Aylık arşivler: Kasım 2021

Takeda Türkiye, Onkoloji alanında yenilikçi tedaviler sunuyor

Tüm dünyada toplam kanser tanılarının yaklaşık 12’sini oluşturan ve her yıl yaklaşık 2 milyon yeni insanda görülen akciğer kanseri yılda 1.7 milyon insanın ölümüne neden oluyor. (1) Dünyanın 10 büyük ilaç şirketinden biri olan Takeda, geliştirdiği yenilikçi tedaviler ile akciğer kanseri hastalarının yaşam kalitelerini arttırmayı hedefliyor.

 

Türkiye’de her yıl yaklaşık 234 bin yeni kanser vakasının 17.6’sını akciğer kanseri tanıları oluşturuyor.  Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 25.8 oranıyla en yüksek erkeklerde görülen akciğer kanserinin kadınlarda görülme oranı ise 7.(2) 

Türkiye’de 2016 yılından beri faaliyet gösteren Takeda Türkiye Onkoloji birimi; Multipl Miyelom, Hodgkin Lenfoma ve akciğer kanseri terapötik alanlarında hastaların hayatlarında anlamlı farklar yaratmak için yenilikçi tedaviler sunuyor. 240 yıllık köklü geçmişi ve inovasyon odaklı yaklaşımı ile hastaların ihtiyaçlarını ön görerek inovatif tedaviler geliştirdiklerini vurgulayan Takeda Türkiye Genel Müdürü Şeyda Atadan Memiş Standart kanser tedavilerine verilen cevap, hastalık değişkenliği nedeniyle düşük olabiliyor. Bu nedenle hassas tıp kapsamında kişiye özel tanı ve tedaviler geliştirilmektedir.3) Küresel, değer tabanlı, Ar-Ge odaklı biyofarma lideri olarak, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hastalarımızın yaşam kalitesini arttıracak tedavi seçenekleri ile hastalarımızın yanında oluyoruz. Köklü geçmişimizin sağladığı deneyimimiz ile bilimin liderliğinde, tüm kaynaklarımızı kullanarak kanser tedavisinde yeni yaklaşımlar geliştirmekteyiz. Hasta odaklı yaklaşımımız ile farklı hasta popülasyonlarında hedefe yönelik tedaviler ile çözümler sunmayı amaçlıyoruz. Akciğer kanseri tedavisinde de hastaların doğru zamanda doğru tedavileri almalarını sağlamanın, hastalığın tedavisinde büyük önem taşıdığını biliyoruz ve bu konuda yeni tedavi seçenekleri geliştirerek hastalarımızın yaşam kalitelerini arttırmayı hedefliyoruz,” dedi.

Globalde yürütülen Ar-Ge çalışmalarında inovasyonu en üst seviyede tutarak geliştirdikleri yenilikçi ürünlere, dünyayla eş zamanlı olarak Türkiye’de de ulaşılabilir olması için çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirten Memiş, bu konuda hastaları bilinçlendirmenin de çok önemli olduğunu söyledi. “Takeda Türkiye olarak; hastaları her zaman merkezimize alarak “Bütünlük, Dürüstlük, Adalet, Azim” değerlerimiz ışığında tıbbi tedavi seçeneklerinin yanı sıra, hastalıklarla ilgili toplum nezdinde farkındalık çalışmalarını hayata geçiriyoruz. Farkındalık çalışmalarımızda paydaşlarımız, sağlık profesyonelleri ve hasta dernekleri ile iş birliği yaparak hastaları, hasta yakınlarını ve toplumu bilinçlendirmeyi hedefliyoruz. Kasım ayı, akciğer kanserine dikkat çekmek ve erken teşhisin önemini vurgulamak amacıyla Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı olarak kabul ediliyor. Takeda Türkiye ekibi olarak bu sene de dünyamızı koruma önceliğimizi bu önemli farkındalık günü ile birleştirerek dünyamızın akciğerleri olan ormanlarımızın yeşermesine katkı sağlamak amacıyla çalışanlarımız ve aileleri adına TEMA Vakfına bağışta bulunarak hastalığa dikkat çektik,” dedi.

Takeda Türkiye, akciğer kanseri alanındaki faaliyetlerini arttırarak bu alanda anlamlı farklar ve yenilikçi çözümler ortaya koymak için çalışmalarına devam edecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

EGİAD Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Yolunda

Sürdürülebilirlik kavramı, küreselleşmenin arttığı günümüz dünyasında işletmeler açısından önemli bir kavram haline gelmeye başladı. Günümüz dünyasında işletmelerin rekabet olanakları, sadece ürettikleri mal ve hizmetlerle sınırlı bulunmayıp, işletmelerin performansları sadece ekonomik ölçütlere göre değerlendirilmeyip, aynı zamanda çevreye ve topluma karşı sorumlulukları ölçütlerine de bakılmakta. Bu yöndeki gelişmeler işletmeleri çevre ve toplum sorunlarına duyarlı bir konuma dönüştürmüş bulunmakta. Bu çerçevede, Döngüsel Ekonomi yaklaşımı kapsamında bazı sivil toplum örgütleri ve dernekler, çevre bilinci ve daralan hammadde kısıtlamaları sebebi ile harekete geçmiş bulunmakta. Bu iki kavramı işletmelerin odak noktası haline getirmeyi hedefleyen EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği de üyelerine yönelik bir webinarla konuyu değerlendirmeye açtı.

 

EGİAD üyeleri, "Global Emtia Ticaret Döngüsü ve Sürdürülebilirlik” webinarında bir araya geldi. Heidelberg Cement Group'un dünya çapındaki müşterilerine inşaat sektörü için dökme malzeme tedarik eden ticaret kolu HC Trading’i ağırlayan EGİAD, global bir firma ile sürdürülebilir ekonominin başlıklarını ele aldı.

 

HC Trading Kıdemli Ticaret Müdürü F. Mert Karcı'nın sunumuyla gerçekleşen toplantıya yoğun bir katılım oldu. Webinarın açılışında konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, günümüzün değişen yoğun rekabet şartları altında şirket faaliyetlerinin aynı zamanda şirketin sürdürülebilir olması amacı ile uyumlu olmasının zorunlu olduğunu söyledi.

Sürdürülebilir kalkınma ve modern ekonomik kalkınmanın, iklim krizi ve ekolojik yıkım, sosyal eşitsizlik, kuşaklararası geçiş problemleri gibi sorunlara çözüm üretmeye çalıştığını hatırlatan Yelkenbiçer, bu problemlerin oluşmasında firmaların da katkısının olduğunu ifade ederek, “Önemli olan hem işletme içi hem de işletme dışı faktörler sonucu meydana gelen bu problemleri çözmek için alınacak önlemleri belirlemek ve uygulamaya geçirmektir” dedi.

 

Geçmişin sadece finansal içerikli beklentilerinin, yerini sosyal içerikli beklentilere bıraktığını vurgulayan Yelkenbiçer, “Aslında finansal ve ticari kara dayalı beklentiler tam olarak kaybolmamış; sosyal içerikli, çevreyi ve toplumsal değerleri koruyan, gözeten, sorumluluk bilinci yüksek uygulamalara yer veren işletmelerin; yeni düzendeki rekabet şansları artmıştır” diye konuştu.

 

Sürdürülebilirliğin bir kültür olarak şirketlerin bünyesine yerleştirilmesi sayesinde, işletmelerin yaşam süresinin uzatılmasının mümkün olacağına ve bunun da ülke ekonomisine artan bir sürdürülebilirlik olarak yansıyacağına dikkat çeken Yelkenbiçer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kurumsal kültür ise; kurumsal bilgi yönetimi ve transferi, kurumsal öğrenme, kurumsal değer, kurumsal vatandaşlık, kurumsal itibar, kurumsal sosyal sorumluluk, şeklinde ifade edilen kurumsal sürdürülebilirliğin alt bileşenlerinin bir arada değerlendirilmesi ile işletmelere kazandırılabilecek bir değer olacaktır. Şirketlerin yakın çevrelerinde yer alan sivil toplum kuruluşları ile arasındaki iş birliği iyi çalıştığı zaman tüm kaynakların kullanımında optimum etkinlik elde edilmiş olacaktır.”

HC Trading Kıdemli Ticaret Müdürü F. Mert Karcı ise özellikle karbon salınımı bakımından çimento sektöründe yapılan iyileştirme çalışmalarından bahsederek geri dönüşümün önemini vurguladı. Yoğun şekilde enerji kullanımı gerektiren çimento sektöründe son zamanlarda alternatif enerji kullanımlarının arttığını vurgulayan Karcı, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin hem bireysel düzeyde hem de şirketler ve devletler düzeyinde uygulanmasının yeşil dönüşümün anahtarı olduğunu paylaştı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

TSKB Enerji Çalışma Grubu’ndan yeni rapor: Enerji Görünümü 2021

TSKB Enerji Çalışma Grubu, enerji sektörüyle ilgili her yıl yayınladığı raporlara bir yenisini ekledi. Ekonomiye etkileri, global jeopolitik ilişkiler ve çevreyle doğrudan ilişkisi nedeniyle en önemli sektörler arasında yer alan enerji sektörünü mercek altına alan “Enerji Görünümü 2021” başlıklı yeni rapor, ayrıntılı bir analizle, enerji piyasasında öne çıkan belirleyici trendleri değerlendiriyor. Raporun konu başlıkları arasında ise enerji sektörünün elektrik, doğal gaz, petrol, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi çeşitli alt bileşenleri ile enerji yatırımları ve finansman boyutu ön plana çıkıyor.

TSKB Enerji Çalışma Grubu, Türkiye enerji sektörüne ilişkin detaylı bir rapor hazırladı. Son üç yıldır olduğu gibi bu yıl da yeni bir yaklaşımla hazırlanan ve son dönem gelişmelerine ağırlık verilen raporda, enerji sektörünün çeşitli alt bileşenleri analiz ediliyor. Enerji piyasasında öne çıkan belirleyici trendler ile enerji yatırımları ve finansmanı konularının da mercek altına alındığı raporda, enerji sektörü özelinde öne çıkan tematik başlıklar ise birbirini tamamlayacak şekilde ve ayrı alt bölümler olarak inceleniyor. 

TSKB'nin enerji konularını çok yakından izlediğini ifade eden TSKB Enerji Çalışma Grubu Başkanı ve Escarus Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak, rapor hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Enerji Görünümü 2021 raporumuz, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da hem sektörel bir görünüm hem de tematik inceleme yaklaşımıyla hazırlandı. Raporda çeşitli enerji konuları; makroekonomik görünüm, mevzuat gelişmeleri, politika faktörleri, sektörel eğilimler, fiyat dalgalanmaları ve teknolojik inovasyon odakları göz önünde bulundurularak ele alındı. Değişik disiplinlerden gelen çalışma grubu üyelerimizin katkılarıyla olabildiğince geniş bir spektrumda ve analizlerin birbirini beslediği bir yaklaşımla hazırladığımız raporun, okuyanlara sektörle ilgili geniş bir perspektif sunacağını umuyoruz.”  

TSKB Enerji Çalışma Grubu’ndaki uzmanlar tarafından hazırlanan ve yaklaşık 100 sayfalık kapsamlı bir içeriğe sahip olan “Enerji Görünümü 2021” raporundan öne çıkan bazı bilgiler şöyle:  

COVID-19 Salgını Ardından Ekonomik Faaliyetlerin Canlanması

Küresel resesyona rağmen 2020 yılını büyüme ile tamamlayan Türkiye ekonomisi 2021’de de hızlı toparlanma sürecine devam etti. Güçlü ihracata ek olarak aşılamadaki ilerleme turizmi destekledi ve dış denge toparlandı. Söz konusu büyüme elektrik talebinde de izlendi. 2021 yılının ilk 10 aylık talep miktarı 274,1 TWh ile 2020 yılı toplamının yüzde 18,6 üzerinde gerçekleşti. 2020 yılı yerine 2017-2019 dönemi ile karşılaştırma yapıldığında ise 2021 yılının ilk 10 ayında ortalama yüzde 9,3’lük seviyede bir yıllık büyüme gözleniyor. Aynı dönemde, günlük veriler itibarıyla rekorlar kaydedilen Ağustos ayında gerçekleşen 32,5 TWh’lik aylık toplam elektrik talebi de en yüksek aylık talep olarak kayıtlara geçti.

Küresel Emtia ve Enerji Piyasalarındaki Dalgalanma

2020 yılında küresel çapta etkilere yol açan pandemi, enerji talebinin azalmasına yol açtı. Bu nedenle 2020 yılında enerji piyasalarında arz fazlası meydana geldi ve fiyatlar genellikle düştü. 2021 yılının dünya genelinde ekonomik faaliyetlerin yeniden canlanmaya başladığı bir yıl olması; sanayide hem birincil enerji hem de elektrik talebinde güçlü bir artış yaşanması sonucuna yol açtı. Konutlarda ve hizmet sektöründe ise elektrik talebinin güçlü biçimde büyümesi devam ederken, bu durum enerji piyasalarını da hareketlendirdi. Kasım-2020 ve Ekim-2021 aylarını kapsayan 12 aylık dönemde Avrupa kömür fiyatı yüzde 305, küresel gösterge niteliğinde olan Brent petrol fiyatı yüzde 89, Henry Hub doğal gaz fiyatı ise yüzde 91 oranında yükseldi. Küresel piyasalarda emtia fiyatlarında oluşacak bir dengelenmenin Türkiye’deki fiyatlara da yansıması olası görülüyor. Söz konusu dengelenmenin oluşma süresi ve oluşacağı nokta, piyasa takas fiyatlarının yeni seviyesinde de etkili olacak.

Güneş ve Rüzgâr Enerjisinin Elektrik Üretimindeki Önemi

Talep ve üretim rekorlarının kırıldığı 2021 yılında yenilenebilir enerjinin, özellikle rüzgâr ile güneşe dayalı elektrik santrallerinden üretilen elektrik enerjisinin toplam enerji arzındaki payı giderek artıyor. Bu durumun arkasında yatan başlıca etkenler söz konusu santrallerin çevre dostu olması, üretim maliyetlerindeki artan düşüş eğilimi ve yeni teknolojiler sayesinde bu tip santrallerin elektrik şebekesine uyumunun artması. Öte yandan, yenilenebilir bir kaynak olan hidroelektrik santrallerden üretilen elektriğin payında yüzde 10,3 seviyede bir azalma gerçekleşti, söz konusu gelişmede 2021 yılında yaşanan kuraklık belirleyici oldu.

Yeni TL Bazlı YEKDEM

30 Ocak 2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile 30 Haziran 2021 tarihinden sonra devreye giren santraller için yeni şartlar içeren YEKDEM mekanizması açıklandı. Karara göre, 01 Temmuz 2021’den 31 Aralık 2025’e kadar işletmeye girecek olan YEK belgeli üretim tesisleri için uygulanacak garantili satış fiyatları ve yerli aksam teşvikleri ile dolar cent üst sınırları belirlendi ve belirsizlik ortadan kalkmış oldu. Söz konusu satış fiyatları, kaynak bazında üçer aylık dönemler halinde dolar (24), Euro (24), TÜFE (26) ve ÜFE (26) şeklinde olacak. 

YETA ve YEK-G Gelişimi

Nihai tüketiciyi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik kullanımına teşvik etmek amacıyla ortaya çıkan yeşil elektrik tarifesi (YETA), 01 Ağustos 2020 tarihinde uygulamaya geçti. Genellikle büyük ticari ve endüstriyel müşterilere sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma seçeneği sunmak için tasarlanan “Yeşil Enerji Bedeli” EPDK tarafından kWh başına 69,97 kuruş olarak belirlendi ve bu fiyat 2021 yılı Temmuz ayı itibarıyla 92,62 kuruşa yükseldi.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik tedarik etmek isteyen tüketicilerin kullandıkları enerjinin bu kaynaklardan üretildiğinden emin olabilmeleri için, yeşil elektrik tarifesi kapsamında şeffaf ve güvenilir bir kanıtlama mekanizması olarak 14 Ekim 2020 tarihinde Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesi (YEK-G Belgesi) oluşturuldu. 01 Haziran 2021 tarihinde işleme açılan Organize YEK-G Piyasası, EPİAŞ tarafından organize edilip işletilen ve YEK-G belgesinin piyasa katılımcıları arasında alış-satışının gerçekleştirildiği bir piyasa olarak şekilleniyor. İhraç edilen YEK-G belgelerinin 2021 yılı Ekim sonu itibarıyla karşılığı yaklaşık 8,2 milyon MWh.

Doğal Gazda Yeni Tüketim Rekoru

2021 yılının ilk 7 ayındaki toplam doğal gaz tüketimi, rekor olarak anılan 2017 yılı aynı döneminin yüzde 13 üzerinde gerçekleşti. 2021 yıl sonunda olası bir rekor gaz tüketimi için yılın geri kalanındaki hava durumu, elektrik üretiminde doğal gazın payı ve ithal edilebilecek doğal gaz miktarı gibi değişkenlerin etkili olacağı düşünülüyor. 2021 yılındaki söz konusu artış trendinde, doğal gazdan elektrik üretimi yapan santrallerin üretimindeki yükseliş ve sıcaklıkların etkili olduğu değerlendiriliyor. Herhangi bir tedarik sıkıntısı olmaması, elektrik üretiminde doğal gaz santrallerinin payı ve hava durumundaki gelişmelere bağlı olarak 2021 yılında yaklaşık 55-60 bcm doğal gaz tüketimi ile rekor kırılması bekleniyor.

Enerji Verimliliği Yatırımları ve Finansmanı Önemini Artırıyor

Sanayi sektöründeki yüksek enerji tüketimi bu sektörü enerji verimliliği yatırımlarının teşviki için öncelikli hedef sektör haline getirdi. Türkiye’de bu konuda yürütülen proje ve desteklerin etkisiyle önemli gelişmeler yaşanıyor. Enerji etütleri, VAP’lar, ISO 50001 uygulamaları ve gönüllü anlaşmalar giderek artıyor. Bununla birlikte, sanayi sektörünün genelinde, ama özellikle KOBİ’lerde hâlen çok büyük bir iyileştirme potansiyeli mevcut. İmalat sanayiinde iyileştirme alanları faaliyet kolları ve prosesler itibarıyla farklılık göstermekle birlikte, hemen her alt sektörde hâlâ kazanılmayı bekleyen önemli bir potansiyel olduğu görülüyor.

İklim Değişikliği ile Mücadelede Hidrojen Teknolojisi

Hidrojenin düşük karbonlu enerji kaynaklarından üretilebilir olması ve sera gazı emisyonuna yol açmadan kullanılabilmesi nedeniyle, çeşitli sanayi sektörlerinde hidrojen teknolojisi ile potansiyel olarak dekarbonizasyon sağlanması tartışılıyor. Hidrojen enerjisi teknolojileri günümüz koşullarında üretim maliyeti, depolama zorlukları ve taşıma maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle endüstride yeterli düzeyde yer edinebilmiş değil. Özellikle iklim krizinin küresel düzeyde tartışıldığı, temiz enerji kaynaklarının bu krizle baş edebilmek için öncelikli görüldüğü günümüzde hidrojene olan ilgi güçleniyor.

Yenilenebilir Enerji Finansmanındaki Gelişmeler Yeşil Tahvilleri Destekliyor

Yenilenebilir enerji finansman ihtiyacının artması, yeni finansal enstrümanlara yönelik bir arayışı da beraberinde getirdi. İklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeyi, iklim değişliğine direnç ve uyum sağlamayı amaçlayan ulusal veya uluslararası piyasalardan sağlanabilen iklim finansmanının bir bölümünü de yeşil tahviller oluşturuyor. 2021 yılı ilk çeyreği itibarıyla toplamda 3 milyar doları aşan tutarda çevreci, sosyal ve sürdürülebilir tahvil ihracı gerçekleştirildi. Mart 2021’de yayınlanan Ekonomi Reformları Paketi’nde yer alan “SPK Yeşil Tahvil ve Yeşil Kira Sertifikası Rehberi” Eylemi hazırlıkları başlığında çevreye olumlu katkı sağlayacak yatırımların finansmanının teşvik edilmesi hedeflendi. Böylelikle yenilenebilir enerji projeleri yatırımlarının finansman imkânlarının çeşitlenmesi yönünde mevzuatsal açıdan düzenlemenin yolu açıldı.  

Elektrik Talebinin Yönetilmesi ve Enerji Verimliliği İçin Talep Tarafı Yönetimi (TTY)

TTY, elektrik sistemi harcamaları ve karbon emisyonlarının azaltılması ile elektrik arz ve talebinin daha düşük seviyede dengelenmesi, elektrik yük eğrisinin yataylaştırılması ve tüketicinin elektrik talebinin değiştirilmesi gibi hedeflere katkıda bulunmak için elektrik tüketimini yönetmeyi ve azaltmayı amaçlayan talep tarafındaki teknolojileri, teşvikleri, eylemleri ve programları kapsayan bir kavram. TTY ile tüketicilerin pik/puant saatlerdeki esnek tüketimlerinin gün içine yayılması, şebekelerdeki teknik kayıpların azaltılması, enerji verimliliğinin artırılması ve kullanıcıların faturalarının azaltılmasıyla şebekenin her iki tarafına da fayda sağlanması amaçlanıyor. TTY ile ortaya çıkması beklenen gelişmelerin, enerji sektörü kaynaklı emisyonlarının azaltılmasında önemli katkılar sunacağı değerlendiriliyor.

Depolama Teknolojilerindeki Gelişmeler ve Elektrikli Araçlar 

İklim değişikliği ile mücadele ve hava kalitesinin iyileştirilmesi gibi konularda önlem alma ihtiyacı, yenilenebilir kaynaklarda elektrik üretimi ile elektrikli araçlara olan yönelimi kuvvetlendiriyor. Elektrikli araçlara olan talebin ve yenilebilir enerji kaynaklarından üretilen enerjinin artış göstermesi doğrultusunda, depolama teknolojilerinin gelişimi de önem taşıyor. Pil depolama teknolojilerine yönelik küresel yatırımlar 2019’da 4 milyar dolara ulaştı. Batarya maliyetlerinin düşmesi, ağırlığının hafiflemesi, depolama hızının artması ve güçlü bataryaların üretilebilmesi ise elektrikli araçların geleceği için hâlâ kritik bileşenler olmaya devam ediyor.

Küresel Sera Gazı Emisyonlarındaki Yükseliş

İklim değişikliği; gıda, sağlık, ekonomi, altyapı ve biyoçeşitlilik gibi birçok konu üzerinde çeşitli olumsuz etkiler meydana getiriyor. Tüm bu etkiler günümüzde daha gözle görünür bir hal aldı. Sera gazı emisyonları, 2020’de 2008 yılındaki küresel mali krizi takip eden 2009 yılındaki düşüşünden neredeyse dört kat fazla olacak şekilde, bir önceki yıla göre yüzde 5,8 oranında azalmış ve 31,5 gigaton’da kalmıştı. IEA’ya göre söz konusu miktar, 2021 yılında 2018-2019 yılları emisyonlarının biraz altında 33 gigaton olarak gerçekleşecek.

İklim ve çevre ile ilgili politika ve uygulamalar, Türkiye’nin de içinde bulunduğu pek çok ülke için hem çeşitli riskler hem de fırsatlar içeriyor. Paris Anlaşması’na ilişkin kanun 07.10.2021 tarih ve 31621 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye’de atık yönetiminden ormanların korunmasına ve su kaynaklarının etkin yönetimine kadar iklimle ilgili pek çok başlıkta olduğu gibi enerji sektöründe de daha yeşil ve çevreye duyarlı bir sisteme ulaşabilmek için gerekli altyapı ve destek çalışmaları devam ediyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

UNO Yerel Mirasımız Kavılca Buğdayı’na Sahip Çıkıyor

Herkesin iyi beslenmeye erişebilmesi için 4 farklı bölgedeki 5 fabrikasında durmaksızın çalışan UNO, atalık tohum Kavılca buğdaylı yeni ekmeklerini tüketicileri ile buluşturuyor.

 

T.C Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Mirasımız Yerel Tohum” projesine kapsamında UNO, Anadolu’nun 13 bin yıllık yerli mirası Kavılca buğdaylı ürününü tüketicilerinin beğenisine sunuyor. Ardahan’da 160 çiftçinin iş birliğiyle ürettiği Kavılca buğdayı, Türkiye’nin ilk ve tek ekmek Ar-Ge Merkezi’ndeki çalışmalar sonucunda sofraların değişmez lezzeti olmaya hazırlanıyor.

 

Türkiye’nin lider ekmek markası UNO; daha iyi bir gelecek için, çevreye, topluma ve dünyaya daha şeffaf ve sorumlu bir yönetim ve üretim yaklaşımı uyguluyor. Bu amaca hizmet etmek için Mart 2021’de ilk adımı atılan “Mirasımız Yerel Tohum Projesi” ile UNO, Kavılca buğdayından ürettiği yeni ürünüyle iyi beslenmeyi ve sürdürülebilir tarımı destekliyor. 

 

Her daim sağlıklı ve tam beslenmeyi desteklediklerini vurgulayan UNO CEO Vekili Evin Pehlivanlı, “30 yıldır, ürünlerimizin lezzetli ve taze olması kadar, iyi beslenmeyi desteklemesi yaklaşımından da hiçbir zaman ödün vermedik. En az iyi beslenmeyi önemsediğimiz kadar içinde yaşadığımız dünyayı da önemsiyoruz. Bu sene T.C. Tarım Orman Bakanlığı, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü öncülüğünde yürütülen “Mirasımız Yerel Tohum” projesine iştirak ettik. Ardahan’da 160 çiftçi ile dijital tarım platformunda gerçekleştirdiğimiz Kavılca buğdayı üretimine alım garantisi vererek destek olduk.” dedi. 

 

İklim değişikliğine ve kuraklığa dayanıklı olan Kavılca buğdayının, günümüz buğdaylarına göre vitamin, mineral ve aktioksidan yönünden daha zengin, genetiğini ilk günkü gibi koruyan bir ata buğdayı olduğunu belirten Pehlivanlı şöyle devam etti:  

 

Devletimiz ve çiftçimizle el ele vererek iştirak ettiğimiz Mirasımız Yerel Tohum projesi kapsamında sofralara ulaştırdığımız yeni ürünümüz ile siz tüketicilerimize karşı sorumluluğumuz olan, sağlıklı beslenmenin herkes için erişilebilir kılması yaklaşımı ile çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

 

Kavılca Buğdayı Hakkında*: 

 

  • Kavılca buğdayının protein miktarı yaklaşık 13-14 olup, yüksek protein içerikli günümüz kaliteli buğdayları ile benzer niteliktedir. Bu özelliği ile  bitkisel   protein kaynakları arasında önemli bir yere sahiptir.
  • Kavılca buğdayı ve ununun mineral madde içerikleri, günümüz buğdayları ile  karşılaştırıldığında; Bakır (Cu), Potasyum (K), Magnezyum (Mg), Fosfor (P) ve Çinko (Zn) miktarlarının daha yüksek, Alüminyum (Al) miktarının ise düşük olduğu tespit edilmiştir.
  • Kavılca buğdayının ve ununun günümüz buğdaylarından   antidiyabetik aktivitesi daha yüksek bulunmuştur.
  • Kavılca buğdayının tansiyon ve kalp hastalıklarında ve kalp damarlarının daralmasında etkili olan peptidi engelleyen (ACE enzim inhibisyon) aktivitesine sahip bileşenleri içerdiği ve günümüz buğdaylarına oranla daha iyi sonuç verdiğini söylemek mümkündür.
  • Kavılca buğdayınının içerdiği fenoliklerin Alzeimer’ı önlemede etkili olan ASETİL KOLİN ESTERAZ enzimini inhibisyonunda etkili olduğu görülmüştür. Bu etki günümüz buğdaylarına göre kavılca buğdayı ve   ununda daha yüksek oranda olduğu görülmüştür. Ayrıca kavılca ilaveli ekmekte de bu etkinin yaklaşık 50 oranında korunduğu tespit edilmiştir.
  • Yağ asitlerinin miktarları kıyaslandığında Kavılca’nın, günümüz kaliteli buğdaylara göre 50 daha yüksek miktarda oleik asit içeriğine sahip olduğu görülmüştür. Özellikle zeytin ve zeytiyağında öne çıkan oleik asit, kalp damar sağlığının korunmasında önemli bir yağ asididir.

*İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Berat Özçelik tarafından Kavılca Buğdayı’nın sağlık etkileri liderliğinde yapılan analizlerin sonucunda elde edilmiştir. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

HENKEL 5 Milyar Euro Satış Gerçekleştirdi

Yükselen hammadde ve taşıma maliyetleri pazar ortamını belirlemeye devam ediyor.

Henkel, üçüncü çeyrekteki güçlü satış artışı ile büyüme hedefi doğrultusunda ilerlemeye devam ediyor.

Henkel, 2021 mali yılının üçüncü çeyreğinde büyüme hedefi doğrultusunda ilerlemeye devam ederken Grup düzeyinde yaklaşık 5,1 milyar Euro değerinde satış gerçekleştirdi. Bu da, özellikle tüm iş birimlerinde gerçekleşen pozitif fiyatlandırmanın etkisiyle ortaya çıkan yüzde +3,5 oranında güçlü bir organik satış büyümesine karşılık geliyor. İstikrarlı hacim artışı, tüketici iş birimlerindeki talebin normalleşmesi ve endüstriyel üretimde devam eden toparlanmanın etkisiyle ortaya çıktı. Nominal olarak satışlar yüzde +1,9 oranında artış gösterdi.Henkel CEO’su Carsten Knobel, görüşlerini “Global Covid-19 krizinin etkileri, hammadde pazarlarındaki gergin durum ve global tedarik zincirlerindeki aksamalar faaliyette bulunduğumuz piyasa ortamında üçüncü çeyrekte de etkisini göstermeye devam etti. Bununla birlikte Henkel, iyi bir iş performansı ortaya koydu. Bu gelişimi 2019’un üçüncü çeyreğinin kriz öncesi seviyesi ile kıyasladığımızda, yıllık ortalama yüzde +3,7 oranında organik bir büyüme gerçekleştirdiğimizi görüyoruz. Tüm iş birimleri kendi kriz öncesi seviyelerinin üstüne çıkmış durumdalar.” şeklinde ifade etti.

Carsten Knobel sözlerini, “Özellikle sürdürülebilirlik alanındaki başarılı inovasyonlar ve dijital iş faaliyetlerinin genişletilmesi büyüme yönünde önemli katkılar sağladı. Üçüncü çeyrekte ortaya konan güçlü organik satış artışı ise başarılı markalar ve yenilikçi teknolojilerle oluşan güçlü ve dengeli portföyümüzün bir göstergesidir. Bu her şeyden önce, içinden geçmekte olduğumuz bu zorlu dönemde Henkel’in uzun dönemli başarısına büyük bir kararlılıkla katkı sağlayan global ekibimizin gösterdiği güçlü performansın bir sonucudur.” şeklinde sürdürdü.

Grup düzeyinde şirket, yüzde +6,0 ile +8,0 arasında organik bir satış büyümesi öngörmeye devam ederken, an itibariyle yaklaşık yüzde 13,5 seviyesinde bir düzeltilmiş satış kazancı (VFÖK marjı) öngörüyor. Sabit kur ile imtiyazlı hisse senedi başına karlılıkta (EPS) ise Henkel, tek haneli yüzde oranın üst seviyelerinde bir artış öngörüyor.

Carsten Knobel görüşlerini, “Faaliyetlerimizi, oldukça zorlu bir piyasa ortamında gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Ancak, amaca yönelik büyümeyi merkezine alan stratejik çerçevemiz ve güçlü global ekibimizle, bu krizden daha güçlü şekilde çıkmak ve geleceğimizi başarıyla şekillendirmek için tam anlamıyla hazırız.” sözleriyle ifade etti.

 

Henkel Grubu için Öngörü

2021 yılının ilk dokuz ayında yaşanan iş gelişmeleri ve mali yılın sonuna kadar gerçekleşecek ilerlemeye ilişkin varsayımları esas alan Henkel Yönetim Kurulu, 2021 mali yılı için olan hedefini güncelleme kararı almıştır.

Covid-19 salgını nedeniyle 2020 yılı içerisinde küresel ekonomik büyümede yaşanan keskin düşüşün ardından, mevcut tahminlerde endüstriyel talebin genel olarak 2021 yılı içerisinde toparlanma kaydedeceği ve çeşitli tüketici ürünleri kategorilerinin yılın kalan kısmında normale döneceği öngörülmektedir. Bunun yanında, dünya ekonomisinde gözlenen kayda değer toparlanma ve tedarik zincirlerinde global ölçekte yaşanan zorlukların etkisiyle, Henkel için önemli olan hammaddeler ve lojistik hizmetlerinde güçlü ve geniş kapsamlı fiyat artışları gerçekleşmektedir.

Bu faktörler hesaba katıldığında, Henkel Grubu için 2021 mali yılında yüzde +6,0 ile +8,0 arasında bir organik satış büyümesi elde edilmesi bekleniyor.

Yapıştırıcı Teknolojileri İş Birimi için yüzde +10,0 ile +12,0 arasında organik bir satış büyümesi öngörülmeye devam ediyor. Beauty Care ve Çamaşır ve Ev Bakım İş Birimleri için ise yüzde +2,0 ile +4,0 arasında organik bir satış büyümesi bekleniyor.

Özellikle endüstriyel ve Profesyonel iş birimlerindeki talepte beklenen kayda değer toparlanmanın Henkel’in 2021 yılındaki kar performansına olumlu bir etki sağlayacağı öngörülmektedir. An itibariyle direkt malzeme fiyatlarında yılın bütünü için yüzde onlu oranların aşağı orta seviyelerinde yaşanacağı beklenen (daha önceki öngörü: yüzde onlu oranların aşağı seviyeleri) ve bu mali yıl içinde sadece kısmi olarak telafi edilebilecek olan sıra dışı ve keskin artışlar, kar gelişimi üzerinde beklenenden daha güçlü bir etki yapmaktadır. Döviz kurlarında yaşanan değişikliklerin karı olumsuz yönde etkileyeceği de beklenmektedir.

Bu faktörler hesaba katıldığında, Henkel Grubu için yaklaşık yüzde 13,5 oranında düzeltilmiş satış kazancı (VFÖK marjı) elde edilmesi öngörülmektedir (önceki hedef: yüzde 13,5 ile 14,5 arasında). Düzeltilmiş satış kazancının, Yapıştırıcı Teknolojileri İş Birimi için yaklaşık yüzde 16,0 (önceki hedef: yüzde 16,0 ile 17,0 arasında), Beauty Care için yaklaşık yüzde 9,5 (önceki hedef: yüzde 9,5 ile 10,5 arasında) ve Çamaşır ve Ev Bakım için de yaklaşık yüzde 14,0 (önceki hedef: yüzde 14,0 ile 15,0 arasında) oranında olacağı öngörülmektedir.

Henkel Hakkında

Henkel, global olarak dengeli ve çeşitlilik gösteren bir portföyle faaliyet göstermektedir. Güçlü markalar, inovasyonlar ve teknolojiler sayesinde şirket, üç iş birimiyle hem endüstriyel hem de tüketici iş birimlerinde lider konumlara sahiptir. Henkel Yapıştırıcı Teknolojileri, yapıştırıcı piyasasında global bir liderdir. Henkel’in Çamaşır ve Ev Bakım ile Beauty Care İş Birimlerinde, dünya genelinde pek çok piyasa ve kategoride liderliği bulunmaktadır. 1876 yılında kurulan Henkel, 140 yılı aşkın süredir başarısını sürdürmektedir. 2020 yılında Henkel, 19 milyar Euro’nun üzerinde satış ve yaklaşık 2,6 milyar Euro düzeltilmiş faaliyet kârı bildirmiştir. Henkel dünya çapında, güçlü bir şirket kültürü ile bir araya gelmiş, birbirinden farklı olan, ancak ortak bir amaç için çalışan ve ortak değerlerde birleşen 53.000’den fazla kişiyi istihdam etmektedir. Sürdürülebilirlik konusunda tanınmış bir lider olarak Henkel, birçok uluslararası endeks ve sıralamada en üst sıralarda yer almaktadır. Henkel’in imtiyazlı hisse senetleri, Almanya DAX borsa endeksine kayıtlıdır. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

5. İstanbul Ekonomisi Zirvesi 10 Aralık’ta ekonominin nabzını tutacak

Bu yıl beşincisi düzenlenecek olan İstanbul Ekonomi Zirvesi "Yeşil Ekonomi" ana temasıyla Kalyon PV ana sponsorluğuyla Çırağan Sarayı’nda gerçekleşecek. Devlet Eski Bakanı, İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Başkanı Kürşad Tüzmen, İstanbul Ekonomi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer zirveye ev sahipliği yapacak.

 

5. İstanbul Ekonomi Zirvesi ‘‘Yeşil Ekonomi’’ Temasıyla 10 Aralık Cuma Günü Çırağan Sarayı’nda gerçekleşecek. Devlet Eski Bakanı, İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Başkanı Kürşad Tüzmen ve İstanbul Ekonomi Zirvesi İcra Kurulu Başkanı Abdullah Değer’in ev sahipliği yapacağı zirvede Çırağan Balo Salonu ve Yıldız A Salonu’nda eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek panellerde; Sürdürülebilir Kalkınmada Yeşil Ekonominin Önemi, Dünyanın Yenilenebilir Enerjide Değişim ve Dönüşüm Süreci, Covid-19 İle Birlikte Kırılan Tedarik Zincirinde Yeni Dengeler, Değişen Mobilite Ekosistemi ve Dijital Geleceğimiz, Otomobil Sisteminde Elektrifikasyon Dönüşüm, Dijital Tarım Ve Temel Gıda, Ekoturizmin Çevresel Ekonomik ve Sosyo-Kültürel Etkileri, Yeşil Mütabakat Küresel Ekonomide Dengeleri Nasıl Değiştirecek?, Bankacılık ve Finans gibi konu başlıkları ele alınacak. 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Türkiye Turizm Geliştirme Ajansı (TGA), Türkish Cargo, Koluman Otomotiv Endüstri A.Ş., Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Borusan Otomotiv BMW, Mercedes Benz Türk, Mersin Tarsus Tarımsal Ürün İşleme İhtisas ve Organize Sanayi Bölgesi (TÜİOSB), Sanofi Sağlık Ürünleri, Zorlu Enerji, Pekhan İnşaat, Acarsan Holding ve AEB Hukuk’un destek ve sponsorluğunda gerçekleşecek olan 5.İstanbul Ekonomi Zirvesi ile ekonomiye yön verilecek.

Gelişen ve değişen dünya ekonomisine yön veren öncülerin katılımıyla gerçekleşen değerlendirildiği İstanbul Ekonomi Zirvesi, ekonomik fırsatları ve yeni dünya ekonomisini her yönüyle ele almak, dünya ekonomisinin sürdürülebilir kalkınmasını değerlendirmek amacıyla her yıl düzenleniyor.  Birbirinden değerli ve uzman isimlerin katılımlarıyla gerçekleşen zirve, sadece Türkiye ekonomisi için değil dünyanın ekonomik anlamda süründürülebilir kalkınmasına dair önemli katkıda bulunuyor. Türkiye’nin en büyük ekonomi organizasyonları arasında yer alan İstanbul Ekonomi Zirvesi öncesi konuşan İstanbul Ekonomi Zirvesi Yönetim Kurulu Başkanı Kürşad Tüzmen “Devletler için doğayla uyumlu politikalar üretmek hiç olmadığı kadar önemli. Tüm dünya iklim değişikliğinin canlılar için özellikle orta ve uzun vadede korana virüsten daha büyük tehdit olduğunun fakına vardı. Çevresel riskleri azaltıcı sektörlere yatırımlar yeşil ekonomi ile karakterize ediliyor. Yenilenebilir enerji, temiz teknolojiler, enerji verimliliğine sahip binalar, düşük karbon emisyonlu ulaşım, gelişmiş atık yönetimi ve temiz içme suyu sağlanması, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir orman ve sürdürülebilir balıkçılık bu sektörler arasında sayılabilir. Yeşil ekonomi bu alanlarda yapılacak yatırımların; ulusal politika reformları, uluslararası politika ve piyasa altyapılarının gelişmesi yoluyla gerçekleştirilmesini veya desteklenmesini öngörüyor” ifadelerini kullandı.

Abdullah Değer, zirveye dair yaptığı konuşmada ‘’İklim değişiklikleri yepyeni ekonomik sistem tartışmalarını da kapı aralıyor. Yıllar boyunca çevre konusunda olağan şüpheliler ulus ötesi şirketler oldu. Öyle ki karbon salınımın üçte biri 20 önde gelen şirket tarafından gerçekleştiriliyor. Doğal yaşama en çok zarar veren bu şirketlere dur diyecek plan ve projeler artık daha yüksek sesle dillendiriliyor. İklim değişikliği devletlerin siyasi ajandalarındaki ağırlığını gittikçe arttırıyor. Tüm bu çevre dostu süreç ‘’Yeşil Ekonomi’’ olarak adlandırılıyor. Avrupa Birliği bu konuda ilk adımlarını atarak ‘’Yeşil Mutabakat’’ çağrısını duyurdu. İnsanlığın ortak geleceğinin milletlerin iş birliğine bağlı olduğu düşünüldüğünde, problemlere bütüncül bakmayı gerektiren bir bakış açısı ortaya koyan yeşil ekonomi, çevreye dost bir kalkınma ve gelişim politikaları oluşturulmasını içeriyor. Unutulmamalıdır ki ortak geleceğin korunması; ekonomi, çevre ve sürdürülebilir kalkınma alanında varılan fikir birliğinin sözde kalmaması ile mümkün olacaktır’’ açıklamasında bulundu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Özel markalı ürünler 9 ayda yüzde 30 büyüdü

Hayat pahalılığı karşısında sürekli eriyen bütçesini denk getirmeye çalışan tüketicilerin imdadına özel markalı ürünler yetişiyor. Marketlerin kendi markaları ile raflara getirdiği, gıda başta olmak üzere temizlik ve kağıt ürünlerinden kişisel bakıma kadar geniş bir yelpazedeki özel markalı ürünlere talep her geçen gün artıyor. Bu ürünlerin tercih edilmesinde, tüketicilerin satın aldıkları ürünün kalitesinin ödedikleri paraya değdiği düşüncesi ağır basıyor. PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği adına NielsenIQ tarafından hazırlanan son verilere göre 2021 yılının 9 aylık döneminde özel markalı ürünler cirosu geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 arttı. Bu artışla birlikte sigara ve alkol hariç Hızlı Tüketim Ürünleri (HTÜ) cirosundaki payı ise yüzde 22’ye ulaştı. Araştırma, önceki yıla kıyasla tüketicilerin daha fazla market markalı ürün satın aldıklarını da ortaya koydu. 

 

 

PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği, bu yıl “Fark Var” temasıyla düzenlediği 6. Private Label Zirvesi’nde; üretici ve tedarikçi firmalardan ulusal ve yerel perakende zincirlerinin temsilcilerine kadar sektörün önemli isimlerini bir araya getirdi. Zirvede, sektördeki son gelişmeleri yansıtan veriler de paylaşıldı. 

 

Private Label cirosu 2021 yılının 9 ayında yüzde 30 arttı

 

NielsenIQ Perakende Paneli verilerine göre; Private Label cirosu 2021 yılının 9 aylık döneminde 2020 yılının aynı dönemine göre yüzde 30 artış gösterirken sigara ve alkol hariç toplam Hızlı Tüketim Ürünleri (HTÜ) pazarındaki ciro payı yüzde 22’ye yükseldi. Private Label ürünlerin ana kategorilere göre büyüme performanslarına bakıldığında, bu dönemde en yüksek ciro büyümesi yüzde 30 artış ile Gıda ve Alkolsüz İçecekler ile Ev Temizlik&Diğer kategorilerinde gerçekleşti. Kişisel Bakım kategorisinde de Private Label ürünlere artan ilgi bu alanda ciro artışını yüzde 29’a taşıdı.  

 

Gıda ve Alkolsüz İçecekler grubundaki Private Label ürünlerin sigara ve alkol hariç toplam Hızlı Tüketim Ürünleri (HTÜ) pazarındaki ciro payı yüzde 22,5 olurken Ev Temizlik&Diğer kategorisinde PL payı yüzde 20,1; Kişisel Bakım Ürünleri kategorisindeki PL ürünlerinin payı ise yüzde 20,2’ye ulaştı.

 

Ocak-Eylül 2021 döneminde, 2020’nin aynı dönemine göre Gıda ve Alkolsüz İçecekler kategorisindeki Private Label ürünlerde en yüksek ciro artışı yüzde 53 ile Yağlarda olurken, Süt Ürünleri bu kategoride yüzde 45,2’lik pay ile ilk sırada yer almayı sürdürdü. 

 

Temizlik ve Diğer kategorisindeki Private Label ürün dağılımlarına daha yakından bakıldığında ise Kimyasal Olmayan Ev Temizleyicileri aynı dönemdeki yüzde 49 ciro artışı ve yüzde 51,5 ciro payı ile birinci oldu. 

 

Kişisel Bakım kategorisinde, ürün bazında en yüksek ciro artışının yüzde 37 ile vücut bakım ürünlerinde gerçekleştiği görüldü. Bu kategoride en yüksek ciro payına sahip olan Private Label ürünlerin ise geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında yüzde 38,7’ye yükselen Kağıt Ürünleri olduğu dikkat çekti. Tuvalet kağıdı, havlu kağıt, peçete, ıslak mendil gibi ürünler bu grupta yer alıyor. 

 

Yılın 9 aylık döneminde, 2020 yılının aynı dönemine kıyasla sigara ve alkol hariç Hızlı Tüketim Pazarı (HTÜ) toplam ciro değişimi de yüzde 26 olarak açıklandı. Private Label ürünler, bu dönemde yüzde 30 ile HTÜ pazarının toplamından daha yüksek bir ciro büyümesi gösterdi. 

 

Tüketici alışveriş listesinin dışına çıkmıyor, promosyonlu ürünleri takip ediyor

 

Pandemi dönemi, tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarında önemli bir değişimi de beraberinde getirmişti. NielsenIQ verileri, pandeminin finansal etkilerinin alışverişçilerin “değer” arayışını artırdığına işaret etti. Harcamalarında temkinli ve ihtiyatlı olmaya çalışan tüketiciler, artık daha fazla “değer” arıyor. Tüketicilerin yüzde 75’i alışveriş alışkanlıklarını değiştirdiğini belirtirken, yüzde 41’i mümkün olduğu kadar haftalık ya da aylık sabit bir bütçeye bağlı kaldıklarını, yüzde 36’sı ise hane harcamalarını tüm alanlarda sürekli yeniden değerlendirdiklerini ve gerekçelendirdiklerini ifade etti. Bütçelerini denk getirmeye uğraşan tüketiciler, artık promosyonlu ürünler ile market markalı ürünlere yöneliyor.    

 

Market markalı ürün tercihinde kalite ve fiyat ilk sırada

 

Kalite ve fiyat performansları, özel markalı ürünlerin tercih edilmesini sağlarken bu ürünler her geçen yıl daha fazla tüketicinin güvenini kazanıyor. Tüketicilerin market markalı ürünleri satın alma eğiliminde ödedikleri paraya değer kalitede olmaları önemli bir rol oynuyor. NielsenIQ araştırması, her 4 alışverişçiden 1’inin, önceki yıla kıyasla daha fazla market markalı ürün satın aldığını ortaya koydu. “Bir yıl önceye göre daha fazla market markalı ürün satın alıyorum” diyenlerin oranı 2020 yılında yüzde 12 iken 2021 yılında bu oran yüzde 24’e ulaştı. 

 

Tüketiciler kendi markası olan marketleri daha fazla tercih ediyor

 

Ayrıca alışverişçilerin mağaza seçiminde; ürün çeşitliliği, fiyat/performans, kalite, hızlı hizmet ve erişilebilirlikten sonra kendi markalarının olması önemli bir tercih sebebi olarak sıralandı. 

 

Dünyada ve Avrupa’da Private Label oranları

 

NielsenIQ verilerine bakıldığında global ölçekte Private Label ciro payının 2020 yılında yüzde 16,4’e; 17 ülkeyi kapsayan Avrupa genelinde ise Private Label markaların toplam Hızlı Tüketim Ürünleri Pazarı cirosundaki payının yüzde 32’ye yükseldiği görüldü. İngiltere ve İsviçre yüzde 42’lik ciro payı ile Avrupa’daki en yüksek ülkelerin başını çekiyor.  Türkiye 2020 yılındaki yüzde 21’lik pay ile dünya genelinde 19. sırada yer alıyor. 

 

PLAT Derneği Yönetim Kurulu Başkanı M. İmer Özer, perakende sektöründeki yerini her yıl daha da sağlamlaştıran ve gerek kalite gerekse ürün çeşitliliği olarak kendini sürekli geliştiren özel markalı ürünler sektörü ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Pandemi süreci hepimiz için zorluydu. Her kesim bu süreçten etkilendi. Pandemi etkileri halen devam ederken son dönemde tüketicilerin en önemli gündemi çift haneli enflasyon ve artan fiyatlar. Özel markalı ürünler, kalite ve fiyat performansları ile alışveriş sepetindeki ağırlıklarını günden güne artırıyor. Bütçesini en efektif şekilde harcamak isteyen tüketicilere nefes aldıran market markalı ürünler olmasaydı enflasyon rakamları mevcut seviyelerin çok üzerine çıkardı. NielsenIQ verilerinin işaret ettiği 2021 yılının 9 aylık dönemindeki Privatel Label ciro büyümesi ve market markalı ürünlere yönelim de bize bunu gösteriyor. Hammadde, enerji, lojistik gibi birçok kalemi kapsayan üretim maliyetlerindeki yüksek artışlara rağmen, kaliteli ve uygun fiyatlı üretime devam etme kararlılığındayız.” 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sodexo ve Peryön ortaklığındaki “Bu iş nereye gidiyor?” programının yeni bölümünde ‘’Çalışan bağlılığı” konuşulacak

İş dünyasının nabzını tutan "Bu İş Nereye Gidiyor?" programının ikinci bölümü 2 Aralık Perşembe günü izleyiciler ile buluşuyor. Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri ve Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) ortaklığında gerçekleşen programda her ay birbirinden önemli konular mercek altına alınıyor. 

Yaşam kalitesi hizmetleri sunan, bütünleşik ve dijital çalışan faydaları platformu olma vizyonuyla projeler gerçekleştiren Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri, PERYÖN ortaklığında başlattığı "Bu İş Nereye Gidiyor?" programıyla 2 Aralık’ta iş dünyası ile bir araya geliyor. Stratejik danışman, yazar ve öğretim görevlisi İdil Türkmenoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirilen "Bu İş Nereye Gidiyor?" programının yeni bölümünde ofislere dönüş ile beraber sıkça gündeme gelen “Çalışan Bağlılığı” konusu ele alınacak. 

Her bölümünde iş dünyasının farklı bir gündemini konu alan programda, sektörün önde gelen isimleri tecrübelerini anlatarak izleyicilere farklı bakış açıları sunuyor. “Bu İş Nereye Gidiyor?” programı, her ayın ilk perşembesi yepyeni bölümleriyle Sodexo ve PERYÖN’ün Youtube ve Facebook platformlarında canlı olarak izleyicilerle buluşuyor. Aynı zamanda izleyiciler dilediği zaman yayın kayıtlarına Youtube, Facebook, LinkedIn ve Instagram üzerinden erişebiliyor, Spotify’dan podcast olarak dinleyebiliyor.

Gündem: Şirketine Bağlı Çalışanlar 

2 Aralık Perşembe günü saat 21.15’te “Çalışan Bağlılığı” konusunu; QNB Finansbank İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı ve PERYÖN Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Akıncılar, DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Emre Konuk, Kariyer.net CEO’su Fatih Uysal ve HumanGroup Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü, TÜRKONFED ve PERYÖN Yönetim Kurulu Üyesi Gaye Özcan, farklı yönleriyle ele alarak, yenilikçi IK uygulamalarını paylaşacak. 

 

“Bu İş Nereye Gidiyor?” Program Detayları: 

Tarih: 2 Aralık

Saat: 21.15-22.30

Platform: Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri ve PERYÖN’ün Youtube, Facebook ve LinkedIn hesapları

Konu: Çalışan Bağlılığı 

Konuklar: QNB Finansbank İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı ve PERYÖN Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Akıncılar, DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Emre Konuk, Kariyer.net CEO’su Fatih Uysal ve HumanGroup Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü- TÜRKONFED ve PERYÖN Yönetim Kurulu Üyesi Gaye Özcan

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bosch Termoteknoloji, “Tasarruf Candır” şenliğiyle çocuklarda tasarruf farkındalığı yarattı!

Hayatı kolaylaştıran teknolojiler üreten Bosch Termoteknoloji, tasarrufcandir.com web sitesinde tasarruf gününde başlattığı eğlenceli oyunuyla, çocukların tasarruf kavramı hakkında bilinçlenmesine katkı sağladı. Oyuna katılım gösteren çocuklarda tasarruf farkındalığını pekiştirmek için online tasarruf şenliğinde bir araya geldi.

 

İklimlendirme sektörünün öncü markalarından Bosch Termoteknoloji, 31 Ekim Dünya Tasarruf Gününü anlamlandırmak üzere Tasarruf Candır oyununu çocukların ve ebeveynlerin kullanımına sundu. Çocukların ebeveynleriyle birlikte oynayarak tasarruf hakkında farkındalığa sahip olmalarını hedefleyen oyun, 31 Ekim tarihinde başladı ve iki hafta boyunca yayında kaldı. tasarrufcandir.com web sitesi üzerinden giriş yapılan oyununda kullanıcılar bir evin odaları içinde gezerek odalardaki görevleri tamamladı. Her odada faydalı birçok tasarruf ipucu bulan çocuklar “Tasarruflu Can” unvanını aldı. Oyunla birlikte tasarruf kavramının daha fazla çocuğa ulaşmasını hedefleyen Bosch Termoteknoloji, yarışma sonundaki başvuru formunu dolduran katılımcılarla 27 Kasım tarihinde online tasarruf şenliğinde buluştu.

Bosch Termoteknoloji olarak çocuklara tasarruf bilinci aşılamak için başlattığımız Tasarruf Candır oyunu kapsamında gerçekleştirilen Tasarruf Şenliği’ne yüzlerce çocuk aileleriyle birlikte katıldı. Hep beraber hem eğlenceli hem öğretici aktiviteler yapılarak, oyunlar ve animasyon eşliğinde tasarruf bilinci çocuklara aşılandı. Bu çok keyifli ve güzel etkinlikte enerji tasarrufunun önemini bir kez daha hatırlatan Bosch Termoteknoloji, Tasarruf Şenliğine katılan tüm çocuklara göndereceği sürdürülebilir oyuncak aparatı ile tasarruf bilincini pekiştirmeyi hedefliyor.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Buderus uzmanları mavi gezegenin geleceği için çalışı-yor!

Geleceğin ısıtma sistemleri sloganı ile sektörünün önde gelen markalarından Buderus, sürdürülebilirlik vizyonu ile hazırladığını kampanyasını hayata geçirdi.

Buderus’un yeni kampanyası “Mavi gezegenin geleceği elimizde” sloganıyla yayına girdi. Türkiye’nin ve dünyanın farklı yerlerinden maviliği ile öne çıkan ve gezegenimizin güzelliğini en yalın haliyle gözler önüne seren görüntülerden oluşan kampanyada, sürdürülebilir bir gelecek için iklim değişikliğine karşı bir şeyler yapmanın her bireyin sorumluluğu olduğunun altı çiziliyor. İklim koruma görevine yüksek enerji verimliliği sağlayan ürünlerle katkı sağladığını belirten Buderus, kullanıcılarını da mavi gezegenin geleceği için enerji verimliliği sağlayan ürünler kullanması konusunda teşvik ediyor. 

Geleceğe verdiği sözü yerine getirmek için sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerine bu amaç uğruna çalışmalar yürüttüklerini belirten Buderus, kampanyanın yayılımı için reklam filmlerini sosyal medya kanallarından geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyor.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı