Öznur Serçeler, Gardırop Magazin için objektif karşısına geçti.
Haberin Devamı
Dergiye hakkında merak edilenleri anlatan Serçeler, “Hayatının nasıl bir dönemindesin?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Kendimi daha olgun, rahat hissettiğim bir dönemdeyim. Önceden huzurumu kaçıran şeyler artık aklımda bile kalmıyor. Hayatı olduğu haliyle kabul etmeyi öğrendim.”
Oyuncu, “Tanınan biri olmak senin için ne ifade ediyor?” sorusu üzerine de şöyle konuştu: “Gayet keyifli tarafındayım tanınırlığın. Öyle sokakta yürüyemeyecek hale geldim gibi sıkıntılar yaşamıyorum. İnsanların gülümseyerek selam vermesi keyifli ve samimi geliyor.”
Bu ilk röportajımız. Hem enerjik, neşeli hem de ağırbaşlığ. Renkli gözleri, dalgalı saçlarıyla doğal bir güzelliği var. Oyunculuk odaklı yaşayanlardan… “Benim sevdiğim tarz oyunculuk insani değil, hayvani güdülerle yapılan” diyor. Eşi Mert Kılıç’la 12 yıldır tanışıyorlar, 10 yıldır evliler. Ama aşkı hep büyüyerek devam etmiş, ondan bahsederken gözleri parlıyor. Aslıhan Güner’le başlıyoruz muhabbete…
‘Zübeyde Hanım’ rolü sana nasıl geldi?
Menajerimden bir telefon aldım, Atatürk’ün annesinin hayatının çekileceğini söyledi. Menajerim ve yapım tarafı bu rolü kesinlikle benim oynamam gerektiğinde hemfikirlermiş. İnanılmaz mutlu oldum. Atatürk ile ilgili çok film çekildi ama annesinin hayatını hiç bilmiyoruz. Okul kitaplarında okuduğumuz kadar bilgimiz vardı. Bu sebeple de bana çok kıymetli geldi.
Haberin Devamı
Role nasıl hazırlandın?
Ben bir role girdiğimde Aslıhan’ı unutuyorum. Canlandırdığım karakterin nasıl yürüdüğü, bardağı nasıl tuttuğu, nasıl ağlayıp güldüğü, her şeyiyle, detaylı hazırlanmayı seviyorum. Yani benim sevdiğim tarz oyunculuk insani değil, hayvani güdülerle yapılan.
O nasıl oluyor?
Kontrolü ve çerçevesi olmadan tamamen kendini o duygunun içine bıraktığın oyunculuk. Ben onu hissettiğim anda “Evet, doğru yoldayım” diyorum. ‘Zübeyde’de de aynı şey oldu. Neredeyse hiç bilgi yoktu o dönemlerden. Ancak vefatından sonra çevresindekilerin onun hakkındaki yorumları kaleme alınmış. Onları içeren beş kitap okudum. Zübeyde Hanım’ın nasıl yürüdüğünü kitaplar söylemiyor ama mesela Atatürk ile ilgili söylediği bir “Sarı Paşam” lafı var, onu kendi kalp süzgecimden geçirip ruhumla birleştirdim. Oynarken çok sevdim, çok anladım ve tamamen kendi kalbime güvendim.
Aslıhan Güner ‘Zübeyde’ rolü için “Oynarken çok sevdim, çok anladım ve tamamen kalbime güvendim” diyor.
Haberin Devamı
En zor yanı neydi bu rolün?
Hangi devlet kurucusunun an nesinden böyle bahsedilir? Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken biz annesinin Mustafa Kemal Atatürk üzerinde ne kadar büyük etkisi olduğunu görüyoruz. Bu Türk kadınının ve bir annenin gücünü gösteren bir film. Aslında bir anne hikâyesi. Çocuğuna destek olan, çok güçlü, dirayetli; eşini, dört evladını kaybetmiş bir kadın. Çok acı çekmiş ama duruşunu hiç bozmamış.
Bu rol büyük sorumluluk, zorlandığın oldu mu?
Hazırlık sürecim boyunca ve çekimin son gününe kadar heyecanım hiç azalmadı. Bu mesleğimin en sevdiğim yanı. Bir yanda heyecanla karışık anksiyete hisleri, karın ağrıları yaşarken bir yanda mutlulukla ve merakla kendimi karakterin kollarına bırakıyorum. ‘Zübeyde Hanım’da bu en yüksek seviyedeydi. 100 yıl öncesine gittim ve orada kaldım. 20’li yaşlarıyla başlayıp vefatına kadar olan dönemini canlandırdım, o değişimi adım adım yaşamak bir oyuncu olarak benim için çok kıymetli.
Haberin Devamı
Nasıl hazırlandın o yaşlara?
70 yaşı için yurtdışından özel bir makyaj ekibi ve malzemeleri geldi. Makyajımın yapımı 4-5, çıkarması 2 saat sürüyordu.
Önemli bir rol. Eleştirilere açık mısın peki?
Onun bir baskısı var ama artık oyunculukta 20’nci senem, 16 yaşımda bu işe başladım. Olumlu eleştiriye şımarmamayı, olumsuza üzülmemeyi öğrendim. Esas olan kendi içimdeki dengem. İnanılmaz çalışkanım, çok disiplinliyim ve elimden gelenin fazlasını yaparım. Bu işte de öyle yaptım.
Anneyi canlandırıyorsun, anne olmak gibi bir planın var mı?
Ben 17 yaşımda bile anne rolü oynadım. Açıkçası 19 yaşındayken anne olmayı daha çok istiyordum. Bilinçlendikçe bir insan yetiştirmenin ne kadar zor olduğunun daha çok farkına vardım. Tabii eşimle istiyoruz ama yalan söylemeyeyim, korkuyorum. Dediğim gibi o kadar rolün içine giriyorum ki… Atatürk’le bir karşılaşma sahnemiz var, orada kalbim parçalandı. Yüreğimi elimde hissedip orada Alican’a (Yücesoy) vermek istedim. Orada anne oldum. O kaygılar, korkular, evladına olan sevginin büyüklüğü… Bunları anladıkça biraz daha korkuyorsun.
Haberin Devamı
Bir karaktere girip çıkamadığın oldu mu?
Zübeyde Hanım rolünden 1-2 ay çıkamadım.
Nasıl?
İki ay kadar vücudumda ağrılar oldu. Sette sahnelerde ve çekim aralarında karakterimden hiç çıkmadığım için karakterime ait bir duruşla yaşıyordum. Örneğin; hamile ve yaşlı dönemlerinde daha farklı bir vücut duruşu, yürüyüşü, oturuşu olması gerekiyordu. Bu yüzden ağrılar oluştu. Roldeyken anlamadığım ama sonrasında hissettiğim bu ağrılar, duruş bozukluğumdan kaynaklı olduğu için de kısa bir fizik tedavi ve spor çalışmaları gerektirdi.
Başka neler yaşadın?
Yaşının ilerlediği dönemleri canlandırdığım zamanlarda, sahneye çıkarken yemin ediyorum avuç içlerimde dahi ağrı hissediyordum. Gerçekten o yaşlara gittim ve yaşlandım. Dizlerimin titrediğini, ayakta dururken titreyerek oynadığımı biliyorum.
Haberin Devamı
Tene değil, cana değdik
Eşi Mert Kılıç’la…
Eşin Mert Kılıç da oyuncu. 10 yıl önce bir dizide tanışıyorsunuz. Sizinki dizi aşkı mıydı?
Dizi aşkıydı. İkimiz de “Oyuncuyla evlenmeyiz” diyormuşuz.
Ne değişti?
Birbirimizi çok farklı bir yerden tuttuk, tene değil cana değdik. O ruhların birbirine değmesi sonra çok güzel bir arkadaşlığa, ardından bir hayat yoldaşlığına dönüştü.
12 yıldır da tanışıyorsunuz. Aşkınız devam ediyor mu?
Ediyor, hatta iki gün önce dedim ki kocama: “Seni hâlâ nasıl bu kadar çok seviyorum, bu kadar âşığım ve nasıl yetmiyor!” Yemin ediyorum, sanki iki yıldır evli gibiyim. İçimde köpüren bir şey var ve yetmiyor, o kadar çok sarılmak, temas etmek istiyorum ki…
Bunun sırrı ne sence?
Birinci aşama, kaderin sizi doğru kişiyle bir araya getirmesi. İkinci aşama, doğru bir zemin kurmak. İkili ilişkilerin aslında hepsinde böyle ama en çok emeği hayat arkadaşımıza vermeliyiz. Aşk bizim hayattaki nefesimiz. Bir de iyi anlaştığınız, size benzeyen biriyle bir araya geldiğinizde sizin bir kaşınızdan, gözünüzden anlamaya başlıyor çünkü kumaşınız aynı. Biz Mert’le bire bir aynı da değiliz. O çok daha dışadönük ve sosyal biri, ben daha içedönük ve daha yalnızım. O benim dışarıya bakan yüzüm. Ve bir denge oluşturuyoruz.
Jönfi değilim, olmak da istemiyorum
16 yaşından beri oyuncusun, reyting almış dizilerin, sinema filmlerin var. Peki, istediğin yerde misin?
Kesinlikle doğru bir yolda olduğuma inanıyorum. Çünkü yolum çok uzun. Hızlı parlayıp sönmeye mahkûm bir tarzım olsun istemiyorum. Oynayacağım daha çok rol, çok iş var. Ve bunları yaparken yavaş yavaş, ayaklarım yere basarak, öğrenerek ve kendimden emin olarak ilerlemek istedim. Parlamanın ve çok önde olmanın getirdiği psikoloji de çok ağır. Bugün baktığımızda oyunculuğu nirvanaya ulaşmadan çok şöhret olanlar var, bunun dengesini sağlamak çok zor. Dışarıdan çok güzel görünebilir ama içeride o kişinin yaşadığını kendi bilir. Ben hep ayaklarım yere bassın istedim. “Bu rolü Aslıhan Güner halledebilir” dedirtmek benim için en önemli şeydi.
Başrol takıntın var mı?
Ben bir karakter oyuncusuyum, tektip başrol kadın değilim.
Tektip derken?
Topuklu ayakkabıyı, şık kıyafetleri giyip oynanan roller, jönfi dediğimiz şey; değilim, olmak da istemiyorum.
Neden?
Çünkü ben saçını, tipini değiştiren, gerekirse yaşlanan, kilo alan, zayıflayan, çirkinleşen biri olmaya bayılıyorum ve kendimi öyle özgür hissediyorum. Tektip bir oyuncu olmak benim için korkunç bir şey.
Seni tanımayan birine birkaç kelimeyle kendini anlatman gerekse ne dersin?
Psikoloğumla da netleştirdiğim için rahatlıkla söylüyorum. Eş, kardeş, evlat, arkadaş ve iş kimliklerim var. Bunların hepsinin tavır ve tarzları bende farklı. Arkadaş kimliğimde sevgimi ve her şeyimi verecek kadar fedakâr bir durumum var. Kardeşlik ve evlat ilişkisinde hayatımda karşılık beklemeden verici oluyorum. Eş kimliğim birçok kimliğimin birleşimi gibi. Bunların toplamına bakıldığında kendim için dürüst, açıksözlü, net, iyi niyetli ve samimiyim diyebilirim.
Zorluklar büyük motivasyondu
7 yaşımdan itibaren tiyatro eğitimi aldım. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde iletişim sanatları okudum ama bitirmedim. Oyunculuk ve iş olunca geriye hiç bakmadım.
Babam mobilya malzemesi satıyordu, annem ev hanımı. Sanatın annemin genlerinde olduğunu düşünüyorum çünkü sesi güzeldir, kalemi iyidir. Beni tiyatroya ve müzik aleti çalmaya da hep o götürmüştür.
Çalıştığın, uğruna mücadele ettiğin, hayalin olan mesleğin için çıktığın yolda zorluklarla karşılaşmak ve ilerleyebilmek benim için çok büyük motivasyondu.
Ünlü sanatçı Öncel, o günlerin hikayesini böyle kaleme aldı: BİR GENÇ KIZIN ELİNE MİKROFON ALMASI BİLE ÇILGINLIKTI…
İlk defa 1969’da Kervanlar Orkestrası’yla ve sahneyle tanıştım. 1971’e geldiğimde orkestra solisti yani ailenizin şantözü olmuştum bile. Düşünüyorum da en büyüğümüzün 17 olduğu günlerde ben 15’inde (artık neremiz çılgınsa) Çılgınlar Orkestrası’nı kurmuş ve bu yakışıklılara solist olmuşum. Aslına bakarsak 70’ler Türkiye’sinde bir genç kızın eline mikrofon alması bile başlı başına çılgınlıktı zira. Yer Tepecik Düğün Salonu. Soldan sağa bass gitarda Kadri, davulda Emin, vurmalı çalgılarda Mustafa, mikrofonda bendeniz ve gitarda Naci. Âşık Veysel ve Neşet Ertaş türküleri birkaç da popüler şarkı söylüyorum ama alkışı da alıyormuşum ki birlikte üç koca sene geçirmişiz. Ta ki evlenip Serkan’ımın annesi oluncaya kadar. Güzel günler ve iyi deneyimdi benim için. O günlerin bendeki yeri apayrıdır, keza yol arkadaşlarımın da. İyi ki de varlar. Bu arada elimdeki mikrofon D12 .
Haberin Devamı
Sene 1996… Sokak Kızı’nı çıkartacağım! 1996 yılında çıkardığı ‘Sokak Kızı’ albümünden parçaları Erkin Koray’a dinleten ve görüşlerini alan Öncel, usta sanatçı ile bir anısını paylaştı.
Twitter hesabından bu fotoğrafı yayınlayan ünlü şarkıcı altına şu notu düştü:
“Sene 1996; Sokak Kızı’nı çıkartacağım ‘Erkekler De Yanar’ ve ‘A Bu Hayat’ta Erkin Koray’dan 20 yıl sonra pavyon bağlaması kullandığım için nezaketen dinletmek istedim. Davetimi kırmadı var olsun kalktı geldi. Şarkıları dinlediğimiz o an. Çok severiz şarkılarını. O bir efsanedir.
Bugünün magazin ünlülerinin geçmişte nasıl göründüğünü biliyor musunuz. Peki ya daha onlar ortada yokken magazin sayfalarına kimlerin konuk olduğunu. Şimdi Hafta Sonu dergisi , Hürriyet arşivi ve Instagram’dan derlediğimiz fotoğraflar eşliğinde nostaljik bir yolculuğa çıkalım.
Haberin Devamı
O zaman gelin maaşım yok… Eşim çalıyor kaynanam ve ben oynuyoruz!
Oyuncu Nilgün Belgün, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla takipçilerini geçmişe götürdü.
Nilgün Belgün ilk evliliğini 19 yaşındayken, tiyatrocu ve komedyen Abdullah Şahin ile yapmış çift kısa süre sonra da kızları Oylum Şahin’i kucağına almıştı. Daha sonra anlaşmalı olarak boşanan Belgün ikinci evliliğini usta müzisyen İlham Gencer’in oğlu İlhan Gencer’le yapmıştı. Merve Gencer adında bir kızı olan çift yollarını ayırmıştı.
Nilgün Belgün, son yaptığı paylaşımla Gencer Ailesi’yle birlikte geçirdiği günleri andı. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla takipçilerini geçmişe götüren ünlü oyuncu bu fotoğrafın altına şu notu düştü:
Haberin Devamı
“Tbt gününü Gencer Ailesi’ne ayırdım bugün…
Eşim İlhan Gencer piyano çalar biz de Ayten ablayla gelin-kaynana olarak oynarız.
Ayten Abla’yı zorla oynamaya razı etmiştim. Bir daha da böyle bir fotoğrafı kimse görmedi. Hiç hoşlanmazdı böyle şeylerden…
Galiba hayatın en güzel yanı yaşanmış güzel günlerin fotoğrafları”
Bora Gencer’in paylaştığı bir fotoğrafı da alıntı yapan Belgün altına, ‘Eski kayınbiraderim Bora Gencer paylaşmış… 25 yaşındayım ve Ayten Alpman’la İlham Gencer’in geliniyim ama gelin maaşım yok! İlham abi yanındaki küçük çocuk Bora… Benim yanımda oturan görümcem Ayşe Gencer. Karşımda oturan güzel kadın Bora’nın annesi Necla hanımdı’
Haberin Devamı
‘Bakışlar yine ürkek’ O şimdi Türkiye’nin en sevilen oyuncularından…
Oyuncu Binnur Kaya yaptığı paylaşımla sevenlerini çocukluk yıllarına götürdü. Usta oyuncu Filiz Akın’la yer aldığı bir kareyi paylaşan Kaya altına, ‘Çocukluğumuza, bugünümüze, hayallerimize selam olsun…’ notunu düştü.
Türk televizyon tarihine damga vuran dizi ve filmlerde rol alan Binnur Kaya sosyal medya hesabından çocukluk fotoğrafını paylaştı.
Yeşilçam yıldızı Filiz Akın’la bir araya geldiği anın fotoğrafını yayınlayan Kaya altına, ‘Çocukluğumun en değerli hazinelerinden bu fotoğraf…Hayallerimi hayranlıkla seyre daldığım zamanlardan…Gönülden sevdiğin her insanla, her şehirle yolun kesişir, bundan eminim…Çocukluğumun hazineleri, bugünümün kıymetlileri…Güzel çocuklardık, güzel hayaller kuran…Çocukluğumuza, bugünümüze, hayallerimize selam olsun…’ mesajını düştü.
Kısa sürede büyük ilgi gören kareye çok sayıda beğeni ve yorum yapıldı. Fotoğrafa gelen bazı yorumlar ‘Hazine değerinde fotoğraf, Binnur Hanım sizi hemen tanıdım’, ‘Bakışlar yine ürkek’, ‘Yıllar geçmiş ama siz değişmemişsiniz’ şeklindeydi.
Haberin Devamı
Henüz 19 yaşındayım… İlk karşılaşmamız o gün oldu!
‘Hayat Bilgisi’ dizisinde canlandırdığı ‘Barbie Gamze’ rolü le hafızalara kazınan 38 yaşındaki İpek Erdem, geçmişi yâd etti. Oyuncu, 19 yaşındayken yaşadığı bir anıyı takipçileriyle paylaştı.
Bir süredir yurtdışında yaşayan İpek Erdem yıllar önce oyuncu arkadaşlarıyla çekildiği bir fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaştı.
Cem Davran, Beyazıt Öztürk gibi ünlü isimlerin yer aldığı kare büyük ilgi gördü.
Fotoğraf çekilirken henüz 19 yaşında olduğunu belirten Erdem paylaşımına şu notu düştü;
“2003, Taksim’de bir restoran…
Pamela Spence, Cem Davran, Beyazıt Öztürk, Güven Kıraç, Gökhan Kıraç…
Gecenin ortasında karşımdaki sandalye boşalmış̧ sonra Şener Şen gelmiş oturmuştu… İlk karşılaşmamdı… 19 yaşındaydım… Gökhan ile gözlerimizin içi parlıyordu heyecandan ona bakarken “Bize hayat ile ilgili tek bir şey söyler misiniz?” diye sordum. O da “Vallahi ne diyeyim… İçinizdeki çocuğu kaybetmeyin.” demişti.
Ve bu fotoğrafı bu sene bir arkadaşım ulaştırdı bana. O gece orada olan bir arkadaşında varmış ve bana iletti.”
OĞLUMLA AMERİKA’DA!
Safiye Soyman yıllar önce oğlu Harun ile gittiği Amerika günlerinden bir fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaştı.
Geçmişi yâd eden Soyman paylaşımının altına şu notu yazdı: “Hastalanmadan önce oğlum Harun’la konsere gitmiştik Amerika Dallas Teksas’ta hatıra fotoğrafı çektirmiştik”
Türk Sanat Müziği sanatçısı Safiye Soyman’ın eski eşi Ziya Akaröz ile evliliğinden dünyaya gelen Harun, yıllardır MS hastalığıyla mücadele ediyor.
Harun Akaröz’ün hayatı, yaklaşık 23 yıl önce bir kas ve sinir hastalığı olan Multiple Skleroz (MS) teşhisiyle altüst oldu.
Hızla hastalığı ilerleyen ve yatağa mahkûm kalan Akaröz’e annesi Soyman, bir bebek gibi bakmaya başladı.
KARDEŞİMLE DANS EDİYORUZ!
Usta oyuncu Melek Baykal gençlik yıllarına ait bir fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaştı.
Ekranların sevilen oyuncusu Melek Baykal geçmişi yad etti. Kardeşi Samim Baykal ile dans ettiği anın fotoğrafını Instagram hesabından paylaşan Baykal altına, ‘Yaş 19 sanırım… Kardeşim Samim’le dans ediyoruz’ notunu yazdı.
Ünlü oyuncunun paylaşımı kısa sürede binlerce beğeni alırken ‘Hiç değişmemişsiniz Melek Hanım’ yorumları da yapıldı.
İNATÇI GELİN HATIRASI!
Usta oyuncu Selda Alkor, 1965 yapımı ‘İnatçı Gelin’ filminin set arkasında çekildikleri bir kareyle Sırrı Gültekin ve Münir Özkul’u andı.
1965 yılında yayınlanan ‘İnatçı Gelin’ filminde Cüneyt Arkın, Münir Özkul ve Tanju Okan ile başrolü paylaşan Selda Alkor kamera arkasında çekilen bir kareyi sosyal medya hesabından paylaştı.
Çekimleri Sapanca’da gerçekleşen filmin yönetmeni Sırrı Gültekin ve oyuncu Münir Özkul’u yad eden Alkor paylaşımının altına, ‘Tekrar günaydın. Elime ‘İnatçı Gelin’ filminden kamera arkası bir kare geçti, rahmetle anıyorum yönetmen Sırrı Gültekin, Münir Özkul ile Sapanca’dan…’ mesajını düştü.
AŞKIN İLK YILLARI
Ünlü gurme Vedat Milor, 1988 yılında çekilmiş fotoğrafını sosyal medya hesabından bu notla paylaştı.
“Linda ile birlikteliğimizin ilk yılları. Hayır, saçlarımın uzunluğu rock tutkusundan değildi. O zamanlar Amerika’daki berberlere güvenmediğim için saçlarımı kestirmek için Türkiye seyahatlerini bekliyordum. Salgın nedeniyle saçlarım şu anda aynı uzunlukta..” Milor’un gençlik fotoğraflarına yorum yağdı.
AH ESKİ GÜNLER
Oyuncu Bennu Yıldırımlar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla eski günleri yad etti.
İstanbul Şehir Tiyatroları’nda rol aldığı ilk oyundan bir fotoğrafını Instagram hesabından yayınlayan Yıldırımlar altına, ‘ 1988 den bir merhaba #tbt’si… Nesrin Kadıoğlu arkadaşım bana bir sürpriz yaptı bu fotoğraf ile. Sizde olmayan bir fotoğrafınızla karşılaşmak gerçekten keyifli. İstanbul Şehir Tiyatroları’nda rol aldığım ilk oyun olan Aristofanes’in ‘Kuşlar‘ını unutmam mümkün değil tabii. Ne de güzel müzikleri vardı.
‘OLAY FOTOĞRAF’
1994 yılında Hülya Avşar, Demet Akalın, Kamil Sönmez, Özcan Deniz ve Nalan’ın da aralarında bulunduğu kadro ile İzmir Göl Gazinosu’nda sahneye çıkan Mahsun Kırmızıgül, o günlere ait bir fotoğrafı Instagram sayfasında paylaştı. Mahsun Kırmızıgül fotoğrafın altına şu notu düştü:
“Olay fotoğraf. Bu ceket, giydiğim kırmızı ceketten sonra en göz alıcı ceketim. Şu asalete bakın. Juventus forması mı? Perde mi? Beşiktaş forması mı? Zebra mı? Bende bilmiyorum. Bildiğim tek şey var. Bunu diken modacı bu ceket çok konuşulacak demişti. Adam haklı çıktı. Hülya Avşar, Al Pacino’nun yerli versiyonu hanıma ağa sanki. Özcan boynundaki fular ile benden beter. Demet Akalın’ın en gariban olduğu dönemler. Bu kadro ile İzmir Göl gazinosunda bir sezon beraber sahneye çıktık. İnanın sahneye çıkmayı , müzik yapmayı özledim. “
Yer: Taksim Belediye Gazinosu
Bir döneme damga vuran, şimdilerde ise rol aldığı dizilerle adından söz ettiren oyuncu Işıl Yücesoy, yıllar öncesine ait fotoğrafı sosyal medya hesabında takipçileri ile paylaştı.
Yücesoy fotoğrafın altına “Taksim Belediye Gazinosu’nun bahçesi. Taksim Parkı’nın içinde çok tarihi çok güzel bir binaydı. Sahnesi dekoru aynı tarihi yansıtıyordu. Kimler geçmedi o sahneden… Bir sürü şey gibi o da yıkıldı gitti… Ama anıları yaşıyor yüreklerimizde hala.” notunu düştü.
ÖLÜRSEM ÖLEYİM
Cüneyt Arkın, Türkan Şoray ile fotoğrafını Instagram sayfasında paylaştı. Arkın, bir de anısını kaleme aldı…
“Türkan’la ilk filmimi çekerken “Sakın gözlerine bakma ölürsün” dediler. Kim gencecik yaşta ölmek ister ki? Karşılıklı ilk sahnemizde bu lafı çıkaramıyorum aklımdan. Kulaklarına, alnına, çenesine falan bakıyordum hep repliklerimi söylerken. Türkan nezaketten susuyor ama ben bir türlü istenen oyunculuğu veremiyordum. Sonunda “Ölürsem öleyim” diye isyan ettim ve baktım gözlerine. Gözler göz değil gözistandı, memleket türküsüydü. Türkan o kadar alçakgönüllüdür ki, çocuk gibi darılır, çocuk gibi sevinir. Çok büyük aşk filmleri çektik birlikte. Genç kadınlar, delikanlılar özel hayatlarında bizim gibi sevip, bizim gibi aşık oluyorlardı..”
SEZİN’İM VE ANNESİ MUHSİNE
Mehmet Ali Erbil, ilk eşi ve kızı Sezin Erbil ile yıllar önce çekilen fotoğrafını “Sezinim ve annesi Muhsine” notu ile Instagram’da paylaştı.
YAKIŞIKLIYI TANIDINIZ MI?
Türk sinemasının ünlü ismi Filiz Akın, sosyal medya hesabından yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf paylaşıp, takipçilerine “Bu resimdeki seneler önce “Geçmiş Bahar Mimozaları” dizisinde oğlumu oynayan gözlüklü yakışıklıyı tanıdınız mı” diye sordu…
Filiz Akın’ın takipçilerinin çoğu, minik oyuncunun Mehmet Günsür olduğunu hemen bildi.
YILLARI SORMAYIN
Fatih Ürek, yıllar önce çekilen fotoğrafını Instagram’da paylaştı.
Ürek, siyah-beyaz fotoğrafın altına ‘Yılları sormayın… sol baştan Erkan Can, Özer Tunca, Tevfik Bolulu ve ben…’ notunu düştü.
Kadir İnanır, 1979’da İstanbul’a gelen ve ‘Haydarpaşa’nın gelini’ olarak lanse edilen, birçok filmde rol alan Christina Haydar ve kocasıyla birlikte.
Nükhet Duru ile Doğan Canku, gazinodaki kulis odasında yemek yiyorlar. Duru ile Canku kısa süren bir de aşk yaşamışlardı (1978).
‘Orta Şarkın Altın Bülbülü’ lakaplı Neşe Karaböcek, Orhan Gencebay ile Yaşar Kekeva’nın sahibi olduğu Kervan Plak’tan çıkan LP’si çok satınca altın plakla ödüllendirildi.
Türk komedi dünyasının üç ünlü komedyeni ile bir ünlü sunucusu aynı kutlamada bir araya gelince, ortaya bu tarihi fotoğraf çıktı.(1970’lerin sonu).
Hülya Koçyiğit’in kız kardeşi Nilüfer Koçyiğit, iki Tanju arasında kalınca hemen bir dilek tuttu (1975).
Dünya magazin basının manşetleri son dönemde boşanma haberlerinden geçilmiyor. Sofia Vergara ve Joe Manganiello, Ariana Grande ve Dalton Gomez, Kevin Costner ve Christine Baumgartner, Jeremy Allen White ve Addison Timlin, Reese Witherspoon ve Jim Toth gibi pek çok tanınmış çift geçtiğimiz günlerde evliliklerini bitirme kararı aldıklarını duyurdu.
Peki neden son dönemde Hollywood’dan bu kadar çok boşanma haberi geliyor? Bu sorunun cevabını ünlü isimlerin boşanma avukatları verdi…
BOŞANMALAR YAZIN HEP ARTIYOR
Aslına bakılırsa yaz ayları genel olarak boşanma avukatlarının yoğun olduğu dönemler. Yani Hollywood‘da boşanmaların yazın artması sıradan bir durum. Üstelik 2020 yılından itibaren pandeminin yarattığı stres de boşanmaları artıran bir diğer faktör. Son olarak Hollywood’da oyuncuların ve senaristlerin grev yapmasının da boşanmalardaki artışa katkıda bulunduğu düşünülüyor.
Haberin Devamı
Bu görüşü benimseyenlerden biri, Kim Kardashian, Angelina Jolie, Britney Spears, Johnny Depp gibi pek çok ünlü ismi boşanma davalarında temsil etmiş olan Laura Wasser.
Joe Manganiello ve Sofia Vergara 7 yıldır evliydi
Wasser, grevlerin yarattığı stresin sendika üyelerinin ilişkilerini zora sokabileceğini belirterek, “Her şey kapandı. Bu da kaygı düzeyinin yüksek olduğu anlamına geliyor. İnsanlar mali durumları konusunda kaygılılar. Ama belki de her şeyden önemlisi bol bol zamanları var. Uzun zamandır mutsuz bir evlilik içinde olan insanlar, çalıştıkları dizinin bir sonraki sezonunu çekmek için setlere dönmeyeceklerinin farkına varıyorlar” dedi.
Bu farkındalık anında telefonunun çaldığını belirten Wasser, son birkaç haftasını kaygılı müvekkillerinin aramalarına cevap vermekle geçirdiğini söyledi ve ekledi: “İnsanlar, ‘Bu durum ne kadar sürecek?’, ‘Ne olacak?’, ‘Çocuklarımızı özel okuldan almak zorunda mıyız?’ gibi sorular soruyor.”
Wasser, genel olarak mali belirsizlik dönemlerinde boşanma davalarının arttığını da vurguladı ve 2008-2009 krizini buna örnek gösterdi.
Haberin Devamı
ÇİFTLER BAŞ BAŞA KALINCA BİRBİRLERİNDEN HOŞLANMADIKLARINI ANLIYOR
Mary-Kate Olsen, Tory Burch ve Bobby Flay gibi ünlüleri boşanma davalarında temsil eden Avukat Nancy Chemtob da yaz aylarının kendisi ve meslektaşları için yoğun bir dönem olduğunu belirtti. Bunda çocukların yaz kampına ya da üniversiteye gitmesinin de etkili olduğunu vurgulayan Chemtob, boş evde baş başa kalan çiftlerin ne kadar uzaklaştıklarını idrak ettiklerini söyledi.
Pandeminin de benzer bir etkiye yol açtığını ifade eden Chemtob, “İnsanlar eşlerinden hoşlanmadıklarını fark ettiler” diye konuştu.
Christine Baumgartner ve Kevin Costner’ın boşanmaları yılan hikâyesine döndü
Haberin Devamı
Good Morning America programının eski sunucusu T.J. Holmes’tan boşanan Marilee Fiebig’i temsil etmiş olan Stephanie Lehman da Covid-19 pandemisinin başlamasıyla boşanmalarda gözle görülür bir artış yaşandığını ifade etti.
Lehman, “Bazen bir travma yaşandığında ya da pandemi gibi küresel olaylarda, insanların duyguları farklı şekillerde tetiklenebiliyor ve hayata farklı gözlerle bakmaya başlıyorlar. Bence şu an genel olarak evliliğin sonsuza kadar sürmek zorunda olmadığı ve bunun da bir sorun olmadığı algısı hâkim” ifadelerini kullandı.
Bu yaz ayrılma kararı alan çiftlerin çoğu uzun zamandır birlikteydi. Ne var ki Chemtob, Grande ve Gomez’inkine benzer evlilikleri “uzun bir buluşma” olarak nitelendirdi ve ekledi:
Haberin Devamı
“Çocukları olmayan ve kısa süre evli kalmış birileri kapımdan içeri girdiğinde onlara, ‘Bu işi mümkün olduğunca çabuk bitirelim’ diyorum. Evlilik kurumuna, ‘ölüm bizi ayırana kadar’ kavramına ünlüler dünyasında daha rahat yaklaşılıyor.”
BAŞKA ÜNLÜLERİN BOŞANMASINI BEKLEYENLER VAR
Ünlülerin boşanmalarının kamuoyuna duyurulma sürecinde halkla ilişkiler uzmanları önemli bir rol oynuyor. Açıklamanın tonu ve zamanlaması ince ince hesaplanıyor. Bu süreçte boşanma avukatlarının rolü de oldukça kritik.
Wasser, “Konuyla ilgili herkesin şunu bildiğinden emin olmak istiyorum: Davayı açtığımız anda medya bundan haberdar olacak. O yüzden bazı dosyalar üzerinde sessiz sedasız çalışıyorum ve davayı açtığımız noktada bütün detayları çözüme ulaştırmış oluyoruz” dedi. Wasser, filmi vizyona girecek ya da Oscar’a aday olan müvekkillere dava açmayı ertelemeyi tavsiye ettiğini de belirtti.
Haberin Devamı
Reese Witherspoon ve Jim Toth’un boşanması geçtiğimiz hafta içi sonuçlandı
Wasser’a göre bir diğer taktik de bir başka ünlü çiftin boşandığını duyurmasını beklemek. Bazı ünlüler başka çiftlerin boşanmalarının yarattığı gürültü arasında fark edilmeden süreci sonlandırmak istiyor.
Kriz iletişiminde uzman bir halkla ilişkiler şirketi olan 5WPR’ın kurucusu Ronn Torossian, “Kim olduğunu söylemeyeceğim ama bu durum birkaç yıl önce başıma geldi” dedi ve şöyle devam etti:
“Ünlüler haber gündemini takip edebilir ve etmelidir. Çok büyük bir olay yaşanan doğru bir günü seçtiğinizde boşanmanız daha az haber olabilir.”
DAVAYI AYNI ANDA AÇMAK ÖNEMLİ
Her iki tarafın da ünlü olduğu boşanmalarda, davayı aynı gün açmak için karşı tarafın avukatıyla eşgüdümlü hareket ettiğini belirten Wasser, “Bu sayede bir boşanmanın iki kez haber olmasını önlemiş ve kamuoyuna bu insanların aynı fikirde olduğu mesajını vermiş olursunuz” diye konuştu.
Müvekkilleri arasında Pamela Anderson ve Kim Basinger gibi tanınmış isimler olan Neal Raymond Hersh de, “Zaten belli bir şey ama ben insanlara, ‘Yaptığınız her şeye mikroskopla bakılıyor’ diyorum. Ünlü biri olduğunuz zaman başınızı sokacak bela aramanıza gerek yoktur, bela gelir sizi bulur” dedi.
Profesyonel bir sporcunun eşiyle yaşadığı nafaka uyuşmazlığını da örnek veren Hersh, “Biz müvekkilimizin karşı tarafın istediği en yüksek miktar nafakayı ödememesi gerektiğini savunuyorduk. O esnada müvekkil, 500.000 dolar değerinde bir otomobil almaya çalışıyordu. Eğlence avukatı, ben ve diğer herkes ‘Bunu duruşmalardan sonraya erteleyemez misin?’ diye uyardı, o da kabul etti” diye konuştu. Hersh, müvekkilinin kısa süre sonra kendisini arayıp “Daha fazla bekleyemeyeceğim, alıyorum arabayı” diye haber verdiğini de sözlerine ekledi.
Son dönemin popüler isimlerinden Jeremy Allen White ve oyuncu eşi Addison Timlin de ayrıldı
KURAL 1: HİÇBİR ŞEYİ YAZIYA DÖKMEMEK
Avukatlar, danışmanlık yaptıkları ünlülere verdikleri başlıca tavsiyeleri de sıraladı.
Lehman kendisi için en önemli kuralın hiçbir şeyi yazıya dökmemek olduğunu belirterek, “O yazılı mesajları göndermeyin. Sosyal medyada paylaştığınız şeylere dikkat edin ve hesaplarınızı canınız pahasına koruyun” dedi.
Wasser, halkla ilişkiler uzmanlarına müşterilerin imajları konusunda bilinçli davranmalarını tavsiye ettiğini belirterek, “Çok fazla gece hayatı paylaşımından, bikinili fotoğraflardan ve sevgili fotoğraflarından uzak durmak iyi olabilir” diye konuştu.
Torossian da boşanma aşamasındaki bir ünlünün spor salonundan paylaştığı tişörtsüz ve kaslı bir fotoğrafın pek çok mesaj gönderdiğini belirterek, “Yeni bir aşka hazır olduğunu göstermek isteyebilir. İnsanlara iyi durumda olduğunu göstermek de isteyebilir. Belki de boşanma masraflarını karşılamak için paraya ihtiyacı vardır ve yeni bir filmin seçmelerine hazırlanıyordur” dedi.
The Wall Street Journal’ın “Celebrity Divorce Lawyers Confront a Summer of Splits” başlıklı haberinden derlenmiştir.
16- 18 Haziran’da Ankara ANFA Fuar Merkezi’nde düzenlenen ZerujFest’te Modalog rüzgarı esti. Yaklaşık 100 bin ziyaretçinin ziyaret ettiği festivalde, markalar bayrama özel ürünlerini sergiledi. Kaynak: ensonhaber
Buray, Yedikule Gazhane açılışında verdiği muhteşem konserde sevenleriyle buluştu.
Haberin Devamı
Konser alanını hınca hınç dolduran binlerce İstanbullu hayranı, gece boyunca tüm şarkılara eşlik ederek bir an olsun yerinde durdurmadı. Coşkunun doruğa çıktığı anlarda, Buray İstanbul’a unutulmaz bir konser yaşattı.
Cem Belevi önceki akşam Ataşehir Muamma adlı mekanda sahne aldı.
Haberin Devamı
Belevi, “Cemiyet” adını verdiği gazino kültürünü yansıtan programını müzikale çevirmek istediğini söyledi. Şarkıcı, ayrıca bir film de yapmak istediğini dile getirdi: “Başıma gelen olaylardan senaryo yazıyorum. Çok komik şeyler oluyor. Herkesin şarkıcı olması çok komik zaten. Mesela berberim de şarkıcı olmak istiyor. Bunları anlatacağım bir film olacak.”
Cem Belevi ayrıca aşk hakkındaki sorulara şu yanıtı verdi: “İşimiz gücümüz o kadar yoğun ki… Başka bir şeye zaman da yok zaten küstürdüler. Aşk yok iş var. Kriterim yok işime âşık yaşıyorum.”
Magazin dünyasından son dedikoduları Kelebek muhabiri İsmail Bayrak yazdı.
Haberin Devamı
Aşkın Nur Yengi’ye asistan dayanmıyor! Ünlü şarkıcı, son 5 ayda tam dört asistan değiştirmiş. Duyduğuma göre Yengi’nin isteklerine katlanamayan asistanları, kısa sürede işi bırakıp şarkıcıyla yollarını ayırıyormuş…
Babasının destekçisi Atiye’nin babası Orhan Yılmaz, İzmir’de hizmete soktuğu iki balık restoranının ardından İstanbul’da da bir mekân açmak üzere kolları sıvadı.
Yılmaz, yaz sonu Etiler’de açmayı planladığı yeni balık restoranı için şimdilerde mekân arayışında. Bu süreçte en büyük destekçisi de kızı Atiye.
3 milyonluk ödül Kazancını genellikle emlak sektöründe değerlendiren, Türkiye’deki gayrimenkullerinin yanı sıra Londra ve Barselona’dan da evler alan Gülşen, bu kez arabaya yatırım yaptı.
Ünlü popçu, müzik kariyerindeki başarısı için kendisini 3 milyon liralık BMW marka lüks bir ciple ödüllendirdi.
◊ Savaş Özbey: Bence Sinan. Zaten “Bir anda kestik” derken kendini de katıyor işin içine. Defne, Sinan’a kıyasla biraz daha uzun vadeli düşünen, planlı, proje insanı gibi. Aniden kesilebilecek, sıvılaşabilecek zeminlerde pek durmazmış gibi geliyor bana. Ya böyle bir durum sezdi, uzadı ya da Sinan çark etti.
◊ Orkun Ün: Bence Sinan ‘ghosting’lemiştir. Olmuyor bazen. Ne kadar güzel biriyle birlikte olsanız da, dışarıdan ne kadar uyumlu gözükseniz de, kapalı kapılar ardında fikirler çarpışıyor, sohbet bitiyor, neşe kaçıyor. O yüzden böyle durumlarda saygı çerçevesinde yapılan ‘ghosting’lerin destekçisiyim ben.
◊ Ömür Gedik:
İkisi de aynı anda yapmış olamaz mı?
◊ Onur Baştürk:
“1-2 ay muhabbetimiz oldu” ne kadar ayıp, ne kadar seksist bir cümle. Kahvehanede okey oynadığı arkadaşlarıyla konuşur gibi. Kimin ghosting yaptığı beni hiç ilgilendirmedi, esas mesele bu küçümseyici tavır!
Haberin Devamı
Tayt, ince ve uzun kadınların tekelinde değil Tayt polemiğine Cemil İpekçi de dahil oldu, “Herkes giyebilir tabii ki ama kısa boylu, baseni geniş hanımlar giyiyorsa eleştirene de bir şey dememeliler. O ne öyle; sosis gibi geziyorlar” dedi. Katılıyor musunuz?
◊ Ömür Gedik:
Katılmıyorum. İnsanların fiziksel özelliklerinden dolayı bir şeylere benzetilmelerine karşıyım. Tayt giymek ince ve uzun boylu kadınların tekelinde de değil.
◊ Orkun Ün:
“Sosis” biraz komik bir tanımlama olmuş ama haksız mı… Yanlış anlaşılmasın, ben tayt destekçisiyim. Güzel duruyor çoğu kadında. Ama herkes giymek zorunda değil. Bazı vücutlara gerçekten hiç oturmuyor.
◊ Savaş Özbey:
Sosis benzetmesi komikmiş hakikaten. Ama benim tavrım net: Kim, nasıl rahat, en konforlu, en hafif hissediyorsa öyle giyinsin. Sanki çevre düzenlemesi, peyzaj yapar gibi, kendi göz zevkine göre onun bunun kılığına müdahale edememeli kimse.
Haberin Devamı
Senin gözüne çirkin gelen ona güzel gelmiş, kendine yakıştırmış demek. Herkes öğrenmeli birbirine tahammül etmeyi ve rahatsız olmamayı. Amerika’da az mı obez taytlı?
◊ Onur Baştürk:
İstediğini söylemekte özgür ama bu tür iğneleyici yaftalar çok demode. Herkes rahatına bakıyor artık. Sosis gibi görünmek de hoş olabilir ayrıca, kime ne?
Önce Oğuzhan’ın ilişkisini duyarız
Ve 8 ay süren Demet Özdemir-Oğuzhan Koç evliliği resmen sona erdi. İki ünlü isim bundan sonra nasıl bir yol izler? Hayatlarına nasıl etki eder bu boşanma?
◊ Onur Baştürk: Yeniden âşık olacaklar, yeniden evlenecekler, yeniden bir şeyler olacak işte. Fazla abartmıyor muyuz bu çifti ve bu boşanmayı?
Haberin Devamı
◊ Ömür Gedik: Gayet güzel işlerine güçlerine devam ederler. Hatta biz bile bir süre sonra onların bir zamanlar evli olduklarını unuturuz.
◊ Orkun Ün: Bence bu depresif durumu en hızlı kim atlatırsa o hasarsız şekilde yoluna devam edecektir. Biten bir hikâyenin içinden sıyrılmak hiç kolay değildir çünkü. Sıyrılamayanı da anlarım ben. Nereden baksanız zor bir durum. Ama ikisi de mutlu olsun.
◊ Savaş Özbey: Bıraksalar ikisi de ışık hızıyla birbirlerinden uzaklaşacak ama bu sektörün de kötü yanı bu: Bulunman gereken davetler, ortak arkadaş grupları, klan halinde gidilen mekânlar… İster istemez aynı iklimi solumaya devam ediyorsunuz ve gözler üzerinizde oluyor. Özel hayatlarına gelince… Oğuzhan resmi olarak bir ilişkisini duyurmadan önce, Demet deli gibi aşk yaşıyor olsa da stratejik olarak bunu duyurmaz. Önceden de yapmışlığı çok var. Yani sıralama olarak önce Oğuzhan’ın bir ilişkisini duyacağız, sonra Demet’inkini öğreneceğiz.
Haberin Devamı
Hiç korumasa daha iyiydi Kibariye konser sırasında çok talihsiz bir kaza geçirdi. Sahneye atlayan hayranı ve onu uzaklaştırmaya çalışan güvenlik görevlisi arasında kalınca sahneden düştü. Bu sahneye atlama olaylarına bakışınız nedir?
◊ Ömür Gedik: Çok tehlikeli buluyorum. Sanatçı ve izleyici arasında ciddi bir güvenlik bariyeri olmalı. Sahneye atlayan kişi fanatiktir. Fanatik bir izleyicinin ise ne yapacağı belli olmaz.
◊ Orkun Ün: Geçen yaz boyunca bağırdık, çağırdık. Bir önlem alın şu sahne teröristlerine dedik. Alınmadı. Cep telefonu attılar, su şişesi, taş fırlattılar sahnedekilere. Alın işte şimdi de kendilerini atıyorlar sahneye. Büyük bir kaza atlattı Kibariye. Derhal konserlerde alınan önlemler artırılsın.
Haberin Devamı
◊ Savaş Özbey: Kadın aldığı darbeyle sahneden aşağı uçtu. Çok geçmiş olsun. Fakat o koruma da görev aşkından görevi berbat etti. Hiç korumasa daha iyi. En fazla öpüp sarılıp inecekti sahneden Kibariye’nin hayranı.
◊ Onur Baştürk: Dünyanın en abuk kazası olmuş.
Sönük bir düğündü Şeyma Subaşı’nın düğününü takip eden, beğenen Konsey üyeleri kimler?
◊ Savaş Özbey: Gelinliklerinin sosyal medyadaki yansımalarına, Meedo ve kızıyla danslarına denk geldim, o kadar. Yanında bir ses, bir yetenek, bir oyunculuk falan olmadan, kendinden menkul ünlülükte de takip edebilecek çok şey bulamıyorum. Lüks yaşam yayını “How To Spend It” okurum, daha ufkumu açar.
◊ Ömür Gedik: Düğünü birebir takip etmedim ama sosyal medyada baktığım kadarıyla gayet hoş görünüyordu.
◊ Orkun Ün: Ne yalan söyleyeyim çok ilgilenemedim. Birkaç ünlü sever, birkaç kendin gösterme meraklısının gittiği sönük bir düğün gibi geldi bana.
◊ Onur Baştürk: Şeyma’nın bu düğünü biraz sönüktü. Şeyma çıtayı yukarıda tuttuğu için beklentide yüksek oluyor haliyle.
Danla haklı Konsey, Danla Bilic’in “Artık eskortlar bile kendisini influencer olarak tanıtıyor. Sonra tüm influencer’ları eskort sanıyorlar” açıklamasını yorumladı.
◊ Savaş Özbey: Influencer’lığın okulu yok ki diploma sorasın… 40-50 bin takipçi satın alan da “Ben influencer’ım” diye geziyor ortada. Fakat Danla’nın böyle şeylere kafa yorması güzel. Keşke yaygınlaşsa da kendi aralarında bir etik falan oluşturabilseler.
◊ Onur Baştürk: Bu da bir sorun belki ama ona gelene kadar influencerlık denen hadise artık bir tekrardan ibaret.
◊ Ömür Gedik: Ben hak verdim Danla’ya. Önüne gelen takipçi satın influencer olduğunu iddia edince işin tadı kaçtı.
◊ Orkun Ün: Danla haklı. Azıcık takipçisi olanlara “Ne iş yapıyorsun?” dediğinde ‘influencer’ım diyor. Pahalı çantaları, ayakkabıları paylaşıyor, ayda 1-2 kez yurt dışına tatile gidiyor. “Nereden bu paranın kaynağı?” dediğinde yineliyor cevabını: “E influencer’ım kuzum!” Ya yemiyoruz biz bu numaraları kuzum. O yüzden içeriğini üreten, geçim kaynağı sadece influencer’lık olanlarla diğerlerini bir ayıralım artık.
Onca yıllık evlilik sebepsiz bitmez Arzum Onan, bir açıklama yaptı ve boşanma aşamasında olduğu eşi Mehmet Aslantuğ’u savundu. “Şiddetin hiçbir türlüsü yok. Boşanmayı Mehmet istedi, ben de kabul ettim” dedi. Nasıl yorumluyor Konsey bu açıklamayı?
◊ Orkun Ün: 30 yıla yakın bir evlilik, yaşını başını almış bir çift… Pat diye neden bitirir evliliğini? Arzum Onan bir hastalık atlattı, bu ilişkilerini yıpratmış olabilir evet. Ben empati yapıyorum. Fakat bir erkeğin düzenini yıkmasını pek anlayamıyorum. O yüzden hiçbir şey olmasa bile kesin bir şeyler oldu diye yorumluyorum bu durumu.
◊ Onur Baştürk: Fazla abartılan bir çift daha. Eminim onlar da bu abartıdan sıkılmıştır. Boşandılar diye herkesin dünyası yıkıldı sanki. Bir tek bana mı, zaten çok uzun süredir ayrı yaşıyormuş izlenimi veriyorlardı?
◊ Ömür Gedik: Onca yıllık evlilik sebepsiz bitmez. İllaki bir sebebi vardır bu ayrılığın. Açıklamak istemiyorlarsa saygı duymak gerek.
◊ Savaş Özbey: Niçin suçluyoruz ki insanları? Niçin “Düzenini neden bozar” diye sorguluyoruz ki? Koskoca insanlar. Bugüne kadar iyi getirmişler ama belli ki artık bir lüzum görmüşler. Neden iyi yönünden bakmıyoruz: Evet, bu insanlar ayrılıyor ama 30 yıl da örnek bir evlilik yaşadılar. Kaçımıza nasip oluyor ki bu?
Bahar Şahin, önceki gün Bodrum’daki Alezzi’de arkadaşlarıyla kahvaltı yaptı.
Haberin Devamı
Çıkışta işletme sahibi Kadir Kaykaç’la poz veren oyuncu, ayaküstü soruları yanıtladı. Bodrum’da olmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Şahin, “Burayı hiç bırakasım gelmiyor, İstanbul’a dönmek istemiyorum” dedi. Oyuncu, aşk hayatıyla ilgili sorular üzerine de şöyle konuştu: “Doğru insanı seçemiyorum ben. O konuda çok şanssızım. Çok seçici değilim ama yalnız da mutluyum. Şu an da hayatımda kimse yok.”