Aylık arşivler: Mart 2023

18.Denizli Tarım Fuarı Kapılarını Kapattı

Tarım ve hayvancılık sektörünü bir araya getiren 18. Ege Tarım, Sera ve Hayvancılık Fuarı rekor sayıda ziyaretçi ve tarım ekonomisine büyük katkı ile kapılarını kapattı.

Orion Fuarcılık A.Ş. tarafından düzenlenen ve 01-05 Mart 2023 tarihleri arasında 5 gün boyunca ziyaretçilerini ağırlayan Denizli Tarım Fuarı, sektöre önemli bir katkı sağladı. 108 firmanın stantla temsil edildiği ve büyük ilgi gören fuar, 100 bine yakın ziyaretçiyi ağırladı.

METRELERCE KUYRUK OLDU

Yoğunluk nedeniyle girişte metrelerce kuyruk oluşan fuara katılan ziyaretçiler, 5 gün boyunca stantları dikkatle incelerken, ihtiyaç duydukları ürünler hakkında bilgi aldı. Fuarda en çok son teknoloji ürünleri ilgi çekerken akıllı tarım araçlarına talep yoğun oldu. Ziyaretçiler fuara özel olarak sunulan indirim ve kampanyalarla en iyi ürünlere, en uygun fiyatlarla sahip oldu.

TÜM ÜRÜNLER TÜKENDİ

Tarım sektörünün tüm paydaşlarının buluştuğu Denizli Fuarı’nda 108 stantlı katılımcı en yeni ürünleri ile yer aldı. Katılan firmaların fuara getirdiği ürünlerin tamamına yakını tükenirken,  Türkiye’nin tarım sektörüne önemli bir ekonomik katkı sağlandı. Milyonlarca liralık ticari hacmin oluştuğu fuar, katılımcısının da ziyaretçisinin de yüzünü güldürdü.

“ÇOK VERİMLİ BİR FUAR”

Fuar sonrasında konuşan Orion Fuarcılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdür’ü Burak Tan “Hem katılımcı hem de ziyaretçi için çok verimli bir fuar oldu. Böylesine yoğun bir ziyaretçiyi açıkçası biz bile beklemiyorduk. İçerisinden geçtiğimiz bu zor günlerde, bu fuarın Denizli’ye ve Türk Tarımı’na faydalarından dolayı çok mutluyuz. Fuarın düzenlenmesinde emeği geçen tüm katılımcılarımıza ve ziyaretçilerimize tekrar çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

2024 İÇİN ŞİMDİDEN TALEP VAR

2023 yılında fuardan oldukça memnun olan firmalar 2024 yılında da yerlerini alabilmek için şimdiden ön talep başvurularına başladı. Fuara katılan ziyaretçiler ise 2024’te tekrar katılabilmek için yetkililerden tarih ve detay bilgisi aldı.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Enkaz çalışmalarında bu noktalara dikkat!

Ülkemizi yasa boğan 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrasında 11 ildeki enkazların ortadan kaldırılmasına başlandı. İnsan ve çevre sağlığı açısından önemli riskler barındıran enkazların uygun şekilde kaldırılması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, enkazların öncelikle geçici depolama alanlarına alınmasını sonra özelliklerine ve risk seviyelerine uygun şekilde ayrılıp dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.

Enkaz kaldırılması sırasında ortaya çıkan tozların da sağlık açısından pek çok sakıncalar oluşturabileceğini ifade eden uzmanlar, enkazın kaldırılması sırasında kanserojen ve tehlikeli maddelerin büyük bir kısmının solunum yoluyla taşınacağı için hafriyat aşamasında spreyleme yapılmasını ve maske kullanılmasını tavsiye etti.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çevre Sağlığı Programı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, deprem bölgesindeki enkazların insan ve çevre sağlığına uygun şekilde bertaraf edilmesi gerektiğine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Enkaz atık miktarı çok fazla

Ülkemizi derinden sarsan Kahramanmaraş depremlerinin pek çok ilimizi ve bu illerde yaşayan 13 milyonu aşkın insanı doğrudan etkilediğini kaydeden Dr. Ahmet Adiller, “Depremden yüksek oranda etkilenen illerde yaşamın tekrar kurulması nihai hedeflerin başında gelmektedir. Bu hedefin gerçekleşmesi için söz konusu yerleşim alanlarında yıkılan yapılara ait atıkların uzaklaştırılması ilk adımı oluşturmaktadır. Depremin şiddeti, yayıldığı alan ve yıkılan bina sayısı göz önünde bulundurulduğunda işlenmesi gereken enkaz atık miktarının çok olması öngörülmektedir.” dedi.

Geçici depolama alanı oluşturulmalıdır

Bu atıkların öncelikle geçici depolama alanlarına alınması gerektiğini ifade eden Dr. Ahmet Adiller, “Bu atıklar mevcut geri dönüşüm ve bertaraf tesislerinde de işlenebilir. Ancak bu büyüklükteki bir atığın geri dönüşüm için işlenmesi ve geri dönüştürülemeyen kısmının bertaraf edilmesi mevcut tesislerin kapasitesinin taşıyabileceğinden daha yüksek bir yük getirebilir. Bu yüzden enkaz atıkları bu tesisler yerine alternatif olarak oluşturulacak bir geçici depolama alanına alınmalıdır.” dedi. 

Geçici depolama alanları su  kaynaklarına uzak olmalıdır

Geçici depolama alanlarında olması gereken özelliklere de dikkat çeken Dr. Ahmet Adiller, “Bu alan bölgesel su kaynaklarının yer almadığı, karayoluyla rahatlıkla ulaşılabilecek, fay hattı üzerinde bulunmayan ve sağlam bir zemine sahip olmalıdır. Bu alanın belirlenmesi ve özellikle zemin için gerekli ön hazırlıkların yapılmasından sonra enkazın hızlı bir şekilde bu alana taşınması gerekmektedir. Çünkü enkazın kaldırılmadığı her gün enkaz içerisinde kalan organik maddenin bozunması ile çevresel bir sağlık riski oluşmaktadır ve bu sağlık riski bölgede bulunan vatandaşlarımızı ve canlıları tehdit etmektedir.” uyarısında bulundu.

Eski yapılarda asbest riski bulunuyor

İnşaat yıkıntıları ya da hafriyat atıklarının günümüzde çevresel olarak risk faktörü düşük olan ve inert adı verilen atıklardan olduğunu kaydeden Dr. Ahmet Adiller, “Ancak geçmişte üretilen pek çok yapı malzemesi asbest gibi çevre ve insan sağlığına zarar veren içeriklere sahiptir. Ayrıca deprem gibi afetler sonucunda yıkılan yapılarda, yapının hammaddesi olarak kulanılmayan ancak içerisinde depolanan pek çok tehlikeli madde bulunabilir.” dedi. 

Yapının kullanım amacı da bilinmelidir

Bu yüzden enkazı kaldırılan yapının kullanım amacının da bilinmesi ve enkaz kaldırma çalışmalarının ona uygun olarak kaldırılması gerektiğini ifade eden Dr. Ahmet Adiller, “Kaldı ki enkazın kaldırılması sırasında etrafa yayılacak olan toz bile içerisinde herhangi bir kanserojen ya da tehlikeli bir madde barındırmasa da insan sağlığına oldukça zararlıdır.” dedi.

Spreyleme yapılmalı, maske kullanılmalı

Enkaz kaldırılması sırasında ortaya çıkan tozların da sağlık açısından pek çok sakıncalar oluşturabileceğini ifade eden Dr. Ahmet Adiller, “Ayrıca enkazın kaldırılması sırasında kanserojen ve tehlikeli maddelerin büyük bir kısmı da solunum yoluyla taşınacağı için, havaya kalkan tozlar bu maddelerin taşınmasına da sebep olacaktır. Bu yüzden enkaz kaldırma sırasında günümüzde inşaatların hafriyat aşamasında da yapılan spreyleme ve maske kullanımı toz yayılımını minimize ederek insan ve canlı sağlığını koruyacaktır.” tavsiyesinde bulundu.

Atıklar özelliklerine ve risk seviyelerine göre ayrılmalıdır

Enkazın kaldırılması ve geçici depolama tesisine taşınması sonrasında ise bu atıkların özelliklerine ve risk seviyelerine göre ayrılması gerektiğini ifade eden Dr. Ahmet Adiller, “İnşaat yıkıntı atıklarının büyük bir kısmı geri dönüştürülerek tekrar kullanılabilir özelliktedir. Ancak bu atıklara karışmış ya da bulaşmış olan pek çok tehlikeli madde ya da atık bulunabilir. Bu yüzden deprem bölgesindeki atıkların toplanması ve işlenmesi konusunda detaylı bir inceleme ve iyi bir planlama yapılması oldukça önemlidir.” diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Hatay Defne'deki Büyükşehir Hastanesi hasta kabulüne başladı

Kocaeli Büyükşehir’in Hatay Defne’de inşa ettiği, devlet ve millet iş birliğinin en güzel örneklerinden olan 54 yataklı hastanede hasta kabulüne başlandı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Kahramanmaraş’ta yaşanan depremlerin ardından Hatay’ın Defne ilçesinde yapımına başladığı hastanenin kurulumu ekiplerin gece gündüz çalışmasıyla 20 gün içinde tamamlandı. Kocaeli Büyükşehir Defne Hastanesi, 6 Mart Pazartesi sabahından itibaren hasta kabulüne başladı. 54 yataklı ve yıllık 250 bin hasta kapasitesine sahip hastanede 12’si doktor olmak üzere 57 sağlık personeli hizmet veriyor. Tekrar bölgeye intikal eden Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın hastaneyi ziyaret etti, sağlık personeli ve depremzedelerle bir araya geldi. Deprem bölgesinde verdikleri tüm sözleri tuttukları gibi hastanenin yapımı ve faaliyete geçmesini de kısa sürede tamamladıklarını ifade eden Başkan Büyükakın, ‘’Bu hastane devlet, millet, STK’lar ve yerel yönetimlerin iş birliğiyle neler yapılabileceğini göstermek için çok güzel bir örnek oldu. Bu bölgedeki kardeşlerimiz kendi ayakları üzerinde durana kadar, hayat normale dönene kadar yanlarında olmaya, destek vermeye devam edeceğiz’’ dedi.

BÜYÜKŞEHİR EKİPLERİ 20 GÜNDE TAMAMLADI

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta yaşanan iki büyük depremin ardından en çok etkilenen yerlerden biri de Hatay’ın Defne ilçesi oldu. Ardından 6,4’lük depremle sarsılan Defne için canla başla çalışan Kocaeli Büyükşehir, ilçede gıda, kıyafet, ilaç dağıtımının yanı sıra çadır kent, konteyner kent ve lojistik merkeziyle kalıcı mutfak kurdu. 96 konteynerden oluşan hastanenin yapımına da başlayan Kocaeli Büyükşehir, hastanenin alt ve üst yapısını 20 gün gibi kısa bir sürede tamamladı. MÜSİAD tarafından da desteklenen hastanenin tefrişatı ve tıbbi cihaz kurulumları Sağlık Bakanlığınca tamamlandı, ardından doktor ve sağlık personeli atandı. 54 yataklı hastane yılda 250.000 hastaya hizmet verecek. Hastanede poliklinik hizmetlerinin yanı sıra ameliyathane ve yoğun bakım üniteleri de yer alıyor.

HASTA KABULÜNE BAŞLANDI

Hastanede 4 ana dal branşı ve diş hekimliği hizmeti devamlı olarak verilecek. Genel cerrahi, dahiliye, çocuk, kadın doğum ve diş poliklinik hizmetlerinin verileceği hastanede haftanın belli günlerinde nöroloji, psikiyatri, fizik tedavi, göz, ortopedi poliklinik hizmetleri de olacak. Projenin kurulumu esnasında ve işletmeye alımında Sağlık Bakanlığı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, MÜSİAD Karlsruhe, MÜSİAD Paris görev aldı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin İSU, A Takımı, Ulaşım, Yapı Kontrol ve Fen İşlerinden oluşan ekipleri içme suyu, kanalizasyon, altyapı, mekanik, elektrik ve sıhhi tesisat imalat çalışmalarında gece gündüz çalıştı. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca tarafından da incelenen hastanenin tıbbı teçhizat kurulumu ve sağlık personelinin atanmasıyla poliklinik hizmeti vermeye başlandı.

BAŞKAN BÜYÜKAKIN TEKRAR BÖLGEDE

Depremin ilk gününden itibaren Hatay’ın Defne ilçesinde Kocaeli Büyükşehir’in tüm yardımlarını koordine eden Başkan Büyükakın, kısa bir aranın ardından tekrar bölgeye intikal etti. Kocaeli Büyükşehir Defne Hastanesi’nin hasta kabulüne başlamasıyla beraber sağlık personeli ve depremzedelerle bir araya gelen Başkan Büyükakın, ‘’Burada birçok şey aynı anda yapıldı. Geldiğimiz günden itibaren vatandaşların yemeğini hazırlayalım, çadırlarını kuralım, temel ihtiyaçlarını karşılayalım diye çalışırken yardımların lojistiğini yönetme çabasında olduk. Hastane ve çadır kentin kurulacağı alanları belirledik. Çöpleri toplamak, ilaçlama yapmak gibi çok sayıda işi koordine ettik’’ bilgisini verdi.

‘’KOÜ, 99’DA PREFABRİKELERDE HİZMET VERDİ’’

Kocaeli Büyükşehir’in deprem bölgesinde ilk günden itibaren arama kurtarmadan gıda dağıtımına, barınmadan alt yapı ve üst yapıya kadar 800 kişilik bir ekiple çalıştığını aktaran Başkan Büyükakın, ’’Konteyner kentin ve hastanenin inşa çalışmasına başladık. Diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla da eş güdümlü olarak çalıştık. Çok sayıda işi bir arada yürüttük. Arkadaşlarımız sabahlara kadar fedakârca çalıştılar. Sonuçta burası 20 günde bitti ve hasta bakılmaya başlandı. Burası normal bir hastanesi statüsünde yani bugün kurulup yarın kaldırılacak bir sahra hastanesi değil, bunu önemle belirtmek istiyorum. Tek farkı konteyner olarak inşa edilmiş olması. Ameliyathanesinden yoğun bakımına kadar her şeyi var. 2 bin metrekarelik kapalı alana sahip. Burayı görünce 1999 depreminden sonra Kocaeli Üniversitesi Hastanesinin yıllarca Derince’de prefabrikelerde hizmet verdiğini hatırladım, o günler gözümün önüne geldi’’ açıklamasını yaptı.

BÜYÜKAKIN: HEP YANINIZDA OLACAĞIZ

Kocaeli ile Defne arasında bin kilometrelik bir gönül köprüsü kurulduğunu ifade eden Başkan Büyükakın, sözlerini şöyle tamamladı; ‘’Depremin ardından ilk günden itibaren Hatay’ın, Defne’nin ve depremzede kardeşlerimizin hizmetinde olduk. Burada kurduğumuz hastanedeki sağlık çalışanlarımız büyük bir fedakârlıkla bir seferberlik ruhuyla milli mücadele ruhuyla buradalar. Bizim ekiplerimiz de bu ruhla çalıştılar. STK’lar, özellikle MÜSİAD büyük bir mutlulukla yapılan çalışmalara katılıyor ve destek veriyor. Millet, devlet, yerel yönetimler birlikteliğinin çok güzel bir örneği oldu. Ben depremzede kardeşlerimizden morallerini yüksek tutmalarını, burayı asla terk etmemelerini rica ediyorum. Buradaki hayatın tekrar ayağa kalkması için bu çok önemli. Onlardan hiç ayrılmayacağız, hep yanlarında olacağız, onlar kendi ayakları üzerinde durana kadar desteklerimiz devam edecek.’’

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Dikkat! Sürekli kötü haber okumak bağımlılığa yol açıyor

Görülen kötü haberlerin merak duygusunu artırdığını ve bir süre sonra bağımlılık oluşturduğunu belirten uzmanlar, ‘Doomscrolling’ olarak tanımlanan aralıksız kötü haber okuma eğiliminin kişide kaygı, korku, irkilme hissi, sürekli ağlama ve umutsuzluk gibi semptomlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Kötü haber bağımlılığının kişinin sistemini bozabileceğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, bu durumun kişide yoğun anksiyete, depresyon, stres, baş ağrıları ve hormonal değişikliklere yol açabileceğine dikkat çekiyor. Taşkın, doomscrolling etkilerine maruz kalmamak için kötü haberlerden uzak durmayı ve günlük rutinlere kademeli olarak dönmeyi tavsiye ediyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, kötü haber bağımlılığı olarak tanımlanan doomscrolling’in kişide yol açabileceği psikolojik ve nörolojik sorunlara değindi, önemli tavsiyeler paylaştı. 

Kötü haberler merak duygusunu artırıyor

Doomscrolling teriminin Türkçe’de aralıksız olarak kötü haber okuma eğilimi ve kötü haber bağımlılığı anlamına geldiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Doomscrolling diğer bir anlamı ile ‘felaket kaydırması’ olarak ifade ediliyor. Görülen kötü haberlerle beraber merak duygusu da artıyor ve sanki yara kaşımak gibi hep bir sonraki haber takip ediliyor. Deprem felaketi ile beraber gördüğümüz kötü haberleri takip ederken ekran ya da sosyal medya başında geçen sürenin farkında bile olmuyoruz” dedi.

Doomscrolling ciddi semptomlara yol açıyor

Felaket kaydırması ile beraber ekran sürelerinin uzadığına ve insanlardaki ruh sağlığının da ciddi düzeyde etkilendiğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Felaket kaydırması kişilerde ikincil travmaya sebebiyet verebilir. İkinci travma dediğimiz durumda kişi felakete maruz kalmasa bile yaşamışçasına süreçleri takip edip ve zihninde kurgulayıp travma semptomlarına maruz kalabilir. İrkilme hissi, sürekli ağlama ya da ağlama isteği, uykusuzluk ya da çok uyuma, iştahsızlık ya da tıkınırcasına yeme, kaygı, korku ve umutsuzluk semptomlar arasında görülebilir. Kişilerin bu hislere sahip olması için doğrudan depremi yaşamasına bile gerek yoktur. Kişiler gün boyu yapacağı doomscrolling ile tüm bu semptomları yaşayabilirler” diye konuştu.

Kişinin sistemini bozabiliyor

Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, kötü haber takip etme alışkanlığının durdurulamama sebeplerini ve yol açtığı sorunları şöyle özetliyor;

– Felakette uğramamış bile olsak felaket ortamı ile bağ kurma ve olup biteni öğrenme ihtiyacı oluşuyor. Genellikle bu kişiler yardım ve faydalı bilgi öğrenme ihtiyacı olarak yorumlasa bile bu oran oldukça düşüktür. Bilgileri faydalı olmadığını fark ettiğimiz anda bu durumun doomscrolling olduğunu anlayıp durdurmalıyız.

– Durumu bilmek, durumu kontrol edebilme düşüncesi verir. Felaketler bizim için bir bilinmezliği işaret eder ve bilinmezlik insan psikolojisinin baş edemediği en kritik noktalardan bir tanesidir. Kişi sürekli olarak doomscrolling yaparak kontrol ettiğini düşünür. Fakat durum kişinin kontrolünden çok daha uzak olduğu için sadece kaygıya ve kontrol edilemezliğin teyidine yol açar.

– Tehlikeyi tespit etmek sinir sistemimizin sürekli tetikte kalmasına neden oluyor. Evrimsel olarak da tehlikeyi tespit etmek ve tetikte olmak önemlidir fakat beynin sürekli olarak tehlike hissini tazelemesi ve sürekli tetikte kalması, sinir sisteminin dengesini bozabilir ve psikiyatrik hastalıklara sebebiyet verebilir.

– Dommscrolling kişinin sistemini bozabilir. Kişide yoğun anksiyete, depresyon, stres ve şikayetler başlayabilir. Hormonal seviyelerde değişikliklere yol açabilir. Sindirim sistemi problemleri, dikkat ve konsantrasyon problemleri, baş ağrıları, uyku ve iştah problemlerine sebebiyet verebilir.

Doomscolling’ten kurtulmak mümkün mü?

Her şey mükemmel gibi bir kenara çekilip deprem felaketi olmamış gibi davranmanın gerçekçi bir yaklaşım olmayacağını belirten Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “İkincil travmanın travmayı yaşayanların ve travma sonrası stres bozukluğuna sahip olanların etkileneceği kadar kişiyi etkilediğini söylemek mümkün. İkincil travmaya maruz kalmamak için doomscrolling‘ten uzak durmak oldukça önemli” dedi. 

Taşkın, kademeli olarak kişiye zarar veren bu durumu değiştirmenin mümkün olduğunu şu tavsiyelerle açıkladı:

– Sınır koymak ve günlük saat belirlemek: Eğer gün içinde belli saatleri habere ayırırsanız odak noktanız sürekli olarak haberler olmayacaktır. Bu durum da anksiyetenizi azaltmaya yardımcı olacaktır.

– Rutinlere kademeli geçiş yapmak: Rutinlere kademeli dönüş yapılması, kişiye güvende olduğu hissini verir. Eğer okul, iş, kurs ve spor gibi sürekli olarak devam ettiğiniz alanlar varsa bunlara devam etmek önemli bir stres düzenleyici olacaktır.

– Kendi bedeniniz ile temasa geçmek: Gün içinde depresif duygu durumunuzdan dolayı hiçbir şey yapmak istemiyor olabilirsiniz. Bu durumda da yine doomscrolling’e geçiş yapabilirsiniz. Kendinizi durdurup bedeninize iyi gelecek şeylere odaklanmayı deneyin. Sıcak bir alan, rahat bir vücut pozisyonu, stresi dengeleyecek düzeyde kısa bir yürüyüş, temiz hava gibi size iyi gelen rutinlerden parça parça deneyin.

– Kişiler ile yüz yüze temasa geçin: Eğer imkanlarınız elveriyorsa felakete uğrayan kişiler ile yüz yüze temasa geçip destek sağlayabilmek hem çok daha verimli olacaktır hem de size güvende olma ve güven verme hissini yaşatacaktır.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bitexen Giresunspor Başkanı Nahid Yamak D Smart'a konuk oldu

D Smart’ta yayınlanan Bol’ca Futbol programına bu hafta Bitexen Giresunspor Başkanı Nahid Ramazan Yamak konuk oldu.

Giresunspor’da başkanlığa yeni seçilen Nahid Yamak şunları söyledi: “Kongre depremin olduğu zor bir döneme denk geldi. 10 yıldan fazla süredir yönetimde görev yapıyorum. Bu şartlar içinde en iyi adaylardan biri olduğumu düşündüğüm için göreve talip oldum ve seçildim. Görevimizi layıkıyla yapmak istiyoruz.” dedi.

“2828 YENİ ÜYE YAPMAK İSTİYORUZ”

Kongreye katılımın az olmasına değinen Yamak, “Üyelik sistemi bizim kanayan yaramız. Giresunspor’un kongresinde 235-236 kişi oy kullanıp başkan seçiyor. Bu kulübe yakışmayan bir sayı. Bununla ilgili olarak, 2828 kişiyi üye yapmak için harekete geçtik. Bir Giresunspor kimliği çıkartacağız ve üye olanlara forma hediye edeceğiz. Hem kulübe gelir imkanı olacak, hem de daha çok kişinin katılımıyla başkanlık seçimleri gerçekleşecek.” diye konuştu.

“HAKAN KELEŞ’İN AYRILMASI SÖZ KONUSU DEĞİL”

Nahid Yamak, teknik direktör Hakan Keleş’in durumunu değerlendirdi: “Hakan Keleş’i değiştirmek için en az 5-6 kişiyi daha değiştirmek gerekir. Çünkü sadece teknik direktör değil yönetici gibi de çalıştı. Giresun için önemli bir değer. Şehirde de çok sevilen biri. Geçen sezon kötü başlangıç yapmasına rağmen benim de olduğum yönetim kurulumuz Hakan Keleş ile devam etme kararı aldı. Kulübün çok uzun zamandır beklediği Süper Lig’e yükselme hedefini gerçekleştirdi. Dürüstlüğüne ve çalışkanlığına güvaniyoruz. Hoca ile yolları ayırmamız gibi bir durum söz konusu değil. Giresun’da evin evladı gibi. Kendisi kulüp için çok önemli bir isim.”

Bitexen Giresunspor Başkanı Yamak, transfer yasağına da değindi: “Şu anda transfer tahtamız kapalı. Açtırsak da transfer yapamıyoruz çünkü FIFA’dan iki dönem cezamız var. Savaştığımız cephe çok fazla. Bu durum çok üzücü bir durum. Bütün futbolcularla tek tek konuştum. Hepsine ‘FIFA’ya şikayet olayını kaldırıyorsunuz. Ben size avukatınızdan ve FIFA’dan daha yakınım. Bir sorununuz olduğu zaman bana gelmelerini söyledim.’ Biz sıkıntıları gidermeye çalışacağız ve maddi durumları çözecek yeni projeler üzerinde çalışıyoruz. Futbolculardan istediğim tek şey karakterli bir oyun. Sonuç ikinci planda. Şu anda hakettiğimiz yerde değiliz. Birkaç kötü sonuç bizi buraya kadar indirdi. Hakan Keleş de takımın ligden düşmeyeceğini söyledi. Biz bu sene iyi bir şekilde ligi bitirmeye çalışacağız.”

“BU SEZON LİGDEN DÜŞME OLMAMALI”

Nahid Yamak, şu anki süreçte depremden etkilenen kulüplerin zor durumda olduğunu ve şu şartlarda ligden düşmenin olmasının çok doğru olmadığını söyledi.

Yamak, kulübün tesisleri ile ilgili projelerini de anlattı:

“Tesisler ile ilgili güzel bir projemiz var. Çok güzel bir stadımız var. Kulüp binalarının yenilenmesini istiyoruz. Altyapı için bir arazi almayı düşünüyoruz. Altyapı için yeni sahalar yapmak istiyoruz. Ayrıca Giresun’daki yaylalarımızdan birinde kamp tesisi yapmayı planlıyoruz. Bu bizi ciddi bir maliyetten de kurtaracak. İki önemli hedefim, yeni kulüp binası ve kamp merkezi yapmak.”

Başkan Yamak hakemler ilgili olarak da şunları söyledi: “Hakemlerin kendilerini geliştirmesi lazım. Son dönemde iyi hakemler gelmeye başladı. VAR’ın özellikle küçük takımlara yaradığını düşünüyorum. Ama futbolun doğasını bozmaması gerektiğini düşünüyorum. Bazı noktalarda hakem düdüğünü çaldığında işin bitmesi lazım. Hakemlerin üstündeki sorumluluk büyük. Daha dikkatli olmaları lazım. VAR hakemlerinin çok net pozisyonlarda oyuna dahil olmaları gerektiğini düşünüyoruz.”

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Canon'un imagePROGRAF TC-20 yazıcısı küçük ofisler ile evde kullanım için ideal

Görüntüleme teknolojileri lideri Canon, yeni geniş formatlı masaüstü yazıcısı imagePROGRAF TC-20’yi kullanıcılarıyla buluşturuyor. Yeni yazıcı; Mimarlık, Mühendislik ve İnşaat (AEC) ofisleri, eğitim merkezleri ve konaklama sektörü gibi alanların ihtiyaçlarına çözüm sunuyor. A4’ten A1+ kâğıt boyutuna, yüksek kaliteli ve ayrıntılı çizim baskıları sunan imagePROGRAF TC-20, donanımlı kompakt gövdesiyle de dikkat çekiyor. 

Canon’un yeni imagePROGRAF TC-20 yazıcısı, ofiste veya evde rahatlıkla bir masanın üzerine ya da rafa yerleştirebileceğiniz kompakt bir tasarıma sahip. İnşaat, tasarım, harita çizimleri ve satış noktası malzemelerinin baskısı için kesintisiz 100 A4 sayfa, 50 A3 sayfa düz kâğıt ve A1+ boyutlarına kadar rulo kâğıt baskı alınabilmesiyle öne çıkıyor. 

Kullanımı kolay ve ücretsiz bir yazılım çözümü olan Direct Print Plus ile birlikte gelen yazıcı; diğer imagePROGRAF modelleriyle de uyumlu olarak çalışıyor ve üstün baskı kalitesi sağlıyor. 

Canon Europe, Üretim Baskılama’da Avrupa Planlama, Pazarlama ve İnovasyon Kıdemli Direktörü olan Jennifer Kolloczek yeni yazıcıyı; “Birçok kişi hibrit çalışma tarzını benimsediği için çalışma şekilleri son birkaç yılda hızla değişti. Çalışma alanlarının ve yöntemlerinin çeşitlenmesi giriş seviyesi geniş formatlı yazıcılara duyulan ihtiyacı arttırdı. Bu ihtiyaca çözüm olarak Canon da kompakt yapısının ardında baskı kalitesinden ödün vermeyen imagePROGRAF TC-20’yi geliştirerek kullanıcılarıyla buluşturdu” sözleriyle değerlendirdi. 

TC-20 ile kullanıcılar ücretsiz “PosterArtist” web uygulamasını kullanarak kolayca posterler ve el ilanları hazırlayabiliyor. Uygulama, posterler ve menüler hazırlanan ve genellikle yer sıkıntısı olan restoranlar ve perakende mağazaları gibi konaklama sektöründeki kuruluşlar tarafından tercih ediliyor. 

PosterArtist uygulamasının yanı sıra Canon Print Inkjet/SELPHY uygulaması ile kalan rulo kâğıt ve mürekkep miktarı akıllı telefondan kontrol edilebiliyor. Uygulama içerisinde bulunan “PIXMA Cloud Link” özelliğini kullanarak bulutta üretilen veya depolanan belgeleri yazdırmak da mümkün. Örneğin, bir tasarım ofisinde hazırlanan ve bulutta depolanan bir çizim, akıllı telefondan yazdırılabiliyor.

imagePROGRAF TC-20 tüm üstün özelliklerinin yanı sıra çevreci yapısıyla da beğeni topluyor.  28 W veya daha düşük güç tüketimiyle çalışarak sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunurken azaltılmış ambalaj malzemeleri ve geri dönüşümü kolay mürekkep şişeleriyle çevreyi koruyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gtech Kadrosuna Yeni Transfer

Türkiye’nin en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan GTech’in yönetim kadrosuna Tolga Yıldırım Genel Müdür Yardımcısı olarak katıldı. Yıldırım; veri ambarı, iş zekası, analitik ve risk yönetimi konularındaki 27 yıllık derin tecrübesiyle GTech iş süreçlerinde aktif rol oynayacak.

Farklı sektörlerdeki deneyimini, global teknolojik gelişmelerle birleştirerek kurumlara katma değer yaratan ürünler ve çözümler sunan GTech yönetim kadrosunu genişletti. Kurulduğu günden bugüne Türkiye’nin en büyük kurumlarına,   uzun süredir de Avrupa ve İngiltere’deki müşterilerine hizmet veren GTech, veri yönetimi alanında deneyimleriyle öne çıkan Tolga Yıldırım’ı kadrosuna dahil etti. Sektörde 27 yıllık deneyime sahip olan Yıldırım GTech’in Veri Yönetimi alanından sorumlu olacak.

1995 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olan Tolga Yıldırım; 2000 yılında aynı üniversitede MBA Programı kapsamında yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1995 yılında iş hayatına Arçelik’te başlayan Yıldırım, burada hem analist hem de çeşitli projelerde proje lideri olarak görev aldı. 1999 – 2006 yılları arasında Yapı Kredi Bankasında Kurumsal Veri Ambarı Lideri olarak çalışarak bankacılık alanında deneyim kazanan Tolga Yıldırım; 2006 – 2015 yılları arasında Oracle Türkiye’de sırasıyla Temel Çözüm Danışmanı, Doğu ve Orta Avrupa BI Satış Öncesi Danışmanlık Müdürü ve ECEMEA Kıdemli Satış Müdürü olarak görev aldı. Son olarak 2015 – 2022 yılları arasında Garanti BBVA Teknoloji’de Veri Analitiği ve Risk Yönetimi Uygulamaları Direktörü olarak altı ayrı ekibe liderlik yapan Tolga Yıldırım kariyerine GTech bünyesinde Genel Müdür Yardımcısı olarak devam ediyor.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Eurasia Rail Fuarı için Yeni Tarih Belli Oldu!

Raylı sistemler sektörüne yönelik olarak Avrasya bölgesinin tek ve dünyanın en büyük fuarlarından biri olan Eurasia Rail Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı için yeni tarihler açıklandı.

Yaşanan deprem felaketinin ardından ertelenen fuar, güncellenen takvime göre 21-23 Haziran 2023’te İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenecek.

ICA Events tarafından mart ayında düzenlenmesi planlanan fakat ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle ertelenen Eurasia Rail için yeni tarih belirlendi. Eurasia Rail fuarı 21-23 Haziran 2023 tarihleri arasında demiryolu sektörünü yeniden tek çatı altında toplayacak. 2011 yılından bu yana Avrasya bölgesinde sektörün nabzını tutmakla kalmayıp mevcut ilişkilere ve yeni iş birliklerine olanak sağlayan fuar, dünyanın önde gelen demiryolu otoritelerini buluşturacak. 2021 yılında yüzlerce katılımcıya ve 7.697 ziyaretçiye ev sahipliği yapan, Türkiye’deki demir yolu ve hafif raylı sistemler sektörüne yönelik en önemli fuar olan Eurasia Rail, 10. yılında da sektörün buluşma noktası olma misyonunu sürdürecek.

Türkiye’de yaşanan deprem felaketi sebebiyle hayatını kaybeden vatandaşların yakınlarına başsağlığı, yaralı vatandaşlara acil şifalar dileyerek sözlerine başlayan ICA Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ülgen; “Ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle fuarımızı yeni bir tarihe erteledik. Yerli ve yabancı sektör temsilcileri, katılımcılarımız ve ilgili kurum, kuruluşlar ile gerçekleştirdiğimiz görüşmeler ve koordinasyon neticesinde mart ayında gerçekleşmesi planlanan fuarımızın tarihini 21-23 Haziran 2023 olarak değiştirdik” dedi.

Türkiye’nin Demiryolu Alanındaki Faaliyetleri Eurasia Rail’da Masaya Yatırılacak

İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olan Eurasia Rail Fuarı, bölgedeki raylı sistemler sektörünün en önemli aktörlerini bir araya getirecek. Fuar, demiryolu taşımacılığına yönelik son gelişmeleri, sektörde karşılaşılan zorlukları, bu zorluklara karşı üretilen olası çözümleri konu alan konferanslarla sektör uzmanlarını ağırlayacak. Fuarla eş zamanlı olarak gerçekleşecek etkinlik programı kapsamında bu sene Eurasia Rail, sektörel iş birliklerine, ticari ortaklıklara, uluslararası antlaşmalara, ulaşım araçlarında yeni nesil sistemlere ve teknolojilere, başarı hikayelerine ve pazarlama stratejilerine yönelik oturumlara ev sahipliği yapacak.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Suudi Arabistan, TC Merkez Bankası ile 5 Milyar Dolarlık Mevduat Anlaşması Yaptı

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz El-Suud ve Veliahtı Prens Muhammed bin Salman El-Suud’un kararıyla, Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki bağları güçlendirecek önemli bir karar alındı.

Suudi Arabistan Turizm Bakanı ve Suudi Arabistan Kalkınma Fonu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed Al Khateeb ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu arasında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na 5 Milyar dolarlık mevduat yatırılması konusunda anlaşma imzalandı.

Suudi Arabistan Kalkınma Fonu aracılığıyla gerçekleşen bu mevduat anlaşması, yalnızca Suudi Arabistan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti ve halkları arasındaki yakın iş birliği ve tarihi bağların kanıtı değil, aynı zamanda Suudi Arabistan Krallığı’nın Türkiye’nin güçlenme çabalarını destekleme taahhüdünün bir göstergesidir.

Diğer deyişle bu anlaşma, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal büyümesini ve sürdürülebilir kalkınmasını destekleme anlamı taşımaktadır.

Bu mevduat sayesinde çeşitli sektörlerdeki ekonomik sorunların çözümüne katkı sunulması hedeflenmektedir.

Suudi Arabistan Krallığı bu anlaşmayla Türk halkına verdiği güçlü desteği ve Türk ekonomisinin geleceğine duyduğu güveni ifade etmektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Depremi çocuğun yaşına göre anlatın"

Tüm doğal afetlerde olduğu gibi deprem ile ilgili açıklama yaparken de çocuğun gelişimsel özellikleri ve yaşı mutlaka dikkate alınmalı. Depremi, çocuğun yaşına göre anlatmak gerektiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, yaş gruplarına göre çocuklara nasıl davranılması ve nasıl iletişim kurulması gerektiğiyle ilgili önemli bilgiler verdi…

2-6 yaş

-Öğretilecek bilgiyi görseller veya etkinliklerle anlatmaya çalışın.

-Yeni bilgileri öğretirken daha rahat anlayabilmeleri için ritim veya şarkı kullanın.

-Sakin ses tonu ile konuşun ve yalın bir dil kullanın.

-Dikkat süresi kısa olduğundan 10-15 dakikalık kısa etkinlikler veya 1-2 dakikalık ilgi çekici sohbetler yapın.

-Soru ve cevaplarla anlatın.

-Bu yaş grubunda çocuklar kendilerinin ve başkalarının duygularının farkındadır. Bu nedenle kendi duygularınızı da paylaşın.

7-12 yaş

-Bu dönemde kendi fikirlerine güvenleri, bağımsızlıkları ve farklılıkları gelişmeye başlar. Bu nedenle sohbet ederken onların da fikirlerine saygı gösterdiğinizi vurgulayın.

-Çocuk merkezli hikâyelere ve karakterlere yer vererek olayları açıklayın. Empati kurarak kavramalarını sağlayın.

-Olaylar hakkında soyut düşünme becerileri gelişmeye başlar. Artık somut olarak görmediği olaylar hakkında da rahatça fikir yürütebilir. Onunla artık soyut kavramlarla ilgili daha rahat konuşabilirsiniz. Fikirlerini önemseyin, önemsediğinizi gösterin.  

-Kendi eylemlerinin sorumluluğunu alma konusunda farkındalıkları artmaya başlar. Bu nedenle suçlu hissedebilirler. Yaşananların sebep ve sonuçları hakkında kontrolümüz dışında etkenler olabileceğini hatırlatın.

13-18 yaş

-Bu yaş grubu genellikle akılcı olmayan riskler alır. Ayrıca yetişkin sorumluluğuna direnç gösterirler. Hem arkadaşça, anlayışlı bir tutum hem de otoriter bir tutumla iletişim kurmalısınız.

-Sıklıkla ruh hallerinde dalgalanma, taşkınlık veya duygusal patlama yaşayabilirler. Bu nedenle sabırla yaklaşmalısınız.

-Kişiliğine saygı duyduğunuzu cümleler içerisinde vurgulayarak, fikirlerini sizinle paylaşmasından memnun olduğunuzu aktarın.

-Konuşmak istediğinde iletişime her zaman açık oldugunuzu söyleyin.

-Baskı ile değil, saygı ile konuşun; küçümseyici sözler, suçlayıcı ifadelerden kaçının.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı