Aylık arşivler: Nisan 2025

“Bakırköy Muhabbeti” Anlamlı Bir Söyleşiyle Devam Etti

Bakırköy Belediyesinin her hafta İspirtohane Kültür Merkezi’nde düzenlediği “Bakırköy Muhabbeti” etkinliği, bu hafta yazar Mümin Sekman ile eğitimci ve yazar Bahar Eriş’i ağırladı. “İnsan Potansiyelini Nasıl Gerçekleştirir” konulu söyleşinin ardından vatandaşlar yazarlara kitap imzalatma imkanı da buldu.

Bakırköy Belediyesi vatandaşları her cuma birbirinden verimli söyleşilerle buluşturmaya devam ediyor. İspirtohane Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Bakırköy Muhabbeti” etkinliğinde yazar Mümin Sekman ile eğitimci ve yazar Bahar Eriş anlamlı bir söyleşi gerçekleştirdi. “İnsan Potansiyelini Nasıl Gerçekleştirir” konulu söyleşi kapsamında verimli bir gün yaşandı. Vatandaşların akıllarındaki soruları sorma imkanı da bulduğu söyleşi, yazar Mümin Sekman ile eğitimci ve yazar Bahar Eriş’in okuyucularına kitabını imzalaması ile sona erdi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Hayat Kurtarmak Elinizde

Keçiören Belediyesi ve Türk Kızılay’ın iş birliğinde “Hayat Kurtarmak Elinizde” sloganıyla kan bağışı kampanyası düzenlendi. Kan bağışı konusunda halkın desteğini ve farkındalığı artırmak için harekete geçen Keçiören Belediyesi yaptığı çağrıyla bağış yapmak isteyenleri kan toplama merkezine davet etti. Keçiören Belediyesi hizmet binası içine kurulan kan toplama merkezinde gönüllü vatandaşlar ve belediye personeli kan bağışında bulundu.

Düzenli kan bağışı yapılmalı

İnsan sağlığının her şeyden önemli olduğunu ve kan bağışının hayat kurtardığını söyleyen Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan, “Acil kan ihtiyacının karşılanması noktasında kan bağışında bulunmak hayat kurtarmak anlamına geliyor. Hastanelerimizin, hastalarımızın, hekimlerimizin işini kolaylaştırmak adına düzenli kan bağışında bulunma çağrımızı her daim yapıyoruz. Sağlık koşulları uygun olan herkesi kan bağışlamaya davet ediyoruz. Bağışta bulunan tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

Keçiören Belediyesi ve Türk Kızılay’ın iş birliğinde “Hayat Kurtarmak Elinizde” sloganıyla kan bağışı kampanyası düzenlendi. Kan bağışı konusunda halkın desteğini ve farkındalığı artırmak için harekete geçen Keçiören Belediyesi yaptığı çağrıyla bağış yapmak isteyenleri kan toplama merkezine davet etti. Keçiören Belediyesi hizmet binası içine kurulan kan toplama merkezinde gönüllü vatandaşlar ve belediye personeli kan bağışında bulundu.

Düzenli kan bağışı yapılmalı

İnsan sağlığının her şeyden önemli olduğunu ve kan bağışının hayat kurtardığını söyleyen Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan, “Acil kan ihtiyacının karşılanması noktasında kan bağışında bulunmak hayat kurtarmak anlamına geliyor. Hastanelerimizin, hastalarımızın, hekimlerimizin işini kolaylaştırmak adına düzenli kan bağışında bulunma çağrımızı her daim yapıyoruz. Sağlık koşulları uygun olan herkesi kan bağışlamaya davet ediyoruz. Bağışta bulunan tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

 

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Ege Üniversitesi Heyeti, Özbekistan’da Türk Devletleri Kültür Forumu’na katıldı

Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’ın başkanlığında farklı disiplinlerden bilim insanlarının yer aldığı Ege Üniversitesi Heyeti, Özbekistan’ın tarihi Hive şehrinde gerçekleştirilen “4. Uluslararası Bahşı Sanatı Festivali” kapsamında düzenlenen Türk Devletleri Kültür Forumu’na katıldı. Forumda, Azerbaycan Kültür Bakanı Adil Kerimli ve Özbekistan Kültür Bakanı  Ozodbek Nazarbekov ile bir araya gelen Rektör Budak’a, Özbekistan Kültür Bakanı  Ozodbek Nazarbekov tarafından  “Fahri Profesörlük” unvanı tevdi edildi.

Türk Devletleri Kültür Forumu’nda bir sunum yapan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Türkiye ile Özbekistan’ın ortak kültürü ve mirası paylaştığını söyledi. Rektör Prof. Dr. Budak,  Ege Üniversitesi ile Özbekistan yükseköğretim kurumları arasında başarıyla sürdürülen eğitim-öğretim ve araştırma geliştirme faaliyetleri, güçlü akademik ilişkiler ve nitelikli bilimsel iş birlikleri ile ilgili bilgiler verdi.

IV. Uluslararası Bahşı Sanatı Festivali’nde olmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr. Budak,  “Bahşı sanatı; yalnızca bir müzik veya sözlü anlatım biçimi değil, aynı zamanda bir milletin hafızası, ruhu ve tarihidir. Asırlar boyunca sözlü gelenekle taşınan bu sanat dalı, Türk ve Orta Asya kültürlerinin derinliklerinden süzülüp bugüne ulaşmıştır. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen festival, bugün, medeniyetin kadim beşiği Hive şehrinde bizleri yeniden bir araya getirdi. Bu buluşmalar, sadece sanatla değil, aynı zamanda dostluk, barış ve kültürel iş birliğiyle de örülmüştür. Bu yılki festivalin bir diğer önemli yönü ise Türk Devletleri Kültür Forumu’na ev sahipliği yapmasıdır. Ortak bir kültür havzasının çocukları olarak, bu forum vesilesiyle daha güçlü bir dayanışma ve ortak vizyon oluşturacağımıza yürekten inanıyorum. Bu festivaller, unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizi gün yüzüne çıkarırken genç nesillerin bu mirası tanımasını ve sahiplenmesini sağlar. Bu nedenle bizlere düşen en büyük görev, bu kültürel hazineleri korumak, desteklemek ve uluslararası platformlarda hak ettiği yere taşıyabilmektir. Başta Özbekistan Kültür Bakanlığı olmak üzere bu büyük organizasyonda emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.” dedi.

“Özbekistan ile güçlü iş birliği içerisindeyiz”

Son yıllarda Özbekistan yükseköğretim kurumlarıyla önemli iş birliklerine imza attıklarını söyleyen Rektör Prof. Dr. Budak, “Türkiye’nin en köklü yükseköğretim kurumlarından olan Ege Üniversitesi, Araştırma Üniversitesi unvanına sahip, Türkiye’nin ilk Kurumsal Tam Akreditasyon Belgesini almış, Sağlık Temalı, Öğrenci memnuniyetinde A Plus bir seviyede ve Öğrencilerin Kariyer Gelişimini En Etkin Şekilde Destekleyen Üniversite ödülünü alan ilk ve tek üniversite olarak başarılarıyla Türk yükseköğretim sistemimize örnek, öncü bir üniversitedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Özbekistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev’in liderlik ettiği ‘her alanda stratejik iş birliği’ vizyonu çerçevesinde; köklü tarihi, zengin kültürel değerleri ve ekonomik potansiyeliyle bölgesel barış ve istikrar için önemli bir konumda bulunan kardeş Özbekistan ile aramızdaki iş birliği her alanda gelişme göstermektedir.  Özbekistan ile ülkemiz arasında artan ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler kapsamında, her iki ülkenin üniversiteleri arasındaki eğitim ve araştırma konularındaki ikili ilişkiler bilimsel anlamda yeni imkânlar yaratmaktadır. Bu kapsamda, Türk yükseköğretiminde örnek bir uygulama olan Üniversitemizin Haziran 2022’de düzenlediği ve ilk kez bir üniversite ev sahipliğinde gerçekleştirilen Türk– Özbek Teknik Yükseköğretim Kurumları Forumu’nda iki ülkenin yükseköğretim kurumlarının temsilcileri bir araya geldi. Foruma, Özbekistan’dan 33 ve Türkiye’den 56 üniversite rektörü katıldı. 16-17 Ağustos 2023 tarihlerinde Semerkant’ta düzenlenen ve Türk Devletleri Teşkilatı Üye ve Gözlemci Devletleri Sağlık Bakanlarının katıldığı Sağlık Forumuna Ege Üniversitesi olarak iştirak ettik. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığımız ve Özbekistan Yükseköğretim,  Bilim ve Yenilik Bakanlığı koordinasyonunda Taşkent Devlet Ulaşım Üniversitesi ile Üniversitemiz ev sahipliğinde 13-14 Kasım 2023 tarihlerinde Semerkant  şehrinde 2. Özbek Türk Eğitim Forumunu  düzenlendik. 27-28 Eylül 2024 tarihleri arasında da Yükseköğretim Kurulu (YÖK) koordinasyonunda, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ev sahipliğinde ve Taşkent Devlet Ulaştırma Üniversitesi işbirliğinde, Türkiye ve Özbekistan’ın saygın üniversitelerini bir araya getiren 3. Türkiye-Özbekistan Eğitim Forumu gerçekleşti. YÖK Başkanımızın Yeni YÖK Vizyonu doğrultusunda Bilim Diplomasisi hedefiyle Üniversitemiz, Özbekistan yükseköğretim kurumlarıyla 2017 yılında 10 olan ikili işbirliği anlaşma sayısını bugün itibariyle 150’ye çıkardı” dedi.

“Türk dünyasının  tanınması için iş birliği yapıyoruz”

Prof. Dr. Budak, “Ege Üniversitesi ile İKSAD Enstitüsünün birlikte hazırladığı ‘Türk Dünyası Etkileşimini Artırma ve Bütünleşme Projesi’ kapsamında Özbekistan’ın 10 farklı üniversitesinden gelen 40 öğretim elemanı, eğitim almak amacıyla Ege Üniversitesine geldi. Taşkent Medikal Akademi, Termez Devlet Üniversitesi ve Urgenç Devlet Üniversitesinden gelen akademisyenlere radyoloji, iç hastalıkları, kadın doğum, genel cerrahi ve tıbbi patoloji alanlarında kapsamlı eğitimler sunduk. Üniversitemiz ile Azerbaycan Devlet Tarım Üniversitesi işbirliği ile hayata geçirdiği, uygulanan model ve içeriği ile Türk yükseköğretim sisteminde ilk olan Çift Diploma Programımızı Özbek üniversitelerimizle de sürdürüyoruz. Bugün itibariyle eğitime başlamış veya hazırlık çalışmaları devam eden olmak üzere toplam 4 çift diploma programımız bulunmakta. Türk dünyası yükseköğretim kurumları olarak bizler, Türk dünyasındaki iş birliğinin derinleştirilmesine ve değerleri ile çıkarlarının bölgesel ve uluslararası alanda daha fazla tanıtılmasına iş birliklerimizle hizmet etmekteyiz” diye konuştu.  

Rektör Prof. Dr. Budak, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in ortak iradeleri çerçevesinde,  25 Ocak 2025 tarihinde Uluslararası Türk Devletleri Üniversitesinin Taşkent’te kuruluşuna dair bir kararname yayımlamasıyla kuruldu. Ege Üniversitesi olarak Uluslararası Türk Devletleri Üniversitesinin yönetim kurulunda da yer alıyoruz. Aynı kültürel mirasa sahip iki ülke arasında var olan güçlü iş birliğini geliştirerek daha büyük başarılara imza atacağımıza canı gönülden inanıyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev’e ve YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar’a şükranlarımı arz ediyorum” dedi.

Fahri Profesörlük tevdi edildi

Türk Dünyası ülkeleri ile kurulan akademik, bilimsel ve kültürel iş birlikleri daha ileriye taşıyacaklarını ifade eden Rektör Prof. Dr. Necdet Budak,  “Şahsıma verilen Fahri Profesörlük unvan dolayısıyla Özbekistan Kültür Bakanı Sayın Ozodbek Nazarbekov’a  şükranlarımı  sunuyorum. Ege Üniversitesi heyeti olarak Özbekistan’a yönelik yürüttüğümüz akademik ve bilimsel çalışmalarımızı içeren kitapları, Sayın Nazarbekov’a takdim ettik. Forum programını başarıyla tamamlayarak, Türk dünyası ile kültürel ve akademik iş birliklerimizi daha da güçlendirme yönünde önemli adımlar attık.  Ege Üniversitesi olarak, Türkiye Yüzyılı hedefleri,   Türk Yükseköğretim vizyonu kapsamında; ana yurt ile ata yurt arasında bilim ve gönül köprüleri kurmaya, akademik birikimimizi Türk Dünyası ile paylaşmaya devam edeceğiz. Foruma ev sahipliği yapan Özbekistan Kültür Bakanlığı’na ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Geleceğin Endişesi “EKO-Kaygı”ya Dikkat!

İklim değişikliği yalnızca buzulların erimesine, sıcaklıkların artmasına ya da kuraklıkların yaşanmasına neden olmuyor; aynı zamanda iç dünyamızı da sessizce değiştiriyor. Yaşadığımız kaygılar, belirsizlikler ve geleceğe dair umut kaybı, bu krizin ruh sağlığımıza bıraktığı görünmeyen izleri oluyor. Aşırı sıcaklar, kuraklıklar, su sıkıntısı, orman yangınları ve seller gibi olaylar her geçen gün daha sık yaşanıyor ve bunların insan yaşamını nasıl etkilediğine dair haberler sürekli gündemde yerini alıyor. Bu olayların sadece çevresel değil, aynı zamanda sağlık ve ruh sağlığı üzerindeki etkileri de gitgide daha görünür hale geliyor. 

Psikolojik dayanıklılık bu konuda önem arz ediyor. “Psikolojik dayanıklılık, geliştirilebilir bir kapasitedir ve bu süreçte atılabilecek adımlar, hem bireyin içsel gücünü artırabilir hem de toplumsal dayanışmayı besleyebilir” diyen Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Fatma Arkaz, gelecek kaygısı konusunda atılması gereken adımlardan bahsetti.

İklim değişikliği ruh sağlığını olumsuz etkiliyor

İklim değişikliği; insan kaynaklı faaliyetlerin, küresel atmosferin bileşimini doğrudan ya da dolaylı biçimde etkilemesi sonucunda ortaya çıkan uzun vadeli iklimsel farklılaşmalar olarak tanımlanmaktadır. İklim değişikliği, beklenenden çok daha hızlı bir şekilde meydana gelmekte ve bu hız onu bir iklim krizi haline getirmektedir. İnsanlık için varoluşsal bir tehdit oluşturan bu kriz, sağlık tehlikelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İklim değişikliğinin zihinsel ve duygusal dünyamızı da etkilediğini anlamaya başladıkça, bu etkilere isim verebilmek için yeni kavramlar gelişiyor. Örneğin, “ekolojik yas” ve “eko-kaygı”, insanların iklim değişikliğiyle birlikte hissettiği kayıp ve endişeleri tanımlamak için kullanılan yeni terimlerdir. 

Toplum olarak desteğe ihtiyaç var

Eko-kaygı, aslında iklim krizine verilen doğal ve insani bir tepkidir. Ancak zamanla bu kaygı, bireylerin toplum ve gelecek hakkındaki umutlarını sarsabilir; yerini öfke, umutsuzluk ya da çaresizlik gibi duygular alabilir. Artan sıcaklıklar, zaten var olan ruhsal sorunları daha da ağırlaştırabilirken; aşırı hava olayları ve doğal afetler, insanların yaşadığı travmaların sayısını da artırıyor. Bu durum, toplum genelinde ruh sağlığı alanında daha fazla desteğe ihtiyaç duyulacağını açıkça ortaya koyuyor.

Umutsuzluğa sürüklüyor

İklim krizine karşı yürütülen mücadele yalnızca doğayı korumakla sınırlı olmamalı, insanın iç dünyasını da onarmayı hedeflemelidir. Çünkü bu kriz, sadece ekosistemleri değil; kişilerin umutlarını, güven duygusunu ve geleceğe dair hayalleri de sarsmaktadır. Bu yüzden çözüm arayışları, bireysel çabaların ötesine geçip toplumsal bir dayanışma ve ruhsal iyileşme sürecine dönüşmelidir. Doğayla kurulan bağ güçlendikçe, sadece ağaçlar değil; içimizdeki denge ve huzur da yeniden filizlenebilir.

Bilinçlenerek güçlenmek mümkün!

Ruh sağlığını korumak ve güçlendirmek için doğayla ve toplumla yeniden bağ kurmalı, bilinçli tercihler yapmalı ve dayanışma içinde olunmalıdır. Çünkü iklim krizi, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir müdahale alanıdır.

Ruh sağlığını olumlu yönde etkilemek için şunlara dikkat edin;

  • Doğayla yeniden bağ kurun: Doğa, insan psikolojisi için güçlü bir iyileştirici kaynak olabilir. Parkta yürüyüş yapmak, toprağa dokunmak ya da sadece bir ağacın altında oturmak bile stres seviyesini azaltabilir. Bu tür deneyimler, bireyin doğayla olan bağını güçlendirerek yalnızlık hissini hafifletir ve aidiyet duygusunu besler.
  • Çevre dostu yaşam tarzını benimseyin: Günlük yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmek, hem çevresel etkileri azaltır hem de bireyin psikolojik iyilik halini destekler. Daha az tüketmek, atık üretimini azaltmak, geri dönüşüme önem vermek, yürümeyi ya da bisikleti tercih etmek gibi adımlar, bireye sorumluluk duygusu ve tatmin hissi kazandırır. Küçük de olsa bir katkı sağladığını bilmek, çaresizlik hissinin önüne geçer ve içsel bir güçlenme sağlar.
  • Duygularla sağlıklı şekilde başa çıkmayı öğrenin: Eko-kaygı ya da çevresel belirsizlik karşısında hissettiğimiz stres ve korkular, bastırılmak yerine tanınmalı ve sağlıklı yollarla ifade edilmelidir. Farkındalık (mindfulness), nefes egzersizleri, sanatla uğraşmak, yazı yazmak veya profesyonel psikolojik destek almak, duygusal dengeyi korumaya yardımcı olabilir. Duygularla baş etmek, eyleme geçmenin ve umut üretmenin ilk adımıdır.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bahar Aylarında Lazer Göz Cerrahisine İlgi Arttı

Bahar aylarında polen, toz ve diğer alerjenlerin artması, kontakt lens kullanıcıları için ciddi rahatsızlıklara yol açıyor. Özellikle mevsimsel alerjik konjonktivit sorunu yaşayan bireyler, bu dönemde gözlerde kaşıntı, yanma, kızarıklık ve lensle uyumsuzluk gibi problemlerle karşı karşıya kalıyor. Bu mevsimsel sıkıntıların lazer göz cerrahisine olan ilgiyi artırdığını belirten Dünyagöz Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Selim Doğanay “Lens kullanan hastalarımızdan bahar aylarında şikayetler belirgin şekilde artıyor. Gözde kuruluk, batma ve alerjik reaksiyonlar nedeniyle lens takmak neredeyse işkence haline gelebiliyor. Bu da birçok kişiyi kalıcı bir çözüm sunan lazer cerrahisine yöneltiyor. Lazer cerrahisi, miyopi, hipermetropi ve astigmat gibi yaygın görme problemlerini tedavi etmek için etkili bir yöntemdir. Önceki jenerasyon PRK veya LASIK gibi lazer işlemlerinden sonra gözlenebilen göz kuruluğu ekran kullanan bireyler için önemli bir sorun iken yeni nesil SMILE lazer sayesinde bu durum artık ciddi bir sorun olmaktan çıktı. Bunun nedeni SMILE lazer tedavisi esnasında oküler yüzey etkilenimi minimum oluyor ve tedavi sonrasında göz kuruluğu oldukça nadir görülüyor. SMILE tedavisini eşsiz kılan en önemli özellik bu hastalarda kornea ön yüzeyine minimum etkileşim ile lazer işlemi yapılması ve ameliyat sonrası dönemde ilave bir göz kuruluğunun çoğu zaman meydana gelmemesidir. Bu durum göz kırma kusurlarının tedavisinde uygulanan lazer yöntemleri için çığır açabilecek bir özelliktir. Çünkü diğer hiçbir yöntemde bu avantaj yoktur. Ayrıca bu yöntemde yara iyileşmesi çok hızlıdır, ameliyat esnasında ağrı olmaz, sonrasında ise gözlerde çok kısa süreli batma yanma görülür. Görsel rehabilitasyon hızla gerçekleşir” dedi.

10 Saniyede Kontakt Lens ve Gözlüklerden Kurtulabilirsiniz

Kullanılan SMILE platformunda 2 yıl önce büyük bir değişiklik olduğunu ve SMILE Pro adı verilen farklı bir teknik kullanılmaya başlandığını söyleyen Prof. Dr. Selim Doğanay, “SMILE Pro’nun dikkat çeken en önemli özelliği, işlemin son derece kısa sürmesidir. Robotik sistemlerin dahil olduğu SMILE Pro tekniği sayesinde lazer tedavisi artık yalnızca 10 saniyede tamamlanabiliyor. Bu süre hastaların işlem sırasında yaşadığı deneyimi ciddi şekilde etkiliyor. Gözlük ve kontakt lensten kurtulmak için uygulanan lazer cerrahisi kısa bir süre içerisinde tamamlanırken hasta, aynı gün günlük yaşantısına devam ediyor. SMILE Pro, geleneksel lazer yöntemlerine göre çok daha küçük bir kesiyle gerçekleştiriliyor. Bu da iyileşme sürecini hızlandırırken, enfeksiyon riskini azaltıyor. Robotik cerrahi desteği sayesinde işlem yüksek hassasiyetle tamamlanıyor, hasta konforu maksimum seviyeye çıkıyor” diyerek lazer göz cerrahisindeki gelişmeleri aktardı.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

İZKİTAP’a Soykan ve Ağırel ile veda

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen İZKİTAP – 5. İzmir Kitap Fuarı, gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel’in “Türkiye nereye gidiyor” başlıklı söyleşisiyle kapandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın da izlediği söyleşiye yağışlı havaya rağmen İzmirliler yoğun ilgi gösterdi. Söyleşide Soykan ve Ağırel, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi tablodan gazetecilerin yargılama süreçlerine kadar pek çok konuyu masaya yatırdı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ ve TACT Fuarcılık iş birliğiyle Kültürpark’ta düzenlenen İZKİTAP-5. İzmir Kitap Fuarı kapılarını muhteşem bir programla kapattı. 10 gün boyunca Türk edebiyatının yüzlerce usta kalemini on binlerce İzmirliyle buluşturan fuarın kapanış gününde usta gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel, “Türkiye nereye gidiyor” konulu söyleşiyle okurlarıyla buluştu. Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından Kültürpark Açıkhava Sahnesi’nde düzenlenen söyleşiyi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İZFAŞ Genel Müdürü Tuğçe Cumalıoğlu, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve çok sayıda İzmirli izledi.

Soykan: Bu halkın geleneği var

Sözlerine İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne kendilerini İzmir’in aydınlık insanlarıyla buluşturduğu için teşekkür ederek başlayan gazeteci Timur Soykan, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi tabloyu özetledi. Timur Soykan “Bu halkın geleneği var. Bu halk antiemperyalist bir mücadeleyle kurulmuş bir ülkenin evlatları. Bizim atalarımız, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları. Onlar emperyalizmle savaştılar, bu toprakları bize vatan yaptılar. Hiçbiri küstük demedi, vazgeçmedi, yenildik demedi” diye konuştu. 

Ağırel: Atatürk’ün devrimlerini kılcal damarlarına kadar hissetmiş gazetecileriz

Timur Soykan’ın ardından sözü alan Murat Ağırel ise “Bu ülkenin bağımsızlığına inanmış, o mavi gözlü deve söz vermiş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini en kılcal damarlarına kadar hissetmiş gazetecileriz biz. Yazdığım kitaplardan onlarca dava açtılar, hiçbirini kazanamadılar. Sadece ülkenin sınırları meşruiyetini kaybettiği zaman bağımsızlığa helal gelmez; adaleti kaybettiğiniz zaman da aynı duyguları yaşarsınız. Gençliğin umudunu kaybettiği, hayallerini kaybettiği zaman da aynı duyguyu yaşamak zorundasınız” dedi.

Yağmura rağmen seyirciler bırakmadı

Murat Ağırel’in konuşması sırasında Kültürpark Açıkhava Sahnesi’nde sağanak yağış başladı. Yağışa rağmen izleyicilerin Soykan ve Ağırel’in sahnede kalmasını istemesi üzerine Murat Ağırel ve Timur Soykan tüm izleyenleri yağmurdan etkilenmemesi için sahneye davet etti. Murat Ağırel konuşmasına sandalye üstüne çıkarak seyirciyle iç içe devam etti.  

Söyleşinin ardından Başkan Dr. Cemil Tugay, Murat Ağırel ve Timur Soykan’ı tebrik ederek çiçek takdim etti. Ardından Ağırel ve Soykan okurları için kitaplarını imzaladı.

 

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Çankaya’da Minikler Çocuk Şenliği’nde Doyasıya Eğlendi

Çankaya Belediyesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasına özel olarak İsmet İnönü Parkı’nda bir Çocuk Şenliği düzenledi. Şenlikte, her yaştan Çankayalı keyifli bir pazar geçirdi.

 

Çankaya Belediyesi 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasına özel olarak Birlik Mahallesi’nde bulunan İsmet İnönü Parkı’nda 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenledi. Her yaştan vatandaşın katıldığı şenlikte özellikle çocuklar aileleri ve arkadaşlarıyla birlikte keyifli vakit geçirdi. 

Şenlikte animasyon gösterisi ve ateş şovu ile büyülü anlar yaşayan çocuklar, etkinlik boyunca tahta bacak ve maskot karakterlerle fotoğraf çektirdi. Renkli anlara sahne olan şenlikte minikler kukla ve sahne gösterileriyle doyasıya eğlendi. Patlamış mısır ve pamuk şeker ikramıyla keyiflenen çocuklar güzel havada oyunlar oynayarak etkinliğin tadını çıkardılar.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Usta Yazarlar Edebiyatseverlerle Bir Araya Geldi

Çankaya Belediyesi’nin, Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Kitapları iş birliğiyle düzenlediği “Çankaya, Cumhuriyet Roman ve Öykü Günleri”, üç gün boyunca edebiyatseverleri bir araya getirdi. Bu yıl ilk kez gerçekleştirilen etkinlik, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açılışı yapılarak, 25-26-27 Nisan tarihlerinde edebiyat tutkunlarını usta yazarlarla buluşturdu.

 

Etkinlik, paneller, söyleşiler ve imza günleriyle dolu dolu geçti. Araştırmacı-yazar Öner Yağcı’nın “Onur Konuğu” olduğu etkinlikte, edebiyatın usta kalemleri konuşmacı olarak yer aldı.

 

Program, edebiyatın farklı türlerinin ele alındığı oturumlarla başladı. İlk gün, “Milli Mücadeleden Günümüze Roman ve Öykümüzde Toplumcu Çizgi” başlıklı panelde Erendiz Atasü ve Işık Öğütçü konuşmalarını gerçekleştirdi. Ardından Sevgi Özel, Ülkün Tansel ve Kemal Ateş’in katkılarıyla düzenlenen “Yazın Bize Ne Söyler?” başlıklı oturumla etkinlik devam etti. Günün son oturumunda ise “Yazınımızda Öner Yağcı’nın Yeri” ele alındı. Eren Aysan, Orhan Tüleylioğlu ve Sadık Aslankara, Öner Yağcı’nın edebiyatını ve dönemin Türkiye’sini değerlendirdi.

 

Onur Ödülü Öner Yağcı’ya Takdim Edildi

 

Etkinliğin sonunda, Onur Konuğu Öner Yağcı adına düzenlenen ödül töreni gerçekleştirildi. Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri Işık Kansu’nun konuşmasıyla başlayan törende Kansu, “Başta Onur Konuğumuz Öner Ağabeyimiz olmak üzere hepiniz hoş geldiniz. Çankaya Belediyesi ile gerçekleştirdiğimiz bu Roman ve Öykü Günleri’ni gelenekselleştirmek hem Çankaya Belediyesi hem de gazetemiz Cumhuriyet açısından çok önemli olacaktır. Öner Ağabeyimiz bizim canımız, dergi yazarımız ve Cumhuriyet’in barış güvercini aynı zamanda” ifadelerini kullandı. Etkinliğe katılan yazarlara katılım belgeleri sunulurken, Öner Yağcı’ya ödülü Çankaya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ethem Torunoğlu ile Işık Kansu tarafından takdim edildi.

 

“Her İnsan Borçlu Olduğu Cumhuriyet İçin Bir Şeyler Yapmalı”

 

Ödülünü aldıktan sonra teşekkür konuşması yapan Öner Yağcı, şunları söyledi:

 

“Beni Cumhuriyet var etti. Babamız Anadolu’da çok erken yaşta vefat etti, altı çocuk yetim kaldık. Eğer parasız yatılı öğretmen okulları olmasaydı öğretmen olamayacaktım. Ortaokulda öğretmenim bana Türkçeyi öğretmeseydi, öğretmeyi meslek olarak kabullenmiş bir öğretmen olacaktım. Cumhuriyet’in ruhuna uygun bir devrimci öğrenci olmaya çabaladım. Hep direndim ve var olma savaşı verdim. Her insan bulunduğu noktada borçlu olduğu Cumhuriyet için kendi birikimi, yeteneği ve koşulları çerçevesinde bir şeyler yapmalı. Ben de elimden geldiğince bir şeyler yapmış bir insan olarak yaşadığım için çok mutluyum. Bu kıvancıma Cumhuriyet’in verdiği Onur Ödülü’nün katkısı da ayrı bir güzellik. Cumhuriyet’e, görülmeyen güzelliklerin de değerlendirilebileceğini kanıtladığı için ayrıca teşekkür ediyorum.”

 

Usta Yazarlardan Yazın Üzerine Değerlendirmeler

 

Etkinliğin ikinci gününde, “Toplumsallığın Yazından Uzaklaştırılmasında Siyasetin Etkisi” başlıklı söyleşiye Araştırmacı-Yazar Öner Yağcı, Yazar Halil Genç ve Doç. Dr. Gökçe Ulus katıldı. Ardından, Özcan Karabulut, Erdal Atıcı ve Alper Akçam “Yoksulluk, Yoksunluk Bağlamında Yazın” başlıklı oturumda değerlendirmelerde bulundu. Günün son oturumunda ise “Geleceğin Yazını” panelinde Yalın Gündüz, Güven Baykan ve Tolga Aydoğan edebi bakış açılarını katılımcılarla paylaştı.

 

Etkinliğin son gününde ise Filolog Prof. Dr. Sevgican Yağcı, Yazar Gürsel Korat ve Yazar İsa Küçük, “Yazarlara Yol Açıcı Yazarlar” başlıklı oturumda kendi yaşam öykülerinden yola çıkarak eserlerin ortaya çıkış süreçlerini ve toplum üzerindeki etkilerini anlattı. Final oturumunda ise Psikolog ve Yazar Prof. Dr. Üstün Dökmen, “Toplum, Yazın, İnsan” başlıklı panelde sanatın ve edebiyatın birey ve toplum üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

 

Cumhuriyet Kitapları Yayınevi de etkinlik boyunca kurulan stantta ziyaretçileri ağırladı. Yazarlar, her oturumun ardından düzenlenen imza saatlerinde kitapseverlerle buluşarak hem eserlerini imzaladı hem de edebiyat üzerine sohbet etti.

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Başkan Çerçioğlu’ndan 19 Mayıs Temalı Ödüllü Resim, Şiir ve Kompozisyon Yarışması

Aydın Büyükşehir Belediyesi, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle ‘Atatürk ve Gençlik’ temalı ödüllü resim, şiir ve kompozisyon yarışması düzenleyecek.
 
Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Aydınlı gençleri etkinlikler ile buluşturmaya devam ediyor. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle Büyükşehir Belediyesi’nin düzenleyecek olduğu yarışmaya lise öğrencileri katılabilecek. Gençler, ‘Atatürk ve Gençlik’ temalı resim, şiir ve kompozisyon yarışmasında yeteneklerini sergileyecekler.
 
Gençler eserlerini 12 Mayıs Pazartesi günü mesai bitimine kadar Vali Yazıcıoğlu Kültür Merkezi’ne elden ya da kargoyla teslim edecekler. Yarışma sonuçları 16 Mayıs tarihinde www.aydın.bel.tr web adresinden duyurulacak.
 
Başkan Çerçioğlu, tüm gençleri yarışmaya katılarak Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendilerine armağan edilen 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın sevincini ve gururunu paylaşmaya davet etti.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Büyükşehir’in izcilik kampı ile iyilik dolu bir yolculuk

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Özdere 100. Yıl Gençlik ve Spor Yerleşkesi’nde düzenlediği “İyiliğe Yolculuk” temalı izci kampı, engelli izciler ve aileleri ile engelsiz izcileri bir araya getiriyor. Çeşitli atölyeler ve spor faaliyetlerinin yapıldığı izcilik kampında, toplumda hedeflenen bir arada yaşamın küçük bir modeli oluşturuluyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışmalarını yürüten izciler, Özdere 100. Yıl Gençlik ve Spor Yerleşkesi’nde buluştu. “İyiliğe Yolculuk” temalı izci kampı, engelli izciler ve aileleri ile engelsiz izcileri bir araya getiriyor. İzciliğin en kısa tanımı olan ‘iyi insan yetiştirme sanatına’ vurgu yapan kamp, renkli görüntülere de sahne oluyor. İki günlük kamplar nisan ayı boyunca 6 kez düzenlendi. Kamplarda her oba, oba isimlerini seçip sloganlarını kamp katılımcılarına duyuruyor. İzci marşları ve izci andını okuyan izciler, atölye çalışmaları kapsamında mozaik, el sanatları ve seramik faaliyetlerine katılıyor. Kamp kapsamında bir raket sporu olan pickleball oyunu da oynanıyor. Mavi ve yeşilin buluştuğu kampta gün boyu çeşitli faaliyetlere katılan izciler, izcilik ritüellerinden kamp ateşi etrafında marşlarını söylüyor.

“Yeni bir birlikte yaşamı kurguluyoruz”

Kampa katılan İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Çalışmaları Şube Müdürü Tufan Fırat Göksel, “İzci, iyilik yapan demektir ve bizim mottomuz bu yıl İyiliğe Yolculuk. Burada iyiliği çoğaltıyor, iyiliği büyütüyoruz. İyilik için insanları bir araya getirme derdindeydik ve bu derdimize derman olan bir ekiple birlikte bu güzel çalışmaları yapma şansına eriştik. İzmir Büyükşehir Belediyesi, farklı engelli gruplarından ve engelli olmayan izcileri bir araya getirerek sosyal iyilik halinin aracı oldu. Sosyal iyilik haline ekolojik iyilik halini de ekledik. Burada izciler hem dinlenme hem öğrenme fırsatı buldu. Gelen geri bildirimler de çok güzel. Burada yeni bir birlikte yaşamı kurguluyoruz” dedi.

“Bir arada yaşama kültürünü geliştiriyoruz”

İzci Lideri Esin Akgür de hem engelli hem de engelli olmayan 4 yaş ve üzeri her yaş grubundan izcilerle ortak çalışarak kapsayıcı izcilik çalışması yaptıklarını belirtti. Bu yıl altı ayrı tarihle iki günlük kamp yapıldığını kaydeden Akgür, “Engeli olmadan izcilik yapmak isteyenleri de dahil ettiğimiz için tam bir kapsayıcı izcilik yapıyoruz. Aslında yaptığımız, hedeflediğimiz yaşamın küçük bir modeli. Bir araya gelerek yaşamın içinde farkındalık yaratıp engelli ve engelli olmayanların bir arada yaşama kültürünü geliştiriyor, bunun nasıl yapıldığının bir örneğini gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.

“Bu duygunun tarifi yok”

Kampa kızı Özlem Önen ile katılan Güler Gezer, “Benim kızım çok içine kapanıktı. İzciliğe girince Özlem’de çok değişim gördüm. İzcilikten büyük bir zevk aldık. Çocuğum burada gelişti. 11 yıldır kamplara katılıyoruz ve mutluyuz. Çocuğum mutlu, ben daha mutluyum. Bu duygunun tarifi yok” derken Özlem Önen de izciliği çok sevdiğini belirterek kampta yaptıkları faaliyetleri anlattı.

İzcilik sayesinde işe başladı

İzci Simay Demirezen de izcilik sayesinde sosyal hayata karıştığını ve daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü’nde işe başladığını söyledi. Demirezen, “Eskiden fotoğraf çekilmezdim, fotoğraf çekilmeye başladım. Topluluk önünde konuşabilmeye, kendi ayaklarımın üzerinde durmaya ve izcilik sayesinde işe başladım” diye konuştu.

“İzcilikle birlikte hayatımda çok şey değişti”

7 yıldır izcilik kamplarına ve izcilik faaliyetlerine katılan Pelinsu Zambak ise “İzcilikle birlikte hayatımda çok şey değişti. Buradaki farklı engel gruplarının arkadaşlıkları bize çok şey kattı. Daha önce işitme engelli ya da görme engelli bir arkadaşımı anlama konusunda zayıftım. İzciliğe katıldıkça onların bakış açısını, yaşam tarzını gördüm. Zamanla kaynaştık, buranın ayrı bir tadı olmaya başladı. Kampları hiç kaçırmıyoruz. Burada farklı aktivitelere katılıyoruz. İzciliği herkese tavsiye ediyorum. İzcilik benim için her zaman farklı bir yere sahip” sözlerine yer verdi.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı