Aylık arşivler: Ocak 2023

İleri teknolojisi ve farklı sektörler için yüksek kalite standartlarında ürün çeşitliliğiyle öne çıkıyor

Mitsubishi Electric Türkiye, 2023 yılında ileri teknoloji ile donatılmış, enerji verimli, çevre dostu, uzun ömürlü akıllı ürünleri ve çözüm üreten hizmetleriyle yüksek katma değer sağlamaya devam edecek

Türkiye’de çevre dostu binalar, fabrikalar ve alt yapı projelerinin iklimlendirme, otomasyon, asansör ve yürüyen merdiven sistemleri için iddialı bir çözüm ortağı olan teknoloji devi Mitsubishi Electric, yeni yılda da Türkiye için çalışmaya ve üretmeye devam edecek. Pek çok farklı sektöre ileri teknoloji ile donatılmış, enerji verimli, çevre dostu, uzun ömürlü ve akıllı ürün, sistem ve hizmetler sunan marka; 2022 yılındaki hızlı büyümesini, 2023 yılında da ayrıcalıklı üst segment konumunu daha da güçlendirerek geliştirmeyi hedefliyor. 

Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de enerji tasarruflu, çevreci, yenilikçi ürünleri ve ileri teknoloji çözümleri ile öne çıkan Mitsubishi Electric, 2022 yılında gerçekleştirdiği faaliyetleri ve 2023 planlarını açıkladı. Dünyada yaşanan olumsuz gelişmeler ve Türkiye’deki belirsiz ekonomik koşullara rağmen üst seviye ürünleri, ürün çeşitliliği ve satış sonrası sundukları ek hizmetler ile büyüme sağladıklarını belirten Mitsubishi Electric Türkiye Başkanı Şevket Saraçoğlu, 2023 yılı için olumlu mesajlar verdi. 

İklimlendirme ve Fabrika Otomasyon Sistemlerinin tek çatı altında olduğu tek firmayız

İklimlendirme ve fabrika otomasyon sistemlerinin aynı çatı altında olduğu yegâne firmayız. Mitsubishi Electric olarak veri merkezlerinden otellere kadar çok çeşitli ölçek ve özelliklerdeki yapılarda tercih edilen iklimlendirme çözümlerinden tek bir noktadan farklı lokasyonlardaki yapıları kontrol eden bina yönetim sistemlerine, enerji tüketimini azaltan elektrik sistemlerinden asansör ve yürüyen merdivenlerine kadar uzanan geniş bir ürün ve hizmet ağı sunuyoruz. Bu da bize ciddi anlamda bir avantaj, fark, sinerji yaratma imkânı sağlıyor. 2022 yılında geleceğin yeşil binaları için bütünsel çözümler sunduğumuz “Bina Sistemleri” projemizi hayata geçirdik. 2023 yılı için de “Veri Merkezleri” projemiz üzerinde çalışıyoruz ve sahip olduğumuz sinerjiyi çok daha ileri taşıyacak, paydaşlarımıza sunacağız.

2023’te hizmet sınırımız Çin’e kadar ulaşacak

Türkiye’deki operasyonlarımızda uzun yıllardır istikrarlı ve yükselen bir grafik sergiliyoruz. Mitsubishi Electric Türkiye olarak bu başarımız sayesinde Rusya-Ukrayna savaşından sonra uygulanan ambargolardan etkilenen Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere birçok ülkenin fabrika otomasyon ve iklimlendirme sistemleri ürün ve hizmet satış hakkını 2022’de kazandık, İstanbul merkezli olarak çalışmalarımıza başladık. Uzun yıllardır çevre ülkelerde edindiğimiz tecrübemizle Çin’e kadar uzanan bu coğrafyada da 2023 yılında çok önemli fırsat ve başarılara imza atacağız.

İklimlendirme sektöründe euro bazında yüzde 45 üzerinde büyüdük

Tüm dünyadaki ve Türkiye’deki olumsuzluklara ve risklere rağmen 2022 yılında hedeflerimiz doğrultusunda çalışmaya devam ettik, mevcut ürün segmentlerimizde satışlarımızı artırdık ve mali yılımızı euro bazında yüzde 45’i aşan bir büyüme ile yaptığımız planlamanın daha da üstünde kapayacağımızı öngörüyoruz. Mitsubishi Electric olarak, farklı sektörlerden gelen hem lokal hem de global çok uzun yıllara dayanan tecrübelerimizi kullanmanın avantajını yaşıyoruz. Her dönemin ihtiyacına uygun olarak ürün çeşitliliğimizle, uyguladığımız yüksek teknoloji ve kalite standartlarının bu başarıya ulaşmamızda çok büyük payı bulunuyor. Özellikle patentli teknolojilerimizle ürettiğimiz ürünlerimizle farklılaşıyoruz, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO)’nun açıkladığı son istatistiklere göre uluslararası patent başvurularında ilk 5 içerisinde yer alıyoruz. Bu öncü çalışmalarımız doğrultusunda 2022 yılında bir ilke imza attık ve klimalarımızdaki garanti süresini, Satış Sonrası Hizmetleri Yönetmeliğinde belirtilen 10 yıllık kullanım ömrü ile aynı süreye çıkardık. Mitsubishi Electric’te global olarak bir ilk olan bu uygulama ile aynı zamanda Türkiye klima sektöründe en uzun garanti süresini sunarak zaten herkesin dilinde olan “uzun ömürlü marka” imajımızı perçinlemiş olduk.

Pandemi ile önem kazanan iç hava kalitesinin 2023 yılında da binalardaki enerji verimliliği uygulamaları ile öne çıkacağını düşünüyoruz. Binalardaki artan izolasyon ve sızdırmazlıkların beraberinde getireceği havasızlık ve diğer olumsuzluklar için 1967 yılından beri yüksek Ar-Ge ile geliştirdiğimiz ve gene patentli teknolojimizle kendi alanında bir ilk olan Lossnay taze hava cihazlarımızla üst seviye enerji verimli havalandırma çözümleri sunuyor, bu alanda halen gelişme fırsatları görüyoruz ve ciddi yatırımlar yapmayı planlıyoruz. Önemli Ar-Ge bütçeleri ile oluşturduğumuz yeni premium ürünlerimizi de ayrıca 2023 yılında lanse ediyor olacağız. Tüketiciyi anlıyoruz, enerji maliyetleri yükseliyor ve daha tasarruflu ürünlere, her üründen maksimum karşılık almaya yönelik bir ihtiyaç var. Biz de istenilen bu konfor ve mutluluğu en üst seviyede sunacağız.

Çevreye duyarlı ve yüksek enerji verimliliği hedefleyen yeni çözümler

Genel olarak insana yatırımı önemsiyoruz. Bu gerek sunduğumuz ürünler ile daha konforlu alanlar yaratmak olsun gerekse şirket içi plan ve politikalarımız açısından olsun geçerli. Kurumsal sözümüz “Changes For The Better” yani “Daha İyisi İçin Değişim” anlayışı doğrultusunda her ürünümüzde temel felsefemiz; daha iyi kullanıcı deneyimi, daha yüksek enerji verimi ve daha düşük çevresel ekti. Japonya Kamakura’daki Bilgi Teknolojileri Ar-Ge tesisinde yer alan SUSTIE test merkezimizde gerçekleştirilen araştırma ve uygulama deneyleriyle, “sıfır enerjili bina uyumlu enerji tasarrufu teknolojilerinde” artan talebin geliştirilmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz. İş planlarımızı yeni devreye girecek yönetmelikler de belirliyor. Bu yönetmeliklerin devreye girmesi ve pazar etkisinin artması, artan enerji maliyetleri gerek günlük yaşam gerekse üretim uygulamaları çerçevesinde çözüm ihtiyaçlarını da değiştirecek. Plan ve hazırlıklarımızı bu değişimi önceden irdeleyerek yapıyoruz. 2023 yılında teknolojik, yüksek enerji verimliliği sunan, çevreye duyarlı ürün ve hizmet kimliğimiz yine ön planda olacak.

Fabrika otomasyonunda hedeflediğimiz büyüme rakamlarına ulaştık

2021 yılında da etkileri devam eden COVID-19 salgınının dünya ekonomilerinde ortaya çıkarttığı tedarik zinciri kırılganlığı sorununun ve enflasyonist baskıların artmasıyla birlikte dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi bizim pazarlarımızda da bir baskı ortamı oluştu. 2022 yılı fabrika otomasyon ürün tedarik süreçlerindeki aksamaların en yüksek noktaya ulaştığı bir yıl oldu. Japonya merkezli tüm fabrikalarımızda üretim hatlarının verimliliği ve yeni üretim hatları oluşturulması adına verdiğimiz çabalarla mevcut müşterilerimize ürün tedariğinin etkilenmemesini sağlayarak verimli bir yıl geçirdik. Ayrıca 2022 yılında ortaya koyduğumuz genişleme stratejimizle daralan pazarların yerine yenilerini ekledik ve hedeflerimizi tutturduk. 2023 yılı da Avrupa bölgesinde gerileyen büyüme hedeflerinin ve tüm dünyayı saran enflasyon baskısının altında zor geçecek farkındayız ancak bölgemizde oluşan yeni pazarlardaki faaliyetler bu yavaşlamayı azaltacak, biz de bu pazarlarda aktif olarak yer alacağız ve büyüme hedeflerimizi revize etmeden yılı tamamlayacağımızı düşünüyoruz.

Mitsubishi Electric’ten sanayiyi geleceğe hazırlayan yapay zekâ teknolojisi

Yapay zekâ teknolojileri ile şekillenecek bir yılı daha yaşayacağımızı bekliyoruz. Hayatımızdaki yeri her geçen gün artan ve üretime de dâhil olan yapay zekâ, ürünlerinin parametrelerini ayarlama, sorunları arama, destekli ve kestirimsel bakım çalışmaları, ses ve yüz tanıma gibi birçok beceriye sahip. Zamanın bir adım ötesinde üretim gerçekleştirmek istiyorsak yapay zekâ teknolojilerini fabrika otomasyon sistemlerine de uygulamalıyız. Sanayi 4.0’a yanıt veren dijital fabrika konseptimiz e-F@ctory ve tescilli AI markamız olan MAISART (Mitsubishi Electric’s AI creates the State-of-the-ART in technology) teknolojisiyle şirketlerin yapay zekadan maksimum fayda elde etmelerini sağlamak için 2023 yılında çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Türk sanayisini geleceğe hazırlıyoruz

Dijitalleşme ve üretimde otomatikleşmenin öne çıktığı günümüzde sistemin eksiksiz ve hatasız bir şekilde sürdürülmesi, endüstriyel teknolojiler ve otomasyon sistemleriyle mümkün oluyor. Uzmanlık gerektiren görevleri gerçekleştirmek için gerekli esneklik ve ayarlanabilirlik olanakları sunan MELFA ASSISTA kolaboratif robotlarımızla insan iş gücünü asiste ederek üretime hibrit bir perspektif kazandırıyoruz. Türk sanayisinin en önemli kollarından biri olan ve dijitalleşmeye en hızlı cevap veren otomotiv sektörüne 2022 yılında sağladığımız faydadan dolayı çok memnunuz, 2023 yılında da büyük sanayicilerimize ve KOBİ’lere katma değer sağlamayı sürdüreceğiz.

2023’te çalışan sayımızı yüzde 20 artırmayı planlıyoruz

Mitsubishi Electric Türkiye olarak, şirketin stratejik hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacak kurumsal ve bireysel kabiliyetlerin gelişimini çok önemsiyoruz. İnsan kaynakları süreçlerimizi bu amaç doğrultusunda esnek ve çevik araçlarla güçlendiriyoruz. Bu hedefin adımlarından birisi olan METR Akademi online eğitim platformumuzu 2022 yılında hayata geçirdik. 2023 yılı kurumsal çevikliğimizi, yeni nesil öğrenme çözümleri ve yapılandırılmış güçlü gelişim programları ile beslemeye devam ettiğimiz bir yıl olacak. Bununla birlikte genç mühendislerimizin bilgi ve kabiliyetlerine inanıyor ve onlara daha fazla iş imkânı yaratmak istiyoruz. Bu yönde attığımız her adımın Türkiye’nin geleceğine yaptığımız bir yatırım olduğunu biliyoruz. 2022 yılında hayata geçirdiğimiz “Yeni Mezun Programı” ile yeni mezun olan adayların, iş hayatına atacakları ilk adımda onların yanında ve yarınlarında olmayı hedefliyoruz. 2023 için istihdam hedefimizi ise mevcut çalışan sayımızı yüzde 20 oranında artırmak olarak belirledik.

Ekonomik verilerden bağımsız olarak sektördeki dinamiklere baktığımızda ise dijitalleşmenin insanların işsiz kalmasına yol açmayacağını, emek ağırlıklı çalışmadan daha çok zihinsel çalışmaya yönelimin olacağı bir sürecin geliştiğini ve hayatımızı şekillendirdiğini görüyoruz. Bu noktada en önemli konu, donanımlı insan kaynağını oluşturarak dijitalleşme sürecine hazırlanmak olacak. Biz de gelecek nesillerin eğitimine büyük önem veren bir marka olarak, uzun zamandır üniversitelerin mühendislik fakültelerinde fabrika otomasyon sistemleri “Eğitim Merkezleri” kurulmasına katkı sağlıyoruz. Bu anlamda 2023 yılında da eğitimi desteklemeye devam edeceğiz.

Sürdürülebilirlik çerçevesinde global çapta önemli başarılara imza attık

Şirketin 2022 yılı boyunca global olarak imza attığı sürdürülebilirlik çalışmalarına da değinen Şevket Saraçoğlu, “Mitsubishi Electric’in çevre girişimleri, “herkes için daha iyi bir gelecek sunmak amacıyla hava, kara ve su kaynaklarını kalbimiz ve teknolojilerimizle korumak” olarak belirlenen Çevresel Sürdürülebilirlik Vizyonu 2050 politikalarını yansıtıyor. Bu politika; enerji tasarruflu ürün ve sistemler ile son teknoloji altyapılar geliştirmeyi, global değer zincirinin çevresel etkilerini azaltmayı ve nihai olarak karbondan arındırılmış daha sürdürülebilir global bir çevreye ulaşmayı hedefliyor. Bu vizyon 2022’de yeni başarılar getirdi. Şirketimiz bu kapsamda uluslararası kâr amacı gütmeyen CDP kuruluşunun açıkladığı listede bir kez daha iklim değişikliği faaliyetleri için en yüksek A listesine girmeyi başardı. Mitsubishi Electric, iklim değişiklik kategorisinde beş farklı yılda ve su kategorisinde arka arkaya beş yıldır A Listesinde yer alıyor. Yine 2022 yılında dünya için çok önemli bir gelişme yaşandı ve şirketimizin 2020 yılında kurduğu net sıfır enerjili bina anlamına gelen ZEB (zero-energy building) konseptine sahip test merkezi SUSTIE® tesisi, ilk faaliyet yılında net enerji tüketimini yüzde sıfırın altına düşürerek tükettiğinden daha fazla enerji üretti. Aslında bu sonuç, ZEB düzeyinde bir operasyonun son derece rahat ve üretken bir iş ortamından taviz verilmeden yoğun nüfuslu kentsel bölgelerde bile hayata geçirilebileceğini ortaya koyuyor. Ek olarak SUSTIE, WELL sertifikasının en yüksek seviyesi olan Platin statüsü alarak kullanıcılarının sağlığını ve konforunu artıran bir bina olarak dünya standartlarında sertifikalandırıldı.” diye konuştu.

Türkiye’deki yeni fabrikada üretim Şubat 2024’te başlayacak

Son olarak Türkiye’deki güncel yatırımlara da değinen Şevket Saraçoğlu, “2022 Mayıs ayında Mitsubishi Electric Corporation, şirketin Türkiye’deki klima üretim üssü Mitsubishi Electric Turkey Klima Sistemleri Üretim A.Ş. bünyesinde yeni bir fabrika daha kurulacağını duyurdu. Mitsubishi Electric, özellikle Avrupa ısıtma sistemleri pazarına odaklanan 2025 büyüme stratejisi kapsamında küresel Isıtma, Havalandırma ve İklimlendirme (HVAC) faaliyetlerini büyütüyor. Avrupa’nın karbon emisyonu azaltma politikalarına paralel olarak havadan suya ısı pompaları, fosil yakıta dayanan geleneksel kazan tipi ısıtıcıların hızla yerini alarak Türkiye ve Avrupa çapında havadan suya ısı pompaları pazarının hızlı büyümesine sebep oluyor. Aynı zamanda, devam eden iklim değişikliği tüketiciler tarafından lüks tüketimden ziyade temel ihtiyaç olarak görülen ev tipi klimalara yönelik artan talebi teşvik ediyor. Buna göre üretim kapasitesi havadan suya ısı pompaları için 100 bin adet artış sağlanarak 300 bin adede; ev tipi klimalar için 310 bin adet artışla 1 milyon 100 bin adede çıkarılacak. Yeni fabrikada üretim ise Şubat 2024’te başlayacak” diyerek sözlerini tamamladı. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Cisco araştırması: Siber güvenlikte en etkili yöntemler, çok faktörlü kimlik doğrulama ve şifresiz teknoloji

Dünya çapında yaklaşık 50 milyon farklı cihazda yapılan analize dayanan Cisco 2022 Duo Güvenilir Erişim Raporu’na göre şirketler, çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve şifresiz teknolojileri, BT güvenliği için en geçerli ve en etkili yöntemler olarak görüyor

  

 

Cisco, “Logins in a dangerous time” (Tehlikeli zamanlarda oturum açma) başlıklı 2022 Duo Güvenilir Erişim Raporu’nu yayımladı. Raporda, Cisco Duo aracılığıyla dünya çapında yaklaşık 50 milyon farklı cihazda yapılan 13 milyar kimlik doğrulamasından sağlanan veriler analiz ediliyor.

 

Genel olarak rapor, şirketlerin çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve şifresiz teknolojileri, risk azaltma ve BT güvenliği için önemli unsurlar olarak kabul edip kullandıklarını gösteriyor.

EMEA Hizmet Sağlayıcıları ve MEA, Siber Güvenlik Direktörü Fady Younes bu konuda şunları söylüyor: Dijitalleşme, kurumlara yönelik her seviyede yaşanan siber tehditlerin artmasına yol açıyor. Şirketlerin hibrit ve uzaktan çalışma modellerini giderek daha çok benimsemesiyle birlikte, dizüstü bilgisayarlar ve cep telefonları gibi vazgeçilmez iş cihazları artık eskisinden daha savunmasız hale geldi. Cisco olarak, iş dünyasının ve BT liderlerinin çalışanları, MFA ve şifresiz teknolojileri uygulamaları konusunda teşvik etmeleri gerektiğine inanıyoruz.”

2019’un nisan ayından bu yana 5 kat artış

Raporda şu önemli tespitlere yer veriliyor: 

  1. Parolasız kullanım artmaya devam ediyor: Veriler, WebAuthn kimlik doğrulamasına izin veren hesaplarda %50, WebAuthn kullanımında ise Nisan 2019’dan bu yana 5 kat artış olduğunu gösteriyor.
  2. Biyometri kullanımı hız kesti: Biyometrinin etkin olduğu telefonların oranı yaklaşık %81’de kaldı (2021’e göre küçük bir artış), bu da genel olarak biyometriye yönelik eğilimin durduğunu gösteriyor.
  3. MFA, şifreleri güçlendirmeye devam ediyor: Çok faktörlü kimlik doğrulama, yalnızca geleneksel parola kullanımına dayalı güvenliğe katkıda bulunurken güçlü kalmaya devam ediyor. Duo kullanılarak yapılan MFA kimlik doğrulamalarının sayısı geçtiğimiz yıl %38 oranında arttı.
  4. Bulut kullanımı artmaya devam ediyor: 2022’de bulut uygulamalarında %24’lük artış gerçekleşti ve kimlik doğrulama sayısındaki artış da bulut uygulamalarıyla ilişkilendiriliyor.
  5. Hibrit çalışma ve ofise dönüş: Uzaktan erişim kimlik doğrulamaları 2020’de zirve yaptı, ancak o zamandan bu yana da azalma gösterdi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Doğru entegre edilmiş teknolojiler kolay yönetilebilen verimli çözümlere dönüşüyor

Güvenlik teknolojilerinde entegrasyon, video izleme, geçiş kontrol, yangın algılama ve acil anons sistemlerinin tek bir noktadan kontrol edilmesini sağlayarak, bu sistemleri kolay yönetilebilen verimli çözümlere dönüştürüyor.  

Güvenlik risklerinin her geçen gün daha da çeşitlendiği günümüzde, güvenlik operasyon merkezlerinin iş akışları giderek daha karmaşık hale geliyor. Video izleme, geçiş kontrol, yangın algılama ve acil anons sistemlerinin yer aldığı bu merkezlerde, her bir sistemi ayrı ayrı yönetmenin zorluğu nedeniyle teknolojik sistem entegrasyonuna ihtiyaç duyuluyor. Tüm bu sistemler, tek bir platformda entegre değilse tam performans alınamıyor. Entegrasyonu sağlayan çatı güvenlik yazılımları ise güvenlik sistemlerine kapsamlı kontrol imkânı sunuyor ve olası insan hatalarını en aza indiriyor.  

Çoklu alarmları tek noktadan yönetmek

Securitas Technology Pazarlama Direktörü Pelin Yelkencioğlu, güvenlik sistemlerinde entegrasyonu sağlayan çatı güvenlik yazılımlarının en önemli faydasının ‘alarmları yönetmek’ olduğunu söyledi. Yelkencioğlu, “Birbirinden farklı noktalardan gelen alarmlar ve operatörün bu alarmlar esnasında paniğe kapılmasını ve hata yapmasını engellemek, hayati öneme sahiptir. Bu nedenle ilgili güvenlik operatörüne, alarm durumlarında uygulanması gereken talimatları adım adım gösteren bir sistemin olması, tüm sistemin bir operatörün kontrolünde doğru ve eksiksiz bir şekilde yönetilmesini de sağlar.” diye konuştu.

Yelkencioğlu’nun dikkat çektiği senaryoya göre; örneğin video izleme sistemleri ile algılanan istenmeyen kişi bildirimi, otomatik olarak geçiş kontrol sistemine aktarılıyor ve başka bir müdahale gerektirmeden ilgili bölgenin kapılarının kilitli kalması sağlanıyor. Bir yangın alarmı anında ilgili bölgedeki kamera görüntüsüne ulaşılarak, alarm teyidi almanın bir adım ötesinde, geçiş kontrol sistemlerine bağlı kapı ve turnikeler açılıyor. Alarm durum yönetim ekranı ile senaryoya uygun talimatları operatör ekranına getiriyor ve işletme acil durum senaryosunun uygulanmasını garanti ediyor. Tüm bunların ötesinde yangın anı atlatıldıktan sonra, bu anın 30 saniye öncesi ve sonrası görüntülerini de kapsayan alarm durum kaydı oluşturuyor. Yelkencioğlu, “Sadece bu durum bile bu sistemlerin neden tümleşik güvenlik platformunda bulunması gerektiğinin özeti niteliğindedir” dedi.

Farklı bir senaryoda ise çift yönlü iletişim yöntemiyle A blokta oluşan bir tehdide istinaden hem ilgili blok hem de bu tehditten etkilenebilecek B Blok’a da aynı anda müdahale edilebilmesi amaçlanıyor. Böylece tüm bu güvenlik birimlerinin birbirleriyle haberleşebilmesi sağlanıyor ve işletmeler için uçtan uca bir güvenlik sistemi inşa ediliyor.

Güvenlik açığına dikkat

İşletmelerin emanet edildiği güvenlik sistemlerinde bir güvenlik açığının olmaması büyük önem taşıyor. Bu nedenle hem elektronik güvenlik donanımlarının hem de bu donanımlarla haberleşen ve bu donanımların yönetilmesini sağlayan yazılım platformlarının uçtan uca siber güvenliğe tabi olması gerekiyor. Yelkencioğlu, donanım cihazlarının haberleşmelerinde dünya standartlarındaki haberleşme protokollerinin kullanılması, daha da önemlisi yazılım platformlarında bulunan ve sistem mimarisini oluşturan kod parçacıklarının ISO-27001 standartlarında olması gerektiğini sözlerine ekledi. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kaspersky 2023'te KOBİ'lerin dikkat etmesi gereken beş tehdide dikkat çekiyor

İstatistikler, 2022 yılı boyunca tüm küçük ve orta ölçekli işletmelerin %60’ından fazlasının siber saldırılara maruz kaldığını gösteriyor. Ticaret Örgütü’ne göre, KOBİ’ler var olan tüm işletmelerin %90’ından fazlasını temsil ediyor ve küresel ekonomiye büyük katkı sağlıyor. Siber saldırılar nedeniyle bu işletmeler gizli bilgileri kaptırabilir, mali kaynakları, değerli pazar paylarını kaybedebilirler. Ayrıca, suçluların hedefe ulaşırken kullanmaya çalıştıkları pek çok yol söz konusu oluyor. Bu yüzden KOBİ’ler için bir siber güvenlik sorunu, en zorlu kriz türlerinden birisi demek. 

Kaspersky uzmanları, KOBİ’lerin sahip olabileceği güvenlik açıklarını analiz ederek girişimcilerin 2023’te bilmesi gereken bazı önemli siber tehditleri özetledi.

 

1. Çalışanların neden olduğu veri sızıntıları

Bir şirketten veri sızdırmanın çeşitli yolları bulunuyor ve bazı durumlarda bu sızıntı, istemeden de olabiliyor. Pandemi sırasında pek çok çalışan uzaktan çalışırken, çevrimiçi oyun oynamak, film izlemek veya e-öğrenme platformlarını kullanmak gibi amaçlar için kendilerine tahsis edilen kurumsal bilgisayarları kullandı ki bu, kuruluşlar için finansal tehdit oluşturuyor. 

Uzaktan çalışma sistemi hayatın bir parçası olmaya devam ediyor ve her ne kadar 2020 boyunca çalışanların % 46’sı daha önce hiç uzaktan çalışmamış olsa da, şimdi üçte ikisi ofise geri dönmeyeceklerini belirtiyor, geri kalanı ise hibrit yöntemle çalışmaya devam ettiklerini söylüyor.

Pandemi sonrasında siber güvenlik seviyesinde ve uzaktan çalışmanın kuruluşlar tarafından kabul görme durumunda iyileşmeler yaşandı. Bununla birlikte, eğlence amaçlı kullanılan kurumsal bilgisayarlar, bir şirketin ağına ilk erişimin en önemli yollarından biri olmaya devam ediyor. Bir dizinin herhangi bir bölümünü veya yeni yayınlanan bir filmi indirmek için alternatif kaynaklar arayan kullanıcılar da Truva atları, casus yazılımlar ve arka kapılar (backdoor) ile reklam yazılımları da dahil olmak üzere, çok sayıda kötü amaçlı yazılım türleriyle karşılaşıyorlar. 

Kaspersky istatistiklerine göre, dijital yayın platformu kisvesi altında tehditlerle karşılaşan kullanıcıların %35’i Truva atlarından etkilendi. Bu tür kötü amaçlı yazılımlar, eğer bir şirket bilgisayarına bulaşırsa, saldırganlar şirket ağına sızabiliyor ve hem iş geliştirme sırları hem de çalışanların kişisel verileri dahil olmak üzere hassas bilgileri bulup çalabiliyor.

Ayrıca, dünya genelinde şirketlerin eski çalışanlarını olası veri sızıntılarından sorumlu tutma gibi bir eğilim de söz konusu. Ancak, yakın zamanda ankete katılan kuruluşların yöneticilerinin yalnızca yarısı, eski çalışanların bulut hizmetlerinde depolanan şirket verilerine erişemediğinden veya şirket hesaplarını kullanamadığından emin. Açıkçası eski bir çalışan, böyle bir kaynağa erişimi olduğunu bile hatırlamayabiliyor. Ancak aynı düzenleyiciler tarafından yapılan rutin bir kontrol, yetkisi olmayan kişilerin aslında gizli bilgilere erişebildiğini ortaya çıkarabiliyor ve bu da para cezasına neden olabiliyor.

2. DDoS saldırıları

Dağıtılmış Ağ Saldırıları, genellikle Dağıtılmış Hizmet Reddi (DDoS) saldırıları adıyla biliniyor. Bu tür saldırılar, bir şirketin web sitesini sağlayan altyapı gibi, herhangi bir ağ kaynağı için geçerli olan belirli kapasite sınırlarından faydalanıyor. DDoS saldırısı, saldırıya uğrayan web kaynağına birden çok istek göndererek web sitesinin çok sayıda isteği işleme kapasitesini aşmayı ve doğru şekilde çalışmasını engellemeyi amaçlıyor.

Saldırganlar, genellikle DDoS saldırılarından etkilenen bankalar, medya varlıkları veya perakendeciler gibi kuruluşlara yönelik eylemler gerçekleştirmek için farklı kaynaklara başvuruyor. Son zamanlarda, siber suçlular Alman gıda dağıtım hizmetini hedef aldı ve Takeaway.com’dan (Lieferando.de) trafik akışını devam ettirmek için iki bitcoin (yaklaşık 11.000 $) ödeme talep ettiler.

Ayrıca, çevrimiçi perakendecilere yönelik DDoS saldırıları, müşterilerinin en aktif olduğu tatil dönemlerinde artış eğiliminde. Oyun şirketlerinin büyüyor olmasına yönelik artan bir eğilim de söz konusu. Bu sebeple Final Fantasy 14’ün Kuzey Amerika veri merkezleri Ağustos ayı başlarında saldırıya uğradı. Oyuncular bağlantı, oturum açma ve veri paylaşımı gibi pek sorun yaşadı. Blizzard’ın çok oyunculu oyunları — Call of Duty, World of Warcraft, Overwatch, Hearthstone ve Diablo: Immortal – yine DDos saldırılarına maruz kaldılar. Bu arada, birçok DDoS saldırısı duyurulmuyor çünkü maliyetleri genellikle çok büyük olmuyor.

3. Tedarik zinciri

Tedarik zinciri aracılığıyla saldırıya uğramak, genellikle bir kuruluşun bir süredir kullanmakta olduğu bir hizmet veya programın kötücül hale geldiği anlamına geliyor. Bunlar, şirketin satıcıları veya tedarikçileri aracılığıyla gerçekleştirilen saldırılar ve buna verilebilecek örnekler arasında finans kurumları, lojistik ortaklar ve hatta mesela bir yemek dağıtım hizmeti bile yer alabiliyor. Ve bu tür eylemler, çetrefilliği veya yıkıcılığı bakımından farklılık gösterebiliyor.

Örnek vermek gerekirse, saldırganlar M.E.Doc adlı muhasebe yazılımının otomatik güncelleme sistemine sızarak, ExPetr (diğer adıyla NotPetya) adlı fidye yazılımını tüm müşterilere göndermeye zorlamıştı. Sonuç olarak, ExPetr hem büyük şirketleri hem de küçük işletmeleri etkileyerek milyonlarca dolar zarara neden oldu.

Başka bir örnek, sistem kayıt defteri temizliği için kullanılan en popüler yazılımlardan biri olan CCleaner’dır ve hem ev kullanıcıları hem de sistem yöneticileri tarafından yaygın olarak kullanılıyor. Bir noktada saldırganlar, program geliştiricisinin derleme ortamına sızmayı başararak bazı sürümleri bir arka kapı (backdoor) ile donatmayı başarmıştı. Sonuç olarak, bir ay boyunca bu güvenliği ihlal edilmiş sürümler şirketin resmi web sitelerinden dağıtıldı, 2,27 milyon kez indirildi ve kötü amaçlı yazılımın en az 1,65 milyon kopyası suçluların sunucularıyla iletişim kurmaya çalıştı. 

Dikkatimizi çeken en yeni örnekler, Güneydoğu Asya’da vuku bulan DiceyF olaylarıdır. Bu saldırılarda başlıca hedefler, Ocean’s Eleven tarzında saldırıya uğrayan bir çevrimiçi Casino geliştiricisi ve operatörü ile bir müşteri destek platformuydu.

4. Kötü amaçlı yazılımlar

Eğer birisi yasal olmayan dosyaları indirdiyse, bu dosyaların zarar vermediğinden emin olmak gerekiyor. En çok ortaya çıkan tehditler, bir şirketin verilerini, parasını ve hatta sahiplerinin kişisel bilgilerini kovalayan şifreleyiciler oluyor. Şunu da söylemek gerek, orta ölçekli işletmelerin dörtte birinden fazlası maliyetleri düşürmek için korsan veya lisanssız yazılımları tercih ediyor. Bu tür yazılımlar, şirket bilgisayarlarından ve ağlarından yararlanabilecek bazı kötü amaçlı veya istenmeyen dosyaları içerebiliyor.

Ek olarak, işletme sahipleri arabulucuların farkında olmalı zira bu tür grup katmanları 2023’te KOBİ’lere türlü şekillerde zarar verecek. Bu yazılımların yasa dışı erişime sahip olan müşterileri arasında, kripto hırsızlığı yapanlar, bankacılık şifre hırsızları, fidye yazılımlarını kullananlar, çerez (cookie) hırsızları ve diğer sorunlu kötü amaçlı yazılım müşterileri bulunuyor. En bilinen örneklerden biri, bankacılık kimlik bilgilerini çalan ve dünyanın dört bir yanındaki kuruluşları hedef alan kötü amaçlı yazılım Emotet.

Küçük ve orta ölçekli işletmeleri hedefleyen bir diğer grup, en çok yasal, finansal ve seyahat kuruluşlarına yönelik saldırılarıyla tanınan Deathstalker. Grubun ana hedefleri, VIP’ler ve büyük finansal varlıklar ile ilgili yasal anlaşmazlıklar, rekabetçi iş zekası, birleşme ve devralmalara ilişkin içgörülerle ilgili gizli bilgilerin yağmalanmasına dayanıyor.

5. Sosyal mühendislik

COVID-19 salgınının başlamasından bu yana birçok şirket iş akışlarının çoğunu çevrimiçi hale getirdi ve yeni iş birliği araçlarını kullanmayı öğrendi. Özellikle, Microsoft’un Office 365 paketi çok daha fazla kullanıldı ve haliyle, kimlik avı saldırılarının bu kullanıcıların hesaplarını daha fazla hedeflemesi kimseyi şaşırtmıyor. Dolandırıcılar, ofis kullanıcılarının Microsoft’un oturum açma sayfası gibi görünen bir web sitesine şifrelerini girmelerini sağlamak için her türlü numaraya başvuruyor. 

Kaspersky, kimlik avı dolandırıcılarının işletme sahiplerini nasıl kandırmaya çalıştıklarının, bazıları oldukça ayrıntılı birçok yeni yolunu ortaya çıkartmayı başardı. Bazıları da sahte web sitelerini paylaşarak veya sahte muhasebe belgeleriyle e–posta göndererek, kredi veya teslimat hizmetlerini taklit etmeye devam ediyor.

Bazı saldırganlar kurbanlarından para kazanabilmek için meşru çevrimiçi platformlar gibi görünebiliyor. Bu, Wise Transfer gibi oldukça popüler bir para transfer hizmeti bile olabilir. 

Kaspersky uzmanları tarafından keşfedilen bir diğer kırmızı bayrak, Google Translate kullanılarak çevrilen sayfa bağlantıları. Bu senaryoda saldırganlar, siber güvenlik mekanizmalarını atlamak için Google Translate’i kullanıyor. E-postayı gönderenler, ekin yalnızca alıcıya sunulan ve “sözleşme toplantısı sunumu ve müteakip ödemeler için incelenmesi gereken bir tür ödeme belgesi olduğunu” iddia ediyor. Aç düğmesi bağlantısı ise Google Translate tarafından çevrilmiş bir siteye işaret ediyor. Ancak eklenen bağlantı, saldırganlar tarafından kurbanlarından para çalmak için oluşturulan sahte bir siteye kapı açıyor.

Siber suçlular, lisanssız yazılımlar, kimlik avı siteleri, e–postalar, işletmelerin güvenlik ağındaki ihlaller ve hatta büyük DDoS saldırıları yoluyla kurbanlarına mümkün olan her yolu kullanarak ulaşmaya çalışacak. Ancak Kaspersky tarafından yakın zamanda yapılan bir anket, KOBİ’lerin sadece %41’inin bir kriz önleme planına sahip olduğunu gösteriyor. Bu nedenle şirketlerin siber güvenliği önemsemesi ve saldırı sonrasındaki BT güvenlik olayı düzeltmesinin ne kadar zorlu olabileceğini anlaması önem taşıyor. Kaspersky bunu, kuruluşların bünyesinde uygulanacak koruyucu ve güvenilir önlemlerle sonuçlanacağını umduğu doğru bir eğilim olarak görüyor.

İşletmeleri siber saldırılardan korumak için Kaspersky şunları öneriyor:

  • Standart bir kullanıcı hesabı parolasının en az sekiz harf, bir rakam, büyük ve küçük harfler ve bir özel karakter içermesini gerektiren güçlü bir parola politikası uygulayın. Güvenliğinin ihlal edildiğine dair herhangi bir şüphe varsa, bu parolaların değiştirildiğinden emin olun. Bu yaklaşımı ek çaba harcamadan uygulamaya koymak için, yerleşik ve kapsamlı parola yöneticisi olan bir güvenlik çözümü kullanın.
  • Bir yazılım ve cihaz üreticisinden gelen güncellemeleri göz ardı etmeyin. Bunlar genellikle yalnızca yeni özellikler ve arayüz geliştirmeleri getirmekle kalmaz, aynı zamanda henüz fark edilmemiş güvenlik açıklarını da giderir.
  • Çalışanlar arasında yüksek düzeydeki güvenlik bilincini sürdürülebilir kılın. Çalışanlarınızı mevcut tehditler, kişisel ve profesyonel yaşamlarını korumanın yolları hakkında daha fazla bilgi edinmeleri ve bu konularda ücretsiz kurslar almaları için teşvik edin. Çalışanlar için kapsamlı ve etkili üçüncü taraf eğitim programları yürütmek, bilgi işlem departmanına zaman kazandırmak ve iyi sonuçlar almak için doğru bir yoldur.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tepe Servis, “Tesis Yönetimi Yönetim Sistemleri" ve “Enerji Yönetim Sistemi" sertifikalarını almaya hak kazandı

Kurumsal müşterilerinin “Entegre Tesis Yönetimi” kapsamında tüm hizmet ihtiyaçlarına çözüm üreten Tepe Servis ve Yönetim A.Ş. portföyüne iki yeni sertifika daha ekledi. Yüzde yüz Türk sermayeli lider yönetim şirketleri arasında yer alan Tepe Servis, “Tesis Yönetimi Yönetim Sistemleri Sertifikası” ve “Enerji Yönetim Sistemi Sertifikası” almaya hak kazandı. 

Bugüne kadar kalite, çevre, sürdürülebilirlik, bilgi güvenliği yönetim sistemlerinin de aralarında olduğu pek çok alanda sertifika sahibi olan, Bilkent Holding Kurumsal Hizmet Grubu şirketlerinden Tepe Servis, belgelerine yenilerini eklemeye devam ediyor. Yüzde yüz Türk sermayeli lider yönetim şirketleri arasında yer alan ve kurumsal müşterilerinin “Entegre Tesis Yönetimi” kapsamında tüm hizmet ihtiyaçlarına çözüm üreten Tepe Servis ve Yönetim A.Ş., “ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi Sertifikası” ve “ISO 41001 Müşteri Tesis Yönetimi Yönetim Sistemi Sertifikası” almaya hak kazandı. 

Sunduğu profesyonel yönetim hizmetleriyle tasarruf sağlıyor

Tepe Servis ve Yönetim A.Ş. sunduğu profesyonel yönetim hizmetleri ile site, plaza ve rezidanslarda enerji verimliliği uygulamalarıyla yüzde 12’ye varan enerji tasarrufu; personel optimizasyonu ve norm kadro uygulamalarıyla işçilik giderlerinde maliyet avantajı sağlıyor. Geniş iş ortağı ağıyla teknik bakım/onarım maliyetlerinde tasarruf imkânı sunarken, düzenli eğitim ve denetim uygulamalarıyla ekipman, sarf ve kimyasal kullanımlarında verimlilik artışı sağlıyor. Kurumsal Satın Alma ve Tedarik Yönetimi hizmeti ile maliyetlerde yüzde 20’ye varan tasarruf; sürdürülebilirlik çözümleriyle makine ekipman kullanım ömrü ve maliyetlerinde iyileştirme sağlıyor.

“Başarılı bir tesis yönetimi çözümleri en iyi maliyetle hayata geçirebilmeli”

Ulusal ve uluslararası sertifikalara sahip firmalarla çalışmanın önemli olduğunu, Tepe Servis olarak belgelerine yenilerini eklemekten dolayı mutluluk duyduklarını belirten Tepe Kurumsal Çözümler Satış, Pazarlama ve Portföy Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Azmi Kelemcisoy, şunları söyledi:

“Aldığımız yeni sertifikalar, profesyonelliğimizin teyidi niteliğinde. Kalite belgelerimize yenilerini eklemiş olmaktan dolayı çok mutluyuz. Tesis yönetimi bir tesisin sürdürülebilmesi ve geliştirilmesi için ‘insan, mekân, teknoloji ve süreçleri’ birleştiren, birden fazla disiplini kapsayan, uzmanlık ve deneyim gerektiren bir meslektir. Tesis sahipleri, yatırımcılar, işverenler, kat malikleri yönetimin kendilerinde olması durumunda daha doğru ve ekonomik yöneteceklerine inanıyor. Ancak sonrasında işletme maliyeti, sorunlara çözüm bulma, şikâyet yönetimi, tedarikçi yönetimi gibi birçok konuda hüsrana uğruyor. Başarılı bir tesis yönetimi, nüfus artışına ve değişen yaşam standartlarına göre ortak yaşam alanlarının düzenlenmesi ve düzeninin korunması için gelen taleplere hızlı ve kolay çözüm üretebilmeli ve en iyi maliyetle hayata geçirebilme kabiliyetine sahip olmalıdır.”

“Profesyonel tesis yönetimi firması geçici çözümler yerine kalıcı çözümler üretir”

Kelemcisoy, tesis yönetimi konusunda neden profesyonel bir firma ile çalışılması gerektiğini ise şöyle anlatıyor:

“Çünkü bu alanda hizmet veren profesyonel bir firma, tesis yönetimi ile ilgili ulusal ve uluslararası standartların uygulanmasını sağlar. Gereken tüm kalite belgelerine sahiptir. Mevzuat ve hukuki süreçlerin güncel takibi ve uygulanması ile cezai yaptırımların engellenmesini sağlar. Tarafsız yönetim sağlar. Tesisin ihtiyacını zamanında tespit ederek sorunun büyümesine izin vermeden çözer. Sektörel gelişmeleri, yenilikleri, teknolojileri yakından takip ederek maliyet ve verimlilik odaklı çalışma yapar. Ortak alanların ve ekipmanların bakım, onarım ve revizyonları için alternatif tedarikçilere kolay ulaşım sağlar. Çağrı merkezi, e-mail, mobil uygulama gibi iletişim kanallarıyla kat malikleri tarafından her zaman ulaşılabilir olur. Taraf ve çıkar gözetmeksizin verimlilik odaklı çalışır. Kurumsal hafıza yaratır. Amaçlara en iyi maliyetlerle ulaşması için alternatif çözüm seçenekleri sağlar. Geçici çözümler yerine kalıcı çözümler üretilir. Kaynakların etkin ve verimli kullanımı sağlanır. İnsan kaynağı operasyonunu yönetirken, SGK mevzuatlarının takibini sağlar.”

Tepe Servis ve Yönetim A.Ş.’nin aldığı belgeler

Tepe Servis’in daha önce aldığı belgeler ise şöyle: “ISO 9001:2015-Kalite Yönetim Sistemleri Belgesi”, “ISO 14001:2015-Çevre Yönetim Sistemleri Belgesi”, “ISO 45001:2018-İş ve İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri Belgesi”, “ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemleri  Belgesi”, “TS 12524-Temizlik Hizmeti Veren Yerler İçin Kurallar”, “COVID-19 Güvenli Hizmet Belgesi-Covid-19 Güvenli Hizmet Sertifikası”, “ISO 20121-Sürdürülebilirlik Yönetim Sistemi Belgesi”, “ISO  22301-Toplumsal Güvenlik ve İş Sürekliliği Yönetim Sistemi Belgesi”, “ISO 10002:2018-Müşteri İletişim Merkezleri Yönetim Sistemi Belgesi”, “TS 18295-1-Çağrı Merkezi Yönetim Sistemi Belgesi”.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Halkbank'tan Tekno Girişimci Destek Kredisi

Halkbank, bilişim ve yazılım sektöründe faaliyet gösteren ve faaliyet göstermek üzere kurulan firmalar için “Tekno Girişimci Destek Kredisi”ni hizmete sundu. Firmaların; mal ve hizmet alımı, maaş ödemesi, işletme giderleri, ofis malzemesi, ekipman, yazılım, donanım alımlarının finansmanı için belge karşılığında kullanabileceği krediler, en fazla 500.000 TL tutarında, 6 ay anapara ödemesiz ve 60 ay vadeli olacak.

Girişimcilik ekosistemini destekleyen finansman çözümleri sunan Halkbank, desteklerine bir yenisini daha ekledi. Halkbank, “Tekno Girişimci Destek Kredisi” ile bilişim ve yazılım sektöründe faaliyet gösteren firmaların istihdam seviyelerinin korunarak artırılmasına; rekabet ve yenilikçilik yeteneklerinin geliştirilmesine destek oluyor.

Yeni kredi hakkında açıklama yapan Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, şunları söyledi: “Küresel çapta hızla büyüme gösteren ve stratejik sektörler arasında yer alan bilişim ve yazılım sektörünün desteklenmesi, uluslararası alanda rekabet güçlerini artırmaları ülkemiz adına büyük önem taşımaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın müjdesini verdiği, Teknoloji Destek Paketi kapmasında oluşturduğumuz “Tekno Girişimci Destek Kredisi” ile kendilerinin de belirttiği gibi teknoloji odaklı yazılım, blok zinciri, yapay zekâ, akıllı şehir konularında çalışanlar başta olmak üzere; bilişim ve yazılım alanlarındaki teknoloji girişimcilerini, onlarla birlikte de yerli ve milli teknoloji hamlesini desteklemiş olacağız.” 

Osman Arslan; “Sektördeki firmaların rekabet gücünü ve inovasyon kapasitesini artırırken; teknoloji ithalatından olumsuz etkilenmelerini önleyecek ve haksız rekabetten korunmasını sağlayacağız” diyerek; Halkbank’ın teknolojiye yatırım yapan firmalara rekabet desteği verdiğini bir kez daha vurguladı. 

6 ay anapara ödemesiz dönem ve 60 ay vadede aylık eşit taksitli geri ödeme planı 

Tekno Girişimci Destek Kredisi, 36 ay vadeye kadar yıllık yüzde 13,5 sabit faizle, 36 ay üzeri vadelerde ise; TLREF+3 faiz oranı uygulanarak kullandırılacak. Azami 500.000 TL limitli ve 60 ay vadeli kredinin, ilk 6 ayı anapara ödemesiz olacak şekilde aylık eşit taksitlerle geri ödenebilecek.

İşletme kredisi mahiyetindeki Tekno Girişimci Destek Kredisi’ni kullanacak firmalardan, kredi vadesi boyunca mevcut istihdam seviyelerini korumaları veya artırmaları isteniyor.  Teknokent ve Teknopark gibi Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde faaliyet gösteren girişimciler ile TÜBİTAK, KOSGEB veya Bakanlık gibi kamu kurum ve kuruluşlarının teknoloji odaklı hibe/destek programlarından yararlanmaya hak kazanmış girişimciler de bu krediden faydalanabilecek. 

Sektörde faaliyet gösteren firmalar, Tekno Girişimci Destek Kredisi’ni, mal ve hizmet alımı, maaş ödemesi, kira ödemesi başta olmak üzere işletme giderlerinin, ofis malzemesi/ekipman, yazılım/donanım ve program alımlarının finansmanı için belge karşılığında kullanabilecek. Tekno Girişimci Destek Kredisi’ne, Halkbank şubelerinin yanı sıra; www.halkbankkobi.com.tr üzerinden Dijital Kredi Platformu aracılığıyla, dijital kredi olarak da başvurulabilecek.   

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bergama'ya sağlık alanında büyük müjde…

Bergama Devlet Hastanesi’ne 77 sözleşmeli doktor kadrosu açıldı.  

Kuzey Ege’nin parlayan yıldızı kadim şehir Bergama vizyon projelerden sosyal yaşama ve sağlık alanına kadar birçok yeni müjdeyi almaya devam ediyor.

Göreve geldiği ilk günden tüm dikkatleri UNESCO Dünya Mirası Bergama’ya çekmeyi başaran Belediye Başkanı Hakan Koştu, bu kez yeni müjdeyi sağlık alanında verdi. Ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan 4924 sayılı kanun ile Bergama Necla-Mithat Öztüre Devlet Hastanesi’ne 77 sözleşmeli doktor kadrosu açıldığını duyurdu. Böylelikle daha fazla ekonomik kazanımla sözleşme imzalayan doktorlar görev süresi boyunca başka yere tayin olmayacak ve uzun süre Bergama’ya hizmet edecek.  

BAŞKAN KOŞTU’DAN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, GENEL BAŞKAN YARDIMCISI DAĞ VE SAĞLIK BAKANI KOCA’YA TEŞEKKÜR  

Bergama için son derece önemli olan ve sağlık alanında hastanenin doktor açığının kapatılmasına yönelik olarak alınan bu kararın son derece sevindirici olduğuna işaret eden Belediye Başkanı Koştu, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan 4924 sayılı kanun ile ilçemiz hastanesine 77 Sözleşmeli Uzman Doktor kadrosu açılmıştır.  Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere 20 Aralık 2022 tarihinde İlçemizi ziyaret ederek, bu talebin sözünü veren ve kısa sürede gerçekleştirilmesini sağlayan AK Parti Genel Başkan Yardımcımız Hamza Dağ’a ve Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’ya teşekkür ediyorum. Belediye olarak göreve geldiğimiz ilk günden Bergama’mız yararına her konunun takipçisi olacağımızı söylemiştik. Bugün geldiğimiz noktada bu sözümüzü ekonomik kazanımlardan, şehrimizin sosyal yaşamına, Serbest Bölge’den Organize Sanayi Bölgesi’ne, Millet Bahçesi’nden Zeytinpark’a, Doğalgaz’dan TOKİ Sosyal Konutları’na, sehrimiz ana arterlerinin sıcak asfalt ile kaplanmasından modern aydınlatma ve kaldırımlara, KYK Öğrenci Yurdu’ndan yeni şehir stadyumu ve gençlik merkezine kadar birçok alanda vermenin sevincini ve mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hamilelik Döneminde Doğru Bilinen Yanlışlara Dikkat Edin!

Gebeliğin öğrenildiği andan itibaren anne adayları pek çok bilgi duydukları için kafa karışıklığı yaşayabilirler. Birçok kadın bu dönemde hem etraflarından duydukları hem de kendi araştırmaları sonucunda öğrendikleri bilgilerle karşı karşıya kalır. Hamilelik sürecinde birçok bilgi paylaşımının olması son derece normaldir.

Gebelikte doğru bilinen yanlışları Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünden, Op. Dr. Şefik Gökçe sizler için açıkladı. 

Ortalama 40 hafta süren gebelik yolculuğunda anne adayları etraftan duydukları bilgiler doğrultusunda hareket edebilirler. Doğru olduğu düşünülen bilgiler ise çoğu zaman yanlış duyumlardan ibarettir. Kendiniz ve bebeğiniz için atacağınız en doğru adım bir uzman kontrolünde ilerlemek ve sadece hekiminizin söylediklerini dinlemek sürecinizi kolaylaştıracaktır.

Gebelikte Nelerden Kaçınmalı?

Hamilelik yolculuğunu sağlıklı ve huzurlu bir şekilde geçirmek isteyen anne adaylarının bazı hususlara dikkat etmesi son derece önemlidir. Bu konuda hamilelerin kaçınması gerekenleri Gebelikte anne adayının alkol ve sigara gibi sağlığı zararlı ürünlerden kesinlikle uzak durması gerekir. Bunlara ek olarak salam, sosis gibi işlenmiş gıdalar da bakteri içerebilir, dolayısıyla bu gıdaların da tüketilmemesi önemlidir. Ayrıca dışarıda salata yemek de anne ve bebek için risk taşır. Özellikle sebzelerin iyi yıkanmadığı durumlar bakteri kaynaklı hastalıklara davetiye çıkarır.

Gebelikte Egzersiz Nasıl Olmalı?

Anne adayları gebelik dönemi boyunca günlük hayattaki normal aktivitelerine devam etmek isterler. Bu noktada ekstra yapılan egzersizlerin doğuma yardımcı olduğu bilinmektedir. Gebeliğin son aylarında yürüyüş yapmak ve merdiven çıkmak gibi konulara değinen Gökçe, ‘Hamilelikte anne adayının yavaş tempolu egzersizler yapması doğumun daha kolay gerçekleşmesine yardımcı olur. Ancak bu konuda hızlı ve tempolu egzersizler yapmaktan kaçınmak gerekir. Ayrıca merdiven çıkmak da gebelik ilk ve son 3 ayında risk yaratabilir. Hele ki düşük riski bulunuyorsa anne adayının 3 kattan daha yüksek binalara merdivenle çıkması sorun yaratabilir. Fakat düşük veya erken doğum ihtimali bulunmuyorsa merdiven inip çıkmanın bebeğe ciddi bir tesiri olmaz.’’ diyerek konuya açıklık getirdi.

 

Gebelikte Cinsellik Nasıl Olmalı?

Gebelik sürecinde olan anne adaylarının merak ettiği konulardan biri de cinselliktir. Sağlıklı gebe kadınlarda cinsel ilişki genellikle zararlı değildir. Düşük tehditi, plasentanın önde olması ve erken doğum tehditi söz konusu olduğunda cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır. Riskli hamileliklerde cinsel ilişki ise daha önceden düşük öyküsü olan veya erken doğum yapan kadınların hamileliğin ilk 2 ayında cinsel ilişkiye girmemesi önemlidir.

Hamileliğin Son Dönemlerinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bebeğinize kavuşmanıza az bir zaman kala hem kendiniz hem de çocuğunuz için dikkat etmeniz gereken hususların önemi artar. Bu noktada doğuma ortalama 3 ay kalması gebeliğin son zamanlarında olduğunuzu gösterir. Doğuma az bir zaman kala beslenme konusuna gerekli özeni göstermek gerekir. Bu dönemde anne adayının vitamin ve mineral bakımından zengin gıdaları tüketmesi önemlidir. Özellikle mevsime uygun meyve ve sebze tüketimi, gebeliğin son aylarında büyük önem kazanır. Yaşamın her anından önem arz eden su tüketimi gebelik döneminde daha fazla önem arz etmektedir. Günlük olarak yeterli miktarda su tüketmek anne adayının doğuma hazırlanmasına yardımcı olur. Ayrıca su, anne karnındaki bebeğin sağlığı için de önem teşkil eder.

Hamileliğin Son Aylarında Yapılmaması Gerekenler

Doğuma az bir zaman kala anne adayları günlük hayatlarında bazı değişikliklere giderler. Bu bağlamda gebeliğin son aylarında yapılmaması gerekenler, uyku esnasında karın üzerine yatmamaya özen gösterilmeli. Bunun yerine sol tarafa doğru uzanmak daha doğru bir tercihtir. Uykunun yanı sıra banyoda da dikkat edilmesi gerekenler bulunur. Duşta aşırı sıcak su kullanımı anne karnındaki bebeğin gelişimine zarar verir. Ayrıca gebelik sürecinde hamam, sauna ve kaplıca gibi aşırı sıcak yerlerden de kaçınmak önemlidir. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gaziemir'de 5 bin 820 hayvana veteriner hizmeti

Gaziemir Belediyesi, 2022 yılında 5 bin 820 hayvanın tedavisini ve bakımını yaptı. 61 hayvanı sahiplendirerek yeni bir yuvaya kavuşturan belediye, can dostların beslenmesinde 8 bin 25 kilogram mama kullandı.

Gaziemir Belediyesi, veterinerlik hizmetleri kapsamında sokak hayvanlarının her türlü sağlık ve bakım gibi rehabilitasyon işlemlerini yapıyor. Sokak hayvanlarının kısırlaştırma, salgın hastalıklara karşı aşılama, sahiplendirme, kimliklendirip kayıt altına alma, barındırma, tedavi gibi tüm ihtiyaçlarını karşılayan hizmetler veren belediye, yeni cihazlarla donattığı klinikte, hayvanların ameliyatlarını da yapabiliyor. Sokakta yaşayan hayvanların tüm bakım işlemlerini ve sağlık taramasını yapan belediye personeli, hayvanların kayıt işlemlerini yaparak kimliklendirdikten sonra yasa gereği aldıkları bölgeye geri bırakıyor. Sokakta yaşayamayacak durumda olanlar ise barınaklara ve bakımevlerine yerleştirilerek güvenli bir ortamda yaşamaları sağlanıyor.

5 bin 820 hayvana hizmet
Sokakta yaşayan hayvanların tüm sağlık sorunlarıyla ilgilenen belediyenin Veteriner İşleri Müdürlüğü, araç çarpması ve doğa olaylarında yaralanan hayvanların da tüm tedavi ve bakımlarını yapıyor. Yaralanan hayvanlara ilk müdahaleyi olay yerinde yapan veteriner ve destek personeli, daha özel donanımlı araçla yaralı hayvanı polikliniğe taşıyarak burada tedavi ediyor. Gerekli durumlarda ameliyatta yapan veteriner hekimler, cerrahi müdahalenin ardından yaralı hayvanları belediyenin Geçici Hayvan Bakım Evi’nde kontrol altında tutuyor, tedavi programı uyguluyor.
Gaziemir Belediyesinin veteriner hizmetleri kapsamında, 773 köpek, 3 bin 620 kedi olmak üzere yıl boyunca 5 bin 820 hayvanın tedavi ve bakımı yapıldı. Çalışmalar kapsamında 253 köpek, bin 174 kedi olmak üzere toplam bin 427 kısırlaştırma işlemi yapıldı. Belediye, sağlığına kavuşturduğu hayvanların sahiplendirmesini de yapıyor, onları sıcak bir yuvaya kavuşturuyor. Bu kapsamda 61 hayvanın yeni bir yuvaya kavuşması sağlandı.

Can dostların maması belediyeden
Can dostların aç kalmaması için belediyenin Veteriner İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, sokak hayvanları için ilçenin dört bir yanındaki mama odaklarına düzenli olarak mama bırakıyor. Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekiplerinin de park ve yeşil alanlar başta olmak üzere, sokak hayvanlarının kolayca erişebileceği noktalara koyduğu otomatik su odaklarında, can dostlar suya ulaşabiliyor. Belediye, ilçedeki sokak hayvanları için 4 bin 250 kilogram köpek maması, 3 bin 775 kilogram da kedi maması olmak üzere toplam 8 bin 25 kilogram mamayla can dostları besledi. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kışın Sağlıklı Cilt İçin 7 Altın Öneri!

Kış mevsimi cilt hastalıklarını tetikliyor!

Kışın soğuk ve rüzgarlı havası, enfeksiyonlardan korunmak için sık sık el yıkamak, sıcak suyla banyo yapmak ve hijyen sağlamak için dezenfektan kullanmak derken kış aylarında cildimizin yıpranması hızla artıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Bıyık Özkaya kış mevsiminde cildin yıpranmasının yanı sıra egzamadan sedefe dek bir çok cilt hastalığında da artış yaşandığını belirterek bu nedenle bazı kuralları ihmal etmemek gerektiğini vurguluyor. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Bıyık Özkaya, kışın cilt hastalıklarından korunmanın ve sağlıklı cilde sahip olmanın 7 etkili yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.  

  • Sağlıklı beslenin ve mutlaka su için

Sağlıklı beslenme ve yeterli miktarda su içmek cilt sağlığımız için son derece önemli. Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Bıyık Özkaya bağırsak florasındaki bozulmanın cildimizi doğrudan etkilediğine dikkat çekerek şöyle konuşuyor: “Antiinflamatuar yiyecekler (limon ve turunçgiller, kırmızı meyveler, zerdaçal, yeşil çay, zeytinyağı, avokado, balık, bitter çikolata), probiyotikten zengin beslenme, dengeli beslenme ve yeterli su içme sağlıklı bir cilt için oldukça önemlidir. Yeterli beslenmeyi sağlayamıyorsak doktorumuzun önereceği takviyeleri kullanmak cildimize fayda sağlayabilir.”

  • Cildinizi mutlaka nemlendirin

Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Bıyık Özkaya, cildimizde kışın artan kurulukla beraber çatlaklar ve bariyer fonksiyonunda bozulma görülebildiğini belirterek, cilt tipine uygun bir nemlendirici kullanılması gerektiğini söylüyor. Ellerin her yıkanmasının ardından ve duş sonrası düzenli şekilde uygulayacağınız nemlendirici ile cildinizin su kaybını önleyerek, kuruluğa bağlı oluşan pullanmaların önüne geçebilirsiniz.   

  • Güneş koruyucu sürün

‘Güneş yok, kışın güneşinden ne zarar gelir’ diye düşünmemek, güneş koruyucuyu mutlaka sürmek gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Dilek Bıyık Özkaya “Kimyasal güneş koruyucular bizi UVB ve UVA ışınlarından korusa da, görünür ışığa karşı yeterli gelmeyebilir. Bu nedenle demir oksit içeren güneş koruyucuların tercih edilmesi gerekir” diyor.   

  • Yeterli ve kaliteli uyuyun

Düzenli uykunun cilt sağlığı açısından son derece önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Dilek Bıyık Özkaya “Uykusuzluk veya kaliteli olmayan uyku cilt yıpranmasını hızla artırıyor ve erken yaşlılığa yol açıyor. Bu nedenle yeterli süre ve kaliteli uyumaya çok özen gösterilmelidir. Gerekirse uzman desteği almaktan kaçınmayın” diyor. 

  • Stresi yönetmeyi öğrenin

Kışın cilt yıpranmasını artıran etkenler sadece soğuk ve rüzgarlı hava, sık el yıkamak, sıcak suyla banyo yapmak ve dezenfektan kullanmakla sınırlı değil. Stres de cilt sağlığını yakından ilgilendiriyor. Prof. Dr. Dilek Bıyık Özkaya stresle birlikte vücudumuzda kortizol, adrenalin gibi hormonlar salgılandığını belirterek “Bunun sonucu olarak da akne, sedef ve gül hastalığı gibi cilt hastalıkları alevleniyor, bazı egzama türleri gelişebiliyor. Bu nedenle stresi yönetmeyi öğrenmek genel sağlığımız açısından olduğu gibi cilt sağlığının ve erken yaşlılığın önüne geçmede de önemli bir rol oynuyor” diye konuşuyor.

  • Günlük cilt bakımını ihmal etmeyin

Kışın egzamadan kaşıntı ve sedefe dek bir çok cilt hastalığının tetiklendiğini belirten Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Bıyık Özkaya günlük cilt bakımının da ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak şöyle konuşuyor: “Cildimiz bizim için dış etkenlere karşı koruyucu bir tabakadır. Hava kirliliği de dahil olmak üzere dış etkenler cildimize hasar vermektedir. Yüzümüzü günlük olarak uygun bir yıkama ürünü ile yıkamak, nemlendirici ve güneş koruyucu sürmek, yaşımıza ve cilt tipimize uygun ürünler kullanmak cildimiz için yapabileceğimiz en iyi yatırımdır.”

  • Sigarayı bırakın

Yapılan bilimsel çalışmalar; nikotinin cildimizde erken yaşlanmaya neden olduğunu, aynı zamanda cilt beslenmesini bozduğu için yaraların iyileşmesinde gecikmeye yol açtığını gösteriyor. Sigaranın aynı zamanda dudak üstlerinde erken yaşta çizgilenmeler de oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Dilek Bıyık Özkaya, sigarayı bırakarak daha sağlıklı bir cilde kavuşmanın mümkün olacağını söylüyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı