Aylık arşivler: Aralık 2022

Galatasaray’ın hazırlık maçları naklen ve sadece D-Smart’ta

Dünya yıldızlarıyla kadrosunu güçlendiren ve 2023’te şampiyonluğu hedefleyen Galatasaray’ın hazırlık maçları D-Smart ve D-Smart GO’da futbolseverlerle buluşacak. 

 

 Türkiye’nin yenilikçi dijital yayın platformu D-Smart, futbol heyecanını evlere taşıyor. Portekiz, Brezilya ve Arjantin liglerinin yanı sıra Galatasaray’ın hazırlık maçları da sadece D-Smart ve D-Smart GO’da olacak.

 

Mauro Icardi başta olmak üzere dünyaca ünlü futbolcuları renklerine bağlayan sarı-kırmızılıların oynayacağı Rayo Vallecano, Villarreal, Adana Demirspor, Toulouse karşılaşmaları D-Smart’tan naklen yayınlanacak.

 

Futbolseverler, D-Smart’ın ilk üç ayı 29 TL olan Mega Paket kampanyasından faydalanarak Galatasaray’ı en avantajlı şekilde izleyebilecek. İlk üç ay sonrası 59 TL olarak fiyatlandırılan ve 24 ay sabit fiyat garantisiyle sunulan kampanyada D-Smart’ın yenilenen servisi D-Smart GO da 24 ay boyunca hediye edilecek. Tek bir abonelikle televizyon, tablet, bilgisayar ve cep telefonuyla farklı içeriklerin izlenebildiği D-Smart GO tüm aile evde vakit geçirirken herkesin en büyük eğlencesi haline gelecek.

 

D-Smart abonesi olmak isteyenler 0 850 266 00 00 numaralı telefondan D-Smart Çağrı Merkezi’ni arayabilir, dsmart üzerinden başvurabilir ya da en yakın D-Smart yetkili satıcısına uğrayabilir.

 

Galatasaray hazırlık maçı programı

 

3 Aralık Cumartesi (16.00)          Galatasaray-Rayo Vallecano      (Spor Smart)

6 Aralık Salı (20.00)                      Galatasaray-Villarreal                  (Spor Smart)

10 Aralık Cumartesi (20.00)        Galatasaray-Adana Demirspor

13 Aralık Salı                                  Rakip ve karşılaşma saati henüz belli değil.

16 Aralık Cuma (17.00)                Galatasaray-Toulouse

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Huzursuz Bacak Sendromu Hastalığı, Demir Eksikliğinin Habercisi Olabilir

BACAKLARDAKİ İSTEM DIŞI HAREKETLER VE PERİYODİK TİTREŞİMLERE DİKKAT ! 

 

Özellikle demir eksikliğinin tedavisi üretkenlik çağındaki kadın hastalarda önemlidir. Diyabet böbrek yetmezliği gibi kronik hastalığı olanların ise hastalığını ortadan kaldırma şansı olmasa da metabolik problemleri en az seviyeye çekmek semptomları kontrol altına alabilmek için önemlidir.

 

Huzursuz bacak sendromu, toplumda oldukça sık görülen başlangıçta özellikle akşam saatlerinde iken hastalığın ilerleyen dönemlerinde gündüz de yaşanabilen, istirahate geçme ile ortaya çıkan bacaklarda ağrı çekilme karıncalanma gibi şikayetler oluşturan bir rahatsızlıktır. Kişi tipik olarak bu rahatsızlığı ortadan kaldırmak için bacaklarını oynatma, sallama bazen de kalkıp yürüme isteği duyar. Bu şekilde yakınmaları kaybolan hasta tekrar istirahate geçtiğinde veya yatağına yattığı zaman şikayetleri yeniden ortaya çıkar. 

 

Yeni Yüzyıl Hastanesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Nöroloji Bölümünden Doç Dr Ülkü Figen Demir ‘Huzursuz bacak sendromu’ ile ilgili bilgiler verirken, bu hastalık demir eksikliğinin de habercisi olabilir dedi. Hastalığa sahip kişilerin 50 sinde aile öyküsü bulunduğu ifade ederken; özellikle böbrek yetmezliği, diyabet, anemi, demir eksikliği, Multıpl Sclerozis, Parkinson hastalığı, omurilik hasarlanması, nöropati gibi patolojilerin mevcut olduğuna da dikkatleri çekti. 

 

Toplumda görülme sıklığı yaklaşık 10 civarındadır. Kadınlarda erkeklere oranla biraz daha fazla görülür. Her ne kadar erken yaşlarda belirtiler deneyimlenebiliyor olsa da özellikle 40-50 li yaşlarda semptomlar belirgin hale gelir. 

 

Bugün için sebebi tam olarak belli değildir. Ancak vücutta dopamin denilen bir maddenin işlev bozukluğu teorisi en yaygın kabul gören teorilerden biridir. Sorgulandığı zaman hastaların önemli bir bölümü kendi şikayetlerine benzer yakınması olan akrabalarının varlığını belirtir. Yapılan çalışmalardan çıkan sonuçlara göre yaklaşık hastaların 50 kadarında aile öyküsü bulunmaktadır. 

 

Huzursuz bacaklar sendromu bazen, altta saptanabilir bir nedene bağımlı olmadan ortaya çıkar. Bir grup hasatada da özellikle böbrek yetmezliği, diyabet, anemi, demir eksikliği, Multıpl Sclerozis, Parkinson hastalığı, omurilik hasarlanması, nöropati gibi patolojıler mevcuttur. Sayılan hastalıklar dışında gebelik te hastalığın şiddetini arttıran faktörlerden sayılabilir.

 

Ağrı uyuşma karıncalanma gibi hoş olmayan duyumlar çoğunlukla diz ve ayaklar arasında görülmekle birlikte nadiren de kolda hissedilir. Başlangıçta bir süre tek taraflı hissedilebilse de zamanla ıkı yanlı hale gelir. Semptomların özellikle akşam saatlerinde artıyor olması ve hareket ettirmek, yürümekle azalması tipik özellikleri oluşturur. Bu durumdan kaynaklı sabit oturmak gereken sinema tiyatro gibi aktiviteler zorlayıcı hale gelebilmektedir. 

 

Tüm bunların hem fiziksel, hem de psikolojik yansımaları olur ve kişinin uyku bozukluğu yaşaması ile sonuçlanır. Öyle ki bazen hastaların temel şikayeti, uykuya dalamamaktır ve doğrultuda sorgulandığı zaman asıl tanının Huzursuz Bacaklar Sendromu olduğu anlaşılır.

 

Tedavide öncelikle altta belirlenebilir bir sebep saptanabilmiş ise hastalığın tedavisi temel oluşturur. Özellikle demir eksikliğinin tedavisi üretkenlik çağındaki kadın hastalarda önemlidir. Diyabet böbrek yetmezliği gibi kronik hastalığı olanların ise hastalığını ortadan kaldırma şansı olmasa da metabolik problemleri en az seviyeye çekmek semptomları kontrol altına alabilmek için önemlidir. 

 

Bu temel yaklaşımlar yetersiz kaldığı durumlarda ilaç tedavileri gündeme gelmektedir. En çok kullanılan ve etkınliği en yüksek ilaçlar Parkinson hastalığı veya sara hastalığı tedavisinde kullanılan bazı ajanlardır. Hastalık genel olarak ilerleme eğilimindedir kullanılan ilaçlar ise bir süre sonra etkisisz hale gelebilmektedir. Bu nedenle en etkili alternatiflerin mümkün olduğunca hastalığın ilerleyen dönemlerine saklanması, ilaç etkisiz hale geldiyse diğer ajana geçilerek o tedaviye bir süre ara verilmesi gerekebilmektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Annelik Şansını Düşüren 10 Önemli Neden

Bu faktörler hamilelik oluşumunu önleyebiliyor!

Hamile kalmak her zaman düşündüğümüz kadar kolay olmayabiliyor. Zira, pek çok faktör üreme sağlığını olumsuz etkileyerek ‘infertilite’ sorununa yol açabiliyor. Yaşa bağlı olarak değişmekle birlikte, her 100 kadından 15-20’si, günümüzde infertilite tanısı alıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Elif Ganime Aygün, günümüzde kadınlarda en sık görülen infertilite nedenlerinin başında ileri anne yaşı olduğunu ve devamında sırayı stres ile kötü alışkanlıkların aldığını söylüyor. Yine stresli yaşamın bir uzantısı olarak sigara ile alkol gibi zararlı maddelere karşı da yatkınlık olduğu görülüyor. Bu faktörler hem yumurta hem sperm kalitesi üzerinde etkili oluyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Elif Ganime Aygün, kadınlarda üreme sağlığını olumsuz yönde etkileyen 10 nedeni anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

 

İleri yaş

İleri yaş hamilelik oluşumunu önleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor. Özellikle kadınlarda 25-35 yaş arasında hamile kalma oranı yüzde 60 iken bu oran 35 yaş üstünde yüzde 30’lara, 40 yaş üstünde ise 15-20’lere kadar düşüyor. Dr. Elif Ganime Aygün, bu nedenle anne adaylarının yaş periyodunu mutlaka dikkate almaları gerektiğine işaret ederek, “Zira yumurtanın enerjisini sağlayan temel organel mitokondri ilerleyen yaşla birlikte hızla azalıyor. Bu azalma da embriyonun kaliteli ilerlemesini ve genetik olarak sağlıklı olmasını engelleyen bir durumu oluşturuyor.” diyor.   

 

Sigara ve alkol kullanımı

Kötü alışkanlıkların vücudumuzdaki her sisteme zararı olduğu aşikar. “Üreme sistemi de sigara ve alkole oldukça hassastır” uyarısında bulunan Dr. Elif Ganime Aygün, sözlerine şöyle devam ediyor: “Kadın genital sistemi mikrodamar sistemiyle besleniyor ve silier yapılar dediğimiz ince hareketli tüysü tabakalarla kaplı bir yüzeyden oluşuyor. Sigara gibi tütün ürünleri, bu tüysü silier tabakaların hem hareketini azaltıyor hem toksik maddelerin yoğun bir şekilde üzerlerine yapışmalarına neden oluyor. Ayrıca sigara küçük damarları tıkayarak rahim duvarının beslenmesinde sorun oluşturuyor ve yumurta kanlanmasını bozarak yumurta rezervinin erken tükenmesine yol açıyor. Alkol de aynı oranda yumurtlamayı, döllenmeyi ve rahim duvarına embriyonun tutunmasını bozarak üreme sağlığı üzerine olumsuz etki ediyor”

 

Kötü beslenme alışkanlıkları

Kötü beslenme alışkanlığı pek çok hastalığın yanı sıra üreme sağlığında da ön planda oluyor. Dr. Elif Ganime Aygün, “Yetersiz rezervi olan bir beden yeni bir canlı büyütmek için de kafi gelmeyecektir. İlaveten diyabet ve tansiyon gibi problemlere sebep olarak üreme fonksiyonunu bozacaktır.” diyor.

 

Kronik hastalıklar

Diyabet ve hipotiroidi gibi kronik hastalıklarda hamile kalmak daha zor oluyor. Ayrıca annelerin yüzde 63.8’inin hastalıklarından ve kullandıkları ilaçlardan dolayı emzirme sürelerinin kısaldığı, yüzde 13.8’inin hastalık tanısı konulduktan sonra perinatal kayıp yaşadıkları yapılan çalışmalarda tespit edilmiş.

 

Genital yol enfeksiyonları

Genital yolla bulaşan enfeksiyonlar rahim duvarı ve tüplerde kalıcı hasarlar oluşturarak hamile kalmayı önleyebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Elif Ganime Aygün, bu nedenle hamilelik planlaması öncesinde vajinal kültür ve HPV taramasının mutlaka yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.

 

Kemoterapi ve radyoterapi almış olmak

Kanser sebepli radyoterapi ve kemoterapi tedavisi gören hastalarda yumurtalık rezervi ciddi oranda etkileniyor. Öyle ki kanser tedavisinde yumurtaların yüzde 90’ı ölüyor. Dr. Elif Ganime Aygün, “Bu hastaların yüzde 10'u 45 yaşın altında oluyor ve kanserden kurtulan hasta için birinci derecede önemli olan konu, çocuğunun olmasıdır. Bu nedenle kemoterapi ve radyoterapi alacak olan hastalar evli ise embriyo bekar ise yumurta ya da spermler dondurulmalıdır. Gonad hücreleri ve embriyo 5 yıl süreyle saklanabiliyor” diye konuşuyor.

 

Daha önce geçirilmiş yumurtalık cerrahisi

Yumurtalıkta gelişen iyi veya kötü huylu tümörlerin cerrahisinde bazen yumurtanın tamamı veya bir kısmı çıkarılıyor. Bu durum yumurtlayan kaliteli kısmının da çıkmasına yol açıyor. Bu nedenle cerrahi öncesinde yumurtalık rezervinin değerlendirilmesi ve doğurganlık koruyucu önlemlerin mümkünse alınması gerekiyor.  

 

Doğumsal genital yol anomalileri

Kadınların yüzde 5’inde doğumsal olarak genital yolda anomaliler olabiliyor. Hamile kalamayan kadınlarda yapılan fizik muayene, histerosalpingografi (HSG) ve ultrason ile bu anomalileri tespit etmek ve sonrasında da cerrahi olarak çözmek mümkün oluyor.

 

Miyomlar, polipler ve çikolata kistleri

Kadın genital sisteminde miyom, polip, basit ya da komplike kist ve çikolata kisti gibi hastalıklar hamilelik oluşumunu önleyebiliyor. Dr. Elif Ganime Aygün, kadınların yüzde 80 gibi yüksek bir oranının hayatlarında bir kez bu hastalıklara yakalanabildiğine işaret ederek, “Cerrahi müdahale ile bu tür hastalıkların tedavisi mümkündür. Bazı kistlerde medikal tedavi de yeterli gelebiliyor.” diyor.

 

Rahim şekil bozuklukları

Rahimde olan doğumsal defektler, örneğin septum (perde), çift rahim ve T veya Y şeklindeki rahimler de hamile kalmada engel olan tabloları oluşturuyor. Bu tip problemlerin çözümünün ertelenmemesi son derece önem taşıyor. Septumların kısmi olanları ya da T şekilli rahim yapısında, cerrahi yönteme başvurmadan önce, hastaya bir miktar süre tanınabiliyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Annelere emzirme dönemi için beslenme önerileri

Emzirme döneminde annenin dengeli beslenmesi ve düzenli fiziksel aktivitesi çok önemli. Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuba Örnek, annelere emzirme dönemi için sağlıklı yemek seçimleri konusunda önerilerde bulundu:

 

Tabağınızın yarısı sebze/meyvelerle doldurulmalı

Çeşitli renk ve türlerdeki sebze ve meyvelerin farklı faydaları bulunuyor. Örneğin koyu yeşil yapraklı sebzelerin lif oranı, kırmızı-turuncu gıdaların ise antioksidan değeri yüksektir.

 

Bol su içilmeli

Emzirildiği süre boyunca bol bol su ve sıvı tüketilmeli.

 

Tam tahıllı ürünler tercih edilmeli

İşlenmiş, beyaz unlu gıdalar yerine, vitamin-mineral ve lif yönünden daha zengin olan çavdar ekmeği, bulgur, yulaf gibi tam tahıllı ürünler tercih edilmeli. Ayrıca, yemeklerde katı yağ yerine sıvı yağ kullanılması sağlık açısından önemli. 

 

Kalsiyumdan zengin gıdalar tüketilmeli

Gün içinde 3-4 porsiyon süt, yoğurt, ayran, peynir gibi kalsiyumdan zengin gıdalar tüketilmeli. Laktoz intoleransınız varsa laktozsuz süt tüketebilirsiniz.

 

Protein tüketimi çeşitlendirilmeli

Kırmızı etin dışında kaliteli protein içeren balık, tavuk, hindi, yumurtayı da diyete eklenmeli. 

 

Omega-3’ten zengin olan balıklar tüketilmeli

Somon, sardalya, uskumru, alabalık gibi omega-3’ten zengin besinler annenin ve bebeğin sağlığını olumlu etkiler. Haftada 2 gün 1 porsiyon ızgara veya buğulama balık tüketilmeli. Ancak yüksek cıva oranlarından dolayı midye, kılıçbalığı, dil balığı, tekir gibi balıklar tüketilmemeli. Ton balığı, konserve yiyecek olarak sunulduğu için tercih edilmemeli.

 

“Boş kalori” içeren gıdalardan ve şekerden uzak durulmalı

Eklenmiş şeker veya katı yağlardan gelen kaloriler boş kalorilerdir. Yani vücudun hiç ihtiyaç duymadığı şeker, şekerli mısır gevrekleri, tatlı, kek, bisküvi, dondurma, şekerli meyve suları, gazlı içecekler ve kızarmış yiyeceklerdir. Bunlardan uzak durulmalı. 

 

Fiziksel aktivite ihmal edilmemeli

Doktorunuz aksini tavsiye etmediği sürece haftada en az 2-3 saatinizi spora ayırmaya özen gösterin. Ancak bir güne sıkıştırmak yerine günlük 20-25’er dakikalık tempolu yürüyüş, dans veya yüzme şeklinde 1 haftaya yaymanız daha doğru olacaktır. Eğer bu dönemde doğum sırasında aldığınız kiloları vermekte zorluk çekiyor ya da süt miktarının yeterli olmadığını düşünüyorsanız, mutlaka bir beslenme uzmanından destek alın.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ebeveyn Tutumları Çocuğun Kişilik Gelişimini Etkiliyor

Ebeveyn tutumlarının, çocuğun benlik ve karakter gelişiminde önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen VM Medical Park Ankara Hastanesi Psikoloji Kliniği’nden Psikolog Hatice Yurt, “Çocuğun karakter gelişiminde, anne babanın sergileyeceği tutumlar önemli ölçüde etkilidir. Dolayısıyla, sağlıklı bir birey yetiştirmek, çocuğun fiziksel- psikolojik gelişimin sağlıklı olmasında ebeveynlerinin bilinçli ve farkındalık sahibi olmaları, sağlıklı tutum ve davranışlar sergilemeleri önemli rol oynar” dedi.

 

VM Medical Park Ankara Hastanesi Psikoloji Kliniği’nden Psikolog Hatice Yurt, çocuk gelişiminde ebeveyn tutumunun önemi hakkında açıklamalarda bulundu.

 

EBEVEYNLERİN ARASINDAKİ İLİŞKİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ

Çocuğun dünyaya geldiği an itibariyle anne ve babasını rol model aldığını ve onlar gibi davranışlar sergilediğine dikkat çeken Psk. Yurt, “Ebeveynlerinin yaklaşımlarının kişinin karakter gelişimi, sosyal ilişkileri, öz benlik saygısı, akademik başarısı, gelecekteki ikili ilişkileri ve aile ilişkilerini etkilemektedir. Ebeveynler ilişkilerinde birbirlerine karşı sevgi ve saygı gösterdiğinde, aslında çocuğun aile içinde nasıl davranması gerektiğini de öğretmiş olurlar. Çocukların duygusal ve davranışsal gelişimlerinde ebeveynlerin ilgi ve sevgilerini dengeli, sürekli ve tutarlı bir şekilde sağlamaları gerekmektedir. Anne babanın sevgisini sözlü olarak ifade etmesi ve fiziksel temasla desteklemesinin çocuk gelişiminde iyileştirici etkileri vardır. Anne babaların çocuklarıyla geçirdikleri vakitlerin süresinin çok uzun olmasından daha önemli olan geçirilen vaktin niteliği ve kalitesidir” şeklinde konuştu.

 

ÇOCUKLAR ANNE VE BABAYI ÖRNEK ALIRLAR

Anne baba arasındaki olumlu bağın çocuk üzerinde de olumlu etkilere neden olabileceğinin altını çizen Psk. Yurt, şu bilgileri paylaştı:

“Anne baba arasındaki güvenli iletişim ve kurdukları sağlıklı bağ, çocuk tarafından modellenerek ilerideki ilişkilerinde de benzeri davranışları sürdürmesine zemin hazırlamaktadır. Ebeveynlerin yetiştirilme tarzı, kendi çocukluklarında yaşadıkları kötü deneyimler ve kendi çocukluklarında gerçekleştiremediklerini mükemmeliyetçi bir tutumla çocuklarından bekleyebilmektedirler. Bu nedenle çocuğu olduğu gibi kabullenerek, akranlarıyla karşılaştırmadan, ilgisinin olduğu alanlarda rehberlik etmek, olumlu yanlarını vurgulamak performans gerektiren etkinliklerde yoğun kaygı yaşamalarının önüne geçecektir.”

 

ÇOCUKLARA KARŞI BASKICI OLUNMAMALI

Baskıcı ebeveyn tutumunun yaratabileceği problemleri anlatan Psk. Yurt, “Baskıcı ve otoriter anne baba tutumlarında çocuk baskı altında hisseder, yaptığı her davranış değerlendirilir, çocuklarının söylediği her şeyi sorgulamadan kabul etmesini beklerler. Bu tutum, çocukta kaygılı, korkak, içe kapanık, güvensiz, duygu ve davranışlarını ifaden edemeyen davranışlara sebep oldu. Ailelerin çocuk eğitimi konusunda yaşına ve gelişim düzeyine uygun yöntemleri uygulaması oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı.

 

ZORLUKLARLA MÜCADELE ETMESİ GEREKTİĞİ ÖĞRETİLMELİ

Ebeveynlerin çocuklar üzerinde sürekli bir şey olacak kaygısıyla çok kısıtlayıcı ve koruyucu davranışlar sergilemelerinin, çocuğun bağımsız hareket edememesine ve özgüven eksikliği yaşamasına zemin hazırladığını vurgulayan Psk. Hatice Yurt, şunları söyledi:

 

“Anne babaların çocukların yaşamdaki görevlerinde rehberlik etmesi ve zorluklar karşısında mücadele etmeyi öğretmesi en doğrusu olacaktır. Tam tersi ilgisiz ve ihmalkâr anne baba tutumunda ise çocuğun temel ihtiyaçları dışında, çocuğun psikolojik ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi, anne babanın sevgisini ve ilgisini çocuğa vermemesidir. Bu tutuma sahip ailede büyüyen çocuklar özgüven sorunlarıyla birlikte içe dönük bir mizaç geliştirip, psikolojik bozukluklara da yatkın olabilirler.”

 

TUTARSIZ EBEVEYN DAVRANIŞINDAN UZAK DURULMALI

Tutarsız anne baba tutumlarında ise anne ve babanın farklı disiplin anlayışlarının olması ve birbirlerinden farklı tutumlar sergileyebileceğini belirten Psk. Hatice Yurt, “Bu tutuma maruz kalan çocuklar neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilememekle beraber, tutarsız kişilik yapısı geliştirebilirler. Aynı zamanda günlük yaşamlarında ve sosyal ilişkilerinde güven problemi sağlayabilirler. Çocukların kuralları sağlıklı öğrenebilmesi için ebeveynlerin tutarlı davranışlar göstermeleri önemlidir” açıklamasında bulundu.

 

ÇOCUKLARA ÖZGÜVEN KAZANDIRMAK ÖNEMLİ

Ebeveynlere düşen görevlerden de bahseden Psk. Yurt, “Son zamanlarda yapılan çok sayıda araştırmada ideal tutum olarak tabir edilen ebeveynlerin demokratik-dengeli tutumları, başta olumlu kendini düzenleme becerisi olmak üzere, öz yeterlik algısı, özsaygı, akademik başarı, sorumluluk duygusu gibi olumlu sonuçlarla, otoriter yetiştirme tarzının ise olumsuz sonuçlarla ilişkili olduğu unutulmamalıdır. Çocuklarımıza söz hakkı tanımak, anne babanın kontrolü ile sorumluluk almasına fırsat vermek, ilgi ve yetenekli olduğu alanlarda desteklemek gelişimlerini olumlu yönde etkileyecektir. Çocuğun düşüncelerini tanımlamasına fırsat vermek, koşulsuz sevgimizi göstermek aile içi ilişkilerimizi düzenlemekle birlikte sağlıklı bir birey yetişmesinde oldukça etkilidir. Sevgi ile büyüyen bir çocuk mutlu, dengeli, kendini ifade edebilen kişilik özellikleri gösterir. Unutmayın, mutlu ebeveyn mutlu çocuklar demektir” diyerek sözlerini sonlandırdı.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Cilt Lekelerinden Kurtulmak İçin Tedavinin Tam Zamanı

Cilt lekeleri, cilde rengini veren pigment olan melaninin aşırı üretimi sonucunda oluşuyor. Cilt en çok yaz aylarında güneşin etkisiyle lekeleniyor. En sık görülen lekeler arasında ise melazmalar yer alıyor. Güneşin kendisini daha az gösterdiği kış ayları cilt lekelerinin tedavisi için uygun dönemler arasında bulunuyor. Memorial Wellness Dermatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Fatma Pelin Özgen cilt lekeleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

 

Melazma güneş ışınlarının da etkisiyle sıklığı ve şiddeti en çok artan kozmetik deri hastalıklarından biridir. Melazma, melanositler (ciltteki pigment hücreleri) çok fazla melanin ürettiğinde ciltte ortaya çıkan düzensiz şekilli, kahverengi lekeler olarak ortaya çıkar. Sıklıkla simetrik olarak yanaklarda, dudak üstünde ve alında yerleşim göstermektedir. Cilt lekelerinin tedavisi için en uygun dönemler ise sonbahar ve kış aylarıdır.

 

Cilt lekeleri kadınlarda daha fazla görülüyor

Melazma üç tipe ayrılır. Epidermal melazma en yüzeysel olanıdır ve cildin üst tabakasında (epidermis) artan cilt pigmentasyonu (melanin) ile kendini gösterir. Dermal melazma, cildin ikinci tabakasında (dermis) cilt pigmentasyonunda bir artış ile karakterizedir. Son olarak, karışık melazma, epidermal ve dermal melazmanın bir birleşimidir. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülmekle birlikte, genellikle 20- 40 yaş arasında başlar. Deri rengi daha koyu kişilerde daha yaygındır. Melazması olan kişiler güneş ışınlarına karşı duyarlıdır. Fazla güneş maruziyeti lekelerin oluşmasına veya var olan lekelerin artmasına neden olabilmektedir. Ayrıca ailesinde leke hikayesi olan kişiler, gebelik, doğum kontrol hapı kullanılması, ilaçlı spiral gibi rahim içi araç kullanımı, menopoz döneminde alınan hormon replasman tedavileri gibi hormonal etkiler, antiepileptikler, antipsikotik, kemoterapi ilaçları ve kişinin işinden dolayı ısıya veya aleve maruz kalınması da melazmaya yatkınlığı arırmaktadır.

 

Leke tipine uygun tedavi başarı sağlıyor

Yüzeysel lekeler uygulanan tedaviler sayesinde oldukça kolay bir şekilde yok olabilir. Güneşe çok fazla maruz kalınırsa lekeler tekrarlama eğilimindedir. Melazma tedavisinde lekenin yayılımı ve şiddetine göre topikal krem tedavileri, kimyasal peeling tedavileri ve IPL ve Q-switch gibi lazer tedavileri uygulanabilmektedir. Leke tedavisinin başarısını ve tedavi süresinin uzunluğunu etkileyen bazı faktörler bulunmaktadır Bunlar;

 

· Koyu cilt tipi olması,

· Tedaviye rağmen 2 yıldan uzun süren bir leke hikayesi olması,

· Ailesel veya genetik yatkınlık olması,

· Daha önce geçirilmiş lazer veya mikroiğneleme gibi müdahalelerin olması,

· Daha önce 2 veya daha fazla doktora gidilmiş olması (uzun süreli veya dirençli hastalığı gösterir),

· Kortizonlu kremleri uzun süre kullanmış olmasıdır.

 

Yaz kış güneşten korunmak önemlidir

Kişiye özel olarak hastalığı tetikleyen faktörler iyi saptanmalıdır. Özellikle güneşli günlerde dışarda kalındığında geniş şapkalar takılmalıdır. İşe bağlı ısı, ışık maruziyeti varsa bu azaltılmalıdır. Geniş spektrumlu güneş koruyucular (SPF 50 +), UVA ve görünür ışığa karşı koruyucu güneş koruyucular, tüm yıl boyunca, günlük olarak, tüm yüze sürülmelidir. Özellikle demir oksit içeren ürünler tercih edilmelidir, pigmentli olan ürünlerin hepsi demir oksit içermektedir. Kozmetik kamuflajlar pigmenti azaltır. Kapatıcılar kalın, opak bir görüntü sağlayarak tedaviye yardımcı olur. Colour corrector (CC) kremler, pigmentasyon yumuşatılmasında kullanılabilir. Mümkünse hormonal tedavilerden uzak durulmalıdır.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Elif Koyutürk, “Saf ve Güzel” İsimli Yeni Seçkisiyle, SanatBurada’da

Sanata erişimini artırmak ve demokratikleştirmek amacıyla Hepsiburada tarafından kurulan SanatBuradada eserleri yer alan sanatçılar arasına çalışmalarıyla son dönemin öne çıkan isimlerinden Elif Koyutürk de katıldı. SanatBurada için Zarastro Art tarafından özel olarak hazırlanan "Saf ve Güzel” isimli seçkisiyle, genç sanatçı Elif Koyutürk’ün fotoğrafları sanatseverlerle buluşuyor.

 

Sanatı ve sanatçıları teknolojisiyle desteklemek ve sanatçıların eserlerini daha geniş kitlelerle paylaşabilmesi hedefiyle Hepsiburada tarafından hayata geçirilen SanatBurada, sanat severlere Türkiye’nin çağdaş sanatçılarını ve eserlerini yakından inceleyerek dilediği eseri satın alabilme imkanını sunuyor.

 

Çalışmalarıyla son dönemin öne çıkan isimlerinden Elif Koyutürk, kürasyonu Zarastro Art tarafından yapılan en duru, en çarpıcı haliyle insanın ve doğanın özünü yakaladığı “Saf ve Güzel” isimli fotoğraf seçkisiyle sanatseverlerle buluşuyor. 

 

Bir modern zaman seyyahı

Kariyerine İstanbul'da başlayan ve Oregon, ABD’de devam eden Elif Koyutürk, hem fotoğraf sanatçısı hem de belgesel yapımcısı olarak eserler üretiyor. “Doğanın ve insanın ritmini kalbinde hissettiğini” vurgulayan Elif Koyutürk, giderek göz ardı edilen kültürleri ve hızla yok olan doğayı ölümsüzleştirmek amacıyla insan ve doğanın özünü en duru ve güzel haliyle yakalamak için dünyayı dolaşıyor.

 

Türkiye’de ve dünyada birçok prestijli kurumun yanı sıra çok sayıda uluslararası sanat festivalinin resmi seçkilerinde yer alan Elif Koyutürk, Sony, Travel + Leisure, Blue Green Earth Foundation, ARTPIL Tokyo gibi organizasyonlar tarafından da birçok ödüle layık görüldü.

 

Çağdaş sanat dünyasına yeni açılımlar getiren butik dijital platform Zarastro Art, çeşitli ülkelerden, farklı disiplinlerden seçkin sanatçıların fiziki ve dijital ürettikleri işlerinin gösterildiği çevrimiçi sergileriyle Türkiye’de ve dünyada büyük ilgi görüyor.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Trump Art Gallery’de Aralık ayı sergisi: ‘Bir Kabuğa Kiracı’

Sanatçı Sümeyye Aydemir’in yaralanabilir ve kırılgan kadın hallerinden doğan, karanlık ve pek de masum olmayan bir dünyayı çağrıştıran Bir Kabuğa Kiracı’ adlı resim sergisi, Aralık ayında sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, 31 Aralık’a kadar Trump Art Gallery’de gezilebilir.

 

Trump Alışveriş Merkezi’nde yer alan Trump Art Gallery, yerli ve yabancı sanatçıların sanat eserlerine ev sahipliği yapmaya, İstanbullulara sanatın özgün örneklerini sunmaya devam ediyor.

 

Hepimiz yaralanabiliriz ama bazıları diğerlerinden daha çok yaralanabilir. Sanatçı Sümeyye Aydemir’in, karanlık ve pek de masum olmayan bir dünyayı çağrıştıran Bir Kabuğa Kiracı’ adlı resim sergisi, yaralanabilir ve kırılgan kadın hallerinden doğan yeni olasılıkları hem keşfetmeyi hem de irdelemeyi ele alıyor. 

 

Yaralanabilirlik, dünya ile aramızdaki geçirgenliğin tensel sınırını ifade ediyor. Judith Butler da her birimizin yaralanabilir oluşumuzun altında yatan şeyin toplumsallık olduğunu söylüyor. 

 

“Yaralanabilirliğimiz ve kırılganlığımız, içerisinde yaşadığımız toplum bağlamında inşa ediliyor” diyen sanatçının eserlerini oluştururken izlediği ana yaklaşım; kadının toplumda yaşadığı kırılmaları minimuma indirmek için iki beden (kadın ve hayvan) arasında inşa edilen korunaklı bir yapıya dönüştürmek. Bu noktada ev ise çokça sorgulanan bir kavram olarak yer alıyor. Evin güvenli ve mahrem uzamının aşınmasına odaklanarak eve karşı şüphe ve tereddütle yaklaşım ön plana çıkıyor. Birbirlerinin temasıyla bir dayanışma gücünü gösteren ve bir kabuğa sığınan kadın figürleri, karanlık ve pek de masum olmayan bir dünyayı çağrıştırıyor.

 

Küratörlüğünü Kenan Bahadır Derre’nin üstlendiği sergi, 31 Aralık 2022 tarihine kadar Trump Alışveriş Merkezi B2 katında bulunan Trump Art Gallery’de ziyaret edilebilir.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Barco Asya Dünya Film Festivalinde HDR Lightsteering Teknolojisini Sergiledi

2022 Asya Dünya Film Festivalinde (AWFF) , Los Angeles film yapım profesyoneller topluluğu, Asya Dünyası sinemasından bir seçki sergiledi. Festivalde, en iyi yabancı film dalında Oscar ve Altın Küre’ye, Asya’dan katılmış yüzün üzerinde filmin gösterimi yapıldı.

 

Bu festivalde ilk kez,  çok parlak veya çok karanlık sahnelerde içeriğin tüm ayrıntılarını yansıtan bir teknik olan HDR (Yüksek Dinamik Aralık) teknolojisi sergilendi. Barco'nun HDR Lightsteering teknolojisinin prototip kurulumu, özel tasarlanmış oditoryumda gösterildi. Festival boyunca, özel tasarlanan bu salonda 95. Akademi Ödülleri'nde En İyi Uluslararası Uzun Metrajlı Film dalında aday olan altı film sergilendi.  

 

Profesyonel görüntü teknolojileri lider üreticisi ve Türkiye kontrol odaları pazarında yüzde doksan pazar payına sahip  Barco, on yıllık güçlü Türk Ortağı Deltoid ile iş birlikteliğini genişletti. 

 

Barco Avrupa Başkan Yardımcısı ve Türkiye Ülke Müdürü Mehmet Deniz Kaya; Barco'nun HDR Işık Yönlendirmesi, sinema oditoryumlarına yeni nesil birinci sınıf görüntü kalitesinin getirilmesini sağlayan bir projeksiyon teknolojisidir.Bu teknoloji,  görüntüde daha yüksek bir dinamik aralık sağlamak için hem daha parlak vurgular hem de daha koyu siyah seviyeleri sunar. Bunu, akıllı direksiyon aracılığıyla lazerle üretilen ışığı verimli bir şekilde kullanarak yapar. Bu teknoloji ile beraber,  geçmiş sinema teknolojileri ile geleceğe hazırlık teknolojisini birleştirerek yüksek kaliyetli HDR içerikleri izleyiciye sunuyoruz. Ayrıca bu teknoloji, film yapımcılarına daha fazla serbestlik derecesi ve üzerinde çalışacakları daha geniş bir palet sağlıyor. Sinema izleyicileri için daha sürükleyici bir deneyim, büyük ekrana sığacak bir wow-etkisi sunuyor. Bu yenilikçi teknolojiyi sergilemek için Asya Dünya Film Festivali, film yapımcıları ve izleyicileriyle birlikte çalışmaktan gurur duyduk. Bu teknolojiyi Türk sinema sektörüne sunmayı hedefliyoruz. Türkiye'de gitgide büyüyen sürükleyici deneyimler pazarındaki konumumuzu güçlendirmeyi amaçlıyoruz’ dedi.  

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bilkent Sahne Ast, Aralık’ta Bambaşka

Bilkent Sahne AST, Aralık ayı boyunca yine birbirinden ünlü isimleri ve çok değerli tiyatro eserlerini Başkentlilerle buluşturmaya devam ediyor.

 

Bilkent Sahne AST, Aralık ayında da perdelerini birbirinden ünlü oyuncular ve çok değerli tiyatro eserleri ile aralıyor. 

 

3, 11, 17 ve 23 Aralık tarihlerinde Deniz Fırat Aksoy'un gerçek bir hikâyeden yola çıkarak uyarladığı ve Serhat Nalbantoğlu'nun yönettiği "N'SİN" tiyatro severlerle bir araya gelecek. Oyun, Aziz Nesin'in 4 Temmuz 1965'te Moskova'dan dönüşünde polis tarafından gözaltına alınmasını ve akabinde gelişen olayları izleyiciye mizahi bir dille sahneye aktarıyor. 60 yıl sonra bile değişmeyen düzeni hicveden oyun, Ankara Sanat Tiyatrosu prodüksiyonu ile Ekim ayında buluşan "N'SİN", tiyatro severleri güldürürken aynı zamanda dün ile bugün arasındaki bağı gözler önüne serecek.

 

6 Aralık’ta ise Hüseyin Avni Danyal ve Başak Daşman’ı buluşturan konuk etkinlik “Kelepçe Kullanma Kılavuzu” Bilkent Sahne AST’ta olacak. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bu sorguda oldukça zeki ve entelektüel bir kadın, pek de zeki olmayan inatçı bir polisin karşısında kendinden emin, göz altı süresinin bitmesini beklerken polis sadece teşkilattan ve çalışma hayatından kurtulmak derdinde. 

 

16 Aralık’ta ise Begül Erhan’ın Gitar Resitali saat 16.00’da Bilkent Sahne AST’ta olacak.

 

Nobel ödüllü yazarın oyunu usta oyuncularla sahnede

10 ve 24 Aralık tarihlerinde ise Nobel ödüllü İtalyan yazar Dario Fo tarafından yazılmış; Mahir İpek, Mehmet Ulusoy, Yıldırım Şimşek gibi usta oyuncuların kadrosunda yer aldığı, iki perdelik tiyatro oyunu “Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’’ Bilkent Sahne AST’ta tiyatro severlerle bir araya gelecek. Saat 20.00’de sahnelenecek oyunda; Mehmet Ulusoy, Mahir İpek, Çağlar Deniz, Yıldırım Şimşek ve Hazal Pekgöz izleyicinin karşısında olacak.

 

29 Aralık saat 19.30’da konuk etkinlik olarak Onur Öztürk’ün Gitar Resitali Bilkent Sahne AST’ta sanat severlere unutulmaz anlar yaşatacak. 

 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı