Aylık arşivler: Mart 2023

İnegöl Belediyesi Konya Tarım Fuarına Götürüyor

İnegöl Belediyesi, 40 yaş altı genç çiftçileri Konya’da düzenlenecek 19. Konya Tarım Fuarına götürecek. 15 Mayıs’ta yapılacak fuar gezisi için 13 Mart Pazartesi günü 12.00’a kadar başvurular kabul edilecek.

İnegöl Belediyesi, tarım şehri İnegöl’ün genç çiftçilerine yönelik fuar gezisi düzenliyor. Belediye Başkanı Alper Taban, 14-18 Mart 2023 tarihlerinde TÜYAP Konya Uluslararası Fuar Merkezinde düzenlenecek 19. Konya Tarım Fuarına yapılacak geziye ilişkin bir açıklama yaparak çiftçilere davette bulundu. Verimli toprakları ve bereketli tarım arazileri ile bu alanda önemli bir potansiyele sahip olan İnegöl’de özellikle gördüğü teknolojileri şehre uyarlayabilecek, tarımdaki gelişmeleri görüp uygulayabilecek 40 yaş altı çiftçilerin katılabileceği bir organizasyon planlanıyor.

BAŞVURULARDA SON GÜN 13 MART

Fuar gezisine katılmak isteyenlerin 13 Mart Pazartesi günü 12.00’a kadar İnegöl Belediyesi Cerrah Ek Hizmet Binasında bulunan Muhtarlık İşleri Müdürlüğüne başvurması istendi.

FUARDA NELER YER ALACAK?

90 bin m2’lik kapalı ve açık alanıyla yüzlerce firmayı ve binlerce tarım profesyonelini buluşturacak fuarda; tarımsal mekanizasyon ve teknolojileri, traktör ve tarım makineleri yan sanayi, bağcılık, çiftlik ile ilgili teknolojiler, çiftlik ve seralara yönelik diğer ekipman ve hizmetler, agro bilişim ve tarım sigortaları, leasing kuruluşları, pazarlama, ihracat danışmanlık sigortacılık ve proje kuruluşları, tarım borsaları, ilgili sektör yayınları, sektörel kamu kurum ve kuruluşları, ilgili meslek örgütleri, araştırma enstitüleri, üretici birlikleri, eğitim kuruluşları, danışmanlık, sigortacılık ve proje kuruluşları yer alacak.

TARIM DEĞERİMİZİ GELİŞTİREREK SÜRDÜRMEK İSTİYORUZ

Fuar gezisine ilişkin açıklama yaparak çiftçilere davette bulunan Belediye Başkanı Alper Taban, “İnegöl’ümüz ticaret ve sanayi şehri olduğu kadar verimli topraklarıyla bereketli bir tarım şehri aynı zamanda. Biz gerek tarım gerek hayvancılık noktasında şehrin bu değerinin geliştirilerek sürdürülmesini arzu ediyoruz. Ne yaptığını bilen, kendisini sürekli geliştiren, yenileyen bir şehir haline dönüşmek istiyoruz. Bunu da bu alanda uğraş veren paydaşlarımızla yapacağız. Nerede bir yenilik varsa, nerede yeni model, bir çalışma varsa gelişmeleri takip etme adına bunları izlemeliyiz. Bu düşünceyle İnegöl’ümüzdeki 40 yaş altı çiftçilerimizle Konya’da düzenlenecek Konya Tarım Fuarına gezi düzenleme kararı aldık” dedi.

ÇİFTÇİMİZİN HER ZAMAN YANINDAYIZ

Özellikle genç çiftçilerin tarımdaki yenilikleri görüp keşfederek İnegöl’e kazandırılmasına katkı sunmasını hedeflediklerini kaydeden Başkan Alper Taban, “Konya’da sektör liderlerini bir araya getiren bu fuara özellikle 40 yaş altı çiftçilerimizi, yeni nesil üreticilerimizi götürmek istedik. Yenilikleri fark etmek ve burada uygulamak önemli. Burada en önemli nokta insana olan yatırım. İnsanın ufkunu, vizyonunu gözünü açabilecek olan ve yeni bir şeyler yapabilme kabiliyetini geliştirecek olan o gelişim hususu… Fuar gezisine katılmak isteyen tüm çiftçilerimizi Muhtarlık İşleri Müdürlüğüne başvurarak kayıt yaptırmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ege İhracatçı Birlikleri toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında Türkiye'de öncü

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi için toplumsal ve ekonomik kalkınmada kadınların etkin biçimde yer alması gerektiğini söyleyerek tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. 

Eskinazi, EİB Export-Up Mentörlük Programının üçüncü fazında Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri ile birlikte deprem bölgesinde ihracata dönük çalışma yapan kadınlara yönelik bir proje hazırlığı içinde olduklarını da açıkladı. 

EİB’nin cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında Türkiye’de öncü bir rol üstlendiği görüşünde olan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Türkiye’nin ihracatta, eğitimde, sağlıkta, hayvan haklarında, çocuk haklarında, özgürleşmesinde, kalkınmasında, kısacası her aşamasında kadınlarımız ön planda olmak zorunda. Türkiye’nin en büyük eksiği bu. Türkiye’de birçok noktada arzu ettiğimiz seviyede değilsek kadının geri planda kalmasından dolayıdır. Ege İhracatçı Birlikleri, Türkiye’de kadın işgücü temsili en yüksek kurumlardan biri. Birliğimizde her iki çalışanımızdan biri kadın. Önceki dönem ile kıyaslandığında bu dönem Yönetim Kurullarındaki kadın temsilimiz yüzde 100 arttı. Yönetim Kurullarında da kadın temsili en yüksek kurumlardan biriyiz. Bütün Yönetim Kurulu üyelerimiz kadın haklarıyla ilgili STK’larda aktif görev alıyor.” dedi.

TİM Kadın Konseyi’nde de en büyük temsil Egeli kadın ihracatçıların

Eskinazi, “Demir demirdışı metaller, tütün ve hazırgiyim olmak üzere üç İhracatçı Birliğimizde kadın Başkan Yardımcılarımız görev yapıyor. Türkiye’de İhracatçı Birlikleri içinde ilk kadın Başkan 2004-2006 yılları arasında Ege Zeytin Zeytinyağı İhracatçıları Birliğimizin Başkanı Deniz Ataç olmuştu. Bugün TEMA Vakfı’nda Yönetim Kurulu Başkanlığı yapıyor. Önümüzdeki süreçte EİB bünyesinde kadın Birlik Başkanlarımızın yer alacağına inanıyorum. Gençlerin ve kadınların ihracata yönelmesi, çalışmalar yapması için 2020 yılında Genç İhracatçılar Konseyi’ni kurduk. Genç İhracatçılar Konseyi’nin yarıya yakını kadın ihracatçılarımıza ait. TİM Kadın Konseyi’nde de en büyük temsil, yani her 3 ihracatçıdan birini Egeli kadın ihracatçılarımızdan oluşuyor.” diye konuştu. 

EİB toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışıyor

Jak Eskinazi, Ege İhracatçı Birlikleri’nin toplumsal cinsiyet eşitliği adına yaptığı faaliyetlere şöyle sıraladı:

“2019 yılında imzaladığımız; dünyanın en büyük sürdürülebilirlik inisiyatifi UN Global Compact ilkeleri doğrultusunda; sosyal adalet, sosyal sorumluluk, cinsiyet eşitliği, çevre başlıklarını hem kurum kültürümüzde hem de projelerimizle yaşatıyoruz. UN Global Compact’e ilk üye olan İhracatçı Birliği biziz. Ayrıca UN Women ve UN Global Compact ortak inisiyatifi olan Kadının Güçlendirilmesi Prensipleri’ne (WEPs) bir yıl önce imza attık.” 

Kadın liderler dijitalleşme ve sürdürülebilirliğe daha yatkın

Eskinazi, “Global Compact’e ilk imza atan İhracatçı Birlikleri olduğumuz gibi aynı zamanda kadınlara ve gençlere yönelik bir mentörlük programı kurgulayan ilk Birlik de biziz. EİB Export-Up Mentörlük Programımız ile sürdürülebilir ihracat için kadın ve genç girişimcilerimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Araştırmalar yeni nesil liderlerin özellikle de genç kadınların ya da yöneticileri kadın olan aile şirketlerinin dijitalleşmeye ve sürdürülebilirliğe daha yatkın olduğunu, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik hakkında daha fazla bilgili olduğunu gösteriyor. 

EİB’ten deprem bölgesindeki kadınlar için dayanışma zinciri

Jak Eskinazi, EİB Export-Up Mentörlük Programının iki döneminde toplamda 26 faydalanıcıdan 19’unun kadın girişimcilerden oluştuğunu sözlerine ekledi.

“Kadın girişimcilerimizin 9’u tarım sektörleri, 7’si tekstil, 1 deri, 1 plastik, 1 kimya sektöründe yer alıyor. Ve bütün kadın girişimcilerimizin dijitalleşme ve sürdürülebilirlik dahil birçok alanda faaliyetleri var. EİB Export-Up Mentörlük Programımızın üçüncü fazında Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri ile birlikte deprem bölgesinde ihracata dönük çalışma yapan kadınlarımıza yönelik bir dayanışma zinciri başlatma hazırlığı içerisindeyiz. Export-Up Mentörlük programının yeni modüllerini kadın-erkek dengesi pozitif ayrımcılık gözetilecek çizgide devam ettireceğiz.” 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Depremzede Kadınlara Omuz Omuza İş İmkanı

Pek çoğu depremde ailelerini, evlerini, işlerini kaybetti ancak yılmadı ve yaşama sıkı sıkı tutundu.  6 Şubatta 10 ilimizde meydana gelen depremler ile tüm yaşamı bir günde değişen pek çok kadın şimdi yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Bu süreçte sağlık çalışanı olan Mehtap Duran ve Bilge Bozkurt için de umut dolu bir dönem başladı.

Depreme İskenderun’da yakalanan Mehtap Duran ve Adıyaman’da hemşirelik yapan Bilge Bozkurt, Memorial Sağlık Grubu ve İyi Niyet Derneği işbirliği ile hayatı tek başına omuzlayan kadınları topluma kazandırmak için hayata geçirilen ‘KADINLAR OMUZ OMUZA’ sosyal sorumluluk projesi ile yeni bir yaşama kavuştu.  

Ülkemizde kadın istihdamı için atılan büyük bir adım olarak nitelenen, iş ve sanat dünyasından ünlü isimlerin de destek verdiği, bugüne kadar 100’den fazla kadının hayatına dokunan “Kadınlar Omuz Omuza” sosyal sorumluluk projesi kapsamında bir yıl boyunca kadın istihdamına yönelik önemli çalışmalara imza atıldı. Deprem sonrası da 17 kadın kısa bir süre içerisinde Memorial’da göreve başladı.  

Önce Elazığ sonra da Hatay depremini yaşadı

Proje kapsamında Memorial’da görev yapmaya başlayan kadınlardan ikisi de Mehtap Duran ve Bilge Bozkurt…

39 yaşındaki Mehtap Duran aslında iki kez büyük deprem yaşadı ve ikisinde de şans eseri kurtuldu. İskenderun’da özel bir hastanede medikal muhasebe bölümünde çalışan Mehtap Duran’ın, önce 2019’da Elazığ depreminde 6 Şubat’ta ise Hatay depreminde yaşamı değişti. Deprem sonrası evi ağır hasar alan ve 2 çocuğu ile birlikte Antalya’ya giden Duran Memorial’a iş başvurusunda bulundu ve aynı gün işe alındı. Şimdi hastanede görev yaparak çocuklarıyla birlikte kendisine yeni bir düzen kurmaya çalışıyor. Mehtap Duran, “Ülkece içinden geçtiğimiz bu sıkıntılı günlerde omzumda bu eli hissetmek gerçekten çok güzel. 6 Şubat’ta yerle bir olduğunu düşündüğüm hayatım şimdi bir anda değişti” diye konuştu. 

Bilge hemşire de Adıyaman’dan Antalya’ya yeni umutlarla geldi  

26 yaşındaki Bilge Bozkurt da depreme Adıyaman’da yakalandı ve onun için Antalya’ya uzanan yeni bir yaşam başladı. Adıyaman depreminde evleri yıkılma noktasına gelince kız kardeşinin yanına gitti ve Memorial Sağlık Grubu Medstar Topçular Hastanesi’nde hemşire olarak işe başladı. Şimdi hayatına yeni umutlarla devam ediyor. Bozkurt, “Antalya’ya gelirken bir yanımız hep buruktu. Çünkü Adıyaman’da, memleketimde çocukluğumu, anılarımı, ilimi çok fazla yaşanmışlık bırakarak geldim. Ailem şu an Adıyaman’da çadırda kalıyor. Burada bize meslek konusunda şans verildi. Memorial biz depremzede kadınlara ışık tuttu. Bu ışık sayesinde yolumuza devam edeceğiz” dedi. 

Depremden bu yana 17 kadını istihdam ettik, sayıyı kısa sürede 100’e çıkaracağız

 Mehtap Duran ve Bilge Bozkurt dışında daha pek çok kadın Kadınlar Omuz Omuza projesi kapsamında iş hayatına atıldı. Bu çarpıcı hayat hikayelerinin kahramanları 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe özel olarak “Kadınlar Omuz Omuza Proje Hikayeleri’ söyleşisinde buluştu. 

Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç, son 3 haftada 17 depremzede kadının Memorial Sağlık Grubu Hastanelerinde istihdam edildiğini belirterek,  Bugün Kadınlar Omuz Omuza projemizin birinci yılını kutluyoruz. Toplumda yerini edinememiş, eğitimi sınırlı, zor durumda olan kadınlarımızı sağlık sektöründe bizimle beraber çalışmaları için eğittik. Gelecek 2 ay içinde bu sayının 100 civarına çıkacağını düşünüyorum” dedi.

Kadınlar Omuz Omuza Proje Lideri Özlem Çakar da, “Ülkemizi yasa boğan afetten etkilenen depremzede kadınlarımızın da istihdamı ile sürdürülebilir bir gelecek için kadının toplumdaki etkinliğini artırma hedefimize emin adımlarla yürüyoruz. Bu yolda bize destek olan herkese çok teşekkür ederiz.” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Depremden etkilenen 421 vatandaş EÜTF Hastanesinde şifa buldu

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7,7 ve Elbistan ilçesinde 7,6 büyüklüğünde meydana gelen depremlerden etkilenen 421 vatandaş, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi edildi. Hâlihazırda 30 hasta ise farklı servislerde yatarak tedavi görüyor.

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin ardından yaralanan vatandaşların tedavisi için Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda bölgeye sağlık ekibi gönderen Ege Üniversitesi, deprem bölgesinden İzmir’e gelen yaralılara tedavi hizmeti sunuyor. EÜ Tıp Fakültesi Hastanesine başvuran 421 depremzededen 391’inin tedavileri tamamlanıp taburcu olurken, 30 afetzedenin ise farklı birimlerde tedavileri sürüyor.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki iki depremde etkilenen illerden hasta ve yaralılar, Türkiye’nin faklı illerine tedavi amacıyla nakledildi. İzmir’e nakledilen vatandaşlarımızın tedavileri için üniversitemiz seferber oldu. Hastanemizin tüm birimleri teyakkuz haline geçti. Meydana gelen deprem sonrasında afetzedelerimize başta sağlık olmak üzere her türlü yardımı sunmak için üniversite olarak kenetlendik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde devletimizin tüm kurumları deprem bölgesi için seferber oldu. Bölgemizin en büyük ve en donanımlı hastanesine sahip bir üniversiteyiz. Biz de hastanemizin tüm imkân ve olanaklarını, tüm gücünü vatandaşlarımızın tedavileri için kullanıyoruz. 391 vatandaşımızı taburcu ettik. 30’unun tedavisi sürüyor. El birliği ile yaralarımızı sarıyoruz.  Vefat eden vatandaşlarımızın acısını yüreğimizde taşıyoruz. Yaralılarımıza Allah’tan şifa diliyorum.  Sağlık ekiplerimiz, kurtarma ekiplerimiz depremin ilk dakikasından itibaren insanüstü bir gayretle görev yaptılar. Hepsine teşekkür ediyorum” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Tuzun azı da çoğu da zarar

Dünya Sağlık Örgütü, sağlıklı ve normal şartlarda yaşamını sürdüren erişkinlerin günlük tüketmesi gereken tuz miktarının 5 gram olmasını öneriyor.

Fazla tuz tüketimi kadar az tuz tüketmenin de sağlık için zararlı olabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “İçine tuz atmadan yediğimiz ve içtiğimiz hemen her doğal besinin içeriğinde tuz vardır.

Bir ekmek fırınında ekmek pişiren bir kimse ile bilgisayar karşısında çalışan bir insanın su ve tuz gereksinimi aynı değildir. Tuzu az tüketmek önemli ancak sodyum eksikliği de ciddi sağlık sorularına yol açabilir. Kronik hastalığı olanların rutin kontrollerinde kanda sodyum ve klor düzeylerinin de tetkik edilmesi gerekir” açıklamasında bulundu…

Tuzu az tüketmenin önemli olduğunu ancak sodyum eksikliğinin de ciddi sağlık sorularına yol açabileceğine dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Bildiğimiz sofra tuzu, sodyum klorür molekülünden oluşmaktadır. Kanda sodyum eksikliği sıklıkla hastanede yatan hastalar ve yaşlı bireylerde görülmektedir. Hiponatremi saptanan hastalarda halsizlik, yorgunluk, bulantı, kusma, huzursuzluk ve baş ağrısı gibi belirtiler yanında ileri evrelerde beyin ödemi sonucunda bilinç kaybı, hatta koma durumu bile gelişebilir” diyerek tuzu az tüketmenin de fazla tüketmenin de zararlarına dikkat çekti…

Böbrek sağlığını korumada sıvı almak ve sağlıklı beslenmek önemli

Yeterli sıvı almak ve dengeli beslenmenin altını çizen Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Aşırı tuz tüketiminden sakınmak, fazla kilolardan kurtulmak, tansiyon ve şeker düzeyinin aralıklı kontrol edilmesi, sigara kullanılmaması, düzenli olarak orta düzeyde egzersiz yapmak, özellikle ağrı kesici ve iltihap giderici ilaçları uzun süreli ve sık kullanmaktan kaçınmak böbreklerin sağlıklı kalması için başlıca önlemler olarak sayılabilir” hatırlatmasında bulundu.

Sodyum eksikliği farklı hastalıklara yol açabilir

İshal, kusma yoğun idrar söktürücü ilaç kullanımı durumlarında hem su hem de sodyum kaybı nedeni ile hiponatremi görülebildiğini belirten Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Sağlıklı olduğunu düşünerek günde 5-6 litre su içilmesi halinde, kanın su kısmı artarken sodyum düzeyi ona paralel yükselmediği için hiponatremi gelişebilir. Benzer bir mekanizma ile tiroid bozukluğu, kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği ve böbrek yetmezliğinde de hiponatremi görülebilir. Diğer bir hiponatremi nedeni ise beyinde hipofizden salgılanan anti-diüretik hormonun fazla salgılanması, bu hormonunun etkisine böbreğin yanıt vermemesi veya bazı kanser türlerinde ADH benzeri moleküllerin yapımı nedeni ile hiponatremi gelişebilir” dedi.    

Her besinin içerisinde sodyum bulunur

Sodyum içeriği yüksek olan besinlere işlenmiş etler, konserve gıdalar, turşu, ketçap-mayonez, kavrulmuş tuzlu kuruyemişin örnek olarak verilebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Her besinin içerisinde doğal olarak sodyum da bulunuyor. Normal şartlarda böbrekler vücuttaki suyu idrar ile atarken beraberinde bir miktar tuzu da atar. Sağlıklı böbrekler vücudun su ve tuz dengesini bozmayacak şekilde bu görevini yerine getirir ve sodyum düzeyi sabit tutulur. Böbreklerin kapasitesini aşan miktarda su içilmesi durumunda su-tuz dengesi bozulabilir” hatırlatmasında bulundu.

Böbrek fonksiyonlarının bozulması böbrek yetmezliğine yol açabilir

Böbreklerin kanı toksinlerden arındırarak idrarla vücuttan atılmalarını sağlayan organlar olduğunu ve böbreklerin fonksiyonlarının bozulması durumunda vücutta zararlı toksinler ve fazla sıvı birikerek böbrek yetmezliği belirtilerinin oluşabileceğini vurgulayan İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Bu belirtiler arasında yüksek tansiyon, aşırı yorgunluk veya uyuşukluk, inatçı baş ağrıları, yüz ve ayak bileklerinde şişlik, vücutta sıvı birikimi veya bel ağrısı, idrar renginde koyulaşma, nefes darlığı, bulantı-kusma sayılabilir” şeklinde konuştu.

Böbreklerde görülen hastalıkların böbrek hastalığının tipine, şiddetine ve gelişme hızına bağlı olarak değişiklik gösterebileceğini belirten Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “İdrar renginin koyulaşması, idrar köpük, idrar miktarının azalması, yan ağrısı, tansiyon yükselmesi, bulantı, kusma, iştahsızlık, vücutta ödem, baş ağrısı, görme bozukluğu, kalp ritim bozuklukları, bilinç değişikliği, koma gibi durumlar gelişebilir” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Depremzede çocuklara psikolojik müdahale nasıl olmalı?

Deprem gibi afetlere maruz kalan çocuklara psikolojik müdahalenin doğru zamanda ve doğru içerikte yapılması büyük önem taşıyor.

Depremde ebeveyn kaybı olması halinde çocuğa açıklamanın olabildiğince en kısa sürede ve en güvendiği kişi tarafından yapılması gerektiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, eğer çocuğun herhangi bir yakını yoksa bu bilginin çocuğun sorumluluğunu alacak kişi tarafından verilmesi gerektiğini söyledi. Konuk, “Ölümün kendisi travmatik olsa bile gerçek çocuğa açıklanmalı, açıklarken duygular gizlenmemeli, çocuğun sorduğu sorulara uygun ve kısa yanıtlar verilmeli, duygularını ifade etmelerine izin verilmelidir.” tavsiyesinde bulundu.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, deprem gibi afetlerde çocuklara doğru yaklaşım konusunda değerlendirmede bulundu.

Travma konusunda çalışan uzmanlar müdahale etmeli

Afet zamanlarında psikolojik müdahalenin doğru zamanda ve doğru içerikte yapılması gerektiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Travma bilgisi olmadan çocuklara yönelik psikolojik müdahalenin yapılması uygun değildir. Bu hem destek veren kişiye hem de çocuğa duygusal açıdan daha fazla zarar verebilir. Bu nedenle travma ile çalışan uzmanlar tarafından müdahalenin ve sağaltımın yapılması gerekir.” uyarısında bulundu.

İlk aşamada temel ihtiyaçları karşılanmalı

İlk aşamada depremi yaşamış çocuklara yönelik hedefin, beslenme, barınma gibi en temel yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Çocuklar ancak bu ihtiyaçlar karşılandıktan sonra duygusal açıdan iyileşmeye hazır hale gelir ve stabilize olurlar. Sonrasında bağ kurma ve çocuğu duygusal açıdan düzenleyebilme ve güvenlik hissini tekrar oluşturma sağlanmalıdır.” dedi.  

Güvenli bağlanma travmayı aşmada önemli

Çocuk ile bakım veren arasındaki güvenli bağlanmaya dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Öncelik olarak bakım veren kişilerin de kendi baş etme becerileri oldukça önemlidir. Eğer çocuk güvendeyse, rutini korunabiliyorsa, çocuk ile bakım veren arasında güvenli bağlanma varsa çocuklar bu travmanın üstesinden çok daha kolay gelebilecektir.” dedi.

Şefkatle sarılma ve elini tutma, bağ kurmak açısından önemli

Yetişkinlerin çocuklara karşı ani veya yüksek olmayan, yumuşak bir ses tonu ile güveni sağlayabilmesi gerektiğini ifade eden Elvin Akı Konuk, “Ayrıca çevrede olabilecek yüksek ses vb. ani ve şiddetli uyaranlardan korumak da çocukların tetiklenmesini önlemeye yardımcı olacaktır. Şefkatle sarılma, sırtını sıvazlama, elini tutma gibi güvenli dokunsal temaslar bağ kurmak açısından önem taşır. Benzer biçimde çocukla birlikte yapılacak nefes egzersizleri onların sinir sistemlerini de dengelemeye yardımcı olacaktır. Çocukların günlük yaşantısındaki rutinler olabildiğince devam ettirilmeli, rutinlerin devamlılığı kadar düzenli uyku ve beslenme programı da oluşturulmalıdır. Bunlara ek olarak sıklıkla hareket alanları oluşturarak hareket etmelerini sağlamak, sözel olarak güvende olduklarını, yanında olduklarını vurgulamak gerekir.” diye konuştu.

Oyun güçlü bir araç

Oyunun önemli bir araç olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Oyun travmayı işlemek için oldukça etkili ve güçlü bir araçtır. Oyun aracılığıyla çocuk olanları keşfetmeye, anlaması zor olayları anlamlandırmaya yönlendirir. Oynadıkları her türlü oyuna müdahale etmeden yaşantılarını oyun içinde tekrarlayarak rahatlamaları sağlanabilir. Bu tür oyunlar yuvada, okulda ya da evde oynanabilir. Daha büyük çocuklarda ise hobilerini gerçekleştirebilecekleri alanlar yaratılmalı ve gerekli materyaller sağlanmalıdır. Yaşadıkları travmatik deneyimle ilgili duygularının ve düşüncelerinin susturulması değil aksine sözel olarak ifade etmesini sağlamak onlar için destekleyici bir yaklaşım olacaktır.” dedi.

Ölüm gerçeği çocuğa açıklanmalı

Çocukların yaşadıkları deprem sonrası eğer ebeveynlerinin kaybı var ise açıklamanın olabildiğince en kısa sürede ve en güvendiği kişi tarafından çocuğa açıklanması gerektiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Eğer çocuğun herhangi bir yakını yoksa çocuğun sorumluluğunu alacak kişi tarafından bu bilginin iletilmesi gerekir. Ölümün kendisi travmatik olsa bile gerçek çocuğa açıklanmalı, açıklarken duygular gizlenmemeli, çocuğun sorduğu sorulara uygun ve kısa yanıtlar verilmeli, duygularını ifade etmelerine izin verilmelidir. Kayıptan sonra da çocuklar etrafında güvene ve düzene ihtiyaç duyar. Güven ve düzenin yeniden gelişmesi ise çocuğa bakan yetişkinler tarafından, eski düzenin yeniden başlatılması ve düzenli şekilde devam ettirilmesiyle gerçekleştirilebilir.” diye konuştu.

Hem duygusal hem sosyal destek verilmelidir

Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, toplum olarak çocuklara hem duygusal hem sosyal anlamda destek vermek, olabildiğince çocukların hareket etmelerini ve sosyalleşmelerini sağlamak sadece depremin yaşandığı zamanlarda değil ilerleyen zamanlarda da verilen desteğin devamlılığını getirebilmenin önemli bir nokta olduğunu söyledi.

Çocuklar dirençlidir

Çocukların doğaları gereği kırılgan bir yapıya sahip olduklarını ancak bir o kadar dirençli olduklarını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Uygun destek sağlanabildiği takdirde travmatik yaşam olaylarının üstesinden gelme kapasiteleri vardır. İyileşme kapasitelerine doğuştan sahip oldukları için bu kapasiteye erişmelerine yetişkinler olarak yardımcı olmak gereklidir.” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Brieflyart 16 Mart-21 Nisan 2023 tarihleri arasında Ali Atmaca'nın'nun “Opus 39" adlı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.

Brieflyart 16 Mart-21 Nisan 2023 tarihleri arasında Ali Atmaca’nın’nun “Opus 39” adlı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Bodrum’da yaşayan Ali Atmaca bu sergi vesilesiyle de uzun yıllardan sonra ilk kez İstanbul’a gelerek koleksiyonerlerle ve sanatseverlerle buluşacak.

Brieflyart Galeri 16 Mart – 21 Nisan 2023 tarihleri arasında Ali Atmaca’nın “Opus 39” başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Nilgün Yükselin yaptığı sergide Atmaca, müziğin ritmini resimle buluşturuyor. Çizgilerin içinden çıkarak boşlukta devinen müzisyen göndermeleri, boşluğun çoğalıp figürün yitişiyle görüntünün sese dönüşmesine işaret ediyor.

Mimari mekânla bizzat resmin mekanının birleştiği sergi, aynı zamanda boşluğun irdelenmesine de dönüşüyor. Mekânı dolduran yapıt, yapıtı dolduran renk, çizgi, form; mekanda bedenin; yapıtta gözün devinimi için kalan boşluk ve boşluğu saran ses, sonsuzda yankılanan bir espasa dönüşüyor.

Atmaca’nın üretiminde hep var olagelen müziksel tavır, bu kez sanatsal kariyerinin uğraklarından müzisyenlerle birleşerek yeni bir sentezin oraya çıkmasını sağlıyor. Yapıtlar, sadece temsili olanı değil, renk ve formla bütünleşen ezgiyi; sesin, görüntüyle ifade edilişini pür bir dille aktarırken izleyiciyi sanatçının müzikle devinimine de ortak ediyor.

Bu sergi için hazırlanan ve tüm işlerin yer aldığı katalogda Nilgün Yüksel’in yazısı da yer alıyor.

Brieflyart’ta 16 Mart 2023’te açılacak olan sergi,  Salı- Cumartesi günleri saat 10:00 – 18:00 Pazar günleri 13:00  – 18:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

AKM'de Dünya Kadınlar Günü'ne Özel İdso Konseri

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Dünya Kadınlar Günü’nü 10 Mart Cuma günü AKM Türk Telekom Opera Salonunda özel bir konserle kutluyor.

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası DenizBank Konserleri kapsamında,  10 Mart’ta Atatürk Kültür Merkezinde vereceği Dünya Kadınlar Günü Konseri’nde, sahnede üç kadın solisti, kadınların hikâyelerini anlatacakları özel bir repertuvarla buluşturuyor. Ülkemizin en sevilen şeflerinden İbrahim Yazıcı yönetiminde gerçekleşecek konserde, İDSO sahnesini Ankara Devlet Opera ve Balesi solist sanatçıları, Görkem Ezgi Yıldırım (Soprano), Ferda Yetişer (Mezzo Soprano), Feryal Türkoğlu (Soprano) ile paylaşacak. Sanatseverleri; aşık, hırslı, zarif ve güçlü kadın karakterlerin seçme operaların en sevilen bölümlerinden aryalarla canlandığı bir müzik ziyafeti bekliyor. 

Konserde İtalyan opera ekolünden gelen dünyaca ünlü besteci Guiseppe Verdi’nin La Traviata Operası’ndan eserlerin yanı sıra; Romantik dönemin en önemli bestecilerinden biri olarak kabul edilen ve yaşadığı dönemde “Fransız müziğinin Mozart’ı” olarak anılan Camille Saint-Saëns, Almanya’daki Romantik hareketin öncülerinden biri olarak tanınan Robert Schumann, Fransa’nın en önemli Romantik bestecilerinden biri olan Léo Delibes, bestelerini verismo akımıyla şekillendiren Umberto Giordano ve komik opera olarak da nitelendirilen “operet”in yaratıcısı olan Jacques Offenbach gibi önemli bestecilerin eserlerinden oluşan bir repertuvar müzikseverlerle buluşacak.

Program 
Yer: AKM Türk Telekom Opera Salonu
Saat: 20:00
Şef: İbrahim Yazıcı
Solistler: Görkem Ezgi̇ Yıldırım (Soprano), Ferda Yeti̇şer (Mezzo Soprano), Feryal Türkoğlu (Soprano)

G. Verdi La Traviata Operası 1. Perde Prelüd
U. Giordano Andrea Chenier Operası’ndan Maddalena Aria “La Mamma Morta”
C. Saint-Saens Samson ile Dali̇la Operası’ndan Dali̇la Arya
G. Verdi, La Traviata Operası’ndan Violetta Arya “E Strano, Ah Forse Lui, Sempre Libera”
L. Delibes Lakme Operası’ndan “Flower Duet”
J. Offenbach, Hoffmann Masallari Operası’ndan “Giullietta-Niklausse Duet”
 Adio Querida Düzenleme: Turgay Erdener

Ara
 R.Schumann Senfoni No:4

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Game Garaj Slayer3 Intel 13. Nesil İşlemci ve NVIDIA GeForce RTX 40 Serisi GPU ile Sizlerle

Game Garaj Slayer3, Intel 13. Nesil İşlemci ve NVIDIA GeForce RTX 40 Serisi GPU İle Geliyor. 

Yeni teknolojileri dünya ile aynı anda Türkiye pazarına sunmayı hedefleyen Game Garaj, Slayer3 serisi dizüstü bilgisayarlarında, Intel 13. Nesil Intel işlemci ve NVIDIA GeForce RTX 40 serisi GPU’dan güç alıyor.    

Yeni nesil CPU ve GPU dan güç alan Game Garaj Slayer3 dizüstü serisinde, birçok yeni özellik kullanıcıların hizmetine sunuluyor. 

  • 13. Nesil Intel Core işlemci, bir önceki nesil işlemciye göre %30’a varan performans artışı sağlıyor. 

  • NVIDIA GeForce RTX 40 serisi, bir önceki nesil RTX 30 serisine göre %30’a varan grafik performans artışı sağlıyor. 

  • MUX switch sayesinde, dahili ya da ayrık (NVIDIA) ekran kartı devre dışı bırakılarak kullanım durumuna göre grafik performansı ya da pil süresi artışı sağlanabilir. Bu ayarlar kolay bir kullanıcı arayüzü sağlayan Feature Manager yazılımı üzerinden yapılabiliyor. 

  • Type-C USB 3.2 Gen 1/ DP port ile 2. monitöre görüntü aktarılmasına ve cihaz üzerinde bulunan HDMI portu ile toplam 2 farklı monitör bağlantısına olanak veriyor.  

  • Slayer3 serisi tüm modellerde kullanıcılar, 4800Mhz – 5200Mhz yüksek hızlı bellek modüllerinin avantajları yanı sıra, 115W +25W TGP gücü ile yüksek grafik performansı alabilecekler. 

  • Tüm Slayer3 serisi notebooklar, PCI-E 4.0 Gen4, yüksek okuma/yazma hızlı M.2 SSD diskleri kullanmanıza olanak sağlıyor ve satın alırken yüksek hızlı SSD’ler ile özelleştirilebiliyor. 

  • 4 bölge aydınlatmalı Türkçe Q klavye, kullanıcı tarafından cihazlarla birlikte gelen Feature Manager yazılımı ile yapılandırılabilir. 

Slayer3 serisi, 5 adet çapı genişletilmiş termal boru ve özel termal macun ile CPU ve GPU için bağımsız soğutma çözümü sunuyor. 

Slayer3 serisi tüm modeller numerik klavye tuş takımına sahip olup, 4 bölge RGB aydınlatmalı klavye ile gelmektedir. Feature Manager yazılımı ile klavye renk ayarları, fan hız ayarları, mux switch konfigürasyonu ve pil kalibrasyonu yapılabilmektedir. Slayer3 serisi, Game Garaj web sitesinden ( gamegaraj ) özelleştirilerek satın alınabilecek. Depolama ve bellek birimleri kullanıcı tarafından sipariş esnasında yapılandırılabiliyor. 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Kadınlar, Dijital Şiddet Mağduru!

Kadınları orantısız bir şekilde etkileyen konular hakkında farkındalık yaratmak isteyen Kaspersky, dijital dünyada kadınların, aile içi tacizcilerin kurbanlarını takip etmek için kullandıkları gizli gözetleme yazılımı olan stalkerware mağduru olduğunu açıkladı.

 Kaspersky State of Stalkerware 2022 raporuna göre, geçen yıl dünya genelinde yaklaşık 30.000 mobil kullanıcı takip yazılımlarının hedefi oldu. Kaspersky Security Network’e göre ise 2022 yılında Türkiye, takipçi yazılımlardan en çok etkilenen 10. ülke oldu. 

2023 yılı Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarken, dünyanın dört bir yanında, yerel, ulusal ve küresel toplumsal cinsiyet sorunları üzerine çalışmalar yürütülüyor. Bunlardan biri de Kaspersky tarafından hazırlanan, The State of Stalkerware Raporu”. Kaspersky, her yıl dünya çapında takip yazılımlarından etkilenen kişi sayısını daha iyi anlamayı amaçlayan yıllık bir rapor yayınlıyor. 

Kaspersky’nin raporuna göre, 2022’de dünya çapında 29.312 tekil kişinin takip yazılımlarından etkilendiğini ortaya koyuluyor. Bu sayı 2021’de etkilenen 32.694 kullanıcı ile tutarlılık gösteriyor. 2021’den önceki yıllarda sürekli bir düşüş eğiliminin ardından, bu göreceli istikrar küresel ölçekte dijital tacizin altını çiziyor ve sorunun kendi kendine ortadan kalkmayacağını gösteriyor. 

Kaspersky Security Network’e göre ise2022’de Türkiye ve Suudi Arabistan, kullanıcıların takipçi yazılımlardan en çok etkilendiği ülkeler arasında ilk 10’da yer alıyor. Genel olarak Kaspersky, dünya çapında 176 ülkede stalkerware vakaları tespit ederek dijital tacizin tüm ülkeleri etkileyen küresel bir fenomen olmaya devam ettiğini açıklıyor. 

Taciz İçeren İçeriklere Dikkat!

Stalkerware, akıllı telefon cihazlarına gizlice yüklenebilen ve faillerin bireyin özel hayatının her anını, onların bilgisi olmadan izlemesine olanak tanıyan, piyasada bulunabilen bir yazılım olarak kısaca özetlenebilir. 

Failin bir cihaza fiziksel erişimini (ve giriş kodlarını) gerektirmesi nedeniyle, stalkerware genellikle taciz içeren ilişkilerde karşımıza çıkıyor. Kaspersky tarafından toplanan veriler anonimleştirilmiş olsa da diğer araştırmalar bu tür dijital şiddetten etkilenenlerin çoğunlukla kadınlar olduğunu gösteriyor. Dijital şiddetin, şiddetin bir başka boyutu olduğunu ve mağdurlar üzerinde gerçek ve olumsuz etkileri olan çevrimdışı şiddetin bir devamı olarak anlaşılması gerekiyor. 

University College London’da (UCL) Doçent Doktor ve UCL Toplumsal Cinsiyet ve Teknoloji Araştırma Grubu Başkanı Dr. Leonie Maria Tanczer, Kaspersky’nin araştırmasının önemine işaret ediyor: “Takip yazılımlarına ilişkin verilerin elimizde olması çok önemli çünkü teknoloji destekli baskı ve kontrol biçimlerinin ölçeği ve doğasına ilişkin nicel kanıtlar hayli sınırlı kalıyor. Rapor, yalnızca Kaspersky’nin BT güvenlik çözümlerini kullanan mobil kullanıcılara ilişkin bilgiler sunsa da, takipçi yazılım kullanımının gözükenden çok daha büyük boyutlarda olduğunu tahmin edebiliriz. Sonuç olarak bunlar, gözetleme yazılımlarının sadece tespitini değil aynı zamanda dağıtımını da artıran hem yasal hem de teknik hafifletme stratejilerinin geliştirilmesini hızlandırmak için araştırma, endüstri ve uygulama için teşvik sağlamaya yardımcı olabilecek endişe verici ancak yararlı rakamlardır.” diyor.

WWP EN İletişim Müdürü Anna McKenzie ise şunları ekliyor: “The State of Stalkerware” raporu gibi çalışmalar, statükonun önemli bir teyididir ancak bunu değiştirmek için daha fazlasını yapmalıyız. Kaspersky ile iş birliği içinde geliştirip uyguladığımız #NoExcuse4Abuse hashtagi ile, teknoloji destekli istismar ve takipçi yazılımlara yönelik zararlı toplumsal tutumları ele almaya yönelik ilk adımımızı attık. Dijital cihazlar ve çevrimiçi alanlar, istismarcı partnerlerin partnerlerinin hayatları üzerindeki kontrollerini artırmaları için mükemmel bir ortam sunuyor. Ancak, partnerin telefonunu kontrol etmek, e-postalarını okumak, konumundan haberdar olmak ve şifrelerini bilmek o kadar sıradan hale geldi ki, erkekler çoğu zaman istismarcı davranışları ifşa ettiklerinin farkında bile değil. Dijital şiddet konusunda yasal düzenleme, kapasite geliştirme ve genel farkındalık artırma ihtiyacının ötesinde, teknoloji destekli istismara ilişkin istismarı destekleyici tutumların yaygın bir şekilde ve erken yaşlardan itibaren ele alınmasının son derece önemli olduğuna inanıyoruz.”

Kaspersky, kullanıcıların korunmasını iyileştirmek için aktif olarak çalışıyor. Bu çabanın bir parçası olarak Kaspersky, bir cihazda takipçi yazılım bulunması durumunda bir bildirim olan Gizlilik Uyarısını güncelledi. Güncelleme, bildirimin artık kullanıcıyı yalnızca cihazda takip yazılımının varlığı hakkında bilgilendirmekle kalmayıp, aynı zamanda takip yazılımının kaldırılması durumunda yazılımı yükleyen kişinin uyarılacağı konusunda kullanıcıyı uyardığı anlamına geliyor. Kaspersky’nin Gizlilik Uyarısı, 2019’da kullanıma sunulduğundan bu yana takipçi yazılımlara karşı koruma sağlamak için şirketin tüm tüketici güvenlik çözümlerine dahil edildi. 

“Her yıl binlerce insan takip yazılımlarının kurbanı oluyor. Şiddetle olan açık bağlantısı göz önüne alındığında, bu endişe verici bir eğilim ve bu nedenle sorunu ele almak için yelpazenin farklı uçlarında çalışıyoruz. Farkındalığı artırmanın, uzmanlığımızı paylaşmanın ve iş ortaklarımızla birlikte çalışmanın yanı sıra, Kaspersky artık cihazlarında takipçi yazılım bulunması durumunda kullanıcılara yönelik Gizlilik Uyarısını güncelledi, böylece kullanıcılar artık yazılım kaldırılırsa failin fark edeceğinden haberdar olacaklar. Bunun arkasındaki neden basit: yazılım silinirse, takip yazılımının yüklendiğine dair kanıt silinir ve bir fail bir cihaz üzerindeki kontrolünü kaybederse, durum tırmanabilir. Görevimiz, mağdurların mümkün olan en güvenli sonucu elde etmek için en iyi hareket tarzını anlamalarını sağlamak ve bu tür dijital şiddete karşı eğilimi tersine çevirmektir,” diyor Kaspersky Kıdemli Dış İlişkiler Müdürü Christina Jankowski.

Kaspersky, bilgi paylaşmak ve hem profesyonelleri hem de mağdurları desteklemek için mağdur destek hizmetleri ve fail programlarından araştırma ve devlet kurumlarına kadar aile içi şiddet alanındaki uzmanlar ve kuruluşlarla birlikte çalışıyor. Kaspersky, takipçi yazılımlarla mücadele etmeye ve aile içi şiddetle savaşmaya adanmış uluslararası bir grup olan Coalition Against Stalkerware’in kurucu ortaklarından biri. Kaspersky, 2021-2023 yılları arasında Avrupa Birliği Haklar, Eşitlik ve Vatandaşlık Programı tarafından finanse edilen DeStalk adlı AB projesinin konsorsiyum ortağı oldu. Buna ilaveten Haziran 2022’de Kaspersky, cihazlarda takip yazılımları ve izleme uygulamaları olup olmadığını kontrol etmek için ücretsiz, güvenli ve kullanımı kolay bir araç olan TinyCheck hakkında daha fazla bilgi paylaşmak için bir web sitesini kullanıma sundu.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı