Aylık arşivler: Eylül 2023

HONOR IFA 2023'e Damgasını Vurdu, Toplam 36 Medya Ödülü ile Döndü

HONOR’un katlanabilir akıllı telefon alanındaki yeni konsept ve uygulamaları küresel medyada büyük beğeni topladı.

Küresel teknoloji markası HONOR, Berlin’de gerçekleştirilen IFA 2023 fuarında, HONOR Magic V2 ve HONOR V Purse modelini görücüye çıkardı. HONOR bu yıl IFA 2023’te medyadan toplam 36 ödül aldı. 

Son derece şık dizaynı, hafif ve ince tasarımıyla içe katlanabilir akıllı telefon HONOR Magic V2, önde gelen media kuruluşlarınca “IFA’nın En İyisi” olarak adlandırıldı. 

TechRadar, HONOR Magic V2’yi “IFA 2023’ün En İyisi” olarak ödüllendirdi ve şunları söyledi: “Elinize aldığınız anda alanın geri kalanını demode göstermeyi başaran çok fazla cihaz yok, ancak Magic V2 bunu en iyi katlanabilir telefonlara yapıyor ve bu da onu IFA 2023 Ödülleri’nin kazananı yapıyor” HONOR Magic V2, katlanabilir pazara getirdiği yenilikler sayesinde XDA-Developers Best of IFA 2023 ödüllerinde de yer almaya hak kazandı. “Dünyanın açık ara en ince katlanabilir cihazı – katlandığında dahi iPhone 14 Pro Max’ten bile daha ince – ve aynı zamanda daha hafif” sözlerine yer verdi. 

HONOR’un katlanabilir sektördeki yenilikçi mühendisliği, öncü fiziki ve sürdürülebilirlik konseptiyle dikkat çekti.

Fuarın bir diğer yıldızı HONOR V Purse içinse Android Headlines, “IFA 2023’ün En İyisi” olarak ödüllendirirken: “HONOR V Purse sadece bir telefon değil, aynı zamanda bir moda ifadesi ve bir sohbet başlatıcı. IFA 2023’te gördüğümüz en ilginç duyurulardan biriydi” sözleriyle dikkat çekti. GSMArena ise HONOR V Purse’ün tasarım konsepti hakkında “Bu aslında çok gelişmiş bir cihaz… Bir şirketin alışılmışın dışında düşünmesini her zaman takdir ediyoruz” yorumunu yaptı. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Xerox Türkiye Operasyonunu Lidya Grup Satın Aldı

Dijital baskı teknolojilerindeki tecrübesi ile sektörün öncü şirkleri arasında yer alan Lidya Grup, ofis ve üretim baskı teknolojisinin global liderlerinden Xerox’un Türkiye’deki şirketini satın aldı. Amerika merkezli şirketin ilk defa gerçekleştirdiği bu satış ile Lidya Grup, Türkiye’deki sektördeki yerini artırmayı ve yeni pazarlardaki konumlandırmasını kuvvetlendirmeyi hedefliyor. İlk etapta 20 milyon dolarlık bir yatırım ile hayata geçen bu projenin devam eden 5 yıl içerisinde hem Türkiye’deki baskı üretimini artırmak, hem de online operasyonu kuvvetlendirmek adına 40 milyon dolarlık ek yatırım ile sürdürülmesi planlanıyor.

Türkiye ve EMEA bölgesinde dijital baskı sektöründe lider olan Türk firması Lidya Grup, kendi alanında önemli bir girişime imza atarak Amerikan Xerox firmasının Türkiye şirketini satın aldı. Ofis tipi yazıcıların yanı sıra farklı kategori, ölçü ve tipte malzemeye dijital baskı yapan cihazların kullanım alanlarının artması ile önemli bir ekonomik değer oluşturan dijital baskı sektöründe, ilk defa bir Türk firması, global bir markanın yerel şirketini satın alarak sektör için yeni bir dönemin kapılarını açıyor. Xerox gibi güçlü ürün grubuna sahip global bir markanın yerel pazardaki potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek için bu yatırımı yaptıklarını belirten Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, hem Türkiye’yi baskı üretim üstü haline getirmeyi, hem de Birleşik Krallık ve Avrupa’ya ihracat yapmayı hedeflediklerini dile getirdi. 

Uzun yıllardır sektörde bulunmanın kazandırdığı deneyim sebebiyle güçlü reflekslere sahip oldukları vurgulayan Bekir Öz “Lidya Grup çatısı altında farklı kategorilerde dijital baskı yapan en iyi markaların distribütörlüğünü yapıyoruz. Şu anda son kullanıcıya temas eden bir çok reklam alanında, promosyon malzemesinde ya da aklınıza gelebilecek baskılı materyalde bizim sunduğumuz ürünlerin imzası var. Bu çeşitlilikten edindiğimiz birikim, strateji ve esneklik ile pazardaki yerimizi Xerox ile daha da sağlamlaştıracağız. Şu anda Xerox’un Türkiye’deki pazar payı yüzde 6 ile yüzde 8 arasında. Biz önümüzdeki 5 yıl içinde ofis grubundaki ve büyük ölçekli baskı makinelerindeki payını yüzde 20’ler seviyesine çıkartmayı hedefliyoruz” açıklamasında bulundu.

 

“İki kademeli olarak yaklaşık 60 milyon dolarlık yatırım hedefliyoruz”

Ülkemizde her ölçü ve türde kağıt baskısında en yaygın kullanıma sahip markalardan biri olan Xerox’un Lidya Grup’a katılması ile alışılmışın dışında bir yatırım modelini de uyguladıklarını belirten Öz, bu proje ile 5 yıl içerisinde toplamda yaklaşık 60 milyon dolarlık yatırım yapmayı hedeflediklerini dile getirdi. Öz “İlk etapta yaklaşık 20 milyon dolarlık bir yatırım yaptık. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde de Türkiye’de hem baskı üretimine yönelik faaliyet göstermek hem de online satış kanallarındaki büyümeyi yakalayabilmek adına 40 milyon dolarlık yatırım hedefliyoruz. Bu kademeli yatırımları tamamladığımızda öncelikle Birleşik Krallık pazarı ve Avrupa’da önümüzdeki 5 yıllık süre içinde yaklaşık 50 milyon pound cirosal artış öngörüyoruz” dedi. 

 

Xerox global başarısını Lidya Grup ile Türkiye’de sürdürecek

Xerox MEEIA Bölgesi Başkanı (Orta Doğu ve Afrika, Orta ve Doğu Avrupa, Avrasya, İskandinavya ve Hindistan) David Dyas, bu stratejik gelişmenin markanın Türkiye pazarındaki gücünü perçinlemek için çok güzel bir adım olduğunu belirtti. Dyas “Lidya Grup ile uzun yıllardır birlikte çalışıyoruz. Türkiye pazarı bizim için çok önemli. Ama daha da önemlisi markanın itibarına yakışır şekilde temsil edilmesi ve en iyi hizmeti sunmaya devam etmesi. Lidya Grup’un esnek hareket kabiliyeti, ülke koşullarına uygun finansal çözümler sunabilmesi, kuvvetli servis organizasyonu ve saha çalışmaları ile global başarımızı en iyi şekilde Türkiye’de devam ettireceklerine eminiz” dedi. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

DOMOTEX 2024'ün odak ülkesi İtalya!

Global halı ve zemin kaplamaları fuarı DOMOTEX, 11-14 Ocak 2024 tarihleri arasında Hannover fuar alanında katılımcı ve ziyaretçilerine kapılarını bir kez daha açmaya hazırlanıyor. Odak ülkesi İtalya olarak belirlenen fuar, toptancılar için bir sunum alanı ve ünlü uluslararası tasarımcıların güncel yaşam trendlerinden oluşan konsept oda tasarımlarını içeren daha fazla Mood Space alanları ile yeni formlar oluşturacak.

2023’teki başarılı geri dönüşünün ardından, dünyanın önde gelen halı ve zemin kaplamaları ticaret fuarı DOMOTEX’in 2024’te gerçekleşecek 34. etkinliği için hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Sektör için bir ilham kaynağı ve küresel bir pazar olan DOMOTEX, toptancılar için bir sunum alanı, konutlar ve müteahhitlik için Mood Space özel alanı müteahhitler ve mimarlar için yeni formlar ve ülke odağı ile gelişimini sürdürüyor. Deutsche Messe AG DOMOTEX Global Direktörü Sonia Wedell-Castellano, “Partnerlerimizle birlikte bir ülke odağı sunacağız. Odak noktası olan söz konusu ülkenin trendleri ve tasarımları, renkleri ve yenilikleri olacak. Bununla birlikte, doğal olarak ilgili ülkeden üreticiler ve tasarımcılar da vurgulanacak. Aynı zamanda ülkenin pazarlama konseptleri gibi diğer ayırt edici yönlerine de odaklanmaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. İtalya’nın 2024 yılında etkinliğin odak noktası olacağını ve etkinliğin başlangıcına işaret edeceğini belirten Wedell-Castellano, “Insight Italy, yeni ve özel bir etkinlik alanı olacak. Şirketlerin ve ortakların yenilikleri, trendleri ve tasarımları etkili bir şekilde sunabilecekleri ve iş ilişkilerini derinleştirebilecekleri küresel bir sahne sunuyoruz” dedi. Amaçlarının sadece halı ve zemin kaplama sektörünü tek bir yerde birleştirmek olmadığına değinen Wedell-Castellano, açıklamasını “Sektöre kendilerini rahat hissedecekleri, kendi platformlarını oluşturabilecekleri ve ortak halı ve zemin tutkusuna sahip olan bireylerin buluşabileceği bir yer sağlamak istiyoruz. DOMOTEX her türlü zemin kaplaması için güçlü ve bütünsel bir zemin sağlayacak” diyerek sürdürdü.

 

Halı ve zemin kaplama endüstrisinden güçlü destek

Çok sayıda uluslararası zemin kaplama markası, yaklaşan DOMOTEX’e katılımlarını erkenden teyit etti. 2024’te yer alacak katılımcı firmaların arasında; Amorim, Balta Industries, Bhadohi Carpets, Corkart, Design Parquet, Exportdrvo, Falquon, Fedustria, Golze, Homag, i4F, Infloor Girloon, İpek, ITC Natural Luxury Flooring, Brink & Campmann Jaipur Rugs, Javi Home, MASSIVE HOLDING, Merinos, Neuhofer, NK Sales, Oriental Weavers, Paulig, PPS-Galekovic, Power Dekor Group, Selit, STP, ter Hürne, Tisca Textil, Unifam, Välinge ve Windmöller başta olmak üzere birçok marka yer alıyor.  2024’ün ocak ayında gerçekleşecek DOMOTEX’e katılmanın önem arz ettiğini belirten Windmöller’in Pazarlama Müdürü Annika Windmöller, “DOMOTEX sadece yenilikçi halı ve zemin kaplamalarının sergilendiği bir yer değil, aynı zamanda ulusal ve özellikle uluslararası bağlantılar için en iyi platform. DOMOTEX bizim için onlarca yıldır böyle ve gelecekte de böyle olmaya devam edecek. DOMOTEX 2024’ü dört gözle bekliyoruz!” dedi.

DOMOTEX’in mutlaka katılım gösterilmesi gereken bir etkinlik olduğuna değinen Oriental Group Başkanı Yasmine Khamis, “Ürünlerimiz dokunulmak için orada. Hiçbir online etkinlik birebir temasın yerini tutamaz. DOMOTEX 2024’te olmayı ve iş ortaklarımızla yüz yüze görüşmeyi dört gözle bekliyoruz” açıklamasında bulundu. Ocak 2024’te gerçekleşecek etkinliğe yönelik ziyaretçilerin beklentilerinin de katılımcılar kadar olumlu olması bekleniyor. POCO Einrichtungsmärkte GmbH‘de zemin kaplamaları ve halılar için Global Satın Alma Yetkilisi olan Michael Roithner de 2024 yılında DOMOTEX’e tekrar ziyaretçi olarak katılmayı planladıklarını açıkladı. XXXLutz‘un halı ve zemin kaplamaları satın almacısı Jürgen Stockhammer ise, “Zaten vazgeçilmez olan bu fuardan daha da fazla fayda sağlamak için DOMOTEX 2024’te Halı &Kilim topluluğunun tüm yelpazesini deneyimlemeyi dört gözle bekliyoruz” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Eurobond ihracında lider yine VakıfBank

VakıfBank, 2020 ve 2021 yıllarında sektörde öncü olarak gerçekleştirdiği sürdürülebilir eurobond işlemlerinin ardından yeni ihracı da başarıyla tamamlayarak bu işlemi üçüncü kez gerçekleştiren ilk Türk bankası oldu. Dünyanın her bölgesinden ilgi gören işleme, ihraç büyüklüğünün 3,5 katı kadar talep geldi.

Sürdürülebilir finansman alanında bankacılık sektörü için önem arz eden işlemlere imza attıklarını vurgulayan VakıfBank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları kaydetti:

“Sürdürülebilirlik ve özellikle sürdürülebilir finansman hem bankamız hem de sektörümüz açısından çok kıymetli. Kısa süre önce Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) ile ‘Yeşil Konut Projesi’ kapsamında ikinci 100 milyon Euro kredi kullandırımı için sözleşme imzaladık. Akabinde 750 milyon dolar tutarında sürdürülebilir eurobond işlemi gerçekleştirdik. 5 yıl vadeli bu yeni işleme, dünyanın her bölgesinden 180’e yakın kurumsal yatırımcıdan ihraç büyüklüğünün 3,5 katı kadar talep geldi. Gelen güçlü talep sayesinde işlemin kupon oranı, başlangıç seviyesinin 62,5 baz puan altında yüzde 9,0 oranında gerçekleşirken; nihai getiri oranı ise yüzde 9,125 oldu. Böylelikle ihraç ettiğimiz sürdürülebilir eurobond ihraç büyüklüğünün toplam tutarı 2 milyar dolar seviyesine yükseldi ve bu alanda da Türk bankaları arasındaki lider pozisyonumuzu güçlendirdik. Ayrıca hatırlanacağı gibi Türk bankaları arasında en son 5 yıl vadeli eurobond işlemini 2021 yılında yine biz yapmıştık. 2 yıl aradan sonra bu vadede piyasayı açan ilk Türk Bankası yine biz olduk” dedi.

 

 “Yıl içindeki uzun vadeli üçüncü büyük fonlama işlemi” 

VakıfBank olarak bu yılın başında 2 milyar doları tutarında Türkiye bankacılık sektörünün tek seferdeki en büyük menkul kıymetleştirme işlemini ve kısa zaman önce 500 milyon dolar tutarında teminatlı fonlama işlemi gerçekleştirdikleri hatırlatan VakıfBank Genel Müdürü Üstünsalih, “Söz konusu sürdürülebilir eurobond ihracıyla birlikte bu yıl içindeki uzun vadeli üçüncü büyük fonlama işlemimizi de başarıyla tamamlamış olduk. Çeşitlendirdiğimiz kaynak yapısı, uzun vadeli ve uygun maliyetli uluslararası fonlama imkânları ile yurt dışından ülkemize yeni kaynaklar temin etmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Öztürk'ten “Yeni Sanayi" müjdesi

Yahyalı Belediye Başkanı Esat Öztürk, ilçedeki yapılması planlanan Yeni Sanayi Sitesinin müjdesini verdi.

Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Orhan Kalem ve Yahyalı Belediyesi İmar Müdürlüğü personelleri ile toplantı yapan Başkan Esat Öztürk; Yahyalı’nın yeni bir sanayi sitesine ihtiyaç duyduğunu, belediye mimarlarının uzun süredir bir proje üzerinde çalıştıklarını belirterek, projeyi en kısa zamanda ilgili bakanlığa sunacaklarını söyledi.

Başkan Öztürk; “Yaklaşık bir yıldır süren bir çalışmayı bugün masaya yatırdık. Verdikleri emekten dolayı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü ekibine yürekten teşekkür ediyorum. Buradan esnaflarımıza müjdeli bir haber vermek istiyoruz. Hem Esnaf Odası Başkanımızın hem de esnaflarımızın mutlu olacakları güzel bir proje hazırlandı. Projemiz artık son aşamaya geldi. Sanayi bölgesine gittiğimiz esnaflarımız dükkân konusunda bir sıkıntı olduğunu, bununda acilen çözülmesi gerektiğini bizlere söylüyorlar. Esnaflarımız müsterih olsunlar.  Kendilerinin dertleriyle dertlenen bir belediye başkanları bir oda başkanları var. Bugün burada esnaflarımıza en güzelini en ucuza nasıl sunarız onun istişaresini yaptık. Milletvekillerimizden bu konuyla yakından ilgileneceklerinin sözünü aldık. Bizde bu ilçeye bir eser bırakalım, bu kubbede hoş bir seda bırakalım diye gece gündüz çalışıyoruz. Bunu da tamamlarsak şehirleşme yolunda önemli bir adım atmış olacağız. Esnaf Odamızdan aldığımız bilgiye göre esnafımızın 300 dükkâna ihtiyacı var. Yeni yapılacak sanayi sitesinde sosyal donatıları ile birlikte 300 dükkân olacak. Dükkânlar brüt 200 m² olacak. Mevcut Sanayi sitesini taşıdığımız zaman 100 bin dönümlük bir konut alanı ortaya çıkıyor. Konut sıkıntı yaşayan ilçemize burası ilaç gibi gelecek. Zira buraya 1000 daire yapılacak büyüklüğe sahiptir.” Diye konuştu.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

2. Uluslararası Epigenetik Kongresi Geleceğe Işık Tutan Konu ve Konuklarıyla Dikkat Çekti

90’lı yıllarda çalışılan insan gen haritası 2003 yılında tamamlandı ve tıp dünyasında büyük değişimleri tetikledi. Her tedavi yönteminin her hasta için en doğru sonucu vermemesinin temelinde genlerimizle ilgili farklılıklar olduğu anlaşıldı ve bilim insanları genetik kodlarımızı incelemenin yanı sıra çevresel faktörlerin genlerimiz üzerindeki etkilerini de incelemeye başladı. Genlerimizin potansiyel yatkınlıklarını anlayarak sağlıklı yaşamın devam ettirilebilmesi ve korunması için dış etkenlerin konuşulduğu 2. Uluslararası Epigenetik Kongresi geçtiğimiz hafta sonu gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivi Külliyesi’nde Nutrigenetik ve Epigenetik Derneği himayesinde gerçekleştirilen kongre, bu yıl “Kompleks Kronik Hastalıklarda Bireye Özgü Tedavide Hassas Tıp- Genetikten Epigenetiğe” ana temasını benimsedi. Epigenetik alanındaki son yıllardaki gelişmelerin paylaşıldığı kongrede, alanında en başarılı uzman isimler yer aldı. 

Infinity Regenerative Clinic Medikal Direktörü Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver Genetik ve Epigenetik Alanındaki Deneyim ve Görüşlerini Paylaştı

Tıp, eczacılık, moleküler biyoloji/genetik, biyoinformatik, biyoistatistik vb. branşlardan çok sayıda akademisyen, klinisyen ve öğrencinin katıldığı kongreye, kişiye özel tedavi ve uygulamalar yapan Infinity Regenerative Clinic’in Medikal Direktörü Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver konuşmacı olarak katıldı. Genetik ve Epigenetik alanında çalışmalar yapan, araştırmaları, hasta deneyimleri ve şu anda Infinity Regenerative Clinic’te gerçekleştirilen uygulamalar üzerinden görüşlerine yer verdiği iki konuşma yapan Uzm.Dr. Tanrıver, etkinliğin ilk gününde “Kanserde Mikrobiyom ve Oksidatif Stres – İnflamasyon- Yaşlanmanın İlişkisi” konusuyla ilgili bir konuşma gerçekleştirdi. 

Oldukça ilgi çeken ilk günün ardından kongrenin ikinci gününde ise Doç.Dr. Cem Polat Çetinkaya ile “Toplum Sağlığında Alınması Gereken Önlemler Neler Olabilir?” konulu sunumda konuşma yaptı. Konuşması sırasında Uzm.Dr. Yıldıray Tanrıver, kişiye özel beslenme, çevresel faktörler, hangi sporun insanların hayatını ve sağlığını nasıl farklı etkilediğine dair önemli bilgiler verdi.

Epigenetik alanındaki en son gelişmeler ve bu alandaki geleceğe yönelik yol haritasını çizen uygulamaların tartışıldığı ve katılımcılara iki verimli gün sunan 2. Uluslararası Epigenetik Kongresi her yıl düzenlenerek, geleceğe ışık tutan bilgileri paylaşmaya devam edecek. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Atatürk filminin yönetmeni “ATA"nın huzurunda

Atatürk filminin yönetmeni Mehmet Ada Öztekin, kurucusu olduğu motosiklet kulübü Rain Dogs’un düzenlediği organizasyonla Anıtkabir’i ziyaret etti. Anıtkabir özel defterini imzalayan Öztekin “Biz bir film yaptık ve yalnızca dönemine değil, kendisinden sonraki dönemlere, nesillere, hatta dünyaya ilham olabilmiş bir kahramanı anlatmak istedik.”

Bir Mehmet Ada Öztekin filmi olan Atatürk, sinema gösterimleriyle izleyiciyle buluşmak için gün sayıyor. Hazırlıkları 1,5 yıl, çekimleri 4 ay süren filmin yönetmeni Öztekin, kurucusu olduğu Rain Dogs Motosiklet Kulübü ile birlikte Anıtkabir’i ziyaret etti.

Filmi izleyiciyle buluşturmak için heyecanlı olduklarını belirten Mehmet Ada Öztekin, duygularını şu sözlerle anlattı:

 “Bizlere armağan ettiği Cumhuriyet’imizin 100. yılında, O’nu tüm dünyaya anlatacağımız uluslararası nitelikte bir filmle Ata’mızın huzurunda olduğum için çok gururlu ve mutluyum; o kadar ki kalbim duracak sandım. Biz bir film yaptık ve yalnızca dönemine değil, kendisinden sonraki dönemlere, nesillere, hatta dünyaya ilham olabilmiş bir kahramanı, seni anlatmak istedik. Biz bir film yaptık ve yetim kalmış bir çocuğu Türk milletinin babası yapan ateşi anlatmak istedik. Çünkü inandık ki; Mustafa Kemal Atatürk’ü daha iyi anlamak, bu vatana hizmet etmenin, kurduğu Cumhuriyet’in ve ilkelerinin savunusunda en güçlü silahımız olacaktır. “

Lanistar Medya yapımı olan Atatürk’ün sinema gösterimleri iki film hâlinde 3 Kasım’da ve 5 Ocak 2024’te yapılacak. Yapımda; Atatürk rolünü Aras Bulut İynemli, Zübeyde Hanım’ı Songül Öden, Ali Rıza Efendi’yi Mehmet Günsür, Enver Paşa’yı Sarp Akkaya ve Madame Corinne’i Esra Bilgiç canlandırıyor. Atatürk’ün çocukluğu ile başlayan “Atatürk 1. Film” Millî Mücadele’ye giden yolda kahramana dönüşerek hem kendi hem de ülkesinin kaderini değiştiren bir lideri anlatıyor.

Rain Dogs Motosiklet Kulübü’nün düzenlediği Anıtkabir ziyareti sırasında Atatürk’ün mozolesine çelenk bırakan Yönetmen Mehmet Ada Öztekin, Anıtkabir özel defterine şu satırları yazdı:

“Ulu Önderimiz, Büyük Atatürk, 

Azimle, inançla, savaşlarla ve aziz şehitlerimizin kanlarıyla inşa ettiğin Cumhuriyet’imizin 100. yılında, seni anlatan “Atatürk” filminin yönetmeni ve kurucularından olduğum Rain Dogs Motosiklet Kulübü’nün üyesi tüm kardeşlerim, başkan yardımcım ve başkanımla huzurunda bulunmanın gururunu yaşıyoruz. 

Ata’m, 

Yalnız kendi dönemine değil, senden sonraki dönemlere, nesillere hatta dünyanın önemli liderlerine ilham veren bir kahraman ve lider olarak biliyoruz ki; bundan sonra da seni anlayanlara, vatan sevgisinin anlamını bilen, bağımsızlığın önemini kavrayanlara ışık olmaya devam edeceksin. 

Bizim de kurduğun Cumhuriyet’i ve ilkelerini savunma irademiz, büyük adını yaşatma azmimiz bitmeyecektir; emanetin emin ellerdedir. 

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe hiç durmadan yürüyeceğimizi bir kez daha yineliyor, huzurunda saygıyla eğiliyoruz. 

Nice 100 yıllara, 

Aziz ruhun şad’olsun.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Alhas Ailesinin En Mutlu Günü

Şanlıurfa’nın bilinen ve  sevilen ailelerinden Alhas ailesi kanaat önderi Tamer Alhas’ın  oğlu Orhan Alhas ve Nevzat Ahlas’ın  kızı Figen Ahlas muhteşem bir düğün ile dünyaevine girdi. Düğüne iş ,sanat dünyasından bir çok kişi katıldı.Çiftin şahitliğini Serdar Salih Bucak ve Şiyar Karahan yaptı. Gecede ünlü sanatçı Nil Cacan ve İzzet Yıldızhan sahne aldı.Gecede 10 kiloya yakın altın ve dolar toplandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

92. İzmir Enternasyonal Fuarı'nda yıldız yağmuru

İzmir’in Avrupa Gençlik Başkenti finalistliğine özel olarak “Gençlik” temasıyla düzenlenen 92. İzmir Enternasyonal Fuarı, sanat ve eğlence dolu etkinlikleriyle misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Yağmura rağmen fuara akın eden on binlerce kişi, Çim Konserleri’nde Sibel Can, Rock&More Sahnesi’nde Eypio ve Mogambo’da Emre Altuğ’u dinlerken, Kaan Sekban’ın Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’ndaki gösterisi de büyük ilgi gördü.

 

Gençlik temasıyla düzenlenen 92. İzmir Enternasyonal Fuarı, konserler, gösteriler ve birbirinden renkli etkinliklerle sürüyor. Çim Konserleri Sahnesi’nin son konuğu Türk Sanat Müziği’nin güçlü sesi Sibel Can oldu. Konser alanını dolduran binlerce kişi sanatçının şarkılarıyla kimi zaman hüzünlendi, kimi zaman da hareketli parçalarıyla eğlendi. Çim Konserleri Sahnesi’nde; 6 Eylül’de Yüzyüzeyken Konuşuruz, 7 Eylül’de Funda Arar, 8 Eylül’de Athena, 9 Eylül’de Tan Taşçı, 10 Eylül’de ise Haluk Levent sahne alacak. Konserler saat 21.00’de başlayacak.

 

Rock&More Sahnesi’nin konuğu ise ünlü rapçi Eypio oldu. Son dönemde Milletler Ligi Şampiyonluğu ve Avrupa Şampiyonluğu kazanan Kadın Voleybol takımı sporcularının, her zaferden sonra birlikte söylediği “Naim” isimli şarkısı gündemden düşmeyen Eypio, Filenin Sultanları’nı sahneden tebrik etti. Eypio, Naim şarkısını arkasındaki ekranda Ay Yıldızlı voleybolcularımızın görüntüleri eşliğinde söyledi. Alanı dolduran binlerce kişi Eypio’nun şarkılarıyla gece boyunca eğlendi. Eypio, zaman zaman sahneye çıkardığı seyircilerle dans edip şarkılar söyledi. Kültürpark 3 No’lu Hol önünde yer alan Rock&More Sahnesi 6 Eylül’de Mavi Gri, 7 Eylül’de Ufuk Beydemir ve 8 Eylül’de Mengene’yi müzikseverlerle buluşturacak. Konserlerin başlama saati 20.00 olacak. 

 

Mogambo’da sahne Emre Altuğ’un 

Mogambo Geceleri’nde de fuar boyunca müzik durmuyor. Mogambo’da sahnede Emre Altuğ vardı. Mogambo’da Fatih Erkoç 6 Eylül, Yaşar 7 Eylül, Birsen Tezer 8 Eylül ve Hüsnü Arkan 9 Eylül günü sahne alacak.  Atatürk Açıkhava Tiyatrosu etkinliklerinde ise Kaan Sekban – İlerler Temiz gösterisi ile sahnedeydi. Günlük hayatın komik anlarını sahneye taşıyan Kaan Sekban, beyaz yakalı hayattan sahne hayatına geçişini esprili bir dille anlattı. Sekban, performansıyla seyircilerine unutulmaz bir gece yaşattı. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Folkart ana sponsorluğu Migros etkinlik sponsorluğunda düzenlenen İzmir Enternasyonal Fuarı, 10 Eylül tarihine kadar teknoloji, ticaret, kültür, sanat ve eğlencenin her yaş grubuna hitap eden etkinlikleriyle İzmirlileri karşılayacak. Fuarın giriş ücretleri; tam 13 TL, öğrenci 5 TL olarak belirlendi. Kültürpark’ın tüm kapılarından giriş-çıkış yapılabilecek ve Fuar etkinlikleri 16.00 – 23.00 saatleri arasında düzenlenecek.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

92. İzmir Enternasyonal Fuarı'nda gençlerle tarladan sofraya

92. İzmir Enternasyonal Fuarı’nda “Başka Bir Tarım Mümkün” etkinlik sahnesinde, “Gençlerle Tarladan Sofraya Karakılçık Buğdayı” adlı söyleşi yapıldı. Etkinlikte konuşan Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, Seferihisar’da bir avuç atalık tohumla başlayan karakılçık buğdayının hikâyesinin 12 yılda binlerce dönüme ve Türkiye sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaştığını anlattı.

Gençlik temasıyla düzenlenen 92. İzmir Enternasyonal Fuarı, “Başka Bir Tarım Mümkün” etkinlik sahnesinde, “Gençlerle Tarladan Sofraya Karakılçık Buğdayı” adlı söyleşiye ev sahipliği yaptı. Söyleşiye özellikle gastronomi bölümü öğrencileri büyük ilgi gösterdi. 

Yaşar Üniversitesi Gastronomi Bölümü öğrencisi Gürsal Gürkay Tırpan’ın moderatörlüğündeki söyleşide, Köy-Koop İzmir Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer ve Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Başkanı Doç. Dr. Seda Genç konuşmacı olarak yer aldı. Söyleşide, izleyenlere karakılçık buğdayı ile üretilen ürünler ikram edildi. 

“Aslında 12 bin yıllık hikâyesi var”
Köy-Koop İzmir Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Neptün Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in, Seferihisar Belediye Başkanı olduğu dönemde bir avuç atalık tohumla başlayan karakılçık buğdayının hikâyesinin, 12 yılda binlerce dönüme ve Türkiye sınırlarını aşarak dünyanın dört bir yanına ulaştığını hatırlattı. Neptün Soyer, “Seferihisar’da 2011 yılının Şubat ayında Tunç Soyer önderliğinde yapılan tohum takas etkinliği ile karakılçık buğdayı hikâyesi başladı. Bu hikâye büyüyerek günümüze kadar geldi ve bize tohumun ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Aslında karakılçık hep vardı. Biz sadece 12 bin yıllık hikâyesi olan atalık tohumu hatırlattık. Bu hikâye insanların sağlıklı gıdaya ulaşmak için verdiği mücadeleyle ilgili” diye konuştu. 
 
“Tüm Türkiye’ye yayılan bir hikâye oldu”
“İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ‘Başka Bir Tarım Mümkün’  derken aslında mevcutta olan tarımın, geçmişte nasıl yapılıyorsa başka bir şekilde tekrar hayata geçirilebileceğini anlattı” diyen Neptün Soyer, “Böylece biz de köylere giderek kimin yastığının altında, paçasının içinde ne varsa topladık. 12 yıl önce de köylü bilinçliydi, atalık tohumun ne olduğunu biliyordu. Bu bizi sevindiren bir şeydi. Hikâye böyle başladı. Sonra bir baktık ki Mersin’de, Mardin’de, Konya’da insanlar farkına varıp kendi buğdaylarına sahip çıkmaya başladılar. Bu tam da Anadolu’daki ‘Kurda, Kuşa, Aşa’ dediğimiz, hani doğaya serptiğimiz ve ‘Allah bereket versin’ denilen hikâyeydi.  Seferihisar’dan tüm Türkiye’ye yayılan bir hikâye oldu. Biz de İzmir Köy-Kop Birliği, Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve Seferihisarlılar olarak da bu işin parçası olduk” dedi. 

“Başkan Soyer, Can Yücel’in vasiyetine sahip çıktı”
“Tarımla uğraşmak o kadar güzel bir şey ki sizi bir araya getiriyor ve çoğaltıyor” diyen Neptün Soyer, “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ünlü şair Can Yücel’in yok olan yerel tohumların bir merkezde toplanıp korunması gerektiğine yönelik vasiyetine sahip çıktı. Yüzlerce çeşit atalık tohumu güvence altına alacak ve yok olmaya yüz tutan tohum-gen çeşitliliğini gelecek kuşaklara aktaracak merkezin ilkini 2011’de Seferihisar’da kuran Başkan Tunç Soyer, ölümsüz ustanın adını taşıyan Tohum Merkezi’nin ikincisini ise İzmir Aşık Veysel Rekreasyon alanında hizmete açtı. Biz kendi geçmişimizi unutmadan bir gelecek yaratabilirsek daha sağlıklı ve daha mutlu olabileceğiz. İzmir’i diğer illerden ayıran özellik de bu. Kendi merkezinden köylere çok kolay ve kısa zamanda ulaşılabilen bir şehirdir. Böyle il kalmadı, İzmir bu anlamda bir gastronomi şehridir” şeklinde konuştu.

“Bu hikâye gençlerle gitsin istiyoruz”
Karakılçık örneğindeki gibi şimdi de keçe ile ilgili çalıştıklarını söyleyen Neptün Soyer, “Keçe, koyun demek, koyun mera demek. Mera, döngüsel tarımın içinde sizin girdi maliyetlerini düşürebileceğiniz bir hayvansal üretim demek. Şimdi keçe ile ilgili üniversitelerin tasarım bölümleriyle bir proje gerçekleştirebiliriz. Fashion Prime Fuarı’nda keçeyle bir farkındalık yaratmak istiyoruz.  Bu hikâye moda tasarımla ilgili olan gençlerle gitsin istiyoruz” dedi.

“İki çuval karakılçık buğdayı getirdi”
Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Başkanı Doç. Dr. Seda Genç, 12 yılda karakılçık buğdayının çok iyi bir noktaya geldiğini belirterek, “Bugün artık birçoğumuz karakılçıktan yapılan ekmekleri tercih ediyorsak ve özel olarak bunu talep ediyorsak demek ki o yola çıkış hedefi amacına ulaşmıştır. Bizim öğrenci topluluğumuz, 2022 Kasım ayında Gastro Ege Zirvesi düzenledi. Bu etkinliğin katılımcıları ise Türkiye’nin genelindeki gastronomi öğrencilerinden oluşuyordu. Bu sektörde aktör olarak yer alan, İzmir’de ve İstanbul’da birçok konuşmacımız oldu. Bu konuşmacılarından biri de Neptün Soyer’di. Neptün Hanım gelirken iki çuval karakılçık buğdayı getirdi ve ‘Gastronomi öğrencilerinin bir tarlası var mı?’ diye sordu. Ben de yok ama neden olmasın dedim. Çünkü üretimini yapan çiftçi işini çok iyi yapacak ki ürün tabağımıza geldiğinde şef de onu bilecek ve o sorumlulukla tabağı hazırlayacak” dedi. 

“Tarladan sofraya tüm süreci deneyimledik”
Neptün Soyer’in getirdiği karakılçık buğdayını üniversitenin tahsis ettiği araziye ektiklerini söyleyen Seda Genç, sözlerine şöyle devam etti: “Boyumuzu aşan buğday başakları arasında yürüdük. Tarımın ne kadar zor bir uğraş olduğunu deneyimledik. Sonra hasadı yapıldı. Ve Ödemiş’in Demircili Kırsal Kalkınma Kooperatifi’ne gidip var olan eski bir değirmende karakılçıklarımızı öğüttük. Yine orada bulunan kooperatif üyesi bir fırıncı teyzenin ekşi mayasıyla ekmeklerimiz yaptık, pişirdik. Tarladan sofraya, öğrencilerimizle tüm bu süreci deneyimledik. Bu üründen ekmek dışında daha neler yapabiliriz dedik ve aramıza bir aktör daha katıldı. Çamlı Kooperatifi’nde üretilen yaprakları şeker tadında olan bir bitki stelya ile tanıştık. Stelya ile unu karıştırıp kekler yaptık. Sürdürülebilir gıdanın üç önemli ayağı vardır. Çevreye önem vereceksin, adil üretim yapacaksın ve ürettiğin ürün ekonomik olacak. Karakılçık buğdayına gelecek olursak iklim değişikliği nedeniyle oluşan hava şartlarına uygun bir ürün olması çok büyük bir avantaj. Bu nedenle bu projede bize destek verdikleri için hem İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne hem de Köy Kooperatifleri Birliği’ne, Neptün Soyer’e, çok teşekkür ediyorum.” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı