TEB, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan 58 milyon dolar kredi sağladı

Türk Ekonomi Bankası (TEB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile imzaladığı sözleşme ile 58 milyon dolarlık kredi sağladı. Söz konusu kaynakla firmaların finansman ihtiyaçlarına destek verilmesi amaçlanıyor.

Türk Ekonomi Bankası (TEB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri ile mücadele kapsamında oluşturulan finansman paketi dahilinde, EBRD ile 58 milyon ABD doları tutarında, 367 gün vadeli kredi teminine yönelik bir sözleşme imzaladı.

Leblebici: “Ekonomiye desteğimizi sürdüreceğiz”

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, geride bıraktığımız yılda, herkesin öngörülerinin çok ötesinde, sınırları zorlayan bir salgın süreci ile karşı karşıya kalındığını belirterek, “Bu süreçte ülkemizin ekonomisine katkı sağlama, müşterilerimizin yanında olma ve sürdürülebilir büyüme önceliklerimiz arasında yer aldı. Tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan salgın döneminde de ülkemizin gelişimine katkı sağlayan firmalarımızın yanında olmaya devam ediyoruz. EBRD ile yaptığımız anlaşma ile salgından etkilenen küçük ve orta ölçekli firmaların finansman ihtiyaçlarına yönelik desteğimize devam edeceğiz. EBRD ile olan mevcut iş birliğimizi, ülke ekonomisine fayda sağlayacak şekilde sürdürmekten memnuniyet duyuyoruz” dedi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Hollanda'ya yerleşme başvuruları artıyor

İlk şartı “Türk Vatandaşı Olmak” olan Ankara Anlaşması kapsamında İngiltere için yapılan başvuruların 2020 yılı sonu itibari ile sonlandırılmasından sonra Hollanda başvurularına olan talep artmaya başladı. Peki bundan sonra ne olacak? Hangi ülkeler bu anlaşmayı tanımaya devam edecek? Av. Emre Avşar ile konunun ayrıntılarına dair merak edilenleri mercek altına aldık. Avukat Emre Avşar’ın konu ile ilgili açıklamaları şu şekilde; Birleşik Krallığın Brexit ile Avrupa Birliği üyeliğinden çıkmasıyla, 01.01.2021 tarihi itibariyle artık Ankara Anlaşması Kapsamında Vize Başvurularını almayacağını duyurmuştu. BBC’nin haberine göre artık kalifiye işçi vizesi için Avustralya’da uygulanan puan sistemi uygulanacak. Yani artık mevcut anlaşma kapsamında imtiyazlı konumda olan Türk Vatandaşları bir nevi bu imtiyazlarını kaybetmiş oldular. İngiltere’de Home Office’in bilgilendirmesine göre, artık üst segment diye tabir edilen mesleklerin başvurularının alınmasına özen gösterilecek. İyi derecede İngilizce bilme, kalifiye bir mesleğe sahip olma ve yapılacak iş ile ilgili daha uzun mesleki tecrübe şartları gibi daha ağır şartlar getirilmiş oldu. Ankara Anlaşmasıyla iş gücü eksiğinin giderilmesi ve ada ekonomisinin güçlenmesi konusunda önemli analizler elde eden Birleşik Krallık, anlaşma sona erse de çalışma vizesi ve oturum konusunda bu tecrübelerinden yararlanarak daha kalifiye bir iş gücü elde etmeyi düşünüyor. Peki, Diğer Avrupa Ülkeleri ile İlgili Durum ne? Ankara Anlaşması ile vize alımını değerlendiren Avrupa Birliği Ülkelerinin başında Hollanda geliyor. Aslında Ankara Anlaşması özü gereği, imzalandığı andan itibaren bütün Avrupa Birliği üyesi ülkeleri kapsamakta ve karşılıklılık esası gereği bütün Avrupa Birliği üyelerinin de bu sözleşmeye uyması gerekmekte. Tabi pratikte bu hayal ettiğimiz gibi gelişmiyor, ülkelerin yasaları, iç yönergeleri ve vize uygulamaları buna izin vermiyor. Bunun yanı sıra Ankara Anlaşmasına hala itibar eden güneş gibi parlayan bir ülke var Hollanda. Hollanda Adalet ve Güvenlik Bakanlığının, “AB ve Türkiye arasında ki Sözleşme Kapsamında Oturum İzni Başvuruları” adında 41 sayfalık bir rehberi bulunmakta. Bu rehberde Türk Vatandaşlarının Ankara Anlaşması kapsamında Hollanda’da oturum izni almasının koşulları anlatılıyor. Kimlerin bu anlaşmaya göre vize başvurusunda bulunabileceği, vize başvurusu için nelerin gerekli olduğu, oturum ve nihayetinde vatandaşlık koşullarının ne olduğu ile ilgili bilgiler 41 sayfalık rehberde yer alıyor. Rehber Hollandaca da değil, İngilizce olarak hazırlanmış başvurucuların rahatça ulaşabileceği ve bilgi edinebileceği bir kaynaktır. Prof Hukuk Bürosu Avukatlarından Av. Emre Avşar’a bu rehberde bahsedilen başvuru şartlarından en önemlilerinin neler olduğunu sorduk? Tabi ki isterseniz Birleşik Krallığın Eski şartlarıyla karşılaştırmalı olarak bahsedelim. Öncelikle aile birleşimi, evlilik yolu ile başvuru şartları da bu rehberde anlatılsa da biz iş kurma yoluyla vize başvuru şartlarını inceleyelim istedik. İlk şart Türk vatandaşı olmak  Çifte vatandaşlık sahibi olmak başvuruya engel teşkil etmeyecek. Ancak Türk Vatandaşlığı terk edilmiş ise anlaşma kapsamında vize başvurusundan yararlanılamıyor. İngiltere’de olduğu gibi Hollanda da kurulacak işle ilgili detaylı bir iş planı istiyor İş planında yer alması gerekenler rehberde kısaca bahsedilmiş ancak ayrıca ir detaylı rehber yok ama uluslararası standartlara uygun bir iş planının olması gerekmekte. Hollanda başvuruları değerlendirirken iş planında bahsedilen işin de üst segment bir meslek olmasını, başvuran kişinin de kalifiye bir çalışan olmasını şart koşuyor. Örnek vermek gerekirse yüksek mühendis, genetik bilimci, IT uzmanı, bilişimci, avukat, psikolog vs. gibi Hollanda ekonomisinde yeri olan mesleklerle ilgili kişilerin başvurularını olumlu değerlendiriyor. Ancak İngiltere örneğinde durum daha farklıydı, aşçı, kurye, berber, oto tamircisi vb. gibi meslek gruplarından yapılan başvurular da sıklıkla kabul ediliyordu. Hollanda başvuru için gerekli evrakların yeminli tercüman tarafından çevrilmesini şart koşuyor Ancak evrakların Hollandaca, İngilizce, Almaca ve Fransızca dillerinden herhangi birisiyle hazırlanabileceğini de söylüyor. Lakin durum İngiltere örneğinde farklıydı, İngiltere’de evrakların kişinin kendisi tarafından İngilizceye çevrilmesi yeterli kabul ediliyordu. Hollanda bu durumda başvuruculara biraz önce bahsettiğimiz dillerden herhangi biriyle başvuru imkânı tanısa da çeviri gerektiren evrakların mutlaka yeminli tercümanca çevrilmesini istiyor. Sermaye şartı İngiltere başvurularında olduğu gibi burada da var Ancak rehberde asgari sermaye ile ilgili bir açıklama yok bu sebeple Hollanda’da iş kurmak isteyenlerin yapılacak işe göre sermayesinin ayarlaması gerekmekte. Bir diğer önemli fark, iş planında belirtilen finansal raporların Hollanda’da yerleşik bir muhasebeci tarafından tasdiklenmesi gerekiyor. İngiltere örneğinde finansal raporlarla ilgili herhangi bir ön şart istenmezken, Hollanda iş planı içerisinde yer alan finansal raporlar için tabiri caizse bir “makul güvence raporu” istiyor. Bunun belli başlı sebepleri olsa da uygulamada başvurucunun sunduğu planla ollan Hollanda devletine yük olmasını istemiyor. Yani planın uygulanabilirliğini ve kişinin kar edip etmeyeceğini bilmek istiyor. Belli başlı başkaca şartlar olsa da İngiltere ile ayrılan en önemli noktaları bunlar diyebiliriz. Vizeyi aldıktan sonra süreç nasıl yürüyor Hollanda’da? Vizeyi aldıktan sonraki durumları da İngiltere ile kıyaslamalı olarak anlatmakta fayda görüyoruz. Vizenizi ve oturumunuzu aldıktan sonra şirketinizi kurduğunuzda şirket üzerinden kar elde etme çalışmalarına başlıyorsunuz haliyle. Hollanda’da vergi ve çalışma güvenliği açısından 6 ayda bir rutin olarak müfettişler tarafından şirketinizin faaliyetleri yerinde denetleniyor, Faaliyete devam edip etmediğinizin kontrolü yapılıyor. Bildiğiniz gibi İngiltere’de böyle bir denetleme söz konusu değildi. Hollanda Devleti gerçekçi bir faaliyet yürütüp yürütmediğinizi kontrol etmek istiyor aksi takdirde anlaşmanın getirdiği şartların vatandaşlık hakkı elde etmek için suiistimal edileceğini ve zarara uğrayabileceğini biliyor. Hollanda vizesi ve oturum kartını alanlar Avrupa Birliği’ne bağlı diğer ülkelerde de faaliyetlerini yürütebiliyorlar İngiltere örneğinde bu durumun istisnası olmadığını belirtmek g
erekiyor. Ancak Hollanda, Avrupa Birliği Çalışma Kanunları sınırları içerisinde başvurucuların diğer AB ülkelerinde de faaliyetlere devam edilebileceğinin altını çiziyor. Son olarak vize alındıktan sonra 3 yılın sonunda Hollanda’da iş planına bağlı olmadan istediğiniz işi yapabiliyorsunuz. Hollanda Devleti 3 yıl boyunca karlılık şartlarını ve diğer şartları sağlayan başvuruculara artık bir serbesti tanıyor ve 3 yılın sonunda başvurucuya istediği işi yapma özgürlüğü veriyor. Artık başvurucu bir maaşlı çalışan da olabiliyor ya da iş planındaki faaliyetin dışında başka bir iş de yürütebiliyor. Ancak İngiltere örneğinde başvurucunun vatandaşlığı hak etmesi için süreç boyunca mevcut iş planına göre hareket etmesi bekleniyordu. Sonuç olarak Hollanda’ya başvuru yolu da her zaman açık diyebilir miyiz? Ankara Anlaşması kapsamında Hollanda vizesine başvurmak mümkün, Her türk vatandaşı bu anlamda başvurusunu gerçekleştirebilir. Bahsettiğimiz gibi Hollanda kendine yük olmayacak ve kalifiye çalışanları ülkesinde görmek istiyor. Bu kapsamda başvuruları kabul ediyor. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

PARFÜM SARAYI’ BAĞIMLILIK YARATACAK

Altınbaş Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunu Şimşek, uzun AR-GE çalışmaları ve yaptığı tester’ların yoğun ilgi görmesi üzerine ‘Parfüm Sarayı’ markasıylı sektöre hızlı bir giriş yaptı. Parfümleri İstanbul Yeşilköy’deki lüks mekanında satışa sunan Şimşek, ürünlerine gösterilen ilgiden memnun olduğunu ifade etti.
Ürünlerin bakanlık onaylı ve birinci sınıf hammadelerden yapıldığını belirten Şimşek, “Koku kişinin kimliğidir. Bize bir çok şey anlatır. Geçmişle en güçlü bağımız, geleceğe olan yolculuğumuzda en sadık yol arkadaşımızdır parfüm. Bu anlayışla yola çıktım ve uzun araştırmalarım sonucu ‘Parfüm Sarayı’nı kurma kararı aldım. Ürünlerimizi, İstanbul’daki laboratuvarlarda Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı, tamamen doğal 1. sınıf hammaddelerden imal ediyoruz” dedi.
Mert Şimşek sözlerini şöyle tamamladı: “Yeşilköy’ Florya,Nişantaşı, Taksim, Beylikdüzü başta olmak üzere İstanbul’un dört bir yanından müşteriler gelmeye başladı. Bu müşterilerimizden gelen teklifler doğrultusunda franchising görüşmelerine başladık ve şimdiden 3 farklı lokasyon için  AR-GE Çalışmalarımızı   tamamladık. Yakında ‘Parfüm Sarayı’ markasını başta Megakent olmak üzere Türkiye’nin bir çok yerine taşımayı hedefliyorum.” diye konuştu.

Genç Şarkıcıdan Yeni Single “Buz”

“Yansı” maxi single çalışmasıyla başarılı bir çıkış yakalayan, genç şarkıcı Turgut Turcihan, “Buz” isimli yeni teklisiyle sevenleriyle buluştu.
Söz ve müziği Oğuzhan Gürcan , düzenlemesi RZAH, klip yönetmenliği ise Umut Kumral Devecioğlu’na ait olan “Buz” ile müzik kariyerine emin adımlarla giriş yapan Turgut Turcihan, Sofa Music etiketiyle yayınlanan şarkısının klibini sosyal medya üzerinden paylaşarak, takipçilerinden tam not aldı.

Teoman ’Elektrik Grup’ online konser 23 Ocak’ta

Türk rock müziğinin başarılı şarkıcı ve söz yazarlarından Teoman ‘Elektrik Grup’ çevrim içi canlı konseri ile sevenleriyle buluşuyor. Teoman pandemi kısıtlamaları nedeniyle evde kalan müzikseverler için 23 Ocak Cumartesi akşamı saat 21.00’de Trump Sahne’de düzenlenecek online canlı konser ile evlere konuk oluyor.

Teoman’ı sahnede izlemek isteyenler passo sitesi üzerinden biletleri satın alabilir ve kendilerine iletilen web adresi üzerinden tv, tablet ya da cep telefonu ile konseri keyifle izleyebilirler.

Bayhan Prodüksiyon organizasyonu ile Trump Sahne’de gerçekleşecek online konserde Teoman, geçmişten bugüne en sevilen şarkılarını sevenleri için seslendirecek.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Aksa Enerji’den Fark Yaratan Atamalar

Türkiye’nin halka açık en büyük serbest elektrik üreticisi Aksa Enerji, enerji sektörünün deneyimli profesyoneli Sn. Korkut Öztürkmen’i Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Komitesi Başkan Yardımcısı olarak atadı. 

2 kıta ve 5 ülkede enerji santralleriyle faaliyet gösteren Aksa Enerji, yönetim kadrosunu yenileyerek güçlendiriyor. Aksa Enerji tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda yayınlanan açıklamaya göre, Sn. Korkut Öztürkmen Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Komitesi Başkan Yardımcısı olarak atanırken, Aksa Enerji’nin ana ortağı Kazancı Holding’de operasyonel mükemmelik ve dijital dönüşüme odaklı projelere imza atan Sn. Barış Erdeniz ve finans piyasalarının yakından tanıdığı Sn. Erkin Şahinöz de İcra Komitesi’ne Üye olarak atandı.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Pandemiye rağmen konuttaki rekor cesaret verdi

TÜİK verilerine göre konut satışları 2020 Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre % 47,6 azalarak 105 bin 981 oldu. Satışlar tüm yıl genelinde ise bir önceki yıla göre % 11,2 artarak 1 milyon 499 bin 316 adedi yakalamayı başardı. Sektör böylece pandemi şartlarında 1 milyon 409 bin konut satışı ile tüm zamanların en yüksek satışının yapıldığı 2017 yılını geride bırakarak bir rekora imza attı.

Yabancılara yapılan konut satışları ise 2020 yılında bir önceki yıla göre % 10,3 azalarak 40 bin 812 adet oldu. Verileri değerlendiren GİGDER Başkanı Ömer Faruk Akbal, “Rakam bir küçülme olarak görülüyorsa da pandemiyle dünyadaki gayrimenkul yatırımlarında İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi rakip pazarlarda % 50-80 arasında değişen daralmaya kıyasla % 10 ile sağladığımız pozitif ayrışma, bizim için 2021 yılında en büyük cesaret kaynağı. Bu yıl 50 bin adet bandını geçerek 7.5-8 milyar dolarlık bir döviz girdisini sağlamayı hedefliyoruz” dedi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Aralık ayına ait konut satışları istatistiklerini bugün açıkladı. Türkiye genelinde konut satışları 2020 Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre % 47,6 azalarak 105 bin 981 oldu. Ancak satışlar 2020 yıl genelinde ise bir önceki yıla göre % 11,2 artarak 1 milyon 499 bin 316 adedi yakalamayı başardı. Sektör böylece pandemi şartlarında 1 milyon 409 bin konut satışı ile tüm zamanların en yüksek satışının yapıldığı 2017 yılını da geçerek bir rekora imza attı.

Verilere göre yabancılara yapılan konut satışları ise Ocak-Aralık döneminde ise yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre % 10,3 azalarak 40 bin 812 adet oldu. Bu küçülme oranının gerçek anlamıyla bir kaybı ifade etmediğini belirten Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği (GİGDER) Başkanı Ömer Faruk Akbal, “2020 yılı, olağanüstü koşulların yaşandığı ve pandeminin en ağır şartlarının hüküm sürdüğü bir yıldı. Bu dönemde uluslararası gayrimenkul yatırımlarında İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi rakip pazarlarda % 50-80 arasında değişen daralma ile kıyaslandığında yaşadığımız % 10’luk küçülme aksine pozitif yönde bir ayrışmayı ifade ediyor ve biz bu nedenle rakamı küçülme olarak görmüyoruz. Bu tablo, 2021 yılında daha da güçlenmek adına bizim için cesaret kaynağı. Üyelerimizle yaptığımız görüşmelerde 2021 yılında 50 bin adet bandını geçerek 7.5-8 milyar dolarlık bir döviz girdisini sağlamayı hedefliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Çin, Rusya ve Türki Cumhuriyetlerin de ilgisi arttı

TÜİK verilerine göre İran vatandaşları 2020 yılında Türkiye’den 7 bin 189 konut satın aldı. İran’ı 6 bin 674 konut ile Irak, 3 bin 78 konut ile Rusya Federasyonu, bin 929 konut ile Afganistan ve bin 279 konut ile Azerbaycan izledi. 2020 Aralık ayında ise İran vatandaşları Türkiye’den 764 konut satın aldı. İran’ı sırasıyla, 724 konut ile Irak, 349 konut ile Rusya Federasyonu ve 224 konut ile Afganistan izledi.

Çin’in Türkiye’ye olan ilgisinin artışta olduğunu belirten Akbal, “Rusya’nın yanı sıra Kazakistan, Azerbaycan gibi Türkiye coğrafyasına yakın olan kardeş ülkelerin de artışını görüyoruz, bununla birlikte Suudi Arabistan rakamlarında da önümüzdeki dönem artışlar olacağını tahmin ediyoruz. İran, Kasım ayında yerini Irak’a bıraksa da Aralık’ta ve yılın tamamında yeniden liderliği eline aldı, bu artış trendinin süreceğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.

Yabancı yatırımcıların bilinçlenmesine yönelik çalışıyoruz

İTO işbirliğiyle hazırladıkları ‘İstanbul’da Mülk Edinme Rehberi’ne değinen Akbal, uluslararası gayrimenkul yatırımcılarının Türkiye’ye daha çok girmesini ve bilinçlenmesini sağlamak amacıyla sürdürdükleri çalışmaları şöyle aktardı:

“6 farklı dilde, tüm dünya coğrafyalarına hitap ettiğimiz İstanbul’da Mülk Edinme Rehberi’ni yabancı yatırımcıların bilgisine sunuyoruz. GİGDER olarak yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yatırım yapma sürecinde herhangi bir konuda karşılaşabilecekleri uyuşmazlıklarda bir çözüm noktası olma konusunda tüm girişimlerimize devam ediyoruz. Ayrıca yabancıya gayrimenkul satışında birtakım yetkinlikler getirilmesi yönünde de sektör olarak birtakım taleplerimiz olmuştu. Zira gayrimenkul yatırımı, Türkiye’ye doğrudan girecek yabancı yatırımlar içinde önemli bir döviz girdisini oluşturuyor. Bu açıdan yabancı yatırımcılara satış yapan firmaların, hizmet veren kuruluşların, aracı kurumların ve geliştirici firmalarının bu alanda yeterli standartları taşıyarak kaliteli hizmet vermelerini bekliyoruz. Bu konuda biz de bir taslak çalışma hazırlayarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda yetkililerimizle paylaştık. Oradan gelecek çalışmalara da her türlü katkıyı vermeye hazırız. Bununla ilgili kamunun da gerekli noktalarda regülasyonlar yaparak bunları hayata geçirmesini arzu ediyoruz.”

Dijital çözümler 2021’e damga vuracak 

Dijitalleşmeyi başarıp proaktif çözümler sunan firmaların 2020 yılında kazandığını, 2021 yılında bu eğilimin daha da ilerlemesinin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Akbal, “Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmeden de konut satın alabilmesini kolaylaştırmak yönünde atılacak adımlar var. Sadece özel sektörün dijitalleşmesi yetmez, kamu kuruluşlarının da bu yönde ilerlemesini temenni ediyoruz. Zaten bu alanda kamuda Web-Tapu gibi yabancı yatırımcıların online olarak tapu hizmetleri alabileceği platformlar oluşturuldu, güzel adımlar var” dedi.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

AB Destekli İnsan Yardım Projesi Esenyurt’ta 4 bin Çocuğa Ulaşacak

Save the Children, Esenyurt’ta yaşayan göçmen ve mülteci çocukların korunmasını hedefleyen yeni bir projeyi hayata geçiriyor. Avrupa Birliği İnsani Yardım tarafından finanse edilen projenin, Esenyurt Belediyesi’nin desteğiyle 14 ay boyunca 4 bin çocuğa ve 2,500 ebeveyne ulaşılması planlanıyor.

İstanbul’un en büyük ilçesi konumunda bulunan Esenyurt, yaklaşık 130 bin Suriyeli’ye ev sahipliği yapıyor. Söz konusu proje, göçmen ve mülteci çocukların karşı karşıya kaldıkları zorbalık, ihmal, istismar ve şiddet gibi koruma risklerinin azaltılmasına odaklanacak. Sosyal hizmet görevlileri, çocuklar ve ebeveynleri nezdinde çocuk koruma ve çocuk hakları temelli farkındalık çalışmaları yürütecek, psiko-sosyal destek sunacak ve çocukların şiddet ve istismardan uzak bir hayat yaşama hakkına kavuşmaları için mücadele edecek.

Avrupa Birliği Sivil Koruma ve İnsani Yardım Operasyonları Türkiye Ofisi Başkanı Claudia Amaral, “Herşeyi geride bırakıp savaştan ve çatışmalardan kaçmak, kendi vatanından çok uzakta yeni bir hayata uyum sağlamak, aileler için çok zor. Bilhassa yerinden edilmiş çocuklar çok kırılgan ve savunmasız durumdalar. Türkiye’deki insani yardım ortaklarımızla birlikte geride hiçbir çocuğu bırakmamak için çalışıyoruz.”

Save the Children Ülke Direktörü Sasha Ekanayake de, projenin çok paydaşlı ve çocuk koruma odaklı yaklaşımına dikkat çekerek, “Çocuk hakları ve koruma alanın öncü aktörlerden biri olarak Save the Children, etkinliği kanıtlanmış programları vasıtasıyla Türkiye’de ve özellikle Esneyurt’ta bulunan ihtiyaç sahibi çocuklar ve ailelerine destek vermeyi çok önemsemektedir. Save the Children Türkiye olarak, yerel devlet kurumlarına kapasitemiz ve hedeflerimiz çerçevesinde desteklemeye çalışıyoruz. AB İnsani Yardım’ın desteği sayesinde Esenyurt Belediyesi ile dezavantajlı çocuklara ve ailelerine özel hizmetler sunmak için yakın işbirliği içinde çalışmaktan mutluluk duyuyoruz.

Esenyurt Belediyesi gibi kilit partnerlerin devreye girmesiyle, doğrudan koruma çalışmaları, farkındalık artırma faaliyetleri ve çocukların liderliğinde koruma sorunlarına çözümler getirilmesi gibi hayati aktivitelerin gerçekleştirilmesi mümkün olacaktır. Hedefimiz son çocuk kalıncaya dek gayretimizi sürdürmektir.”

Dünyanın farklı ülkelerinde Save the Children tarafından başarıyla uygulanan “Arkadaşımı Destekliyorum” programı ve “Şiddetsiz Ebeveynlik” modülü bu proje kapsamında, çocukların ebeveynlerini desteklemek ve çocukların refahını güçlendirmek için devreye alınacak.

Projenin bir diğer önemli hedefiyse çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, karar verme mekanizmalarına aktif olarak katılım sağlama fırsatı vermektir. Oluşturulacak gruplar vasıtasıyla çocuk, genç ve yetişkinlerin, göçmen ve mülteci topluluğu içerisindeki koruma risklerini takip etmeleri ve gözlemledikleri ihlalleri raporlamaları sağlanacak.

Çocuk hakları alanında üretilecek araştırma raporları yerel, ulusal ve uluslararası aktörlerle paylaşılacak.

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Nasrettin Hoca fıkraları şiirlerde

VakıfBank Kültür Yayınları şair, akademisyen ve çevirmen Nazmi Ağıl’ın “Büyüklerle Yeniden Nasrettin Hoca” isimli eserini yayımlıyor. Kitapta, milli kültür hazinemizin kahramanı Nasrettin Hoca’nın Ya Tutarsa, Kazan Doğurdu ve Eşekten Düştü Hoca gibi önemli fıkraları şiirlerle anlatılıyor.  VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) yayımladığı “Büyüklerle Yeniden Nasrettin Hoca”, sözlü anlatı geleneğimizin ve milli kültürümüzün önemli isimlerinden Nasrettin Hoca’nın fıkralarını şiirlerle okura sunuyor. Usta çevirmen, şair, Doç. Dr. Nazmi Ağıl’ın kaleme aldığı kitaptaki şiirlerde mizah, ironik anlatım ve günümüze yapılan göndermeler iç içe geçiyor. Dilimizin zenginliğini ortaya koyan bu şiirler, kuşaktan kuşağa taşınan fıkralara yeni bir form kazandırıyor. Naif güldürüler Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 1996 senesini Nasrettin Hoca yılı ilan etti. Nasrettin Hoca adına her yıl üniversiteler ve eğitim merkezlerinde konferanslar gerçekleştiriliyor. Düzenlenen festivallerde Hoca kılığına bürünen bir aktör Akşehir Gölü’ne yoğurt çalıyor. Televizyon kanallarında Hoca’nın fıkraları animasyonlarla ekranlara geliyor… “Böylece çocuklar bu milli değerimizi az çok tanımış oluyorlar” diyen Ağıl, şunları söylüyor: “Fakat kaç yetişkini bu fıkraları okurken gördünüz? Ya da uzun çabalar sonucu bir araya getirilen yüzlerce fıkradan kaç tanesini biliyorsunuz? Bu sorulara pek çoğumuzun arzu edilen yanıtları veremeyeceğini tahmin ediyorum. Ama şaşırtıcı değil, çünkü bu fıkralar ülkemizde daha çok çocuklara dönük olarak hazırlanıyor ve bu yüzden erken yaşlarda tanışılıp, büyüdükçe arkada bırakılması gereken naif güldürüler olarak hafızlarda yer ediyor.” Çin’den Balkanlara Ağıl, Hoca’nın fıkralarının zaman dışılığına dikkat çekiyor, yaşamının da kendi döneminin ötesine uzandığını söylüyor. Ağıl, “Hoca ile ilgili bu fıkralar yerel özelliklerin ötesinde, insana has daha temel ve ortak nitelikleri anlatıyor olmalı ki, ülke sınırlarını aşarak Çin’den Balkanlara kadar uzanan bir coğrafyada halklar onu sahiplenmiş, kendi yakıştırdıkları adlarla anmışlar. Uygurlar Nesirdin Efendi, Azeriler Molla Nesreddin, Gagavuzlar Nasradin ve Yunanlar Anastratdin demişler kendisine” diyor. Nasrettin Hoca fıkralarının ilk kez 1480’de yazıya aktarıldığını, bu derlemenin 43 fıkra içerdiğini belirten Ağıl, 1996’da Pertev Naili Boratav’ın oluşturduğu kitapta 594 fıkranın yer aldığının bilgisini veriyor. Fıkraların organik bir yapısı bulunduğunu ifade eden Ağıl, külliyata ise her geçen gün yenilerinin eklendiğini kaydediyor. Yeni anlatım teknikleri… Orhan Veli’nin Hoca fıkralarının bugün de çok sevilerek okunduğunu belirten Ağıl, şunları anlatıyor: “Onları yeniden kurgulamalı ve parodi, pastiş, anakronizm gibi postmodern anlatım teknikleri, dil oyunları, ses zenginliği ve gençlere hitap edecek taze bir ritimle yeniden dolaşıma sokmanın yollarını aramalıyız ki, çocuklar en az oynadıkları sanal oyunlardaki, dinledikleri şarkılardaki kadar dinamik, zihinlerini kışkırtan metinleri ellerinden bırakamasınlar. Yetişkinler de hem çocuk kitaplarında yer almayan fıkraları merak etsinler, hem bildikleri fıkraları baştan sona sıkılmadan okuyabilsinler… Gençlere ve yetişkinlere dönük hazırladığım bu kitaptaki şiirler işte böyle bir düşüncenin ürünü.” Nazmi Ağıl kimdir? 1964’te Eskişehir’de doğan Nazmi Ağıl, Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi, doktora derecesini aynı bölümden W. H. Auden üzerine yaptığı bir çalışmayla aldı. 1998’de Yunus Nadi Şiir Ödülü sahibi oldu. Koç Üniversitesi İngiliz Dili ve Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Ağıl’ın toplu şiirleri “Yağmura Bunca Düşkün” adı altında yayımlandı. Ağıl ayrıca “Beowulf”, “Prelüd”, “Canterbury Hikâyeleri”, VBKY’den çıkan “Astrophil ile Stella” ve “Bir Bulut Gibi” kitaplarının da aralarında bulunduğu birçok önemli eseri dilimize kazandırdı. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Türkiye’ye gerçekleştirilen dijital para transferleri 2020’de tam 3 kat arttı

Dünyanın en hızlı büyüyen para transfer şirketlerinden biri olan TransferGo, 2020 yılını başarılı bir şekilde kapatırken, 2021 için de önüne önemli hedefler koydu. Şirket, Türkiye organizasyonunda geçen yıl elde edilen verileri ve işlemlerdeki artış rakamlarını açıkladı.

TransferGo 2020 yılı sonunda global çapta toplamda 2.5 milyon müşteriye ulaşırken, hizmet verdiği ülke sayısını ise 67’ye yükseltti. Türkiye ayağında ise, TransferGo hizmetleri sayesinde Avrupa’dan Türkiye’ye gerçekleştirilen transferler, 2020 yılında 2019’a göre tam 3 kat arttı. Aynı süre zarfında, yeni müşteri sayısı ise 2 kat arttı.

Yeni müşteri artışında aslan payı Arkadaş Öner programında 

TransferGo’nun Türkiye’deki elde ettiği kayda değer yeni müşteri sayısı artışına dair en büyük itici güçlerinden biri , TransferGo’nun Arkadaş Öner programı oldu. Davet edilen her arkadaş için 22 euro hediye eden programın da getirdiği ivme, TransferGo’ya 2019’a göre 3 kat daha fazla yeni müşteri kazandırdı. TransferGo’da önemli bir diğer gelişme de, mobil uygulama kullanım oranlarındaki gözle görülür artıştı. 2020 yılında bir önceki yıla göre, mobil uygulama kullanım oranı %75’ten %85’e yükseldi.

Almanya yine zirvede, Fransa yükseliyor

Avrupa’dan Türkiye’ye gerçekleştirilen para transferi işlemlerinde yine başı çeken ülke Almanya oldu. Bu ülkeler arasında en dikkat çekici yükselişi ise Fransa gösterdi. Fransa’dan olan işlemler 2020’de 2019’a göre 3 kat artarken, Fransa en yüksek büyümenin gerçekleştiği ülke oldu.

2020’de TransferGo için kilometre taşı gelişmeler yaşadıklarını söyleyen TransferGo’nun Türkiye ve Bölge Büyümesinden Sorumlu Müdürü Senem Ergüvenoğlu, geçen yılla ilgili şu bilgileri verdi: “Piyasadaki dalgalanmalara rağmen, kanallarımız aracılığıyla gerçekleştirilen yurt dışı transferlerin son mali yılda %117 büyüdüğünü gördük. Bu doğrultuda adımlar atmaya devam ediyoruz. Dünyanın en yenilikçi şirketlerinin bankası olarak tanınan Silicon Valley Bank’in (SVB) Birleşik Krallık şubesinden 4 milyon sterlin finansman sağladık.  Müşterilerimize kredi ve banka kartlarına da direkt para göndermenin yolunu açan iş birliklerine gittik. VISA ve Mastercard ile, kartlara uluslararası ödeme gerçekleştirilmesine olanak tanıyan iş birliklerimiz oldu. Bu iki iş birliği de önümüzdeki dönemlerde genişleme potansiyeline sahip. Türkiye organizasyonumuzda da başarımız devam etti.

“2021’de de hem mevcut hem de yeni müşterilerin ihtiyaçlarını karşılayacağız” 

Bu arada yeni yılda TransferGo’nun Türkiye’deki en önemli hedefi ise kısa sürede için Türkiye’den de Avrupa’ya para transferi hizmetini açmak olacak. Bu zorlu koşullarda hem mevcut hem de yeni müşterilerin gelişen ihtiyaçlarını karşılamak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını söyleyen Senem Ergüvenoğlu, bu yıla dair ise şu şekilde konuştu: “2021 için en önemli hedef olarak, Türkiye’den de Avrupa’ya para transferi hizmetimizi açmayı belirledik. Bunun dışında hem aldığımız yatırımlarla hem de şirketimize bu yıl katılan yeni iş gücümüzün değerli rehberliğinde, servisimizi dünyanın dört bir yanına taşımaya devam edeceğiz. Dünyadaki dijitalleşme hareketine paralel olarak, dijital cüzdan uygulamaları, 7/24 banka para transferleri ve müşterilerin 24 haneli IBAN yerine çok daha kolayca akıllarında tutabilecekleri bilgilerle yurt dışından da para transferi sağlamak odaklandığımız konular olacak. Hem küçük ve orta ölçekli işletmelere hem de API entegrasyonu yardımıyla kendi ödeme operasyonlarını gerçekleştirmek isteyen büyük işletmelere yönelik hizmetler de sunmayı hedefliyoruz.”

BEYAZ HABER AJANSI (BHA)