Aylık arşivler: Ekim 2022

Sağlık sigortalarında ilk ay, Sigortam.net’ten hediye

Türkiye’nin ilk ve lider dijital sigorta platformu Sigortam.net, sağlık sigortalarında müşterileri için “İlk Ay Bizden” kampanyası başlattı. Sigortam.net, 31 Ekim’e kadar sürecek kampanya kapsamında özel sağlık ya da tamamlayıcı sağlık sigortası yaptıranlara ilk ayı hediye ediyor.

 

İnsanların kendilerini en çok güvende hissetmek istedikleri sağlık konusunda, kişiye özel sigorta danışmanı hizmetiyle fark yaratan Türkiye’nin lider insurtech markası Sigortam.net, farklı kampanyalarıyla da müşterilerinin yanında olmaya devam ediyor. Sigortam.net, “İlk Ay Bizden” diyerek, sağlık sigortası yaptıran tüm müşterilerine ilk ayı hediye ediyor. 31 Ekim’e kadar sürecek kampanyadan özel sağlık ya da tamamlayıcı sağlık sigortası yaptıran herkes yararlanabiliyor. Üstelik kampanya kapsamında, günlük 11 TL’den başlayan fiyatlarla yaptırılan sağlık sigortası poliçeleri, fiyat artışlarına karşı da 1 yıl boyunca güvence altına alınıyor.

Teknoloji kadar insan temasının ve sıcaklığının değerine de inanan Sigortam.net, bu kampanyasını telesatış kanalı üzerinden gerçekleştiriyor. Şirket, sağlık sigortalarında kişiye özel sigorta danışmanları aracılığıyla müşterilerini 7/24, doğru, anında ve eksiksiz bir biçimde bilgilendiriyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Şehrin Caz Hali’nde son hafta!

Kurulduğu günden bu yana sanatı ve sanatçıyı destekleyen Akbank’ın en uzun soluklu kültür sanat projelerinden biri olan Akbank Caz Festivali, klasik ve modern cazın yanı sıra elektronik müzik, hip-hop ve dünya müziğinin farklı projelerini içeren programıyla 9 Ekim’e kadar devam ediyor. 

 

Yıllar içinde genişleyen müzikal yelpazesiyle, programında klasik ve modern cazın yanı sıra elektronik müzik ve dünya müziğinin farklı projelerine de yer veren Akbank Caz Festivali; bu sonbaharı caz müziği ile farklı müzik türlerinin bir araya geldiği bir seçki ile şehrin farklı noktalarında karşılıyor. Festival; 120’den fazla müzisyenle 22 ayrı mekanda 32 konser, 3 söyleşi, 3 çocuk atölyesi, teras konserleri ve dans etkinlikleriyle gerçekleşiyor.

 

Pozitif iş birliğiyle gerçekleştirilen 32. Akbank Caz Festivali mekanları olan Akbank Sanat, Müze Gazhane, Babylon, Zorlu PSM, AKM, The Badau, Nardis Jazz Club, Bizim Tepe, Bova’ya bu yıl HOOD Base, Alan Kadıköy, Dada Salon Kabarett, İstanbul Oyuncak Müzesi, Decollage Art Space, Postane İstanbul, Yeniköy Panayia Rum Ortodoks Kilisesi, Gregor By The Badau, Zuhal Müzik Kanyon, Outro Record Store, CoBAC Workspace ve Yeldeğirmeni Sanat Merkezi sahneleriyle eşlik edecek. 

 

 

Akbank Caz Festivalinde bu yıl tüm şehre yayılan birçok farklı proje gerçekleşecek

 

Akbank Caz Festivali’nde bu sene aralarında Abdullah Ibrahim, Aga B, Alp Ersönmez, Burhan Öçal & Istanbul Jazz Ensemble, Can Tutuğ, Çağıl Kaya, Dans Dans, Dilek Sert Erdoğan, Eda AND, Efe Demiral Trio feat. Eren Turgut & Mertcan Bilgin, Emma-Jean Thackray, Emma Rawicz Quartet, Fatih Erkoç Jazz Project, Gonzalo Rubalcaba & Aymée Nuviola, HÜM, İmer Demirer Quartet feat. Ayşe Gencer & Sibel Köse, Júlio Resende Fado Jazz Ensemble, Kamucan Yalçın Duo, Maffy Falay Tribute Band, Nihal Saruhanlı feat. Barış Demirel, Oded Tzur Quartet, Ofer Mizrahi Trio, Portico Quartet, Progressive Balkan Wedding Orchestra by Kolektif İstanbul, Rana Bulut & Efe Erdem, Ravi Coltrane, Sedef Erçetin Quartet, Sercan Debelec Quintet, Tenderlonious, Volkan Öktem, Wonju Lee Quintet’in aldığı 120’nin üzerinde sanatçı seyircilerle buluşuyor.

 

Caz müziğini geniş kitlelerle buluşturmayı amaçlayan Akbank Caz Festivali ayrıca Oyuncak Müzesi ve Akbank Sanat da 3 ayrı çocuk atölyesi ile çocukları da cazın renkli dünyası ile bir araya getirecek. Festivalin söyleşi programında “Yeni Medya Çağında Görsel ve İşitsel Deneyimler”, “Dinleme Kulübü: Şehrin Sokaklarında Yürüken Dinleyeceğin Bir Parça”, “Zamanın Unuttuğu İsimler”, “Dur! Dinle!: Japonya’da Caz ve Jazu Kissa” ve “Antik Çağ’da Kadın ve Müzik” içerikleri katılımcılarla buluşuyor.

 

 

KONSERLER

 

HÜM

 

HÜM, Oslo caz sahnesinde uzun yıllardır çeşitli orkestralarla üretimini sürdüren üç müzisyenin ortaklığıyla hayat bulan yeni bir trio. Bjørnar Kaldefoss Tveite, Magnus Sefaniassen Eide ve Bojan Marjanovic üçlüsünün ayrıksı ve kişisel birikimleri; değişken müzikal alfabelerin kullanıldığı doğaçlamaya geniş alanlar bırakan seanslarında bütünleşiyor. Nordik caz estetiğini klasik müzik tandanslı dokular ve alışılmışın dışında ritimlerle zenginleştiren HÜM, enstrümanların birbirini gölgelemediği bir üretim metoduna sahip. Enstrümanların kendi aralarındaki etkileşimle bir an olsun tökezlemeyen, sürükleyici sonik manzaralardan oluşan ilk albümü “Don’t Take It So Personally”yi Ocak 2022’de Losen Records aracılığıyla yayımlayan Norveçli grubun ilk İstanbul konseri, 4 Ekim Salı akşamı Akbank Sanat’ta.

 

Bjørnar Kaldefoss Tveite: Kontrbas

Magnus Sefaniassen Eide: Davul

Bojan Marjanovic: Piyano

 

İmer Demirer Quartet feat. Ayşe Gencer & Sibel Köse

 

4 Ekim Salı gecesi The Badau Akasya sahnesinden güneye doğru bir serüvene çıkıyoruz. Caz müziğine adanmış hayatı ve trompetteki ustalığı ile bir dünya yıldızı olarak takdir edilen İmer Demirer, “Güney” başlığıyla bakış açımızı bu yöne çeviriyor. “Coğrafya kader midir?” sorusuna çağdaş bir sanatçı bakış açısıyla bakarak, sosyolojik ve politik çalkantıların yaratıcılığın sınırlarını zorladığı diyarlara odaklanıyor. Güney Amerika, Güney Afrika, Güney Avrupa ve Akdeniz’den gelen esintilerin müzikal yansımalarından oluşan seçkideki şarkıları, Türkiye caz sahnesinin önde gelen iki vokalisti Ayşe Gencer ve Sibel Köse seslendirecek. Solo parçalarının yanında dostluklarını sergiledikleri düetleriyle, bir anlamda müzikal yolculuklarını dillendirecekler. “Güney” performansında piyanoda yer alan Can Çankaya, bir yandan bestecilik, aranjörlük, eğitmenlik gibi farklı alanlarda üretimlerini sürdürüyor. Kontrbasta Apostolos Sideris, cazla birlikte Yunan, Türk ve Balkan müziklerinden öğeleri harmanlandığı yaklaşımıyla projenin belkemiği. Davulda ise REDD grubuyla da tanınan Berke Özgümüş yer almakta.

 

İmer Demirer: Trompet

Can Çankaya: Piyano

Apostolos Sideris: Kontrbas

Berke Özgümüş: Davul

Ayşe Gencer: Vokal

Sibel Köse: Vokal

 

Mehmet Uluğ Gecesi: Volkan Öktem #7

 

Mehmet Uluğ’u, aramızdan ayrılışının dokuzuncu yılında anmak için 4 Ekim akşamı Babylon’da buluşuyoruz. Akbank Caz Festivali’nin her edisyonunda düzenlediği Mehmet Uluğ Gecesi’nde sahne “Volkan Öktem #7”nin. Davul çalmaya ve konserler vermeye henüz 11 yaşında başlayan Öktem, 1980’lerden bu yana Tuna Ötenel’den Tarkan’a, Sertab Erener’den Aydın Esen’e sayısız müzisyene hem sahne hem stüdyoda eşlik etti. Habbecik, Laço Tayfa, Quartet Muartet, MadenÖktemErsönmez gibi çok yönlü gruplarda yer aldı. Müzik hayatı birikimiyle hazırladığı ilk albümü “#7”den ilk tekliyi Eylül ayında yayımlayacak olan Öktem, bu projesini Mehmet Uluğ Gecesi için 32. Akbank Caz Festivali’ne taşıyor. Albümdeki bestelerinin de yer alacağı repertuarını ilk kez festival kapsamında dinleyeceğimiz performansta; Ercüment Orkut, Barış Doğukan Yazıcı, Halil İbrahim Işık ve Serhat Şensesli’den oluşan ekibiyle sahnede olacak Volkan Öktem.

 

Ercüment Orkut: Tuşlular

Barış Doğukan Yazıcı: Trompet

Halil İbrahim Işık: Tuşlular ve trompet

Serhat Şensesli: Bas

Volkan Öktem: Davul

 

Ofer Mizrahi Trio

 

Etnik melodilerin büyüsünü, duyumsal bir müzikal yaklaşımla kutlayan Ofer Mizrahi Trio, geleneksel sınırların yavaş yavaş ortadan kalktığı bir müzik icra ediyor. Disiplinler arası üretimlerini sürdüren Ofer Mizrahi, yaşamın türlü nüanslarını ve seslerin içgüdüselliğini keşfe çıkan bir müzik gezgini. Bestelerinde; müzisyenin kendi tasarımı olan, akustik ve elektronik sesleri bir araya getiren 24 telli The Whale Guitar’ına çello ve kontrbas eşliğiyle ayrıksı müzikal eğilimlerin bir diyaloğa girdiğine şahit oluyoruz. 2021’de beş şarkılık bir konser albümü yayımlayan Ofer Mizrahi Trio’nun ses paleti; Avrupa, Türkiye ve Hindistan’ın müzik kültürleri ve caz estetiğini pürüzsüz bir biçimde harmanlıyor. 5 Ekim akşamı Babylon sahnesinde üçlünün büyüleyici bir işitsel deneyim vadeden canlı performansına tanık olabilirsiniz.

 

Ofer Mizrahi: The Whale Guitar

Talia Erdal: Çello

Meron Sroya: Kontrbas

 

 

Efe Demiral Trio feat. Eren Turgut & Mert Can Bilgin "Kolaj"

 

Erkan Oğur, Ayşe Tütüncü, Murat Opus gibi isimlerle perdesiz gitar ve armoni üzerine çalışan gitarist, besteci ve prodüktör Efe Demiral, elektro-akustik öğeleri gitar müziğiyle birleştiren ilk albümü “Inside Out”u 2016’da yayımlamıştı. Yerli sahneden pek çok müzisyenle sahne ve stüdyoda iş birlikleri yapan Demiral’ın, basta Eren Turgut ve davulda Mert Can Bilgin’in yer aldığı trio’suyla kaydettiği ilk iş olan “Uyku Pansiyon”u 2019’da dinledik. Trionun ikinci albümü olan, Shalgam Records etiketli ve 2021 tarihli “Kolaj”, tıpkı isminde olduğu gibi tek bir temayı tanımlamıyor. Minimalist ve girift bir yaklaşımla örülen albüm, rock ve caz ekseninde şekilleniyor. Ritmik diyaloglarla eğlencesi artan, rengârenk albüm, 32. Akbank Caz Festivali kapsamında 5 Ekim akşamında Bova sahnesine taşınacak. Yeni medya sanatçısı /da’nın görselleri de üçlüye eşlik edecek.

 

Efe Demiral: Gitar

Eren Turgut: Bas

Mert Can Bilgin: Davul

/da: Görseller

 

Abdullah Ibrahim (Solo Piyano)

 

Cape Town doğumlu müzisyen ve besteci Abdullah Ibrahim, 80 yılı aşkın süredir piyano başında. Kariyeri boyunca gerek solo gerek orkestralar eşliğinde yaptığı üretimlerde geleneksel Afrika müziklerini, farklı coğrafya veya zamanlarla özdeşleşmiş stillerle buluşturmayı öncelik edindi. Gençlik yıllarında çeşitli orkestraların parçası olduktan sonra 1959’da Kippie Moeketsi ve Hugh Masekela gibi müzisyenler eşliğinde Jazz Epistles isimli yediliyi kurdu ve 1960’ta topluluğun ilk albümü “Jazz Epistle, Verse 1”ı  yayımladı. Apartheid rejiminin baskıları ülkesinden ayrılıp önce Avrupa’ya, ardından New York’a taşındı ve burada Ornette Coleman, Pharoah Sanders, Duke Ellington gibi isimlerle çalıştı. Aralarında Claire Denis’nin “Chocolat” (1988) ve “No Fear, No Die” (1990) yapımları da olmak üzere birçok film için besteler yaptı, ödüller kazandı. Grubu Ekaya ve çeşitli big band’lerle kayıtlar yapmaya da devam eden müzisyen, son olarak 2020’de solo piyano albümü “Solotude”u yayımladı. Albüm 2020 pandemi kısıtlamaları esnasında, teknik ekip dışında kimsenin bulunmadığı Almanya’daki Hirzinger Hall’da kaydedildi. Yalnızca caz sahnesinin değil; küresel Müzik tarihinin değerli figürlerinden biri olan Abdullah Ibrahim, 6 Ekim Perşembe akşamı Atatürk Kültür Merkezi’nde.

 

Abdullah Ibrahim: Piyano

 

Portico Quartet

 

2005’te Londra’da aynı okulda müzik eğitimi alan dört arkadaş tarafından kurulan Portico Quartet, janr tanımlarından soyutlanmış müzikal arayışların izini sürüyor. Caz, electronica, ambient ve klasik müzik türlerinin etkisinde kariyerinin her dönemecinde kabuk değiştiren ve farklı sonik kimliklere bürünen kolektif, bugüne dek Real World, Ninja Tune, Gondwana Records gibi köklü plak şirketlerinden albümler yayımladı. 2007 tarihli çıkış albümleri “Knee-Deep in the North Sea”, aynı seneTime Out dergisi tarafından “Caz, Folk ve Dünya Müziği” kategorisinde yılın albümü olarak seçildi ve 2008’de Mercury Ödülleri’ne aday gösterildi. Melodik perküsyon hang drum’ı karakteristik bir yaklaşımla ses paletine yerleştiren Portico Quartet, yenilikçi ve sürükleyici enstrümantal kompozisyonlarının her biriyle başka bir serüvene koyuluyor âdeta. 6 Ekim akşamı Babylon sahnesinde dinleyeceğimiz İngiliz grup, kariyerinin belki de en üretken döneminde. 2021’e birbirinden farklı müzikal estetiklerin ürünü olan iki albüm birden sığdıran dörtlü, Mart 2022’de de dört şarkılık “Next Stop” kısaçalarını yayımladı.

 

Duncan Bellamy: Davul

Milo Fitzpatrick: Kontrbas

Jack Wyllie: Soprano ve Tenor Saksafonlar ve Elektronikler

Taz Modi: Hang ve Perküsyon

 

Gonzalo Rubalcaba & Aymée Nuviola

 

Birden çok Grammy Ödülü’ne sahip iki Kübalı müzisyen, Gonzalo Rubalcaba ve Aymée Nuviola, aslında çocukluk arkadaşı olan iki müzisyen. Bir piyano dehası olarak tanımlanan Rubalcaba, 1985’te Dizzy Gillespie tarafından keşfedildiğinde Latin caz sahnesinde genç bir fenomene dönüştü. Blue Note kataloğunun gediklilerinden biri oldu; Bill Evans, Joe Lovano, Ron Carter gibileriyle çalıştı. Vokal yeteneğiyle Billie Holiday ve Celia Cruz’la kıyaslanan besteci ve oyuncu Aymée Nuviola ise ülkenin prestijli müzik okullarında aldığı eğitimin ardından Küba’nın işitsel ve geleneksel mirasını yaşatmaya, hatta genişletmeye devam ediyor. İkilinin uzun kariyerlerinin ilk profesyonel ortaklığı 2020’de çıktıkları bir turneydi ve Blue Note Tokyo’da gerçekleştirdikleri performans, “Viento y Tiempo” adıyla bir albüme dönüştü. En İyi Latin Caz Albümü kategorisinde Grammy’ye aday gösterilen albümün ardından, geçtiğimiz mayıs ayında 5passion etiketiyle bir konser kaydı daha ölümsüzleşti: Fransa’daki Marciac Jazz Festival’ın 2021 edisyonunda kaydedilen “Live in Marciac”. Zengin ritimleri, melodik nüansları ve uçsuz bucaksız birikimleriyle coşkulu, bir o kadar da otantik bir Küba gecesi için 7 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde Latin cazının yaşayan en önemli müzisyenlerinden ikisi ile buluşacağız.

 

Aymée Nuviola: Ses

Gonzalo Rubalcaba: Piyano

Tenderlonious

 

22a plak şirketinin kurucusu, flütçü, saksafoncu, prodüktör ve DJ Ed “Tenderlonious” Cawthorne için gerçek bir müzik kâşifi tanımı yapmak hiç de abartılı olmaz. Türler arası serüvenler yarattığı farklı estetiklerdeki albümleriyle, İngiltere’nin caz ve yeraltı sahnelerinin yol gösterici figürlerinden biri oldu. Solo üretimlerinin yanı sıra grubu Ruby Rushton’la caz estetiğini Afrobeat, hip hop ve elektronik müzikle kesiştirmeye devam eden Tenderlonious, kariyeri boyunca farklı coğrafyaların müzikal geleneklerine yeni yorumlar getirdiği iş birliklerine imza attı. Pakistan’da Jaubi ile kaydettiği “Ragas From Lahore” ya da bu sene yayımlanan İtalyan DJ ve prodüktör Lorenzo Moressi eşlikli “Cosmica Italia” albümleri, multidisipliner yaklaşımının örneklerinden bazıları. Şapkasından ne zaman ne çıkaracağını kestirmenin asla mümkün olmadığı Tenderlonious, 7 Ekim gecesi Babylon sahnesinde.

 

Ed ‘Tenderlonious’ Cawthorne: Flüt ve soprano saksafon

Hamish Balfour: Klavye

Pete Martin: Bas

Tim Carnegie: Davul

 

RAVI COLTRANE Cosmic Music

 

Alice ve John Coltrane çiftinin oğlu, saksafoncu, besteci, prodüktör ve plak şirketi sahibi Ravi Coltrane, ismini sitar müziği efsanesi Ravi Shankar’dan alıyor. Grammy adaylığı bulunan müzisyen, 30 yıla yaklaşan kariyerinde Elvin Jones, Jack DeJohnette, McCoy Tyner, David Gilmour ve kuzeni Flying Lotus gibi isimlerle çalıştı. Orkestra lideri olarak 1998-2012 aralığında altı albüm yayımlayan Ravi Coltrane, annesi Alice Coltrane’in uzun bir aranın ardından kaydettiği “Translinear Light” (2004) albümünün hayata geçmesinde kilit rol oynadı; prodüktör ve müzisyen olarak kayıtlarda yer aldı. Ailesinin uçsuz bucaksız mirasını dünyanın dört bir yanına taşımaya durmaksızın devam eden Ravi Coltrane, aynı zamanda ebeveynlerinin Long Island’da yaşadığı evde konumlanan The Coltrane Home isimli müze ve derneğin de başkanlığını yürütüyor. 8 Ekim Perşembe akşamı Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde ebeveynleri Alice ve John Coltrane’in şarkılarından oluşan bir repertuvarla, caz tarihinin iki benzersiz kahramanına saygı duruşunda bulunacak.

 

Gadi Lehavi: Klavye

Lonnie Plaxico: Bas

Elé Howell: Davul

Ravi Coltrane: Saksafon

 

Emma-Jean Thackray

 

Londra’da yerleşik multi-enstrümantalist, prodüktör ve orkestra lideri Emma-Jean Thackray’in geçtiğimiz sene yayımladığı; kozmik temalara tutunan harika ilk albümü “Yellow”, caz geleneğini ışık tayfından geçiren, elektronik müziğin türlü ara sokaklarından hip hop’a uzanan ve funk damarı hiç tıkanmayan bir kayıt. 2020’de savurduğu iki kısaçaların ardından Warp Records bünyesinde kendi plak şirketi Movementt’ı hayata geçiren Thackray, çok sesli müziğinin temeline bitmek bilmeyen groove’u yerleştiriyor. İngiltere’nin fokurdayan yeni nesil caz dalgasının kendine özgü figürlerinden biri olarak parıldayan müzisyen, bestelerini bir mantra etrafında inşa ediyor: “Bedenini, zihnini, ruhunu kıpırdat.” Kayıtlarındaki canlı performans enerjisi, temaların ve partisyonların büyülü doğaçlamalarla genişlediği konserleriyle de dünya çapında pek çok festivalin gözde isimlerinden biri hâline gelen Emma-Jean Thackray, 8 Ekim akşamı Babylon sahnesinde.

 

Emma-Jean Thackray: Trompet ve synthesizer 

Dougal William Tyler: Davul 

Lyle Kabir Barton: Klavye 

Matthew Gedrych: Bas

 

Oded Tzur Quartet

 

“21. yüzyılın Coltrane Quartet’i.” New York’ta yerleşik İsrailli saksafoncu ve besteci Oded Tzur’un liderliğindeki dörtlüye bu yakıştırmayı, Japonya’dan CD Journal dergisi yapıyor. Klasik Hint Müziği eğitimi aldığı yıllarda geliştirdiği çalış stiliyle enstrümanına özgün bir derinlik katan Oded Tzur, orkestra lideri olarak Enja Records’la yayımladığı iki albümün ardından Manfred Eicher’ın dikkatini çekti ve ECM Records ailesinin bir parçası oldu. 2020 albümü “Here Be Dragons”, şimdiden modern klasikler arasında sayılıyor. Raga geleneklerine kişisel bir yorum getirdiği, bir Sebastião Salgado fotoğrafını kapağına taşıyan 2022 çıkışlı albümü “Isabela” ise birçok müzik otoritesine göre son 10 yılda ECM etiketiyle yayımlanan en etkileyici işlerden. Birer hikâye anlatır gibi işlenmiş kompozisyonlarıyla Oded Tzur Quartet, 9 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak.

 

Oded Tzur: Tenor Saksafon

Nitai Hershkovits: Piyano

Petros Klampanis: Bas

Otis Brown III: Davul

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Başkent Kültür Yolu Festivali’nde Ankaralılar Orkestra Şefi olarak sahne aldı

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında dün (2 Ekim 2022, Pazar) Gençlik Parkı’nda ‘Yönet Bizi’ etkinliğinde Ankaralılar orkestra şefi oldu. 

 

Eğlenceli dakikalara sahne olan etkinlik çerçevesinde hepsi birbirinden farklı görevlere sahip, kusursuz bir bütünlüğün parçalarını oluşturan 15 sanatçı, Başkent Kültür Yolu Festivali programında da yer almayan sürpriz bir etkinliğe imza attı. ‘Flash mob’ olarak habersiz gerçekleştirilen etkinlikte 15 sanatçıdan oluşan orkestra, podyumun üstünde duran nota sehpasında büyük harflerle yazan ‘YÖNET BİZİ’ çağrısına kulak veren izleyicilerin yönetiminde mini bir konser verdi. Çevredekilerin yoğun ilgisini çeken ve eğlenceli dakikalara sahne olan etkinlik dakikalarca alkışlandı. 

 

Öte yandan yine dün Başkent Kültür Yolu Festivali kapsamında Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, ‘Orhan Altıntuğlu ile Ulus Gezileri’ etkinliğinde katılımcılarla bir süre sohbet etti. Ankara Kent Konseyi’ndeki ‘Çini Sergisi’nin açılışını da gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Yavuz, ayrıca CSO Ada Ankara’da gerçekleşen ‘Gelenekten Geleceğe: Çıkrıkçılar Yokuşu’ belgeselinin gösterimine katıldı. Bakan Yardımcısı Yavuz, CSO Ada Ankara’da Türk sanatının ve bilim tarihinin tanıtımı bağlamında Devrim Erbil, Ergin İnan, İsmet Yedikardeş, Burçin Erdi, Nevres Akın, Beyza Boynudelik ve Mustafa Tuğrul’un eserlerinin yer aldığı resim ve heykel sergisi “Zamanda Yolculuk: El-Cezeri”yi de ziyaret eti. 

  

 

Başkent Kültür Yolu Festivali 3 Ekim 2022, Pazartesi Programı

 

Konser:

  • Mariza / CSO Ada Ankara Ana Salon – 20.00
  • Yamatolia, Türkiye-Japonya Müzikal Kültür Köprüsü / CSO Ada Ankara Mavi Salon – 20.30

Opera – bale – dans:

  • Tosca / Büyük Tiyatro – 20.00

Söyleşi:

  • Ankara Arkeolojik Kazı Çalışmaları Konferansları: Cebirli Kazısı, Prof. Dr. Mehmet Sağır / Anadolu Medeniyetleri Müzesi – 14.00
  • Ankara'nın Kalbi Gölbaşı / CSO Ada Ankara Mavi Salon – 14.00
  • Masal ve Hayat Bilgisi Söyleşisi / Güneş Galerisi – 14.30

Çocuk etkinlikleri:

  • Çocuk Eğitim ve Deneyim Etkinlikleri / Anadolu Medeniyetleri Müzesi – 10.00-14.00
  • Cumhuriyet Müzesi Eğitim Etkinlikleri "Ebru Çalışması" / Cumhuriyet Müzesi – 10.00-11.00
  • Sinemaya Gitmeyen Çocuk Kalmasın: Afacanlar / Ankamall Cinemaximum – 11.00

Açık hava etkinlikleri:

  • Köşebaşı Canlı Tarih / Hamamönü Meydanı – 16.00

Sergiler:

  • 100’e 1 Kala – Beste Gürsu / Ankara Resim ve Heykel Müzesi
  • Düşlerim Müzede / Ankara Resim ve Heykel Müzesi
  • Art Meydan: Sanat Heryerde Sergisi / Ankara Resim ve Heykel Müzesi
  • Ankara Keçisinin İzinde / Ankara Resim ve Heykel Müzesi

 

 

Başkent Kültür Yolu Festivali 4 Ekim 2022, Salı Programı

 

Konser:

  • Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (Türkiye – Japonya Dostluk Konseri) / CSO Ada Ankara Ana Salon – 20:00
  • Yücel Arzen – 71 / CSO Ada Ankara Tarihi Salon – 20:00

Tiyatro:

  • Ankara DT – İzafiyet / Küçük Tiyatro – 20:00

Söyleşi:

  • Ankara Müzeleri Yöneticileri Müze İşlevini ve Kentin Kültür Hayatı İçindeki Önemini Tartışıyor / Cumhuriyet Müzesi – 14:30
  • Türkiye'nin Dünya Miras Alanları Söyleşisi: Aphrodisias Kazı Başkanı Prof. Dr. Bert Smith / Anadolu Medeniyetleri Müzesi – 14:00
  • Türkiye’nin Dünya Miras Alanları Söyleşisi: Ani Arkeolojik Alanı Kazı ve Alan Başkanı: Doç. Dr. Muhammet Arslan / Anadolu Medeniyetleri Müzesi – 15:00
  • Dil ve Edebiyat Söyleşileri: Prof. Dr. M. Fatih Köksal / Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi – 15:00
  • Ses, Nefes, Anne ve Masal / Güneş Galerisi – 14:30

Çocuk etkinlikleri:

  • Çocuklar İçin Tiyatro- Drama- Pandomim Atölyesi / Oda Tiyatrosu – 14:00
  • Çocuk Eğitim ve Deneyim Etkinlikleri / Anadolu Medeniyetleri Müzesi – 10:00-14:00
  • Cumhuriyet Müzesi Eğitim Etkinlikleri "Ebru Çalışması" / Cumhuriyet Müzesi – 10:00-11:00
  • Sinemaya Gitmeyen Çocuk Kalmasın: Afacanlar / Ankamall Cinemaximum – 11:00
  • Sandık Sepet Ankara: İnteraktif Edebiyat ve Kültürel Miras Etkinliği / Ankara Kalesi

Açık hava etkinlikleri: 

  • İnanç Yapıları Festival Rotası / Cumhuriyet Yapıları Festival Rotası / Festival Rotası – 13:00-16:00

Sergiler:

  • THK Üniversitesi İHAMER – Bulut Altı Avcı İnsansız Hava Aracı Projeleri / Türk Hava Kurumu Müzesi ve Paraşüt Kulesi

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

59. Altın Portakal Film Festivali İlk Günü Geride Bıraktı!

Antalya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlenen 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali, film gösterimi ve söyleşilerle dolu bir günü geride bıraktı.

 

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alan bir anne-oğul sevgisizliği ve bağlanma bozukluğunu anlatan “Bir Umut” filminin gösterimi yönetmen-senarist Ümit Köreken, senarist- yapımcı Nursen Çetin Köreken, oyuncular Baran Şükrü Babacan, Eylem Yıldız, Savaş Baytok, Deniz Yerdelen, filmin müziklerine imza atan Cafer Ozan Türkyılmaz ve görüntü yönetmeni İbrahim Çaltılı’nın katılımıyla gerçekleşti.

 

Ümit Köreken:İlk uzun metraj filmim “Mavi Bisiklet” bir büyüme, gereğinden fazla sorumluluk alan bir çocuğun hikâyesiydi. “Bir Umut” da 35-40 yaşlarına gelmesine rağmen bir türlü sorumluluk alamayan, büyüyemeyen, travmalar içinde yaşayan bir adamın hikâyesi. Hem yönetmen hem de senarist olarak aslında benim de hikâyem. “Bir Umut” her anlamda en çok beni büyüttü.”

 

Nursen Çetin Köreken:Özellikle yaralanmış erkekler, yaralanmış kadınlar ve yaralanmış coğrafyada yaşadığımız, ilişkileri tek başına yaşayamayan bir coğrafyada olduğumuzdan bunları bir senaryoda ortaya koymak zordu. Biz de büyürken bu zorlukları gerek kentte gerek doğuda gerek batıda her şekilde yaşıyoruz. Ama kadın olarak daha çok yaşıyoruz. Burada yaralanmış bir erkekten bahsediyoruz ama kadınlara dönüp baksak orada da yaralanmış, kendi olamamış, sesini duyuramamış kadınlarımız çok.”

 

Eylem Yıldız:Çok kolay gibi görünen zor bir mesele aynaya bakmak, hepimiz için bir büyüme filmi oldu bir miktar. Kendine, ilişkilere daha da yakında bakıyorsun, gerçekten mikro bir ameliyata girmiş gibi hissettik ön çalışmada. Çok şey düşündüm kendi hayatımla ilgili, korktum. Çünkü çok zordur kendi bildiğin dünyayı anlatmak.”

 

Baran Şükrü Babacan: “Ben Antalyalıyım, burada doğdum büyüdüm, 15 yaşında ilk kez sahneye biraz önce film izlediğimiz yerde adım attım.  O yüzden fazla duygusalım açıkçası. Ben herkesin kendine özgü ve içine baktığınızda çok büyük açmazları olduğuna inanıyorum. Her oynadığım karakterde de o kişinin açmazlarıyla ilgilenmeye çalışıyorum. Ben de tiyatro yapıyorum, sinema filmlerinde oynamak istiyorum, Umut da öyle ama kendine has çok özel bir geçmişe sahip. Onun 45 saatlik bir zaman dilimine tanık oluyoruz. Hayatının belki de yıkıldığı ve çok başka yerlere döndüğü.”

 

Günün Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması kapsamında gösterilen ikinci film, bir yandan en sevdiği atı Turagay’ın satılması, diğer yandan ailesinin dağılmasıyla zorlu bir süreç yaşayan 13 yaşındaki bir çocuğun hikâyesini anlatan “Hara” oldu. Filmin yönetmen ve senaristi Atalay Taşdiken, oyuncuları Isabella Haddock, Nehir Erdoğan, Dolunay Soysert, yapımcısı Baran Seyhan, müzisyeni Cihan Güçlü, kurgucusu Melik Saraçoğlu, cast direktörü Harika Uygur film gösteriminde izleyicilerle buluştu.

Atalay Taşdiken: “Benim sinema yapmakla ilgili meselem; insana, insanın kalbine ulaşmak. Seyirciye dokunamadığım işlerimi başarısız addederim. Bu kadar yoğun gündemde, bu kadar karamsar bir hayatın içerisinde insanlara küçücük ‘umudunuzu yitirmeyin, hâla bir umut var’ demeye çalıştım.”

 

Nehir Erdoğan: “İlk defa ’sırtımızı ağaca yaslayalım da güç alalım’ diyen bir yönetmenle çalıştım.  Çok mutlu bir sette çalıştım. Bu tip iyi niyetli filmler bizlere de şifa oluyor. Sizlerle birlikte ben de ilk defa izledim. Çok nahif bir film, birçok şey hatırlayarak ayrıldım.” 

 

Dolunay Soysert: “Çok sıcacık ve güzel ilişkilerin olduğu bir setin içerisinde bazen karakterime çok kızdım. Hayat dair bir karakter aslında. Hepimiz hayatın belli dönemlerinde katılaşabiliyoruz. Karakterim Melike de katılaşmış bir kadın. Herkesin yumuşak bir karnı var, hikâyeler yeter ki başımıza gelsin. Ben kendimce karakterimin içerisinde bir değişimi göstermeye çalıştım. Çok da severek oynadım.”

 

Isabella Haddock: “Çok değerli bir ekiple bu yaşta çalışabildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bu filmde rol aldığım için çok mutluyum, herkes çok yardım etti, çok teşekkür ederim.”

 

Baran Seyhan: “Filmin temelinde iyi niyet duygusu var. Bir de birlikte olma, dayanışma, aile olma, kan bağı olmadan da aile olma meselesi tüm dünyanın ihtiyacı olan bir şey. İnsanlar film yapabilirler, iyi film de olabilir kötü film de olabilir. Ama iyi niyetle yapılmış bir filmden kötü bir hisle ayrılmazsınız. Bu film için de çok net şunu söyleyebilirim ki; izleyen kişi iyi duygularla filmden ayrılacak.”

 

Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda Rodrigo Sorogoyen imzalı Canavarlar / The Beasts ve Yasmine Benkiran yönetmenliğindeki Melikeler / The Queens izleyicilerle buluşurken, Başka Bir Dünya bölümünün merakla beklenen yapımları Savaş Atı / War Pony ve Yakın / The Close filmlerinin gösterimleri yapıldı. 

 

Belgesel Film Yarışması’nda “Düet” ve “23 Sentlik Asker” Gösterildi!

Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda “Düet” ve “23 Sentlik Asker” filmlerinin gösterimi yapıldı. Film sonrası gerçekleşen söyleşiye “Düet” filminin yönetmenlerinden Ekin İlbağ ve İdil Akkuş ile filmin ana karakterleri senkronize yüzme düet milli sporcuları Defne Bakırcı ve Mısra Güneş de katıldı.

 

Ekin İlbağ: “Altı yıl süren bir projeyi kendi kariyerlerimizi de şekillendirmeye çalışırken aynı şekilde devam ettirmek çok zor oldu bizim için. Bu süreçte düştüğümüz noktalarda birbirimizi kaldırmış olmamız önemli.”

 

İdil Akkuş: “Biz altı yıl boyunca bir süreci takip ettik, durduğumuz noktalarda aynı bir kurmaca senaryo şekillendirir gibi düşünüyorduk; Mısra ve Defne ne yaşıyor, biz bu hikâyede hangi duyguyu almak istiyoruz? Pandemide hepimiz evlere kapanınca şu an çekmezsek hikâyenin sonu olmayacak dedik. O yüzden kızlar çekti kendilerini. Pandemi, bu hikâye üzücü bitecek dediğimiz nokta oldu.”

 

Kore Savaşı hafızası oluşturan “23 Sentlik Asker” gösterimi sonrasında filmin yönetmeni Mümin Barış, senaristi Tayfun Luxembourgeus ve kurgucusu Mert Harmandar izleyicilerle buluştu.

 

Mümin Barış: “Bir Kore ve kahramanlık hikâyesinden ziyade aslında Kore Savaşı ve insani dram diyebiliriz bana sorarsanız. Her ne kadar kronolojik olarak gitmeye çalışıyor olsak da filmde büyük savaşlar, büyük kahramanlıklardan ziyade açlık, arkadaşlık gibi daha insani bir dramaturji kurmaya çalıştık,”

 

Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması’nda Heyecan Başladı!

Ulusal Kısa Metraj Film Yarışması filmleri Kasım Ördek’in “Birlikte, Yalnız”, Yılmaz Özdil’in “Aforoz”, Yağmur Mısırlıoğlu’nun “Bugün Değil”, Barış Kefeli ve Nükhet Taneri’nin “Ben Tek Siz Hepiniz”, Turan Haste’nin “Rutubet”, Deniz Telek’in “Suyu Bulandıran Kız”, R. Hakan Arslan ve Kerem Yükseloğlu’nun “Tek Yön”, Özgürcan Uzunyaşa’nın “Cehennem Boş, Tüm Şeytanlar Burada”, Emre Birişmen’in “Kule”, Benhür Bolhava’nın “Koyun”, Charles Emir Richards’ın “Suriyeli Kozmonot” ve Esme Madra’nın “Fırtına” Türkiye’de ilk kez Antalya’da izleyiciyle buluştu. Gösterimler sonrası gerçekleşen söyleşilerde film ekipleri izleyicilerle bir araya geldi.

 

Yeni Nesil Sinema Okulu Filmleri Gösterildi!

Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Hollanda Büyükelçiliği işbirliğiyle gerçekleştirilen “Yeni Nesil Sinema Okulu” projesi kapsamında uzun süren bir eğitim döneminin ardından, 23 kız öğrenciden oluşan 5 ekip tarafından çekilen 5 filmin gösterimi Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan danışmanı  Doç. Dr. Önder Bilgin, Antalya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Okan Yavuz, Hollanda Büyükelçiliği’ni temsilen Deniz Bezirgan, İyi Parti İl Kadın Politikaları Başkanı Ayten Damatoğlu ve başkan yardımcıları, CHP Merkez İlçe Kadın Kolları Başkanları, kadın odaklı sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin kadın kolları temsilcileri, öğrenciler ve projenin jüri üyelerinden Ayşe Erbulak Özgürdal, Bennu Yıldırımlar, Gözde Kural, Pelin Batu ve Şebnem Burcuoğlu ile projenin eğitmenlerinin katılımıyla gerçekleşti.

 

“Kadının Gözüyle Sinemanın Gücüyle” sloganıyla yola çıkılan projede filmler uzun bir eğitim sürecinin ardından tamamlandı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden “3 Numara” ile Medine Baskın, Mardin Artuklu Üniversitesi’nden “Her Hayat Eve Sığar mı?” isimli çalışma ile Rojda Ezgi Oral, Ankara Üniversitesi’nden “Kamera Arkası” ile Ayşe Sena Öz, Mersin Üniversitesi’nden “Muhtar Bey” isimli çalışma ile Emine Doru ve Malatya İnönü Üniversitesi’nden “Porê Zer- Altın Saç” isimli çalışma ile Zeynep Ordu ve ekiplerine gösterim sonrası teşekkür belgeleri, projede yer alan değerli isimlere plaketleri verildi.

 

Bennu Yıldırımlar: “Genç arkadaşlarımızın yolları açık olsun, daha nice nice festivaller olsun, her şey onlar için güzel olsun. Hepinizin yolu açık olsun sanat içinde sanatla birlikte kalın.”

Ayşe Erbulak Özgürdal: “Ben çok gururlandım ve çok duygulandım. İleride çok ünlü bir yönetmen olduklarında onlarda küçücük de olsa bir hakkım vardı diyeceğim. Ellerinize sağlık.”

 

Pelin Batu: “Ülkemizde pek çok şey konusunda umutsuz olabiliyoruz ama en büyük umudum gerçekten açık ara kadın hareketi.”

 

Şebnem Burcuoğlu: “Hem bizim için hem de bu değerli geleceğin yönetmenleri için ilk defa gerçekleşen bir projeydi. Çok büyük bir heyecanla harika bir yola çıktık. Onların yolu açık olsun. Çok teşekkür ediyorum herkese.”

 

Gözde Kural: “Ben hepinizin geçtiği yollardan geçtim. Umarım on yıl sonra siz benim yerimde olursunuz. Yolunuz açık olsun.”

 

Antalya Film Forum Başladı!

Antalya Film Forum güne tanışma kahvaltısıyla başladı. Belgesel ve Kurmaca Work-in-Progress Platform projeleri sunumlarının gerçekleştiği gün boyunca, proje sahipleri bire bir toplantılarda endüstri profesyonelleriyle bir araya geldiler.

 

Katriel Schory’nin moderatörlüğünü yaptığı, Arte France Sinema Genel Müdürü Olivier Père, Medienboard Berlin-Brandenburg fonunun yöneticilerinden Teresa Hoefert De Turégano’nun konuşmacı olarak katıldığı “Film Nasıl Finanse Edilir?” başlıklı panel düzenlendi.

 

Festivalde Bugün / 3 Ekim Pazartesi

 

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması kapsamında yönetmen Burak Çevik, Sofia Bohdanowicz ve Blake Williams’ın birlikte yönettikleri arkadaşının yasını tutan bir kadını ve iyileşme sürecini anlatan “Gidiş O Gidiş” 14.30’da, Belmin Söylemez’in yönettiği bağımsızlığını koruyarak ayakta kalma mücadelesi veren 3 kadının hikâyesi “Ayna Ayna” 17.00’da AKM Aspendos salonunda izleyici ile buluşacak. Her iki gösterim sonrasında AKM’nin yanında bulunan Balerin Cafe’de film ekiplerinin katılımıyla söyleşiler gerçekleşecek.

 

Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda ise Signe Baumane’nin Tribeca Film Festivali’nde izleyiciyle buluşan, bir kadının içinde büyüyen isyanı tutku, mizah ve öfkeyle anlattığı canlandırma filmi Evlilik Hayatım / My Love Affair With Marriage 12.00’da, Michal Vinik’in daha rahat bir hayat sürmek için ülkelerini bırakıp İsrail’e göç eden iki kardeş üzerinden anlaşmalı evlilikleri sorguladığı Venedik Film Festivali’nde gösterilen Valeria Evleniyor / Valeria is Getting Married 20.00’da Türkiye’de ilk kez AKM Aspendos salonunda gösterilecek.

 

Ulusal Belgesel Film Yarışması filmlerinden Murat Erün’ün yönettiği "Hatice14.00’da, Pınar Fontini’nin yönettiği “Filmin Adı Ne?” 16.00’da; Metin Dağ’ın yönettiği “KAF KAF” ise 18.00’da AKM Perge salonunda ücretsiz izlenebilecek. Belgesel film gösterimleri sonrasında yönetmenlerin katılımıyla söyleşiler gerçekleşecek.

 

Özel Gösterimler kapsamında yönetmen İlke İşisağ’ın Türkiye’nin ilk kadın il belediye başkanı Leyla Atakan’ın hayatını anlattığı Leyla Hanım filmi 12.00’da AKM Perge salonunda film ekibinin katılımıyla ücretsiz izlenebilecek.

 

 

Festivalin Başka Bir Dünya bölümünde yer alan filmlerden Charlotte Wells’in Cannes Film Festivali’nde gösterilen, bir baba kızın duygu yüklü hikâyesini anlattığı Güneş Sonrası / Aftersun 19.30’da, 2022 Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülüne layık görülen Park Chan-wook’un  soruşturduğu cinayetin şüphelisine aşık olan bir dedektifin hikâyesini anlattığı Ayrılma Kararı / Decision to Leave 21.45’te Yıldızların Altında 2 açık hava sinemalarında izleyiciyle buluşacak.

 

Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda Yasmine Benkiran’ın yönettiği Melikeler / Queens filmi 12.00’da, Rodrigo Sorogoyen imzalı Canavarlar / The Beasts 14.30’da, Lukas Dhont’un yönettiği Yakın / Close 17.00’da, Gina Gammell ve Riley Keough’ün birlikte yönettikleri Savaş Atı / War Pony 19.00’da  Doğu Garajı Kültür Merkezi’nde ikinci kez izleyiciyle buluşacak.

 

Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması kapsamında Atalay Taşdiken’in “Hara” 19.30’da, Ümit Köreken’in “Bir Umut” 21.45’te, Yıldızlar Altında 1 açık hava sinemalarında ikinci kez gösterilecek.. 

 

 

AKM Aspendos Salonu

AKM Perge Salonu

Doğu Garajı Kültür Merkezi Salonu (Meltem Mah. Sakıp Sabancı Bulvarı Atatürk Kültür Parkı içi AKM, Muratpaşa)

Yıldızların Altında 1 (Açık Hava Sineması, Karaalioğlu Parkı içi)

Yıldızların Altında 2 (Açık Hava Sineması, AKM Doğan Hızlan Kütüphanesi arkası)

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sağlıklı atıştırmalık üreticisi Rawsome 6 milyon 750 bin TL taleple kitle fonlama turunda

Türkiye'nin ilk vegan, şeker ilavesiz, katkısız ve koruyucu içermeyen, glutensiz sağlıklı atıştırmalıklarını üreten Rawsome, global pazarlarda büyüme adımı atmak üzere yatırımcılarla buluşmaya hazır. 3 Ekim itibariyle kitle fonlama platformu fonbulucu’da yatırım turuna çıkan girişim, şirket paylarının 15’ini yatırımcılara arz ederek 6 milyon 750 bin TL fona ulaşmayı hedefliyor. İstanbul Ayazağa'daki 1,000 metrekarelik kapalı alana kurulu tesisinde üretim faaliyetlerine devam eden  ve halihazırda sekiz ülkeye ihracat gerçekleştiren Rawsome, kitle fonlaması yoluyla elde edeceği finansmanı rekabetçi fiyat avantajı yaratarak ihracat satışlarını artırmak yönünde kullanacak. 

 

Global çapta katlanarak büyüyen sağlıklı atıştırmalık pazarındaki yolculuğuna 2016 yılında  başlayan ve kısa sürede sekiz ülkeye ihracat kapasitesine ulaşan Rawsome, paya dayalı kitle fonlaması sahnesine çıktı. Ülkemizin ilk sağlıklı, vegan, glutensiz, şeker ilavesiz atıştırmalık üreticisi olarak bir dünya markası yaratma hedefine doğru hızla ilerleyen girişim, Türkiye’nin en aktif kitle fonlama platformu fonbulucu’da çıktığı yatırım turunda şirket paylarının 15’inin arzıyla 6 milyon 750 bin TL fon talep ediyor. Ankara Kalkınma Ajansı ve fonbulucu Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nun toplamda 300 bin TL eş finansman modeliyle yatırım yapma kararı aldığı Rawsome, 2 Aralık gününe kadar talep ettiği tutara ulaşmak üzere turda kalacak. Rawsome, 2018 yılında Weconnect International tarafından ABD'de 26 ülke arasından ürün kategorisinde Dünya Birincisi olmaya hak kazanmış bir kadın girişimi. 

 

İlk 20 iş günü yatırımcılara bedelsiz pay verilecek 

 

Girişim şirketinden gelen bilgiye göre, yatırım turunun başlama tarihi olan 3 Ekim Pazartesi saat 10.00 itibari ile 20 iş günü içerisinde EFT veya kredi kartı ile yapılan yatırımlarda yatırımcılara 20 fazladan pay verilecek Ek paylar Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) nezdinde yapılacak pay dağıtımı esnasında yatırımcıların hesaplarına aktarılacak. Ayrıca yatırımcılara 2 bin 500 TL ve üzeri yatırımlarda 1 kutu 16’lı Rawsome bar paketi, 5 bin TL ve üzeri yatırımlarda: 4’lü Rawsome Granola ve Müsli paketi ile 1 kutu 16’lı Rawsome bar paketi, 10 bin TL ve üzeri yatırımlarda 1 kutu Home Office paketi, 1 kutu 16’lı Rawsome bar paketi ve 4’lü Granola ile Müsli paketi, 25 bin TL ve üzeri yatırımlarda ise 1 yıl boyunca her ay 16’lı Rawsome karışık bar paketi hediye edilecek. Yatırım turu sonunda  girişim şirketinin güncel bilançosunun sermaye yedeklerinde bulunan 551 milyon 983 TL, toplanan fon ile birlikte sermayeye ilave edilecek. Bu turda yatırım yapan yatırımcılar, tüm sermayeye yaptıkları yatırım oranında ortak olacak.

 

2022 yılı sonunda kendi kaynaklarıyla 10 milyon 900 bin TL ciroya ulaşacak

 

Sağlıklı beslenme konusundaki duruşu, İstanbul, Ayazağa'da 1,000 metrekarelik kapalı alana kurulu dünya standartlarındaki üretim tesisi, ürünleri ve çok kanallı satış stratejisi ile yüksek marka bilinirliğine kısa sürede ulaşan Rawsome; ülke genelinde Macrocenter’lar, Metro marketler, Rossmann mağazaları, Tchibo kafeler, 300'den fazla benzin istasyonu, 250'den fazla organik ve doğal ürünler satışı yapan nokta, oteller ve spor merkezlerinde yer alıyor. 2017 yılından bu yana Avrupa Birliği, İngiltere ve ABD'de tescilli markasıyla sekiz ülkeye  ihracat gerçekleştiren girişim; global olarak kabul gören, ihracatı kolaylaştıran kalite belgesi BRC'ye A derecede sahip. Tamamen doğal, katkısız, şeker ilavesiz, glutensiz ve vegan ürünleriyle 2018 yılını 1 milyon 700 bin TL ciro ile kapatan şirket, 2019 yılında 2 milyon 200 bin TL, 2020'de ise pandemiye rağmen 2 milyon 450 bin TL ciroya ulaşarak  2021'de iki kat hacimle 4 milyon 555 bin TL ciro elde etmiş durumda. Halihazırda üç farklı kategoride 32 çeşit ürünle yoluna devam eden, KKTC, Almanya ve Kuveyt’te distribütörü bulunan, kendi markalarının yanında pek çok yerli ve uluslararası markaya "private label" bar, meyve & yemiş topları ve granola üretimi gerçekleştiren girişim şirketi; 2022 yılı sonunda 40 çeşit ürüne, 30'u ihracat olan 10 milyon 900 bin TL ciroya ve 900 bin TL kârlılığa kendi kaynakları ile ulaşmış olacak.

 

“2023 yılında ilk yurt dışı ofislerimizi açacağız”

 

Kitle fonlamanın hızla büyüyen sağlıklı atıştırmalık pazarında kendilerine hareket kabiliyeti sağlayacak çok etkili bir yöntem olduğunu söyleyen Rawsome Kurucusu ve Genel Müdürü Semra İnce, yatırım turu sonrasındaki kısa ve orta vadeli planları hakkında şu bilgileri verdi:  

“Yatırım turumuzu başarıyla kapattığımız taktirde ihracatımızı desteklemek için altyapımızı güçlendirmeye, istihdam artışına ve gerekli üretim ekipmanlarını almaya odaklanacağız. Ekim 2022’de oldukça kapsamlı ve güçlü bir dijital pazarlama faaliyetine başlayacağız. Bu arada gıda fuarlarına katılmak için bütçemizi güçlendirerek potansiyel müşteri havuzumuzu global olarak genişleteceğiz. Diğer yandan yeni ürün kategorilerimiz için tasarım ve üretim faaliyetlerini hayata geçireceğiz. Yeni kategorilerimizi destekleyici ekipman yatırımımız da eş zamanlı olarak gerçekleşecek. Türkiye merkezimize bağlı olarak yurt dışı ofislerimizi 2023 senesinin ilk yarısında belirleyeceğimiz bir Avrupa ülkesinde, son çeyreğinde de ABD'de açmayı planlıyoruz. Bu hamle ile hem Avrupa, hem de ABD pazarlarına girişimizi sağlayacak hem de satış ağımızı geliştirebileceğimiz büyük distribütörlere ulaşımımızı kolaylaştıracağız. Altı yıllık ömründe oluşturduğu kaliteli ve özenli doğru gıda markası algısına sahip olan şirketimizin bu yatırım turuyla bir araya geldiği yeni ortaklarının da desteğiyle yakın gelecekte bir dünya markası haline geleceğine eminiz.” 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

DEİK/Dijital Teknolojiler İş Konseyi Fintech Komitesi Başkanı İlker Sözdinler Oldu

Türkiye’nin lider fintech şirketi Birleşik Ödeme CEO’su İlker Sözdinler, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) / Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nin Fintech Komitesi Başkanı seçildi. Yeni görevi ile İlker Sözdinler, DEİK’te finansal teknoloji şirketlerinin yurtdışı pazarlara açılması konusunda liderlik yapacak. 

 

İnovatif fintech çözümleriyle Türkiye’nin ilk elektronik para şirketlerinden biri olan Birleşik Ödeme’nin CEO’su İlker Sözdinler, DEİK/Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nin Fintech Komitesi Başkanı seçildi. Türkiye ekonomisinin dinamiklerini güçlendirmek ve Türkiye’nin gücünü dünyaya taşımak amacıyla faaliyet gösteren DEİK, ülkemizdeki teknoloji ihracatını artırmak üzere kurduğu Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nde, 9 farklı komite oluşturdu. 9 komiteden biri olan Fintech Komitesi Başkanlığı görevi ise İlker Sözdinler’e verildi.  

 

Finansal teknolojilerin yurtdışında söz sahibi olması için çalışacak

 

İlker Sözdinler, yeni göreviyle ilgili olarak şunları söyledi: “Uzun yıllardır finansal teknolojiler alanında edindiğim deneyimlerle, kurduğum her yapıyı globalleştirmek üzere çalışmalar yürüttüm. Kurucusu ve CEO’su olduğum Birleşik Ödeme, uluslararası para transferinden, ön ödemeli kart ve dijital cüzdana, offline/online tahsilattan akıllı kasaya, kiosklardan sadakatin bir hizmet altyapısı olarak sunulmasına kadar birçok alanda uzmanlaşmış bir şirket. Bunun yanı sıra yurtiçinde global şirketlerle ve yurtdışında da para transferine yönelik önemli isimlerle çalışan uzman ekibimizin elde ettiği tecrübeyi, ülkemizdeki diğer fintech şirketleri için yol gösterici nitelikte kullanmaya hazırız. Ülkemiz finansal teknolojiler alanında gerek yetişmiş insan kaynağı, gerekse sahip olduğu bilgi birikimi açısından çok özel bir konumda yer alıyor. Bu vesileyle, DEİK gibi güçlü bir kurumun çatısı altında, bu yıl ilk kez kurulan Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nin Fintech Komitesi Başkanlığı’nı üstlenerek bu kıymetli teknolojilerin yurtdışına açılması konusunda destek vermenin büyük görev bilinci ile hareket ediyor ve bundan dolayı da büyük heyecan duyuyoruz. Kısa vadeli olarak önemli fuarlarda Türk fintech pavilyonu kurmayı; orta vadeli olarak 2025 yıl sonu itibarıyla sektördeki her 4 fintech oyuncusunun en az birinin uluslararası iş yapar hale gelmesini; uzun vadeli olarak ise 2030 yılı itibarıyla en az 5 fintech şirketinin artan ihracat geliri sayesinde Fortune 500 listesinde yer almasında aktif rol almayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde, Türkiye’nin finansal teknolojileri alanında başarılarına katkıda bulunmaya devam edeceğiz.” 

 

İlker Sözdinler Hakkında 

Birleşik Ödeme CEO’su İlker Sözdinler 2005 yılında PennState Üniversitesi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri ve İşletme çift anadal yaparak lisans eğitimini tamamladı. Sonrasında kariyerine 2005 yılında NGN’de kurucu ortak olarak devam eden İlker Sözdinler, NGN’de birçok finansal kuruluşa hizmet verdikten sonra, bölgenin büyük yabancı entegratörüne hisselerini satarak büyük bir başarıya imza attı. Bu süreçte 2010’da kurduğu Birleşik Ödeme ile FaaS vizyonunu Türkiye’ye duyurma hedefiyle sektörde yenilikçi bir adım attı. Teknoloji ve inovasyona olan tutkusuyla kurmuş olduğu Birleşik Ödeme ile önemli başarılara imza atan İlker Sözdinler, Ekonomist Dergisi’nin yayınladığı ‘’40 yaş altı en güçlü 40 genç CEO” listesinde yedi yıl üst üste yer aldı. 12 yıldır artan başarıyla finansal teknolojiler alanında çalışan, ilk elektronik para şirketlerinden biri olan Birleşik Ödeme, 2020 yılında Finberg’ten aldığı yatırımın yanı sıra 2021 yılında da Oyak Portföy Girişim Sermayesi Fonları’ndan aldığı yatırım ile hızlı bir şekilde büyümeye devam ediyor. Şirket, İlker Sözdinler’in “bölgenin en büyük fintech şirketi” olma vizyonuyla emin adımlarla ilerlerken; Türkiye’ye ek olarak Azerbaycan, Romanya ve Gürcistan’da faaliyet gösteriyor ve 2023 yılı itibarıyla toplamda 10 ülkede faaliyete geçmeyi hedefliyor. Sözdinler ayrıca, teknoloji alanında girişimlere yatırım yaparak ekosistemin güçlenmesine destek olmayı sürdürüyor ve 2022 yılı itibarıyla DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) çatısı altında yapılanan Dijital Teknolojiler İş Konseyi’nin Fintech Başkanlığı’nı sürdürüyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

E-Ticaretin Davos’u İstanbul’da gerçekleşti

Dünyanın önde gelen e-ticaret firmalarının üst düzey yöneticileri İstanbul'da bir araya geldi.

Dünya e-ticaretinin devleri, "e-ticaretin Davos"u olarak 9’uncu kez düzenlenen World E-Commerce Forum kapsamında İstanbul'da buluştu.  WoW Kongre Merkezi'nde 34 ülkeden 10 binden fazla katılımcıyı ağırlayan forum kapsamında, 150 bini aşkın B2B görüşme gerçekleştirildi.

Beş farklı sahnede ekosistemin profesyonellerinden oluşan 200’den fazla konuşmacının tecrübelerini paylaştığı forumda, ClickMeLive Genel Müdürü Emre İlban da sektörün önde gelen isimlerinin katıldığı oturuma başkanlık etti. “2024 öncesi bizi bekleyen trendler: E-Ticaret, pazarlama, strateji” başlıklı oturumda yaptığı konuşmada İlban, herkes e-ticaretin bugününü ve yarınını konuşurken kendilerinin bir adım ötesini konuşmak istediklerini belirterek, “Dünya genelinde artan enflasyon sebebiyle genel giderler arttığı için insanlar artık teknolojide de seçici satın alım yapmaya başladı. Dolayısıyla e-ticaret artık eskisinden daha zor” dedi.

Analytica House CEO’su Kıvanç Ünal, 2023’te yeni bir kriz beklendiğini ABD ve Avrupa’nın da bu durumdan ciddi şekilde etkilendiğini, insanların artık ihtiyaçlarına yönelik alışverişe yönlendiğini söyledi. Meta Vertical Lead Irmak Emekdaş da doğru müşteriye ulaşmak için platformları doğru sinyallerle destekleyip sisteme güvenilmesi gerektiğini söyleyerek, partner şirketler vasıtasıyla tamamlayıcı çözüme yönelmenin önemine değindi. E-ticaret bütçesindeki yurt dışı alışveriş oranının hızla arttığını, bunların çoğunun sosyal medyadan keşfedilmiş ürünler olduğunu kaydetti. Insider Başkan Yardımcısı Kerem Bozokluoğlu ise konuşmasında, sosyal ticaretin ürünler ve algoritma gibi birçok açıdan evrildiğini, bu kadar büyük bir ürün dünyasını yönetmenin zor olduğunu, influencerlar’ın da artık takipçi sayısından ziyade içerik üretme kabiliyetiyle seçildiğini vurguladı.

Dünya e-ticaretinin yeni yol haritasının çizildiği, gelecek vizyonu ve trendlerin ele alındığı forum; bilgilendirme toplantılarının yanı sıra katılımcılarına yeni iş birlikleri ve ticari ortaklıklar oluşturma imkânı da sundu. 3 gün boyunca e-ticaretin kalbinin Türkiye'de atmasını sağlayan forum, sektörün lider markalarının yanı sıra kamu ve özel sektörden üst düzey isimleri de ağırladı.

"Dünyada ve Türkiye'de E-Ticaretin Gelişimi", "Teknoloji Yatırımcılığının Geleceği", "E-Ticarette Müşteri Deneyimi", "E-Ticarette Hız Kavramı" ve "Patronlarla E-Ticaretin Stratejisi" gibi birçok konu başlığının masaya yatırıldığı foruma 40’tan fazla yatırımcı ve fon da katıldı.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Logistech’te seminerler sektörün geleceğine ışık tuttu

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Logistech–Lojistik, Depolama ve Teknolojileri Fuarı; sektördeki tüm paydaşları fuarizmir’de bir araya getirirken paneller ve seminerlerle de sektörün durumu ve geleceği tartışıldı. Fuar boyunca düzenlenen oturumlarla lojistik sektörü, destek mekanizmaları, ihracat gibi birçok konu masaya yatırıldı. 

 

Bu yıl ilk kez fuarizmir’de düzenlenen Logistech–Lojistik, Depolama ve Teknolojileri Fuarı kapsamında düzenlenen seminerlerde sektörün durumu ve yapılabilecekler konuşuldu. Bu kapsamda, Ticaret Bakanlığı Destekleri Bilgilendirme Semineri de düzenlendi. Seminerde, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yusuf Karakaş ve Hizmet İhracatçıları Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Abdullah Keskin konuşmacı olarak yer aldı. 

 

Destek için başvurun

Dr. Karakaş, lojistik ve taşımacılık hizmetleri sektörüne sağlanan destekler hakkında bilgi verdi. Karakaş, destek mekanizmalarının bulunmasına karşın yeteri kadar başvuru sayısı olmadığını belirterek, “Malı taşıyamadıktan sonra iyi mal üretmek yeterli değil. ‘Yurt Dışı Lojistik Dağıtım Ağları’ programlarımızla depo kiralama hizmeti dâhil olmak üzere birçok alanda firmalarımıza yüzde 70'e varan yatırım desteği veriyoruz. ‘Hizmet İhracatının Tanımlanması, Sınıflandırılması ve Desteklenmesi Hakkındaki Karar’ ile de kira, istihdam, reklam ve tanıtım vb. destekleri de verilmekte. Lojistik destekler kapsamında ise firmalar; pazara giriş, birim desteği, tescil ve koruma desteği, reklam, tanıtım ve pazarlama desteği, sanal fuar organizasyon desteği gibi 11 farklı destekten faydalanabiliyor. Ancak başvuru sayısı, aradan geçen zamana rağmen hala çok az” diyerek ihracatın artması için sektörün istihdam dâhil her parçasına yönelik destek mekanizmalarını oluşturduklarını söyleyip  “Sektör bundan faydalanmalı, siz işinizin başında durun ve destek için başvurun” şeklinde konuştu. 

 

Hizmet İhracatçıları Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Abdullah Keskin de Türkiye’nin hizmet ihracatı, birliğe üyelik süreçleri, üyelik avantajları, faydalanabilinecek destekler, destek başvurucu süreci ve bu süreçlerde dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. 

 

Yeni pazarlar için çalışıyoruz

Yaşar Üniversitesi Lojistik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu moderatörlüğündeki “İhracatçıların Gözüyle Lojistik” oturumunda ise Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz konuşmacı olarak yer aldı. Prof. Dr. Kazançoğlu ve İşbırakmaz, dünyayı etkileyen pandemi, bölgesel savaşlar, doğal afetlerin, lojistik sektörüne ve dış ticarete etkilerini konuştu. Genel Sekreter Cumhur İşbırakmaz, 2020 ve 2021 yıllarında dünya ticaretinin neredeyse yüzde 10 ile 15 arasında gerilediğini, tedarik ve lojistikte de birçok sorun yaşandığını hatırlatarak, “Dünya ticaretinin trilyon dolarlarla ifade edildiğini düşündüğümüzde bu gerilemenin ekonomik karşılığının ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Türkiye’de diğer ülkelere nazaran ihracatta çok büyük inişler olmadı. Bu yıla baktığımızda ihracatımızda ortalama yüzde 20’ler civarında artış söz konusu. Ancak dünya genelinde özellikle Avrupa’da başlayan enerji krizi ve ülkelerin milli gelirlerindeki yavaşlamayı dikkate almalıyız. Yılsonunda bu nedenlerle ihracatımızda duraklama söz konusu olabilir. Çünkü ihracatımızın yarısını Avrupa Birliği ülkelerine yapıyoruz.  Hedeflerimiz arasında Çin, Hindistan, Japonya gibi Uzak Doğu ülkeleri var, üzerinde çalışıyoruz. İstiyoruz ki buralara denizden ve karadan ulaşalım. Bu pazarlara yönelik tanıtımlar yapıyoruz. Amerika pazarında teknolojinin son gelişmelerinden faydalanarak, Ticaret Bakanlığımızın finans desteğiyle çeşitli projeler yapıyoruz. Afrika ülkelerinden büyük talep var. Buralara ihracatımız uçakla yapılıyor, uçak çok pahalı bir taşımacılık sistemi, deniz yoluyla hatlar yaratılması konusunda çalışmalarımız var” dedi.  

 

Sürdürülebilirlik için eğitimler

Diğer yandan pandemi ile birlikte teknolojik gelişmelerin lojistik sektörüne ve ticarete girmesinin ticarette kullanılan pek çok evrağın elektronik ortamda düzenlenmesine olanak sağlayarak işlerini kolaylaştırdığını ifade eden İşbırakmaz, yeşil mutabakat konusunda çalışmalar yapıp eğitimler düzenlediklerini belirtti. İşbırakmaz, “Ben ekonomimi nasıl sürdürülebilir kılarım? Çevreyi de bu işin katarak bu malları daha serbest nasıl dolaştırabilirim? sorularına yanıt veriyor. Fabrikaların, üretimin, lojistiğin  bu yönde adımlar atması gerekiyor. İhracatçı üyelerimizde farkındalık ve bilinç yaratmak için eğitimler yapıyoruz. Uluslararası rekabeti geliştirme projeleri dediğimiz destek mekanizmalarımız var. Bunların tamamı ihracatçı üyelerimizin sürdürülebilirlik konusunda farkındalıklarını arttırıp gereken yatırımlarını yapmalarını sağlamak için” diye konuştu.     

 

Lojistik ve dijitalleşme

Fuarın son gününde ise Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Lojistik Yönetimi Bölümü Tedarik Zinciri Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Okan Tuna’nın konuşmacı olduğu “Lojistikte Dijitalleşme” paneli gerçekleştirildi. Prof. Dr. Tuna, lojistikte dijitalleşmenin önemine dikkat çekip sektörün büyük veriyi kullanarak ve teknolojik gelişmelerden faydalanarak, hangi dönemde hangi limanda yoğunluk olabileceğinden performans tahminlerine, müşteri davranış biçimlerinden tahminlemeye kadar birçok alanda kolaylık sağladığını dile getirdi. Tuna, “20 yıl önce hayal edemeyeceğimiz bir noktaya geldik. Bir malın taşınması sürecinde de her şeyi görebiliyoruz, gördüğümüz şeylerin nerede olduğunu, ne zaman varacağını, bulunduğu ortamın hava sıcaklığını, nemi, çarptı mı düştü mü hepsini bilebiliyoruz. İnanılmaz bir ivmeyle de büyüyor, hala da büyüyecek. İzlenebilirlik alanında, 10 yıl içerisinde inanılmaz büyük bir dijital hareket ve pazar göreceğiz” dedi. 

 

Ticaretin değer bakımından yüzde 35’i hava kargo ile taşınıyor 

Turkish Cargo Türkiye Kargo Satış Başkan Yardımcısı Ahmet Kaya da Türkiye İhracatında Taşıma Modu Olarak Hava Kargo’yu anlattı. Kaya, 2021 yılı toplam dünya ticaret hacminin 28,5 trilyon dolar olduğunu belirterek, ticaretin değer bakımından yüzde 35’inin hava kargo ile taşındığını, hacimsel olarak ise bu oranın yüzde 1 olduğunu söyledi. Ahmet Kaya, 2021 yılında Türkiye’nin havayolu ile 18,5 milyar dolar tutarında ihracat gerçekleştirdiğini, bunun yüzde 68’inin Turkish Cargo ile yapıldığını ifade etti. Kaya, dünyanın sayılı hava kargo taşımacılarından olduklarını belirterek, 2025 hedeflerinin ise ilk üçte yer almak olduğunu söyledi. 

 

3E Akademi Yönetim Kurulu Başkanı Rüçhan Derici de “Tüm Taşıma Modlarında Tehlikeli Madde Lojistiği” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

‘Geleceğe Söz Ver’ diyerek gençlerimizin yolunu birlikte açıyoruz

Sabancı Üniversitesi, yeni hayata geçirilen “Geleceğe Söz Ver” burs programını tanıtmak amacıyla, Tuzla Kampüsü’nde mezunlarının ve iş dünyasından temsilcilerin katıldığı bir etkinlik gerçekleştirdi. Etkinlik kapsamında; gençlerin geleceğe verdikleri sözlerin yarattığı ses dalgaları, 3 boyutlu yazıcılarda modellenerek, küçük heykellere dönüştürüldü. “Geleceğe Söz Ver”en, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Endüstri Mühendisliği Programı lisans öğrencisi Malhun Tosun, “Tarım ekonomisi alanında uzmanlaşarak gelecekte yaşanma ihtimali olan gıda krizini önleyeceğim.’’ sözünü içeren ses dalgalarının heykelini, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’ya takdim etti.

 

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı etkinlikteki konuşmasında; Sabancı Üniversitesi’nin, öğrencilerin ve mezunlarının başarılarına vurgu yaptı. Güler Sabancı, “Biz bir dünya üniversitesi kurmak için yola çıktık. Sizler hepiniz dünya şirketlerinde çalışıyorsunuz. Rahmetli Sakıp Bey’in en büyük arzusu ‘dünyanın neresine giderlerse gitsinler orada başarılı olsunlar’ idi. Bugün dünyanın geldiği noktada bunun ne kadar önemli olduğunu hep beraber görüyoruz” dedi.

 

 

Sabancı Üniversitesi, “Geleceğe Söz Ver” temasıyla hayata geçirdiği yeni burs programının tanıtımı amacıyla, Tuzla Kampüsü’nde anlamlı bir etkinliğe imza attı.  Moderatörlüğünü Sabancı Üniversitesi Mezunu Emre Başkan’ın yaptığı geceye,  Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici’nin yanı sıra Sabancı Holding Grup şirketlerinin yöneticileri, iş dünyasının önde gelen temsilcileri, Sabancı Üniversitesi mezunları, bursiyer ve bağışcılar katıldı.

 

“Geleceğe Söz Ver” temasıyla gerçekleşen gecenin en büyük sürprizi ise temaya uygun olarak üniversite öğrencilerinin, geleceğe verdikleri sözlerin ses dalgalarından oluşan küçük heykeller oldu. Gece boyunca sergilenen heykellerin ilkini, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Endüstri Mühendisliği Programı lisans öğrencisi Malhun Tosun, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı’ya takdim etti. Heykelde, öğrenci Malhun’un geleceğe verdiği “Tarım ekonomisi alanında uzmanlaşarak gelecekte yaşanma ihtimali olan gıda krizini önleyeceğim” sözünün ses dalgaları yer aldı. 

 

Etkinlikte konuşma yapan Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, şunları söyledi: 

 

“Bugün burada aramızda üniversitemizden mezun olup çok önemli şirketlerde önemli görevlerde bulunanlar var. Bu yolculuk, iyi giden bir yolculuk. Bu başarı, sizlerin başarısıyla taçlanıyor.  Ama bizler beraber yürürsek; siz burayı unutmaz, takip eder ve gençlere bir söz ve destek verirseniz daha güçlü oluruz. Hayatta en çok sorulan soru, hangi okuldan mezun olduğunuzdur. O marka sizinle büyür. 23 sene içinde okulumuzun geldiği yer sizlerin sayesindedir.”

 

“Şampiyonları yakalamışsınız!”

 

Gecede Güler Sabancı, 1999 yılında Sabancı Üniversitesi kurulurken yaşadığı bir anıyı da anlattı: 

 

“1999 yılında eğitime başladığımızda Uluslararası Danışma Kurulu Üyemiz Chad Holliday ile üniversiteyi geziyorduk. Kampüs tam bitmemişti, 250 öğrencimiz vardı. Onlarla sohbet etti. Şampiyonları yakaladığımızı söyleyerek, bu öğrencileri ve bundan sonra gelecekleri iyi takip etmemizi, bu çocukların her gittikleri yerde değişimi sağlayacak güce sahip olduklarını söyledi. Şimdi ise mezunlarımız için üniversitelerini takip etme zamanı.”

 

Sabancı konuşmasını şöyle sürdürdü: 

 

“Biz bir dünya üniversitesi kurmak için yola çıktık. Sizler hepiniz dünya şirketlerinde çalışıyorsunuz. Rahmetli Sakıp Bey’in en büyük arzusu ‘dünyanın neresine giderlerse gitsinler orada başarılı olsunlar’ idi. Bugün dünyanın geldiği noktada bunun ne kadar önemli olduğunu hep beraber görüyoruz. Şimdi “Geleceğe Söz Ver” diyerek gençlerimizin yolunu birlikte açıyoruz.”

 

“Üniversitemizde öğrencilerimizin yüzde 55’inden fazlası burslu”

 

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici ise konuşmasında şunları söyledi: 

 

“Şu anda üniversitemizde 5300’ün üzerinde öğrenci var. Öğrencilerimizin yüzde 80’i lisans, yüzde 20’si de yüksek lisans ve doktora öğrencilerinden oluşuyor. Bu sene 

Yükseköğretim Kurumları Sınavı sonuçlarına göre aralarında Türkiye 1.’sinin de bulunduğu çok parlak 790 gencimizi de bu öğrencilerin arasına kattık. İlk 1000’den  aldığımız öğrenci sayısı ise 140 oldu. Fakültelere giriş taban puanları açısından Türkiye’nin en yüksek puanlı öğrenci alan üniversitesi olduk. Lisans eğitimi gören öğrencilerimizin yüzde 36’sı girişte burslu olarak kabul ediliyor. Devamında ihtiyaç ve başarı bursları katkısıyla bu oran yüzde 55’e çıkıyor. Yani üniversitemizde öğrencilerimizin yüzde 55’inden fazlası burslu öğrenciler olarak okuyorlar.” 

 

Araştırma alanında Türkiye’nin en yüksek sayıda proje yapan ve en yüksek proje bütçesine sahip üniversiteleri arasında olduklarını ifade eden Leblebici, “Artık sadece Türkiye’nin en iyi üniversitesi olmakla yetinmiyoruz, dünyanın önde gelen araştırma üniversitelerinden biri olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlhamını gençlerimizin daha güçlü bir gelecek ve daha iyi bir dünya için sorunların çözümüne verdiği sözlerden alan ‘Geleceğe Söz Ver’ burs programımızda daha fazla sayıda başarılı ve ihtiyaç sahibi gencimize ulaşmayı amaçlıyoruz” dedi.

 

Etkinlik, öğrenciler için bağışta bulunan kişilerin ve kurum temsilcilerinin konuşmalarıyla son buldu. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bayraklı Belediyesinden üniversite öğrencilerine ev eşyası desteği

Bayraklı Belediyesi, eğitim için İzmir’e gelerek gerek barınma gerekse ev eşyası sıkıntısı çeken öğrencilere desteklerini sürdürüyor. Geçtiğimiz yıllarda ayni ve nakdi yardımlarla öğrencilerin yanında olan belediye, bu yıl da öğrencilerin ev eşyası ihtiyaçlarını karşılıyor. Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Eğitim en öncelikli konularımızdan biri. Hiçbir çocuğumuzun maddi imkansızlık nedeniyle eğitimden mahrum kalmasına, sıkıntı çekmesine müsaade etmeyiz. Her zaman üzerimize düşeni yapacağız” dedi.

İHTİYAÇLARA ÇÖZÜM OLUYOR

Yardımseverlerin kullanılabilir durumdaki ev eşyalarını evlerinden alarak temizleyen ve yenileyerek ihtiyaç sahiplerine ulaştıran Bayraklı Belediyesi, bu eğitim-öğretim döneminde de üniversite öğrencilerini yalnız bırakmadı. Gelen talepleri değerlendiren Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü ekipleri, ilçe genelindeki ihtiyaç sahibi vatandaşların yanı sıra Bayraklı sınırları içinde ikamet eden üniversite öğrencilerinin de yüzünü güldürdü. Yüksek kira maliyetleri nedeniyle son yıllarda barınma sorunu yaşayan öğrencilere destek olan belediye, bu kapsamda okulların açılmasıyla birlikte artan eşya taleplerine yanıt veriyor. Gerekli kriterlere uyan üniversite öğrencilerine koltuktan yatağa, halıdan çalışma masasına kadar bir evin ihtiyacı olan tüm eşyalar ücretsiz veriliyor. Üniversiteli gençler, eşyaları kendilerine ulaştıran Bayraklı Belediyesine teşekkür etti.
 

MADDİ İMKANSIZLIĞI EĞİTİMDE SORUN OLMAKTAN ÇIKARDIK

Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal “Bayraklı’da maddi imkansızlığı eğitimin önünde bir engel olmaktan çıkardık. Hiçbir çocuğumuz eğitimden uzak kalmayacak demiştik. Söz verdiğimiz gibi ihtiyaç sahibi her gencimize desteklerimizi sürdüreceğiz. İnanıyorum ki, onlar da başarılarıyla hepimizi gururlandıracak” dedi.
 

BAĞIŞLANAN EŞYALAR ADRESTEN TESLİM ALINIYOR

Hayırsever vatandaşların kullanılabilir durumdaki ev eşyalarını ihtiyaç sahiplerine iletilmek üzere verebileceklerini hatırlatan belediye ekipleri, bağış çağrısında bulundu. Bu kapsamda sayısız aileye ve öğrenciye destek olunurken; yataktan buzdolabına, çamaşır makinesinden mutfak gereçlerine kadar her türlü ev eşyasına ihtiyaç olduğu belirtildi. Bağış yapmak isteyenler 477 20 00 telefon numarasından detaylı bilgi alabiliyor. Bağışlanan eşyalar görevli personel tarafından bulunduğu yerden alınarak ihtiyaç sahibi vatandaşlara ulaştırılıyor.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı