Aylık arşivler: Ağustos 2024

Kültür ve Bilimin Buluşma Noktası: Mudanya Kitap Fuarı

6. Mudanya Kitap Fuarı, edebiyat ve sanatı bilimin ışığıyla buluşturuyor. Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Betül Tanbay, matematiğin evrensel dilini anlatırken, yazarlar Şaban Akbaba, Zeki Baştürk ve Fehmi Enginalp, Mudanya’nın zengin kültürel mirasını ele aldı.

Mudanya Belediyesi tarafından “Değişim” temasıyla düzenlenen 6. Mudanya Kitap Fuarı, kültür, sanat ve edebiyatın yanında bilimi de kitapseverlerle buluşturuyor. Fuarın dördüncü gününde, Boğaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Betül Tanbay, “Herkes İçin Matematik” konulu söyleşisinde, matematiğin evrensel dilini ve Anadolu’nun matematik tarihindeki önemini anlattı. Aynı gün, eğitmen ve yazarlar Şaban Akbaba, Zeki Baştürk ve Fehmi Enginalp, “Mudanya Kültürü” başlıklı söyleşide, Mudanya’nın tarihi ve kültürel zenginliklerini tartışarak Girit kültürünün bölgedeki etkisine dikkat çektiler.

“Herkes İçin Matematik” konulu söyleşisinde matematiğin evrensel bir konu olduğunu belirten Tanbay, değişim istendiği yerlerde matematiğin ortak bir dil oluşturduğunu söyledi. Dünyanın en tanınmış 150 matematikçisinden 50’sinin Anadolu’da doğduğunu vurgulayan Tanbay, “Bizim topraklarımızda müthiş bir zenginlik var. Şu an Arap ama Urfa’da doğmuş bir matematikçi ise, biz onu hiç benimsemiyoruz. Biz bunları neden kendi mirasımız olarak kabul etmiyoruz, anlayamıyorum.” dedi. Aynı topraklarda yaşamayı “toprakdaş” olarak tanımlayan Tanbay, “Antik Yunan Matematikçi ve filozof Thales Aydın’ın Didim ilçesinde doğmuştur. Toprakdaş üzerinden gidersek, yerli ve millideki yerliyi yer olarak, yani Didim olarak alırsak, Thales yerlidir. Bizim yerimizden ve bizim topraklarımızdandır. Biz Thales’i neden kendi zenginliğimiz olarak kabul etmiyoruz? Bunu anlamış değilim” dedi.  Bugün Göbeklitepe’de 12 bin senelik tarihin neden bin senelik kısmının benimsediğine de anlam veremediğini söyleyen Tanbay, “Ben 12 bin seneyi de benimsiyorum. Göbeklitepe’yi gördüğüm zaman, bizim topraklarımızda olmasından, bizim onu ortaya çıkarmış olmamızdan iftihar ediyorum. Toprakdaş olduğumuz için bize ait olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

“GİRİT KÜLTÜRÜ MUDANYA İÇİN ÖNEMLİDİR”
“Mudanya Kültürü” başlıklı söyleşide ise eğitmen ve yazarlar Şaban Akbaba, Zeki Baştürk ve Fehmi Enginalp, Mudanya’nın tarihi ve kültürel değerlerini ele aldılar. Giritliler dışında Mudanya’ya göç edenlerin kültür ve geleneklerini taşıyamadığını söyleyen yazarlar, Mudanya’da yaşamış ve edebiyat alanında başarılı olan isimlerin yaşamlarından kesitler sundular. Girit kültürünün Mudanya için önemine de değinen yazarlar, Girit kültürünün yaşatılmasının önemine dikkat çektiler.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kulağa sık su kaçması enfeksiyona neden olabilir

Yaz aylarında deniz ve havuza girme nedeniyle dış kulak yolunun sıkça suyla temasının kulak kiri olarak da bilinen koruyucu serumen tabakasının kaybolmasına neden olarak dış kulak yolu enfeksiyonu sıklığını artırdığını belirten VM Medical Park Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Osman Erdoğan, “Ayrıca kulak çubuğu kullanma, sert cisimlerle dış kulak yolunu kaşıma, yüksek nem ve ısı da dış kulak yolu enfeksiyonlarına eğilimi artırmaktadır ”dedi.

 

VM Medical Park Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Osman Erdoğan, dış kulak enfeksiyonları hakkında açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Erdoğan, yazın deniz ve havuza sık girilmesi nedeniyle dış kulak yolunun sıkça suyla temasının, kulak kiri olarak da bilinen koruyucu serumen tabakasının kaybolmasına neden olarak dış kulak yolu enfeksiyonu sıklığını artırdığını ifade etti. 

 

İŞİTME KAYBINA YOL AÇABİLİR

Dış kulak yolu enfeksiyonu gelişen hastalarda özellikle çiğneme ve konuşma sırasında çene eklemi hareketi nedeniyle ağrı oluştuğunu vurgulayan Doç. Dr. Osman Erdoğan, “Dış kulak yolunun ödem nedeniyle daralması ve kulak akıntılarının birikmesi nedeniyle iletim tipi işitme kaybına sıkça rastlanmaktadır. Renksiz ya da sarı renkli, kötü kokulu kulak akıntıları olabilmektedir. Enfeksiyon ajanı mantarlar varsa kaşıntı da görülebilmektedir” diye konuştu.

 

ETKİN TEDAVİ İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Kulak önüne bası uygulanması ya da kulak kepçesinin hareket ettirilmesi sırasında şiddetli ağrının en önemli bulgular olduğunu dile getiren Doç. Dr. Erdoğan, “Hastalığın tanısının konulmasından sonra akılcı ilaç kullanımı ile tedaviye başlanmalıdır. Etkin tedavi için dış kulak yolunun sık aralıklarla temizlenmesi, uygun antibiyotik ve damlaların seçimi önem arz etmektedir. Yanlış ilaç seçimi ya da sağlık merkezine geç başvuru nedeniyle hastalarda dış kulak yolu, damlaların ilerleyemeyeceği kadar daralmış olabilir. Bu hastalarda dış kulak yoluna antibiyotikli ve kortizonlu fitiller yerleştirmek tedavide anahtar rol oynar” dedi.  

 

TEDAVİ SONRASI KULAK 2 HAFTA SUDAN KORUNMALI

Tedaviden sonra yaklaşık iki hafta boyunca kulağın sudan korunması gerektiğine değinen Doç. Dr. Erdoğan, “Bunun için vazelinli pamuklar ya da kulak tıkaçları kullanılabilir. Bu enfeksiyonların sıklığını azaltmak ve önüne geçmek için kulak çubuğu kullanılmamalıdır ve kulak kanalı sert cisimlerle kaşınmamalıdır” dedi.  

 

DENİZ YA DA HAVUZ SONRASI KULAK AĞRISI VARSA HEKİME BAŞVURUN

 

Doğru kulak temizliği için banyodan sonra bir parça pamuk ile kulak kanalı girişinin kurulanarak temizlenmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Erdoğan, “Şeker hastalığı, sedef hastalığı ya da egzamatöz cilt hastalıkları olan hastaların dış kulak yolu enfeksiyonları açısından ekstra dikkat etmesi gerekmektedir. Deniz ya da havuza girdikten sonraki günlerde kulaklarında şiddetli ağrı hisseden vatandaşlarımızın derhal kulak burun boğaz hekimine başvurarak kulak muayenelerini yaptırmalarını önermekteyiz” diyerek sözlerini sonlandırdı. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Mpox (Maymun Çiçeği) hastalığı hakkında bilinmesi gerekenler neler!

Mpox (Maymun çiçeği) hastalığının belirtileri, tedavi yöntemleri ve önlemler konusunda uyarılarda bulunan Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, hastalığın dokunma, öpüşme, kirlenmiş çarşaflar, giysiler veya iğneler gibi malzemelerle, yüz yüze (konuşma veya nefes alma) ile uzun süreli yakın temastan kaynaklanan solunum damlacıkları ile yayıldığını söyledi.

Mpox’u suçiçeği, kızamık, bakteriyel cilt enfeksiyonları, uyuz, herpes, sifiliz, diğer cinsel yolla bulaşıcı enfeksiyonlar ve ilaçla ilişkili alerjilerden ayırt etmenin önemine işaret eden Prof. Dr. Kalemoğlu, “İnsanların mümkün olduğunca erken tedavi görmeleri ve daha fazla yayılmayı önlemeleri için test yapmak çok önemli.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, Mpox (maymun çiçeği) hastalığına dair önemli bilgiler paylaşarak, hastalığın belirtileri, bulaşma yolları, tedavi yöntemleri ve önlemler hakkında uyarılarda bulundu.

İnsandan insana bulaşabiliyor

Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, Mpox (maymun çiçeği) hastalığının Orthopoxvirus cinsine ait bir virüsün neden olduğu, ateş, baş ağrısı, kas ağrıları ve deri döküntüleri gibi belirtilerle ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık olarak bilindiğini ifade ederek, hastalığın insandan insana bulaşabileceğini ve özellikle fiziksel temas, kontamine materyaller ya da enfekte hayvanlarla temas yoluyla yayılabileceğini belirtti.

“Mpox’un laboratuvar tetkiki, cilt lezyon materyalinin PCR ile test edilmesiyle yapılır. Mpox destekleyici bakım ile tedavi edilir. Çiçek hastalığı için geliştirilen ve bazı ülkelerde kullanım için onaylanan aşılar ve terapötikler, bazı durumlarda Mpox için kullanılabilir.” diyen Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, 2022-2024’te küresel bir Mpox salgınına, “Klade IIb” olarak bilinen bir suşun neden olduğunu dile getirdi.

Aşılama, risk altındaki kişiler için enfeksiyonu önlemeye yardımcı olabiliyor

Mpox (maymun çiçeği) hastalığının Mpox’u olan biriyle fiziksel temastan kaçınarak önlenebileceğini ifade eden Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, “Aşılama, risk altındaki kişiler için enfeksiyonu önlemeye yardımcı olabilir.” dedi.

Çoğu insan tamamen iyileşiyor, ancak bazıları çok hastalanıyor

Mpox (maymun çiçeği) hastalığı ağrılı bir kızarıklığa, genişlemiş lenf düğümlerine ve ateşe neden olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, “Çoğu insan tamamen iyileşir, ancak bazıları çok hastalanır. Mpox insandan insana veya bazen hayvanlardan insanlara yayılabilir. 1980 yılında çiçek hastalığının ortadan kaldırılması ve dünya çapında çiçek hastalığı aşılamasının sona ermesinin ardından, Mpox orta, doğu ve batı Afrika’da istikrarlı bir şekilde ortaya çıktı. 2022-2023’te küresel bir salgın meydana geldi.” diye konuştu.

Hastalık kirlenmiş çarşaflar veya giysilerle de yayılabiliyor

Mpox’un kişiden kişiye bulaşmasının, bulaşıcı cilt, ağız veya cinsel organlar gibi diğer lezyonlarla doğrudan temas yoluyla meydana gelebildiğini anlatan Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, “Herkes Mpox virüsü alabilir. Hastalık dokunma, öpüşme veya seks yoluyla kişiler arası, kirlenmiş çarşaflar, giysiler veya iğneler gibi malzemelerle, yüz yüze (konuşma veya nefes alma) ile uzun süreli yakın temastan kaynaklanan solunum damlacıkları veya kısa menzilli aerosoller (Uçakta ön arka sıra koltuklar, toplu taşıma, kapalı mekanlar gibi) yollar ile yayılıyor.” dedi.            

Dövme salonları gibi ortamlar da riskli

Virüsün vücuda yaralı deri, mukozal yüzeyler (örneğin oral, faringeal, oküler, genital, anorektal) veya solunum yolu yoluyla girdiğini dile getiren Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, “Mpox, evin diğer üyelerine ve seks partnerlerine yayılabilir. Birden fazla cinsel partneri olan kişiler daha yüksek risk altındadır. Mpox’un hayvandan insana bulaşması, enfekte hayvanlardan insanlara ısırıklar veya çizikler yoluyla veya avlanma, derisini yüzme, tuzağa düşürme, yemek pişirme, leşlerle oynama veya hayvan eti yeme gibi faaliyetler sırasında meydana gelir. İnsanlar, giysi veya çarşaf gibi kontamine nesnelerden, sağlık hizmetlerinde kesici alet yaralanmaları yoluyla veya dövme salonları gibi topluluk ortamlarında Mpox kapabilirler.” şeklinde bilgi verdi.

Mpox’un ilk belirtisi kızarıklık

Mpox hastalığının genellikle bir hafta içinde başlayan, ancak maruziyetten 1-21 gün sonra başlayabilen belirti ve semptomlara neden olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, “Semptomlar tipik olarak 2-4 hafta sürer, ancak bağışıklık sistemi zayıflamış bir kişide daha uzun sürebilir. Mpox’un yaygın semptomları ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları, sırt ağrısı, halsizlik ve şişmiş lenf düğümleri. Bazı insanlar için Mpox’un ilk belirtisi kızarıklıktır, bazılarında ise önce farklı belirtiler olabiliyor. Döküntü, sıvıyla dolu bir kabarcık haline gelen ve kaşıntılı veya ağrılı olabilen düz bir yara olarak başlar. Döküntü iyileştikçe lezyonlar kurur, kabuklanır ve dökülür. Bazı insanlarda bir veya birkaç cilt lezyonu olabilirken, diğerlerinde yüzlerce veya daha fazla cilt lezyonu olabilir. Bunlar vücudun herhangi bir yerinde görünebilir.” dedi.

İlk lezyon kasıkta, ağız içinde veya çevresinde olabiliyor

Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, 2022’de başlayan (çoğunlukla Klade IIb virüsünün neden olduğu) küresel Mpox salgını bağlamında, hastalığın bazı insanlarda farklı şekilde başladığını, vakaların yarısından biraz fazlasında, döküntünün diğer semptomlardan önce veya aynı anda ortaya çıkabildiğini dile getirerek, ilk lezyonun kasıkta, anüste, ağız içinde veya çevresinde olabildiğini de hatırlattı.

Ölüm de görülebiliyor

Bazı hastalarda pnömoni (zatürre), görme kaybı ile kornea enfeksiyonu; şiddetli dehidratasyona veya yetersiz beslenmeye neden olan ağrı veya yutma güçlüğü, kusma ve ishal; sepsis (vücutta yaygın bir enflamatuar yanıt ile kanın enfeksiyonu), beyin iltihabı (ensefalit), kalp kası iltihabı (miyokardit), rektum (proktit), genital organlar (balanit) veya idrar yolları iltihapları (üretrit) veya ölüm görülebildiğini de anlatan Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, “İlaç veya tıbbi durumlar nedeniyle bağışıklık sistemi baskılanması olan kişilerin, Mpox nedeniyle ciddi hastalık ve ölüm riskinin daha yüksek olduğunu, iyi kontrol edilmeyen veya tedavi edilmeyen HIV ile yaşayan insanların daha sık ciddi hastalık geliştirdiğini kaydetti.

 

Erken tedavi ve yayılmayı önlemek çok önemli

Mpox’u suçiçeği, kızamık, bakteriyel cilt enfeksiyonları, uyuz, herpes, sifiliz, diğer cinsel yolla bulaşıcı enfeksiyonlar ve ilaçla ilişkili alerjilerden ayırt etmenin önemine işaret eden Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, “Mpox’lu bir kişi, herpes gibi cinsel yolla bulaşan başka bir enfeksiyona da sahip olabilir. Alternatif olarak, Mpox şüphesi olan bir çocukta da suçiçeği olabilir. Bu nedenlerden dolayı, insanların mümkün olduğunca erken tedavi görmeleri ve daha fazla yayılmayı önlemeleri için test yapmak çok önemlidir. PCR ile viral DNA’nın tespiti, Mpox için tercih edilen laboratuvar testidir.” dedi.

Tedavi ve aşılama

Mpox aşısı olmanın enfeksiyonu önlemeye yardımcı olabileceğini dile getiren Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, “Aşı, Mpox’u olan biriyle temastan sonraki 4 gün içinde (veya herhangi bir semptom yoksa 14 güne kadar) verilmelidir. Özellikle bir salgın sırasında Mpox ile enfeksiyonu önlemek için yüksek risk altındaki kişilerin aşı olması önerilir. Buna şunlar dahildir, maruziyet riski altındaki sağlık çalışanları, seks işçileri. Mpox’u olan kişilere diğer insanlardan uzakta bakılmalıdır. Karantina uygulanmalıdır.” şeklinde konuştu.

Klasik Çiçek Aşısı olmuş kişilerin yüzde 85 oranında dayanıklı oldukları düşünülüyor

Başlangıçta çiçek hastalığını tedavi etmek için geliştirilen tecovirimat gibi çeşitli antivirallerin Mpox’u tedavi etmek için kullanıldığını ve daha ileri çalışmalar devam ettiğini ifade eden Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, “Mpox aşısı özellikle Ankara virüsü suşu ile üretilen aşıların klinik önemi olduğu belirtilmektedir. Yeni mRNA aşı geliştirme çalışmaları sürmektedir. Bu arada klasik Çiçek Aşısı olmuş kişilerin yüzde 85 oranında bu virüse karşı dayanıklı oldukları düşünülmektedir. Aşılamaya ait izler sol kol ya da ön kolda vardır. Genelde 1980 sonrası bu aşı ülkemizde yapılmamıştır.” dedi.

Öz bakım ve önleme

Mpox’lu çoğu insanın 2-4 hafta içinde iyileştiğini kaydeden Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, şöyle devam etti:

“Mpox’unuz varsa son zamanlarda yakın olduğunuz herkese söyleyin, tüm kabuklar düşene ve yeni bir cilt tabakası oluşana kadar evde kalın, lezyonları örtün ve diğer insanların yanındayken iyi oturan bir maske takın, fiziksel temastan kaçının. Mümkünse evde ve kendi odanızda kalın. Ellerinizi sık sık sabun ve su veya el dezenfektanı ile özellikle yaralara dokunmadan önce veya sonra yıkayın. Kızarıklığınız iyileşene kadar diğer insanların yanındayken bir maske takın ve lezyonları kapatın. Cildi kuru ve açıkta tutun (başka biriyle bir odada olmadıkça). Paylaşılan alanlardaki öğelere dokunmaktan kaçının ve paylaşılan alanları sık sık dezenfekte edin. Ağızdaki yaralar için tuzlu su gargaraları kullanın. Vücut yaraları için oturma banyoları veya kabartma tozu veya Epsom tuzları (Magnezyum sülfat) ile ılık banyolar yapın. Parasetamol (asetaminofen) veya ibuprofen gibi ağrı için reçetesiz satılan ilaçları alın.”

Yapılmaması gerekenler!

Prof. Dr. Murat Kalemoğlu, yapılmaması gerekenler hakkında bilgi vererek, “İyileşmeyi yavaşlatabilen, kızarıklığı vücudun diğer bölgelerine yayabilen ve yaraların enfekte olmasına neden olabilen kabarcıklar veya çizik yaraları veya kabuklar iyileşene ve altında yeni bir cilt elde edene kadar yaralı bölgeleri tıraş etmeyin (bu, kızarıklığı vücudun diğer bölgelerine yayabilir). Mpox’un başkalarına yayılmasını önlemek için, Mpox’lu kişiler bulaşıcı dönem boyunca (semptomların başlangıcından lezyonlar iyileşene ve kabuklar düşene kadar) evde veya gerekirse hastanede izole edilmelidir. Lezyonları örtmek ve başkalarının yanındayken tıbbi maske takmak yayılmayı önlemeye yardımcı olabilir. Seks sırasında prezervatif kullanmak Mpox alma riskini azaltmaya yardımcı olur, ancak ciltten cilde veya ağızdan cilde temastan yayılmayı engellemez.” diye sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: İnternet kullanan bireylerin oranı %88,8 oldu

E-devlet hizmetlerini kullanan bireylerin oranı %73,7 olarak gerçekleşti

Son 12 ay içinde özel amaçla resmi makamların web sitelerini ve uygulamalarını kullanan ve İnternet üzerinden kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerin oranı %73,7 oldu. Bu oran, erkeklerde %80,7 iken kadınlarda %66,7 olarak gerçekleşti. E-devlet hizmetlerini kullanan bireylerin oranı yaş grubuna göre incelendiğinde ise bu oranın en yüksek %92,1 ile 25-34 yaş grubunda, en düşük %25,6 ile 65-74 yaş grubunda olduğu görüldü.

Bireylerin e-devlet hizmetlerini kullanım amaçları arasında, %68,6 ile resmi makamlar veya kamu hizmetleri tarafından kendisi hakkında saklanan kişisel bilgilere erişme ilk sırayı aldı. Bunu, %47,9 ile kamu kurumlarından veya kamu hizmetlerinden bir randevu alma veya rezervasyon yaptırma ve %45,1 ile kamu kuruluşlarına ait web sitelerinden bilgi edinme takip etti.

İnternet üzerinden mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme oranı %51,7 oldu

Son 12 ayda İnternet kullanan bireylerin İnternet üzerinden özel kullanım amacıyla mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme (e-ticaret) oranı, 2023 yılında %49,5 iken 2024 yılında %51,7 oldu. Cinsiyete göre İnternet üzerinden mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme oranı erkeklerde %54,1, kadınlarda %49,3 oldu. Bu oran, en son mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme zamanlarına göre incelendiğinde; bireylerin %38,8’inin son 3 ay içinde (2024 yılı ilk 3 ayı) mal veya hizmet satın aldığı ya da sipariş verdiği görüldü.
E-ticaret yapan bireylerin %76,7’si giyim, ayakkabı ve aksesuar satın aldı

İnternet üzerinden 2024 yılının ilk 3 ayı içerisinde mal veya hizmet satın alan ya da sipariş veren bireylerin %76,7’si giyim, ayakkabı ve aksesuar satın aldı. Bunu, %47,5 ile lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatlar, %34,0 ile gıda ürünleri, %32,4 ile kozmetik, güzellik ve sağlık ürünleri ve %29,2 ile temizlik ürünleri, kişisel bakım malzemeleri takip etti.

Bu oran cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin %70,3’ü giyim, ayakkabı ve aksesuar, %49,2’si lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatları ve %33,5’i gıda ürünleri; kadınların %83,0’ı giyim, ayakkabı ve aksesuar, %46,6’sı kozmetik, güzellik ve sağlık ürünleri ve %45,9’u lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatları satın aldı.

İnternet üzerinden öğrenme faaliyeti gerçekleştiren bireylerin oranı %13,9 oldu

İnternet üzerinden son 3 ay içinde eğitim, mesleki veya özel amaçlar için öğrenme faaliyeti gerçekleştiren bireylerin oranı, 2024 yılında bir önceki yıla göre 4,9 puan azalarak %13,9 oldu. Bu oranın erkekler için %13,7, kadınlar için %14,1 olduğu görüldü.

Bireylerin %86,2’si WhatsApp kullandı

Bireylerin en fazla kullandıkları sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları %86,2 ile WhatsApp, %71,3 ile YouTube ve %65,4 ile Instagram oldu. En fazla kullanılan sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin en fazla %89,5 ile WhatsApp, %74,7 ile YouTube ve %67,0 ile Instagram uygulamalarını, kadınların %82,9 ile WhatsApp, %68,0 ile YouTube ve %63,9 ile Instagram uygulamalarını kullandığı gözlendi.

İnternet kullanan bireylerin %47,9’u İnternet bağlantılı TV kullandı

İnternet kullanan bireylerin en fazla kullandıkları İnternete bağlı sistem ve cihaz türlerinin sırasıyla %47,9 ile İnternet bağlantılı TV, %10,2 ile robot süpürgeler, buzdolapları, fırınlar, kahve makineleri gibi İnternete bağlı ev aletleri ve %9,7 ile akıllı saat, İnternet bağlantılı spor/direnç bandı, gözlük veya kulaklıklar, güvenlik takip cihazları, İnternet bağlantılı aksesuarlar, İnternet bağlantılı giysi veya ayakkabılar olduğu gözlendi.

Bireylerin %89,2’si cep telefonu veya bilgisayar satın aldığında fiyatın önemli olduğunu belirtti

Son 3 ay içinde İnternet kullanan bireylerin cep telefonu, akıllı telefon, tablet, dizüstü veya masaüstü bilgisayar satın aldığında önemli bulduğu özelliklerin sırasıyla %89,2 ile fiyat, %71,7 ile donanım özellikleri, %67,4 ile marka, tasarım veya boyut olduğu görüldü.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Girişim sayısı ve istihdamda en yüksek payı hizmet sektörü oluşturdu

Ciroda en yüksek payı ticaret sektörü aldı

Ticaret sektörü ciroda %45,4’lük pay ile ilk sırada yer aldı. Girişimlerin en fazla yer aldığı ve istihdam payı en yüksek olan hizmet sektörünün ciro payı %15,7 iken, sanayi sektörünün ciro payı %33,0 oldu.

Türkiye geneli üretim değerinde en yüksek değeri imalat aldı

Üretim değeri 2023 yılında imalatta 15 trilyon 559 Milyar TL, ticarette 4 trilyon 257 milyar TL, inşaatta 3 trilyon 319 milyar TL, ulaştırma ve depolamada 3 trilyon 232 milyar TL, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımında 2 trilyon 573 milyar TL olarak gerçekleşti.

Ciroda en yüksek payı 250+ büyüklük grubu aldı

Ciro payının 2023 yılında %35,0’ını 250+ büyüklük grubu, %24,3’ünü 1-9 büyüklük grubu, %20,2’sini 10-49 büyüklük grubu ve %20,5’ini ise 50-249 büyüklük grubu oluşturdu. İstihdamda ise %36,0’ını 1-9 büyüklük grubu, %27,5’ini 250+ büyüklük grubu, %19,5’ini 10-49 büyüklük grubu ve %17,0’ını ise 50-249 büyüklük grubu oluşturdu. 

Aktif girişim sayısı 2023 yılında 3 milyon 723 bin 681 olarak gerçekleşti

Geçici sonuçlara göre 2023 yılında ciro 59 trilyon 377 milyar TL, üretim değeri 34 trilyon 842 milyar TL, faktör maliyetiyle katma değer 9 trilyon 943 milyar TL olarak gerçekleşirken mal ve hizmetlerin toplam satın alışları 53 trilyon 961 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. İstihdamda ise 19 milyon 99 bin 165 kişi olarak gerçekleşti.    

İmalat sanayindeki girişimlerin %55,5’i düşük teknoloji faaliyetlerinde yer aldı

Düşük teknoloji faaliyetlerinde yer alan bu girişimler, istihdamın %49,4’ünü, cironun ise %34,8’ini oluşturdu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Anne Babaların Okul Dönemiyle İlgili En Çok Merak Ettikleri 10 Soru ve Yanıt!

Okul zilinin çalmasına çok az bir zaman kaldı. Özellikle ilkokula yeni başlayacak olan çocukları ve ebeveynlerini şimdiden tatlı bir heyecan sardı.

Ebeveynler aynı zamanda çocuklarının okulda sağlıklı bir dönem geçirmeleri için karşılarına çıkabilecek sorunlar karşında ne yapmaları gerektiği konusunu araştırmaya başladılar bile. Bağışıklık sistemini nasıl güçlendirebilirim? Okuldan eve yorgun gelirse ne yapmalıyım? Ders çalışırken stresli olursa nasıl yardımcı olabilirim? Sık sık enfeksiyon geçirmesini önleyebilir miyim? Bu sorular anne babaların en çok merak ettikleri konulardan bazıları sadece. Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Sapmaz Deniz,   ilkokul çağındaki çocukları hastalıklardan korumanın en önemli yollarından birinin aşılar olduğuna dikkat çekerek, “Aşılanmamış çocuklar, okuldaki diğer çocuklara göre daha yüksek bir enfeksiyon riski taşırlar. Özellikle okul öncesinde, ilkokul ve ergenlik döneminde eksik aşıların tamamlanması, hem çocuğunuzun hem de diğer öğrencilerin sağlığını korumaya yardımcı olur. O nedenle çocuğunuzun dönemine uygun aşılarını mutlaka tamamlayın” diyor.  Ayrıca, çocuğunuzun el hijyenine dikkat etmesi için gerekli bilinci kazandırmanızın da çok önemli olduğuna işaret eden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Sapmaz Deniz,  anne babaların en çok merak ettikleri soruları yanıtladı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu! 

Okul döneminde en önemli aşılar nelerdir? 

Okul dönemini sağlıklı geçirmesi için çocuğunuzun özellikle çocuk felci, difteri (kuşpalazı), boğmaca, tetanos (kazıklı humma), kızamık, kabakulak ve kızamıkçık gibi aşılarının tam olduğundan emin olmalısınız. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Sapmaz Deniz, bu hastalıkların okul ortamında kolaylıkla yayılabildiği ve özellikle aşılanmamış çocuklar arasında hızla bulaşabildiği uyarısında bulunarak, şunları söylüyor: “Aşılar, çocukların bağışıklık sistemini güçlendirerek bulaşıcı hastalıklara karşı korunmalarını sağlamanın, hastalıklara bağlı ölüm ve sakatlıkları önlemesinin yanı sıra antibiyotik direncinin azalmasına da katkıda bulunan en önemli sağlık müdahalelerinden  biridir. Dolayısıyla çocukların okul dönemi boyunca düzenli sağlık kontrolleri yapılmalı ve eksik aşıları tamamlanmalıdır.” 

Bağışıklık sistemini nasıl güçlü tutabilirim?

Çocuğunuzun bağışıklık sistemini güçlü tutmak, okulda sık hasta olmasını önlemenin anahtarını oluşturuyor.  Dr. Serap Sapmaz Deniz, dengeli bir beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve yeterli uykunun bağışıklık sistemini destekleyen temel unsurlar olduğuna işaret ederek “Çocuğunuzun okul döneminde çeşitli ve dengeli bir beslenme düzenine sahip olması zihinsel ve fiziksel gelişimi için kritik öneme sahiptir. Günde 5 porsiyon renkli ve çeşitli sebze ve meyvenin yanı sıra baklagil, kuruyemiş, et ile yumurta tüketmesini sağlayın, baharatlar kullanın. Ayrıca, kızartma, aşırı şekerli ve işlenmiş gıdalardan kaçınarak çocuğunuzun gelişimini koruyabilirsiniz. Haftada iki kez balık tüketmesi, zeytinyağı tüketimi faydalı yağ asitleri alımını sağlayarak beyin ve göz gelişimine katkıda bulunur. Kış aylarında düzenli olarak yaşına uygun D vitamini ve ihtiyaç halinde B12 vitamini ile demir gibi takviyeler kullanmanız da faydalı olabilir, ancak bunları mutlaka doktor tavsiyesiyle vermelisiniz” diyor. 

Uyku düzenini nasıl sağlayabilirim?

Yeterli uyku, çocukların öğrenme kapasitelerini, dikkat sürelerini ve genel sağlıklarını doğrudan etkilediği için çok önemli. Ancak okul dönemi, çocuğun uyku düzenini etkileyebiliyor. Dr. Serap Sapmaz Deniz, önerilen uyku süresinin 6-12 yaş arasındaki çocuklar için 9-11 saat olduğunu belirterek, “Okula başladığında, çocuğunuzun erken yatıp erken kalkmasını sağlayacak bir uyku rutini oluşturun. Akşam saatlerinde yatmadan en az bir saat önce ekran maruziyetini kesmek, ev içi rutinler oluşturmak, aile içi iletişimin gelişmesine katkı sunan sakinleştirici aktiviteler yapmak, kaliteli bir uyku için faydalı olabilir. Ayrıca çocuğunuzun yatak odasında tablet, televizyon ve telefon olmasını da önermiyoruz” diyor.

Okulda yorgun düşerse ne yapmalıyım?

Okul günlerinde çocuğunuzun sürekli yorgunluk hissetmesi; yeterince uyumadığı, yeterli sıvı almadığı, beslenmediği veya okuldan kaynaklanan stres yaşadığı anlamına gelebiliyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Sapmaz Deniz, sürekli yorgunluk karşısında neler yapmanız gerektiğini şöyle özetliyor: “İlk adım olarak, çocuğunuzun gece yeterince uyuduğundan emin olun. Beslenme düzenini gözden geçirerek, yeterli miktarda protein, karbonhidrat, vitamin ve mineral almasını sağlayın. Yorgunluk aynı zamanda demir eksikliği anemisi gibi sağlık sorunlarının belirtisi olabilir. Bu yüzden gerekli durumlarda doktor muayenesi, büyümenin değerlendirilmesi ve kan testi yapılmasına ihtiyaç duyulabilir. Ayrıca, çocuğunuzun okuldan kaynaklanan stresini azaltmak için ona destek olmanız, okul sonrasında dinlenme ve serbest oyun oynaması için zaman ayırmanız da çok önemlidir.”

Ders çalışırken stres yaşarsa nasıl bir yol izlemeliyim?

Ders çalışırken belirli bir düzeyde stres yaşamak normaldir. Ancak bu stres sürekli hale gelirse, çocuğunuzun akademik ve duygusal sağlığını olumsuz etkileyebiliyor.  Dr. Serap Sapmaz Deniz, çocuğunuzun stresle başa çıkmasına yardımcı olmak için almanız gereken önlemleri şöyle anlatıyor: “Çocuğunuza ders çalışırken molalar vermesini önerin, çalışma ortamını sessiz ve rahat bir hale getirin. Gerekirse derslerini daha küçük parçalara bölerek çalışmasını teşvik edin. Stres seviyesinin yüksek olması durumunda onunla açık bir iletişim kurarak stres nedenlerini anlamaya çalışın. Eğer çocuğunuzda sürekli bir kaygı, mutsuzluk veya davranış değişiklikleri fark ederseniz, rehberlik uzmanı veya çocuk psikoloğundan destek alın. Ayrıca, çocuğunuzu okul dışı aktivitelere, spora yönlendirerek, akademik olmayan alanlarda da başarı ve mutluluk bulmasına yardımcı olabilirsiniz.”

Sık sık enfeksiyon geçirmesini nasıl önleyebilirim?

Çocuğunuzun okul döneminde sık sık enfeksiyon geçirmesi yaşına göre normal bir durum olabileceği gibi, yatış gerektiren zatürre ile menenjit gibi enfeksiyonlar geçirmesi, büyümesinin durması veya geride kalması, hastalıkların uzun sürmesi ve tam iyileşmemesi gibi durumlar zayıf bir bağışıklık sisteminin işareti olabiliyor. Çocuğunuzun bağışıklık sistemini güçlendirmek için çeşitli ve dengeli beslenmesine özen gösterin; özellikle C vitamini, çinko ve demir açısından zengin gıdalar, sarımsak, kuruyemiş, bal ve balık tüketmesine dikkat edin. Düzenli egzersiz veya spor ve yeterli uyku da bağışıklık sistemini destekliyor. El hijyenininin de enfeksiyonları önlemenin en etkili yollarından biri olduğuna dikkat çeken Dr. Serap Sapmaz Deniz, “Eğer çocuğunuz sık sık enfeksiyon geçiriyorsa ve bu durum uzun süre devam ediyorsa, altta yatan bir bağışıklık sistemi sorunu olup olmadığını değerlendirmek için bir çocuk doktoruna başvurun. Gerekirse kan testi istenebilir, takviyeler verilebilir” diyor. 

Baş  veya mide ağrısından yakınırsa, ne yapmalıyım?

Baş ağrısı çocuklarda yorgunluk, susuzluk, stres veya göz yorgunluğundan kaynaklanabiliyor. Okulda sık sık baş ağrısı yaşayan çocuğunuz için öğretmenleriyle konuşarak; ders esnasında rahat bir pozisyonda oturmasını ve yeterli ışık almasını sağlayabilirsiniz. Su tüketimi de çocukların genel sağlığı için hayati önem sahip.  Zira okulda yeterince su içmeyen çocuklarda baş ağrısı, konsantrasyon kaybı ve yorgunluk gibi sorunlar oluşabiliyor. Her gün yanına su matarası vermeniz ve düzenli olarak su içmesi gerektiğini hatırlatmanız çok önemli. İdrar rengi açık olana dek su içmesini sağlamalısınız. Ayrıca ekrana bakma süresini de gözden geçirin. Eğer baş ağrıları devam ediyorsa, altta yatan bir sağlık sorununun olup olmadığını netleştirmek için doktoruna başvurmalısınız.  Mide bulantısı da stres, yetersiz beslenme, susuzluk veya viral bir enfeksiyon gibi nedenlerden kaynaklanabiliyor. Çocuğunuz okulda mide bulantısı yaşarsa, onu hemen eve götürüp dinlenmesini sağlayın. Bol sıvı tüketmesini teşvik edin ve hafif yiyeceklerle beslenmesine dikkat edin. Mide bulantısı sürekli hale gelirse veya başka yakınmalar eşlik ederse, doktora başvurmanız gerekiyor. 

Kilo alımı durursa nasıl bir yol izlemeliyim?

Okul döneminde çocukların aktiviteleri arttığı için enerji ihtiyaçları da artıyor. Yeterli ve dengeli beslenmez ve sık enfeksiyon geçirirlerse kilo alımı durabiliyor. Öncelikle beslenme düzeninin değerlendirilmesi, boy ve kilosunun hekim tarafından düzenli olarak takip edilmesi, büyüme eğrisinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi önem taşıyor. Eğer kilo alımı durduysa çocuk doktoruna başvurarak durumun detaylı bir şekilde incelenmesi gerekiyor. 

Diş sağlığını nasıl koruyabilirim?

Diş sağlığı, çocukların genel sağlığı için kritik bir öneme sahip. Okul dönemi boyunca düzenli diş fırçalama alışkanlığı kazandırmak, diş çürüklerinin ve diğer ağız sağlığı sorunlarının önlenmesi açısından çok önemli. Dr. Serap Sapmaz Deniz, çocuğunuzun 6-12 ay arayla yapılması gereken diş hekimi kontrollerinin son derece önemli olduğuna dikkat çekerek  “Ayrıca çocuğunuza dişlerini günde en az iki kez, sabah kahvaltıdan sonra ve akşam yatmadan önce florürlü diş macunuyla fırçalaması gerektiğini öğretin. Diş ipi kullanımı da plak oluşumunu engellemeye yardımcı olacaktır. Okul döneminde şekerli yiyecek ve içeceklerden mümkün olduğunca kaçınması, diş minesinin korunmasına da katkı sağlayacaktır.

Göz yorgunluğuna karşı ne yapabilirim?                  

Uzun süre ekrana bakmak göz yorgunluğuna neden olabiliyor. Dolayısıyla çocuğunuzun düzenli göz muayenelerini yaptırmayı ihmal etmeyin. Okuma ve yazma sırasında gözlerinin çok yorulmadığından emin olmak için uygun ışıklandırma ve ergonomik koşullar sağlayabilirsiniz. Ayrıca, 20-20-20 kuralını uygulamak, yani her 20 dakikada bir, 20 saniye boyunca, 20 feet -yaklaşık 6 metre – uzakta bir noktaya bakmak göz yorgunluğunu hafifletebiliyor. Beden sağlığının yanı sıra göz sağlığı için de çok önemli olması nedeniyle her gün açık havada zaman geçirmesine de dikkat etmelisiniz.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

30 Ağustos Zafer Bayramı Üsküdar’da Sertab Erener ile Coşkuyla Kutlanacak

Harem Etkinlik Alanı’nda düzenlenecek 30 Ağustos Zafer Bayramı etkinliğinde sanatçı Sertab Erener ve Evdeki Saat sahne alacak

 

Üsküdar Belediyesi tarafından 30 Ağustos Zafer Bayramı programı kapsamında sanatçı Sertab Erener ve Evdeki Saat sahne alacak, gün boyu çeşitli etkinlikler Üsküdarlılara bayram coşkusunu doyasıya yaşatacak.

 

Harem Etkinlik Alanı’nda (İETT Peron Alanı) düzenlenecek etkinlikler saat 18.00 itibarıyla başlayacak. DJ performansının ardından saat 19.30’da Evdeki Saat konser verecek. Saat 21.30 itibarıyla sahneye çıkan Sertab Erener tüm Üsküdar ve İstanbullulara muhteşem anlar yaşatacak.

 

30 Ağustos Zafer Bayramı Kupası İstanbul Boğazı Yat Yarışı

 

Kutlamalar kapsamında boğaziçinde 30 Ağustos Zafer Bayramı Kupası İstanbul Boğazı Yat Yarışı da düzenlenecek.

 

Saat 11.00’de başlayacak yarışlar oluşturulan izleme alanından rahatlıkla takip edilebilecek.

 

Alanda çeşitli atölyeler, DJ performansı ve bando gösterisi de yer alacak.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Enerjisa Enerji 2024’ün İlk Altı Ayında Türkiye’nin Enerji Dönüşümüne Yatırım Yapmaya Devam Etti

Türkiye’nin lider elektrik dağıtım, perakende satış ve müşteri çözümleri şirketi Enerjisa Enerji, yılın ilk yarısında güçlü bir finansal performans sergileyerek 2024 yılı hedeflerine ulaşma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Şirketin istikrarlı performansı, operasyonel mükemmelliğe olan bağlılığı ve sürdürülebilir büyümeye olan stratejik odağı, uzun vadeli hedeflerine ilerlemesini sağlıyor.

 

Enerjisa Enerji, zorlu piyasa koşullarına rağmen 2024 yılının ilk altı ayında faaliyetlerden kaynaklı gelirlerinin 18.3 milyar TL’ye yükselmesiyle güçlü bir finansal performans sergiledi. Özellikle Dağıtım iş kolundaki faaliyetlerden kaynaklı gelirlerinin yüzde 16 oranında artmasıyla ortaya çıkan bu büyüme, şirketin dayanıklılığını da kanıtlamış oldu.

Enerjisa 2024 yılının ilk altı ayı için 3.7 milyar TL kaynak ayırarak uzun vadeli yatırım stratejisini önceliklendirmeye devam ediyor. Bu yatırımlar ise güneş enerjisi projeleri ile şirket büyümesinin merkezinde bulunan Müşteri Çözümleri iş kolu yer alıyor. 

 

Türkiye’nin enerji altyapısına yatırım yapmaya devam ediyoruz

Enerjisa Enerji CEO’su Murat Pınar, “Enerjisa’nın zorlu piyasa koşulları karşısındaki dayanıklılığı ve hedeflerinden şaşmadan ilerlemesi, stratejik vizyonunun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Yalnızca kısa vadeli büyümeye değil, işimizin uzun vadeli sürdürülebilirliğine de olanak sağlayan alanlarda yaptığımız yatırımlara öncelik vermeye devam ediyoruz. Dağıtım iş kolumuzu güçlendirmeye devam ederken bir yandan da güneş enerjisi kapasitelerimizi artırarak, önümüzdeki yıllarda hedeflerimizi destekleyecek sağlam temeller oluşturuyoruz. 

Yenilik ve sürdürülebilirliğe olan odağımız, Türkiye’nin enerji dönüşümünde öncü bir konumda olmaya devam etmemizi ve hedeflerimizin yenilenebilir enerji ile ilgili küresel trendlerle paralel şekilde ilerlemesini sağlıyor. İçinde bulunduğumuz zorlu piyasa koşullarına rağmen, sermaye tahsisi ve operasyonel verimliliğe yönelik özverili yaklaşımımız ise istikrarlı sonuçlar vermeye devam ediyor. Bugün yaptığımız yatırımların sadece Enerjisa için değil; paydaşlarımız ve hizmet verdiğimiz topluluklar için aydınlık ve sürdürülebilir bir gelecek sağlayacağına olan inancımız tam” dedi.

 

İlk 6 Aydaki performansımız stratejik hedeflerimizle paralel

Enerjisa Enerji CFO’su Philipp Ulbrich, “2024 yılının ilk ayındaki finansal performansımız, karmaşık ve zorlu finansal koşullarda bile stratejik yatırımlarımızın başarısını vurguluyor. Dağıtım iş kolumuzda gördüğümüz büyüme ile birlikte güneş enerjisi yatırımlarımızda elde ettiğimiz önemli gelişim, yatırım yaklaşımımızın sağlamlığını ortaya koyuyor. 

Enerjisa’nın rekabet gücünü ve şirketin potansiyelini yansıtan Perakende Satış hacimlerinde ise kayda değer bir büyüme olduğunu görüyoruz. Son dönemde tarife düzenlemelerini, ileriye yönelik atılmış önemli ve gerekli adımlar olarak gördüğümü not düşmekle birlikte, tarifelerin enerji üretimi ve dağıtımındaki gerçek maliyetlere uygun hale getirilmesi için daha fazla düzenleyici değişikliğin uygulanmasını da önemli buluyorum. Piyasa güçlü bir şekilde sübvanse edildiği sürece, elektrik ve gaz fiyatlarına yönelik büyük sübvansiyonlar sürdürülebilir olmayacağından, bu gelişmenin Temel Net Gelirdeki potansiyelini tam olarak göremeyeceğiz. Bu artık olsun mu olmasın mı diye konuşmamamız, ne zaman olacağını tartışmamız gereken bir sorun. 

Türkiye’nin enerji dönüşümünün başarılı bir şekilde gerçekleşmesini desteklemek adına ülkenin enerji altyapısı ile ilgili yatırımlarımıza da devam edeceğiz. Düzenleyici kurumların buna uygun piyasa ve düzenleme koşullarının oluşması için yönlendirmelerini bekliyoruz. Uzun vadeli sermaye giderleri programımız, özellikle dağıtım tarafında işletmelerimizin karlı büyümesine olanak sağlayacaktır. 2024 yılının ilk 6 ayındaki performansımız baz alındığında, tüm metriklerde verdiğimiz şirket hedeflerine ulaşacağımıza olan güvenim tam. Şeffaflık, sürdürülebilirlik ve uzun vadeli değer yaratma taahhüdümüz yaptığımız her şeyin odağında yer almaya devam ediyor ve yatırımcılarımıza istikrarlı bir şekilde getiri sağlarken, önümüzdeki zorlukların da üstesinden gelebileceğimize inanıyorum.” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Havuzda Serinledikten Sonra Gelen Kulak Ağrısına Dikkat!

Sıcak havalarda deniz ve havuza girme sıklığının artması ile kulak enfeksiyonlarında da önemli bir artış yaşanıyor. Kış aylarında her 10 hastadan 4’ü kulak enfeksiyonu şikayetiyle doktora başvururken, yaz aylarında bu sayı 8’e çıkıyor. Bu dönemde kulak enfeksiyonlarından korunmak için bazı önemli noktalara dikkat edilmesi gerekiyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Op. Dr. Ömer Çelikal, kulak enfeksiyonları ile ilgili bilgi verdi. 

Yazın en çok dış kulak yolu enfeksiyonu görülüyor

Kulak yolu girişinden kulak zarına kadar olan kısım dış kulak yolu olarak bilinmektedir. Kulak zarından sonraki, çekiç, örs ve üzengi kemiklerinin olduğu kısım orta kulak boşluğudur. Dış kulak yolunda oluşan enfeksiyonlara dış kulak yolu enfeksiyonu, kulak zarının iç kısmında kemikçiklerin olduğu bölgede olan enfeksiyonlara orta kulak enfeksiyonu adı verilmektedir. Kış aylarında daha sık orta kulak enfeksiyonu görülürken, yaz aylarında dış kulak yolu enfeksiyonunu daha fazla ortaya çıkmaktadır.

Ağrı kulak kepçesi hareket ettirilince artar

Dış kulak yolu enfeksiyonlarının en tipik, en önemli belirtisi; dayanılmaz düzeyde kulak ağrısıdır. Bu kulak ağrısı çok şiddetlidir. Hastalar kulak kepçesinin hareket ettirilmesiyle çok şiddetli ağrı duymaktadırlar. Buna ek olarak kaşıntı, tıkanma, akıntı şikayetleri de eşlik etmektedir.

Temizliğinden emin olmadığınız suya girmeyin 

Dış kulak iltihabı, kulak kanalı derisinde bakterilerin neden olduğu akut bir enfeksiyondur. Dış kulak yolu enfeksiyonu özellikle havuz ve denizden ya da kirli sulardan geçen bakteriler, bazen de mantarlara bağlı enfeksiyon sonucu oluşmaktadır. Nemli ortam bakteri ve mantarların üremesini kolaylaştırmaktadır. Kirli sulardan uzak durulmalıdır. Havuz ve denize girme sonrası dış kulak yolunun tam olarak kurutulması önemli korunma yöntemlerindendir. Sık kulak enfeksiyonu geçiren bireyler havuza ve denize girmeden önce kulak tıkacı kullanmaları, enfeksiyonu önlemede etkili yöntemdir.

Tedavisi ihmal edilmemeli

Dış kulak yolu enfeksiyonu tedavi sonrasında 1 hafta ile 10 gün içerisinde iyileşme gözlemlenmektedir. Nadir de olsa; dış kulak enfeksiyonları özelikle bağışıklık sistemi bozukluğu olan hastalarda ilerlemesine neden olabilmektedir. Orta kulak, kafatası kemiklerine, beyine yayılım yayılması sonucu ciddi hayatı tehdit edebilecek durumlarla karşılaşabiliyoruz. Risk grubu olan hastalar yakın takip edilmelidir.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yediklerimiz omurga sağlığını da etkiliyor!

Omurga sağlığını korumak için günlük alışkanlıklarda dikkat edilmesi gerekenler olduğunu ifade eden Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kemal Paksoy, oturma ve uyku pozisyonu, ağırlık kaldırma, beslenme, egzersiz ve sigara gibi zararlı alışkanlıkların omurga sağlığını doğrudan etkilediğine dikkat çekti. Op. Dr. Kemal Paksoy ayrıca omurga sağlığı için dengeli ve besleyici bir diyet benimsenmesi gerektiğini söyledi ve kemik sağlığını destekleyecek besinlere öğünlerde yer verilmesinin önemine vurgu yaptı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Kemal Paksoy, omurga sağlığının öneminden bahsetti ve sağlıklı bir omurga için dikkat edilmesi gerekenlere değindi.

“Omurga sağlığını korumak, sırt ve boyun ağrılarını önlemeye yardımcı olur”

Omurganın, sırtın ortasında bulunan ve vücudu destekleyen kemik yapı olduğunu hatırlatan Op. Dr. Kemal Paksoy, “Bu kemik yapılar arasındaki diskler, etrafında kaslar, bağ ve eklemlerden oluşur.  Omurganın en önemli görevi omuriliği korumak ve vücuda esneklik, destek ve hareket yeteneği sağlamaktır.” dedi. 

Omurga sağlığının, omurga ve çevresindeki yapıları, yani omur kemikleri, diskler, kaslar ve sinirleri koruma ve güçlendirme ile ilgili bir kavram olduğunu ifade eden Op. Dr. Kemal Paksoy, “Bu, düzgün duruş, düzenli egzersiz, doğru ergonomi ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını içerir. Omurga sağlığını korumak, sırt ve boyun ağrılarını önlemeye, hareket kabiliyetini artırmaya ve genel yaşam kalitesini iyileştirmeye yardımcı olur.” şeklinde konuştu.

Sağlıklı kiloyu korumak omurga hastalıklarını önlemeye yardımcı oluyor

Omurga sağlığını korumak için günlük alışkanlıklarda dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar olduğunu vurgulayan Op. Dr. Kemal Paksoy, bu unsurları şöyle açıkladı:

“Otururken, ayakta dururken ve yürürken sırtımızı düz tutmaya özen göstermeliyiz. Bilgisayar başında uzun süre kalırken ergonomik bir pozisyonda oturmamız omurga sağlığı için çok önemli. Düzenli egzersiz omurga sağlığı için olmazsa olmaz. Sırt kaslarını güçlendiren ve esneklik kazandıran egzersizler özellikle yoga, pilates ve yüzme bu konuda yardımcı olabilir.

Ağırlıkların doğru teknikle kaldırılması da önemli bir nokta. Ağırlık kaldırırken dizler bükülmeli ve belden değil bacaklardan güç alınmalı. Fazla kilolu olmak omurganın üzerindeki baskıyı arttıracağından, dengeli bir diyet ve düzenli egzersizle sağlıklı kiloyu korumak gerekir.”

Sağlıklı bir omurga için sigaradan uzak durmak gerekiyor 

Omurga sağlığını korumak için bazı alışkanlıklara da dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Kemal Paksoy, “Uygun bir uyku pozisyonunda uyumak gerekir. Sırt üstü veya yan yatarak uyumak, omurganın doğal eğriliğini korumasına yardımcı olabilir. Ayrıca uygun bir yatak ve yastık kullanmak da fayda sağlar. Gün içinde uzun süre hareketsiz kalınmamalı, düzenli aralıklarla kalkıp hareket edilmeli ve kaslar esnetilmeli. Ayrıca sigara gibi kötü alışkanlıklardan kaçınmak gerekir. Bu hem genel sağlık hem de omurga sağlığı için gereklidir.” önerilerinde bulundu.

Kemik sağlığını destekleyecek besinlerin tüketimine özen gösterilmeli

Omurga sağlığı için dengeli ve besleyici bir diyet benimsenmesi gerektiğinin altını çizen Op. Dr. Kemal Paksoy, “Kemik sağlığını desteklemek için yeterli miktarda kalsiyum tüketilmeli. Özellikle büyüme çağında süt, yoğurt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler ve kalsiyum açısından zengin diğer besinler tercih edilmeli. Omurga sağlığı için önemli olan kalsiyumun emilimini artıran D vitamini alımına da dikkat edilmeli. Güneş ışığı, somon ve sardalya gibi yağlı balıklar, yumurta sarısı gibi doğal yollarla D vitamini alımı düzenli olarak sağlanmalı.” dedi.  

Kemik sağlığı ve kas fonksiyonu için magnezyumun da önemli olduğunu dile getiren Op. Dr. Kemal Paksoy, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tam tahıllar, fındık, tohumlar, yeşil yapraklı sebzeler ve muz iyi birer magnezyum kaynağıdır. Öğünlere düzenli olarak eklemeye özen gösterilmeli. Kemik ve kas sağlığını desteklemek için yeterli protein alımı gerekir. Et, balık, tavuk, baklagiller ve süt ürünleri protein açısından zengindir. Omega-3 yağ asitleri enflamasyonu azaltmaya yardımcı olabilir. Somon, ceviz, chia tohumu ve keten tohumu omega-3 yağ asitleri açısından zengindir. Antioksidanlar serbest radikalleri nötralize ederek kemik sağlığını koruyabilir. Meyve ve sebzelerde bol bulunan C vitamini, E vitamini ve beta-karoten gibi antioksidanlar tüketilmeli. Omurga disklerinin düzgün çalışabilmesi ve kasların gelişebilmesi için yeterli su tüketilmelidir. Günde en az 8 bardak su içmeye özen gösterilmeli. 

Bu beslenme alışkanlıkları, hem omurga sağlığını destekleyecek hem de genel sağlığınızı iyileştirmeye yardımcı olacaktır.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı