Kategori arşivi: Yaşam

Yorgunluğunuzun nedeni alerji olabilir!

Sonbahar aylarıyla birlikte artışa geçen alerji pek çok kişide çeşitli ağrılara ve yorgunluğa neden oluyor. Vücudun alerjenlerle teması arttıkça sorunlar da şiddetleniyor. Son yıllarda küresel ısınmanın da sonucu olarak alerjik hastalıklarda önemli artış görüldüğünü belirten Acıbadem International Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nur Kaşkır Öztürk, “Dünyamızı tehdit eden en önemli sorunlardan olan küresel ısınma, alerjik hastaları daha da yakından ilgilendiriyor. Küresel ısınmanın da etkisi ile sonbahar ayları gün geçtikçe daha fazla alerji mevsimi olarak anılacaktır. Nedeni bilinmeyen yorgunluk ve vücut ağrılarının temelinde de alerji olup olmadığı araştırılmalıdır” diyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nur Kaşkır Öztürk alerji sonbahar alerjisinden korunmanın 10 yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. 

Koku kaybına da neden oluyor!

Alerji, bir besine ya da polen, akar, kedi tüyü gibi yabancı maddelere bağışıklık sisteminin verdiği aşırı tepki olarak tanımlanıyor. Kızaran, kaşınan gözler, burunda kaşıntı, tıkanıklık, akıntı ve hapşırıklar, öksürük, göğüs kafesinde daralma hissi, nefes darlığı, vücutta kaşıntılar, kabarıklar ve döküntüler alerjiyi işaret eden bulgular olarak öne çıkıyor. Alerjilerin koku kaybına da yol açtığını kaydeden Dr. Nur Kaşkır Öztürk, bu durumu Covid-19 belirtilerinden ayıran en önemli farkı “Covid-19’da koku kaybı anidir. Alerjik hastalıkların koku kaybı ise derece derece artar. Ayrıca alerjik burun bulgularında hiçbir zaman yüksek ateş olmaz” diye anlatıyor.

Yabani ot polenleri mevsimi başladı

Sonbaharda belirginleşen polenlerin yabani otlara ait olduğunu belirten Dr. Nur Kaşkır Öztürk, havadaki nem değişiklikleri sonrası küf mantarları ve akar miktarlarının değiştiğini, yabani ot polenleri mevsiminin başladığını belirtiyor. Alerjen teması sonrasında solunum yollarından burun, boğaz ve alt solunum yolları olan bronşlardan histamin adı verilen kimyasal madde salgılandığını, alerjik kişilerde reaksiyonlara histaminin neden olduğunu söyleyen Dr. Nur Kaşkır Öztürk “Kişi, vücudunun tepki gösterdiği alerjen ile ne kadar çok karşılaşırsa yaşadığı sorunlar da o kadar artıyor. Histamin gibi kimyasallar yorgunluk hissine ve aynı zamanda yaygın vücut ağrılarına yol açabildiğinden, nedeni tanımlanamayan yorgunluk ve vücut ağrılarında alerjileri sorgulamak uygun olacaktır” diyor. 

Üzüm otu tehdidi yaygınlaşıyor!

Sonbaharla birlikte ciddi alerjik ataklara yol açan yabani ot polenlerinin başında üzüm otunun (ragweed) geldiğini, üzüm otunun son 10 yılda ülkemizde yaygınlaşarak sorun oluşturduğunu kaydeden Dr. Nur Kaşkır Öztürk şöyle konuşuyor: “Avrupa Birliği Araştırma ve Yenileme Programı Horizon 2020 raporuna göre sonbaharda ılık geçen havalar (küresel ısınma) üzüm otunun atmosferdeki miktarını ve yayılma süresini uzatıyor. Böylelikle önceden alerjisi olan kişiler üzüm otu ile karşılaşınca yeni ve güçlü bir düşman ile karşılaşmış gibi olacak. Bu çok güçlü alerjen duyarlılıklarını dolayısıyla da hastalıklarını artırabilir. Bu otun tohumları ve poleni on yıllarca yaşar. Yayılımı çok hızlı olduğundan üzüm otuna karşı mücadele de oldukça zorludur. Dolayısıyla dünyamızı tehdit eden en önemli sorunlardan olan küresel ısınmanın alerjik hastalar için de büyük önemi belirmiştir. Küresel ısınmanın da etkisi ile sonbahar ayları gün geçtikçe daha çok olarak alerji mevsimi olarak anılacaktır.”

 

Alerjiye karşı bu önlemlere dikkat!

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Nur Kaşkır Öztürk, alerjiye karşı etkili 10 önlemi şöyle sıralıyor; 

  • Kişilerin hassas oldukları polenin yayıldığı dönemde mümkün olduğu kadar açık havada bulunmaktan kaçınması,
  • Yemek pişirirken mutfağın havalandırılması,
  • Çayırlardan, dökülen yapraklardan kaçınmak,
  • Ev içi bitkilerin azaltılması,
  • Yastık, yorgan, yatak için özel dokunmuş kılıfların kullanılması,
  • Yatak çarşaflarının her hafta 60 derece sıcaklıkta yıkanması,
  • Yerde halı yerine tahta döşeme kullanılması,
  • Çamaşırların açık havada kurutulmaması,
  • Dışarıdan gelince mutlaka kıyafetlerin değiştirilmesi
  • Yatmadan önce saç ve vücudun yıkanması

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Küçük Önlemlerle Gıda İsrafını Önlemek Mümkün!

Her gün kimi zaman fark etmeden kimi zaman ise “Aman ne olacak” diyerek tonlarca gıdayı çöpe atıyoruz. Bu gıdalarla birlikte sadece paramızı değil dünyamızın geleceğini de israf ediyoruz.  Mutfakta geri dönüşümün gıda israfının önüne geçmek için önemine değinen DoktorTakvimi uzmanlarından Dyt. İrem Altıparmak, önemli ipuçları paylaşıyor.

 Gıda israfı, birçoğumuz düşündüğünden çok daha büyük bir sorun… Dünyada üretilen tüm gıdaların yaklaşık üçte biri çeşitli nedenlerle israf ediliyor. Bu da her yıl yaklaşık 1,3 milyar ton gıdanın çöpe gitmesi anlamını taşıyor. “Aman sadece bir parça şey” diyip attığınız yiyeceklerin sadece para israfı olmadığını hatırlatan DoktorTakvimi uzmanlarından Dyt. İrem Altıparmak, atılan yiyeceklerin çürüdüğü ve metan gazı ürettiği için iklim değişikliğine sebebiyet verdiğinin altını çiziyor. Suyun da çok fazla israf edildiğine dikkat çeken Dyt. Altıparmak, Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne göre, tarım için kullanılan tüm suyun 24’ü her yıl gıda atıklarıyla kaybediliyor. Bu da yaklaşık 170 trilyon litre su demek. Bunları önlemek sizin elinizde” diyor.

 

Dyt. Altıparmak gıda israfını önlemek isteyenler için yapılabilecekleri şöyle sıralıyor:

  1. Alışverişe çıkarken ihtiyaç listesi hazırlayın. Böylelikle ihtiyacınızdan fazla yiyecek almamış olacaksınız. Ayrıca küçük bir ipucu alışverişe aç karnına çıkmayın.
  2. Yiyecekleri doğru şekilde saklayın. Yanlış depolama, büyük miktarda gıda israfına yol açıyor. Çoğu insan meyve ve sebzeleri nasıl saklayacaklarını bilemediklerinden yiyecekler çürüyebiliyor. Örneğin; patates, domates, sarımsak ve soğan buzdolabında değil oda sıcaklığında muhafaza edilmelidir. Bazı gıdalarda “etilen gazı” bulunur. Etilen, gıdaların olgunlaşmasını hızlandırır ve bozulmaya neden olabilir. Muz, avokado, domates, kavun, şeftali, armut, yeşil soğan etilen gazı içerir. Erken bozulmayı önlemek için bu yiyecekleri patates, elma, yeşillikler, çilek ve biber gibi etilene duyarlı ürünlerden uzak tutun.
  3. Yiyecekleri korumayı öğrenin. Asitleme, kurutma, konserve, fermente etme, dondurma işlemleri gıdaların uzun süre dayanmasını sağlar ve israfı önler. Örneğin; fazla olgunlaşmış elmaları konserve yapıp elma püresine dönüştürebilir veya havuçtan turşu yapabilirsiniz.
  4. Dondurduğunuz gıdaları smoothie yapabilirsiniz. Örneğin; buzdolabınıza attığınız çilek veya muzları kefir veya sütünüzün içine atabilirsiniz. Dışarıdan alacağınız “hazır meyveli kefiri” tüketmek yerine sizin evde kendi meyvenizle yapmanız hem daha sağlıklı olacaktır hem de gıda israfını önleyecektir.
  5. Buzdolabınızı düzenleyin. Yiyecekleri net bir şekilde görebilmeniz için buzdolabınızı düzenli tutun ve yiyeceklerin bozulmasını önleyin. First in, First Out (FIFO) yöntemini kullanın. Örneğin; bir kutu çilek aldığınızda, yeni paketi eski paketin arkasına yerleştirin. Bu, önceki gıdaların israf edilmemesine, kullanılmasına yardımcı olacaktır.
  6. Tabağınızda kalan yiyecekleri çöpe atmak yerine porsiyonları küçültmeyi deneyin.
  7. Yeniden kullanın. Kahve tüketen biriyseniz telvesinden yararlanın. Kahve telvesi bitkiler için mükemmel bir gübredir. Ayrıca doğal bir sivrisinek kovucudur.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Cigna Türkiye Çalışanları ‘Global Wellness Challenge’ Birincisi Oldu

Cigna’nın global olarak sağlıklı yaşam stratejisinin ve sağlıklı yaşam programlarının bir parçası olan “Global Wellness Challenge” sona erdi. Cigna çalışanları ve yakınlarının da katılabileceği etkinlik kapsamında katılımcılar; spor aktiviteleri, yoga, nefes terapisi, sosyalleşme gibi iyi hissetmeye yönelik aktivitelerde geçirdikleri dakikaları toplayarak, dakikaların karşılığında elde ettikleri puanlarla sosyal sorumluluk projelerine katkı sağladılar. 

Cigna Türkiye çalışanları, 6 hafta süren ve 19 ülkenin katıldığı yarışmada “bendevarım” sloganı ile birinci oldu. Çalışanların 384.876 dakikalık iyilik hareketi karşılığında Kaçuv ve Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği’ne bağış yapıldı. Türkiye’de yarışma kapsamındaki ilk etkinlik 19 Temmuz’da Ayşe Arman’ın İyilik Atölyeleri ile başlamıştı.

 

Sigortacılık alanında kökleri 200 yıl öncesine dayanan, 30’dan fazla ülkede 180 milyonu aşan müşterisine hizmet veren ve Türkiye’de Cigna Sağlık Hayat ve Emeklilik’in ana ortaklarından biri olan Cigna Global tarafından düzenlenen “Global Wellness Challenge” sona erdi.

Her sene tüm dünyadaki Cigna çalışanlarının daha sağlıklı ve iyi bir yaşam için birbirlerine meydan okuyarak harekete geçtikleri yarışma, iyi yaşam tarzını teşvik etmek amacıyla eğlenceli ve ilgi çekici aktiviteleri hayata geçirmek üzere tasarlanıyor.

Cigna Global ile Türkiye’nin en büyük özel bankalarından QNB Finansbank’ın güçlü iş birliğinde Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren Cigna Sağlık Hayat ve Emeklilik de bu kapsamda etkinlik programını İyilik Atölyesi ile başlattı. Ayşe Arman ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte Cigna Genel Müdürü Pınar Kuriş ve Cigna çalışanları iyilik kolyeleri yaptılar.

Cigna, 19 ülkenin katıldığı yarışmada #bendevarım sloganıyla birinci oldu

Cigna çalışanları ve yakınlarının da katılabileceği etkinlik kapsamında katılımcılar; spor aktiviteleri, yoga, nefes terapisi, sosyalleşme gibi iyi hissetmeye yönelik aktivitelerde geçirdikleri dakikaları toplayarak, dakikaların karşılığında elde ettikleri puanlarla sosyal sorumluluk projelerine katkı sağladılar.

Cigna Türkiye çalışanları #bendevarım sloganı ile 6 hafta boyunca hayata geçirdikleri 384.876 dakikalık iyilik hareketleri ile yarışmanın kazananı oldu. Çalışanların iyilik hareketi karşılığında Kaçuv ve Pembe İzler Kadın Kanserleri Derneği’ne bağış yapıldı.

Ana odağı sağlık ve iyi yaşam olan Cigna; çalışanlarının sosyal, finansal, duygusal, entellektüel ihtiyaçlarında da hayatlarının merkezine alan bir iyi yaşam politikası uyguluyor. Cigna “iyi yaşamak, iyi hissetmek, iyi olmak” odağındaki etkinliklerle çok yönlü aylık programlarla çalışanların yaşam kalitesini destekliyor. Bu kapsamda düzenlenen aktiviteler Cigna’da Hayat Instagram sayfasından paylaşılıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

2021’in İlk 8 Ayında Startuplara Rekor Yatırım Gerçekleşti

Girişimcilik ekosistemi içinde yerini alan ve son dönemde büyük bir gelişim gösteren Startup’lara yılın ilk 8 ayında 3.2 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Değerlemesi 1 milyar doların üzerindeki unicornlara 7 turda 3 milyar 38 milyon dolarlık yatırım gerçekleşirken, unicornlar haricindeki girişimlere ise 2021’in Ocak-Ağustos dönemindeki 174 turda 166 milyon dolarlık yatırım geldi. 

 

Öte yandan yalnızca Ağustos ayında startuplar 21 turda 33.8 milyon dolarlık yatırım alarak bir rekora imza attılar. Buna Trendyol’un aldığı 1 milyar 534 milyon dolarlık yatırım da eklenince bu rekor perçinlenmiş oldu. Türkiye’de startuplara 2020 yılında 172 yatırım turunda toplam 177 milyon dolarlık yatırım yapılmıştı. Böylelikle yılın ilk 8 ayındaki 166 milyon dolarlık yatırım, yıl sonunda yeni rekorun geleceğinin de habercisi oldu.

 

Yatırım olanağı arayan startup’lar için yatırımcıların kolayca ulaşabildiği ve en çok incelenen pazaryeri olan Türkiye merkezli StartupMarket CEO’su Serkan Bağçe, startuplara yatırımın katlanarak arttığını ve bu trendin sürmesini beklediklerini belirterek “Aylık bazda rekorlar geliyor. Bu ivmelenme yeni nesil yatırım araçlarına olan bir güvenin işareti. Yasal zemine kavuşan “Hisse Bazlı Kitle Fonlama” platformları sayesinde startup’lara yatırım yapmak ve ortak olmak artık çok kolaylaşacak. Küçük yatırımcıların da dahil olmasıyla ekosistem büyük bir gelişime sahne olacak.” dedi.

 

2021 yılının verilerine bakıldığında, geçen 10 yılda yapılan yatırımın toplamına, bu yılın ilk 8 ayında erişildiğini ve yıl sonuna kadar bunun üstüne de çıkacağına sözlerine ekleyen Bağçe şunları söyledi;

 

“Bu yılın ilk çeyreğinde 58 yatırım turunda 26,2 milyon dolarlık yatırımın gerçekleşmesi ve startup’lara ilginin tabana yansıması 2021 yılının rekorlara açık olacağının ilk işaretini vermişti. İkinci çeyrekte de ivmelenen startup’lara yılın ilk altı ayındaki 130 turda 116,5 milyon dolar yatırım yapıldığı da kayıtlara yansıdı. Getir, Dreamgames ve Trendyol yatırımları da dahil edildiğinde bu rakam 1,67 milyar dolara ulaştı. Pandemi şartlarına rağmen startup ekosistemi böylelikle hızlı bir yol aldı. 10 yıl olarak öngörülen hacimsel büyümeye 15 ay gibi kısa bir süre ulaşılmış oldu. Bu durum startup ekosisteminin büyüdüğünü gösteriyor. Veriler ışığında bu büyüme hızının artarak süreceğini öngörüyoruz.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Ayakkabı Sektörü 2,5 Milyar Dolar İhracat Hedefli Dev Buluşmaya Hazırlanıyor

Türkiye’nin en kapsamlı, Avrupa’nın ise ikinci büyük ayakkabı ve moda fuarı olan AYMOD Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı bu yıl 65. kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. 29 Eylül – 02 Ekim 2021 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde, 6 Hall’de ve toplam 30 bin metrekare alanda düzenlenecek büyük organizasyon, dünya genelinde 35’in üzerinde ülkeden binlerce alım heyetini de misafir edecek.

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, “Ülkemizde 15 bin civarında üreticinin olduğu, 320 bin çalışan sayısıyla yıllık; 550 milyon çift üretim kapasitesine sahip bulunan ayakkabı sektörümüz, dünyanın 6. büyük üretim merkezi konumunda yer alıyor” dedi.

Berke İçten: “Ayakkabı sektörünün 2023 hedefi ihracatta 2.5 milyar dolar”

“2021 Ocak-Ağustos döneminde ayakkabı ihracatında yüzde 24’lük artışla 674 milyon dolarlık ihracata ulaştık. Yılın aynı döneminde deri ve deri mamulleri ihracatı kapsamında da en fazla ihracat gerçekleştiren alt sektör 90 milyon dolarla ayakkabı sektörü oldu” diye ifade eden TASD Başkanı Berke İçten, “AYMOD Fuarı kapsamında yılsonu ihracat hedefimizi de tazeleyerek dünyaya 1.5 milyar dolarlık Türk ayakkabısı ihraç etmek istiyoruz. 2023 yılı için 2.5 milyar dolar olan ihracat hedefimizle de dünya pazarındaki rolümüzü daha çok artırmayı planlıyoruz” dedi.

“Eskiden adım atıyorduk, şimdi rekora koşuyoruz!”

Başkan İçten, “Pandemiye rağmen 2020 yılında 280 milyon çift ayakkabı ihraç eden sektörümüz bir önceki yıla göre de adet bazında 5 milyon çiftten fazla ayakkabı ihraç etmiştir” diye ifade etti. Görüşlerine devam eden TASD Başkanı Berke İçten, “Bu yönüyle de dünyanın 5. büyük üretim merkezi olan Türkiye, ayakkabı sanayinde rekorlara koşmaktadır” şeklinde belirtti.   

Büyük fuar için geri sayım başladı!

“Tüm firmalar 2022 yılında dünya vitrinlerinde yer alacak ilkbahar – yaz koleksiyonlarını sergilemek ve yeni iş bağlantıları kurmak üzere Avrupa’nın ikinci büyük ayakkabı ve moda fuarı olan 65. AYMOD Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı’na kenetlendi” diyen Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Başkanı Berke İçten, “29 Eylül – 02 Ekim 2021 tarihleri arasında düzenlenecek fuar kapsamında ihracatçılar, mağaza sahipleri ve satınalmacıları, zincir mağazalar ve satınalmacıları, toptancılar ile sektörel dernekler ve sektör temsilcileri bir araya gelecekler. Yurt dışından 35’in üzerinde ülkeden misafir edeceğimiz alım heyetleriyle birlikte AYMOD Fuarı, sektörümüze yılın ikinci yarısında yeniden can suyu olacak ve müthiş bir ivme kazandıracaktır” dedi.

Dinamik ve büyüme yönünde istikrarlı yapısı ile uluslararası kimliği ön planda olan ve her geçen yıl büyümesini sürdüren en geniş kapsamlı fuar olan AYMOD Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı, ayakkabı ve saraciye modasındaki en son modelleri ve trendlerin bir araya getiren en önemli ticari platform olarak dikkat çekiyor. Kalite ve çeşitlilik açısından rakipsiz, geniş katılımcı profili ile yeni iş fırsatları yakalama, yeni işbirlikleri kurma imkânı, sektörde faaliyet gösteren dernek, federasyon, STK, üniversite ve tasarımcılarla bir arada olma fırsatı da fuarda katılımcıları bekliyor. 29 Eylül – 02 Ekim 2021 tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde 4 gün boyunca kadın – erkek ayakkabısından çocuk ayakkabılarına kadar klasik, spor ve el yapımı binlerce yeni modelin tanıtılacağı organizasyon için pandemi kapsamında tüm güvenlik ve hijyen önlemleri de üst seviyelerde alınıyor.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Borusan Mannesmann tedarik zinciri optimizasyonu projesi ile süreç hatalarının önüne geçiyor

Çelik boru sektöründe Avrupa'nın ve dünyanın önde gelen üreticileri arasında yer alan Borusan Mannesmann, 3.5 milyon dolar yatırım yaptığı Tedarik Zinciri Optimizasyonu Projesi ile müşterilerine daha düşük maliyetle daha yüksek seviyede hizmet vermeyi amaçlıyor. Proje, iş süreçlerinde meydana gelen insan hatalarının da önüne geçiyor.

 

Borusan Grup şirketlerinden, Türkiye çelik boru pazarının lideri Borusan Mannesmann, dünyanın önde gelen tedarik zinciri planlama çözüm üreticisi OMP ile hayata geçireceği Tedarik Zinciri Optimizasyonu Projesi sayesinde süreç hatalarını ortadan kaldıran bir sisteme geçiyor. Proje ile tedarik, planlama, çizelgeleme, üretim süreci ve dağıtım ağı gibi kritik öneme sahip süreçleri, müşterilere daha yüksek seviyelerde ve daha düşük maliyetle sunmayı amaçlayan şirket bu sayede verimsizlik, manuel çalışma ve olası hataların ortadan kaldırılmasını hedefliyor. Tedarik Zinciri Optimizasyonu Projesi ile şeffaflık ve iş birliği artırılırken, süreçlerin tahmin odaklı bir modelden talep odaklı bir modele dönüştürülmesi planlanıyor. 

 

Karlılığa katkı hedefleniyor

Tedarik Zinciri Optimizasyon yazılımında Yapay Zekâ, Çözücü (Solver) algoritmaları kullanılıyor. Hazırlıklarına 2020 yılının Şubat ayında başlanan projenin 2023 Haziran'da tamamlanması hedefleniyor. Tedarik Zinciri Optimizasyonu ile tedarik ve talep uçtan uca entegre şekilde dengelenirken, hem talepte hem de üretimde senaryolarla çalışma ve stratejik kararlara destek sağlanması, dinamik malzeme alokasyonu ile esnekliğin artırılması gibi ana etmenler algoritmalarla ve solver desteği ile gerçekleştirilecek. Yatırım tutarının 3.5 milyon dolar olduğu projenin hem direkt karlılık etkisi yaratarak hem de stok yönetimine getirdiği iyileştirmelerle, en geç 1.5 yılda yatırımı amorti etmesi bekleniyor.

 

Borusan Mannesmann, “Tedarik Zinciri Optimizasyonu Projesi’ni 10 kişilik bir ekiple yürütüyor.  Satın alınacak hammaddenin geometrik ve kimyasal özelliklerine karar verilmesinden itibaren üretimdeki kombinasyonlara ve sıralamalara kadar yazılım desteği ile hurda ve atık üretiminde azalma bekleniyor.   Hurda ve atık maliyetlerini düşürürken taşımadan kaynaklı kirliliği de önleyecek projenin bir sonraki fazında, optimizasyon istenilen seviyeye ulaştığında, makine-yazılım entegrasyonunun da sağlanması hedefleniyor. Bu sayede makinelerin, üretim planı ile direkt entegre olması ve birbirleriyle haberleşerek hataları azaltılması amaçlanıyor. Üretim çıktılarını ve fire miktarlarını ürün miksine göre belirleme ve iyileştirmede AI ML imkanlarını kullanarak gelecekte tamamen entegre bir sistemin kurulmasına imkân sağlanması planlanıyor.

 

 

 

Borusan Mannesmann Hakkında

 

Borusan Mannesmann, 1958 yılına dayanan geçmişi ile Türk sanayinin köklü kurumları arasında yer alıyor. Borusan Boru Sanayi A.Ş’nin kurulması ile başlayan ve Türk sanayisinin gelişimine de tanıklık eden şirketin yolculuğu bugün 3 kıtadaki 7 tesis ile devam ediyor. 

Borusan Boru Sanayi A.Ş olarak 1969 yılında ilk ihracatını gerçekleştiren şirket, 1976 yılında bugün de üretimini gerçekleştirdiği Gemlik tesisini açtı. 1994 yılında Borsa İstanbul’da işlem görmeye başladı. Avrupa'nın lider çelik ve teknoloji kuruluşu Salzgitter Mannesmann ile 1998 yılında güçlerini birleştiren şirket, 2000’li yıllarda varlığını yurtdışına da taşıdı. 2001 yılında İtalya’da Borusan Mannesmann 

Vobarno şirketi kurulurken, 2014 yılında Houston Teksas’ta çelik boru tesisi hayata geçirildi ve Borusan Mannesmann Pipe US olarak faaliyetlerine başladı. 

Borusan Mannesmann bugün 4 ayrı segmentte üretimi ve yüksek satış hacmi ile çelik boru sektöründe Türkiye’nin lider, Avrupa'nın ve dünyanın ise önde gelen üreticileri arasında yer alıyor. Yaklaşık 1700'den fazla çalışanı ve 4.000’den fazla ürün çeşidi ile güvenilir bir dünya markası olarak faaliyetlerini sürdürüyor. 

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

50 binin üzerinde kadın girişimciye 5 milyar TL’ye yaklaşan kredi desteği

Halkbank’ın kadın girişimcileri teşvik etmek amacıyla sunduğu Kadın Girişimci Kredi Paketi, altı ay içinde 50 binin üzerinde kadın girişimciye ve 5 milyar TL’ye yaklaşan kredi hacmine ulaştı. İzmir’de düzenlenen Üreten Kadınlar Toplantısı’nda güncel verileri duyuran Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, sağladıkları desteği yatırıma ve istihdama dönüştüren kadın girişimcilerin başarı hikayelerini paylaştı.

 

Halkbank Üreten Kadınlar Toplantıları’nın 8’incisi; Bursa, Antalya, Gaziantep, Trabzon, Samsun, Konya ve Malatya’dan sonra İzmir’de gerçekleştirildi. Sunuculuğunu Meltem Acet’in üstlendiği bu etkinlikte, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Kadın Girişimci Kredi Paketi’nin ulaştığı hacmi duyurdu.  

 

Kadınlarımız, tüm girişimcilerimizin ilham alabileceği çalışmalar gerçekleştiriyor 

Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, “Mart ayından bu yana 50 binin üzerinde kadın girişimcimiz kredi paketimizden faydalanmış ve 5 milyar TL’ye yaklaşan kredi hacmi gerçekleşmiştir. Kadınlarımız, destek paketimizin vesile olduğu finansal ivmeyle, tüm girişimcilerimizin ilham alabileceği örnek çalışmalar gerçekleştirmektedir. Örneğin İzmir’de cep telefonu aksesuarları toptan satışını gerçekleştiren bir müşterimiz, kadın girişimci kredisi desteğiyle yurt içinde çeşitli zincir mağazalarla anlaşma imzalamış ve iş hacmini büyüterek, cirosunu dört kat arttırmıştır. Denizli ilinden bir başka müşterimiz ise küçük bir otogaz satış ofisi işletirken, bankamızdan faydalandığı kadın girişimci kredisiyle Türkiye’nin en büyük akaryakıt istasyonlarından birinin bayiliğini almıştır” dedi.

 

Ege Bölgesi’nde de Kadın Girişimci Kredi Paketi’ne ilginin yoğun olduğunu vurgulayan Arslan, “İzmir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak illerimizden 10 bin 600’den fazla kadın girişimcimiz desteğimizden faydalanmış, Ege Bölgesi özelinde toplamda 1 milyar TL’yi bulan kredi hacmine ulaşılmıştır” açıklamasını yaptı. 

 

Halkbank’a ‘Yılın En İyi İşvereni’ ödülü

Toplantıda, Halkbank’ın kısa süre önce ‘Yılın En İyi Bankası’ seçildiğini hatırlatan Osman Arslan, “Bankamız bu kez de tüm dünyadan finans ve bankacılık sektöründen kurumların katıldığı uluslararası bir insan kaynakları programı çerçevesinde altın ödül alarak “Yılın En İyi İşvereni” seçilmiştir. Çalışmalarımızın ödüllerle taçlandırılmasından mutluluk duyuyor, ödüllerin sağladığı motivasyonla Türkiye’nin kalkınması yolunda yeni projeler geliştirmeye devam edeceğimizi paylaşmak istiyorum” diye konuştu. 

   

‘İlham Veren Kadınlar’ ve ‘Gelecek İçin Sıfır Atık’ başlıklı paneller düzenlendi

Halkbank Üreten Kadınlar İzmir Toplantısı’nda, Kadın Girişimci Kredi Paketi’nden faydalanan kadınları temsilen Ege Bölgesi’nden 8 kadın girişimciye üretkenliklerini desteklemek adına kredileri sembolik olarak takdim edildi. Ardından “İlham Veren Kadınlar” ve “Gelecek İçin Sıfır Atık” başlıklı paneller düzenlendi. 

 

Zeynep Türkoğlu’nun moderatörlüğünde düzenlenen ‘İlham Veren Kadınlar’ paneline konuşmacı olarak Women in Games Türkiye Kurucusu Simay Dinç, Baltalı Süt Ürünleri Kurucusu Funda Özer Baltalı, Çini Ustası Nida Olçar ve Alpay Mermer Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Melike Alpay Özmen katıldı.

 

Nilüfer Batur’un moderatörlüğünde düzenlenen ‘Gelecek İçin Sıfır Atık’ panelinde ise konuşmacı olarak AnadOlive Kurucusu Aysu Gürman, ACS Enerji ve Teknoloji İnşaat Danışmanlık Kurucusu Aysun Aktaş Akdoğan, Nazlı Köy Ürünleri Kurucusu Sevgül Batur ve İyimser Abla Kurucusu Sevgi Şairoğlu Sezginer yer aldı.

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

“Mağaza açılışları köşe kapma yarışına döndü, gözümüz kulağımız yeni yasada”

Organize gıda perakende sektörünün en büyük organizasyonu olan Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı (YZB) 2021, koronavirüs pandemisi nedeniyle bir yıllık aranın ardından yoğun bir katılımla kapılarını açtı. 

Bu yıl "Gelecek" temasıyla düzenlenen zirvenin açılışında konuşan Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Düzgün; “Binlerce işletmemizin gözü kulağı Perakende Yasası'nda. Hükümetimizin titizlikle üzerinde çalıştığı Perakende Yasası'nın ivedilikle tamamlanmasını istiyoruz. Yerel işletmecilerin artan maliyetler karşısında rahat nefes alabilmeleri ve sektörde haksız rekabetin önüne geçilebilmesi için destek bekliyoruz" dedi.

Ömer Düzgün hükümetten destek beklentisi konusunda, "Her köşe başında birbiri ile köşe kapmaca yarışına giren mağazaların açılış kriterlerinin bir sistem ve kurala bağlanması, ürün fiyatlarındaki artışın önüne geçilmesi, şhrinkflasyonun (gramaj düşürmenin) sona ermesi yerli ve milli gıda perakendecisinin, üreticisinin geleceği için büyük önem arz ediyor" açıklamasını yaptı.

Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından düzenlenen Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) 2021, "Gelecek" teması ile kapılarını açtı. İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen zirvenin açılışında konuşan TPF Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Düzgün; “Dünyada ve ülkemizde zor bir 18 ay yaşadık. Koronavirüs pandemisinde dünya ekonomisi yüzde 3,5 küçülürken, küresel ticaret yüzde 10'a yakın daraldı. Uluslararası doğrudan yatırımlar ise yüzde 42 azaldı. Dünya gıda fiyatları son 7 yılın en yüksek rekorunu kırdı. Birçok Avrupa ülkesinde tedarik zincirinde aksamalar yaşandı. Söz konusu ülkelerin birçok zincir mağazasında kaotik görüntüleri izledik. Ülke olarak özellikle gıda ve perakendede biz daha şanlıydık. Üreticimiz, lojistikçimiz, satış mağazalarımız, tedarik zincirini oluşturan tüm halkalarla bu olumsuz süreci başarıyla yönettik. Sağlık neferlerimiz, güvenlik güçlerimiz, üretim sektörümüz gibi bizler de görevimizin başında olduk. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için market mağazalarımızda ve eve teslimat yaparak ihtiyaçları karşıladık. Zor günleri geride bırakıyoruz. Esas önemli olan bugünden itibaren geleceğimizi şekillendirmek" dedi.

 

“15 YILDIR OLDUĞU GİBİ ÖNCELİĞİMİZ VATANDAŞLARIMIZ”

TPF’nin 15’inci kuruluş yıldönümünü kutladığını belirten Ömer Düzgün; “Kuruluşumuzdan bugüne bizim gibi yerelin yanında olan, bu ülkenin insanı için çalışan, bu ülkenin ekonomisi için yatırımlarına devam eden iş ortaklarımızla ilerledik. Bugün ve yarın geleceğimizi konuşacağız. Yeni kuşaklar hayata katılıyor, beklentiler değişiyor. Mağaza enflasyonu ise yenilikçi kollarla birlikte hızla artıyor. Geride bıraktığımız 15 yılda olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da önceliğimiz vatandaşımız olacak. 5 bini aşkın mağazamızda, 100 bini aşkın çalışanımızla hizmet vermeye devam edeceğiz. Ülkemizin ve vatandaşlarımız için faydalı olacak her projenin, her kararın yanında olacağız" açıklamasını yaptı.

 

“YENİ YASANIN İVEDİLİKLE TAMAMLANMASINI BEKLİYORUZ”

Konuşmasında son yıllarda gıda perakendesinde yaşanan sorunlara da değinen TPF Başkanı Düzgün şöyle konuştu: "Sektörümüzün tüm taraflarının ortak bir noktada buluşamaması, geleceğe yönelik ortak kararlar alamaması, ortak söylem geliştirememesi nedeniyle son yıllarda hepimiz zor günler yaşadık. Bundan sonraki süreçte ortak hedef ve inançla hareket edemezsek benzer sorunlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacak. Bu nedenle binlerce işletmemizin son dönemde gözü ve kulağı Perakende Yasası’nda. Hükümetimizin titizlikle üzerinde çalıştığı Perakende Yasası'nın ivedilikle tamamlanmasını bekliyoruz. Perakende ticaretinin yasa ile en kısa sürede garanti altına alınmasıyla, işletmecilerimiz, esnaflarımız derin bir nefes alacak, rekabet avantajı kazanacak. Ekonomik olumsuzluklarda perakende işletmeleri sorunun kaynağına inilmeden sorgulanıyor. Sektörümüzdeki olumsuzluklara rağmen işletmecilerimiz pek çok alanda katma değer yaratmaya devam ediyor. Önümüzdeki süreçte; ürün fiyatlarındaki artışın önüne geçilmesi, Şhrinkflasyonun (gramaj düşürmenin) sona ermesi, yaşanması muhtemel olan kuraklık nedeniyle üretim ürün temininde, ihracatta gerekli tedbirlerin alınması müşterilerimiz ile bizi karşı karşıya bırakmayacak. Ayrıca yerel yatırımcının, işletmecinin nefes alabilmesi için mağaza açılış kriterlerinin de belirlenmesini talep ediyoruz. Hiçbir kurala tabi olmadan sayısal büyüme odağıyla açılan, her köşe başında birbiri ile köşe kapmaca yarışına giren mağazaların açılış kriterlerinin bir sistem ve kurala bağlanması hem geleneksel kanalda hizmet veren işletmelerimizin ve aynı zamanda yerli ve milli gıda perakendecisi ile üreticisinin geleceği noktasında çok büyük önem arz ediyor. Bu konularda destek bekliyoruz."

 

“YEREL ZİNCİRLERİN BÜYÜME HEDEFİ YÜZDE 15”

Yerel zincirlerin 2020 yılında 10 bin kişiye yeni iş kapısı yarattığını belirten Düzgün; "Devraldığımız bayrağı daha da ileri taşımak, bulunduğumuz ilçelerde, şehirlerde, Türkiye’ye daha fazla katma değer sağlamak, yeni başarı hikâyeleri yazmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Her yıl istihdamı artırma sözü veriyoruz. Bugüne kadar mahcup olmadık, ne mutlu ki 100 bin kişilik istihdam barajını aştık. Çalışan ailemiz büyümeye hızla devam ediyor. Ciromuz 45 milyar TL'ye ulaştı. Yerel zincirler olarak bu yıl yüzde 15 büyümeyi hedefliyoruz. Tüm paydaşlarımla tek yürek halinde hareket edip, yeni başarı hikayeleri yazacağımıza inancımız tam" dedi.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Uber yeni eğitim döneminde ihtiyaç sahibi okullara destek olmak için Herkese Kitap Vakfı işbirliğiyle kitap toplayacak

Bu pazar gününe özel olarak Uber uygulaması üzerinden “UberKitap” ürününü seçenler, adreslerine gelecek UberTaksi’lere kullanmadıkları kitapları teslim edebilecek. “UberKitap” kampanyası yalnızca İstanbul’da geçerli olacak. UberTaksi’lerin topladığı kitaplar Herkese Kitap Vakfı aracılığıyla köy okullarına gönderilecek.

 

Teknoloji platformu Uber, Herkese Kitap Vakfı ile özel bir işbirliği gerçekleştirdi. Söz konusu proje kapsamında Uber uygulamasını kullananlardan toplanan kitaplar Herkese Kitap Vakfı’na teslim edilerek, ihtiyacı olan köy okullarına ulaştırılacak.

“UberKitap” projesi için heyecan duyduklarını belirten Uber Türkiye Genel Müdürü Neyran Bahadırlı, “Uber Türkiye olarak gençlerin ve çocukların kitap okuma alışkanlığı kazanmasını çok önemsiyoruz. Bu nedenle okulların açılmasıyla bu projeyi hayata geçirmek istedik. İstanbullular Uber uygulamasını kullanarak evlerinde duran ve kullanılmayan kitapları, Uber ve Herkese Kitap Vakfı aracılığıyla köy okullarına ulaştırabilecekler. Böylece hep birlikte ihtiyaç sahibi okulların kütüphanelerine destek olmuş olacağız” dedi. 

 

Herkese Kitap Vakfı Kurucu Başkanı Bülent Şenver, Türkiye’de kitap okumayı sevdirmek, yaygınlaştırmak ve ihtiyaç sahiplerine kitap iletmek için çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Kitapsız ve kütüphanesiz okul kalmasın diye uğraşıyoruz. Tüm kitap dostlarının desteğine ihtiyacımız var. “UberKitap” uygulaması ile binlerce çocuğa ve gence ışık olacağımıza ve onlara yeni kapılar açacağımıza inanıyorum. İstanbul’da herkesi bu kampanyaya katılmaya davet ediyorum” dedi. 

 
“UberKitap” projesi nasıl işleyecek?
 
İstanbul’da 19 Eylül 2021 Pazar günü 11:00-17:00 saatleri arasında gerçekleşecek kampanya çerçevesinde Uber uygulaması kullanıcıları uygulama üzerinden “UberKitap” ürününü seçerek vermek istedikleri kitapları ücretsiz bir şekilde adreslerine gelecek taksiye teslim edebilirler.

Kullanıcılarının dakikalar içinde diledikleri yere kolayca ulaşmalarını sağlayan teknoloji platformu Uber, her yolculukta sigorta koruması, GPS üzerinden yolculuk takip imkanı, sürücü taramaları ve sürücü puanlama sistemi ile her zaman yüksek güvenlik standartları sağlamayı hedefliyor. Uber, uygulamasını kullanan tüm yolcu ve sürücülere daha güvenli bir yolculuk deneyimi sağlamak amacıyla, her yolculuk öncesinde uygulama üzerinden maske kullanıp kullanmadıklarını teyit ediyor.
Uber Taksi şu an İstanbul, Ankara ve İzmir’de hizmet veriyor.

Uber uygulaması nasıl çalışır:
 
1. Uygulamayı akıllı telefonunuza indirin
2. Şehrin herhangi bir yerinden Uber uygulamasını açın, varış noktanızı girin ve yolculuğunuz için bir taksi çağırın
 3. UberTaksi’yi uygulama üzerinden takip edin, taksinin sizi almak için kaç dakika içinde varacağını ve sürücü ile ilgili tüm bilgilerin yanı sıra aracın model ve plaka numarasını takip edin.

Uber Hakkında:

Tek bir tuşa basarak istediğiniz yere gitme fikriyle yola çıkan Uber, bugün 66 ülkede, 700’den fazla şehirde günde 19 milyon yolculuk yapılmasına imkân sağlayan global bir teknoloji platformudur. 

Uber’in misyonu şehir ulaşımını geliştirmektir. Uber 2010 yılında basit bir sorunu çözmek için ortaya çıktı: Tek bir tuşa basarak nasıl yolculuk yapılabilir? O günden bugüne, 15 milyardan fazla yolculuk yapılarak, Uber insanları gitmek istedikleri yere yakınlaştıran çeşitli ürünler geliştirmeye devam etmiştir. Uber, insanların, yemeklerin, eşyaların şehirlerde nasıl taşındığını değiştirerek dünyaya ulaşımda yeni imkanlar yaratan bir platform haline gelmiştir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Sokak hayvanları nasıl beslenmeli?

Bozulmuş yemek artıkları sokak hayvanlarının ölümüne yol açabiliyor. Sivri kemik parçaları sokak kedilerinin dil ya da ağızına batarak diş kaybı, beraberinde de kilo kaybına neden olabiliyor. Besleyici bir diyetin sokak hayvanlarının sağlığında önemli bir yere sahip olduğunu belirten uzmanlar, günümüzde yüksek oranda işlenmiş yiyeceklerle beslendikleri için kedilerin deri ve tüy yapılarında bozulma meydana geldiğine dikkat çekiyor.  Sokak hayvanları ayrıca obezite, karaciğer ve böbrek yetmezliği gibi hastalıklarla mücadele ediyor. 

Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Direktörlük Laboratuvar Sorumlu Yöneticisi Veteriner Hekim Burcu Çevreli, sokak hayvanlarını beslerken dikkat edilmesi gereken noktaları paylaştı.

 

Kediler proteinli diyetleri tercih ediyor

 

Sokak hayvanlarının sağlığı için iyi ve besleyici bir diyetin gerekli olduğunu belirten Burcu Çevreli, “Temel beslenme ile sokak kedilerinin sağlığı geliştirilmeli, fizyolojik ve metabolik ihtiyaçları karşılanmalı. Kedilerin etçil yapıları göz önüne alındığında, proteinli diyetleri tercih etmelerinin şaşırtıcı olmadığını söyleyebiliriz. Metabolik enerji vücudun hareket etmesi için gerekli olan enerjidir. Ev ortamında yaşayan kediler, sokakta yaşayanlara oranla daha düşük metabolik enerjiye ihtiyaç duyuyorlar. Bunun dışında emziren anne kediler ile yavru kedilerin de metabolik enerji ihtiyaçları fazladır.” dedi.

 

Yüksek karbonhidratlı yiyecekleri sindirmekte zorlanıyorlar

 

Kedilerin metabolik enerjilerinin yüzde 52'sini proteinden, yüzde 36'sını yağdan ve yüzde 12'sini karbonhidratlardan karşıladığını ifade eden Çevreli sözlerine şöyle devam etti:

 

“Kediler aynı zamanda glikoz, sakaroz, laktoz, dekstrin ve nişastayı da verimli bir şekilde yüzde 94-100 oranında sindirebiliyorlar. Ancak kedilerin diğer türlere kıyasla karbonhidrat sindirimi için daha düşük enzimatik aktivitelere sahip olduğu biliniyor. Karbonhidratların sindirimi fizyolojik ihtiyaçlar, karbonhidratın türü ve ısıl işlemeye göre farklılık gösteriyor. Bu sonuçlar, kedilerin karbonhidratları verimli bir şekilde sindirme kabiliyetine sahip olmalarına rağmen yüksek karbonhidrat konsantrasyonları (>5 g/kg vücut ağırlığı) olduğunda ishal, gaz ve şişkinlik gibi sindirim bozukluklarının kanıtladığı gibi, karbonhidrat sindirim kapasitelerinin sınırlı olabileceğini gösteriyor. Tüm bu bilgilerin ışığında kedilerin metabolik enerji gereksinimine göre beslenmesi yerinde olacaktır.”

 

Bozulmuş yemek artıkları ölümlerine yol açabiliyor

 

Bugün çoğu kedinin atalarının diyetlerine çok az benzerlik gösteren yüksek oranda işlenmiş yiyeceklerle beslendiğine dikkat çeken Çevreli, “Bu tür beslenme sokak kedilerinin deri ve tüy yapısında bozulma, obezite, karaciğer ve böbrek yetmezliği gibi hastalıklara zemin hazırlıyor. Bozulmuş yemek artıkları ve sivri kemik parçalarının sokak kedileri tarafından tüketilmesi dil ya da ağıza yabancı cisim batmasına, diş kaybına yol açtığı için kedinin yemden yararlanamayarak kilo kaybetmesine ve hatta tedavi edilmezse ölümüne sebep oluyor.” diye konuştu.

 

Mamalarda katkı maddesi oranı oldukça yüksek

 

Öte yandan evcil hayvan mamalarındaki katkı maddelerinin sayısındaki fazlalığa vurgu yapan Burcu Çevreli,  “Evcil hayvan maması üreticileri tarafından sağlanan katkı maddeleri etikette belirtilmeli. Katkı maddeleri; besinsel faydalar sağlamak, gıda güvenliğini sağlamak ve istenen renk, tat, doku, stabilite ve bozulmaya karşı direnç özelliklerini korumak için işlenmiş evcil hayvan mamalarına dahil edildi. Sokak kedisi beslenmesinde sürdürülebilirlik için elimizdeki yem kaynaklarının bilinçli kullanılması ve besleme sonucu ortaya çıkan atıkların çevreye uygun bir şekilde ortadan kaldırılması ortak amacımız olmalı.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı