Aylık arşivler: Mayıs 2022

OLIVTECH Fuarı, Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı ihracatına yeni pazarlar kazandıracak

Türk zeytinyağını almak için OLIVTECH’e geldiler

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği tarafından Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda, 26-29 Mayıs 2022 tarihleri arasında Fuarizmir’de gerçekleştirilen “Olivtech 10. Zeytin, Zeytinyağı, Süt Ürünleri, Şarap ve Teknolojileri Fuarı” ile eş zamanlı olarak bir alım heyeti organizasyonu düzenlendi.

 

Alım Heyeti kapsamında Bulgaristan, Irak ve Moldova’nan ithalatçılarla, Türk firmalarını bir araya getirdiklerini belirten Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, Türkiye’nin ilk zeytin ve zeytinyağı fuarı olan Olivtech Fuarı’nın Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı ihracatına yeni pazarlar kazandırmaya devam ettiğini dile getirdi.

 

Zeytinyağı ihracatında yüzde 70 artış 

 

2021/22 sezonunun ilk yarısında Zeytinyağı sektörünün 32 bin 312 ton zeytinyağı ihracatı karşılığı 107 milyon 332 bin dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdığı bilgisini veren EZZİB Başkanı Er, “Geçtimiz sezonun aynı döneminde 22 bin 719 ton zeytinyağı ihracatı karşılığı 63 milyon 286 bin dolarlık ihracata imza atmıştık. Zeytinyağı ihracatımız miktar bazında yüzde 42, döviz bazında yüzde 70 artış gösterdi. Zeytinyağımızı dolar bazında yüzde 19 daha katma değerli ihraç etmeyi başardık. Son 1 yıl içinde iki kez dökme zeytinyağı ihracatına getirilen yasak sürecinde bu başarı daha da anlamlı” şeklinde konuştu.

 

“Olivtech Fuarı’nı maalesef ihracat yasağı gölgesi altında gerçekleştirdik” diye değerlendirmede bulunan Er, “Gerçekleştirdiğimiz ikili görüşmelerde pek çok alıcının, 5 kg üzeri ambalajlarda zeytinyağı tedariği konusunda mecburen farklı ülkelere yönelmekte olduklarını gördük, söz konusu kısıtlama nedeniyle mevcut müşterilerimizi diğer üretici ülkelere kaptırmaya başladık. Kısıtlama, devam etmesi durumunda, Türk zeytin ve zeytinyağı sektöründe uzun vadede ihracat pazarlarımızın telafisi olmayan bir şekilde kaybına neden olacak ve üreticisinden-ihracatçısına bütün sektöre çok büyük zarar verecek. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği olarak söz konusu kısıtlama uygulamasını son derece yanlış buluyor ve bir an önce bu yanlıştan dönülmesi yönündeki talebimizi yineliyoruz. Yasaklar ve kısıtlamalar yerine asıl önem vermemiz konu verimlilik konusudur. Türkiye’nin zeytin ağacı varlığı 190 milyon seviyelerine ulaşmış olmasına karşın üretimde henüz beklediğimiz artışı yakalayamadık. İhracatı önleyerek değil, hangi yöntemlerle üretimi arttırırız, bu konuda çözüm yolları aranmalı ve formüller geliştirilmeli.”

 

Sofralık zeytin ihracatı 100 bin tona koşuyor

 

Türkiye’nin 2021/22 sezonu sofralık zeytin ihracatının 1 Ekim 2021 tarihinde başladığı bilgisini veren EZZİB Başkanı Er, “Sofralık zeytin ihracatında da başarılı bir sezon geçiriyoruz. Sofralık zeytin ihracatımız 72 bin tona ulaşırken, döviz getirisi 113 milyon dolar oldu. Sofralık zeytin ihracatında bu yıl ilk kez 100 bin tonu aşacağız” diyerek sözlerini noktaladı.

 

UZK Başkanı Ghedira ile bir araya geldiler

 

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, Olivtech Fuarı’nı ziyaret için İzmir’e gelen Uluslararası Zeytinyağı Konseyi İcra Direktörü Abdellatif Ghedira ile Olivtech Fuarı açılışında bir araya geldi.

 

Olivtech’in açılış günü akşamı UZK İcra Direktörü Abdellatif Ghedira ve Türk zeytinyağı sektörünün önde gelen isimleri EZZİB Başkanı Davut Er’in ev sahipliğinde akşam yemeğinde bir araya geldi. Toplantıda dünya genelinde zeytinyağı sektöründeki gelişmeler istişare edildi.  

 

Uluslararası Zeytinyağı Konseyi İcra Direktörü Abdellatif Ghedira, Olivtech Fuarı sırasında Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği’nin standını da ziyaret etti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Futbolcu Riyad Mahrez, Türk estetik merkezini paylaştı

Manchester City'nin yıldız oyuncusu Riyad Mahrez sosyal medya hesabından Türk sağlık turizminin öncü markalarından Clinic Expert’i paylaşmasının ardından, Clinic Expert Genel Müdürü Talip Taştemel, konuya ilişkin heyecanını dile getirdi.

 

Cezayir Milli Takımı oyuncusu Bordeux’lu Mehdi Zerkane’nin diş tedavisi için geldiği Clinic Expert'den sağlıklı ve memnun bir şekilde ayrılmasıyla birlikte yaptığı paylaşımların ardından son olarak Riyad Mahrez de yerli estetik merkezi markasını sosyal medya hesabından paylaşınca sağlık turizmi alanında dikkatleri tekrar Türkiye'ye çevrildi.

 

Zerkane ve Mahrez'in yakın çevresinde bulunan futbolcular da tedavileri için Türkiye'ye gelmek için hazırlıklara başladılar.

 

"Başarılarımızla Türk sağlık turizmini dünyaya tanıtmak gurur verici”

Yaşadığı bu karşılaşma sayesinde sevincini paylaşan Clinic Expert Genel Müdürü Talip Taştemel, “Araştırmalarının ardından merkezimize ulaşmasıyla kısa bir süre hizmet verdiğimiz Mehdi Zerkani’nin çevresine estetik merkezimizi tanıtması sonucu futbol dünyasında farkındalık yarattık.

 

Süreç içince Cezayir milli takımından birçok futbolcunun ve yakın çevrelerinin sağlık sorunlarına pratik ve kalıcı çözümler geliştirdik. Edindiğimiz güven ve başarı sayesinde Riyaz Mahrez başta olmak üzere, dünyaya Türk sağlık turizmini tanıtan herkese Clinic Expert ailesi adına teşekkür ediyorum ve bu durumdan gurur duyuyorum.” ifadelerini kullanarak konuya ilişkin duygularını paylaştı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay: Gençlerle Omuz Omuza

HEDEEF DAHA TEMİZ BİR DÜNYA

 

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü 2. sınıfta eğitim gören 5 öğrenci ile makamında bir araya geldi. Gençlerle çevre ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda keyifli bir sohbet gerçekleştiren Başkan Tugay, “Genç arkadaşlarımızın Dijital Aktivizm ve Uygulamalı Alanlar dersi aracılığıyla başladıkları “Tem-iz Bırak” faaliyeti hakkında bilgi aldık;

 

Belediyemizce Karşıyaka'mızda yürüttüğümüz iklim değişikliği ve etkileriyle mücadele alanındaki projelerimizle entegrasyon konusunu etraflıca konuştuk. Gençlerin gelecek konusundaki farkındalığı ve bu konuya bakış açıları, onlara duyduğumuz güveni pekiştirdi. Duyarlı gençlerimize ziyaretleri ve çalışmaları için çok teşekkür ediyorum” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Türkiye Perakendeciler Federasyonu’ndan İki Bakanlığa Ziyaret

Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Heyeti, yerel zincir marketlerin yürüttüğü çalışmaları paylaşmak adına Ankara'da ziyaretlerde bulundu. TPF Başkanı Ömer Düzgün ve beraberindeki heyet, Maliye ve Hazine Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Faruk Özçelik'i makamında ziyaret etti.

 

Organize perakendenin en büyük çatı örgütü Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF), Başkan Ömer Düzgün önderliğinde Ankara'daki ziyaretlerine devam ediyor. Türkiye genelinde 14 Perakendeci Derneği'nin çatısı konumunda olan TPF'nin yönetim kurulu heyeti Maliye ve Hazine Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Faruk Özçelik'i makamında ziyaret etti.

 

TPF Eski Başkanı Mustafa Altunbilek, TPF Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Şekerci, Ankara PERDER Koordinatörü Derya Yener’in katıldığı ziyaretle ilgili olarak TPF Başkanı Ömer Düzgün şöyle konuştu: "Tamamı yerli sermaye olan 5 bini aşkın satış noktasında 100 bini aşkın kişiye istihdam sağlayan yerel zincirler olarak yerli üreticilerimizin ve yerilin yanındayız. Üreticilerimiz ve tedarikçilerimiz ile hayata geçirdiğimiz her çalışmada ülkemize ve müşterilerimize daha fazla değer yaratmaya çalışıyoruz. Geride bıraktığımız 15 yılda sektörümüzün gelişimi için birçok projeyi hayata geçirdik. Eğitim, teknolojik gelişmeler ve marketlerimizdeki konseptler ile bizi ileriye taşıyacak yeniliklerde yatırıma devam ettik. Sektörümüzü, dünyamızı, çevreyi, beslenme alışkanlıklarımızdaki değişimi, tarımı ve gıdayı etkileyen sorunları her fırsatta çözüm önerilerimiz ile paylaştık. Kazancını yine bu topraklarda yatırıma dönüştüren yerel zincirler olarak son 5 yıldır olduğu gibi hedefimizi her alanda büyüme olarak belirledik. Maliye ve Hazine Bakan Yardımcımız Mahmut Gürcan ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcımız Faruk Özçelik'e yerel zincirlerin gelişimini yakinen takip ettikleri ve sektörümüzün gelişimi için hassasiyetle yaklaştıkları için teşekkür ederiz."

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

ÇEKÜL’den 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesi önemli hatırlatma

ÇEKÜL VAKFI ORMAN YANGINLARINA KARŞI UYARDI

 

Orman yangınları, geçen yaz yaşanan en büyük doğal afetlerden biriydi. ÇEKÜL Vakfı, yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde, yaşanması olası orman yangınlarının önüne geçilmesi için tüm kişi ve kurumların gerekli önlemlerin alınması için seferber olmaya davet etti. ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve İÜ Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ünal Akkemik’in danışmanlığında hazırlanan bilgilerde yangın öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gerekenlere dikkat çekildi. 

 

Geçtiğimiz yaz aylarında yaşanan ve orman varlığımızda büyük kayıplara yol açan yangınlar, hem insan etkisi hem de iklim değişikliği nedeniyle gündemimizin üst sıralarında yer almayı sürdürüyor. ÇEKÜL Vakfı, afet sürecinde tüm iletişim kanallarını kullanarak, doğru ve bilimsel bilginin kamuoyuna ulaşması gerektiğine dikkat çekmiş, uzmanlar tarafından hazırlanan bilgileri geniş kesimlere ulaştırmaya çalışmıştı. 5 Haziran Dünya Çevre Günü vesilesiyle bir kez daha dikkatleri orman yangınlarına çeken ÇEKÜL Vakfı, olası yangınların önüne geçilmesi için, geç kalmadan acil önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan bir bildiri yayınladı.  Bildiride yasal mevzuata; personel, ekipman ve eğitim ihtiyaçlarına; yaz aylarında artan sıcaklıkların ve insan popülasyonunun yangınlara etkisine kadar pek çok önemli başlığa yer verildi. 

 

Türkiye Ormanlarının Yüzde 65’i Yangın Riskiyle Karşı Karşıya

Canlı ve dinamik bir ekosistem olan orman, pek azımızın yakından tanıdığı bir varlık. Ülkemizin orman varlığı, Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre 23,1milyon hektar. Yani ülke topraklarının yüzde 29,2’sini ormanlar oluşturuyor. Bu ormanların da 5,2 milyon hektar (toplam orman alanının yüzde 22,7’si) kadarını kızılçam ağacı kaplıyor. Kızılçam da dâhil olmak üzere, günümüzde ormanların yaklaşık yüzde 65’i yangın riskiyle karşı karşıyadır.

 

Yangın Öncesi/Sırası/Sonrası Hakkında 

Orman yangınları Akdeniz Havzasındaki özellikle kızılçam, sahil çamı ve halep çamı gibi çam türlerinden oluşan ormanlarda kaçınılmaz bir doğa olayıdır. Bu nedenle yangın öncesinde, yangın sırasında ve yangın sonrasında yapılacaklar önemlidir. Yangın öncesinde; tüm yasal mevzuatta, doğal ormanların korunmasına öncelik vermeli, kasıtlı yangınların çıkmasını en aza indirecek şekilde caydırıcı hükümler içermelidir. Personel ve ekipmanlar ile eğitimler yapılarak yangına hazır olunmalıdır. Yangın sırasında; başta uçaklar olmak üzere tüm teknolojik olanaklardan ve insan gücünden yararlanılmalıdır ve yangın söndürme ihale usulleriyle değil devletin olanaklarıyla yapılmalıdır. Yangın sonrasında;yanan sahalar tekniğine uygun bir şekilde yeniden ormanlaştırılmalıdır.

 

Plansız Ağaçlandırma Bilimsel Değildir

Ormancılık; ekosistem yönetimidir. Ekolojik, biyolojik, ekonomi ve politik bilimlerin bileşkesinden oluşur. Dolayısıyla plansız ağaç dikimi, bilimsel bir yaklaşım değildir. Yangın geçiren kızılçam alanlarında hemen fidan dikilmemelidir. Yapılan bilimsel çalışmalar otsu flora ve maki elemanlarının da yangından birkaç sonra sahaya gelmeye başladığını göstermiştir. O nedenle öncelikli olarak ekolojik restorasyonun doğal yollarla başlaması ve devamında da tamamlama yapılması gereklidir. 

 

Orman Yangınlarında Belirgin Artışın Nedeni İnsan Etkisi

Orman yangınları, milyonlarca yıldan bu yana devam eden bir doğa olayıdır. İnsan faktörü devreye girince yangınların sayısı ve sıklığında belirgin bir artış olmuştur. Yaz aylarında sıcaklık 35-40°C sınırını aştığında ve nispi nem yüzde 30’un altına düştüğünde ormanın daha yanıcı hale geldiği biliniyor. Ancak bir hatırlatma: Resmi rakamlar 10 yangının 9’unun insan kaynaklı olduğunu gösteriyor. 

 

Yangınlar Azaltılabilir

Yangınları azaltmak mümkündür. Bunun bir yolu yangın öncesinde, toplumsal bilinçlendirme çalışmalarına çok daha fazla ağırlık verilmesidir. Bilinçlendirme yol kenarlarına tabela asmaktan öteye geçmeli ve bu konuda sosyolojik araştırmalar yaparak bilimsel yöntemlerle bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmelidir.

 

Orman Emekçilerinin Haklarından İklim Değişikliğine, Yangınla Mücadelede 

Orman yangınlarıyla mücadele; sadece yangınlarını söndürme değil topyekûn ormanı koruma, orman emekçilerinin haklarını koruma, iklim değişikliyle mücadele ve toplumsal bilinçlenmeden geçmektedir.

 

Ağaçlar Suçlu Değildir!

Yaşanan yangınlarda kızılçamları sıklıkla “suçlu” pozisyonda bulduk. İlk defa bir yangında, kızılçam ve özellikle de kozalakları yangının suçlusu ilan edildi. Kızılçam, Akdeniz ekosisteminde yaşamını sürdürebilen, yangın sonrasında tohumları doğal yolla çimlenebilen, maki vejetasyonuyla uyumlu bir şekilde zengin bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapan önemli bir ağaçtır. Dünyada ve ülkemizde en geniş yayılışa sahip ağaçtır. Bir ağaç günah keçisi ilan edilemez. Sorumluluk, yangınla mücadelede verilen kararlar ve karar vericilerde aranmalıdır. 

Diğer yandan yangınla mücadele etmek için orman yollarının her iki yanından 5’şer metre mesafeye kadar ağaç ve çalıların tamamen kesilmesi; her iki yandan 50’şer metreye kadar da ormanın seyrekleştirilmesi için çalışma başlatılmış ve yine yangınla mücadelede yangını önlemek yerine ağaçlar suçlu gibi değerlendirilmiştir. Çok yoğun tepki alan bu uygulama, bir yıl içinde yangınlarla ormansızlaşan alandan çok daha fazla alanın ormansızlaşmasına neden olacaktır.   

 

Doğayı Korumak, Doğadan Yana Olmak 

Ülke genelinde HES, RES, taş-kum ve maden ocağı, aşırı odun üretimi, kamu yatırımları, çöp depoları ve enerji nakil hatlarının önemli bir bölümü orman içinde bulunuyor. Bu olumsuzluklara iklim değişikliğinden kaynaklanan ve sıklaşmaya, süresi uzamaya başlayan sıcak hava dalgaları da eklenince, yangınlar artıyor. Yapılması gerekenlerin başında orman varlığımızın tümüyle korumaya alınması, yapı izinlerin durdurulması ve kızılçam ormanlarındaki yanıcı madde yükünün azaltılmasıdır

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kaspersky Cyber Immunity, ABD’de ticari marka (®) oldu

Kaspersky'nin KasperskyOS işletim sistemiyle birlikte geliştirdiği Siber Bağışıklık konsepti ABD’de ticari marka olarak tescillendi. Mart 2022'de Amerika Birleşik Devletleri Patent ve Ticari Marka Ofisi, KASPERSKY CYBER IMMUNITY ticari markasını tescil etti. Ticari markaya sahip olmak, Kaspersky'nin IoT ve bağlantılı cihazlar pazarındaki benzersiz yaklaşımını daha da güçlendiriyor.

 

Cyber Immunity (Siber Bağışıklık), yazılım geliştirmenin çok erken aşamalarında siber güvenlik açıklarının üstesinden gelmeye yardımcı olan tasarımdan itibaren güvenli yaklaşımı içeriyor. Tasarım gereği güvenlik ilkeleri düzenleyicilerin belgelerinde özetleniyor. Örneğin, CSA Singapur, Tasarıma Göre Güvenlik Çerçevesi dahilinde bu kavramı kapsıyor ve tüketici IoT cihazları için ETSI EN 303 645 V2.1.1 standardını sunuyor. AWS gibi yazılım geliştiriciler, hizmetleri için bu yaklaşımı zaten benimsemiş durumda.

 

ABD'deki ticari marka tescilinden önce Kaspersky, markasını İngiltere ve Rusya'da tescil ettirmişti. Kayıt, Kaspersky'ye ürünlerini tanımlamak için Kaspersky Cyber Immunity markasını kullanma hakkını veriyor. Ayrıca söz konusu ticari markanın ulusal devlet kurumları tarafından belirli kriterlere göre kontrol edilen ayırt edici özelliklere sahip olduğunu doğruluyor.

 

Kaspersky'nin Siber Bağışıklık (Cyber Immunity) konsepti, tasarım aşamasında belirtilen kullanım senaryolarının uygulanması durumunda siber saldırı türlerinin büyük çoğunluğunun etkisiz olduğunu ve sistemin kritik işlevlerini etkileyemediğini vurguluyor. Cyber Immunity bu alanda çözümler ortaya koyarken KasperskyOS kullanılarak güvenlik hedeflerinin ve varsayımlarının tanımlanması, tüm kullanım senaryolarında başarı sağlanması, güvenli alanların yalıtılması ve bunlar arasındaki etkileşimin kontrolü ve güvenilirlik gibi belirli metodolojilerin kurgulanmasını içeriyor.

 

KasperskyOS İş Birimi Başkanı Andrey Suvorov şunları söylüyor: “Kaspersky Cyber Immunity ticari markasını uluslararası ölçekte kaydettirmek, yerleşik siber tehdide dayanıklı sistemler için yeni bir pazar oluşturmaya yönelik sürekli çabalarımızın sonucu. Bu tanınma, ekibimiz için olduğu kadar pazar analistleri ve müşteriler için de önemli. Şu andan itibaren ilk IoT ağ geçidi olan Kaspersky IoT Secure Gateway 100 ve yakında çıkacak olan tüm KasperskyOS tabanlı ürünlerimiz, tüm dünyada tanınan benzersiz bir özelliğe sahip. Kaspersky Cyber Immunity, dijital dönüşümün temel araçları arasında.” 

 

Cyber Immunity ve KasperskyOS'un bunu başarmaya nasıl yardımcı olduğu hakkında daha fazla bilgi için bu adres ziyaret edilebilir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bosch, endüstri için yeşil teknoloji ile milyarlarca avro satış elde etmeyi hedefliyor

Teknoloji, iş dünyasının ve toplumun ekolojik dönüşümünü destekliyor

 

  • 2021'de Bosch, çevre ve iklim dostu endüstriyel teknoloji ile 800 milyon avronun üzerinde satış gerçekleştirdi.
  • 2023 yılına kadar şirket, endüstri için yeşil teknolojiden milyarlarca avroluk satış elde etmeyi hedefliyor.
  • Bosch, iklim nötr üretim operasyonlarını kontrol etmek için akıllı Endüstri 4.0 yazılımı kullanıyor.
  • Bosch, sürdürülebilir fabrikalar için modüler, enerji verimli sistemler ve makineler geliştiriyor.
  • Aküler ve yakıt hücreleri için Bosch üretim teknolojisi, mobiliteyi dönüştürmeye yardımcı olacak.
  • Rolf Najork: “Endüstri, iş dünyasında ve toplumda ekolojik dönüşümün itici gücü olacak.”

Stuttgart, Almanya – İklim değişikliğine karşı mücadelede teknoloji öncülük ediyor ve Bosch, bu çabalarda ön saflarda yer alıyor. Şubat 2020'de Bosch, karbon nötr üretim gerçekleştiren ilk küresel sanayi şirketi oldu. Kaynakları koruyan, enerji tüketimini azaltan, çevreyi koruyan ve küresel ısınmayı azaltan yeşil teknolojiler geliştiriyor. Bosch Yönetim Kurulunun endüstriyel teknolojiden sorumlu üyesi Rolf Najork, “Endüstri, iş dünyasında ve toplumda ekolojik dönüşümün itici gücü olacak. Bosch tüm kaynaklarını seferber ediyor ve teknolojik bilgi birikimine ve uzun yıllara dayanan üretim uzmanlığına katkıda bulunuyor.” açıklamasında bulundu. 2021'de endüstri için yeşil teknoloji, şirket için 800 milyon avronun üzerinde satış sağladı. Bu, Bosch'un Endüstriyel Teknoloji iş sektörünün toplam satışlarının yüzde 14'ünün biraz altında kalıyor (2021'de 6,1 milyar avro). Yeşil teknoloji pazarı yıllık yüzde 8 büyüyor (kaynak: BMU, 2021). Najork, “Bosch, pazardan daha hızlı büyüme gösteriyor. 2023 yılına kadar yeşil endüstriyel teknoloji satışlarında bir milyar avroluk sınırı geçmek istiyoruz.” dedi. Ekolojik dönüşüm de meyvesini veriyor: Alman makine ve ekipman üreticileri birliği VDMA'ya göre, yeşil teknolojinin sistematik kullanımı endüstriyel sera gazı emisyonlarını neredeyse yüzde 90 oranında azaltabilir (kaynak: VDMA, 2020). VDMA çalışması ayrıca, 2050 yılına kadar, sanayi sektöründe iklim dostu teknolojilerin yaygınlaşmasının yılda 300 milyar avronun üzerinde bir pazar potansiyeli yaratacağını söylüyor. Bosch, Hannover Messe'de (30 Mayıs – 2 Haziran 2022), endüstriden endüstriye ve ötesine yeşil teknoloji çözümlerini sunacak.

 

Yeşil fabrikalar: dijitalleştirilmiş ve ağa bağlı

İklim değişikliğini azaltmak, toplum için bir bütün olarak meydan okumadır. Endüstriyel sektör, küresel CO2 emisyonlarının yaklaşık beşte birini oluşturuyor. Najork, “Endüstri, çevre ve iklim eyleminde çok önemli bir rol oynamalı ve oynayabilir. Yeşil fabrikalar boş bir hayal değil, gerçektir. Şu anda ihtiyacımız olan tek şey daha fazla sayıda yeşil fabrika.” şeklinde konuştu. Enerji verimliliği, makine ve ekipmanın daha az enerji tüketmesine yardımcı olan kilit bir araçtır. Dijitalleşme burada devreye giriyor. Aynı zamanda enerjinin nerede tüketildiğinin belirlenmesine de yardımcı oluyor. Bosch, ısı, elektrik ve basınçlı hava tüketimini yönetmek için Nexeed Industry 4.0 yazılımıyla birlikte kendi Enerji Platformuna güveniyor. Bu, enerji tüketimini tahmin etmeyi, zirve yüklerden kaçınmayı ve bireysel makinelerdeki sapmaları tanımayı ve düzeltmeyi kolaylaştırıyor. Platform şu anda şirketin 120'den fazla lokasyonunda ve 80'den fazla müşteri projesinde kullanılıyor. Bosch'un Almanya, Homburg'daki Endüstri 4.0 lider tesisinde bu yazılım, üretilen ürün başına enerji gereksinimlerinin yüzde 40'ın üzerinde azaltılmasına yardımcı oluyor. Yapay zekâ daha da fazla olanak sunuyor. Bosch, yine Almanya'daki Eisenach tesisinde şu anda Dengeleme Enerji Ağı'nın pilot uygulamasını yapıyor. Enerji Platformunu temel alan bu yapay zekâ çözümü, 1.000 makinenin enerji gereksinimini yönetiyor ve optimize ediyor. Yapay zekâ, üretim ve lojistik verilerinin, hava durumu bilgilerinin ve enerji fiyatlarının birbiriyle nasıl ilişkili olduğunu gösteriyor ve eylem için öneriler sunuyor. Yapay zekânın, lokasyonun yıllık enerji maliyetlerini yaklaşık yüzde 5 oranında daha da düşürmesine yardımcı olması bekleniyor.

 

Verimli makineler: daha yüksek performans, daha düşük tüketim

Makineleri ve süreçleri akıllı bir şekilde birbirine bağlamak ve bunları bilgi ve iletişim teknolojisiyle birleştirmek, enerji verimli üretimin temelini oluşturur. Bu, giderek artan bir şekilde, dijital ikizler tarafından artırılan, donanımdan yazılıma işlevlerin yeniden yerleştirilmesini içeriyor. Najork, “Geleceğin fabrikasında birçok şeyi bir düğmeye dokunarak ayarlamak mümkün olacak.” diye belirtti. Bosch burada modüler bir yaklaşım benimsiyor. Bu tarz bir fabrikanın tek statik elemanı zemin, tavan ve duvarlar olacak. Diğer her şey, eldeki işe bağlı olarak dizilimi sürekli olarak yeniden düzenleyen ve konfigürasyonlarını değiştiren makinelerle dinamik ve değişken olacak. Sonuç olarak, tesis ve ekipman daha uzun süre dayanacak ve yeni donanım üretiminde kullanılan hammadde miktarı azalacak. Dijital ikizler, üretim sistemlerini kaynak açısından daha verimli hale getirmek için tasarlama, geliştirme ve test etme yolları sağlar. Najork, “Gerçek fabrikadaki fiziksel varlıkların sanal kopyaları, iş akışlarını ve süreçleri simüle etmemize ve optimize etmemize olanak tanıyor ve bu, operasyonları kesintiye uğratmadan gerçekleşiyor.” dedi.

 

Çarpıcı bir örnek, uygulama teknolojisi ve web tabanlı mühendisliği ile yeni Bosch Rexroth kontrol teknolojisi olan ctrlX Otomasyonu'dur. Bu, tüm otomasyon bileşenlerinin hacminin ortalama yüzde 50'ye kadar azaltılmasını sağlıyor. Dahası, diskler üçte bir oranında daha hafif. Donanım ne kadar hafif olursa, o kadar az sürücü gücü ve enerjisi gerekiyor. Piyasaya sürülmesinden üç yıl sonra, 300'den fazla müşteri bir akıllı telefon gibi çalışan bu Bosch otomasyon teknolojisini kullanıyor. Şirket, hidroliği bile yeniden düşünüyor ve potansiyelini ortaya çıkarıyor: takım tezgahları, enjeksiyonlu kalıplama makineleri ve presler genellikle Bosch Rexroth'un CytroBox'ı gibi akıllı hidrolik güç ünitelerini kullanıyor. Entegre değişken hızlı pompa tahriki, geleneksel tahriklere kıyasla enerji tüketimini ve elektrik maliyetlerini yüzde 80'e kadar azaltıyor. CytroBox'un yüke bağlı kontrolü, her zaman optimum çalışma modunda olduğu anlamına gelir. Kullanılmadığı zaman bekleme moduna geçer.

 

Sürdürülebilir endüstriler: yeşil ekonominin temeli ve öncüleri

Alman şirketleri, küresel yeşil teknoloji pazarının yüzde 15'ini oluşturan çevre teknolojisinin önde gelen sağlayıcıları arasındadır. Bu Alman şirketleri arasında önde gelenler makine ve ekipman üreticileridir. Bu sektör, Alman yeşil teknoloji pazarında en büyük paya sahiptir (kaynak: BMU, 2021). Najork, “Yeşil ekonominin kurulması endüstriye bağlıdır. Bu, yalnızca endüstriyi değil, aynı zamanda diğer çeşitli sektörleri de sürdürülebilir bir şekilde şekillendiren yeniliklerin geliştirileceği yerdir.” açıklamasında bulundu. Mobiliteyi örnek olarak göstermek gerekirse: Bosch, dünyanın en büyük otomotiv tedarikçisi ve elektrikli sürüşte inovasyon lideridir. Başka hiçbir şirket e-bisikletlerden binek araçlara ve ticari araçlara kadar bu kadar geniş bir portföy sunamıyor. Bosch Rexroth bunu bir adım öteye taşıyor ve ekskavatörler, forkliftler ve traktörler gibi mobil makinelerin elektrifikasyonunu hızlandırıyor. Otoyol dışı uygulamalar için elektrik motorlarının toplu üretiminin 2022'nin ikinci yarısında başlaması planlanıyor. Ancak Bosch, aynı zamanda fabrika ekipmanlarının önde gelen tedarikçilerinden de bir tanesidir. Şirket hem kendi fabrikalarına hem de müşterilerine makine ve teçhizat tedarik ediyor. Elektromobiliteye geçiş, ancak sürdürülebilir şekilde üretilen ve daha sonra geri dönüştürülen yüksek kaliteli enerji depolama sistemleri geliştirilirse mümkün olacaktır. Akü modüllerinin ve paketlerinin üretimi ve geri dönüşümü için Bosch, bağımsız bileşenler ve sistem çözümlerinden komple montaj hatlarına kadar her şeyi tek bir kaynaktan sunuyor. Bosch, Volkswagen ile birlikte elektromobilitenin temel bileşeni olan akü hücresini üretmek için fabrika ekipmanı geliştirmeyi planlıyor. Bir proje birimi şu anda piyasayı inceliyor ve yıl sonuna kadar piyasanın onaylanması ve yeni bir şirketin kuruluşunun hazırlanmasıyla görevlendirildi.

 

Akülere ek olarak, hidrojen bazlı yakıt hücreleri geleceğin mobilitesine güç verecek. Bosch'un özel amaçlı makine birimi, otomobil üreticilerinin ve tedarikçilerin yanı sıra havacılık endüstrisindeki müşterilerin bireysel gereksinimlerine göre tasarlanmış verimli üretim ve test teknolojisi sağlıyor. Örneğin, bu yıl Bosch, ortağı Nikola tarafından Arizona'da işletilen fabrikayı, kamyonlar için yakıt hücresi sistemleri yapmak üzere üretim hatlarıyla donatacak. Altyapı kurulumu söz konusu olduğunda, elektroliz yoluyla elde edilen hidrojenin dolum istasyonlarında sıkıştırılması gerekiyor. Bosch Rexroth, gaz basıncını 900 bara kadar yükselten hidrojen kompresörleri için yazılım da dahil olmak üzere hidrolik sürücüler ve elektrik kontrolleri geliştiriyor. Hedef, 2030 yılına kadar yaklaşık 4.000 hidrojen dolum istasyonunu Bosch teknolojisiyle donatmak. Najork, “Endüstri, iklim nötr bir geleceğin kapılarını açıyor.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Otomasyonun geleceğini değiştirecek teknolojilerle geliyor

Teknoloji devi Mitsubishi Electric, geleceğin fabrikalarını inşa edecek yeni nesil çözümlerini Win Eurasia Fuarı’nda tanıtacak

Geleceği şekillendirecek teknolojileri bugünün ihtiyaçlarına entegre eden Mitsubishi Electric, 8-11 Haziran 2022 tarihleri arasında “Endüstriyel Dönüşüm” temasıyla gerçekleşecek olan Win Eurasia Fuarı’na katılacak. Fiziki ve dijital olarak katılımın mümkün olduğu fuar için gün sayan Mitsubishi Electric; iş birlikçi robotu MELFA ASSISTA, servo serisi MELSERVO-J5, GENESIS64 Advanced SCADA, MAPS Scada, MELSEC iQ-R Serisi PLC ve 800 Serisi Frekans İnverterleri başta olmak üzere akıllı üretime dair tüm inovatif teknolojilerini Salon 2’de F100 numaralı standında ziyaretçileriyle buluşturacak.  

 

Türkiye’deki sanayiciler ve alt yapı projeleri için geniş bir ürün yelpazesi ile güçlü bir çözüm ortağı olan Mitsubishi Electric, prestijli etkinlik ve fuarlar aracılığıyla farklı sektörlerin temsilcileriyle bir araya gelmeye devam ediyor. Üretim endüstrisinden pek çok profesyoneli aynı noktada buluşturan Win Eurasia Fuarı’nda yer almaya hazırlanan şirket; iş birlikçi robotu MELFA ASSISTA, servo serileri ve yeni ürün ailesi MELSERVO-J5, MAPS Scada çözümleri ve yeni Scada ürün ailesi GENESIS64 Advanced SCADA, MELSEC iQ-R ve iQ-F Serisi PLC’ler, 800 Serisi Frekans İnverterleri gibi birçok inovatif çözümünü bu fuarda sergileyecek. Fabrikaların dijital dönüşüme uğradığı yeni endüstri çağında “Dijital Dönüşüm” konsepti e-F@ctory ile ziyaretçilerini Salon 2’de F100 numaralı standında ağırlamak için gün sayan Mitsubishi Electric, dört gün sürecek fuar boyunca ziyaretçiler ve seçkin yatırımcılarla bir araya gelecek. 

 

Endüstriyel dönüşüme öncülük eden teknolojilerle fuara damga vuracak

Geleceğin dijital fabrikalarını bugünden inşa eden teknolojilerini yılın en önemli fuarlarından biri olan Win Eurasia Fuarı’nda sergileyecek olan Mitsubishi Electric, endüstrinin dönüşüm evrelerinden biri olan Sanayi 4.0’a yanıt olarak hazırladığı e-F@ctory konsepti ile paydaşlarına ulaşmayı hedefliyor. Fabrikanın tüm katmanlarına entegre edilebilen dikey ve yatay entegrasyon için kusursuz bir alternatif olan ve cihazların kesintisiz haberleşmesini sağlayan bu konseptin yanı sıra insan iş gücünü asiste eden MELFA ASSISTA cobotlar da Win Eurasia’da tanıtılacak çözümler arasında yer alıyor. İnsan ve robot iş birliği üzerine kurgulanan bu cobotlar, yapay zekâ teknolojilerinde içeriğinde barındırdığı çalışma şekilleri ile herhangi bir güvenlik bariyeri olmadan insanlarla ortak çalışarak hibrit bir üretim ortamı oluşturuyor. 

 

Üretimi dijitalleştiren öncü teknolojiler bu fuarda olacak

Mitsubishi Electric’in satın aldığı ABD Merkezli SCADA ve IoT analiz yazılım şirketi ICONICS yazılım ürünü, fuarda tanıtılacak teknolojiler arasında yer alıyor. Bu ürün sayesinde nesneler; çalıştırma, kontrol, otomasyon ve otonom çalışma kabiliyetini koruyor. Cihazların birleştirilmesi, kullanıcılara her zamankinden daha fazla fırsat yaratan büyük miktarda verinin toplanmasını sağlıyor. ICONICS'in IoT'li SCADA'sı bu verileri topluyor ve operatöre yeni bir eyleme dönüştürülebilir zekâ katmanı sunuyor. ICONICS IoT, güvenli TLS şifrelemesi ve Microsoft Azure aracılığıyla binaları, tesisleri ve ekipmanları birbirine bağlıyor. KPI verilerinin uçta gerçek zamanlı görselleştirilmesi için buluttaki verilere pub/sub mimarisi aracılığıyla her yerden erişilebiliyor. Microsoft Azure için çift yönlü AMQP ve üçüncü taraf bulut sağlayıcıları için MQTT, REST ve Websockets aracılığıyla buluta verimli ve güvenli bir bağlantı sağlıyor. 

 

Verileri hiç olmadığı kadar erişilebilir kılan buluttaki ICONICS teknolojisine ek olarak Mitsubishi Electric’in yeni jenerasyon servo serisi MELSERVO-J5 de fuardaki yerini alıyor. Üretim makinelerinin döngü süresini azaltan endüstri lideri MELSERVO-J5 ve CC-Link IE TSN network’ün de katılımcılardan yoğun ilgi görmesi bekleniyor.

 

Fuara ücretsiz olarak katılmak ve Mitsubishi Electric standını ziyaret etmek için fuarın web sitesinden ücretsiz kayıt yaptırmak yeterli. Yine aynı site üzerinden online ziyaretçi kayıt formu doldurularak fuar online olarak da takip edilebilir. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sağlığınız için her yaşta süt için

Teksüt, 1 Haziran Dünya Süt Günü’nü kutluyor!

Süt ürünlerini 66 yıldır tüm saflığı ve güzelliğiyle tüketiciye sunan Teksüt, 1 Haziran Dünya Süt Günü’nü kutlarken, “sağlıklı toplumun yolu süt ve süt ürünü tüketmekten geçer” vurgusu yaptı. Teksüt Satış ve Pazarlama Direktörü Murat Keleş,  sütün sadece çocukluk ve gelişme dönemlerinde değil her yaşta içilmesi gereken bir besin olduğunu paylaştı. 

 

Süt, olağanüstü besleyici niteliği ve bedenin yapısal ihtiyaçlarına yönelik katkısıyla doğumdan başlayarak ileri yaşlara kadar hayatın her aşamasında tüketilmesi gereken vazgeçilmez bir besin maddesi. Türkiye’nin önde gelen süt ürünleri kuruluşlarından Teksüt, 1 Haziran Dünya Süt Günü nedeniyle hem bu eşsiz gıdanın toplumsal gelişmeye olan katkısına hem de sağlıklı tüketme yöntemine dikkat çekti. 

 

En besleyici gıdaların başında geliyor 

Süt ve süt ürünleri; içerdikleri karbonhidrat, protein ve yağ ile bu gıdaları alanların enerjilerini  artırıyor. İçerdiği kalsiyum sayesinde, günde 2 bardak süt tüketmek, osteoporozu (kemik erimesi) engellemeye yardımcı oluyor. 

 

Teksüt Satış ve Pazarlama Direktörü Murat Keleş, fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı bir toplum olmanın yolunun, düzenli ve dengeli olarak süt ve süt ürünü tüketmekten geçtiğini söyleyerek sütün başta protein ve kalsiyum olmak üzere içerdiği diğer mineral ve vitaminlerle en besleyici gıdaların başında geldiğini dile getirdi 

 

Teksüt Satış ve Pazarlama Direktörü Murat Keleş, sütün sadece çocukluk ve gelişme dönemlerinde değil, her yaşta içilmesi gereken bir besin olduğuna dikkat çekerek, “Sütün, çocukların hem fiziksel büyümesini, kemik gelişimini hem de zihinsel gelişimini sağlıklı bir şekilde tamamlanmasında önemli rolü var. 

 

Süt içmenin neşeli ve sağlıklı yolu 

Sütü sevdirmeyi ve sütün faydalarını çocuklarla buluşturmayı başaran Teksüt’ün sade ve meyve aromalı süt çeşitleri, kalsiyum ve protein içerikleriyle öne çıkıyor. 200 ml’lik bir paket meyveli süt; 5,6 gr protein barındırıyor ve içerdiği kalsiyum ile de bir çocuğun günlük kalsiyum ihtiyacının yüzde 25’ini karşılıyor. 

 

Çocukların zihinsel ve fiziksel gelişiminde ihtiyacı olan protein, kalsiyum, fosfor gibi besin ögeleri ile B2, B6, B1 ve A vitaminleri süt tüketimi ile karşılanıyor. Uzmanlar, çocukluktan itibaren düzenli süt tüketimi ile sağlıklı bir bedene sahip olunabileceğini vurgularken, Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Türkiye Beslenme Rehberi’nde de çocukların ve ergenlik dönemindeki gençlerin gelişimi için her gün düzenli olarak 2 ile 4 bardak süt içmesi öneriliyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sigaranın Az Bilinen Zararlarında Dikkat!

Sigara ve tütün ürünlerinin sağlık ve hastalıklar üzerine sayısız etkileri bulunuyor. Her yıl dünyada 8 milyondan fazla insanın yaşamını yitirmesine yol açan sigara ve tütün ürünleri kullanımının en bilinen zararları akciğer kanseri, KOAH hastalığı ve kalp damar hastalıklarıdır. Ancak bunun da ötesinde daha az bilinen etkilerinin olduğunu vurgulayan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, akciğer kanseri dışında birçok kanser, infertilite erken veya düşük doğum hatta çevre felaketleri gibi birçok olumsuz sonucunun olduğunu da sıraladı. 

 

Sigara ve diğer tütün ürünleri içenlerde kansere bağlı yaşam kayıpları arasında birinci sırada yer alan akciğer kanser riski 50 kat artıyor. Sigara içen her 4 kişiden birinde tüm yaşam kaybı nedenleri arasında üçüncü sırada yer alan KOAH hastalığı gelişmekte ve tüm ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer alan kalp damar hastalıklarının da yüzde 25-30’u sigara kullanımına bağlı olarak ortaya çıkıyor. Sigara ve tütün ürünleri kullanımının kamuoyunda bilinen bu etkilerinin dışında daha az bilinen etkilerinin de önemine işaret eden Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Göğüs Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, 31 Mayıs Dünya Tütüne Hayır Günü dolayısıyla önemli açıklamalarda bulundu.

 

HAMİLELİK DÖNEMİNDE SİGARA KULLANIMI GERİ DÖNÜLMEZ SONUÇLARA YOL AÇABİLİYOR!

Hamilelikte sigara kullanımının anne karnındaki bebeklere büyük zararları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, doğumdan sonra bebeklerde ani yaşam kaybı, bebekte zihinsel ve bedensel gelişim bozuklukları, ileride astım, KOAH ve kan kanseri, beyin tümörü risklerini arttırdığına işaret etti. Sigara içen hamilelerde düşük yapma, erken doğum, ölü doğum, dış gebelik ve düşük doğum tartısı risklerinin de çok yüksek olabileceğinin altını çizen Prof. Dr. Salepçi, “Hamile kadın sigara içmediği halde babanın sigara içmesinin bile bebekte düşük doğum tartısı ve ileride beyin tümörü riskini arttırdığı bilimsel çalışmalarda gösteriliyor” diye konuştu.

 

GENÇLERDE İNFERTİLETEYE NEDEN OLABİLİYOR!

On beş yaş altı gençlerde de sigara içme oranları her yıl giderek artığını dile getiren Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, sözlerine şöyle devam etti: “Gençlerin sigara kullanması zihinsel ve fiziksel gelişimlerini olumsuz etkilediği gibi solunum yolu enfeksiyon riskini arttırıyor. Astımı olan gençlerde akut ataklara sebep olabiliyor. Bunun yanı sıra gençlerde sigara kullanımı infertilite (kısırlık) ye de yol açabiliyor. Kadınlarda yumurtlamayı olumsuz etkilediği gibi erkeklerde iktidarsızlığa ve sperm sayısında azalmaya yol açabiliyor.”

 

BİRÇOK KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR!

Akciğer kanseri dışında çok sayıda kanserin sigara ve tütün ürünü kullanımı ile ilişkisi bulunuyor. Bunlar arasında gırtlak kanseri, yutak ve ağız içi kanserleri, yemek borusu-mide-bağırsak kanserleri, mesane (idrar torbası) kanseri, pankreas kanseri, kadınlarda meme ve rahim kanserinin sayılabileceğini dile getiren Prof. Dr. Salepçi, “Sigara kullananlarda gırtlak kanseri riskinin çok yüksek olması yanı sıra ses tellerinde bozulma ve nodül gelişimi de yaygın olup ses kısıklığına yol açabiliyor” dedi.

 

 

AKCİĞER FİBROZİSİ VE SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI DA SIKÇA GÖRÜLEBİLİYOR

Sigara kullanımı ile çeşitli hastalıklar arasında ilişki olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, halk arasında akciğer katılaşması olarak bilinen akciğer fibrozisinin de en önemli nedenleri arasında sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı olduğunu sözlerine ekleyerek solunum yolu enfeksiyonlarının da sigara içenlerde çok sık olarak ortaya çıktığı gibi iyileşmesinin de uzun süreceğini ifade etti.

 

AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞINI DA ETKİLİYOR 

“Sigara içenlerin karşılaşabilecekleri ağız ve diş sağlığı sorunları da oldukça fazladır” diyen Prof. Dr. Salepçi, ağız ve diş sağlığına olumsuz etkilerini şöyle sıraladı: “Diş etinde çekilme, diş çürükleri, dişlerde plak oluşması, yapılan implantların başarısız olması çok yaygındır. Sigaranın tükürük salgısını azaltmasıyla oluşan ağız kuruluğu ve nikotinin ağız boşluğuna yerleşmesi, ağızda ve nefeste kötü kokuya neden olabiliyor. Sigara tat ve koku alma duyularını da baskılayabiliyor. Sigara bırakıldıktan sonra ilk olarak tat ve koku duygusu geri kazanılıyor.”

 

Sigara kullanan kişilerin herhangi bir operasyon geçirmeleri halinde operasyon riskini de arttırdığına değinen Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, “Özellikle baş, boyun, göğüs ve üst karın operasyonlarından sonra sigara içenlerde beklenenden daha yüksek oranda komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor. Sigara içenlerde yara iyileşmesinde de gecikme olabiliyor. Ayrıca onkoloji hastalarında da kanser tedavisinin yan etkilerini arttırdığı gibi ilaçların etkinliğini de azaltabiliyor” diye konuştu.

 

EKONOMİK VE ÇEVRESEL ZARARLARA DA NEDEN OLUYOR 

Prof. Dr. Banu Musaffa Salepçi, sigara ve tüm tütün ürünlerinin sağlığa olan etkilerinin yanı sıra ekonomik ve çevresel zararlarının da çok fazla olduğuna dikkat çekerek her yıl dünyada 3.5 milyon hektarlık alanın tütün ekimi için yok edildiği bilgisini verdi. Ekilen tütün büyüdükçe her yıl 200 bin hektarlık alanın ağaçsız kaldığı ve toprağın bozulmasına yol açtığını da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Salepçi, “Tütün üretimi ayrıca dünyadaki su, fosil yakıt ve metal kaynaklarını da tüketiyor. Dünya genelinde her yıl 4.5 trilyon sigara izmariti düzgün bir şekilde yok edilemediği için yaklaşık 1.69 milyar poundluk zehirli atık birikmesine ve binlerce kimyasalın havaya, suya ve toprağa karışmasına sebep oluyor” dedi.

 

BIRAKTIKTAN SONRA TEK BİR NEFES BİLE SİGARAYA TEKRAR BAŞLATABİLİYOR!

Sigara bırakıldıktan sonra asla bir nefes bile çekilmemesi gerektiğini önemle belirten Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu M. Salepçi, bunun nedenini şöyle açıkladı: “Sigara kullananlarda beyinde oluşan nikotin reseptörleri ömür boyu varlıklarını sürdürüyor. Bu nedenle sigarayı bırakmış olan bir kişi 10 yıl sonra bile 1 adet sigara içtiğinde nikotin reseptörleri hızla uyanıp eskisinden de daha hızlı çoğalarak eskisine göre daha fazla sigara içilmesine sebep olabiliyor. Bu nedenle sigarayı bırakma günü belirleyip o güne sadık kalmak ve bıraktıktan sonra da asla bir nefes bile çekmemek gerekiyor. ”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı