Aylık arşivler: Nisan 2022

İAOSB’nin öğrencileri bir kez daha TÜBİTAK birincisi

Özel İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin ‘Teknoloji Tasarım’ alanında imza attığı ‘4 Yaş ve Üzerindeki Çocuklar için Uygulamalı Algoritma ve Kodlama Eğitim Seti’ projesi Ege Bölge birincisi olarak, 53. TÜBİTAK Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’nda ulusal finale çıkmaya hak kazandı. 

Ege Bölgesi’nden toplam 1165 projenin katıldığı, bunların arasından 102 çalışmanın davet edilmeye layık görüldüğü 53. TÜBİTAK Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’na Özel İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri toplam 5 proje ile katıldılar.

Teknoloji Tasarım bölümünden 3, Coğrafya alanından 1, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden ise 1 proje ile yarışmaya katılan öğrencilerden Naz Aynur Canaslan ve Latife Evrener, Teknoloji Tasarım alanında öğretmenleri Serdar Gedik’in rehberliğinde hazırladıkları 4 Yaş ve Üzerindeki Çocuklar için Uygulamalı Algoritma ve Kodlama Eğitim Seti projesi ile Ege Bölgesi birincisi olarak yarışmanın 23-26 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek olan ulusal ayağına katılmaya hak kazandılar. 

Yine Teknoloji Tasarım alanında okul öğrencilerinden Taha Eren Karakış ve Alperen Demirci; öğretmenleri Sabahattin Poyraz rehberliğinde hazırladıkları ve doğalgaz faturalarında yüzde 50 tasarruf sağlayacak olan ‘Konutlar İçin Isınma Maliyetlerini Düşüren Yerli Ekonomik Sistem Tasarımı’ projesi ile ikinci oldular. 

İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Özel İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Nedim Uysal Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Kurucu Temsilcisi Hilmi Uğurtaş, sundukları proje tabanlı eğitim çalışmalarının meyvelerini, öğrencilerinin ulusal boyutlu nitelikli yarışmalarda kazandıkları dereceler ile topladıklarına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Geleceğin mühendislerini ve teknisyenlerini yetiştirmek amacı ile çıktığımız yolda, sorgulayıcı, araştırmacı ve nitelikli eğitim anlayışımızın öğrencilerimize tam olarak geçtiğini görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Sanayimize yön verecek olan geleceğin nitelikli çalışanlarını yetiştirdiğimizi görmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Okulumuzda birbirinden donanımlı ve son teknolojilere sahip atölyelerimizde projelerini geliştirerek her yıl olduğu gibi bu yıl da TÜBİTAK Yarışması’na katılmaya hak kazanan öğrencilerimizi tebrik ediyor, ulusal finale çıkmaya hazırlanan projemize başarılar diliyorum. Bu yarışmaların amacı; lise öğrencilerini bilimsel düşünmeye, araştırmaya yönlendirerek, proje tabanlı eğitim çalışmalarını teşvik etmektir. Biz de Ege Bölgesi’nden başvurulan 1165 proje arasından seçilen 102 çalışmanın 5’ini temsil ederek, çıkardığımız Ege Bölgesi birincisi projemiz ile ulusal boyutta öğrencilerimizin çalışmalarının taçlandırılmasının heyecanını yaşıyoruz.”  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Halkbank, Son Üç Yıldır Mitsubishi Heavy’yi Tercih Ediyor

Üstün Japon teknolojisi ve güçlü sektör tecrübesiyle öne çıkan Form MHI Klima Sistemleri, kurumsal şirketlere etkin iklimlendirme çözümleri sunmaya devam ediyor. Form MHI Klima Sistemleri, 2022 yılında da Halkbank’ın Split Klima Temin ve Montaj ihalesini kazandı.

 

Güçlü referansları ile sektörde öne çıkan Form MHI Klima Sistemleri, Türkiye Halk Bankası’nın açmış olduğu Split Klima Temin ve Montaj ihalesini bu yıl da kazandı. 2020 ve 2021 yıllarında da ihaleyi kazanan Form, alanında lider olmayı sürdürüyor. Halkbank’a özellikle VRF sistemler alanında uzun yıllardır hizmet veren Form, firmanın split klima ihalesini üç yıl üst üste kazanmasıyla ürün ve hizmet kalitesini bir kez daha kanıtlamış oldu. İhale kapsamında bankanın tüm split klima ihtiyacı Mitsubishi Heavy RAC ve PAC serisi klimalarla karşılanacak. 

 

Halkbank VRF alanında da Form tecrübesine güveniyor

 

Form, Halkbank şubelerinin iklimlendirmesini uzun yıllardır Mitsubishi Heavy VRF sistem cihazlarla sağlıyor. Firma, son 2 yılda Halkbank’ın 150’den fazla şubesi ve 240’tan fazla ATM cihazının iklimlendirme ihtiyacına RAC ve PAC serisi Split klimaları ile çözüm sundu. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

The Steve Group İlk Global Ortaklığını The Little HODLer’ın Yaratıcısı Lina Seiche İle Gerçekleştirdi

Bitcoinerlar tarafından Bitcoin’in  maskotu olarak kabul gören The Little HODLer'ın yaratıcısı Lina Seiche ve The Steve Group, The Little HODLer projesi üzerinde ortak oldular.

 

The Steve Group’un ilk global ortaklığı olan The Little HODLer projesi, Lina Seiche tarafından yaratıldı ve başlangıçta peluş oyuncak olarak satışa sunuldu. İlerleyen süreçte bir çok farklı ürünün satışıyla bitcoin dünyasında ses getiren The Little HODLer projesi, ilk çıktığında saatler içerisinde 'sold out' olmasıyla da başarısını ortaya koydu. Bitcoiner’lar tarafından Bitcoin’in maskotu olarak görülen The Little HODLer karakterinin üzerinde yer aldığı peluş oyuncak, karikatür ve sweatshirtler satışta olmakla beraber; ajanda, kupa, anahtarlık ve yastık gibi 20’den fazla farklı ürün yakın zamanda ürün gamına girmeye hazırlanıyor. Global arenada da ses getiren ortaklık sonucunda Türker ve Seiche, 6-9 Nisan tarihlerinde Miami’de düzenlenecek, Nayib Bukele ve Michael Saylor gibi isimlerin de katılacağı şimdiye kadar ki en büyük  konferans olan Bitcoin 2022’ye davet edildi.

 

The Steve Group’un CEO’su Derya Türker, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “ The Little HODLer bitcoin dünyasında çok sevilen bir karakter. The Steve Group olarak Türkiye'nin kripto para alanında küresel bir merkez olma hedefinde bir adım olduğunu düşündüğümüz bu ortaklığı çok değerli buluyoruz.  Yakın zamanda The Little HODLer web sitesi Türkçe olarak da hizmet vermeye başlayacak. Anlık olarak web sitesinde Türkiye'den alım yapılabiliyor, ancak alımlar şimdilik dolar üzerinden gerçekleşiyor.” şeklinde konuştu.

 

The Little HODLer’ın yaratıcısı Lina Seiche’de bu ortaklıktan duyduğu memnuniyeti, “The Little HODLer'ın Türkiye piyasasına The Steve Group ortaklığıyla çıkmasından dolayı çok mutlu ve heyecanlıyım. Aynı zamanda projenin Bitcoinerler tarafından Bitcoin Maskotu olarak kabul edilmesi de projenin geleceğini kanıtlar nitelikte. Bugün The Little HODLer yaklaşık olarak 50’den fazla ülkeye ürün gönderimi sağlamakta. Web sitesinde yer alan karikatürler ise bugüne kadar 50 milyondan fazla kişi tarafından görüntülendi. Bu ortaklıkla birlikte, bu sayıların artacağına inanıyorum. Projenin önünde daha çok uzun bir yol var ve gelecek zamanda birçok farklı ürün daha satışa sunulacak.” sözleriyle dile getirdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Mustafa Kemal Atatürk Spor Merkezi’nde AQUA Gym Derleri

Çankaya Belediyesi Mustafa Kemal Atatürk Spor Merkezi spor yapmak isteyenlere farklı olanaklar sunuyor. Kapalı yüzme havuzunda Aqua Gym dersleri ile form tutan vatandaşlar,  fitness salonunda da alternatif sporlar yapabiliyor. Merkezde ayrıca spor yapmaya gelen ailelerin çocuklarını bırakabilecekleri oyun alanı da hizmet veriyor.  

 

Çankaya Belediyesinin Çiğdem Mahallesinde hizmete açtığı Mustafa Kemal Atatürk Spor Merkezinde yer alan kapalı yüzme havuzunda vatandaşlar Aqua Gym yapma imkanı buluyor.  

 

Suyun sağladığı direnç ve basınca karşı kasları aktif olarak çalıştırmaya dayalı egzersiz olan Aqua Gym etkinliğine yüzme havuzuna abonelik yaptırmış olan tüm vatandaşlar ücretsiz olarak katılabiliyor. Salı ve Perşembe günleri sabah 09.30 ile 10.30 saatleri arası uzman antrenörler eşliğinde su içerisinde egzersiz yapan vatandaşlar yüzmenin yanı sıra form tutuyor. 

 

EBEVEYNLER SPORDA ÇOCUKLAR OYUNDA 

Çankaya Belediyesi, vatandaşların yüzerek ve fitness salonunda spor yaparak günün stresini attıkları Mustafa Kemal Atatürk Spor Salonunda ebeveynlerin imdadına yetişecek bir uygulamayı da hayata geçirildi. Spor yapmak isteyen çocuklu aileler için spor merkezi içerisinde çocuk oyun alanı açıldı. Spor yapmak isteyip de çocuklarını bırakamayan ailelere büyük kolaylık sağlayan oyun alanı haftanın her günü 11.00 ile 21.00 saatleri arasında hizmet veriyor. 

 

Mustafa Kemal Atatürk Spor Merkezinde spor yapmaya gelen ailelerin gözü arkada kalmadan spor yaparken çocuklar da eğitici, öğretici ve eğlenceli vakit geçiriyor. Oyun alanına 3 yaşını geçmiş her çocuk kabul edilirken aileler bu hizmet için hiçbir ücret ödemiyor. 

 

HER ŞEY ÇANKAYALILARIN İÇİN 

Çankayalıların iş dışında vakit geçirebilecekleri alanları bir bir hizmete sunan ve Çankaya Belediyesi tarihinin ilk yüzme havuzunu Birlik Mahallesi’nde hizmete açan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, “Çankayalıların iş stresinden bir an olsun kurtularak sosyalleşme imkanı bulabilecekleri tesislerimizin sayısını artırıyoruz. Bunlardan biri de yüzme havuzlarımız ve spor merkezlerimiz. Mustafa Kemal Atatürk Spor Merkezimizde ebeveynler spor yaparken çocuklar da oyun alanında keyifli zamanlar geçiriyor. Belediyecilik halka dokunmak, ihtiyaçlarına yönelik hizmetleri hayata geçirmektir. Kreşlerimiz, Çankaya Evlerimiz, kültür merkezlerimiz, kütüphanelerimiz, parklarımız gibi çok sayıda hizmeti bu anlayışla Çankayalılara kazandırdık ve kazandırmaya devam edeceğiz” diye konuştu.  

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dağ Koşusunda Osmangazi Başarısı

Osmangazi Belediyespor Atletizm Takımı sporcularından İsmail Özkan, Türkiye Dağ Koşusu Şampiyonası’nda büyük başarıya imza attı.

 

Türkiye Atletizm Federasyonu (TAF) tarafından Muğla'nın Köyceğiz ilçesinde düzenlenen Türkiye Dağ Koşusu Şampiyonası’nda kıyasıya mücadeleler yaşandı. Toplam 193 sporcunun katıldığı müsabakada mücadele eden

 

Osmangazili atlet İsmail Özkan, rakipleri karşısında gösterdiği üstün performans ile Milli Takım kadrosunda yer almaya hak kazandı.

 

Genç sporcuyu başarısından dolayı kutlayan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Özkan’ın dağ koşusu branşında ilk sporcuları olduğunu belirtti.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Muslera, Türkiye’deki En Komple Kaleci

Fenerbahçe’nin eski kalecisi ve iş insanı Bülent Arslan, D-Smart yayınlanan Haftanın Konuğu programına katıldı.

Aykut Aydın’ın sorularını yanıtlayan Arslan, kalecilik konusunda deneyimlerini paylaştı. Arslan’ın açıklamalarında satırbaşları şöyle;

 

“İstanbul’a üniversite kaydına geldiğimde kendimi Fenerbahçe antrenmanında buldum”

 

Okul bahçesinde kağıttan yaptığımız toplarla kalecilik yapardım. Üniversite okumak için geldiğim İstanbul’da okul kaydından önce lisansım çıktı ve Fenerbahçe genç takımının kalecisi oldum. Sonrasında Milli takım derken Fenerbahçe A Takımına yükseldim.

 

“Kaledeki Açı, topla kale direkleri arasındaki bir açıdır”

 

Kitaptaki uygulamaların hepsini kendim çizdim. Kitaptaki bilgileri toparlamak için 10 yılımı verdim. Kalecilerin 7 temel özelliğe sahip olması gerekir. Yan toplar, sahadaki iletişimi kurma, kornerlerde savunmayı organze etme, alan daraltma, topu oyuna sokma, doğru baraj kurdurma ve defans arkasını süpürme her kalecide olması gereken özelliklerdi.

 

“Türkiye’deki en iyi kaleci Muslera”

Kaleci giyimine kadar özen göstermeli. Top Muslera’nın eline yakışıyor. Türkiye’de çok yetenekli kaleciler var ama temel özellikleriyle en komple kaleci Muslera.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Çocukların büyük bölümü hayatlarının bir döneminde

Ege Üniversitesi Özel Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÖZEM) tarafından “Down Sendromu ve İşitme Kaybı” konulu çevrimiçi etkinlik gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Engelsiz Ege Birimi Koordinatörü ve ÖZEM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Pelin Piştav Akmeşe’nin üstlendiği etkinlikte konuşmacı olarak Ege Üniversitesi (EÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ody. Gülce Kirazlı yer aldı. Etkinliğe ayrıca ÖZEM Müdürü Doç. Dr. Nilay Kayhan’ın yanı sıra Egeli akademisyenler de katıldı.

 

Down sendromlu çocukların eğitiminde, çocukların erken eğitim programlarına devamının önemine değinen Merkez Müdürü Doç. Dr. Kayhan “Çocuklarımızın var olan performanslarını en üst düzeyde kullanabilmelerinde aile eğitimi kadar; dil ve konuşma terapileriyle beraber fizyoterapinin sağlanması da gelişimsel takiplerine olumlu katkı sağlar. Down sendromlu çocuklar, farklı uzmanlık alanlarından destek alarak, eğitim ortamlarında kendi yetenek ve ilgi alanlarına dayalı, nitelikli eğitimle buluşmalıdır. Çocuklarımızın erken çocukluk dahil olmak üzere yetişkinlikte de bağımsız ve sosyal katılımlarının sağlanması, mesleki yaşamda yer almaları gerekmektedir” dedi.

 

Etkinlikte down sendromu hakkında bilgilendirme yapan Dr. Öğr. Üyesi Ody. Gülce Kirazlı, “İnsan vücudunda 46 kromozom bulunurken down sendromlu bireylerde 47 kromozom bulunuyor. Down sendromu, dünya genelinde 600-900 canlı doğumda bir meydana geliyor. Çocuklarda zihinsel yetersizlikle beraber; işitme, dil, konuşma, kalp, mide ve böbrek sorunları gibi birçok sorunlar görülüyor” diye konuştu.

 

Down sendromlu çocukların yaşadığı işitme problemlerine değinen Dr. Öğr. Üyesi Ody. Kirazlı, “Down sendromlu çocukların baş ve yüz bölgesinde görülen anatomik farklılıklar nedeni ile çocukların yüzde 80’inde işitme ile ilgili bir problem görülüyor. Çocukların büyük bölümü, kısmen küçük ve dar kulak kanalına sahip olmaları ve östaki borusundaki işlev bozuklukları nedeniyle hayatlarının bir döneminde işitme kaybı yaşıyor. Çocukların yaklaşık yüzde 50 ile yüzde 70’inde iletim tipi işitme kaybına neden olan effüzyonlu orta kulak iltihabı görülüyor” dedi.

 

İşitme kaybında erken tanının önemine ilişkin down sendromlu çocukların doğumdan sonra odyolojik takiplerinin yapılması gerektiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Ody. Kirazlı, “Çocuklar, düzenli olarak öncelikle bir KBB uzmanına görünmelidirler. Ardından işitme seviyelerini test edip, uygun işitsel rehabilitasyonu sağlayan bir odyoloğa gitmeleri gerekmektedir. Down sendromlu çocuklar doğumdan itibaren otoakustik emisyon ve ABR testlerini içeren yenidoğan işitme taramasına tabi tutulmalıdır. Odyolojik değerlendirme, doğumu takip eden 6. ayda yapılmalıdır. Bundan sonra normal sonuç elde edilene kadar her 6 ayda bir tekrarlanmalı, 10 yaşına kadar yıllık kontroller ve sonrasında ise her iki yılda bir testlerin tekrarlanması gerekmektedir” diye konuştu.

 

“Test yapacak odyologların deneyimli olması gerekir”

Odyolog seçiminin önemine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Kirazlı, “Düzenli takiplerin yanı sıra, down sendromlu çocukların ebeveynleri, çocuğunun işitmesiyle ilgili bir problem geliştiğini düşünüyorsa KBB uzmanına gitmelidir. Ayrıca down sendromlu çocuklara işitme testleri uygulanırken daha fazla sabır ve ilgiye ihtiyaç duyulduğu için testleri yapacak odyoloğun bu alanda deneyimli olması gerekmektedir” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Oruç Tutulurken Dikkat Edilmesi Gekeren 10 Öneri

Ramazan ayının gelmesi ile birlikte hem öğün saatleri hem de sofraya konulan gıdaların içerikleri değişiyor. Normal günlerde daha hafif beslenilmeye dikkat edilirken, Ramazan’da 15 saatlik açlığın sonunda tercihler daha ağır ve daha fazla yemekten yana kullanılıyor. Uzun süren açlığın sonunda oruç tutan bireylerde oluşan kan şekeri düşüklüğü ise fiziksel ve ruhsal olarak birçok değişikliğe yol açıyor. Ramazan ayında iftar ve sahur menülerini belirlerken beden ve ruh sağlığının korunması amacıyla sağlıklı ve uzun süre tok tutan gıdaların tüketilmesi büyük önem taşıyor. Ramazan’da nasıl beslenilmesi gerektiği, en çok hangi gıdaların tok tuttuğu, sahura kalkmanın gerekli olup olmadığı, yemekten sonra oluşan ağırlık hissinin nasıl giderilebileceği ise en çok sorulan sorular arasında yer alıyor. Memorial Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Hüban Ercan, iftar ve sahurda nasıl beslenilmesi gerektiği ile ilgili önerilerde bulundu. 

 

Ramazan ayında iftar ve sahur menülerini belirlerken beden ve ruh sağlığının korunması amacıyla sağlıklı ve uzun süre tok tutan gıdaların tüketilmesi büyük önem taşımaktadır. 15 saatlik açlık sürecinde insan vücudunda metabolizmal anlamda birçok değişiklik meydana gelmektedir. Bu değişiklikler arasında su kaybı ile birlikte vücudumuzda mineral kaybının ortaya çıkması, uzayan açlıkla birlikte kan şekerinin düşmesine bağlı olarak meydana gelen baş ağrısı, mide bulantısı, baş dönmesi, göz kararması, el titremesi ve halsizlik gibi bulgular yer almaktadır. Zaman içerisinde vücut bu yeni düzene adapte olur ancak özellikle Ramazan ayının ilk haftalarında iftar ve sahur sofralarında doğru besin tercihlerinin yapılması ve bu besinlerin doğru pişirme yöntemi ile hazırlanması adaptasyon sürecinin hızlanmasına destek sağlar. İftar ve sahurda tüketilebilecek besinler şu şekilde olabilir: 

 

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ: Sahurda tüketilen kefir, yoğurt, ayran ve süt gibi ürünler içeriğinde barındırdığı kalsiyum ve protein içeriği ile hem tokluk süresini uzatır hem de günlük alınması gereken kalsiyum miktarının karşılanmasına katkı sağlar. 

 

YUMURTA VE PEYNİR: Yumurta beslenmede referans protein kaynağını oluşturur. Yapısında elzem olan tüm aminoasitleri içerir. Beslenmede yumurtaya yer verilmesi tokluk açısından büyük önem taşır. Besin değerleri oldukça yüksek olan yumurtanın daha çok suda pişirme yöntemi ile tüketilmesi tercih edilmelidir. 

 

Sütten elde edildiği için süt grubunda gibi görünen peynir aslında besin değerleri açısından et grubu ürünlerle benzerlik gösterir. Sahur sofralarında tüketilen yaklaşık 30 gram kadar peynir ve bir porsiyon kadar süt ürünü, bir yetişkinin günlük alması gereken kalsiyum miktarının yüzde 60’ına yakınını karşılar. 

 

ET ÜRÜNLERİ: İftar sofralarının vazgeçilmezleri arasında yer alan et ürünlerinin fazla tüketimi sağlık açısından risk oluşturabilir. Özellikle kırmızı et tüketimi haftanın 3 gününü geçmemeli, beyaz et haftanın iki günü tüketilmelidir. Etlerle birlikte posa alımını artırmak için yanında mutlaka sebze eşlik etmeli, haftanın iki gününde de bitkisel protein kaynağı olan kurubaklagillere  ( fasulye, mercimek, nohut, barbunya v.b)   yer verilmelidir.  Hayvansal kaynaklı proteinin gereğinden fazla alınmasının kalp ve damar hastalıkları riskini artırabileceği unutulmamalıdır. 

 

TAHILLAR: Karbonhidrat kaynağı olan tahıllar günlük enerjimizin yüzde 50-55’ini karşılar. Tüketilecek tahılın çeşidi uzun süre tok kalabilmek açısından önemlidir. Tam tahıl, buğday, çavdar, yulaf, bulgur ve bakliyatlar içeriğinde lif barındıran, tok tutan ve kan şekerini dengelemeye yardımcı olan tahıl gruplarıdır. İftar ve sahur sofralarında doğru karbonhidrat seçiminin yapılması günü enerjik geçirmemize yardımcı olur. 

 

SEBZE VE MEYVELER: Sahur ve iftar sofralarında vitamin ve mineral alınımı sağlayabilmek ve yeterli posa tüketimini artırabilmek için çiğ veya pişmiş sebzelere yer vermeliyiz. Meyveler ise günlük şeker ihtiyacının karşılanması için en doğru kaynaktır. Kuru ve yaş olarak tüketilebilecek olan meyveler günlük enerjimize katkıda bulunurken, çeşitli vitamin ve mineralleri sağlayarak antioksidan içerikleri ile de yorgunluğun giderilmesine katkıda bulunur, stresin azalmasını sağlar. İftar sofralarında şeker ilavesi yapılmadan meyve kompostolarına da yer verilebilir. 

 

KURUYEMİŞLER: Antioksidan özellik gösteren E vitamininden zengin olan yağlı tohumlar sağlık açısından günlük beslenmede yer verilmesi gereken gıdalardandır. Badem, fındık, ceviz, kabak çekirdeği gibi yağlı tohumların çiğ tüketilmesi sağlık açısından faydalıdır. Yağlı tohumlar birlikte alındığı öğünün, mide geçiş süresini uzatacağı için tokluk süresinin artırılmasına yardımcı olur. En çok dikkat edilmesi gereken konu ise bu ürünün tüketim miktarıdır. 

 

TATLILAR: iftar sofralarının vazgeçilmesi olan tatlılar şeker içeriğinden dolayı sınırlı tüketilmelidir. Sütlü tatlıların karbonhidrat ve yağ içeriği, şerbetli ve hamurlu tatlılara oranla daha azdır. Bu sebeple sütlü tatlıların sofrada yer alması hamur ve şerbetli tatlılara göre daha dengeli olur. Tüketim sıklığı oldukça önemli olan tatlının haftanın iki gününden fazla tüketilmemesine dikkat edilmelidir. 

 

RAMAZAN SOFRALARI İÇİN BESLENME ÖNERİLERİ 

*Oruç tutacak kişiler sahura mutlaka kalkmalıdır

*İftar ile sahur arasındaki süre su tüketimi açısından iyi değerlendirilmeli ve günlük ihtiyaç duyulan su miktarı tüketilmelidir. 

*Çay ve kahve vücutta su atıcı özelliğe sahiptir. Kahve ve çay suyun yerine geçmediği gibi, içilen her bir bardak çay ve kahve için ekstra bir bardak su içilmelidir. 

*İftar yemeğine mutlaka bir çorba ile başlanmalı ve ana yemeğe geçmek için çorbadan sonra 15-20 dakika ara verilmelidir.  

*Yemeklerin daha kolay hazmedilebilmesi için hangi pişirme yönteminin kullanıldığı da önemlidir. Bir kilogram kadar sebze yemeği için iki yemek kaşığı sıvı yağ, tercihen zeytinyağı kullanılmalıdır. 

*Et yemeklerinin pişirilme yöntemi yağsız tavada ızgara, fırın ya da haşlama olarak tercih edilmelidir. Etler yağ ilavesi yapılmadan kendi yağı ile pişirilmelidir. 

*Sahur ve iftarda aşırı tuz tüketiminden kaçınılmalıdır. Tuzlu olduğu düşünülen ürünler suya konularak tuzu çıkarılmalıdır. Çünkü tuz hem ödem hem de susuzluğa neden olur.

*İftar yemeğinden bir iki saat sonra meyve ve doğru miktarda kuruyemiş içeren bir ara öğün yapılabilir. Haftanın iki günün de de bu öğünün yerine sütlü tatlı tercih edilebilir. 

*iftar ve sahur sofralarında geçirilen süre uzatılmalı, hızlı bir şekilde yiyip kalkılmamalıdır. Bununla birlikte her bir lokma çok çiğnenmelidir. Bu durum mide sindirimini rahatlatmaya yardımcı olur. 

*Mineral kayıplarının yerine konulması için tansiyon hastaları hariç günlük bir maden suyu tüketilebilir. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ramazan Ayında Sağlıklı Beslenme Önerileri

Uzun saatler aç kaldığımız, öğün ve beslenme düzenimizin değiştiği bu ayda yeterli ve dengeli beslenmek vücudumuz için çok daha önem kazanıyor. Sahurda kaçınılması gereken karbonhidratlı, yağlı veya kızartılmış yemekler gün içerisinde kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine neden olacaktır. Ramazan ayını yorgun ve halsiz geçirmemek için kan şekerini dengeleyici sağlıklı sofralar ve bol su tüketimi oldukça önemli.

 

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Beslenme ve Diyet bölümünden, Dyt. Benan Koç ‘Ramazan ayında sağlıklı sofraların önemi’ hakkında bilgiler verdi.

 

Sahur öğünü atlanmamalı!

Sahur olmazsa olmazımız. Yeterli ve dengeli beslenmek için ramazan ayında sahur öğünü çok önemlidir. Sahurda sadece su içerek niyet etmek sizi gün içinde yorgun , bitkin ve halsiz bırakabilir bunun yanında çok uzun süren açlık nedeniyle kan şekeriniz erken saatlerde düşecektir.

 

Sahurda neler tercih edilmeli 

  • Sahurda protein ve lifli beslenmek,  gün boyu sürecek açlık hissiniz azaltacaktır.
  • Kan şekerini hızlı yükseltip çabuk düşüren yüksek glisemik indeksli besinler yerine düşük glisemik indeksli besinleri tercih edin.
  • Gün içindeki susuzluğunuzu artıracağı için sahurda aşırı yağlı ve tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalı.
  • Yemekleri yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketin.
  • Sahur sonrası uyumak için 20-30 dakika bekleyin.

 

Sahur örnekleri:

  • 2 ince dilim ekşimayalı tambuğday ekmeği + 2 ince dilim beyaz peynir  + domates +salatalık + 5 adet zeytin
  • Yulaflı omlet + 3 yemek kaşığı lor peyniri + domates + salatalık
  • Yulaf lapası + 1 adet haşlanmış yumurta
  • 8-10 yemek kaşığı sebze yemeği + 4 yemek kaşığı yoğurt + 1-2 ince dilim ekşimayalı tambuğday ekmeği
  • Menemen + 1 ince dilim beyaz peynir + 5 adet zeytin + 1 avuç içi kadar pide

 

İftarda neler tercih edilmeli

İftar sofralarında yapılan hatalardan biri bütün bir günün açlığın ardından hızlı bir şekilde kalori değeri yüksek besinleri yemektir. İftar öğününü hurma, kuru kayısı, zeytin, ceviz gibi besinlerle açmak ardından hafif bir çorba içtikten sonra yemeye ara vermek midemizi rahatsız etmemek adına iyi bir seçenek olacaktır. Midemizi yormamak adına molalar vererek yemek tokluk hormonu uyarırken kan şekerimizin de kontrollü yükselmesini sağlayacaktır.

 

İftar menüsü:

1 hurma veya 2 kuru kayısı + 2-3 parça ceviz veya 10 adet fındık

1 kepçe çorba

Et / tavuk /balık veya 1 porsiyon kurubaklagil yemeği veya 1 porsiyon etli sebze yemeği

4 yemek kaşığı pilav veya makarna 

1 avuç içi kadar pide

 

Su tüketimine dikkat !

Havaların ısınmasıyla artan terleme sonucu sıvı ve mineral kaybı yaşanmaktadır . Sıvı tüketimi ramazan ayında çok çok önemlidir. İftarla sahur arasında yavaş yavaş kg´30 ml su tüketimi önerilir.

İftardan 1,5-2 saat sonra yürüyüş yapmak iftarda yediğiniz besinlerin sindirimini kolaylaştıracaktır.

 

İftar sonrası gelen tatlı krizlerine dikkat!

İftar sonrası televizyon karşısında çayla birlikte yenilen tatlılar Türk kültürünün olmazsa olmazı fakat tatlı seçimini iftardan 1-2 saat sonra tercih etmekte ve ağır şerbetli tatlılar yerine haftada 1-2 kez sütlü tatlılar seçmekte yarar var. İftar sonrası ara öğün alternatifleri olarak;

  • ½ dilim güllaç + şekersiz çay
  • 1 su bardağı kefir + 1 porsiyon meyve
  • Az şekerli komposto
  • 2 top sade dondurma
  • 1 küçük kase sütlaç
  • 1 su bardağı süt + kuru meyve + 1-2 adet ceviz

Karışık komposto tarifi

  • ½ kase kuru erik
  • ½ kase çilek
  • 5-6 bardak su
  • 1çay bardağı esmer şeker veya 3 yemek kaşığı tatlandırıcı
  • 1 adet çubuk tarçın
  • ½ çay kaşığı karanfil
  • 1 adet vanilya çubuğu

Sizler de 1 kase kadar istediğiniz herhangi bir taze, dondurulmuş veya kuru meyveyle kompostonuzu renklendirebilirsiniz. Kaynamış suya temizlenmiş ve doğranmış meyveleri ekliyoruz. 10 dakika kaynattıktan sonra çubuk tarçın, karanfil, vanilya çubuğu, esmer şeker veya tatlandırıcıyı ekleyip çok az daha kaynatıyoruz. Kaynamış olan kompostonuzu buzdolabında soğutup iftar ve sahurlarda tüketmeniz mümkün.

Ramazan ayında kilo kontrolü sağlamak veya kilo vermek beslenmenizde yapacağınız porsiyon kontrolleriyle mümkün bu yüzden dengeli ve sağlıklı beslenmek, iftar sonrası hafif tempolu yürüyüşler veya ev de yapacağız basit egzersizlerle daha sağlıklı ve formda bir ay geçirebilirsiniz.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hastane Sektöründe Türkiye’nin En Mutlu İşyeri Memorial!

Memorial Sağlık Grubu, Türkiye’de ilk defa Happy Place to Work tarafından gerçekleştirilen, “Türkiye’nin En Mutlu İşyerleri” araştırmasında Hastane Sektöründe “Türkiye’nin En Mutlu İşyeri” seçildi. 

 

100 farklı sektörden 100 şirketin yer aldığı “Türkiye’nin En Mutlu İşyerleri” araştırmasında hastaneler kategorisinde en yüksek puanı alarak liderliğe oturan Memorial Sağlık Grubu, dünya ve ülke çapındaki başarılarına bir yenisini daha eklemenin gururunu yaşıyor.

 

Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç, bu anlamlı başarı ile ilgili yaşadığı mutluluğu ifade ederek şu bilgileri verdi:

 

Memorial Sağlık Grubu daima ilklere imza atmış bir kurum. Bu büyük başarımızın arkasında vizyonumuzun yanı sıra çalışanlarımızın işlerini büyük bir özveri ile yapması, kendilerini mutlu ve güvende hissetmesi, aslında bizim büyük bir aile olmamız yatıyor. 

 

7500 kişilik dev kadrosu ile yıllardır sağlık sektöründe öncü konumunda olan Memorial Sağlık Grubu, kıymetli çalışanlarımızın oyu ve çalışanlarımızın mutluluğu için yaptığımız projelerin jüri tarafından değerlendirilmesi sonucu , “Türkiye’nin En Mutlu İş Yeri” oldu. 

 

Sağlık sektörü pandemi ile birlikte 2 yıldır zorlu zamanlardan geçti. Biz bu dönemde, çalışanlarımızın kendilerini daha iyi hissetmesine, anlam duygusu yaşamasına ve değerli hissetmesine odaklandık. Kendi gerçekleştirdiğimiz Çalışan Memnuniyeti Anketi’nde de bunun yansımalarını gördük, Happy Place To Work anketi ile de bunu taçlandırdık. Tüm çalışmalarımızla amacımız, “sizi önemsiyoruz, siz çok değerlisiniz” niyetimizin kendilerine ulaşmasını sağlamaktı ki bunu başardığımızı görüyoruz. 

 

Mutlu bir işyeri olmak adına önemli çalışmalar yapıyoruz  

Çalışan Memnuniyeti ve Bağlılığı” her zaman çok önemsediğimiz ve üzerinde çalıştığımız bir konu. Konuya bütünsel bakıyoruz ve “Çalışan Deneyimi” süreçlerimizi yürütürken ezberlerle hareket etmek yerine, çalışanlarımızın beklentilerine göre şekilleniyor, onların kalplerine hitap etmeye ve gerçek kurum bağlılığı ile aidiyet duygusu oluşturmaya çaba gösteriyoruz. 

 

Çalışanlarımızın mutluluğu ve bunu iş yerlerinde çalışırken de yakalayabilmelerini sağlamak için hayata geçirdiğimiz Memorial Kültür Değişimi hareketi, çok önemli bir projeye dönüştü ve “Birlikte Geleceğe” adı altında tüm çalışma arkadaşlarımızla buluştu. Projemizin temel amaçlarını; çalışanın kendini kurumda mutlak değerli hissetmesi, kurumsal değerleri eğlenirken de yaşayabilmesi ve öğrenmesi, önce çalışma arkadaşına, sonra hasta ve hasta yakınına empati gösterebilmesini sağlayacak ortam ve algının yaratılması oluşturuyor.  Bununla birlikte kadın istihdamının önemini gündeme taşıyan “Kadınlar Omuz Omuza”, eğitim ve gelişime önem veren Memorial Gelişim Akademimiz, Covid sürecinde çalışanlarımız ile olan paylaşımlarımız gibi birçok projeyle elde ettiğimiz başarılarımızın değerlendirilmesi ile gelen bu ödül çok anlamlı. 5 ayrı kuşağın çalıştığı ve 28 ayrı dilin konuşulduğu grubumuzda bu ödül, herkesi kapsayarak bizim değerlerimizi hayata geçirebildiğimizi, bakış açımızı ve niyetimizi çalışma arkadaşlarımıza ulaştırabildiğimizi ifade ediyor ve bu bizi çok gururlandırıyor. 

 

Memorial Sağlık Grubu’nun değerleri içerisinde “Hasta ve Çalışan Memnuniyeti” var. Bu şu demek, çalışan memnuniyeti bizim için hasta memnuniyeti kadar önemli. Bu nedenle çalışan memnuniyetini sürdürmeyi çok önemsiyoruz. Bu konu her zaman ana odağımız olmaya devam edecek. 

 

Memorial Ailesi’nin her üyesine verdiğimiz değeri, onların gözlerinde bir ışıltı olarak görmek ve bunun tüm hastalarımıza yansıması bizler için büyük bir mutluluk kaynağı… Gurur duyuyoruz. Ödüllerle taçlandırdığımız tüm başarılarımızda emeği geçen herkese teşekkür ederim. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı