Aylık arşivler: Şubat 2024

Bilkom Son 5 Yılda 10 Kat Büyüdü

Türkiye’nin lider teknoloji dağıtıcısı Bilkom, 2023 sonuçları ve 2024 yılı hedeflerini açıkladı. Bilkom Genel Müdürü Fikret Ballıkaya, şirketin son 5 yılda TL bazında 10, USD bazında ise 2 kat büyüdüğünü belirtti. Sürdürülebilir karlı büyüme hedefiyle istikrarlı bir büyüme performansına ulaştıklarının altını çizen Fikret Ballıkaya, “Bu yıl Bilkom’un 40. yılı ve bu süreç boyunca teknolojideki gelişime eşlik ettik, dijital dönüşüme katkı sağladık. Güçlü insan kaynağımız, değer odaklı iş felsefemizle yolumuza güçlü bir şekilde devam edeceğiz” dedi. 

Dünyanın lider teknoloji markalarının Türkiye dağıtıcısı Bilkom, düzenlediği yıllık basın toplantısı ile 2023 yılı sonuçları ve 2024 yılı hedeflerini açıkladı.

Bilkom Genel Müdürü Fikret Ballıkaya, “En iyi markaların en inovatif ürünlerini pazara sunuyoruz. Teknolojinin gelişim yolculuğuna paralel olarak, pazara sunduğumuz ürün çeşitliliğimiz arttı. Bilişim teknolojileriyle başlayan, mobil teknolojiler ve giyilebilir ürünler ile gelişen ürün portföyümüz bugün; ev, mikro mobilite ve oyun & eğlence kategorilerinde devam ediyor. Bugün Bilkomplus katma-değerli hizmetlerimizle; üreticiler, satış kanalı ve son kullanıcı için servis ve çözümler üretiyoruz” dedi.

Şirketten yapılan açıklamada, Bilkom’un sürdürülebilir ve karlı bir büyüme performansı gösterdiği vurgulanarak, son 5 yılda TL bazında 10 kat, USD bazında ise 2 katlık bir büyüme elde edildiği belirtildi. Öte yandan şirketin 2023 yılında, 2022’ye göre TL bazında %97 oranında büyüdüğü açıklandı.

Fikret Ballıkaya, şirketin 2024 yılında da istikrarlı büyümesini sürdüreceğini vurgulayarak, “Yeni marka, kategori ve iş birlikleriyle büyümeye devam edeceğiz. Değer, kalite ve hız odaklı yaklaşımımızla tüketici deneyimine odaklanmaya devam edeceğiz. B2B ve B2C alanında hayata geçirdiğimiz dağıtım, servis ve hizmet paketleriyle, ürün portföyümüzü geliştireceğiz” dedi.

Fark yaratan bakış açısı: Bilkomplus

Bilkom, standart bir distribütör şirketin yerine getirdiği hizmetlere ek olarak, ‘Bilkomplus’ çatısı altında birçok katma-değerli hizmet sunuyor ve bunu yaparken de o markanın Türkiye ofisi gibi çalışarak önemli bir destek sağlıyor.

Bilkom Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Can Irmak Sağıroğlu ise yaptığı değerlendirmede, “Lisanslı yerli üretim, saha operasyonu, tüketici deneyimi yönetimi ve 360 derece pazarlama yönetimi gibi hizmetlerimizin tümü, Bilkomplus çatısı altında birleşiyor ve bizi ayıran en temel unsur olarak öne çıkıyor. Üreticilere, satış kanallarımıza ve son kullanıcıya, Bilkom güvencesiyle bağlanıyoruz” diyerek şirketin ortaya koyduğu katma-değer üretme misyonunu özetledi.

Türkiye’nin Lider Teknoloji Dağıtıcısı

Bilkom, Bilişim 500 araştırma sonuçlarına göre son 3 yıldır Türkiye’nin bir numaralı tablet ve taşınabilir bilgisayar dağıtıcısı konumunda. Bunun yanı sıra şirket akıllı saat ve akıllı çocuk saati kategorilerinde liderliğini de sürdürüyor. Bilkom, 2023 yılında TV, akıllı ev ve ekosistem ürünlerinden oluşan ev kategorisinde %100’ün üzerinde büyüme performansına imza atarken, oyun ve eğlence kategorisinde ise 5 kat büyüdü. Haziran 2023’te başlayan mikro mobilite yolculuğunda ise aralık ayında %25’lik bir pazar payına ulaşan şirket, 2024 yılında mikromobilite kategorisinde lider dağıtıcı olmayı hedefliyor.

Bilkom; 40 yıllık köklü geçmişi, yetkin kadrosu ve değer üretme vizyonuyla teknolojinin gelişim yolculuğuna eşlik ederek, dijital dönüşüme katkı sağlama hedefiyle çalışıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Türkiye'den otobüsle gidilebilecek en güzel yurt dışı şehirleri

Otobüsle seyahat etmeyi tercih eden seyahat severler ülkemizden otobüsle gidebilecekleri yurt dışı şehirlerini merak ediyor. Türkiye’nin Lider Seyahat Platformu ENUYGUN yalnızca bir otobüs bileti satın alınarak ülkemizden gidilebilecek en güzel şehirleri listeledi.

 

Türkiye’nin Lider Seyahat Sitesi Enuygun.com, seyahat severler için otobüsle gidilebilecek

yurtdışı şehirlerini paylaştı. Yalnızca bir otobüs bileti ve gerekli belgeleri alarak keşfedebileceğiniz bu şehirler sıradaki yurt dışı seyahatiniz için güzel bir seçenek olabilir. İşte otobüsle gidilebilecek en güzel yurt dışı şehirleri.

 

Selanik, Yunanistan

 

ENUYGUN’un listedeki ilk önerisi Yunanistan’dan geliyor. Selanik, Balkanların eşsiz coğrafyasını otobüs camından izleyerek ulaşabileceğiniz dünyanın en özgün şehirlerinden biri olmasıyla dikkat çekiyor. Gezilecek yerleriyle öne çıkan şehir aynı zamanda gastronomik zenginliğiyle de ünlü. 

Seyahatiniz için bu şehri tercih edecekseniz gezinize Atatürk Evi’ni ziyaret ederek başlayabilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ev halen korunuyor ve müze statüsünde ziyaret ediliyor. Selanik’in kalbi konumundaki Aristoteles Meydanı, şehrin simge yapılarından Beyaz Kule, Selanik Arkeoloji Müzesi ve Osmanlı Devleti’nden kalma Bey Hamamı şehirde mutlaka görmeniz gereken diğer cazibe merkezleri.

Seyahatiniz esnasında şehrin taze deniz mahsullerini tattığınıza emin olmanızı öneririz. Farklı deneyimlerle ve lezzetlerle dolu Selanik’e gitmek için otobüs biletinizi 1.200 TL’ye satın alabilirsiniz. 

Sofya, Bulgaristan

Ülkemizden otobüsle gidilebilecek bir diğer şehir de Bulgaristan’ın başkenti Sofya. Sıradaki seyahatiniz için otobüs camında değişen manzaraları izleyerek keyifli bir yolculuk yapabileceğiniz Sofya’yı tercih ederseniz şehirde görmeniz gereken ilk yer Aleksandr Nevski Katedrali. Sadece Sofya’nın değil tüm ülkenin sembolü sayılan katedralin yanı sıra gezi listenizde Ulusal Kültür Sarayı, Borisova Bahçe Parkı ve Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu da yer almalı. 

Komşumuz Bulgaristan’ın başkenti Sofya, coşkulu Balkan ruhuyla sakin bir şehir düzenini birlikte sunuyor. Yaklaşık 500 yıl Osmanlı egemenliğinde kalan, öncesinde de 300 yıl Bizans’a bağlı olan Sofya’da ilk yerleşimlerin M.Ö. 7 bine dek uzandığı tahmin ediliyor.

Otobüsle seyahat ederek Sofya’ya gitmek isterseniz otobüs bileti fiyatları 990 TL’den başlıyor.

Bükreş, Romanya

Enuygun.com’un listesinde yer alan sıradaki şehir Romanya’dan geliyor. Ülkenin başkenti Bükreş de Türkiye’den otobüsle ulaşılabilecek yerlerden. Gotik, Rönesans ve Barok mimari tarzlarının etkileyici bir karışımıyla turistlerin ilgisini çeken Bükreş’e giderseniz dünyanın en büyük ikinci idari binası olan Parlamento Sarayı’nı gezmelisiniz. Bu sarayı keşfetmenin yanı sıra Bükreş Eski Kent Bölgesi’nde yer alan kafe ve restoranlarda vakit geçirmenizi öneririz. Bükreş Köy Müzesi, Herastrau Park, Ateneum ve Romanya Ulusal Sanat Müzesi şehirde keşfetmeniz gereken diğer noktalar. 

Sıradaki seyahatiniz için şehri tercih edecekseniz 800  TL’den başlayan fiyatlarla Bükreş otobüs bileti alabilirsiniz.

Batum, Gürcistan

ENUYGUN’un listesinde yer verdiği sıradaki şehre yalnızca çipli T.C. kimlik kartıyla giriş yapılabiliyor. Sınır komşumuz Batum, otobüsle yemyeşil bir yolculuk yaparak varılabilecek bir şehir ve gezilecek yerleriyle de öne çıkan bir yer. 

Batum’a gidecekseniz sahil boyu uzanan 7 km uzunluktaki Batum Bulvarı’nı gezebilirsiniz. Şehrin büyüleyici manzarasını görmek için dönme dolaba binebilir, şehrin simgelerinden Ali ve Nino heykellerini görebilir ya da Batum Botanik Bahçesi’nde yeşilin yeni tonlarıyla tanışabilirsiniz. Ömrünüzce unutamayacağınız eşsiz bir manzara görmek içinse Argo Teleferiği’ne binerek manzarayı seyredebilirsiniz. 

Batum otobüs bileti alarak çıkabileceğiniz bu yolculuk için biletler Trabzon – Batum rotası için 500 TL’den, İstanbul – Batum rotası içinse 1.100 TL’den başlıyor. 

Atina, Yunanistan

ENUYGUN’un listesinde yer alan son önerisi de Yunanistan’dan geliyor. Ülkenin başkenti Atina, Türkiye’den otobüsle gidilebilecek en güzel şehirlerden biri olmasıyla öne çıkıyor. 

Keyifli bir otobüs yolculuğu sonrasında farklı bir kültürü keşfetmek için Atina’yı tercih edecekseniz Partenon’u, Akropolis’i, Akropolis Müzesi’ni ve Ulusal Arkeoloji Müzesi’ni keşfetmelisiniz.

Atina için otobüs biletinizi 2.250 TL’den başlayan fiyatlara alarak şehre doğru yola çıkabilirsiniz. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ralli Sezonu Kristal Karlar Diyarında Açılıyor

Petrol Ofisi Maxima 2024 Türkiye Ralli Şampiyonası ilk yarışı olan Sarıkamış Rallisi,  23-25 Şubat tarihlerinde Eski 36 Spor Kulübü tarafından Kars Valiliği, Kars Belediyesi, Sarıkamış Kaymakamlığı ve Sarıkamış Belediyesi destekleri ile Duja Hotels, VST Tour, ICRYPEX, Spor Toto, Remed Assistance, Salados, Power App ve Fora Araç Takip sponsorluğunda organize ediliyor.

Oyman Atabay 2024 sezonu ilk organizasyonu olan ralli, 23 Şubat Cuma akşamı saat 17.30’da Kars Kalesi önünde düzenlenecek start seremonisi ile başlarken, aynı gün saat 19.30’dan itibaren Sarıkamış Kayak Merkezi’nde oluşturulan Duja seyirci özel etabı geçilecek.

Rallinin ikinci gününde Cumartesi 6 özel etap geçilirken, Pazar günü de saat 08.00’den itibaren direksiyon başına geçecek olan ekipler, 6 özel etap geçtikten sonra saat 13.20’den itibaren finiş podyumundaki ödül töreni ile sezonun ilk rallisini tamamlamış olacaklar.

Kars Valisi ve Belediye Başkan Vekili Ziya Polat organizasyon ile ilgili  “Sarıkamış, gökyüzünün mavisi, sarıçam ormanlarının yeşili, kristal beyaz kar örtüsüyle bütünleşen, tarihi, kültürü ve eşsiz doğasıyla dünyanın ve ülkemizin cennet köşelerinden biri, kaliteli kayağın ve kış sporlarının marka adresidir. 23-25 Şubat 2024 tarihleri arasında Dünyada 2000 metre üzerinde düzenlenen tek kar rallisi olan Türkiye Ralli Şampiyonası’nın ilk ayağı Sarıkamış Rallisi’ne ev sahipliği yapacağız. Bu organizasyonumuza ralli severleri, adrenalin tutkunlarını ve tüm vatandaşlarımızı bekliyoruz.” açıklamasını yaptı.

Türkiye Otomobil Sporları Başkanı Eren Üçlertoprağı da “Kurucu başkanımız merhum Oyman Atabay’ın adını vereceğimiz ve ICRYPEX ana sponsorluğunda koşulacak 2024 sezonuna, Petrol Ofisi Maxima Türkiye Ralli Şampiyonası’nın açılış yarışı olan Sarıkamış Rallisi ile başlıyoruz. TOSFED otomobil sporlarını, büyükşehirlerden çıkartıp, yurdumuzun dört köşesine ve birbirinden farklı lokasyonlara taşımayı her zaman hedefliyoruz. Bu hedefe doğru giderken hem Kars Valiliği’mizin yaptığı gibi yerel yönetimlerden ve yerel sponsorlardan destek alabilmemiz çok kıymetli. Eksi 36 Spor Kulübümüzün düzenlediği bu yarışın, sportif mücadelenin yanı sıra, Sarıkamış’a turizm açısından da değer katacağını düşünüyoruz.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Gölcük Ulusal Oryantiring Yarışları Finaline Ev Sahipliği Yaptı

Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, Gölcük’te düzenlenen Oryantring Gençler Kız-Erkek İl Birinciliği Yarışları finalinde dereceye giren sporculara ödüllerini takdim etti.

Kocaeli Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Okul Sporları 2023-2024 Eğitim yılı Oryantring Gençler Kız-Erkek İl Birinciliği Yarışları finali Gölcük’te tamamlandı. Yarışlarda dereceye giren sporcular ve takımlara ödülleri, 19 Mayıs Spor Salonu’nda düzenlenen törenle verildi. Törene Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, Türkiye Oryantiring Federasyonu Başkanı Tekin Çolakoğlu, AK Parti İlçe Başkanı Kemal Yavuz, İl Gençlik ve Spor İl Müdürü Gökhan Yavaşer, sporcular, aileleri ve vatandaşlar katıldı.
BAŞKAN SEZER SPORCULARI TEBRİK ETTİ

Finalde dereceye giren sporculara ödüllerini takdim eden Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer, “Kendilerine verilen yarışma bölgesinin haritasında belirtilmiş hedeflere sırasıyla ve en kısa sürede ulaşmaya hedefleyen zorlu bir spor dalı olan oryantiring yarışlarında dereceye giren sporcular başta olmak üzere, katılan tüm sporcuları tebrik ediyor, emeği geçen herkese de teşekkür ediyorum” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Liseler Arası 100. Yıl Voleybol Turnuvası Sona Erdi…

Sivas Belediyesi öncülüğünde şehirdeki 24 okulun katılımıyla düzenlenen “7. Geleneksel Belediye Başkanlığı Kupası Liseler Arası 100. Yıl Voleybol Turnuvası” sona erdi.

Mecnun Otyakmaz Spor Salonu’nda düzenlenen turnuvanın final müsabakasını Belediye Başkanı Hilmi Bilgin, İl Milli Eğitim Müdürü Necati Yener, Gençlik ve Spor İl Müdürü Erdoğan Tunç ve sporseverler ilgiyle takip etti.

Sporun ve sporcunun daima yanında yer aldıklarını kaydeden Bilgin, “Gençlerimizin yeteneklerini keşfederek kendilerini geliştirmeleri adına sportif faaliyetlerimize devam edeceğiz. Sizlerin iyi bir ortamda geleceğe hazırlanmanızı istiyoruz. Bu sebeple her zaman sizlerin yanındayız, emrinizdeyiz. Yeter ki siz geleceğe güvenle bakın… Türkiye Yüzyılı’nın, geleceğimizin çok çok daha iyi olacağına inanıyorum. Turnuvada emeği geçenlere teşekkür ediyor, turnuvaya katılan takımlarımızı kutluyorum.” dedi.

Gençlik Spor İl Müdürü Erdoğan Tunç ve İl Milli Eğitim Müdürü Necati Yener ise “Bu tür etkinliklerde yanımızda olan, bize öncülük eden, her türlü desteği sağlayan Belediye Başkanımıza teşekkür ediyoruz.” dedi.

Müsabakalar sonunda dereceye giren takımlara kupa ve ödülleri Başkan Hilmi Bilgin ve il protokolü tarafından takdim edildi.

Ayrıca Türkiye Voleybol İl Temsilcisi Kılıçarslan Gültekin tarafından, spora ve sporcuya sağladığı desteklerden dolayı Belediye Başkanı Hilmi Bilgin’e teşekkür plaketi takdim edildi.

Turnuva sonucunda dereceye giren takımlar ise şöyle;

Erkekler

4- Gazi Anadolu Lisesi

3- Mehmet Gökhan Ay Anadolu Lisesi

2- Şehit Furkan Peker Anadolu Lisesi

1- Merkez İmam Hatip Anadolu Lisesi

Kızlar

4- Şehit Furkan Peker Anadolu Lisesi

3- Selçuk Anadolu Lisesi

2- Halis Gülle Anadolu Lisesi

1- Borsa İstanbul Anadolu Lisesi

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Soğuk Havalar Romatizmal Şikayetleri Artırıyor!

Kas ve eklemlerde ağrı, şişlik, sertlik ve hareket kısıtlılığına yol açarak yaşam konforunu önemli ölçüde düşüren romatizmal hastalıklar soğuk havaların da etkisiyle daha fazla ve sancılı yaşanıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Mert Öztaş “Soğuk hava koşulları genellikle kan damarlarını daraltıp, eklem ve çevresindeki dokuların kanlanmasını azaltarak ağrı ve rahatsızlık hissini artırabilir. Bu nedenle bazı romatizmal hastalıkların seyrini kötü yönde etkileyebilir. Özellikle romatoid artrit gibi iltihaplı romatizmal hastalıklara sahip kişilerde soğuk hava koşulları eklem iltihaplanmasını şiddetlendirebilir” diyor. Romatoloji Uzmanı Dr. Mert Öztaş romatizmal hastalıklar hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı, soğuk havalarda kas ve eklem ağrılarına karşı alınabilecek önlemleri açıkladı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

                                                                   

Halk arasında sıklıkla ‘romatizmalarım arttı’ şeklinde yakınışlarla ifade edilen ve yaşlılık hastalığı olarak bilinen romatizma en çok ağrı ile kendini gösteriyor. Özellikle soğuk havalarda iyice tetiklenen bu ağrılar kimi geceler uyku uyutmazken, gün içerisinde de kas ve eklemlerde şişlik ve sertliğin de etkisiyle yaşam konforunu iyice düşürüyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Mert Öztaş romatizmanın, bilinenin aksine bir değil çok sayıda farklı hastalığı içeren bir grubun genel ismi olduğunu belirterek “Romatizma terimi, genellikle bir dizi eklem, kas, tendon ve bağ dokusunu etkileyen romatolojik hastalıkları kapsıyor. Osteoartrit, romatoid artrit, lupus, fibromiyalji gibi birçok farklı hastalık romatizma olarak adlandırılabiliyor” diyor. Romatizmanın sadece yaşlılıkta değil genç yaşlarda da görüldüğünü, romatizmal hastalıklara neden olan pek çok faktör olduğunu söyleyen Dr. Mert Öztaş şöyle konuşuyor: “Romatoid artrit, lupus gibi otoimmün hastalıklar bağışıklık sisteminin vücudun kendi dokularına karşı bir tepki geliştirmesi olarak nitelendiriliyor. Bu hastalıkların birçoğu genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Ailesel öykü, bireyin bu tür hastalıklara yatkınlığını etkileyebiliyor.”

Yanlış yaşam alışkanlıkları da zemin hazırlıyor!

İltihaplı ve iltihapsız şekilde kendini gösteren romatizma sadece şikayetin olduğu bölgeyle sınırlı kalabilirken vücudun tümünü de olumsuz şekilde etkileyebiliyor. Romatizmaya genetik   faktörler gibi, geçirilen kaza sonrası zedelenmelerin, mikrobik hastalıkların ve bazı ilaçların da neden olabildiğini belirten Dr. Mert Öztaş, yanlış yaşam alışkanlıklarının da bu hastalıklara davetiye çıkarabildiğini vurguluyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda; özellikle son yıllarda hızla yaygınlaşan hareketsiz (sedanter) yaşam tarzı, aşırı stres, alkol ve sigara gibi bir çok etkenin romatizmal hastalıklarla ilişkisi olduğunun gösterildiğini belirten Romatoloji Uzmanı Dr. Öztaş sözlerine şöyle devam ediyor: “Romatizmal hastalıklarla yaşayan kişilerin sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemeleri önemlidir. Düzenli doktor kontrolleri, sağlıklı beslenme, stresten kaçınma ve uyku düzenine dikkat etmeleri bu hastalıkların yönetimine yardımcı olabilir.”

Soğuk havalarda bu uyarılara dikkat!

Soğuk havanın, romatizmal hastalıkları tetikleyerek mevcut belirtileri kötüleştirdiğine dikkat çeken Dr. Mert Öztaş, soğuk havalarda sürekli ağrı, şişlik, sertlik ve hareket kısıtlılığı sorunları yaşayanların kalın kıyafetler giyerek mutlaka düzenli egzersiz yapmaları gerektiğini söylüyor. Kas gücünü ve eklem esnekliğini korumak için haftada dört-beş kez en az yarım saat yürümek ve yüzmek en önemli önlemlerin başında yer alıyor. Bunlara rağmen kas ve eklem şikayetlerinin devam etmesi durumunda, herhangi bir tanı almamış olanların mutlaka Romatoloji uzmanına başvurarak gerekli tetkikleri yaptırmalarını öneren Dr. Mert Öztaş “Erken tanı ile tedaviye bir an önce başlanması sayesinde hastalığın ilerlemesini durdurmak veya yavaşlatmak mümkün olabiliyor” diyor. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kanser tedavisi sırasında cinsel hayat da önemsenmeli

Kanser tanısı alan çiftlerde ilişki yönetimi açısından en çok göz ardı edilen ve ötelenen konulardan biri de cinsellik. Kanser tedavisi sürecinde cinselliğin yasak olmadığını, aksine belirli koşullar altında sürdürülmesinin ilişkiyi desteklediğini ve tedaviyi olumlu etkilediğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut Hızlan, “Devam eden bir tedavi esnasında cinsel ilişki yasaklanmaz. Dolayısıyla eşler istediği sürece, cinsel ilişkiye girmelerinde bir sakınca yok” açıklamasında bulundu.

Cinselliğin her yetişkinin hayatında önemli rol oynadığını ve çift ilişkisinin vazgeçilmez temellerinden biri olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut Hızlan, “Kuşkusuz insanın hastalık tanısı almış partneri için endişelenmesi kadar doğal bir durum yok ancak cinsellik, doktorunuz tarafından bilhassa uygun görülmeyen durumlar haricinde kemoterapi, radyoterapi ve hormonterapi tedavilerine zarar vermez” ifadelerini kullandı.

Kanser tedavisinde cinselliğin zararı yok yararı var

“Keyfimiz yerindeyse, ilişkimizde her şey yolundaysa ve sağlıklıysak libidomuz yükselir ve cinsel olarak aktif olmayı, sevdiğimize fiziksel olarak yakınlaşmayı isteriz” diyen Uzman Psikolog Selin Karabulut Hızlan, “Bazı durumlarda ise; örneğin doğum yapıldığında, kötü bir haber alındığında, çok yorgun ve stresli anlarda veya hasta olunduğunda tam tersi cinsellikten uzaklaşılabilir ki bu da çok doğaldır. Bu noktada unutulmaması gereken cinselliğin de temel ve utanılmaması gereken bir ihtiyaç olduğudur. Sadece, hastaya enfeksiyon bulaşmaması açısından prezervatifle korunmaya çok dikkat edilmeli. Kemoterapi sonrası menopoz durumunda da cinsel ilişki sürdürülebilir. Teşhis sonrası ilişkide değişen roller, endişe ve sorumluluklar nedeniyle hastanın destek ve yakınlık ihtiyacı da artar. Cinsel enerjisi düşmüş olan eşlerden her ikisinin de özellikle tanı almış olan eşin yakınlık, şefkat, anlaşılma ve desteklenme ihtiyacı daha fazla olabilir” dedi.

Güçlü bir bağa sahip olan çiftler bu zorlu süreci daha kolay atlatıyor

Genellikle pamuk ipliğine bağlı sağlıksız ilişkilerin bu zorlu dönemde iyice bozulabildiğini söyleyen Karabulut Hızlan, “Kişinin partnerinin kanser tanısı alması elbette en az kendisinin kanser olması kadar travmatik bir durum. Kişi hem sakinliğini koruma hem de sevdiği kişiyi destekleme konusunda zorlanabilir. İlişkideki kimi sorunlar yok sayılmaya çalışılır ama bu esnada ilişki daha da karmaşık hale gelebilir. Sağlıklı ilişkiler ise güçlü destek ve iletişim sayesinde yara almaz, hatta bu süreçten daha da güçlenerek çıkar. Sorun çözme becerileri ve duygusal alandaki açık iletişimleri sayesinde süreci atlatıp yollarına devam ederler” uyarılarında bulundu.

Uzman Psikolog Selin Karabulut Hızlan, kanser tedavisi gören çiftlere 5 tavsiyede bulundu:

  • Anlaşılmak için iletişimi güçlü tutun: Yapılan araştırmalar, hastalık tanısı almış kişilerin en çok eşleri tarafından “anlaşılmak” istendiği yönünde bulgular veriyor. İletişiminizi güçlü tutun, empatiye önem verin. Bu sayede sorun çözme beceriniz de güçlenecek ve tedavi sürecinde ilişkinizi daha sağlıklı yürütmeyi başaracaksınız. Unutmayın; sağlıklı bir ilişkiye sahip çiftler, partnerlerinin ihtiyaçlarının ve önceliklerinin ne olduğunu anlar, birbirleriyle empati kurabilirler.
  • Yanlış söylemlere kulak asmayın: Sağlıklı bir ilişkide cinsellik vardır, hastalığa rağmen vardır. Sadece sıklığı azalabilir, artabilir. Fakat asla cinsel hayat bitmez. “Yaşadığına şükret” gibi söylemlere asla kulak asmayın.
  • Cinselliği hayatınızın her alanında besleyin: Cinsellik sadece cinsel bir birleşmeden ibaret değildir. Her türlü ten teması, fiziksel yakınlık, erotik sohbetler, mesajlaşmalar, şefkatli öpücükler veya sarılmalar da cinsellik kapsamına girer. Şunu unutmayın ki partnerinizle cinsel hayatınız yatak odanızla sınırlı kalmaz, hayatın her alanında her zaman besleyebileceğiniz bir durumdur.
  • Çocuklarınıza dürüst olun: Unutmayın, çocuklar çift ilişkisinin kurtarıcıları veya ilişkiye katlanma sebebi olmamalı. Söz konusu tanı onların da hayatında birtakım değişiklikler yaratır. Doğru ve yeterli bilgiyi dürüstçe onlarla paylaşın.
  • Hayatınızı ertelemeyin: Tedavi bitene kadar normal hayatı ertelemeyin. Tedaviye rağmen sohbet etmek, şakalaşmak, gezmek, tatile gitmek, romantizm mümkün. Bunları hayatınızdan geçici süreliğine de olsa çıkarmayın. Sizi tanımlayan şey “hastalık tanısı” olmamalı.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Plastikten Özgür Bir Gelecek: Beynimizi ve Dünyamızı Koruyalım!

Plastik ürünlerde bulunan kimyasalların çevresel kirlilikle birlikte su kaynaklarına karışması, insanların bu kimyasallara maruz kalmasına neden olmaktadır. Bu kimyasalların beyin sağlığı üzerindeki potansiyel etkileri konusunda yapılan çalışmalar, endişe verici sonuçlar ortaya koymaktadır. Plastikte sıkça bulunan bazı kimyasalların, sinir hücreleri üzerinde zararlı etkileri olduğu ve Parkinson hastalığı riskini artırabileceği belirlenmiştir.

Son yapılan çalışmalarda plastiklerin kan-beyin bariyerlerini geçerek alfa-sinüklein adı verilen bir protein ile etkileşime girebildiğini göstermiştir. Bu protein, sinir hücresi etkileşiminde rol oynar ve beyinde doğal olarak bulunur. Ancak Parkinson ve bazı demans olgularında alfa-sinüklein değişir. Araştırmalar nanoplastiklerin alfa sinükleine sıkı bir şekilde bağlandığını ve bunun sonusunda Parkinson hastalığında görülen toksik kümelerin oluşmasına neden olduğu ortaya koymuştur.

Parkinson, sinir hücrelerinin ölümüne ve hareket yeteneklerinin azalmasına neden olan bir nörolojik hastalıktır. Plastik kirliliğiyle ilişkilendirilen kimyasalların, bu hastalığın gelişimine katkıda bulunabileceği düşünülmektedir.

Mikroplastikler sadece bilişsel gelişim boşluklarına yol açmakla kalmaz aynı zamanda obezite, kanser oluşumu, üreme sorunları gibi problemleri de beraberinde getirir.

Ancak, bu olumsuz etkilerle mücadele etmek ve plastik kirliliğini azaltmak mümkündür. Toplum olarak atılacak adımlarla, gelecek nesillere daha sağlıklı bir çevre bırakabiliriz. İşte bu konuda atılacak adımlar:

Plastik kullanımını azaltmak:

Yapılması gerekenlerin en başında, insanların plastik atık konusunda daha duyarlı olması gerekiyor.

Bireyler olarak plastik kullanımını en aza indirerek, çevremizdeki plastik atıkları azaltabiliriz. Alternatif malzemelerle, özellikle tekrar kullanılabilir ürünlerle değişim sağlamak önemlidir.

Eğitim ve farkındalık yaratmak: 

Toplumu plastik kirliliğinin etkileri konusunda bilinçlendirmek, insanların alışkanlıklarını değiştirmelerine yardımcı olabilir. Eğitim kampanyaları ve bilinçlendirme projeleri bu konuda etkili olabilir.

Sürdürülebilir ürünlerin teşvik edilmesi: 

Sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımını teşvik etmek, plastik kullanımının azalmasına katkıda bulunabilir.

Toplumsal bilinci ve dayanışmayı sağlamak:

Plastik kirliliği konusunda toplumun bir araya gelerek dayanışma içinde olması, daha etkili çözümlerin bulunmasına olanak tanır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Zeytinyağı atıkları omurilik yaralanmalarında gıda takviyesi olarak kullanılacak

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Celal Sözbilen’in yürütücülüğünü yaptığı  “Zeytinyağı Üretim Süreci Atıklarının Omurilik Yaralanması Modelinde Gıda Takviyesi ve/veya Tedavi Ajanı Olarak Değerlendirilmesi” başlıklı proje, TÜBİTAK-TAGEM işbirliği çerçevesinde 1005-Ulusal Yeni Fikirler ve Ürünler Araştırma Destek Programı altında desteklenmeye hak kazandı.

Proje ekibini makamında ağırlayarak tebrik eden Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam akredite, öğrenci odaklı araştırma üniversitemiz bilim insanları, farklı kurumlardan araştırmacılarla iş birliği yaparak, disiplinlerarası projeler üretmeye devam ediyorlar. Araştırmacılarımız, zeytinyağı üretim sürecinde atık olarak ortaya çıkan yaprak ve pirina atıklarından fenolik bileşenlerce zengin ekstreler elde ederek,  bu ekstreleri omurilik yaralanmasında ferroptoz yolağı üzerinden değerlendirecek. Multidisipliner bir anlayışla hazırlanan ve TÜBİTAK-TAGEM Ulusal Yeni Fikirler ve Ürünler Araştırma Destek Programı kapsamında desteklenmeye uygun bulunan proje Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı, Eczacılık Fakültesi, EGEMATAL ve TAGEM bünyesindeki Zeytincilik Araştırma Enstitüsü ile birlikte yürütülecek. Proje ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

“Zeytinyağı atıklarının sağlık alanında kullanılması çok önemli”

Araştırmanın içeriği ile ilgili bilgi proje yürütücüsü Doç. Dr. Murat Celal Sözbilen, “Zeytinyağı endüstrisinde, üretim sürecinde pirina, karasu, zeytin yaprakları gibi atıklar ortaya çıkmaktadır. Ülkemizin bu alandaki zengin kaynakları göz önüne alındığında atık ürünlerin değerlendirilmesi, özellikle sağlık alanında kullanılabilmesi çoklu faydayı beraberinde getirecektir. Omurilik yaralanmaları dünyada yaklaşık iki milyon kişiyi etkilemektedir. Omurilik yaralanması, primer ve sekonder hasara sebep olur. Sekonder hasar, yaralanmayı takiben birkaç saat içinde görülür; nöronal ölüm, inflamasyon ve hemoliz gibi süreçleri kapsar. Nöronal ölümde ferroptoz yolağının rolü gösterilmiştir. Dolayısıyla ferroptozun inhibisyonu ile hasar bölgesinde beklenen hücre ölümünün önüne geçmek umut vadeden bir stratejidir” dedi.

“Fenolik içerikli ekstreler gıda takviyesine dönüştürülecek”

Projenin amacından bahseden Doç. Dr. Murat Celal Sözbilen, “Projemizde öncelikle zeytinyağı üretim sürecinde ortaya çıkan atıkların içerdiği antioksidan etkili fenolik bileşenler göz önüne alınarak, farklı zeytin çeşitlerinin yaprakları ve pirinadan fenolikçe zengin ekstreler elde edilecektir. Bu ekstrelerin içerdiği fenolik bileşenler LC/QTOF/MS yöntemiyle taranarak tespit edilecek ve sonrasında hücre kültürü ile potansiyeli en yüksek ekstreler belirlenecektir. Belirlenen ekstreler kullanılarak hem fenolik bileşenlerce zengin diyetle beslenen hem de beslenmeyen omurilik yaralanma modeli uygulanmış deney hayvanları üzerinde çalışılacak ve fenolik ekstrelerin sinir hücrelerini iyileştirme ve sinir hasarını en aza indirme etkileri değerlendirilecektir. Böylece ülkemizin bitki örtüsünde çokça bulunan zeytinin üretim atıklarından elde edilecek zengin fenolik içeriğe sahip ekstrelerin gıda takviyesi ve farmasötik ürüne dönüşmesini hedeflenmektedir” diye konuştu.

 “Gıda takviyesi ürünlerinde katma değer üreterek dışa bağlılığı azaltacak”

Doç. Dr. Murat Celal Sözbilen, “Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerinden biri ‘atık’ kavramının çöpten ziyade ‘kaynak’ olarak benimsenmesidir. Projemiz, zeytinyağı üretim atıklarının ve zeytin yapraklarından elde edilen zengin fenolik içeriğe sahip ekstrelerin gıda takviyesi ve farmasötik ürüne dönüşmesini hedefleyen özgün bir araştırmadır. Gıda takviyelerinin kullanımı ülkemizde ciddi oranda artış göstermekte; yerli üretimin sınırlı olmasından kaynaklanan dışa bağımlılık ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir. Proje sonunda, etkinliği ve içeriği tespit edilecek ekstre, gıda takviyesi olarak değerlendirilebilecek; seçilen biyoaktif ekstre ve standart madde daha ileri tedavi etkinlik çalışmaları tamamlanarak yerli ilaç endüstrisine geliştirilebilir ürünler olarak sunulabilecek ve elde edilecek veriler bu alanda yapılacak Ar-Ge ve yatırım projelerine ışık tutacaktır. Böylece ülkemizin biyolojik zenginliği olan ve üretim gücüne sahip olduğumuz zeytin bitkisinden farklı alanlarda kullanılabilecek, katma değeri yüksek ürünler elde edilebilecektir. Proje çıktılarının, kısa ve uzun vadede ekonomik ve toplumsal faydaya dönüşeceği açıktır” dedi.  

Disiplinlerarası bilim ekibi

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Murat Celal Sözbilen’ in yürütücülüğünü yaptığı projenin ekibinde Eczacılık Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Buket Bozkurt ve Prof. Dr. Güliz Armağan ile Zeytincilik Araştırma Enstitüsünden Dr. Gözde Sözbilen, EGEMATAL’dan Dr. Zinar Pınar Gümüş yer alıyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

L'Oréal Türkiye, Ebeveynlik İzni Manifestosu'nu yayınladı

Çalışanlarının ve ailelerinin hayatlarını kolaylaştırmayı amaçlayan L’Oréal Türkiye, “önce insan” yaklaşımı ile hazırladığı “Ebeveynlik İzni Manifestosu”nu yayınladı. L’Oréal Türkiye, tüm ebeveynleri duygusal olarak anlayarak bu süreçte her zaman onların yanında olacağının sözünü veriyor.  Kapsayıcılık ve hakkaniyeti odak noktasına alan manifesto kapsamında ebeveynlik yolculuğundaki çalışanlarına işindeki özlük haklarının, pozisyonlarının, terfi ve gelişim süreçlerinin etkilenmeyeceğinin; hiçbir şekilde negatif ayrımcılığa maruz kalmayacağının taahhüdünü veriyor. Yeni bir hayata adım atılan bu özel dönemde, ebeveyn olmanın mutluluğunun yanında başarılı bir kariyer elde etmek isteyenler için L’Oréal Türkiye, anne ve babaların ebeveynlik süreçlerinde huzur ve güven içinde hissetmeleri için onları destekliyor.

L’Oréal Türkiye anne baba dostu politikalarını sıraladı 

L’Oréal Türkiye, ebeveynlik iznindeki çalışanın çocuğuyla daha fazla ve keyifli vakit geçirilebileceği yenilikleri hayata geçiriyor. Bu kapsamda;

  • Yasal doğum izni 16 hafta iken L’Oréal Türkiye’de 18 hafta olarak uyguluyor.
  • Yasal babalık izni 5 gün iken L’Oréal Türkiye’de 6 hafta olarak uyguluyor.
  • Güçlü bir geleceğin güçlü ebeveynlerle inşa edileceğini savunan L’Oréal Türkiye’de, ebeveynlerin ve yeni aile üyesinin sağlığı için ücretsiz çalışan destek programı uyguluyor.
  • Ebeveynliğe adım atacak çalışanları için ilk yardım eğitimi sunan L’Oréal Türkiye’de, ebeveynlik izni boyunca da her zaman eğitimlerden yararlanma imkânı sağlıyor.
  • Ebeveynlik izni öncesinde ve sonrasında ihtiyaç dahilinde aileye rehberlik edecek “ebeveyn buddy”ler ile ebeveynlerin deneyimlerini ve yaşadıklarını paylaşması sağlanır.
  • Yeni bir hayata adım atılan bu özel dönemde mutluluğu paylaşabilmek için L’Oréal Türkiye ayrıca, bebek hediye paketi hediye ediyor ve doğum yardımı sunuyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı