Aylık arşivler: Kasım 2021

Emarçeb’den Kılıçdaroğlu’na Ziyaret

Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği (EMARÇEB) başkanlığını da yürüten Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, birlik encümen üyeleri ile birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Birliğin çevre alanında yürüttüğü çalışmalar ile ilgili bilgi verdi.

 

Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği Başkanı, Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, Birlik Başkan Vekili Çanakkale-Küçükkuyu Belediye Başkanı Cengiz Balkan, Birlik Encümen Üyesi Edirne-Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan ile birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti.

CHP Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen ziyarette Başkan Arslan, birlik çalışmaları ve özellikle birliğin çevre alanında ki mücadelesi ile bilgilendirmede bulundu.

Başkan Arslan, ziyaret ile ilgili yaptığı açıklamada; “Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği olarak, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu Genel Merkez’deki makamında ziyaret ederek birlik çalışmalarımız hakkında bilgilendirmede bulunduk. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na Birlik Başkanı olarak şahsım, Birlik Başkanvekilimiz Cengiz Balkan, Encümen Üyemiz Özlem Becan ve birliğimize üye tüm belediyeler adına yakın ilgi ve destekleri nedeniyle teşekkür ediyorum” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Siber saldırılara karşı uzmanlar uyardı!

Siber saldırılar artık sadece bir hacker tarafından değil, organize siber saldırı çeteleri tarafından gerçekleştiriliyor. Akıllı cihazlar, bilgisayarlar ve elektronik cihaz kullanımları arttıkça siber güvenliğin öneminin de arttığını belirten uzmanlar, özellikle online alışverişlerde siber suçlara karşı sanal kredi kartı kullanılmasını ve alışveriş tamamlandığında limitin sıfırlanmasını tavsiye ediyor. Uzmanlar; banka, emniyet güçleri ve devlet kurumlarından kısa mesaj veya e-posta yoluyla şifre istenmediğini hatırlatarak bu tip tuzaklara karşı da tedbirli olunması gerektiğini ifade ediyor. 

Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Siber Güvenlik Yüksek Lisans Programı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Şenol, siber güvenliğin önemi ve geleceği hakkında değerlendirmelerde bulundu. 

 

Şirketler prestij ve maddi kayba uğratılıyor

 

Bilgisayar üzerinden işlenen suçların büyük boyutlara ulaştığını vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Şenol, “Bu suçlar kişi ve kurumların hayatını ve işleyişini olumsuz yönde etkiliyor. Bu suçlardan muzdarip olan ülkeler ve kurumlar başta olmak üzere bu konuda pek çok aktör tarafından çalışmalar yapılıyor. Firmaların veritabanlarından müşterilerinin kredi kartı bilgileri çalınıyor, bir şirketin muhasebe kayıtlarının olduğu bilgisayarın veya sistemin veri diski şifrelenip şifrenin açılması karşılığında fidye isteniyor, büyük bir firmanın veya kurumun web sitesi ele geçirilerek prestij ve para kaybına yol açılıyor. Siber Güvenlik, elektronik sistemlerin ve bilginin güvende tutulması için geliştirilen teknolojiler ve yapılan uygulamalardır. İnsanların akıllı cihazlar, bilgisayarlar, elektronik cihazları kullanımı arttıkça, siber güvenlik de önemini artırmaya devam ediyor.” dedi.

 

Kötü amaçlı yazılımlar siber güvenliğin radarında

 

Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Şenol, siber güvenliğin kapsadığı alanları şöyle özetledi:

 

“Kriptografi, güvenli programlama teknikleri, web güvenliği,   ağ ve wi-fi güvenliği, adli bilişim, saldırı tespit ve engelleme sistemleri, kötü amaçlı yazılım analiz ve tespiti, veri sıkıştırma, resim damgalama, işletim sistemi sıkılaştırma, güvenlik politikaları, ağ yapılandırması siber güvenliğin kapsadığı alanlardan bazılarıdır.”

 

Şifre istenen e-posta ve SMS’lere dikkat!

 

Kişilerin e-posta veya SMS ile kendisinden şifre istenmeyeceğini bilmeleri gerektiğini belirten Şenol, “Ne bir banka, ne emniyet güçleri, ne de bir kurum veya devlet organı kişilerin şifresini elektronik ortamda yollamasını istemez. Kişiler bu konuda bilinçlendirilirse büyük sorun çözülebilir. Bir bankanın veya bir devlet kurumunun web adresine girmek istendiğinde adresi tarayıcı kısmına herhangi bir yerden kopyalayıp yapıştırmadan olduğu gibi yazılmalı. Bir başka sitede veya yerde bu bankaya yönlendirdiği iddia edilen linkler geri planda kullanıcıyı zararlı sahte bir siteye yönlendirebilir. Sahte sitede gerçek kullanıcı ve şifresi yazıldığında bu bilgiler kötü amaçlı kişiler tarafından ele geçirilebilir.” dedi.

 

İşte siber güvenlik suçlarına karşı alınabilecek önlemler…

 

Üsküdar Üniversitesi Siber Güvenlik Yüksek Lisans Programı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Şenol, siber güvenlik suçlarına karşı korunabilmek için tavsiyelerini şöyle paylaştı:

 

– Bütün hesaplar için aynı şifre kullanılmamalı. Şifre yönetim programı kullanılabilir. Şifre yönetim programları, bütün şifreleri yine bir şifre ile kriptolayarak koruyabilen programlardır. Bilgisayarda çok küçük yer kaplar, küçük ve güvenli bir veritabanı kullanır.

 

– Alışverişlerde sanal kredi kartı kullanımı ve harcadıkça limiti azalan seçeneği tercih edilebilir. Harcamadan önce sanal kredi kartına limit tanımlanıp, harcama yapıldıktan sonra sanal kredi kartında harcanabilir kayda değer para olmaması kullanıcıları internet alışverişinde daha güvenli kılar. Ayrıca Paypal gibi ödeme yöntemleri de sanal kredi kartı gibi normal kredi kartı kullanmaktan daha güvenlidir.

 

– Bilgisayarların işletim sistemi yamalarını içeren güncellemeleri temin etmek ve anti-virüs yazılımı kullanmak da siber saldırılara karşı güvenliği sağlayabilir.

 

– Kişisel olarak alınabilecek önlemlerden biri de modemin fabrikasyon yönetim şifresini ve wi-fi şifresini değiştirmektir.

 

– Akıllı mobil cihazlarda ve bilgisayarlarda kullanılmayan uygulamaları yüklememek veya bulundurmamak da tedbir olarak uygulanabilir. Siber saldırganlar, bilgisayarlarda yüklü bazı programların açıklarından da yararlanıyor. Ne kadar çok uygulama yüklü ise olası güvenlik açıkları da o kadar çok olabilir.

 

Ülkeler savaşlarını siber dünyada sürdürecek

 

Siber güvenliğin gelecekte sadece geleneksel masaüstü, dizüstü bilgisayarlar, sunucular ve ağların güvenliği ile değil, nerede olursa olsun verilerin güvenliği ile de ilgileneceğini ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Şenol, “Yapay zeka siber güvenlikte hacker’lar tarafından hali hazırda kullanılmaya başlandı. Elde edilmiş network trafiği gibi büyük miktarlarda verinin analizinde yapay zeka kullanılarak suistimal edilebilecek açıklar aranıyor. Siber saldırılar artık sadece loş ışıkta çalışan bir hacker tarafından değil, organize siber saldırı çeteleri tarafından gerçekleştiriliyor. Ülkeler de savaşlarını büyük oranda siber dünyada devam ettirecekler. Çin Hükümeti’nin ABD seçimlerine siber salırı yöntemi ile mğdahale ettiği iddiaları uzun zamandır gündemde olan bir konu. Aynı şekilde sosyal medya üzerinden yalan haber yayma yoluyla bir ülkede iç karışıklık çıkarma yöntemleri de ileriki yıllarda görülecek siber olaylardandır.” dedi.

 

3.5 milyonun üzerinde personel ihtiyacı var

 

Siber güvenlik alanındaki iş imkanlarının da oldukça fazla olduğunu vurgulayan Şenol, “Dünya siber güvenlik pasta payının 270 milyar dolar civarında olduğu söyleniyor. Aynı zamanda dünya üzerinde 3.5 milyonun üzerinde siber güvenlik alanında yetişmiş personel ihtiyacı da bulunuyor. Bu da özellikle gençlerimize kariyerlerini belirlemede önemli bilgiler veriyor.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

N Kolay 43. İstanbul Maratonu Pazar Günü Koşulacak

Dünyanın kıtalar arası tek maratonu olan N Kolay İstanbul Maratonu, 7 Kasım 2021 Pazar günü 43. kez koşulacak. 20 bin çipli sporcu, 20 bin halk koşucusu olmak üzere toplam 40 bin kişi Asya’dan Avrupa’ya geçecek.

 İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Spor İstanbul tarafından düzenlenen N Kolay 43. İstanbul Maratonu, 7 Kasım Pazar günü koşulacak. World Athletics (Dünya Atletizm Birliği) tarafından Elite Label kategoride gösterilen N Kolay İstanbul Maratonu, dünyada kıtalar arası koşulan tek maraton olma özelliği taşıyor. 42K, 42K Paten, 15K ve 8K Halk Koşusu yarışlarının yapılacağı etkinlikte dünya sıralamasında önemli basamaklarda bulunan 50 elit atlet ve toplamda 40 bin kişi parkura çıkacak. Altunizade’den başlayacak etkinlikte katılımcılar, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden geçerek Avrupa Kıtası’nda koşuyu tamamlayacak. 09.00’da start alacak 42K yarışı Sultanahmet Meydanı’nda; 09.15’te start alacak 15K yarışı Yenikapı’da; 09.45’te start alacak 8K Halk Koşusu Dolmabahçe’de sona erecek. 42K’da yarışı 6 saat 20 dakikanın altında, 15K da ise 2 saat 15 dakikanın altında bitiren sporculara madalyaları yarış bitiminde takdim edilecek. Etkinlik TRT Spor Yıldız ve İBB Spor İstanbul Youtube kanallarından naklen yayınlanacak.

YOLLAR TRAFİĞE KAPATILACAK
 
N Kolay 43. İstanbul Maratonu nedeniyle 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü 7 Kasım Pazar günü 03.00’te, parkur üzerindeki tüm yollar ise 05.00’te araç trafiğine kapatılacak. Pazar günü 12.30’dan itibaren 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve parkur üzerindeki yollar kademeli olarak araç trafiğine açılacak.

Araç trafiğine kapatılacak tüm yollar ise şöyle:
Altunizade – Zincirlikuyu 1. Çevreyolu 03:00-12:30
Balmumcu Kavşağı – 06:00-13:00
Barbaros Bulvarı– 06:00-13:15
Beşiktaş Caddesi Dolmabahçe Caddesi– 06:00-13:30
Meclisi Mebusan Caddesi – 06:00-10:15
Kemeraltı Caddesi – 06:00-10:20
Galata Köprüsü Ragıp Gümüşpala Caddesi – 06:00-10:30
Kennedy Caddesi Yenikapı yönü– 06:00-11:30
Kennedy Caddesi Bakırköy yönü– 06:00-12:50
Rauf Orbay Caddesi Florya yönü – 06:00 – 13:00
Rauf Orbay Caddesi Florya Yenikapı yönü – 06:00 – 13:15
Kennedy Caddesi Yenikapı yönü – 06:00 – 14:22
Kennedy Caddesi Sirkeci yönü – 06:00 – 15:00
Gülhane Parkı Sultanahmet Meydanı – 06:00 – 15:30

BASIN AKREDİTASYONLARI
N Kolay 43. İstanbul Maratonu’nu takip etmek isteyen basın mensupları, akreditasyon kartlarını 4-5-6 Kasım tarihlerinde Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek İstanbul Maraton ve Spor Fuarı’ndan veya 7 Kasım’da Altunizade’de yarış başlangıç alanından alabilecek. Akreditasyon kartlarının teslimi sırasında basın mensuplarının, kurum kartlarını ve aşı kartları ya da PCR testlerini ibraz etmeleri gerekmektedir. İBB Saraçhane Belediye Sarayı’ndan 7 Kasım Pazar günü saat 07.00’de hareket edecek otobüs, basın mensuplarını yarış başlangıç alanına taşıyacaktır.

 PROGRAM
03.00 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün Araç Trafiğine Kapatılması
05.00 Tüm Parkurun Araç Trafiğine Kapatılması
07.00 – 07.30 Sporcu Otobüslerinin Hareket Saati (Taksim ve Sultanahmet)
08:40 Paten Start
08.45 Tekerlekli Sandalye Yarışı Start
09.00 42K Elit Atlet Start
09.00 42K Start
09.15 15K Start
09.45 Halk Koşusu Start
09.50 15K Şampiyonunun Tahmini Bitiriş Zamanı
11.10 42K Şampiyonunun Tahmini Bitiriş Zamanı
12.00 42K Genel Klasman Ödül Töreni (Sultanahmet)
13.00 15K Yarışının Sona Ermesi (Yenikapı)
15.20 42K Yarışının Sona Ermesi (Sultanahmet)

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Okumada gecikme ve harfleri karıştırma disleksi belirtisi olabilir

Halk arasında ‘disleksi’ olarak da bilinen özgül öğrenme güçlüğü, ilkokul döneminde okumada gecikme, bazı harfleri tanımada güçlük çekme, imla hataları ve harfleri karıştırma çarpım tablosunda zorluk çekme gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Özgül öğrenme güçlüğünün bir zeka problemi olmadığını, sorunun algıyla ilgili bir problem olduğuna dikkat çekiyor. Özel öğrenme güçlüğünde mutlaka özel eğitim alınması gerektiği vurgulanıyor.

 

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, özgül öğrenme güçlüğüne ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, özgül öğrenme güçlüğünü, “Beyinde yapısal ve fonksiyonel farklılıkların yaşanmasından dolayı kaynaklanan ömür boyu az veya çok olarak kalıcı olan rahatsızlık” olarak tanımladı.

Özgül öğrenme güçlüğünün, “poligamik” yani doğuştan gelen bir rahatsızlık türü olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Fakat belirtileri genel olarak okuma – yazma sıkıntılarından dolayı başladığı için ilkokul birinci sınıf veya ilkokul ikinci sınıfta teşhisi koyulmaktadır.” dedi.

Özgül öğrenme güçlüğünün, akademik anlamdaki sıkıntılardan ileri geldiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar yapay zeka ve yüksek zekaya sahiptirler. Yani bu rahatsızlığa sahip çocuklar diğer alanlarda çok ciddi problemler yaşamazlar.” dedi.

İlkokulda bu belirtiler ortaya çıkıyor

Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, ilkokul birinci sınıfta okuma – yazmanın başlamasıyla birlikte bu çocuklarda aşağıdaki durumların ortaya çıktığını söyledi:

– Okumada gecikme oluşmaya

– Bazı harfleri tanımada zorluk çekmeye

– İmla hatalarına ve harfleri karıştırmaya

– Okurken veya yazarken hece atlayıp hece eklemeye 

– Daha ilerleyen süreçte matematik problemleri özellikle çarpım tablosunda zorluk çekmeye başlarlar.

Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, ilkokuldan önceki dönemde ise bu çocuklarda ortaya çıkan özellikleri şöyle sıraladı:

– Sağ – sol, yukarı – aşağı gibi terimleri karıştırmaya

– Düğme ilikleme veya ayakkabı bağcığı bağlamada zorluk yaşamaya

– Aşırı hareketli olmaya

– Huzursuzluk durumu yaşamaya

– Çok çabuk sinirlenmeye başlarlar.

Ailelerin yaklaşımı ne olmalı?

Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, özgül öğrenme güçlüğüne sahip çocukların ailelerine şu tavsiyelerde bulundu: 

“Ailede böyle bir çocuk varsa öncelik olarak unutmamız gereken şey bunun bir rahatsızlık olduğudur. Yani çocuğun elinde olan bir reddetme durumu söz konusu değildir. O yüzden bunu bilerek devreye girmek gerekir. Yalnız burada unutulmaması gereken durum, çocuğun normal zekaya sahip olmasıdır. Gerektiği şekilde tedavi edilir ve yardımcı olup arkasında durulursa bu çocuğun yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Bu yüzden ailenin çocuğa karşı tutumu ortalama bir yaklaşım tarzı olması gerekmektedir. Açıklamak gerekirse, ailenin ne çocuğu aşırı derecede suçlayıcı bir davranış ne de aşırı derecede kabullenici bir davranış sergilememesi gerekmektedir.”

Ailenin tutumu yapıcı olmalı

Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, ailelerin çocuğa tutumunun da “Evet, bu bir rahatsızlık ama sen şuan tedavi görüyorsun. Artık senin de biraz istekli olman, senin de çaba göstermen gerekir. Tam olarak bu sıkıntıyı aşıncaya kadar veya belirli bir noktaya gelinceye kadar daha fazla çalışman gerekebilir.” şeklinde olması gerektiğini söyledi.

Zekâyla ilgili değil, algıyla ilgili bir problemdir

Özgül öğrenme güçlüğünün bir zekâ problemi olmadığını vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Bu problemi yaşayan çocukların hepsi, normal zekâya sahiptir hatta birçoğu yaşıtlarına göre yüksek zekâya sahip çocuklardır. Özgül öğrenme güçlüğü algıyla ilgili bir problemdir. Bu rahatsızlığa sahip çocuklar, derslerin daha fazla anlatılmasına, daha farklı şekillerde tekrar anlatılmasına veya birebir anlatımlara ihtiyaç duyarlar.” dedi.

Özel eğitim almaları şart

Bu çocukların normal okullarına devam edebildiğini ama normal okullarına devam ederken mutlaka aynı zamanda özel eğitim de almaları gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Çünkü disleksi her ne kadar ömür boyu süren bir rahatsızlık çeşidi olsa da erken konulan teşhis sayesinde ve erken başlatılan özgül öğrenme tekniği sayesinde hak etmiş oldukları eğitimi almalarıyla hedeflerine ulaşmaları kolaylaşır. Öğretmenlerin ve ailelerin okuma veya yazmada gördükleri sıkıntıyla birlikte hemen bir uzmana danışmaları gerekmektedir.” dedi.

Özgül öğrenme güçlüğünün tedavisinin özel eğitim olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Ancak özel eğitim normal okullarda gösterilen matematik ve Türkçe derslerinin aynı şekilde tekrar anlatılması anlamına gelmez. Özel eğitim, özel öğretmenler tarafından farklı anlayan, farklı şekillerde anlayan çocuklara farklı şekillerde anlatabilen ve bu yönde eğitim almış öğretmenler tarafından verilir. Bu rahatsızlığa sahip normal derslerine arkadaşlarıyla birlikte girmeye devam edip aynı zaman da bu eğitimin yanında özel eğitim de almalıdırlar.” diye konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, çocuğun özgüveni açısından özel eğitime zaman kaybetmeden başlanmasının önemine işaret etti.

Tedavi edilmezse günlük yaşamda zorluklar yaşayabilirler

Özgül öğrenme güçlüğünün tedavi edilmediği durumda bu çocukların günlük yaşamda zorluklar yaşayabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Normal hatta yüksek zeka olabilen çocuklar okuma-yazmayı öğrenemez, basit bir para hesabını bile yapamazlar, günlük hayatını bile organize edemeyecek bir hale gelirler. Tabii ki bu durumların yarattığı özgüven düşüklüğü, duygu durumlarıyla ilgili sıkıntıları da düşündüğümüz zaman bu çocuklar hak ettikleri yere gelemezler. İkincisi ise ek psikiyatri rahatsızlıkları geliştirebilirler, işlevselliklerinde çok ciddi düşüklük ortaya çıkabilir. Yani mutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık türüdür.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

​Ünlü oyuncu Pelin Akil, Dove ile birlikte sosyal medyadaki güzellik baskısına dikkat çekti

Dove yeni reklam kampanyası ile sosyal medyadaki güzellik baskısına dikkat çekerek, ebeveynleri Dove Özgüven Projesi’nin bir parçası olmaya davet etti. Ünlü oyuncu Pelin Akil’in konuşmacı, Aslı Kızmaz’ın da moderatör olduğu basın toplantısında özellikle kız çocukları üzerindeki sosyal medya güzellik baskısının altı çizildi

İdeal güzellik kalıplarına meydan okuyan ve daha kapsayıcı bir güzellik anlayışını benimseyen güzellik ve kişisel bakım markası Dove, yeni kampanyası ile ebeveynlere seslendi ve sosyal medyada özellikle kız çocuklarının yaşadıkları güzellik baskısına dikkat çekti. 3 Kasım Çarşamba günü Aslı Kızmaz moderatörlüğünde gerçekleşen, Unilever Güzellik ve Kişisel Bakımdan Sorumlu Marka Müdürü Özge Acarbay, Eğitim Bilimci, Akademisyen ve Yazar Dr. Özgür Bolat ve Oyuncu Pelin Akil’in katıldığı online basın toplantısı ile Sosyal Medyadaki Güzellik Baskısı Araştırması’nın öne çıkan verilerini, yeni reklam kampanyasını ve lise çağındaki gençler için 2015’ten beri Türkiye genelinde yürüttüğü Dove Özgüven Projesi’nin beş yıllık sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. 

Her 5 kızdan 1’i, yalnızca fotoğrafları üzerinde oynadığında kendi görünümünü beğeniyor

Dove, yeni reklam kampanyasıyla sosyal medyadaki güzellik baskısına dikkat çekti. Sosyal medyadaki edit, filtre, rötuş araçları ve uygulamalarının etkisiyle özellikle kız çocuklarının fiziksel özgüvenlerinin zarar gördüğü gerçeğinden yola çıkan Dove, yeni kampanyasında sosyal medyanın dayattığı ideal güzellik kalıplarına uyma çabası yerine bir kez daha özgüven vurgusu yaptı ve Dove Özgüven Projesi ile 2016 yılından bugüne kadar tüm Türkiye’de 400 bini aşkın gence ulaştığını açıkladı. 

Oyuncu Pelin Akil ise hem bir kadın hem iki kız çocuğu annesi hem de bir oyuncu olarak sosyal medyadaki güzellik baskısına kendisinden örnekler vererek yaklaştı ve şunları söyledi: “Ergenliğimde, özellikle kilolarımla ilgili dalga geçilmeye, aşağılanmaya maruz kalan bir kızdım. ‘Şişman’ diye seslenenlerin suratları, kinleri, zorbalıkları dün gibi aklımda. Şimdi bu tür zorbalıklar sosyal medyada devam ediyor. Sanki normal gibi gösterilen tek tip bir ‘güzel’ algısının, filtre kullanımının ne kadar arttığının çok farkındayım, sosyal medya baskısını ise birebir yaşıyorum. Ancak biliyorum ki önemli olan kimse dediği için değil, kimse yaptığı için değil, sen kendini kalıplara sokmadan nasıl mutlu hissediyorsan, aynaya baktığında kendini nasıl görmek istiyorsan öyle yaşamak. Tam da bu nedenle şu anda bir kaygı yaşamıyorum. Sosyal medyada gördüğüm baskı sadece kendimle sınırlı da değil, çocuklarım konusunda öyle ilginç baskılar var ki. Kıyafetlerinin renginden, saçlarının neden tokasız, dağınık olduğuna kadar. Ben çocuklarıma hiçbir şeyi dayatmıyorum ve dayatmayacağım. Şimdi ve ileride her türlü tercihlerinde yanlarında olacağım. Özellikle kız çocuğu annesi olarak Dove'un bu kapsamda yaptığı farkındalık kampanyalarını tüm kalbimle destekliyorum. Ayrıca, Dr. Özgür Bolat liderliğinde Dove Özgüven Projesi ile gençlere böyle bir medya ve sosyal medya okuryazarlığı kazandırdıkları ve dış görünüşlerine güvenen, özgüvenli bir gençlik yaratma yolundaki hedefleri için tebrik ediyorum."

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Yasemin Sakallıoğlu “Komik olmayan insanlara çok üzülüyorum”

Her hafta Türkiye ve gündeme dair konuları ve farklı ilgi alanlarından ağırladığı sürpriz konuk sanatçıları ile dikkat çeken “İbrahim Selim ile Bu Gece”nin bu haftaki konuğu başarılı komedyen Yasemin Sakallıoğlu oldu.

Zorlu PSM’nin sevilen programı “İbrahim Selim ile Bu Gece”nin bu haftaki konuğu sevilen komedyen Yasemin Sakallıoğlu samimi itirafları ve eğlenceli tavrıyla geceye damga vurdu.

Çocukluk yıllarından beri komik olmanın kendisi için önemli olduğunu anlatan başarılı oyuncu; “Ben çok çirkin bir çocuktum, çocuğun çirkini olur mu demeyin ben öyleydim çünkü. İnsanlar beni ‘aman ne tatlı bir çocuk’ diye sevmezdi. Ben de bundan dolayı sürekli taklit ve espri yapardım küçükken ve insanlara da komik mi diye sorup onay alma ihtiyacı duyardım.” ifadelerini kullandı.

Programın sevilen bölümü “Gözlerimin İçine Bak”ta İbrahim Selim tarafından kendisine yöneltilen sorulara içtenlikle cevap veren başarılı komedyen, “Komik olmayan bir şakaya güler misin?” sorusuna verdiği; “Ben komik olmayan insanlara çok üzülüyorum. Bir keresinde bir programa gitmiştim ve bana hiç gülmemişlerdi. Bu duruma çok içerlemiştim ben de. O günden sonra hiç komik olmayan insanlara ve yaptıkları şakalara kendimi yararcasına gülüyorum. Güleyim sonuçta ne olacak suratımı mezara götürecek halim yok, neyi esirgiyorum ki.” yanıtıyla stüdyodaki herkesi kahkahalara boğdu.

‘’Çok profesyonel dedikodu yaparım.’’

Programın aynı bölümünde ‘Çok profesyonel dedikodu yaparım, dedektif tutması lazım. Hiç kimse asla anlayamaz, karşımdakine de çok büyük yemin ettiririm. Dedikodu yapmak isteyen beni bulsun. Bende kalır, karşı tarafta da kalmasını sağlarım.’ sözleriyle samimi itiraflarda bulundu.  “Hiç reddedildin mi?” sorusuna ise; “Konservatuvar sınavlarında iki kere reddedildim. Üçüncü seferimde kazandım. Sınavda çok heyecanlanıyordum, hatta en sonunda sınavda ‘Hocam vallahi yetenekliyim ama heyecandan belli edemiyorum.’ dedim. Sonra beni seçtiler sağ olsunlar. Bazen dürüst olmak hayat kurtarıyor.” cevabını verdi.

“Annemin evlenmemi istediği zamanda ben konservatuvara girdim.

Konservatuvara 28 yaşında başlayan başarılı komedyen; “Annemin evlenmemi istediği zamanda ben konservatuvara girdim. 28 yaşında başladığım için biraz tuhaf bir durumda da kaldım elbette. Sınıf arkadaşlarımın hepsi benden on yaş küçüktü. Ben sonuçta mahalle kültürüyle yetişmişim onlar sosyal medyanın direkt içerisine doğmuş. Bu durum da arkadaşlık ve iletişim kurma konusunda oldukça zor zamanlar yaşamama sebep oldu ne yazık ki.” sözleriyle eğitim sürecini anlattı.

Kendisinin kadın komedyen olarak lanse edilmesinden herhangi bir rahatsızlık duymadığını da vurgulayan Sakallıoğlu; “Medyada kadın komedyen olarak yer almak beni rahatsız etmiyor. Eğer bir erkeğin muadili olarak konumlansaydım o zaman sıkıntılı bir durum olarak görebilirdim bunu. Atıyorum bilmem kimin dişisi diye bir söylemi kabul etmem mümkün olmaz elbette. Ama dünyada bile oyunculukta, ödüllerde kadın oyuncu erkek oyuncu ayrımı oluyor. Bunun rahatsızlığını yaşamıyorum hiç.” ifadelerini kullandı.

Eskiden şarkı sözü yazdığını da anlatan başarılı komedyen; “Çok önceden şarkı sözü yazıyordum, ama artık yazmıyorum. En son 9 –  10 sene önce yazmışımdır muhtemelen. Zaten çok kötü şarkı sözleri yazıyorum, hem çok kötü hem fazla arabesk oluyor.” sözlerinin ardından dokuz sene önce sözlerini yazdığı son şarkısını söyleyerek stüdyodaki herkesi büyüledi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ceyl’an Ertem Sezen Aksu Tribute Konseri Jolly Joker Kartal İst-Marina’da

Moduna, havana, kafana tam da sana göre ve her tarzda konserlerin yer aldığı  Jolly Joker, sahnelere veda eden Sezen Aksu hasretini Ceylan Ertem’in “ Sezen Aksu Tribute” konseriyle giderecek. Alternatif müziğin güçlü sesi 13 Kasım Cumartesi akşamı Jolly Joker Kartal İstMarina’nın atmosferinde Sezen Aksu’nun unutulmaz şarkılarını sevenleriyle paylaşacak.

 

Farklı türlerin sevilen isimlerini sahnesinde ağırlayan, canlı konser deneyimini misafirlerine üst düzeyde yaşatan Jolly Joker,  “Moduna Göre” konserlere ev sahipliği yapmaya devam ediyor.  

 

Ses rengi ve tarzı ile dikkatleri üzerine çeken müzik dünyasının sevilen ismi Ceylan Ertem, Ceyl'an Ertem Sezen Aksu Tribute konseriyle 13 Kasım Cumartesi akşamı Jolly Joker Kartal İstMarina’da sahne alacak. Sezen Aksu’ya saygı konserleriyle adından oldukça söz ettiren Ertem, sanatçının  sevilen ve unutulmaz klasiklerini kendine has yorumuyla sunacak. 

 

Kapı açılış 21.00

Tüm konserlerin biletleri Jolly Joker gişesi ve Biletix’te 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gülşen, Yıldız Tilbe, Zeynep Bastık ve Çok Daha Fazlası Jolly Joker Vadistanbul ve Jolly Joker Kartal İst-Marina’da

Moduna, havana, kafana tam da sana göre ve her tarzda konserlerin yer aldığı  Jolly Joker’de, müziğin ritmi hız kesmeden atmaya devam ediyor. Jolly Joker Vadistanbul ve Jolly Joker Kartal İst-Marina Kasım ayında da müzikseverleri Türkiye’nin sevilen isimleriyle buluşturuyor. 

 

“SANA GÖRE” KONSER ÖZLEDİĞİN SAHNEDE!

 

Şehrin kalbinde müziğe doyacağınız Jolly Joker Vadistanbul’da, 5 Kasım Cuma Buray, 6 Kasım Cumartesi Gülşen, 9 Kasım Salı Yıldız Tilbe, 12 Kasım Cuma Zeynep Bastık, 13 Kasım Cumartesi Levent Yüksel, 16 Kasım Salı Yıldız Tilbe, 17 Kasım Simge, 19 Kasım Koray Avcı, 20 Kasım Cumartesi Hakan Altun, 26 Kasım Cuma Merve Özbey, 27 Kasım Cumartesi Berkay’ın yer alacağı konserlerle devam ediyor.  

 

Anadolu yakasında özlenen konser havasını yaşatan Jolly Joker Kartal İst-Marina 5 Kasım Cuma Gülşen, 6 Kasım Cumartesi Hakan Altun, 12 Kasım Cuma Derya Uluğ, 13 Kasım Cumartesi Ceyl’an Ertem – Sezen Aksu Tribute, 19 Kasım Cuma Zeynep Bastık Akustik, 20 Kasım Cumartesi Levent Yüksel, 23 Kasım Salı Yıldız Tilbe, 24 Kasım Çarşamba Khontkar, 26 Kasım Cuma Hakan Altun, 27 Kasım Cuma Merve Özbey sahnede olacak.

 

FARKLI TÜRLERİ MÜZİKSEVERLERLE BULUŞTURMAYA DEVAM EDİYOR 

 

2008 yılında İstanbul’da müzikal yolculuğuna başlayan canlı müziğin popüler adresi Jolly Joker, geçen yıllar içinde 10 şehirde 12 mekanla büyük bir aileye dönüştü. Farklı türlerin sevilen isimlerini sahnesinde ağırlayıp canlı konser deneyimini misafirlerine üst düzeyde yaşattı.  ‘Sana Göre’ olan müziği bilen, ‘Moduna Göre’ olan müziğe programlarında yer veren Jolly Joker, sahnesini müzikal çeşitliliğe açarak bu alandaki öncü kimliğini de koruyor.

 

Jolly Joker Vadistanbul Kasım Programı

 

5 Kasım Cuma – Buray

6 Kasım Cumartesi – Gülşen

9 Kasım Salı – Yıldız Tilbe

12 Kasım Cuma – Zeynep Bastık (Akustik)

13 Kasım Cumartesi – Levent Yüksel

16 Kasım Salı – Yıldız Tilbe

17 Kasım Çarşamba– Simge 

19 Kasım Cuma – Koray Avcı

20 Kasım Cumartesi – Hakan Altun

26 Kasım Cuma – Merve Özbey

27 Kasım Cumartesi – Berkay

 

Jolly Joker Kartal İst-Marina Kasım Programı

 

5 Kasım Cuma – Gülşen

6 Kasım Cumartesi – Hakan Altun

12 Kasım Cuma – Derya Uluğ

13 Kasım Cumartesi – Ceyl’an Ertem – Sezen Aksu Tribute

14 Kasım Pazar – Batuflex & Lvbel C5

19 Kasım Cuma – Zeynep Bastık Akustik

20 Kasım Cumartesi – Levent Yüksel

23 Kasım Salı – Yıldız Tilbe

24 Kasım Çarşamba – Khontkar

26 Kasım Cuma – Hakan Altun

27 Kasım Cuma – Merve Özbey

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Biletler hızla tükendi! Monica Bellucci’ye yoğun istek üzerine ek gösteri!

Dünyaca ünlü yıldız Monica Belluci, Tom Volf’un yazıp yönettiği Maria Callas’ın hayatına dair bilinmeyen detayların ve ilginç hikayelerin yer aldığı tek kişilik tiyatrosuyla, Zorlu PSM ve Piu Entertainment iş birliğiyle ilk kez Türkiye’de olacak. Gösterilen yoğun ilgi karşısında 14 Aralık’taki performansına ek 15 Aralık tarihinde de Zorlu PSM’de izleyicilerle buluşacak.

 

Tüm zamanların en büyüleyici, en nadide ve en hüzünlü sesine sahip Yunan asıllı ünlü soprano Maria Callas’ın Tom Volf tarafından kaleme alınan “Maria by Callas” kitabından yine kendisi tarafından sahneye uyarlanan “Maria Callas: Mektuplar ve Anılar” dünyaca ünlü İtalyan oyuncu Monica Bellucci’nin göz dolduran performansı Zorlu PSM ve Piu Entertainment iş birliğiyle ile 15 Aralık akşamı da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde olacak.

 

Sinema kariyerindeki başarısını birkaç defa seçildiği dünyanın en güzel kadını unvanıyla taçlandıran Monica Bellucci, uluslararası sinemanın en ünlü yüzlerinden biri haline geldi. Bu muhteşem kariyerin devamında ise yeni projesi olan “Lettres et Mémoires by Maria Callas” okumalarını sahneleyecek.

 

Dünyaca ünlü unutulmaz sopranonun gücü ve kırılganlığını titizlikle yorumlayan İtalyan oyuncu Monica Bellucci’nin performansı ile seyirci karşına çıkmaya hazırlanan “Maria Callas: Mektuplar ve Anılar”, Callas’ın şöhretinin ötesinde sadece Maria olarak esasında kim olduğunu, nereden geldiğini, şöhretini ne zorluklarla kazandığını, dostluklarını ve aşklarını anlatıyor. Maria Callas'ın New York'taki mütevazı çocukluğundan Atina'daki savaş yıllarına, operadaki ihtiyatlı duruşundan skandallar ve kişisel sorunlarla gölgelenmiş bir kariyere, 20. yüzyılın en büyük sesinin en derin ve dokunaklı hikayesi, Monica Bellucci’nin anlatımıyla sahneye taşınacak. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Müjdat Gezen belgeselinin galası İzmir’de yapıldı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Müjdat Gezen belgeselinin ilk gösterimi İzmir’de yapıldı. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki etkinliğe sanat yaşamında 61. yılını dolduran Müjdat Gezen de katıldı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in kültür sanat vizyonu doğrultusunda Müjdat Gezen belgeselinin ilk gösterimi İzmir’de Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yapıldı. Gazeteci Gökmen Ulu tarafından hazırlanan ve Müjdat Gezen’in hayatını anlatan belgeselin galasına ilgi yoğundu. Müjdat Gezen galada yaptığı konuşmada “Çok güzel bir belgesel olmuş. Gökmen Ulu’nun emeğine sağlık. Eksik olmasın dostlarım da iyi anlamış. Çok sağ olun, beni çok duygulandırdınız” dedi. Müjdat Gezen, kızı Elif Gezen’i de sahneye davet ederek, “Bana bu gücü verenlerin içerisinde ailem, dostlarım, yakınlarım var. Ancak beni son zamanlarda en çok mutlu eden olay hasretini çektiğim kızım Elif. Hollanda’da yaşıyor. Çok özlüyorum” ifadelerini kullandı.

“Ortak değerler bir araya getirdi”
Gazeteci Gökmen Ulu ise çok heyecanlı olduğunu belirterek “Bugün burada bizi Müjdat Gezen sevgisi ve onun temsil ettiği ortak değerler bir araya getirdi. Belgeselin çekimlerine iki yıl önce başladık. Araya pandemi girdi, bugünü çok bekledik. Hasret kaldığımız Türkiye'nin temsilcisi Müjdat Gezen'i çok özledik. Aydınlanma ve demokrasi mücadelemizin simge ismi, Türk tiyatrosunun büyük üstadı, tam 61 yıldır yüzümüzü güldüren Müjdat Gezen ve değerli ailesi İzmir’e hoş geldiniz” dedi. Müjdat Gezen'in bilinmeyen yönlerini anlatmaya çalıştığını söyleyen Gökmen Ulu, “Bu belgesel hayatının önemli bir kısmını topluma vakfeden Müjdat Gezen ve onun yoldaşlarına bir saygı duruşudur. Bu belgesel yurttaşlar olarak ona olan şükran duygumuzun tezahürü olmasının ötesinde, toplumun her kesimine her daim rol model göstermektir” dedi.

Kızı Elif Gezen özel bir beste ile katıldı
95 dakikalık belgeselde, Müjdat Gezen’in meslek yaşamının yanı sıra az bilinen ve hiç bilinmeyen yönleri de anlatıldı. Anlatıcılar arasında aile üyeleri ve çocukluk arkadaşlarının yanı sıra ünlü dostları ve öğrencilerinden Alper Kul, Barış Dinçel, Cem Yılmaz, Celal Ülgen, Cüneyt Arkın, Çağlar Çorumlu, Demet Akbağ, Dolunay Soysert, Erkan Can, Emre Kongar, Erol Evgin, Ezgi Mola, Gonca Vuslateri, Günay Karacaoğlu, İlker Ayrık, İlker Başbuğ, Kandemir Konduk, Kıvanç Tiner, Mustafa Alabora, Perran Kutman, Şebnem Bozoklu, Şevket Çoruh, Temel Gürsu, Tınaz Titiz, Türkan Şoray, Türker İnanoğlu, Orhan Aydın, Özden İnönü Toker, Uğur Dündar, Yasemin Yalçın, Zülfü Livaneli de yer aldı. Usta sanatçının müzisyen kızı Elif Gezen de özel bir bestesiyle belgeselde yer aldı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı