Aylık arşivler: Ağustos 2024

Türkiye’deki yabancı öğrenciler, 250 milyon dolarlık ticaret yaptı

Türkiye’de eğitim gören yabancı öğrencilerin, kendi imkanlarıyla acemice ticaret yapmaya çalıştığını fark eden Genç MÜSİAD, Genç Ticaret Elçileri isimli bir proje hazırladı.  

Proje kapsamında; ticarete, girişimciliğe ilgi duyan gençlere bu işin püf noktaları öğretildi. Hem okuyan hem de ticaret yapan öğrencilerin iş hacmi beklenmedik bir seviyeye; 250 milyon dolara ulaştı.  

Genç MÜSİAD Başkanı Cahit Ertemel, yaptığı açıklamada, “Yabancı öğrenci arkadaşlarımıza ülkeler arası ticarete anlamlı katkılar sunmaları için eğitim verdik. Beklemediğimiz sonuçlar aldık. Yabancı öğrenci arkadaşlarımız, geçtiğimiz yıl 250 milyon dolarlık bir ticaret hacmine ulaştılar. Ülkeler arasında çok ciddi bir ticarete vesile olduk.  

Ülkelerine döndüklerinde bürokraside yer alan öğrenci arkadaşlar gördük. Bunların gönlünde hep Türkiye var artık. Ülkemiz adına çok bereketli bir proje oldu.  

Her geçen yıl burada eğitim verdiğimiz yabancı öğrenci sayısını artırarak ülkeler arası kültürel ve ekonomik bağları daha da güçlendireceğiz” dedi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Zafere Uyanan Gece büyük beğeni topladı

EFES Selçuk, 30 Ağustos Zafer Bayramı öncesinde “Zafere Uyanan Gece” etkinliğiyle Kurtuluş Savaşı kahramanlarını andı.

Efes Selçuk Belediyesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Selçuk Şubesi tarafından Atatürk Anıtı önünde düzenlenen etkinlikte belediye emekçileri tarafından okunan şiirler, söylenen türküler büyük beğeni topladı.

“Zafere Uyana Gece” etkinliğinde Efes Selçuklular başta olmak üzere Atatürkçü Düşünce Derneği Balçova Şube Başkanı Cengiz Kanat, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Bölge Sorumlusu Erkan Çiçek de katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması, ardından Efes Selçuk Belediyesi Halk Oyunu Ekibi’nin muhteşem zeybek gösterisi ile başlayan “Zafere Uyanan Gece” etkinliğinde konuşan ADD Selçuk Şubesi Başkanı Kerim Akgüneş,

Zafere Uyanan Gece etkinliğinde bağımsızlık uğruna kefensiz yatanları anmak için  bir araya geldiklerini söyledi. ADD Selçuk Şubesi Başkanı Kerim Akgüneş; “ Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz ve 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde emperyalist güçlere karşı kazanılan zaferin 102. yılında Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, canları pahasına vatanımızı koruyan kahraman şehit ve gazilerimizi minnetle anıyoruz.  29 Ağustos gecesi sabah şehit olacağını bile bile siperde Mehmetçik’in söylediği türküleri birlikte söyleyeceğiz. Bir çift mavi gözün aydınlattığı yolda imkânsızlık içinde imkanları yaratıp vatanı kurtaranların kahramanları ile gururlanacağız. Yaşasın Kuvayi Milliye ruhu” diyerek sözlerini noktaladı.

Kerim Akgüneş’in konuşmasının ardından belediye emekçileri cephe türküleri ve şiirlerle Kurtuluş Savaşı kahramanlarını andı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Okulda İlk Gün Stresine Karşı Anne Babalara 8 Altın Öneri

Formalar, önlükler, renk renk kalemler, defterler ve çantalar alınarak yapılan hazırlıklarla çocuklar çok mutlu ve heyecanlılar. Ancak bu yine de ilk gün stresi yaşanmayacağı anlamına gelmiyor. Peki okulun ilk gününde her şeyin yolunda gitmesi için neler yapmalı? Çocukların okul stresini ve endişesini azaltmak için anne ve babalara önemli görevler düştüğüne dikkat çeken Acıbadem Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi Uzman Psikolog Duygu Gökyıldırım Uslu, “Tatil sonrasında, özellikle ilk kez okula başlayacak olmak çocuklar için büyük bir değişim. Onları yeni arkadaşlar, dersler, ödevler ve sınavlar bekliyor. Bu değişim de her çocukta çeşitli seviyelerde stres oluşturuyor. Aslında doğru yaklaşımlarla çocuğunuzun okuldaki ilk gününde yaşayacağı endişe ve stresi bir nebze de olsa azaltabilirsinizUnutmayın, çocuğunuzun korkuları bir günde geçmeyecektir. Sabırla ve sevgiyle bu süreçte birlikte yol alacaksınız. Eğer çocuğunuzda tedirginliğin olması gerekenden daha fazla sürdüğünü ve bir gelişme olmadığını görürseniz yardım için profesyonel bir uzmana başvurmaktan çekinmeyin” diyor. Uzman Psikolog Duygu Gökyıldırım Uslu, özellikle ilk kez okula başlayan öğrencilerin okulun ilk gününün güzel ve stressiz geçmesi için dikkat etmeniz gereken noktaları anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

 

Uyku saatlerini düzenleyin

 

Tatil sonrasında alışkanlıkları yeniden düzenlemek önem taşıyor. Okul saatlerine benzer bir uyku ve kalkma düzeni oluşturmak, çocukların biyolojik saatlerini okula uygun hale getiriyor. Okula başlangıç tarihinden birkaç gün önce, uyku saatlerini ve günlük aktiviteleri okul saatlerine yaklaştırarak çocuğunuzun yumuşak bir geçiş yapmasını sağlayabilirsiniz. 

 

Telaşlı ve endişeli olmayın!

 

Beklenen büyük gün geldiğinde sabah yeterince erken saatte kalkın ve çocuğunuzla birlikte sağlam bir kahvaltı edin. Unutmayın telaşlı ve aceleci tavırlar, gözü devamlı anne babasının üzerinde olan çocuğun dikkatinden kaçmıyor. Anne babasını telaşlı ve endişeli gören çocuk da strese girip endişe hissetmeye başlıyor. Bu nedenle sakin ve mutlu görünmeye özen gösterin.

 

Okulu birlikte gezin

 

Okulun ilk günü çocuğu okula yalnız göndermemek gerektiğini vurgulayan Uzman Psikolog Duygu Gökyıldırım Uslu “Bu nedenle okula çocuğunuzla birlikte ve olmanız gerekenden biraz daha erken gidin. Böylece çocuğunuz tüm gününü geçireceği okulundaki sınıf, kütüphane, yemekhane ve spor salonu gibi bölümleri sizinle birlikte keşfedecektir. Bu alanları gezerken, buralarda neler yapması gerektiğini, ders – teneffüs, oyun ve spor zamanlarını anlatırsanız çocuğunuzun kaygısının azaldığını göreceksiniz. Ayrıca, okula erken gittiğinizde çocuğunuzun öğretmeniyle tanışma ve daha çok konuşma fırsatı yakalayacaksınız. Zira diğer öğrenciler ve veliler kalabalıklaştığında öğretmeniyle  bire bir iletişim kurmanız güçleşecektir” diyor. 

 

Olumsuz yorumlardan kaçının

 

Okulu, okuldaki öğretmenleri ve idarecileri, veliler ile öğrencileri eleştirmemeye özen gösterin. Belli etmeseler de çocukların, anne babalarının her hareketini izlediğini unutmayın. Ağzınızdan çıkacak olumsuz bir yorum çocuğunuzun okuluna, öğretmenine ya da arkadaşlarına olan bakış açısını değiştirip okuldan soğutabileceği için soğukkanlı davranın. 

 

Ağlarsa başka çocukla kıyaslamayın!

 

Çocuğunuza güvendiğinizi hissettirin. Her çocuğun kendine özel olduğunu ve stres anlarında farklı tepkiler gösterebileceğini göz önünde tutun. Çocuğunuzu sınıfındaki diğer arkadaşlarıyla veya var ise büyük kardeşiyle karşılaştırmayın. Kısa ve öz bir ayrılık yaşayın. Çocuğunuz ayrılırken ağlayabilir ve bu çok normal bir davranıştır. Çocuğunuzun ağlamasıyla ilgili alaycı bir tutum sergilemeyin. Çocuğunuza “Bak o ağlıyor mu? Ablan hiç ağlamamıştı” gibi kıyaslamalar yapmayın. Onu dinleyin ve hissettiği duyguları anlamaya çalışın. Ona korkmasının ve endişeli hissetmesinin çok normal olduğunu, bu hissin bir kaç gün içinde geçeceğini ve her şeyin yolunda olduğunu söyleyin.

 

Okula gitmek istemezse sakince konuşun

 

Evde güvenli ortamında her istediğini elde eden çocuk okulda bu durumun aynı olmadığını görünce genellikle hayal kırıklığına uğruyor. Eve geri dönmek istediğini ve bir daha okula gitmek istemediğini söyleyebiliyor. Her gün okula gitmesi gerektiğini ve bu konunun tartışmaya açık olmadığını sakin ve güzel bir dille anlatın.

 

Anlatması için zorlamayın

 

Okul çıkışında onu okulun kapısında bekleyeceğinizi söyleyin ve orada olmayı ihmal etmeyin. Gününün nasıl geçtiğiyle ilgili sorgulayıcı bir tavır sergilenmemesi gerektiği uyarısında bulunan Uzman Psikolog Duygu Gökyıldırım Uslu “Çocuğunuzu daha fazlasını anlatması için zorlamayın. Merak ettiğiniz konuları öğretmeni veya okul idaresi ile konuşup, öğrenebilirsiniz. Bundan sonra her geçen gün kendisini biraz daha iyi ve okula ait hissedeceğiyle ilgili konuşun. Yaşıtı olan her çocuğun şu anda aynı hisleri yaşadığını, yalnız olmadığını belirtin ve onunla gurur duyduğunu hissettirin. Okul çıkışı sevdiği bir yerde beraber yemek yiyerek veya eksik olan okul malzemelerini tamamlayarak günü sonlandırabilirsiniz” diyor. 

 

Eğlenmeyi unutmayın

 

Yeniden okula dönen çocuklar için okula dönüşünu eğlenceli hale getirmek, çocukların olumlu bir tutum sergilemelerini sağlıyor. Okul temalı oyunlar veya eğitici aktiviteler, okula olan ilgiyi artırabiliyor. Tatil sonrası çocuğunuzun okula yeniden alışmasını sağlamak için kısa, basit ödevler veya aktiviteler hazırlayın. Bu, çocuğunuzun okul materyallerine yeniden alışmasına yardımcı olabilir. Enerjisini atmasına yardımcı olacak fiziksel aktiviteler yapmasını teşvik edin. Zira spor yapan veya açık havada oyun oynayan çocuklar fazla enerjilerini pozitif bir şekilde yönlendirebiliyor.        

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Okula başlama kaygısı normal, ancak dikkat! Çocuğunuz uzun süre uyum sağlayamıyorsa yardım alınmalı…

Okul öncesi dönemde ve birinci sınıfa başlama aşamasında bu kaygının belirgin şekilde arttığını aktaran Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Okula başlama kaygısının birçok farklı nedeni olabilir.” dedi. Çocukların kaygıyla baş etmelerine yardımcı olmak için ailelere önerilerde bulunan Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, çocuğun kaygısının uzun sürmesi ve uyum sağlayamaması durumunda vakit kaybetmeden yardım alınmasının gerekliliğini vurguladı.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, okula başlama sürecinde çocukların yaşadıkları stres ve kaygı hakkında bilgi verdi, çocukların bu duygulardan kurtulabilmesi için öneriler paylaştı.

Her çocuk kaygıyı farklı şekilde deneyimliyor

Okula başlama kaygısının, çocukların okula başlama sürecine yönelik yaşadıkları endişe ve stres hali olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Bu kaygı, genellikle çocukların bilinmeyene karşı duydukları endişe, ayrılık korkusu ve yeni sosyal ve akademik ortama uyum sağlama konusundaki belirsizliklerinden kaynaklanır.” dedi. 

Araştırmalara göre, özellikle okul öncesi dönemde ve birinci sınıfa başlama aşamasında bu kaygının belirgin şekilde arttığını aktaran Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, çocukların yaşına, kişilik özelliklerine ve ailevi koşullarına bağlı olarak bu kaygının şiddetinin değişebildiğini söyledi ve her çocuğun kaygıyı deneyimleme sürecinin farklı olduğunu vurguladı. 

Yeni ortam ve bilinmeyen düzen çocukların endişelerini arttırabiliyor

Okula başlama kaygısının birçok farklı nedeni olabileceğine değinen Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, bu nedenleri şöyle sıraladı:

“Okul, çocuklar için genellikle yeni bir ortamdır. Yeni bir öğretmen, yeni arkadaşlar ve bilinmeyen bir düzen, çocuklarda kaygıya yol açabilir. Özellikle anne-babadan ilk kez ayrılma deneyimi, çocuklarda kaygıya neden olabilir. Anne-baba ile geçirilen süre, çocukların güvenli ve rahat hissetmeleri için önemlidir. Yeni bir sosyal çevrede nasıl davranacaklarını veya nasıl kabul göreceklerini bilmiyor olabilirler. Sosyal becerilerdeki eksiklikler, bu kaygıyı artırabilir. Yeni bir eğitim ortamında karşılaşacakları akademik zorluklar hakkında belirsizlik, çocukların endişelerini artırabilir. Aile içindeki stresli durumlar, ebeveynlerin okul başlangıcı konusunda yaşadıkları kaygılar veya çocuğun geçmiş deneyimleri, okula başlama kaygısını etkileyebilir.”

Çocuklarınızın duygularını ciddiye alın!

Çocukların kaygıyla baş etmelerine yardımcı olmak için öncelikle çocuğu okul ortamı hakkında bilgilendirmek ve okul öncesi ziyaretler yapmak gerektiğini aktaran Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Okulun nasıl bir yer olduğunu, öğretmenlerle tanışma fırsatlarını ve sınıf arkadaşlarıyla nasıl etkileşimler kurulabileceğini anlatın.” dedi.

Günlük rutinler oluşturmanın, çocukların güven duygusunu artırabileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, şöyle devam etti:

“Günlük rutinler oluşturmak, çocukların güven duygusunu artırır. Sabah kalkış, okul öncesi hazırlıklar ve akşam yatma saatleri gibi düzenli aktiviteler, çocuğun kendini güvende hissetmesine yardımcı olabilir. Çocuğun kaygılarını dinlemek ve bu kaygıları anlamaya çalışmak, ona destek olmanın etkili bir yoludur. Çocuğunuzun kaygılarını ve duygularını açıkça ifade etmesine olanak tanıyın. Onları dinleyin, duygularını ciddiye alın ve endişelerinin geçici olduğunu anlatın.”

Sakin ve olumlu olarak çocuğunuza örnek olun 

Öğretmenlerle düzenli iletişim kurulmasının önemini de vurgulayan Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü “Çocuğunuzun okulda nasıl ilerlediğini takip edin. Öğretmenlerin geri bildirimlerini dikkate alarak, gerektiğinde destekleyici önlemler alabilirsiniz.” dedi.

Ebeveynlerin, stres ve kaygıyı nasıl yönettiğini çocuklarına göstermelerinin önemli olduğunu da dile getiren Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Sakin ve olumlu bir tutum sergileyerek, çocuğunuza kaygıyla başa çıkma konusunda örnek olabilirsiniz. Ebeveynlerin kaygılı, stresli veya endişeli tavırları, çocukların da aynı duyguları yansıtmasına neden olabilir.” şeklinde konuştu.

Hangi noktada profesyonel yardım alınmalı? 

Çocuğun kaygısının birkaç hafta veya aylar boyunca devam etmesi durumuna dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, “Çocukta uzun süreli fiziksel ve duygusal semptomlar gözlemliyorsanız ve kaygı, çocuğunuzun günlük yaşamını, akademik ve sosyal işlevselliğini belirgin şekilde etkiliyorsa profesyonel yardım gerektirebilir. Çocuğunuzun okulda dikkatini toplamakta zorlanması, derslere katılma isteksizliği ve akademik performansında belirgin bir düşüş yaşaması profesyonel yardımı gerektirebilir.” uyarısında bulundu.

Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü ayrıca, çocuğun arkadaş edinme konusunda zorluk çekmesi veya sosyal ortamlardan kaçınması gibi sosyal etkileşimlerde belirgin sorunlar yaşaması halinde de bir uzmandan yardım alınması gerektiğini söyledi. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Minycenter mağaza sayısını 20’ye yükseltti

Tekstilden oyuncağa, anne bebek bakımından araç gereç ürünlerine, beslenme ürünlerinden kitaplara kadar yüzlerce marka binlerce ürünü tüketicisi ile buluşturan Minycenter, City’s İstanbul’da açtığı yeni mağazası ile mağaza sayısını 20’ye yükseltti.

Minycenter markalı yerli üretimin yanı sıra, Carter’s Osh-kosh,Skip-hop, Stephen Joseph, Boboli gibi dünyaca ünlü markaların Türkiye’deki tek distribütörü olan Minycenter, 145 metrekarelik yeni mağazasında bebek bekleyen, bebek ve çocuk sahibi olan tüm ebeveynlere ve minikler için hediye arayanlara aradıkları ürünleri tek çatı altında bulma ve rahat alışveriş yapma imkanı sunuyor.

2024 yılı sonuna dek mağaza sayısını artıracak olan Minycenter’ın gelecek sene hedeflerinde istikrarlı büyümesini sürdürmek var.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Balık, kaliteli bir protein ve Omega -3 kaynağı…

Balık sezonu 1 Eylül’de açılıyor. Balık eti tüketiminin her yaş için pek çok faydası olduğunu belirten İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Emel Alphan, balık yağında bulunan Omega-3 doymamış yağ asitlerinin kalp-damar hastalığı riskinin azaltılmasında etkili olduğunu söyledi. Balıkta bulunan Omega-3 yağ asitleri bebeklik döneminde beyin hücreleri ve retina gelişimini destekliyor. Göz sağlığı için de yararları bulunan Omega-3 yağ asitleri, retina sağlığının korunmasından kemiklerin kalsiyum depolamasına, bunama ve Alzheimer riskinin eliminasyonuna kadar çok geniş bir yelpazede önemli katkılar sağlıyor. Ülkemizde Omega-3 kaynağı balıklar arasında levrek ve çipura başta geliyor.

İstanbul Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. M. Emel Alphan, balık sezonunun başlaması dolayısıyla yaptığı açıklamada balığın beslenmedeki yerine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Balık, kaliteli bir protein kaynağı

Dünyada ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunu olan kalp-damar hastalığı riskinin azaltılabilmesinin balık tüketiminin artırılması ile mümkün olacağını belirten Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Balık eti doymamış yağ asidi içerir. Balık aynı zamanda kaliteli bir protein (yüzde 18-20) kaynağıdır. Balık yağsız ise enerjisi düşük yağlı ise enerjisi yüksektir. Yağsız balık etinde yüzde 2,5 yağ bulunmasına rağmen sığır etindeki yağ miktarı yüzde 18,5’a kadar yükselebilir ve bu yağ doymuş yağdır. Bu yüzden kalp-damar hastalığı olanlara yağsız balık eti önerilmektedir” diye konuştu.

Omega-3 doymamış yağ asidinin pek çok faydası var

Yağlı balıklarda bulunan Omega-3 doymamış yağ asitlerinin sağlık üzerinde önemli olumlu etkileri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. M. Emel Alphan, bu katkıları şöyle sıraladı:

Büyüme ve gelişme üzerinde etkilidir. Bebeklikte bebeğin beyin hücrelerini ve retina gelişimini destekler.

Omega3 yağ asitleri, retina (gözün ağ tabakası) ve beynin normal çalışması için gereklidir. Özellikle yaşlılıkla birlikte gelişen sarı nokta hasarlarının önlenmesinde olumlu etkisi vardır.

Omega-3 yağ asidi beyin ve sinir sisteminin sağlıklı çalışmasına katkı sağlarken bunama ve Alzheimer riskinin eliminasyonu, konsantrasyon, bellek, dikkat ve davranış bozukluklarının önlenmesinde olumlu etkileri vardır.

Levrek ve çipura Omega3 kaynağı

Omega-3 yağ asidi açısından en zengin balık Okyanuslarda yaşayan Morina balığıdır. Ülkemizde Omega-3 kaynağı balıklar arasında levrek ve çipura başta gelir.  Sardalya ve hamside de bir miktar Omega-3 bulunur. Somon balığında ve ton balığında ise Omega-3 oldukça azdır. Omega-3 yağ asidi gerektiği takdirde balık yağı kapsülleri ile alınabilir.

Kalsiyum depolanmasına yardım ediyor…

Kemiklerin kalsiyum depolamasına katkı sağlar. Ayrıca romatoid artrit, ülseratif kolit gibi bazı iltihabi hastalıklarda Omega-3 yağ asitlerinin olumlu etkileri vardır. Eklem iltihabı oluşumuna neden olan ve kıkırdak dokuda hasar oluşturan enzim aktivitesinin azaltılmasında rolü olduğu belirlenmiştir. Eklem hassasiyetlerinin giderilmesi, sabah sertliğinin azaltılması, romatoid artritte ilaç ihtiyacının azaltılmasında da etkilidir.

Kalp sağlığını korumada etkili oluyor

Kalp damar hastalığı ve hipertansiyon riskini azaltır. Ayrıca damar sertliği riskinin ve kanda trigliserit düzeyinin azaltılması, LDL’nin (Kötü kolesterol) düşürülüp HDL’nin (iyi kolesterol) yükseltilmesi, kalp krizi, felç ya da ölüm riskinin azaltılmasında destek sağlar.

Bazı kanser türlerinde tümör oluşumunu ve tümörün büyümesini geciktirir.

Diyabet (şeker) hastalarında kan şekeri ve kan yağları üzerinde olumlu etkileri vardır.

Çocuklar ve gebeler yağlı balık tüketmelidir

Balığın ayrıca A ve D vitaminleri ile iyot, fosfor, selenyum gibi mineraller yönünden de zengin olduğunu belirten Prof. Dr. M. Emel Alphan, “Özellikle yağlı balıkları çocuklar ve gebeler sıkça yemelidir. Balık yemekle günlük niasin ve riboflavin (B vitaminleri) ihtiyacının yüzde 5-15’i karşılanmış olur. B6 ve B12 vitaminleri için de iyi bir kaynak olan balığın sağlıklı beslenme çerçevesinde haftada 2-3 kez tüketilmesi gerekir” tavsiyesinde bulundu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

TatilBudur Eylül Ayı Rezervasyon Taleplerini Değerlendirdi: Eylül’de de Tatil Beldelerindeki Hareketlilik Devam Edecek

Mevsim normallerinin üzerinde ilerleyen hava sıcaklıkları, henüz tatile gidemeyenler ya da yaz bitmeden bir kere daha tatil yapmak isteyenlere tatil imkanı sunuyor. 

Türkiye’nin değerli bölgelerinde, keyifli tatil deneyimlerine aracılık eden TatilBudur; Eylül ayı rezervasyon taleplerini değerlendirdi. TatilBudur CEO’su Onur Otruş, bu dönemde misafirlerinin yoğun olarak Bodrum ve Kuşadası’nın yanı sıra Alanya, Side ve Kemer bölgelerine rezervasyon yaptırdıklarını belirtti.  Rezervasyon adetlerini geçen sene ile karşılaştıran Onur Otruş “Eylül ayının ilk haftaları, okullar açılmadan tatil yapmak isteyenlerin sıklıkla tercih ettiği bir tarih. Bu sene rezervasyonlarımızda geçen seneye göre yüzde 20 oranında artış olduğunu söylemek mümkün. Bu rakamın ay sonuna kadar yüzde 25’e ulaşmasını bekliyoruz.”dedi. Temmuz ve Ağustos aylarında genellikle uzun süreli konaklamaları tercih eden misafirlerinin Eylül’de ortalama 3-4 gece konaklamalı planlar yaptığını belirten Otruş “Güney Ege ve Akdeniz’e yönelik tatil planlamalarının, okullar açıldıktan sonra da devam edeceğini öngörüyoruz. Bu sene sezon Ekim sonuna kadar devam edecek. Daha sakin ve nispeten serin havalarda tatil yapmak isteyenlerin Eylül’ün ikinci yarısı ve Ekim ayı için planlamalar yaptığını görüyoruz” açıklamasında bulundu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Horoz Lojistik, Ticaret Bakanlığı’ndan E-İhracat Konsorsiyum Statüsü Aldı

Bu statü, şirketin yurt dışı pazaryerlerinde Türk üreticilerinin ürünlerini etkin bir şekilde pazarlama, satış ve teslimat süreçlerini yönetme kabiliyetine sahip olduğunu göstermektedir. Ticaret Bakanlığı’nın sağladığı desteklerle Horoz Lojistik, bu süreçleri hızlandırarak ve hacmi büyüterek Türk üreticilerine önemli katkılar sağlayacaktır.

Horoz Lojistik İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Gürkan Gürbüz, bu gelişme hakkında şunları söyledi: “Şirketimiz, bugün itibarıyla Ticaret Bakanlığı’nın ülkemizin E-İhracat hacmini desteklemek ve geliştirmek üzere uygulamaya aldığı E-İhracat Konsorsiyum statüsünü almaya ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen desteklerden faydalanmaya hak kazanmıştır. Horoz Lojistik olarak, son yıllarda yaptığımız teknoloji yatırımları ve kurduğumuz güçlü depolama ve lojistik ağımız sayesinde E-İhracat Konsorsiyum Statüsü’ne layık görüldük. Bu statü, Türk üreticilerinin uluslararası pazarlarda daha etkin olabilmesi adına büyük bir adım. Bakanlık tarafından sağlanan mali desteklerle ihracat operasyonlarımızı daha da büyüterek Türkiye’nin yurt dışı online satışlarda en önemli oyuncularından biri olmayı hedefliyoruz.

Şirketimize verilen E-İhracat Konsorsiyum Statüsü’nün ana amacı, yurt dışı pazaryerlerinde teknik, ölçek veya organizasyonel kabiliyetlere sahip olmayan Türk üreticilerinin ürünlerini, uçtan uca her türlü yeterliliği ve rekabet avantajı olan şirketimiz gibi organizasyonlar aracılığıyla pazarlamak, satışlarını ve teslimatlarını gerçekleştirmektir. Bu çerçevede, Ticaret Bakanlığı’nın sağladığı mali destekler sayesinde Horoz Lojistik, yurt dışı pazarlarda Türk üreticilerine önemli avantajlar sağlayarak ihracat operasyonlarını büyütmeyi hedeflemektedir.

E-İhracat Konsorsiyumu Statüsü’nü kazanmaları hakkında konuşan Gürbüz ayrıca şunları ekledi: “Bu önemli statü ile Horoz Lojistik, yapay zekâ destekli ürün veri tabanımız sayesinde üreticilerimizin çoklu coğrafyalarda ve global pazaryerlerinde pazar paylarını kolayca ve uygun maliyetlerle artırmalarını sağlıyoruz. Teknoloji ve inovasyon gücümüzle, Türk üreticilerine uluslararası arenada güçlü bir rekabet avantajı sunmayı hedefliyoruz. Üreticilerimizle birlikte bu heyecan verici yolculukta yürümeye hazırız. Türkiye’nin e-ticaret ve mikro ihracatta lider bir güç haline gelmesi için tüm ihracatçılarımızı bu büyük fırsatı değerlendirmeye davet ediyoruz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İstinye Üniversitesi dünyada sadece birkaç merkezde gerçekleştirilen “İzsiz Tiroidektomi” kursuna ev sahipliği yapacak

31 Ağustos’ta düzenlenecek olan kurs Liv Hospital Vadistanbul Seminer Salonu’ndaki teorik eğitimin ardından İSÜ Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Kadavra Laboratuarı’nda eğitmenler eşliğinde pratik eğitimle devam edecek. Kursa Türkiye’den ve dünyadan uzman eğitmenler ile kursiyer hekimler katılacak.

İstinye Üniversitesi (İSÜ) son yılların popüler cerrahi tekniği olan ve “İzsiz Tiroidektomi” olarak da anılan “Vestibüler Yaklaşım ile Transoral Endoskopik Tiroidektomi (TOETVA)” uygulamalı taze donmuş kadavra kursuna ev sahipliği yapıyor. 31 Ağustos’ta düzenlenecek olan kurs Liv Hospital Vadistanbul Seminer Salonu’ndaki teorik eğitimin ardından İSÜ Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Kadavra Laboratuarı’nda eğitmenler eşliğinde pratik eğitimle devam edecek. Endokrin Cerrahisi Derneği’nin ve Avrupa Endokrin Cerrahisi Derneği’nin (European Society of Endocrine Surgeons) destekleri, LIV Hospital Vadistanbul Hastanesi iş birliği ile düzenlenen kursa Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden hekimler kursiyer olarak katılacak. Kursun direktörlüğünü İSÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Endokrin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Cem Dural ve Ege Üniversitesi eski öğretim üyesi Prof. Dr. Özer Makay yürütecek. Sekreterlik görevini ise Ege Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Yiğit Türk üstlenecek. Etkinliğin dili İngilizce olacak.

 

Farklı ülkelerden hekimler eğitim olarak katılacak

 

Endokrin cerrahisi ve minimal invaziv cerrahi uygulamalar içerisinde en güncel yöntemlerden biri olan TOETVA tekniği ile ilgili dünyada birkaç merkezde gerçekleştirilmekte olan bu ileri düzey kursta Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden hekimler kursiyer olarak yer alacak. Uluslararası ve ulusal deneyimleri son derece yüksek olan eğitmenlerin görev alacağı kursta İtalya’dan Roma Sacre Cuore Üniversitesi, Augustino Gemelli Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Marco Raffaelli, Verona Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Andrea Casaril, Avusturya’dan Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Philipp Riss uluslararası eğitmen olarak görev alacak. 

 

Ayrıca bu tekniği ülkemizde başarı ile uygulayan İstanbul Tıp Fakültesi eski öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Tunca başta olmak üzere, Trakya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Atakan Sezer, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa’dan Prof. Dr. Serkan Teksöz, İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. İsmail Cem Sormaz, Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Murat Özdemir ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Doç. Dr. Nurcihan Aygün ve  İSÜ Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Ayberk Kurt eğitmen olarak kursta görev alacak uzmanlar arasında.

 

İzsiz Tiroidektomi nedir?

 

Başta Tayland ve Güney Kore Cumhuriyeti olmak üzere Uzakdoğu’da cerrahi pratiğinde geniş yer bulan, Dünya’da birçok ileri düzey merkezde benimsenen ve uygulaması yaygınlaşmaya başlayan bu teknikte tiroid bezine yönelik cerrahi ağız içerisinden gerçekleştiriliyor ve boyun bölgesinde ameliyat izi olmamasına olanak veriyor. Ancak her yeni teknik gibi rutin cerrahi uygulamaya girmeden önce bu karmaşık endoskopik teknik de tüm detayları ile öğrenilmesi ve pratik yapılması gerekli olduğundan dünyada çeşitli merkezlerde belli aralıklarla eğitim etkinlikleri düzenleniyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çankayalılar, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü “Barış Türküleri” ile kutlamaya hazırlanıyor

Anlamlı günde 14 sanatçı ve ozan Çankaya Belediyesi 2 Temmuz Parkı’nda türkülerini barış için söyleyecek.

Demokrasi, sanat ve bilim gibi tüm evrensel değerlere sahip çıkan Çankaya Belediyesi, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde anlamlı bir etkinliğe daha imza atmaya hazırlanıyor. Çankaya Belediyesi, Aşık Veysel Kültür Derneği, An-Der, Ozan-Der ve Toy-Der iş birliğinde 14 sanatçı ve ozanın katılacağı “Barış Türküleri” konseri 1 Eylül’de Çankaya Belediyesi’nin Dikmen’deki, 2 Temmuz Parkı’nda saat 17.00-22.00 saatleri arasında gerçekleşecek.

Saat 17’de başlayacak etkinlikte; Aşık Mesti, Ozan Berdari, Mecnun Sayılır, Ali Eren Çınar, Gülseren Kılıç, Yılmaz Tosun, Mehmet Kundak, Barış Özcan, Muzaffer Şahin, Ali Baştuğ, Deyiş Budak, Ümit Özdizlekli, Hakan Erol, Yöresel Otantik Çifte Grubu, Ersin Perçin, Gökhan Kılıç, Caner Gülsüm, Deniz Arslanbaş, Akansel Öz sahne alacak.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı