Aylık arşivler: Ağustos 2024

“Dünya’nın Sabancı’sı” vizyonuna destek veren Çimsa’dan son 3 yılda 3’üncü küresel hamle

2021 yılında İspanya merkezli Bunol’u bünyesine katan, 2023 yılında ise ABD’deki yeni gri çimento öğütme tesisi yatırımına başlayan Çimsa, bu kez de Avrupa’nın en önemli yapı malzemeleri üreticilerinden İrlanda merkezli Mannok Holdings DAC hisselerinin yüzde 94,7’sini satın almak üzere anlaşma imzaladı.

 

Sabancı Holding Malzeme Teknolojileri Grubu şirketlerinden Çimsa, inorganik büyüme adımlarıyla küresel ayak izini güçlendirme çalışmalarına devam ediyor. 2021 yılında bünyesine kattığı İspanya merkezli Bunol ile beyaz çimento alanında konumunu güçlendiren Çimsa, 2023 yılında açıkladığı ABD yatırımıyla da küresel üretim ağını genişletmek üzere önemli bir adım atmıştı. Üretim coğrafyasını çeşitlendirmek, ürün portföyünü genişletmek, lokal ve global tedarik zincirini güçlendirerek müşteriye ve pazara yakınlık sağlamak için uluslararası yatırımlarına devam eden Çimsa, bu kez de İrlanda’nın ve Avrupa’nın önde gelen yapı malzemeleri üreticilerinden Mannok Holdings DAC’yi (Mannok) bünyesine katmak için anlaşma sağladı. 

 

AVRUPA PAZARINDA 50 YILI AŞKIN TECRÜBEYE SAHİP

Taraflar arasında imzalanan satın alma anlaşmasına göre, Mannok’un yüzde 94,7’lik hissesi, gerekli onay süreçlerinin tamamlanmasının ardından Çimsa’nın bağlı ortaklığı Sabanci Building Solutions BV’nin (SBS) yüzde 100 bağlı ortaklığı Cimsa Ireland Ltd’ye devredilecek. Mannok’un toplam şirket değeri 330 milyon Euro olup, kapanış tarihindeki finansal borçlar düşüldükten ve diğer düzeltmeler yapıldıktan sonra sermayenin yüzde 94,7’sine isabet eden nihai hisse alım bedeli belirlenecektir.

 

Avrupa pazarında 50 yılı aşkın tecrübeye sahip olan Mannok, yapı malzemeleri ve ambalaj ürünleri olmak üzere iki ana işi kolunda faaliyet gösteriyor. Merkezi İrlanda Cumhuriyeti’nde bulunan, bununla birlikte Birleşik Krallık’ta da, yapı malzemeleri alanında en geniş ürün gamına sahip şirketlerin başında gelen Mannok, çimento, çimento bazlı (kiremit, prekast, beton gibi) ürünler ile yalıtım malzemeleri ve geri dönüştürülmüş plastik ambalaj üretimi ve satışı gerçekleştiriyor. Mannok’un çalışan sayısı ise 800’ün üzerinde.

 

Bağımsız denetimden geçmemiş finansal tablolarına göre, 30 Haziran 2024 tarihi itibariyle sona eren 12 aylık dönemde konsolide 293,7 milyon euro net satış ve 57,5 milyon euro faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr (FAVÖK) elde eden Mannok’un, İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda’da üretim tesisleri; İrlanda Cumhuriyeti, Kuzey İrlanda ve İngiltere’de satış ve dağıtım ağı bulunuyor.

 

“İHRACATÇI ÇİMENTO ŞİRKETİNDEN, KÜRESEL YAPI MALZEMELERİ ŞİRKETİNE DÖNÜŞTÜ”

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, Çimsa’nın son yıllarda attığı adımlarla küresel ayak izini güçlendirdiğinin altını çizerken, “Topluluk şirketlerimizin, Dünya’nın Sabancı’sı olarak ortaya koyduğumuz vizyona sahip çıkmasından, üretimde ve inovasyonda ‘hudutsuz koşmaya’ devam etmelerinden son derece mutluyuz. Çimsa da bu koşuda, öne çıkan şirketlerimizden biri. Yakın geçmişe kadar, Türkiye’nin ihracatçı çimento şirketlerinden biri olarak tanımlanan Çimsa; İspanya, ABD, Almanya gibi ülkelerde gerçekleştirdiği ‘çimento ötesi’ yatırımlarla birlikte artık küresel bir yapı malzemeleri şirketine dönüşmüş durumda. Mannok yatırımı da bu dönüşümün önemli parçalarından biri olacak. Diğer yandan, bizim tüm inorganik büyüme adımlarımızda birinci koşulumuz yeni yatırımlarımızın sürdürülebilirliğe hizmet etmesi. Bu Sabancı için, her türlü finansal faydanın ötesinde, artık şirket kültürü haline gelmiş bir yatırım kriteri. Bununla birlikte, özellikle uluslararası müşteri portföyümüzü genişletecek yatırımlarımızı da önümüzdeki dönemde önceliklendirmenin izinde olacağız. Çimsa’nın imzaladığı bu anlaşma, bizim Sabancı Topluluğu olarak izlediğimiz bu iki yatırım kriterini de tam anlamıyla karşılıyor” ifadelerini kullandı.

 

“CAC GİBİ YÜKSEK NİTELİKTEKİ ÜRÜNLERİMİZ İÇİN PAZAR ÇEŞİTLENDİRME FIRSATI SUNACAK” 

Sabancı Holding Malzeme Teknolojileri Grup Başkanı Burak Orhun da, Mannok satın almasının Çimsa’nın dönüşüm stratejisiyle yüzde 100 uyumlu olduğuna dikkat çekerken, “‘Çimentodan Yapı Malzemelerine’, ‘Yerelden Küresele’ ve ‘Griden Yeşile’ olarak tanımladığımız bu dönüşüm stratejisi üç ayaktan oluşuyor. Bunlardan birincisi; çimentoyu daha katma değerli ürünlerle beslerken portföyümüze çimento dışında başka ürünler koymak. Bu kapsamda son dönemde hayata geçirdiğimiz yatırımlarla birlikte, bugün beyaz çimentoda dünyanın en büyük ikinci üreticisi konumuna geldik. Mersin tesisimizde geçtiğimiz aylarda tamamladığımız ilave yatırımımızla, bir yapı kimyasalı olarak konumladığımız kalsiyum alüminat çimentoda (CAC) dünyadaki ilk üç üretici arasındayız. Şimdi de Mannok satın almasıyla, yalıtım ürünleri ve ileri yapı malzemeleri alanında ürün gamımızı genişletiyoruz. İkinci stratejik önceliğimiz, küresel ayak izimizi güçlendirmek. Bu doğrultuda dünyanın her yerindeki müşterilerimiz ile daha da yakınlaşmak ve onların çözüm ortağı olmak için küresel çapta ama lokal yetkinlikler geliştiriyoruz. İrlanda’ya yapacağımız bu yatırım, hem Birleşik Krallık coğrafyasında yeni müşteri bağlantıları gerçekleştirmemizi sağlayacak hem de CAC gibi yüksek nitelikteki ürünlerimiz için bizlere bir pazar çeşitlendirme fırsatı sunacak. Ve son olarak, stratejimizin üçüncü ayağı da ürün portföyümüzü griden yeşile çevirmek. Bu noktada, çimento ürünlerimize ek olarak, hem üretimde karbon yoğunluğu daha az hem de yaşam döngüsündeki sürdürülebilirlik etkisi daha yüksek ürünleri portföyümüze katmayı, aynı zamanda dünyaya karşı bir sorumluluk olarak görüyoruz” dedi.

 

“DÖVİZ BAZLI GELİRLERİMİZİN ORANINI YÜZDE 70’İN ÜZERİNE ÇIKARMAYI HEDEFLİYORUZ” 

Mannok satın almasının birçok açıdan Çimsa’ya yeni yetkinlikler kazandıracağını vurgulayan Çimsa CEO’su Umut Zenar ise, “Geçtiğimiz yıl açıkladığımız ve bugün yapım süreçleri devam eden ABD’deki gri çimento yatırımımızı 2025 yılının son çeyreğinde devreye almayı planlıyoruz. Mannok satın almamızın tamamlanmasıyla birlikte, Mannok bünyesinde bulunan gri çimento tesisi, Çimsa’nın Türkiye dışındaki ilk gri çimento tesisi olma unvanını taşıyacak. Özellikle teknoloji transferi konusunda da Mannok tesisimiz ve Türkiye’deki üretim merkezlerimiz büyük bir sinerji içerisinde hareket edecek; alternatif yakıt kullanımı başta olmak üzere farklı teknolojilerin kullanımında iş ve güç birliği içerisinde olacak. Diğer yandan, satın almanın tamamlanmasıyla birlikte, döviz bazlı gelirlerimizin toplam içerisindeki payını da yüzde 70’in üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Bu da Çimsa’nın, çok daha uzun vadeli planlar yapabilmesinin önünü açarken, şirketimize bilanço kalitesi ve finansal belirsizliklerle mücadele konusunda önemli bir avantaj yaratacak” ifadelerini kullandı. 

 

“ALTERNATİF YAKIT TEKNOLOJİSİNDE, KÜRESEL STANDARTLARI BELİRLEYEN BİR ŞİRKETİZ” 

Mannok’un sadece bir yapı malzemeleri üreticisi olmadığını aynı zamanda ambalaj ürünleri konusunda da geniş bir deneyime sahip olduğunu hatırlatan Umut Zenar şunları söyledi: “Çimsa bugün kendi sektöründe özellikle alternatif yakıt kullanımı konusunda, mevcut teknolojileri takip eden değil; bu alanda küresel standartları belirleyen bir firma haline gelmiş durumda. Mannok’un ambalaj iş kolundaki yetkinlikleri ve Birleşik Krallık’a yayılmış geri dönüşüm tecrübesi, çimento üretimindeki alternatif yakıt kullanımımızı da ciddi ölçüde artıracak. 2023’te yüzde 30 seviyesinde olan ve 2030’da yüzde 40’a ulaştırmak istediğimiz alternatif yakıt kullanımı hedeflerine de bu yatırım sayesinde çok daha erken ulaşacağız. Diğer yandan, dünyadaki sürdürülebilirlik odaklı değişimle birlikte, lineer ekonomiden döngüsel ekonomiye geçiş de güçleniyor. Biz de ambalaj geri dönüşümünü, çimento ve yapı malzemeleri üretim süreçlerine entegre ederek, kendi sektörümüzde küresel ölçekte döngüsel ekonominin en iyi örneklerinden birini sergileyeceğiz.”

 

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE ‘BİLİMSEL’ YOL HARİTASINI TAKİP EDİYOR

Sürdürülebilirlik hedefleri konusunda Avrupa pazarının en kararlı şirketleri arasında yer alan Mannok, 2017 yılında başlattığı verimlilik yatırımlarıyla birlikte, sahip olduğu gri çimento tesisinde 2024 yılı başına kadar 59 milyon kilowatt saatlik enerji tasarrufuna imza attı. Geçtiğimiz dönemde 2030 Sürdürülebilirlik Stratejisi’ni yayınlayan şirket, Çimsa gibi, sürdürülebilirlik hedefleri konusunda “Bilime Dayalı Hedefler Girişimi” (SBTi) ile uyumlu bir emisyon azaltım planını takip ediyor. Diğer yandan, 2021 yılında Çimsa bünyesine katılan Bunol’de olduğu gibi Mannok’un çimento faaliyetleri de Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS) içerisinde yer alıyor. Bu da Çimsa’nın yurt dışı üretim faaliyetlerindeki tüm emisyonların ortak yönetimine dair bir sinerji imkanı sunuyor.  

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Yolcu360’ın mobil uygulaması kazandırıyor

Araç kiralamayı ve uçak bileti satın almayı kolaylaştıran Yolcu360, tüm misafirleri için avantajlı fırsatlar içeren ‘Uygulamada İndirim’ ve ‘Yukarı Bak’ kampanyalarını başlattı.

 

26 Ağustos – 2 Eylül tarihleri arasında geçerli olacak ‘Uygulamada İndirim’ kampanyasında, mobil uygulama üzerinden araç kiralayacak misafirler için yüzde 15 indirim fırsatı sunuluyor. Kampanya yurt içi ve yurt dışında yapılacak 1-29 gün arası kiralamalarda geçerli. Bu kampanya fırsatını Yolcu360 misafirleri, yılbaşına kadar yapacakları araç kiralamalarda kullanabilecek.

 

Yine 2 Eylül tarihine kadar geçerli ‘Yukarı Bak’ kampanyasında ise mobil uygulama üzerinden alınacak uçak biletlerinde iç hatlarda 250 TL, dış hatlarda ise 500 TL indirim uygulanacak. Kampanya yurt içi ve yurt dışı uçak bileti satışlarında geçerli olacak.

 

Araç kiralamak ve uçak bileti satın almak için tek bir platform yeterli

 

Teknolojik altyapısıyla seyahat süreçlerini kolaylaştıran ve koşulsuz misafir memnuniyetine odaklanan bir seyahat platformu olan Yolcu360, kullanıcı dostu arayüzü ve geniş araç seçenekleriyle Türkiye’de araç kiralama denildiğinde ilk akla gelen marka. Yolcu360 ülkemizde 2 binin üzerinde noktada, dünyada ise 20 binden fazla noktada araç kiralama hizmeti sunuyor. 

 

Ayrıca dünyanın her yerinden Yolcu360 sistemine dahil edilen yüzlerce hava yolu şirketi sayesinde de tüm kullanıcılar bu hava yolları arasında karşılaştırma yaparak kendileri için en ideal uçuş ve fiyat seçeneğini üstelik 14 farklı dilde bulabiliyor. 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Tüik: Temmuz ayında genel ticaret sistemine göre ihracat %13,8 arttı, ithalat %7,8 azaldı

Ocak-Temmuz döneminde ihracat %4,1 arttı, ithalat %8,3 azaldı

Genel ticaret sistemine göre ihracat 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,1 artarak 148 milyar 738 milyon dolar, ithalat %8,3 azalarak 198 milyar 676 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Temmuz ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracat %13,0 arttı, ithalat %4,2 azaldı          

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2024 Temmuz ayında %13,0 artarak 18 milyar 157 milyon dolardan, 20 milyar 524 milyon dolara yükseldi.

Temmuz ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat %4,2 azalarak 24 milyar 536 milyon dolardan, 23 milyar 506 milyon dolara geriledi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Temmuz ayında 2 milyar 982 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi %3,1 artarak 44 milyar 30 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı %87,3 oldu.

Dış ticaret açığı Temmuz ayında %41,8 azaldı

Temmuz ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %41,8 azalarak 12 milyar 532 milyon dolardan, 7 milyar 295 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Temmuz ayında %61,2 iken, 2024 Temmuz ayında %75,5’e yükseldi.

Dış ticaret açığı Ocak-Temmuz döneminde %32,4 azaldı

Ocak-Temmuz döneminde dış ticaret açığı %32,4 azalarak 73 milyar 857 milyon dolardan, 49 milyar 938 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Ocak-Temmuz döneminde %65,9 iken, 2024 yılının aynı döneminde %74,9’a yükseldi.

Temmuz ayında imalat sanayinin toplam ihracattaki payı %94,5 oldu

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2024 Temmuz ayında imalat sanayinin payı %94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %2,8, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %2,1 oldu.

Ocak-Temmuz döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı %94,3, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı %3,6, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı %1,7 oldu.

Temmuz ayında ara mallarının toplam ithalattaki payı %68,6 oldu

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2024 Temmuz ayında ara mallarının payı %68,6, sermaye mallarının payı %15,9 ve tüketim mallarının payı %15,3 oldu.

İthalatta, 2024 Ocak-Temmuz döneminde ara mallarının payı %69,7, sermaye mallarının payı %14,8 ve tüketim mallarının payı %15,3 oldu.

Temmuz ayında en fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu

Temmuz ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 752 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 604 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 441 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 59 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 29 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %30,6’sını oluşturdu.

Ocak-Temmuz döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 11 milyar 952 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 9 milyar 223 milyon dolar ile ABD, 8 milyar 561 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 7 milyar 480 milyon dolar ile İtalya ve 7 milyar 284 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın %29,9’unu oluşturdu.  

İthalatta ilk sırayı Çin aldı

İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Temmuz ayında Çin’den yapılan ithalat 4 milyar 155 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 773 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 535 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 407 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 400 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %44,5’ini oluşturdu.

Ocak-Temmuz döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya aldı. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 25 milyar 814 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 25 milyar 435 milyon dolar ile Çin, 15 milyar 301 milyon dolar ile Almanya, 11 milyar 83 milyon dolar ile İtalya, 9 milyar 535 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %43,9’unu oluşturdu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %3,0 arttı

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2024 Temmuz ayında bir önceki aya göre ihracat %3,0 artarken, ithalat %3,9 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2024 yılı Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat %6,8 artarken, ithalat %12,7 azaldı.

Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %2,8 oldu

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Temmuz ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,5’tir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %2,8’dir. Ocak-Temmuz döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,3’tür. Ocak-Temmuz döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %3,4’tür.

Temmuz ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %83,0’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %11,5’tir. Ocak-Temmuz döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %81,1’dir. Ocak-Temmuz döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %11,0’dır.  

Özel ticaret sistemine göre ihracat 2024 yılı Temmuz ayında 20 milyar 405 milyon dolar oldu

Özel ticaret sistemine göre, 2024 yılı Temmuz ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre %14,0 artarak 20 milyar 405 milyon dolar, ithalat %8,6 azalarak 27 milyar 142 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Temmuz ayında dış ticaret açığı %42,9 azalarak 11 milyar 789 milyon dolardan, 6 milyar 737 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Temmuz ayında %60,3 iken, 2024 Temmuz ayında %75,2’ye yükseldi.

İhracat 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde 134 milyar 564 milyon dolar oldu

Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2024 yılı Ocak-Temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,4 artarak 134 milyar 564 milyon dolar, ithalat %9,0 azalarak 184 milyar 525 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Temmuz döneminde dış ticaret açığı %31,2 azalarak 72 milyar 573 milyon dolardan, 49 milyar 961 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2023 Ocak-Temmuz döneminde %64,2 iken, 2024 yılının aynı döneminde %72,9’a yükseldi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çocukların derslerden geri kalmamaları için diş kontrollerini aksatmayın…

Çocuklarda rutin diş kontrollerinin en az 6 ayda bir yapılması gerektiğini belirten uzmanlar, çocuğun durumuna göre bu sürenin değişebileceğini söylüyor.

Okula başlamadan önce diş kontrollerinin yapılmasının hem çocuklar hem de ebeveynleri için önemli olduğuna dikkat çeken Çocuk Diş Hekimi Doç. Dr. Barış Karabulut, “Çocukların okuldan geri kalmalarını engelleyecek herhangi bir ağrılı durumları olup olmadığını tespit edebiliyoruz. Ağrılı diş sorunları uyku ve beslenme bozulmalarını beraberinde getirebiliyor.” uyarısında bulundu.

Koruyucu hekimliğin önemli olduğunun çocuklara anlatılması gerektiğini de ifade eden Doç. Dr. Barış Karabulut, çocuklara bu bilincin kazandırılmasının, onların gelecekteki ebeveynlikleri için de önemli olduğuna vurgu yaptı.

Üsküdar Diş Hastanesi Çocuk Diş Hekimi Doç. Dr. Barış Karabulut, okullar açılmadan önce çocuklar için diş check-upının öneminde bahsetti.

Çocuklar en az 6 ayda bir diş hekimine görünmeli!

Çocuklarda diş kontrolünün en az 6 ayda bir yapılmasını önerdiklerini belirten Doç. Dr. Barış Karabulut, “Tabi bu çocukların ağız bakımlarıyla da alakalı bir süreç. Kimi çocuklarda bu süreyi 3 aya kadar düşürebiliyoruz. Çocukların fırçalama alışkanlıkları, ağızdaki mevcut çürüklerin durumu, son bir yıldaki çürük gelişim hızı süreyi etkileyebiliyor. Kimilerinde 3 ay kimilerinde 6 aylık sıklıklarla genelde diş kontrollerini yapmayı hem istiyoruz hem tavsiye ediyoruz.” dedi.

“Okul döneminde diş ağrısı çocuklara sıkıntılı süreçler yaşatabiliyor”

Özellikle okullar başlamadan önce diş check-upı yapılmasının veliler ve çocuklar için son derece önemli olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Barış Karabulut, “Bu sayede çocukların okuldan geri kalmalarını engelleyecek herhangi bir ağrılı durumları olup olmadığını tespit edebiliyoruz. Böylece çocuk okula başladığı zaman okulundan geri kalmıyor, anne babanın da işinden izin alması gerekmiyor. Çocukların derslerine olan konsantrasyonları da azalmıyor.” dedi.

Özellikle ağrılı diş sorunlarının çocuklarda uyku bozulmaları ve beslenme bozulmalarını beraberinde getirdiğinin altını çizen Doç. Dr. Barış Karabulut, “Çocuklar bu sebeplerden dolayı geceleri güzel uyuyamıyorlar, bazen okullarında da ağrıları tuttuğu zaman derslerden çıkmak zorunda kalıyorlar. Okul döneminde diş ağrısı çocuklara sıkıntılı süreçler yaşatabiliyor. Dolayısıyla tüm veliler okul öncesinde çocuklarının sağlıklı bir ağza sahip olduklarından emin olmalı.” şeklinde konuştu. 

Rutin kontroller oluşabilecek sorunlara erken müdahale imkanı veriyor

Ebeveynlerin, herhangi bir ağrı olmasını beklemeden çocuklarını diş kontrolüne götürmelerinin önemli olduğunu dile getiren Doç. Dr. Barış Karabulut, “Rutin kontroller çürük veya herhangi başka bir problemin erken teşhis edilmesine yardımcı olur ve daha acısız ağrısız şekilde tedavi edilmesine olanak sağlar.” dedi. 

Genellikle diş ağrısı olmadan hekime gitme alışkanlığı olmayan bir toplum olduğumuzu hatırlatan Doç. Dr. Barış Karabulut, şunları söyledi:

“Sorunun son safhasına kadar direnme ve kaçma eğilimi gözleniyor. Yetişkinlerin bu durumu çocukları da etkileyebiliyor. Çocuk ağrısını dile getirmeden hekime başvurulmuyor. Problemin olmadığı noktada bazı aileler rutin kontrol için zaman ayıramıyor.

Ancak düzenli kontrolleri atlamak daha büyük zaman ve maddi kayıplara sebep olan bir süreç. Sorun daha gelişmemişken yapılacak tedaviler, ileride oluşabilecek zaman ve maddi kayıplarının önüne geçebiliyor.”

Koruyucu hekimliğin önemi çocuklara anlatılmalı

Çocuklara da ağız ve diş sağlığı için rutin kontrollerin öneminin mutlaka anlatması gerektiğini belirten Doç. Dr. Barış Karabulut, “Bunu hem hekim hem ailelerin yapması önemli. Bazı çocuklar ‘dişim ağrımıyor ki neden doktora gidiyoruz’ gibi sorular sorabiliyor. Bunun önemini onlara anlatmak gerekiyor. Koruyucu hekimliğin aslında son derece önemli olduğunu hem ailelerin hem de hekimlerin çocuklara bu bilinci kazandırması, onların gelecekteki ebeveynlikleri için de önemli. Herhangi bir problem oluşmadan bunun tedbirini almanın da önemini böylece çocuklar da kavramış oluyor.” diyerek sözlerini tamamladı. 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İnmemiş Testis Erken Tedavi Edilmezse Kansere ve Kısırlığa Neden Oluyor!

İnmemiş testis erkek çocukların normalde torbada olması gereken testislerin torbada olmaması durumudur. Tam olarak nedeni bilinmemekte birlikte gelişme gerilikleri, hormonal bozukluklar inmemiş testisi etkileyen başlıca unsurlardandır. İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Cerrahisi bölümünden Uzm. Dr. Sinan Kılıç inmemiş testisin nedenlerine ve cerrahi tedavisine dikkat çekti.

İnmemiş testis erkek çocuklarda doğumdan sonra en sık tespit edilen genital anomalilerin başında gelir. İnmemiş testis, fetal hayatta böbreklere yakın konumda olan testislerin normal iniş yolundan skrotuma inememiş olması durumunu ifade eder. Bir başka ifadeyle skrotumda testislerin olmaması anlamına gelir. Testislerin spermiyogenezin daha sağlıklı olabilmesi amacıyla vücut ısısından yaklaşık olarak iki derece daha soğuk ortam olan skrotuma indiğinin bilinmesinden sonra inmemiş testis tedavisi de önem kazanmıştır. İnmemiş testisin vücut ısısına maruziyeti sonrasında dokusunda değişmeler olmaktadır. Bu değişim neticesinde infertilite problemi yanında aynı zamanda nadir de olsa testis kanseri gelişim riski ortaya çıkmaktadır. Yıllar içerisinde yapılan çalışmalarla inmemiş testisin tedavisi testis hasarının erken yaşlarda başladığı düşünülerek gittikçe erken yaş dönemine çekilmiştir. Testisin inişi, antenatal dönemin 28. haftasında testisin hızlı bir şekilde skrotuma indiği bu inişin ise 35-37. haftalarda tamamlandığı uzun süredir bilinmektedir. Testisin skrotuma iniş sürecini açıklamaya yönelik uzun süredir çalışmalar yapılmaktadır. Hipotalamik-pitüiter-gonadal eksenin sağlıklı çalışması, gubernakulumun önemi, proksesus vaginalisin ve genitofemoral sinirin rolü gibi pek çok konuda çalışmalar yapılmış olmakla birlikte halen testisin iniş mekanizmasının açıklanmasına yönelik fikirbirliği yoktur. Yapılan çalışmalar ise genel olarak testisin iniş mekanizmasını açıklamaya yönelik değil testisin inişinde etkisi olan faktörlerin rollerini tartışmaya yönelik olmuştur.  

 

Yenidoğan Çocuklarda Görülme Sıklığı Oldukça Yüksek! 

İnmemiş testisin görülme sıklığı doğum haftasına göre değişiklik gösterir. Miadında doğanların %1-5’inde, preterm yenidoğanların %1-45’inde görülür. Doğumdan sonra maternal hormonların etkisinin azalması ile birinci haftadan üçüncü aya kadar hipofizer gonadotropinlerin seviyeleri yükselir. Gonadotropinlerin uyarısı ile testosteron salınımında ani bir artış meydana gelir.  Bu artış üçüncü ayda pik yapar, altıncı ayda puberte öncesi seviyelere geriler. Doğumdan sonraki bu kısa döneme “mini puberte” denir. İlk altı aylık dönemde artmış gonadotropin ve androjenlerin etkisi ile inmemiş testislerin bir kısmı iner. Altıncı aydan bir yaşına kadar da az da olsa testisin inişi kısmen devam edebilir.   Sonuç olarak, doğumda inmemiş olan testislerin büyük kısmı bir yaşına kadar inmiş olur.  İnmemiş testisin gerçek insidansı bir yaş civarında %1’e geriler. İnmemiş testisle ilgili yapılan uzun çalışmalar neticesinde coğrafi ve ırksal olarak belirgin bir farklılığın göze çarpmadığı söylenebilir. En önemli risk faktörü olarak maternal yaş gösterilmektedir.     

 

Neden Önemli? 

İnmemiş testisteki en önemli sorun infertilite ve kanser gelişimidir. Bu sorunların kaynaklandığı esas patoloji konusunda ise fikir birliği yoktur. Bunun nedeni testisin kendisinde var olan bir anomali dolayısı ile mi inmediği yoksa inmediği için mi bozulduğu tartışmalarına dayanmaktadır. Yine inmemiş testisin indirildikten sonra düzelip düzelmediği veya hangi şartlarda düzeldiği de tam olarak aydınlatılamamıştır. Spermatogenezin sağlıklı şekilde devam edebilmesi için testisin ısısının vücut ısısından en az 2-50C düşük olması gerekmektedir. Ayrıca skrotumun ince ve kılsız yapısı, ter bezlerinin sık olması nedeni ile testis termoregülasyonu sağlanarak daha soğuk ortamda kalması sağlanır. İnguinal kanal yada abdomende yer alan testis ise ısıya maruz kalarak termal yaralanmasına neden olur.  Isıya maruziyet sonrasında artmış olan serbest oksijen radikalleri ve ısı-şok proteinleri sertoli ve leyding hücrelerine zarar verir. İnmemiş testiste infertilitenin yanında malignite riski de artmıştır.  Tümör gelişme riski testisin bulunduğu yer, indirme zamanı ve eşlik eden anomalilere bağlı olarak %2-5 arasında değişmektedir. Deneysel olarak protein kinaz C yolunun uyarılması ile kanser gelişimi olduğu bilinmektedir.  İnmemiş testiste de parasempatik tonus artışının da bu yolu uyardığı düşünülmektedir. Tümör gelişiminde ısı etkenlerinin dışında germ hücrelerinin aberran dönüşümü veya apoptoza uğraması gerekirken bu işlemden kaçan gonositlerin rol aldığı öne sürülmüştür. 

 

Tanı ve Görüntüleme 

İnmemiş testisi olan hasta skrotumda testisinin olmaması yakınması ile gelecektir. Aynı zamanda rutin fiziki inceleme esnasında hekim tarafından da muayene edildiğinde inmemiş testis tanısı konulabilir. İnmemiş testis tanısının konulmasına en değerli inceleme yöntemi fizik muayenedir. Dikkatli bir inspeksiyon ve palapasyonla inmemiş testis tanısı rahatlıkla konulabilir. Ultrasonografi (USG) ile inguinal yerleşimli testislerin %97’si tespit edilebilmektedir. USG ile karın içerisindeki testislerin %38’ini, atrofik testislerin ise %30’unu göstermek mümkün olabilir. Karın içerisindeki testislerin görüntülenmesinde Manyetik Rezonanas Görüntüleme (MRI) daha değerlidir. Spesifikliği %87,7 duyarlılığı %85 olarak bulunmuştur. Ancak MRI için anestezi gerekliliği en büyük sorundur. Bu nedenle yerini laparoskopiye bırakmıştır. Görüntüleme yöntemlerinin duyarlılığının düşük olması nedeni ile Avrupa Üroloji Birliği (EAU) ve Amerikan Üroloji Birliği (AUA) palpe edilmeyen testisler için radyolojik görüntüleme yapılmasını önermemektedir.  

Tedavi: İnmemiş testiste tedavinin amacı, fertilite potansiyelini arttırmak, tümör gelişim riskini azaltmak, normal bir kozmetik görünüm sağlamak, potansiyel fıtık oluşumunu ortadan kaldırmak, torsiyon riskini azaltmak, travma riskini azaltmak ve olası psikolojik etmenleri engellemektir. İnmemiş testis tedavisinde geçmişten günümüze kadar hormonal ve cerrahi seçenekler tartışılagelmiştir. Bu tartışmaların kapsamı şekil değiştirse de halen devam etmektedir

 

Cerrahi Hangi Ayda Yapılmalı?

İnmemiş testisin cerrahi tedavisinin, spontan iniş ihtimalinin artık kalmadığı, testisin germ hücrelerinin de yüksek intrabdominal ısıdan henüz etkilenmediği 6 ay ile 18 ay arasındaki dönemde yapılması önerilmektedir. Testis palpabl ise, inguinal bölgeden yapılacak olan bir cilt kesisi ile inguinal kanal açılır, testis kendisini çevreleyen distaldeki gubernakular bağlantılarından ayrılır, spermatik kord ve elemanları proskimalde proksesus vaginalisten ayrılır. Herni kesesi bağlanır ve testis skrotumda hazırlanan poşa indirilir. Testisin vaz deferens veya testiküler damarlardaki kısalık nedeni ile tam olarak indirilemediği durumlarda Laroque ve Prentiss manevraları yapılarak inmesi sağlanabilir. Bu manevralar neticesinde de testis indirilememişse testis inguinal kanalda olduğu yerde bırakılır ve 6-12 ay sonra ikinci seans orşiyopeksi planlanır.  

 

Tedavi Sonrası Süreç Nasıl İlerliyor?

İnmemiş testis cerrahi olarak tedavi edildikten sonra canlılığını koruyup korumadığı, boyutunda artış olup olmadığı ve skrotal seviyede kalmaya devam edip etmediği açısından takip edilmelidir.  Ergenlik dönemine kadar yılda en az bir kez muayene edilmelidir.  Kanser gelişme riski, infertilite ve kötü kozmetik görünüm önemli uzun dönem sonuçları arasındadır. Hastaların yaklaşık %10’unda testis atrofisi gelişebilmektedir. Atrofik testis zemininde kanser gelişme riski olduğundan çıkarılması önerilmektedir. Testis kanseri riski inmemiş testiste normal popülasyona göre yaklaşık 3 kat daha fazladır. İnmemiş testis cerrahisi olmuş olan testisin boyutu diğer testise göre genelde küçüktür. Atrofi nedeni ile orşiektomi yapılan çocuklarda kozmetik görünüm açısından testis protezi önerilebilmekte ancak protez enfeksiyonu ve ağrı gibi komplikasyonlar nedeni ile sonrasında çıkarılması gerekebilir. İnfertilite ve kanser gelişme riski nedeni ile aile ve adolesan döneme ulaşmış çocuk bilgilendirilerek uzun dönemde kendi kendisini muayene etmesi önerilmelidir.   

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Transfer firması 7 24 MAN TGE’lerle ‘Yola Devam’ ediyor

Akdeniz ve Ege bölgelerinde hizmet veren sektörünün lider transfer firmalarından 7 24 Transfer, filosunu yeni TGE’lerle büyütmeye devam ediyor. 1995 yılında kurulan ve 100 araçlık filosu ile bölgesinde sektöre yön veren 7 24 Transfer firması, yeni araç yatırımında ise yine MAN TGE’yi tercih etti. Firma, tatil bölgelerinde kullanmak üzere filosuna kattığı 23 adet TGE’den 2’sini törenle teslim aldı. 

MAN’ın başarılı hafif ticari aracı TGE, üstün nitelikleriyle turizm ve servis firmalarının tercihi olmaya devam ediyor. Özellikle konfor ve güvenlik noktasında sunduğu ayrıcalıklarla servis ve yolcu transfer alanında çalışan firmaların gözdesi olan MAN TGE, son teslimatını ise Akdeniz ve Ege bölgelerinde hizmet veren 7 24 Transfer firmasına yaptı. Filosunda halihazırda 20 adet MAN araç bulunan 7 24 Transfer, satın aldığı 23 adet MAN TGE’den 2’sini törenle teslim aldı.

MAN’ın Antalya’daki Yetkili Bayii Meçikoğulları Plaza’da düzenlenen tören ile yeni araçlar 7 24 Transfer şirketinin ortakları Hilmi Uzel, Yunus Emre Uzel ve  Şirket Müdürü Serkan Günaydın’a teslim edildi.

“MAN TGE araç ve hizmet kalitesi noktasında aradığımız tüm özellikleri bir arada sunuyor”

Törende konuşan Hilmi Uzel, 1995 yılında bu yana sektörde başarıyla hizmet verdiklerini belirterek, “Havalimanlarında servis ve özel araç transfer hizmeti sunan sektörümüzün lider firmalarından bir tanesiyiz. Bugün filomuzda yaklaşık 100 adet araç bulunuyor. Müşterilerimize daha iyisini sunmak ve kapasitemizi daha da artırmak adına da filomuzu güçlendirmeye ve büyütmeye devam ediyoruz. Bugün de bize çok büyük katkı sağlayacağına inandığımız yeni TGE’leri filomuza katmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Arkasında MAN gibi bir köklü tecrübe bulunan TGE; özellikle konfor, güvenlik ve satış sonrası hizmetler noktasında aradığımız tüm kriterleri bir arada sunuyor. Ayrıca MAN ile iş birliğimizden de çok memnunuz. Geleceğe dönük yatırımlarımızda da bu iş birliğimizin artarak devam edeceğine inanıyoruz” dedi.

MAN TGE’lerin sahip olduğu konforu sayesinde müşterilerinin rahat bir ortamda yolculuk yaptıklarını vurgulayan Serkan Günaydın da şunları söyledi:

“Firma olarak yeni araç yatırımlarımızda özellikle konfor, dayanıklılık, güvenlik ve satış sonrası hizmet kriterlerini gözetiyoruz. Bu konuda da MAN’ın yol arkadaşlığına çok güveniyoruz. Kendileriyle çok güçlü bir iş birliğimiz var. MAN gerek araç gerekse de hizmet kalitesi noktasında aradığımız tüm özellikleri fazlasıyla sunuyor. Bu yüzden de yeni araç yatırımımızda MAN ile devam kararı aldık. Bugün filomuza kattığımız yeni MAN TGE’leri ise tatil yörelerimizdeki farklı lokasyonlarda servis ve taşımacılık hizmetinde kullanacağız.” 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Eleştirmenlerden Tam Not Alan ATATÜRK 1881-1919 Filmleri ve Sonrasında Dizi Versiyonu Prime Video’da Yayınlanacak

Cumhuriyetimizin 100.yılında izleyiciyle buluşan ATATÜRK 1881-1919’un ilk filmi 9 Eylül’de yalnızca Prime Video’da yayınlanacak. İkinci film ise 29 Ekim’de izleyicilerle buluşacak. 10 Kasım’dan itibaren de altı bölümlük dizi versiyonuyla ATATÜRK 1881-1919, Türkiye’de sadece ve ilk kez Prime Video üzerinden izlenebilecek. 

Prime Video, geçtiğimiz yıl sinemalarda gösterime giren ATATÜRK 1881-1919 filmlerini ve altı bölümlük dizisini yayınlayacağını duyurdu. Prime Video, ATATÜRK 1881-1919 ilk filmini 9 Eylül, ikincisini ise Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında 29 Ekim tarihinde yayınlayacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü anma günü olan 10 Kasım’dan itibaren, filmlerin altı bölümlük dizi versiyonu yalnızca Prime Video Türkiye’de izlenebilecek. 

Üç yıllık titiz bir çalışmayla altı bölümlük dizi olarak çekilen ATATÜRK 1881-1919, Cumhuriyetimizin 100. yılına özel olarak iki bölümlük bir film olarak sinemalarda izleyiciye sunuldu. Prime Video ve Lanistar Media tarafından gerçekleştirilen anlaşma ile Prime üyeleri, filmlerin yanı sıra dizi formatını da izleme şansına sahip olacak.

1881-1915 yılları arasındaki dönemi kapsayan ilk film, Mustafa Kemal’in çocukluğundan başlayarak onun bir lider ve kahraman olma sürecini anlatıyor. Mustafa Kemal’in bir subay, insan, arkadaş, aşık ve çocuk olarak karakterini şekillendiren motifleri işleyen film, 1915’e kadar ülkesini seferber eden bir ulusal kahraman olma yolculuğunu gözler önüne seriyor ve “Atatürk” unvanını nasıl kazandığını anlatıyor. 

29 Ekim’de yayınlanacak ikinci film, bağımsızlık mücadelesi ve Atatürk’ün liderlik rolünü, dönemin isimli ve isimsiz kahramanlarıyla birlikte ele alıyor. 1915’te Çanakkale Cephesi’nde büyük bir sınav veren Mustafa Kemal’in önünde başka savaşlar da bulunuyor. Doğu Cephesi’nde Ruslara, Suriye cephesinde ise İngilizlere karşı büyük mücadelesinin ardından 1. Dünya Savaşı’nı kaybetmeyen tek Osmanlı Subayı olarak tarihe geçişi, gözler önüne seriliyor. 

Bir Mehmet Ada Öztekin filmi ATATÜRK 1881-1919, Millî Mücadele’yle kahramana dönüşerek hem kendi hem de ülkesinin kaderini değiştiren bir lideri anlatıyor. Senaryosunu Necati Şahin’in kaleme aldığı filmde; Mustafa Kemal rolünü Aras Bulut İynemli, Zübeyde Hanım’ı Songül Öden, Enver Paşa’yı Sarp Akkaya ve Madame Corinne’i Esra Bilgiç canlandırıyor.

Filmin kadrosunda tarih danışmanları olarak Orhan Çekiç, Saadet Özen ve Hacı Mehmet Duranoğlu, askeri danışman olarak Tuncel Koç, askeri kostüm danışmanı olarak Kadir Türker Geçer, Osmanlı Türkçesi danışmanı olarak Üzeyir Karataş yer alıyor.

ATATÜRK 1881-1919 filmi, Cumhuriyetin 100. Yılında, Türkiye’den hemen sonra İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Avusturya, Danimarka, İsviçre, İsveç ve Hollanda’da sinemalarda gösterime girdi. Film, Kosova, Azerbaycan, Kazakistan, Tayvan, Avustralya ve bütün Orta Doğu bölgesinin içinde olduğu 30’dan fazla ülkede gösterildi.  Helsinki, Riga, Atlanta, Los Angles, Varşova, Washington, Prag ve Senagal’de yapılan gösterimlerle Asya, Avrupa, Amerika, Afrika ve Avustralya olmak üzere dünyanın beş kıtasına ulaştı. Avrupa’da, Türk filmleri içinde, pandemiden beri ulaşılan en yüksek rakam olan 159 salonda gösterildi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kalçada sinsice ilerleyen bu hastalığa dikkat!

Halk arasında pek bilinmeyen ve sinsice ilerleyen kalça avasküler nekrozu (AVN), ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bu sorun, kalça ekleminde kan akışının azalması veya tamamen durması sonucu kemik dokusunun ölmesiyle ortaya çıkıyor. Tedavide geç kalındığında eklem yüzeyinde çökme, ciddi ağrılar ve son aşamada kalça ekleminin tamamen işlevsiz hale gelmesi gibi geri dönülmez hasarlara neden olabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Fatih Karaaslan, kalça avasküler nekrozu hakkında bilgi verdi.

 

Ağrı giderek şiddetlenebilir

Avasküler nekroz, genellikle travma ya da kortizon gibi ilaçların uzun süreli kullanımıyla tetiklenmektedir. Kalça eklemi, vücudumuzdaki en büyük yük taşıyıcı eklemlerden biridir ve kan akışının durması, bu bölgede ciddi problemlere yol açmaktadır. Özellikle uyluk başı kemiği olarak bilinen femur başı en çok etkilenen bölgedir. Kan akışının durması sonucu bu bölgedeki kemik dokusu beslenemez ve yavaş yavaş ölür. Bu süreç çoğu zaman sinsi bir şekilde ilerler. Hastalar başlangıçta hafif bir rahatsızlık veya ağrı hisseder. Zamanla bu ağrılar şiddetlenir ve hareket kabiliyeti kısıtlanır.

 

Belirtiler hafife alınmamalı

Kalça avasküler nekroz açısından en büyük tehlike çoğu hastanın başlangıçta belirtileri hafife almasıdır. Ağrı, eklemin üzerine yük bindikçe artar, ancak birçok kişi bu durumu yorgunluk veya başka nedenlerle ilişkilendirip doktora gitmeyi erteler. Oysaki erken tanı konulduğunda bu hastalığın tedavisi çok daha kolay ve etkili olabilmektedir. Erken evrelerde tespit edilen bu hastalık, ameliyatsız tedavi yöntemleriyle yönetilebilirken, ilerlemiş vakalarda cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelmektedir.

 

Tedavide iki temel yaklaşım

Kalça avasküler nekroz tedavisinde iki temel yaklaşım vardır: ameliyatsız ve ameliyatlı tedavi yöntemleri.

Ameliyatsız medikal tedavi yöntemleri: Bu hastalığın tedavisinde son yıllarda medikal alanda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Özellikle kök hücre tedavisi, hastalığın erken evrelerinde umut verici sonuçlar sunmaktadır. Kök hücreler, hasarlı kemik dokusunu onarmaya ve kan akışını yeniden sağlamaya yardımcı olabilmektedir. Ayrıca, biyolojik ajanlar ve kemik güçlendirici ilaçlarla yapılan tedavi protokolleri, hastalığın ilerlemesini durdurmaya yönelik etkili stratejiler arasında yer almaktadır.

Cerrahi tedavi yöntemleri: Core dekompresyonu yani, femur başına küçük delikler açılarak basıncın azaltıldığı işlemde ve kan akışı teşvik edilmektedir. Bu yöntem, hastalığın erken evrelerinde oldukça etkilidir. Osteotomide ise kemikte yapılan kesilerle eklemin pozisyonu değiştirilmekte ve sağlıklı kemik dokusu üzerine daha fazla yük bindirilmesi sağlanır.

Kalça protezi ise hastalık ilerleyip eklem tamamen işlevini kaybettiğinde, tek çözüm olmaktadır. Bu işlemde hasarlı eklem çıkarılmakta ve yerine yapay bir eklem yerleştirilmektedir.

Bu sorun, farkındalığın az olduğu ancak tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren bir rahatsızlıktır. Erken tanı ve doğru tedavi yöntemleri ile bu sinsi hastalığın olumsuz etkileri en aza indirilebilir. Unutulmamalıdır ki, herhangi bir kalça ağrısı durumunda zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmak, hastalığın seyrini değiştirebilmektedir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Dikili Festivali Özgür Özel’in açılışıyla başlıyor

28-29-30 Ağustos tarihlerinde gerçekleşecek 38. Dikili Kültür, Demokrasi ve Emek Festivali, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in açılış konuşmalarıyla  başlayacak.

Dikili 75. Yıl Parkı’nda saat 21.00’de düzenlenecek açılış programında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz vatandaşlara seslenecek. Açılış programı sonrasında sanatçı Melek Mosso sahne alacak.

Festival için tüm hazırlıkların tamamlandığını belirten Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgöz şu açıklamalarda bulundu ” Bu yıl 38.’sini düzenlediğimiz Dikili Festivalimizin açılışını Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in katılımlarıyla gerçekleştireceğiz. 3 gün boyunca birbirinden farklı etkinliklerle geçecek festivalimize tüm halkımızı bekliyoruz.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Burhaniye’de Festivali Özgür Özel açıyor

28 Ağustos’ta başlayacak olan 34. Burhaniye-Ören Turizm Kültür ve Sanat Festivali’nin açılışını CHP Genel Başkanı Özgür Özel yapacak.

28 Ağustos – 1 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek 34. Turizm Kültür ve Sanat Festivali’nde 19.30’da açılış konuşmalarını yapacak olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Burhaniye’de halka seslenecek.

Bu yıl 34.sü düzenlenecek Burhaniye Ören Festivali’nin açılışını gerçekleştirecek olan Özel, açılış konuşmalarının ardından Ören Meydanı’nda düzenlenecek törenle Festival açılış kurdelesini kesecek.

Festival boyunca, Burhaniye’de ilçenin farklı noktalarında düzenlenecek etkinliklerle sanatseverler dolu dolu bir 5 gün geçirecek.

Burhaniye Belediye Başkanı Ali Kemal Deveciler tüm sanatseverleri 28 Ağustos-1 Eylül tarihlerinde Burhaniye’ye davet ederek, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da, birbirinden renkli etkinliklerle dolu bir program sunacağız. İlçemizi kültür ve sanatın önemli destinasyonlarından biri yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı