Aylık arşivler: Mayıs 2023

Beyhekim Gelişim ve Teknoloji Akademisi'nde öğrenciler yeteneklerini keşfedip kariyer planlamalarına ilk adımı atıyor.

Selçuklu Belediyesi’nin okul dışı öğrenme ortamlarından biri olan ve Beyhekim Mahallesi’ne kazandırılan Gelişim ve Teknoloji Akademisi yıl boyunca her eğitim düzeyinden on binlerce öğrenciye hizmet veriyor.

Gençlere keşfeden, sorgulayan, yapıp-yaşayıp deneyim ve güven elde edeceği, el becerilerinin, kişisel, sosyal ve duygusal yönlerinin geliştirileceği, birlikte iş yapabilme yeteneğinin güçlendirileceği ortam sunan Gelişim ve Teknoloji Akademisi, gençlerden yoğun ilgi görüyor.

Selçuklu Belediyesi’nin okul dışı öğrenme ortamlarından olan Beyhekim Gelişim ve Teknoloji Akademisi sunduğu eğitimlerle geleceğin donanımlı ve vizyon sahibi bireylerinin yetişmesine ve yeni yeteneklerin keşfedilmesine katkı sağlıyor. Akademide; Girişimcilik CBS ve Harita Okuma, Siber Güvenlik, Robotik Kodlama İHA-Mekatronik, Tasarım ve Üretim, Vefa Gençlik, Genç Kalemler Hitabet ve Yazarlık, Tarih, Hat Sanatları, Müzik, Fotoğrafçılık, Organik Oyuncak Üretimi, Moda Tasarım ve Takı Tasarım olmak üzere toplam 13 atölye yer alıyor.

Yıl boyunca yoğun bir ilgi ile nitelikli bir eğitim veren Beyhekim Gelişim ve Teknoloji Akademisi’nden 2021-2022 eğitim öğretim yılında 415 öğrenci yararlandı.

Başkan Pekyatırmacı, “Bizim için okul dışı öğrenme ortamları önemli”

Selçuklu Belediyesi’nin önemli çalışma alanlarından birinin de okul dışı öğrenme ortamları olduğunu ifade eden Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı,”Çocuklarımızın ve gençlerimizin her yönden gelişimine katkı sunarak Milli Teknoloji Hamlesi’nde onlarında yerini almalarını amaçlıyoruz. Bu doğrultuda Beyhekim Gelişim ve Teknoloji Akademisi içerisinde robotik kodlamadan siber güvenliğe kadar 13 farklı atölyede gençlerimize okul dışı öğrenme faaliyetleri sunuyoruz. Atölyelerimiz sadece gençlerimizin değil yetişkinlerimizin de farklı alanlarda kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor. Çocuklarımızın kabiliyetlerini ve ilgi alanlarını keşfetmelerini sağlamak, hayat boyu kendilerini ifade edebilecekleri bir yol çizmelerine katkı sunmak hedefiyle çıktığımız bu yolda büyük mesafeler kat ettiğimizi düşünüyorum. Bizim için okul dışı öğrenim ortamları çok önemli. Şüphesiz çocuklarımızı sadece akademik başarı ile  geleceğe hazırlamak mümkün değil. İşte bu noktada sunduğumuz hizmetlerle çocuklarımı hayata adapte ediyor, onların ilgi ve başarısı ile mutlu oluyoruz” dedi.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İzmir Büyükşehir Belediyesi Avrupa üçüncüsü

İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü tekerlekli sandalye basketbol takımı, IWBF EuroCup-3’te Avrupa üçüncüsü oldu. İzmirli sporcu Ahmet Efetürk ise turnuvanın en değerli sporcusu oldu ve en iyi beşine seçildi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü tekerlekli sandalye basketbol takımı, IWBF EuroCup-3’te Avrupa üçüncüsü oldu. Yalova’da düzenlenen ve Avrupa’nın en önemli kupaları arasında yer alan IWBF EuroCup 3’te İzmir Büyükşehir Belediyesi son maçında İngiltere temsilcisi London Titan’ı 69-56’lık skorla yenerek Avrupa üçüncülüğünü kazandı. Bu önemli şampiyonayı Alman ekibi Hannover United birinci tamamlarken, Dinamo Sassari ikinci oldu. Şampiyonada iyi bir performans sergileyen Ahmet Efetürk, en değerli sporcu seçildi ve turnuvanın da en iyi beşine girdi.

5 maç 4 galibiyet
IWBF EuroCup-3’te B Grubu’nda yer alan İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü, ilk maçında  Fransız Toulouse IC’yi 74-61, İtalyan Dinamo Sassari’yi 71-67 ve  İsviçre temsilcisi  Pilatus Dragon’u 67-42 yenerek grubu lider tamamladı.  Yarı final maçında Almanya temsilcisi Hannover United’a 58-82 kayben İzmir ekibi, 3’lük-4’lük karşılaşmasında İngiltere temsilcisi London Titan’ı 69-56’lık skorla yenerek Avrupa Üçüncülüğü’nü kazandı.

Reyhani: Mutluyuz
İzmir’e kupa ile dönmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyleyen antrenör Ali Reyhani, “Ülkemizde düzenlenen EuroCup-3’te Avrupa üçüncüsü olduk. Şampiyon takıma yarı finalde yenildik, diğer finalisti ise grubumuzda yendik. Bizler için güzel ve verimli bir şampiyona oldu. Şimdi tüm hedefimiz ligde en iyi yerde tamamlamak amacındayız ve bunu başaracak güçteyiz” dedi.   

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye'nin dev projeleri arasında Ege Üniversitesinden iki proje yer aldı

TEKNOFEST kapsamında “TÜBİTAK 1004 Programı Yüksek Teknoloji Platformları Deneyim Paylaşım ve Tanıtım Töreni” düzenlendi

Türkiye’de milli teknolojinin geliştirilmesi konusunda kritik rol oynayan birçok kuruluşun paydaşlığıyla düzenlenen Türkiye’nin ilk ve tek havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST kapsamında gerçekleştirilen “TÜBİTAK 1004 Programı Yüksek Teknoloji Platformları Deneyim Paylaşım ve Tanıtım Töreni – 12 Araştırma Platformu için İmza ve Tanıtım Programı”nda  pek çok dev projenin imzaları atıldı. Törende Ege Üniversitesi bilim insanları tarafından hazırlanan iki dev projenin de protokol imza töreni yapıldı.  Törenin açılış konuşmalarını Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal gerçekleştirdi.

Törende konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “TÜBİTAK Türkiye’nin milli araştırma kurumu olarak omuzunda en fazla yük olan rollerden birine sahip. Enstitüleriyle, derin bilimsel araştırmalar yaparak teknolojik gelişmeleri destekleyerek inovasyonu teşvik ederek ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki rekabet gücüne ciddi katkılar sağlıyor. Bugün bir araya gelmemize vesile olan 1004 programı da ülkemizin yüksek teknoloji üretme kabiliyetlerini artıracak TÜBİTAK’ın da etkin destek programlarından birisi. 1004 programı ile kamu, sanayi ve akademiden paydaşları bir araya getirip aynı hedef doğrultusunda iş birliği yapmalarını teşvik ediyor, onlara öncülük etmeye çalışıyoruz. Yüksek teknoloji içeren ithal ürünler yerine uluslararası pazarda rekabet edebilecek yerli ürünlerin teknoloji platformları aracılığıyla geliştirilmesini sağlıyoruz. Böylelikle araştırma alt yapılarımızın ihtisaslaşmasına ve birer mükemmeliyet merkezine dönüşmelerini istiyoruz” dedi.

“1279 araştırmacı ve 111 bursiyer desteklenecek”

TÜBİTAK 1004 programı kapsamında açılan çağrıda 12 platformun desteklenmesine karar verdiklerini ifade eden Bakan Varank, “Burada üniversitelerden, özel sektörlerden ve  kamu kuruluşlarından , Ar-Ge ve Tasarım merkezlerinden oluşan 77 kurum ve kuruluş görev alacaklar. 1279 araştırmacı ve 111 bursiyeri yine bu kapsamda desteklemiş olacağız. Bu 12 platformumuz döngüsel ekonomi, akıllı şehirler, elektrikli araçlar ve batarya teknolojileri, nanoteknoloji, gıda arzı güvenliği sürdürülebilir tarım teknolojileri, nöroteknoloji gibi araştırma alanlarında faaliyetler yürütecekler. Şüphesiz Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarının oluşturduğu bu platformlar, Türkiye’nin ihtiyacı olan teknolojilerin karşılanmasında başrol oynayacaklar. Bu vesile ile Türkiye Yüzyılında itici güç olacak yüksek teknoloji ürünlerinin geliştirilmesinde rol oynayan tüm paydaşlarımızı yürekten tebrik ediyorum” dedi.

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Mandal ise, “Ülkemizde çıktı ve etki odaklı bir Ar-Ge ekosisteminin oluşturulmasında değişim ve dönüşüm oluşturabilecek’ bir program olarak başlattığımız ‘1004- Yüksek Teknoloji Platformları kapsamında oluşturulan 12 yeni platformun imza törenine hoş geldiniz. Biz bu programı bir ekosistem çağrısı olarak görüyoruz. Ülkemizin ihtiyacı olan yüksek teknoloji alanlarında açılmış olan bir çağrı. Programı, yetkimizi kurumlara devrederek olabildiğince esnek şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Diğer programlarımızla da eş güdüm halinde ilerlemesini istiyoruz. Programımızın tüm paydaşlarına teşekkür ediyorum. Sayın Bakanımıza da teşrifleri için teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

“Ege Üniversitesinde yapılan projeler katma değer üretiyor”

Ege Üniversitesinin iki dev projesinin törenle onurlandırılmasından mutluluk duyduklarını ifade eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “TÜBİTAK başkanımız nezdinde Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın katılımıyla TÜBİTAK 1004 Programı kapsamında yerli ve milli projelerin değerlendirilmesinin yapıldığı bu törende olmak bizler için gurur verici. Ege Üniversitesi olarak, ülkemizin gerçekleştirdiği milli teknoloji hamlesine katkı sağlayan büyük bir organizasyon olan TEKNOFEST kapsamında dev projelerin hayata geçirildiği bu törende, üniversitemiz akademisyenleri tarafından hazırlanan iki projenin yer alması bizleri ziyadesiyle onurlandırdı. Benim bugün ayrı bir heyecanım var. Çünkü Ege Üniversitesi Rektörü olarak sadece idareci pozisyonunda değil aynı zamanda akademisyen olarak araştırmacı pozisyonunda yer aldığım yerli ve milli tohum geliştirme projesi ‘Türkiye Tarımsal Üretiminde Küresel İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilir Tarım Teknolojileri Platformu’  adı altında kabul oldu. Yaklaşık 26 milyonluk bir proje. Bu proje Tohum Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (EGE TOTEM) Müdürümüz Doç. Dr. İsmail Can Paylan’ın koordinatörlüğünde yürütülen,  ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin (NEET’ler) tohumculuk sektörüne kazandırılmasına yönelik projemiz. Bunun için ayrıca mutluyum. Bir diğer projemiz ise üniversitemiz adına yürütücülüğünü Tıp Fakültesi öğretim üyemiz Prof. Dr. Mert Döşkaya’ın yaptığı yurdumuzda sık görülen ve dünyada da önemli bir sorun olan Leishmaniasise karşı etkili koruyucu bir aşı adayı geliştirilmesi konusunda yapılan çalışmadır. Ülkemize katma değer üretecek projeleri gerçekleştiren tüm bilim insanlarımızı, araştırmacılarımızı canı gönülden kutluyorum. Bu projeler, üniversitemizin bilimsel ve akademik alt yapısının sağlam temeller üzerine oturtulduğunun önemli bir çıktısı. Ege Üniversitesi olarak devletimizin öncelikli olarak belirlediği alanlara yönelik projelerimiz devam edecek” diye konuştu.

Egenin dev projeleri

TÜBİTAK 1004 Programı Yüksek Teknoloji Platformları kapsamında “Türkiye Tarımsal Üretiminde Küresel İklim Değişikliğine Uyumlu Sürdürülebilir Tarım Teknolojileri Platformu” isimli araştırma programı kapsamında Ege Üniversitesi Tohum Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (EGE TOTEM) bünyesinde hazırlanan ve Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’ın araştırmacı olarak yer aldığı Avrupa Birliği projesi TOTEM Merkez Müdürü Doç. Dr. İsmail Can Paylan’ın koordinatörlüğünde yürütülecek olan ‘Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençler İçin İşgücü Piyasası Destek Programı (EUROPEAID NEET PRO)’ projesi ve yöneticiliği İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi tarafından yapılan “Korunma ve Tedavi Ulusal Platformu” isimli araştırma programı kapsamında Ege Üniversitesi Aşı Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilecek olan yürütücülüğünü Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mert Döşkaya’ın yaptığı “Leishmania spp. karşı etkin OMV tabanlı protein, adjuvante rekombinant protein ve DNA aşılarının geliştirilmesi” projesi ile 12 platform arasında kabul alan projeler oldu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

TEKNOFEST 'ten 4. Gününde Bir Dünya Rekoru Daha

Dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST dördüncü gününde 1 milyondan fazla ziyaretçi katılımı ile rekor kırdı. TEKNOFEST birinci gününde 25 bin 437, ikinci gününde 300 bin, üçüncü gününde 600 bin, dördüncü gününde 1 milyondan fazla ziyaretçi ağırlayarak 4 günde 2 milyona yakın kişiyi ağırladı. Yediden yetmiş yediye TEKNOFEST’e koşan ziyaretçilerin yanı sıra bugün festivali TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu da ziyaret etti.      

 

Bayraktar KIZILELMA ve SOLO Türk gökyüzünde bir ilki gerçekleştirdi

Festival dördüncü gününde teknoloji, bilim, havacılık-uçuş gösterileri, sergiler, zirveler, atölyeler, teknoloji yarışmaları, sahne gösterileri ve etkinliklerle devam etti. Milli gururumuz Bayraktar KIZILELMA ve SOLO Türk gökyüzünde bir ilki gerçekleştirerek birlikte muhteşem bir uçuş yaparak TEKNOFEST ziyaretçilerini selamladı. Gökyüzünün eşsiz kartalları Türk Yıldızları ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden Fursan Al Emarat Hava Akrobasi ekibinin İstanbul semalarında birlikte gerçekleştirdiği uçuş gösterisi nefes kesti. 

 

Hürkuş, Atak Helikopter, Solo Türk, Türk Yıldızları, GYROCOPTER, Aksungur, Gökbey, AB412 ve S70 Çelik Kanatlar özel uçuş gösterileriyle heyecanı göklere taşıdı. Festivale katılan S70 Çelik Kanatlar öğrencilerle gerçekleştirdiği uçuş etkinliğinde öğrencilere unutulmaz bir deneyim yaşattı. Festival kapsamında düzenlenen Sahne Senin etkinliği katılımcılara eğlenceli dakikalar yaşatırken, eğitici atölyelerde öğrenciler; bilim, teknoloji ve uzayla dolu bir serüven yaşadı.

 

Bu yıl festival kapsamında düzenlenen TEKNOFEST bilim sokağı atölyeleri, dikey rüzgar tüneli, planetaryum, uzay temalı çocuk parkı, simülasyon deneyim alanları, paydaş-sponsor-katılımcı stant aktiviteleri ve akrobatik smaç gösterisi program boyunca devam etti. Statik sergi alanında sergilenen BAYRAKTAR MİUS KIZILELMA, Hürjet, Akıncı, F-16, F-4, AS-532 EuroCopter, T-38, CN-235 CASA (HVKK), CN-235 CASA, ATAK – II, Hürkuş, TB-2, AB 412, ANKA, GÖKBEY, Beli 429 ve MMU’yu ziyaretçiler yakından inceleme fırsatı bulup, bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Güvenlik endişesi karavan yaşamını alternatif olarak öne çıkardı

Önce pandemi ardından Kahramanmaraş depremleri karavanlara olan ilgiyi artırdı. Uzmanlar insanların güvenlik endişesi ile karavanlarda yaşamayı bir alternatif olarak gördüğünü söylüyor. Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen “Karavan, kök saldığınız yerden geçici süreliğine uzaklaşabilme, hayatın yorgunluğuna bir mola verebilme lüksüydü. Bugün yaşadığımız şartlarda ise karavan hayatının anlamı çok daha farklı. Bu kez şehrin kalabalıklığından uzaklaşıp kendi konfor alanımızı kurmak değil, güvenlik duvarlarımızı inşa edebilme kaygısı bizi bu mobil yaşantıya itmiş durumda. Eşyanın, dekorasyonun anlamını yitirdiği bir düzende sadece ihtiyacımız kadar eşya ile hayatta kalmak önceliğine sahibiz.” diyerek yaşanan davranış değişimini açıklıyor.

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen, depremin ardından temel ihtiyaçları karşılamada yaşanan imkânsızlıkların, insanları, bu problemlerle yüzleşmeyecekleri bir hayat kurgulamaya ve karavan hayatına yönlendirdiğini söylüyor. 

Mücadele toplumsaldan bireysele dönüşüyor 

Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen olağanüstü durumlar karşısında yeni normallere adapte olmaya çalıştığımızı ve hayatta kalabilmek için mücadele verdiğimizi belirterek, “Her mücadele toplu nitelikte olduğunda ve ortak bilinçle şekillendiğinde daha kalıcı etkiler bırakabilirken, burada mücadelemiz bireysele dönüşüyor. Kendini güvende hissetmeyen ve güvenliğinin korunacağına dair inancını yitiren insanın kendini koruma yolu olarak bakabiliriz bu duruma. Öte yandan herkesin kendi çözümünü üretebildiği bir yapıda toplumsallığın sürdürülmesi güçleşiyor.” dedi. 

İnsanlar betonarme binaların içinde kaygıyla yaşamak istemiyor

İnsani barınma hakkının yanlış yapılanma nedeniyle gaspa uğradığına dikkat çeken Kalkandelen, “Yaşanan depremin büyüklüğü ve zihinlere kazınan acı sonuçları karşısında insanlar, kendilerine yaşam alanı kurma çabasında, bir başkasının elleriyle yapılmış betonarme binaların içinde kaygıyla yaşam sürmek yerine kendi güvenli ve dokunulmaz, yıkılmaz alanını yaratmaya tutunuyor. Bunun nedeni insani barınma hakkının yanlış yapılanma nedeniyle gaspa uğramış olması ve insanın çareyi kendi yöntemleriyle bulması. Ama bu kalıcı ve etkili bir çözüm olduğunu tartışmak gerekir.  Bundan sonra deprem tehdidi altında olan herkesin karavanda yaşaması ve karavan şehirlerin mobil insanları olma fikri oldukça düşündürücü.” dedi. 

Karavan hayatın yorgunluğuna bir mola verme lüksüydü 

Karavan hayatının ayırt edici özelliklerinden bahseden Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen, “Karavan, kök saldığınız yerden geçici süreliğine uzaklaşabilme, hayatın yorgunluğuna bir mola verebilme lüksüydü. Keyfe keder konargöçer yaşamak, yaşam alanını beraberinde götürmek ve özgür hissetmek gibi bir gerçeğimiz vardı. Karavan hayatı kendi zevkimize göre vaktimizi planlayıp, doğayla buluşmak için bir aracıydı. Üstelik minimalist bir yaşam tarzı tatmin duygumuzu ya da konfor alanımızı zedelemiyordu. Bir şehirde kök salmış düzenli hayatımızı sürerken, karavan belki de kendi zamanını yönetebilme gücünü bize verdiği için cazipti.” sözleriyle devam etti. 

İhtiyacımız kadar eşya ile hayatta kalmak önceliğine sahibiz 

Bugün yaşadığımız şartların değiştiğini söyleyen Kalkandelen, “Karavan hayatının bu defa anlamı çok daha farklı. Bu kez şehrin kalabalıklığından uzaklaşıp kendi konfor alanımızı kurmak değil. Yıkılma riski olmayan güvenlik duvarlarımızı inşa edebilme kaygısı bizi bu mobil yaşantıya itmiş durumda. Eşyanın, dekorasyonun anlamını yitirdiği bir düzende sadece ihtiyacımız kadar eşya ile hayatta kalmak önceliğine sahibiz.” dedi. 

Bireysel bir tercih değil, mecburi nitelikli bireysel bir hayat

Kalkandelen, depremin ardından yaşanan elektrik kesintileri, ısınma problemleri, temel ihtiyaçları karşılamada yaşanan imkânsızlıklar, insanları, karavan yuvalarında bu problemlerle yüzleşmeyecekleri bir hayatı kurgulamaya yönelttiğini söyleyerek “Deprem korkusunu bir nebze olsun dindiren bu durum insanları kendi köşesinde, kendini kurtarabileceği ya da kendi yaşamını garantileyebileceği bir alana itiyor. Bu durum da insanın doğayı ve çevresini rasyonel bakış açısıyla gözlemleyip değerlendirmesinin başka bir versiyonu. Doğa ve doğadan gelen afetler karşısında edilgen bir durumda kalmak yerine, sorgulayan ve bu doğrultuda deneyimler yaşamayı, girişimlerde bulunmayı tercih eden insanın etken tutumu çıkıyor karşımıza. Bu etken tutum tek başına keyfi, bireysel bir tercih değil, mecburi nitelikli bireysel hayatta kalma mücadelesi. Herkesin bu bireysel mücadelesi farklı bir toplumsal bilinç ortaya koyuyor aslında ama bu kez çıkış yolu birbirinden bağımsız, amacı ortak nitelikte. Depremle yaşama gerçeğimizi kabullenip planlı çözümleri toplum bilinciyle üretebilmiş olsaydık, böylesi plansız bireysel çözümlere ihtiyacımız olmayacaktı.” değerlendirmesini yaptı. 

Birbirine bağlı ilişkilerle şekillenen toplum düzenimiz yerini mobil hayata bırakıyor

“Toplumsal yapıyı etkileyen bir dönüşüm süreciyle karşı karşıyayız ve bu dönüşüm en temel toplumsallaştırma aracısı olan aileden başlıyor. Kimi aileler evlerine hırsız girdiği için, kimileri ise kiralara gelen zamlar yüzünden karavan hayatını tercih ediyor.” diyen Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandelen sözlerini şöyle tamamladı: “Yerleşik hayata geçtiğimiz dönemlerdeki kalabalık geniş aileler, birbirine bağlı ilişkilerle şekillenen toplum düzenimiz yerini mobil hayata bırakıyor. Köklerimizi söküp birbirimizden ayrışmaya başlıyor gibiyiz. Fakat diğer taraftan bu durum toplumsal bir seferberlik halinin habercisi olarak değerlendirilebilir. Bağımsızlaşmaya, bireyselleşmeye başlasak da güçlü kalmayı öğreneceğimiz bu mücadele bize yeniden bir bütün olarak hareket etme kabiliyeti kazandıracak ve bu önce aileden başlayıp tüm topluma yayılan bir etki yaratacak belki de…” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Un Üretimine Metaverse Dünyası da Dahil Oldu

5. Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata ve Teknolojileri Fuarı BAKERY PLUS,  ATO Congresium Kongre ve Sergi Merkezi’nde yoğun ziyaretçi katılımı ile kapılarını açtı. 4 yıl aradan sonra lezzet teknolojilerinin başkentte bir araya geldiği fuar; unlu mamuller ve pastacılık sektöründen işletmeler başta olmak 20 binin üzerinde ziyaretçinin yatırım süreçlerine öncülük edecek.

Messe Stuttgart Ares Fuarcılık tarafından düzenlenen fuar; 10 bin metrekarelik alanda kapılarını açtı. Açılışa Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi PALANDÖKEN, Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel BARAN, Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim BALCI eşlik etti.  BAKERY PLUS, bu yıl alanında 94 katılımcı firma ve 200’e yakın marka ile hedef pazarlardan satın almacılara ulaşmak için önemli fırsatlar sunuyor.

VR DESTEKLİ GÖZLÜKLER İLE UN FABRİKALARI GEZİLİYOR

Fuarda birbirinden farklı son teknolojiye sahip gıda ekipmanları, meraklıları tarafından yoğun ilgi ile karşılanıyor. Gaziantepli bir un firması tarafından geliştirilen VR destekli gıda simülatörü ile katılımcılar metaverse dünyasında un fabrikalarından ekmek üretimine kadar birçok aşamayı keşfediyor.

HAMUR İŞLERİNİ KOLAYLAŞTIRAN EKİPMANLAR GÖRÜCÜYE ÇIKTI

Hamur işi tariflerini kolaylaştırarak pratik hale getiren otomatik hamur yoğurma ve kesme makineleri fuarda en çok ilgi görenler arasında yer alıyor. Pratik bir şekilde mantı hamurunu açarak, istenilen şekilde kesme işlemi sağlayan otomatik mantı kesim makinesi ziyaretçiler tarafından oldukça ideal bir ekipman olarak ilgi görüyor. Saatte 50 kilogram baklava hamuru üreten hamur makinesi de, 0,03 inceliğinde baklava yufkası da açarak alanında öncü ekipman olmayı sürdürüyor.

ÜNLÜ ŞEFLER CANLI PİŞİRİMLERLE LEZZET ŞÖLENİ YAŞATIYOR

Fransa’dan günümüze gelen bir lezzet olan kruvasanlar yapım aşamaları ile sevenleri tarafından büyük bir dikkatle izleniyor. İSMEK Fırıncılık ve Pastacılık Okulu Usta Öğreticisi Şef Muammer Şimşek son teknoloji fırınlarda pişirdiği ekmek çeşitleri ile fuarın gözdesi oldu. Çikolata uzmanı Eğitmen Şef Bilge İyigün ise fuarda yaptığı çeşit çeşit aromalara sahip el yapımı çikolatalarla tüm ziyaretçileri büyülüyor.

Hamur işi ekipmanlarının yanı sıra endüstriyel soğutma ve ısıtma alanında son teknolojik fırınlar ile soğutma makineleri yer alıyor. Dondurma severlere çeşit çeşit sunum ve ikramlarda bulunan firma sahipleri aynı zamanda soğutma makinelerini de ziyaretçilerin beğenisine sunuyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde konuştu: “Sürdürülebilirlik en önemli meselemiz olmalı"

İş ve ekonomi dünyasını buluşturan Uludağ Ekonomi Zirvesi, 27-30 Nisan’da gerçekleşti. Zirveye katılan Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, “İş dünyası olarak bütünün hayrını gözeterek hareket etmeye başlamanın çoktan zamanı geldi. Bunun içinde sürdürülebilirlik en önemli meselemiz olmalı. Bu ancak yeni bir liderlik anlayışı ile olabilir” dedi.

Capital, Ekonomist ve Start Up tarafından 2012 yılından beri düzenlenen, Türkiye’nin en önemli iş ve ekonomi buluşması olan Uludağ Ekonomi Zirvesi bu yıl Sapanca’da NG Enjoy Otel’de düzenlendi. Hızla değişen dünya ve Türkiye gündemine dair iş ve fikir liderlerini bir araya getiren Zirve, “Yeni nesiller için yarını şekillendirecek politikalar ve iş stratejileri” temasıyla gerçekleşti. Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebati’nin konuşması sonrası başlayan panellerde iş, ekonomi ve siyaset dünyasının fikir liderleri, Cumhuriyetin 100. yılı odağında konuşmalarını yaptı.

“100. Yılında Türk İş Dünyası İçin Gelecek Modeli: Amaç Odaklı Liderlik Ve Strateji” oturumunda, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında iş dünyasının stratejileri ve genç nüfusla Türkiye’nin fırsatlar merkezine dönüşümü ele alındı. Moderatörlüğünü Deloitte Türkiye CEO’su Başak Vardar’ın yaptığı oturuma; Esas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker ve Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı katıldı.

“Sürdürülebilirlik en önemli meselemiz olmalı”

Zirve kapsamında yer alan “100. Yılında Türk İş Dünyası İçin Gelecek Modeli: Amaç Odaklı Liderlik Ve Strateji” başlıklı oturuma panelist olarak katılan Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, yeni bir liderlik anlayışıyla sürdürülebilirliğin en önemli mesele olması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “İş dünyası olarak bütünün hayrını gözeterek hareket etmeye başlamanın çoktan zamanı geldi. Bunun içinde sürdürülebilirlik en önemli meselemiz olmalı. Bu ancak yeni bir liderlik anlayışı ile olabilir. İçten dışa liderlik eden, farkındalığı yüksek, kişisel dönüşümlerini tamamlamış, kendini ve değerlerini bilen ve onlarla uyum içinde yaşayan, korkuyla değil sevgiyle liderlik eden, sadece çok bilgili değil, aynı zamanda bilge, yüreğiyle ve aklıyla karar veren, daha fazla iş birliği yapan, can kulağı ile dinleyen liderlere ve daha çok kadın liderlere ihtiyacımız var.”

“Geleceğin işlerine odaklandık”

Doğan Holding’in iyileştirici ve onarıcı bir şirket olmak için çalışmalarını sürdürdüğünü vurgulayan Faralyalı, “Portföyümüzü sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda dönüştürüyoruz. Karbon salımını çok olan veya dönüştürülmesi daha zor sektörlerden çıkma kararı alıyoruz. Örneğin 2022 senesinde Çelik Halat şirketimizi sattık. Bu hafta Aytemiz şirketimizin satışını tamamladık. Yeni yatırım fırsatlarını ise her zaman sürdürülebilirlik bakış açısıyla inceliyoruz. Geleceğin işlerine odaklandık. Galata Wind ile Türkiye’nin ilk yeşil halka arzını gerçekleştirdik. Yenilenebilir enerji yatırımlarımızı artırıyoruz. Türkiye’nin Ar-Ge, tasarım ve üretimde öncü lider teknoloji şirketlerinden KAREL’e yatırım yaptık. Sürdürülebilir mobilite yatırımlarına Doğan Trend Otomotiv ile devam ediyoruz. Biz Dünyayı kirleten değil, fayda sağlayan, problem yaratan değil problem çözen, fırsat yaratan, iyilikten yana, iyilik içeren, onarıcı ve iyileştirici, iyi bir şirket olmak için çalışıyoruz. Sanıyorum Türkiye’de tüm hissedar yönetim kurulu üyelerinin kadın olduğu tek şirketiz. Bu anlamda sorumlu iş dünyasının örnek bir şirketini yaratmak bize yakışır diye de var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

Doğan Holding ile ‘yeni nesil’ seslerini iş dünyasına duyurdu

‘Yeni nesil’ odağında yapılan zirvede, paneller arasında gençlerin sesini iş dünyasına duyurmasına da fırsat verildi. Öğrenci, çalışma hayatına atılan ve STK temsilcisi olan 13 gencin konuşmalarının olduğu videolar gün boyunca panel aralarında yayınlandı. Böylece gençler yorum, istek ve değerlendirmelerini iş dünyasının fikir lider ve önderleriyle paylaşma şansı yakaladı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Didim Vegfest'te Ceylan Ertem Rüzgarı

Didim Belediyesi tarafından düzenlenen Türkiye’nin ilk ve tek Vegan festivali Didim Vegfest muhteşem bir Ceylan Ertem konseri ile sona erdi.

Söyleşiler, paneller, sergiler, konserler ve mutfak atölyesi etkinliklerinin gerçekleştiği ülkemizden ve tüm dünyadan Vegan felsefesine inanmış katılımcıların yer aldığı Türkiye’nin ilk ve tek Vegan festivali Didim Vegfest, Ceylan Ertem konseri ile sona erdi.

Festivalin son gününde güneşin batmasıyla birlikte Apollon Tapınağı’nın hemen yanı başında kurulan konser alanında sahne alan ünlü vegan sanatçı Ceylan Ertem birbirinden güzel eserlerini hayranları için seslendirdi. Binlerce vatandaşın takip ettiği konser renkli görüntülere sahne oldu.

Konserde konuşma yapan Didim Belediye Başkanı A.Deniz Atabay, “Türkiye’nin ilk Vegan dostu kent olan Didim’de gerçekleştirilen Didim Vegfest’e katılan misafirlere teşekkür ederim” dedi. Didim Belediye Başkanı A.Deniz Atabay, konserin sonunda ünlü şarkıcı Ceylan Ertem’e çiçek ve plaket takdim etti.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı