Kategori arşivi: Magazin

Emre Kaya Bu Kez Podyumun Tozunu Attı

Sadece besteleri ve müziği ile değil benzersiz yorumuyla sahnelerde adeta fırtına gibi esen ünlü sanatçı Emre Kaya, bu kez podyumda boy gösterdi. Başarılı sunumunun yanı sıra bir de verdiği mini konser ile defileye renk katan sempatik sanatçı, mankenlikte de rüştünü ispatlarken, bol bol alkış aldı.

 

Modanın bir etekle gömleği kombinlemekten çoktan uzaklaştığı günümüzde,  moda dünyasına sayısız yeniliklerle giriş yapan KayaDova’nın, Fashion Week Ankara’da düzenlediği muhteşem defileye Emre Kaya podyum performansı ve sesledirdiği eserlerdeki eşsiz yorumuyla imzasını attı.

 

Erkek ve kadın giyiminde tamamı tasarım ürünlerden oluşan  defilede adeta göz kamaştıran kostümlerden birini üzerine giyerek podyuma çıkan Emre Kaya, bu alandaki performansı ile de göz doldurdu. 

 

Avant-garde tarzı  ile podyuma çıkan sempatik sanatçı,  siyah bol kesim bir pod şort uzerine hafif slim bir ceket ile alışılmışın  dışında bir duruş sergiledi. 

 

Emre Kaya,  kostümlerin yanı sıra mücevherde de oldukça iddialı olan KayaDova imzalı bileklikle tarzını tamamladı. 

 

Düzenli spor yapması sayesinde sahip olduğu  düzgün fiziği ile profesyonel mankenleri aratmayan Emre Kaya, dakikalarca alkışlandı.

 

Son şarkısı “Tebessüm” ile kırdığı dinlenme rekorlarının ardından yıl başında piyasaya çıkacak olan ve arabesk şarkılardan oluşan “Usta Şarkıar” albümüyle gündemdeki yerini koruyan Emre Kaya, podyum performansının ardından unutulmaz bir müzik ziyafeti de çekti..

 

 Birçok projede müzik direktörü olarak da başarılı projelere imza atan, söz yazarlığı ile birbirinden güzel aşk şarkılarıyla yüreklere dokunan, eşsiz yorumuyla dinleyenleri adeta mest eden, bunun yanı sıra  klarnet, gitar ve saz çalan başarılı sanatçı, bir koltukça taşıdığı bunca hünere bir de mankenliği dahil etti.

 

Konserlerinde sahne performansı kadar kostümlerine gösterdiği  özenle dikkatleri üzerine çeken Emre Kaya’nın, bu kostümlerinin önemli bir bölümünde de KayaDova imzasının yer aldığı öğrenildi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

‘’Son zamanlarda içinden çıkamadığım roller oldu ’’

Her hafta yüksek tempodaki enerjileriyle pembe dosyalarından birbirinden ilginç konuları özenle seçip notlar alan ve bu notları konuklarıyla ev ortamı sıcaklığındaki sohbetleriyle paylaşan Meriç Aral ve Efe Tunçer’in, ilham veren sohbetlerinin adresi Teras Noir’a bu hafta Burcu Biricik konuk oldu.
 

Meriç Aral ve Efe Tunçer’in terapi günleri sonrası sohbetlerinden ilhamla yapmaya başladıkları ve her hafta sürpriz bir ismin konuk olduğu Zorlu PSM YouTube kanalının sevilen dijital serisi “Teras Noir”da bu hafta Schweppes sponsorluğunda konuşulmayan konulardan daha önce fark edilmemiş durumlara, komik hikayelerden ilginç bilgilere kadar akıllarına geleni gündemlerine taşıyan Meriç Aral ve Efe Tunçer’in bu haftaki konuğu güzel ve başarılı oyuncu Burcu Biricik oldu.

 

“Tavsiye almaktan çok hoşlanırım”

 

Burcu Biricik, her hafta ilginç sorularıyla konuklarını şaşırtan Meriç Aral ve Efe Tunçer’in “Bugüne kadar aldığın en kötü tavsiye neydi?” sorusuna “Açıkçası ben hem aşırı iyi tavsiye alırım hem de tavsiye vermesini çok severim. Biri bir tavsiyede bulunduğu zaman şöyle derim; ‘çok haklısın, doğru söylüyorsun, tamam böyle yapayım’ diyorum. Yani hemen o tavsiyeyi içselleştirir ve kendimce bir mantığa oturtarak uygularım. Belki de tavsiyelerin hepsini o kadar çok kabul ettim ki en kötüsünü şu an bulamıyor olabilirim” cevabıyla Meriç Aral ve Efe Tunçer’i kahkahalara boğdu.   

 

‘’Son zamanlarda içinden çıkamadığım roller oldu ’’

 

Burcu Biricik, Efe Tunçer’in “Oynadığın roller sende kalıcı etkiler bıraktı mı?” sorusuna “Birçok zaman rolümüzü oynarız ve çekim bitince etkisinden çıktığımızı söyleriz. Bu benim için de önceleri böyleydi ancak son zamanlarda oynadığım roller biraz daha içinde kalmam gereken roller oldu. Mesela Fatma’da ön hazırlık ve tüm çekim süreci boyunca, olağanca enerjimi çok yukarılara fırlatmamaya çalıştım. O bitince Boncuk rolünde biraz daha belimi doğrultmuş, dik bir enerjide olabildim çünkü yelpazesi daha geniş bir roldü. Bu kadar üst üste çok fazla derinliği olan roller oynamak ister istemez yordu tabii. Camdaki Kız da mesela çok zor bir iş ama kafayı kırmaya başlayınca eğlenmeye başlıyorsun. Şaka bir yana şunu söyleyebilirim ki neredeyse 13 saat o karakter olarak yaşıyorsun, onunla yatıp onunla kalkıyorsun. Ben de artık diyorum ki; galiba ben Nalan’ı oynamıyorum Nalan beni oynuyor” cevabını verdi. 

 

“Artık oynadığım rollerde başka kadınlar görmek istiyorum.”

 

Burcu Biricik, “Bu kadar ağır dramlardan sonra komedinin gözünü seveyim dediğin oluyor mu?” sorusunu soran Efe Tunçer’e “Komedinin gözünü kesinlikle seveyim. Komedinin dışında elbette kadınların yaşadığı şeyleri anlatmak, hasır altı yapılan konuları anlatmak çok önemli. Camdaki Kız için de olumlu ve olumsuz birçok yorum yapıldı hatta bazılarına da katılıyorum. Bu konuları dile getirmek önemli. Çünkü aslında böylelikle tartışıyoruz, konuşuyoruz. Toplum olarak konuşmayı tartışmayı unuttuk. Tüm bunlarla birlikte kadın problemleri evet var. Artık biliyoruz ve tanıyoruz bu sorunları. Ancak ben artık oynadığım rollerde başka kadınlar görmek istiyorum. Ezilen, şiddet gören, baskı uygulanan kadınlar değil de başka hikayeleri, başka işleri veya hayatları olan kadınları oynamak istiyorum. Bu yüzden bundan sonraki işlerimde en çok bunlara dikkat edeceğimi söyleyebilirim.” cevabını verdi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“En bağımlı filmler aslında bağımsız filmler”

Zorlu PSM’nin sahne heyecanını paylaşan özel isimleri bir araya getirdiği YouTube serisi “Sahne Tozu Yutanlar”, yeni bölümünde uzun yıllar sonra 

tiyatro oyunu ile sahnelere dönen Nurgül Yeşilçay ile oyunun yönetmeni Nagihan Gürkan’ı bir araya getiriyor. 

 

Birbirinden farklı dijital içerikleriyle seyircilere farklı deneyimler sunan Zorlu PSM, “Sahne Tozu Yutanlar” programında, deneyimli isimlerin samimi sohbetleriyle sahnede olmanın ruhunu bu hafta PARİBU sponsorluğunda izleyicilerle paylaşıyor.

 

Her hafta, sahne heyecanını paylaşan sanatçıların hem birbirlerine merak ettiklerini sordukları hem de sahne tozu yutmanın kendileri için anlamını paylaştıkları Zorlu PSM’nin YouTube serisi “Sahne Tozu Yutanlar”da bu hafta; Bir Barda Bir Gece oyununun yönetmeni Nagihan Gürkan ile uzun yıllar sonra bu oyunla sahnelere dönen Nurgül Yeşilçay’ın keyifli sohbetleri yer alıyor. 

 

“Kadın cinayetlerini komedi unsurlarıyla ele almak riskliydi”

 

Uzun yıllar sonra tiyatro oyunu ile sahnelere dönen Nurgül Yeşilçay, oyunun yönetmeni Nagihan Gürkan’la yaptığı sohbette “Kadın cinayetlerini ele alan bir oyunun bu kadar sert bir dram biçiminde ele alınmaması bizim için riskliydi. Hatta geçenlerde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan izleyicilerimiz geldi. Dediler ki ‘Oyunda çok komik yerler var ancak konu ciddi olduğu için gülemiyoruz.’ Hakikaten de oyun çok gerilimli bir oyun ancak oyun içinde oyun mantığı olduğu için komedi unsurları da var. Biz de o komedi unsurlarını ortaya çıkarmak istedik. Ancak bunu yaparken izleyicilerden ‘Kadın cinayetleriyle ilgili komedi mi yaptınız?’ diye eleştiri almaktan endişelendik. Ama nihayetinde seyirciyi en çok rahatlatan yerler oralar oldu. Bu anlamda cesur bir karar alındığını düşünüyorum” dedi. 

 

“Kadın meselelerini erkek bakışından aktarmak istemedim”

 

Oyuna dair fikirlerini Nurgül Yeşilçay’a aktaran yönetmen Nagihan Gürkan “Kadın meseleleri bizim gerçeğimiz. Biz kadınlar olarak yönetiyoruz, oynuyoruz kısaca bir üretim yapıyoruz ve bunun önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuları paylaşırken bazen güler, en azından kadınlar arasında konuşurken birçok duygu içerisinde bu tür şeyleri paylaşırsın. Erkek bakışındaki gibi sert, ağlak dramlarla ifade etmek yerine böyle bir tasarım daha iyi oldu. Sonuç olarak absürd ögelerde var oyunda ve bu gerçek hayatta da böyledir.” açıklamasını yaptı. 

 

“En bağımlı filmler aslında bağımsız filmler”

 

Nurgül Yeşilçay, “Sanatsal ahlakınızı koruyarak Türkiye ikliminde ticari olarak var olmak mümkün mü?” sorusunu soran Nagihan Gürkan’a “Kendimden yola çıkarak yanıtlayacağım bunu; sanatsal tarafını ayırıyorum işte resim de yapıyorum, dijital sanat da yapıyorum, sanat filmi dediğimiz bağımsız filmler de yaptım. Gerçi eskiden daha bağımsızdı. Yani büyük sinema şirketlerinin olması ve onların da bu projelere destek vermesi lazım ki bağımsız olsunlar. Öyle bir şey olmadığı için artık bağımsız filmler de yapmıyorum” cevabını verdi.  

 

Nurgül Yeşilçay ve Nagihan Gürkan’ın keyifli ve bir o kadar da samimi sohbetini izleyebileceğiniz “Sahne Tozu Yutanlar”ın yeni bölümüne Zorlu PSM YouTube kanalından ulaşabilirsiniz.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Nil Karaibrahimgil İklim Krizine Dikkat Çekmek İçin ‘UYAN ANNE, UYAN BABA’ Şarkısını Seslendirdi

Nil Karaibrahimgil’in Yuvam Dünya için yazıp söylediği, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın seslendirdiği ‘Uyan Anne, Uyan Baba’ şarkısı bugün 42 Maslak Good Spaces’ta yapılan lansmanla kamuoyuna tanıtıldı. Yuvam Dünya Yönetim Kurulu Başkanı Kıvılcım Pınar Kocabıyık, sanatçı Nil Karaibrahimgil ve Yuvam Dünya Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın katılımıyla gerçekleşen etkinlikte müziğin ve sanatın gücüyle iklim krizine karşı hepimizin farkındalığının artması hedefleniyor. 

 

“Bir şarkıdan çok bir çağrı niteliğinde”

 

İklim kriziyle mücadelede neslimizin hikâyesini değiştirmek için yola çıkan Yuvam Dünya Derneği YKB Kıvılcım Pınar Kocabıyık, “Uzun yıllar boyunca belirsiz bir gelecekte veya bizden çok uzakta, mesela kutuplarda yaşanacağını düşündük. Artık hem bilimsel kanıtlar hem de hayat deneyimimiz iklim krizinin ne yazık ki artık ‘şimdi ve burada’ olduğunu bizlere gösteriyor. Bu anlamda iklim krizinin pratik varlığını ilk hisseden ve bu krizin önüne geçebilecek gerekli önlemleri alabilecek ilk nesiliz. Dolayısıyla sorumluluğumuz çok büyük. Yuvam Dünya derneği olarak bu aciliyetin ve sorumluluğun farkındayız ve zaten bunun için yola koyulduk. Etkili iletişim yöntemlerinin mesajları iletmede yaratacağı farka, sporun kapsayıcı etkisine, kültür ve sanatın iyileştirici gücüne inanıyoruz. İklim konusuna neslimizin hikayesini değiştirmek ve kolektif bir hareket yaratarak bu krize neden olan kültürü dönüştürmek için çalışıyoruz.

 

Nil Karaibrahimgil’in Yuvam Dünya için söylediği, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın seslendirdiği Uyan Anne, Uyan Baba, bu anlamda bir şarkıdan çok bir çağrı niteliğinde. Çocuklarımızın geleceği için acilen harekete geçmek zorundayız. Bizler ne kadar konuşursak konuşalım; Sanatçılar, bilimsel ve toplumsal gerçeklerin eyleme geçiremediği insanların kalbine dokunmayı en iyi bilenler. Onların çağrısı, çok daha güçlü bir yankı bulabilir. Umarım Müziğin gücünün, sözün isyanıyla birleştiği bu çalışma, iklim krizine karşı büyük ses olur” açıklamasını yaptı.   

 

“Söylerken ağladım”

 

Uyan Anne, Uyan Baba şarkısını yazan ve seslendiren Nil Karaibrahimgil, “Bu şarkıyı 2050 yılında çocukların elma bulamayacağını duyduğum gün yazdım. İki yıl önceydi. Karlı bir dağ kasabasındaydım, korona yeni başlıyordu. Koronayı da iklim krizi gibi ciddiye almıyorduk. Şarkıyı ukuleleyle, yatağın kenarında kaydettim. Söylerken ağladım. Özellikle, ‘bugün doyurup da, yarınımı aç bırakamazsın’ kısmını… Benim de küçücük bir oğlum vardı ve dünyanın geleceği iyi değildi. Yok sayamayacağım kadar büyük bir aciliyetin ve sorumluluğun şarkısı ‘uyan anne’. Bir çığlık. ‘Uyan anne! Uyan baba!’ diyen bir çocuğun ağzından yazdım şarkıyı. Belki de kendi uyanışımdı bu. Oğlumun bana bağırışıydı. 

 

Yakın arkadaşım Kıvılcım Kocabıyık’la, Yuvam Dünya derneğini kurmuştuk. İklim krizi hakkında bilinçlendirme ve aksiyon alma çalışmaları yapan müthiş bir dernek oldu kısa zamanda. ‘Uyan Anne, Uyan Baba’ onun şarkısı olsun istedik. Hem çığlığını atsın herkesi uyandırsın hem de Yuvam Dünya’nın çalışmaları rüzgâr alsın, destek görsün istedik” dedi.  

 

“Uyanmamız lazım”

 

 

İklim kriziyle ilgili durumu değerlendiren Prof Dr. Levent Kurnaz ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Biz şu anda dolar ve Euro’nun yükselmesini konuşuyoruz ama öbür tarafta suyumuz kalmayabilir. Dünya çok kötü bir yana doğru gidiyor. Bugün Türkiye’de 5 milyon civarında mülteci var. İç savaş nedeniyle olduğu kadar iklim sorunu nedeniyle de bu insanlar geldi. 2011-2013 aralığında Suriye yeteri kadar yağış alsaydı bu kadar kişi Türkiye’ye gelmezdi. Maalesef önümüzdeki 20 senelik dönemde 30 milyona yakın kişi ülkemize gelmeye çalışabilir. Bunlar çok ciddi sorunlar. Yiyecek yemeğimiz kalmıyor. Ekmek fiyatlarını görüyorsunuz. Bunun arkasındaki sebep de buğday. Şu anda buğdayı yurt dışından ithal ettiğimiz için fiyatlar artıyor ama neden Türkiye’de üretemiyoruz diye sormamız lazım. Amerika’da son yaşanan fırtınada 100’den fazla kişinin hayatını kaybettiğine tanık olduk. Bu tür doğal afetler Türkiye’de de olabilir. Bugün uyanmak, farkında olmak gerekiyor. İklim krizi bunların en önde geleni evet ama kaynaklarımız kısıtlanmaya başladı. Bunu konuşmamız lazım. Su çok kıymetli bir kaynak. Fakat biz Türkiye’de bu kaynağı çok dikkatsiz kullanıyoruz. Uyanmamız lazım. Hem annelerin hem babaların uyanması lazım.”

 

 

‘Uyan Anne, Uyan Baba’ şarkı sözleri ise şu şeklide;

 

Ya hiç ısıramazsam bir elmayı ortasından?

Dünyaya bakamazsam ağacın dallarından?

 

Bir sabah uyanamazsam şarkısıyla kuşların?

Kokusunu hiç alamazsam yağmur yağmış toprağın?

 

Uyan anne! uyan baba! sadece senin değil dünya

Bugün doyurup da yarınımı aç bırakamazsın

Yeter anne! yeter baba! artık iyi gel dünyaya

Elmayı bana bir tek masallarla anlatamazsın!

 

Ya baharlar gelmezse kışların arkasından?

Bir yudum su akmazsa evimin musluğundan?

Peşinden koşamazsam bir ateş böceğinin?

Göremezsem dansını arılarla çiçeklerin?

 

Uyan anne! uyan baba! sadece senin değil dünya

Bugün doyurup da yarınımı aç bırakamazsın

Yeter anne! yeter baba! artık iyi gel dünyaya

Elmayı bana bir tek masallarla anlatamazsın!

 

Küçük kollarıma tükenmiş bir dünya bırakamazsın!

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bülent Ersoy Uzun Bir Aradan Sonra İstanbul’daki İlk Yemekli Konserini Jolly Joker Private’da Verecek

CVK Park Bosphorus Hotel’in teras katında yer alan Jolly Joker Private, boğaza nazır manzarasında özel lezzetleri, kaliteli müzik ve eğlence dolu programıyla misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Türk Sanat Müziği'nin 'Diva'sı olarak bilinen ünlü sanatçı Bülent Ersoy, 17 Aralık Cuma akşamı sevenleriyle buluşacak. Ersoy, İstanbul’da uzun bir aranın ardından lezzet ve canlı müziğin yeni buluşma noktası olan Jolly Joker Private’da sahne alacak. 

 

 

Tüm detayları özenle düşünülen ve tasarlanan Jolly Joker Private, boğazın eşsiz manzarasında müzik ziyafetini şefin mutfağından özel lezzetlerle bir arada sunuyor. Kaliteli hizmet anlayışını en üst seviyede yaşamak isteyenlerin tercihi olan Jolly Joker Private, 17 Aralık Cuma Bülent Ersoy, 18 Aralık Cumartesi Linet’in yer alacağı konserlerle gönülleri mest edecek.

 

20.00 – Yemek

22.00 – Konser

 

Rezervasyon için: Jolly Joker Private CVK Park Bosphorus: 08505490119

 

17 Aralık Cuma Bülent Ersoy

18 Aralık Cumartesi Linet

23 Aralık Perşembe Merve Özbey

24 Aralık Cuma Hakan Altun

29 Aralık Yaşar

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

”Kuzeyin Kızı”ndan Karadeniz Kokan Yorum

Nisan Nicole Rona ‘’KİM’’ İsimli Yepyeni Şarkısı ve Klip ile dinleyicilerine merhaba dedi. 

Müzik dünyasının başarılı seslerinden Nisan Nicole Rona, memleketi Trabzon’a sevgisini, film müziği tadında başlayıp, Deep house-pop tarzında devam eden bir Karadeniz eseri ile gösterdi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuvar Bölümü’nden mezun olduktan sonra İngiltere, Jazz, Blues ve Soul müzik üzerine master yapan Nisan Nicole Rona, beğenilen çalışmalarının ardından sürpriz bir çalışmayla hayranlarına merhaba dedi.

Sezen Aksu’nun “Gidiyorum” şarkısına yaptığı yorumla adından söz ettiren Nisan Nicole Rona yeni çalışmasında Karadeniz müziğine farklı bir yorum getirdi. Sözü müziği Zeki Uçkan’a aranjesi Can Tosun’a ait olan “Kim” adlı Karadeniz şarkısını yorumlayan ve eseri Trabzon Araklı’da kliplen diren  Rona memleketi olan Trabzon’da bu çalışmaya imza atmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi.

Kendisine “Kuzeyin Kızı” olarak seslenen dinleyicilerine , “Beni tanıyanlar benden yıllardır bir Karadeniz eseri seslendirmemi istiyorlardı.  Ben de bu yeni çalışmam da onların bu isteğini yerine getirmiş oldum. Klip çalışmamızı da Trabzon Araklı’da harika bir doğa ve manzara eşliğinde çektik.  Klip de Oyuncu arkadaşım Talat Can Büyükaltay da bana eşlik etti. Çok içime sinen bir çalışma yaptık. Kısa sürede dijıtal platformlarda üst sıralarda göreceğiz’’ dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Diva 19 Aralık İstanbul’dan

Üst üste 3 kez kazandığı BBC Ödülleri (“Avrupa’nın En İyi Sanatçısı”) ve 3 Grammy adaylığı ile dünya müziğinin divalarından biri olan ve tüm dünyada dinleyenlerine müzikal bir yolculuk yaşatan Mariza, 19 Aralık’ta Zorlu PSM’de müzikseverlerle buluşacak.

 

Mariza, kariyerinin yirminci yıldönümü ve merhum Fado Kraliçesi Amália Rodrigues'in doğumunun yüzüncü yılında, Lizbon ve Rio de Janeiro’de kaydedilen albümü “Mariza Sings Amália”yı sevenleriyle buluşturdu.

 

Unesco’nun Kültürel Miras listesine aldığı Portekiz’in Fado geleneğine çağdaş yorumuyla Mariza'yı ve şarkı söyleyişini anlatmak için 4 kelime yeterli. Tutkulu, Zarif, Hisli ve Buğulu… 

 

Mariza ise neden Fado’yu seçtiğini şu cümleler ile anlatıyor: “Fado yalnızca bir müzik değil, bir histir. Üzücü değil melankoliktir. Ben bu müziği seçmedim, bu benim kaderimdi.”

 

Grammy Ödüllerine aday gösterilen ilk Portekizli sanatçı olan Mariza, ilk Dünya Müzik Ödülünü de yine Fado söyleyerek almıştı. Paris'te Fen Edebiyat Akademisi'nin “Medaille de Vermeil” madalyasıyla ödüllendirilen sanatçının "Terra" albümü de En İyi Folk Müzik ve En İyi Prodüktör dallarında Latin Grammy Ödüllerinin sahibi oldu.

 

Portekiz Devleti tarafından Portekiz kültürünü yurtdışında en iyi temsil eden sanatçı ünvanı alan Mariza, 1999 yılında efsane Fado şarkıcısı Amalia Rodrigues’in adını taşıyan Vakıf tarafından "Fado'nun Sesi" unvanını aldı. 

 

Portekiz geleneği Fado şarkılarını tüm dünyaya ulaştıran, tüm dünyada 1 milyondan fazla albüm satışıyla Fado’nun 1 numaralı temsilcisi olmayı sürdüren Mariza, 19 Aralık’ta Zorlu PSM’de müzikseverlerle buluşacak.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Reebok, “LEGACY” Serisinin İlhamını Jabbar’ın “MİRAS” Şarkısıyla Geleceğe Taşıyor

Reebok, her sezonun vazgeçilmezi olan ikonik retro-futuristik serisi Legacy”nin mirasını geleceğe aktarmak için herkesi geleceğe bir söz bırakmaya davet etti. Reebok takipçileri ve influencerların cümlelerinden ilham alan Jabbar imzalı “Miras” şarkısı dinleyicilerle buluşmaya hazır.

 Reebok, geçmişin ilhamıyla gelecek için tasarladığı “Legacy” serisi için Jabbar’la biraraya gelerek geleceğe miras niteliğinde bir şarkı hazırladı. İlk olarak 28 Ekim’de Reebok takipçilerinin @Reeboktr instagram hesabı üzerinden bıraktıkları yorumlardan esinlenilerek şekillenmeye başlayan şarkının sözleri, 30 influencer’ın katılımıyla gerçekleştirilen 7 saatlik bir workshop etkinliğinde Jabbar imzasıyla son halini aldı.

Legacy” koleksiyonundan ilham alan Miras” şarkısı, koleksiyonunun odağını oluşturan sürdürülebilirlik, sokak kültürü, kapsayıcılık, farkındalık, teknoloji ve özgürlük kavramlarına değiniyor. Miras şarkısının çıkış noktası olan bu yedi tema, klip çekiminin de gerçekleştirildiği etkinlik alanına kurulan zen bahçesi ve Tamer Nakışçı enstelasyonlarıyla somutlaştırılarak karşımıza çıkıyor.

Reebok “Legacy” serisi için hazırlanan ve geleceğe mirası anlatan “Miras” şarkısı, Jabbar’ın etkileyici yorumu ve Berk Turhan yönetmenliğindeki eğlenceli klibiyle Universal Müzik Türkiye etiketiyle tüm dijital müzik platformlarında!

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gökhan Gürdeyiş’ten Yeni Şarkı: “Sen ve Ben Yalnız”

Gökhan Gürdeyiş, yeni şarkısı “Sen ve Ben Yalnız”ı Universal Music Türkiye etiketiyle yayımladı. Duygu dolu sözleri ve müziği genç sanatçıya ait olan “Sen ve Ben Yalnız”, Gökhan Gürdeyiş’in karakteristik ve güçlü vokaline eşlik eden gitar melodileriyle dinleyicinin beğenisine sunuluyor.

Gökhan Gürdeyiş, yeni şarkısını şu sözlerle açıklıyor:

“Sen ve Ben Yalnız, geceden başlayıp sabah uyanana kadar nadasa bırakılmış bir acıyı anlatıyor. Uzun zamandır söylenememiş, yaşanamamış bir aşkın gözyaşı ve melodilerle dışa vurulmuş hali. Mutluluğu bir olmaya, küçük dokunuşlara ve sadece o kişinin yanındaki varlığını hissetmeye bağlayan bir şarkı. Sözleri ve duyguyu öne çıkarmak isteyen bu şarkı; gitar melodileri, sözleri ve atmosferiyle dinleyicilerin şarkının yazılmasına vesile olan o geceyi hissetmesini ve kendi içine dönüp bir süre şarkıyla baş başa kalmasına neden olacak hiç şüphesiz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Oğuzhan’a büyük ilgi!

Yeni şarkısı “Aşkın Mevsimi” ile tüm dijital müzik platformlarının listelerinde çıktığı andan itibaren 1. sıraya yerleşen, son zamanların en çok dinlenen ve indirilen şarkısına imza atan Oğuzhan Koç önceki akşam Gaziantep’in Kurtuluş’unun Yüzüncü Yılı etkinlikleri kapsamında Şahinbey Kapalı Spor Salonu’nda konser verdi.

İzdiham yaşanan Şahinbey Kapalı Spor Salonu’nda eski ve yeni şarkılarından oluşan repertuarıyla iki saate yakın sahne ‘de kalan Oğuzhan Koç Gaziantep’te unutulmaz bir konsere imza attı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı