Aylık arşivler: Haziran 2023

Bayraklılı sporculardan 'Badminton' başarısı

İzmir’de sportif başarılarıyla fark yaratan Bayraklı Belediyesinde sporcular, başarılarını büyütmeye devam ediyor. Katıldıkları her turnuvadan derecelerle dönen başarılı sporcular, İzmir İl Badminton Şampiyonası’nda da 3 madalya kazandı. Başkan Serdar Sandal, “Tüm sporcularımızı kutluyorum” dedi.

Gençlik Spor İzmir İl Müdürlüğü Çiğli Spor Salonu’nda 11 ve 13 yaş altı Badminton İzmir İl Şampiyonası düzenledi. Sporun her alanında elde ettiği başarılarla dikkat çeken Bayraklılı sporcular, bu turnuvada da 3 madalya kazandı. Müsabakalar sonucunda Bayraklılı badminton sporcusu Anıl Yamaç 13 yaş altı tek erkeklerde İzmir 2’ncisi, 11 yaş altı tek kadınlarda da başarılı sporcular Elif Balcı ve Nilay Dilbaz İzmir 3’üncüsü oldu. Bayraklılı sporcuların başarısı ailelerini ve eğitmenlerini gururlandırdı.

TEBRİKLER ÇOCUKLAR

Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Spora ve altyapıya verdiğimiz önemin meyvelerini toplamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Tüm sporcularımızın başarılarıyla gurur duyuyoruz. Emekleri, performansları için tüm sporcularımızı ve eğitmenlerini kutluyorum. Her zaman sporcularımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İnciraltı'nda hentbol rüzgarı esecek

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin plaj sporlarının merkezi olarak hizmete sunduğu İnciraltı Spor Tesislerinde dört gün boyunca EHF Avrupa U17 Plaj Hentbolu Şampiyonası heyecanı yaşanacak.

EHF Avrupa U17 Plaj Hentbolu Şampiyonası İzmir’de başlıyor. Avrupa Hentbol Federasyonu, Türkiye Hentbol Federasyonu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile düzenlenecek şampiyona 29 Haziran-2 Temmuz tarihlerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi İnciraltı Spor Tesislerinde oynanacak. Kadınlar ve erkekler kategorisinde oynanacak müsabakalarda Türkiye dahil 15’er ülkenin takımları mücadele edecek.

Millilerimiz kadınlarda İspanya, Ukrayna, Portekiz ve İsviçre ile aynı grupta yer alıyor. Erkek U17 Plaj Hentbolu Erkek takımımızın grubunda ise Hırvatistan, Ukrayna, Norveç ve Çek Cumhuriyeti bulunuyor. Karşılaşmalar EHF TV ve Spor DSmart ve Dsmart GO’da canlı olarak yayımlanacak.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Su altında çifte kupa

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Havuz İzmir tesislerinde düzenlenen U21 ve U15 Sualtı Ragbisi Türkiye Şampiyonalarında ev sahibi ekip iki kupa birden kazandı. U21 kadınlar ikinciliği ve U15 kızlar üçüncülüğü İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü’nün oldu.

Türkiye U21 ve U15 Sualtı Ragbisi Türkiye Şampiyonası, İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Havuz İzmir’de düzenlendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü takımları dev organizasyondan iki kupa ile ayrılmayı başardı. Aynı zamanda milli takım seçmeleri niteliğindeki şampiyonada 29 takımdan 350 sporcu mücadele ederken son 10 yılın en büyük katılımı geçekleşti.

Dereceler mutlu etti
U21 kategorisinde dokuz erkek ve yedi kadın takımı yer aldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Kadın Takımı, grup serisini Ege Üniversitesi’ni 3-0, Marmara’yı 8-0 yenerek lider tamamladı. Çaprazda eşleştiği Derin Ege’yi de 8-0’lık skorla mağlup eden İzmir ekibi,  finalde Ege Sualtı Sporları’na penaltıyla 1-0 yenilerek Türkiye ikincisi oldu. U21 erkekler ise beşinciliği elde etti.

U15 kategorisinde sekiz erkek ve beş kadın takımı yer aldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Kadın Takımı, tek devreli lig maçlarında Olimpik Yüzme’yi 9-1, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ni 4-0 yenip Ege Üniversitesi ile 1-1 berabere kaldı. Ege Sualtı Sporları’na ise 3-1’lik skorla mağlup olan İzmir ekibi averajla Türkiye üçüncüsü oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü U15 Erkek Takımı ise Türkiye dördüncülüğünü aldı. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Siber Suçlular, İşletmelere Sızma Çabalarında Israrcı

Kaspersky, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Uluslararası KOBİ Günü öncesinde mevcut siber tehdit ortamında küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) karşılaştığı artan tehlikeleri vurgulayan kapsamlı bir rapor yayınladı. Birleşmiş Milletler verilerine göre, KOBİ’ler küresel olarak tüm işletmelerin yüzde 90’ını oluşturduğundan ve dünyanın gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 50’sine katkıda bulunduğundan, bu ekonomik güç merkezlerini korumak için daha güçlü siber güvenlik önlemlerine olan ihtiyaç öncelikli hale geliyor.

En son Kaspersky KOBİ’lere Yönelik Tehditler Raporu, siber suçluların bir dizi karmaşık taktikler eşliğinde KOBİ’leri hedef almaya devam etmesi nedeniyle süregelen rahatsız edici bir gerçeği ortaya koydu. Rapor, yasal iş uygulamaları şeklinde gizlenmiş kötü amaçlı yazılım veya istenmeyen yazılımlarla karşılaşan KOBİ çalışanlarının sayısının yıldan yıla neredeyse sabit kaldığını (2022’deki 2 bin 572’ye kıyasla 2023’te 2 bin 478), dolayısıyla siber suçluların bu işletmelere sızma çabalarında ısrarcı olduğunu gösterdi.

Dolandırıcılar, hassas verilere yetkisiz erişim elde etmek amacıyla güvenlik açıklarından yararlanma, kimlik avı e-postaları, aldatmaya yönelik kısa mesajlar ve görünüşte zararsız YouTube bağlantılarına yönlendirmek gibi çok sayıda yöntem kullanıyor. Bu endişe verici eğilim, KOBİ’leri siber tehditlerin amansız saldırısından korumak için gelişmiş siber güvenlik önlemlerine duyulan acil ihtiyacın altını çiziyor. Rapor, 2023 yılının ilk beş ayında KOBİ’leri hedef alan kötü amaçlı dosyaların toplam tespit sayısının 764 bin 015’e ulaştığını ortaya koyuyor.

Sistem açıklarının istismarı, 2023’ün ilk beş ayında tüm tespitlerin yüzde 63’ünü (483 bin 980) oluşturarak KOBİ’lere yönelik en yaygın tehditi oluşturdu. Bu kötü amaçlı programlar yazılım açıklarını hedef alarak siber suçluların herhangi bir kullanıcı etkileşimi olmadan kötü amaçlı yazılımları çalıştırmasına, ayrıcalıklarını yükseltmesine veya kritik uygulamaların fonksiyonunu bozmasına izin veriyor.

Kimlik avı ve dolandırıcılık tehditleri de KOBİ’ler için önemli bir risk oluşturuyor. Siber suçlular çalışanları gizli bilgileri ifşa etmeleri veya finansal dolandırıcılığın kurbanı olmaları için ustaca kandırıyor. Bu tür aldatıcı taktiklere örnek olarak, şüphelenmeyen bireyleri kandırmak için tasarlanmış sahte bankacılık, teslimat ve kredi hizmeti sayfaları örnek verlebilir.

Kaspersky, “Smishing” olarak adlandırılan yönteme dikkat çekiyor!

Ayrıca Kaspersky raporu, çalışanların akıllı telefonlarına sızmak için sıklıkla kullanılan ve SMS ile kimlik avının akıllıca bir kombinasyonu olan “smishing” olarak adlandırılan bir yönteme dikkat çekiyor. Bu teknik, kurbanın SMS, WhatsApp, Facebook Messenger, WeChat ve diğer çeşitli platformlar aracılığıyla dağıtılan bir bağlantı içeren bir kısa mesaj almasını sağlıyor. Şüphelenmeyen kullanıcılar gömülü bağlantıya tıklarsa, cihazı kötü amaçlı kod yüklenmesine karşı savunmasız hale geliyor ve güvenliğini tehlikeye atıyor.

Bu raporda kullanılan veriler, Kaspersky kullanıcıları tarafından gönüllü olarak paylaşılan anonim siber tehditlerle ilgili verileri işlemek için güvenli bir sistem olan Kaspersky Security Network (KSN) aracılığıyla Ocak-Mayıs 2023 tarihleri arasında toplandı. Kaspersky uzmanları, MS Office, MS Teams, Skype ve diğerleri dahil olmak üzere dünya çapında KOBİ’ler tarafından en yaygın kullanılan yazılımları inceledi. Araştırmacılar, bu yazılımları KSN telemetrisi ile çapraz referanslayarak, bu uygulamaların görüntüsü altında dağıtılan kötü amaçlı yazılımların ve istenmeyen uygulamaların boyutunu belirledi.

Kaspersky Güvenlik Uzmanı Vasily Kolesnikov, şunları söyledi: “KOBİ’lerin karşı karşıya kaldığı güvenlik açıkları küçümsenecek türden değil. Bu işletmeler çoğu ülke ekonomisinin bel kemiği olduğundan, hükümetlerin ve kuruluşların bu işletmeleri koruma çabalarını artırmaları çok önemli. KOBİ’leri gelişen siber tehditlerden korumak için farkındalık ve sağlam siber güvenlik çözümlerine yatırım en önemli öncelik haline gelmelidir.” 

 

İşletmenizi siber tehditlerden korumak için Kaspersky aşağıdakileri öneriyor:

  • Personelinize temel siber güvenlik hijyeni eğitimi verin. Kimlik avı e-postalarını nasıl ayırt edeceklerini bildiklerinden emin olmak için simüle edilmiş bir kimlik avı saldırısı düzenleyin.
  • Kimlik avı e-postası yoluyla bulaşma olasılığını en aza indirmek için Kaspersky Endpoint Security for Business veya Cloud-Based Endpoint Security gibi kimlik avı önleme özelliklerine sahip uç noktalar ve posta sunucuları için koruma çözümü kullanın.
  • Microsoft 365 bulut hizmeti kullanıyorsanız, onu da korumayı unutmayın. Kaspersky Security for Microsoft Office 365, güvenli iş iletişimi için SharePoint, Teams ve OneDrive uygulamaları için korumanın yanı sıra özel bir spam ve kimlik avı önleme özelliğine sahiptir.
  • E-posta kutuları, paylaşılan klasörler ve çevrimiçi belgeler dahil olmak üzere kurumsal varlıklara erişim için bir politika oluşturun. Bunu güncel tutun ve bir çalışan işini yapmak için artık gereken ayrıntılara ihtiyaç duymadığında veya şirketten ayrıldığında erişimi kaldırın. Bulut hizmetlerindeki çalışan faaliyetlerini yönetmeye ve izlemeye yardımcı olabilecek ve güvenlik politikalarını uygulayabilecek bulut erişim güvenliği aracısı yazılımı kullanın.
  • Acil durumlarda kurumsal bilgilerin güvende kalmasını sağlamak için temel verilerin düzenli yedeklerini alın.
  • Siber güvenlik kaynaklarınızdan en iyi şekilde yararlanmanıza yardımcı olacak profesyonel hizmetleri kullanın. KOBİ’ler için yeni Kaspersky Professional Services Packages for SMB, değerlendirme, dağıtım ve yapılandırma konularında Kaspersky’nin uzmanlığını sunar. Size sadece paketleri sözleşmeye eklemek kalır, gerisini Kaspersky uzmanları halleder.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Schneider Electric'in Sürdürülebilirlik Okulu Başlıyor

  • Sürdürülebilirlik alanında küresel bir lider olan Schneider Electric, çalışanlarına yönelik geliştirdiği Sürdürülebilirlik Okulu programını dünya genelinde işletmelere açıyor.
  • Üç bölümden oluşan programda katılımcılar, şirketlerini geleceğe nasıl hazırlayacaklarını ve karbondan arındırma yolculuklarını nasıl hızlandıracaklarını öğreniyor.

 

Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümüne liderlik eden Schneider Electric, çalışanlarının sürdürülebilirlik alanındaki gelişimi için tasarladığı ve başarıyla uyguladığı Sürdürülebilirlik Okulu’nu bu yıl dünya genelinde işletmelerin temsilcilerinin katılımına açıyor. Erişimi ücretsiz olan ve dijital bir platform üzerinden dersler sunan Schneider Electric Sürdürülebilirlik Okulu, şirketleri ve profesyonelleri sürdürülebilirlik performanslarını iyileştirmek için gereken bilgi ve becerilerle donatmayı amaçlayan bir dizi etkileşimli programdan oluşuyor. 

 

Schneider Electric İş Ortağı Sürdürülebilirliği Yöneticisi Sorouch Kheradmand, “Sürdürülebilirlik Okulu, şirketlerin yalnızca gezegen için daha iyi işler yapabileceklerini değil, aynı zamanda bunu yaparak performanslarında da bir sıçrama yaratabileceklerini kanıtlamak için tasarladığımız güçlü bir atılım. Bireyleri ve kuruluşları sürdürülebilirlik uygulamalarını benimsemeleri için teşvik etmek, gerekli bilgiyle donatmak ve onlara ilham vermek için tasarlanan yeni online kurslarımızın başladığını duyurmaktan gurur duyuyoruz. Sürdürülebilirlik, işimizin merkezinde yer alıyor ve eğitimin değişimi yönetmek ve daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için anahtar olduğuna inanıyoruz” dedi.

 

Ekonomiyi karbondan arındırmak, iş fırsatlarının da kapısını aralıyor

2015 tarihli Paris Anlaşması, karbon emisyonlarını azaltmak veya ortadan kaldırmak için küresel bir hareketi tetikledi. Yakın zamanda Gartner tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, işletme liderlerinin %87’sinin sürdürülebilirlik harcamalarının gelecek iki yıl içinde artmasını beklediğini ortaya koydu. 

Ancak karbondan arındırmaya yönelik bu artan taahhüde rağmen, oldukça büyük bir bilgi ve beceri açığı ilerlemenin önünde bir engel olmaya devam ediyor. Ayrıca şirketler, operasyonlarını karbondan arındırma konusunda kendilerini desteklemek için sürdürülebilirlik alanında uzmanlığa sahip iş ortaklarına giderek daha fazla güveniyor. 

Schneider Electric, gezegen ve toplum üzerinde olumlu, kalıcı bir etki yaratmak üzere sürdürülebilirliği işinin merkezine yerleştiren bir Etki Şirketi olarak faaliyet gösteriyor. Elektrik 4.0 yaklaşımı odaklı bir program ile Sürdürülebilirlik Okulu, bu taahhüdü tamamlıyor ve güçlendiriyor. Sürdürülebilirlik Okulu, katılımcılarını üç temel alanda iklim eylemini hızlandırma konusunda destekliyor: Strateji Oluşturma, Dijitalleşme ve Karbondan Arındırma. 

Özellikle KOBİ’ler iklim hedefleri belirlemek, karbon emisyonları gibi etkileri ölçmek ve ilerlemeyi takip etmek ve raporlamak gibi stratejik alanlarda gereken bilgi ve araçlardan yoksunlar. Bu bilinçle Sürdürülebilirlik Okulu, katılımcılarını karbondan arındırma yolculuklarına başlamalarında desteklemek için tasarlandı. Üç bölümden oluşan program, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjiden döngüsel ekonomiye ve sürdürülebilir ulaşıma kadar bir dizi alanı kapsıyor. 

  • Bölüm 1; Sürdürülebilirliği ve ilişkili riskleri anlama: Başvuru süreci devam eden ilk bölümde katılımcılar, sürdürülebilirliğin temellerini ve işletmelerin çevresel, sosyal ve yönetişim faktörlerini (ESG) uygulamalarının önemini keşfedecekler. Sürdürülebilirlik jargonu ve bilimsel terimler hakkında da bilgi sahibi olacaklar.
  • Bölüm 2; Bir şirket olarak nasıl sürdürülebilir eylemde bulunulacağını keşfetme: Yılın 3. çeyreğinde kayıtları başlayacak olan ikinci bölüm, KOBİ’lerin kendi operasyonlarını ve müşterilerinin operasyonlarını karbondan arındırmalarında onları destekleyebilecek, uygulaması kolay araçlar hakkında bilgiler de dahil olmak üzere bir karbondan arındırma stratejisini nasıl oluşturabileceklerine odaklanıyor.
  • Bölüm 3; İş fırsatlarını artırmak için sürdürülebilir becerilerden yararlanma: 2024 yılının 1. çeyrek döneminde başlaması planlanan üçüncü bölüm, katılımcıların teoriyi uygulamaya koymalarını desteklemek üzere program boyunca öğrenilen temel bilgi ve araçları (enerji verimliliğinden karbondan arındırmaya kadar) özetliyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

E-ticaret Müşterisi Tatil Alışverişini Son Dakikaya Bırakmadı

Yeni nesil kargo teslimat firması HepsiJET’in açıkladığı verilere göre uzun bayram tatili öncesi dönemde en fazla teslimat 12-18 Haziran haftasında yapıldı. HepsiJET yaz döneminde ek istihdam ile operasyonlarını kesintisiz sürdürmeyi planlıyor. 

Hepsiburada’nın yenilikçi teslimat hizmeti sunan stratejik yatırımı HepsiJET, Türkiye’nin dört bir yanındaki müşterilerine esnek teslimat ve iade seçenekleri sunarak tüm kategorilerden siparişleri sorunsuz şekilde adreslerine ulaştırıyor.

Kurban bayramı ve ardından gelen yaz tatili öncesinde e-ticaret müşterilerinin siparişlerini hızlı ve güvenli şeklinde ulaştırmayı hedefleyen HepsiJET, Hepsiburada platformu üzerinden verilen siparişlerin %84’ünü ertesi gün teslim ediyor. 

Tatilciler alışverişi son dakikaya bırakmadı

HespiJET’in verilerine göre uzun bayram tatili ve ardından gelen yaz tatili öncesi alışverişlerini riske atmak istemeyen e-ticaret müşterileri haziran ayı boyunca en fazla siparişi 12-18 Haziran haftası verdi. Bu dönemde en çok teslimat yapılan iller sırasıyla; İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli oldu.

HepsiJET Ek İstihdam ile Yaza Hazır

Yalnızca Hepsiburada’nın değil yaklaşık 1.400 şirketin e-ticaret gönderilerini taşıyan ve müşterilerine ulaştıran HepsiJET, yaz ayları boyunca 81 ilde “yarın kapında” hizmeti vermeye devam edecek. Şirketten edinilen bilgiye göre yazın nüfusun yoğunlaştığı tatil beldelerine kesintisiz hizmet vermek için bu bölgedeki operasyonlar yoğunlaştırılırken artan talebi karşılamaya yönelik olarak taşımacı alım süreçleri devam ediyor.

Çok Araçlı Rota Optimasyonu ile Hızlı ve Çevre Dostu Teslimat

HepsiJET, yapay zekaya dayanan ve TÜRKPATENT tarafından onaylı “Çok Araçlı Rota Optimizasyonu” uygulamasıyla teslimat başarısını ve hızını artırıyor. Rota optimizasyonu sayesinde kuryelerin günlük seyahat mesafesinde %8, CO2 salınımında ise yıllık yaklaşık 30 bin ağaca denk azalış sağlanıyor. Teslimat süreçlerinde verimlilik de getiren bu uygulama ile kuryelerin günlük teslimat sayısı ve hızı da artıyor.

 

Farklı Teslimat Alternatifleri 

HepsiJET, e-ticaret müşterilerinin teslimat ve iade süreçlerinde yaşadıkları sorunları ortadan kaldırmak için birçok alternatif sunuyor. Müşteriler ertesi gün kapında, randevulu teslimat, kapında iade, kargo takip, teslimat sürecinde iken adres ve tarih değişikliği yapabilme gibi pek çok imkân sayesinde esnek ve sorunsuz bir alışveriş deneyimi yaşayabiliyor. HepsiJET’ten yapılan açıklamaya göre Hepsiburada platformu üzerinden verilen siparişlerin yaklaşık %62’si “kapında iade” seçeneği kullanılarak iade ediliyor.

HepsiJET, acil ihtiyaçların karşılanması ve teslimat tarihlerinin gecikmemesi için Kurban Bayramının üçüncü gününden itibaren teslimata devam edecek.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

DEÜ'lü uzman uyardı: Bayramda beslenmeye dikkat

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nden Diyetisten Dr. Simge Yılmaz Kavcar, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde et ve şeker tüketimi ile sağlıklı beslenme konularında uyarılarda bulundu. Bu süreçte, başta obezite olmak üzere, sindirim problemleri, diyabet, yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarını yaşayanların sağlıklı beslenme davranışlarını devam ettirmelerinin önemine değinen Yılmaz, “Bireye özgü günlük alınması gereken kalori, karbonhidrat, protein ve yağ tüketim oranlarının gereksinim üzerine çıkılmaması son derece önemli. Öte yandan kesimden hemen sonra tüketilen et, sağlık açısından riskli. Sertliğin giderilmesi için yeni kesilen et buzdolabında birkaç gün bekletilmeli. Yine öğün saatlerine dikkat edilmeli, sebze tüketimi unutulmamalı” dedi.

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bölümü’nden Diyetisten Dr. Simge Yılmaz Kavcar, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde et ve şeker tüketimi ile sağlıklı beslenme konularında uyarılarda bulundu. Bu süreçte, başta obezite (şişmanlık) olmak üzere, sindirim problemleri, diyabet (şeker hastalığı), yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarını yaşayan bireylerin sağlıklı beslenme davranışlarını devam ettirmelerinin önemine değinen Yılmaz, “Dikkat edilmesi gereken ve unutulmaması gereken en önemli konu; bireye özgü günlük alınması gereken kalori, karbonhidrat, protein ve yağ tüketim oranlarının gereksinim üzerine çıkılmaması” dedi.

 

TÜKETİLEN MİKTAR FARK EDİLMEYEBİLİR

Sofrada geçirilen zamanın uzun olması nedeniyle kişinin yediklerinin ölçüsünün farkına varamadığını söyleyen Kavcar, “Yaklaşan Kurban Bayramı’nı özel ve güzel kılan önemli yanı aile, akraba ve arkadaşlarımızla bir arada olunması ve güzel sofralarda birlikte değerli zamanların geçirilmesine olanak sağlamış olması. Dolayısıyla ne yediğimizin yanında tükettiğimizin miktarı da fark edilmeyebilir. Özellikle Kurban Bayramı’na özgü, geleneksel bir yaklaşım olarak tatlı, şeker tüketimi ve özellikle de kırmızı et tüketiminin miktarı ve sıklığı artmakta; hatta uzun bir süre de devam edebilmektedir” diye konuştu.

 

KURBAN ETLERİ BEKLETİLMELİ

Kesimden hemen sonra tüketilen etin sağlık açısından risklerine değinen Kavcar, etin kesilir kesilmez hemen pişirilmesi ve tüketilmesinin sindirimde zorluğa yol açacağının altını çizdi. Sindirimi zor bir besin olan kırmızı etin özellikle yeni kesilmiş hayvan etlerinde daha sert olduğunu vurgulayan Kavcar, “Özellikle de mide-bağırsak sorunu yaşayan bireyler başta olmak üzere, vatandaşlarımız kurban etlerini hemen tüketmemelidir. Sertliğin giderilmesi için yeni kesilen et buzdolabında birkaç gün bekletilmelidir. Pişirme yöntemi olarak da haşlama veya ızgara tercih edilmelidir” ifadelerini kullandı.

 

ÖĞÜN SAATLERİNE DİKKAT

Öğün saatlerine ve fiziksel aktivitelere dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Kavcar, şunları kaydetti: “Bir diğer önemli konu öğün saatlerine özen gösterilmesidir.  Bu süreçte kronik hastalığı olan bireylerin; diyet uzmanları tarafından kendileri için özel planladığı tıbbı beslenme tedavilerine uymaları bu dönemi oldukça sağlıklı ve sorunsuz geçirmelerini büyük katkı sağlayacaktır. Diyabet, kalp-damar hastalıkları, böbrek hastalığı, yüksek tansiyon gibi tıbbı beslenme tedavisi uygulaması gereken bireylerin bu dönemde de tedavilerini aksatmamaları önem taşımaktadır. Fiziksel aktivitelerin yine bu dönemde arttırılması bayramı sağlıklı bir şekilde geçirmek için bir fırsat olarak görülmelidir. Herhangi bir sağlık sorunu olmayan bireyler ise; bu dönemde yine diyet uzmanları tarafından yapılan sağlıklı beslenme önerilerini takip ederek, herhangi bir sindirim ya da diğer sağlık sorunları yaşamadan keyifli bir bayram süreci geçirebilirler.”

 

YAĞ EKLENMEMELİ

Yapılan sık ve en önemli hatalardan birinin de kırmızı etin doymuş yağ açısından zengin olmasına rağmen pişirilme sırasında tereyağı ve kuyruk/iç yağı eklenmesi olduğunu belirten Kavcar, “Doğru olan, yağ eklemi yapılmadan etin kendi yağında ve kısık ateşte pişirilmesidir. Özellikle de etteki görünür yağları da temizlemek oldukça önemlidir. En önemli konulardan birisi de etlerin mutlaka iyi pişirilmesi gerekmektedir. İyi pişmediği zaman bulaş riski yüksek hastalık kaynağına neden olmaktadırlar” bilgisini paylaştı.

 

SAKATAT UYARISI

Bu dönemde sakatat tüketiminde de artış olduğunu kaydeden Kavcar, “Sakatat türü besinlerin kolesterol oranını oldukça fazla yükselttiklerinden özellikle de kalp-damar hastalığı riski taşıyan bireylerin tüketiminden kaçınması gerekmektedir” diye konuştu.

 

SEBZE VURGUSU

Et tüketimi olan öğünde mutlaka sebze grubu besinlere de yer verilmesi gerektiğini dile getiren Kavcar, “Et, sebze ile de pişirilebilir ya da etin yanına salata da ilave yapılabilir. Böylece öğünün demir açısından emilimi artmış olacaktır ayrıca C vitamini açısından da zengin ve besin çeşitliliği sağlanmış bir öğün tüketilmiş olunacaktır. Ayrıca mide-sindirim problemi yaşayan bireyler kırmızı eti akşam öğünü yerine öğlen öğününde tüketmeliler. Akşam öğününde sebze ve kurubaklagil gibi posa yönünden zengin besin tercih etmeleri daha uygun olacaktır. Et tüketimine bağlı kalp-damar riskini en aza indirgemek için mutlaka güne kahvaltı öğünü ile başlanması gerekmektedir. Az ve sık besin tüketimi yapılması önemlidir” dedi.

 

SÜTLÜ TATTILAR TERCİH EDİLMELİ

Bu dönemde tüketimi artan çikolata, şerbetli tatlılar ve şekerler yerine de daha hafif olan sütlü tatlıların tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Kavcar, “Ya da kuru meyve, çiğ badem, fındık, ceviz tüketilebilir. Bu besinlerin tüketimi ile beslenme örüntüsü içeriği vitamin, mineral, posa ve sağlıklı yağlar yönünden desteklenmiş olur. Bayram süresince yapılan ziyaretler de yine çay ve kahve tüketimi oldukça artmaktadır. Fazla tüketime bağlı yine bireysel özelliklere göre değişen fakat sıkça görülebilecek olan başta uykusuzluk olmak üzere daha da ciddi olarak kalpte ritim bozuklukları ve mide problemlerinde artış olabilir. Su tüketimi ihmal edilmemelidir. Bireye göre ve hava ısısına da bağlı değişkenlik gösterse de günde ortalama 2-2,5 L. Su tüketilmeye çalışılmalıdır” uyarısında bulundu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye'nin Anafilaksi Haritası çıkarıldı

Alerji konusunda toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl bir dizi projeyi hayata geçiren Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) Dünya Alerji Haftası nedeniyle “Hayata Tehdit: Anafilaksi, Doğal Hayata Tehdit: İklim Değişikliği” başlıklı halka yönelik online seminer gerçekleştirdi. 18-24 Haziran 2023 tarihleri arasında kutlanan Dünya Alerji Haftası’nın bu yılki teması olan “İklim Değişikliği ve Alerjiler” konusunda konuşma yapan uzmanlar, küresel ısınmanın astım ataklarını artırdığına vurgu yaparak yeni bir çalışma olan Türkiye’nin anafilaksi haritasına dair dikkat çeken bilgiler paylaştılar.

Birleşmiş Milletler’e göre, son on yıl (2011-2020) kaydedilen en sıcak dönemdi ve her bir yıl bir öncekinden daha sıcak olmaya devam ediyor. Küresel ısınmanın etkisiyle sıcak havanın solunmasına bağlı olarak astım ataklarında artışlar görülüyor. Sadece akciğer değil deri de etkileniyor ve egzeması olan, atopik dermatiti olan bireylerin yakınmaları artıyor. Nem ve ısının etkisiyle atmosferde polen, ev tozu, küf mantarı gibi alerjenlerin konsantrasyonları arttığı için daha fazla tetikleyiciye ve dolayısıyla artan alerjilere maruz kalıyoruz.

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği (AİD) bu yıl 18-24 Haziran 2023 tarihinde kutlanan “iklim değişikliğinin alerjik hastalıklar üzerindeki etkisi” ni konu alan Dünya Alerji Haftası’nda önemli bir seminer gerçekleştirdi. “Hayata Tehdit: Anafilaksi, Doğal Hayata Tehdit: İklim Değişikliği” başlığıyla AİD’in Youtube hesabı üzerinden 21 Haziran Çarşamba günü saat 20:30’da Alerji ile Yaşam Derneği ortaklığıyla gerçekleştirilen canlı yayında alerji-klinik immünoloji doktorları, hastalarının tetikleyicileri belirlemesine, semptomların kötüleşmesini önlemesine ve ortamlarındaki değişiklikler arasında yaşam kalitesini korumasına yardımcı olacak önemli bilgileri paylaştılar. VEM İlaç’ın koşulsuz desteği ile gerçekleşen seminer, AİD Başkanı Prof. Dr. Dilşad Mungan’ın açılış konuşmasıyla başladı. AİD Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Demet Can’ın moderatörlüğünde gerçekleşen yayında Prof. Dr. Fazıl Orhan, Alerjik Şok /  Anafilaksi konusunu, Alerji ile Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Ceylan “Alerjik şok geçiren hastaların yaşadığı sorunlar” konusunu, Doç. Dr. Zeynep Çelebi ise “İklim Krizinin Alerjiye Etkisi” konusunu anlattı.

 

DÜNYA ALERJİ HAFTASINDA AYA PROJESİ HAYATA GEÇİRİLDİ

Dünya Alerji Haftası kapsamında AYA Projesi’ni de hayata geçirdiklerini söyleyen AİD Başkanı Prof. Dr. Dilşad Mungan, bu projenin önemini şöyle anlattı: AYA adını verdiğimiz tedavi yöntemi ile alerjisi olan kişilere, anafilaksi geçirmeleri durumunda nasıl davranmaları gerektiğini 3 kolay adımda anlatmayı hedefliyoruz. Bu adımlar: Adrenalin Kalemini Uygula, Yat ve Bacakları Yerden Yüksek Bir Şekilde Tut, Acil 112’yi Ara! aşamalarından oluşuyor. Unutmayalım ki her ilaç ya da besin sizin için uygun olmayabilir. Bazılarımızı arı ve böcek sokmaları diğer insanlardan daha farklı şekilde etkileyebilir. Kaşıntı, şişlik, nefes kesilmesi ve ses kısılması, bayılma gibi semptomlarla kendini gösteren anafilaksi yani alerjik şok geçirebilirsiniz. İşte bu durumlarda hekiminiz size öncesinden adrenalin kalemi önerdiyse, panik yapmadan AYA adımlarını uygulayabilirsiniz. Tüm bu yönergeleri bulabileceğiniz AYA videosu da web sitemizde ve Youtube hesabımızda görebilirsiniz.” 

 

TÜRKİYE’NİN ANAFİLAKSİ HARİTASI ÇIKARILDI:  BESİN, ARI VE İLAÇLAR EN SIK ANAFİLAKSİ NEDENİ

 Online seminerde konuşma yapan ve Türkiye’deki tüm alerji merkezlerinin ellerindeki verileri toplayarak Türkiye’nin anafilaksi (alerjik şok) haritasını çıkaran Prof. Dr. Fazıl Orhan, anafilaksinin aniden ortaya çıkarak hızla ilerleyen; birden fazla organ sisteminin tutulduğu, yaşamın tehdit eden bir durum olduğunu ifade etti. Her anafilaktik reaksiyonun yaşamı tehdit etme potansiyeline sahip olduğuna dikkat çeken Orhan, tüm anafilaktik reaksiyonları aynı ciddiyetle ele almak gerektiğini söyledi. Türkiye’nin anafilaksi haritasını çıkardıkları çalışmalarından da bahseden Orhan, “Bu çalışmada gördük ki, özellikle de çocuklarda en sık besin, ilaç ve arı venomları anafilaksiye neden oluyor. İlk 2 yaşta inek sütü ve yumurtayı en sık neden olarak saptadık, 3. sıklıkta ise kabuklu kuruyemişler var. Yaş ilerledikçe deniz ürünleri de ekleniyor. Arı venomlarında bal arısının anafilaksiye neden olduğunu görüyoruz. İlaç kategorisinde ise penisilin grubu antibiyotikleri en sık görüyoruz. Erişkinlerde antiinflamatuvar, yani ataları aspirin olan aspirinden türetilmiş ilaçları en sık görüyoruz. Besinlerde ise fıstık ve ceviz erişkinlerde en sık görülen anafilaksi nedenleri olabiliyor. Bazen tüm belirtileri ile anafilaksi olmasına rağmen tetikleyiciyi teşhis edemediğimiz durumlar da söz konusu olabiliyor” dedi.

 

“BESİN ALERJİLERİ ARTTIKÇA ANAFİLAKSİ DE ARTIYOR” 

Alerji ile Yaşam Derneği Başkanı Özlem Ceylan ise anafilaksiyi yılda birkaç hastadan duyarken şimdi daha fazla vaka duymaya başladıklarını söyleyerek, “En sık anafilaksi nedenlerinden biri olan besin alerjilerinde yaşanan artış, anafilaksi vakalarındaki artışın nedeni olarak görülebilir. Söz konusu ilaç ve arı sokmaları da en büyük etken. Bu aşamada soğuk kanlı olmak ve anafilaksi başa geldiğinde ne yapmak gerektiğine dair bilgi sahibi olmak çok önemli. O nedenle AYA projesi kapsamında hazırlanan anafilaksi video oldukça öğretici ve önemli” dedi. 

 

“ALERJİK HASTALIKLAR İKLİM KRİZİNDEN ETKİLENİYOR”

Doç. Dr. Zeynep Çelebi ise iklim krizinin alerjiye etkisi konusunda bilgiler vererek, alerjik hastalıkların gelişmesinde çevresel faktörlerin çok etkili olduğunu hatta artık alerjik hastalıkların çevresel hastalıklar olarak da anılmaya başladığını söyledi. Küresel ısınmayla birlikte daha fazla sıcak hava solumaya başlandığının altını çizen Çelebi,  “Bu da alt ve üst solunum yollarında hücresel bir takım hasarlara yol açıyor. Mukus salgısında değişiklikler yapabiliyor, hava yolunda daralmalara neden olabiliyor. Bu da astım hastalarında alevlenme olmasına neden oluyor, öksürük ve balgamda artma şikayetlerini arttırıyor. Küresel ısınma ile polen mevsimi uzuyor, saman nezlesi olanların sadece ilkbaharda değil artık 4 mevsim yakınmaları devam ediyor. Deri de etkileniyor elbette. Atopik dermatit ve egzeması olan kişilerde bu hastalıkların daha kolay alevlendiği ve daha kontrolsüzleştiğini yapılan çalışmalarda gördük” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Oyun, ebeveyn ve çocuk arasında bağ oluşturan bir köprü görevi görür

Yetişkinler için eğlence anlamını taşısa da oyunun çocuklar için bir iş olduğunu söyleyen uzmanlar, çocukların hayatında iletişim ve ilişki kurmak, hayatı deneyimlemek, olumsuz duyguları düzenlemek ve öğrenmek için en etkili yolun ‘oyun’ olduğunu vurguluyor. Oyun oynamanın, hem çocuğun psikomotor gelişimi hem de ebeveynle kurulan bağın güçlenmesi açısından çok elzem olduğunun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, çocukların kurdukları oyunlarla yeni şeyler keşfedip, deneyimleyip tekrar ederek öğrendiklerini pekiştirirlerken aynı zamanda dile gelemeyen olumsuz duyguları, küçük ya da büyük travmatik deneyimleri oyun yoluyla ortaya koyarak ebeveynlerinin desteğiyle bu yaşantıların yüklerinden kurtulduklarını söylüyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, çocuklarda oyunun önemini açıkladı.

Çocuklar için oyun, gelişimlerini destekleyen bir ihtiyaç

Okulların tatile girmesiyle birlikte daha çok gündeme gelen oyunun, çocuğun fizyolojik ve psikolojik sağlığında önemli bir yeri olduğunu belirterek sözlerine başlayan Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Çocuklar için oyun; dil, motor, zihinsel, fiziksel, sosyal ve duygusal gelişim alanlarını destekleyici mühim bir temel ihtiyaçtır. Oyun, hayatı keşfetme, deneyimleme, öğrenme ve tekrar için eşsiz ve çok önemli bir yoldur.” dedi. 

Oyun, çocuk ve ebeveynin arasındaki ilişki ve iletişimi güçlendirir

Oyunun ebeveyn ve çocuk arasında bağ oluşturan bir köprü görevi gördüğüne dikkat çeken Konuk, “Ebeveynlerin çocuklarıyla etkili bir şekilde oyun oynaması hem aralarındaki ilişkinin hem de iletişimin güçlenmesine yardımcı oluyor. Çocuklarla olan etkileşim, ancak eğlenceli bir şekilde devam ettirildiği takdirde kurulan bağların kalıcı olması sağlanabiliyor. Çocuğun yaş grubu ne olursa olsun hatta çocuk kendi başına oyun oynayabiliyor dahi olsa eğlendiği, öğrendiği anları en yakınındaki kişilerle paylaşmaya ve keşifleriyle ilgilenecek yetişkinlere ihtiyaçları vardır.” şeklinde ifade etti.

Hareketli oyunlar çocuğun agresyonunu kontrol edebilmesine yardımcı olur 

İlkokul dönemindeki çocukların oldukça aktif ve hareketli oyunları tercih etmeye yatkın olduklarını belirten Konuk, “Bu yaşlardaki çocuklarla, hem çocuğun enerjilerini boşaltabilecekleri ve dikkatlerini toplayabilecekleri hem de dürtü kontrolünü sağlayabilecekleri dış ortam aktivitelerine uygun hareketli/fiziksel oyunlar oynanabilir. Birçok ebeveyn, çocuğu saldırganlığa ve agresifliğe yönlendireceğinden güreş gibi itiş kakış oyunlarından çekinir ancak oyun içerisinde çocuklar öfke ve kızgınlık duygularıyla bu oyunları oynamazlar. Aksine itiş kakış oyunları, çocukların fiziksel güçlerini gerçek hayatta değil oyunda sınamalarını ve eğlenmelerini, her insanda bulunan saldırgan dürtülerini ve agresyonunu kontrol edebilmesine yardımcı olur. Bununla birlikte hayal güçlerini geliştiren, kuralları olan ve birden fazla kişiyle oynanan kutu oyunları da yararlıdır. Grup içinde paylaşımda bulunmayı, sıra beklemeyi, sınırlara uymayı öğrenirler ve aynı zamanda gelişimsel beceriler de bu sayede desteklenebilir. Ancak en güzel ve etkili oyun türü, çocuğun kendi seçtiği ve kurduğu, ebeveynin de çocuğa dahil olduğu oyunlardır. Bunun için çocuğu izlemek ve ona katılmak yeterlidir” diye konuştu.

Günlük düzenli oyun zamanı oluşturmak ilgi ve dikkatin çocuğa yönlendirilmesini sağlar

Çocuğun gelişim sürecinde ebeveynle oynanan oyunun devamlılığının sağlanmasının altını çizen Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, “Çalışan ebeveynlerin, hem kendilerinin yapabileceği düzeyde hem de çocukların ihtiyaçlarını karşılayabileceği şekilde günlük bir oyun zamanı oluşturması önemlidir. Oyuna 15-20 dakika gibi kısa sürelerle başlayıp yavaş yavaş bu süreler uzatılabilir. Ancak oyun zamanında asıl önemli olan nokta sürelere bağlı kalmak değil, her gün düzenli olarak oyun aracılığıyla birebir zaman geçirmek ve kesintisiz şekilde ilgi ve dikkatin çocuğa yönlendirilmesini sağlamaktır.” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Harbiye Açıkhava Sahnesinde yeniden Kenan Doğulu rüzgarı esecek

Yaz konserlerinde her yıl tüm Türkiye’ye sevilen şarkılarıyla unutulmaz anlar yaşatan Kenan Doğulu, sezonun ilk Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava konserinde sevenleriyle buluşacak.

Kenan Doğulu, her yıl heyecanla beklenen ilk Harbiye konseriyle sevenlerine müzik şöleni yaşatmaya hazırlanıyor. Müzikseverleri 2 Temmuz Pazar akşamı Harbiye’nin büyüleyici atmosferinde unutulmaz bir akşam bekliyor. Kerkisolfej organizasyonu ve Doğulu’nun sevilen şarkıları ve sahne performansıyla yazın enerjisini yükseltecek gece saat 21.00’de başlayacak. 

Biletler satışta! 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı