Aylık arşivler: Temmuz 2022

Arkadaşlık ilişkisinin kalitesi, kişinin sosyalliği ve özgüveni üzerinde etkili oluyor

Arkadaşlık ilişkisinin psikolojik sağlamlık ve iyi oluş üzerindeki etkilerine değinen Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, bireyin günlük yaşam içerisinde karşılaştığı, kendini zorlayan durumlarla baş edebilecek desteği görebilmek için arkadaşlık ilişkilerine sığındığını, ondan destek ve yönlendirme beklediğini söyledi. Aydoğdu’ya göre, kişinin sahip olduğu arkadaşlık ilişkisinin kalitesi, dış dünyayı algılama biçimini, sosyalliğini ve özgüveni üzerinde oldukça etkili oluyor.

 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 27 Nisan 2011 tarihinde 30 Temmuz Uluslararası Dünya Arkadaşlık ve Dostluk Günü olarak ilan edildi. Bu özel günde problemlere çözüm odaklı yaklaşarak problemlerin köklerine inmeyi ve çatışmaları önlemek, şiddete karşı çıkacak bir dizi değerleri, tutumları ve davranışları benimseyerek barış kültürü oluşturmak amaçlanıyor.

 

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, özellikle çocukluk döneminde arkadaşlığın iyi oluş üzerindeki etkilerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Ergenlik döneminde arkadaşlık ilişkisi ön plana geçiyor

 

Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, özellikle ergenlik döneminde arkadaşlık ilişkilerinin çok daha fazla önem kazandığını belirterek “Bu süreç içerisinde yani ergenlik dönemi içerisinde olan genç birey için anne ve baba ile olan ilişki geri plana kayarken arkadaşlık ilişkisi ön plana gelmektedir. İletişim, konuşma şekli, giyinme gibi birçok kavram kişinin dahil olduğu gruba göre şekillenir ve popüler kültürün de etkisiyle arkadaşlık grubu etkileşim haline geçiş sağlar.” dedi.

 

Arkadaşlık ilişkisinin kalitesi özgüveni de belirliyor

 

Kişinin sahip olduğu arkadaşlık ilişkisinin kalitesinin dış dünyayı algılama biçimini, sosyalliğini ve özgüveni üzerinde oldukça etkili olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “Birey kurduğu ilişkiler üzerinden kendisini, arzu ve isteklerini ifade etme becerilerini de geliştirmektedir. Bunlarla birlikte ergenlik döneminde kişinin geliştirmeye başladığı kimlik ait olduğu ailenin dinamikleri ve sosyal ortamından direkt etkilenmekte ve bu ilişkilerin temelinde oluşmaktadır.” dedi.

 

Arkadaşlık ilişkisinde zorlanan daha mutsuz oluyor

Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “Arkadaşlık ilişkisi kurmakta zorluk çeken kişilerin diğer insanlara göre daha mutsuz olduğu, baş etme mekanizmalarının olmadığı ve hayata dahil olma, görev ve sorumluluk alma gibi alanlarda da sıkıntılar yaşandığı bilinmektedir. Bu durumlar düşük öz saygı ve düşük özgüven olarak da karşımıza çıkabilmektedir.” diye konuştu. 

 

İlişki kurmak toplumsal aidiyet duygusunu geliştiriyor

Arkadaşlık ilişkilerinin önemine işaret eden Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, şunları söyledi:

“Yaşadığımız topluma dair değer yargılarını, gelenekleri, görenekleri öğrendiğimiz, ait olduğumuz ve belli kurallar çerçevesi içerisinde yaşadığımız toplum normlarına uyum becerilerini iletişim üzerinden sağlarız. Diğer insanlarla birlikte kurulan bu iletişim toplum kurallarının öğrenilmesini sağladığı gibi aynı zamanda da bireyin topluma dair geliştirdiği aidiyet duygusunun gelişmesini sağlar. Diğer kişilerle kurulan ilişkiler aslında kişinin kendisini de tanımasını sağlar. Birey dahil olduğu gruplar içerisinde oldukça kendi sınırlarını, limitlerini, değer yargılarını öğrenir. Bununla birlikte karşılaştığı olumsuzluklarla baş etmesine yardımcı olacak stratejileri geliştirmesini de sağlar.” 

 

Zorluklarla baş etmede arkadaşlık ilişkimize sığınıyoruz

Arkadaşın psikolojik sağlamlık ve iyi oluş üzerindeki etkilerine değinen Uzman Klinik Psikolog Seda Aydoğdu, “Her birey günlük hayat akışı içerisinde zorlandığı bazı durumlarla karşılaşır. İçsel kaynaklarımız ve sosyal ilişkilerimiz karşılaştığımız durumlarla baş etmemize yardımcı olur. Bu bağlamda günlük yaşam içerisinde karşılaştığımız ve bizleri zorlayan durumlarla baş edebilecek desteği görebilmek için arkadaşlık ilişkilerimize sığınır onlardan destek ve yönlendirme bekleriz.” dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Anneler Babalar Tatile Giderken Bunları Yanınıza Almayı Unutmayın

Tatil hepimizin en çok beklediği ve yılın en keyifli dönemlerinden bir tanesi değil midir? Fakat anne baba olduktan sonra tatil deyince ilk aklımıza gelen soru; “Çocuklarımızın sağlık sorunu olduğunda ne yapacağız?” oluyor. 

 

Çocuklu ailelerin hem güvenli bir tatil geçirmesi hem de tatili daha konforlu hale getirmesi için bazı detaylara çok dikkat etmesi gerekiyor. Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Dicle Çelik anne babaların bavul hazırlarken tatilde acil durumlarda ihtiyaçları olacak listeyi paylaştı.  

 

Çocuklu ailelerin tatil valizinde neler olmalı? 

  1. Güneşten korunmak için çocuğunuzun yaşına uygun mineral filtreli, 30-50 SPF korumalı güneş kremi
  2. Acil durumlarda ihtiyacınız olabileceği için çocuğunuzun aşılarının da yazıldığı bebek izlem kitapçığı
  3. Ateş ölçer
  4. Çocuğunuzun yaşına uygun fitil ya da şurup şeklindeki ateş düşürücüler
  5. İsilik ve pişik için krem
  6. Burun tıkanıklığı için serum fizyolojik damla veya okyanus suyu
  7. Yanık kremi
  8. Yaralanmalar için antiseptik solüsyon, sprey, antibiyotikli krem
  9. Böcek ve sinek sokmalarını önlemek için doğal, katkısız bitkisel losyon
  10. Böcek ve sinek sokmalarından sonra kaşıntı giderici jel
  11. Morluklar için jel
  12. Alerjik durumlar için yaşa uygun alerji damlası veya şurubu
  13. İshal için yaşa  uygun probiyotik damla, saşe veya çiğneme tableti

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Van’da Funda Arar Rüzgarı Esti

Ünlü sanatçı Funda Arar memleketi Van'da on binlerle buluştu. Van Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen yaz konserlerinin ilkinde Funda Arar, birbirinden güzel şarkıları hemşehrileri için seslendirdi.

Van Büyükşehir Belediyesi'nin kültür sanat etkinlikleri kapsamında düzenlenen yaz konserlerinin ilkinde Funda Arar sahne aldı. Tarihi Van Kalesinde bulunan Kültür Parkta sahne alan Funda Arar Vanlılara unutulmaz bir gece yaşattı. Her yaştan müzikseverin katıldığı konserde birbirinden güzel şarkılarını seslendiren Arar'a coşkulu kalabalık hep bir ağızdan eşlik etti.

Yaklaşık 2 saat sahne performansı sergileyen Funda Arar, memleketi Van’da olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, organizasyonda emeği geçen Büyükşehir Belediyesine teşekkür etti.
Konserin ardından Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ozan Balcı tarafından Funda Arar'a çiçek takdim edildi. Vali Ozan Balcı, Funda Arar'a baba ocağında olmasından ötürü mutluluğunu ifade ederek, alanı dolduran on binlere de teşekkür etti. Vali Balcı, Van'ın artık kötü olaylarla değil, sanatla, kültürle anılmasını arzu ettiklerini belirtti.

Konser için Batman'dan geldiğini ifade eden üniversite öğrencisi Pelin Karahan ise, Funda Arar'a büyük hayranlık duyduğunu belirterek konser için Büyükşehir Belediyesine teşekkür etti.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hülya Koçyiğit’in Konuğu Varol Yaşaroğlu Oldu

Hülya Koçyiğit, TRT 2 ekranlarında yayınlanan “Film Gibi Hayatlar” programında konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Programın bu haftaki konuğu, ünlü karikatürist Varol Yaşaroğlu oldu.

 

Türkiye’nin en çok okunan çocuk kitap serisi Kral Şakir’in çizeri olan ve birçok animasyon filmine imza atan Varol Yaşaroğlu, Pembe Panter’in çocukluk kahramanlarından biri olduğunu ve her izlediğinde bir gün kendisinin de böyle bir çizgi film yapma hayalini kurduğunu söyledi.

 

Yaşaroğlu, o günleri ‘’O dönem tek bir kanal vardı ve Pembe Panter’i ara ara yayınlarlardı. İzlerken çok büyülenirdim. Ben de büyünce böyle bir çizgi film yapsam, ne güzel olur, diye daha çocukken hayallerini kurardım. Her yere çiziyordum. Defterlerime, kitaplarıma bazen duvara…’’ diyerek anlattı. Yaşaroğlu, Kral Şakir’de ve diğer işlerinde Pembe Panter’in esintileri olduğunu ifade ederek ‘’Pembe Panter de bir hayvandır karakter olarak. Kral Şakir’de de hayvanlardan kurulu bir dünya var,  karakterler insansı özellikler gösteriyorlar. Ama aynı zamanda bir Türk toplumunu da ve bizim kültürümüzü de yansıtıyorlar.’’ dedi.

 

Ünlü karikatürist, Kral Şakir’le ilgili ‘’Kral Şakir, bugüne kadarki bütün birikimlerimizin sonucu olan bir projemiz aslında. Gerçekten milli kahramanımız. Biz Kral Şakir'in kitaplarında, dergilerinde, dizisinde, sinema filmlerinde hep bir sorumluluğumuz olduğunu hissediyoruz. Çocuklara daha iyi bir dünya bırakmak bizim asli görevimiz diye düşünüyorum. Onları sadece eğlendirmiyoruz. Eğlendirirken aslında bir yandan da mesaj vermeye çalışıyoruz. O yüzden bizim kitaplarımızda, dergilerimizde, filmlerimizde hep işlediğimiz konular var. Mesela iklim krizinden tutun da çevre sorununa, eğitim sorununa, insanların faydalanabileceği birçok bilgiyi biz onlara eğlence aracılığıyla vermeye çalışıyoruz. Kral Şakir, şu an Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da 23 ülkede yayınlanıyor. Çok yakın zamanda Avrupa Amerika'da başlayacak. Türkiye'de gerçekten bir numaralı çocuk ve aile markası oldu. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bundan sonraki amacımız bence dünya olmalı diye düşünüyorum. Kral Şakir’de birçok esprimiz Türkiye'deki insanlar tarafından çok gülünen espriler olmasına rağmen işlediğimiz konuların çoğu evrensel.  Dünyada da yayınlandığında belki ufak tefek yerel değişikliklerle, aynı etkiyi yaratabiliyoruz. O yüzden senaryolarımızı genelde öyle oluşturuyoruz. Son yaptığımız ‘’Kral Şakir Geri Dönüşüm’’ filmi hem Türkiye'de hem de dünyada yayınlanacak. Avrupa ve Amerika'da ise 26 ülkede değişik dillerde yayınlanacak. Kral Şakir'in dönüm noktalarından birisi olacak.’’ dedi.

 

 

Çizimleri olan çocukların kendisine sık sık ulaştığını ve elinden geldiğince onlara yol gösterdiğini ifade eden Yaşaroğlu ‘’Olabildiğince yol göstermeye çalışıyorum ve gerçekten de hepsini de değerlendiriyorum. Hatta şaşırıyorlar, nasıl cevap veriyorsun, diye. Ben çok severek yapıyorum bunu. İmza günlerim altı ya da  yedi saat sürebiliyor. Ben hiç yerimden kalkmamışım ve sıra hala duruyor. O kuyruk hiç eksilmiyor. Bu durumun manevi mutluluğu inanılmaz.’’ dedi.

 

Kariyerinde dönüm noktasının bilgisayarla tanıştığı an olduğunu söyleyen karikatürist, ‘’Türkiye’de ilk çıkan bilgisayarlardan bir tanesini aldım. O benim hayatımı değiştirdi çünkü ilk defa bir bilgisayar aracılığıyla animasyon yapılabileceğini ben keşfettim. Animasyon aslında o döneme kadar, yurtdışında yapılan ve çok kalabalık ekiplerce, çok yüksek bütçelerle yapılan bir endüstriydi aslında. Evimde, bilgisayarla çizimler yaparak bunu kavradım ve minik minik animasyonlar yapıp internetten yayınlamaya başladım. Grafi 2000.com sitesini kurdum. Şu anki oluşturduğumuz bütün yapımların ardında o dönem kurduğumuz yaratıcı ekip var. Onlarla birlikteliğimiz hiç kopmadı’’ dedi.

 

O dönemde çok destek göremediklerini söyleyen Yaşaroğlu ‘’O dönem, animasyon ülkede olmayan bir sektördü. Kimse ilgilenmiyordu o sektörle. Bizim devam etme nedenimiz, ekiple birlikte gerçekten bu yolculuktan zevk alıyorduk. Bu yolculuğun içerisinde olmak benim zaten yaşama sevincim ve nedenim. Güne mutlaka bir çizgi roman okuyarak başlıyorum. Belki Türkiye'de en çok çizgi roman okuyanlardan birisiyimdir şu anda.’’ dedi.

 

 

Çocukların merak duygusunun hiçbir zaman kaybetmemelerini dilediğini belirten Varol Yaşaroğlu ‘’Çocuklardan en büyük isteğim, içlerindeki o çocuk ruhunu hiç bir zaman kaybetmemeleri. Çocukların en büyük özelliği merak duyguları. Kral Şakir'in  bir şapkası var. Üstünde de bir simgesi var. Her gittiğim yerde onu soruyorlar anlamını. Ben diyorum ki ‘’Bunu hiçbir zaman size açıklamayacağım. Çünkü benim isteğim, hep onu merak edin. O şapkanın ardında ne var, bu sembolün anlamı ne diye. Bu sizin merak duygunuzu sürekli ömür boyu tetiklesin’’ diyorum. Merak duygusunu yitiren yetişkinler gerçekten sıkıcı birer yetişkine dönüşüyorlar. Onu istemiyorum. İçlerindeki yaşama sevinci, hiçbir zaman bitmesin.’’ dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sinemada İzmir ekolünün temelleri atılıyor

İzmir İlk Film Projesi Geliştirme Kampı dolu dolu geçti
 

İzmir İlk Film Projesi Geliştirme Kampı dolu dolu bir programla sona erdi. Urla’daki kampta Türkiye'de sinema adına önemli işlere imza atmış birçok isim, İzmirli genç sinemacı adaylarının projelerini dinledi ve onlara tecrübelerini aktardı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kenti sinema sektörü için alternatif bir merkeze dönüştürme hedefi doğrultusunda kurulan İzmir Sinema Ofisi alanındaki öncü çalışmalarına devam ediyor. İlk uzun metraj film projesini hayata geçirmeye hazırlanan sinemacıların gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla İzmir İlk Film Projesi Geliştirme Kampı düzenlendi. Açık çağrıyla alınan 63 başvuru arasından seçilerek kampa katılmaya hak kazanan 5 film projesinin senarist, yönetmen ve yapımcıları 5 gün boyunca yoğun bir eğitim ve mentorluk sürecinden geçtiler.

Her projeye özel oturum
Eğitim kapsamında her bir film projesine özel olarak yapılan oturumlarda filmlerin hikâyelerine ve karakterlerine dair yeni kapılar aralandı, yapım süreçleri ele alındı ve sinema sektörünün rekabetçi ortamında başvuru dosyalarını güçlendirmeye yönelik stratejik katkılar sağlandı. Kampın son gününde ise kamp katılımcılarının jüri karşısında sunum yaptıkları bir “pitching” deneyim ortamı gerçekleştirildi.

İzmir beyazperdede, sinemacılar İzmir’de!
Türkiye'de sinema adına önemli işlere imza atmış isimler de konuk eğitmen olarak katılımcılarla buluştu ve ilk film projesiyle sektöre girmeye hazırlanan sinemacıların sorularını cevapladı. Bütçe ve finansman süreçlerinin yönetimi, başvuru dosyası hazırlama, senaryo geliştirme, ilk filmde yönetmenlik deneyimi, oyuncu-yönetmen ilişkisi, dağıtım ve satış stratejileri, festival süreçleri, yapımcı-yönetmen dinamikleri kamp boyunca ele alınan konular arasındaydı.  
İzmir Sinema Ofisi Kırmızı Kadraj Özel programları kapsamındaki 3 oturumda da kamp dışından gelen birçok sinemacı adayı daha kamp ortamında önemli isimlerle bir araya gelerek tecrübelerinden yararlanma fırsatı buldu.

Sektör temsilcileri İzmir İlk Film Projesi Geliştirme Kampı'nın sinemada İzmir ekolünün temellerini atmak için çok doğru bir proje olduğu ve ülkemiz adına ufuk açıcı olduğuna dair fikirlerini ifade etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Vakfı ortaklığında faaliyetlerini sürdüren İzmir Sinema Ofisi tarafından, İZELMAN desteğiyle gerçekleştirilen İzmir İlk Film Projesi Geliştirme Kampı’nın kariyer yolculuğuna İzmir’den başlayan sinemacıların potansiyelini güçlendirmek adına önümüzdeki yıllarda da devam etmesi hedefleniyor. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gümüldür çiftçisi İyi Tarım Uygulamalarıyla katma değer üretiyor

Yaş meyve sebze ihracatçılarından 'Üretimden İhracata İyi Tarım Uygulamaları' Projesi: Akdeniz Meyve Sineği ile mücadelede üreticiye destek

 

Rekolte kaybını önlemek için Akdeniz Meyve Sineği ile mücadele devam ediyor. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin (EYMSİB) İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile birlikte yürüttüğü İyi Tarım Uygulamaları Projesi kapsamında Menderes Tarım İlçe Müdürlüğü tarafından Gümüldür’de 44 çiftçiye EYMSİB tarafından temin edilen 2 bin 500 Akdeniz Meyve Sineği mücadele tuzağı dağıtıldı.

 

Menderes Tarım İlçe Müdürü Oktay Sezgin’in açılış konuşmaları sonrasında Menderes İlçe Tarım Müdürlüğü Ziraat Yüksek Mühendisi Belgin Doğan Aslan tarafından üreticilere bitki koruma ürünleri kullanımı konusunda eğitim gerçekleştirildi.

 

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği İyi Tarım Uygulamalarının ilk günden beri tam destekçisi

 

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Türkiye’deki tarım uygulamalarından, sürdürülebilir üretim yöntemlerini ve izlenebilirliği yaygınlaştırmak amacıyla gerçekleştirilen en büyük adımlardan olan İyi Tarım Uygulamalarının ilk günden beri tam destekçisi olduk. Küresel ekonomiyi iyi takip etmemiz ve ülkemizin de bu gelişmelere çiftçilerimizle beraber iyi adapte olmamız gerekiyor. Aynı zamanda 2022 yılı ve sonrası için hedefleri tutturabilmek için ihracat bacağı yanında, üretim bacağı da çok önemli. Öngörülerimizi ve olası senaryoları bölgemizin insanlarıyla, bu işe inanan insanlarla fikirler oluşturarak ilerletmeliyiz.” dedi.

 

Üreticilerimizin çevreye zarar vermeden, biyoteknik mücadeleyle tarımsal üretim gerçekleştirmesini hedefliyoruz

 

Uçak, “Bitki koruma ürünleri kullanımında gerekli hassasiyeti göstermediğimiz takdirde, en başta kendi soframız olmak üzere çevremiz, ailemiz, yakınlarımız ve insanlığı ciddi bir sorunla karşı karşıya bırakıyoruz. Tarımsal zararlılarla yapılan mücadelede çevreye zarar vermeden mücadele etmek çok önemli. Biz üreticilerimizin çevreye zarar vermeden, biyoteknik mücadele yapılarak, tarımsal üretim gerçekleştirmesini hedefliyoruz.” diye konuştu.

 

Tuzakları her yıl daha etkin kullanmamız gerekiyor

 

Hayrettin Uçak, iklim krizinin hem rekolte kaybına yol açtığını hem de zararlılarla mücadeleyi zorlaştırdığını bu yüzden Tarım ve Orman Bakanlığı, üretici, ihracatçının birlikte mücadele etmesi gerektiği görüşünde.

 

“Hem üründe hem de biyoteknik mücadelede üreticilerimize desteğimiz sonsuz. Gümüldür’de İyi Tarım Uygulamalarına geçen çiftçilerimiz tüm Türkiye’ye örnek teşkil ediyor. Çevre ve insan sağlığı bakımından en etkili ve en yaygın mücadele yöntemi olan biyoteknik mücadele tuzaklarını bütün üreticilerimiz asmaya başlamalı. Geçmiş yıllarda başarısını gördüğümüz tuzakları her yıl daha etkin kullanmamız gerekiyor. İhracatçılar olarak Türkiye’de üretilen 55 milyon tonluk taze meyve sebzenin katma değerine ulaşması için çaba gösteriyoruz. Bütün paydaşlarımızla işbirliğinde hem üretimin daha kaliteli olması adına hem de pestisit kalıntıları konusunda mücadelemize daha etkin ve hızlı bir şekilde devam edeceğiz.”

 

Gelecek 20 yılı planlayıp altın değerindeki ürünümüze sahip çıkmalıyız

 

Menderes Tarım İlçe Müdürü Oktay Sezgin, “İzmir’in 3’üncü büyük yüzölçümüne sahip ilçesiyiz. Gümüldür-Özdere-Ahmetbeyli hattı Türkiye’nin ekosistemini özetleyebilecek bir alan. Menderes ilçesinde tarımsal üretim deseni oldukça zengin. Akdeniz’e yaklaşık 45 km sahil bandı olan bölgemiz biyoçeşitlilikte ülkemizin diğer bölgelerine nazaran çok daha kıymetli. Bölgemizde mandalina ana ürün olarak yer alıyor. Burada yepyeni bir dönüşüm yapmak istiyoruz. Son 200 yılda dünyada nüfus 8 kat arttı. Gıda üretimi/tarımsal üretim ise 30 kat arttı. Gelecek 20 yılda dünya nüfusu 10 milyar olacak. Gelecek 20 yılı planlayıp arazilerimize, altın değerindeki bu ana ürünümüze sahip çıkmalıyız.” dedi.

 

100 bin ton üretim kapasitesini potansiyelimiz var

 

Sezgin, “Seferihisar-Selçuk-Menderes bölgelerindeki turunçgil üreticileriyle de bir araya gelmeliyiz. Bölgemizi kimyasal daha az kullanılan bir alan haline getirmeliyiz. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğimiz bu işin aktörlerinden. Üreticilerimizle ihracatçılarımızın istediği standartta ürün üretebiliriz. 65-70 bin ton-100 bin ton üretim kapasitesini bulabilecek mandalina potansiyelimiz var. 15 bin dekarlık alanda üretim yapıyoruz. Kadın üreticilerimiz Turuncu Eller Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ni kurdu. Aile işletmelerimiz mandalinadan işlenebilecek katma değerli ürünler geliştiriyorlar. Aile işletmelerimize de kooperatiflerimize de sahip çıkmamız, destek vermemiz lazım. Önümüzdeki süreçte çok daha marka olacak ürünlerle sahada olacağız. Arazilerimizi betona kaptırmayalım iş birliği yapalım.” diye konuştu. 

 

Üreticiye çağrı; Çiftçi kayıt sistemi, TARSİM, üretim proseslerinin kayıt altına alınması

 

Üreticilerin çiftçi kayıt sistemine kayıt olması gerektiğinin altını çizen Oktay Sezgin, olası tarımsal afetlere karşı zarar tespit çalışmaları için çiftçilerin girişimde bulunması gerektiğini söyledi. 

 

“Ailelerimizle bir araya gelip tek parsel sistemine geçelim. Üreticilerimiz TARSİM kapsamına girmeli. Üretici ziyaretlerinde yıl boyu tarımsal faaliyet yürütüyoruz; hangi vakitte-hangi ilacı-hangi gübreyi attığımızı bütün üreticilerimiz kayıt altına almalı. Gümüldür Mandalinası coğrafi işaretimize sahip çıkalım. Menderes hayvancılıkta, örtü altı tarımda, ova tarımında çok güçlü. Kaçak yapıyla mücadelede Türkiye’de ilk sıralardayız. Kendi kaderimizi kendimiz belirleyeceğiz. Tarımı yeni bir dünyaya hazırlamamız gerekiyor.”

 

Biyoteknik mücadeleyi bölgede yaygınlaştırmak için EYMSİB ile işbirliği 

 

12 Mayıs’ın Dünya Bitki Sağlığı günü olarak ilan edildiğini hatırlatan Sezgin, akabinde Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 2022 yılını Bitki Sağlığı ve Faaliyetleri konusunda farkındalık, eğitim, çiftçi buluşmaları ve toplantılarıyla sürekli gündem oluşturmak ve farkındalık için direktifler verdiğini açıkladı. 

 

“İklim krizi kritik bir boyutta. 5-10 sene sonra dünya nüfusu arttıkça bölgede şehirleşme yaygınlaştıkça tarım alanları daralabilir. Artık yeni bir tarım alanı açmamız mümkün değil. Bu yüzden elimizdekini korursak imkan ve zaman kazanacağız. Bu kontrolsüz gidişatta bitki koruma ürünleri gelişigüzel kullanılırsa geri dönüşü çok zor bir yola gireceğiz. Ancak bu durum farkındalık oluşturularak durabilir, geliştirebilir ve insanlık, doğa, gelecek için çok daha sağlıklı bir süreç yönetebiliriz. Bitki sağlığında kimyasal mücadelenin dışında biyoteknik mücadeleyi bölgede yaygınlaştırmak geliştirmek ve bu metodun bölgemiz için daha uygun olacağı kanaatiyle Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ile iş birliği içerisindeyiz. Arazilerde sahalarda mühendisler, çiftçiler, iş insanları ve bölge halkı bunu beraber yapabiliriz. Etkin ve verimli mücadele metotlarını kullanmamız gerekiyor.”

 

44 üreticimizin 35’i bu yıl İyi Tarım Metotlarıyla bir sezon geçirecek

 

Oktay Sezgin, “15 bin dekar alanda mandalina tarımı yapıyoruz. Bu alanların içinde bin 200 dekardan fazla bir alanı temsil eden üreticimiz var. 44 üreticimizin 35’i bu yıl İyi Tarım Metotlarıyla bir sezon geçirmeyi vaat etti. İyi Tarım Uygulamaları; hasata kadar Tarım ve Orman Bakanlığı ve çeşitli kuruluşlar tarafından takip edilecek. Böylelikle bölgemizde kayıtlı bir tarım modeli geliştireceğiz. Hedefimiz; Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin desteği Tarım ve Orman Bakanlığı’nın desteği ile bölgemizde İyi Tarım Metotlarını yaygınlaştırmak, biyolojik ve biyoteknik mücadele metotlarını çiftçimiz tarafından uygulanabilir hale getirmek. Gelecek sene topluluğumuzun sayısını artıracağız. Gümüldür Özdere Ahmetbeyli bölgemizde bu dönüşümü başlatalım. Sağlıklı üretim yapan üreticiler bu ülkenin geleceğini inşa edecek.” dedi. 

 

Akdeniz meyve sineği popülasyonunu kırmayı hedefliyoruz

 

Mandalina üretiminde Akdeniz Meyve Sineği’nin bir tır ürünü mahvedebileceğinin altını çizen Sezgin, “Bir sineği kontrol altında tutamazsak bir yıllık emek boşa gider. Doğaya kısır böcek salımı yaparak Akdeniz Meyve Sineği popülasyonunu kırmayı hedefliyoruz. Bu çalışma Ortadoğu’da bir ilk. Başarı sağlandığı taktirde diğer bölgelere ve diğer ülkelere örnek olacak.” diyerek sözlerini noktaladı. 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Karabağlar’da asfaltlamalar son hızla sürüyor

Karabağlar Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, asfaltlama çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Asfaltlama sezonunu en iyi şekilde değerlendirmek isteyen ekipler, ilçenin farklı noktalarındaki öncelikli sokaklara, tekniğine uygun şekilde asfalt seriyor.

 

Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Yunus Emre Mahallesi'nde yakıcı güneş altında ter döken emekçileri ziyaret ederek kolaylıklar diledi ve çalışmaları denetledi. Yunus Emre Mahalle Muhtarı Süleyman Can, Peker Mahalle Muhtarı Abdülbaki Işık, İhsan Alyanak Mahalle Muhtarı Abubekir Aras ve vatandaşlarla da sohbet eden Başkan Selvitopu, Karabağlar Belediyesi'nin tüm gücüyle sahada olduğunu vurguladı.

 

Asfaltlama için aylar öncesinden gerekli hazırlıkları yaptıklarını belirten Başkan Selvitopu, “Mümkün olduğunca daha fazla sokağa girmek için gerekli stokları yaparken, araç parkımızı da modern araçlarla güçlendirdik. Muhtarlarımızla birlikte en fazla asfaltlamaya ihtiyaç duyulan sokakları belirledik. Belirlediğimiz program doğrultusunda buralara giriyor ve tekniğine uygun asfalt serimi gerçekleştiriyoruz. Bu bunaltıcı yaz günlerinde sahada ter döken çalışma arkadaşlarıma, emekleri için teşekkür ediyorum” dedi.

 

Karabağlar'ın 58 mahallesini ayırmadan, eşit ve nitelikli hizmet verme çabalarını sürdüreceklerini söyleyen Başkan Selvitopu, “Mütevazı bütçemizi 500 bin insanımızın yararına kullanma anlayışımız aynı şekilde devam edecek” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Diplomaya Bakarak İşe Alma Anlayışı Azaldı

Üniversiteli olmanın hayalini kuran adaylar tercih sürecinde doğru karar verebilmek
için yoğun bir araştırma içinde. Ancak günümüzde üniversiteden mezun olacak
öğrenciler için sadece diplomanın yeterli olmadığı da bilinen bir gerçek. İş dünyası
artık yeni çağın yetkinliklerini taşıyan mezunları tercih ediyor.

Eğitim gündeminin masaya yatırıldığı Yolun Başındayken programında Dr. Görkem
İldaş, Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas’ı
ağırladı. Elmas, eğitimde değişimi yakalamak konusunda Türkiye’nin geride kaldığını
belirtti. “Yetkinlikler, eğitimin merkezinde olmalı” diyen Elmas’a göre, değişime ayak
uydurmanın yolu 21’inci yüzyılın talep ettiği yetkinlikleri geliştirmekten geçiyor.

“ARTIK YETKİNLİKLERE BAKILARAK İŞE ALINIYOR”
Elmas, tüm dünyada diplomaya bakarak işe alma anlayışının azaldığını şu sözlerle
aktardı: “Artık yetkinliklere bakılarak işe alınıyor. Yetkinliklerin daha fazla öne
çıkacağı bir döneme hızla giriyoruz. Bizler de eğitim öğretim programlarımızı, alt
yapımızı ve hocalarımızı buna göre dönüştürmeliyiz. Burada en önemli aktör hocalar.
Onların anlayışları da değişmeli. Geleneksel usullerin yerine öğrenciyi merkeze alan
yöntemleri uygulamaları gerekiyor.” Yetkinliği iyi tanımladığınız zaman bunun nerede
kazanıldığının da bir önemi yok. İster okuldan ister babanızdan, ister arkadaşınızdan
ister online platformlardan….

“DÖNÜŞEBİLEN BİREYLER YETİŞTİRMELİYİZ”
“Artık insanlar bir mesleğe adım attığında ömür boyu o işi yapacak gibi bir durum yok.
Kolay değişebilen-dönüşebilen bireyler yetiştirmek büyük önem kazandığı için bunun
temellerini üniversitede atmaya çalışıyoruz. Bunun için farklı disiplinlerden ders
almalarını kolaylaştırıyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Buca Gölet “ferahlatan adres” oldu

EGE Bölgesi’nin en gözde eğlence ve dinlence merkezlerinden biri olan Buca Gölet Tesisleri, yaz aylarında da güzel bir hafta sonu geçirmek ve ferahlamak isteyen yurttaşların uğrak yerlerinden biri oldu.

 

Toplam 167 bin metrekarelik alan üzerinde kurulu olan ve restoranlardan piknik alanlarına kadar pek çok sosyal donatı alanına sahip olan Buca Gölet Tesisleri, her hafta sonu binlerce İzmirliyi ağırlıyor. Tesiste sabah saatlerinden itibaren başlayan hareketlilik akşamın geç saatlerine kadar sürerken özellikle çocuklu aileler güzel bir gün geçirmek için Buca Gölet Tesisleri’ni tercih ediyor.

 

Piknik alanının yanı sıra kafe ve restoran imkanlarının bulunduğu tesislerde gerçekleştirilen konser, tiyatro ve pek çok etkinlik de Bucalıların kaliteli zaman geçirmesini sağlıyor. Şehrin bunaltıcı havasından uzaklaşmak ve sevdikleriyle eğlenceli bir aktivite yapmak isteyenlerin tercih ettiği Gölet,  son dönemlerde spor yapmak isteyenlere de sakin bir ortam sunuyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

DEÜ’de Tedavi Gören Çocuklar Meyve Bahçesinde Moral Buldu

Kocaeli Halk Eğitim Merkezi öğretmenleri Büyükşehir’in hayata geçirdiği TABİP Projesi kapsamında biberiye, nane ve melisa tarlalarını gezdi

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Projesiyle (TABİP) Kocaeli, tıbbi ve aromatik bitki üreticiliğinin merkezi olma yolunda ilerliyor. Tarımsal kalkınma hamlesine destek olan TABİP kapsamında Kocaeli Halk Eğitim Merkezi öğretmenleri ekilen tarlaları gezdi. İlk olarak sözleşme yapılan çiftçilerin Kandıra’daki tarlalarını gezen katılımcılar, Kocaeli’de tıbbi ve aromatik bitki ekiminin yaygınlaştırılması çalışmalarını bizzat yerinde görürken, ürünleri de inceleme fırsatı buldu. TABİP kapsamında ekim yapılan tarlada katılımcılara proje hakkında bilgi verildi.  

 

“BAŞKANIMIZ TAHİR BÜYÜKAKIN’A TEŞEKKÜR EDERİZ”

İnceleme gezisine katılanlar ekim alanlarının ardından Başiskele Kullar’da inşa edilmeye devam eden Büyükşehir’in Tıbbi Aromatik Bitki Üretim ve İşleme Tesisini de ziyaret etti. Biberiye, tıbbi nane ve melisa bitkilerinin işleneceği merkezi gezen ve yetkililerden bilgi alan katılımcılardan Kocaeli Halk Eğitim Merkezi’nde usta öğretici Firdevs İkram, TABİP’in bu kadar teferruatlı olduğunu bilmediğini ve çalışmanın çok hoşuna gittiğini anlattı. Kartepe Halk Eğitim Merkezi’nde çalışan Tülay Özer ise “Büyükşehir’in böyle bir projesi olduğunu yeni öğrendik. Benim de bir tarafım çiftçi. Bu projeden dolayı çok memnun kaldım. Başkanımız Tahir Büyükakın’a teşekkür ederiz” diye konuştu.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı