Anadolu Vakfı’nın Değerli Öğretmenim Projesi 54. İle Ulaştı

Anadolu Vakfı’nın Değerli Öğretmenim projesi, içeriğine yeni konular eklenerek sürekli zenginleştirilen tamamlayıcı eğitimlerle Türkiye’nin dört bir yanındaki öğretmen, idareci ve öğrencilerle buluşmaya devam ediyor. Online platformlarda sürdürülen projenin 54. ili olan Van’da öğretmen ve idarecilere 14 Ocak’ta “Öğrenci Koçluğu” eğitimi veriliyor.  Anadolu Vakfı’nın Türkiye’nin dört bir yanındaki öğretmenlerin yanı sıra eğitim alanında görev yapan yönetici, okul idare ekipleri ve lise öğrencilerine yönelik hayata geçirdiği Değerli Öğretmenim projesi yepyeni içerikleriyle 2021 yılında da devam ediyor. Kapsamı her geçen gün genişleyen projeleriyle hayatına dokunduğu insanların sayısı yüz binlere ulaşan Anadolu Vakfı 2013 yılından bu yana  sürdürdüğü Değerli Öğretmenim projesi kapsamında düzenlediği tamamlayıcı eğitimlerle 150.000’in üzerinde öğretmene ulaştı. Projeyi COVID-19 pandemisi süreciyle birlikte online platformlara taşıyan Anadolu Vakfı, bu sayede eğitimleri kesintisiz devam ettirme başarısı gösterdi. Proje, 2021 yılına 54. ili olan Van eğitimleri ile giriş yapıyor. 14 Ocak 2021 tarihinde düzenlenen Öğrenci Koçluğu eğitimi ile Vanlı öğretmen ve idarecilerle ilk kez bir araya geliniyor. Van programı 21 Ocak’taki Davranış Yetkinlikleri eğitimi ile devam ediyor. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Çanakkale Ruhu Gölbaşı’nda…

Çanakkale Savaşı’nda cephedeymiş hissiyatı yaratan Çanakkale Savaşları Mobil Müzesi, ilk gününde Gölbaşılıların büyük ilgisiyle karşılaştı.

Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığınca hayata geçirilen ve Çanakkale’den yola çıkan mobil müze; Atatürk Sahil Park’ta açıldı. Müzeye yoğun ilgi gösteren Gölbaşılılar, Çanakkale ‘de yazılan destana şahit oldu. Müzeyi ziyaret eden Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek ve Gölbaşı Kaymakamı Tülay Baydar Bilgihan, Mobil Müze hakkında yetkililerden bilgi aldı. “Çanakkale ruhu Gölbaşımıza geldi” diyerek sözlerine başlayan Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek “Çanakkale Savaşı’nda cephedeymiş gibi hissetmenizi o günlere tanıklık etmenizi sağlayacak olan tırda; savaş dönemine ait çeşitli materyallere, videolara ve savaş objelerine erişebiliyorsunuz. Tarihimize ışık tutan müzeyi bizlerle buluşturan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı yetkililerine çok teşekkür ediyorum. Çanakkale Savaşları Mobil Müzesi, 14-15 Ocak’ta saat 10.00-18.00 arasında siz değerli Gölbaşılı hemşerilerimizin ziyaretinde olacak.”

Proje Koordinatörü Engin Karataş ise Çanakkale Savaşları Mobil Müzesi ile Çanakkale’yi gezemeyen vatandaşlara Çanakkale ruhunu yaşatmayı amaçladıklarını söyledi. Özellikle gençlerin müzeye yoğun ilgi gösterdiğini anlatan Engin Karataş, “Gençler bu müzeye girdiklerinde duygularına hakim olamıyor. O dönemden yakınları gazi ve şehit olan misafirlerimiz de oluyor. Onlar da bizimle çok güzel hikayelerini paylaşıyorlar. Bu duyguları onlara tekrardan yaşatabilmek bizi onurlandırıyor. Dezavantajlı grupların da ayağına giderek Çanakkale’yi gezemeyen halkımıza Çanakkale ruhunu hatırlatmayı hedefliyoruz” dedi.

ANKARA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ergenlerde davranış değişiklikleri bağımlılık işareti olabilir!

Alkol, sigara ya da madde bağımlılığında ergenlik döneminin önemli bir risk faktörü olduğunu belirten uzmanlar, ailelerin çocuklarını iyi gözlemlemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ailelerin çocuklarının madde kullanımını 2 yıl sonra fark edebildiğini vurgulayan uzmanlar, öfke kontrolünde zorluk, uyku düzeninde bozulma ve içe kapanma davranışlarına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Bağımlılığın gelişmesinde aile tutumlarının da önemine işaret eden uzmanlar, erken yaşta alkol kullanımı durumunda alkol bağımlılığının çok daha hızlı geliştiğini söylüyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, ergenlik döneminde görülen alkol, sigara ve madde bağımlılığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ergenlik dönemi, riskli davranışlara çok açık bir dönemdir

Ergenlik döneminin tüm gençler için riskli bir dönem olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Onur Noyan, “Kişinin mantıklı karar vermesini, kendini frenlemesini sağlayan beynin ön kısmı 20’li yaşlardan sonra olgunlaşmaktadır. Ergenlik dönemine, kişi sürekli hareket ve arayış halindedir, bir şeyler yapar, tatmin olamaz, durduramaz kendisini. Çünkü mantıksal karar vermemizi sağlayan, “kaptan köşkü” olarak adlandırılan beynin ön tarafı tam gelişmemiştir. Beynin fren mekanizmaları tam çalışmamaktadır. Ergenlik, riskli davranışlara çok açık olunan, hormonal düzensizliklerin ön planda olduğu biyolojik bir dönemdir” dedi.

Bağımlılık nasıl başlıyor?

Bağımlılığın temelinde kişinin kendini kontrol edememesinin bulunduğunu belirten Doç. Dr. Onur Noyan, ergenlik döneminde bireyin maddeyi ya da alkolü hem merak ettiğini hem de bunlardan korktuğunu, korku ve merak arasında bir denge olduğunu belirtiyor. Bağımlılığın başlama sürecini de anlatan Doç. Dr. Onur Noyan, şöyle aktarıyor:

“Eğer korku duygusu meraktan daha fazla olursa ergen madde kullanmaz, uzak durur. Ama kişilik özellikleri ya da altta yatan genetik özellikleriyle birlikte merak, korku duygusundan daha fazlaysa bu birey alkol ve maddeyi denemek isteyecektir. Bir kere dener, ‘Bu neymiş bir kere baktım tadına, bir şey anlamadım’ der. Arkadaş ortamında denk gelirse bir daha kullanır, bu sefer beyninde değişiklikler olmaya başlar. Bir süre sonra beynin ödül merkezi ismini verdiğimiz alanı etkilenir. Beynin ödül merkezi haz almayı sağlayan dopamin hormonuna karşı hassastır. Kullanılan madde beyinde çok hızlı dopamin salgılanmasına ve buna bağlı değişikliklere sebep olacaktır. Bir süre sonra beyinde biyolojik değişiklikler olacak ve ödül merkezi olumsuz etkilenecektir. Madde kullanımının devam etmesi ile yemek yemek, sinemaya gitmek, hobilerle ilgilenmek gibi keyif verici aktivitelerden keyif almamaya başlayacaktır. Bir süre sonra beyin normal davranışları ödül gibi görmemeye başlar. Bu noktada bağımlılık sarmalı başlamıştır. Madde kullanan bir ergen, aslında biyolojik olarak olumsuz etkileri olan bir sürecin içerisindeyken kendisini çok farklı değerlendirmektedir. Bir süre sonra fizyolojik olarak beynin yapısı değişecek ve kendi kendini kontrol edemeyecek duruma gelecektir. Bağımlılığın temelinde var olan sorun aslında bireyin kendi kendini kontrol etme yeteneğinin farkında olmadan kaybolmasıdır.”

Aileler çocuğun madde kullandığını iki sene sonra öğreniyor

Ailelerin çocuklarının alkol, sigara ya da madde kullandığını geç fark ettiğine dikkat çeken Doç. Dr. Onur Noyan, “Yapılan çalışmalara göre, aileler çocuklarının madde, alkol ya da sigara kullanmaya başladığını, yaklaşık 2 sene sonra öğreniyor. Ailelerden önce bizlere, öğretmenlere, okullara, halka ve topluma çok büyük iş düşüyor. Benim çocuğum yapmaz, ben çocuğuma güveniyorum, benim çocuğumun iradesi sağlamdır o içmez dememek gerekli. Herkes bağımlı olabilir. Bağımlılık dediğimizde, kişilik bozukluğu, ahlaki eksiklik veya irade zafiyeti söz konusu değildir. Burada bir hastalık durumu vardır ve hastalıktan korunmanın birincil yolu, bireyin hastalıkla yani bağımlılığa götüren madde ile temas etmesini önlemektir.” uyarısında bulundu.

Davranış değişikliklerine dikkat!

Ergenlerdeki davranış değişikliklerine dikkat çeken Doç. Dr. Onur Noyan dikkat edilmesi gereken işaretleri şöyle sıraladı: “Ergenlik dönemi, çocukluktan yetişkinliğe adım atılan dinamik bir geçiş dönemidir. Her birey bu süreci yaşar. Ailesi ile çatışmaya başlayan ergen kendisini kabul ettireceği bir çevre arayışındadır. Bu dönem riskli davranışlara açık olunan bir dönemdir. Ergenlik döneminde aileden uzaklaşma başlar, birey olmanın tadını almak ister. Odasının kapısını kapamaya başlar, gizli saklı görüşmeler yapar, birden bire ortadan kaybolmaya başlar. Eve gelip kimseye görünmeden odasına geçmek ister. Birey madde kullanmaya başladığı zaman duygusal ve davranış değişiklikleri ön planda olur. Mesela aniden öfkelenmeye, öfkesini kontrol edememeye başlar. İstediği bir şey olmadığında tartışmalar başlar. Sorumluluklarını, derslerini aksatmaya başlayabilir. Eski arkadaş çevresinin yerine yeni arkadaşlar edinir. Uyku düzeni değişir, gece uyumamaya, gündüz uyumaya başlar. Gizli gizli konuşmalar, içe kapanma, hızlı duygusal ve davranışsal değişiklikler dikkat çekici olur. Fiziksel olarak konuşması peltekleşmiş olabilir, gözleri kırmızı olabilir. Sakarlık, kazalar, refleks kontrolsüzlüğü gözlenebilir. Mutsuzluk, keyifsizlik, karamsarlık ve amaçsızlık gibi depresif belirtiler de sık gözlenmektedir. Buradaki sorunumuz ergenlik döneminin normal davranış değişiklikleri ile madde kullanımına bağlı değişiklikleri ayırt etme zorluğudur. Bu bağlamda çok dikkatli olmak, iyi gözlemlemek ve iyi ilişkiler kurmak gerekmektedir. ”

Aileler erken yaşta alkol kullanımına izin vermemeli

Bazı aile tutumlarına da değinen Doç. Dr. Onur Noyan, “ergenlik sürecinin sağlıklı bir şekilde geçirilmesi için toplumun bakışı, ailelerin tutum ve davranışları çok büyük önem taşımaktadır. Aile içi kuralların belirlenmesi ve net bir şekilde uygulanması en temel gerekliliktir. Anne ve babanın davranışları arasında tutarsızlıklar olmamalıdır. Kurallar duruma göre değişmemelidir.  Bazı aileler çocuklarının erken yaşta sigara ya da alkol kullanmasına göz yumabiliyorlar mesela. Başka aileler ile kıyaslayıp izin verme durumu ilerleyen dönemlerde daha riskli davranışların gelişmesine sebep olabilmektedir. Erken yaşta alkol ya da madde kullanımının bağımlılığın daha hızlı gelişmesine sebep olduğu bilinmektedir.  Ergenlik sürecinde beyin hem fiziksel hem de işlevsel olarak tam olarak gelişimini tamamlamıyor, bu dönemde alkol ya da madde kullanımı beyin gelişimine olumsuz etkilemektedir. Son yıllarda gerçekleştirilen çalışmaların sonucunda alkol alma yaş sınırının 21’e çekilmesi tartışılmaktadır.” diye konuştu.

Davranış eğitimi ilkokuldan itibaren verilmeli

Bağımlılık konusunda erken yaşta eğitime dikkat çeken Doç. Dr. Onur Noyan, “Gençlerimizin bağımlılığı ve maddelerin etkilerini zararlarını ortaya çıkabilecek riskleri doğru bir şekilde öğrenmeleri lazım. Özdenetim, özgüven, sorumluluk eğitimleri ilkokul döneminden itibaren eğitimin bir parçası olmalı ki, ilerleyen yıllarda kendini kontrol, frenleme ve “hayır deme” ile ilgili sorunlar ortaya çıkmasın. Eğer bu eğitimler değerler ile birlikte verilebilirse ilerleyen yaşlar için iyi temeller oluşmuş olacaktır. Örneğin L
ise döneminde bağımlılık ile ilgili psikoeğitimler verdiğimizde eğer temel değerlerde eksiklikler var ise bağımlılık önlemenin başarıya ulaşması mümkün değildir. Bağımlılıkla ilgili doğru ve net bilgilerin aktarılması çok önemlidir. Çağımız internet çağı, her türlü bilgiye kolaylıkla ulaşılmaktadır.  Bu sebeple,  bağımlılıktan korkutmak için verilecek yanlış ve eksik bilgiler, ergenlerin gözünde eğitimleri önemsizleştirecektir” dedi.

Aile içi iletişime dikkat

Aile içi iletişimin önemine de işaret eden Doç. Dr. Onur Noyan, “Aileyle ilk dönemlerden itibaren kurulan ilişki, arkadaşlarıyla ve diğer sosyal çevre ile kurulacak sağlıklı ilişkiler için çok önemlidir. Yapılan araştırmalara göre; akşam ailesi ile birlikte yemek yiyen gençlerin bağımlılığa daha az yakalandığı bulunmuş. Bu resim bize gözüktüğünden daha fazla bilgi veriyor aslında.  Karşılıklı iletişim ve etkileşimin olduğu bir ilişki her türlü riskli davranışa karşı koruyucu etki gösterecektir. Ama aileler birlikte geçirilen zamanı ergeni anlamaktan ziyade hesap sorma zamanı olarak kullanırlarsa iletişim zarar görmeye başlar, ergen giderek aileden uzaklaşmaya başlar. “Ne yaptın, sınavdan kaç aldın, neden kötü not aldın, neden çalışmıyorsun”  gibi eleştiriler olursa paylaşım isteği azalacaktır. Bu tür bir konuşma yapacaklarsa orada konuşmamak sonrasında konuşmak gerekiyor. Ailelerin ana odaklanması o andan birlikte keyif almanın hedeflenmesi işe yarayacaktır” diye konuştu.

Aileler panik yapmamalı

Madde kullanımından şüphelenen ailelerin öncelikle panik olmamaları gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Onur Noyan, “Aileler çocuklarının sigara kullandığından şüpheleniyorsa çocuklarını karşılarına alıp konuşmaları gerekmektedir. Sigara kullandığından endişe ettiklerini net bir şekilde aktarıp, bu endişelerinin doğru olup olmadığını sormaları ve bu konuda kendisine yardım etmek istediklerini de aktarmaları gerekiyor. Sen dilinden ziyade ben dili önem kazanmaktadır böyle durumlarda. “Senin için endişeleniyorum” mesajını doğru olarak verebilmek, yasaklayıcı bir tutumdan ziyade bilgilendirici bir görüşme yapmaları, net sınır çizilmesi ve uygulanması çok önemlidir. Önemli olan ergenin doğruyu yanlışı algılayıp uygun davranışta bulunabilmesi riskli davranışlara karşı koruyucu olacaktır. Sonuç olarak ebeveynler, çocuklarının kendilerini ayrı bir birey olarak görmelerine ve bağımsızlaşmalarına izin vermelilerdir. Bu durumda ebeveynlerin yapabileceği en iyi şey önce çocuklarını sonra da arkadaş çevresini tanımaya çalışmak, çocukları ile daha fazla vakit geçirerek sağlıklı bir güven ilişkisi kurmaktır. Ebeveynler ergenlik döneminde çocuklarının yanında olduklarını hissettirmeli, özgüvenlerini pekiştirecek davranışlarda bulunmalı, örnek olmalı, sevgi, saygı, ilgi ve destek göstermelidirler. Ebeveynler bu dönemde çocuklarını yargılamamalı ve küçümsememelidirler. Bu dönemde ergenler ve ebeveyn arasında kurulacak sağlıklı ilişkiler gelecekteki hayatında ergenin kendi ayaklarının üzerinde durmasına fayda sağlayacaktır.  ”  diye konuştu.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İkinci el konutlara ilgi büyük

2020 yılında Türkiye genelinde 1 milyon 499 bin 316 konut satış sonucu el değiştirirken, bu rakamın 1 milyon 29 bin 576’sı ikinci el konut satışları oldu

Medya takip kurumu Ajans Press, konutlar ile alakalı basına yansıyan haber adetlerini inceledi. Ajans Press’in basın arşivinden derlediği bilgilere göre 2020 yılında konutlar ile alakalı basına 64 bin 641 haber yansıdığı tespit edildi. Konut satışlarındaki hareketliliğin basın haberlerine yansıdığı tespit edilirken özellikle yerelde ön planda olduğu görüldü.

SON ZAMANLARIN EN YÜKSEK KONUT SATIŞI

Ajans Press’in, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden elde ettiği bilgilere göre, konut satış istatistikleri belli oldu. Böylelikle geçtiğimiz yıl  Türkiye genelinde 1 milyon 499 bin 316 konut, satış sonucu el değiştirdi. Bu konutlarında 1 milyon 29 bin 576’sı ikinci el konut satışları olurken, 469 bin 740’ı ilk defa satılan konutlar olarak kayda geçti. Ülke genelinde ikinci el konuta talep artarken, ilk el olan konutlara talebin düştüğü görüldü. Konut satışlarında ilk sırayı yine İstanbul alırken, 265 bin 98 konut satıldığı gözlendi. Yıllara göre baktığımızda ise 2013 yılından bugüne en fazla konut satışı 2020 yılında oldu. 2020 yılında önce en fazla konut satışı ise 1 milyon 409 bin 314 ile 2017 yılına ait olduğu kaydedildi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

TEB, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan 58 milyon dolar kredi sağladı

Türk Ekonomi Bankası (TEB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile imzaladığı sözleşme ile 58 milyon dolarlık kredi sağladı. Söz konusu kaynakla firmaların finansman ihtiyaçlarına destek verilmesi amaçlanıyor.

Türk Ekonomi Bankası (TEB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri ile mücadele kapsamında oluşturulan finansman paketi dahilinde, EBRD ile 58 milyon ABD doları tutarında, 367 gün vadeli kredi teminine yönelik bir sözleşme imzaladı.

Leblebici: “Ekonomiye desteğimizi sürdüreceğiz”

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, geride bıraktığımız yılda, herkesin öngörülerinin çok ötesinde, sınırları zorlayan bir salgın süreci ile karşı karşıya kalındığını belirterek, “Bu süreçte ülkemizin ekonomisine katkı sağlama, müşterilerimizin yanında olma ve sürdürülebilir büyüme önceliklerimiz arasında yer aldı. Tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan salgın döneminde de ülkemizin gelişimine katkı sağlayan firmalarımızın yanında olmaya devam ediyoruz. EBRD ile yaptığımız anlaşma ile salgından etkilenen küçük ve orta ölçekli firmaların finansman ihtiyaçlarına yönelik desteğimize devam edeceğiz. EBRD ile olan mevcut iş birliğimizi, ülke ekonomisine fayda sağlayacak şekilde sürdürmekten memnuniyet duyuyoruz” dedi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Hollanda'ya yerleşme başvuruları artıyor

İlk şartı “Türk Vatandaşı Olmak” olan Ankara Anlaşması kapsamında İngiltere için yapılan başvuruların 2020 yılı sonu itibari ile sonlandırılmasından sonra Hollanda başvurularına olan talep artmaya başladı. Peki bundan sonra ne olacak? Hangi ülkeler bu anlaşmayı tanımaya devam edecek? Av. Emre Avşar ile konunun ayrıntılarına dair merak edilenleri mercek altına aldık. Avukat Emre Avşar’ın konu ile ilgili açıklamaları şu şekilde; Birleşik Krallığın Brexit ile Avrupa Birliği üyeliğinden çıkmasıyla, 01.01.2021 tarihi itibariyle artık Ankara Anlaşması Kapsamında Vize Başvurularını almayacağını duyurmuştu. BBC’nin haberine göre artık kalifiye işçi vizesi için Avustralya’da uygulanan puan sistemi uygulanacak. Yani artık mevcut anlaşma kapsamında imtiyazlı konumda olan Türk Vatandaşları bir nevi bu imtiyazlarını kaybetmiş oldular. İngiltere’de Home Office’in bilgilendirmesine göre, artık üst segment diye tabir edilen mesleklerin başvurularının alınmasına özen gösterilecek. İyi derecede İngilizce bilme, kalifiye bir mesleğe sahip olma ve yapılacak iş ile ilgili daha uzun mesleki tecrübe şartları gibi daha ağır şartlar getirilmiş oldu. Ankara Anlaşmasıyla iş gücü eksiğinin giderilmesi ve ada ekonomisinin güçlenmesi konusunda önemli analizler elde eden Birleşik Krallık, anlaşma sona erse de çalışma vizesi ve oturum konusunda bu tecrübelerinden yararlanarak daha kalifiye bir iş gücü elde etmeyi düşünüyor. Peki, Diğer Avrupa Ülkeleri ile İlgili Durum ne? Ankara Anlaşması ile vize alımını değerlendiren Avrupa Birliği Ülkelerinin başında Hollanda geliyor. Aslında Ankara Anlaşması özü gereği, imzalandığı andan itibaren bütün Avrupa Birliği üyesi ülkeleri kapsamakta ve karşılıklılık esası gereği bütün Avrupa Birliği üyelerinin de bu sözleşmeye uyması gerekmekte. Tabi pratikte bu hayal ettiğimiz gibi gelişmiyor, ülkelerin yasaları, iç yönergeleri ve vize uygulamaları buna izin vermiyor. Bunun yanı sıra Ankara Anlaşmasına hala itibar eden güneş gibi parlayan bir ülke var Hollanda. Hollanda Adalet ve Güvenlik Bakanlığının, “AB ve Türkiye arasında ki Sözleşme Kapsamında Oturum İzni Başvuruları” adında 41 sayfalık bir rehberi bulunmakta. Bu rehberde Türk Vatandaşlarının Ankara Anlaşması kapsamında Hollanda’da oturum izni almasının koşulları anlatılıyor. Kimlerin bu anlaşmaya göre vize başvurusunda bulunabileceği, vize başvurusu için nelerin gerekli olduğu, oturum ve nihayetinde vatandaşlık koşullarının ne olduğu ile ilgili bilgiler 41 sayfalık rehberde yer alıyor. Rehber Hollandaca da değil, İngilizce olarak hazırlanmış başvurucuların rahatça ulaşabileceği ve bilgi edinebileceği bir kaynaktır. Prof Hukuk Bürosu Avukatlarından Av. Emre Avşar’a bu rehberde bahsedilen başvuru şartlarından en önemlilerinin neler olduğunu sorduk? Tabi ki isterseniz Birleşik Krallığın Eski şartlarıyla karşılaştırmalı olarak bahsedelim. Öncelikle aile birleşimi, evlilik yolu ile başvuru şartları da bu rehberde anlatılsa da biz iş kurma yoluyla vize başvuru şartlarını inceleyelim istedik. İlk şart Türk vatandaşı olmak  Çifte vatandaşlık sahibi olmak başvuruya engel teşkil etmeyecek. Ancak Türk Vatandaşlığı terk edilmiş ise anlaşma kapsamında vize başvurusundan yararlanılamıyor. İngiltere’de olduğu gibi Hollanda da kurulacak işle ilgili detaylı bir iş planı istiyor İş planında yer alması gerekenler rehberde kısaca bahsedilmiş ancak ayrıca ir detaylı rehber yok ama uluslararası standartlara uygun bir iş planının olması gerekmekte. Hollanda başvuruları değerlendirirken iş planında bahsedilen işin de üst segment bir meslek olmasını, başvuran kişinin de kalifiye bir çalışan olmasını şart koşuyor. Örnek vermek gerekirse yüksek mühendis, genetik bilimci, IT uzmanı, bilişimci, avukat, psikolog vs. gibi Hollanda ekonomisinde yeri olan mesleklerle ilgili kişilerin başvurularını olumlu değerlendiriyor. Ancak İngiltere örneğinde durum daha farklıydı, aşçı, kurye, berber, oto tamircisi vb. gibi meslek gruplarından yapılan başvurular da sıklıkla kabul ediliyordu. Hollanda başvuru için gerekli evrakların yeminli tercüman tarafından çevrilmesini şart koşuyor Ancak evrakların Hollandaca, İngilizce, Almaca ve Fransızca dillerinden herhangi birisiyle hazırlanabileceğini de söylüyor. Lakin durum İngiltere örneğinde farklıydı, İngiltere’de evrakların kişinin kendisi tarafından İngilizceye çevrilmesi yeterli kabul ediliyordu. Hollanda bu durumda başvuruculara biraz önce bahsettiğimiz dillerden herhangi biriyle başvuru imkânı tanısa da çeviri gerektiren evrakların mutlaka yeminli tercümanca çevrilmesini istiyor. Sermaye şartı İngiltere başvurularında olduğu gibi burada da var Ancak rehberde asgari sermaye ile ilgili bir açıklama yok bu sebeple Hollanda’da iş kurmak isteyenlerin yapılacak işe göre sermayesinin ayarlaması gerekmekte. Bir diğer önemli fark, iş planında belirtilen finansal raporların Hollanda’da yerleşik bir muhasebeci tarafından tasdiklenmesi gerekiyor. İngiltere örneğinde finansal raporlarla ilgili herhangi bir ön şart istenmezken, Hollanda iş planı içerisinde yer alan finansal raporlar için tabiri caizse bir “makul güvence raporu” istiyor. Bunun belli başlı sebepleri olsa da uygulamada başvurucunun sunduğu planla ollan Hollanda devletine yük olmasını istemiyor. Yani planın uygulanabilirliğini ve kişinin kar edip etmeyeceğini bilmek istiyor. Belli başlı başkaca şartlar olsa da İngiltere ile ayrılan en önemli noktaları bunlar diyebiliriz. Vizeyi aldıktan sonra süreç nasıl yürüyor Hollanda’da? Vizeyi aldıktan sonraki durumları da İngiltere ile kıyaslamalı olarak anlatmakta fayda görüyoruz. Vizenizi ve oturumunuzu aldıktan sonra şirketinizi kurduğunuzda şirket üzerinden kar elde etme çalışmalarına başlıyorsunuz haliyle. Hollanda’da vergi ve çalışma güvenliği açısından 6 ayda bir rutin olarak müfettişler tarafından şirketinizin faaliyetleri yerinde denetleniyor, Faaliyete devam edip etmediğinizin kontrolü yapılıyor. Bildiğiniz gibi İngiltere’de böyle bir denetleme söz konusu değildi. Hollanda Devleti gerçekçi bir faaliyet yürütüp yürütmediğinizi kontrol etmek istiyor aksi takdirde anlaşmanın getirdiği şartların vatandaşlık hakkı elde etmek için suiistimal edileceğini ve zarara uğrayabileceğini biliyor. Hollanda vizesi ve oturum kartını alanlar Avrupa Birliği’ne bağlı diğer ülkelerde de faaliyetlerini yürütebiliyorlar İngiltere örneğinde bu durumun istisnası olmadığını belirtmek g
erekiyor. Ancak Hollanda, Avrupa Birliği Çalışma Kanunları sınırları içerisinde başvurucuların diğer AB ülkelerinde de faaliyetlere devam edilebileceğinin altını çiziyor. Son olarak vize alındıktan sonra 3 yılın sonunda Hollanda’da iş planına bağlı olmadan istediğiniz işi yapabiliyorsunuz. Hollanda Devleti 3 yıl boyunca karlılık şartlarını ve diğer şartları sağlayan başvuruculara artık bir serbesti tanıyor ve 3 yılın sonunda başvurucuya istediği işi yapma özgürlüğü veriyor. Artık başvurucu bir maaşlı çalışan da olabiliyor ya da iş planındaki faaliyetin dışında başka bir iş de yürütebiliyor. Ancak İngiltere örneğinde başvurucunun vatandaşlığı hak etmesi için süreç boyunca mevcut iş planına göre hareket etmesi bekleniyordu. Sonuç olarak Hollanda’ya başvuru yolu da her zaman açık diyebilir miyiz? Ankara Anlaşması kapsamında Hollanda vizesine başvurmak mümkün, Her türk vatandaşı bu anlamda başvurusunu gerçekleştirebilir. Bahsettiğimiz gibi Hollanda kendine yük olmayacak ve kalifiye çalışanları ülkesinde görmek istiyor. Bu kapsamda başvuruları kabul ediyor. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

PARFÜM SARAYI’ BAĞIMLILIK YARATACAK

Altınbaş Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunu Şimşek, uzun AR-GE çalışmaları ve yaptığı tester’ların yoğun ilgi görmesi üzerine ‘Parfüm Sarayı’ markasıylı sektöre hızlı bir giriş yaptı. Parfümleri İstanbul Yeşilköy’deki lüks mekanında satışa sunan Şimşek, ürünlerine gösterilen ilgiden memnun olduğunu ifade etti.
Ürünlerin bakanlık onaylı ve birinci sınıf hammadelerden yapıldığını belirten Şimşek, “Koku kişinin kimliğidir. Bize bir çok şey anlatır. Geçmişle en güçlü bağımız, geleceğe olan yolculuğumuzda en sadık yol arkadaşımızdır parfüm. Bu anlayışla yola çıktım ve uzun araştırmalarım sonucu ‘Parfüm Sarayı’nı kurma kararı aldım. Ürünlerimizi, İstanbul’daki laboratuvarlarda Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı, tamamen doğal 1. sınıf hammaddelerden imal ediyoruz” dedi.
Mert Şimşek sözlerini şöyle tamamladı: “Yeşilköy’ Florya,Nişantaşı, Taksim, Beylikdüzü başta olmak üzere İstanbul’un dört bir yanından müşteriler gelmeye başladı. Bu müşterilerimizden gelen teklifler doğrultusunda franchising görüşmelerine başladık ve şimdiden 3 farklı lokasyon için  AR-GE Çalışmalarımızı   tamamladık. Yakında ‘Parfüm Sarayı’ markasını başta Megakent olmak üzere Türkiye’nin bir çok yerine taşımayı hedefliyorum.” diye konuştu.

Genç Şarkıcıdan Yeni Single “Buz”

“Yansı” maxi single çalışmasıyla başarılı bir çıkış yakalayan, genç şarkıcı Turgut Turcihan, “Buz” isimli yeni teklisiyle sevenleriyle buluştu.
Söz ve müziği Oğuzhan Gürcan , düzenlemesi RZAH, klip yönetmenliği ise Umut Kumral Devecioğlu’na ait olan “Buz” ile müzik kariyerine emin adımlarla giriş yapan Turgut Turcihan, Sofa Music etiketiyle yayınlanan şarkısının klibini sosyal medya üzerinden paylaşarak, takipçilerinden tam not aldı.

Teoman ’Elektrik Grup’ online konser 23 Ocak’ta

Türk rock müziğinin başarılı şarkıcı ve söz yazarlarından Teoman ‘Elektrik Grup’ çevrim içi canlı konseri ile sevenleriyle buluşuyor. Teoman pandemi kısıtlamaları nedeniyle evde kalan müzikseverler için 23 Ocak Cumartesi akşamı saat 21.00’de Trump Sahne’de düzenlenecek online canlı konser ile evlere konuk oluyor.

Teoman’ı sahnede izlemek isteyenler passo sitesi üzerinden biletleri satın alabilir ve kendilerine iletilen web adresi üzerinden tv, tablet ya da cep telefonu ile konseri keyifle izleyebilirler.

Bayhan Prodüksiyon organizasyonu ile Trump Sahne’de gerçekleşecek online konserde Teoman, geçmişten bugüne en sevilen şarkılarını sevenleri için seslendirecek.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Aksa Enerji’den Fark Yaratan Atamalar

Türkiye’nin halka açık en büyük serbest elektrik üreticisi Aksa Enerji, enerji sektörünün deneyimli profesyoneli Sn. Korkut Öztürkmen’i Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Komitesi Başkan Yardımcısı olarak atadı. 

2 kıta ve 5 ülkede enerji santralleriyle faaliyet gösteren Aksa Enerji, yönetim kadrosunu yenileyerek güçlendiriyor. Aksa Enerji tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda yayınlanan açıklamaya göre, Sn. Korkut Öztürkmen Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Komitesi Başkan Yardımcısı olarak atanırken, Aksa Enerji’nin ana ortağı Kazancı Holding’de operasyonel mükemmelik ve dijital dönüşüme odaklı projelere imza atan Sn. Barış Erdeniz ve finans piyasalarının yakından tanıdığı Sn. Erkin Şahinöz de İcra Komitesi’ne Üye olarak atandı.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)