Aylık arşivler: Haziran 2022

Hafta sonunda Körfez Kupası Kürek Yarışları heyecanı yaşanacak

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği Körfez Kupası Kürek Yarışları, hafta sonunda İzmit Körfezi’nin Sekapark Uçurtma Tepesi, sahilinde yapılacak

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Türkiye Kürek Federasyonu işbirliğinde 2 Temmuz Cumartesi günü Sekapark Uçurtma Tepesi’nin sahil kesiminde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Körfez Kupası Kürek Yarışları yapılacak. Türkiye Kürek Federasyonu üzerinden kayıtların alındığı yarışlara 350 sporcunun katılımı bekleniyor. Büyük çekişme ve heyecana sahne olması beklenen Körfez Kupası Kürek Yarışları saat 09.00’da start alacak.

 

DERECEYE GİRENLERE ÖDÜL 

Her kategoride dereceye giren ekiplere madalya, her kategoride yarışı birinci bitiren ekibe İSE kocaeli körfez kupası verilecek. Türkiye Kürek Federasyonu’nun yarışma talimatına göre 12-a puanlama sistemi üzerinden değerlendirmenin yapılacağı organizasyonda ilk altıya giren ekipler sırasıyla 10, 7, 5, 3, 2, 1 puan alacak. Toplam 8 yarış sonrası en çok puan alan kulüp sıralamasına göre 1. olan kulübe 3 çift çifte kürek, 2. kulübe 2 çift çifte kürek, 3. kulübe de 1 çift çifte kürek ödül olarak verilecek.

 

PROGRAM AKIŞI

09:00 Açılış seremonisi

10.00 8+Genç Erkekler

10.20 4x+Deniz Küreği Genç Erkekler

11.10 4x+Deniz Küreği Genç Kadınlar

12.00 4x+Deniz Küreği Master Erkekler

12.50 4x+Deniz Küreği Master Kadınlar

13.40 4x+Deniz Küreği Master Mıx

14.30 4x+Deniz Küreği Kadınlar

15:00 Protokol katılımı

15.20 4x+Deniz Küreği Erkekler yarışı

16:00 Ödül töreni

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Karpuz Tüketirken 6 Kurala Dikkat

Kesmeden önce buzdolabına koymayın, çünkü…!

Sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasına destek oluyor… Kalp ve kanser hastalıklarından korunmada fayda sağlıyor… Böbrek ve cilt sağlığımız üzerinde önemli işlevler üstleniyor… Uykusuzluğa karşı savaşıyor… Lezzeti ve bol su içeriğiyle yaz aylarının en favori meyvelerinden olan karpuz, A ile C vitaminleri, potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi minerallerin yanı sıra likopenden de zengin olması sayesinde sofralarımıza adeta sağlık taşıyor. Ancak karpuz tüketirken bazı kurallara dikkat etmek gerekiyor, aksi halde yarardan çok zarar verebiliyor!  Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik, glisemik  indeksi yüksek olması nedeniyle kan şekerini hızla yükseltebildiği için karpuzun fazla tüketilmemesi gerektiğine dikkat çekerek, “Diyabet ve insülin direnci gibi bir hastalığınız varsa karpuzu günde sadece bir kez 200 gramı geçmeyecek şekilde ve haftada en fazla 3-4 kez tüketmeye özen gösterin” diyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik, karpuz tüketirken sağlığınızı riske atmamak için dikkat etmeniz gereken 6 kuralı anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

 

Ana öğün değil, ara öğün olsun! 

Karpuz yapısında işlenmemiş, doğal şeker içeriyor. Büyük bir bölümü sudan oluşsa da, 100 gramında yaklaşık 7gr karbonhidrat mevcut. İçeriğindeki karbonhidrat nedeniyle glisemik indeksi, yani kan şekerini yükseltme hızı yüksek olduğu için ideal porsiyon miktarı aşıldığında özellikle diyabet hastalarının sağlığını tehdit edebiliyor. Fazla tüketimi içerdiği karbonhidrat nedeniyle göbek çevresinde ve karaciğerde yağlanmaya da neden olabiliyor. Yine içeriğindeki fodmap nedeniyle sindirim sistemi de etkilendiği için şişkinlik ve gaz gibi problemler de gelişebiliyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik, “Porsiyon miktarının artması nedeniyle karpuzu ana öğün olarak değil, ara öğün olarak tüketmeye özen gösterin” diyor.  

 

Yanında mutlaka protein tüketin

Karpuz; elma, armut ve muz gibi meyvelerden farklı olarak uzun süreli tokluk sağlamıyor, mideyi şişirerek kısa süreli doygunluk hissetmenize yol açıyor. Bu nedenle karpuzun yanında peynir gibi protein kaynağı ya da ceviz, badem ve fındık gibi yağlı tohumları tüketmeniz hem daha uzun süre tok kalmanıza hem de tükettiğiniz karpuz porsiyonunun kontrollü olmasına yardımcı olacaktır. 

 

Karpuz peynir ikilisine dikkat! 

Karpuz denildiğinde hemen hepimizin aklında ilk olarak ‘peynir’ geliyor. Zira karpuz-peynir yaz aylarında ara öğünlerin vazgeçilmez ikilisini oluşturuyor. Uzun süreli tokluk sağlamayan karpuzun yanında iyi bir protein kaynağı olan peynir tüketmeniz kan şekerini dengeleyerek doygunluk, dolayısıyla porsiyon kontrolü sağladığı için aynı zamanda da faydalı. Ancak dikkat! Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik, “Günlük tuz tüketiminin artmaması için ara öğünde bir porsiyon az tuzlu peynirle bir porsiyon (yaklaşık 200 gram) karpuz miktarını aşmayın” uyarısında bulunuyor. 

 

Çekirdeklerini sakın atmayın 

Karpuz çekirdeklerinin de karpuz gibi sağlığa birçok olumlu etkisi oluyor. Vitamin, mineral ile yağın yanı sıra içerdiği cucurbocitrin adlı madde sayesinde kan basıncının düşmesine ve böbreklerin temizlenmesine yardımcı olabileceği belirtiliyor. Çekirdeği karpuzla birlikte çiğ halde tüketemiyorsanız kuruttuktan sonra kuruyemiş şeklinde de yiyebilirsiniz. 

 

Karpuz suyunu tercih etmeyin

Glisemik indeksi yüksek olan, dolayısıyla fazla miktarda yenildiğinde kan şekerini hızla yükseltme riski taşıyan karpuz, meyve suyu veya smoothie şeklinde tüketildiğinde kan şekerinin düzenlenmesinde sorun oluşturabiliyor. Bunun nedeni ise karpuz suyu olarak tüketildiğinde karpuzun porsiyon miktarının artması. Smoothie’lerde de hem ekstra başka besinlerin eklenmesi hem de yine bir sıkma işlemi uygulandığı için porsiyon miktarı, dolayısıyla kalori içeriği artıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ezgi Hazal Çelik, “Meyve suyunda C vitamini ve lifin büyük bir kısmının kaybolduğunu da göz önünde bulundurarak, karpuzu meyve şeklinde tüketmeniz daha sağlıklı olacaktır” diyor. 

 

Kesmeden önce buzdolabına koymayın

Karpuzu oda sıcaklığında bütün halinde tutmanız içeriğindeki antioksidan miktarının artmasına fayda sağlıyor. Bu nedenle karpuzu kesme zamanı gelmeden buzdolabına koymayın. Kestikten sonra üzeri kapalı bir şekilde buzdolabında 3-4 gün muhafaza edebilirsiniz. Bozulmaması için bitiremediğiniz karpuzları ezerek posa haline getirdikten sonra dondurup, limonata tariflerinde değerlendirebilirsiniz.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Limonlu su böbrek taşını önlüyor

Böbrek taşı yaz aylarında artıyor

Dünya genelinde bir insanın hayatı boyunca böbreğinde taş oluşma riski yüzde 12’yken, Türkiye’de bu oran Ankara, İzmir ve İstanbul’da yüzde 11, Güneydoğu Anadolu’da ise yüzde 30 olarak gözlemleniyor. Böbrek taşının yaz mevsiminde daha sık görüldüğünü belirten Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Günde en az iki litre su içmek, taş oluşumunu tekrar etme riskini önlemenin ilk adımı. Ancak böbrek ya da kalp yetmezliği, bacaklarda venöz yetmezliği gibi durumlar varsa, hastanın vücudunda su birikmemesi için günlük su ihtiyacı doktor kontrolünde belirlenmeli. Portakal suyu, limonata, limonlu su gibi içeceklerde bulunan sitrat, kalsiyum okzalat ve ürik asit taşlarının oluşmasını engelleyebilir” açıklamasında bulundu.

 

Toplumda sık görülen üriner taş hastalığı, erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülüyor. Böbrek taşının yıllar içinde tekrarlama olasılığının yüksek olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Ailesinde taş öyküsü olanlarda da daha sık görülüyor. İlk taş atağından sonra tekrarlama yüzdeleri birinci yıl yüzde 14, ikinci yıl yüzde 35 ve üçüncü yıl ise yüzde 52 oluyor. Buna göre taş hastalığı olan bir hastada 10 yıl içinde tekrar taş oluşumu ise yüzde 50 ihtimalle görülüyor” dedi.

 

Ağrı en büyük şikâyet

Üriner taş hastalığında taşın yerine göre şikayetlerin de farklı olabildiğinin altını çizen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Bazen taş böbrekteyken ya da mesanedeyken hastada herhangi bir şikâyet gözlenmiyor. Ancak taş idrar kanalına düştüğünde, idrar akışına engel olarak idrarın birikmesine ve bu nedenle baskı şeklinde genital ve kasık bölgelerinde ağrıya sebep oluyor. Bu ağrı genellikle böbreğin olduğu tarafta kalça ile kaburgalar arasında hissedilirken; aşağıya ve öne doğru yayılarak karın ile kasık bölgesine vuruyor. Ayrıca idrardan kan gelmesi, bulantı ve kusma gibi şikayetler de görülebiliyor. İdrar kanallarının tıkanıklığı nedeniyle akamayan idrar, böbrekte şişme ve böbrek fonksiyonun durmasına kadar giden tablolara neden olabiliyor” şeklinde konuştu.

 

7 mm’den büyük taşlar için tıbbi müdahaleye ihtiyaç olabilir

Hastanın şikayetleri üzerine yapılan idrar tahlili ve görüntüleme yöntemleriyle taş hastalığı için tanı konabildiğini söyleyen Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Ultrasona bakılarak böbrekte bir genişlemenin olup olmadığı değerlendiriliyor ancak en doğru ve güvenilir bilgi üriner sistem tomografisiyle elde ediliyor. Bu sayede taşın yeri, büyüklüğü, anatomisi hatta sertliği ve içeriğiyle ilgili kapsamlı bilgilere ulaşmak mümkün” dedi. Taşın kendiliğinden düşmesinde taşın şekli, boyutu ve kişinin idrar yollarının yapısal özelliklerinin önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Genellikle boyutu 4 mm'den küçük olan taşlar fazla belirti vermeden idrar ile birlikte atılabiliyor. Ancak 7 mm'den daha geniş çaplı taşlar için çoğunlukla tıbbi müdahaleye ihtiyaç var” diye konuştu.

 

Taşın cinsine göre beslenme önemli

“Üriner taş hastalığı tedavisinde öncelikli olarak iyi bir planlama yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Seçilecek tedavi yönteminin başarısı kadar daha sonrasında yeni taşların oluşumunun önlenmesi için yapılacaklar da önemli. Taş hastalığında, taşın sertlik derecesi önemli bir nokta; çünkü sertliği düşük olan taşlar daha çok ürik asit taşlar ve bu da fazla protein tüketiminden kaynaklanıyor. O yüzden taşın cinsine göre uygun diyet yapmak, bu sorundan korunmada yarar sağlıyor. Görülen 5-6 tür taşın beslenme kuralları farklı. Ürik asit taşlarında beslenme düzeninde protein kısıtlamasına gidilse de; örneğin sistin taşlarında diyetin bir etkisi yok” dedi. 

 

Fiziksel aktivite taş oluşumunu azaltıyor

Türkiye’de en sık görülen kalsiyum oksalat taşlarında ise sanılanın aksine kalsiyumu azaltmanın değil, sağlıklı bir insan kadar kalsiyum alıp, oksalat alımını azaltmanın önemli olduğunu dile getiren Prof. Adayener, “Oksalat ise en çok çay, kahve, kakao, baklagiller ile yeşil yapraklı sebzeler, domates ve çilekte mevcut. Bir diğer tür olan kalsiyum fosfat taşlarında ise eğer kan ölçümlerinde kalsiyum miktarı yüksek çıkıyorsa, diyette kalsiyumu kısıtlamak ve nedenini araştırmak yarar sağlayabiliyor. İdrar yolu enfeksiyonu ile ilgili olan magnezyum amonyum fosfat taşında ise enfeksiyonları kontrol etmek önemli. Beslenmenin yanı sıra ayrıca fiziksel aktivitede bulunmak da taş oluşumunu azaltan bir faktör” diye konuştu.

 

Tedavide farklı yöntemler uygulanabiliyor

Böbrek taşı tedavisinde dışarıdan şok ses dalgalarıyla taşın kırılması ve cerrahi yöntemlerden söz edilebildiğini belirten Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “İlaç tedavilerinde ise ağrı kesiciler, taş geçişini kolaylaştıracak bazı kas gevşeticiler ve bulantı önleyici ilaçlar kullanılabiliyor. Böbrekte ya da böbrek ile idrar kesesi arasında kalan, üreter denilen kanalın böbreğe yakın üst kısmındaysa şok dalgaları ile kırılabiliyor. Yine cerrahisiz bir yöntem olarak, örneğin taş üreter dediğimiz idrar borusunda ise uç kısmında kamerası olan ince ve fleksible bir boru ile idrar yolundan girilerek lazerle de kırılması mümkün. Lazer, taşın boyutundan bağımsız olarak her türlü taşa uygulanabiliyor” açıklamasında bulundu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

EÜ BATI Enstitüsü “Davranışsal Bağımlılık” kavramını masaya yatırdı

Ege Üniversitesi (EÜ) Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü (BATI) Madde Bağımlılığı Anabilim Dalı tarafından “Bağımlılıklar, Davranışsal Bağımlılıklar” konulu söyleşi düzenlendi. Çevrimiçi olarak düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü Enstitü Müdür Yardımcısı ve Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Görkem Yararbaş üstlendi. Etkinliğe konuşmacı olarak Madde Bağımlılığı Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Umut Kırlı, Öğr. Gör. İnci Derya Yücel ve Arş. Gör. Dr. Demet Havaçeliği Atlam katıldı.

 

Etkinliğin açılış konuşmasında insanların davranışsal bağımlılık konusundaki bakış açılarını değerlendiren Doç. Dr. Görkem Yararbaş, “Madde Bağımlılığı Anabilim Dalı olarak, geleneğe dönüşmesini planladığımız bu söyleşiler aracığıyla farklı branşlardan akademisyenlerle birlikte bağımlılıkla ilgili konuları ele alacağız. Davranışsal bağımlılıklar, bağımlılığı algılayış biçimimizi temelden değiştiren, bizden uzak olan şey değil; herkesin her yerde bir şekilde tecrübe edebileceği ya da yakınlarında görebileceği bir halini karşımıza çıkardı. Mücadele edilmesi gereken davranışsal bağımlılıklar, alandaki profesyoneller için durumun temelini anlamak adına eşsiz bir fırsat.  İnsanlar açısından ise bu durum ürkütücü olduğu kadar merak uyandırıcı. Çünkü genellikle insanların düşüncelerine göre bağımlılık bir davranışla değil; çeşitli maddelerle oluyor. Bu nedenle nasıl bağımlı olunduğunu ya da hangi maddelere bağımlı olunduğunu merak konusu oluyor” dedi.

 

“Bağımlılık, sadece maddelerle tetiklenen bir şey değil”

Bağımlılık kavramının yalnızca bedensel olarak değil; zihinsel olarak da meydana gelebileceğini ifade eden Doç. Dr. Yararbaş, “Aslında bağımlılığın insana dair bir boyutu var. Sadece farmakolojik olarak bir madde değil insanın beyninde var olan mekanizmaların patolojik olarak çalışmasıyla ortaya çıkan bir fenomen. Bunu tetikleyen şey; dışarıdan bir madde alımı olduğu kadar, beynimizin de yanlış hale getirdiği durumlar. Çünkü günlük yaşamda sıkça yapılan sağlıklı ya da faydalı olan şeylerin eğer yapılma biçiminde bir değişiklik olursa, bu durumları beynimiz yanlış bir hale getirebilir. Bağımlılık insana dair bir olay. Ancak biz bunu yıllarca topluma bir tehlike gibi sunduk. Hâlbuki bağımlılık, sadece maddelerle tetiklenen bir şey değil. Ben, kendi toplumumuz için bağımlılığı ve stresi kendinden ayrı, yaşamın içinde kontrol edilemeyen şeyler gibi görmenin de çok riskli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

 

“Bağımlılık durumu hayat akışınızı etkiliyorsa bu hastalıktır”

Her bağımlılık türünün vücutta benzer etkiler oluşturduğundan tedavi yöntemlerinin de benzer olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Umut Kırlı, “Aslında hepimiz, bir şeylere bir miktar bağımlıyız. Bağımlılığın ana anlamı ile arasındaki fark ve bizi hasta yapan durum, bağımlılığın hayatımızı etkileyecek seviyede olmasıdır. Bir durum insanın hayat akışını bozuyorsa, hastalıktır. Davranışsal bağımlılıklar bu durumu daha da görünür hale getirmiştir. Ne yazık ki, bu dönem en çok karşılaştığımız bağımlılık, kumar ve davranışsal bağımlılıkların içerisinde de tanı sistemlerine ilk giren kumardır. Bu alışkanlığı internette oyun oynama bozukluğu ve kompulsif cinsel davranışlar takip eder. Davranışsal bağımlılıkta vücuda dışarıdan giren bir madde yoktur ama dışarıdan bir uyaran girdiği için vücuttaki etkisi neredeyse aynıdır. Bu nedenle oldukça benzer prensiplerle tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Örneğin teknoloji bağımlılığında hastanın teknoloji kullanımının ideal düzeye nasıl getirileceği hastayla birlikte planlanmaktadır” dedi.

 

“Bağımlılığı tetikleyen birçok faktör var”

Bağımlılığın nasıl geliştiğine değinen Öğr. Gör. İnci Derya Yücel, “Davranışsal bağımlılıkların bireyin yaşamındaki gelişim seyrine baktığımızda, başlangıçta ara sıra gerçekleştirilen etkinlikler görürüz. Fakat bunlar zamanla bireyin yaşamındaki en önemli etkinlikler haline gelir. Olumsuz duygu ve düşüncelerden kaçınmak ya da bir gruba aidiyet ihtiyacı duymak gibi nedenler de aktif rol oynar. Bağımlılığı tetikleyen birçok faktör var. Başlarda keyif verici nitelikteki davranışsal potansiyeli olan davranış örüntüsü, zamanla bireyin rutini haline gelir. Bu süreçte bireyin toleransı gittikçe artar ve aynı etkiyi alabilmek için daha yoğun aktivitelerde bulunur. Bu noktada yoksunluk belirtilerini yaşamamak için öğrenilmiş olan davranış örüntüsüne devam edilir. Bazı araştırmalar ve klinik gözlemler ışığında pandemi döneminde bireylerin bağımlılık oranında artışından söz etmek gerekir. Bağımlı bireylerde fizyolojik, psikolojik artışını tetikleyen etkenlerden birisi de kaygıdır. Pandemi döneminde de kumar oynama davranışının sıklığının artması, internet ortamında fazla vakit geçirme ya da internette kumar oynamayla ilgili reklamlara maruz kalınması gibi etkenler de bağımlılığın artmasında devreye girebiliyor” diye konuştu.

 

“Toplum davranışı kabul ettiğinde, bağımlılık sürdürülüyor”

Toplumsal kabulün bağımlılıklarda büyük rol oynadığını vurgulayan Arş. Gör. Dr. Demet Havaçeliği Atlam ise “Davranışsal bağımlılıklar dediğimizde toplumsal kabul devreye giriyor. Bütün davranışlar günlük hayatımızın bir parçası. Ancak biz, bunlar belli kriterlerle bir araya geldiğinde davranışsal bağımlılıklardan bahsediyoruz. Toplum, davranışı kabul ettiğinde, bunu yapmakla ilgili davranış sürdürülüyor. Alışveriş bağımlılığının arka planındaki toplumsal unsurlarda tüketim toplumunu görüyoruz. Tüketim toplumuyla ilgili unsurlar özellikle oyun sektörü olmak üzere, teknoloji bağımlılığını etkiliyor. Yani arka planda davranışın sürdürülmesiyle ilgili çok büyük ve önemli faktörler var. Özellikle de kumar bağımlılığının çoğunluğu dijital kumar ile ortaya çıkıyor. Online olarak sürdürülebilir ve arka planda da bundan ekonomi sağlayan bir sistemin olması davranışı pekiştiriyor. Özellikle alfa kuşağından bahsetmek istiyorum; teknolojinin içinde doğduğu, teknolojiyle daha ilgili olduğu, dünyayı algılama biçimleri de daha farklı olduğu için olumlu getirisi olsa da, teknoloji bağımlılıklarında açısından risk taşıyor” dedi.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Caresse Bodrum’da bu sene de Kenan Doğulu Rüzgarı Esecek

Türk pop müziğinin popüler isimlerinden Kenan Doğulu, 14 Temmuz Perşembe günü Caresse, a Luxury Collection Resort & Spa, Bodrum’da sahne alacak.

 

Bodrum ve Bitez koyu arasında bulunan Asarlık Mevkii'nin en sakin ve gizli noktasında konumlanan Caresse, a Luxury Collection Resort & Spa, Bodrum, Türkiye’nin en sevilen müzisyenlerinden Kenan Doğulu’yu  her yaz olduğu gibi bu yaz da misafir etmeye hazırlanıyor. 

 

Kenan Doğulu’nun Caresse Bodrum’a özel olarak kurguladığı “Ken on the Beach” projesi kapsamında 14 Temmuz Perşembe günü gerçekleşecek bu özel gece de Kenan Doğulu, unutulmaz şarkılarını sevenleri için seslendirecek. 

 

Caresse Bodrum’un eşsiz Karaada manzaralı yaşam katının havuz terasında düzenlenecek bu büyüleyici geceye özel hazırlanan sahne tasarımı ve konseptiyle misafirler unutulmaz bir tatil akşamı yaşayacaklar. Caresse Bodrum’a özel bir klasik haline gelen  “Yazmışsa Bozmak Olmaz” şarkısıyla başlayacak Kenan Doğulu konseri, Caresse Bodrum’un misafirleri aynı zamanda kendi oda ve özel teraslarından da izleyebilecekler.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Heykel sergisi ‘Dreams’ Trump Art Gallery’de

Heykellerinde örtü formunu kullanan sanatçı Çiğdem Sarıçiçek, ‘’Dreams’ isimli heykel sergisiyle Trump Art Gallery’de sanatseverlerle buluşuyor. Çiğdem Sarıçiçek’in 18 eserinin yer aldığı sergi, 31 Temmuz’a kadar Trump Art Gallery’de gezilebilir.

 

Trump Alışveriş Merkezi’nde yer alan Trump Art Gallery, yerli ve yabancı sanatçıların sanat eserlerine ev sahipliği yapmaya, İstanbullulara sanatın özgün örneklerini sunmaya devam ediyor.

 

Örtülü heykellerin; drapenin rastgele estetiğinin kendisi için hayranlık verici olmasından doğduğunu belirten Çiğdem Sarıçiçek, “Bunun yanı sıra gizlemeyi ya da üzerini örtmeyi seçtiğimiz pek çok düşünce ya da duyguyu ifade etmenin bir yolu olarak son derece çekici. Buradaki gizemin merak uyandırıcı yanı insanı yeniden düşünmeye teşvik etmesi. Aslında üzeri örtülü olan yeniden yapılmış olandır ve artık eskisi gibi değildir. Yeni bir bakışla üzerine yeniden düşünülmelidir” diyor. 

 

Küratörlüğünü Kenan Bahadır Derre’nin üstlendiği sergi, 31 Temmuz tarihine kadar Trump Alışveriş Merkezi B3 katında bulunan Trump Art Gallery’de ziyaret edilebilir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Karabağlar TSM Korosu “Yaz Konseri”yle vatandaşlarla buluştu

Karabağlar Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu, Maliyeciler Mahallesi'ndeki “Yaz Konseri”yle bir kez daha vatandaşlarla buluştu. Mahalledeki amfi tiyatroda gerçekleştirilen konseri, Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, CHP İlçe Kadın Kolları Başkanı Aydan Tör, Karabağlar Kent Konseyi Başkanı Alev Ağrı, meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda vatandaş izledi.

Şef Cihan Önder yönetimindeki koro, “İnleyen Nağmeler”, “Eski Dostlar”, “Çile Bülbülüm” gibi Türk Sanat Müziği'nin sevilen birçok eserini, seyircilerle birlikte seslendirdi.

Konser sonunda Şef Cihan Önder'e çiçek veren Başkan Selvitopu, “Saz ve ses sanatçılarımızı yürekten kutluyorum. Hepsine yürekten teşekkür ediyorum. Bu akşam onlar alınteri döktüler, emek verdiler. Bizlere güzel bir akşam yaşattılar. Umarım hep birlikte daha nice güzel etkinliklerde buluşuruz” dedi.
Başkan Selvitopu, Mahalle Muhtarı Sadet Kaya'ya da katkıları nedeniyle teşekkür etti.

Pandemi nedeniyle uzun süredir çalışamayan Karabağlar Belediyesi TSM Korosu,  geçen aylarda “Yeniden Merhaba Konseri”yle sevenlerinin karşısına çıkmıştı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Temmuz’da beIN CONNECT’le Yaz Keyfi

Temmuz ayında beIN CONNECT; yepyeni dizilere, orijinal yapım programlara ve ses getirmiş birbirinden kaliteli filmlere merhaba diyor.

 

7’den 70’e herkesi ekranlara kilitleyecek film, dizi ve programları izleyicilerin beğenisine sunan beIN CONNECT, yaz aylarında sinema ve dizi keyfi yaşamak isteyenlere birbirinden kaliteli pek çok seçenek sunuyor.

 

Temmuz Ayında Yeni Diziler beIN CONNECT’te!

  • Dizinin başrolünde aynı zamanda senaristliğini yapan Giray Altınok ve Kerem Özdoğan yer alırken, gündelik hayatın içinden çıkılmaz tekdüzeliğine sürüklenen iki yakın arkadaş Samet ve Tufan’ın maceralarını konu alan beIN ORIGINALS dizisi “Var Bunlar” izleyicilere eğlenceli anlar yaşatacak.
  • Robert King ve Michelle King ikilisinin ekrana taşıdığı, doğaüstü olayların gizemlerini çözmeye çalışırken bilim ile inancın yüzyıllardır süregelen çatışmasını anlatan “Evil”, Kristen ile David arasındaki ilişkinin farklı boyutlarına odaklandığı yeni sezonuyla 18 Temmuz’dan itibaren beIN CONNECT’te izleyici ile buluşacak.
  • Altın Küre ödüllü Michael C. Hall’ın canlandırdığı fenomen kahraman Dexter Morgan; gündüzleri Miami’de işlenen cinayetleri araştırırken, geceleri kendi kurallarıyla adaleti sağlamak için öldürmekten çekinmiyor. Yayın hayatına başladığı yıldan itibaren sayısız ödüle aday gösterilmiş, Emmy ve Altın Küre Ödüllü “Dexter”; 5. ve 6. sezonuyla, 30 Temmuz’dan itibaren beIN CONNECT’te izleyici ile buluşacak.

Birbirinden Kaliteli Filmler Temmuz Ayında beIN CONNECT’te!

  • Woody Allen’in yazıp yönettiği, başrollerinde Gina Gershon ve Christoph Waltz’un yer aldığı film, gittikleri San Sebastian Festivali'nin büyüsüne kapılan bir çiftin hayatına odaklanıyor. Eğlenceli ve egzotik bir aşk hikayesinin anlatıldığı, “Rifkin'in Festivali” (Rifkin's Festival), 10 Temmuz Pazar;
  • En İyi Uluslararası Film Oscar'ını kazanan, Mads Mikkelsen ve yönetmen Thomas Vinterberg'i yeniden bir araya getiren, belirli seviyede tüketilen alkolün hayat standartlarını yükselteceğine dair bir araştırmaya rastlamalarının üzerine, bunu kendi hayatlarında test etmeye karar veren dört lise öğretmeninin hikayesini anlatan “Körkütük” (Druk), sinemalardan sonra ilk kez, 5 Temmuz Salı;
  • Yönetmen koltuğunda Bassam Tariq’in oturduğu, Tariq ve Riz Ahmed tarafından yazılan, bir hastalığa yakalanan İngiliz-Pakistanlı bir rapçinin hikayesini aktaran dram filmi “Mogul Mowgli”, Türkiye’de ilk kez, 2 Temmuz Cumartesi;
  • “Madagaskar” serisine ve sevilen animasyon “Megazeka”ya imza atan Tom McGrath'in yönetmen koltuğunda oturduğu “Patron Bebek 2: Aile Şirketi” (The Boss Baby 2: Family Business), sinemalardan sonra ilk kez, 17 Temmuz Pazar;
  • Briar, Bramble ve Oduncu Vick'in yeni açılan Vahşi Hayat isimli macera parkında yaşadıkları serüvenleri konu edinen çizgi film serisi “Ayı Kardeşler: Macera Parkı” (Boonie Bears: The Wild Life) sinemalardan sonra ilk kez, 1 Temmuz Pazar günü beIN CONNECT'te olacak.

Birbirinden eğlenceli ve ses getiren animasyonlar Temmuz ayında beIN CONNECT’te!

  • “Crood’lar 2: Yeni Bir Çağ” (The Croods: A New Age), “Spirit: Özgür Ruh” (Spirit Untamed), “Patron Bebek 2: Aile Şirketi” (The Boss Baby: Family Business), “PAW Patrol Filmi” (PAW Patrol: The Movie), “Karlar Kralı Norm 2” (Norm of the North: King Sized Adventure), “Ayı Kardeşler: Macera Parkı” (Boonie Bears: The Wild Life), “Cüce Dedektif Şerlok” (Sherlock Gnomes), “My Little Pony Filmi” (My Little Pony: The Movie), “Megazeka” (Megamind), “Şrek” (Shrek) koleksiyonu, “Efsane Beşli” (Rise of the Guardians), “Çılgın Hırsız” (Despicable Me) koleksiyonu, “Şirinler: Kayıp Köy” (Smurfs: The Lost Village), “Kuzular Firarda” (Shaun the Sheep Movie) koleksiyonu gibi birbirinden eğlenceli ve ses getiren animasyonları Temmuz ayında beIN CONNECT’te ailecek keyifle izleyebileceksiniz.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Minik ressamlar tuval başında

Gaziemir Belediyesi’nin düzenlediği Minik Ressamlar Atölyesi’nde çocuklar, eğitmenler eşliğinde yeteneklerini tuvale döküyor. Her hafta çarşamba ve cuma günü düzenlenen atölyelere 6-12 yaş arasındaki çocuklar katılabiliyor.

 

İlçenin farklı noktalarında, saat 10.00-11.00 arası düzenlenen etkinliklere katılan çocuklar, resim eğitmenlerinin verdiği eğitimle hayallerini tuvale yansıtıyor. Açık havada düzenlenen atölyelerde çocuklar hem keyifli zaman geçiriyor hem de yeteneklerini geliştiriyor. Atölyelere katılmak isteyen çocuklar 0232 274 06 33 numarasını arayarak kayıt oluşturabiliyor.
 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Altın Portakal Edebiyat Uyarlaması Senaryo Yarışması: Sinemave Edebiyat Antalya’da buluşacak

1- 8 Ekim 2022 tarihlerinde gerçekleştirilecek 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında Edebiyat Uyarlaması Uzun Metraj Senaryo Yarışması düzenlenecek.

 

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek yaptığı yazılı açıklamada, Edebiyat Uyarlaması Uzun Metraj Senaryo Yarışması’nın amacının edebiyatımızın nitelikli eserlerinin sinemaya uyarlanmasını teşvik ederek yapımcı ve yaratıcıların yeni filmler üretmesine maddi ve manevi katkı sunmak olduğunu belirtti. 

 

Sinema tarihimizdeki Susuz Yaz, Anayurt Oteli, Gizli Yüz, Bereketli Topraklar Üzerinde, Zübük, Adı Vasfiye, Hakkari’de Bir Mevsim, Karılar Koğuşu, Hababam Sınıfı, Yılanların Öcü, Vurun Kahpeye ve Selvi Boylum Al Yazmalım gibi birçok önemli filmin edebiyat uyarlaması olduğunu belirten Muhittin Böcek, sinemamıza güçlü senaryolar kazandıracak böyle bir yarışmanın Türkiye’de ilk kez Antalya Altın Portakal Film Festivali tarafından düzenleneceğinin altını çizdi. 

 

Edebiyat çevrelerinin yoğun ilgisini çekecek olan Altın Portakal Edebiyat Uyarlaması Senaryo Yarışması, sinema ve edebiyatı buluşturarak, her iki alan için de verimli bir ortam yaratmayı amaçlıyor.

 

Yarışmaya katılacak senaryonun, 31 Aralık 2022 tarihinden önce Türkiye’de basılmış bir eserden uyarlanmış olması ve her iki eserin sahibinin de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekiyor. Daha önce filme çekilmiş ya da tiyatro oyunu olarak sahnelenmiş eserler yarışmaya kabul edilmeyecek.

 
Katılımcı kendi eserinden yola çıkıp bir senaryo yazarak yarışmaya başvurabilecek. Eğer başka bir yazarın eserinden faydalanacak ise mutlaka eserin yazarından ya da yasal temsilcilerinden yazılı bir onay alması ve bu onayı başvuru ile birlikte yollaması gerekiyor. Son başvuru tarihi 15 Ağustos 2022 olan Altın Portakal Edebiyat Uyarlaması Senaryo Yarışması’nda  En İyi Senaryo Ödülü 80.000 TL ve Jüri Özel Ödülü 40.000 TL olarak belirlendi. Eserin yazarı ile senaryo yazarı farklı kişilerse para ödülü ikisi arasında eşit olarak paylaştırılacak. Yarışmanın sonuçları, 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin 1 Ekim 2022’de gerçekleştirilecek olan açılış töreninde açıklanacak.

Ayrıntılı bilgi için Antalya Altın Portakal Film Festivali web sitesine başvurulabilir. 

 

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in başkanlığını yaptığı 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin idari direktörlüğünü Cansel Tuncer, yönetmenliğini Ahmet Boyacıoğlu üstlenirken, sanat yönetmenliğini Başak Emre yürütecek.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı