Aylık arşivler: Haziran 2024

Casper Nirvana Sunar: Windows’da Copilot İle İş’te Yapay Zeka

Dünyadaki en güncel ve verimli teknolojiyi sunma vizyonuyla hareket eden Türkiye’nin teknoloji markası Casper, kullanıcıların yapay zekanın sunduğu olanaklardan en üst düzeyde yararlanmasını sağlayan bir yeniliğe daha imza attı.  

Microsoft iş birliğinde, Windows 11 Pro ile yenilenen Casper Nirvana dizüstü bilgisayarlar ile kullanıcılar, beraberinde dijital bir kişisel asistan işlevi gören Windows’da Copilot’a ücretsiz bir şekilde ve tek tuşla erişim sağlayabiliyor. Windows’da Copilot’u direkt aktif hale getiren klavyede Copilot komut tuşu, Casper Nirvana dizüstü bilgisayarlarla birlikte geliyor.

Bugüne Kadarki En Güvenli Windows 

Casper Nirvana bilgisayarlar, Windows 11 Pro ile güvenliği ve verimliliği artıran bir güç merkezi ile yeni bir çağa geçiş yaptı. Özellikle günümüzde hibrit çalışmanın getirdiği her an her yerden çalışma, internete bağlanma ve veri paylaşma gibi durumlar için “Zero Trust” ilkesini benimseyen Windows 11 Pro, kritik bir güvenlik katmanı sağlıyor. Zero Trust ilkesi ile kimlik doğrulaması, yetkilendirme, dosya erişimi veya sınırlandırması mümkün olurken, siber tehditlere karşı veri güvenliği uçtan uca koruma yöntemi ile en üst düzeyde tutuluyor. Yapılan testlere göre Windows 11 Pro, şirketlerin kendilerine özel uygulama ve programları ile %99.7 uyumlu çalışıyor ve bu da geçiş sonrası herhangi bir şirket programının çalışmasında sorunsuz bir süreç yaşanacağını gösteriyor. 

Windows 10 Pro’nun Ekim 2025’te satış desteği sona eriyor olacak. Bu tarih sonrası Windows 10 Pro’lu cihazlar, güvenlik güncelleştirmelerini alamayacakları için siber saldırılara ve güvenlik risklerine açık hale gelecek. Windows 10 Pro’da sağlanan satış desteği sona yaklaşırken, Windows 11 Pro ile gelen güvenlik özelliklerini tam performans kullanabilmek ve tüm risklere karşı güvende kalabilmek için Windows 11 Pro’lu yeni Casper bilgisayarlara geçmek, kurumlar nezdinde daha da kritik önem taşıyor.

 

Windows Copilot ile Artık Kişisel bir Asistanınız Var

Casper Windows 11 ön-yüklü bilgisayarlarda sunulacak Windows’da Copilot ile dijital bir kişisel asistana sahip olmak hayal olmaktan çıkıyor. Klavyedeki Copilot tuşu ya da görev çubuğu üzerindeki Copilot ikonuyla, iş hayatında daha başarılı ve verimli olmanın kapıları aralanıyor. Projelerin daha hızlı bitirilmesini, az zamanda daha çok iş yapılabilmesini, fikir ve metod önerileri alınabilmesini sağlayacak Windows Copilot ile daha önemli ve acil işler için kullanıcılara daha çok zaman kalıyor.

Bilgisayarınızla Konuşun, Windows’da Copilot Görevleri Yerine Getirsin. 

Windows’da Copilot, herhangi bir konuda araştırma yapma, ürün karşılaştırma, seyahat planı çıkarma, etkileyici bir davet yazısı ya da bir konuda satış ve pazarlama planı hazırlayabilme, uzun bir raporun ya da videonun özetini alabilme gibi birçok kolaylığa kurumların ve kullanıcıların hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlıyor.

“Yaratıcı ve Güvenli Bir Dijital Çalışma Ortamı için Önemli Bir Adım”

Casper Nirvana dizüstü bilgisayarların Windows 11 Pro ile yenilenmesini değerlendiren Casper Operasyondan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Feray Karaman, “Teknolojinin hızla evrimleşebildiği bir çağda Casper olarak, kullanıcılarımıza en yeni ve etkili teknolojik deneyimleri ilk olarak sunma misyonumuzu gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Windows 11 Pro’lu Casper Nirvana bilgisayarlarla kurumlar için en önemli değerlerden biri olan güvenli çalışma ortamını bir üst seviyeye çıkarıyoruz. Windows 11 Pro’nun sunduğu yapay zeka platformu Windows’da Copilot için klavyeye eklediğimiz Copilot tuşu sayesinde kullanıcılarımızın yapay zeka ile yapılacak işlemlere daha hızlı erişimini ve daha yaratıcı ve güvenli bir dijital çalışma ortamına kavuşmasını sağlıyoruz. Bu iş birliği, Casper’ın teknolojide öncü olma misyonunu destekliyor. Bu adım, teknolojiye olan bağlılığımızı ve kullanıcılarımızın hayatlarını kolaylaştırma yolculuğumuzdaki önemli bir gelişme.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bostanlıspor Yaz Spor Okulları açıldı

Dünya Fair Play Ödülünü kazanan ilk ve tek amatör spor kulübü Bostanlıspor’un “Yaz Spor Okulları” açıldı.

Karşıyaka Belediyesi Bostanlı Gode Cengiz Spor Tesislerinde faaliyetini sürdüren ve 2023/24 sezonunda 1000’in üzerinde Karşıyakalıya spor yaptıran Bostanlıspor’un futbol, basketbol, masa tenisi, aikido, kick boks, muaythai, tenis, atletizm, oryantiring branşlarında altyapı yaz spor okullarında kayıtların devam ettiğini ifade eden Bostanlıspor Yöneticisi Fikret Bostancı, “Çocuklarımızın spora yönelmelerini ve doğru olarak temel almaları en büyük hedefimiz.

Bu amaç doğrultusunda akademik destek alıyoruz. Altyapı çalışmalarımız 12 ay sürmekte olup, kış ve yaz dönemleri olarak ikiye ayırıyor ve  yeni gençleri Türk Sporuna kazandırmaya gayret ediyoruz.

Doğru ve bilinçli olarak öğretmenin yanı sıra Bostanlıspor bir eğitim yuvası olup, biz sporcu adaylarımıza önce eğitim diyoruz. Kitap okuma alışkanlıklarını, doğru beslenmeyi de sporun içinde öğretmeyi ilke edindik. Karşıyakalı çocuklarımızı spor okullarımıza bekliyoruz. Bu konuda kulübümüzden, internet sitemizden ve sosyal medyalardan bilgi alabilirler” dedi. 

Bostanlıspor oryantiring dışındaki tüm çalışmalarını Bostanlı Gode Cengiz SPor Tesislerinde yapıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Buca’da aile boyu spor keyfi başlıyor

Bucalı aileler çocuklarıyla birlikte müzik eşliğinde spor yaparak eğlenecek. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman, “Güne sağlıklı ve zinde bir başlangıç yapmak isteyen tüm Bucalıları Hasanağa Bahçesi’ne bekliyoruz” dedi.

Buca Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile ortaklaşa “Aile Boyu Spor Keyfi” etkinliği düzenleyecek. Hasanağa Bahçesi’nde 1 Temmuz itibarıyla pazartesi, çarşamba ve cuma günleri sabah 09.00-10.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek etkinlikte yetişkinler yoga, zumba ve pilates yapma şansı elde ederken çocuklar da jimnastik ve zumba yapabilecek. Uzman eğitmenler eşliğinde yapılacak buluşma yaz boyunca devam edecek. Buca Belediye Başkanı Görkem Duman,  “Güne sağlıklı ve zinde bir başlangıç yapmak isteyen tüm Bucalıları Hasanağa Bahçesi’ne bekliyoruz. Matınızı da alın gelin” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kilo Vermenin Önündeki Engel “İnsülin Direncinin” 5 Belirtisi

Çeşitli genetik ve yaşam tarzı faktörleri insülin direncine neden olabilir. Genellikle “Su içsem yarıyor”, “Herkesten az yiyorum, spor da yapıyorum ama kilo veremiyorum”, “Zor verdiğim kiloları hızla geri alıyorum” diyen kişilerde insülin direnci yüksek olmaktadır. Bu nedenle son dönemlerde kilo ve yağlanma ile ilgili sorun yaşayanların insülin direncini kontrol ettirmesi önem taşır. Memorial Antalya Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Gökhan Yazıcıoğlu, vücudun yağ depolamasını artıran insülin direnci yüksekliği ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

İnsülin salgılaması arttığında vücut yağ depolamaya başlar

İnsülin direnci; kaslardaki, yağdaki ve karaciğerdeki hücrelerin insüline iyi yanıt vermemesi ve kandan glikozu kolayca alamamasıdır. Sonuç olarak pankreas, glikozun hücrelere girmesine yardımcı olmak için daha fazla insülin üretir. Şekeri kontrol altına alabilmek için gereğinden fazla salgılanan insülin, vücuda yağ depolama emri verdiğinden kilo alımına, vücutta yağ birikimine neden olur.

Pankreas, hücrelerin insüline karşı zayıf tepkisinin üstesinden gelmeye yetecek kadar insülin üretebildiği sürece kan şekeri düzeyi sağlıklı bir aralıkta kalacaktır. Hücreler insüline karşı çok dirençli hale gelirse, bu kan şekeri düzeylerinin yükselmesine (hiperglisemi) yol açar; bu da zamanla prediyabet ve Tip 2 diyabete yol açar.

Tip 2 diyabetin yanı sıra insülin direnci, aşağıdakiler de dahil olmak üzere diğer bazı durumlarla da ilişkilidir: 

  • Obezite
  • Kalp- damar hastalığı
  • Alkolden bağımsız karaciğer yağlanması
  • Metabolik sendrom
  • Polikistik over sendromu (PCOS)

İnsülin direnci bazı kanserleri bile tetikleyebilir

Yağ depolaması genellikle karın bölgesinde olur. Aynı zamanda karaciğer ve damarlar da yağlandığı için insülin direncin ciddi hastalıklara yol açabilir. Şeker hastalığının %90’ınını oluşturan Tip 2 diyabetin başlangıcında insülin direnci mutlaka görülür. Zaman içinde insülin direnci arttıkça daha fazla insülin salgılamak zorunda kalan pankreas yorulur ve yetersiz kalır. Pankreasın şekeri kontrol altına alamaması sonucunda da şeker hastalığı ortaya çıkar. İnsülin direnci damar sertliği sürecini de hızlandırır; kalp krizi riski artar, hatta bazı kanserleri bile tetikleyebilir.

İnsülin direncinin şu belirtilerine dikkat! 

  1. Ağır bir yemek sonrası veya şekerli bir gıda yedikten sonra gereğinden fazla bir ağırlık hissi, uyku hali oluşması
  2. Yemekten sonra şekerin kontrolsüz olarak düşmeye başlamasıyla el titremesi
  3. Terleme
  4. Mide kazınması şikayetleri
  5. Kilo almanın kontrol edilememesi, iştah artışı

İnsülin direnci yüksek olan kişilerde özellikle kilo vermek zordur. Vücut sürekli yağ depolanmasını söyler.  Bu nedenle yağların yakılması mümkün olmaz. Orantısız salgılanan insülin kan şekerinde düşmelere yol açtığından; nasıl insan susuz kalır ve canı devamlı su içmek isterse, şekerli yiyeceklere karşı, kontrol edilemez bir iştah oluşur. Bu nedenle, insülin direnci olan hastalar verilen diyete uyamazlar ve kilo veremezler.

İnsülin seviyesi normale döndüğünde hızla kilo veriliyor

İnsülin direnci tedavisinde kan testi yapılarak direnç seviyesinin ölçülmektedir. Direncin yüksek olduğu kişiler için öncelikle doğru diyet ve egzersiz planlaması yapılması gerekir. Buna rağmen düzelme görülmezse 2-3 ay ya da en fazla 6 aylık tedavilerle seviye normale döndürülebilir. İnsülin direnci seviyesi normale döndüğünde de kilo vermenin önündeki engel kalkar, hastalar hızla kilo verir ve de iştahları anında kesilir. En önemlisi kalp hastalığı riski, kanser tiplerine yatkınlık, şeker hastalığı da bu sayede önlenecektir. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İşçisizliğe Çözüm: Akredite Göçmen İşçi Vizesi

Kalkınma Odaklı Stratejik Araştırmalar Merkezi (KOSAM), Akredite Göçmen Çalışma Vizesi raporunu kamuoyu ile paylaştı. KOSAM Yönetim Kurulu Başkanı ve Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Lütfi Can Başaran, rapor hazırlanırken gelişmiş ülkelerin göçmen işçi politikalarının analiz edildiğini ifade ederek, “Türkiye’nin küresel kalkınma perspektifine uyumlu olarak yabancıların çalışma koşullarının yeniden gözden geçirilmesi, incelenmesi ve yenilikçi çözüm önerileri geliştirilmesi gerekiyor” dedi.

Rapordan Satırbaşları:

  • Turizm işletmelerine verilen “1 Türk isçiye karşılık 1 yabancı işçi” hakkının sanayi, inşaat ve tarım işletmelerine de tanınması
  • Göçmen işçilerin ihtiyacına yönelik organize sanayi bölgelerinde ilave %5 lojman imar izni
  • Özel istihdam büroları ile işgücü arz ve talebinin dengelenmesi
  • Elâ Kart: Kalifiye işgücüne yeni bir kapı

KOSAM, “Türkiye İçin Yeni Akredite Göçmen Çalışma Vizesi: Bir Model Önerisi” raporunu kamuoyu ile paylaştı. Türk iş dünyasının uzun süredir gündeminde olan ve özellikle sanayi, inşaat ve tarım sektörlerinde kritik noktaya gelen kalifiye işçi arayışına çözüm niteliği taşıyan rapor, aynı zamanda ülkemizdeki geçici koruma statüsündeki göçmenleri de yakından ilgilendiriyor.

Ülkemizin sosyo-politik gündemiyle birleştirerek hazırlanan “Türkiye İçin Yeni Akredite Göçmen Vizesi: Bir Model Önerisi” raporu, ekonomi güvenliğini önceliklendirerek işletmelerimizin uluslararası piyasalarda rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Paylaşılan rapor; sonuç odaklı pratik çözümlerle, nitelikli ve kalifiye göçmenlerin farklı değerlendirilmesi gerektiğini ve planlamanın buna uygun yapılması önceliğini savunuyor.

Göç politikamızın, geleceğimizde ve şekillenen yeni dünya düzeninde önemli rol oynayacağını kaydeden KOSAM Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Can Başaran raporla ilgili şu ifadelere yer verdi: “Raporumuzda göçmen işçi istihdamının geçmişini, bugünü ve geleceğini, farklı ülkelerde uygulanan çalışma vizesi ile kart modellerini ele aldık. Göçmen işgücü, gelişmiş ülkelerin ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Türkiye ise yüksek nitelikli ve kalifiye yabancı çalışanlar için büyük bir potansiyel taşıyor. Ancak bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için yabancıların çalışma koşullarının yeniden gözden geçirilmesi, incelenmesi ve yenilikçi çözüm önerileri geliştirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin küresel işgücü piyasasında rekabeti artırmaya yönelik özgün politikalar üretmesi gerektiğini biliyoruz. Raporumuzda Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu işgücünü ‘yüksek nitelikli’ ve ‘kalifiye’ olarak iki başlık altında sınıflandırarak konuyu inceledik. Bu sayede önerdiğimiz modeller için çok daha verimli ve uygulanabilir sonuçlar elde ettik. İnşaat, sanayi ve tarım ülkemiz ekonomisinin bel kemiğini oluşturan en önemli sektörler. Kalifiye işçi açığı, bu sektörlerin varlığı ve gelişimlerine darbe vuruyor; sektörel yavaşlamalar ise ülke ekonomimizde ciddi ihracat kayıpları yaşatıyor. Tam da bu sebeplerle Akredite Göçmen İşçi Vizesi modelimiz ekonomi güvenliği için de önemli bir çözüm sunuyor.”

“Elâ Kart Kalifiye İşçi İhtiyacını Karşılamak Amacıyla Geliştirildi”

Lütfi Can Başaran, göçmen işçi vizesi modellerinin detaylarını açıklarken, her bir modelin Türkiye’nin ekonomik ve sosyal dinamiklerine nasıl uyum sağlayacağına da değindi. Başaran; “Ülkemizde hali hazırda mevcut olan Turkuaz Kart uygulaması genişletilmeli ve güncellenmelidir. Turkuaz Kart ile odaklanılan yüksek nitelikli işgücü modelinin bilim, teknoloji ve sanayi alanlarında ülkemize katkı sağlayacak profesyonelleri çekmek için ideal bir uygulama olduğu kanısındayız. Elâ Kart ise bu karttan farklı olarak kalifiye işçi ihtiyacını karşılamak amacıyla projelendirildi. Bu model özellikle ara eleman açığını kapatarak, iş dünyasında verimliliği artıracak. Puan temelli sistem, her iki alandaki ihtiyaçlara esnek ve sürdürülebilir yanıtlar vererek, sektörlerin talep ettiği niteliklere sahip göçmen işgücünü, hızlıca ülkemize kazandıracaktır” dedi.

Göçmen işçi entegrasyonunun sadece ekonomik faydalar sağlamakla kalmayıp, kültürel zenginlik ve sosyal uyum açısından da önemli olduğunu vurgulayan Başaran; “Göçmenlerin ülkemize uyum sağlaması ve burada kendilerini güvende hissetmeleri, toplumsal barış ve dayanışma için kritik öneme sahip. Bu nedenle, eğitim programları ve sosyal destek mekanizmalarının geliştirilmesini de önemsiyoruz” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ege Üniversitesinin en uzun soluklu kazısı olan Klaros, dünyaya tanıtılacak

Klaros Bilicilik Tanıtım Merkezi etkinliğine Menderes Belediye Başkanı İlkay Çiçek, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Onur Zunal, acenta ve otel sahipleri ile turizm rehberleri katıldı.

Tanıtım etkinliğinde, Klaros kazısı bilimsel danışmanlığını üstlenen Doç. Dr. Onur Zunal, 3300 yıllık tarihi geçmişe sahip Batı Anadolu’nun en önemli kutsal alanlarından biri olan Klaros’ta sürdürülen çalışmalar ve sonuçları hakkında bilgiler verdi. Doç. Dr. Zunal, “İzmir’in, Menderes ilçesi sınırlarında yer alan Klaros çok değerli bir kültür hazinesi ve barındırdığı hikayelerle keşfedilmeyi bekleyen potansiyeli yüksek bir destinasyon noktasıdır. Buna sahip çıkmak, tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak öncelikle bu coğrafyada yaşayan bizlerin sorumluluğundadır” diye konuştu.

“Klaros en eski kehanet merkezidir”

Klaros kazı alanının tarihi öneminden bahseden ve Ege Üniversitesinin yaptığı çalışmalara da değinen Doç. Dr. Zunal, “Menderes İlçesi sınırlarında yer alan Klaros, İonia’nın en önemli kutsal alanlarından biri, aynı zamanda şu ana kadar yapılan kazı çalışmalarının gösterdiği üzere en eski kehanet merkezidir. Antik metinler ve arkeolojik verilere göre İsa’dan önce 13’üncü yüzyılda kurulduğu anlaşılan Klaros’ta ilk sistemli araştırmalar 1886 yılında Carl Schuchhardt tarafından gerçekleştirilmiş, ardından ilk kazı, Theodor Macridy’nin 1907 yılında kutsal alanda alüvyon dolgunun altında kalan tek sütunun aşınmış yüzeyini görüp burada küçük bir sondaj yapmasıyla başlamıştır. 1950-1961 yılları arasında Loius Robert ve Jeanne Robert, 1988-1997 yılları arasında da Juliette de La Genière tarafından kazı çalışmaları yürütülmüştür. 2001 yılından bu yana Klaros’ta sürdürülen kazı, araştırma ve onarım çalışmaları Ege Üniversitesi öğretim üye ve elemanları tarafından devam ettiriliyor. 2001-2019 yılları arasında Nuran Şahin başkanlığında gerçekleştirilen kazılar, 2020 yılından bu yana bilimsel danışmanlığımda sürdürülüyor. Klaros, bu anlamda Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün yürütmüş olduğu en uzun soluklu kazılardan birisidir” diye konuştu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yapay zekâ araçları para ve bilgi çalmak için kullanılıyor

Dijital güvenlik şirketi ESET, Aralık 2023  Mayıs 2024  dönemini kapsayan ve tehdit ortamı eğilimlerini özetleyen en son ESET Tehdit Raporu’nu yayımladı. Rapora göre bilgi hırsızları Midjourney, Sora ve Gemini gibi üretken yapay zekâ araçlarını taklit etmeye başladı. Yeni mobil zararlı yazılım GoldPickaxe, deepfake videolar oluşturmak için yüz tanıma verilerini çalabiliyor. WordPress eklenti açıklarından yararlanmakla ünlü bir çete olan Balada Injector, 2024’ün ilk yarısında yaygınlaşmaya devam etti ve 20 binden fazla web sitesini tehlikeye attı. 

Geçtiğimiz altı ay, ister “geleneksel” bankacılık kötü amaçlı yazılımları isterse de son zamanlarda kripto hırsızları şeklinde olsun, kurbanların mobil bankacılık fonlarının peşine düşen kötü amaçlı yazılımlar olan Android finansal tehditlerinin dinamik bir manzarasını çizdi. Bilgi hırsızlığı yapan kötü amaçlı yazılımlar artık üretici yapay zekâ araçlarını taklit ederken bulunabiliyor. Yeni mobil kötü amaçlı yazılım GoldPickaxe, kötü amaçlı yazılım operatörleri tarafından hileli finansal işlemleri doğrulamak için kullanılan deepfake videolar oluşturarak yüz tanıma verilerini çalabiliyor. Video oyunları ve çevrimiçi çok oyunculu oyunlarda kullanılan hile araçlarının, ESET telemetrisinde H1 2024’te birkaç tespit artışı görülen RedLine Stealer gibi bilgi hırsızı kötü amaçlı yazılımlar içerdiği yakın zamanda tespit edildi.

GoldPickaxe’in hem Android hem de iOS sürümleri var ve yerelleştirilmiş kötü amaçlı uygulamalar aracılığıyla Güneydoğu Asya’daki kurbanları hedef alıyor. ESET araştırmacıları bu zararlı yazılım ailesini araştırırken GoldPickaxe’in GoldDiggerPlus adlı daha eski bir Android kardeşinin de Latin Amerika ve Güney Afrika’daki kurbanları aktif bir şekilde hedefleyerek bu bölgelere ulaştığını keşfettiler. 

Son aylarda Infostealing kötü amaçlı yazılımları da üretici yapay zekâ araçlarının taklidini kullanmaya başladı. H1 2024’te Rilide Stealer, potansiyel kurbanları ikna etmek için OpenAI’nin Sora’sı ve Google’ın Gemini’si gibi üretici yapay zekâ asistanlarının adlarını kötüye kullanırken görüldü. Bir başka kötü amaçlı kampanyada ise Vidar bilgi hırsızı, Midjourney’in yapay zekâ modeline yalnızca Discord üzerinden erişilebilmesine rağmen yapay zekâ görüntü üreticisi Midjourney için sözde bir Windows masaüstü uygulamasının arkasına gizlendi. ESET Research, 2023’ten bu yana siber suçluların yapay zekâ temasını kötüye kullandığına giderek daha fazla şahit oldu ve bu eğilimin devam edeceğini tahmin ediyor.

Resmi oyun ekosisteminin dışına çıkan oyun meraklıları bilgi hırsızlarının saldırısına uğradı. Bazı kırılmış video oyunları ve çevrimiçi çok oyunculu oyunlarda kullanılan hile araçlarının yakın zamanda Lumma Stealer ve RedLine Stealer gibi bilgi hırsızı kötü amaçlı yazılımlar içerdiği tespit edildi. RedLine Stealer, ESET telemetrisinde H1 2024’te İspanya, Japonya ve Almanya’daki kampanyaların neden olduğu birkaç tespit artışı gördü. Son dalgaları o kadar önemliydi ki H1 2024’teki RedLine Stealer tespitleri H2 2023’tekileri üçte bir oranında aştı. 

WordPress eklenti açıklarından yararlanmakla ünlü bir çete olan Balada Injector, 2024’ün ilk yarısında yaygınlaşmaya devam ederek 20 binden fazla web sitesini tehlikeye attı ve çetenin son kampanyasında kullanılan varyantlar için ESET telemetrisinde 400 binden fazla hit aldı. Fidye yazılımı sahnesinde, eski lider oyuncu LockBit, Şubat 2024’te kolluk kuvvetleri tarafından yürütülen küresel bir kesinti olan Chronos Operasyonu tarafından kaidesinden düşürüldü. ESET telemetrisi H1 2024’te iki kayda değer LockBit kampanyası kaydetmiş olsa da bunların LockBit dışı çetelerin sızdırılmış LockBit oluşturucusunu kullanmasının sonucu olduğu tespit edildi.

ESET Tehdit Raporu, halen büyümekte olan en gelişmiş sunucu tarafı kötü amaçlı yazılım kampanyalarından biri olan Ebury grubunun kötü amaçlı yazılımları ve botnet’leriyle ilgili yakın zamanda yayımlanan derinlemesine araştırmayla ilgili haberleri içeriyor. Yıllar içinde Ebury, yaklaşık 400.000 Linux, FreeBSD ve OpenBSD sunucusunu tehlikeye atmak için bir arka kapı olarak kullanıldı; 2023’ün sonları itibariyle 100 binden fazlası hala tehlikede.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bu proje ile yeni endemik türler literatüre kazandırılacak

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof. Dr. Hasan Yıldırım’ın yürütücülüğünü yaptığı “Türkiye’de yayılış gösteren Campanula L. Cinsine Ait Taksonların Taksonomik Revizyonu ve Filogenetik İlişkileri” isimli proje TÜBİTAK- ARDEB 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında desteklenmeye uygun bulundu.

Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, proje ekibini makamında ağırlayarak tebrik etti. Ege Üniversitesinin; tam akreditasyona sahip, öğrenci odaklı, bir araştırma üniversitesi olduğunu ve TÜBİTAK’ın farklı programlarında liderliğini sürdürdüğünü vurgulayan Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “ Üniversitemizde bir kültüre dönüştürerek sürdürülebilir hale getirdiğimiz araştırma ve bilim üretme ekosistemimiz güçlenmeye devam ediyor. Araştırmacılarımızın bilimsel çalışmaları TÜBİTAK başta olmak üzere hem ulusal hem de uluslararası değerlendirme ve fonlama kuruluşları tarafından destek almayı sürdürüyor. Bu vizyonumuz kapsamında bilimsel üretimine devam eden Fen Fakültesi öğretim üyemiz Prof. Dr. Hasan Yıldırım’ın öncülüğündeki bilim ekibi bir yandan ülkemizin farklı bölgelerinde çalışmalarını sürdürerek yeni endemik türleri literatüre kazandırıyor, diğer yandan da ülkemizde yayılış gösteren türlere yönelik bilimsel projeler hazırlıyorlar. Türkiye Yüzyılı’nı Türk bilim yüzyılı yapmak için alın ve akıl teri döken bilim ekibimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

Araştırmanın içeriği ile ilgili bilgi veren proje yürütücüsü Prof. Dr. Hasan Yıldırım,  “Campanula L. cinsi Türkiye Florası kapsamında toplamda 6 alt cins (C. subgen. Campanula, Megalocalyx, Roucela, Brachycodonia, Sicyodon ve Rapunculus) ile temsil edilir. Bu çalışmanın kapsamında Türkiye’de yayılış gösteren Campanula Subgen. Campanula altında yer alan bazı seksiyonlar (Symphyandriformes, Rupestres, Scapiflorae, Saxicolae, Tracheliopsis, Dictyocalyx ve Platysperma Seksiyonları) hariç diğer tüm seksiyon ve alt cinslerin morfolojik, moleküler, palinolojik ve anatomik verilerler ile kapsamlı taksonomik bir revizyonu yapılarak filogenetik ilişkileri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu çalışma kapsamında ele alınacak olan hedef türler, genellikle varyasyon sınırları yüksek ve taksonomik olarak oldukça problemli gruplardır. Bu kapsamda, Türkiye genelinde yaklaşık 70 ilde gerçekleştirilecek olan saha çalışmaları sonucunda, projenin hedef türleri toplanarak, morfolojik ayırt edici karakterler belirlenerek, yanılgıları en aza indirgeyecek işlevsel tür teşhis anahtarları ve detaylı betimleri hazırlanacaktır. Herbaryum ve saha çalışmaları sonucunda güncel yayılış haritaları ortaya konulacaktır. Her taksonun kök, gövde ve yaprakları üzerinden ayrıntılı anatomik çalışmalar gerçekleştirilerek elde edilecek veriler morfolojik bulguların desteklenmesinde kullanılacaktır” diye konuştu.

 Prof. Dr. Hasan Yıldırım,  “ Filogenetik DNA çalışmalar kapsamında ise, hedef taksonlara ait çekirdek DNA’sına ait ITS bölgesi ile plastid DNA’sının NADHS-2 ve rpoC1-1 bölgeleri kullanılacak ve bu verilerle hedef taksonların filogenetik ilişkileri hesaplanacaktır. Böylece morfolojik karakterlerle oluşturulan seksiyonların moleküler verilerle desteklenip desteklenmediği ortaya konulmaya çalışılacaktır. Ayrıca elde edilen filogenetik ağaçların zamanla kalibre edilmesiyle ana takson grupları ve tek tek taksonların en yakın ortak ataya varma zamanları hesaplanacak ve bu bilgilerin anadolunun jeolojik/iklimsel tarihçesiyle birleştirilmesiyle Anadolu Biyoçeşitliliğinin zamansal örüntülerine katkı sunulacaktır” dedi.

Prof. Dr. Hasan Yıldırım’ın yürütücülüğünü yaptığı projede, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı öğretim üyeleri Doç. Dr. Ademi Fahri Pirhan, Doç. Dr. Aylin Eşiz Dereboylu ve Prof Dr. Aykun Güvensen’in yanı sıra Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Barış Özüdoğru, Muğla Sıtkı Koçman Üniveristesi Öğretim Üyesi Dr. Kenan  Akbaş ve danışman olarak Yunanistan Patras Üniveristesi öğretim elemanı Dr. Eleni Liveri yer alıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bypass Ameliyatı Hakkında Bilinmesi Gereken 3 Önemli Nokta!

Dünya genelinde kalp hastalıklarından ölümler ilk sırada yer alırken, kalp krizi artık çok erken yaşlarda da kapıyı çalabiliyor! Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şahin Şenay genetik etkenlerin yanısıra yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, obezite ve diyabet hastaları ile sigara kullananlarda, hareketsiz yaşam tarzı ve sağlıksız beslenme alışkanlığı olanlarda bypass gerektiren kalp ve damar hastalığına daha sık rastlandığını vurguluyor. Yaklaşık olarak dünyada yılda 3 milyon, ülkemizde de 50 bin bypass ameliyatı yapıldığını belirten Prof. Dr. Şenay, koroner arter bypass ameliyatı hakkında bilinmesi gereken 3 önemli noktayı ve bypass ameliyatında en yeni gelişmeleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

 

1. Koroner arter bypass ameliyatı ne zaman gerekir?

Koroner arterlerde yani kalbi besleyen damarlarda yaygın ve ileri derecede tıkanıklık varsa, bu durum kalp kasına giden kan akışını önemli ölçüde azaltıyor ve koroner arter bypass ameliyatı gerekli olabiliyor. Bu durumun; göğüs ağrısı, nefes darlığı, çabuk yorulma gibi bulgular ile ortaya çıkabildiğini belirten Prof. Dr. Şahin Şenay şöyle konuşuyor: “Hastalarda tıkanıklıkların yeri ve sayısına bağlı olarak koroner arter hastalığının tedavisinde bypass gerekli olabilir. Koroner arterlerin damar duvarlarındaki plaklar ile önemli ölçüde daralması sonucunda gelişen ciddi koroner arter hastalığı mutlaka tedavi gerektirir. Hastalar kalp damarlarındaki plakların yaygınlığı ve yerleşimine göre; bazı yaşam tarzı değişiklikleri, ilaçlar, stentler veya bypass operasyonu ile tedavi edilebilir. Diyabeti olanlarda ve kalp kasılmasında zayıflama gözlenen yaygın koroner damar tıkanıklığı olan hastalarda bypass; ilaç veya stent tedavisine göre tedavide daha yüksek fayda sağlayabilir.”

2. Bypass ameliyatları hangi yöntemlerle yapılıyor? 

Koroner bypass ameliyatı kalp damarlarında hayati risk oluşturan darlıklar ya da tıkanıklıkların tedavisinde önemli bir rol oynarken, günümüzde teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler ve hekimlerin tecrübeleri sayesinde bu alanda yeni yöntemler de hizmete sunuluyor. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şahin Şenay günümüzde bypass ameliyatlarında klasik açık yöntem, küçük kesi ile yapılan ve robotik yöntem ile uygulanan tekniklerin mevcut olduğunu, hasta konforu açısından robotik bypass yönteminin ön plana çıktığını söylüyor. 

  • Açık kalp bypass ameliyatı nasıl yapılıyor?

Bypass ameliyatı yapılması gereken hastalarda geleneksel yöntem olan açık kalp ameliyatında; göğüs kemiği kesilerek göğüs açılır ve göğüs duvarından, koldan veya bacaktan alınan damarlar ile tıkalı arterlerin sağlam kısımlarına dikilir. Bu sayede tıkanıklıklar aşılmış olur ve kalbin beslenmesi düzeltilir. 

  • Küçük kesi ile yapılan bypass ameliyatında göğüs kemiği korunuyor mu?

Minimal invaziv veya kapalı yöntem olarak adlandırılan yöntemdir. Hastanın göğüs kemiği kesilmeden göğüs yan bölgesinde yapılan küçük bir kesi sayesinde kalbe ulaşılır. Bu yöntemin gerçekleştirilmesi için kamera ve özel aletler kullanılarak yine göğüs duvarından, koldan veya bacaktan alınan damarlar kullanılır.  

  • Robotik yöntem hastaya neler kazandırıyor?

Bypass gerektiren hastalarda uygulanabilecek en minimal invaziv yöntemdir yani ameliyat küçük kesi ve port deliklerinden robotik kolların bağlanması ile robot destekli olarak gerçekleştirilir. Dünyada 1998 yılında yapılmaya başlayan robotik kalp cerrahisi ülkemizde de yaklaşık 20 yıldır uygulanmaktadır. Robotik yöntemle hazırlanan göğüs damarı ve endoskopik olarak hazırlanan diğer damarlar kullanılarak açık operasyonda kalpte yapılan bypass işleminin benzeri küçük kesiler ile yapılır. Bu yöntemde kanama riski daha az olabilmekte, enfeksiyon riski azalabilmekte, ameliyat sonrası dönemde iyileşme ve günlük hayata dönme daha hızlı olabilmektedir. Hastanede kalma süresi yaklaşık 4-5 gün olurken, ameliyat sonrasında kozmetik olarak daha iyi bir sonuç elde edilebilmektedir. Açık kalp ameliyatında göğüs kemiğinin kaynama süresi hasta ile ilişkili faktörlere de bağlı olarak uzun sürebilmektedir, bu süreçte genellikle hasta hareketleri belirli ölçüde kısıtlanır. Robotik ameliyatlarda ise ameliyat sonrası önemli bir hareket kısıtlaması gerekli değildir. 

 

3. Robotik cerrahi kimlere uygulanabilir?  

Prof. Dr. Şahin Şenay robotik cerrahinin bypass olacak hastaların çoğu için uygulanabildiğini belirtirken “Bazı kronik hastalıkları olan hastalarda robotik cerrahi planlaması yapmadan önce detaylı değerlendirme gerekir. Bunun için bazı tetkikler yapılır. Bu hastalardan uygun olanlarda; robotik yöntem klasik yönteme göre daha çok fayda sağlayabilir. Çok ciddi akciğer hastalığı, ciddi periferik damar hastalığı olan hastalarda, ileri kalp yetmezliği olan hastalarda veya acil ameliyatlarda bu yöntemin uygulanması uygun olmayabilir” diyor. Hasta sonuçları ile ilgili olarak, ‘Bu yöntem ile operasyon yaptığımız hastalarımızın verilerini geçtiğimiz haftalarda Atina’da yapılan Uluslararası Minimal Invaziv Kalp Cerrahisi Derneği (ISMICS) 2024 yılı kongresinde sunarak dünyanın çok farklı yerlerinden gelen kalp cerrahları ile bu deneyimlerimizi paylaştık ve çok ilgi gördü’ şeklinde ifade eden Prof. Dr. Şenay, teknolojideki gelişmelerin hasta tedavilerine olumlu yönde yansıdığını, robotik tekniğin buna güzel bir örnek olduğunu iletti. 

Yakın gelecekte bizleri ne bekliyor?

Yapay zeka, artırılmış gerçeklik ve 3 boyutlu görüntüleme teknolojilerinin robotik yöntemler ile entegre olmaya başladığını ifade eden Prof. Dr. Şenay, yakın gelecekte teknolojinin kalp hastalıklarının tedavisinde daha fazla yer alacağını ifade etti.  

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bornova’nın stratejik planı Bornovalılarla yapılıyor

Belediye’nin 5 yılda hayata geçireceği yatırım ve hizmetlerin belirleneceği Stratejik Plan katılımcı bir anlayışla hazırlanıyor. Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, “Tüm paydaşların aktif katılımıyla, kentin geleceği için güçlü ve vizyoner bir plan hazırlamak istiyoruz. Güçlü Bornova için tüm Bornovalıları stratejik plana katkı koymaya davet ediyoruz” dedi.

Bornova Belediyesi’nin önümüzdeki 5 yıl için yol haritası niteliğindeki Stratejik Planı’na katkı koymak isteyecek olan Bornovalılar, belediyenin web sitesindeki ankete katılarak önceliklendirilmesini istedikleri projeleri seçebiliyorlar.  “Bornova’nın en önemli 3 sorunu nedir” sorusuna da yanıt vererek düşüncelerini paylaşabiliyorlar. Bornovalılar anket.bornova.bel.tr bağlantısına tıklayarak da sürece dahil olabiliyorlar.

Gençlerle çalıştay

Bornova Belediyesi daha katılımcı bir plan hazırlamak amacıyla sivil toplum kuruluşlarına, kamu kuruluşlarına ve muhtarlara da anket göndererek görüşlerini talep edecek. Bunun yanında gençlerle düzenlenecek çalıştay ile gençleri Bornova Belediyesi’nin karar alma süreçlerine ve politika oluşturma süreçlerine dahil etme konusunda yöntem araştırmaları yapılacak. Bunların yanı sıra Bornova Belediyesi personelinin görüşleri de anket aracılığıyla alınacak.

En geniş katılım

Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, çok önemsedikleri katılımcı anlayışı stratejik planın hazırlanması sürecinde de uygulayacaklarını belirterek, “Ara vermeden sürdürdüğümüz mahalle gezilerimizdeki öneri ve istekler de planımızda önemli bir yer tutacak. Bornova’nın geleceğini belirleyecek olan yol haritası niteliğindeki stratejik planımızı mümkün olan en geniş katılımla hazırlayacağız” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı