansına sahip olacaklar."

 

 Premium sınıfta seyahat eden yolcular, Dubai'de ve uçuş ağındaki seçili  noktalarda bulunan lounge’lardan  ücretsiz faydalanarak uçuştan önce dinlenip  yemek yiyebilir, ayrıca uçuştan önce ve sonra Avustralya'daki dört noktada, Dubai'de ve uçuş ağı genelinde şoförlü araç hizmetimizden faydalanabilirler. 

Emirates ve Quantas yolcuları iki havayolu şirketi arasındaki uçuş ortaklığı sayesinde geniş bir uçuş ağına erişim sağlıyor. Emirates yolcuları Emirates’in seferler düzenlediği 120 varış noktasına ek olarak Avustralya'daki 55 noktaya erişme imkanına sahip olurken, Quantas yolcuları de Emirates ile Dubai'ye ve Avrupa, Orta Asya ve Kuzey Afrika'da 50 şehre ulaşma imkanı buluyor.

 

 Emirates'in Brisbane ve Perth uçuşları hükümetin zorunlu kıldığı kapasite sınırlamalarıyla devam edecek. Bu noktalara seyahat eden tüm yolcular Queensland ve Batı Avustralya'daki seyahat kısıtlamaları gevşetilene dek 14 günlük zorunlu karantinaya tabi tutulacaklar. 

 

 Yolcuların, ülkelerinde yayınlanan güncel seyahat yönergelerini kontrol etmelerini ve uçuş noktalarındaki seyahat gereksinimlerini yerine getirdiklerinden emin olmaları önerilmektedir. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

PeP, İngiltere yatırımını ilk kez Tech Week’te açıkladı

Türkiye’nin dijital cüzdanı PeP, Türkiye’nin ilk ve tek online teknoloji haftası “İstanbul Tech Week 2021”de Fintech dünyasından global bir marka ortaya çıkarma serüvenini katılımcılarla paylaştı. Finans sektöründe bir ilki gerçekleştirerek, e-para markasını yurt dışına taşıyan PeP’in Yönetim Kurulu Üyesi Artun Kumrulu, İstanbul Tech Week 2021’de İngiltere yatırımının detaylarını katılımcılarla paylaştı.

 

Türkiye’nin dijital cüzdanı PeP, Türkiye’den doğmuş bir e-para şirketi hedefiyle gerçekleştirdiği İngiltere yatırımını açıkladı. Tamamen Türk mühendisler tarafından oluşturulan teknolojik altyapısı ile İngiltere üzerinden Avrupa’ya açılma kararı alan PeP, İngiltere’ye yapılan yatırımla global bir marka olma yolunda ilk adımı attı. 

E-para markasını yurt dışına taşıyan PeP, İngiltere yatırımını ilk kez, teknoloji ekosisteminin tüm oyuncularını bir araya getiren Türkiye’nin ilk ve tek online teknoloji haftası “İstanbul Tech Week 2021”de duyurdu. Etkinlik kapsamında düzenlenen “Fintech Sektöründe Global Oyuncu Olmak” Paneli’nde ve “Londra X İstanbul: Teknoloji, Yatırım ve Girişimcilik” Sahnesi’nde konuşma yapan Kumrulu, şunları söyledi: 

“Fintech sektörü Türkiye’den global marka çıkarabileceğimiz en güçlü sektörlerden biri. Bu alanda yıllardır çok iyi işler yapan, çok iyi know-how biriktirmiş bir ülkeyiz. Biz de e-para şirketi olarak Türkiye’deki bu potansiyeli görüyor ve Türkiye sınırlarının dışında da etkili bir şekilde var olmayı hedefliyoruz. Bu yatırımın sektörümüze iki önemli katkısı olacak. Birincisi, Türkiye’deki deneyimi, bilgi birikimini kullanarak İngiltere’de bir Türk markası yaratacağız. İkincisi ise, PeP olarak biz de Türkiye’ye döviz kazandırıcı hizmet sağlayan firmalardan biri haline geliyoruz. Diğer yandan tamamen yerli bir teknolojik altyapıyla Türkiye’den doğmuş bir e-para şirketi olarak İngiltere’de yatırım yaptık. Bugüne kadar sektörümüzde çoğunlukla yurt dışından firmaların, Türkiye’den finansal hizmet sağlayan markaları satın aldıklarını veya bu firmalara yatırım yaptıklarını gördük. Biz bunun tam tersini yaptık.  PeP markası ile İngiltere üzerinden Avrupa pazarına açılmanın gururu ve heyecanı içindeyiz.”

Türkiye sınırlarının dışında da etkili bir şekilde var olmayı hedefleyen PeP, 50 milyon TL’lik yatırımla kurulduğu günden bu yana global bir marka yaratma hedefine odaklandı. Sağladığı finansal hizmetleri kesintisiz bir şekilde uçtan uca tek bir dijital platform üzerinden kullanıcılara ulaştırmayı hedefleyen PeP, Türkiye ve Avrupa’da, İngiltere dijital cüzdan ve ürünleriyle, PeP kullanıcılarının tüm finansal hizmetlerini başka bir ürüne ihtiyaç duymadan tek bir platform üzerinden gerçekleştirebileceği bütünsel bir yapı kuruyor. PeP, İngiltere’ye yaptığı yatırımla müşterilerine maliyet avantajı, hız ve kolaylık sağlamaya devam ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Edremit Belediyesi merkez-kırsal ayrımı yapmadan çalışıyor

Edremit Belediyesi bağlı ekiplerin kentin dört bir yanında ki çalışması devam ediyor. İlçe merkezinde ki çalışmaların yanı sıra kırsal mahallelerde ki sorunlarda ortadan kaldırılıyor.

 

Edremit Belediyesi’ne bağlı Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri ilçe merkezinde ki doğalgazdan bozulan yolların yenilenmesini yaparken kırsal mahallelerde ki çalışmalarını da aksatmadan sürdürüyor. Özellikle kış mevsiminde oluşabilecek olumsuzluklara karşı yağmur suyu drenaj hatları, kanal, menfez yapımları gerçekleştiriliyor. Kırsal Yolören Mahallesi’nde su taşkınlarını önlemek için köy içinde yeni yağmur suyu menfezi yapıldı. Ayrıca mahalle içerisinde ki yollarda yeniden düzenleniyor.

 

Edremit Belediyesi Fen İşleri Müdürü Abdullah Kesici, Başkan Selman Hasan Arslan’ın talimatı doğrultusunda merkez ve kırsal ayrımı yapmadan Edremit’in dört bir yanında ekiplerin çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Geleceğe Etki Zirvesi Raporu Yayında!

Sosyal inovasyon platformu imece’nin yürütücülüğünde, Zorlu Holding’in ev sahipliğinde, dünyanın önde gelen değişim liderlerinin katılımıyla geçtiğimiz mart ayında düzenlenen ‘imece summit- Geleceğe Etki’ Zirvesi’nde konuşulan meseleler ve paylaşılan içgörüler ışığında hazırlanan ‘Geleceğe Etki Zirvesi Raporu yayında. Zirvede öne çıkan çıkarımlara yer verilen raporda, iklim krizinden fırsat ve gelir eşitsizliğine kadar çok boyutlu meselelerle mücadele edebilmek için; birey ve kurumların daha öncekinden 10 kat daha cesur davranmasının zamanının geldiğine ve geleceğin mimarı olarak gençlerin yeni sistemlerin tasarlanmasında ve uygulanmasında aktif rollerinin olması gerektiğine dikkat çekiliyor.

 

imece yürütücülüğünde, Zorlu Holding ev sahipliğinde, ATÖLYE, B Lab Europe, BMW Foundation, S360, Social Innovation Exchange (SIX)’in içerik ve ağ partnerliği, Açık Açık, Ashoka Türkiye, Impact Hub İstanbul, İstasyonTEDÜ, Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu (KUSIF), Mikado, NOW Partners, SDG Impact Accelerator (SDGIA), Türkiye Sosyal Girişimcilik Ağı (TSGA) ve UNDP Accelerator Labs‘ın oturum partnerliğinde ve De-Coder‘in küratörlüğünde gerçekleştirilen, 40 oturumdan oluşan ve 135 konuşmacı ile 3000’in üzerinde katılımcının dahil olduğu “imece summit Geleceğe Etki Zirvesi’nin Raporu yayımlandı.  

 

Rapor, Değişim öncüsü birey ve kurumların dönüşümü yönetmesini ve hızlandırmasını nasıl sağlayabiliriz?”  ve Bu amaçla sektörler, kurumlar, bireyler arası bilgi aktarımı ve iş birliğini nasıl kolaylaştırabiliriz?” sorularına cevap aranan ‘imece summit’ Zirvesi boyunca bu sorulara verilen cevapları ve bu cevaplardan hareketle geliştirilen içgörüleri kapsıyor. imece, düzenlediği bu Zirve ile, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlar’ının işaret ettiği 2030 yılında daha değerlere dayalı, insancıl ve gezegen odaklı sistemler, daha eşitlikçi yaklaşımlar ve daha sürdürülebilir bir gezegene ulaşmak isteyen bireyler ve kurumları bir araya getirdi. 

Zirvenin oturum kayıtları ve özet videoları imece platformu YouTube kanalında yayına alınırken, “Geleceğe Etki Zirvesi Raporu”, kişi ve kurumlara yapacakları sosyal fayda odaklı çalışmalarda ayıracakları kaynaklar, harekete geçirecekleri mekanizmalar, başlatacakları işbirlikleri ve alacakları kararlarda ilham ve yön vermeyi amaçlıyor. Rapor, 8 farklı şehirden 30 gencin, hayalini kurdukları daha yaşanabilir, özgür, eşitlikçi bir gelecek için kurumlardan taleplerini içeren “Gençlerin Gözünden Dönüşüm Çağrısı”nı da içeriyor.

 

Gençlerden ‘Dönüşüm Çağrısı’ manifestosu

Zirve boyunca gerçekleşen konuşmalara dahil olan gençlerin, hayalini kurdukları daha yaşanabilir, özgür, eşitlikçi bir gelecek için, iş dünyası, sivil toplum, akademi ve toplumun her kesiminden dönüşüm talep ve beklentilerini içeren, manifesto niteliğindeki “Gençlerin Gözünden Dönüşüm Çağrısı” şu sözlerle başlıyor:

Herkes için daha yaşanabilir, özgür, eşitlikçi bir gelecek oluşturma hayaline sahip gençler olarak diyaloğa dahil olmak istiyor, tüm paydaşları bizimle hareket etmeye davet ediyoruz. Sosyal ve çevresel etkiyi sadece pazarlama stratejileri içerisinde görmektense artık radikal değişiklikler, gezegenin ve insanın merkeze oturduğu yaklaşımlar ve eylemler talep ediyoruz.’ 

 

‘Tüm gezegen olarak peş peşe karşılaştığımız sorunlar, geçtiğimiz yüzyılın ortasından itibaren almış olduğumuz ekonomik kararların, politikaların ve sistemlerin günümüzdeki yansımaları’

imece direktörü Mustafa Özer, raporun yayınlanmasıyla ilgili yaptığı açıklamada “Hepimizin deneyimlediği üzere 2020’li yıllar bir değişim ve dönüşüm on yılı. Tüm gezegen olarak peş peşe karşılaştığımız sorunlar ise özellikle geçtiğimiz yüzyılın ortasından itibaren almış olduğumuz ekonomik kararların, politikaların ve sistemlerin günümüzdeki yansımaları. 1950’lerden itibaren hızla ölçeklenen üretim ve tüketim dinamiklerimizin günümüzdeki yansımaları hızla artan sosyoekonomik eşitsizlikler, doğal kaynakların hızla tükeniyor oluşu ve kitlesel yok oluşlar…  imece olarak 2016 yılından bu yana, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda, bireylerin, sosyal girişimlerin ve kurumların sosyal etki üreten çalışmalarını desteklemek için çalışıyoruz. Küresel Amaçlar’a ulaşmak için kalan zamanı hızla fırsata dönüştürebilmek, sosyal etkiyi merkezine alan değişimi ve dönüşümü hızlandırma gerekliliği artık hiç olmadığı kadar net. Bu değişimi ve dönüşümü, etki odaklı liderlik, iş dünyası, finans, topluluklar ve organizasyonlar olarak incelediğimiz ‘Geleceğe Etki Zirvesi’, 2030’a doğru tüm kurumların yapmış olduğu ve yapmayı planladığı eylemleri anlamlandırmak, düşünce sistematiklerimizin sosyal etki ve fayda odaklı değişmesi ve dönüşmesi için bir alan açtı. Herkesi, farklı ülkelerdeki iyi örneklerin ve oluşumların bir araya gelerek fikirlerini paylaşma imkanı bulduğu ‘Geleceğe Etki Zirvesi’nin yansımalarını incelemeye, etkinlik boyunca keşfettiğimiz yanıtları beraber anlamlandırmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.  

 

Daha iyi bir dünya için, birlikte çalışmaya ve amaç odaklı işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var”

Etkinliğin ev sahibi olan Zorlu Holding’in Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Genel Müdürü Aslı Alemdaroğlu ise zirveye ve raporun yayınlanmasına verdikleri desteği şu sözlerle açıkladı: 
İnsanlık tarihindeki en hızlı ve radikal dönüşümlerin yaşandığı dönemdeyiz. İklim krizi, kısıtlı doğal kaynaklar, demografik değişimler, teknoloji, dijital dönüşüm, salgın hastalıklar gibi risk ve eğilimler bizleri değişime zorluyor. Bu değişime ayak uydurmak değil, riskleri yöneterek sorunların çözümüne katkıda bulunmak üzere iş dünyasına her zamankinden daha fazla sorumluluk düşüyor. Zorlu Holding olarak, dünyadaki bu değişime ‘Akıllı Hayat 2030’ stratejimizle yanıt veriyoruz. ‘Akıllı Hayat 2030’ sürdürülebilirlik vizyonumuz ışığında, toplumsal eşitliği savunan, inovasyon odaklı ve yaratıcı düşünceyi destekleyen, iş birliğinin gücüne inanan bir yaklaşımı kendimize misyon ediniyoruz. Kurucu ortağı olduğumuz sosyal inovasyon platformu imece’nin yürüttüğü destek programları ve açık inovasyon laboratuvarı imeceLAB ile; toplumsal, kültürel, ekonomik ve çevresel sorunlara hep birlikte yenilikçi çözümler üretmeyi, böylece toplumsal gelişmeyi hızlandırmayı ve refaha katkı sağlamayı hedefliyoruz.  Bu doğrultuda ev sahipliğini üstlendiğimiz ‘imece summit Geleceğe Etki Zirvesi’nde de yaratılan toplumsal etkiyi artırmak üzere tüm paydaşların olduğu kadar, iş dünyasına düşen sorumluluğun ne denli büyük olduğunun bir kez daha farkına vardık. Özel sektörde ‘geleceğe uygun olmak’ yolunda atılan adımları gündeme taşıdığımız ve sektördeki dönüşüm elçileri ile bir araya geldiğimiz imece summit’in, iş dünyasının, yeni dünyanın meselelerine odaklanan diyalogların bir paydaşı olmasına ve radikal iş birliklerine imza atmasına alan açtığına inanıyoruz. Daha iyi bir dünya için, birlikte çalışmaya ve amaç odaklı işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var” dedi. 

 

Zirvenin çıkış noktasında, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ bir pusula olarak bulunuyor. imece, düzenlediği zirve ile Amaçlar’ın işaret ettiği 2030 yılında daha değerlere dayalı, insancıl ve gezegen odaklı sistemler, daha eşitlikçi yaklaşımlar ve daha sürdürülebilir bir gezegene ulaşmak isteyen bireyler ve kurumları etkinlikte bir araya getirdi. 

 

imece summit’den…

Zirvenin çıkış noktasında, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ bir pusula olarak bulunuyor. Zirve, “Etki yaratan Topluluklar”, “Etki yaratan Finans”, “Etki yaratan İş Dünyası”, “Etki yaratan Liderlik”, “Etki yaratan Organizasyonlar” ana temaları etrafında tanımlanan alt başlık ve meseleler çerçevesinde üretilen çözüm fikirlerinin bütünsel, entegre ve sistematik bir şekilde değerlendirilmesini sağladı. Dönüşüm adına düşünen, üreten, çalışan bireylere ve kurumlara kendi alanlarında derinleşme, birbirinden değerli öğrenimler biriktirme ve kolektif bilgiyi üretme imkanı sundu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Deniz Feneri’nden İbrahim Uğurlu Hafızlık Okulu

Türk sivil toplum kuruluşları dünyada yaptığı insani çalışmalarla örnek olmaya ve “en cömert ülke olma” unvanını korumaya devam ediyor.

 

Türkiye, dünyanın dört bir yanında yardıma muhtaç insanların yüzünü güldürmeye devam ediyor.

 

Hem devlet hem de sivil yardım kuruluşları aracılığıyla mazlum coğrafyalarda milyonlarca insana yardım elini uzatıyor.

 

Bunun son örneği Deniz Feneri Derneği’nin Tanzanya Zanzibar da çocuklarına dini eğitim vermek isteyen aileler için açtığı hafızlık merkezi oldu.

 

300 öğrencinin barınma, eğitim ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri İbrahim Uğurlu Hafızlık Merkezi bölgede önemli bir ihtiyacı gidermiş olacak.

 

Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Tanzanya da çocuklarına dini eğitim verme imkanına sahip olamayan aileler için açılan İbrahim Uğurlu Hafızlık Merkezi büyük bir fırsat sunuyor.

 

Deniz Feneri Derneği’nin kurucuları arasında bulunan Türkiye’nin “Ramazan Abi’si ve Yeşilçam Sanatçısı İbrahim Uğurlu” adına açılan hafızlık merkezinin kurdela kesme törenine Türkiye’nin Tanzanya Büyükelçi’si Dr. Mehmet Güllüoğlu Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Av Mehmet Cengiz ve Zanzibar bölgesinin ileri gelenleri katıldı.

 

Çocukların yoğun sevgi gösterileri ve ilahiler eşliğinde açılışı yapılan tesiste yüzlerdeki mutluluk görülmeye değerdi.

 

9 derslikli 3 bloktan oluşan binalarda mescid, idare binaları ve tuvaletlerden oluşan birimleriyle hizmet verecek.

 

Ayrıca hafızlık merkezinin su ihtiyacı için bahçesine büyük bir su kuyusu ve şadırvan inşa edildi.

 

Deniz Feneri, hayırseverlerin destekleriyle dünyanın 60 ülke ve bölgesinde cami, mescit, kurs, okul, yetimhane, yurt ve su kuyusu gibi kalıcı eserler açmaya devam edecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye’de Yılın Otomobili Fiat Egea Cross, Bridgestone Turanza T005 lastikleri ile yollarda

Türkiye lastik sektörü lideri Brisa’nın ürettiği Bridgestone Turanza T005 lastikler, Otomotiv Gazetecileri Derneği tarafından ‘’2021 Türkiye’de Yılın Otomobili’’ seçilen Fiat Egea Cross’un da tercihi oldu. 

 

Tofaş’ın 2015 yılında seri üretime geçirdiği ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine ihraç ettiği Egea model ailesinin, Crossover sınıfındaki üyesi Egea Cross’ta, yurt içi ve ihraç pazarlarında Bridgestone Turanza T005 lastikleri tercih ediliyor. 

 

2015 yılından bu yana Türkiye’nin en çok tercih edilen otomobili olan Egea’nın Cross gövde tipinde yer alan; ülkemizin lastik sektörü lideri Brisa’nın, İzmit Fabrikası’nda üretilen Bridgestone Turanza T005 lastikler, Nano Pro-techTM ile yüksek oranda silika içeren karışım ile üretiliyor. Nanopro-Tech teknolojisi, yakıt verimliliğini artırarak yakıt tasarrufu sağlıyor. Düşük yuvarlanma direnci sayesinde CO2 emisyonunu da azaltan yerli üretim lastik Turanza T005, güçlendirilmiş karkas yapısı ve gelişmiş lastik deseni ile de üstün manevra kabiliyetine sahip. Ayrıca gelişmiş deseni sayesinde lastiğin aşırı ısınma durumlarında yol tutuşunda azalma olmuyor. TÜV test sonuçlarına göre diğer lastiklerden 2-3 metre daha kısa fren mesafesine sahip olan Turanza T005, özel desen tasarımı sayesinde ıslak zeminlerde üstün viraj performansı ve kısa fren mesafeleri sunuyor. 

 

Bridgestone’un gerçekleştirdiği kullanıcı araştırmaları neticesinde sürücü ihtiyaçlarına yönelik geliştirilen “Bridgestone Turanza T005” yaz lastiği, dünyanın en eski ve köklü programlarından biri olan “Yılın Seçilmiş Ürünü (YSÜ)” programının 2020 ödüllerinde Yılın Seçilmiş Lastiği ödülüne layık görülmüştü.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı